#ihracatını
Explore tagged Tumblr posts
Text
Sakarya Nisan Ayında ihracatını en çok artıran 2. il oldu
Ticaret Bakanlığı tarafından açıklanan verilere göre Nisan ayında Türkiye ihracatı, geçen yılın aynı ayına göre yüzde 0,13’lük artışla 19,2 milyar dolar olarak gerçekleşti. Ticaret Bakanlığı tarafından açıklanan firmaların faaliyetlerini yürüttükleri illerden gerçekleştirdikleri ihracatı temel alan “Faaliyet İllerine Göre İhracat” rakamlarına göre Sakarya ise Nisan ayında geçtiğimiz yılın aynı…
View On WordPress
0 notes
Text
Çok Hızlı! (14) (Orhan 36 Y., Bursa)
Gece saat 24:00 gibi gitti Güzin. Behiye abla bana, "Kal burda!" dedi, ama "Yok!" dedim evime geçtim. Aklıma çiğdem gelmişti, yazdım ama yine cevap gelmedi.
Sabah da kapı çaldı. Açtım. Behiye abla, "Giyinip gel, kahvaltı hazır!" dedi. Ballar, pekmezler, arı sütleri ağzıma tepiyordu nerdeyse. Dün birine telefon etmişti. "Kimi alacağız?" dedim. "Alınca görürsün!" dedi. Kahvaltı bitince 9:45'de evden çıktık. Gittiğimiz yer Fatma'nın eviydi. Fatma hazır kapıda bekliyordu. Aldık Fatma'yı. "Şimdi nereye?" dedim. Bana, "İnegöl'e!" dedikten sonra dönüp Fatma'ya, "Kız sen neler yapıyormuşsun haberimiz yok!" dedi. Fatma da benim omzumu okşayıp, "Madeni beraber keşfetmişiz!" dedi. Behiye abla Fatma'ya kısaca planı, bulduğum binayı, odaları vs. anlattı ve "Senin zevkine güvenirim. Şimdi mobilya alacağız!" dedi.
İnegöl'de büyük bir mağazanın önünde durduk. Birisi kapıya geldi. Patronmuş. "Hoşgeldiniz Behiye abla!" dedi. İçeri girdik. 5 tane yatak odası, 5 takım büro malzemesi, bir sürü koltuk, yemek odası takımı vs. aldık. "Adresi ver Orhan!" dedi, verdim. Sonra patron bizi kahve içmeye odasına davet etti. Kahveler geldi. Behiye abla, "Nasıl bu sene işler?" dedi, adam anlattı, şu kadar ihracat yaptık şudur budur diye. Behiye abla, "Sinan bey kardeşim, bundan sonra hesabı kitabı Orhan bey alacak, ben neysem o odur, sana vekaletnameyi yollatırım!" dedi. Adam beni baştan ayağa süzdü. "Peki Behiye abla!" dedi. Kahvelerimiz içtikten sonra kalktık. Adam, "Abla yemek yiyelim!" dese de, "Yok!" dedi adama. Arabaya bineceğimizde adam arabanın kapısını açtı Behiye ablaya.
Otoparktan çıkarken, Behiye abla bana, "Burası görümcemin oğlu rahmetlinindi, babasından kalma iş bu, burada çalışan müdürdü buna yüzde 20 hisse vermiş, adam işi tıkır tıkır yürütüyor, rahmetli de başka başka işlere atlamış, ama hep böyle yüzde 20 ile ortak etmiş birilerini işin başına geçirmiş. Görümcemle ben de bunları çağırıp, işlerine karışmayacağımızı, paylarını da yüzde 30'a çıkaracağımızı, sadece yılda bir gelip hesap vermelerini istedik. Hepsine artık sen bakacaksın. Biliyorsun, görümcemin de kimsesi yok benden başka!" deyip göz kırptı. Fatma da arkadan uzanıp, "Artık sana karada ölüm yok kocacığım!" dediğinde, ikisi de kahkahalara boğuldular.
Bense manyaklaşmıştım, "Kızlar, bunu hazmetmem lazım, bir yerde duralım!" dedim. Meşhur bir Köfteci varmış, oraya sürmemi istediler. "Neler var başka?" dedim. "Geçen gün arabanı aldığın otomobil bayii var, aynısından Balıkesir ve Kütahya'da da var. Yatları severdi, Gemlik'te bir yat ithalat imalat ve ihracatını yapan bir tersane ve firma var. Marmara adasında bir mermer ocağı, Bandırma'da bir mermer fabrikası var. Altınoluk'ta bir otel var, 4 yıldız galiba. Bir de bu Amerikan kapı vs. yapan bir fabrika var Nilüfer Organizede!" dedi.
"Manyak mısınız, dalga mı geçiyorsunuz?" dedim. "Ha bu arada, değişik illerde onlarca ev ve dükkan. Mehmet amcandan kalan birkaç ev ve dükkan hariç!" dedi. Fatma, "Birkaç mı?" dedi gülerek. "Ya Fatma, 40 ev, kimi daire, kimi müstakil, 15 tane de dükkan, yazlıklar hariç!" dedi. "Kızlar, bunlara ben nasıl yetişeceğim, 3 muhasebeci daha lazım!" dedim. "Alırsın!" dedi gülerek. Sonra da, "Karına söyle, bundan sonraki birkaç gün boyunca tüm bu işletmeleri gezip, seni tanıtacağım!" dedi.
Dönüşte gidip inşaatı kontrol ettik. Çok hızlı ilerliyordu. Behiye abla her gördüğü ustaya 100 dolar verdi. Göremedikleri de duyup önünde sıraya girdiler. Arabaya dönünce, Fatma'ya, "Sen de gelsene kız orospu!" dedi. "Tamam yavrum gelirim!" dedi o da. "Şimdi diğer eşyaları halledelim!" dediler, perdeciye gidip hem büro hem evler için perdeler ısmarlandı. Sonra en büyük züccaciyeciden mutfak malzemeleri, küçük ev aletleri, kahve makineleri alındı. Halıcıdan halılar vs. alındı. Birkaç buzdolabı aldık odalara otel tipi, "Alkol ve diğer yiyecek içecek işi sende!" dedi behiye abla. GSM operatörüyle işlemler, laptop, telefon gibi işler de bana kaldı. Ustabaşına, 5 gün olmayacağımı, mühendis arkadaşıma da 6. günde elle tutulur birşeyler görmem gerektiğini söyledim...
5 gün boyunca her yeri gezip, herkesle tanışıp, iletişim numaralarını aldım. Günleri Altınoluk'ta otelde geçirdik. Bu arada Sevgi ve Merve sürekli yazıyordu. Güzin'in haberi vardı zaten. Hepsine iş için şehir dışına çıkacağımı yazmıştım. Hemen hergün de işlerimizi erken bitirip, kalacağımız otel odalarına çekiliyor, her geceyi farklı bir odada bol bol sikişerek bitiriyorduk. Altınoluk'ta kaldığımız ilk gece Cunda'ya gidip süper bir masa kurduk, bol deniz mahsulü, meze, balık ve rakı... Rakı, balık, ayvalık lafının hakkını verdik...
11. gün sabahı yanımda temizlik şirketinden 6 kadınla ve Güzin'le temizlik başladı. Ben bu arada gidip laptop, seyyar telefon santral vs. aldım, hepsi aynı gün kurulacaktı. Kırtasiye malzemelerini de hallettim. Bu arada veraset işleri ile genel vekaletname işlerini halletmiştik. 12. günde büro da, evler de hazırdı. Bu arada ancak 1 kez Sevgi, 1 kez Merve ile, 1 kez de karımı ve çocuğumu görebilmiştim. Kadınlar temizliği bitirip ayrdıldıktan sonra, Güzin'i merdiven altındaki gizli geçite götürüp diğer daireye geçirdim ve "Yatakları denememiz lazım!" dedim. Arka taraftaki odada, "Bundan sonra pezevengin benim, istediğimle, istediğim şekilde sikişeceksin!" dedim. "Tamam kocacığım! Ama önce sana birşey söylemeliyim..." dedi karşıma oturdu.
"Ümit... Biz onunla görücü usulü evlendik. Bunun bir sevgilisi varmış, ailesi birine vermiş, adam da bir davaya karışıp hapse girmiş... Ümit kadınla görüşmeye başlamış, eve gelmiyor, bu iş de olunca ben de Ümit'e boşanma davası açtım!" dedi. "Behiye abla ile konuşuruz. Bakarız!" dedim. Çatır çatır siktim, iki deliğinden de. Açılışı yapmıştık :)
Muhasebeci ile konuşup, evrakları almış yerleştirmiştim. Herkes sabah geldi, "Hayırlı olsun!" deyip gitti. Öğlen, Güzin'e, "Şu tapuları al, şu şekilde liste yap, şöyle yaz..." dedim. Güzin, "Niye öyle yapayım, Excelde yazarım!" dedi. Ulan bunca zamandır sadece sikiyor, bu kadınların özelliklerini öğrenecek ilgiyi göstermiyordum, kafama dank etti.
Karım ve kızım yazlıktan dönmüştü. Ona işin boyutlarını anlattım. Karım, "Hayatım, kızımızın hayatı kurtulur, istersen eve gelme, bu işin üstesinden gel!" dedi. Zamanla sistem oturacaktı. Fatma zaman zaman Behiye abla ile geliyor, zaman zaman Sevgi'yle ve arka sokaktan daireye giriyorlardı. Çeşit çeşit seks oyuncakları aldık. Hiç zorlanmadan harika zamanlar geçiriyoruz. Bazen Muhittin abi, Fatma ve Behiye abşa takılıyorlar. Ben arada işlere bakmak için şehir dışına çıkıyorum, o gün hangisi müsaitse onu yanıma alıyorum...
3 aydır sürüyordu bu böyle. Ama bir gün ilginç bir şey oldu, Güzin, bir bayanın beni görmek istediğini söyledi. "Kim?" dedim. "Kiracı!" dedi, isim ve adres verdi. Güzin'in takip ettiği listeden baktım, 2 aydır kira yatırmayan, ama öncesi düzenli ödenmiş bir daire idi. İçeri giren kadını tanıdım, Fatma'nın oturduğu binadaki kamyoncunun karısı idi. Hani o kafam gibi göğüsleri sütyeninden taşan, penye şortunun altından kocaman götünü sergileyip çöp bırakan kadın. Başında türban, üstünde pardesü, o günden farklıydı. Beni görünce tanıdı, renkten renge girdi, ama bozuntuya vermedi.
"Buyrun!" dedim oturdu. Güzin çay getirdi. Güzin, ona aldığım çeşit çeşit mini etek, değişik renklerdeki gömlekler ve içine giydiği çeşit çeşit çamaşırlarla müthiş görünüyordu. Kamyoncunun karısı beni tanımıyormuş gibi yaparak, "Merhaba, ben Filiz. Şu adres, şu dairede oturuyorum..." dedi. Ona ayak uydurdum, "Buyrun, konu nedir?" dedim. "Kocam şu nakliyat firmasında şöfor olarak çalışıyordu, geçen ay kaza yaptı trafikte, suçlu çıkmamasına rağmen şirket işten çıkarıp, hakedişlerini vermedi. Kocamın kırıkları var, evde yatıyor, o nedenle 2 aydır kira ödeyemedik. Kocam iyileşip yeni bir işe girene dek kira borçlarımızı ertelemenizi rica etmeye geldim..." dedi.
"Kaza tutanağı vs. var mı?" dedim. Çıkardı çantasından. Doğru söylüyordu. Hemen hemen tüm işletmelerimiz bu Nakliyat şirketiyle çalışıyordu. İnegöl'deki Salih beyi aradım hemen. Nakliyat şirketinin adamı kıdemsiz ihbarsız, hatta hastane masraflarını vermeden işten attığını söyleyip, çalışanın hakkını yiyen firma ile çalışamayacağımızı bildirip, "İşleri kesin hemen, diğer firmalarımızdaki arkadaşları da arıyorum!" dedim.
Biz ikinci çaylarımız içerken, Güzin, "Nakliyat şirketinin patronu bilmem kim bey arıyor!" dedi. "Bağla!" dedim telefonu mikrofona alıp. "Orhan bey... dedi adam, girizgahtan sonra, "Arkadaşlarımız bir hata yapmış, o beyin kayıplarını telafi edip, hastane masrafı vs., yüzde 50 zamlı maaşla tekrar girişini yaptırdım, gereken ilgi gösterilecektir! Sanırım akrabanızmış?" dedi. "Evet akrabam, gereken ilgiyi bekliyorum. Teşekkür ederim!" deyip kapadım telefonu. Adamların toplam işlerimizde yurtiçi ve dışında günde 20 tırını kullanıyorduk neredeyse, bu ilgi normaldi.
"Filiz hanım işlem halloldu şimdi. 2 aylık kirayı siliyorum. Şu kartımı da alın, başka bir durum olursa ararsınız!" dedim. Kadın, "Orhan bey nasıl öderim bu iyiliğinizi?" dedi. Gram bozuntuya vermeden, "Ne borcu, bu insanlık vazifemiz!" dedim. Ama içimden bir ses gizli kapıyı kullan diyordu :) Kadını yolcu ettim. O gün kendimce izin günümdü, eve gittim akşam, kimse ile görüşmeden. Kızımla oynayıp, karımla oturdum, sohbet edip, kız uyuduktan sonra da seviştim.
Ertesi gün öğlen cep telefonum çaldı, bilmediğim bir numara. "Buyrun?" dedim. "Merhaba Filiz ben..." dedi kamyoncunun karısı. "Orhan bey dün sizin yanınızdan eve gelince aradılar kocamı, dediklerini yaptılar, 2 aylık ücret yattı hesabına, ayrıca hastane masrafları karşılandı ve iş başı yapana dek avans ta yatırmışlar, hem de hepsi zamlı. Bugün de gelip resmen özür diledi İK müdürü. 2 aylık kirayı takdim edeyim, bir de bizim memleketin meşhur içli köftesinden yaptım, teşekkür için..." dedi. "Kirayı istemem, ama içli köfteye de hayır demek ayıp olur. Lakin büroda değilim, diğer ofisteyim!" dedim. "Siz adresi verin, getiririm ben!" dedi. Arka sokağın adresini verdim :)
20 dakika geçmeden aradı, "Geldim ben, ama burası ev?" dedi. "Yok ofis, açıyorum kapıyı!" dedim. Güzin'e de, "1 saat yokum!" dedim. Güzin kıskanç ama meraklı gözlerle baktı, halen alışamamıştı başkalarını sikmeme. Gizli geçitten geçip arkadan sürgüledim kapıyı. Filiz elinde bir poşetle daire kapısına geldi. İçeri buyur ettim. Mantosunu aldım, başörtüsünü kendi çıkardı. Oturtup, "Birşey içer misin?" dedim. "Gazoz var mı?" dedi. Saydım koladan biradan viskiye. "Kola o zaman." dedi. İçeri geçip kolaya votkayı kaktırdım :)
"Nasıl büro burası, ev gibi?" dedi. "Daha çok dinlenme bürosu, orda yorulunca bu tarafa kaçıp, konsantre olup toplantıları da burda yapıyoruz!" dedim. "Hımm!" dedi. Koladan bir koca fırt çekti ve "Mmmmhhh, soğuk soğuk iyi geldi KOLA!" dedi, kola kelimesini vurgulayarak. Zaten tadını anlamaması imkansızdı. İçli köfteden aldım bir tane, gerçekten de muhteşem olmuştu, hafif ılıktı halen. Kafamı kaldırdığımda Filiz kolayı kafaya dikmişti bile :) İnce bir basma mı desem etek giymişti, ama etek dizlerindeydi. Oturunca toplanmıştı. Üstünde yapışan bir triko bluz vardı. "Bir tane daha?" dedim kolayı gösterip. "Olurrr!" dedi. Kola votkayı yaptım, bu kez votka kola oldu demeliyim. Bardağı eline verirken parmaklarımız değdiğinde komple elektrik geçti vücudumdan.
İkinci bardağı bitirdiğinde, "Geçen sefer yaptığım terbiyesizliği affedersin değil mi?" dedi. "Anlamadım?" dedim. "Zevkliymişler dedim koridorda sana. Bak, kocam kamyoncu, yol çıkar nerde iş bulursa oraya yollanır, ayda bilemedin 3-4 gün evde kalır. O dışarıda işini hallettiğinden beni unuttu zaten, ayrıca gelince de anası danası çocukları vs. derken bana zamanı kalmaz. Yani ayda bir kez kadın olurum, onda da kadın değil amcık olurum tabir yerindeyse, siker bırakır. (içkinin etkisi ile ağzı giderek bozuluyordu) Ee, siz de haftalarca günlerce yanda yukarıda o kadar sikişince... O akşam seni içeri çekmek istedim biliyor musun?" dedi.
"O zaman şimdi çek!" dedim. Ayağa kalkıp koltuğunun yanına gittim, fernuarı açıp yarağımı uzattım. Hemen ağzına aldı. Biraz yaladıktan sonra, "O iki orospuyu bağırttığın kadar ses çıkarabilir misin benden?" dedi. Meydan okuyordu orospu. O yarağımı yalarken eğilip eteğinin altından 2 parmak hareketimi yaptım. Öküz karı yarağımı ısırdı zevkten. Öyle böğürüyordu ki, Güzin sanırım gizli kapıyı 2 kez yokladı, içeride ne oluyor diye...
Filiz, "Oha orospu çocuğu!" dedi nefes nefese, ne de olsa kamyoncu dili kullanıyordu karı. "Şu desti gibi göğüslerini sikeyim azıcık!" dedim. Hemen soyunduk. Yarağımı göğüslerinin arasına alıp kafasına dil atmaya başladı. "Götün açık mı?" dedim. "Hayırrr!" dedi. İçimden (O zaman götünü sonra açarım!) dedim. Karının amına kafamı soksam girerdi. "Neler girdi lan buna, folloş?" dedim. "Ne bulursam soktum amk çocuğu!" dedi. İçimden geldi kadını tokatlamaya başladım. Ben tokatladıkça, "Vur amk çocuğu!" diye inliyor, amcığını bana itiyordu...
Göğüs uçlarını parmaklarımla sıkıştırıp çektikçe kadın deliriyordu. Uzanıp çekmeceden en büyük Zenci yarağını çıkardım. Daha kimse alamamıştı. Soktukça daha yok mu diyecek gibiydi kadın. Kilosu çok olan kadının amı da mı büyük oluyordu nedir, hepsini aldı kadın. Kamyoncu kocasının bunu neden sikmediği belliydi. Zenci yarağını ellerine bırakıp, yarağımı ağzına verdim. Kadın o kocaman Zenci yarağını köküne kadar aldı amına. Ağzım açık seyrederken, beni ağzıyla boşaltıp, pomlalamaya devam etti Zenci yarağını. Koltkta kadını izliyordum. Kadın orgazm ola ola devam ediyordu...
Yarım saat sonra durdurdum. "Kalk giyin, bu alet sana hediyem!" dedim. Küsüp gitti.
[Orhan]
59 notes
·
View notes
Text
Fatih Erbakan'ın,Filistin konusunda Recep Tayyip Erdoğan'ı aylarca eleştırdiğini: Filistin ile ilgilenmediğini ve yıne aylarca algı ve yalanla Türkiye'nin Israil’e bor ihracatı yaptığını Erdoğan'a bu vebalden kurtul diyen eleştirisini dün gibi hatırlıyorum.
.Öyleki bu Haksız yere eleştirmesi bende öfkeye sebep vermişti.. hazmedememiştim..
Çünkü ortada bir haksızlık vardı..
Bu adam müslüman olamazdı..
Hele Amerika'ya kafa tutan ,yıllarca icerde Chp zıhniyeti ve dışarda küreselcilere karşi mücadele veren Necmettin Erbakan'ın oğlu hiç olamazdı..
Düşenebiliyormusunuz Filistin için bedel ödeyen Recep Tayyıp Erdoğan'ı acımasızca eleştiriyor..
Tıpkı Chp gibi..
.
Fatih Erbakan değil mi?
Türkiye 10 Mılyar ıhracatı kesmis olmasına rağmen var gibi gösterıp , ihracatını devam ettiriyormuş gibi eleştiren,
Ne oldu da birden değiştin..TBMM'ıne gitmeni engelleyen..Seni alıkoyan güç neydi?
TBMM'ınde tarihi konuşma yapan Fılıstın Lideri Abbas'ın konuşmasına neden gelmedin
Üstelik tabanına rağmen..
Hani senin Filistin hassasiyetin vardı.
Balon gibi söndü..
Yok farkınız...Ha Özgür Özel ha sen..
Bugün tarihi bır olayda ikinizde yoktunuz..
Ozgür Özel,ayağının kırıldığını açıklayarak günü kurtarmaya çalıstı
Ey Fatih Erbakan söylermisin senin maziretin ne?
Selam ve Dua ile.. Aysel Bulut
7 notes
·
View notes
Text
SİZ SİZ OLUN, BİZİM NESLİ KÜÇÜMSEMEYİN........
Bizler İlkokulda Yurt bilgisi, Lise de mantık sosyoloji, felsefe okuyan nesiliz, onun için biz kim 500 Milyon istiyor programında 15 bin lirayı hiç Joker kullanmadan %90 kazanabilen nesiliz.
Biz 3 yazılı 1 sözlü imtihan olan nesiliz, biz kopya çeken ama kopya yaparken öğrenen bir nesiliz, biz Endonezya’nın ihracatını, Surinam’ın ithalatını bilen nesiliz.
Biz ANASINI, BABASINI Bakım evlerine terk etmeyen nesiliz.
Biz babasının cenazesine tatildeyim diye gelmeyen nesil değiliz, şahsiyet sahibi olması için terbiyesinden vazgeçilen kendine özgüveni olan ama etrafa saygısı ve sevgisi olmayan sadece kendisine yaşayan egoist nesil değil, sevgiyi saygıyı fedakarlığı dostluğu vefa duygusunu yerine göre başkalarının yaşamı için kendi yaşam tarzından fedakarlık eden nesiliz.
Arkadaşımızın ailesini kendi ailemiz kabul eden namus anlayışını buna göre dizayn eden nesiliz, biz Psikologlarla, Pedagoglarla şekillendirilen değil, Psikolojik sorunlarını aile mahalle ilişkileri içinde bedava çözen nesiliz, olayları çözmek için atılan, onları bana ne deyip pas geçmeyen nesiliz bizler.
Anasına, babasına ailesine, egosundan fedakarlık edip maddi manevi kol kanat geren nesiliz, biz bu gün 50-60 yıllık arkadaşlarını köşe bucak arayan onlarla birliktelikten zevk alan nesiliz. Öğretmenlerinin ellerini öpmek için yarışan, 50 yıllık 60 yıllık arkadaş biriktirebilmiş bir nesiliz.
Semt çocukluğunu mahalle terbiyesini, büyüklere saygıyı görmüş bir nesiliz. Kabadayı dediğimiz mahallenin bilekli delikanlısını, bizi soyan değil, bizi koruyan kollayan olarak bilen nesiliz, misketi, çemberi, uçurtmayı, birdirbiri, topac��, uzuneşeği, kukalı saklambacı, üçtaşı, kaptanı, müsellesi, kovalamacayı, ip atlamayı, seksek’i üçgen( şeytan uçurtması) uçurmayı, çivili futbolu, 9 taşı, bakkal amcalara kese kağıdını yapmayı, yakan topu oyun olarak bilen nesiliz.
Futbolu, voleybolu, basketi, yüzmeyi tüm imkansızlıklara rağmen spor olarak yapan bir nesiliz biz, akşam üstleri şekerli ekmek, karabiberli ekmek yiyen, çikolatayı, pastayı, turtayı, şekerlemeyi tanımayan bir nesiliz biz.
Dışarıda yemek yemenin ayıp olduğu, ağız oynatmanın bile ayıplandığı her lokmanın eşit paylaşıldığı, çay bardağındaki şekerin bile kaşıkla karıştırılırken çıkan sesin ayıp olduğu bu eylemin kahvelerde yapıldığında kahvecinin hop deve kervanın mı gidiyor diye ikaz ettiği bir nesiliz biz.
Ebeveynlerimizin Öğretmenimize eti sizin kemiği benim diye teslim ettiği, öğretmenlerimizin bu emaneti gözlerinden sakınarak koruduğu, kulağımızı çeken öğretmenimizi evde şikayet edemediğimiz, öyle bir durum da babamızdan azar işiteceğimizi bildiğimiz bir nesiliz biz.
Hele öğretmenin çocuğa bir sitemin de, anne baba, dayı hala, enişte bacanak hep birlikte okul basıp, sen bizim çocuğumuzun psikolojisini nasıl bozarsın diye öğretmen döven bu nesille uzaktan, yakından hiçbir ilişkimiz yok.
Öğretmen benim neslimin en kutsal varlıklarından idi, ataerkil babanın sözünün geçtiği ama babanın da analarımıza değer verdiği fikir paylaştığı aileleri olan nesiliz biz.
En az, it köpek serseri, hırsız, dolandırıcı, rüşvetçi, uyuşturucu bağımlısı, sapık çıkaran bir nesiliz biz.
Lise mezunu arkadaşlarımızın, bugün ki Üniversite mezunlarının yanında doktora yapmış bir insan kalitesinde olduğu bir neslin çocuklarıyız biz.
Not;
Biz küçükken öğretmenimiz en yakın arkadaşımızla sıralarımızı ayırmasın diye, teneffüse kadar konuşmazdık.
Not yazardık birbirlerimize.
Biz diyorum küçükken bizdik böyle bayağı bir kalabalıktık.
Yani biz diyebileceğim kadar çok.
Biz küçükken bir büyüktük ki...
Sormayın gitsin....
böyle kollarımızı açsak sığmazdı eni boyu. Sonra mı..?
Büyüdük... Kollarımızı açtığımızda bir kişiyi bile sığdıramayacak hale geldik. Küçülene kadar büyüdük, çok büyüdük yani.
Biz olamadık bir daha.
Sen, ben olduk. Büyüklük lüks değildi, zenginlik değildi.
Koşa koşa büyüdük.
Büyürken ne de çok küçüldük...!
Siz bizim nesli küçümsemeyin, en iyisi siz bence bizim nesile benzemeye çalışın.
Bu anlattıklarım çok eskiden idi çok, teşekkür ederim saygılarımla.
Yaşasın Bizim Nesil...
Arkadaşlar bu resim banim okul resmim ☕🍫🥰♥️🇹🇷🇹🇷🇹🇷
16 notes
·
View notes
Text
Egonomi - Silver
Dolar endeksi, ABD dolarının başlıca para birimleri sepetine karşı gücünü ölçmek için yaygın olarak kullanılan bir araçtır. Doların küresel ekonomide nasıl performans gösterdiğinin bir göstergesidir. Endeks, ABD doları ile euro, Japon yeni, İngiliz sterlini, Kanada doları, İsveç kronu ve İsviçre frangı dahil olmak üzere altı ana para birimi arasındaki döviz kurlarının geometrik ortalaması olarak hesaplanır. Bu hesaplama, doların bu para birimlerine göre değerinin kapsamlı bir şekilde değerlendirilmesine izin vererek, doların genel gücüne ilişkin değerli bilgiler sağlar. Dolar endeksi, ABD dolarının gücünün ölçülmesinde önemli bir öneme sahiptir. Küresel pazarda doların değerini ve performansını değerlendirmek için yatırımcılar, tüccarlar ve politika yapıcılar için bir ölçüt görevi görür. Dolar endeksindeki değişiklikler, piyasa duyarlılığındaki ve ABD ekonomisindeki yatırımcı güvenindeki değişiklikleri gösterebilir. Ayrıca endeks, doların diğer büyük para birimlerine karşı göreli gücünü ölçmek için döviz tüccarları için sıklıkla bir referans noktası olarak kullanılır. Daha yüksek bir dolar endeksi daha güçlü bir doları gösterirken, daha düşük bir endeks daha zayıf bir doları gösterir. Dolar endeksi uluslararası ticaret ve yatırımlar üzerinde önemli bir etkiye sahiptir. Endekse yansıdığı şekliyle ABD dolarının değerindeki değişiklikler, ihracat ve ithalatın rekabet gücünü ve maliyetini etkileyebilir. Daha yüksek bir endeksle gösterilen daha güçlü bir dolar, ABD ihracatını daha pahalı ve ithalatı daha ucuz hale getirerek ticaret dengelerini potansiyel olarak etkileyebilir. Ek olarak, doların değerindeki değişiklikler yabancı para birimlerinin dolara çevrilmesini etkileyebileceği gibi, dolar endeksindeki dalgalanmalar da uluslararası yatırımların getirilerini etkileyebilir. Bu nedenle, dolar endeksini anlamak ve izlemek, küresel ticaret ve finansla ilgili işletmeler, yatırımcılar ve politika yapıcılar için çok önemlidir. Daha fazla bilgi için web sitemiz sizlere yardımcı olabilir.
332 notes
·
View notes
Text
SİZ SİZ OLUN, BİZİM NESLİ KÜÇÜMSEMEYİN........
Bizler İlkokulda Yurt bilgisi, Lise de mantık sosyoloji, felsefe okuyan nesiliz, onun için biz kim 500 Milyon istiyor programında 15 bin lirayı hiç Joker kullanmadan %90 kazanabilen nesiliz.
Biz 3 yazılı 1 sözlü imtihan olan nesiliz, biz kopya çeken ama kopya yaparken öğrenen bir nesiliz, biz Endonezya’nın ihracatını, Surinam’ın ithalatını bilen nesiliz.
Biz ANASINI, BABASINI Bakım evlerine terk etmeyen nesiliz.
Biz babasının cenazesine tatildeyim diye gelmeyen nesil değiliz, şahsiyet sahibi olması için terbiyesinden vazgeçilen kendine özgüveni olan ama etrafa saygısı ve sevgisi olmayan sadece kendisine yaşayan egoist nesil değil, sevgiyi saygıyı fedakarlığı dostluğu vefa duygusunu yerine göre başkalarının yaşamı için kendi yaşam tarzından fedakarlık eden nesiliz.
Arkadaşımızın ailesini kendi ailemiz kabul eden namus anlayışını buna göre dizayn eden nesiliz, biz Psikologlarla, Pedagoglarla şekillendirilen değil, Psikolojik sorunlarını aile mahalle ilişkileri içinde bedava çözen nesiliz, olayları çözmek için atılan, onları bana ne deyip pas geçmeyen nesiliz bizler.
Anasına, babasına ailesine, egosundan fedakarlık edip maddi manevi kol kanat geren nesiliz, biz bu gün 50-60 yıllık arkadaşlarını köşe bucak arayan onlarla birliktelikten zevk alan nesiliz. Öğretmenlerinin ellerini öpmek için yarışan, 50 yıllık 60 yıllık arkadaş biriktirebilmiş bir nesiliz.
Semt çocukluğunu mahalle terbiyesini, büyüklere saygıyı görmüş bir nesiliz. Kabadayı dediğimiz mahallenin bilekli delikanlısını, bizi soyan değil, bizi koruyan kollayan olarak bilen nesiliz, misketi, çemberi, uçurtmayı, birdirbiri, topacı, uzuneşeği, kukalı saklambacı, üçtaşı, kaptanı, müsellesi, kovalamacayı, ip atlamayı, seksek’i üçgen( şeytan uçurtması) uçurmayı, çivili futbolu, 9 taşı, bakkal amcalara kese kağıdını yapmayı, yakan topu oyun olarak bilen nesiliz.
Futbolu, voleybolu, basketi, yüzmeyi tüm imkansızlıklara rağmen spor olarak yapan bir nesiliz biz, akşam üstleri şekerli ekmek, karabiberli ekmek yiyen, çikolatayı, pastayı, turtayı, şekerlemeyi tanımayan bir nesiliz biz.
Dışarıda yemek yemenin ayıp olduğu, ağız oynatmanın bile ayıplandığı her lokmanın eşit paylaşıldığı, çay bardağındaki şekerin bile kaşıkla karıştırılırken çıkan sesin ayıp olduğu bu eylemin kahvelerde yapıldığında kahvecinin hop deve kervanın mı gidiyor diye ikaz ettiği bir nesiliz biz.
Ebeveynlerimizin Öğretmenimize eti sizin kemiği benim diye teslim ettiği, öğretmenlerimizin bu emaneti gözlerinden sakınarak koruduğu, kulağımızı çeken öğretmenimizi evde şikayet edemediğimiz, öyle bir durum da babamızdan azar işiteceğimizi bildiğimiz bir nesiliz biz.
Hele öğretmenin çocuğa bir sitemin de, anne baba, dayı hala, enişte bacanak hep birlikte okul basıp, sen bizim çocuğumuzun psikolojisini nasıl bozarsın diye öğretmen döven bu nesille uzaktan, yakından hiçbir ilişkimiz yok.
Öğretmen benim neslimin en kutsal varlıklarından idi, ataerkil babanın sözünün geçtiği ama babanın da analarımıza değer verdiği fikir paylaştığı aileleri olan nesiliz biz.
En az, it köpek serseri, hırsız, dolandırıcı, rüşvetçi, uyuşturucu bağımlısı, sapık çıkaran bir nesiliz biz.
Lise mezunu arkadaşlarımızın, bugün ki Üniversite mezunlarının yanında doktora yapmış bir insan kalitesinde olduğu bir neslin çocuklarıyız biz.
Not;
Biz küçükken öğretmenimiz en yakın arkadaşımızla sıralarımızı ayırmasın diye, teneffüse kadar konuşmazdık.
Not yazardık birbirlerimize.
Biz diyorum küçükken bizdik böyle bayağı bir kalabalıktık.
Yani biz diyebileceğim kadar çok.
Biz küçükken bir büyüktük ki...
Sormayın gitsin....
böyle kollarımızı açsak sığmazdı eni boyu. Sonra mı..?
Büyüdük... Kollarımızı açtığımızda bir kişiyi bile sığdıramayacak hale geldik. Küçülene kadar büyüdük, çok büyüdük yani.
Biz olamadık bir daha.
Sen, ben olduk. Büyüklük lüks değildi, zenginlik değildi.
Koşa koşa büyüdük.
Büyürken ne de çok küçüldük...!
Siz bizim nesli küçümsemeyin, en iyisi siz bence bizim nesile benzemeye çalışın.
Bu anlattıklarım çok eskiden idi çok, teşekkür ederim saygılarımla.
Yaşasın Bizim Nesil....
ALINT
4 notes
·
View notes
Text
Afyonkarahisar ihracatta hedef 1 milyar dolar
https://pazaryerigundem.com/haber/202246/afyonkarahisar-ihracatta-hedef-1-milyar-dolar/
Afyonkarahisar ihracatta hedef 1 milyar dolar
Termal, gıda ve mermerin başkenti Afyonkarahisar, 2024 yılında ihracatını yüzde 15’lik artışla 613,8 milyon dolardan 709,3 milyon dolara çıkardı.
İZMİR (İGFA) – Ege İhracatçı Birlikleri Koordinatör Başkanı Jak Eskinazi, Afyonkarahisar’ın kısa sürede 1 milyar dolar ihracata ulaşacak potansiyele sahip olduğunun altını çizdi.
Ege İhracatçı Birlikleri ve Ekonomi Gazetesi iş birliğinde, Afyonkarahisar Ticaret ve Sanayi Odası ev sahipliğinde düzenlenen “Ege İhracat Buluşmaları-Afyonkarahisar” toplantısında konuşan Eskinazi, Türkiye İhracatçılar Meclisi verilerine göre Afyon’un ihracatında mermer sektörünün 231 milyon dolarla lider olduğunu kaydetti.
Eskinazi, “Afyon’da, en çok ihracat yapan ikinci sektörümüz ise 21 milyon dolarlık tutarla kimyevi maddeler ve mamulleri sektörü olurken, su ürünleri ve hayvansal mamuller sektörümüz 17 milyon dolarlık ihracata imza attı. Afyon’un ihracatında öne çıkan ülkeler ise ABD, Çin ve Fransa” diye konuştu.
TÜRKİYE, RAKİPLERİNE GÖRE YÜZDE 50 PAHALI HALE GELDİ
Türkiye’de 2021 yılı Eylül ayında alınan faiz indirim kararı sonrasında ekonominin zorlu bir sürece girdiğine dikkati çeken Eskinazi, yüksek enflasyon rakamları toplumun alım gücünü zedelemeye devam ederken, ihracatçılarımızın rekabetçiliğini de öldürdüğünü söyledi.
“Üretmek, ürettiğini alıcıya ulaştırmak her geçen gün zorlaşıyor” diyen Eskinazi, “Türkiye, rakiplerine göre yüzde 40-50 daha pahalı bir ülke haline geldi. Sipariş alırken bile tereddütler yaşıyoruz. Ürün bedelleri geldiğinde hammaddeyi yerine koyamıyoruz, sermayelerimiz eriyor. İhracatçılar olarak enflasyondan, pariteden darbe yemişken, 2024 yılında finansmana erişimde de büyük zorluklar yaşadık. Enflasyon TÜİK verilerine göre yüzde 45 olurken, Hükümet kamu hizmetleri için yeniden değerleme oranını yüzde 45 belirlemişken döviz kurundaki artış yüzde 15-20 aralığında kaldı. Döviz kurlarının da enflasyon oranında artması gerekirdi” dedi.
“Ekonominin nabzını tutan isimler, 2025’in zor geçeceğini Türkiye’nin 2026 yılında yatırım yapılabilir ülke notuna ulaşabileceğini dile getiriyorlar” tespitinde bulunan Eskinazi, “2025 yılında iş dünyası olarak bizlerin alacağı pozisyon, “Ayağımızı yorganımıza göre uzatmak değil, cenin konumunda kalmak olacak.” Tabii biz bu haldeyken kamunun da tasarruf tedbirlerine sadık kalması gerekiyor. Kamudaki yaklaşım, “Orucu ihracatçı, işçi, memur, sanayici tutsun, iftarı ben yapayım” şeklinde olmamalı” diye konuştu.
0 notes
Text
CANiK’ten Rekor İhracat: 2024’te 172 Milyon Dolar Satış
Türk savunma sanayisinin önde gelen markalarından biri olan CANiK, 2024 yılı itibariyle ihracatını %27 oranında artırarak 172 milyon Dolar değerinde yurt dışı satışına imza attı. Samsun Yurt Savunma (SYS) Grubu’nun lider markası olan CANiK, yüksek katma değerli, üst düzey güvenlik standartlarına sahip ürünleriyle dikkat çekiyor. İHRACATTA ÖNEMLİ BİR BÜYÜME Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM)…
0 notes
Text
Büyütech’e 250 bin dolar yatırım
Türkiye’nin lider teknoloji girişimlerinden biri olan Büyütech, T3 GSYF’den 250 bin Dolar yatırım alarak büyüme yolculuğunda yeni bir adım attı. Bu yatırım, Türkiye’nin teknoloji ihracatını artırma hedefi doğrultusunda önemli bir stratejik hamle olarak değerlendiriliyor. TÜRKİYE’DEN KÜRESEL TEKNOLOJİ PAZARINA Büyütech, özellikle görüntü işleme, yapay zeka destekli akıllı kamera sistemleri ve…
View On WordPress
0 notes
Text
Türkiye ile Suriye Arasında 10 Milyar Dolarlık Ticaret Hedefi
DEİK Türkiye-Suriye İş Konseyi Başkanı Özçörekçi, Suriye'nin Türkiye'ye yakınlaştığını ve Türkçe bilenlerin sayısının arttığını ifade ederek, ticaretin gelişmesinin beklendiğini söyledi.
Türkiye-Suriye Ticaret Hacmi Hızla Artıyor
Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) Türkiye-Suriye İş Konseyi Başkanı İbrahim Fuat Özçörekçi, Türkiye ile Suriye arasındaki ticaret hacminin kısa ve orta vadede beklentilerini paylaştı.
Entegrasyon Süreci Hızla İlerliyor
Özçörekçi, Zeytin Dalı ve Fırat Kalkanı operasyonlarının ardından Türkiye ile Suriye arasında entegrasyon sürecinin başladığını belirterek, yeni dönemde ticaret hacminin hızla arttığını vurguladı.
Ticaret Hacminin Hedefi 10 Milyar Dolar
Türkiye'nin, Suriye ile ticaretinde kısa ve orta vadeli hedeflerinin bulunduğunu belirten Özçörekçi, Türkiye'nin Suriye'ye ihracatını artırarak ticaret hacmini 10 milyar dolara çıkarmayı hedeflediklerini söyledi. Türkiye'nin bölgede etkin bir ticaret partneri haline geldiğini ifade eden Özçörekçi, Türkçe konuşmanın ticarette önemli bir avantaj olduğunu belirtti. Türkiye'den Suriye'ye ihraç edilen ürünler arasında demir-çelik, plastik, ev eşyaları, inşaat malzemeleri ve gıda bulunurken, Suriye'den Türkiye'ye pamuk, zeytinyağı ve ayçiçeği yağı gibi tarımsal ürünlerin geldiğini açıkladı. Türkiye'nin sanayi kapasitesiyle Suriye'nin yeniden yapılanma sürecinde önemli bir rol oynadığını belirten Özçörekçi, Türkiye'nin Suriye'nin ihtiyaçlarını karşılayabilecek en yakın kaynak olduğunu vurguladı. Türkiye ve Suriye arasındaki ticari iş birliğinin önemine değinen Özçörekçi, bu iş birliğini geliştirmek için ellerinden geleni yaptıklarını sözlerine ekledi. Read the full article
0 notes
Link
Biden'ın ani kararı, ABD'nin çelik ihracatını Japonya'ya durdurdu. Bu gelişme, uluslararası ticaret ilişkilerini nasıl etkileyecek? Detaylar ve olası sonuçlar için yazımıza göz atın!
0 notes
Text
Başkan Bulut: İhracatçılarımıza verilen desteklerin artırılmasını bekliyoruz
Aralık ayı ihracat rakamlarını değerlendiren KOTO Başkanı Necmi Bulut, Kocaeli’nin 32 milyar dolarlık ihracat ile geçtiğimiz yıl ihracatını en fazla artıran il olduğunu açıklayarak, “İhracatçılarımıza verilen desteklerin artırılmasını bekliyoruz” dedi Kocaeli Ticaret Odası Başkanı Necmi Bulut, Aralık ayı ihracat verilerine ilişkin değerlendirmelerde bulundu. 2025 yılı için belirlenen 280 milyar…
0 notes
Text
Suriye ile Ticarette Yeni Dönem
Ticaret Bakanı Ömer Bolat, Haliç Kongre Merkezi’nde düzenlenen bir programda, Türkiye’nin ticaret ilişkilerine dair önemli açıklamalarda bulundu. Suriye, Filistin ve İsrail ile ilgili ticari politikaları değerlendiren Bakan Bolat, Türkiye’nin dış ticaret hedeflerine yönelik bilgi verdi. Bakan Bolat, Türkiye’nin Suriye ile 2024 yılında gerçekleştirdiği dış ticaret verilerini paylaştı: - 2024 İhracatı: 2,2 milyar dolar - 2024 İthalatı: 438 milyon dolar Suriye’nin iç savaş öncesi (2010 yılı) dış ticaret rakamlarını hatırlatan Bolat, o dönemde ihracatın 1,84 milyar dolar, ithalatın ise 660 milyon dolar olduğunu belirtti. Yeni dönemde Suriye ile ticaret ve yatırımların artırılacağını vurgulayan Bolat, şu ifadeleri kullandı: “Suriye’nin özgürlüğüne kavuşmasıyla, ticaret, yatırımlar ve yeniden imar konusunda büyük bir hamlenin içine gireceğiz. Serbest Ticaret Anlaşması ve gümrük rejimlerine yönelik hazırlıklarımızı tamamlıyoruz.” İsrail ile Ticaret Durduruldu Bakan Bolat, İsrail’in Filistin halkına yönelik insan hakları ihlallerini ve uluslararası hukuka aykırı uygulamalarını kınayarak, 2 Mayıs 2024 itibarıyla İsrail ile ticaretin tamamen durdurulduğunu açıkladı. - Durdurulan işlemler: İhracat, ithalat ve transit ticaret - Filistin’e destek: Filistin Milli Ekonomi Bakanlığı’nın talebi üzerine, Türkiye Filistin’e yönelik ticari faaliyetleri sürdürmeye devam ediyor. Filistin ile Serbest Ticaret Anlaşması Bakan Bolat, Filistin ile yapılan ticari düzenlemeler hakkında da bilgi verdi: - Tarım ürünlerinde 41 farklı ürün için ticari taviz sağlandı. - Filistin’e hurma kotası, 1 tondan 7 bin tona çıkarıldı. - Filistin ekonomisinin ayakta kalması için ticaret anlaşmaları güçlendirildi. Ticaret Diplomasisinde Yeni Hedefler Türkiye’nin ihracatını artırmak ve cari açıkları azaltmak için çalıştıklarını ifade eden Bolat, şunları söyledi: “2025 yılının ihracat için hayırlı, bereketli ve güzel bir yıl olmasını diliyorum. Mal ve hizmet ihracatçılarımızı yürekten tebrik ediyor, onlara teşekkür ediyorum.” Bolat, Türkiye’nin ticaret diplomasisinde etkin adımlar atmaya devam edeceğini ve ekonomik büyümeye katkı sağlamak için ihracatı destekleyecek politikaların sürdürüleceğini belirtti. Read the full article
0 notes
Text
Çin, Devlet Tahvili İhracatını Hızlandırma Hamlesinde!
Çin Maliye Bakanlığı, Salı günü gerçekleştirdiği basın toplantısında, 2025 yılı için bütçe açığı hedefinin artırılacağını, mali harcamaların artırılacağını ve bu harcamaların hızlandırılacağını duyurdu. Bu gelişme, Çin’in ekonomik büyümesini destekleme çabalarının bir parçası olarak değer kazanıyor.
0 notes
Text
Türkiye Portekiz'e İlk Askeri Gemi İhracatını Gerçekleştirdi
https://www.defencetrend.com/?p=16414 ❝Türkiye Portekiz'e İlk Askeri Gemi İhracatını Gerçekleştirdi❞ ➡️ Haberin detayları için: https://www.defencetrend.com/?p=16414 www.defencetrend.com ❤️Beğen | ✨Takip Et | 👍Paylaş #denizcilik #lojistikdestekgemisi #NATOişbirliği #NATOstandartları #Portekizaskerigemiihracatı #SAVUNMASANAYİ #STM #Türkmühendislikbaşarısı #Türksavunmasanayi #uluslararasıişbirliği #defencetrend #savunmahaber #savunmasanayi #haber
0 notes
Text
Dünyada en yüksek mutluluk indeksi olan ülke hangisi biliyor musunuz? Bhutan dediğinizi duyar gibi oldum. Yıllar önce okumuştum kapılarının güzelliğini, özelliğini ve gidilecek yerler listemde uzun süredir yer alıyordu Bhutan. Nihayet gerçekleşti dileğim.
Kathmandu’dan kısa bir uçuş sonrasi Bhutan’a ulaşılıyor. Daha uçaktan iner inmez bir huzur kaplıyor insanın içini. Acaba bu huzur, havaalanının inişler için çok tehlikeli olduğunu, sadece 8 pilotun bu havaalanına inebildigini bilmekten mi kaynaklanıyor anlayamıyorum.
Bhutan Krallığının nüfusu 754.000 milyon, 38.000 km² lik minicik bir huzur ülkesi. Mahayana Budizmini baz alan bir ulusal kimliğe sahip. Sembol hayvanı ‘takin’, koyunla sığır arası bir hayvan, özel koruma parklarında yaşıyorlar. Başkent Thimphu en büyük şehir.
İş yapma kolaylığı, barışçılık ve düşük yolsuzlukta birinci sırada, bu kadarla da bitmiyor, dünyada en fazla su kaynağına sahip ülkelerden birisi. Hidroelektrik enerjisi ülkenin ana ihracatını oluşturmakta. Bu kadar bilgiden sonra gelelim benim gördüklerime.
Nunnery diye bir tapınakta kadın keşişler yaşıyor, diğer tüm tapınaklarda erkekler vardı, kadınların keşişliği daha yeni. Dzong denen kalelerde tahta işleri inanılmaz, burada Katmandu’nun aksine oymalardan çok renk var, insan figürleri seyretmeye doyamıyor. Bir de ‘stupa’lar var. Bunlar Buda’yı ve onun öğretisi dharmayı sembolize eden yapılar, dairesel bir kaide üzerinde anda adı verilen yarım küre biçiminde yükselen bir dolgu ve bu dolgunun üzerindeki şemsiye biçimli ögelerden oluşmakta.
Bhutan’da uzun yürüyüşler yaptık, kelebekler, yusufçukluklarla çevrelendik, yol boyu pirinç tarlaları gördük. Beklenenin aksine tarlalarda su yoktu (küresel ısınma nedeniyle diye anlattı rehberimiz). Pirinçler toplanıp balya haline getirilmiş, aynı stupalara benzer şekilde. Seyretmeye doyum olmuyor.
Gelelim dua bayraklarına, yer gök bu bayraklarla dolu. Bu bayraklarda Budizm ile ilgili dualar var. Budist inananların gözünde, dua bayrağının rüzgarda bir kez dalgalanması, duayı bir kez okumak anlamına geliyormuş.
Bu bayraklar Tanrılar ve insanlar arasında bir bağ haline gelmiş. Farklı renk ve boyutlarda bayraklar var.
Üzerinde Buda'nın öğretilerinin yanı sıra seyrek nüfuslu dağlarda sıkça görülen kuş ve hayvan desenlerinin basılı olduğu, sıraya göre beş renkli kare bir kumaşla (mavi, beyaz, kırmızı, yeşil ve sarı) asılmış olanlar, ve beyaz veya kırmızı tek renkli, üç ila beş metre uzunluğunda kumaş şeritlerden oluşan bayraklar. Beyaz renk bulutu, kırmızı ateşi, yeşil suyu, sarı toprağı ve mavi gökyüzünü sembolize ediyormuş. Bu bayraklar yüksek bir yere asılıp, rüzgarda dalgalanmaları sağlanıyor. İnanışa göre olumlu ruhsal titreşimler yayılarak dualar evrene taşınıyor.
Bu bayraklardaki renklerin solması, duaların rüzgarla taşındığı anlamına gelip, renk solması uğurlu sayılmakta. Renkli dua bayrakları kutsal karla kaplı platoyu ve ağaçları gökkuşağı gibi süslüyor ve eşsiz bir manzaraya dönüşüyor. Dua bayrakları asanlara Tanrı'nın yardım edeceği inancı yaygın.
Son olarak Bhutan’ın unutulmazı olan Tigers Nest tapınağı var. 4200 metre yükseklikte kayalar arasına yapılmış bu tapınağa zorlu bir yoldan çıkılıyor. Gerçekten görülesi bir yer, ve şahane bir deneyim.
Eğer fırsat bulursanız mutlaka Bhutan’a gidin derim, unutulmaz anılarla döneceğinizden eminim.
Sevgiyle kalın…
1 note
·
View note