Tumgik
#hamilelikte su tüketimi
pazaryerigundem · 3 months
Text
Yaz aylarında 3 tehlikeye dikkat!
https://pazaryerigundem.com/haber/178288/yaz-aylarinda-3-tehlikeye-dikkat/
Yaz aylarında 3 tehlikeye dikkat!
Tumblr media
Yaz aylarında hamilelik dikkatli olunması gereken birçok durumu beraberinde getiriyor. Zira halsizlik, ödem, çarpıntı hissi, şişkinlik, bulantı, kusma, reflü ve ciltte oluşan kahverengi lekeler bu mevsimi çekilmez hale getirebiliyor.
Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Dr. Cem Öncüloğlu, sıcak hava, artan sıvı ihtiyacı ve güneşin ultraviyole ışınları gibi üç önemli faktörün anne adaylarının özel önlemler almalarını zorunlu kıldığını   belirterek, “Yeterli su tüketimi, sağlıklı beslenme, uygun giyim, hafif egzersizler ve düzenli doktor kontrolleri gibi basit ama etkili önlemlerle sağlıklı ve rahat bir gebelik süreci geçirilebilir. Unutulmaması gereken en önemli nokta ise herhangi bir sağlık sorunu veya rahatsızlık durumunda hemen sağlık profesyonellerine başvurulmasıdır. Bu şekilde, hem anne adayının hem de bebeğin sağlığı en iyi şekilde korunmuş olur” diyor.  Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Dr. Cem Öncüloğlu, yaz aylarında dikkat edilmesi gereken kuralları anlattı; önemli öneriler ve uyarılarda bulundu! 
En az 8 bardak su şart! 
Yaz aylarında artan sıcaklık nedeniyle vücut daha fazla su kaybediyor. Yeteri kadar sıvı alınamadığında ‘dehidrasyon’ olarak adlandırılan sıvı kaybı gelişiyor. Vücutta ciddi sıvı kaybı oluştuğunda anne adayının kan basıncı düşebiliyor, kandaki glukoz ve tuz dengeleri bozulabiliyor. Az sıvı alımı bebeğin içinde bulunduğu amnion sıvısının azalmasına, bunun sonucunda da bebekte büyüme geriliği ve erken doğum   riskinde  artışa  yol açabiliyor. Dr. Cem Öncüloğlu, anne adaylarının vücudun su dengesini korumaları ve dehidrasyonu önlemeleri için günde en az 8-10 bardak su içmeleri gerektiğine işaret ederek, “Suyun yanı sıra, doğal meyve suları, bitki çayları ve ayran gibi sağlıklı içecekler de tüketilebilir. Fazla olmamak kaydıyla soda da içilebilir” diyor.  
Su içeriği yüksek besinler tüketin
Yaz ayları  taze meyve ve sebzelerin  bol   bulunduğu   bir  dönem. Bu süreçte vitamin ve mineral açısından zengin yiyecekler tüketmek, hem annenin hem de bebeğin sağlığı için son derece önemli. Yine bu dönemde az ve sık yemek sindirimi kolaylaştırıyor ve mide rahatsızlıklarını önlüyor. Öğünlerde hafif ve besleyici yiyeceklerin tüketilmesi öneriliyor. Vücuttaki sıvı kaybına karşı özellikle su içeriği yüksek olan salatalık ve karpuz gibi besinleri makul miktarda tüketmenizde fayda var.
Güneşten bu 3 yöntemle korunun!   Hamilelikte cilt   hormonal   değişikliklere  bağlı olarak daha hassas hale gelebiliyor.  Özellikle östrojen ve progesteron hormonlarının artışı, melanositlerin (ciltte renk pigmenti üreten hücreler) daha aktif olmalarına yol açıyor.  Ciltte   renk  değişiklikleri  ve   yüzde    melazma  adı verilen   gebelik maskesi  ortaya   çıkabiliyor.   Melazma, yüzde kahverengi veya gri lekeler olarak gelişiyor ve genellikle alın, yanaklar, üst dudak, burun ile çenede görülüyor. Güneş ışınları bu durumu daha da kötüleştirebiliyor.  Dr. Cem Öncüloğlu, dolayısıyla güneşin zararlı UV ışınlarından korunmak için geniş kenarlı şapka, güneş gözlüğü ve yüksek koruma faktörlü güneş kremi olmak üzere üç yöntemi asla ihmal etmemeniz gerektiğini vurgulayarak, “UVA ve UVB ışınlarına karşı koruma sağlayan ve en az SPF 30 olan güneş koruyucular tercih edilmelidir. Ayrıca güneşin en yoğun olduğu 11:00-16:00 saatleri arasında dışarıya çıkmaktan kaçınılmalıdır” diyor. 
  D vitamini için 10-15 dakika güneşlenin
Güneş ışınlarının olumsuz etkilerinin yanı sıra D vitamini sentezi gibi son derece önemli faydaları da mevcut. Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Dr. Cem Öncüloğlu, D vitamininin kemik sağlığı ve bağışıklık sisteminde kilit bir rol üstlendiğini vurgulayarak, “Ancak, güneş ışınlarının zararlı etkilerini en aza indirmek amacıyla kontrollü ve günlük 10-15 dakikalık güneşlenme yeterli olacaktır” diyor.  
Kıyafetleriniz rahat olsun!
Yaz aylarında rahat ve vücudunuzu serin tutacak giysileri tercih etmeniz çok önemli.  Pamuklu ve keten gibi nefes alabilen kumaşlardan yapılmış, bol ve rahat  açık renkli   kıyafetleri giymeye özen gösterin. Zira sıkı ve sentetik giysiler terlemeyi artırarak rahatsızlık verebiliyor.  Vücut ısısını  ve   sıvı  kaybını    artırabileceği  için koyu renkli kıyafetlerden kaçının.   
Besin zehirlenmesine karşı önlem alın
Yaz   aylarında  dışarıda  yemek yeme    alışkanlığı  da artıyor.  Dr. Cem Öncüloğlu, ancak  bu dönemde    besinlerin   kolay  bozulmaları   nedeniyle zehirlenme riski olduğu uyarısında bulunarak,  “Dışarıda   besin tüketiminde  hijyenik kurallara, etlerin  iyi  pişmiş,    çiğ  yenen   sebze ve meyvelerin  de iyi   yıkanmış  olmasına  mutlaka dikkat  edilmelidir” diyor.  
Bacaklardaki ödem için bunları yapın
Ayaklarda  ve bacaklarda   hamilelikte zaten var olan   ödem  sıcağa  bağlı    olarak daha da artıyor. Ödemi önlemek için rahat ayakkabıları tercih etmeli, bol su içmeli, yürüyüş yapmalı, uzun süre oturmak  gerekiyorsa ayaklarınızı uzatmalı,  dinlenirken de   ayaklarınızı bir-iki  yastıkla     vücut  seviyesinin üzerine   yükseltmelisiniz.  İhtiyaç halinde  bir numara büyük ayakkabılar   kullanabilirsiniz.  Ayrıca ayak ve bacaklara masaj uygulaması da yarar sağlıyor.
Egzersiz çok önemli, ancak… 
Yaz aylarında hafif egzersizler yapmak hem fiziksel sağlık hem de ruhsal denge için şart. Yürüyüş, yüzme ve yoga gibi düşük yoğunluklu aktiviteler yapabilirsiniz. Ancak sıvı   kaybı  ve  buna   bağlı olarak kan basıncı  düşüklüğü oluşabileceği için egzersiz yaparken aşırıya kaçmayın. Ayrıca güneş ışınlarının yeryüzüne en yoğun geldiği 11: 00 -16:00  saatleri arasında egzersizden kaçının.
Rutin kontrollerinizi ihmal etmeyin
Yaz aylarında hamilelik sürecini etkileyebilecek herhangi bir sorun yaşamamak için düzenli doktor kontrollerinize mutlaka devam edin. Tatil  programınızı   mümkünse   34.  haftadan  önce   ayarlamaya    çalışın. Tatil  öncesinde   doktorunuzla  görüşüp   olası    riskler  hakkında  bilgi almayı da ihmal etmeyin. 
Sıvı kaybı ve güneş çarpmasına dikkat! 
Yaz aylarında güneş çarpması ve az  sıvı alımına bağlı  olarak dehidrasyon görülme riski artıyor. Baş dönmesi,  baygınlık  hissi, ağız kuruluğu, az ve koyu renkli idrar ile baş ağrısı, bu iki hastalığın yaygın sinyallerinden. Dr. Cem Öncüloğlu, belirtilerden herhangi biri ortaya çıktığında hemen sıvı alımını artırıp,   gölge ve serin bir yerde   istirahat etmeniz gerektiği uyarısında bulunarak, “Eğer yakınmalar geçmezse en kısa zamanda hekime başvurmak, anne ve bebeğin sağlığı için çok önemlidir” diyor.
Kirli ve aşırı klorlu havuza girmeyin
Hamilelik döneminde serinlemek amacıyla havuza veya denize girebilirsiniz.   Yüzmenin  kasları rahatlattığı   için  hamilelik döneminde çok  iyi   bir  egzersiz olduğunu belirten  Dr. Cem Öncüloğlu, ancak kirli ve aşırı klorlu havuzlardan mutlaka kaçınmanız gerektiğine dikkat çekerek, sözlerine şöyle devam ediyor: “Kirli veya aşırı klorlu havuzlar hamilelik döneminde  mantar enfeksiyonu  gibi çeşitli  vajnal   enfeksiyonlara yol açabilir. Deniz suyu genellikle daha güvenli olsa da yine aynı nedenlerden dolayı çok kalabalık ve kirli plajlardan uzak durulmalıdır. Denize ve havuza girmek için güneşin çok yakıcı olmadığı sabah veya akşam saatleri tercih edilmelidir. Islak mayo ile durulması da vajinal mantar enfeksiyonuna neden olabileceği için deniz ve havuz sonrası mayonun değiştirilmesine özen göstermelidir.”
Yolculuklarda sık sık mola verin
Yaz tatillerinde ve seyahatlerde bazı kurallara dikkat etmeniz sağlığınız için çok önemli. Sıcak havalar ve bir yerde uzun süre oturmak vücutta ödem ile bacaklarda tromboz olarak adlandırılan pıhtılaşma riskini artırıyor. Bu nedenle uzun yolculuklar sırasında otururken bacaklarınızı hareket ettirerek kan dolaşımını sağlamalı, sık sık mola vermeli ve mola yerinde 5 – 10 dakikalık yürüyüşler yapmalısınız. Uçak ile seyahat etmek istiyorsanız öncesinde doktorunuza danışmayı ihmal etmeyin. 
Tumblr media
BU Haber İGF HABER AJANSI tarafından servis edilmiştir.
0 notes
diyetisyentugba · 9 months
Text
Hamile Diyeti
Tumblr media
Hamilelikte Beslenme Nasıl Olmalıdır?
Gebelik döneminde hem anne hem de dünyaya getireceği bebek için depolarının tam olması gereklidir. Anne bebeği için depolarını doldurabilmeli ve kendi için de yeterli enerjiyi sağlayabilmelidir. Ayrıca gebelikten sonra gelen emzirme döneminde de yeterli süt salınımı için hazırlıklı olması gerekir.
Dengeli beslenme: Protein, karbonhidrat, yağ, vitamin ve mineral içeren dengeli bir beslenme planı uygulayın.
Folik asit alımı: Hamilelik öncesinde ve başlangıcında folik asit takviyesi almak bebeğin gelişimin destekler.
Kalsiyum ve D vitamini: Bebeğin kemik sağlığı için kalsiyum ve D vitamini içeren besinlere dikkat edin.
Demir alımı: Hamilelik sırasında kan hacmi artar, bu nedenle demir alımını artırmak önemlidir.
Fazla kaloriden kaçının: Hamilelikte fazla kilo alımı riskini azaltmak için sağlıklı kalorili beslenmeye özen gösterin.
Düzenli su tüketimi: Hamilelik döneminde yeterli miktarda su içmek önemlidir.
Taze meyve ve sebze: Vitamin ve lif açısından zengin olan taze meyve ve sebzeleri sıkça tüketin.
Sağlıklı yağlar: Avokado, zeytinyağı, fındık ve balık gibi sağlıklı yağları tüketin.
Alkol ve kafeinden uzak durun: Hamilelik süresince alkol ve kafein içeren içeceklerden uzak durun.
Hamile (Gebelik) Diyeti Nasıl Yapılır?
Hamilelik süresi boyunca bebeğin gelişim süreci saatlik olarak dahi bilinmektedir. Ufak değişiklikler dışında bir bebeğin dokuz ay on günlük gelişim süreci bilindiğinden dolayı gelişim süreci boyunca alması gereken kalori miktarı, mineral ve vitaminler de bilinmektedir. Yani annenin doğru zamanda doğru şekilde beslenmesi oldukça önemlidir. Sağlıklı bir fiziksel ve psikolojik gelişim ancak doğru gıdaların tüketilmesi sayesinde mümkündür.
Gebelik yani hamile diyeti kadın doğum uzmanları tarafından belirlenen listelerin diyetisyenler eşliğinde uygulanması şeklinde gerçekleştirilir. Hamile diyeti Listesinde yazan gıdaların tüketilmesi, kalori sınırlarına dikkat edilmesi ve yasaklara uyulması oldukça önemlidir. Ayrıca hamileliğin belirli zamanlarında hareketlenmenin artması gerekmektedir. Hamile diyeti ile beraber spor egzersizleri yapılması, psikolojik rahatlamanın sağlanması ve uyku düzeninin kurulması bebeğin gelişimi yönünde etkili olan faktörlerdir.
Gebelik yani hamile diyeti uygulanması annenin vücudunda bir hastalık var ise ona göre şekillendirilebilir. Örneğin diyabet olan bir kişinin gebe kalması halinde oluşturulacak diyet listesi diyabetin etkilerini artırmayacak şekildedir. Ayrıca yeteri kadar gıdanın fazlaca öğüne bölünerek gün içerisinde alınması gebelik diyetlerinin nasıl yapılacağına dair önemli bir ipucudur.
Hamile Diyeti Listesi
Kahvaltı
Bebeğin kalsiyum ihtiyacını karşılamak amacıyla bir bardak süt. Hamileliğin ileri evrelerinde süt tüketimi artırılır. Ayrıca tüketilen sütün yağ değerleri kontrol edilmelidir.
Yine kalsiyum ihtiyacını karşılamak amacıyla bir dilim peynir
Zeytin
Yeşillik
Şeker ihtiyacını karşılamak için bir adet meyve
Bir ya da iki dilim tam tahıllı ekmek
Haftanın dört günü sabah kahvaltılarına eklenecek bir adet yumurta
Şekersiz çay
Ara Öğün
Bir avuç kadar kuruyemiş
Öğlen
Sebze ile desteklenen et yemeği
Kalsiyum ihtiyacını karşılamak için süt ürünü, genelde yoğurt
Bir ya da iki dilim tam tahıl ekmeği
Ara Öğün
Bir avuç kuruyemiş veya yarım sandviç
Bir kase yoğurt ya da bir bardak ayran
Akşam
Buharda ya da ızgarada pişmiş bir porsiyon et
Midenin yumuşatılması için mercimek çorbası
Bir ya da iki dilim tam tahıl ekmeği
Ara Öğün
Kan şekerinin kontrol altında tutulabilmesi için bir adet meyve
Yatmadan Önce
Bir bardak süt veya muadili olabilecek şekilde bir kase ayran
Sonuç olarak; spor egzersizleri ile birleştirilmiş bir gebelik diyeti sayesinde bebeğin gelişiminin sağlıklı şekilde olması sağlanmaktadır. Gebelik sürecinin sorunsuz olarak atlatılması için mutlaka diyet listeleri doktorlar tarafından yazılmaktadır.
Hamile Diyeti (Gebelik Diyeti) Ne Kadar Süre Yapılır ?
İdeal bir başlangıç ile girilmesinden sonra diyetler ile beslenme sürecinin kontrolü sonunda, gebeliğin bitirilmesine yakın annenin aldığı kiloların toplamının on ile on iki arasında olması beklenir. Eğer beklenen tek değil de iki bebek ise bu kiloların on altıya kadar çıkması söz konusudur. Yani diyetlerin oluşturulmasında annenin alması gereken kilo ile mevcut kilosu kriterler olarak karşımıza çıkmaktadır. Buna bağlı olarak da hamile diyeti oluşturulmaktadır.
Gebelik yani hamile diyetini uygulama süresi oldukça nettir. Normal doğuma kadar süren dokuz ay on günlük süreç boyunca diyetlere harfiyen uyulması gerekmektedir.
Diyetler genelde haftalık olarak takip edilir ancak kritik değişiklikler her üç ayda bir yapılır. Diyetlerin uygulandığı süreç boyunca üç kere gebelik diyetinin değiştiğini söylemek mümkündür. Her üç aylık dönem kendi içerisinde bazı özellikler barındırır. Tüm diyet bebeğin gelişim süreciyle doğrudan alakalıdır. Genelde ihtiyaç duyulan minerallerde artış, ihtiyaç duyulmayanlarda da azalış yapılır. Ayrıca üçüncü aydan itibaren bebeğin gelişim hızının kurtarılabilmesi için annenin günlük üç yüz kalori fazla alması gerekmektedir ki bu üçüncü üç ayın sonlarına doğru beş yüz kaloriye kadar çıkmaktadır.
Gebelikte Kilo Almamak İçin Ne Yapılmalıdır?
Gebelik sırasında bol su tüketmek oldukça önemlidir. Bol su tüketerek metabolizma hızlandırılır ve kilo alımının önüne geçilmiş olur.
Paketli ve işlenmiş gıdalar yerine meyve ve kuruyemişler ara öğünler için tercih edilebilir.
Akşam yemeği saati biraz öne çekilebilir.
Makarna ve pirinç pilavı yerine bol sebzeli bulgur pilavı tercih edilebilir.
Hafif egzersizler ve yürüyüş programları yapılabilir.
Tatlı krizleri sırasında çikolata yerine, muz ve bal ikilisi tercih edilebilir.
Hamileyken Diyetle Kilo Verilir Mi?
Hamilelik sırasında bazı durumlarda anne adayı mide bulantısı ve iştahsızlık sebebiyle kendiliğinden kilo verebilir. Ancak vücut kitle indeksinin oldukça yüksek olduğu durumlarda doktor kontrolünde gerçekleştirilen ve uygun miktarlarda hazırlanan diyet listeleriyle kilo vermek de mümkündür. Genellikle hamile diyeti olarak adlandırılan bu diyet listeleri normal kiloya sahip olan anne adayları için önerilmez. Çünkü yeme kısıtlaması aynı zamanda bebeğin gelişimini de olumsuz etkileyecektir. Kaynak: https://www.tugbayaprak.com/hamile-diyeti/ #hamile #hamilediyeti #hamileliktebeslenme #hamileler #gebeliktebeslenme #gebelikkontrolü
0 notes
burdabidursun · 10 months
Text
Hamilelikte 30. ve 31. Haftalar
Tumblr media
Hamilelik süreci her hafta yeni bir döneme işaret eder ve 30. ile 31. haftalar arasında, hem bebek hem de anne için önemli değişiklikler meydana gelir. Bu dönemde dikkat edilmesi gereken birçok faktör bulunmaktadır.
Bebeğin Gelişimi:
30. Hafta: Bebeğiniz şimdi yaklaşık 1.3 kilogram ağırlığında ve 40 santimetre uzunluğunda. Akciğerleri giderek olgunlaşırken, göz kapakları açılabilir hale gelir. Bu dönemde bebeğinizin kemikleri daha da sertleşir ve kas kütlesi artar.
31. Hafta: Bebeğinizin akciğerleri hala gelişmeye devam eder ve bağışıklık sistemi güçlenir. Cildi daha az kırışık olmaya başlar, çünkü yağ depolamaya devam eder. Bebeğinizin doğum kilosuna ulaşması için bu dönemde kilo almaya devam edecektir.
Anne Sağlığı:
30. Hafta: Anne adayları genellikle bu dönemde şeker tarama testi yaptırırlar. Bebeğin büyümesini izlemek ve olası komplikasyonları önlemek için düzenli kontroller önemlidir. Yatarken ve otururken rahat pozisyonlar bulmak, bu dönemde artan sırt ağrılarına karşı yardımcı olabilir.
31. Hafta: Hareket halinde kalmak ve hafif egzersizler yapmak, enerjinizi artırabilir ve doğum sonrası iyileşmeye yardımcı olabilir. Bu dönemde sık sık doktor kontrollerine gitmek, bebeğin gelişimini yakından takip etmek için önemlidir.
Öneriler:
Dengeli Beslenme: Bebeğinizin sağlıklı gelişimi için dengeli bir diyet önemlidir. Folik asit, demir, kalsiyum ve diğer temel besin maddelerini içeren bir beslenme planı izlemek önemlidir.
Rahat Pozisyonlar: Sırt ağrılarından kaçınmak için uyurken ve otururken rahat pozisyonlar bulun. Yastıklar kullanarak destek eklemek, bu aşamada sıkça karşılaşılan rahatsızlıkları hafifletebilir.
Su Tüketimi: Hidrasyon, bu dönemde özellikle önemlidir. Yeterli su içmek, ödem riskini azaltabilir ve genel sağlığı iyileştirebilir.
Hamilelikte 30. ve 31. haftalar, annenin vücudu ve bebeğin gelişimi için kritik bir dönemi temsil eder. Her gebelik benzersizdir, bu nedenle bireysel ihtiyaçları ve durumları doktorunuzla düzenli olarak paylaşmak önemlidir.
0 notes
hamilelikte · 1 year
Text
Hamilelikte dışkının yeşil olması gibi kadınların vücutlarında birçok değişiklik meydana gelir. Hamile kadınlar genellikle normal dönemlerine kıyasla farklı renklerde dışkı gözlemleyebilirler. Yeşil dışkı, hamilelik döneminde sıkça karşılaşılan bir durumdur. Bu durumun birçok nedeni olabilir. Bunlardan biri, yedikleri yiyeceklerin sindirim sistemi tarafından yeteri kadar işlenmemesidir. Yeşil sebzeler, özellikle ıspanak, brokoli, lahana gibi yeşil yapraklı sebzelerin tüketimi aşırı olduğunda bu durum ortaya çıkabilir. Ayrıca, demir takviyesi almak da hamilelikte yeşil dışkının nedenlerinden biridir. Demir takviyeleri, üst üste alındığında bazı kadınlarda yeşil dışkının oluşmasına sebep olabilir. Ancak bu durumun ciddi bir yan etkisi yoktur. Hamilelikte Dışkının Yeşil Olması Nedenleri Hamilelikte yeşil dışkı, genellikle endişe edilecek bir durum değildir. Ancak, şiddetli ishal, ateş, karın ağrısı ve sürekli devam eden yeşil dışkı durumunda mutlaka bir doktora başvurulması gerekmektedir. Hamilelikte Dışkının Yeşil Olması Nedenleri: Yiyeceklerin sindirim sistemi tarafından yeteri kadar işlenmemesi Aşırı yeşil sebzeler tüketimi Demir takviyesi almak Hamile kadınların vücutlarındaki değişiklikler normaldir ve birçok durumda gözlenebilir. Ancak ciddi bir durum olduğundan emin olmak için her zaman bir doktorla görüşmek en doğrusudur. Ayrıca, Hamilelikte İshal ve Karın Ağrısı Neden Olur? başlıklı yazımızı da okumanızı tavsiye ederiz. Hamilelikte Yeşil Dışkının Belirtileri Nelerdir? Hamilelikte sıkça karşılaşılan sorunlardan biri de yeşil dışkıdır. Yeşil dışkı, anne adaylarının korkulu rüyası haline gelebilir. Hamilelik döneminde yaşanan hormonal değişiklikler, beslenme alışkanlıkları ve ilaç kullanımı gibi çeşitli nedenlerden dolayı yeşil dışkı oluşabilir. Ancak yeşil dışkı, bazı durumlarda ciddi bir sağlık sorununun habercisi de olabilir. Hamilelikte yeşil dışkının belirtileri arasında dışkının renk değişimi, sıvı kıvamda olması ve sık aralıklarla tuvalete çıkma isteği sayılabilir. Ayrıca, karın ağrısı, iştahsızlık ve bulantı gibi şikayetler de eşlik edebilir. Bu belirtilerle karşılaşan anne adayları, hemen bir doktora başvurmalı ve gerekli tedaviyi almalıdır. Hamilelikte yeşil dışkıyla başa çıkmak için öncelikle doğru beslenme alışkanlıkları edinmek ve yeterli miktarda su tüketmek oldukça önemlidir. Yüksek lifli gıdalar tüketmek ve probiyotik takviyesi almak da sindirim sistemi sağlığı açısından fayda sağlayacaktır. Ayrıca, hareketli olmak ve düzenli olarak egzersiz yapmak da sindirim sistemi sağlığı için önemlidir. Hamilelikte yeşil dışkının bebeğe etkisi, genellikle olumsuz bir etkisi yoktur. Ancak, ciddi bir sağlık sorunu söz konusuysa, bebek de etkilenebilir. Bu nedenle, yeşil dışkıya neden olan sorunların hemen tedavi edilmesi oldukça önemlidir. Hamilelikte Yeşil Dışkıyla Nasıl Başa Çıkılır? Hamilelikte Yesil Diski Bebek taşıyan anne adayları, doğal olmayan bir dışkı rengi ile karşılaştıklarında hemen doktorlarına başvurmalıdırlar. Ancak yeşil dışkı, hamile kadınlarda oldukça yaygın bir durumdur ve özellikle demir takviyeleri alındığında ortaya çıkabilir. Yeşil dışkı, ayrıca hızlı sindirimin bir belirtisi olabilir veya yeşil yapraklı sebzelerin tüketimi nedeniyle oluşabilir. Yeşil dışkının anne karnındaki bebeğe herhangi bir olumsuz etkisi yoktur. Anne adayları, doktorlarına danışarak, bu durumla başa çıkma yolları hakkında tavsiyeler alabilirler. Ancak hamile kadınlar belirgin bir değişiklik veya semptom duyumsarlarsa, her zaman doktorlarına başvurmalıdırlar. Yeşil Dışkının Hamilelikte Bebeğe Etkisi Nedir? Hamilelik sırasında dışkı rengi, yiyeceklerin ve vücutta meydana gelen hormonal değişikliklerin bir sonucu olarak değişebilir. Yeşil dışkının hamilelikte bebeğe etkisi hakkında bilgi sahibi olmak ise, anne adayları için son derece önemlidir. Bebeklerin gelişimi için birçok besin maddesi gereklidir. Hamilelikte anne adayları otomatik olarak bu besin maddelerini aldıklarını düşünebilirler, ancak bu her zaman doğru değildir.
Yeşil dışkı, bağırsaklarda besinlerin yeterince emilmediğinin bir işaretidir. Bu da bebeğin gelişimi için gerekli olan besinlerin yeterince emilmediği anlamına gelir. Bu nedenle anne adayları, yeşil dışkı sorununu çözmek için mümkün olan en kısa sürede bir doktora görünmelidirler. Maddeler ve Etkileri: Vitaminler: Yeşil dışkı, anne adayının yeterli vitamin almadığını gösterebilir. Bu da bebeğin sağlıklı bir şekilde gelişmesi için gerekli olan vitamin eksikliği anlamına gelir. Bakteriler: Yeşil dışkı, bağırsak florasındaki bakterilerin dengesizliğinin bir göstergesi olabilir. Bu durum bebeğin sağlığına zarar verebilecek bakterilerin artması anlamına gelir. Pasinler: Yeşil dışkıda yüksek miktarda pasin bulunması, besinlerin yeterince sindirilmediğinin bir göstergesi olabilir. Bu da bebeğin gerektiği gibi beslenmediği anlamına gelir. Hamilelikte yeşil dışkı ile başa çıkmak için yapılacak ilk şey, bol miktarda su içmek olmalıdır. Ayrıca, doktorun önerdiği diğer sıvıları da tüketmek önemlidir. Anne adayları, diyetlerine ekleyebilecekleri probiyotiklerden de faydalanabilirler. Probiyotikler, bağırsak sağlığını koruyabilir ve dışkının rengini değiştirebilir.
0 notes
annelikdunyasi · 2 years
Text
Hamile Kalmadan Önce Alınması Gereken Vitaminler
Tumblr media
Hamile Kalmadan Önce Alınması Gereken Vitaminler, Hamilelik düşünceniz için artık eminsiniz ve bunun için ilk yapmanız gereken şeylerden birinin de sağlıklı bir gebelik olduğunu biliyorsunuz. Bunun İçinde Vücudunuz için gerekli olan beslenme düzenine, uykuya ve tabii ki de vitaminlere ihtiyacınız olacak. Gebelik öncesi vitamin alımı önemli bir konudur ve asla ihmal edilmemelidir. Sürpriz hamileliklerde, hamile olduğunuzu öğrendiğiniz an hemen doktorunuzla irtibata geçip sizin için gerekli vitaminleri almalısınız. Şimdi konuya ayrıntılı olarak girelim. Hamilelik öncesi hangi vitaminleri almalısın? Bu vitaminler neden önemli? Hangi vitamin hangi besinlerde bulunur? Gelin bu soruların cevaplarına birlikte bakalım.
Hamilelik Öncesi Vitamin Kullanımının Önemi
Bebeğiniz sizden kan yoluyla beslenir ve gerekli olan vitaminleri de sizden kan yoluyla alır. Siz hem kendinizin hem de bebeğinizin besin ihtiyacını gidermek zorundasınız. Bu yolda vitamin ihtiyacınız kaçınılmaz olacaktır. İşte vitamin kullanımı aşağıdaki sebeplerden dolayı önemlidir. - Embriyo, gelişimini tamamlayabilmek için ihtiyaç duyduğu bütün gereksinimleri anneden alır. - Bazı vitaminler döllenmenin gerçekleşmesinde ve embriyonun rahim içine tutunmasında önemli rol oynamaktadır. - Annenin kan değerleri, bebekte oluşabilecek anomalilerin önlenmesinde etkili rol oynar. - Gebelik sırasında vitamin eksikliklerine bağlı olarak oluşan hastalıkların önüne geçer.
Hamilelik Öncesi Alınması Gereken Vitaminler
Folik Asit Hamilelik deyince akla gelen en önemli vitaminlerden biri folik asit yani B9 vitaminidir.  Hamilelik öncesi 3 ay ve hamilelik başında 3 ay kullanılması gerekir. folik asit; bebeğin sinir sisteminin gelişmesinde, DNA sentezinde ve hücre bölünmelerinde görev alır. Eksikliğinde sinir sistemi anomalilerine yol açabilmektedir (Spina bifida, erken doğum riski gibi). Besinlerden almak isterseniz Yeşil yapraklı sebzelerde ve tam tahıllarda yüksek miktarda folik asit bulunur. Ispanak, brokoli, avokado, yeşil mercimek, karaciğer, yumurta sarısı, barbunya, kuşkonmaz bu besinlerin başında gelir. Omega-3 Yağ Asitleri Vücudumuzda üretilmeyen  bir yağdır ve mutlaka takviye edilmelidir. Bağışıklık sistemi, kalp sağlığı, göz sağlığı, beyin ve sinir sistemi için gerekli olan bir yağdır. Omega 3 hamilelikte  Omega-3, vücutta üretilmeyen bir yağdır.  Kalp sağlığından göz sağlığına, bağışıklık sisteminden sinir sistemine ve beyin gelişimine kadar birçok sistem üzerinde etkilidir. Bu da hamilelik sırasında ve öncesinde mutlaka omega-3 alınmasını gerektirir. Omega-3, gebelik öncesi kullanıldığında anne ve bebeğin bağışıklığını kuvvetlendirmeye yardımcı olur, bebeğin organlarının oluşumunu ve gelişimini destekler. Omega-3 açısından zengin besinlerin tüketimi ya da takviye alarak bu dönemde vücudun ihtiyacı karşılanmalıdır. Bulunduğu besinler; Somon, uskumru, sardalye gibi yağlı soğuk su balıkları, keten tohumu, chia tohumu, ceviz, semizotu, soya fasulyesi ve avokadoda bulunur. Demir Demir eksikliği, genç- yaşlı tüm kadınların genel sağlık sorunu durumuna gelmiştir. Ancak hamilelerin demir mineraline olan ihtiyacı çok daha fazladır. Hamilelikle birlikte kan hacminde artış yaşanır ve bebeğin ihtiyacı olan demirin depolanması için annenin demir depoları kullanılır. Düşük ve erken doğum riskini ortadan kaldırmak, bebekte gelişim geriliğini önlemek ve eksikliğinde oluşabilecek yorgunluk, hâlsizlik, ciltte solgunluk, nefes darlığı gibi şikâyetleri yok etmek amacıyla gebelik öncesinde demir depolarını doldurmak oldukça önemlidir. Bulunduğu besinler; Yumurta, ıspanak, semizotu, karaciğer, kırmızı et (yağsız), tavuk, balık, kuru baklagiller, kuru üzüm, yeşil sebzeler demirce zengin besinlerdir.
Tumblr media
D Vitamini D vitamini, yağda çözünen vitaminler arasında yer alır. Özellikle üreme hormonlarının sentezlenmesinde ve kemik sağlığında büyük rol oynar. Bebeklerin gelişimi ve bağışıklık sistemi üzerinde de önemli etkileri bulunur. Bu nedenle eksikliğinde gebelik öncesinden başlanarak takviye edilmelidir. D vitamini eksikliği besin ve takviye yoluyla giderilmeye çalışılsa da tamamen ortadan kalkmayabilir. Sadece gebelik öncesinde ve sırasında değil, sonrasında ve hayatın her döneminde D vitamince zengin gıdalarla beslenmeye dikkat edilmelidir. Bulunduğu besinler; Patates, yumurta, balık (ton balığı, uskumru, somon), istiridye, mantar ve süt ürünlerinde bulunur. B Vitaminleri B vitaminleri aynı folik asit ve C vitamini gibi suda çözünen bileşenlerdir. Fazlası idrar yoluyla dışarı atılır. Depolanamadığı için günlük olarak tüm B vitaminlerinden vücuda kazandırmanız gerekir. B1, B2, B6 ve B12, B grubu vitaminler arasında en önemlileridir. Sinir sistemi üzerinde etkili olan B grubu aynı zamanda kanın oksijen taşımasına da yardımcıdır. Eksikliğinde enerji düşüklüğü, yorgunluk, baş dönmesi gibi şikâyetlerde ve kansızlık, unutkanlık, düşük riski gibi durumlarda artış görülür. Bulunduğu besinler; Muz, fıstık, ay çekirdeği, yeşil sebzeler, baklagiller (nohut, mercimek, fasulye), hayvansal gıdalar (et ve et ürünleri, yumurta, peynir, süt, yoğurt), deniz ürünleri (ahtapot, somon, ton balığı) ve kuru yemişlerde bulunur. Çinko Gebelik öncesi alınması gereken minerallerden bir diğeri de çinkodur. Çinko hem kadın hem de erkek üreme sistemini destekleyen bir bileşendir. Kadın ve erkek üreme hücrelerinin kalitesini artırır. Kadınlarda yumurtlamayı destekler, progesteron hormonunun üretimini artırır. DNA ve protein yapısındaki etkisi sebebiyle embriyonun gelişimine katkı sağlar. Bu nedenle özellikle bebek sahibi olmak isteyen anne adaylarının çinko değerlerine baktırmaları ve gerekiyorsa takviye etmeleri gerekir. Bulunduğu besinler; Kırmızı et, kabak çekirdeği, fındık, fasulye, süt ürünleri, tahıllar, ıstakoz, yengeç ve istiridye çinko bakımından oldukça zengindir. Ancak istiridye gibi deniz ürünleri tüketilecek ise iyi pişirilmesi gerekir. C Vitamini C vitamini birçok kişi tarafından hasta olunca bağışıklığı desteklemesi için tüketiliyor olsa da hamilelikte de önemli bir yeri vardır. Suda çözünür ve fazlası idrarla atılır. Bu yüzden günlük yeterli miktarda C vitamini almak gerekir. C vitamini demirin emilimini artırır. Demir eksikliği yaşayanların demirce zengin gıdalarla beslenirken maksimum fayda sağlayabilmeleri için beraberinde C vitamini de tüketmeleri tavsiye edilir. Gebelik öncesi rahmi bebek için hazırlayan C vitamini, mutlaka beslenme listesinde yer almalıdır. Bulunduğu besinler; Portakal, mandalina, mango, domates, kivi, greyfurt, brokoli, yeşil biber, çilek ve kavun C vitaminince zengindir. Hamile kalmadan önce alınması yararlı olacak temel vitamin ve minerallerin listesi kısaca bu şekildedir. Ancak gebelik planlıyorsanız hamilelik öncesinde rutin kan testlerinizi yaptırmanız ve hem bebek hem de sizin için elzem olan kan değerlerinizi kontrol ettirmeniz çok daha faydalı olacaktır. Herhangi bir değerinizin gerekenin altında çıkması durumunda gerekli tedaviyi uygulayabilmek ve takviye edebilmek amacıyla zaman kazanılmalıdır. Değerlerinize baktırmadan kendi iradenizle hamilelik öncesi vitamin kullanımında bulunmak doğru değildir. Vitaminlerin eksikliği gibi fazlalığı da sorun yaratabilir. Bu sebeple kan testleri, büyük önem taşır. Hamilelik planlanması ile beraber düzenli ve dengeli beslenmeye dikkat etmeli ve doktorunuza danışmadan vitamin takviyesi yapmamalısınız. Hamilelik Öncesi Twitter Read the full article
0 notes
Text
Hamilelikte Bol Su İçmenin Faydaları
Yetişkin bir insanın vücudunun %80’i sudur. Bu sebeple de bol su içmek çok faydalıdır. Uzmanlar, kiloX32gr. olarak su ihtiyacının hesaplanması gerektiğini söylemektedir. Yani 65 kilo bir insanın 65X32gr.= 2,080 gr. su tüketmelidir. Hamilelik döneminde ise su ihtiyacı daha fazla artmaktadır. Uzmanlar, hamile bir anne adayının günde en az 10 bardak su tüketmesini önermektedir. Günlük yaşamda herkes su tüketir fakat uzmanlar suyun yeterince tüketilmediğini, vücudun tüm fonksiyonlarını etkileyen suyun tüketim miktarının da kişiden kişiye değiştiğini belirtmektedirler. Bebek gelişimi için hayati önemi olan suyu anne adaylarının daha fazla tüketmesi gerektiği bilimsel olarak kanıtlanmıştır.
İnsan metabolizmasının doğru ve sağlıklı çalışması için su tüketmek çok önemlidir. Vücudun su ihtiyacı hamilelik döneminde hem artan kilo ile hem de bebeğin ihtiyacı ile daha fazla artmaktadır. Bir anne adayı günde 10-12 bardak su tüketmelidir. Su dışında çay, kahve, kola, meyve suyu gibi içeceklerin sıvı olduğu için su yerine geçeceği söylense de bu yanlış bir bilgidir. Çünkü, bu tür içecekler su yerine geçmeyeceği gibi her tüketildiğinde idrarı artıracağından, alınan suların vücuttan atılmasını da hızlandırmaktadır. Dolayısıyla vücudun yeniden susuz kalmasına sebep olur.
Kola, kahve ve çay gibi içecekler kafein içerdiği için hamilelerin içmesi önerilmez. Maden suyu hiçbir katkı maddesi ve meyve aromaları ile tatlandırılmadığı sürece içeriğinde çok sayıda faydalı mineraller bulunduğundan hamilelerin içmesinde hiçbir sakınca yoktur.
Su Yeterince Tüketilmediğinde Neler Olur?
Su tüketiminin az olması durumunda kişiden kişiye vücut farklı tepkiler gösterse de genel sebepler aşağıdaki gibidir. Ayrıca, stres, baş ağrısı, halsizlik ve uyku hali gibi durumlarda anne adayları daha fazla su tüketmelidir.
Böbrekte kum ve taş birikmesi olabilir.
Sindirim sistemi düzeni bozulur, hazımsızlık ve kabızlık yaşanmasına sebep olur.
İdrar rengi koyulaşır.
İdrara çıkma azalır. Az idrara çıkıldığı için idrar yolu enfeksiyonlarına yakalanma riski artar.
Beslenme düzeni aksar.
Anne karnındaki bebeğin suyu da azalır.
Cilt, deri ve karın bölgesi kuruluğu oluşur. Dolayısıyla deri kaşıntıları artar.
Bebeğin gelişimi olumsuz etkilenir.
Erken doğum riskini arttırır.
Kalp (dolaşım sistemi bozulacağından)
Böbrek (boşaltım sistemi aksayacağından)
Solunum yolları (Akciğer rahatsızlıkları ve öksürük üreteceğinden)
Sinüzit ve baş ağrıları gibi tüm metabolizmayı etkileyeceğinden çok farklı sağlık sorunları ve olumsuzluklar yaşanır.
Bol Su Tüketmenin Anne Adayına Faydaları Nelerdir?
Cilt daha parlak, sağlıklı ve nemli kalır. Hamile anne adayının vücudu gerileceği için, cilt hastalıkları, kaşıntılar, deride pullanma oluşabilir. Bol su tüketmek bu riskleri ortadan kaldırır.
Sık idrara çıkıldığı için, muhtemel idrar yolu enfeksiyonları ortadan kalkar.
Kabızlık ve hemoroid gibi kalın bağırsak hastalık riskleri ortadan kalkar.
Erken doğum riski ortadan kalkar. Hamile bir anne adayının vücudunda toplam 6- 6,5 litre kadar su tutulur. Tutulan bu sular bebeğin su kesesine ve bebeğin eşi denilen plesanta’ da toplanır. Bir kısmı da rahim, eklemler ve kanda toplanır. Bu yüzden de erken doğum riski olan anne adaylarının bol su tüketmesi önerilir.
Mide yanması ve mide bulantısı gibi şikayetler azalır.
Bebeğin bulunduğu su azalmaz ve bebek gelişimi olumsuz etkilenmez. Anne karnındaki bebeğin suyu, kendi oluşumunun dışında annenin tüketeceği bol miktardaki su ile de takviye alır ve beslenir. Bu nedenle anne adayları hem üç öğün yemeklerde hem de ara öğünlerde ve gece yatmadan bol miktarda su tüketmeleri uzmanlar tarafından önemle altı çizilerek önerilmektedir.
Özellikle emziren anneler bol su tüketmelidir. Sürekli bebeğini emziren annenin vücudu hızla su kaybettiğinden emzirmeden önce ve emzirdikten sonra da bol miktarda su tüketmeleri gerekir.
Özellikle yaz aylarında hem serinletir hem ferahlatır.
Su tüketmek vücutta şişlik olmasını ve ödem oluşmasını büyük ölçüde önler.
Su daha bebeğin anne karnında ilk döllenmesinden itibaren başlayarak su ihtiyacının hızla artması ile kendisini gösterir. 25. haftadan sonra bebeğin beden ağırlığı %91’i sudan oluşmaktadır. Bu çok önemli bir rakamdır. Yetersiz sıvı alınmasında sadece bebek sağlığı değil annenin sağlığı da olumsuz etkilenmektedir.
Birçok anne adayı, su içmekte zorlandıklarını, unuttuklarını bu sebeple de bol su içemediklerini söylerler. Bunun için de sürekli yanlarında ve göz önünde cam şişede su bulundurmak bir çözüm olabilir. Bunun dışında su içmekte zorlanan kişilerde, suyun içine damak zevklerine göre birkaç damla limon, 2 adet karanfil, çubuk tarçın, bir dal taze nane ya da ince bir limon dilimi veya portakal dilimi gibi albenili hale getirerek suyu içme kolaylığı sağlanabilir. Böylece hem severek su tüketebilirler hem de farkında olmadan vücutlarını yeterince suya doyururlar.
Hamile anne adaylarının bol su tüketmesinin yanında kaliteli su tüketmesi de gerekmektedir. Çünkü bebeğe besinler, kan yolu ile su aracılığıyla taşınır. Anne adaylarının İçme suyu konusunda endişeleri varsa mutlaka kaynatıp soğutup öyle tüketmelidirler.
Hamilelikte Bol Su İçmenin Faydaları
0 notes
miato · 4 years
Text
Hamilelikte Su Tüketimi Ne Kadar Olmalıdır?
Hamilelikte su tüketimi, anne ve bebek sağlığını önemli ölçüde etkileyen unsurlardan bir tanesidir. Beslenme düzeninde olduğu kadar su tüketiminde de sahip olunan alışkanlıklar, anne karnındaki bebeğin gelişimini olumlu yönden etkilemekle kalmaz, annenin hamilelik esnasında yaşadığı pek çok sorunun üstesinden gelmesine de yardımcı olur.
Yetişkin bir bireyin günde ortalama 2-2,5 litre su içmesi gerekmektedir. Ancak hamilelikte bu miktar 3-3,5 litreye kadar artmaktadır. Annenin değişen fizyolojik durumuna ve ihtiyaçlarına bir de anne karnındaki fetüsün büyümesi eklendiğinde, bu oran hiç de yadsınacak bir sonuç değildir.
Hamilelikte Neden Bol Su Tüketilmelidir?
Tumblr media
Yalnızca dünyamızın değil, içinde yaşayan canlıların biyolojik yapılarının da önemli bir bölümünü oluşturan su; dünyaya gelme, büyüme ve gelişme dönemlerinde en çok ihtiyaç duyulan temel gereksinimlerden biridir. Tüm canlılar için hayati önem taşıyan bu sıvı, yaşamın vazgeçilmez bir parçasıdır.
Su, insanın varlığını sağlıklı bir şekilde sürdürebilmesinin yanı sıra gelecek kuşaklara aktarabilmesi için de oldukça gereklidir. Bu sebeple, hamilelikte su tüketimi dikkat edilmesi gereken başlıca konulardan biri haline gelir.
Annenin sağlığı, bebeğin gelişimini direkt olarak etkilediğinden ihmal edilmemesi gereken bir konudur. Hamilelik sırasında vücut ısısının düzenlenmesi ve korunması, eklemlerin rahatlığı, sindirim ve boşaltım sisteminin düzenli çalışması gibi birçok konuda su tüketimi önemli bir rol oynamaktadır.
Anne Karnındaki Bebek İçin Suyun Önemi
Hamilelikte su tüketimi, bebeğin, anne karnında bulunduğu süre boyunca, gelişimini ve sağlığını düşündüğümüzden daha fazla etkilemektedir. Hamilelik boyunca, kan hacmi yaklaşık 1-1,5 litre artar ve bebeğin dünyaya gelene kadar içinde yaşadığı amniyotik sıvı oluşur.
Bu amniyotik sıvı, belirli periyodlarla kendini yeniler. Amniyon sıvısının kendini yenilemesi için ihtiyaç duyduğu şey, annenin hamilelik boyunca içtiği sudur. Amniyon, bebeğin gelişimi ve sağlığı için oldukça önemlidir.
Yeterli miktarda olması, bebeğin hareketlerinin ve akciğerlerinin gelişimini etkileyen kritik bir faktördür. Bu sıvının yetersiz olması durumunda ise, bebeğin hareketlerinde yavaşlama görülmesi muhtemeldir. Dolayısıyla, hamilelikte su tüketimi yalnızca annenin sağlığını değil anne karnında büyümekte olan bebeğin sağlığını da büyük ölçüde etkiler.
Hamilelikte Su Tüketiminin Faydaları
Tumblr media
Anne karnında sağlıkla büyüyen ve gelişen bir bebeğin, sağlıklı bir anne ile çok daha mümkün olduğunu artık biliyoruz. Peki hamilelikte su tüketimi anne için ne gibi yarar sağlar, diye soruyorsanız birlikte bu sorunun yanıtlarına bakalım:
Hamilelik döneminde yeterli su tüketimi, rahimde meydana gelebilecek kasılmaların önüne geçer, böylelikle erken doğum riski ortadan kalkmış olur.
Özellikle yaz aylarında çok sık yaşanan terleme sorunuyla ortaya çıkabilecek dehidrasyon probleminden kaçınmak, yeterli miktarda su tüketimiyle mümkündür.
Hamilelikte sık rastlanan rahatsızlıklardan olan kabızlık ve idrar yolu enfeksiyonu şikayetlerini azaltır.
Bulantı ve mide yanması gibi sorunlara iyi gelir.
Vücutta meydana gelebilecek, özellikle hamileliğin son dönemlerinde sık rastlanan bir sorun olan şişkinlikleri azaltır.
Su tüketimi, hamilelikte cilt sağlığını ve parlaklığını korumak konusunda oldukça önemlidir. Bu dönemde ortaya çıkan çatlakların önüne geçmek yeterli su tüketimiyle mümkündür.
Ciltte ve dudakta meydana gelebilecek kurulukların önüne yine bol su tüketimi ile geçilebilir.
Yetersiz Miktarda Su Tüketimi
Hamilelikte su tüketimi ve sağladığı faydalardan detaylıca bahsettik. Peki bu dönemde vücudun ihtiyaç duyduğu miktarı sağlanmadığı takdirde ne gibi sonuçlarla karşılaşılır? İşte yetersiz miktarda su tüketimi ve meydana gelebilecek rahatsızlıklar:
Baş ağrısı
Halsizlik ve yorgunluk
Sürekli susuzluk hissi
Yüzde, dudaklarda ve gözlerde aşırı kuruluk
İdrarın renginde koyuluk ve idrara seyrek çıkma
Bu belirtilerden biri veya birkaçı, vücudun yetersiz miktarda su alımına dair sinyal veren belirtileridir. Bu belirtilerin önüne geçmenin yolu, tavsiye edilen miktarda düzenli su tüketimidir.
Egzersiz ile Birlikte Su Tüketimi Nasıl Olmalıdır?
Tumblr media
Hamilelik döneminde sağlıklı ve zinde bir vücut için egzersiz veya spor yapıldığında, su tüketimine ayrıca dikkat edilmelidir. Egzersiz esnasında yaşanan terleme nedeniyle vücut su kaybedeceğinden, bu suyu tekrar kazanmak çok önemlidir. Bu sebeple, egzersiz öncesinde, sırasında ve sonrasında su içerek vücudun su kaybını önlemek ve de kaybedilen suyu geri kazandırmak gerekir.
Hamilelikte Su Tüketimi Alışkanlığı
Hamilelikte su tüketimi konusunun anneyi ve bebeği pek çok noktada ciddi bir şekilde etkilediğini biliyoruz. Fakat hamilelik esnasında suyu tek başına tüketmekten keyif alınmıyorsa, içerisine birkaç dilim taze limon, portakal, elma veya salatalık katarak lezzetlendirmek mümkün.
Hazır meyve suyu ve gazlı içecek tüketiminden kaçınmak ve evinizde kendi yaptığınız sağlıklı içecekleri tüketmek istiyorsanız Evde Meyve Suyu Nasıl Yapılır? Lezzetli 5 Meyve Suyu Tarifi başlıklı içeriğimizi okuyarak bilgi alabilirsiniz.
Anne adayları hamilelik öncesinde belirli miktarda su içme düzenine sahip olmayabilir. Ancak bu dönemde, su içme alışkanlığı kazanmanın hem anne hem de bebek için sağlayacağı faydalar gözetilerek yeterli miktarda su alımına dikkat edilmelidir.
Yatağın başında, oturulan odada veya çantada daima taze su bulundurmak, su içmeyi hatırlamak için ilk adım olabilir. Ayrıca, özellikle kış aylarında sağlıklı bitki çayları hazırlanarak sıvı alımı desteklenebilir.
Su tüketimi alışkanlığı kazanmakta zorluk çekiyorsanız, düzenli ve yeterli miktarda su tüketimine geçmek konusunda daha fazla öneri için Su İçme Alışkanlığı Kazanmanın 10 Yolu konulu içeriğimizi inceleyebilirsiniz.
Emzirme Döneminde Su Tüketimi
Tumblr media
Ortalama 38-40 hafta süren hamilelik döneminin ardından doğum gerçekleşir. Bu dönemde anne bebeğini emzirme yoluyla besler. Anne sütünün %88’ini su oluşturduğu bilinen bir gerçektir. Ayrıca emzirme dönemindeki bir anne, günlük olarak yaklaşık 750-800 ml süt üretir. Bu nedenle vücutta doğal bir su kaybı yaşanabilir.
Emzirme döneminde ortaya çıkan su kaybının önüne geçmek ve sütün devamlılığını sağlayabilmek için düzenli bir şekilde su tüketimine devam edilmelidir. Böylelikle hem bebeğin beslenmesi hem de annenin sağlığı için önemli bir adım atılmış olur.
Temiz İçme Suyunun Önemi
Suyun canlı yaşamındaki yerinden ve hamilelikte su tüketiminin öneminden yukarıda bahsetmiştik. Bütün bunlara ek olarak, bir diğer dikkat edilmesi gereken konu ise temiz ve sağlıklı su tüketimidir. Bakterilerden ve kimyasallardan arındırılmış temiz su, sağlıklı yaşam için vazgeçilmez bir gereksinimdir.
Hamilelikte ve emzirme döneminde, yeterli miktarda temiz su tüketimi elzemdir. Annenin beden ve cilt sağlığını koruması, bebeğin anne karnında yeterince gelişebilmesi ve doğum sonrası emzirme döneminde bebeğin sağlıklı bir şekilde beslenebilmesi için temiz içme suyunun önemini kavramakta fayda vardır.
Tumblr media
Temiz içme suyuna her an taze bir şekilde ulaşım sağlayan su arıtma sistemi, hamilelik döneminde hayat kolaylaştırıcı bir cihaz olacaktır. Miato’nun geliştirmiş olduğu akıllı cam su tankı ile kaliteli ve güvenli suya sahip olmak artık mümkün. Miato Akıllı Cam Tankı ile her zaman temiz, hijyenik ve taze içme suyuna ulaşabilir, güvenli su tüketiminin keyfini çıkarabilirsiniz.
  10 Aralık 2020#sutüketimi #su #suarıtmacihazı #içmesuyu #sağlıklısu
0 notes
herseydenbirseyblog · 4 years
Text
Hamilelikte Grip Ve Soğuk Algınlığının Belirtileri
Hamilelikte grip ve soğuk algınlığının belirtileri, anne adaylarını yakından ilgilendiren en önemli konulardan biri olduğunu söylemeliyiz. Özellikle sağlının olduğu bu dönemde grip ile coranavirüs birbirine karıştırılabiliyor ancak belirtileri her ne kadar birbirine yakın olsa da aynı belirtileri taşıdığını söylemek doğru olmaz. Hamilelikte gribe karşı önlemler neler ve hamileler grip olduklarında ne yapmalı? Gibi önemli soruların cevabını bu yazımızda bulabilirsiniz.
Hamile olanların immün sistemi giderek zayıflar ve bu zayıflama ile birlikte anne vücudunun savunma hücrelerinin bebeğe karşı saldırı açmasını engellemek adına doğal bir süreçtir. Bebek açısından önemli olan bu unsur, direnci azalan anne adayı için bu durum pek iyi sayılmaz. Çünkü vücut direnci zayıflamış olan birinin vücudu, grip ve soğuk algınlığına karşı savunmasız kalacaktır. Bu gibi hastalıklara karşı vücut direncini artırmak ve hastalıklara karşı vücudumuzu koruma altına almamız gerekir.
Hamilelikte Grip Ve Soğuk Algınlığının Belirtileri
Hamilelikte Soğuk Algınlığının Belirtiler Neler?
Hamilelikte soğuk algınlığının belirtileri; Hapşırma, burun akıntısı, kırgınlık, hafif ateş ve gözlerde sulanma ile devam ederken, gribal enfeksiyonlar titreme, öksürük, yüksek ateş, kas ağrısı, şiddetli baş ağrısı ve solunumda zorluk olarak karşımıza çıkıyor. Soğuk algınlığı olan birinin ateşi 38 dereceyi geçmez iken grip olan kişide durum daha farklı olarak 38 derecenin üzerine çıkar. Normal bir insanda iyileşme süreci 7 gün civarı iken hamilelerde bu durum 10-14 arası olabiliyor.
Hamileler Grip Olursa Ne Yapmalıdır?
Anne adayı grip olduysa öncelikle vücudu dinlendirmesi gerekir. Bu hastalık sürecinde kişi, hareketten uzak durmalı ve vücudu dinlendirmelidir. Ancak, kendini iyi hissetmesiyle birlikte hafif egzersizler yaparak vücudun direncini artırmalıdır. Bulunan ortam belli aralıklarla havalandırılmalı, vücut direncini artırmak için doğru ve düzenli beslenmeye dikkat etmeli, özellikle C vitaminine ağırlık verilmeli portakal, greyfurt, mandalina, kivi, ıspanak, brokoli gibi besinler tüketmelidir. Bununla birlikte bol su tüketimi ile birlikte immün sistemini kuvvetlendirmek için de çinko takviyesi yapılmalıdır.
Detaylar: https://www.herseydenbirsey.com/hamilelikte-grip-ve-soguk-alginliginin-belirtileri
0 notes
miatosuaritma · 4 years
Text
Spor Yaparken Su İçmek Önerilir Mi?
New Post has been published on https://www.miato.com.tr/spor-yaparken-su-icmek/
Spor Yaparken Su İçmek Önerilir Mi?
Sağlıklı yaşam ve dengeli beslenme gibi birçok konunun giderek önem kazandığı modern dünyada, gerek formumuzu korumak ve fit bir görünüme sahip olmak gerekse de gündelik hayatın streslerinden uzaklaşarak zihnimizi ve bedenimizi rahatlatmak amacıyla spor yapıyoruz. Peki spor yaparken su içmek konusunda ne kadar bilgi sahibiyiz?
Su, dünya üzerinde var olan tüm canlıların yaşam kaynağı görevine sahip olan eşsiz ve mucizevi bir bileşendir. Varlığımızı sağlıklı bir şekilde sürdürebilmek ve gelecek kuşaklara aktarabilmek için hepimiz bu önemli sıvıya ihtiyaç duymaktayız. Ancak her bireyin kendi vücut yapısı ve sağlık durumu göz önüne alındığında, tüketmesi gereken su miktarı değişkenlik gösterebilmektedir.
Spor esnasında ihtiyaç duyulan su miktarı da normal koşullarla kıyaslandığında önemli ölçüde farklılık göstermektedir. Spor yaparken su içmek, vücutta terleme yoluyla meydana gelecek olan sıvı kaybını kontrol altına alabilmek ve bu suyu vücuda geri kazandırmak açısından önem arz etmektedir.
Temiz ve sağlıklı arıtma suyunun adresi Miato olarak bugünkü içeriğimizde, spor esnasındaki su tüketiminde dikkat edilmesi gereken noktaları ele alıyoruz.
Spor yaparken su içmek konusuna ek olarak, hamilelik dönemindeki su tüketimi hakkında detaylı bilgi için Hamilelikte Su Tüketimi Ne Kadar Olmalıdır? başlıklı içeriğimizi okuyabilirsiniz.
Spor Yaparken Su İçmek Neden Önemlidir?
Vücudumuzdaki su oranının %60 ile 70 civarları arasında değiştiğini hepimiz biliyoruz. Bu oranı kritik bir seviyeye düşürmemek için de düzenli ve yeterli su tüketimini devam ettirmemiz gerekmektedir. Söz konusu egzersizler ve spor aktiviteleri olduğunda bu durum daha da önemli bir hal almaktadır.
Fiziksel aktiviteler, vücudun yüksek oranda su kaybetmesine sebep olan çalışmalardır. Terleme, bu sıvı kayıplarına neden olan başlıca etmendir. Spor esnasında yoğun hareketliliğin etkisiyle vücut ısınır. Bu ısınmanın kontrol altına alınabilmesi ve vücudun serinlemesi, terleme yoluyla gerçekleşmektedir.
Yapılan egzersizlerin ağırlığı veya aktivitelerin yapıldığı ortamın sıcaklığı, terleme faktörünü önemli ölçüde etkilese de kaybedilen suyun geri kazanılabilmesi için herkesin belli bir düzeyde su tüketmesi şarttır.
Antrenmanlar esnasında su tüketimi yetersiz kaldığ�� takdirde, vücudun performansını ve fonksiyonlarını olumsuz yönde etkileyecek pek çok olumsuz sonuç ortaya çıkabilir. Bu sorunlardan bazıları; baş ağrısı, mide bulantısı, halsizlik veya kaslarda kramp gibi belirtilerdir.
Susuzluk, spor esnasındaki kondisyonunuzu da gözle görülür bir şekilde düşürecektir. Spor yaparken düzenli miktarda su içtiğinizde ise, performansınızın artması, efor hissinin azalması ve nabzın kontrolsüz bir şekilde artmasının önlenmesi gibi pek çok önemli etkiye rahatlıkla tanık olabilirsiniz.
Bu nedenle spor yaparken su içmek, egzersiz yoluyla kazanılmak istenen sağlığın yetersiz su tüketimi sebebiyle kaybedilmemesi açısından büyük önem taşımaktadır.
Spor Esnasında Su Tüketimi Nasıl Olmalıdır?
  Her insan gün içerisinde belli bir oranda su kaybederken egzersiz süresince bu durumun normalin de üzerine çıktığından daha önce de bahsetmiştik. Spor yaparken su içmek ve bu tüketimi belirli aralıklarla düzenli miktarlarda yapmak kişi için hayati önem taşımaktadır.
Egzersizlerin boyutunun ve ortamın terleme miktarını etkilemesi durumunu göz önüne alarak vücuda ihtiyacı olan miktarda su sağlanmalıdır. Ancak spor yaparken ne kadar su içileceğine dair kesin bir yanıt bulunmamaktadır. Tüm etkenler göz önünde bulundurulduğunda saatte ortalama 1 litre suyun gerekli olduğunu söylemek mümkündür.
Fakat su tüketimi egzersizin tüm aşamalarına yayılmalıdır. Spora başlamadan yaklaşık 2 saat önce içmeye başlayacağınız yarım litre su, son derece faydalı olacaktır. Daha sonra ise, 15-20 dakika aralıklarla, azar azar ve sık sık su tüketimine devam edilmelidir. Su içmek için susamayı beklemek, özellikle yüksek oranda su kaybının yaşandığı fiziksel aktivitelerde oldukça tehlikeli durumlara sebebiyet verebilmektedir.
Yoğun performans gerektiren sporlarda ise yine düzenli ve yeterli su tüketimiyle enerjiyi yüksek tutabilir ve kondisyonu düşürmeden verimli bir aktivite gerçekleştirilebilir.
Sporun ardından da su içmeye devam etmek önemlidir. Suyun vücudun toparlanmasına ve kasların rahatlaması ve yenilenmesine olumlu etkisi bulunmaktadır. Ayrıca spor yaparken terleme yoluyla kaybedilen sodyum, potasyum ve klor gibi minerallerin geri kazanılması için de su tüketimi elzemdir.
Spor Yaparken Gereğinden Fazla Su İçmek Zararlı Mıdır?
Spor yaparken su içmek, su kaybının önüne geçmek ve oluşabilecek bazı komplikasyonlardan kaçınmak adına oldukça önemlidir. Ancak bu su alımının düzenli ve aşamalı bir şekilde gerçekleşmesi de bir o kadar hayati bir mevzudur. Su tüketiminin egzersizin yapıldığı zaman dilimine yayılarak az fakat sık bir şekilde gerçekleşmesi, sağlıklı bir aktivite için vazgeçilmez bir detaydır.
Peki aktivite esnasında fazla su tüketimi yapıldığı nasıl anlaşılır? Bu durumda ortaya ne gibi sonuçlar çıkar? Bu soruların yanıtını bilmek, spor yaparken gerçekleşebilecek bazı sıkıntılı durumları yaşamaktan kaçınmak için gereklidir.
Yoğun egzersizler esnasında, aşırı terleme ve susama hissiyle tek seferde çok miktarda su tüketimi, su zehirlenmesi ve ölümle sonuçlanabilecek hiponatremi gibi çok ciddi sorunlara yol açabilir.
Spor yaparken gereğinden fazla tüketmenin ilk ve ciddi belirtileri; baş ağrısı, algı kaybı, mide bulantısı, kusma ve halsizlik gibi rahatsızlıklar olabilmektedir.
Bunlara ek olarak, egzersiz sırasında bir anda içilmeye başlanan yoğun miktarda su, kandaki sodyum miktarını düşürecektir. Alınan su miktarı da böbreklerin taşıyabileceğinden çok daha fazla olacaktır. Bu sebeple, beyin hücrelerinde şişme ve dolayısıyla koma gibi pek çok tehlikeli durum ortaya çıkabilir ve ölümle sonuçlanacak bir tecrübe yaşanabilir.
Bütün bu kritik faktörleri göz önüne alarak spor yaparken su içmek işlemini sporun tüm aşamalarına yaymak, ölüme dahi varabilecek ciddi rahatsızlıklardan kaçınmak açısından son derece mühimdir.
Fazla su tüketimi durumunda meydana gelebilecek komplikasyonlar hakkında detaylı bilgi için Gereğinden Fazla Su İçmek Zararlı Mı? başlıklı içeriğimizi okuyabilirsiniz.
Temiz İçme Suyunun Önemi
Spor esnasında belirli aşamalarla ve düzenli miktarda içilen suyun öneminden detaylıca bahsettik. Bu konunun yanı sıra, dikkat edilmesi gereken bir diğer kritik mevzu, temiz içme suyunun sağlığımız için vazgeçilmez bir sıvı olmasıdır. İçtiğimiz su, bakterilerden ve zararlı kimyasallardan gerektiği gibi arıtılmamış ise, vücudumuzun ihtiyaç duyduğu mineralleri sağlamak konusunda yetersiz kalabiliriz.
Temiz ve sağlıklı içme suyunun önemi hakkında detaylı bilgi için Musluk Suyunun Sağlığımıza Etkileri konulu içeriğimize göz atabilirsiniz.
Temiz ve güvenilir içme suyunu evlerinize taşıyan Miato ile sağlıklı içme suyuna ulaşmak artık hiç olmadığı kadar kolay. Miato’nun geliştirmiş olduğu akıllı cam su tankı ile, dilediğiniz zaman taze ve hijyenik içme suyuna ulaşabilir, güvenilir içme suyunun keyfini çıkarabilirsiniz.
0 notes
bebekyasami · 4 years
Text
Hamilelikte Su İçmenin Faydaları
Bireyin sağlığını koruyabilmesi gün boyunca tükettiği yiyecekler kadar su miktarına da önem vermesi gereklidir. Normal bir insanın gün içerisinde ortalama 2 veya 2,5 litre su tüketiminin vücut fonksiyonları için gerekli olduğunu doktorlar dile getirmişlerdir. Fakat hamileyseniz ve iki canlı yaşıyorsanız, hatta bebeğinizin su içerisinde yaşadığını düşündüğünüzde su tüketimi çok daha hayati bir önem taşımaktadır.
https://www.bebekyasami.com/hamilelikte-su-icmenin-faydalari-495
0 notes
anneveadayi · 4 years
Photo
Tumblr media
Hamilelikte Sağlıklı Beslenme 
Gebelikte beslenme denildiğinde elinize ne geçerse yemelisiniz veya çok yemek tüketmelisiniz gibi algılardan uzak durmalısınız. Gebelik esnasında beslenme şeklinizin bebeğin gelişimi ile doğru orantılıdır. 
Hamilelikte Tercih Edilmesi Gereken Besinler 
Süt ve süt ürünlerinden pastörize olanları tercih etmeli ve mutlaka tüketmelisiniz. 
Su tüketimine dikkat 
Vitamin değeri yüksek olan mevsiminde meyve tüketimi 
Et ve et ürünlerini tüketim 
Beyaz et tüketimi düzenli olarak yapılmalıdır. 
Yemeklerde sıvı yağ tüketmeye özen göstermelisiniz. 
Az ve sık beslenin 
Zeytin yağını öğünlerinize eklemelisiniz 
Baklagiller tüketimi desteğini unutmamalısınız. 
 💯Destek için... 👣Takip et 📝Yorum yap ❤️Beğen ve ↗️Paylaş 
0 notes
lfmcn · 4 years
Text
Göğüs Sarkması Nasıl Önlenir? Bu Bilgileri Sakın Kaçırmayın!
Göğüs sarkması nasıl önlenir? Göğüs sarkması için ne yapılır? Göğüs sarkması özellikle büyük göğüslü kadınların karşılaştığı en yaygın problemlerden biridir. Her kadın diri ve dik göğüslere sahip olmayı ister ve bu uğurda büyük paralar ile bıçak altına yatmayı göze alır. Göğüsleriniz sarkmaya başlıyorsa endişelenmeyin. Göğüs sarkmasını önlemek için uygulanması gereken birçok doğal, etkili ve ucuz yöntem bulunmaktadır. Bu konuda başarılı olmak için yapmanız gereken tek şey istikrarlı olmak. Göğüs sarkması tıp dilinde meme pitozu olarak bilinir ve sarkma süreci kadının hayatının bir aşamasında başlar. Genellikle yetişkinlikte, menopozda ve büyük göğüslere sahip olan kadınlarda görülme sıklığı daha fazla olmasının yanı sıra yaşı küçük olan kadınlarda ya da kızlarda da nadiren ortaya çıkabilmektedir. Bu konuda unutulmaması gereken bir nokra ise, göğüs sarkmasını önlemek tedavi etmekten daha kolaydır.
Tumblr media
Göğüs sarkmasının nedenleri nelerdir?
Yaşlanma Göğüslerdeki sıkılığın azalmasında yaş önemli bir faktördür. Göğüs sarkmasının en belirgin ve sık nedeni yaşlanmaya bağlı olarak cildin elastikiyetini kaybetmesidir. Göğsün büyük olması önemli değil, ancak sağlıklı ve etkili tutmak için sıkı ve düzgün şekli olan göğse sahip olmak önemlidir. Genellikle 30’lu yaşların sonlarında cilt gevşemeye başlar ve yaşlanmanın doğal bir belirtisi olarak göğüslerde sarkma meydana gelir. Hamilelik ve emzirme Yapılan araştırmalara göre kadının hamilelik döneminde özellikle göğüslerinin sarktığı kanıtlanmıştır. Ayrıca göğüs dokuları emzirirken gevşer ve bu nedenle göğüsün sıkılığı ve şeklini kaybeder. Hastalık Bazı hastalıkların bir sonucu olarak göğüs sarkması meydana gelebilir. Meme kanseri veya tüberküloz gibi hastalıklar solunum yolları hücrelerinin ve iç organlarının yapısını önemli ölçüde zayıflatmaya neden olur. Bu nedenle göğüs sarkmaya ve sıkılığını kaybetmeye başlar. Diyet ve yaşam tarzı Aşırı miktarda nikotin, alkol ve gazlı içeceklerin tüketimi cildin erken yaşlanmasına ve hücresel yapının zayıflamasına neden olur. Bu nedenle bu zararlı ajanlar göğüslerin elastikiyetini kaybetmesine ve sarkmasına yol açar. Çoklu gebelikler Çoklu gebelik göğüs sarkmasının diğer nedenlerinden biridir. Hormonal değişiklikler her hamilelikte süt kanallarını küçültür ve genişletir. Bunun sonucunda ise göğüslerdeki dokuların sarkması meydana gelir. Ayrıca hamilelik öncesi ve sonrası hızlı kilo değişiklikleri de göğüslerde sarkmaya neden olabilir. Göğüs sarkmasının diğer nedenleri ise aşağıdaki faktörlerdir: Kollajen eksikliği Östrojen eksikliği Yerçekimi Yüksek vücut kitle endeksi Daha büyük göğüslere sahip olma Menopoz Hızlı kilo kaybı ve ardından kilo alımı Sigara kullanımı Sütyen giymemek veya uygun olmayan sütyen kullanımı
Göğüs sarkmasını önlemenin doğal yolları
1- Buz masajı Buz, cilde temas ettiğinde dokular büzülmeye meyilli bir hale gelir. Yapılan bir araştırmaya göre soğuk su, kasları sıkılaştırarak daha sert bir hale getirdiği kanıtlanmıştır. Ayrıca buz masajı, cildin sıkılaşmasına ve kaslardaki acıyı hafifletmeye olanak sağlar. Birkaç tane buz küpünü 1-2 dakika boyunca dairesel hareketlerle göğüslerinizin üzerine masaj yaparak sürünüz. Ardından göğüslerinizi havlu ile kurulayın ve sıkı bir sütyen takarak 30 dakika boyunca rahat bir pozisyonda sırt üstü yatınız. Göğüslerinizdeki sarkmayı önlemek için bu yöntemi günde birkaç kez uygulayınız. 2- Zeytinyağı Göğüslerinize zeytinyağı ile masaj yapmanız göğüs sarkmasını önler ve daha sıkı göğüslere sahip olmanıza yardımcı olur. Zeytinyağının içerisinde bulunan antioksidan ve yağ asitleri serbest radikallerin verdiği zararları önler. Ayrıca zeytinyağı cildinizi besler ve cilt dokusunu geliştirir. Zeytinyağı ve biberiye yağı birleştirildiğinde kolajen üretimini artırarak cildi sıkılaştırılır. Avuçlarınızla zeytinyağını yukarı yönde göğüslerinize sürünüz. Kan dolaşımını hızlandırmak ve cilt hücreleri oluşumunu teşvik etmek için zeytinyağını 15 dakika boyunca masaj yaparak göğüslerinize uygulayınız. Gözlerinizdeki sarkmayı etkili bir şekilde önlemek için bu uygulamayı günde dört beş kez tekrarlayınız. Ayrıca badem yağı, jojoba yağı ve avokado yağı da vücudunuza besin maddeleri sağladığı için bu yağlarla masaj yapmak oldukça yararlı ve etkili olacaktır. 3- Yumurta sarısı ve salatalık Salatalık, cilt sıkılaştırma özelliğinden dolayı birçok yüz maskesinde yaygın olarak kullanılan bir sebzedir. İçeriğinde beta karoten bulunan salatalık, erken yaşlanmayı önler. Yumurta sarısı, vitamin ve protein içeriği sayesinde cildi iyileştirir ve serbest radikal hasarını onarır. Salatalık ve yumurta sarısını kıvamlı bir macun haline gelene kadar karıştırınız. Hazırlamış olduğunuz bu macunu 15 dakika boyunca göğüslerinizin üzerine masaj yaparak sürünüz. 5-10 dakika kadar bekledikten sonra göğüslerinizi soğuk su ile yıkayınız. 4- Yumurta beyazı Sadece yumurta sarısı değil aynı zamanda yumurta beyazı da cilt sıkılaştırma ve besleyici özelliğine sahiptir. Yumurta beyazının içerisinde bulunan hidro lipidler cildinizdeki gevşek olan dokuların sertleşmesine yardımcı olur. Yumurta beyazını kıvam alıncaya kadar çırpın ve göğüslerinizin üzerine sürdükten sonra 30 dakika kadar bekletiniz. Ardından göğüslerinizi soğuk su ile durulayınız. Diğer yandan, çırptığınız yumurta beyazının içerisine bir çay kaşığı lor peynir ve bal ekleyerek bir maske hazırlayınız. Hazırladığınız maskeyi göğsünüze uygulayın ve 20 dakika kadar bekledikten sonra soğuk su ile yıkayınız. 5- Çemen otu Çemen otu, vitamin ve antioksidanlar bakımından zengindir ve bu sayede göğüsteki deri hücrelerine herhangi bir zarar vermeden sıkılaştırma özelliği sağlar. 2 çorba kaşığı çemen otunun içerisine bir miktar su ekleyerek macun kıvamına gelene kadar karıştırınız. Hazırladığınız bu macunu göğüslerinize 15 dakika boyunca dairesel hareketlerle masaj yaparak sürün ve 5-10 dakika kadar bekledikten sonra ılık su ile yıkayınız. Göğüslerinizdeki sarkmayı önlemek için bu uygulamayı haftada 2 kez tekrarlayınız. Diğer yandan, 10 damla E vitamini yağının içerisine çemen yağı ilave edin ve bu karışımı göğsünüze uyguladıktan yarım saat sonra soğuk su ile yıkayınız. Bu karışımı göğüslerinize haftada bir kez sürünüz. Bir başka seçenek ise, yoğurt ve çemen otunu karıştırıp göğüslerinizin üzerine hafifçe masaj yaparak sürünüz. Yoğurt laktik asit, kalsiyum, çinko ve B vitamini ile zengin olduğu için hücre büyümesini iyileştirir, cildi nemlendirir ve yeniler. Yoğurdun içerisinde bulunan çinko, büzücü özelliği ile gözenekleri sıkılaştırır ve göğüslerinizin sarkmasına izin vermez.
Tumblr media
6- Nar Nar, yaşlanma karşıtı bir meyve olduğu için gerek suyunu içmeniz gerekse kabuğunu kullanmanız cilt ve genel sağlığınız için mükemmel etkilere sahiptir. Nar kabuğunu göğüslerinize uygulamanız hem sarkmayı önler hem de vücudunuzun daha genç kalmasına olanak sağlar. Nar kabuğunu ezin ve birkaç damla hardal yağı ekleyerek macun kıvamına gelene kadar karıştırınız. Hazırladığınız bu macun kıvamlı karışımı göğüslerinizin üzerine 5-10 dakika boyunca masaj yaparak sürünüz. Diğer yandan, her gün iki üç dakika boyunca nar çekirdeği yağını göğüslerinize sürebilirsiniz. Alternatif olarak, kurutulmuş nar kabuğunu ve 4 çay kaşığı hint leylak yağını karıştırınız. Hazırladığınız karışımı biraz ısıttıktan sonra göğüslerinize masaj yaparak sürünüz. 7- Shea yağı Shea yağı, göğüs sıkılaştırmak için kullanılan doğal ve etkili yağlardan sadece bir tanesidir. Bu etkili yağ, antioksidan ile E vitamini bakımından zengin olduğu için cilt dokusunu sıkılaştırır ve serbest radikallerin yaptığı hasarı iyileştirir. Bir miktar shea yağını 15 dakika boyunca yukarı yönde göğüslerinize masaj yaparak sürünüz. Yaklaşık 10 dakika beklettikten sonra soğuk su ile göğüslerinizi yıkayınız. Etkili sonuçlar elde etmek için bu uygulamayı haftada 3 kez 4 kez tekrarlayınız. 8- Badem yağı ve süt kreması Badem yağı, güçlü nemlendirici özelliği sayesinde cildin viskoelastik özelliğini korur. Ciltteki nem eksikliği cildin gevşemesine ve göğüslerinizde sarkmaya neden olabilir. Badem yağı, cildin beslenmesini sağlar ve nem oranını dengeler. Badem yağı gibi süt kreması da cildi nemlendirir, daha esnek ve sağlıklı bir hale getirir. 4 çorba kaşığı süt kremasını 2 çorba kaşığı badem yağı ile karıştırın ve hazırladığınız bu karışımı yavaşça göğüslerinize masaj yaparak sürünüz. Göğüslerinizdeki nemi artırmak ve sarkmayı önlemek için bu karışımı haftada 3-4 kez uygulayınız. Badem yağı elinizde bulunmadığı zaman aynı şekilde hindistancevizi yağını da göğüslerinize uygulayabilirsiniz. 9- Göğüs sarkmasını yüzme egzersizi ile engelleyin Yüzme egzersizi ileri ve geri vuruş hareketlerini içerdiği için göğüsleri tutan kasları sıkılaştırır ve göğüslerinizin arzu ettiğiniz sıkılığa ve güzelliğe kavuşmasına olanak sağlar. Ayrıca yüzme egzersizi, daha fazla kas inşa eder ve aynı zamanda yağ yakmaya da yardımcı olur. Düzenli olarak günde yarım saat yüzme egzersizini yaptığınızda birkaç hafta içerisinde göğüslerinizdeki sarkmanın kaybolduğunu fark edeceksiniz. 10- Zencefil ile kalori yakın ve göğüslerinizin sarkmasını önleyin Zencefil, metabolizmanızı düzenler ve metabolik sistemdeki artışla daha fazla kalori yakılmasına yardımcı olur. Bu kalori yıkılmasının ardından yağın vücuttan atılması kolaylaşır. Bir bardak suyun içerisine bir çay kaşığı rendelenmiş zencefili koyun ve 10 dakika boyunca kaynatınız. Ilıdıktan sonra süzdüğünüz zencefil çayının içerisine bir tatlı kaşığı bal ekleyin ve her gün en az iki üç bardak zencefil çayını içiniz.
Tumblr media
11- Uçucu yağlar Uçucu yağlar, bitkilerin özünden elde edilir. Bazı esansiyel yağlar cildi sıkılaştırma yeteneğine de sahiptir. Nane yağı, limon otu yağı, selvi yağı, havuç yağı ve rezene tohumu yağı cildin elastikiyetini korumaya yardımcı olan yağlardan bazılarıdır. Günde 1 kez bu uçucu yağlardan herhangi birini göğüslerinizin üzerine ve etrafına masaj yaparak sürünüz. Not: Saf olan uçucu yağlar cildi yakabilecek kadar güçlüdür. Bu nedenle bu yağları uygulamadan önce taşıyıcı yağlardan biri ile seyreltmeniz gerekir. Çoğu durumda sadece iki damla uçucu yağ yeterlidir. 12- Kuşkonmaz Kuşkonmaz bitkisi önemli ölçüde antioksidan bileşikler içerir ve ayurveda tıbbında çeşitli hastalıkların tedavisinde yaygın olarak kullanılır. Bir yemek kaşığı kuşkonmaz bitkisini ılık suyla karıştırarak sabah ve akşam tüketebilirsiniz. 3 ay boyunca düzenli olarak tükettiğiniz takdirde göğüslerinizin her geçen gün bir önceki günden daha sıkı ve daha seksi hale geldiğini fark edeceksiniz. 13-Yeşil çay ile sağlıklı kilo verin Yeşil çayın yağ yakıcı özelliği olduğu herkes tarafından bilinir, bu nedenle yeşil çayı günlük diyetinize ekleyerek daha fazla kalori yakmayı hedefleyebilirsiniz. Yeşil çayın bileşiminde yer alan kateşinler vücudunuzdaki yağ birikimini önler ve vücudunuzun sıcaklığını artırarak fazla yağın yakılmasına katkıda bulunur. Yeşil çay düzenli olarak tüketildiği takdirde aynı zamanda obezite gibi sağlık probleminin önüne geçerek obezite ile ilişkili olan diğer sağlık problemlerinin de önlenmesine katkıda bulunur. Yeşil çay tüketmek veya yeşil çay takviyelerini kullanmak aynı zamanda tüm vücudunuzda genel sağlık açısından da son derece önemlidir. 14-Aloe vera Aloe vera, cilt hücrelerinin sıkılaştırılmasında son derece etkili bir bitkidir. Aynen yeşil çay da olduğu gibi yüksek derecede içerdiği antioksidanlar sayesinde vücudunuzdaki yaşlanmadan sorumlu olan serbest radikallerin etkilerini minimize eder. Aloe vera aynı zamanda cildinizdeki kolajen üretimini teşvik ettiği için cildinizde elastikiyet sağlar ve yaşlanma karşıtı özelliği sayesinde cildinizin daha erken kırışmasına engel olur. Bu amaçla bir miktar aloe vera jeli alın ve 4-5 dakika boyunca dairesel hareketlerle göğsünüze masaj yapınız. Bir süre daha göğsünüzde kaldıktan sonra durulama işlemine geçebilirsiniz. 15-Göğüs sarkmasını önlemek için tahta pozisyonu egzersizi Bu egzersizi uygulamanız göğüs kaslarını güçlendirir ve çekirdek kaslarınızı sıkılaştırır. Nasıl yapılır? Midenizin üzerine uzanın ve dirseklerinizi yere bırakacak şekilde omuz seviyesinde tutunuz. Ayak parmaklarınızın ucuna doğru bastırarak tüm vücudunuzu yukarı doğru kaldırıp aşağıya doğru indiriniz. Bu egzersizi uygularken dikkat etmeniz gereken şey vücudunuzun omuzdan ayaklara kadar düz bir şekilde olması gerektiğidir. Egzersizi 20 saniye boyunca tekrarlayın ve rahatlama pozisyonuna dönünüz. 16-Yay pozisyonu ve Göğüs Sarkması Yay pozisyonu, elleri ve bacakları uzatarak uygulandığında göğüs etrafındaki kasların güçlenmesine olanak sağlar. Göğüs kaslarının güçlendirilmesi ile birlikte vücudun enerjisi de artar. Nasıl yapılır? Sırt üstü pozisyona gelin ve ellerinizle ayaklarınızı yere sabitleyerek vücudunuzu yay şeklinde kaldırınız. Yay pozisyonunu alırken derin nefes alıp verin ve bu pozda 10-15 saniye kadar kaldıktan sonra tekrar eski pozisyonuna dönünüz. Göğüs sarkmasını önlemek için bu egzersizi 5-10 kez tekrarlayınız. Dikkat edilmesi gereken nokta ise, egzersiz yaparken kaliteli bir spor sütyen takmaktır. Aksi takdirde kaliteli sütyen giymediğiniz de durum daha da kötüleşerek kalıcı göğüs hasarına neden olabilir. 17- Savaşçı pozisyonu egzersizi Bu egzersizde vücudunuzu “T” harfine benzeme pozisyonuna getiriniz. Vücudunuzu düz tutarak ellerinizi başınızın üstüne doğru uzatıp birleştirin ve öne doğru eğilirken tek bacağınızı ellerinizin tam tersine doğru uzatınız. Bu pozisyonu uygularken elleriniz ve tek bacağınız aynı çizgide olacak şekilde T harfi pozisyonunu alınız. Bu pozisyona geldiğinizde derin nefes alın ve birkaç saniye boyunca bekledikten sonra diğer bacağı kaldırarak egzersizi tekrarlayınız. 18-Tekne pozisyonu Bu egzersizi uygularken vücudunuzun tekne şeklini almasını sağlayınız. Kalçanızın üzerine oturun ve ellerinizi dizlerinize paralel olacak şekilde uzatarak bacaklarınızı kaldırınız ve gövdeniz ile “V” şeklini almaya çalışınız. Bu egzersiz göğüs kaslarınızın sıkılaşmasına yardımcı olmakla kalmaz, aynı zamanda kol ve bacak kaslarını da çalıştırır. 19- Keçe pozu egzersizi Yüzüstü jimnastik minderinin üzerine uzanın ve kollarınızı kalçanızın üzerine birleştirerek vücudunuzla bacaklarınızı aynı anda yukarıya doğru kaldırınız. Bu egzersizi uygularken diz kapaklarınızı, kalçanızı ve omuzlarınızı sıkarak yukarıya doğru çekmeniz oldukça önemlidir. Egzersiz pozisyonunu aldığınızda 5 defa nefes alıp verin ve rahatlama pozisyonuna geçiniz. Bu egzersizi uygulamanız göğüs sarkmasını önlemenin yanı sıra adet krampları için de oldukça etkilidir. 20- Duvar pozisyonu Vücudunuzu düz tutarak duvara ellerinizi yaslayınız. Kollarınızı omuz hizasında gergin bir şekilde duvara yasladıktan sonra dirseklerinizi kırarak duvara doğru basınç uygulayınız ve bu pozisyonda birkaç saniye kadar bekleyiniz (şınav hareketi). Ardından tekrar başlangıç konumuna geri dönün ve birkaç saniye kadar bekledikten sonra aynı hareketi tekrar uygulayınız. Göğüs sarkmasını engellemek için bu egzersizi düzenli olarak tekrarlayınız. 21- Göğüs sarkmasını önlemek için yapabileceğiniz önemli ipuçları Cildinizi nemli tutabilmek için her gün 2 ile 2,5 litre arasında su tüketmeye özen gösterin. Böyle bir miktarda su tüketmek erken yaşlanmayı da kontrol eder. Yürürken veya otururken doğru bir duruş pozisyonu sağlamanız gerekmektedir. Omurganızın desteklediği bir şekilde duruş sergilemek cildinizi sarkmaya karşı koruyacaktır. Fırsat buldukça yoga gibi bir egzersiz türünü tercih ediniz. Yoga egzersizindeki bazı duruşlar göğüslerinizi sıkılaştırma da etkili olabilir. Sarkmış göğüsleri önlemek için beslenme öğününüze omega 6 ve omega 3 içeren besinleri daha fazla ilave etmeye özen gösteriniz. Göğüs sarkmasını önlemenin başka bir yolu ise, göğüslerinizi yukarıya kaldıran destekli sütyenler giymenizdir. Uzun süre desteksiz sütyenlerin kullanılması göğüslerinizin daha fazla sarkmasına yol açacaktır. Sarkmış göğüslerin önlenmesinde uyku pozisyonunuzda önemli bir yer teşkil eder. Bu noktada özellikle yüz üstü uyumak yerine sırt üstü yatmanın göğüs sarkmasını önlemeye katkıda bulunacağına söyleyebiliriz. Bunun yanı sıra, cildinizin önemli bir dostu olan C vitamini bakımından zengin meyve ve sebzelerin tüketilmesi de cildin kolajen üretimini artırarak göğüslerinizdeki esnekliği korumaya yardımcı olur. 22- Sarkmış göğüsleri önlemek için yapmamanız gerekenler Diyetinizde çok fazla yağ bulunmamasına dikkat ediniz. Diyetinizde çok fazla yağ içeren gıdaları tüketmeniz vücudunuza daha fazla yağ depolanmasına ve göğüslerinizin de daha fazla sarkmasına neden olacaktır. Bunun aksine sürekli diyette olmak veya diyette aşırıya kaçmak da göğüs sarkmasına yol açabilir. Göğüsleriniz için doğru numarada sütyen seçtiğinize emin olmanız gerekir. Göğüsleriniz için uygun olmayan bir sütyen seçimi cildinizin elastikiyetinin korunmasına yol açar. Eğer güneşe çıkacaksanız göğüslerinize mutlaka güneş koruyucu bir krem kullanmanız gerekmektedir. Güneş koruyucu kremler cildinizin nemlenmesine katkıda bulunurken, aynı zamanda cildinizin esnekliğini de muhafaza etmeye yardımcı olur. Son olarak cildin daha kırılgan ve esnekliğini kaybetmesine neden olan sigara gibi tütün ürünlerinden uzak durmalısınız. Read the full article
0 notes
burdabidursun · 10 months
Text
Hamilelik Çatlaklarını Nasıl Engelleyebiliriz?
Tumblr media
Hamilelik, bir kadının hayatındaki en özel ve heyecan verici dönemlerden biridir. Ancak, vücutta meydana gelen hızlı değişimler bazen hamilelik çatlaklarına neden olabilir. Bu çatlaklar, genellikle karın, göğüs, kalça ve uyluk bölgelerinde beliren çizgilerdir. Ancak, doğru bakım ve alışkanlıklarla hamilelik çatlaklarını önlemek mümkündür. İşte bu konuda dikkate almanız gereken bazı ipuçları:
Cilt Bakımı: Hamilelik süresince düzenli cilt bakımı, esnekliği artırabilir. Doğal yağlar içeren nemlendiriciler, cildinizi besleyerek çatlak oluşumunu engelleyebilir.
Hydration (Su Tüketimi): Bol su içmek, cildin elastikiyetini artırabilir. Günde en az 8 bardak su içerek vücudunuzu nemli tutun.
Sağlıklı Beslenme: Cildin sağlıklı kalması için vitamin ve mineraller açısından zengin bir diyet önemlidir. A, C, E vitaminleri ve çinko, cildin elastikiyetini destekler.
Hamilelik Kilosunu Kontrol Altında Tutma: Hızlı kilo alımı, cilde ekstra stres yaratabilir. Hamilelik sürecinde kilo artışını sağlıklı sınırlar içinde tutmaya özen gösterin.
Egzersiz: Hamilelikte güvenli egzersizler, dolaşımı artırabilir ve cilt sağlığını destekleyebilir. Doktorunuzun onayıyla uygun egzersiz programlarına katılın.
Masaj ve Self-Care: Düzenli masaj, cildinizi besleyerek esnekliğini artırabilir. Aynı zamanda stresi azaltarak çatlak oluşumunu engelleyebilir.
Hamilelik Çatlaklarına Karşı Ürünler: Hamilelik çatlaklarına karşı özel ürünler kullanabilirsiniz. E vitamini ve kolajen içeren kremler, cildinizi besleyerek çatlak oluşumunu azaltabilir.
Cilt Esnekliğini Artıran Yağlar: Badem yağı, hindistancevizi yağı ve buğday özü gibi yağlar, cilt esnekliğini artırabilir. Ancak, kullanmadan önce doktorunuza danışmalısınız.
Her hamilelik farklıdır ve her vücut farklı tepkiler verebilir. Bu nedenle, çatlak oluşumunu önlemek için bu ipuçlarını uygularken, doktorunuzla da düzenli iletişimde olmalısınız.
0 notes
hamilelikte · 1 year
Text
Yeşil mercimek, pişirilmiş, taze ve aşırıya kaçılmadan tüketildiği sürece, gaz problemi yaratmayacaktır. Beslenme uzmanları, hamile kadınların özellikle ilk trimesterlerinden itibaren yeşil mercimek gibi besinleri diyetlerine eklemelerini önermektedirler. Yeşil mercimek, annenin ve bebeğinin sağlığına faydalı vitamin ve mineraller içerir, bu nedenle hamile kadınlar beslenmelerinde yeşil mercimek tüketebilirler. Hamilelik dönemi, birçok değişikliğe ve yeni deneyimlere neden olabilir. Bu deneyimlerden biri de, çoğu anne adayının yaşadığı gaz problemleridir. Hamilelikte gaz genellikle yavaş bir sindirim sistemiyle ilişkilidir ve belirli yiyeceklerin tüketilmesi, gazın artmasına neden olabilir. Bazı kadınlar, yeşil mercimeğin gaz oluşturduğundan endişe ederler ve hamilelikte bu yiyeceği tüketmekten kaçınırlar. Ancak yeşil mercimek, hamile kadınlar için önemli bir besin kaynağıdır ve bazı durumlarda tüketilmesi önerilir. Yeşil mercimek, folik asit, demir ve protein açısından zengindir. Hamile kadınlar için büyük faydaları olan bu vitamin ve mineraller sayesinde, yeşil mercimek tüketmek, gebelikteki birçok sorunun önlenmesine yardımcı olabilir. Hamile kadınlar, yeşil mercimek tüketirken dikkat etmeleri gereken bazı noktalar vardır. Örneğin, taze yeşil mercimek daha az karın ağrısına neden olur ve daha kolay sindirilir. Yeşil mercimek tüketmeden önce suyla iyice yıkanmalıdır. Ayrıca, yeşil mercimekler iyice pişirilmelidir. Pişirilmemiş yeşil mercimek, gaz problemlerine neden olabilir. Bunun yanı sıra, aşırı tüketmek de gaz sorunlarını artırabilir. Hamileler için Yeşil Mercimek Tercih Edilebilir mi? Yeşil mercimek, protein, lif, demir, folik asit, bakır, fosfor, B vitamini ve diğer birçok besin öğesi açısından zengin olan bir gıdadır. Hamilelik döneminde bu besin öğeleri, annenin ve bebeğinin sağlığı açısından önemlidir. Ancak yeşil mercimek tüketirken dikkat edilmesi gereken bazı noktalar bulunmaktadır. Yeşil mercimek, hamilelik döneminde tüketilebilir bir besindir. Ancak yukarıda belirtilen noktalara dikkat edilerek tüketilmesi önemlidir. Bunun yanı sıra, hamile kadınlar herhangi bir besin tüketmeden önce doktorlarına danışmalıdırlar. Doktorların önerileri doğrultusuna beslenme düzenini oluşturmak, anne adayı ve bebeği için en doğru seçim olacaktır. Oldukça faydalı bilgiler edineceğiniz, Hamilelikte Hangi Baklagiller Yenmeli? başlıklı yazımızı okumanızı tavsiye ederiz. Hamilelikte Gaz Oluşturan Yiyecekler Hakkında Bilinmesi Gerekenler Hamilelik döneminde tüketilen besinlerin yan etkileri daha da önem kazanır. Gaz problemi de hamilelikte sık rastlanan bir sağlık sorunudur. Bu nedenle, olası riskleri en aza indirgemek için hamilelikte tüketilen yiyecekler hakkında dikkatli olmak gerekir. Gaz Oluşturan YiyeceklerGaz Oluşturmayan YiyeceklerKuru fasulye Nohut Brokoli Karnabahar LahanaBeyaz et (tavuk, hindi, balık) Taze meyveler (erik, şeftali, muz) Taze sebzeler (patlıcan, salatalık, kabak) Yumurta Süt, yoğurt gibi süt ürünleri Gaz problemi yaşamamak için, listede yer alan gaz oluşturan yiyeceklerin tüketimi sınırlandırılmalı. Bunun yerine, gaz oluşturmayan yiyecekler tüketilmeli. Ayrıca, yemekler yavaş ve dikkatli bir şekilde çiğnenmeli, gaz oluşturan gazlı içecekler yerine su veya süt içilmeli, fazla tuz kullanılmamalıdır. Aynı zamanda, yemeklerin küçük porsiyonlarda sık sık tüketilmesi de gaz problemini azaltmaya yardımcı olacaktır. Yeşil Mercimek Tüketirken Dikkat Edilmesi Gerekenler Hamilelik doneminde yesil mercimek Hamilelik döneminde yeşil mercimek tüketirken gaz problemleri yaşanabilir. Bu sebeple, porsiyon miktarına dikkat edilmelidir. Ayrıca, pişirilirken mercimeklerin iyice haşlanması ve suyunun süzülmesi gerekmektedir. Yeşil Mercimek Tüketirken Dikkat Edilmesi Gerekenler: 1. Yeşil mercimek, gaz yapıcı bir gıda olduğu için tüketirken porsiyon miktarına dikkat edilmelidir. 2. Yeşil mercimek, iyi pişirilerek tüketilmelidir. İyi pişirilmemiş yeşil mercimek, sindirim sorunlarına yol
açabilir. 3. Kuru yeşil mercimek tercih edilirse, önceden ıslatılarak tüketilmelidir. Yeşil mercimek tüketirken aynı zamanda demir eksikliği sorunu yaşayan hamileler için ideal bir seçimdir. İçerdiği demir, bebeğinizin sağlıklı bir şekilde büyümesini destekleyecektir. Yeşil mercimek, aynı zamanda hamilelerin diğer besin ihtiyaçlarını da karşılar. Ancak, mümkün olduğunca organik yeşil mercimek tercih edilmelidir. Ayrıca, tüketmeden önce iyice yıkanması ve pişirilmesi önemlidir. Hamilelikte Gaz Problemini Azaltmak İçin Öneriler Hamilelik döneminde kadınlar, kendileri ve bebeğin sağlığı için yediklerine dikkat ederler. Ancak, hamilelik sürecinde oluşan hormon değişiklikleri nedeniyle mide sorunları ve gaz problemleri sıklıkla ortaya çıkabilir. Bu nedenle, hamilelikte gaz problemini azaltmak için bazı öneriler bulunmaktadır. Sık ve Az Öğünler Tüketmek Hamilelik sürecinde sık ve az öğünler tüketmek, mide rahatsızlıklarını önlemeye yardımcı olabilir. Ayrıca, öğünler arasında çok fazla zaman geçirilmemesi de gaz problemlerini azaltacaktır. Bu şekilde, mide boşluğunda oluşabilecek gaz birikimi de en aza indirilir. Sıvı Tüketimine Özen Göstermek Günlük olarak yeterli miktarda sıvı tüketmek, bağırsakların düzenli çalışmasını sağlar ve gaz problemlerini önlemeye yardımcı olur. Suyun yanı sıra, bitki çayları ya da meyve suları da tüketilebilir. Ancak, gaz yapıcı içeceklerden uzak durmakta fayda vardır. Gaz Yapan Yiyeceklerden Uzak Durmak Bazı yiyecekler, gaz problemlerini artırabilir. Bu nedenle, gaz yapan yiyeceklerden uzak durmak önemlidir. Kuru fasulye, lahana, karnabahar ve soğan gibi yiyecekler, gaz yapıcı özellikleri nedeniyle tüketilmemelidir. Bunun yerine, kabak, brokoli ve muz gibi gaz yapmayan yiyecekler tercih edilebilir. Düzenli Egzersiz Yapmak Düzenli egzersiz yapmak, hem hamilelik döneminde hem de sonrasında gaz problemini azaltmaya yardımcı olacaktır. Yürüyüş, yoga ve hafif aerobik egzersizleri gibi aktiviteler yapmak, bağırsakları çalıştırarak gazın atılmasını kolaylaştırır. Ancak, aşırı egzersizlerden kaçınılmalıdır.
0 notes
kocaalihaber · 4 years
Text
0 notes
baknedio · 5 years
Text
Op.Dr. Kavasoğlu:Hamilelikte kafein tüketimi lösemi riskini artırabilir
30 Ekim 2019, Çarşamba 09:59
İstanbul
Tumblr media
İSTANBUL, (DHA) –Çocuklarda dikkat eksiklikleri, hiperaktivite bozukluklarının kafeinle ilişkisini gösteren, lösemiyi artırdığına dair de çalışmaların mevcut olduğunu söyleyen Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Op. Dr. Ayşe Kavasoğlu, “Gebelikte kafein tüketimi anne karnındaki bebeğin hem duygusal hem fiziksel gelişimini etkiler” dedi.
Çamlıca Medipol Üniversite Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Bölümünden Op. Dr. Ayşe Kavasoğlu, gebelikte sıvı tüketimine ilişkin önemli açıklamalarda bulundu. Kavasoğlu, hamilelikte su ihtiyacının arttığına işaret ederek “Günlük su ihtiyacımız 2 – 2,5 litre iken gebelikte bu ihtiyaç 3 – 3,5 litreye çıkar. Gebelikte yeterli su tüketimi ile anne adayları yaşanacak idrar yolu enfeksiyonu, kabızlık, hemoroid, mide yanması, vücut şişkinliği, ödem, bulantı, rahimde kasılma, gebelik çatlakları gibi problemlerin önüne geçerken, daha parlak ve sağlıklı bir cilde de sahip olabilir” dedi.
BEBEĞİ 100 SAAT ETKİLEYEBİLİR
Hamilelikte çay ve kahve tüketimine dikkat edilmesi gerektiğini belirten Kavasoğlu “Kahve ve çay içerdiği kafein dolayısıyla fazla tüketildiğinde hamilelikte zararlı olabilir” ifadelerini kullandı. Kavasoğlu, hamilelikte günlük alınabilecek kafein miktarının 200 mg (yaklaşık 3 fincan Türk kahvesi) olduğuna değinerek şöyle devam etti:
“Kafein 200 mg’ı geçtiği zaman bebeğin plasentası yani eşindeki kan akımı yüzde 25 düşer. Ayrıca bebekler kafeini anne karnındayken, metabolize edemez. Bu yüzden bizde yarılanma ömrü 11 saat olan kafeinin, anne karnındaki bebekte yarılanma ömrü 100 saati bulabilir; bu kafeinin yarısının 100 saat sonra bile bebeğin kanında dolaşması demektir.”
KAFEİN DEMİR VE KALSİYUMU AZALTIYOR
Kafeinin idrar söktürücü bir madde olduğuna dikkati çeken Kavasoğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Hamilelik döneminde fazla miktarda alınan kafein anne adayında sıvı ve kalsiyum kaybına yol açar. Özellikle yemeklerden hemen sonra alınan kafein bağırsaklardan demir emilimini azaltır. Bu da hamilelikte artan demir ihtiyacı için olumsuz bir durumdur. Anne adayında çarpıntı yapan kafein bebeği de etkiler. Bebekte de kalp atımında ve solunumda artışa, ritim bozukluklarına neden olabilir. Kafein bebeğin duygusal gelişimine de etki eder. 4 – 11 yaş arası çocuklarda dikkat eksiklikleri, hiperaktivite bozukluklarının kafeinle ilişkisini gösteren çalışmalar mevcut. Ayrıca kafeinin lösemiyi artırdığı ve de alkol, nikotinin kanser yapıcı etkisini daha da artırdığını gösteren çalışmalar mevcut.”
PASTÖRİZE EDİLMEMİŞ SÜTTEN KAÇININ
Yüksek doz kafein alımının bebeğin iskelet sistemini de olumsuz etkilediğini ifade eden Kavasoğlu “Boy kısalığına, uzuvlarda kol ve bacaklarda kısalığa, düşük doğum ağırlığına yol açar. Yine kafein rahimde kasılmalarla düşüğe yol açabilir” dedi.
Kavasoğlu, gebelikte kaçınılması gereken diğer içecekleri ise şöyle sıraladı:
“Pastörize edilmemiş süte; içeriğinde listeria adlı bakteri riski taşıdığı için dikkat etmemiz gerekir. Bu bakteri de erken doğuma ve düşüğe sebep olabilir. Alkol ve sigaranın hiç tüketilmemesi gerektiğini zaten hepimiz biliyoruz. Yüksek miktarda şeker içeren içecekler de bebeğin sağlığını riske atar.”
KEKİK VE REZİNE ÇAYLARINA DİKKAT
Bazı bitki çaylarının da hamilelikte tüketilmesine dikkat edilmesi gerektiğini belirten Kavasoğlu, “Kış mevsiminde çokça tükettiğimiz bitki çayları; ada çayı, ökse otu, pelin otu, rezene, aloe vera, fesleğen, ginseng, kekik, meyan kökü ve yarpuz içeriyorsa düşüğe yol açabilir. O yüzden gebelikte bitki çayı tüketimine dikkat edilmeli. Aktarlarda kış çayı adı altında satılan içeriğini bilmediğimiz çaylardan uzak durulmalı” dedi.
Kaynak: DHA
Bu Yazı Op.Dr. Kavasoğlu:Hamilelikte kafein tüketimi lösemi riskini artırabilir adresinde ilk olarak yayınlanmıştır. BakNeDio.Com.
source https://baknedio.com/op-dr-kavasogluhamilelikte-kafein-tuketimi-losemi-riskini-artirabilir/
0 notes