#ilkokul 1. sınıf
Explore tagged Tumblr posts
Text
OKULDA ZAMAN ÇİZELGESİ
https://www.youtube.com/watch?v=8DNh7-22Emg İlkokula yeni başlayan öğrenciler saati bilmedikleri için kaçıncı derste olduklarını, eve ne zaman gideceklerini, yemek saatinin ne zaman geleceğini merak ederler ve sürekli öğretmenlerine bu soruları sorarlar. Bu çalışma ile öğrencilerimizin bu soruları azalacaktır. Artık kendileri çıkış saatlerini ve yemek saatlerini takip edebileceklerdir.…
View On WordPress
#1. sınıf çılgın sorular#1. Sınıf etkinlikleri#1. sınıflar#1. sınıflar için zaman çizelgesi#annem ne zaman gelecek#öğretmenim#bakbiyapbi#ders ne zaman bitecek#eve ne zaman gideceğiz#for primary school#ilkokul 1#ilkokul 1. sınıf#ilkokul 1. sınıflar#ilkokul birinci sınıf#ilkokul etkinlikler#okul öncesi#okulda zaman#sınıf öğretmeni#sınıfçıyım#time at school#timeline#timetable for primary school#tuhaf sorular#yap bi#yapbi#zaman çizelgesi
0 notes
Text
En uzun süreli arkadaşlığınız kaç yıl?
Bana bu soru sorulduğunda gerçekten 40 yıl diyorum. Çünkü annelerimiz bizi doğurmadan 9 yıl önce lisede tanışmışlar. Hamileliklerinde de görüşmüşler. Kırkım çıkınca ilk gezmem Büsra’nın doğum kutlusu olmuş. Kreş, anaokulu, ilkokul ta ki liseye kadar sınıf arkadaşıydık.
Su an 31 yaşındayım. Hayatımız boyunca öyle yada böyle bir şekilde hep birbirimizin yaşamımızın bir köşesinde olduk. Aylar a görüşmediğinizde oldu. Ama hep bir şekilde teması kesmedik. İş yoğunluğundan dolayı 10 aydır falan yüz yüze görüşemiyorduk. Dün gece bir telefon “ben geliyorum. 1 gün kalacağım ama tonlarca işim var arada kaçabilirsem buluşalım mı?” Dedi.
1 günlük geldi. Geldiğini haber bile vermeyebilirdi. Ruhum duymazdı. Ve gerçekten aşırı yoğun bir programı vardı. Ama ne etti ne yaptı bana vakit ayırdı. 2 saat bile oturtamadık. Lakin bu iki saatte deli gibi hasret giderdik. Bir dahaki buluşmamızın belki haftalar, aylar sonra nerede olacağını bilmeden Sanki her gun buluşuyormuşuz.
2 notes
·
View notes
Text
Birlik ve beraberliğe ihtiyacımız olduğu bu günlerde ben hala ilkokul 1. sınıf hece kitapları arasında hayatta kalmaya çalışıyorum...
2 notes
·
View notes
Text
Diyarbakır'da nefes borusuna şeker kaçan öğrenciyi öğretmeni Heimlich manevrasıyla kurtardı
BESNİ GÜNCEL HABER DİYARBAKIR (AA) – Diyarbakır’ın Silvan ilçesinde nefes borusuna şeker kaçan ilkokul 1. sınıf öğrencisi, öğretmeninin yaptığı Heimlich manevrasıyla kurtuldu.İlçedeki Milli Egemenlik İlkokulu 1. sınıf öğrencisi E.Ş’nin teneffüste yediği şeker, nefes borusuna kaçtı.Okul koridorunda öğrencisinin nefes almakta güçlük çektiğini fark eden öğretmen Tuncay Karakuş, Heimlich manevrasıyla…
0 notes
Link
0 notes
Text
BİLSEM Sınav Sonuçları 2025 İçin Gözler MEB'e Çevrildi
Bilim ve Sanat Merkezleri (BİLSEM) sınav sonuçları için binlerce öğrenci ve veli nefesini tuttu. Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) tarafından yürütülen BİLSEM ön değerlendirme uygulamalarına katılan ilkokul 1, 2 ve 3. sınıf öğrencileri, sınav sonuçlarının ne zaman açıklanacağını merak ediyor. Daha önce 28 Şubat’ta açıklanması planlanan sonuçlar, olumsuz hava koşulları sebebiyle ertelendi. Peki, yeni…
0 notes
Text
Konya'da minik kahramanlar itfaiyecilerle öğreniyor
https://pazaryerigundem.com/haber/206106/konyada-minik-kahramanlar-itfaiyecilerle-ogreniyor/ -
Konya'da minik kahramanlar itfaiyecilerle öğreniyor

Konya Büyükşehir Belediyesi ve İl Millî Eğitim Müdürlüğü iş birliğiyle hayata geçirilen “Kahraman Çocuklar İtfaiyecilerle Öğreniyor” projesi kapsamında Selçuklu, Karatay ve Meram’daki tüm ilkokulların 1. sınıf öğrencilerine Büyükşehir İtfaiye Eğitim Merkezi’nde temel yangın güvenliği konusunda eğitim veriliyor.
KONYA (İGFA) – Konya Büyükşehir Belediyesi’nin şehir merkezindeki tüm ilkokul 1. sınıf öğrencileri için düzenlediği teorik ve uygulamalı itfaiye eğitimleri devam ediyor.
Konya Büyükşehir Belediyesi İtfaiye Eğitim Merkezi’nde her gün 3 seans halinde gerçekleştirilen eğitimler kapsamında öğrencilerin itfaiye mesleğini tanıması, güvenli yaşam kültürü kazanması ve temel yangın güvenliği konularında bilinçli hale gelmeleri sağlanıyor.
Konya İl Milli Eğitim Müdürlüğü iş birliğiyle yürütülen “Kahraman Çocuklar İtfaiyecilerle Öğreniyor” projesi kapsamında her yıl Selçuklu, Karatay ve Meram’daki 28 bin ilkokul 1. sınıf öğrencisi Konya Büyükşehir Belediyesi’nin Sancak Mahallesi’ndeki İtfaiye Eğitim Merkezi’nde misafir ediliyor.

Eğitimler sırasında öğrencilere; yangın anında nasıl hareket etmeleri gerektiği, acil durum numaralarının doğru kullanımı, evde ve okulda güvenli yaşam kuralları, itfaiyecilerin görevleri ve yangınla mücadele yöntemleri gibi hayati konular interaktif ve eğlenceli etkinliklerle öğretiliyor. Ziyaret süresince çocuklar; animasyonlar ve sunumlar izleyip, uygulamalı etkinliklere katılarak hem öğreniyor hem de keyifli bir deneyim yaşıyor.

0 notes
Text
Lefkoşa Belediye Orkestrası “LBO ile Orkestrayı Tanıyalım” Eğitim konserleri 2025’de devam ediyor
New Post has been published on https://lefkosa.com.tr/lefkosa-belediye-orkestrasi-lbo-ile-orkestrayi-taniyalim-egitim-konserleri-2025de-devam-ediyor-33307/
Lefkoşa Belediye Orkestrası “LBO ile Orkestrayı Tanıyalım” Eğitim konserleri 2025’de devam ediyor

Lefkoşa Belediye Orkestrası (LBO), çocuklara müziği sevdirmek ve orkestrayı tanıtmak amacıyla yıllardır devam ettirdiği “LBO ile Orkestrayı Tanıyalım” eğitim konserlerini 2025 yılında da gerçekleştirmeye devam ediyor. Bu yılın etkinlik takvimi kapsamında, 16 Ocak’ta TED Kuzey Kıbrıs Kolejine baglı ilkokul 1. 2. ve 3. Sınıf öğrencilerine, 17 Ocak’ta Yakın Doğu ilkokulu 4. ve 5. Sınıf […]
https://lefkosa.com.tr/lefkosa-belediye-orkestrasi-lbo-ile-orkestrayi-taniyalim-egitim-konserleri-2025de-devam-ediyor-33307/ --------
0 notes
Text

Eleştirmek / Geliştirmek / Yol Göstermek
✍🏻 Hayrettin Geçkin
https://www.gundemarsivi.com/elestirmek-gelistirmek-yol-gostermek/
Yazının başlığında yer alan üç ifadenin de eş anlamlı olduklarını düşünüyorum. Gerilere giderek bu söylediğime birtakım dayanaklar getirmem gerek:
Eğitimin her kademesinde — ilkokul, ortaokul, lise ve üniversite — öğretmenlik yaptım. En zevkli olanı ilkokul öğretmenliğiydi. Birinci dönemi öğretmensiz geçen birleştirilmiş sınıfların birinde, bir köy okulunda görev aldım (I, II, III. sınıf). 1. ve 2. sınıfları geçtim, 3. sınıfta bile doğru düzgün okuma yazma veya basit dört işlem bilen tek bir öğrenci yoktu. Öğrencilerin çoğu, şu ya da bu nedenle, öğretmensiz kalmıştı.
Bir takım çabalara girdim, bir şeyler yaptım ve öğretim yılının sonunda üç aşağı beş yukarı hedefime ulaştım. Kimseyi sınıfta bırakmak öğretmenliğim boyunca aklımdan hiç ama hiç geçmedi. Bana göre öğretmenin görevi; öğrencileri birbiriyle kıyaslamak değil, herkesin kendi hızında ilerlemesini sağlamaktı.
Öğrencileri motive etmek için basit sınavlar yapar, sınavdaki başarıyı bir motivasyon aracı olarak kullanırdım. Sınavları çoğunlukla sınıfın önünde, sözlü olarak yapardım. Bu şekilde öğrenciler topluluk önünde konuşma, kendini ifade etme ve özgüven kazanma becerileri edinirdi. Yanlış yapma hakkı ise en doğal haklarıydı. Tahtaya kalkan öğrencilerimi, öğretmenliğim boyunca, başarısız bir halde yerine oturtmadım. Soruyu bilemeyen ya da konuyu anlatamayan öğrencilere ya türkü söylettim ya da fıkra anlattırdım. İnanırdım ki, herkesin başarılı olduğu bir yanı mutlaka vardır.
Yılsonu geldiğinde köyde kirazlar yetişmişti. Hamdi’yi tahtaya kaldırdım. Ne yaparsa yapsın, sınıfı geçecek, bunu bir tek ben biliyordum. “Hamdi,” dedim, “tek bir soru soracağım. Bunu bilirsen 4. sınıfa geçeceksin.” Öğrencilere de sessiz olmalarını ve karışmamalarını söyledim. Soru şuydu: “Kilosu 5 liradan bana 4 kilo kiraz getirdin, sana kaç lira vereceğim?” Hamdi tebeşiri eline aldı, önce 5 ile 4’ü toplamaya kalktı. Arkalardan, “Olur mu Hamdi?” fısıltıları gelmeye başladı. Yazdıklarını sildi tedirginlikle. Bu kez 5’ten 4’ü çıkarmaya çalıştı, ama yine fısıltılar yükseldi. Hamdi, güvensizliğinin etkisiyle tekrar sildi. 5 ile 4’ü çarpıyordu ki, hafiften “tamam oldu” sesleri yükseldi. “Siz karışmayın,” diye sınıfı uyardım. Hamdi’nin tedirginliği ve güvensizliği devam ediyordu. Sonunda, yine sildi ve bu kez 5’i 4’e bölmeye kalktı. Sınıftan sesler yükselmeye başladı: “Ne yaptın Hamdi!” O ise tebeşiri yerine koydu, bana doğru yaklaştı ve “Sizden para almam öğretmenim,” dedi. Hamdi, 5. sınıftan iyi dereceyle mezun oldu. Onu kesinlikle kayırmamıştım.
Bir gün Türkçe derslerine girdiğim 8. sınıfta, bir öğrenci yaptığım sınav sonucunda düşük not almıştı. Öğrenciye, sınıfın önünde, sınavını geçersiz saydığımı ve onu bir hafta sonra yeniden sınav yapacağımı söyledim. Aldığı notu kendisine yakıştıramadığımı, seviyesinin kesinlikle bu olmadığını söylemeyi de ihmal etmedim. Sertlik bana yakışmazdı ama rolümü oynamalıydım. Sorumlu olduğu konuları da hatırlatmıştım.
Öğrenci bozulmuş bir şekilde sırasına oturdu. Onuru kırılmamıştı, ama kafası karışmıştı, belli ki. Ben ona bunları söylerken teneffüs zili çalmış, yandaki sınıfın öğretmeni bir şey sormak için kapının önünde beni bekliyordu. Çay saatiydi, öğretmen odasına birlikte girdik. Öğrenciye söylediklerimi duymuş olmalı ki, çaylarımızı içerken bana, “Sınavını geçersiz saydığın öğrencin bir sonraki sınavda da başarısız olursa ne yapacaksın?” diye sordu. Cevabım netti: “Aptal mıyım ki bilemeyeceği sorular sorayım ona?” Herkesin önünde yaptığım sözlü sınavda, ona yönelttiğim soruların hepsini yanıtlamıştı, ama tam not vermedim. “Ben senin zeki ve akıllı olduğunu kanıtladım. Sen de bundan sonra çalışkan olduğunu kanıtla, tam notu o zaman alırsın,” dedim.
O öğrencim üniversiteyi kazandığında sevincini benimle paylaşmaya gelmişti. Sözlerinden aklımda kalan şu oldu: “Benim hayatım o gün değişti. Yaptığınız sözlü sınavda başarılı olduğum gün… Galiba o gün, aklımın ve yeteneklerimin sınırlarına doğru açılmaya başladığım gündü. Üniversite sınavlarında iyi bir yer kazandığımı öğrendiğimde, ilk siz geldiniz aklıma. Payınız çok büyük.”
Bir gün, resim öğretmeni rapor aldığı için ders boş geçecekmiş. Okul müdürü, dersimin olmadığı saatte, öğrenciler gürültü yapmasın, birbirine zarar vermesin diye o sınıfa girmemi istedi. Hayır, benim görevim onları susturmak, başlarında dikilip sessiz kalmalarını sağlamak olamazdı. Öğrencilere, “Resim defterlerinizi çıkarın,” dedim. Konuyu hemen belirledim: Sevdiğiniz bir gömleğin resmini yapacaksınız. İstediğiniz renge boyayabilirsiniz, demeyi de ihmal etmedim. Harıl harıl çalışmaya başladılar. Bir süre sonra resimler boyanmaya başlandı. Öğrencilerden biri huzursuzdu. Üstü başından yoksul olduğu belliydi. Birkaç ay önce nöbetçi öğretmenliğim sırasında, zil çaldığında öğrencilerin dersliklere koştuğu sırada, o öğrenci, bitmemiş bir simidi yerden alıp yemeye çalışırken dikkatimi çekmişti. Yanındaki arkadaşından boyalarını istedi, ama alamadı. Olanları sadece izledim. Dersin son dakikalarına doğru, yapılan çalışmaları kontrol etmeye başladım. Sıra o öğrencinin resmine geldi. Resmini neden boyamadığını sordum. “Boyalarım yoktu, arkadaşlarım da vermedi,” dedi. Sonra ekledi: “Ben beyaz gömlek seviyorum hocam!” Yaratıcılığını kullanmıştı. Onun resmini, derste yapılan en iyi gömlek resmi olarak ilan edip panoya astım. Bir gün resim öğretmeni olacağı ve ziyaretime geleceği hiç aklıma gelmezdi. Kendini tanıtmasa tanımam mümkün değildi.
Dergicilik yaptığım sırada, aynı zamanda bir üniversitede şiir dersleri de veriyordum. Bir gün, şiir yazdığını söyleyen bir öğrencime, bir şiirini dergide yayımlayacağımıza söz verdim. İçi şiir dolu, 366 sayfalık bir defter getirdi. O gece, defterde dergiye alabileceğimiz tek bir şiir bulamadım. Ne kötü! Yine de rastgele bir şiir seçip yayımladım. Çünkü söz vermiştim. Defteri geri verirken, şiir kitapları ya da şiir dergileri okuyup okumadığını sordum. “Etkilenmeyeyim diye okumuyorum,” demesin mi? Ona, “Bu bir tembellik. Ben bir kova okuyup bir damla yazıyorum,” dedim. Bu ifademi çok sevdim sonradan. O öğrencim şimdi yazmıyor, ama iyi bir okur oldu. İyi bir okur olmak az şey mi?
Şimdiye kadar pek çok kitap hakkında tanıtım yazıları yazdım. Kitaplarda önemli bulduğum yanları öne çıkardım. Yazarla veya şairle kitabı hakkında konuşurken, eğer eksik veya yetersiz bulduğum noktalar varsa, mutlaka söyledim, ama nazik bir dille.
Örneğin, bir yazara, “Öyküleriniz bana, çok fazla öykü okumuş bir yazarın yazdığı öyküler gibi gelmedi,” dediğimi hatırlıyorum. Bir şairin şiirinde “Sibirya menekşesi” ifadesini görünce de, şaire, daha önce “Afrika menekşesi” ifadesini bir başka şairin kullandığını, bu yüzden şiirinin kopya çekilmiş gibi bir his uyandırdığını söyledim. Az okuyan ama yazan bir arkadaşım, bir gün beni övmeye kalktı. “Şöyle yeteneklisin, böyle yeteneklisin,” diye uzattı da uzattı. “Benim yetenekli oluşumu kendi tembelliğine gerekçe yapma!” diyerek tersledim. Ayrıca, “Ben çok üzüldüm bu değerlendirmenle; benim çok yönlü okurluğumu hiçe saydın, verdiğim emeği görmezden geldin,” dedim.
Şu an gözümde yüzlerce yaşanmışlık canlandı, ama daha fazla uzatmanın yararı yok.
Eleştirmek, birinin koluna girmektir. Birini geliştirmek istiyorsanız, onu yıktıktan sonra ayağa kalkmasını beklemekle olmaz bu iş. İçtenliğinize inandıkları sürece herkese yol gösterebilirsiniz.
Annemin bir sözü aklıma geldi: “Taş bile yumuşar oğul, yeter ki sen kaskatı olma.”
Bu yazının sonuna “zorlaştırma, kolaylaştır” sözü de çok yakışır.
Hayrettin Geçkin
0 notes
Text
MEB 1. sınıf ve 5. sınıf kura çekimi: Sınıflar ne zaman belli olacak?
Bu yıl ilkokula kaydı yapılan öğrencilerin şubeleri ve öğretmenleri, e-Okul üzerinden kura yöntemiyle belirlenecek. Milli Eğitim Bakanlığınca, konuya ilişkin gerekli tedbirlerin alınması hususunda valiliklere yazı gönderildi. Peki, sınıflar ne zaman belli olacak? Milli Eğitim Bakanlığınca, ilkokul 1. sınıf şubeleri ile sınıf öğretmenlerinin ve ortaokul 5. sınıf şubelerinin e-Okul sistemi…
0 notes
Text
Sınavlar Ertelenecek mi?
BirPaylaş Paylaşım Platformu https://birpaylas.com/sinavlar-ertelenecek-mi.html
Sınavlar Ertelenecek mi?
Sınavlar Ertelenecek mi?
Bakan Selçuktan Son Dakika Açıklaması
Mart ayına girmeye hazırlandığımız son günlerde, Milli Eğitim Bakan Selçuk’tan son dakika açıklaması geldi Sınavlar ertelenecek mi? Bildiğiniz gibi Kovid 19 tedbirleri nedeniyle yüz yüze yapılacak sınavlar için tüm gerekli tedbirlerin alındığını bildiren Bakan. Ayrıca şunlarıda ekledi, “Sınavlarımızda şuanda yapılıcak geçiktirme, sonrakı zamanda çalışma yükünüzü daha fazla artırıcaktır.” dedi.
1 Mart’da ilkokul 4. sınıfa kadar okuyan öğrenclerimizin 8 ve 12. sınıf öğrencilerimiz yüz yüze eğitime başlayacaktır. Bugün yapılıcak geçiktirme, ileriki zamanda yapılıcak çalışma yükünü daha fazlalaştırıcaktır. Gelecek yıllar sorunların birikmemesi için zamanında çalışma yapmak bu nedenle çok kiritik olucaktır.” Söyleminde bulundu.
Reklam ( Sınav Ertelenecek mi? )
Tiktok Yeni Akım
Sınavlar Ertelenecek mi?
Birpaylaş
Sağlık
Acı Badem
Bakan Selçuk Twitter Açıklaması
“Sevgili Gençler, Emin olun sesinizi duyuyorum ve paylaşımlarınızı okuyorum. Biz salgın döneminde kararlarımızı, eğitimcilerle ve hekimlerle birlikte oluşturuyoruz. Bu vürüsün seyrini günlük izliyoruz. Neyin riskli, neyin gerekli olduğu konusunda verilere dayalı olarak da ortak görüş geliştiriyoruz.
Bu yapılan görüşmeler sonucunda, köy okullarımız ile ana okullarımız yüze yüze eğitime çoktan başlamış durumdadır. 1 Mart’ta ilkokul 1, 2, 3, 4. sınıf öğrencilerimizle 8 ve 12. sınıf öğrencilerimiz de yüz yüze eğitimleri başlıycaktır. Siz değerli öğrencilerimizinde sadece sınavların yüz yüze gerçekleştirebilmemiz için virüs süreci içinde alınan tedbirler noktasında tüm hazırlıklarımız tamam.
Öğrencilerimizin yüzde 40’ı yani yarıya yakınının sınavlarını tamamladı zaten. Sınavlar’ınızda bugün yapılacak bir erteleme, yakın zamanda çalışma yükünüzü daha fazla artıracaktır. Bizim de durumunuzu tespit edip ihtiyaçlarınıza uygun destekleme programları tasarlamanızı engelleyecektir. Gelecek yıllara sorun birilctirrnemek için zamanında çalışmak bu yüzden çok kritik.
0 notes
Text
2024-2025 Eğitim Öğretim Yılında Okullar Ne Zaman Açılacak? Ne Zaman Kapanacak?
Millî Eğitim Bakanı Yusuf Tekin imzasıyla yayımlanan “2024-2025 Eğitim Öğretim Yılı Çalışma Takvimi” genelgesine göre öğretmenlerin mesleki çalışmaları, yeni eğitim öğretim yılında 2 Eylül Pazartesi başlayacak. 2024- 2025 Yılında Okullar ne zaman açılacak? Okul öncesi ve ilkokul 1. sınıf uyum eğitimleri ne zaman yapılacak? Birinci dönem, 9 Eylül 2024 Pazartesi başlayacak ve 17 Ocak 2025 Cuma…

View On WordPress
#2024 -2025 okullar ne zaman kapanacak?#2024 meb çalışma takvimi#2024- 2025 okullar ne zaman açılıyor
0 notes
Text
1.Sınıf 1 Dakikada Kaç Kelime Okumalı?

1. Sınıf 1 dakikada Kaç Kelime okumalı?
1.sınıf öğrencileri 1 dakikada kaç kelime okumalı sorusunun cevabını hem öğrenci hem veli hem de öğretmen açısından önem arz eden ve aynı zamanda hassas davranılması gereken bir konu olarak görüyorum. Nedenlerini detaylarıyla birlikte inceleyelim. Bu yazıyı ilkokul birinci sınıfların okuma hızları özelinde ele almış olsam bile, diğer sınıflar için de aynı şeyler hemen hemen geçerlidir. O yüzden burada ele alınan hususlar 2. 3. 4. 5. sınıflar ve üzeri için de geçerlidir diyebiliriz. Öncelikle 1. sınıf öğrencilerinin 1 dakikada kaç kelime okuduklarının nihai değerlendirilmesi yılsonunda yapılmalıdır. Fakat dönem içerisinde de zaman zaman küçük ölçümler yaparak test edilmelidir ve ona göre adımlar atılmalıdır. Genel olarak 1. Sınıftan 5. Sınıfa kadar öğrencilerin ortalama olarak 1 dakikada kaç kelime okumaları gerektiği aşağıdaki gibi olmalıdır diyebiliriz: - Sınıfın Sonunda: 45 – 70 kelime aralığında - Sınıfın Sonunda: 60 – 80 kelime aralığında - Sınıfın Sonunda: 80 – 95 kelime aralığında - Sınıfın Sonunda: 90 – 100 kelime aralığında - Sınıfın Sonunda: 100 – 120 kelime aralığında Bu listede verilen değerler ortalama değerlerdir. Yani sağlıklı bir öğrenciden yılsonunda, karne aldığı zaman 1 dakikada okuması beklenen kelime değerleridir. Fakat yine de öğrencilerin bireysel farklılıkları göz önüne alınarak bir değerlendirme yapılmalıdır. Ona göre hareket edilmelidir.

1. Sınıf Öğrencilerinin Okuma Hızı Nasıl Ölçülür?
Okumaya yeni başlayan birinci sınıf öğrencisi için velisi ya da öğretmeni süre tutup ölçmelidir. Öğretmen birden fazla öğrenciyle muhatap olduğu için sonuçları takip etmekte zorlanabilir. Burada velinin devreye girerek çaba göstermesi daha iyi olacaktır. Okuma hızının hesaplanması için “1 dakikada kaç kelime okunur” başlıklı diğer yazıdan da faydalanabilirsiniz. Fakat burada kısaca bahsetmek gerekirse çocuğun yaşına uygun olan bir metin verilir ve 2 dakika boyunca okuması istenir. 2 dakika sonunda çocuğun okuduğu tüm kelimeler sayılır ve çıkan sonuç ikiye bölünür. Çıkacak olan sayı çocuğun bir dakikada kaç kelime okuduğunu gösteren sonuçtur. Burada çocuğa stres yaptırılmamalıdır. Yani bir yarış şeklinde değil de normal bir seyir içerisinde okumasını sağlayacak şekilde rahat olması sağlanmalıdır. Bu ilk okumada ortaya çıkan sonuç önemlidir ama tam belirleyici değildir. Sadece bir yere not edilip beklenmelidir. Aradan geçen 1-2 ayın sonunda bu şekilde bir ölçüm daha yapılmalıdır ve ilk ölçümle arasındaki fark kıyaslanmalıdır. Eğer ilk okuyuşa göre bir artış söz konusu ise öğrenci teşvik edilip okuması desteklenmelidir. Fakat okumada bir ilerleme söz konusu değilse telaşa kapılmadan gerek veli ile gerekse öğretmen ile görüşülüp ortak hareket edilmelidir. Öğrencinin takıldığı ve sorun yaşadığı noktalar belirlenerek çözüm aranmalıdır. Okuma hızının artırılmasına yönelik çalışmalar yapılmalıdır. Yılsonunda, yani 1. Sınıfın sonuna gelindiğinde yukarıdaki gibi bir ölçüm daha yapılmalıdır. Eğer öğrenci kendi yaşına uygun olan bir metinde 40-70 kelime aralığında okuyorsa normal bir gelişim gösterdiği kabul edilmelidir. 1. Sınıflarda Okuma Hızı Nasıl Artırılır? Normal bir okuyucu olarak bizler bir kelimedeki heceleri teker teker okumayız. Bir bütün olarak görüp algılarız ve öyle okuruz. Örneğin “kalemlik” kelimesini tek bakışta okuyup algılarız ve anlarız. “Ka-lem-lik” şeklinde heceleyerek okumayız. Fakat okumayı yeni öğrenen bir öğrenci önce harfleri ve sesleri öğrenir sonra harfleri birleştirerek heceler oluşturmaya başlar, sonra yukarıdaki gibi heceleyerek okur. Sonrasında ise kelimeleri bütün olarak algılar ve öyle okumaya başlar. Okumayı yeni öğrenen çocuğun gelişim aşaması aşağıdaki gibidir; Harflere karşılık gelen sesleri öğrenme > sesleri birleştirme > hece oluşturma > heceleri birleştirme > kelime oluşturma > kelimeyi bir bütün olarak görebilme Okumayı öğrenmiş her birey “kelimeyi bir bütün olarak görebilme” yetisine sahiptir. Yani birinci sınıf öğrencilerinden de “kelimeyi bir bütün olarak görebilmeleri” beklenir. Bunu başarabilmenin en önemli yöntemi çocuğun bolca metin okumasıdır. Heceleyerek okuyan birinci sınıf öğrencisi bir süre sonra okumaya devam ettikçe bazı kelimeleri kalıp olarak öğrenecektir. Bir zaman sonra da benzer kelimeleri sürekli okuduğu için artık o kelimeleri gördüğünde hecelemeden tek seferde okuyacaktır. Çocuklar ne kadar çok metin okurlarsa kelime hazineleri de o kadar çok gelişecektir ve en nihayetinde kelimeleri harf olarak değil, bir bütün olarak algılayacaklardır. Bugün herhangi bir “hızlı okuma” kursunda, hızlı okumanın temeli olarak da bu yukarıda bahsettiğim “bütüncül bakış” öğretilir. Yani okurken teker teker kelimeler değil, bir bütün olarak kelime gruplarının hatta paragrafın tek seferde okunması öğretilir. Bu seviye okumanın üst seviyedir ve geliştikçe okuma hızı da artar. Bireysel Farklılıklara Dikkat Edilmelidir İnsan olmanın bir gereği olarak her birimizin bireysel farklılıkları vardır. Bu durum 1. Sınıf çocukları için de geçerlidir. O yüzden 1. Sınıf öğrencilerinin dakikada kaç kelime okuduğu ölçülürken bu farklılıklar göz önünde bulundurulmalıdır. Bazı öğrenciler daha kolay ve çabuk algılayıp, daha hızlı okuyabiliyorken bazı öğrenciler biraz daha yavaş algılayıp daha yavaş okuyor olabilirler. Böyle bir durumda çocuklar asla kıyaslanıp yarıştırılmamalıdır. Onun yerine çocuğun anlayarak okuması ve aynı zamanda biraz hız kazanması için çeşitli etkinlikler yapılmalıdır. Unutulmamalıdır ki her çocuk özeldir ve kendince bir öğrenme metodu vardır. Kimisinin sözel zekası gelişmeye müsaitken kimisinin de sayısal zekası gelişmeye müsaittir. O yüzden zamana bırakılmalı ve öğrenmesi için destek olunmalıdır. Özellikle velililer, “çocuğum az yavaş okuyor” diye bir telaş içerisinde olmamalıdırlar. Çünkü okuma hızı çalışma ile zaman içerisinde gelişen bir durumdur. Çocuğu sıkmadan, zorlamadan, sevdiği konulardaki metinler getirerek ekstra okumalar yaptırmak suretiyle bu okuma hızı artırılmaya çalışılmalıdır.
Hızlı Okumak mı? Anlayarak Okumak mı?
1. sınıf öğrencileri için bir dakika içinde çok fazla kelime okumaları bir ölçüt değildir. Aynı zamanda çok yavaş okumaları da istenen bir durum değildir. Bu ikisinin ortasında olmalıdır. Bu öğrenciler için olması gereken şey ortalama bir hızda okuyup, aynı zamanda okuduğunu anlamalarıdır. Yani önemli olan “aşırı hız” değil ortalama bir hızda “anlayarak okuma” olmalıdır. Diğer yandan çok yavaş ve heceleyerek okumak da anlamayı zorlaştıran durumlardan birisidir. O yüzden orta bir hız bulunmaya çalışılmalıdır. En nihayetinde birinci sınıf bittiği zaman olması beklenen durum hem ortalama bir hızda okumak hem de okuduğunu anlamaktır. Zira okuduğunu anlamadıktan sonra 1 dakikada yüzlerce kelime okumasının hiçbir önemi olmayacaktır. “Servet ister misiniz? Gidin bir kitap okuyun.” Okumayı Sevdirmek Esas Olmalıdır Burada birinci sınıflar için dakikada kaç kelime okumaları gerektiği üzerinde açıklama yapıyoruz fakat bence esas olan çocuğa “okuma sevgisini” bu yaşlardan itibaren kazandırmak olmalıdır. Eğer küçük yaşlardan itibaren okumayı severse, ister yavaş okusun ister hızlı okusun hiç fark etmeksizin, çocuk için en büyük iyilik yapılmış olur. Zira okumayı seven birisi okuduğu kitaplar sayesinde kendi benliğini geliştirmede, doğru ile yanlışı ayırt etmede, farklı dünyaları, farklı fikirleri, farklı insanları tanımada çok büyük ilerlemeler kaydetmiş olacaktır. Okumayı sevmek pek çok kapıyı açan sihirli bir anahtar gibidir. Nitekim günümüzde ve tarihte önemli başarılar elde etmiş insanların hayatlarına baktığımız zaman okumanın onların hayatlarında önemli bir yer tuttuğunu görürüz. Diğer yandan okumak, sadece maddi başarılar elde etmekten de öte kişinin hakiki anlamda “insan” olmasında çok etkilidir. İyi bir insan olma noktasında okumak tek başına yeterli olmasa bile oldukça önemlidir. İster veli, ister öğretmen olsun bu noktada çocuğu hem anlayarak hızlı okuma noktasında desteklemeli hem de ona okuma sevgisini ve kitap sevgisini kazandırma noktasında elinden geleni yapmalıdır. “Okuma ihtiyacı bir barut gibidir. Bir kez tutuşunca artık sönmez.” 1. Sınıflarda Hızlı Okuma Yarışması Yapmak Doğru mu? Bizler küçükken öğretmenimiz sınıfta zaman zaman hızlı okuma yarışmaları düzenlerdi. Süre tutar ve bu sürede okumamızı isterdi. Daha sonrasında herkes okuduğu kelimeyi sayar ve ona göre bir birinci belirlenirdi. Böyle bir yarışma elbette iyi niyetli olarak yapılmaktaydı. Şuan bazı okullarda da bu tür etkinliklerin yapıldığını duymaktayız. Elbette öğretmenlerimiz bunu iyi niyetli olarak yapıyorlar. Çocukları okuma konusunda teşvik etmek için yapıyorlar. Fakat böyle bir yarışma yapılırken dikkatli olunmalıdır. Zira iyi okuyan öğrenciler için bu durum olumlu etki yaparken, okuması zayıf olan öğrencilerin hevesi kırılabilir, okumaktan uzaklaşabilirler. Herkesin içinde böyle bir yarışma yapmak yerine, yazının en başında belirttiğim gibi, her öğrenciyi bireysel olarak ölçüp – değerlendirmek, süreci kontrol etmek daha doğru olacaktır. Sonuç Olarak Öğrenciler kaçıncı sınıfta olursa olsunlar okuma noktasında gelişmeleri için gereken çaba gösterilmelidir. Özellikle 1. Sınıftan itibaren dakikada kaç kelime okuduğu takip edilip çocuk desteklenirse ilerleyen yıllarda bunun faydasını daha çok görecektir. “Kitapsız yaşamak; kör, sağır ve dilsiz yaşamaktır.” K. Atatürk Read the full article
0 notes
Link
0 notes
Text
5.sınıf Yeni Nesil Alıştıran Defter Çanta Yayınları
10 sonuç Boyut Önizleme İndirme 2023 – 2024 5. Sınıflar Kitap Ve Kırtasiye ListeleriAğ5. Sınıf Fen Bilimleri MOD Serisi Soru Bankası Nartest Eğitim Kitapları 1 5. Sınıf Fen Bilimleri Alıştıran Defter Çanta Eğitim Kitapları 1 5. Sınıf Fen Bilimleri 32 Hamle …Kaynak: https://fmv.edu.tr/resources/files/Okullar-icerik/ispartakule-ilkokul/2023-2024_5sinif_kitaplisetesi.pdf 326…
View On WordPress
0 notes