#hangi besinler yasaklı
Explore tagged Tumblr posts
itsbelinceltme-blog · 7 years ago
Text
Kilo Kontrolünde Hangi Besinler Yasaklı, Hangileri Masum…
New Post has been published on http://www.belinceltme.com/kilo-kontrolunde-hangi-besinler-yasakli-hangileri-masum/
Kilo Kontrolünde Hangi Besinler Yasaklı, Hangileri Masum…
Yemek ve içmek insan hayatının vazgeçilmezleridir. Her ne kadar yemek ve içmek yaşam için gerekli ise de insanoğlu çoğu zaman bunu bir zevk haline getirir. İhtiyaç için yemektense zevk için yemeye başlar. Durum böyle olunca da kilo almak kaçınılmaz olur. Sonrasında ise ne yesek de zayıflasak ya da hangi yiyecekler günah keçisi diye düşünmeye başlar. Obezite ve metabolizma hastalıkları uzmanı Dr.Ayça Kaya, kilo vermeye çalışırken , diyete zarar verebilecek yasaklı yiyeceklere ve daha uzun süre tok tutan masum besinlere dikkat çekiyor.
Eğer kilo probleminiz varsa, yediğiniz yiyeceklerin niteliğine dikkat ederseniz bu konuda daha kolay yol alırsınız.
• Glisemik indeksi yüksek olan yiyeceklerin farkında olun. Glisemik indeks, besinin içindeki şekerin yüksekliğini ve hızlı kana karışmasını ifade eder. Bu türdeki besinleri seçtiğinizde kan şekeriniz hızlı yükselir ve hızlı düşer. Bu durumda daha çabuk acıkırsınız ve daha çok yersiniz. Mesela bu açıdan baktığımızda pirinç yasaklıdır, bulgur masumdur; beyaz ekmek yasaklıdır, esmer ekmek masumdur; muz yasaklıdır, kivi masumdur; karpuz yasaklıdır, kiraz masumdur; üzüm yasaklıdır, erik masumdur; beyaz makarna yasaklıdır, kepekli makarna masumdur; mısır-patates yasaklıdır, kurubaklagiller masumdur.
• Yağlara karşı dikkatli olun. Dünya üzerindeki en yüksek kalorili yiyecek yağlardır. Yağlar üzerine konuldukları yiyeceklerin kalorisini çok yükseltirler. Gizli yağı yüksek yiyecekler çevremizi sarmış bir deniz şeklinde ve çoğumuz farkında olmadan bu yiyeceklerden çok tüketiyoruz. Bu açıdan baktığımızda pastane simidi yasaklıdır, sokak simidi masumdur; kıymadan yapılan kebaplar adana-urfa-köfte-döner yasaklıdır, pirzola-bonfile-biftek-çöp şiş-kuşbaşı masumdur; cipsler yasaklıdır, leblebi masumdur, hazır dondurmalar yasaklıdır, pastane dondurması masumdur; kremalı çorbalar yasaklıdır, sade çorbalar masumdur; şerbetli tatlılar yasaklıdır, sütlü tatlılar masumdur.
• Tuzlu yiyecekleri daha az tüketmeye çalışın. Günümüzde bir insan günlük tuz ihtiyacının yaklaşık 4 katını tüketiyor. Fazla tuz tansiyon yüksekliği, kemik erimesi ve vücutta su tutarak ödeme neden oluyor. Turşular-salamuralar yasaklıdır, taze sebze meyve masumdur; cipsler-krakerler yasaklıdır, patlamış tuzsuz mısır masumdur; salam-sosis-sucuk gibi şarküteriler yasaklıdır, füme etler göreceli olarak daha masumdur.
• Protein ve kalsiyum oranı yüksek olan yiyecekler ise kilo kontrolünde tam manası ile bir mucizedir. Süt, yoğurt, ayran, kefir yıldız olması gereken yiyeceklerdir. Özellikle yaz aylarında cacık, yoğurtlu semiz otu, yoğurtlu közlenmiş sebzeler, taze meyve ile yapılan katkısız yoğurtlar ve sütlü kahve açlığa cevap vermede öncelikli seçilmesi gereken yiyeceklerdir.
0 notes
Text
Kilo Kontrolünde Hangi Besinler Yasaklı, Hangileri Masum…
Yemek ve içmek insan hayatının vazgeçilmezleridir. Her ne kadar yemek ve içmek yaşam için gerekli ise de insanoğlu çoğu zaman bunu bir zevk haline getirir. İhtiyaç için yemektense zevk için yemeye başlar. Durum böyle olunca da kilo almak kaçınılmaz olur. Sonrasında ise ne yesek de zayıflasak ya da hangi yiyecekler günah keçisi diye düşünmeye başlar. Obezite ve metabolizma hastalıkları uzmanı Dr.Ayça Kaya, kilo vermeye çalışırken , diyete zarar verebilecek yasaklı yiyeceklere ve daha uzun süre tok tutan masum besinlere dikkat çekiyor.
Eğer kilo probleminiz varsa, yediğiniz yiyeceklerin niteliğine dikkat ederseniz bu konuda daha kolay yol alırsınız.
• Glisemik indeksi yüksek olan yiyeceklerin farkında olun. Glisemik indeks, besinin içindeki şekerin yüksekliğini ve hızlı kana karışmasını ifade eder. Bu türdeki besinleri seçtiğinizde kan şekeriniz hızlı yükselir ve hızlı düşer. Bu durumda daha çabuk acıkırsınız ve daha çok yersiniz. Mesela bu açıdan baktığımızda pirinç yasaklıdır, bulgur masumdur; beyaz ekmek yasaklıdır, esmer ekmek masumdur; muz yasaklıdır, kivi masumdur; karpuz yasaklıdır, kiraz masumdur; üzüm yasaklıdır, erik masumdur; beyaz makarna yasaklıdır, kepekli makarna masumdur; mısır-patates yasaklıdır, kurubaklagiller masumdur.
• Yağlara karşı dikkatli olun. Dünya üzerindeki en yüksek kalorili yiyecek yağlardır. Yağlar üzerine konuldukları yiyeceklerin kalorisini çok yükseltirler. Gizli yağı yüksek yiyecekler çevremizi sarmış bir deniz şeklinde ve çoğumuz farkında olmadan bu yiyeceklerden çok tüketiyoruz. Bu açıdan baktığımızda pastane simidi yasaklıdır, sokak simidi masumdur; kıymadan yapılan kebaplar adana-urfa-köfte-döner yasaklıdır, pirzola-bonfile-biftek-çöp şiş-kuşbaşı masumdur; cipsler yasaklıdır, leblebi masumdur, hazır dondurmalar yasaklıdır, pastane dondurması masumdur; kremalı çorbalar yasaklıdır, sade çorbalar masumdur; şerbetli tatlılar yasaklıdır, sütlü tatlılar masumdur.
• Tuzlu yiyecekleri daha az tüketmeye çalışın. Günümüzde bir insan günlük tuz ihtiyacının yaklaşık 4 katını tüketiyor. Fazla tuz tansiyon yüksekliği, kemik erimesi ve vücutta su tutarak ödeme neden oluyor. Turşular-salamuralar yasaklıdır, taze sebze meyve masumdur; cipsler-krakerler yasaklıdır, patlamış tuzsuz mısır masumdur; salam-sosis-sucuk gibi şarküteriler yasaklıdır, füme etler göreceli olarak daha masumdur.
• Protein ve kalsiyum oranı yüksek olan yiyecekler ise kilo kontrolünde tam manası ile bir mucizedir. Süt, yoğurt, ayran, kefir yıldız olması gereken yiyeceklerdir. Özellikle yaz aylarında cacık, yoğurtlu semiz otu, yoğurtlu közlenmiş sebzeler, taze meyve ile yapılan katkısız yoğurtlar ve sütlü kahve açlığa cevap vermede öncelikli seçilmesi gereken yiyeceklerdir.
Kilo Kontrolünde Hangi Besinler Yasaklı, Hangileri Masum…
0 notes
fenrees · 4 years ago
Text
Kafein Nedir?
Kafein, çay ve kahve, kakao içeriğinde yer alan ve aslen hayvanların merkezi sinir sisteminde bulunana uyarıcı maddedir. Kafein sadece hayvanlarda değil, belirli bitkilerde de bulunur. Kafein, Metilzantin adı verilen madde sınıfına aittir. Uyarıcı etkileri olan, ergojenik destek olarak adlandırılan Kafein, M.Ö 850’de Mısırda tüketilmeye başlanmıştır. Enerji içeceklerine sonradan ilave edilerek kullanılır.
Kafein’in Görevi Nedir?
Kafein’in işlevi, yorgunluk ve uyuma hissini azaltmaktır. Beyinde yer alan nöronlar uyanıklık süresince çalışırlar. Bu süre içinde ise adenozin adını alan reseptörlere bağlı bir madde oluşarak, adenozin seviyesi vücut tarafından devamlı takip edilir. Uyku uyunmamaışsa veya uzun süre çalışılmışsa adenozin seviyesi artar ve yorgunluk ortaya çıkar. Dışarıdan içecekler ile alınana kafein ise kontrol ile aynı görevi görerek, 6 saatlik adenozin yerine geçerek, yorgunluk hissini ortadan kaldırır.
Kafein Faydaları Nelerdir?
Kafein yararları şu şekilde sıralanır:
Dinlenme ihtiyacını daha az hissederek çalışmayı sağlar.
İdeal ölçüde tüketim ile Alzheimer hastalığını önlemede etkilidir.
Odaklanmayı yüksek düzeye çıkarır.
İdeal oranda tüketimde spor ardından yaşanan bitkinlik hissinin önüne geçer.
Ezberleme işlemlerinin daha kolay yapılmasına yardımcı olur.
Reaksiyon hızını yükseltme etkisi ile refleks gerektiren tenis gibi sporların daha başarılı yapılmasına ve tepkilerin daha hızlı verilmesine olanak sağlar.
Kas ağrılarını düşürür.
Metabolizma hızını yükselterek, yağ yakma kapasitesini artırır.
Nabzı ve kan basıncını artırarak, böbreklerde daha fazla kan süzülmesini ve vücuttan su atımının daha hızlı yapılmasını sağlar.
Şişkinliği gidermeye yardımcı olur.
Beyinde yer alan belirli damarları olumlu etki ile daraltarak, migren tedavinse yardımcı olup, baş ağrısını dindirir.
Akciğer sağlığını destekler ve bronşit riskini azaltır.
İdeal tüketim seviyesinde felç olma risklerini % ¼ oranında düşürmektedir.
Deri hastalıklarının iyileşme sürecine katkıda bulunur.
İnsanlar neden ot yemiyor? Merak edilen bilgiye yazımızdan bakabilirsiniz.
Kafein Etkisini Ne Kadar Süre Gösterir?
Kafein’in etki süresi, 4 ila 6 saat arasındadır. Akşam saatlerinde 22:00’da vücuda alınana kafein kişinin saat 3:00’a kadar kendini dinç hissetmesini sağlar. Belirli bir süre uykuya dalınmış ve ardından kalkılmış etkisi uyandırır. Uykuya eşdeğer olmayan kafein belirli ölçülerde tüketilmelidir.
Diğer yandan, fizyolojisi gereği, karaciğer üzerinde katelize olur. Kafein, 20 dakikalık süre içinde % 90 oranında temizlenir. Sindirim sistemi ile hızlı bir şekilde absorbe olarak, yüksek plazma konsantrasyon seviyesine 40 dakika içinde ulaşır. Plazmalarda serbest yağ asidi seviyesini yükseltir. Bu kapsamda kolaylıkla merkezi sinir sistemine etki eder.
Kafein, Lipohilitik niteliği yani yağı seven yapısı ile kolaylıkla bütün vücuda ulaşır. Kan ve beyin bariyerlerinden plasentaya geçiş yapar. Yağ oksidanları üzerinde etkilerini göstererek, iskelet kaslarına ve merkezi sinir sistemine doğrudan etki uygular. Vücutta yer alan lipofiz bez sayını artırır.
Kafein Hamileler İçin Zararlı Mı?
Kafeinin gebeler için zararı, 500 mg üzeri tüketimde ortaya çıkar. Çalışma sisteminde plasentaya ulaşabilmesi ve bebeği etkilemesine bağlı yüksek tüketimi önerilmez. Yüksek oranda kafein tüketen anne adayları, İkinci trimester düşüklerine neden olma riski taşırlar. Bu durum 500 mg’den fazla kafein tüketimi yapan anne adaylarında gözlemlenir.
Kafeinin ideal oran üzerinde tüketimi anne karnında yer alan bebeğinde kalp atışlarını hızlandırır. Emzirme döneminde yüksek tüketimi aynı şekilde bebeği etkiler. Dolaşım ve sinir sistemi üzerinde uyguladığı davranış değişikleri bebekler üzerinde de görülür. Bebeğin doğum ardından unutkanlık ve gelişim bozukluğu gibi problemleri yaşaması için aşırı kafein tüketiminden kaçınılması gerekir.
Kafein Zararları Nelerdir?
Kafein’in zararı hakkında detaylar şu şekilde sıralanır:
Yüksek tüketimde uykusuzluğa bağlı sinir artışı,
Yüksek tüketimde mide bulantısı,
Vücutta ısının artışı,
Nabız atışı yükselmesine bağlı ellerde titreme
Vücudun ihtiyaç duyduğundan çok daha fazla kafein tüketimi yapılması bu gibi problemlere neden olur.
Sağlıklı gıda tüketmek gerçekten faydalı mı? Merak ediyorsanız yazımızı inceleyebilirsiniz.
Ne Kadar Kafein Tüketilmeli?
İdeal kafein tüketme ölçüsü, kişinin ağırlığının her kilogramı için günlük 6 miligramdır. Bu değer kişinin kilosuna bağlı olarak değişir. 80 kilo olan bir birey, bir gün içinde 480 miligram kafein tüketerek, kafein’in faydalarından yararlanır. 350 miligram kafein ise günlük enerji miktarını tam anlamı ile karşılar. Normal bir porsiyon kahvenin içinde 150 miligram kafein bulunur. Bu kapsamda günde 3 bardak tüketim yapılır.
Kafein Toleransı Ne Anlama Gelir?
Kafein toleransı, kafeinin aşırı tüketimi ardından önceki etkileri alamama ve etkileri fark edememe durumudur. Yüksek miktarda kafein tüketmeyen bir birey günün ilk kafeinini aldığında, çarpıcı ve ayıltıcı bir his duyar. Enerji ve odaklanmayı yüksek düzeye ulaştırır.
Yüksek miktarda kafein tüketen bireyler ise kafeini fazla miktarda tüketmedikleri sürece aynı etkileri alamazlar. Hiç tüketim yapmadıkları günlerde ise kendilerini oldukça yorgun hissederler. Bu toleransı yenmek için ise 9 gün boyunca günde sadece 1 bardak kahve tüketimi yapılıp, diğer kafeinli içecek seçeneklerini çaya çevirmek gerekir. 9 günlük az kafein tüketimi ardından eski etkiler alınmaya devam edilir.
Kafein Çocuklara Zararlı Mı?
Kafein’in çocuklara zararı ideal tüketim oranı olan 2.5 mg’de bulunmaz. Çocuklar üzerinde özel bir etkisi bulunmayan bu madde, sadece yüksek tüketim koşullarında zarar gösterir. Miktarı abartılmadan tüketildiği sürece, çocuklara yönelik her hangi bir zarar vermez.
Kullanım standartında ise 12 yaş altı çocuklara bir günde 2.5 mg’den fazla verilmesi önerilmez.
Kafein Bağımlılık Yapıyor Mu?
Kafeinin bağımlılık yapması mümkün değildir. Kafeinin yüksek miktarda tüketilmesi halinde yaşattığı etki kafein toleransıdır. Bağımlılık, alkol ve uyuşturucu gibi zararlı alışkanlıkların yarattığı ve hayati tehlikeye sürükleyen kavramdır. Kafein tüketiminde yaşanan tolerans etkisi ile 10 günlük periyotta tüketimin azaltılması ile giderilir.
Kafein Hafızayı Güçlendirir Mi?
Kafein’in hafızayı kuvvetlendirmesi mümkündür. Bu işlem bir deney kapsamında kanıtlanmıştır. Psikoloji ve Beyin Bilimleri doktoru Michael Yassa, kafein tüketme alışkanlığı bulunmayan 160 kişin,n katılımı ile bir deney gerçekleştirmiştir. Bu kapsamda, katılımcılara belirli objelerin resimleri, belirli sürede gösterilmiştir. Resimlerin ise akılda tutulması talep edilir.
İkinci adımda deneklere 200 miligramlık kafein tabletleri verilmiş ve yeni resimler gösterilmiştir. Deney sonunda resimlere ilişkin akılda kalan bilgiler sorulduğunda ikinci aşamada kafein alımı ardından verilen doğru cevap oranının çok daha yüksek olduğu tespit edilmiştir.
Kafein Doping Sınıfına Giren Bir Madde Mi?
Kafeinin doping sayılması hakkında verilen kararda sadece tüketim oranına sınırlandırma getirilmiştir. Dünya Dopingle Mücadele Ajansı tarafından 2018’de yayıma alınan ‘’ Yasaklı Madde’’ listesinde izleme programı içinde bulunan kafein için Olimpiyatlar kapsamında sınırlı miktarda tüketilmesi kararı alınmıştır. Bu karar kapsamında tam anlamı ile doping maddesi sayılmayan kafein’in Olimpiyat katılımları çerçevesinde belirtilen miktarın üzerinde tüketimi halinde doping tespiti yapılır.
Besinler İçindeki Kafein Miktarları Nedir?
Besinlerdeki kafein ölçüleri şu şekilde sıralanır:
1 porsiyonluk filtre kahvede 150 miligram,
Her biri 1 porsiyon olmak üzer espressoda 100 mg,
Türk kahvesinde 60 mg,
Hazır tekli kahvede 50 mg,
Fincan yeşil çayda 20 miligram,
1 kutu kolada 45,
Sütlü çikolatanın 100 gramında 20,
Bitter çikolatanın 100 gramında 60 miligram,
Bu ölçü değerleri kadar farklı besin ve içeceklerde kafein yer alır.
Türkiye’nin sokak lezzetleri ne kadar hijyenik ve güvenli? Merak edilen bilgiler yazımızdadır.
Kafein Nasıl Çalışıyor?
Kafeinin çalışması, merkezi sinir sistemini ve sinapsları doğrudan etkileme işlemi ile gerçekleşir. Bu kapsamda kişinin uyanık kalması sağlanır. Kafein çalışması, yorgunluk bitkinliğe sebep olan ve sinir boşluklarında biriken asetilkolin ve adenozinin parçalanmasını sağlayarak uyanık kalma faaliyetini ortaya çıkarır.
Kafein Bir Uyuşturucu Mu?
Kafeinin uyuşturucu olması hakkında detaylar şöyledir:
Kafein tüm dünya genelinde kullanımı sınırlandırılmamış olan psikoaktif maddedir.
Diğer bir ifade ile uyarıcı gücü bulunmasına rağmen, sağlığa yararlı etkileri bulunması ve kimyayı etkileyerek zindelik vermesi sebebi ile kullanımı serbesttir.
Bu uyarıcı madde, en çok tüketilen doğal çay ve kahve çeşitlerinin tümünde bulunur.
Kafein Alerjisi Nedir?
Kafeine alerji, mide ağrısı, kalp atışında hızlanma ve ellerde titreme gibi olumsuz etkileri kafein tüketimi ardından yaşayan insanlarda bulunan problemdir. Her hangi bir sebebe veya kafeinin zararlarına bağlı olmadan kişinin vücudunun tamamen kafeine karşı duyarlı olması sonunda ortaya çıkar.
Kafein Alerjisi Belirtileri Neler?
Kafein alerjisi semptomları şu şekilde sıralanır:
Kahve tüketiminde sık hapşurma,
Boğazların ve ağzın şişmeye başlaması,
Baş dönmesi,
Egzama oluşumu,
Nefeste darlık,
Hiperaktivitenin artması,
Düşünceleri kahve tüketimine rağmen toparlayamama,
Bu gibi belirtiler kafeine karşı alerjiye sahip olunduğunu gösterir.
Kafein’in Farmakolojik Özellikleri Neler?
Kafein’in farmakolojik nitelikleri şu şekilde sıralanır:
Merkezi sinir sisteminde psikotropik etki uyandırma,
Solunum sistemini uyarma,
Enerjiyi yükseltme,
Diüretik etki diğer bir ifade ile idrarı söktürme,
Kafein bu farmokolojik özelliklere sahiptir.
Kafein İle Benzer Yanları Olan Maddeler Neler?
Kafeinle benzeyen maddeler şu şekilde sıralanır:
Guaranin: Kafeinin yakın akrabası olan bu madde, sinir sistemi üzerinde etkili, Guarana bitkisinde bolca bulunan içeriktir.
Tannin: Kafeinle yakın özellikleri taşıyan, sinir sistemi üzerinde etkili çay içinde yer alan ikinci maddedir. Vücutta su tutumunu düşüren ve su kaybını yükselten doğal içeriktir.
Kafein’i Spor Faaliyetlerine Etkileri Neler?
Kafeinin spor eylemlerine etkileri şu şekilde sıralanır:
Spor performansını yükseltir.
Tarihte sporda daha dirençli bir yapıya ulaşmak amacıyla kullanılmıştır.
Spor performansını yükseltici etkisi, 1970 yılında David Costill tarafından keşfedilmiştir.
Deney kapsamında ağırlık kaldıran bireylerin daha raht çalıştıkları fakat küçük yan etkilere maruz kaldıkları kanıtlanmıştır.
Yan etkileri kuvvetli olmayan kafein kullanımı ile ergojeniklik beraberinde gelen güç artışı gözlemlenir.
Performansa pozitif etki ise kafein tüketimi ardından, kortizol hormonlarının salgılaması ve kandaki adrenalin miktarının artması ile edilir.
Olimpiyatlara katılımda kafein kullanımına bu kapsamda sınırlandırma getirilmiştir.
Kafein’in Kullanım Yaygınlığı Nasıl?
Kafein’in kullanımdaki yaygınlığı hakkında bilgiler şu şekilde sıralanır:
Büyük oranda çay, kahve ve çikolata içinde kullanılır.
En yaygın şekilde tüketilen farmakolojik maddedir.
En fazla oranlar % 75 değerinde kahve formunda tüketilir.
Yüksek değerler kapsamında Amerika Birleşik Devletleri her yıl tükettiği kahve miktarının % 30’luk kesimini ithal eder.
Amerika’da kişi başına günlük 228 mg kafesin tüketimi yapılır.
İskandinav ülkelerinde ise kişi başı 400 mg kafein bir günde tüketilir.
Kafeini en çok tüketenler ise vardiya çalışanları, askeri personel, sporcular, yorgunlukla savaşması gereken çalışan kategorilerdir.
Kullanım yaygınlığı çerçevesinde bir günde 400 mg’ye kadar kafein tüketimi olumsuz etkilere sebep olmaz.
Düdüklü tencere tehlikeli mi? Hakkında detaylara yazımızdan ulaşabilirsiniz.
The post Kafein Nedir? appeared first on Zovovo - En İyi Bilgi Sitesi.
Kaynak: https://www.zovovo.com/kafein-nedir/
0 notes
ketomanlife · 5 years ago
Text
AIP diyeti nedir, faydaları nelerdir?
Otoimmün hastalıklara sahip olanlar için belirtilerin yönetilmesi ve tekrar iyi hissetmek oldukça zorlu bir iş olabiliyor. Tedavi süresince bağışıklık sistemi baskılayan ilaçlar, cerrahi müdahaleler ve uzun vadeli yaşam tarzı değişimleri mecburi hale geliyor. Ancak bütün bunlara rağmen yorgunluk, eklem ağrıları, zihinde bulanıklık gibi pek çok yan etki varlığını sürdürmeye devam ediyor ve AIP diyetini uygulayanlar bu belirtilerden kurtulabildiklerini belirtiyorlar. Takip edilmesi oldukça zorlu olan bu diyet, çok sınırlayıcı bir düzene sahip ancak otoimmün hastalıklara sahip olanların hayat kalitelerinin artmasını sağlayabiliyor
AIP Diyeti Nedir?
Otoimmün hastalıklar, bağışıklık sisteminin vücuttaki sağlıklı hücrelere saldırmalarına sebep oluyorlar ve romatoid artrit, lupus, çölyak hastalığı gibi hastalıklar en yaygın otoimmün hastalıklar arasında yer alıyorlar.
Otoimmün hastalıklar ince bağırsakların dokusuna zarar verebiliyor, bağırsak geçirgenliğini arttırabiliyorlar ve bu da sızdıran bağırsak sendromu olarak tanımlanıyor. Bunun sonucunda gıdalar ve atık maddeler kan akışına geçerek inflamasyona sebep oluyorlar.
Belli başlı gıdaların bu bağırsak geçirgenliğini arttırdığını gösteren çalışmalar mevcut. Gluten bunlardan bir tanesi ve buğdayda, arpada ve çavdarda bulunan bir protein olduğu için onu sıklıkla tüketiyoruz.
AIP diyeti yani otoimmün protokol diyeti ise bağırsaklarda inflamasyonlara sebep olan gıdaları ortadan kaldırıyor ve böylece bağırsakların iyileşmesine katkıda bulunuyor. Bu da otoimmün hastalıkları olanlarda belirtilerin azalmasını sağlıyor.
AIP diyeti taş devri diyeti ile oldukça benzerlikler gösteriyor ancak ondan çok daha kısıtlı bir diyet. İlk haftalarda diyeti çok sıkı bir şekilde takip etmeniz gerekli ve daha sonra teker teker diğer gıdaları beslenmenize ekleyerek yan etkiler yaratıp yaratmadıklarını gözlemlemelisiniz.
AIP Gerekli mi ve İşe Yarıyor mu?
Otoimmün hastalıklara sahip olanlarda besinler belirtilerin şiddetini ciddi oranda etkileyebiliyorlar. 2017 yılında yapılan bir ankette, romatoid artrit
Sahibi olan bireylerin %24’ünde belli gıdaların belirtileri üzerinde iyi veya kötü yönde etkileri olduğu tespit edilmiştir.
Ancak AIP diyeti herkes için gerekli olmayabilir de. Bazıları için stresi azaltmak ve yeterince uyumak belirtilerin azalmasını sağlayarak diyete ihtiyaç bırakmayabiliyor.
Ancak yediğiniz gıdalardan etkilendiğini düşündüğünüz bir otoimmün hastalığınız varsa, AIP diyeti semptomların kontrol altına alınmasına yardımcı olacaktır ve hangi gıdaların bunları tetiklediğini tespit
Bu diyet sadece inflamasyon kaynağı gıdaları beslenmenizden çıkartmıyor, aynı zamanda yüksek besin değerli gıdaları ekliyor ve omega-3 yağ asitleri gibi inflamasyon karşıtı gıdaları beslenmenize katıyor.
AIP Diyeti ve Taş Devri Diyeti Arasındaki Farklar
AIP diyeti taş devri diyeti ile benzerlikler gösteriyor ve bu nedenle AIP diyeti zaman zaman otoimmün taş devri diyeti olarak da tanımlanıyor. Ancak iki diyet arasında bilinmesi gereken farklar da mevcut.
Bunlardan birincisi, taş devri diyetinde tüm baklagiller, süt ürünleri, soya ve tahıllar beslenmeden çıkarılıyorlar ve et, balık, kuruyemişler ve sebzeler üzerine odaklanılıyor.
Otoimmün diyet ise bunu bir adım öteye taşıyor ve kuruyemişleri, çekirdekleri, yumurtayı ve bazı sebzeleri de yasaklar arasına ekliyor. Ayrıca iki diyetin hedefleri de çok farklı. Taş devri diyeti sağlığı iyileştirmek, kilo vermek ve performansın arttırmak için kullanılırken, AIP diyeti ise belirtileri azalmak ve inflamasyonları bastırmak için kullanılıyor.
AIP Diyetinin Faydaları
AIP diyeti bir iyileşme diyeti ve bağırsağın toparlanmasını, inflamasyonların azalmasını, böylece belirtilerin ortadan kalkmasını hedefliyor. Otoimmün hastalıklara sahip olanlar için bu dünyalarının tamamen değişmesi anlamına gelebiliyor.
Araştırmalar beslenme düzeninin bağırsak bakterileri üzerinde ciddi etkilerinin olduğunu gösteriyorlar ve bu de otoimmün hastalıkları olanlar için semptomların şiddetinin değişmesine yardımcı olabilmektedir
AIP diyeti aynı zamanda vücudunuzu tanımanıza da imkan tanıyor ve belirtileri tetikleyen gıdaları tespit etmenize yardımcı oluyor. Takip etmesi zor olsa da hangi gıdaları beslenmenizden çıkarmanız gerektiğini tespit edebilmeniz önemli bir uygulama.
Bu diyette besinler bakımından zengin, işlenmemiş ve anti-inflamatuvar gıdalar tercih ediliyorlar.
AIP Diyetinin Yan Etkileri
Sınırlandırmaların listesine baktığınızda, hemen ne kadar zorlu bir diyet olduğunu anlayacaksınız. Yiyebileceğiniz sebze ve baharatlara kadar her konuda bir kuralı olan bu diyeti takip etmek çok kolay değil.
AIP’e uygun besinleri bulmak zorlu ve vakit tüketen bir uygulama olabilir. Zira elinizde bir liste olsa bile marketlerde tüm koşulları karşılayan gıdaları bulmak tüm etiketleri okumanızı gerektirmektedir.
Ayrıca beslenme bunun sadece bir parçası. Pek çok otoimmün hastalık yaşam tarzı değişimlerinin yanında medikal ilgi de gerektirir. Egzersizler, düzenli uyku, güneş maruziyetinin kontrol edilmesi gibi pek çok faktör de önem taşır. Bu nedenle AIP diyetinin tek başına bir kurtarıcı olduğunu düşünmemek gerekmektedir.
AIP Diyeti İçin Kaçınılacak Gıdalar
Bu diyeti takip edebilmek için a��ağıdaki gıdaları beslenmenizden çıkartmanız gerekiyor:
• Tahıllar
• Baklagiller
• İşlenmiş gıdalar
• Tohum yağları, sebze yağları ve kanola yağı
• Süt ürünleri
• Rafine şekerler
• Yumurta
• Kuruyemiş ve çekirdekler
• Kahve
• Çikolata
• Kuru meyveler
• Sakız
• Patlıcan, patates, domates, biber gibi sebzeler
• Stevia gibi alternatif tatlandırıcılar
• Alkol
Bu noktada ne yiyebileceğinizi merak ediyor olabilirsiniz. Her ne kadar kaçınılacak gıdalar listesi biraz uzun olsa da, izin verilen hala çok sayıda gıda mevcut. Bu gıdalar ise şu şekildeler:
• Sebzeler
• Kırmızı et, beyaz et ve deniz ürünleri
• Hindistan cevizi ürünleri
• Turşu gibi süt ürünü olmayan fermente gıdalar
• Bal veya akçaağaç şurubu, sınırlı miktarda
• Bitkiler
• Organik jelatin
• Kemik suyu
• Taze ve tohumsuz bitkiler
• Yeşil çay, Sirke
Önerilen meyveler ise değişiklik gösteriyorlar. Bazı kaynaklarda günde iki dilim taze meyveye izin verirken, bazı kaynaklarda ise meyvenin tamamen beslenmeden çıkarılması gerektiği belirtiliyor.
Diyeti bir kaç hafta boyunca sıkı bir şekilde takip etmeniz, sonra da teker teker yasaklı gıdaları beslenmenize katmanız gerekli. 5 gün boyunca denedikten sonra bir yan etki görmezseniz bir sonraki yasaklı gıdayı beslenmenize ekleyebilirsiniz.
Kimler AIP Diyetini Yapmalı?
Eğer otoimmün hastalığınız varsa ve bir kaç yan etki dışında genel olarak iyileştiyseniz, AIP diyeti bu son belirtilerin ortadan kaldırılmasına yardımcı olabilir. Bu diyet temel anlamıyla iyileştiğinizde
işe yarayacaktır çünkü son kalan belirtileri hastalığın kendisinden ayırmanıza yardımcı olacaktır. Lakin çok sınırlayıcı bir diyet olması nedeniyle her otoimmün hastalığa sahip olanın takip etmesi gerektiğini de düşünmeyin.
Örneğin bazı bireylerin tahıllar ile arası iyi olmayabilir ancak yasaklı diğer gıdalarla hiç bir sorunu olmayabilir. Bu durumda tümüyle AIP diyetini takip etmek yerine sadece tahıl ve tahıl ürünlerini beslenmeden çıkartmanız yeterli olacaktır.
Beslenmenin yanında stresin, uyku düzeninin, sporun ve hormon düzeylerinin de belirtileriniz üzerinde etkili olduğunu unutmamalısınız.
0 notes
bizbakimliyiz-blog · 6 years ago
Text
Raw Food yada Çiğ Beslenme Nedir ?
Tumblr media
Raw food yada Çiğ beslenme nedir? Doğanın bizlere sunduğu besinleri, sebze ve meyveleri, en saf haliyle tüketmeye dayalı bir beslenme biçimidir.
Raw Food yada Çiğ Beslenme Nedir ?
Çevremizde yavaş yavaş vegan, vejeteryan gibi tabirlerden sonra bu tabiri duymaya başladık. Aslında yüzyıllar öncesinden beri ateşin yoğun kullanılamadığı, buzdolaplarının olmadığı dönemlerde doğal olarak kullanılan bir yöntemdir. Bu beslenme şeklinde besinler hiç işlem ve ısı görmeden, ham halleriyle tüketiliyor.  Böylelikle içindeki her şey canlı olarak vücudumuza giriyor. Bu beslenme biçiminde kurallar biraz sert ve biraz alışılmışın dışındadır. Uymanız gereken birkaç temel adım var. Her şey çiğ olarak, pişirilmeden tüketiliyor. Besinler ya çiğ olarak, ya kurutularak ya da 45 derecenin altındaki ısılarda bırakılarak yeniliyor. Ortalama olarak 45-47 derecenin üzerinde sebze, meyve ve diğer besinlerin içindeki yararlı çoğu bakteri, enzim, vitamin öldüğü için bu şekilde bir yol izleniyor. Hangi Sebze ve Meyveler Tüketilebilir? Neler tüketildiği konusuna bakacak olursak; her türlü sebze, meyve yenebiliyor aslında. Bakliyatlar Mercimek, börülce gibi bakliyatlar yeşillendirilip, daha sonra bir güzel salatalara, çiğ yemeklere ekleyerek yiyebiliyorsunuz. Yağlı tohumlar, kuru yemişler vazgeçilmezler arasında. Rafine şekere, çiğ besleniyorsanız "elveda" demek durumundasınız. inek sütü, koyun sütü gibi hayvansal sütler pastörize edilerek tüketilmesi gereken ürünler oldukları için bunlardan uzak durmanız gerekiyor. Onların yerine Hindistan cevizi sütü gibi bitkisel sütler kullanılıyor.
Tumblr media
Çiğ Beslenmede Neler Tüketilmiyor? Süt ürünleri de aynı nedenle tüketilmiyor. Peynir, tereyağı, yoğurt yasaklı listesinde. Bunların yerine veganların göz bebeği olan tofu, yağ olarak yine bitkisel yağlar tüketiliyor. Alkol ve kafein yasaklılar listesinin en üst sırasında. Un da kullanılmıyor. Bu nedenle ekmek ve tüm hamur işleri yasak. Alternatifleri; badem unu, keten tohumu unları Konu ete geldiğinde üç farklı grupla karşılaşıyoruz. Hiç et yemeyenler, eti marine ederek çiğ olarak yiyenler ve sadece balık eti yiyenler. Hiç et yemeyen grup, tüm hayvansal ürünlerden uzak duruyor. Diğer grup, eti bir süre tuz, limon ve zeytin yağından hazırlanan bir karışımın içinde marine edip, o şekilde yiyor. Son grup ise, somon gibi yağlı balıklar başta olmak üzere, ton balığı gibi balıkları tercih ediyor. Ayrıldıkları bir diğer nokta ise arılardan elde edilen ürünler. Bir kesim arılardan elde edilen bal, polen gibi ürünleri tüketirken, bir kesim kesinlikle bunlardan uzak duruyor.
Raw Food, Çiğ Beslenme Faydaları
Journal of Nutrition da yayımlanan bir çalışmaya göre bu tip beslenmenin kalp hastalıkları, şeker, total kolesterol ve trigliseriti düşürdüğü saptanmış. Çiğ Beslenme Mutfağı Hangi  Teknikler ile Hazırlanıyor? Tahılların, bakliyatların filizlendirilmesi Meyve ve sebzelerin suyunun sıkılması, kurutulması sonrası  birbirleriyle karıştırılarak yemeğe hazırlanıyor. Çiğ Beslenme Yan Etkileri Çocuklar  ve hamile ve emziren kadınlar, anemisi olanlar, osteoporoz riski içinde olanlar (Washington Üniversitesi'nde yapılan bir çalışmaya göre bu tarz beslenen kişilerde kemik kütlesinin azaldığı, standart Amerikan tipi beslenen kisilerle benzerlik gösterdiği açıklanmış.) Genellikle mide bulantısı, baş ağrısı görülebiliyor. Bu etkiler bir kaç gün sürüyor Çiğ beslenme beslenme şekliyle beslenenlerin kalsiyum, demir, B12 (The Journal of Nutrition dergisinde yapılan bir çalışmada bu şekilde beslenenlerde homosistein yükselmesi ve B12 azalması) protein ve kalori eksikliği oluşmakta ve bunların dışarıdan alınması gerekli. Homosisteinden kısaca bahsedecek olursak vücudumuzda bulunan bir aminoasit, protein yapısına katılıyor. Yüksekliğinde kalp hastalıkları, beyin hastalıkları, Parkinson, sinir hastalıkları, demans görülüyor ve tekrarlayan düşüklerin de sebebi olarak biliniyor. HOMOSİSTEİN YÜKSEKLİK SEBEBİ genetik olarak enzim eksikliği folik asit B6 ve B12 yetersizliği fazla alkol sigara, fazla kahve böbrek yetmezliği tiroid yetmezliği şeker lupus (bir tür romatizmal hastalık) kan yağları kolesterol HOMOSİSTEİN TEDAVİSİ Günlük olarak Img folik asit 400mcg B12,10mg B6 (pridoksin) kullanımı homosisteini azaltır. Kalp ameliyat geçirmiş kişilerde bu hastalığın tekrar etmesini önler. Beslenme de homosisteinin önlenmesinde çok önemli. Öncelikle glisemik indeks kontrolü yapılmalı, kan şekerinin 95 in altında olması gerekli kan kolesterolü LDL ve triglisetirin 130o un altında olmasina özen gösterilmeli Tiroid hormonuna bakılmalı ve TSH 3 den büyükse hipotiroidi şüphesi üzerinde durulmalı. Homosisteine iyi gelen önemli bir besin zeytin. Zeytin ve zeytin yağının homosisteini düşürdüğü biliniyor. Haftada 2 kere balık tüketimi, Omega3 takviyesi oldukça önemli. Raw Food Diet, Çiğ Beslenmeye Başlamadan Önce Bir diğer tartışma konusu da yıllar boyunca insanların atık pişmiş yiyeceklere göre vücudunun değişiklik göstermesi. Dişlerinin sivriliğinin azalması, boyunun kısalması, midesinin küçülmesi, sindirim sistemi enzimlerinin değişmesi gibi. Sonuç olarak çiğ beslenmeye karar verme aşamasındaysanız vücudunuzu buna hazır hale getirmeniz için dışarıdan bu beslenmede vücudunuzda eksik kalabilecek vitamin, mineral, protein gibi temel ihtiyaçlarınızı almanız tavsiye ederiz. Read the full article
0 notes
cepavantaj · 7 years ago
Text
Cips, Çikolata ve Cola’ya Çocuk Programlarında Reklam Yasağı
RTÜK tarafından alınan karar neticesinde Sağlık Bakanlığı tarafından belirlenen Kırmızı Listede yer alan ürünlerin reklamlarının Çocuk Programlarında gösterilmesine yasak getirildi.
Turuncu listede yer alan ürünler için ise 24 aylık bir geçiş süreci öngörülmüş durumda. Geçiş sürecinden sonra ise bakanlık tarafından belirlenen şeker ve tuz oranlarına göre reklam yasağı veya reklam onayı alabilecekler.
Yeşil Kategoride yer alan ürünler ise şu aşamada herhangi bir denetim sürecine tabi tutulmadan direkt olarak reklam yayını yapabilecekler.
Yine düzenleme kapsamında 18 yaşının altında yer alan tüm programların Çocuk Programı olarak değerlendirilmesine de karar verildi.
  Yasaklar Nasıl ve Hangi Programlarda Uygulanacak?
Kırmızı Kategoride yer alan ürünlerin reklamları Çocuk Programlarının başında, içerisinde veya sonunda yayınlanamayacak. Normal yayın kuşaklarında ise yayınlanmasında bir sorun yok.
İçeriği haber, spor, film, dizi, sağlık veya genel içerik olan herhangi bir programdan sonra eğer bir çocuk programı başlayacaksa veyahut bir çocuk programından sonra genel bir program başlayacaksa bu iki program arasında da bu reklamlara yer verilemeyecek.
Tematik yayın yapan ve çocuklara yönelik çizgi film ve benzeri içerikler yayınlayan kanallarda ise kanalın tüm yayınları çocuklara hitap ettiği için bu ürünlerin hiçbiri için reklam yayınlanamayacak.
Resmi Gazetede yayına alınan yönetmelik değişikliğinde ayrıca Çocuk Programının yaş aralığı da genişletildi. Bu kapsamda 18 yaşından küçük olan tüm izleyici kitlesi Çocuk İzleyici olarak ele alınacak ve bu yaş kitlelerine hazırlanan tüm yayınlarda bu yasaklar uygulanacak.
    Program İçindeki Reklamlarda Uyarıları Yer Alacak
Çocuklara yönelik yapılacak programların içinde yayınlanan reklamlara bir alt band eklenmesine de karar verildi.
Bu kapsamda program içinde yapılacak reklamlarda ekranın alt kısmında izleyiciler tarafından rahatça okunabilecek bir akar bant olacak. Bu band üzerinden de düzenli ve dengeli beslenmeyi teşvik eden ifadelere yer veren Sağlık Bakanlığı uyarıları da gösterilecek.
İlgili uyarılar RTÜK tarafından kendi sitesi üzerinden yayınlanacak ve TV kanallarının bu uyarıları göstermesi istenecek.
    Hangi Gıdalar Hangi Kategoride Yer Alıyor?
Sağlık Bakanlığı tarafından hangi kategoride hangi gıdalar var bakalım dilerseniz.
Kırmızı Kategori (Yasaklı Ürünler)
Çikolata ve Şeker,
Gofret,
Enerji Barları,
Tatlı Soslar ve Tatlılar,
Kekler,
Tatlı Bisküviler,
Meyveli Paylar,
Çikolata Kaplı Bisküviler,
Kek Karışımları,
Cipsler,
Gevrek Çerezler,
Meyve Suları,
Enerji İçecekleri,
Şekerli ya da Tatlandırıcılı Tüm İçecekler
Yenilebilir Buzlar
  Turuncu Kategori (İnceleme Sonrası Karar Verilecek Ürünler))
Bu kategoride yer alan ürünlere ise Sağlık Bakanlığı tarafından onay verilmesi durumunda çocuk programları içerisinde reklam yayını yapmalarına izin verilecek.
Turuncu kategoride yer alan ürünlerin denetlenmesi için bakanlık ve RTÜK tarafından 2 yıllık bir geçiş süreci öngörülmüş durumda.
Onay süresinde ürünlerin içinde bulunan Şeker ve Tuz gibi belirli maddelerin ürün içindeki oranına bakılacak ve bu oranların sağlığa olumsuz bir etkisi olmadığına karar verildiğinde reklam onayı verilecek.
Turuncu kategoride yer alan ürünleri ise şu şekilde sıralayabiliriz.
Kraker gibi Tuzlu ve Baharatlı Atıştırmalıklar,
İçerisinde Çikolata, Şeker, Tatlandırıcı, Aroma içeren Sütlü İçecekler,
Kahvaltılık Gevrekler,
İçerisinde Çikolata, Şeker, Tatlandırıcı, Aroma içeren Yoğurt,
Ekşi Süt, Kefir ve Krema gibi Besinler,
Peynir ve Pizza gibi Tüketime Hazır ve Kolay Hazırlanan Gıdalar ve Kompozit Yemekler,
Tereyağı,
Diğer Katı ve Sıvı Yağlar,
Ekmek ve Ekmek Ürünleri,
Taze ya da Kurutulmuş Makarna,
Pirinç ve Tahıllar,
İşlem Görmüş Et,
Tavuk ve Balık gibi Ürünler ile İşlem Görmüş Meyve ve Sebzeler,
Soslar, Dip Soslar ve Salata Sosları
  Yeşil Kategori (Reklam İzni Olan Ürünler)
Yeşil kategoride yer alan ürünlerin ise reklamında herhangi bir sakınca olmadığına karar verilmiş durumda.
Bu ürünleri ise şu şekilde sıralayabiliriz.
Yumurtalar,
Meyve ve Sebzeleri
Kuru Baklagilleri
Nişastalı Sebzeler,
Kökler ve Yumrular,
Şeker, Tatlandırıcı ve Aroma İçermeyen Sade Sütler
Şeker, Tatlandırıcı ve Aroma İçermeyen Sade Yoğurtlar
    Resmi Gazetede Yayınlanan İlgili Metin
MADDE 1 – 2/11/2011 tarihli ve 28103 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Yayın Hizmeti Usul ve Esasları Hakkında Yönetmeliğin 4 üncü maddesinin birinci fıkrasına aşağıdaki bentler eklenmiştir.
Çocuk: Henüz on sekiz yaşını doldurmamış kişiyi,
Çocuk Programı: Çocuklara yönelik hazırlanmış, çocukların zevklerini ve öğrenim alışkanlıklarını oluşturan ve bunlara uygun program türünü,”
MADDE 2 – Aynı Yönetmeliğin 9 uncu maddesinin yedinci fıkrasının (b) ve (c) bentleri aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“b) Diğer programlarla birlikte veya bu programların içinde yapılması durumunda, ekranın alt kısmında izleyiciler tarafından rahatça okunabilir,  akar bant şeklinde yayınlanacak ve içerisinde düzenli ve dengeli beslenmeyi teşvik eden ifadelere yer veren Sağlık Bakanlığı tarafından hazırlanan yazılı uyarılarla birlikte yapılır. Bu uyarılar Üst Kurulun internet sitesinde yayınlanır.
c) Genel beslenme diyetlerinde aşırı tüketimi tavsiye edilmeyen yiyecek ve içeceklerin tespitinde, Sağlık Bakanlığı tarafından hazırlanan liste esas alınır. Bu liste Üst Kurulun internet sitesinde yayınlanır.”
MADDE 3 – Aynı Yönetmeliğe aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.
“Geçiş hükmü
GEÇİCİ MADDE 1 – (1) Bu Yönetmeliğin 9 uncu maddesinin yedinci fıkrasına göre yapılacak denetimlere, genel beslenme diyetlerinde aşırı tüketimi tavsiye edilmeyen yiyecek ve içeceklerin tespitinde esas alınacak Sağlık Bakanlığı listesinde kırmızı kategoride (Reklamına İzin Verilmeyecek Gıda ve İçecek Listesi) yer alan yiyecek ve içeceklerin ticari iletişimi için bu maddenin yürürlük tarihinden itibaren; turuncu kategoride yer alan (Reklamına Belirtilen Kriterlere Uyması Halinde İzin Verilecek Gıda ve İçecek Listesi) yiyecek ve içeceklerin ticari iletişimi için ise bu maddenin yürürlük tarihinden itibaren iki yıl sonra başlanır.”
MADDE 4 – Bu Yönetmelik yayımı tarihinden itibaren 15 gün sonra yürürlüğe girer.
MADDE 5 – Bu Yönetmelik hükümlerini Radyo ve Televizyon Üst Kurulu yürütür.
Teknoloji ve Mobil Yaşam Rehberi Cips, Çikolata ve Cola’ya Çocuk Programlarında Reklam Yasağı
0 notes
hastacu-blog · 7 years ago
Text
Dukan Diyeti Nasıl Uygulanır?
Dukan Diyeti Nasıl Uygulanır?
Dukan diyeti, sadece yüksek miktarda protein tüketebileceğiniz fakat bunun yanı sıra karbonhidrat ve yağları düşük miktarda tutmanız gereken bir diyet çeşididir. Bu diyet Fransız bir beslenme uzmanı olan Pierre Dukan tarafından yazılmış ve kısa bir sürede kilo vermek isteyen herkesin baş tacı olmuştur.
Dukan diyeti birçok uzman tarafından sağlıklı bulunmuyor olsa da kısa sürede, kalıcı kilolar vermemizi sağlayan bir diyet olduğunu söyleyen uzmanlar da mevcut.
Atak evresi
Bu evrede tüketilecek besinler; yulaf kepeği, yumurta, yağsız süt ve peynir, yağsız dana veya sığır eti, tavuk ve hindi eti, sığır ve dana ciğeri, yağsız yoğurt, az yağlı süt ve süt ürünleri
Bu evre Dukan diyetindeki ilk aşamadır ve metabolizmanın şaşırtılması amaçlanmaktadır. Atak evresi yaklaşık olarak iki ila yedi gün arası sürmektedir. Yüksek proteinli ürünler tüketilerek hızlı bir başlangıç yapmak hedeflenir. Bu aşamada sadece seçili ürünler tüketilebilir. Bu aşamada vücuttaki fazla su atılır ve metabolizmanın hızını koruyabilmesi için bir sonraki aşamaya geçiş yapılır.
Seyir evresi
Seyir evresi iki aşamadan oluşmaktadır. İlk aşamada yapılacak diyet protein ağırlıklı, ikinci aşamada yapılacak diyet ise sebze diyetidir. Bu aşamada vermek istediğiniz kilo süresince devam edeceksiniz çünkü 1 kilo verebilmek için 1 hafta diyet yapmanız gerekir. Bu yüzden seyir evresi diyeti yapan herkesin gerçek kilolarına ulaşacağı evredir. Bu evre diğer evlerden uzun sürmektedir ve tüketilecek fazla besin seçeneği bulunmamaktadır, bu yüzden sabırlı olmak çok önemlidir.Tüketilecek besinler; brokoli, karnabahar, lahana ve brüksel lahanası, ıspanak, marul, yeşil yapraklı sebzelerin tümü, kuşkonmaz, dolmalık biber, patlıcan, enginar, mantar, domates, yeşil fasulye, soğan, sarımsak, pırasa, kabak, şalgam ve havuç.Ek olarak zorunlu olarak her gün 2 yemek kaşığı yulaf kepeği tüketilmeli.Yazılı olan sebzeler ve meyveler haricindeki her hangi bir besin tüketimi yasak ve 1 çay kaşığı pişirme esnasında ya da salata da kullanabileceğiniz yağ dışında her hangi bir çay kullanamazsınız.
Güçlendirme evresi
Bu aşamada kilo vermek isteyenler her gün istedikleri kadar sebze ve proteini, yulaf kepeği ve su ile tüketebilmekteler. Güçlendirme evresinde yasaklı olan bazı besinler artık tüketilebilir. Önceki iki aşamadaki besinlere ek olarak; günde bir porsiyon olmak şartıyla meyve, ekmek, nişasta, peynir günde bir porsiyon olmak şartıyla, hafta da bir ya da iki kez kuzu eti, her gün iki buçuk kaşık yulaf kepeği tüketmek zorunludur.
Hafta da iki kez kutlama öğününe yer verilebilir.
Hafta da bir gün yalnızca proteinlerden oluşan besinler tüketilmeli.
http://www.hastacu.com/dukan-diyeti-nasil-uygulanir/
0 notes