#hatay deprem konutları
Explore tagged Tumblr posts
hatayhaber · 6 days ago
Text
Hatay Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet Öntürk, TOBB Başkanı Hisarcıklıoğlu'nu Ağırladı
Hatay Büyükşehir Belediye (HBB) Başkanı Mehmet Öntürk, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Başkanı Rıfat Hisarcıklıoğlu ve beraberindeki heyeti Hatay Büyükşehir Yerleşkesi’nde ağırladı. Ziyarette Hatay’a yapılan yatırımlar, eğitim projeleri ve deprem konutları ile ilgili görüş alışverişinde bulunuldu. HBB’nin Yatırımları Masaya Yatırıldı Hatay Büyükşehir Belediyesi’nin deprem sonrası…
0 notes
imarpanosu · 2 years ago
Link
#MuratKurum'dan #Hatay ve #İskenderun'a söz... İşte yapılacak #yeni #konut lar... #Video ile #detay #haber için tıklayın...
0 notes
alittlefurtheroutoftheway · 3 months ago
Text
Deprem Sonrası İnşa Çalışmaları ve Hedefler
Deprem Sonrası İnşa ve İhya Çalışmaları Hızla Devam Ediyor Bakanlıktan elde edilen verilere göre, 6 Şubat 2023 tarihinde meydana gelen depremlerin ardından, afet bölgesinde inşa ve ihya çalışmaları tüm hızıyla sürdürülmektedir. Bu kapsamda, bakanlık, 1900 şantiyede 153 bin personel ile birlikte, 4 bin 333 köyde ve şehir merkezlerinde toplamda 174 ayrı alanda afet konutları inşa etmektedir. Bugüne…
0 notes
antalyamemurlarcom · 2 years ago
Text
İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya: “Hatay İlimizde Yaklaşık 197 Bin 248 Konut Yapılacak”
Tumblr media
Hatay Afet Koordinasyon Merkezi’nde düzenlenen toplantıya; İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, İçişleri Bakan Yardımcısı İsmail Çataklı, AFAD Başkanı Yunus Sezer, Hatay Vali Vekili Oğuzhan Bingöl, il protokolü ve yetkiler katıldı. İçişleri Bakanı Yerlikaya, toplantının ardından basın mensuplarına açıklamalarda bulundu. “Hatay İlimize 6 Şubat’tan Bugüne Toplam 10 Milyar 439 Milyon Lira Harcama Yapıldı” Bakan Yerlikaya konuşmasında, “6 Şubat’ta meydana gelen Yüzyılın Felaketi’nin 126’ıncı günündeyiz. O günden bugüne el birliğiyle yapılanları yerinde incelemek, Hataylı kardeşlerimizle hemhal olmak için buradayız. Allah, tekrarından korusun. Bütün Hataylı hemşehrilerimize tekrardan geçmiş olsun. Hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet, yakınlarına başsağlığı, yaralılarımıza acil şifalar diliyoruz. Biraz önce, bu mekânda koordinasyon toplantımızı yaptık. İnanıyoruz ki Allah’ın izniyle yaralarımızı hep birlikte saracağız. Kararlılığımız tamdır. Sayın Cumhurbaşkanımız, depremin ilk anından bu ana kadar, an be an Hatay başta olmak üzere tüm deprem şehirlerimizde gelişmeleri, oradaki ihtiyaçları, çadırından kalıcı konutlara kadar tüm bakanlık ve kurumları ilgilendiren süreçleri büyük bir titizlikle takip ediyor. Hatay ilimizde gelinen son durumu sizlerle paylaşmak istiyorum. İlimizde yapılan hasar tespiti oranı, yüzde yüzdür. Hasar tespiti yapılan toplam bağımsız bölüm sayısı 911 bin 603’tür. Bunlardan orta hasarlı ve üzeri olan bağımsız bölüm sayısı 361 bin 942’dir. Bunların dağılımını verecek olursak; 311 bin 785’i konut, 47 bin 653’ü ticarethane ve 2 bin 504’ü diğer tür yapıdır. İlimiz genelinde yıkık ve acil yıkılacak yapı olmak üzere toplam 22 bin 822 enkaz bulunuyordu ve bunların tamamı kaldırıldı. Toplam 58 bin 874 olan ağır hasarlı binaların da yıkım ihalesi tamamlandı ve yer teslimi yapıldı. Bu kısa süre içinde bin 500’ün üzerinde enkaz kaldırıldı. İnşallah tamamını dört ay içerisinde bitireceğiz. Deprem sonrası vatandaşlarımızın en önemli ihtiyaçlarının başında barınma geliyordu. Sayın Cumhurbaşkanımızın da ifade ettikleri gibi depremzede vatandaşlarımızı kalıcı konutlara kavuşturmak için canla başla çalışıyoruz. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığımız ve İçişleri Bakanlığımızın iş birliğiyle Hatay ilimizde yaklaşık olarak 197 bin 248 konut yapılacak. Bunların 32 bin 715’inin ihalesi yapıldı. Duamız, İnşallah bunları bir yıl içinde tamamlayıp, hak sahiplerimize teslim etmek. Hatay’da hak sahibi olabilecek durumdaki vatandaşlarımızdan, konutları hasarlı olan 152 bin 965 vatandaşımıza barınma hizmeti veriyoruz. Bugün itibarıyla toplam 258 bin 889 çadırın dağıtımı ve kurulumu yapıldı.130 çadır alanı mevcut ve bu alanlarda 52 bin 823 vatandaşımız yaşıyor. Aynı zamanda ilimizde, 184 konteyner kent planlandı. Bunun 115’inin kurulumunu tamamladık. 28 bin 269 konteynerde 100 bin 142 vatandaşımız yaşamlarını sürdürüyor. Orta hasar ve üzeri hasar noktasında olan tüm depremzedelerin istekleri halinde, kira yardımı istemiyor, konteynerde kalmak istiyoruz diyorlar ise biz de onları da inşallah Haziran ayı itibariyle konteyner kent içerisinde misafir etmeye başlayacağız. Değerlendirme toplantımızda konteyner kentte klima ve ocak ile ilgili süreç hakkında istişare ettik. İftiharla söylüyorum; Kızılay, AFAD ve hayırsever sivil toplum kuruluşlarımızla devam ettirilen sıcak yemek dağıtımının yanı sıra artık ocak ve klimanın olması ile bir kart dağıtılarak depremzede kardeşimiz yemeğini artık kendisi yapabilecek. Bunu, tamamlanır tamamlanmaz sizler aracılığıyla kıymetli depremzede kardeşlerimize müjdeleyeceğiz. Bugüne kadar Hataylı 370 bin 782 ailemize 10 bin TL’den toplam 3 milyar 707 milyon 820 bin lira Hane Destek Ödemesi yapıldı. 186 bin 316 ailemize 15 bin TL’den toplam 2 milyar 794 milyon 740 bin lira Taşınma Yardımı, 142 bin 430 ailemize ise 1 milyar 25 milyon 211 bin lira Kira Yardımı yapıldı. Hatay ilimize 6 Şubat’tan bugüne toplam 10 milyar 439 milyon lira harcama yapıldı. Hatay ilimizde bugüne kadar 114 milyonu aşkın öğün/yemek dağıtıldı. Çadır alanlarında bu hizmet devam ediyor. Konteyner ile ilgili az önce planımızdan bahsettim. 442 bin 644 vatandaşımıza psiko-sosyal destek verdik ve vermeye devam edeceğiz. 41 milyon 147 bin yardım malzemesi dağıtıldı. Şehrimize ilk andan bu ana kadar yardım gönderen bütün vatandaşlarımıza şükranlarımı sunuyorum. Aynı şekilde AFAD depolarında mevcudumuz programlı bir şekilde takip ediliyor. Çadır kent, konteyner kent ve sair noktadaki vatandaşlarımızın ihtiyaçları ile ilgili süreç dinamik bir şekilde takip ediliyor. 6 Şubat Asrın Felaketi olarak tarihe geçti. Asrın Felaketini şükürler olsun ki Devlet, Hükümet ve Millet el ele Asrın Kardeşliğine dönüştürdük. Topyekûn seferberliğimiz devam ediyor. Göreve başlar başlamaz ilk etapta dün Adıyaman ve Kahramanmaraş’taydık. Oradaki depremzede vatandaşlarımıza yapılan ve bu noktaya kadar gelinen hizmetlerin değerlendirmesin yaptığımız gibi bugün de Hatay’dayız. Akabinde çok kısa bir süre içinde diğer tüm illerimizi ziyaret edeceğiz. Allah’ın izniyle, bütün şehirlerimizi yeniden çok daha güzel ve çok daha sağlam bir şekilde inşa edeceğiz. Bugünkü koordinasyon kuruluna katkı sağlayan; Vali Vekilimize, Belediye Başkanlarımıza, milletvekillerimize, İl Teşkilatlarımızdan gelen kıymetli arkadaşlarımıza, bütün Birim Amirlerimize, Koordinatör Valilerimize, Kaymakamlarımıza, bütün Daire Amirlerimize ve Sivil Toplum Kuruluşu Temsilcilerine çok teşekkür ediyorum. Burada 126 günden beri yapılan tarihi bir duruş, destansı bir gayrettir. Durmayacağız. Kalıcı konutlar yapılıncaya kadar ve şehirlerimizin 5 Şubat öncesinden daha görkemli hale getirinceye kadar Allah’ın izni ile canla başla çalışmaya gayret göstereceğiz.” ifadelerini kullandı. Toplantının ardından İçişleri Bakanı Yerlikaya, Konya konteyner kentindeki depremzedelerle bir araya geldi. Read the full article
0 notes
mansetmalatya · 2 years ago
Text
Haluk Levent’te Malatya’daki Yetkililerden Haber Bekliyor!
Tumblr media
Sanatçı ve AHBAP Derneği Başkanı Haluk Levent, bayram konserlerini deprem bölgesinde vereceğini açıkladı. Adıyaman, Kahramanmaş ve Hatay konser programını açıklayan Levent, Malatya’daki yetkililerden haber beklediğini söyledi. Kahramanmaraş depremleri sonrası kurucusu olduğu AHBAP Derneği ile bölgeye çok sayıda yardım yapan Sanatçı ve AHBAP Derneği Başkanı Haluk Levent bayramda deprem bölgesinde ücretsiz konser verecek. Çocuklara ve gençlere moral vermek için konser düzenleyecek olan Levent, Adıyaman, Kahramanmaş ve Hatay konser programını açıkladı. Levent Malatya’daki konser için ise yetkililerden haber beklediğini söyledi TARİH VE SAAT AÇIKLANACAK Konuyla ilgili sosyal medya hesabından açıklamada bulunan Levent:  "Arife günü  Adıyaman ya da İskenderun  1. Gün  Nurdağı  2. Gün Maraş 3. Gün  Hatay. Hepsi gençlik merkezleri kampında ücretsiz olacak. Amacımız biraz olsun çocuklara gençlere moral vermek. Tam yer ve saati önümüzdeki günlerde yazacağım. Malatya’daki yetkililerden haber bekliyorum arkadaşlar. Planlama yapılıp önümüzdeki günlerde tarih ve saat verilecek” ifadelerine yer verdi. Malatya’daki yetkililerden haber bekliyorum arkadaşlar. Planlama yapılıp önümüzdeki günlerde tarih ve saat verilecek 🙏 — Haluk Levent (@haluklevent) April 10, 2023 MALATYA’YA ÜCRETSİZ EV YAPACAK Öte yandan Levent, Malatya’da ailede engelli çocuğu olan ve evi yıkılan vatandaşlara depreme tam dayanıklı çelik konstrüksiyon evler vereceklerini açıklamıştı. Sosyal medya hesabından açıklamada bulunan Levent, “Bağışlar geldiğinden bu yana deprem bölgesi için 1 milyar TL nin üstünde kullanım yaptık. Kalan paranın çok büyük bir bölümünü ise deprem konutları için harcamaya karar verdik. Depreme tam dayanıklı çelik konstrüksiyon evler. 2 katlı olacak şekilde. 83 metrekare” dedi. EVLER ÜCRETSİZ OLACAK Levent, evleri ücretsiz vereceklerini söylerken: “Ailede engelli çocuğu olan ve evi yıkılan vatandaşlarımıza ev yapıp ücretsiz vereceğiz. İlk etapta 1150 ev. Adıyaman, Hatay, Kahramanmaraş, Malatya ve G.Antep’te 2+1 çelik konstrüksiyon ev inşaatlarına başlıyoruz. Devlet bize arsayı veriyor. 3 ayrı firma ile inşaata başlıyoruz” dedi. Read the full article
0 notes
malatyapenceregazetesi · 2 years ago
Text
AKP'li Çalık, Malatya'yı Yeniden İnşa Edecekmiş
Tumblr media
AKP Malatya Milletvekili Öznur Çalık bir bülten ile  Malatya'ya yeniden inşa edeceklerini İddia etti
AKP Malatya Milletvekili Öznur Çalık, Malatya'nın, 6 Şubat'ta meydana gelen Kahramanmaraş merkezli depremlerde ağır hasar aldığını belirterek, "Malatya'yı yeniden inşa ve ihya edeceğiz, ayağa kaldıracağız. Şehrimiz yine ülkemizde ve bölgemizde parlayan bir yıldız haline gelecek." dedi. AKP Merkez Karar Yönetim Kurulu Üyesi ve Malatya Milletvekili Öznur Çalık, Türkiye Büyük Millet Meclisinde (TBMM) basın toplantısı düzenledi. Kahramanmaraş merkezli depremlerde Malatya başta olmak üzere şehirlerin yerle bir olurken anıların da harap olduğunu dile getiren Çalık, Malatya'nın, Hatay ve Kahramanmaraş'tan sonra yapı stoğu bakımından depremden en fazla hasar gören üçüncü il olduğunu ifade etti. 400 BİN VATANDAŞ EVSİZ KALDI Malatya'da 400 bin vatandaşın evsiz kaldığını belirten Çalık, "Depremin ilk gününden itibaren bir yandan enkazdan canlarımızı kurtarmaya çalışırken diğer taraftan afetten kurtulanlara barınma imkanı sağlamak üzere çadır dağıtımına başladık. Bugün itibarıyla Malatya'da toplam 79 bin 395 çadır dağıtıldı ve kuruldu." diye konuştu. Malatya'da 56 konteyner kent alanı oluşturulduğunu, bu alanlara toplam 21 bin 484 konteyner kurulacağını bildiren Çalık, "Şu anda 8 bin 447 konteyner kuruldu, 20 bin 454 kişi konteynerlerde yaşamını sürdürüyor. Şehrimizin ticari hayatını da ayağa kaldırmak için çalışmalarımız hızla devam ediyor. 25 alanda 3 bin 59 konteyner işyeri planlanıyor, 225 iş yeri tamamlandı ve 2 bin 944 iş yeri için çalışmalar tüm hızıyla devam ediyor." bilgisini paylaştı. Deprem bölgesinde tüm kamu hizmetlerinin aksatmadan yürütülmeye çalışıldığını anlatan Çalık, "Temel hedefimiz, şehrimizin hafızasını, kültürünü, dokusunu koruyarak yerinde dönüşüm yapmak, bunun dışında da zemin etüdü yapılmış, fay hattı bulunmayan rezerv alanlarına konutlar inşa etmek. Rezerv alanlarımıza TOKİ eliyle 58 bin 47 konut, 25 bin 302 köy evi yapıyoruz. 6 bin 238 konutun yapımına başlandı ve çalışmalar devam ediyor." ifadelerini kullandı. Çalık, yapımına başlanan konutları ve köy evlerini söz verdikleri gibi vatandaşlara vaktinde teslim edeceklerini ifade ederek, "Şehrimizi hep birlikte yeniden inşa ve ihya edeceğiz, ayağa kaldıracağız. Malatya yine ülkemizde ve bölgemizde parlayan bir yıldız haline gelecek." dedi. Read the full article
0 notes
deliklicinar · 2 years ago
Text
Başkan Zolan, Denizli Afet Master Planını açıkladı
Tumblr media
Denizli’de afetlere karşı bugüne kadar aldıkları tedbirleri tek tek sıralayan Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Zolan, 7 başlıkta oluşturdukları Denizli Afet Master Planı çalışmalarına başladıklarını açıkladı. Denizli’nin afet yönetim planını ve yol haritasını hazırladıklarını vurgulayan Başkan Zolan, hedeflerinin afetlere dirençli bir Denizli olduğunu kaydetti. Denizli Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Zolan, düzenlediği basın toplantısında Denizli Afet Master Planını çalışmalarına başladıklarını açıkladı. Denizli Büyükşehir Belediyesi Meclis Toplantı Salonu’nda basın toplantısı düzenleyen Başkan Zolan, afetlerle ilgili değerlendirme yapmak için bir araya geldiklerini söyledi. 6 Şubat’ta yaşanan Kahramanmaraş merkezli ve 11 ili kapsayan depremi asırların afeti olarak tanımlayan Başkan Zolan, “Anadolu, Türk yurdu olduğu andan itibaren bugüne kadar bu seviyede bir depremle karşı karşıya gelmedik. Çok ağır bir yıkım ve çok geniş bir alanda deprem gerçekleşti. Öncelikle yaşamını yitirenlere Allah’tan rahmet yaralılara acil şifalar dilerim. Milletimizin başı sağ olsun” dedi. Afetin duyulduğu andan itibaren Denizli Büyükşehir Belediyesisin başta itfaiye olmak üzere tüm ekiplerini seferber ettiğini kaydeden Başkan Zolan, deprem bölgesinde yaptıkları çalışmaları tek tek anlattı. Hatay’da arama-kurtarmadan cenaze defin işlemlerine, çadır kentlerin kurulumundan altyapı çalışmalarına Büyükşehir Belediyesinin yaptığı çalışmaları detayları ile anlatan Başkan Zolan, “Antakya’da ayakta kalan bina yok desek doğrudur. Hasarlı olan, yıkılması gereken bina yüzde 70 oranında. Vefatların belki yüzde 45’i Antakya ve Hatay toplamında gerçekleşmiş. En fazla yıkım, en fazla can kaybı Hatay’da gerçekleşmiş durumda” dedi.
“Vatandaşlarımızın hassasiyeti çok üst seviyede”
Denizli Büyükşehir Belediyesinin Hatay’da 4000’in üzerinde defin işlemi gerçekleştirdiğini kaydeden Başkan Zolan, “Son vazifemizi Denizli Büyükşehir Belediyesi, valilik ve müftülük birlikte koordine ettik” dedi. Hatay’da insani ihtiyaçları karşılamak için gece gündüz gayret g��stermeye devam ettiklerini ifade eden Başkan Zolan, sık sık gittiği deprem bölgesinde vatandaşların yaşadığı acıları ve bölgede meydana gelen zorlukları basın mensupları ile paylaştı. Depremlerin dünyanın bir gerçeği olduğunu vurgulayan Başkan Zolan, “Bu gerçeklerden kaçamıyoruz. Bugünkü hassasiyetimizin devam etmesini arzu ediyorum. Vatandaşlarımızın hassasiyeti de çok üst seviyede. Ancak telaş panik yapmadan hassasiyetimizi devam ettirmemiz gerekiyor. Kendimize bir yol haritası belirlememiz gerekiyor” diye konuştu.
Alternatif yollarla afet bölgelerine ulaşım kolaylaşacak
Denizli’de bugüne kadar afetlere karşı aldıkları önlemleri sıralayan Başkan Zolan, “Denizli’de bugüne kadar, 14 bin 196 konutun TOKİ eliyle yapılmasını sağladık. Şu anda da projesi yapılmış 3 bin 150 konut var. Bunlar Belediyemiz ve TOKİ iş birliği ile yapılan projelerimiz. Depremin etkilediği 11 ilde TOKİ eliyle yapılan binlerce konut var. Hiçbiri yıkım görmedi. Bu konutlarda can kaybı ve yıkım yaşanmadı. Böylece TOKİ konutları deprem sınavını başarıyla tamamlamış oldu” dedi. Hatay’ın coğrafi şartları gereği şehrin giriş ve çıkışının tek olduğunu, bundan dolayı depremin ardından ulaşımda büyük zorluklar yaşandığını belirten Başkan Zolan, “Alternatif yolların yapılması ve ulaşımın sorunsuz sağlanması afet olan bölgeler için hayati derecede önemli. Biz ne yaptık? Hal Kavşağından, yukarıya doğru yeni bir çevre yolu yaptık. Bunu yaparak ulaşımı kolaylaştırma anlamında birinci derece adım attık. Afet durumlarında 50 metre genişliğinde bu yolumuz şehrimize nefes aldıracak. Honaz Tüneli yeni bitti. Bu da bizim işimizi kolaylaştıracak. Birkaç yıl önce planlamasını yaptığımız ve yapımına başladığımız baraj kenarındaki yeni çevre yolumuz da şehre yeni bir alternatif güzergah sağlayacak. Bu güzergah Üçgen’in alternatifi olacak ve afetlerde bize büyük bir kolaylık sağlayacak” dedi.
Denizli’nin 65.000 m2 çadır alanı planlandı
Bunun yanında Sümer Mahallesi’ndeki tabakhane bölgesini risk içerdiği için kaldırdıklarını hatırlatan Başkan Zolan, “Bakanlığımızla yaptığımız çalışma sonucu 131 adet yapının yıkımını sağladık. Denizli’de gündemi oldukça fazla meşgul eden Üçgen Çarşısı depreme dayanıklılık anlamında sağlıklı bir yapı değildi. Uzun uğraşlar sonrasında yıkımını gerçekleştirdik. Diğer bir husus mülkiyeti Büyükşehir Belediyemize ait depreme dayanıksız Denizli İl Özel İdare binasını da yıkarak bu riski de ortadan kaldırdık. Bozburun Mahallesi’nde belediyemize ait olan ve deprem riski taşıyan yapıyı da yıkarak ortadan kaldırdık” dedi. AFAD ile yaptıkları değerlendirme ile Bozburun Mahallesi’nde 65 bin metrekare büyüklüğünde çadır alanı planlandığını anlatan Başkan Zolan, “Biz bunu imar planlarına işlemiş durumdayız. Hatay’a gittiğimizde belediye ile irtibata geçemedik rezerv alanlar belirleyemedik. Vatandaşlarımızın arazilerine mezarlık alanları ve çadır alanları yapmak zorunda kaldık. Ayrıca Denizli’de 2017 yılında 1/25000’lik plan yaptık. Bu plan doğrultusunda arazi kullanımına esas jeoloji etüt raporu hazırlandı. Yerleşim yerlerimizi de bu rapor doğrultusunda oluşturduk” dedi.
Denizli’nin toplanma alanları hazır
Depremden sonra Denizli Emniyet Müdürlüğü binasının tahliyesine karar verildiğini kaydeden Başkan Zolan, “Hal Kavşağının olduğu bölgede Emniyet Müdürlüğüne 27 bin metrekare alan tahsis ettik. Bu yaklaşık 8-9 ay önce gerçekleşti. Boşaltılan Emniyet Müdürlüğü binası da Denizli Büyükşehir Belediyesi mülkiyetine geçmişti” diye konuştu. AFAD ile yaptıkları çalışma ile Denizli’nin toplanma alanlarını belirlediklerini işaret eden Başkan Zolan, “Vatandaşlarımız belediyemizin internet sitesine girerek adresinin bağlı olduğu toplanma alanına ulaşabilir. Biz bunu 1,5 yıl önce çalıştık. Yaptığımız yeni bir uygulama da Zemin Bilgi Sistemi. İnşatların yapımı, ruhsatı, zemin etüt çalışmaları ve kontrol izni ilçe belediyelerimize aittir. Ne kadar doğru bir bina yaparsanız yapın zemin sağlam değilse problem olacaktır. Zemin etütleri bu işin alfabesinin A’sıdır. Meclisten kararımızı aldık. 19 ilçemizde yapılan zemin etütleri Denizli Büyükşehir Belediyemizde toplanacak, kontrolleri yapılacak. Denizli’mizin neresinde ne var, sıvılaşma nerede, zemin kalitesi, standartları nedir? Bunlar bize yol haritası olacak” dedi.
Denizli Büyükşehir Belediyesi tüm verileri sayısal
Antakya’da kanalizasyon ve su hatlarında sıkıntılar olduğunu ancak planlar olmadığı için ulaşamadıklarını kaydeden Başkan Zolan, Denizli’de uzun yıllar yaptıkları altyapı çalışmalarına değinerek, “Kullandığımız boruların deprem bölgesinde bazı alanlarda da kullanıldığını gördük. Onların hasar almadığını gördük. Birincisi bu bizi mutlu etti. İkincisi ise Denizli’mizin altyapısı tamamen sayısal. Bilgisayara yüklediğimizde tüm planları görebiliyorsunuz. Büyükşehir Belediyemizin tüm bilgileri de ayrıca yedekleniyor. İçişleri Bakanlığımızla yaptığımız protokoller çerçevesinde tüm verilerimiz korunuyor ve işlemlerimiz bağlantılı bir şekilde devam ediyor. Bu çalışmayı ilk yapan Denizli Büyükşehir Belediyesidir. Arzu etmiyoruz ama Denizli’de bir deprem olduğunda, binamız hasar aldığında bilgisayarı açtığımız anda geçmişten bugüne tüm verilere bir tuşla ulaşılabilecek durumdayız.
Binalar, köprülere, yollar afete dayanıklılık yönünden incelenecek
Cumhurbaşkanlığının Ulusal Risk Kalkınma Modelini geliştirdiğini kaydeden Başkan Zolan, “Bu çerçevede bizde Denizli’miz üzerinde bir afet master planı yapmamız gerekiyor” dedi. Bu kapsamda Denizli’nin afet yönetim planını ve yol haritasını hazırladıklarını vurgulayan Başkan Zolan, hedeflerinin afete dirençli bir Denizli olduğunu kaydetti. 7 ana başlıkta oluşturdukları Afet Master Planını paylaşan Başkan Zolan, “Afet Danışma Kurulu oluşturmak istiyoruz. Afet Danışma Kurulu oluşturarak afet yönetimi kapsamında tüm kurumlar ile işbirliği içinde görev tanımlarını yapacağız. Afete yönelik tüm eylemlerimizi bilimsel bir yaklaşım ve etkileşim içinde geliştireceğiz. Denizli Büyükşehir Belediye Başkanlığı koordinasyonunda kamu kurumları, ilçe belediyeleri, meslek odaları, sivil toplum kuruluşları ve uzman bilim insanlarından afet danışma kurulunu oluşturmayı planlıyoruz. Deprem hasar tahmin ve tespitleri yapılacak. Bu kapsamda; riskli yapı envanterini çıkaracağız. Hasar alma sonuçlarına göre; öncelikli kentsel dönüşüm alanlarını ve güçlendirme yapılacak yapıları belirleyeceğiz. Kamu yapıları risk tespiti ve güçlendirme işlemleri yönünden irdelenecek. Altyapı ve ulaşım ağının dayanıklılığı test edilecek. Bu kapsamda; ana tahliye koridorlarını belirleyeceğiz altyapı sistemleri, karayolları ve köprüler afete dayanıklılık yönünde incelenecektir” dedi.
“Afet sonrası toplanma ve barınma alanlarını irdeleyeceğiz”
Başkan Zolan, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Afet sonrası toplanma ve barınma alanlarını irdeleyeceğiz. Afet master planı kapsamında; belirlenen toplanma ve barınma alanlarına erişilebilirlik, lojistik ve kapasite analizleri yaparak, gerekli durumunda yeni alanlar önereceğiz. Bütünleşik afet yönetim planı hazırlanacak. Bu kapsamda; deprem haricinde diğer afetler için de risk haritalarımızı oluşturacağız. Her bir afet için öncelikli risk alanlarını ortaya koyacağız. Alternatif finansman modelleri önerilecek. Risk değerlendirme sonuçlarına göre; kentsel dönüşüm için kamunun sağladığı teşvik ve muafiyetlere vatandaşın erişimi konusunda bilgilendirme yapacağız. Kamu ve özel sektör işbirliği modelleri önereceğiz. Güçlendirme ve yeniden inşa için ulusal ve uluslar arası fonların kullanımı konusunda çalışmalar yapacağız. Afet eğitim ve bilinçlendirme programları düzenlenecek. Geniş katılımlı çalıştaylar düzenleyeceğiz. Afet master planı kapsamında üretilen çalışmalara yönelik bilgilendirme toplantıları yapacağız.”
Bütünleşik Afet Yönetim Planı
Hazırlıklı Olma, Zarar Azaltma, Müdahale ve Yeniden Yapma olmak üzere 4 ana başlıkta oluşturdukları Bütünleşik Afet Yönetim Planını da aktaran Başkan Zolan, “Hazırlıklı Olma; Mevcut durum değerlendirmeleri, Tehlike ve risk haritalarının üretimi, Tehlike öncelikli alanların belirlenmesi, Risk öncelikli alanların belirlenmesi. Zarar Azaltma; Kentsel dönüşüm projeleri, Güçlendirme çalışmaları, ekonomik kaybı azaltma. Müdahale; Toplanma ve geçici barınma alanlarının belirlenmesi, Tahliye koridorlarının ve acil ulaşım aksları gibi lojistik aktarımların belirlenmesi. Yeniden Yapma; Yeni yerleşim yerleri için rezerv alanların belirlenmesi” şeklindeki Bütünleşik Afet Yönetim Planını maddelerini sıraladı.
Büyükşehir Belediyesi yeni hizmet binası yapılacak
Denizli Büyükşehir Belediye hizmet binasını yıkarak bu alana Denizli’ye yakışır bir kent meydanı ve yanındaki otoparka ise depreme dayanıklı bir hizmet binası yapacaklarını belirten Başkan Zolan, zemin etüt çalışmalarının başladığını müjdeleyerek kısa süre içerisinde ihalesini yaparak işe başlamak istediklerini kaydetti. Ayrıca çok önemsedikleri Afet Eğitim Merkezi projesini de hayata geçireceklerini belirten Başkan Zolan, Çakmak Mahallesi’nde doğal afetlerle ilgili farkındalık oluşturulması için yapacakları Afet Eğitim Merkezi’nin 4 bin 770 metrekare alana yapılacağını anlattı. Başkan Zolan, “Burada doğal afetlerin vatandaşlarımıza deneyim yoluyla gösterilmesi ve afetin yıkıcı izlerini en az zararla atlatmak amacıyla farklı simülasyon sistemleri yer alacak. Tesiste deprem, fırtına, yangın, heyelan, karbonmonoksit zehirlenmesi, dumandan kaçış ve kuraklık gibi bölümler bulunacak. Burada başta çocuklara afetlerin nasıl yaşandığı birebir gösterilecek, eğitimler verilecek. Bina içinde ve dışında sergi alanları oluşturarak afetlere ilişkin çeşitli maketleri sergileyeceğiz. Temel amaç afet konusunda uygulamalı olarak vatandaşlarımızı eğitmek ve toplumun tüm kesimlerinin bu konudaki bilinçlerini artırmak, oluşacak zararları en aza indirerek sürdürülebilirlik kavramının yaygınlaşmasını sağlamaktır” dedi. Başkan Zolan daha sonra basın mensuplarının sorularını yanıtladı. Read the full article
0 notes
Text
Tumblr media
Prof. Dr. Hayri Kozanoğlu Depremin Acı Faturasını Açıkladı Kahramanmaraş ve Elbistan depremlerinin acı faturası, ekonomiye etkileri yavaş yavaş belirmeye başladı. Altınbaş Üniversitesi Ekonomi Bölümü Öğretim Üyesi, deneyimli iktisatçı Prof. Dr. Hayri Kozanoğlu, deprem felaketinin insani boyutunun çok daha önemli olduğunu belirti. Bununla birlikte hayatta kalanların daha güvenli ve huzurlu bir yaşam sürebilmesi için maddi zararların bir bilançosunu çıkarmak ve yeniden imar planının maliyetini hesaplamak gerektiğinin de altını çizdi. Merkez Bankası’nın son anketine atıfta bulunarak, 21TL ortalama kur tahmini çerçevesinde 210 milyar TL’lik ek bir bütçe açığı beklendiğini belirtti. “2023 bütçe açığı hedefi 660 milyar TL idi. Böylelikle 900 milyar TL’yi zorlayan bir bütçe açığı gerçekleşebilir. Bunun için de ek bütçe gerekir.” dedi. “Politika faizinin %8.5’a düşmesi, iç finansmanı olumsuz etkiler”      Prof. Dr. Hayri Kozanoğlu’na göre, inşaat maliyetlerinin %30’u ithalata dayalı. BU, 9 milyar dolarlık ek bir cari açık ortaya çıkmasına neden olur. Merkez Bankası rezervlerini fazla zorlamaması için dış finansman gerekir. Kozanoğlu, bütçe açığının iç finansmanı için ise, “ düşürülmesi piyasanın borçlanma talebine olumlu yanıt verme olasılığını iyice düşürür. Kamu borçlanma kağıtlarına, BDDK düzenlemeleri nedeniyle mecburi alımda bulunan bankalar dışında ilgi gösteren olmaz.” değerlendirmesini yaptı. 6 Şubat depreminin baz senaryo çerçevesinde 50 milyar dolar gibi bir maliyeti çıkacağını tahmin eden Prof.Dr. Kozanoğlu, “Hesaplamaya bu 9 milyar dolar ek cari açığı katmıyoruz. Çünkü bu rakamın büyük kısmı zaten bütçe açığına yansıyor. Kötümser senaryoyla toplam faturanın 70 milyar dolara kadar yükselme olasılığı bulunuyor.” dedi.  “Deprem, konutları, işyerlerini, fiziki altyapıyı da yıkan büyük bir felaket” Prof. Dr. Hayri Kozanoğlu, depremlerin, Covid-19 gibi salgınlardan çok daha yıkıcı bir etkiye sebep olduğuna değinerek, “Pandemi öncesinde doğal felaketlerin 1995-2020 arasında 1.5 milyon kişiyi öldürdüğü, 90 milyon kişiyi evsiz bıraktığı, 3.7 trilyon dolar fiziki zarara yol açtığı hesaplanıyordu. 2004 Hint Okyanusu tsunamisi, 2008’de Kuzey Hint Okyanusu’nda patlak veren Nergis Siklonu ve 2010 Haiti depremi en büyük doğal felaketler olarak kayda geçti. Ne yazık ki 6 Şubat Türkiye-Suriye depreminin de 50 binin üzerinde can kaybı ile bu sıralamaya gireceği anlaşılıyor.” dedi.  “99 Marmara Depremine nazaran maddi fatura daha sınırlı kalacak” Prof. Dr.Hayri Kozanoğlu, ister istemez 2023 Pazarcık depremin 1999 Marmara depremiyle karşılaştırıldığını belirtti. Ekonomik açıdan bakınca 156 bin binanın, 507 bin konutun yıkıldığı 2023 depreminin binaların yeniden imarı açısından daha büyük bir zarara yol açtığına dikkat çekti. Buna karşın Marmara depreminin Türkiye’nin bir numaralı sanayi merkezinde meydana gelmesi, Tüpraş, Petkim gibi dev tesislerin üretime ara vermesi, başta Derince limanların zarar görmesi göz önüne alındığında 2023 depreminin maddi faturasının daha sınırlı kalacağını öngördü. “Marmara depreminden milli gelirin %34,7’sini, Pazarcık depreminde ise %9.8’ini üreten bir coğrafya etkilendi.” Prof. Dr. Kozanoğlu, şöyle bir karşılaştırma yaptı: “Etkilenen en geniş alanı göz önüne alırsak her iki deprem bölgesinde de 14 milyon kişi yaşıyordu. Buna karşın 1999 depreminde en büyük zararla karşılaşan Kocaeli, Sakarya ve Yalova’da 2 milyonluk, 2023 depreminde Kahramanmaraş, Gaziantep, Hatay, Malatya, Adıyaman’da 6.5 milyonluk bir nüfus vardı. Marmara depreminde milli gelirin %34,7’sini, Pazarcık depreminde %9.8’ini üreten bir coğrafya söz konusuydu. En fazla etkilenen iller itibarıyla da 1999’daki milli gelirin %6.3’üne karşı 2023’de %5.2’sine karşı gelen bir oran vardı. Sanayi üretimindeki paylar %13.1’e karşı %7.5; vergi tahsilatında da %16.4’e karşı, %3.2 idi.” dedi. “Büyümeyi %1 aşağı çekebilir” 1999 Marmara Depreminin yaşandığı yıl ekonominin %3.3 daraldığını da ha
tırlatan Kozanoğlu, ancak o dönemde Asya ve Rusya krizlerinin olumsuz etkileri de şiddetle hissedildiğini kaydetti. Bugün o denli kötü bir dünya konjonktürü olmadığına işaret eden Kozanoğlu, IMF’in en son yayımlanan Dünya Ekonomik Görünüm Raporu’nda Türkiye’nin 2023 büyümesini %3 öngördüğünü ifade etti. Kozanoğlu, “Bu çerçevede, depremin Avrupa Yeniden İmar ve Kalkınma Bankası’nın (EBRD) tahmini paralelinde büyümeyi %1 aşağı çekeceğini düşünebiliriz. Burada yeniden imar çabalarının kayıpların bir kısmını telafi edeceği düşünülüyor.” değerlendirmesini yaptı. “Maliyetler nasıl hesaplanıyor?” TÜRKONFED ve Morgan Stanley Raporlarına göre bir analiz yapan Kozanoğlu sözlerine şu şekilde devam etti. “Morgan Stanley hesaplamalarını 400 bin dairenin yıkılması gerektiği üzerinden yapmış. Çevre ve Şehircilik Bakanı ise bu sayıyı şimdilik 507 bin olarak veriyor. Çok sayıda daireye de girilemediğini ifade ediliyor. Eğer aynı hesaplamayı 600 bin konut üzerinden güncellersek; ortalama bir daire 100 m2 ve metre başına inşaat maliyeti 450 dolar kabul ediliyor. Bu da 27 milyar dolara denk geliyor. %25 altyapı maliyeti ilave edilirse fatura 33.375 milyar dolara ulaşıyor. Burada arsa maliyeti sıfır kabul ediliyor. Hasarlı konutların yıkılacakların %30’u kadar olduğu ve 1/3’ü maliyetle onarılacağı varsayılırsa, toplam gider 36 milyardolara ulaşıyor. Aynı hesaplamayı TÜRKONFED’in konut metrekaresi 700 dolar varsayımından yaparsak, maliyet 56 milyar dolara kadar çıkıyor.” dedi. Ağır hasarlı illerden Gaziantep’in (%3.6) ve Hatay’ın (%1.8) sanayi sektöründe Türkiye geneliyle oranlanınca göreceli fazla bir ağırlığı olduğunu iletti. Buralardaki organize sanayi bölgelerinde zararın çok yüksek olmadığı bildirildiğini kaydetti. Morgan Stanley konut dışı sermaye stokuna, GSYH’nin %0.3’ü ve otoyollar, barajlar ve havaalanları gibi altyapıya da aynı şekilde %0.3 ekleyince 5.6 milyar dolarlık bir maliyet daha çıkıyor. Burada İskenderun Limanının fazla zarar görmediği bilgisinden hareket ediğini de dile getirdi. “Üretimin aksamasından kaynaklanan maliyet, GSYH’nın %0.5’i” Kozanoğlu, üretimin aksamasından kaynaklanan maliyetlerin ise, zararın 5 ilde yoğunlaştığı, buralarda ekonominin 4 çeyrekte normale döneceği, diğer 5 ilde ise bu sürenin 3 çeyrek olacağı varsayımından hareketle GSYH’nin %0.5’i tahmin edildiğini söyledi. Sanayi üretimindeki bir kısmın kaybın, kapasitenin başka fabrikalara kaydırılması ile, örneğin Kardemir’in, İskenderun Demir-Çelik’in açığını kapatmasıyla telafi edilebileceğini öngördü. Bu kalemde de 4.2 milyar dolarlık bir maliyet çıktığını vurguladı. “Yeniden imar maliyeti, bütçe açığını artıracak” İkincil etkiler olarak tanımlanan yeniden imar maliyetinin büyük ölçüde kamu bütçesinden karşılanacağı için bütçe açığını artıracağına değinen Kozanoğlu, Altyapının tamiri, yeni konutların yapımı ve üretimin normale dönüşüyle bu bütçe harcamalarının “mali çarpanlar” etkisiyle 2024’te zararların bir kısmını karşılayacağını öngördü. Kozanoğlu, en çok zarar gören 5 ilde vergi kayıplarının genel üzerindeki etkisinin sınırlı kalacağını belirterek yine de 15 milyar dolarlık bir bütçe açığı beklendiğine değindi. Bunun 5 milyar dolarının dış yardımlar ve Dünya Bankası gibi uluslararası mali kuruluşlar tarafından karşılanacağını öngördü. Kozanoğlu depremin toplam maliyetinin 50 milyar dolar civarında olabileceğini kötümser senaryo ile bu rakamın 70 milyar dolara dayanabileceğini belirtti. Bütçe açığını bu toplama katmadığını çünkü bunun diğer kalemlerce içerildiğini de hatırlattı. Kozanoğlu, “Bize sık sık şu soru soruluyor: Deprem GSYH’nin %1’i bir zarara yol açarsa bu 8,5 milyar dolara denk gelir. Halbuki siz 50 milyar dolar civarında bir zarardan söz ediyorsunuz bu nasıl bağdaşıyor? Çünkü 100 milyon dolar değerinde bir fabrika yıkılırsa bu miktar bir servet kaybı meydana gelir. Halbuki o fabrikanın yıllık katma değeri 10 milyon dolar ise GSYH’ye sırf bu yansır. Servet kaybı zamana yayılır.” diye konuştu. Bir de konunun göç boyutun
a değinen Kozanoğlu, “Göç edenlerin gittikleri yerlerde haliyle iş, konut, okul, hastane gibi talepleri olacak. Bu göç hareketinin iyi yönetilememesi halinde işgücü ve konut piyasasında ciddi etkiler yaratması, kiraları yukarı çekerken, emek piyasasında arz fazlası nedeniyle ücretleri olumsuz etkilemesi sorunu ortaya çıkabilir. ”diyerek sözlerini tamamladı.
0 notes
Text
Tumblr media
Prof. Dr. Hayri Kozanoğlu Depremin Acı Faturasını Açıkladı Kahramanmaraş ve Elbistan depremlerinin acı faturası, ekonomiye etkileri yavaş yavaş belirmeye başladı. Altınbaş Üniversitesi Ekonomi Bölümü Öğretim Üyesi, deneyimli iktisatçı Prof. Dr. Hayri Kozanoğlu, deprem felaketinin insani boyutunun çok daha önemli olduğunu belirti. Bununla birlikte hayatta kalanların daha güvenli ve huzurlu bir yaşam sürebilmesi için maddi zararların bir bilançosunu çıkarmak ve yeniden imar planının maliyetini hesaplamak gerektiğinin de altını çizdi. Merkez Bankası’nın son anketine atıfta bulunarak, 21TL ortalama kur tahmini çerçevesinde 210 milyar TL’lik ek bir bütçe açığı beklendiğini belirtti. “2023 bütçe açığı hedefi 660 milyar TL idi. Böylelikle 900 milyar TL’yi zorlayan bir bütçe açığı gerçekleşebilir. Bunun için de ek bütçe gerekir.” dedi. “Politika faizinin %8.5’a düşmesi, iç finansmanı olumsuz etkiler”      Prof. Dr. Hayri Kozanoğlu’na göre, inşaat maliyetlerinin %30’u ithalata dayalı. BU, 9 milyar dolarlık ek bir cari açık ortaya çıkmasına neden olur. Merkez Bankası rezervlerini fazla zorlamaması için dış finansman gerekir. Kozanoğlu, bütçe açığının iç finansmanı için ise, “ düşürülmesi piyasanın borçlanma talebine olumlu yanıt verme olasılığını iyice düşürür. Kamu borçlanma kağıtlarına, BDDK düzenlemeleri nedeniyle mecburi alımda bulunan bankalar dışında ilgi gösteren olmaz.” değerlendirmesini yaptı. 6 Şubat depreminin baz senaryo çerçevesinde 50 milyar dolar gibi bir maliyeti çıkacağını tahmin eden Prof.Dr. Kozanoğlu, “Hesaplamaya bu 9 milyar dolar ek cari açığı katmıyoruz. Çünkü bu rakamın büyük kısmı zaten bütçe açığına yansıyor. Kötümser senaryoyla toplam faturanın 70 milyar dolara kadar yükselme olasılığı bulunuyor.” dedi.  “Deprem, konutları, işyerlerini, fiziki altyapıyı da yıkan büyük bir felaket” Prof. Dr. Hayri Kozanoğlu, depremlerin, Covid-19 gibi salgınlardan çok daha yıkıcı bir etkiye sebep olduğuna değinerek, “Pandemi öncesinde doğal felaketlerin 1995-2020 arasında 1.5 milyon kişiyi öldürdüğü, 90 milyon kişiyi evsiz bıraktığı, 3.7 trilyon dolar fiziki zarara yol açtığı hesaplanıyordu. 2004 Hint Okyanusu tsunamisi, 2008’de Kuzey Hint Okyanusu’nda patlak veren Nergis Siklonu ve 2010 Haiti depremi en büyük doğal felaketler olarak kayda geçti. Ne yazık ki 6 Şubat Türkiye-Suriye depreminin de 50 binin üzerinde can kaybı ile bu sıralamaya gireceği anlaşılıyor.” dedi.  “99 Marmara Depremine nazaran maddi fatura daha sınırlı kalacak” Prof. Dr.Hayri Kozanoğlu, ister istemez 2023 Pazarcık depremin 1999 Marmara depremiyle karşılaştırıldığını belirtti. Ekonomik açıdan bakınca 156 bin binanın, 507 bin konutun yıkıldığı 2023 depreminin binaların yeniden imarı açısından daha büyük bir zarara yol açtığına dikkat çekti. Buna karşın Marmara depreminin Türkiye’nin bir numaralı sanayi merkezinde meydana gelmesi, Tüpraş, Petkim gibi dev tesislerin üretime ara vermesi, başta Derince limanların zarar görmesi göz önüne alındığında 2023 depreminin maddi faturasının daha sınırlı kalacağını öngördü. “Marmara depreminden milli gelirin %34,7’sini, Pazarcık depreminde ise %9.8’ini üreten bir coğrafya etkilendi.” Prof. Dr. Kozanoğlu, şöyle bir karşılaştırma yaptı: “Etkilenen en geniş alanı göz önüne alırsak her iki deprem bölgesinde de 14 milyon kişi yaşıyordu. Buna karşın 1999 depreminde en büyük zararla karşılaşan Kocaeli, Sakarya ve Yalova’da 2 milyonluk, 2023 depreminde Kahramanmaraş, Gaziantep, Hatay, Malatya, Adıyaman’da 6.5 milyonluk bir nüfus vardı. Marmara depreminde milli gelirin %34,7’sini, Pazarcık depreminde %9.8’ini üreten bir coğrafya söz konusuydu. En fazla etkilenen iller itibarıyla da 1999’daki milli gelirin %6.3’üne karşı 2023’de %5.2’sine karşı gelen bir oran vardı. Sanayi üretimindeki paylar %13.1’e karşı %7.5; vergi tahsilatında da %16.4’e karşı, %3.2 idi.” dedi. “Büyümeyi %1 aşağı çekebilir” 1999 Marmara Depreminin yaşandığı yıl ekonominin %3.3 daraldığını da ha
tırlatan Kozanoğlu, ancak o dönemde Asya ve Rusya krizlerinin olumsuz etkileri de şiddetle hissedildiğini kaydetti. Bugün o denli kötü bir dünya konjonktürü olmadığına işaret eden Kozanoğlu, IMF’in en son yayımlanan Dünya Ekonomik Görünüm Raporu’nda Türkiye’nin 2023 büyümesini %3 öngördüğünü ifade etti. Kozanoğlu, “Bu çerçevede, depremin Avrupa Yeniden İmar ve Kalkınma Bankası’nın (EBRD) tahmini paralelinde büyümeyi %1 aşağı çekeceğini düşünebiliriz. Burada yeniden imar çabalarının kayıpların bir kısmını telafi edeceği düşünülüyor.” değerlendirmesini yaptı. “Maliyetler nasıl hesaplanıyor?” TÜRKONFED ve Morgan Stanley Raporlarına göre bir analiz yapan Kozanoğlu sözlerine şu şekilde devam etti. “Morgan Stanley hesaplamalarını 400 bin dairenin yıkılması gerektiği üzerinden yapmış. Çevre ve Şehircilik Bakanı ise bu sayıyı şimdilik 507 bin olarak veriyor. Çok sayıda daireye de girilemediğini ifade ediliyor. Eğer aynı hesaplamayı 600 bin konut üzerinden güncellersek; ortalama bir daire 100 m2 ve metre başına inşaat maliyeti 450 dolar kabul ediliyor. Bu da 27 milyar dolara denk geliyor. %25 altyapı maliyeti ilave edilirse fatura 33.375 milyar dolara ulaşıyor. Burada arsa maliyeti sıfır kabul ediliyor. Hasarlı konutların yıkılacakların %30’u kadar olduğu ve 1/3’ü maliyetle onarılacağı varsayılırsa, toplam gider 36 milyardolara ulaşıyor. Aynı hesaplamayı TÜRKONFED’in konut metrekaresi 700 dolar varsayımından yaparsak, maliyet 56 milyar dolara kadar çıkıyor.” dedi. Ağır hasarlı illerden Gaziantep’in (%3.6) ve Hatay’ın (%1.8) sanayi sektöründe Türkiye geneliyle oranlanınca göreceli fazla bir ağırlığı olduğunu iletti. Buralardaki organize sanayi bölgelerinde zararın çok yüksek olmadığı bildirildiğini kaydetti. Morgan Stanley konut dışı sermaye stokuna, GSYH’nin %0.3’ü ve otoyollar, barajlar ve havaalanları gibi altyapıya da aynı şekilde %0.3 ekleyince 5.6 milyar dolarlık bir maliyet daha çıkıyor. Burada İskenderun Limanının fazla zarar görmediği bilgisinden hareket ediğini de dile getirdi. “Üretimin aksamasından kaynaklanan maliyet, GSYH’nın %0.5’i” Kozanoğlu, üretimin aksamasından kaynaklanan maliyetlerin ise, zararın 5 ilde yoğunlaştığı, buralarda ekonominin 4 çeyrekte normale döneceği, diğer 5 ilde ise bu sürenin 3 çeyrek olacağı varsayımından hareketle GSYH’nin %0.5’i tahmin edildiğini söyledi. Sanayi üretimindeki bir kısmın kaybın, kapasitenin başka fabrikalara kaydırılması ile, örneğin Kardemir’in, İskenderun Demir-Çelik’in açığını kapatmasıyla telafi edilebileceğini öngördü. Bu kalemde de 4.2 milyar dolarlık bir maliyet çıktığını vurguladı. “Yeniden imar maliyeti, bütçe açığını artıracak” İkincil etkiler olarak tanımlanan yeniden imar maliyetinin büyük ölçüde kamu bütçesinden karşılanacağı için bütçe açığını artıracağına değinen Kozanoğlu, Altyapının tamiri, yeni konutların yapımı ve üretimin normale dönüşüyle bu bütçe harcamalarının “mali çarpanlar” etkisiyle 2024’te zararların bir kısmını karşılayacağını öngördü. Kozanoğlu, en çok zarar gören 5 ilde vergi kayıplarının genel üzerindeki etkisinin sınırlı kalacağını belirterek yine de 15 milyar dolarlık bir bütçe açığı beklendiğine değindi. Bunun 5 milyar dolarının dış yardımlar ve Dünya Bankası gibi uluslararası mali kuruluşlar tarafından karşılanacağını öngördü. Kozanoğlu depremin toplam maliyetinin 50 milyar dolar civarında olabileceğini kötümser senaryo ile bu rakamın 70 milyar dolara dayanabileceğini belirtti. Bütçe açığını bu toplama katmadığını çünkü bunun diğer kalemlerce içerildiğini de hatırlattı. Kozanoğlu, “Bize sık sık şu soru soruluyor: Deprem GSYH’nin %1’i bir zarara yol açarsa bu 8,5 milyar dolara denk gelir. Halbuki siz 50 milyar dolar civarında bir zarardan söz ediyorsunuz bu nasıl bağdaşıyor? Çünkü 100 milyon dolar değerinde bir fabrika yıkılırsa bu miktar bir servet kaybı meydana gelir. Halbuki o fabrikanın yıllık katma değeri 10 milyon dolar ise GSYH’ye sırf bu yansır. Servet kaybı zamana yayılır.” diye konuştu. Bir de konunun göç boyutun
a değinen Kozanoğlu, “Göç edenlerin gittikleri yerlerde haliyle iş, konut, okul, hastane gibi talepleri olacak. Bu göç hareketinin iyi yönetilememesi halinde işgücü ve konut piyasasında ciddi etkiler yaratması, kiraları yukarı çekerken, emek piyasasında arz fazlası nedeniyle ücretleri olumsuz etkilemesi sorunu ortaya çıkabilir. ”diyerek sözlerini tamamladı.
0 notes
Text
Tumblr media
Prof. Dr. Hayri Kozanoğlu Depremin Acı Faturasını Açıkladı Kahramanmaraş ve Elbistan depremlerinin acı faturası, ekonomiye etkileri yavaş yavaş belirmeye başladı. Altınbaş Üniversitesi Ekonomi Bölümü Öğretim Üyesi, deneyimli iktisatçı Prof. Dr. Hayri Kozanoğlu, deprem felaketinin insani boyutunun çok daha önemli olduğunu belirti. Bununla birlikte hayatta kalanların daha güvenli ve huzurlu bir yaşam sürebilmesi için maddi zararların bir bilançosunu çıkarmak ve yeniden imar planının maliyetini hesaplamak gerektiğinin de altını çizdi. Merkez Bankası’nın son anketine atıfta bulunarak, 21TL ortalama kur tahmini çerçevesinde 210 milyar TL’lik ek bir bütçe açığı beklendiğini belirtti. “2023 bütçe açığı hedefi 660 milyar TL idi. Böylelikle 900 milyar TL’yi zorlayan bir bütçe açığı gerçekleşebilir. Bunun için de ek bütçe gerekir.” dedi. “Politika faizinin %8.5’a düşmesi, iç finansmanı olumsuz etkiler”      Prof. Dr. Hayri Kozanoğlu’na göre, inşaat maliyetlerinin %30’u ithalata dayalı. BU, 9 milyar dolarlık ek bir cari açık ortaya çıkmasına neden olur. Merkez Bankası rezervlerini fazla zorlamaması için dış finansman gerekir. Kozanoğlu, bütçe açığının iç finansmanı için ise, “ düşürülmesi piyasanın borçlanma talebine olumlu yanıt verme olasılığını iyice düşür��r. Kamu borçlanma kağıtlarına, BDDK düzenlemeleri nedeniyle mecburi alımda bulunan bankalar dışında ilgi gösteren olmaz.” değerlendirmesini yaptı. 6 Şubat depreminin baz senaryo çerçevesinde 50 milyar dolar gibi bir maliyeti çıkacağını tahmin eden Prof.Dr. Kozanoğlu, “Hesaplamaya bu 9 milyar dolar ek cari açığı katmıyoruz. Çünkü bu rakamın büyük kısmı zaten bütçe açığına yansıyor. Kötümser senaryoyla toplam faturanın 70 milyar dolara kadar yükselme olasılığı bulunuyor.” dedi.  “Deprem, konutları, işyerlerini, fiziki altyapıyı da yıkan büyük bir felaket” Prof. Dr. Hayri Kozanoğlu, depremlerin, Covid-19 gibi salgınlardan çok daha yıkıcı bir etkiye sebep olduğuna değinerek, “Pandemi öncesinde doğal felaketlerin 1995-2020 arasında 1.5 milyon kişiyi öldürdüğü, 90 milyon kişiyi evsiz bıraktığı, 3.7 trilyon dolar fiziki zarara yol açtığı hesaplanıyordu. 2004 Hint Okyanusu tsunamisi, 2008’de Kuzey Hint Okyanusu’nda patlak veren Nergis Siklonu ve 2010 Haiti depremi en büyük doğal felaketler olarak kayda geçti. Ne yazık ki 6 Şubat Türkiye-Suriye depreminin de 50 binin üzerinde can kaybı ile bu sıralamaya gireceği anlaşılıyor.” dedi.  “99 Marmara Depremine nazaran maddi fatura daha sınırlı kalacak” Prof. Dr.Hayri Kozanoğlu, ister istemez 2023 Pazarcık depremin 1999 Marmara depremiyle karşılaştırıldığını belirtti. Ekonomik açıdan bakınca 156 bin binanın, 507 bin konutun yıkıldığı 2023 depreminin binaların yeniden imarı açısından daha büyük bir zarara yol açtığına dikkat çekti. Buna karşın Marmara depreminin Türkiye’nin bir numaralı sanayi merkezinde meydana gelmesi, Tüpraş, Petkim gibi dev tesislerin üretime ara vermesi, başta Derince limanların zarar görmesi göz önüne alındığında 2023 depreminin maddi faturasının daha sınırlı kalacağını öngördü. “Marmara depreminden milli gelirin %34,7’sini, Pazarcık depreminde ise %9.8’ini üreten bir coğrafya etkilendi.” Prof. Dr. Kozanoğlu, şöyle bir karşılaştırma yaptı: “Etkilenen en geniş alanı göz önüne alırsak her iki deprem bölgesinde de 14 milyon kişi yaşıyordu. Buna karşın 1999 depreminde en büyük zararla karşılaşan Kocaeli, Sakarya ve Yalova’da 2 milyonluk, 2023 depreminde Kahramanmaraş, Gaziantep, Hatay, Malatya, Adıyaman’da 6.5 milyonluk bir nüfus vardı. Marmara depreminde milli gelirin %34,7’sini, Pazarcık depreminde %9.8’ini üreten bir coğrafya söz konusuydu. En fazla etkilenen iller itibarıyla da 1999’daki milli gelirin %6.3’üne karşı 2023’de %5.2’sine karşı gelen bir oran vardı. Sanayi üretimindeki paylar %13.1’e karşı %7.5; vergi tahsilatında da %16.4’e karşı, %3.2 idi.” dedi. “Büyümeyi %1 aşağı çekebilir” 1999 Marmara Depreminin yaşandığı yıl ekonominin %3.3 daraldığını da ha
tırlatan Kozanoğlu, ancak o dönemde Asya ve Rusya krizlerinin olumsuz etkileri de şiddetle hissedildiğini kaydetti. Bugün o denli kötü bir dünya konjonktürü olmadığına işaret eden Kozanoğlu, IMF’in en son yayımlanan Dünya Ekonomik Görünüm Raporu’nda Türkiye’nin 2023 büyümesini %3 öngördüğünü ifade etti. Kozanoğlu, “Bu çerçevede, depremin Avrupa Yeniden İmar ve Kalkınma Bankası’nın (EBRD) tahmini paralelinde büyümeyi %1 aşağı çekeceğini düşünebiliriz. Burada yeniden imar çabalarının kayıpların bir kısmını telafi edeceği düşünülüyor.” değerlendirmesini yaptı. “Maliyetler nasıl hesaplanıyor?” TÜRKONFED ve Morgan Stanley Raporlarına göre bir analiz yapan Kozanoğlu sözlerine şu şekilde devam etti. “Morgan Stanley hesaplamalarını 400 bin dairenin yıkılması gerektiği üzerinden yapmış. Çevre ve Şehircilik Bakanı ise bu sayıyı şimdilik 507 bin olarak veriyor. Çok sayıda daireye de girilemediğini ifade ediliyor. Eğer aynı hesaplamayı 600 bin konut üzerinden güncellersek; ortalama bir daire 100 m2 ve metre başına inşaat maliyeti 450 dolar kabul ediliyor. Bu da 27 milyar dolara denk geliyor. %25 altyapı maliyeti ilave edilirse fatura 33.375 milyar dolara ulaşıyor. Burada arsa maliyeti sıfır kabul ediliyor. Hasarlı konutların yıkılacakların %30’u kadar olduğu ve 1/3’ü maliyetle onarılacağı varsayılırsa, toplam gider 36 milyardolara ulaşıyor. Aynı hesaplamayı TÜRKONFED’in konut metrekaresi 700 dolar varsayımından yaparsak, maliyet 56 milyar dolara kadar çıkıyor.” dedi. Ağır hasarlı illerden Gaziantep’in (%3.6) ve Hatay’ın (%1.8) sanayi sektöründe Türkiye geneliyle oranlanınca göreceli fazla bir ağırlığı olduğunu iletti. Buralardaki organize sanayi bölgelerinde zararın çok yüksek olmadığı bildirildiğini kaydetti. Morgan Stanley konut dışı sermaye stokuna, GSYH’nin %0.3’ü ve otoyollar, barajlar ve havaalanları gibi altyapıya da aynı şekilde %0.3 ekleyince 5.6 milyar dolarlık bir maliyet daha çıkıyor. Burada İskenderun Limanının fazla zarar görmediği bilgisinden hareket ediğini de dile getirdi. “Üretimin aksamasından kaynaklanan maliyet, GSYH’nın %0.5’i” Kozanoğlu, üretimin aksamasından kaynaklanan maliyetlerin ise, zararın 5 ilde yoğunlaştığı, buralarda ekonominin 4 çeyrekte normale döneceği, diğer 5 ilde ise bu sürenin 3 çeyrek olacağı varsayımından hareketle GSYH’nin %0.5’i tahmin edildiğini söyledi. Sanayi üretimindeki bir kısmın kaybın, kapasitenin başka fabrikalara kaydırılması ile, örneğin Kardemir’in, İskenderun Demir-Çelik’in açığını kapatmasıyla telafi edilebileceğini öngördü. Bu kalemde de 4.2 milyar dolarlık bir maliyet çıktığını vurguladı. “Yeniden imar maliyeti, bütçe açığını artıracak” İkincil etkiler olarak tanımlanan yeniden imar maliyetinin büyük ölçüde kamu bütçesinden karşılanacağı için bütçe açığını artıracağına değinen Kozanoğlu, Altyapının tamiri, yeni konutların yapımı ve üretimin normale dönüşüyle bu bütçe harcamalarının “mali çarpanlar” etkisiyle 2024’te zararların bir kısmını karşılayacağını öngördü. Kozanoğlu, en çok zarar gören 5 ilde vergi kayıplarının genel üzerindeki etkisinin sınırlı kalacağını belirterek yine de 15 milyar dolarlık bir bütçe açığı beklendiğine değindi. Bunun 5 milyar dolarının dış yardımlar ve Dünya Bankası gibi uluslararası mali kuruluşlar tarafından karşılanacağını öngördü. Kozanoğlu depremin toplam maliyetinin 50 milyar dolar civarında olabileceğini kötümser senaryo ile bu rakamın 70 milyar dolara dayanabileceğini belirtti. Bütçe açığını bu toplama katmadığını çünkü bunun diğer kalemlerce içerildiğini de hatırlattı. Kozanoğlu, “Bize sık sık şu soru soruluyor: Deprem GSYH’nin %1’i bir zarara yol açarsa bu 8,5 milyar dolara denk gelir. Halbuki siz 50 milyar dolar civarında bir zarardan söz ediyorsunuz bu nasıl bağdaşıyor? Çünkü 100 milyon dolar değerinde bir fabrika yıkılırsa bu miktar bir servet kaybı meydana gelir. Halbuki o fabrikanın yıllık katma değeri 10 milyon dolar ise GSYH’ye sırf bu yansır. Servet kaybı zamana yayılır.” diye konuştu. Bir de konunun göç boyutun
a değinen Kozanoğlu, “Göç edenlerin gittikleri yerlerde haliyle iş, konut, okul, hastane gibi talepleri olacak. Bu göç hareketinin iyi yönetilememesi halinde işgücü ve konut piyasasında ciddi etkiler yaratması, kiraları yukarı çekerken, emek piyasasında arz fazlası nedeniyle ücretleri olumsuz etkilemesi sorunu ortaya çıkabilir. ”diyerek sözlerini tamamladı.
0 notes
if-haber · 2 years ago
Text
Tumblr media
Prof. Dr. Hayri Kozanoğlu Depremin Acı Faturasını Açıkladı Kahramanmaraş ve Elbistan depremlerinin acı faturası, ekonomiye etkileri yavaş yavaş belirmeye başladı. Altınbaş Üniversitesi Ekonomi Bölümü Öğretim Üyesi, deneyimli iktisatçı Prof. Dr. Hayri Kozanoğlu, deprem felaketinin insani boyutunun çok daha önemli olduğunu belirti. Bununla birlikte hayatta kalanların daha güvenli ve huzurlu bir yaşam sürebilmesi için maddi zararların bir bilançosunu çıkarmak ve yeniden imar planının maliyetini hesaplamak gerektiğinin de altını çizdi. Merkez Bankası’nın son anketine atıfta bulunarak, 21TL ortalama kur tahmini çerçevesinde 210 milyar TL’lik ek bir bütçe açığı beklendiğini belirtti. “2023 bütçe açığı hedefi 660 milyar TL idi. Böylelikle 900 milyar TL’yi zorlayan bir bütçe açığı gerçekleşebilir. Bunun için de ek bütçe gerekir.” dedi. “Politika faizinin %8.5’a düşmesi, iç finansmanı olumsuz etkiler”      Prof. Dr. Hayri Kozanoğlu’na göre, inşaat maliyetlerinin %30’u ithalata dayalı. BU, 9 milyar dolarlık ek bir cari açık ortaya çıkmasına neden olur. Merkez Bankası rezervlerini fazla zorlamaması için dış finansman gerekir. Kozanoğlu, bütçe açığının iç finansmanı için ise, “ düşürülmesi piyasanın borçlanma talebine olumlu yanıt verme olasılığını iyice düşürür. Kamu borçlanma kağıtlarına, BDDK düzenlemeleri nedeniyle mecburi alımda bulunan bankalar dışında ilgi gösteren olmaz.” değerlendirmesini yaptı. 6 Şubat depreminin baz senaryo çerçevesinde 50 milyar dolar gibi bir maliyeti çıkacağını tahmin eden Prof.Dr. Kozanoğlu, “Hesaplamaya bu 9 milyar dolar ek cari açığı katmıyoruz. Çünkü bu rakamın büyük kısmı zaten bütçe açığına yansıyor. Kötümser senaryoyla toplam faturanın 70 milyar dolara kadar yükselme olasılığı bulunuyor.” dedi.  “Deprem, konutları, işyerlerini, fiziki altyapıyı da yıkan büyük bir felaket” Prof. Dr. Hayri Kozanoğlu, depremlerin, Covid-19 gibi salgınlardan çok daha yıkıcı bir etkiye sebep olduğuna değinerek, “Pandemi öncesinde doğal felaketlerin 1995-2020 arasında 1.5 milyon kişiyi öldürdüğü, 90 milyon kişiyi evsiz bıraktığı, 3.7 trilyon dolar fiziki zarara yol açtığı hesaplanıyordu. 2004 Hint Okyanusu tsunamisi, 2008’de Kuzey Hint Okyanusu’nda patlak veren Nergis Siklonu ve 2010 Haiti depremi en büyük doğal felaketler olarak kayda geçti. Ne yazık ki 6 Şubat Türkiye-Suriye depreminin de 50 binin üzerinde can kaybı ile bu sıralamaya gireceği anlaşılıyor.” dedi.  “99 Marmara Depremine nazaran maddi fatura daha sınırlı kalacak” Prof. Dr.Hayri Kozanoğlu, ister istemez 2023 Pazarcık depremin 1999 Marmara depremiyle karşılaştırıldığını belirtti. Ekonomik açıdan bakınca 156 bin binanın, 507 bin konutun yıkıldığı 2023 depreminin binaların yeniden imarı açısından daha büyük bir zarara yol açtığına dikkat çekti. Buna karşın Marmara depreminin Türkiye’nin bir numaralı sanayi merkezinde meydana gelmesi, Tüpraş, Petkim gibi dev tesislerin üretime ara vermesi, başta Derince limanların zarar görmesi göz önüne alındığında 2023 depreminin maddi faturasının daha sınırlı kalacağını öngördü. “Marmara depreminden milli gelirin %34,7’sini, Pazarcık depreminde ise %9.8’ini üreten bir coğrafya etkilendi.” Prof. Dr. Kozanoğlu, şöyle bir karşılaştırma yaptı: “Etkilenen en geniş alanı göz önüne alırsak her iki deprem bölgesinde de 14 milyon kişi yaşıyordu. Buna karşın 1999 depreminde en büyük zararla karşılaşan Kocaeli, Sakarya ve Yalova’da 2 milyonluk, 2023 depreminde Kahramanmaraş, Gaziantep, Hatay, Malatya, Adıyaman’da 6.5 milyonluk bir nüfus vardı. Marmara depreminde milli gelirin %34,7’sini, Pazarcık depreminde %9.8’ini üreten bir coğrafya söz konusuydu. En fazla etkilenen iller itibarıyla da 1999’daki milli gelirin %6.3’üne karşı 2023’de %5.2’sine karşı gelen bir oran vardı. Sanayi üretimindeki paylar %13.1’e karşı %7.5; vergi tahsilatında da %16.4’e karşı, %3.2 idi.” dedi. “Büyümeyi %1 aşağı çekebilir” 1999 Marmara Depreminin yaşandığı yıl ekonominin %3.3 daraldığını da ha
tırlatan Kozanoğlu, ancak o dönemde Asya ve Rusya krizlerinin olumsuz etkileri de şiddetle hissedildiğini kaydetti. Bugün o denli kötü bir dünya konjonktürü olmadığına işaret eden Kozanoğlu, IMF’in en son yayımlanan Dünya Ekonomik Görünüm Raporu’nda Türkiye’nin 2023 büyümesini %3 öngördüğünü ifade etti. Kozanoğlu, “Bu çerçevede, depremin Avrupa Yeniden İmar ve Kalkınma Bankası’nın (EBRD) tahmini paralelinde büyümeyi %1 aşağı çekeceğini düşünebiliriz. Burada yeniden imar çabalarının kayıpların bir kısmını telafi edeceği düşünülüyor.” değerlendirmesini yaptı. “Maliyetler nasıl hesaplanıyor?” TÜRKONFED ve Morgan Stanley Raporlarına göre bir analiz yapan Kozanoğlu sözlerine şu şekilde devam etti. “Morgan Stanley hesaplamalarını 400 bin dairenin yıkılması gerektiği üzerinden yapmış. Çevre ve Şehircilik Bakanı ise bu sayıyı şimdilik 507 bin olarak veriyor. Çok sayıda daireye de girilemediğini ifade ediliyor. Eğer aynı hesaplamayı 600 bin konut üzerinden güncellersek; ortalama bir daire 100 m2 ve metre başına inşaat maliyeti 450 dolar kabul ediliyor. Bu da 27 milyar dolara denk geliyor. %25 altyapı maliyeti ilave edilirse fatura 33.375 milyar dolara ulaşıyor. Burada arsa maliyeti sıfır kabul ediliyor. Hasarlı konutların yıkılacakların %30’u kadar olduğu ve 1/3’ü maliyetle onarılacağı varsayılırsa, toplam gider 36 milyardolara ulaşıyor. Aynı hesaplamayı TÜRKONFED’in konut metrekaresi 700 dolar varsayımından yaparsak, maliyet 56 milyar dolara kadar çıkıyor.” dedi. Ağır hasarlı illerden Gaziantep’in (%3.6) ve Hatay’ın (%1.8) sanayi sektöründe Türkiye geneliyle oranlanınca göreceli fazla bir ağırlığı olduğunu iletti. Buralardaki organize sanayi bölgelerinde zararın çok yüksek olmadığı bildirildiğini kaydetti. Morgan Stanley konut dışı sermaye stokuna, GSYH’nin %0.3’ü ve otoyollar, barajlar ve havaalanları gibi altyapıya da aynı şekilde %0.3 ekleyince 5.6 milyar dolarlık bir maliyet daha çıkıyor. Burada İskenderun Limanının fazla zarar görmediği bilgisinden hareket ediğini de dile getirdi. “Üretimin aksamasından kaynaklanan maliyet, GSYH’nın %0.5’i” Kozanoğlu, üretimin aksamasından kaynaklanan maliyetlerin ise, zararın 5 ilde yoğunlaştığı, buralarda ekonominin 4 çeyrekte normale döneceği, diğer 5 ilde ise bu sürenin 3 çeyrek olacağı varsayımından hareketle GSYH’nin %0.5’i tahmin edildiğini söyledi. Sanayi üretimindeki bir kısmın kaybın, kapasitenin başka fabrikalara kaydırılması ile, örneğin Kardemir’in, İskenderun Demir-Çelik’in açığını kapatmasıyla telafi edilebileceğini öngördü. Bu kalemde de 4.2 milyar dolarlık bir maliyet çıktığını vurguladı. “Yeniden imar maliyeti, bütçe açığını artıracak” İkincil etkiler olarak tanımlanan yeniden imar maliyetinin büyük ölçüde kamu bütçesinden karşılanacağı için bütçe açığını artıracağına değinen Kozanoğlu, Altyapının tamiri, yeni konutların yapımı ve üretimin normale dönüşüyle bu bütçe harcamalarının “mali çarpanlar” etkisiyle 2024’te zararların bir kısmını karşılayacağını öngördü. Kozanoğlu, en çok zarar gören 5 ilde vergi kayıplarının genel üzerindeki etkisinin sınırlı kalacağını belirterek yine de 15 milyar dolarlık bir bütçe açığı beklendiğine değindi. Bunun 5 milyar dolarının dış yardımlar ve Dünya Bankası gibi uluslararası mali kuruluşlar tarafından karşılanacağını öngördü. Kozanoğlu depremin toplam maliyetinin 50 milyar dolar civarında olabileceğini kötümser senaryo ile bu rakamın 70 milyar dolara dayanabileceğini belirtti. Bütçe açığını bu toplama katmadığını çünkü bunun diğer kalemlerce içerildiğini de hatırlattı. Kozanoğlu, “Bize sık sık şu soru soruluyor: Deprem GSYH’nin %1’i bir zarara yol açarsa bu 8,5 milyar dolara denk gelir. Halbuki siz 50 milyar dolar civarında bir zarardan söz ediyorsunuz bu nasıl bağdaşıyor? Çünkü 100 milyon dolar değerinde bir fabrika yıkılırsa bu miktar bir servet kaybı meydana gelir. Halbuki o fabrikanın yıllık katma değeri 10 milyon dolar ise GSYH’ye sırf bu yansır. Servet kaybı zamana yayılır.” diye konuştu. Bir de konunun göç boyutun
a değinen Kozanoğlu, “Göç edenlerin gittikleri yerlerde haliyle iş, konut, okul, hastane gibi talepleri olacak. Bu göç hareketinin iyi yönetilememesi halinde işgücü ve konut piyasasında ciddi etkiler yaratması, kiraları yukarı çekerken, emek piyasasında arz fazlası nedeniyle ücretleri olumsuz etkilemesi sorunu ortaya çıkabilir. ”diyerek sözlerini tamamladı.
0 notes
hatayhaber · 16 days ago
Text
90 Ev Yıkıldı, Hâlâ Çadırda Yaşıyorlar: Ardıçlı’nın TOKİ Çığlığı!
Hatay’ın Hassa ilçesine bağlı Ardıçlı Mahallesi, depremde 90’dan fazla binasını kaybetmesine rağmen ne TOKİ ne de köy evi projelerinden faydalanabilmiş durumda. Depremin yaralarını sarmak için önemli adımların atıldığı ülkede, Ardıçlı sakinleri hala temel konut ihtiyaçlarını karşılayacak bir projeden mahrum bırakıldı. TOKİ ve Köy Evi Projeleri Ardıçlı’ı Pas Geçti Hassa’nın 39 mahallesinden biri…
0 notes
Text
Tumblr media
Prof. Dr. Hayri Kozanoğlu Depremin Acı Faturasını Açıkladı Kahramanmaraş ve Elbistan depremlerinin acı faturası, ekonomiye etkileri yavaş yavaş belirmeye başladı. Altınbaş Üniversitesi Ekonomi Bölümü Öğretim Üyesi, deneyimli iktisatçı Prof. Dr. Hayri Kozanoğlu, deprem felaketinin insani boyutunun çok daha önemli olduğunu belirti. Bununla birlikte hayatta kalanların daha güvenli ve huzurlu bir yaşam sürebilmesi için maddi zararların bir bilançosunu çıkarmak ve yeniden imar planının maliyetini hesaplamak gerektiğinin de altını çizdi. Merkez Bankası’nın son anketine atıfta bulunarak, 21TL ortalama kur tahmini çerçevesinde 210 milyar TL’lik ek bir bütçe açığı beklendiğini belirtti. “2023 bütçe açığı hedefi 660 milyar TL idi. Böylelikle 900 milyar TL’yi zorlayan bir bütçe açığı gerçekleşebilir. Bunun için de ek bütçe gerekir.” dedi. “Politika faizinin %8.5’a düşmesi, iç finansmanı olumsuz etkiler”      Prof. Dr. Hayri Kozanoğlu’na göre, inşaat maliyetlerinin %30’u ithalata dayalı. BU, 9 milyar dolarlık ek bir cari açık ortaya çıkmasına neden olur. Merkez Bankası rezervlerini fazla zorlamaması için dış finansman gerekir. Kozanoğlu, bütçe açığının iç finansmanı için ise, “ düşürülmesi piyasanın borçlanma talebine olumlu yanıt verme olasılığını iyice düşürür. Kamu borçlanma kağıtlarına, BDDK düzenlemeleri nedeniyle mecburi alımda bulunan bankalar dışında ilgi gösteren olmaz.” değerlendirmesini yaptı. 6 Şubat depreminin baz senaryo çerçevesinde 50 milyar dolar gibi bir maliyeti çıkacağını tahmin eden Prof.Dr. Kozanoğlu, “Hesaplamaya bu 9 milyar dolar ek cari açığı katmıyoruz. Çünkü bu rakamın büyük kısmı zaten bütçe açığına yansıyor. Kötümser senaryoyla toplam faturanın 70 milyar dolara kadar yükselme olasılığı bulunuyor.” dedi.  “Deprem, konutları, işyerlerini, fiziki altyapıyı da yıkan büyük bir felaket” Prof. Dr. Hayri Kozanoğlu, depremlerin, Covid-19 gibi salgınlardan çok daha yıkıcı bir etkiye sebep olduğuna değinerek, “Pandemi öncesinde doğal felaketlerin 1995-2020 arasında 1.5 milyon kişiyi öldürdüğü, 90 milyon kişiyi evsiz bıraktığı, 3.7 trilyon dolar fiziki zarara yol açtığı hesaplanıyordu. 2004 Hint Okyanusu tsunamisi, 2008’de Kuzey Hint Okyanusu’nda patlak veren Nergis Siklonu ve 2010 Haiti depremi en büyük doğal felaketler olarak kayda geçti. Ne yazık ki 6 Şubat Türkiye-Suriye depreminin de 50 binin üzerinde can kaybı ile bu sıralamaya gireceği anlaşılıyor.” dedi.  “99 Marmara Depremine nazaran maddi fatura daha sınırlı kalacak” Prof. Dr.Hayri Kozanoğlu, ister istemez 2023 Pazarcık depremin 1999 Marmara depremiyle karşılaştırıldığını belirtti. Ekonomik açıdan bakınca 156 bin binanın, 507 bin konutun yıkıldığı 2023 depreminin binaların yeniden imarı açısından daha büyük bir zarara yol açtığına dikkat çekti. Buna karşın Marmara depreminin Türkiye’nin bir numaralı sanayi merkezinde meydana gelmesi, Tüpraş, Petkim gibi dev tesislerin üretime ara vermesi, başta Derince limanların zarar görmesi göz önüne alındığında 2023 depreminin maddi faturasının daha sınırlı kalacağını öngördü. “Marmara depreminden milli gelirin %34,7’sini, Pazarcık depreminde ise %9.8’ini üreten bir coğrafya etkilendi.” Prof. Dr. Kozanoğlu, şöyle bir karşılaştırma yaptı: “Etkilenen en geniş alanı göz önüne alırsak her iki deprem bölgesinde de 14 milyon kişi yaşıyordu. Buna karşın 1999 depreminde en büyük zararla karşılaşan Kocaeli, Sakarya ve Yalova’da 2 milyonluk, 2023 depreminde Kahramanmaraş, Gaziantep, Hatay, Malatya, Adıyaman’da 6.5 milyonluk bir nüfus vardı. Marmara depreminde milli gelirin %34,7’sini, Pazarcık depreminde %9.8’ini üreten bir coğrafya söz konusuydu. En fazla etkilenen iller itibarıyla da 1999’daki milli gelirin %6.3’üne karşı 2023’de %5.2’sine karşı gelen bir oran vardı. Sanayi üretimindeki paylar %13.1’e karşı %7.5; vergi tahsilatında da %16.4’e karşı, %3.2 idi.” dedi. “Büyümeyi %1 aşağı çekebilir” 1999 Marmara Depreminin yaşandığı yıl ekonominin %3.3 daraldığını da ha
tırlatan Kozanoğlu, ancak o dönemde Asya ve Rusya krizlerinin olumsuz etkileri de şiddetle hissedildiğini kaydetti. Bugün o denli kötü bir dünya konjonktürü olmadığına işaret eden Kozanoğlu, IMF’in en son yayımlanan Dünya Ekonomik Görünüm Raporu’nda Türkiye’nin 2023 büyümesini %3 öngördüğünü ifade etti. Kozanoğlu, “Bu çerçevede, depremin Avrupa Yeniden İmar ve Kalkınma Bankası’nın (EBRD) tahmini paralelinde büyümeyi %1 aşağı çekeceğini düşünebiliriz. Burada yeniden imar çabalarının kayıpların bir kısmını telafi edeceği düşünülüyor.” değerlendirmesini yaptı. “Maliyetler nasıl hesaplanıyor?” TÜRKONFED ve Morgan Stanley Raporlarına göre bir analiz yapan Kozanoğlu sözlerine şu şekilde devam etti. “Morgan Stanley hesaplamalarını 400 bin dairenin yıkılması gerektiği üzerinden yapmış. Çevre ve Şehircilik Bakanı ise bu sayıyı şimdilik 507 bin olarak veriyor. Çok sayıda daireye de girilemediğini ifade ediliyor. Eğer aynı hesaplamayı 600 bin konut üzerinden güncellersek; ortalama bir daire 100 m2 ve metre başına inşaat maliyeti 450 dolar kabul ediliyor. Bu da 27 milyar dolara denk geliyor. %25 altyapı maliyeti ilave edilirse fatura 33.375 milyar dolara ulaşıyor. Burada arsa maliyeti sıfır kabul ediliyor. Hasarlı konutların yıkılacakların %30’u kadar olduğu ve 1/3’ü maliyetle onarılacağı varsayılırsa, toplam gider 36 milyardolara ulaşıyor. Aynı hesaplamayı TÜRKONFED’in konut metrekaresi 700 dolar varsayımından yaparsak, maliyet 56 milyar dolara kadar çıkıyor.” dedi. Ağır hasarlı illerden Gaziantep’in (%3.6) ve Hatay’ın (%1.8) sanayi sektöründe Türkiye geneliyle oranlanınca göreceli fazla bir ağırlığı olduğunu iletti. Buralardaki organize sanayi bölgelerinde zararın çok yüksek olmadığı bildirildiğini kaydetti. Morgan Stanley konut dışı sermaye stokuna, GSYH’nin %0.3’ü ve otoyollar, barajlar ve havaalanları gibi altyapıya da aynı şekilde %0.3 ekleyince 5.6 milyar dolarlık bir maliyet daha çıkıyor. Burada İskenderun Limanının fazla zarar görmediği bilgisinden hareket ediğini de dile getirdi. “Üretimin aksamasından kaynaklanan maliyet, GSYH’nın %0.5’i” Kozanoğlu, üretimin aksamasından kaynaklanan maliyetlerin ise, zararın 5 ilde yoğunlaştığı, buralarda ekonominin 4 çeyrekte normale döneceği, diğer 5 ilde ise bu sürenin 3 çeyrek olacağı varsayımından hareketle GSYH’nin %0.5’i tahmin edildiğini söyledi. Sanayi üretimindeki bir kısmın kaybın, kapasitenin başka fabrikalara kaydırılması ile, örneğin Kardemir’in, İskenderun Demir-Çelik’in açığını kapatmasıyla telafi edilebileceğini öngördü. Bu kalemde de 4.2 milyar dolarlık bir maliyet çıktığını vurguladı. “Yeniden imar maliyeti, bütçe açığını artıracak” İkincil etkiler olarak tanımlanan yeniden imar maliyetinin büyük ölçüde kamu bütçesinden karşılanacağı için bütçe açığını artıracağına değinen Kozanoğlu, Altyapının tamiri, yeni konutların yapımı ve üretimin normale dönüşüyle bu bütçe harcamalarının “mali çarpanlar” etkisiyle 2024’te zararların bir kısmını karşılayacağını öngördü. Kozanoğlu, en çok zarar gören 5 ilde vergi kayıplarının genel üzerindeki etkisinin sınırlı kalacağını belirterek yine de 15 milyar dolarlık bir bütçe açığı beklendiğine değindi. Bunun 5 milyar dolarının dış yardımlar ve Dünya Bankası gibi uluslararası mali kuruluşlar tarafından karşılanacağını öngördü. Kozanoğlu depremin toplam maliyetinin 50 milyar dolar civarında olabileceğini kötümser senaryo ile bu rakamın 70 milyar dolara dayanabileceğini belirtti. Bütçe açığını bu toplama katmadığını çünkü bunun diğer kalemlerce içerildiğini de hatırlattı. Kozanoğlu, “Bize sık sık şu soru soruluyor: Deprem GSYH’nin %1’i bir zarara yol açarsa bu 8,5 milyar dolara denk gelir. Halbuki siz 50 milyar dolar civarında bir zarardan söz ediyorsunuz bu nasıl bağdaşıyor? Çünkü 100 milyon dolar değerinde bir fabrika yıkılırsa bu miktar bir servet kaybı meydana gelir. Halbuki o fabrikanın yıllık katma değeri 10 milyon dolar ise GSYH’ye sırf bu yansır. Servet kaybı zamana yayılır.” diye konuştu. Bir de konunun göç boyutun
a değinen Kozanoğlu, “Göç edenlerin gittikleri yerlerde haliyle iş, konut, okul, hastane gibi talepleri olacak. Bu göç hareketinin iyi yönetilememesi halinde işgücü ve konut piyasasında ciddi etkiler yaratması, kiraları yukarı çekerken, emek piyasasında arz fazlası nedeniyle ücretleri olumsuz etkilemesi sorunu ortaya çıkabilir. ”diyerek sözlerini tamamladı.
0 notes
Text
Tumblr media
Prof. Dr. Hayri Kozanoğlu Depremin Acı Faturasını Açıkladı Kahramanmaraş ve Elbistan depremlerinin acı faturası, ekonomiye etkileri yavaş yavaş belirmeye başladı. Altınbaş Üniversitesi Ekonomi Bölümü Öğretim Üyesi, deneyimli iktisatçı Prof. Dr. Hayri Kozanoğlu, deprem felaketinin insani boyutunun çok daha önemli olduğunu belirti. Bununla birlikte hayatta kalanların daha güvenli ve huzurlu bir yaşam sürebilmesi için maddi zararların bir bilançosunu çıkarmak ve yeniden imar planının maliyetini hesaplamak gerektiğinin de altını çizdi. Merkez Bankası’nın son anketine atıfta bulunarak, 21TL ortalama kur tahmini çer��evesinde 210 milyar TL’lik ek bir bütçe açığı beklendiğini belirtti. “2023 bütçe açığı hedefi 660 milyar TL idi. Böylelikle 900 milyar TL’yi zorlayan bir bütçe açığı gerçekleşebilir. Bunun için de ek bütçe gerekir.” dedi. “Politika faizinin %8.5’a düşmesi, iç finansmanı olumsuz etkiler”      Prof. Dr. Hayri Kozanoğlu’na göre, inşaat maliyetlerinin %30’u ithalata dayalı. BU, 9 milyar dolarlık ek bir cari açık ortaya çıkmasına neden olur. Merkez Bankası rezervlerini fazla zorlamaması için dış finansman gerekir. Kozanoğlu, bütçe açığının iç finansmanı için ise, “ düşürülmesi piyasanın borçlanma talebine olumlu yanıt verme olasılığını iyice düşürür. Kamu borçlanma kağıtlarına, BDDK düzenlemeleri nedeniyle mecburi alımda bulunan bankalar dışında ilgi gösteren olmaz.” değerlendirmesini yaptı. 6 Şubat depreminin baz senaryo çerçevesinde 50 milyar dolar gibi bir maliyeti çıkacağını tahmin eden Prof.Dr. Kozanoğlu, “Hesaplamaya bu 9 milyar dolar ek cari açığı katmıyoruz. Çünkü bu rakamın büyük kısmı zaten bütçe açığına yansıyor. Kötümser senaryoyla toplam faturanın 70 milyar dolara kadar yükselme olasılığı bulunuyor.” dedi.  “Deprem, konutları, işyerlerini, fiziki altyapıyı da yıkan büyük bir felaket” Prof. Dr. Hayri Kozanoğlu, depremlerin, Covid-19 gibi salgınlardan çok daha yıkıcı bir etkiye sebep olduğuna değinerek, “Pandemi öncesinde doğal felaketlerin 1995-2020 arasında 1.5 milyon kişiyi öldürdüğü, 90 milyon kişiyi evsiz bıraktığı, 3.7 trilyon dolar fiziki zarara yol açtığı hesaplanıyordu. 2004 Hint Okyanusu tsunamisi, 2008’de Kuzey Hint Okyanusu’nda patlak veren Nergis Siklonu ve 2010 Haiti depremi en büyük doğal felaketler olarak kayda geçti. Ne yazık ki 6 Şubat Türkiye-Suriye depreminin de 50 binin üzerinde can kaybı ile bu sıralamaya gireceği anlaşılıyor.” dedi.  “99 Marmara Depremine nazaran maddi fatura daha sınırlı kalacak” Prof. Dr.Hayri Kozanoğlu, ister istemez 2023 Pazarcık depremin 1999 Marmara depremiyle karşılaştırıldığını belirtti. Ekonomik açıdan bakınca 156 bin binanın, 507 bin konutun yıkıldığı 2023 depreminin binaların yeniden imarı açısından daha büyük bir zarara yol açtığına dikkat çekti. Buna karşın Marmara depreminin Türkiye’nin bir numaralı sanayi merkezinde meydana gelmesi, Tüpraş, Petkim gibi dev tesislerin üretime ara vermesi, başta Derince limanların zarar görmesi göz önüne alındığında 2023 depreminin maddi faturasının daha sınırlı kalacağını öngördü. “Marmara depreminden milli gelirin %34,7’sini, Pazarcık depreminde ise %9.8’ini üreten bir coğrafya etkilendi.” Prof. Dr. Kozanoğlu, şöyle bir karşılaştırma yaptı: “Etkilenen en geniş alanı göz önüne alırsak her iki deprem bölgesinde de 14 milyon kişi yaşıyordu. Buna karşın 1999 depreminde en büyük zararla karşılaşan Kocaeli, Sakarya ve Yalova’da 2 milyonluk, 2023 depreminde Kahramanmaraş, Gaziantep, Hatay, Malatya, Adıyaman’da 6.5 milyonluk bir nüfus vardı. Marmara depreminde milli gelirin %34,7’sini, Pazarcık depreminde %9.8’ini üreten bir coğrafya söz konusuydu. En fazla etkilenen iller itibarıyla da 1999’daki milli gelirin %6.3’üne karşı 2023’de %5.2’sine karşı gelen bir oran vardı. Sanayi üretimindeki paylar %13.1’e karşı %7.5; vergi tahsilatında da %16.4’e karşı, %3.2 idi.” dedi. “Büyümeyi %1 aşağı çekebilir” 1999 Marmara Depreminin yaşandığı yıl ekonominin %3.3 daraldığını da ha
tırlatan Kozanoğlu, ancak o dönemde Asya ve Rusya krizlerinin olumsuz etkileri de şiddetle hissedildiğini kaydetti. Bugün o denli kötü bir dünya konjonktürü olmadığına işaret eden Kozanoğlu, IMF’in en son yayımlanan Dünya Ekonomik Görünüm Raporu’nda Türkiye’nin 2023 büyümesini %3 öngördüğünü ifade etti. Kozanoğlu, “Bu çerçevede, depremin Avrupa Yeniden İmar ve Kalkınma Bankası’nın (EBRD) tahmini paralelinde büyümeyi %1 aşağı çekeceğini düşünebiliriz. Burada yeniden imar çabalarının kayıpların bir kısmını telafi edeceği düşünülüyor.” değerlendirmesini yaptı. “Maliyetler nasıl hesaplanıyor?” TÜRKONFED ve Morgan Stanley Raporlarına göre bir analiz yapan Kozanoğlu sözlerine şu şekilde devam etti. “Morgan Stanley hesaplamalarını 400 bin dairenin yıkılması gerektiği üzerinden yapmış. Çevre ve Şehircilik Bakanı ise bu sayıyı şimdilik 507 bin olarak veriyor. Çok sayıda daireye de girilemediğini ifade ediliyor. Eğer aynı hesaplamayı 600 bin konut üzerinden güncellersek; ortalama bir daire 100 m2 ve metre başına inşaat maliyeti 450 dolar kabul ediliyor. Bu da 27 milyar dolara denk geliyor. %25 altyapı maliyeti ilave edilirse fatura 33.375 milyar dolara ulaşıyor. Burada arsa maliyeti sıfır kabul ediliyor. Hasarlı konutların yıkılacakların %30’u kadar olduğu ve 1/3’ü maliyetle onarılacağı varsayılırsa, toplam gider 36 milyardolara ulaşıyor. Aynı hesaplamayı TÜRKONFED’in konut metrekaresi 700 dolar varsayımından yaparsak, maliyet 56 milyar dolara kadar çıkıyor.” dedi. Ağır hasarlı illerden Gaziantep’in (%3.6) ve Hatay’ın (%1.8) sanayi sektöründe Türkiye geneliyle oranlanınca göreceli fazla bir ağırlığı olduğunu iletti. Buralardaki organize sanayi bölgelerinde zararın çok yüksek olmadığı bildirildiğini kaydetti. Morgan Stanley konut dışı sermaye stokuna, GSYH’nin %0.3’ü ve otoyollar, barajlar ve havaalanları gibi altyapıya da aynı şekilde %0.3 ekleyince 5.6 milyar dolarlık bir maliyet daha çıkıyor. Burada İskenderun Limanının fazla zarar görmediği bilgisinden hareket ediğini de dile getirdi. “Üretimin aksamasından kaynaklanan maliyet, GSYH’nın %0.5’i” Kozanoğlu, üretimin aksamasından kaynaklanan maliyetlerin ise, zararın 5 ilde yoğunlaştığı, buralarda ekonominin 4 çeyrekte normale döneceği, diğer 5 ilde ise bu sürenin 3 çeyrek olacağı varsayımından hareketle GSYH’nin %0.5’i tahmin edildiğini söyledi. Sanayi üretimindeki bir kısmın kaybın, kapasitenin başka fabrikalara kaydırılması ile, örneğin Kardemir’in, İskenderun Demir-Çelik’in açığını kapatmasıyla telafi edilebileceğini öngördü. Bu kalemde de 4.2 milyar dolarlık bir maliyet çıktığını vurguladı. “Yeniden imar maliyeti, bütçe açığını artıracak” İkincil etkiler olarak tanımlanan yeniden imar maliyetinin büyük ölçüde kamu bütçesinden karşılanacağı için bütçe açığını artıracağına değinen Kozanoğlu, Altyapının tamiri, yeni konutların yapımı ve üretimin normale dönüşüyle bu bütçe harcamalarının “mali çarpanlar” etkisiyle 2024’te zararların bir kısmını karşılayacağını öngördü. Kozanoğlu, en çok zarar gören 5 ilde vergi kayıplarının genel üzerindeki etkisinin sınırlı kalacağını belirterek yine de 15 milyar dolarlık bir bütçe açığı beklendiğine değindi. Bunun 5 milyar dolarının dış yardımlar ve Dünya Bankası gibi uluslararası mali kuruluşlar tarafından karşılanacağını öngördü. Kozanoğlu depremin toplam maliyetinin 50 milyar dolar civarında olabileceğini kötümser senaryo ile bu rakamın 70 milyar dolara dayanabileceğini belirtti. Bütçe açığını bu toplama katmadığını çünkü bunun diğer kalemlerce içerildiğini de hatırlattı. Kozanoğlu, “Bize sık sık şu soru soruluyor: Deprem GSYH’nin %1’i bir zarara yol açarsa bu 8,5 milyar dolara denk gelir. Halbuki siz 50 milyar dolar civarında bir zarardan söz ediyorsunuz bu nasıl bağdaşıyor? Çünkü 100 milyon dolar değerinde bir fabrika yıkılırsa bu miktar bir servet kaybı meydana gelir. Halbuki o fabrikanın yıllık katma değeri 10 milyon dolar ise GSYH’ye sırf bu yansır. Servet kaybı zamana yayılır.” diye konuştu. Bir de konunun göç boyutun
a değinen Kozanoğlu, “Göç edenlerin gittikleri yerlerde haliyle iş, konut, okul, hastane gibi talepleri olacak. Bu göç hareketinin iyi yönetilememesi halinde işgücü ve konut piyasasında ciddi etkiler yaratması, kiraları yukarı çekerken, emek piyasasında arz fazlası nedeniyle ücretleri olumsuz etkilemesi sorunu ortaya çıkabilir. ”diyerek sözlerini tamamladı.
0 notes
egitim-ve-is-hayati · 2 years ago
Text
Tumblr media
Prof. Dr. Hayri Kozanoğlu Depremin Acı Faturasını Açıkladı Kahramanmaraş ve Elbistan depremlerinin acı faturası, ekonomiye etkileri yavaş yavaş belirmeye başladı. Altınbaş Üniversitesi Ekonomi Bölümü Öğretim Üyesi, deneyimli iktisatçı Prof. Dr. Hayri Kozanoğlu, deprem felaketinin insani boyutunun çok daha önemli olduğunu belirti. Bununla birlikte hayatta kalanların daha güvenli ve huzurlu bir yaşam sürebilmesi için maddi zararların bir bilançosunu çıkarmak ve yeniden imar planının maliyetini hesaplamak gerektiğinin de altını çizdi. Merkez Bankası’nın son anketine atıfta bulunarak, 21TL ortalama kur tahmini çerçevesinde 210 milyar TL’lik ek bir bütçe açığı beklendiğini belirtti. “2023 bütçe açığı hedefi 660 milyar TL idi. Böylelikle 900 milyar TL’yi zorlayan bir bütçe açığı gerçekleşebilir. Bunun için de ek bütçe gerekir.” dedi. “Politika faizinin %8.5’a düşmesi, iç finansmanı olumsuz etkiler”      Prof. Dr. Hayri Kozanoğlu’na göre, inşaat maliyetlerinin %30’u ithalata dayalı. BU, 9 milyar dolarlık ek bir cari açık ortaya çıkmasına neden olur. Merkez Bankası rezervlerini fazla zorlamaması için dış finansman gerekir. Kozanoğlu, bütçe açığının iç finansmanı için ise, “ düşürülmesi piyasanın borçlanma talebine olumlu yanıt verme olasılığını iyice düşürür. Kamu borçlanma kağıtlarına, BDDK düzenlemeleri nedeniyle mecburi alımda bulunan bankalar dışında ilgi gösteren olmaz.” değerlendirmesini yaptı. 6 Şubat depreminin baz senaryo çerçevesinde 50 milyar dolar gibi bir maliyeti çıkacağını tahmin eden Prof.Dr. Kozanoğlu, “Hesaplamaya bu 9 milyar dolar ek cari açığı katmıyoruz. Çünkü bu rakamın büyük kısmı zaten bütçe açığına yansıyor. Kötümser senaryoyla toplam faturanın 70 milyar dolara kadar yükselme olasılığı bulunuyor.” dedi.  “Deprem, konutları, işyerlerini, fiziki altyapıyı da yıkan büyük bir felaket” Prof. Dr. Hayri Kozanoğlu, depremlerin, Covid-19 gibi salgınlardan çok daha yıkıcı bir etkiye sebep olduğuna değinerek, “Pandemi öncesinde doğal felaketlerin 1995-2020 arasında 1.5 milyon kişiyi öldürdüğü, 90 milyon kişiyi evsiz bıraktığı, 3.7 trilyon dolar fiziki zarara yol açtığı hesaplanıyordu. 2004 Hint Okyanusu tsunamisi, 2008’de Kuzey Hint Okyanusu’nda patlak veren Nergis Siklonu ve 2010 Haiti depremi en büyük doğal felaketler olarak kayda geçti. Ne yazık ki 6 Şubat Türkiye-Suriye depreminin de 50 binin üzerinde can kaybı ile bu sıralamaya gireceği anlaşılıyor.” dedi.  “99 Marmara Depremine nazaran maddi fatura daha sınırlı kalacak” Prof. Dr.Hayri Kozanoğlu, ister istemez 2023 Pazarcık depremin 1999 Marmara depremiyle karşılaştırıldığını belirtti. Ekonomik açıdan bakınca 156 bin binanın, 507 bin konutun yıkıldığı 2023 depreminin binaların yeniden imarı açısından daha büyük bir zarara yol açtığına dikkat çekti. Buna karşın Marmara depreminin Türkiye’nin bir numaralı sanayi merkezinde meydana gelmesi, Tüpraş, Petkim gibi dev tesislerin üretime ara vermesi, başta Derince limanların zarar görmesi göz önüne alındığında 2023 depreminin maddi faturasının daha sınırlı kalacağını öngördü. “Marmara depreminden milli gelirin %34,7’sini, Pazarcık depreminde ise %9.8’ini üreten bir coğrafya etkilendi.” Prof. Dr. Kozanoğlu, şöyle bir karşılaştırma yaptı: “Etkilenen en geniş alanı göz önüne alırsak her iki deprem bölgesinde de 14 milyon kişi yaşıyordu. Buna karşın 1999 depreminde en büyük zararla karşılaşan Kocaeli, Sakarya ve Yalova’da 2 milyonluk, 2023 depreminde Kahramanmaraş, Gaziantep, Hatay, Malatya, Adıyaman’da 6.5 milyonluk bir nüfus vardı. Marmara depreminde milli gelirin %34,7’sini, Pazarcık depreminde %9.8’ini üreten bir coğrafya söz konusuydu. En fazla etkilenen iller itibarıyla da 1999’daki milli gelirin %6.3’üne karşı 2023’de %5.2’sine karşı gelen bir oran vardı. Sanayi üretimindeki paylar %13.1’e karşı %7.5; vergi tahsilatında da %16.4’e karşı, %3.2 idi.” dedi. “Büyümeyi %1 aşağı çekebilir” 1999 Marmara Depreminin yaşandığı yıl ekonominin %3.3 daraldığını da ha
tırlatan Kozanoğlu, ancak o dönemde Asya ve Rusya krizlerinin olumsuz etkileri de şiddetle hissedildiğini kaydetti. Bugün o denli kötü bir dünya konjonktürü olmadığına işaret eden Kozanoğlu, IMF’in en son yayımlanan Dünya Ekonomik Görünüm Raporu’nda Türkiye’nin 2023 büyümesini %3 öngördüğünü ifade etti. Kozanoğlu, “Bu çerçevede, depremin Avrupa Yeniden İmar ve Kalkınma Bankası’nın (EBRD) tahmini paralelinde büyümeyi %1 aşağı çekeceğini düşünebiliriz. Burada yeniden imar çabalarının kayıpların bir kısmını telafi edeceği düşünülüyor.” değerlendirmesini yaptı. “Maliyetler nasıl hesaplanıyor?” TÜRKONFED ve Morgan Stanley Raporlarına göre bir analiz yapan Kozanoğlu sözlerine şu şekilde devam etti. “Morgan Stanley hesaplamalarını 400 bin dairenin yıkılması gerektiği üzerinden yapmış. Çevre ve Şehircilik Bakanı ise bu sayıyı şimdilik 507 bin olarak veriyor. Çok sayıda daireye de girilemediğini ifade ediliyor. Eğer aynı hesaplamayı 600 bin konut üzerinden güncellersek; ortalama bir daire 100 m2 ve metre başına inşaat maliyeti 450 dolar kabul ediliyor. Bu da 27 milyar dolara denk geliyor. %25 altyapı maliyeti ilave edilirse fatura 33.375 milyar dolara ulaşıyor. Burada arsa maliyeti sıfır kabul ediliyor. Hasarlı konutların yıkılacakların %30’u kadar olduğu ve 1/3’ü maliyetle onarılacağı varsayılırsa, toplam gider 36 milyardolara ulaşıyor. Aynı hesaplamayı TÜRKONFED’in konut metrekaresi 700 dolar varsayımından yaparsak, maliyet 56 milyar dolara kadar çıkıyor.” dedi. Ağır hasarlı illerden Gaziantep’in (%3.6) ve Hatay’ın (%1.8) sanayi sektöründe Türkiye geneliyle oranlanınca göreceli fazla bir ağırlığı olduğunu iletti. Buralardaki organize sanayi bölgelerinde zararın çok yüksek olmadığı bildirildiğini kaydetti. Morgan Stanley konut dışı sermaye stokuna, GSYH’nin %0.3’ü ve otoyollar, barajlar ve havaalanları gibi altyapıya da aynı şekilde %0.3 ekleyince 5.6 milyar dolarlık bir maliyet daha çıkıyor. Burada İskenderun Limanının fazla zarar görmediği bilgisinden hareket ediğini de dile getirdi. “Üretimin aksamasından kaynaklanan maliyet, GSYH’nın %0.5’i” Kozanoğlu, üretimin aksamasından kaynaklanan maliyetlerin ise, zararın 5 ilde yoğunlaştığı, buralarda ekonominin 4 çeyrekte normale döneceği, diğer 5 ilde ise bu sürenin 3 çeyrek olacağı varsayımından hareketle GSYH’nin %0.5’i tahmin edildiğini söyledi. Sanayi üretimindeki bir kısmın kaybın, kapasitenin başka fabrikalara kaydırılması ile, örneğin Kardemir’in, İskenderun Demir-Çelik’in açığını kapatmasıyla telafi edilebileceğini öngördü. Bu kalemde de 4.2 milyar dolarlık bir maliyet çıktığını vurguladı. “Yeniden imar maliyeti, bütçe açığını artıracak” İkincil etkiler olarak tanımlanan yeniden imar maliyetinin büyük ölçüde kamu bütçesinden karşılanacağı için bütçe açığını artıracağına değinen Kozanoğlu, Altyapının tamiri, yeni konutların yapımı ve üretimin normale dönüşüyle bu bütçe harcamalarının “mali çarpanlar” etkisiyle 2024’te zararların bir kısmını karşılayacağını öngördü. Kozanoğlu, en çok zarar gören 5 ilde vergi kayıplarının genel üzerindeki etkisinin sınırlı kalacağını belirterek yine de 15 milyar dolarlık bir bütçe açığı beklendiğine değindi. Bunun 5 milyar dolarının dış yardımlar ve Dünya Bankası gibi uluslararası mali kuruluşlar tarafından karşılanacağını öngördü. Kozanoğlu depremin toplam maliyetinin 50 milyar dolar civarında olabileceğini kötümser senaryo ile bu rakamın 70 milyar dolara dayanabileceğini belirtti. Bütçe açığını bu toplama katmadığını çünkü bunun diğer kalemlerce içerildiğini de hatırlattı. Kozanoğlu, “Bize sık sık şu soru soruluyor: Deprem GSYH’nin %1’i bir zarara yol açarsa bu 8,5 milyar dolara denk gelir. Halbuki siz 50 milyar dolar civarında bir zarardan söz ediyorsunuz bu nasıl bağdaşıyor? Çünkü 100 milyon dolar değerinde bir fabrika yıkılırsa bu miktar bir servet kaybı meydana gelir. Halbuki o fabrikanın yıllık katma değeri 10 milyon dolar ise GSYH’ye sırf bu yansır. Servet kaybı zamana yayılır.” diye konuştu. Bir de konunun göç boyutun
a değinen Kozanoğlu, “Göç edenlerin gittikleri yerlerde haliyle iş, konut, okul, hastane gibi talepleri olacak. Bu göç hareketinin iyi yönetilememesi halinde işgücü ve konut piyasasında ciddi etkiler yaratması, kiraları yukarı çekerken, emek piyasasında arz fazlası nedeniyle ücretleri olumsuz etkilemesi sorunu ortaya çıkabilir. ”diyerek sözlerini tamamladı.
0 notes
mansetmalatya · 2 years ago
Text
Haluk Levent'ten Konteyner Müjdesi
Tumblr media
AHBAP Derneği Kurucusu Haluk Levent, sosyal medya hesabı üzerinden yaptığı paylaşımla deprem bölgesi için hayata geçirecekleri projeleri duyurdu. "Adıyaman, Hatay, Kahramanmaraş, Malatya ve Gaziantep’te 2+1 çelik konstrüksiyon ev inşaatlarına başlıyoruz. Devlet bize arsayı veriyor. 3 ayrı firma ile inşaata başlıyoruz" diyen Levent, "Devlet bize arsayı veriyor. 3 ayrı firma ile inşaata başlıyoruz" diyerek projenin ayrıntılarına yer verdi
Tumblr media
Müzisyen ve AHBAP Derneği'nin kurucusu Haluk Levent, Twitter üzerinden yaptığı açıklamalarda projeyle ilgili şu maddeleri sıraladı: "Evler 83 Metrekare ve 2 Katlı Olacak" "Bağışlar geldiğinden bu yana deprem bölgesi için 1 milyar TL nin üstünde kullanım yaptık. Kalan paranın çok büyük bir bölümünü ise deprem konutları için harcamaya karar verdik. Depreme tam dayanıklı çelik konstrüksiyon evler. 2 katlı olacak şekilde. 83 metre kare. 1) Bağışlar geldiğinden bu yana deprem bölgesi için 1 milyar TL nin üstünde kullanım yaptık. Kalan paranın çok büyük bir bölümünü ise deprem konutları için harcamaya karar verdik. Depreme tam dayanıklı çelik konstrüksiyon evler. 2 katlı olacak şekilde. 83 metre kare. pic.twitter.com/MxXTbHRsTg — Haluk Levent (@haluklevent) April 4, 2023 "Arsayı Devlet Veriyor" Ailede engelli çocuğu olan ve evi yıkılan vatandaşlarımıza ev yapıp ücretsiz vereceğiz. İlk etapta 1150 ev. Adıyaman, Hatay, Kahramanmaraş, Malatya ve Gaziantep’te 2+1 çelik konstrüksiyon ev inşaatlarına başlıyoruz. Devlet bize arsayı veriyor. 3 ayrı firma ile inşaata başlıyoruz. 2)Ailede engelli çocuğu olan ve evi yıkılan vatandaşlarımıza ev yapıp ücretsiz vereceğiz. İlk etapta 1150 ev. Adıyaman,Hatay,K.Maraş,Malatya ve G.Antep’te 2+1 çelik konstrüksiyon ev inşaatlarına başlıyoruz. Devlet bize arsayı veriyor🙏 3 ayrı firma ile inşaata başlıyoruz. pic.twitter.com/b1Nr5DIkCJ — Haluk Levent (@haluklevent) April 4, 2023 "6 Ay İçinde Teslim Edilecek" "Evleri 6 ay’da teslim edeceğiz. Bu konuda Afad’tan ve bölge valiliklerinden altyapı desteği de alacağız. Bu proje depremde evi yıkılmış, engelli kalmış vatandaşlarımızın yanı sıra otizm, serebral palsi, Down sendromlu, Sma gibi engelli çocukların içinde bulunduğu aileler için." 3) Evleri 6 ay’da teslim edeceğiz. Bu konuda Afad’tan ve bölge valiliklerinden altyapı desteği de alacağız🙏 Bu proje depremde evi yıkılmış,engelli kalmış vatandaşlarımızın yanı sıra otizm,serebral palsi,Down sendromlu,Sma gibi engelli çocukların içinde bulunduğu aileler için.💚 pic.twitter.com/IAdfn6POLA — Haluk Levent (@haluklevent) April 4, 2023 Read the full article
0 notes