Tumgik
#ikinci el kitap
ikincielkitap · 19 days
Text
ikinci el kitap
ikinci el kitap
1 note · View note
antikaalanyer · 1 year
Text
Tumblr media
İkinci el kitapların alım satımını yapan yerlerin nasıl işlediği, nadir bulunan kitaplara nasıl değer biçildiği hakkında bilgilendirici bir yazı.
İkinci el kitaplar, okuyucuların okudukları kitapları veya kütüphanelerindeki kitapları satmak istedikleri zaman tercih ettikleri bir seçenektir. İkinci el kitap alan yerler ise, bu kitapları satın alarak yeniden satışa sunan ve bu alanda ticaret yapan yerlerdir.
Bu yerler genellikle kitapçılar, antika dükkanları veya internet üzerindeki çevrimiçi platformlarda bulunabilir. İkinci el kitap alan yerler, genellikle bir alım sürecine sahiptirler. Kitap sahipleri, kitaplarını bu yerlere götürerek değerlendirme işlemi için uzmana sunarlar.
Nadir bulunan kitaplara değer biçme süreci ise biraz daha karmaşıktır. Bu kitaplar genellikle eski ve nadir basımlar, imzalı veya özel edisyonlar olabilir. Değerlendirme uzmanları, kitabın durumunu, nadirliğini, talep düzeyini ve diğer faktörleri dikkate alarak bir değer belirlerler.
Değer belirleme sürecinde ayrıca kitabın piyasa değeri ve talep durumu da göz önünde bulundurulur. Nadir bulunan kitapların değeri genellikle piyasanın taleplerine bağlı olarak değişebilir ve koleksiyoncular arasında rekabet olabilir.
Bu nedenle, ikinci el kitap alanlar, nadir ve değerli kitapları belirlemek ve uygun fiyatlarla satın almak konusunda uzmanlaşmış kişiler tarafından işletilmektedir. Bu sayede kitap sahipleri, kitaplarını adil bir fiyat karşılığında satabilirken, kitapseverler de nadir bulunan kitaplara erişebilir.
0 notes
bigcollections · 9 months
Text
KADİKOYANTİKAALANYERLER - PRO+
Tumblr media
Kadıköy Antika Alan Yerler: Edebiyatın İzinde İkinci El Kitaplar Edebiyat tutkunları, nostaljiye özlem duyanlar ve kitap dostları, Kadıköy Antika Alan Yerler'i keşfedin! Sadece bir kitap alanlar satış noktası değil, aynı zamanda edebiyatın büyülü dünyasına kapı aralayan bir deneyim yaşatan bu yer, ikinci el kitap alanlar için bir cennet. Edebiyatın İzinde İkinci El Kitaplar: Geniş Koleksiyon: Kadıköy Antika Alan Yerler, geniş bir koleksiyon sunarak farklı dönemlere ait ikinci el kitapları bir araya getirir. Eski kitaplar alanlar seçeneği ile, nadir bulunan eserler ve klasikler, bu adresin raflarında sizi bekliyor. Edebiyatın Değerleri: Her kitap, kendi içinde bir hikaye barındırır. Kadıköy Antika Alan Yerler, eski kitapların değerini bilir ve bu değeri koruyarak kitapseverlere sunar. Antika kitaplar arasında dolaşırken, unutulmaya yüz tutmuş eserlerle karşılaşabilirsiniz. Kitap Alanlar ve Satanlar: Eğer siz de kitaplarınızı paylaşmak ve yeni kitaplar edinmek istiyorsanız, Kadıköy Antika Alan Yerler'i ziyaret edebilirsiniz. İkinci el kitap alanlar yerler için uygun bir alışveriş ve takas platformu sunar. Nostaljik Atmosfer: Kitapseverler için önemli olan sadece kitapların içeriği değil, aynı zamanda kitapların bulunduğu atmosferdir. Kadıköy Antika Alan Yerler, nostaljik bir atmosfer sunarak sizi geçmişe götürür. Kadıköy Antika Alan Yerler ile Kitap Dünyasına Yolculuk: Unutulmaz Anılar: Her kitap, okuyucusuna unutulmaz anılar yaşatır. Kadıköy Antika Alan Yerler, eski kitaplar aracılığıyla geçmişe bir yolculuk yapmanızı sağlar. Koleksiyonerler İçin Fırsat: Nadir bulunan eserleri arayan koleksiyonerler için Kadıköy Antika Alan Yerler, önemli bir fırsat sunar. Eserler arasında gezinirken, koleksiyonunuzu zenginleştirecek pek çok özel baskıya ulaşabilirsiniz. Edebiyatın Zenginliği: Kadıköy Antika Alan Yerler, edebiyatın zenginliğini keşfetmek isteyen herkesi bekliyor. Klasiklerden modern eserlere, şiir kitaplarından tarih kitaplarına kadar geniş bir yelpazede seçenek sunar. Kadıköy Antika Alan Yerler'i ziyaret edin, kitap kokulu bir dünyada gezinin ve edebiyatın büyüsüne kapılın. Kadıköy Antika Alan Yerler ile kitap alım satım hizmetlerinin büyülü dünyasında keşfe çıkın!
1K notes · View notes
blogenty · 10 months
Text
KADIKÖYANTİKAALANYERLER - PRO+
Tumblr media
Kadıköy antikacı ve alıcılar, adresinizden antika, kitap, plak, gümüş, halı, saat ve mobilya alım satımı da dahil olmak üzere çeşitli hizmetler sunmaktadır. Antika alım satım hizmetlerinde uzmanlaşmış olup, müşterilere antika mobilyalar, tablolar, porselen, cam objeler, halılar, kitaplar ve dönem eşyaları gibi çeşitli antika eşyaları satın alma fırsatı sunmaktadır. Kadıköy antika alanlar olarak satmak istediğiniz antika eşyaların değerinde satın alınmasını sağlarlar. Bu hizmetler, bireylerin kendi başlarına alıcı veya satıcı bulma zahmetine girmeden antika alıp satmaları için uygun ve güvenilir bir yol sağlar. Kadıköy ve alıcılar antika alım satım hizmetinin yanı sıra eski kitap alım hizmeti de sunmaktadır. Kitapları en iyi fiyatlarla satın alarak işlem güvenliğini sağlayarak müşterilere eski veya antika kitaplarını güvenli ve güvenilir bir şekilde satmalarını sağlarlar. Nadir bulunan ikinci el Kadıköy eski kitap alanlar, koleksiyonlar ve antikalar da dahil olmak üzere dünyanın her yerine gönderilebilen geniş bir kitap yelpazesi sunuyorlar. Kadıköy'ün Salipazarı bölgesinde, bireylerin eski kitap ve diğer antika eşyaları satıp satın alabileceği ünlü bir Pazar antika pazarı da bulunmaktadır. Kadıköy antika mobilya ve alıcılar aynı zamanda antika mobilya alım satım hizmetlerinde de uzmanlaşmıştır. Antika mobilyaları antika değerinde satın alarak, bireylerin eski eşyalarını tamamen vazgeçmek zorunda kalmadan satmalarına olanak sağlıyor. Porselen mobilyalar, cam objeler ve diğer dönem eşyaları da dahil olmak üzere çeşitli antika mobilyalar sunarlar. Bu hizmetler, bireylerin kendi başlarına alıcı veya satıcı bulma zahmetine girmeden antika mobilya alıp satmaları için uygun ve güvenilir bir yol sağlar. Genel olarak Kadıköy antikacılar ve Kadıköy kitap alanlar, bireylerin İstanbul'da antika, kitap, plak, gümüş, halı, saat ve mobilya alıp satmalarını kolaylaştıran ve rahat hale getiren bir dizi hizmet sunmaktadır.
2K notes · View notes
bilmece · 2 months
Text
Uyuyup uyanınca sıfırlanmak, tazelenmek gibisi yok, sanki oyunda canlarım yenilenmiş de bir şansım daha varmış gibi hissediyorum çok güzel!
Anneanneme kahvaltıya gidiyorum. İngiltere’de ikinci el kıyafet satan bir yerden aldığım güllü gömleğimi giydim, çok hoşuma gitti. Planım kahvaltıdan sonra çarşıda soğuk bir şeyler içerken kitap okumak ardından eve gelip ev toparlamaya girişmek. Bu sefer halletmem için gereken tüm koşullar sıralandı: vaktim var, yarın hem temizlikçi hem de annem geliyor. E daha nasıl bir motivasyon gerek?
Motivasyon demişken dün bir video gördüm, harekete geçmekte zorlananlar için motivasyona değil momentuma odaklanın dedi. Aynı mesajı farklı formlarda çok kez duydum elbet ama bu öyle bir anlam kazandı ki zihnimde, cuk diye oturdu.
Bundan sonra kelimemiz momentum.
Günaydın canlar, gününüz güzel geçsin!
24 notes · View notes
yasamaksarkisi · 2 months
Text
Seveceğin ürünler burada. Hemen bu dolabı incele! https://link.dolap.com/schhge
Kitaplığımı sadeleştiriyorum arkadaşlar, belki bakmak isteyen olur. Elimde kitap azalsın diye olabildiğince uygun fiyata koydum ama dileyenler buradan ozel mesaj atarsa yeniden degerlendiririm. Buyrun bakın ✨️
6 notes · View notes
hofundrr · 6 months
Text
ikinci el kitap almayı bi yönden seviyorum çünkü benden önce okuyan kişinin altını çizdiği yerleri okuyarak o kişiyi görmesem de bilmesem de bir yere kadar tanımış oluyorum çok güzel
11 notes · View notes
yazan-kalem-siyah06 · 6 months
Text
Erkekler, kadınlar, muhafazakarlar, devrimciler, hippiler, İbo dinleyenler, Metallica dinleyenler, Kafka okuyanlar, dua kitapları okuyanlar, türbanlılar, mini etekliler, herkes öyle sevgisiz bakıyor ki bana;
Güzel bir gün olsun istersen OKU ❗❗❗
Tumblr media
Adım Muhammet. On dokuz yaşındayım. Atık kağıtlar topluyorum ve Kızılay`dan Ulus`a kadar üç kez yürüyerek gidip geliyorum her gün. Beş arkadaşımla kalıyorum iki göz odalı bir evde. Onlar atık kağıt toplamıyor; Mevlüt inşaatta çalışıyor mesela, Hüseyin halde hamallık yaparken, Sidar ve Yunus ayakkabı boyacısı. Aramıza bir arkadaş daha katıldı. Adı Abbas. Çalışmıyor o, diyaliz hastası. Abbas`a biz bakacağız.
On üç yaşından beri kağıt topluyorum Ankara`da. Niğdeliyim. İlkokula başladığım yıl geldik Ankara`ya. Ortaokulu bitirebildim yalnızca; hep takdir alarak geçtim sınıfları. Liseye yazdırmadı babam; sokağa saldı beni çalışıp da işe yaramam için. O gün bugündür sokaklardayım; çizgili, çizgisiz, kareli, beyaz ve rengarenk kağıtlar, kartonlar topluyorum.
Çalışmaya başladığım yıl babam terk etti bizi. Kumar borcu vardı; çekti gitti bir sabah erkenden. Ben geçindirdim evi. Annem severdi beni, “aslan oğlum” derdi. Yanaklarımı okşardı bazen. Babam gideli dört ay olmuştu; komşular bir adam bulmuşlar anneme. Kumar oynamazmış, namazında niyazında bir adammış. Eşi vefat etmiş. İki kızı varmış adamın. Anneme demiş, “sen kabulümsün, çocukların da kabulüm ama Muhammet olmaz!” Şaşırmış annem, “niye olmazmış Muhammet, o da benim çocuğum” demiş. “İki kızım var; biri on iki yaşında, biri on dört yaşında. Caiz değildir Muhammet`le kızlarımın aynı hane içinde olması” demiş adam. Üç kız kardeşim vardı ve çok düşkündük birbirimize. Annem için kolay olmadı karar vermek. Oturttu beni karşısına bir gece. “Bak Muhammet” dedi, “seni asla bırakmayacağım, ama bir süre dayınlarda kal oğlum.” Sarıldı bana; o ağladı, ben ağladım…
İmam nikahı kıyıldı, dayımlara geçtiğimin ertesi günü. Haftasına kalmadan annemi, kızlarını ve kardeşlerimi alarak memleketine götürmüş adam, Kastamonu`ya. Dayım dedi, “annenin emanetisin bana, burası senin de evin. Arada bir gelip kalabilirsin Muhammet!”
On üç yaşındaydım, bana kalacak bir yer de ayarlamamıştı dayım. Komşulardan, akrabalardan kimse demedi bana, “sana yardım edelim” diye. On üç yaşındaydım, Ankara`daydım, bir başınaydım…
Altı yıldır görmedim annemi ve kardeşlerimi. Bir çok kez niyetlendim Kastamonu`ya gitmeye. Dedim, “kovar beni o adam; göstermez bana ailemi.” Anneme küsüm; istese bana ulaşabilirdi diye düşünüyorum. Çok özlüyorum kardeşlerimi; Hülya`yı, Havva`yı ve Hanife`yi… Domino oynardık dördümüz. Ben bir kere bile kazanmadım; “çocuk onlar, sevinsinler” derdim. Ben de çocuktum oysa…
Yürürken, kağıt toplarken, sabahtan akşama bitap düşene kadar çalışırken hep yüzlerini seyrediyorum insanların. Mesela, sevgililer geçiyor yanımdan ve erkekler beni görünce daha bir ötemden geçirtiyorlar kadınları. Erkekler, kadınlar, muhafazakarlar, devrimciler, hippiler, İbo dinleyenler, Metallica dinleyenler, Kafka okuyanlar, dua kitapları okuyanlar, türbanlılar, mini etekliler, herkes öyle sevgisiz bakıyor ki bana; öyle incitici, öyle hoyrat olabiliyor ki herkes…
İbo`yu bilmeme şaşırmadınız, ama Metallica`yı ve Kafka`yı biliyor olmam ilginç gelmiştir size belki. Olgunlar Sokak`taki seyyar kitapçılardan kitaplar alıyorum. Milena`ya Mektuplar`ı okudum Kafka`dan, diğerlerini de okuyacağım. Birçok kitap okuyacağım ben; Nietzsche`nin “Böyle Buyurdu Zerdüşt” kitabını çok merak ediyorum mesela, bir de Oruç Aruoba`nın şiirlerini. Keşfetmem, okumam, sorgulamam gereken öyle çok yazar, hikaye, roman ve şiir var ki…
Kitapçılar bile önyargılı bana; emeği, vicdanı, barışı savunanlar bile beni gördüklerinde kıyıcı sözler söyleyebiliyorlar ve eminim onlara ürkütücü geldiğimden.
İkinci el kasetlerim var; Metallica kasetim de var, Fikret Kızılok kasetim de. Annem, beni dayımlara yollarken teybi bana verdi,”sıkıldıkça müzik dinle, ama sesini kıs ha” dedi. Şimdilerde teybi son ses açıyorum Metallica`yı dinlerken!
Adım Muhammet. On dokuz yaşındayım. Beni nefretle bakarken göremezsiniz; kabalaştığıma, etiketler koyduğuma, yaftaladığıma şahit olamazsınız. Bir anlama çabam var; kendimi, annemi ve sizi. Bir öğrenme çabam var; yeryüzünü, doğayı ve evreni. Yazmaya da başlayacağım; sevgisizliği yazacağım önce çöp kutularından topladığım kağıtlara ve sevgisizliği yazdığım kağıtlar geri dönüşüme gidip sevgi olarak dönecek aramıza. Sevgi`li insan dostlarım olacak kağıtlarda diriliveren; sevgiyle var olan canlar, kardeşler, halklar…
Kendimle ilgili bir çok projem var. Mahkemeye başvurup adımı değiştireceğim. Ali Haydar mı olsa adım diye düşünüyordum, vazgeçtim; adım Özgür olacak benim.
Kendime ait bir kütüphanem olacak sonra. Atık kağıtlar topluyor olabilirim; işim gereği tenimden yayılan koku pis gelebilir size ama en sevdiğim koku kitap kokusudur.
Doğada bir başıma yaşama projem de var. Yoruldum incitilmekten, ötekileştirilmekten, lanetlenmekten. Tabiat Ana`ya sığınmak istiyorum ve bunun için otlarla ilgili kitaplar alıyorum. Otlarla beslenmek, otlarla iyileşmek, otlarla huzur bulmak istiyorum. Doğada bir başıma yaşayacaksam otların bütün kerametlerini bilmem gerekiyor.
Böbrek yetmezliği var Abbas`ın; benim kardeşim oldu Abbas, kız kardeşlerimin yokluğunda. Ona biz bakıyoruz ve Abbas iyileşmeden Tabiat Ana`nın yanına gitmeyeceğim.
Kafka kırk bir yaşında ölmüş; onun kadar yaşasam yeter. Kitaplar gibi kokmaktır özgürlük; otlardan sevgi büyüleri yapmak ve toprağa karıştığımda bir gün, Tabiat Ana`nın beni şefkatle anmasıdır…
Böyle buyurdu Muhammet!
9 notes · View notes
kemikkadin · 8 months
Text
🎧 Ella Harp - Snowbird
.
"Hayata odaklan." yazan bir sticker vardı elimde. Odaklanamadığım için yanlış yapıştırdım. Bu bir ironi değil midir?
.
Katıldığım kitap kulübü için seçilen ilk kitap bu.
.
Agota Kristof'un üçlemeden oluşan bu eseri, sosyal medyada kitap kurtları tarafından fazlaca konuşuldu. Çocuk ağzından anlatılan bölümden tutun, diğer bölümlere içinde yer alan rahatsız edici parçalarla insanı kalbinden yaraladı.
.
Savaşa yakın bir bölgede, iki çocuğun öyküsü ele alınıyor. Temel hikaye bunun üzerine kurulu. Savaşın, yoksulluğun ve açlığın insanlar üzerindeki etkisini ve herkesin biraz akıl sağlığını kaybetmesini okuyoruz. Baştan beri içimizde olanlar mı açığa çıkıyor yoksa bu sapkın davranışlar bir anda mı beliriyor? Okurken aklımdan geçen sorulardan biri buydu. Kısa bölümler halinde, insanlığın kötülük alıştırmalarından da manzaralar sunuyor. Yer yer gerçekler, düşler ve yalanlar birbirine giriyor.
.
İkinci kısmın bana göre durağan olması dışında, gerçekten yalın dili ve içerdiği konularla etkileyici bir romandı. Okuma listenize almanızı tavsiye ederim.
.
#kitap #kitapyorumu #agotakristof #kitapönerisi #kitaptavsiyesi #yapıkrediyayınları #book #bookworm #booklover
instagram
12 notes · View notes
nedemeliyim · 2 months
Text
Tumblr media Tumblr media
İkinci el kitap almayı seviyorum, çizdiği yerleri iki kez okuyorum, ruhuna değsin.
4 notes · View notes
muptedikul · 2 months
Text
Kitap fiyatlarından bahsetmiyoruz bile. İkinci el aradığım kitap 115 lira ikinci eli. Sıfırı 150-180 lira arası. Ben bu mantığı çözemiyorum..
6 notes · View notes
tolgaulusoy · 3 months
Text
Tumblr media
İtalya Hikayeleri (Fr. Chroniques Italiennes) Stendhal'ın klasikleşmiş öykü kitabı. Stendhal burada aktardığı öykülerin bir sahafta bulduğu mahkeme kayıtlarına ve el yazmalarında dayandığını hatta zamana zaman doğrudan çevirisi olduğunu iddia etmiştir. Kitap içerisinde beş tane öykü bulunmaktadır. İlk öykünün ismi “Vittoria Accoromboni” isminde. Bu öyküde Vittoria isimli talihsiz bir kadın anlatılıyor. Vittoria, Felix isimli bir adamla evlendirilir. Felix güçlü bir kardinalin yeğenidir ama Vittoria’ya yaşadıkları şehrin prensi de göz koymuştur ve bir şekilde Felix’e suikast düzenlenerek öldürülür. Sonrasında prens ile Vittoria evlenirler ama evlilikleri uzun sürmez ve prens de kısa süre ölür. Ardından yaşanan olaylarda Vittoria’dan intikam alınır. İkinci öykü “Cenci’ler” isminde. Jacques Cenci zengin ama oldukça gaddar bir adamdır. Çocuklarından nefret eder ve onları yakından uzaklaştırır, uzaklaştıramadığına ise işkenceler eder. En küçük kızı Beatrice bu uzaklaşamayan çocuklarından birisidir (ablası zor da olsa evlenerek kurtulmuştur). Beatrice güzel genç bir kız çocuğudur küçüklüğünden beri babası tarafından tecavüze uğramaktadır. Ama bir zamandan sonra canına tak eder ve üvey annesiyle beraber babasını öldürürler. Ama kendisine zulmedilirken işlemeyen adalet bir anda işlemeye başlar ve Beatrice ve üvey annesi idam cezasına çarptırılmak için mahkeme karşısına çıkarlar. Üçüncü öykünün adı “Düşes dö Palliano”. Bu öyküde dönemin papasının taşkın üç yeğeni ve bu üç yeğenden birisinin karısının onu bir savaşçı ile aldatışının hikayesi anlatılıyor. Dördüncü öykünün adı “Castro Başrahibesi”. Bu öyküde birbirini seven Helene ile Jules’in hikayesi anlatılıyor. Helene zengin bir ailedendir Jules yoksul bir askerdir. İkili bir şekilde beraber olurlar ama bir çatışma esnasında Jules Helene’nin abisini öldürür ve herkesi kendine düşman eder. Nihayetinde öldüğü haberi gelir ve Helene’de kaldığı manastırın başrahibesi olmaya karar verir. Bu Helene’nin resmi olarak evlenmeden birisiyle beraber olduğu için imkansız bir şey olsa da. Araya birileri girip Helene’nin isteğini yerine getirir. Ama sonuç herkes için büyük bir üzüntüye dönüşür. Beşinci ve son öykünün adı “Vanina Vanini”. Vanina o zamanların en güzel genç kızlarından birisidir; soyludur ve evlenmek için çok fazla talibi vardır. Fakat hapisten kaçarken yaralanıp evlerine sığınan o dönemin devrimci ve milliyetçi gruplarından Carbonari mensubun Missirili bir adama aşık olur. Bir soylu olan Vanina ile devrimci Missirili arasında bir aşkım imkanı yoktur fakat ikili bu imkansızlığı zorlar.
2 notes · View notes
veganlogicdinamo · 11 months
Text
Storytel’deki İkinci Cumhuriyetçilik üzerine söyleşimiz. https://www.storytel.com/tr/tr/books/cumhuriyetimiz-100-ya%C5%9F%C4%B1nda-b%C3%B6l%C3%BCm-8-ikinci-cumhuriyet%C3%A7ilik-2621908?appRedirect=true
7 notes · View notes
haziranzede · 1 year
Text
Tumblr media
Ali ayçil okumak her zaman güzeldir.. bayadır almak istiyordum..kitap fiyatları beni artık yıldırdı. 3 kştpa 300 TL olur mu yahu. neyse allahdna ikinci el grupları varda uyguna alıyoruz.
8 notes · View notes
doriangray1789 · 1 year
Text
AZ GİTTİK UZ GİTTİK Bu kitabımın başına gelenler çok ilginçtir. İlk basımı 1959’da (6 bin), ikinci basımı 1971’de (10 bin), üçüncü basımı 1974’te (10 bin), dördüncü basımı 1976’da (10 bin), beşinci basımı 1982’de (10 bin) yapılan “Az Gittik Uz Gittik” adlı kitabımın beşinci basımı daha satışa bile çıkmadan savcılığın istemiyle toplatıldı. On bin kitap, yayınevinin deposundan Sultanahmet’teki Adliye Sarayının mahzenine resmî araçla taşındı. Arkadan Ağır Ceza Mahkemesine verildim. AZİZ NESİN ... İlk basımının üstünden 33 yıl geçmiş bir kitabın beşinci basımı niçin toplanır ve böyle bir kitap neden mahkemeye verilir? En saçma işlemlerin bile niçininin ve nedeninin sorulamadığı bir dönemdi 12 Eylül 1980 darbesi sonrası… Eğer şimdiye kadar Aziz Nesin'i tanımıyor ve biraz da merak ediyorsanız 114.sayfada geçen "Tanışma" başlığı altındaki düşüncelerini özetleyim. Yazar, Öncü adlı bir dergide köşe yazmaya başlamış ve nasıl bir yazar olduğunu ifade etmiş: "Ulusal gelirimizin yüzde otuzsekizi, yurttaşlarımızın yalnızca yüzde ikisi arasında dağıtılmaktadır. Bundan daha göze batan sömürülme olmaz… Biz, işte bu bozuk düzene karşıyız. Karşı olmayanlar da, ya bu bozuk gidişten çıkarı olanlar ya da bu gerçekten habersiz aldatılmış olanlardır… Yazarlıktaki tutumuma gelince, kısaca söyleyeyim. En kolay kaytarılabilen iş, gazete yazarlığıdır. Bir yazar kendisi için tehlikeli gördüğü günün konularını yazmayıverir, başka konuları ele alır. Çünkü hiç kimse bir yazarı, ille şu konuda yazacaksın, diye zorlamamaktadır. Yazar böylece yan çizince, okurların çoğu yazarın kaytardığını anlamaz. Günün en önemli konularından yan çizip, okurları eğlendirici yazılar yazmak da yazarın elindedir. Oysa bu tutum, düpedüz sahteciliktir. Bir satıcının mostralık mal gösterip, başka bozuk malları sürmesi nasıl dolandırıcılıksa, bir yazarın da, korkusu yüzünden, en önemli konuları bırakıp sudan konular üstüne yazması, yazı dolandırıcılığıdır. Sizi hiçbigün dolandıracak değilim.” * Okuyunca şaşıyor insan, tee o günlerde/yıllarda yaşanan aksaklık, eksiklik, yolsuzluk, haksızlık,,, ne kadar da günümüze benziyor. Dili ve anlatımı kendisini zevkle, merakla okutuyor. * Bu kitaptan kazandığım en özellikli şey “LULUMBA” hakkında edindiğim bilgilerdir. Kongo devrimcisi Lulumba’nın karısına yazdığı mektubu okuduğumda çok etkilendim. Lulumba’yı anlatan belgeseli hemen o gün izledim… Size de kesinlikle tavsiye ederim. * Bu kitapta, yazarlığı hakkındaki tutumunu da net bir dille ifade ediyor. Okuduğum birkaç kitabında da bunu gördüm. * Emperyalizme karşı. Savını açıklıyor. Yalama/yalaka/yandaş köşe yazarları gibi değil. Bilgisine, aklına, tezine göre fikir ortaya koyuyor. Emperyalizm karşıtlığından olsa gerekecek herhalde, sosyalizmi savunuyor. Ama sosyalizm hakkında pek bir şey bilmediğim için bu yönden bir şey diyemeyeceğim. Kitabın kendi öyküsü bile bana göre komik yukarıda yazmıştım…
Bundan sonrasını okumanıza pek de gerek yok aslında. Hoşuma giden alıntıları ve kendim için "hatırlataç"lar koydum. (Bu sözcüğü daha önce ne duydum ne okudum. Umarım ilk ben kullanıyorumdur :)
"Oysa şu saatlerce konuştuklarından bir kıpılık bilgileri olsaydı, ağızlarını açabilirler miydi?" (sayfa:69) *Balo Gazetesi İçin Yazı *** "Öğrenci yavrularımızın durumu nedir, biliyor musunuz? Okullarda başarı yüzde 3-5 diye yine her yılki gibi gürültüler kopar. Herkes birbirine suçu yükler. Başarı oranı düştükçe, her eğitim bakanı, çocuklara sınıf geçmeleri için yeni kolaylıklar çıkarır. (sayfa:86) *Ha Yavrum Ha... *** “Biz, eskiye bakarak bugün ilerledik sanıyoruz. Geçen yıl 100 okul var da bu yıl 103 okul olmuşsa, buna ilerlemek diyoruz. Bu ilerlemek değil, kendimizi kandırmaktır. İlerleme geçen yıllara göre ölçülmez, artan nüfus oranına göre ölçülür. Okul sayısı yüzde bir artıp, nüfus yüzde üç artmışsa, artan okul sayısı, artan nüfus sayısını karşılamıyorsa ilerleme yoktur, gerileme vardır. Bu, her alanda böyle; eğitimde, endüstride, tarımda...” (sayfa:105) *Üçbin Çıplak *** “ “Din ve Dünya İşleri ayrılacak!” denilmişti. Bu, dünkü sözdür. Bugün yeni bir söz var: -Bilim ve dünya işleri ayrılacak! Hoş bunu açık açık söylemiyorlar. Dillerini döndüre döndüre, üstü kapalı söylemek istedikleri budur: -Canım efendim, bilim başka bir iş… Sen profesörsen profesörlüğünü bil! Otur kürsünde dersini ver. Memleket işlerine ne diye burnunu sokarsın… Yaşam başka, kitap başka. Sen kitabını yaz oku, bu dalgalara karışma! ” (sayfa:142) *Horoz Şekeri *** -Aaaa… diyorlar, o adam çok namusludur. Şimdiye dek eline ne fırsatlar geçti de, yine çalmadı. Şu namus anlayışına şaşmaz mısınız? Sanırsınız, esas olan çalmaktır. Çalmayınca namuslu olur kişi. (sayfa:146) *Aaa… Çalmadı *** Başkaları sevişir öpüşürse, inanın bizim ahlakımızdan bir gram bile eksilmez. Öpüşen öpüşsün, bizi öpmüyor, bizden birini öpmüyor, biz de onu öpmüyoruz. E peki, bize ne oluyor? Öpüşmenin bir, ama bitek ayıp olanı var: El etek öpmek. (sayfa:158) *Öpüşüyorlardı Komiser Bey
7 notes · View notes
sensussinyor · 2 years
Text
Korkunç defolu kitap gönderiyorlar, ikinci el fiyatı ödedik sanki sitemiyle geri gönderiyorum ve hem kitap hem de ödediğim ücret yok oluyor. Ne kitap ne iade var, pufff.
Memleketimizde silkelenmediğimiz herhangi bir konu kalmamıştır.
23 notes · View notes