#hazımdağlı
Explore tagged Tumblr posts
Text
Ilgaz’da Yaşam
Hem sevgili eşimin ataması hem covid19 illeti nedeniyle yaklaşık bir senedir Ilgaz’da yaşıyoruz, artık burada yaşam hakkında bir yazı yazabilecek tecrübeye eriştiğimi düşünüyor ve bilgisayarımı açıyorum. Bu arada belirtmeden geçemeyeceğim gezip görmek tamam ama bir yeri tanımanın farklı bir şey olduğunu ve bunun için bir süre orada yaşamanın muazzam bir deneyim olduğunu düşünüyorum ve buna bayılıyorum. Ömrüm ve imkanlarım yetse de en azından Türkiye’de yaşanmadık yer bırakmasam, ne çok isterim.
İlk haftasonumuz şöyle bir gezintiyle başlıyor. Konağımsı güzel köy evleri görüyorum, taş subasman üzerine ahşap çatkı arası kerpiç dolgu, çok seviyorum geleneksel yapıları, lütfen hep burada olun, hiç yıkılmay��n.
Bu civarlarda bir alabalık tesisi de var denedik hatta, pek sevmedik ama Ilgaz’da balık o kadar yok ki, satmak için getiren olursa Belediyeden anons yapılıyor, hiç yoktan iyidir yani haberiniz olsun.
Köylerin bağlarında bahçelerinde gezerken bu terkedilmiş kaplıca havuzunu buluyoruz. Fokur fokur kaynayan suyun kükürtlü su olduğunu öğreniyoruz sonradan. Anlaşılan bir zamanlar mesire yeri gibi de kullanılan bu yer şimdi tamamen başıboş bırakılmış, bizim gibi kaşiflere güzel görüntüler sunuyor.
Yine aynı köy yolunda bir de türbe dikkatimizi çekiyor uğramadan geçmiyoruz.
Ilgaz’ın dağlarından sonra en meşhur ve önemli ikinci yeri Kırkpınar Yaylası, yolu kötü, gidişi zor ama bu güzelliğe de değiyor.
Bir bekar evi gibi kurduğumuz evimizin oturduğum yerden severek izlediğim manzarası.
İstiklal Yolu üzerinde Ermeni Çetelerinin saldırsı sonucu şehir olanların anısına yapılan Derbent Şehitliği ve arkamızdaki dağ oteli. Küçük de bir kayak pisti var otelin ama sıkı bir tadilata ve yenilenmeye ihtiyacı var, tabi turizmin öldüğü bu dönemde pek mümkün olmasa gerek. Biz yokluktan burada yemek yedik ama hem pahalı hem de doyurucu değil.
Burası da Kadınçayırı Tabiat Parkı, bizim kurtarıcı mekanımız, gerek piknik için gerek yürüyüş yapmak için muazzam. Haftasonu hiçbir yere gidemezsek buraya gidiyoruz muhakkak. Türkiye’nin en uzun zipline’ı imiş burada gerçi ben denemedim ama kardeşim denedi, tabi yamaç paraşütü pilotu adam için pek hafif kaldı, ben de karar verdim bu sezon deneyeceğim kesin.
Yine yoluyla bir çile olan bir yayla yerindeyiz, Hazım Dağlı Tabiat Parkı, gölü pek küçümen ama su sudur bizim için. Bungalov evleri de kalmak için, aslında şöyle bir yerde iki gün kalmak istiyorum.
Derbent Şehitliği’nin biraz ilerisinde de gördüğüm kadarıyla Ilgaz Dağları’nın en kalınabilir, en güzel oteli Ferko Mountain Resort var, biz şöyle bir gezmek, içinde ne var ne yok görmek için girdik de, pek bir beğendim valla.
O kadar dağ bayır, tabiat parkı orman gezdik ama şu dere kenarının verdiği görüntüyü hibir yer veremiyor. Burada yürüyüş yapmak da çok güzel, alıç ağaçları var bir dolu, topladık bolca. Neresi olduğunu söylemedm dimi Devrez Çayı burası, balık falan tutmaya gidiyor benim adam arada arkadaşlarıyla.
On ay boyunca inatla bulaşık makinası almayıp elimde yıkadım bulaşıkları ve bu da bulaşıkları yıkarken dışarıyı izlediğim pencerem. Penceresinin önünde lavabosu olan bir mutfak hayalim vardı, burası sayesinde oldu o da.
Evin işinden gücünden sonra kendimizi attığımız güzel bahçemiz,. Oturmak güzel ama pirelenmek hayatımda ilk kez yaşadığım bir kabus oldu, inşallah bu yaz da yaşamayız aynı çileyi.
Bahçeye çıkamadığımız zamanların kurtarıcısı tablet oyunları ve Youtube’daki Egemen Kaan, hoş burada kodlama yapıyoruz ama, tabi ki asıl olarak tabletin kullanım amacı oyun oynamak.
Bir de stadımız var benim yürüyüş yaptığım Çınar’ın da orasında burasında takıldığı. Keşke çocuğuma uygun bir spor kursu da olsaydı.
Kara doyduğumuz bir kış geçirdik ve kayak öğrenmek için bulunmaz bir nimetti bizim için ama gerek benim hevessizliğim gerekse pandemi nedeniyle kıyafet kiralayamama gibi faktörler ile boş geçtik. Tabi bu gezip görmemize engel olmadı.
Biraz anlatayım Ilgaz’da belli başlı üç kayak merkezi var. Yıldıztepe, Ilgaz Dağları Doruk ve yeni hizmete açılan Yurduntepe. Kayak bilmediğim için o açıdan çok fazla değerlendiremiyorum ama anladığım kadarıyla hepsi de daha çok acemi ve orta seviye kayanlara daha çok hitap ediyor.
Burası Yıldıztepe, evimize en yakın olanı, düşünsenize evime onbeş dakika uzaklıkta bir kayak merkezi var ama ben bir kere bile kaymadım, büyük kayıp, ama işte gel gör ki isteğim de olmadı. Aynı zamanda en soğuk ve pahalı kayak merkezi de burası, bir vadide kalıyor ve asla güneş almıyor, hep rüzgarlı hep soğuk, çiçek oğlum böyle ısınmaya çalışmıştı. Şu gördüğünüz telesiyeji seyir amacıyla kullanalım dedik kardeşimle, Çınar da takıldı peşimize, Doruk’taki gibi olduğunu düşündüm ama burası çok çok uzunmuş oraya göre, git git bitmiyor, tam yirmi dakika sürdü, aşırı bir rüzgar, bir tipi, buz gibi donduk, Çınar ağlaya ağlaya bir hal oldu, benim ödüm koptu hipotermi falan olursa diye ama çok şükür hasta bile olmadı, böyle de bir macera yaşamış olduk. Tabi telesiyejin çıktığı yerde şömine başında ısınıp, sıcak bir şeyler içtik yoksa hepten bitmiştik herhalde. Yine de sıkı giyindiyseniz manzarası pek bir tatlı oluyor.
Burası da Doruk Mevki, öyle güzel güneş alıyor ki en çok burayı seviyorum sanırım, montumu bile çıkartıp yapmıştım yürüyüşümüzü, Çınar’ın elinde de minik kardan adamı var, bir süre bizimle gezdi o da.
Son olarak Yurduntepe, evimize en uzağı da burası yarım saat/kırk dakika sürüyor konaklama tesisi de olsa bence çok daha güzel olurdu, yakındaki otellerden servisler oluyor tabi sık sık. Kaymayıp yürüyüş için gittiğimiz için bize çok bir imkan sunmuyor burası, telesiyejle yukarı çıkınca var güzel yürüyüş yerleri.
Eli yüzü düzgün bir restorantı kafesi çarşıda yok ama Ilgaz yol üstü bir ilçe olması nedeniyle dinlenme tesisleri var bunlardan iki tanesi kafe, restaurant ihtiyacımızı fazlasıyla karşılıyorlar, bildiğiniz dinlenme tesislerinden değiller yani, ben çok seviyorum.
Lojmandan çarşıya giderken beni karşılayan kimsesiz ev, öyle çok seviyorum ki bu eski binaları, böyle bir yerde yaşamak ya da iş yapmak istiyorum. Bir yerlerden bir para vurursa yapacağım ilk iş olarak kalsın burada.
Ilgaz’da eski olsun, yeni son model apartmanlar olsun bahçesinde mutlaka fırını vardır. İlk geldiğimde ekmek yapmak için olduğunu sanmıştım, ama yemek koymak için kullanılıyormuş. Bayram ve ramazanların olmazsa olmazıymış, keşkek ve güveç atarlarmış en çok, öyle güzel bir adet ki, bizim lojmanda da var fırın ve ramazan ayı boyunca nerdeyse her gün kullandım. Yemeğinin tadı, heyecanı bir başka, acaba pişecek mi, yanacak mı düşüncesiyle sabah koyduğun yemeği akşama kadar beklemek. Sabahtan yemeğini hazırlayıp bahçeye indirmek, o sırada diğer yemek getirenlerle sen ne yaptın, ben bunu yaptım bir baksana suyu nasıl olmuş muhabbetleri Ilgaz’ın en unutulmaz anları olarak kalacak. Bu arada fırına koyduğumuz bu toprak kaplara da caba diyorlar, alın size yeni bir kelime.
Ilgaz bir tarım şehri ama özellikle kış turizmi anlamında potansiyelini harcıyor. Mesela kapalıymış gibi duran dağ tesisine açık mı diye sorup sıcak bir şeyler içmek ihtiyacıyla oturuyorsunuz. Dekorasyon falan çok hoş, beğeniyorsunuz ama gelin görün ki bir kahveyi bile doğru düzgün yapacak elemanı yok, kahvemsi bir şey içip bir daha gelmemek üzere oradan uzaklaşıyorsunuz, çok üzücü.
Ilgaz turizmine katkı sağlayacak bir kaç öneriyi burada sıralayarak yazımı noktalıyorum.
1) Tesisleri var ama burada çalışacak nitelikte çalışanı bulmalılar.
2) Tarımı da hayvancılığı da gelişmiş olan bu yerde kasaplığın da gelişmesi gerekiyor, özel üretecekleri sucuklarla yapılan sucuk ekmekler ile bir imza oluşturmalılar.
3) Endemik orkideleri ehlileştirip sahlep üretimini yapıp markalaştırmalılar ve bunları çeşitlendirip tesislerde sunabilmeliler.
4) Yine Ilgaz’ı yansıtacak özenle seçilen bir sıcak şarabı becebilirlerse üreterek olmazsa tedarik ederek bulundurmalılar.
5) Hava karardıktan sonra kayak olayı bitiyor ama saat çok erken oluyor yine de bunun için de partiler, organizasyonlar tertip etmeliler.
6) Şömineler her daim cayır cayır yanmalı, dışarıda da muhtelif yerlerde her daim ateşler yanmalı.
7) Tabi sadece kayakla olmaz treking, kamp, bisiklet, atv gibi aktiviteleri çeşitlendirmeli.
8) Son olarak İndağı Kaya Mezarları var tarihi bir yer olarak, tabi sahipsiz kalmış buraya da bir el atılıp, neler yapılabilir diye düşünülmeli.
#ılgaz#çankırı#kırkpınar#kırkpınaryaylası#derbentşehitliği#istiklalyolu#kadınçayırı#kadınçayırıtabiatparkı#hazımdağlı#hazımdağlıtabiatparkı#ferkomountainresort#devrez#devrezçayı#yıldıztepe#yıldıztepekayakmerkezi#ılgazdağı#ılgazdağıdoruk#yurduntepe#yurduntepekayakmerkezi#gökçekafe#durlanıkdinlenmetesisi#kışturizmi#doğaturizmi#turizm#kayak#indağıkayamezarları#hayatgezinceguzel
0 notes