#glisemik ind
Explore tagged Tumblr posts
Text
Glisemik İndeks Belirtileri – Glisemik İndeksi Yüksek Gıdalar
Glisemik indeks; yiyeceklerin içerisinde bulunan karbonhidrat miktarlarına göre hazırlanmaktadır. Glisemik indeksi nedir diye merak edenlere; karbonhidrat içeren herhangi bir yiyeceğin hazmedilip kana karışmasının ardından kan şekerini yükseltme hızı olarak tanımlandığını ifade etmek gerekir.
Glisemik indeks; üç gruba ayrılmaktadır. Düşük, orta ve yüksek olarak sınıflandırma yapılmaktadır. 0-55 arasında düşük, 70-50 arasında orta, 100-70 arasında ise yüksek glisemik indeks olarak sınıflandırma yapılmaktadır. Buna ek olarak, yiyeceklerin glisemik indeks değerlerinin pişirilme tarzlarına göre de değiştiğini belirtmek gerekir. Buna örnek olarak, sebzeleri verebiliriz. Neredeyse tüm sebzeler, pişirilmelerinin ardından yumuşarlar. Bunun nedeni, sebzelerde bulunan selüloz liflerinin pişirilme esnasında şişmeleridir.
Düşük glisemik indeksli karbonhidratların kişiyi çok daha uzun süre tok tutacağını ifade etmek gerekir. Yiyeceklerin içerisinde bulunan lif miktarının artmasına paralel olarak glisemik indeks azalmaktadır. İnsanların yemekten iki saat sonra acıkma hissi yaşamaması bununla alakalıdır. Yiyeceklerin mide ve ince bağırsakta uzun süre kalmalarından dolayı mide ve ince bağırsağın son kısımlarında salgılanan bazı hormonların insan beynine vücutta yeterli miktarda yakıt olduğunu ve herhangi bir yiyeceğe ihtiyaç olmadığını iletmesi söz konusu olmaktadır.
Glisemik İndeks Nasıl Hesaplanır?
Glisemik indeks nasıl hesaplanır diye merak edenlere bu işlem için öncelikli olarak 8-10 kişiden, bir gece açlığın ardından sabahleyin herhangi bir karbonhidratı 10-15 dakikada yemelerinin istendiğini ifade etmek gerekir. Deney grubunun bu yiyeceği yemeden önceki ve sonraki kan şekerine iki saat süreyle bakılmaktadır. Bu işleme katılan aynı kişilere farklı bir gün saf glukoz içirilmektedir. Aynı ölçümler yapılmaktadır. Bu ölçümler sayesinde söz konusu gıdanın glisemik indeksi hesaplanmaktadır.
İlgili Yazı
Diş Çekimi : Çürük Dişimin Çekilmesi ve Sonrası
Glisemik İndeks Belirtileri
Birçok insanda herhangi bir hastalık olmadığı halde insülin direnci görülmektedir. Böyle bir durumda, karbonhidratlara duyulan tolerans düşük olmaktadır. Bu bağlamda, her insanın besinlerin glisemik indeksine bakarak beslenmesi; en mantıklı tercih olacaktır. Glisemik indeksi yüksek besinler; kan şekerini hızlı bir şekilde yükseltecektir. Yükselen kan şekerini düşürmek adına vücutta insülin salgılanması söz konusu olacaktır. Hızlı bir şekilde insülin salgılanması; kişinin tekrar acıkmasına sebep olacaktır. İnsülin direnci olan kişilerde söz konusu durumun halsizlik, uyuklama, çarpıntı ve terleme gibi belirtilere sebep olacağını vurgulamak gerekir. Glisemik indeks belirtileri; söz konusu şekilde olmakla beraber her insanın kilo kontrolü yapmak adına glisemik indeksi düşük gıdalarla beslenmesi tavsiye edilmektedir.
Glisemik indeksi yüksek meyveler arasında incir, muz, kavun, karpuz ve üz��m bulunmaktadır. Meyvelerin olgunlaşmasıyla beraber glisemik indekslerinin arttığını ifade etmeliyiz. Buna ek olarak, glisemik indeksi düşüren besinler arasında meyve ve sebzelerin çoğu bulunmaktadır. Ayrıca, kepekli ekmekler, makarna, bulgur, nohut, kuru fasulye, mercimek, barbunya, soya fasulyesi, elma, armut, erik, portakal, doğal meyve şekeri, süt, yoğurt, fındık, yer fıstığı, ceviz gibi yiyecekler bulunmaktadır.
Glisemik İndeksin Zararları
Kilo kontrolü yapmak ve sağlıklı beslenmek isteyen insanların glisemik indeksin zararları hakkında fikir sahibi olması gerekmektedir. Glisemik indeksi yüksek olan besinleri tükettiğiniz takdirde bu besinlerin kan şekerini hızla yükselttiğini, ardından hızla düşürdüğünü fark edeceksiniz. Bu durum, sizin açlık krizleri yaşamanıza sebep olacaktır. Bir başka deyişle, kişinin insülin direnciyle karşı karşıya gelmesi söz konusu olacaktır.
Yüksek insülin hormonu; vücutta yağ depolanmasına neden olur. Buna ek olarak, bu şekilde beslenen insanlarda damar sertliği artacaktır. Böbreklerin çalışma fonksiyonu bozulacaktır. Vücutta meydana gelen iltihaplanmaların sayısı artacaktır. Yüksek tansiyon problemleri ortaya çıkacaktır. Magnezyum gelişecektir. Polikistik over gelişir. Sonuç olarak, glisemik indeksin zararları bir hayli fazladır.
Bu Yazı Glisemik İndeks Belirtileri – Glisemik İndeksi Yüksek Gıdalar İlk Olarak Şu Sitede Yayınlanmıştır: Tecrübe Konuşuyor. Yazının Kaynağı Bu Sitedir.
from WordPress https://www.tecrubekonusuyor.net/glisemik-indeks-belirtileri-glisemik-indeksi-yuksek-gidalar/
0 notes
Text
Obez olmamak için bezelye yiyin
Tate & Lyle tarafından gerçekleştirilen bir piyasa araştırmasına göre, geçen iki yıl içerisinde tüketicilerin %65’i sağlıklı beslenmeye daha fazla önem verdikleri sonucu ortaya çıktı. Baklagillerdeki besin öğeleri, sindirim sistemi ve kardiyovasküler sağlığa odaklanan ve ayrıca kilo kontrolü ve diyabeti de göz önünde bulunduran gıda ürünü formüllerine katkı sağlayabiliyor. ABD’de artık rutin şekilde “salgın” olarak tanımlanan yüksek obezite, diyabet ve kalp hastalıkları oranları nedeniyle baklagiller içeren gıda ürünleri eskisinden daha uygun ve daha pazarlanabilir bir özellik kazanmıştır. GÜÇLÜ BESİN KAYNAĞI Kuru bezelye en güçlü baklagiller arasındadır. Besinsel önemleri, bu bakliyat tanelerindeki protein ve enerji açısından gelişmekte olan medeniyetler için temel teşkil ettiği MÖ 10.000 yıllarına kadar uzanmaktadır. Kuru bezelyede bulunan yüksek kaliteli protein, doğal diyet lifi ve faydalı nişastayı bugünün modern ortamında dahi yakalamak zordur. Kavrulmuş bezelye unu, bezelye proteini konsantreleri, bezelye lifi ve nişasta izolatları gibi bezelye türevleri günümüzde yeni bir pazarlama cazibesine sahip işlevsel gıda içerikleri olarak ortaya çıkmıştır. Baklagiller USDA(Amerikan Tarım Bakanlığı)’nın Gıda Kılavuzu Piramidinde iki kez yer almaktadır (hem protein hem de bitki kategorilerinde). EK FAYDALARI OLAN LİF Lifli gıdalar tüketicilerin dilek listelerinin başında yer almaktadır. Bu anlaşılabilir bir durumdur; USDA, yalnızca 5 Amerikalıdan 1’inin tavsiye edilen günlük lif miktarını tükettiğini ve birçok kişinin lif tüketiminin de tavsiye edilen seviyenin yarısının altında kaldığını bildirmektedir. Günümüz tüketicilerinin yaklaşık %50’sinin lifli gıdaların aslında lezzetli olduğunu ve düzgün beslenmenin de ötesine geçen faydalara sahip olduğunu düşünmeleri olumlu bir gelişmedir. Uluslararası Gıda Bilgilendirme Konseyi’nin 2008 yılında yaptığı ankette tüketicilerin %77’sinin proaktif bir şekilde ilave lif tüketmeye çalıştıkları ortaya çıkmıştır. Formülünüzde kullanacağınız bezelye tozunun 1/4 su bardağında 10 gramdan daha fazla doğal diyet lifi bulunduğu için bunu sağlamak çok daha kolaydır. Bilim jürisi imal edilmiş lif kaynaklarının risk/fayda oranını halen tartışmaya devam etmektedir. Ancak, tam gıdalardan elde edilen doğal lifleri takviye olarak kullanmak kesinlikle mantıksız değildir. Hem Amerikan Kalp Birliği hem de Amerikan Diyetetik Birliği, doğal diyet lif kaynaklarının sağlığı korumaya yönelik hayati rolünü vurgulamaya devam etmektedir. DİYABET HASTALARI İÇİN BAKLAGİLLERİN ÖNEMİ Lif konusunda konuşulanlara eşlik eden bir diğer konu da düşük “GE” gıdaların faydalarıdır. Kuru bezelye gibi bakliyatlar düşük bir glisemik endekse (GE) sahiptir, yani, kompleks ve yavaş sindirilen nişasta ve karbonhidrat öğünleri kan şekerindeki sert artışları önler. Kan şekerindeki artışlar yalnızca diyabet hastaları için sorun oluşturmaz, aynı zamanda diyabet sorunu olmayan kitle için de obeziteye neden olabilir ve ateroskleroz açısından daha fazla risk teşkil edebilir. Yaklaşık 23,6 milyon insanda -ve 20 yaşın üstündeki her 10 Amerikalıdan en az 1’inde- diyabet bulunmaktadır. Bu durum, Amerikan Diyabet Birliğinin (ADA) “lif açısından zengin olan düşük glisemik endekse sahip gıdaların ve diğer hayati besin kaynaklarının [baklagiller gibi] tüketimi hem tüm toplum hem de diyabetliler için teşvik edilmelidir” şeklinde bir açıklama yapmasını zorunlu kılmıştır. Diyabetin önlenmesinin de ötesinde, yüksek glisemik endekse sahip beslenme düzenleri kalp hastalığı açısından bir diğer risk faktörü olan trigliserid oranlarındaki artışla da ilişkilendirilmektedir. Yakın zamanlarda elde edilen bilimsel veriler, yıllar boyunca uygulanacak düşük GE'ye sahip bir beslenme düzeninin koroner kalp hastalığı riskin önemli oranda azalttığını göstermiştir. PROTEİN İÇİN BEZELYE Tahıl tanelerindeki protein miktarının iki katına sahip olan kuru bezelyenin 1/4 su bardağında şaşırtıcı şekilde 8 gram yüksek kaliteli, düşük yağlı ve tamamen bitkisel protein bulunuyor. Lisin açısından da zengin olan kuru bezelye ve bezelye unu, tahıl tanesindeki proteinleri tamamlayan bir amino asit dengesine sahip. Bu bakliyatın protein miktarı ve kalitesi bunun dünya genelindeki açlıkla mücadele programlarında hatırı sayılır bir ürün olmasını sağlamaktadır. Bu durum ayrıca, bezelye ununu ve bezelye proteini izolatlarını günümüzde talep edilen protein açısından zenginleştirilmiş unlu ürün ve atıştırmalıklarda kullanıma son derece uygun kılmaktadır. Bezelye hem folat hem de çinko açısından doğal bir kaynaktır. Bir su bardağında yaklaşık 125 mcg folat bulunan bu bakliyat bu sayede tavsiye edilen günlük folat miktarının %37’sini karşılamaktadır. Folat zenginleştirmesi doğum kusurlarının önlenmesindeki önemli rolü nedeniyle artık ABD’de ekmek dahil olmak üzere birçok unlu ürün için bir zorunluluk haline getirilmiştir. Şimdi, yeni bir araştırmanın sonucu folat tüketiminin astım ve alerji sorunlarını azaltabileceğini göstermektedir. Büyüyen işlevsel gıda piyasasından faydalanmak isteyen günümüz gıda tasarımcıları, çinko açısından zenginleştirilmiş ürünlere daha sıcak bakıyorlar. Bilimsel veriler çinkonun hastalığa direnç ve bağışıklık konusundaki önemli rolünü vurgulamaya devam ediyor. Kuru bezelye unu gibi bakliyatlar hem folat hem de çinko zenginleştirmesi açısından “doğal" bir seçenek teşkil ediyorlar.
0 notes
Text
Kronik Yorgunluğa Bitkisel Çözüm
Kronik yorgunluk, hastanelere başvuran hastaların en sık yakınmalarından biri, %24’ünde ise asıl şikâyettir. Yorgunluk strese bağlı olabildiği gibi, altta yatan şeker hastalığı, kan hastalıkları, vitamin eksiklikleri, tiroit hastalıkları, depresyon, hepatit dediğimiz karaciğer hastalıkları, enfeksiyon hastalıkları, düşük veya yüksek tansiyon, kalp – damar hastalıkları veya kanser hastalığının belirtilerinden biri olabilir. Kronik yorgunluk ile beraber kansızlığa sebep olan vitamin eksikliklerinin başında B12 vitamini, demir ve folik asit eksikliği gelir. Tiroit bezinin az çalışması durumunda kilo artışı, vücutta şişlik, kabızlık, fazla uyku uyuma yakınmalarının yanında en sık görülen yakınma yorgunluktur.
Halsizlik yakınmasının 15 günden fazla sürmesi ve günlük aktiviteyi bozması durumunda hekime başvurulmalıdır. Yapılan muayene sonrası tiroit fonksiyon testleri, tam kan sayımı, tam idrar analizi, kan şekeri, sedimantasyonla birlikte kan biyokimya paneli testleri istenmelidir. Hastanın kronik yorgunluğa eşlik eden yakınmalarının yanında test sonuçları bizi kronik yorgunluğun altında yatan hastalığa götürür. Kronik yorgunluk nedenleri arasında psikolojik nedenler önde gelir. Hastaların bu yakınmalarını açılayacak bir sebep bulunamadığı durumunda hastalar psikiyatrist tarafından değerlendirilmelidir.
Özellikle kadınlarda gördüğümüz hastalığın oluşmasında stresin ön planda olduğu ‘fibromiyalji’ dediğimiz kas – iskelet sistemi hastalığında kronik yorgunlukla birlikte baş, boyun ve sırt ağrıları ile birlikte sırtta küçük yuvarlak nodüller bulunur.
Kronik yorgunluktan kaçınmak için sağlıklı beslenilmeli, alkol, sigaradan kaçınılmalı, düzenli uyku uyunmalı ve egzersiz yapılmalıdır. Sağlıklı beslenme günde en az 3 öğün sebze ve meyve içeren, kuru baklagillerin de yer aldığı, 3 ana ve ara öğünlerden oluşan beslenme şeklidir. Besinler gün içindeki kan şekeri dalgalanmalarını önlemek için glisemik yükü düşük ve posalı besinlerden seçilmelidir. Rafine karbonhidratlar mümkün olduğu kadar az tüketilmeli, sebzelerin vitamin değerlerinin kaybedilmemesi için buharda pişirme yöntemi tercih edilmelidir. Yeterince sıvı almayan, düzenli beslenmeyen kişilerde kronik yorgunluk daha sık görülür. Beslenme problemi olan hastalar hekim kontrolünde vitamin desteği almalıdırlar.
Egzersiz en az haftada 3 gün, 3 saat olmalı ve 2 egzersiz arasında 1 günden fazla ara olmamalıdır. Spor yapan kişilerde stresle başa çıkmayı sağlayan seratonin hormonu salgılanır. Spor yapan kişilerde hem enerji, hem de günlük stresle başa çıkma kapasitesi daha fazladır. Bu nedenle egzersiz yapanlarda kronik yorgunluğa daha az rastlanır.
Yorgunluk iş stresinden dolayı ortaya çıkıyorsa, bununla başa çıkma yöntemleri öğretilmeli, mesai sırasında kapalı ortamda çalışılıyorsa açık havadan yararlanmaya çalışılmalı, küçük yürüyüşler yapılmalıdır.
Kronik Yorgunluk Sendromu
Kronik yorgunluk sendromu, 6 aydan uzun süren, yatak istirahatı ile düzelmeyen mesleki, sosyal ve kişisel aktivitede belirgin azalamaya sebep olan halsizlik, yakınması yanında baş ağrısı, tekrarlayan boğaz ağrısı, kas ve eklem ağrıları ile kendini gösteren bir hastalıktır. Hastalarda ağrılı lenf nodları, egzersizden sonra 24 saatten uzun süren aşırı yorgunluk bulunabilir.
Körfez Savaşı gazilerinin % 5’inde görülen “Gulf War Syndrome” denilen, beyaz ırkta ve saldırı birliklerinde kronik yorgunluk sendromu görülmüştür. Hastalık, hastaların 1/3’ünde enfeksiyon sonrası, geri kalanında da kaza, cerrahi girişim veya stresi takiben ortaya çıkar. Hastalığın ABD’de görülme sıklığı 100.000’de 183 olup, kadınlarda erkeklere göre görülme oranı 6/ 1’dir. Bu oran kadınlarda HIV enfeksiyonunun görülme sıklığından 3 kat fazladır.
Sağlık Videoları Tedavi Videoları, sifa market, sifali bitkiler
0 notes
Text
Makarna ve Beslenme
Ünlü güzel yıldız Sophia Loren şöyle söylemiş: "Güzelliğimi spagettiye borçluyum." Makarna karbonhidrat içeren bir gıda maddesidir ve karbonhidratlar da sağlıklı beslenmenin bir parçasıdır. Dünya genelindeki beslenme uzmanları, şu ortak karar varmışladır: Vücuda gıdalarla alınan enerjinin %45-60'nı karbonhidratlar, %25-30'nu yağlar ve %15-20'sini proteinler sağlamalıdır. Bu demek oluyor ki günlük olarak almamız gereken kalorinin büyük bir kısmını karbonhidratlardan almamız gerekmektedir. Tabi bu şu anlama gelmemeli; bol bol karbonhidratlı gıdalar tüketebiliriz. Laboratuvar çalışmaları, obeziteden karbonhidratların değil fazla kalori alımının sorumlu olduğunu göstermektedir. Burada dikkat etmemiz gereken karbonhidratın kalitesidir. Kilo veriminde etkili diyetler çeşitli proteinlerin, yağların ve sağlıklı karbonhidratların önemini vurgulamaktadır. Bu üç makro besinin yeterli miktarda alınması, insanların hayatları boyunca uyabileceği sağlıklı, kişiye özel diyetler oluşturmak açısından önemlidir. Düşük oranda karbonhidrat içeren diyetler, uzun vadede düşünüldüğünde sağlıklı olmayabilir. Dünya'da diyabet ve obezite oranları artarken, makarna ve diğer düşük glisemik oranlı yiyecekler – özellikle aşırı kilolu insanlarda- kan şekerinin ve kilonun kontrol edilmesine yardımcı olur. Kanada'da yapılan bir araştırma da düşük karbonhidratlı diyetleri (%47'den az) uygulayan insanların obez olma risklerinin daha çok olduğu bulgularına rastlanılmıştır. Her 100 kişiden 1'inde çölyak hastalığı görülürken, şimdi ise her on kişiden biri glutenli yiyeceklerden kaçındığını söylemektedir. Çölyak hastalığı; buğday alerjisi ya da gluten duyarlılığına sahip olan insanların makarna gibi gluten bulunan yiyeceklerden kaçınması bir zorunlulukken, tıbbi bir zorunluluğu bulunmadığı halde, gluteni hayatımızdan çıkarmanın kilo verimine ya da sağlığa daha iyi geldiğine dair hiçbir kanıt yoktur. Sağlıklı bir makarnanın püf noktalarıdır: 1 – Makarna nasıl yapılır, içine ne konulur? : Makarna sebze, baklagiller, yeşillikler, sızma zeytinyağı ve diğer sağlıklı yiyeceklerle beraber kullanım için bulunmaz bir lezzettir. Daha fazla lezzet ve protein sağlamak için peynir, et, balık veya kabuklu kuruyemişte eklenebilir.
2 - Bir öğünde ne kadar makarna yemelisiniz? : Çoğu diyetisyene göre, bir yetişkin için bir öğünde tüketilmesi gereken makarna miktarı 2-3 bardaktır, ki bu da çoğu insanın restaurantlarda tabaklarında görmeye alışık olduğu miktardan daha azdır. Fakat, tabağınızı ekstra sebze ve balık veya baklagiller gibi yağsız proteinlerle zenginleştirebilirsiniz.
��Oxfam Anketi tarafından dünyanın favori yiyeceği seçilen makarna, hemen hemen her yiyecekle hazırlanabilmekte ve herkese hitap edebilmektedir. Makarna hiçbir yiyeceğin başaramadığını yapar ve tüm kültürler, çağlar ve beslenme düzenleri arasında yerini almaktadır. Sağlıklı bir yemek hazırlarken, bulunduğunuz bölgenin malzemelerinden kullanabildiğiniz veya mutfak kültürünüze uyum sağlayabilen bir yiyecektir. Modern yaşamın getirdiği kolaylığın, lezzetin ve geleneğin mükemmel birleşimi olan makarna aile sofralarının yanı sıra dünyaca ünlü şeflerin mutfaklarında da yerini almaktadır. Geleneklere sadık olan makarna, aynı zamanda hayatımızda gerçekleşen olağan veya olağanüstü olayları kutlamak için arkadaşları ve aileyi bir araya getiren bir yemektir.
0 notes
Text
Kronik Yorgunluğa Bitkisel Çözüm
Kronik yorgunluk, hastanelere başvuran hastaların en sık yakınmalarından biri, %24’ünde ise asıl şikâyettir. Yorgunluk strese bağlı olabildiği gibi, altta yatan şeker hastalığı, kan hastalıkları, vitamin eksiklikleri, tiroit hastalıkları, depresyon, hepatit dediğimiz karaciğer hastalıkları, enfeksiyon hastalıkları, düşük veya yüksek tansiyon, kalp – damar hastalıkları veya kanser hastalığının belirtilerinden biri olabilir. Kronik yorgunluk ile beraber kansızlığa sebep olan vitamin eksikliklerinin başında B12 vitamini, demir ve folik asit eksikliği gelir. Tiroit bezinin az çalışması durumunda kilo artışı, vücutta şişlik, kabızlık, fazla uyku uyuma yakınmalarının yanında en sık görülen yakınma yorgunluktur.
Halsizlik yakınmasının 15 günden fazla sürmesi ve günlük aktiviteyi bozması durumunda hekime başvurulmalıdır. Yapılan muayene sonrası tiroit fonksiyon testleri, tam kan sayımı, tam idrar analizi, kan şekeri, sedimantasyonla birlikte kan biyokimya paneli testleri istenmelidir. Hastanın kronik yorgunluğa eşlik eden yakınmalarının yanında test sonuçları bizi kronik yorgunluğun altında yatan hastalığa götürür. Kronik yorgunluk nedenleri arasında psikolojik nedenler önde gelir. Hastaların bu yakınmalarını açılayacak bir sebep bulunamadığı durumunda hastalar psikiyatrist tarafından değerlendirilmelidir.
Özellikle kadınlarda gördüğümüz hastalığın oluşmasında stresin ön planda olduğu ‘fibromiyalji’ dediğimiz kas – iskelet sistemi hastalığında kronik yorgunlukla birlikte baş, boyun ve sırt ağrıları ile birlikte sırtta küçük yuvarlak nodüller bulunur.
Kronik yorgunluktan kaçınmak için sağlıklı beslenilmeli, alkol, sigaradan kaçınılmalı, düzenli uyku uyunmalı ve egzersiz yapılmalıdır. Sağlıklı beslenme günde en az 3 öğün sebze ve meyve içeren, kuru baklagillerin de yer aldığı, 3 ana ve ara öğünlerden oluşan beslenme şeklidir. Besinler gün içindeki kan şekeri dalgalanmalarını önlemek için glisemik yükü düşük ve posalı besinlerden seçilmelidir. Rafine karbonhidratlar mümkün olduğu kadar az tüketilmeli, sebzelerin vitamin değerlerinin kaybedilmemesi için buharda pişirme yöntemi tercih edilmelidir. Yeterince sıvı almayan, düzenli beslenmeyen kişilerde kronik yorgunluk daha sık görülür. Beslenme problemi olan hastalar hekim kontrolünde vitamin desteği almalıdırlar.
Egzersiz en az haftada 3 gün, 3 saat olmalı ve 2 egzersiz arasında 1 günden fazla ara olmamalıdır. Spor yapan kişilerde stresle başa çıkmayı sağlayan seratonin hormonu salgılanır. Spor yapan kişilerde hem enerji, hem de günlük stresle başa çıkma kapasitesi daha fazladır. Bu nedenle egzersiz yapanlarda kronik yorgunluğa daha az rastlanır.
Yorgunluk iş stresinden dolayı ortaya çıkıyorsa, bununla başa çıkma yöntemleri öğretilmeli, mesai sırasında kapalı ortamda çalışılıyorsa açık havadan yararlanmaya çalışılmalı, küçük yürüyüşler yapılmalıdır.
Kronik Yorgunluk Sendromu
Kronik yorgunluk sendromu, 6 aydan uzun süren, yatak istirahatı ile düzelmeyen mesleki, sosyal ve kişisel aktivitede belirgin azalamaya sebep olan halsizlik, yakınması yanında baş ağrısı, tekrarlayan boğaz ağrısı, kas ve eklem ağrıları ile kendini gösteren bir hastalıktır. Hastalarda ağrılı lenf nodları, egzersizden sonra 24 saatten uzun süren aşırı yorgunluk bulunabilir.
Körfez Savaşı gazilerinin % 5’inde görülen “Gulf War Syndrome” denilen, beyaz ırkta ve saldırı birliklerinde kronik yorgunluk sendromu görülmüştür. Hastalık, hastaların 1/3’ünde enfeksiyon sonrası, geri kalanında da kaza, cerrahi girişim veya stresi takiben ortaya çıkar. Hastalığın ABD’de görülme sıklığı 100.000’de 183 olup, kadınlarda erkeklere göre görülme oranı 6/ 1’dir. Bu oran kadınlarda HIV enfeksiyonunun görülme sıklığından 3 kat fazladır.
Sağlık Videoları Tedavi Videoları, sifa market, sifali bitkiler
0 notes
Text
Kronik Yorgunluğa Bitkisel Çözüm
Kronik yorgunluk, hastanelere başvuran hastaların en sık yakınmalarından biri, %24’ünde ise asıl şikâyettir. Yorgunluk strese bağlı olabildiği gibi, altta yatan şeker hastalığı, kan hastalıkları, vitamin eksiklikleri, tiroit hastalıkları, depresyon, hepatit dediğimiz karaciğer hastalıkları, enfeksiyon hastalıkları, düşük veya yüksek tansiyon, kalp – damar hastalıkları veya kanser hastalığının belirtilerinden biri olabilir. Kronik yorgunluk ile beraber kansızlığa sebep olan vitamin eksikliklerinin başında B12 vitamini, demir ve folik asit eksikliği gelir. Tiroit bezinin az çalışması durumunda kilo artışı, vücutta şişlik, kabızlık, fazla uyku uyuma yakınmalarının yanında en sık görülen yakınma yorgunluktur.
Halsizlik yakınmasının 15 günden fazla sürmesi ve günlük aktiviteyi bozması durumunda hekime başvurulmalıdır. Yapılan muayene sonrası tiroit fonksiyon testleri, tam kan sayımı, tam idrar analizi, kan şekeri, sedimantasyonla birlikte kan biyokimya paneli testleri istenmelidir. Hastanın kronik yorgunluğa eşlik eden yakınmalarının yanında test sonuçları bizi kronik yorgunluğun altında yatan hastalığa götürür. Kronik yorgunluk nedenleri arasında psikolojik nedenler önde gelir. Hastaların bu yakınmalarını açılayacak bir sebep bulunamadığı durumunda hastalar psikiyatrist tarafından değerlendirilmelidir.
Özellikle kadınlarda gördüğümüz hastalığın oluşmasında stresin ön planda olduğu ‘fibromiyalji’ dediğimiz kas – iskelet sistemi hastalığında kronik yorgunlukla birlikte baş, boyun ve sırt ağrıları ile birlikte sırtta küçük yuvarlak nodüller bulunur.
Kronik yorgunluktan kaçınmak için sağlıklı beslenilmeli, alkol, sigaradan kaçınılmalı, düzenli uyku uyunmalı ve egzersiz yapılmalıdır. Sağlıklı beslenme günde en az 3 öğün sebze ve meyve içeren, kuru baklagillerin de yer aldığı, 3 ana ve ara öğünlerden oluşan beslenme şeklidir. Besinler gün içindeki kan şekeri dalgalanmalarını önlemek için glisemik yükü düşük ve posalı besinlerden seçilmelidir. Rafine karbonhidratlar mümkün olduğu kadar az tüketilmeli, sebzelerin vitamin değerlerinin kaybedilmemesi için buharda pişirme yöntemi tercih edilmelidir. Yeterince sıvı almayan, düzenli beslenmeyen kişilerde kronik yorgunluk daha sık görülür. Beslenme problemi olan hastalar hekim kontrolünde vitamin desteği almalıdırlar.
Egzersiz en az haftada 3 gün, 3 saat olmalı ve 2 egzersiz arasında 1 günden fazla ara olmamalıdır. Spor yapan kişilerde stresle başa çıkmayı sağlayan seratonin hormonu salgılanır. Spor yapan kişilerde hem enerji, hem de günlük stresle başa çıkma kapasitesi daha fazladır. Bu nedenle egzersiz yapanlarda kronik yorgunluğa daha az rastlanır.
Yorgunluk iş stresinden dolayı ortaya çıkıyorsa, bununla başa çıkma yöntemleri öğretilmeli, mesai sırasında kapalı ortamda çalışılıyorsa açık havadan yararlanmaya çalışılmalı, küçük yürüyüşler yapılmalıdır.
Kronik Yorgunluk Sendromu
Kronik yorgunluk sendromu, 6 aydan uzun süren, yatak istirahatı ile düzelmeyen mesleki, sosyal ve kişisel aktivitede belirgin azalamaya sebep olan halsizlik, yakınması yanında baş ağrısı, tekrarlayan boğaz ağrısı, kas ve eklem ağrıları ile kendini gösteren bir hastalıktır. Hastalarda ağrılı lenf nodları, egzersizden sonra 24 saatten uzun süren aşırı yorgunluk bulunabilir.
Körfez Savaşı gazilerinin % 5’inde görülen “Gulf War Syndrome” denilen, beyaz ırkta ve saldırı birliklerinde kronik yorgunluk sendromu görülmüştür. Hastalık, hastaların 1/3’ünde enfeksiyon sonrası, geri kalanında da kaza, cerrahi girişim veya stresi takiben ortaya çıkar. Hastalığın ABD’de görülme sıklığı 100.000’de 183 olup, kadınlarda erkeklere göre görülme oranı 6/ 1’dir. Bu oran kadınlarda HIV enfeksiyonunun görülme sıklığından 3 kat fazladır.
Sağlık Videoları Tedavi Videoları, sifa market, sifali bitkiler
0 notes
Text
Kronik Yorgunluğa Bitkisel Çözüm
Kronik yorgunluk, hastanelere başvuran hastaların en sık yakınmalarından biri, %24’ünde ise asıl şikâyettir. Yorgunluk strese bağlı olabildiği gibi, altta yatan şeker hastalığı, kan hastalıkları, vitamin eksiklikleri, tiroit hastalıkları, depresyon, hepatit dediğimiz karaciğer hastalıkları, enfeksiyon hastalıkları, düşük veya yüksek tansiyon, kalp – damar hastalıkları veya kanser hastalığının belirtilerinden biri olabilir. Kronik yorgunluk ile beraber kansızlığa sebep olan vitamin eksikliklerinin başında B12 vitamini, demir ve folik asit eksikliği gelir. Tiroit bezinin az çalışması durumunda kilo artışı, vücutta şişlik, kabızlık, fazla uyku uyuma yakınmalarının yanında en sık görülen yakınma yorgunluktur.
Halsizlik yakınmasının 15 günden fazla sürmesi ve günlük aktiviteyi bozması durumunda hekime başvurulmalıdır. Yapılan muayene sonrası tiroit fonksiyon testleri, tam kan sayımı, tam idrar analizi, kan şekeri, sedimantasyonla birlikte kan biyokimya paneli testleri istenmelidir. Hastanın kronik yorgunluğa eşlik eden yakınmalarının yanında test sonuçları bizi kronik yorgunluğun altında yatan hastalığa götürür. Kronik yorgunluk nedenleri arasında psikolojik nedenler önde gelir. Hastaların bu yakınmalarını açılayacak bir sebep bulunamadığı durumunda hastalar psikiyatrist tarafından değerlendirilmelidir.
Özellikle kadınlarda gördüğümüz hastalığın oluşmasında stresin ön planda olduğu ‘fibromiyalji’ dediğimiz kas – iskelet sistemi hastalığında kronik yorgunlukla birlikte baş, boyun ve sırt ağrıları ile birlikte sırtta küçük yuvarlak nodüller bulunur.
Kronik yorgunluktan kaçınmak için sağlıklı beslenilmeli, alkol, sigaradan kaçınılmalı, düzenli uyku uyunmalı ve egzersiz yapılmalıdır. Sağlıklı beslenme günde en az 3 öğün sebze ve meyve içeren, kuru baklagillerin de yer aldığı, 3 ana ve ara öğünlerden oluşan beslenme şeklidir. Besinler gün içindeki kan şekeri dalgalanmalarını önlemek için glisemik yükü düşük ve posalı besinlerden seçilmelidir. Rafine karbonhidratlar mümkün olduğu kadar az tüketilmeli, sebzelerin vitamin değerlerinin kaybedilmemesi için buharda pişirme yöntemi tercih edilmelidir. Yeterince sıvı almayan, düzenli beslenmeyen kişilerde kronik yorgunluk daha sık görülür. Beslenme problemi olan hastalar hekim kontrolünde vitamin desteği almalıdırlar.
Egzersiz en az haftada 3 gün, 3 saat olmalı ve 2 egzersiz arasında 1 günden fazla ara olmamalıdır. Spor yapan kişilerde stresle başa çıkmayı sağlayan seratonin hormonu salgılanır. Spor yapan kişilerde hem enerji, hem de günlük stresle başa çıkma kapasitesi daha fazladır. Bu nedenle egzersiz yapanlarda kronik yorgunluğa daha az rastlanır.
Yorgunluk iş stresinden dolayı ortaya çıkıyorsa, bununla başa çıkma yöntemleri öğretilmeli, mesai sırasında kapalı ortamda çalışılıyorsa açık havadan yararlanmaya çalışılmalı, küçük yürüyüşler yapılmalıdır.
Kronik Yorgunluk Sendromu
Kronik yorgunluk sendromu, 6 aydan uzun süren, yatak istirahatı ile düzelmeyen mesleki, sosyal ve kişisel aktivitede belirgin azalamaya sebep olan halsizlik, yakınması yanında baş ağrısı, tekrarlayan boğaz ağrısı, kas ve eklem ağrıları ile kendini gösteren bir hastalıktır. Hastalarda ağrılı lenf nodları, egzersizden sonra 24 saatten uzun süren aşırı yorgunluk bulunabilir.
Körfez Savaşı gazilerinin % 5’inde görülen “Gulf War Syndrome” denilen, beyaz ırkta ve saldırı birliklerinde kronik yorgunluk sendromu görülmüştür. Hastalık, hastaların 1/3’ünde enfeksiyon sonrası, geri kalanında da kaza, cerrahi girişim veya stresi takiben ortaya çıkar. Hastalığın ABD’de görülme sıklığı 100.000’de 183 olup, kadınlarda erkeklere göre görülme oranı 6/ 1’dir. Bu oran kadınlarda HIV enfeksiyonunun görülme sıklığından 3 kat fazladır.
Sağlık Videoları Tedavi Videoları, sifa market, sifali bitkiler
0 notes
Text
Kronik Yorgunluğa Bitkisel Çözüm
Kronik yorgunluk, hastanelere başvuran hastaların en sık yakınmalarından biri, %24’ünde ise asıl şikâyettir. Yorgunluk strese bağlı olabildiği gibi, altta yatan şeker hastalığı, kan hastalıkları, vitamin eksiklikleri, tiroit hastalıkları, depresyon, hepatit dediğimiz karaciğer hastalıkları, enfeksiyon hastalıkları, düşük veya yüksek tansiyon, kalp – damar hastalıkları veya kanser hastalığının belirtilerinden biri olabilir. Kronik yorgunluk ile beraber kansızlığa sebep olan vitamin eksikliklerinin başında B12 vitamini, demir ve folik asit eksikliği gelir. Tiroit bezinin az çalışması durumunda kilo artışı, vücutta şişlik, kabızlık, fazla uyku uyuma yakınmalarının yanında en sık görülen yakınma yorgunluktur.
Halsizlik yakınmasının 15 günden fazla sürmesi ve günlük aktiviteyi bozması durumunda hekime başvurulmalıdır. Yapılan muayene sonrası tiroit fonksiyon testleri, tam kan sayımı, tam idrar analizi, kan şekeri, sedimantasyonla birlikte kan biyokimya paneli testleri istenmelidir. Hastanın kronik yorgunluğa eşlik eden yakınmalarının yanında test sonuçları bizi kronik yorgunluğun altında yatan hastalığa götürür. Kronik yorgunluk nedenleri arasında psikolojik nedenler önde gelir. Hastaların bu yakınmalarını açılayacak bir sebep bulunamadığı durumunda hastalar psikiyatrist tarafından değerlendirilmelidir.
Özellikle kadınlarda gördüğümüz hastalığın oluşmasında stresin ön planda olduğu ‘fibromiyalji’ dediğimiz kas – iskelet sistemi hastalığında kronik yorgunlukla birlikte baş, boyun ve sırt ağrıları ile birlikte sırtta küçük yuvarlak nodüller bulunur.
Kronik yorgunluktan kaçınmak için sağlıklı beslenilmeli, alkol, sigaradan kaçınılmalı, düzenli uyku uyunmalı ve egzersiz yapılmalıdır. Sağlıklı beslenme günde en az 3 öğün sebze ve meyve içeren, kuru baklagillerin de yer aldığı, 3 ana ve ara öğünlerden oluşan beslenme şeklidir. Besinler gün içindeki kan şekeri dalgalanmalarını önlemek için glisemik yükü düşük ve posalı besinlerden seçilmelidir. Rafine karbonhidratlar mümkün olduğu kadar az tüketilmeli, sebzelerin vitamin değerlerinin kaybedilmemesi için buharda pişirme yöntemi tercih edilmelidir. Yeterince sıvı almayan, düzenli beslenmeyen kişilerde kronik yorgunluk daha sık görülür. Beslenme problemi olan hastalar hekim kontrolünde vitamin desteği almalıdırlar.
Egzersiz en az haftada 3 gün, 3 saat olmalı ve 2 egzersiz arasında 1 günden fazla ara olmamalıdır. Spor yapan kişilerde stresle başa çıkmayı sağlayan seratonin hormonu salgılanır. Spor yapan kişilerde hem enerji, hem de günlük stresle başa çıkma kapasitesi daha fazladır. Bu nedenle egzersiz yapanlarda kronik yorgunluğa daha az rastlanır.
Yorgunluk iş stresinden dolayı ortaya çıkıyorsa, bununla başa çıkma yöntemleri öğretilmeli, mesai sırasında kapalı ortamda çalışılıyorsa açık havadan yararlanmaya çalışılmalı, küçük yürüyüşler yapılmalıdır.
Kronik Yorgunluk Sendromu
Kronik yorgunluk sendromu, 6 aydan uzun süren, yatak istirahatı ile düzelmeyen mesleki, sosyal ve kişisel aktivitede belirgin azalamaya sebep olan halsizlik, yakınması yanında baş ağrısı, tekrarlayan boğaz ağrısı, kas ve eklem ağrıları ile kendini gösteren bir hastalıktır. Hastalarda ağrılı lenf nodları, egzersizden sonra 24 saatten uzun süren aşırı yorgunluk bulunabilir.
Körfez Savaşı gazilerinin % 5’inde görülen “Gulf War Syndrome” denilen, beyaz ırkta ve saldırı birliklerinde kronik yorgunluk sendromu görülmüştür. Hastalık, hastaların 1/3’ünde enfeksiyon sonrası, geri kalanında da kaza, cerrahi girişim veya stresi takiben ortaya çıkar. Hastalığın ABD’de görülme sıklığı 100.000’de 183 olup, kadınlarda erkeklere göre görülme oranı 6/ 1’dir. Bu oran kadınlarda HIV enfeksiyonunun görülme sıklığından 3 kat fazladır.
Sağlık Videoları Tedavi Videoları, sifa market, sifali bitkiler
0 notes
Text
Kronik Yorgunluğa Bitkisel Çözüm
Kronik yorgunluk, hastanelere başvuran hastaların en sık yakınmalarından biri, %24’ünde ise asıl şikâyettir. Yorgunluk strese bağlı olabildiği gibi, altta yatan şeker hastalığı, kan hastalıkları, vitamin eksiklikleri, tiroit hastalıkları, depresyon, hepatit dediğimiz karaciğer hastalıkları, enfeksiyon hastalıkları, düşük veya yüksek tansiyon, kalp – damar hastalıkları veya kanser hastalığının belirtilerinden biri olabilir. Kronik yorgunluk ile beraber kansızlığa sebep olan vitamin eksikliklerinin başında B12 vitamini, demir ve folik asit eksikliği gelir. Tiroit bezinin az çalışması durumunda kilo artışı, vücutta şişlik, kabızlık, fazla uyku uyuma yakınmalarının yanında en sık görülen yakınma yorgunluktur.
Halsizlik yakınmasının 15 günden fazla sürmesi ve günlük aktiviteyi bozması durumunda hekime başvurulmalıdır. Yapılan muayene sonrası tiroit fonksiyon testleri, tam kan sayımı, tam idrar analizi, kan şekeri, sedimantasyonla birlikte kan biyokimya paneli testleri istenmelidir. Hastanın kronik yorgunluğa eşlik eden yakınmalarının yanında test sonuçları bizi kronik yorgunluğun altında yatan hastalığa götürür. Kronik yorgunluk nedenleri arasında psikolojik nedenler önde gelir. Hastaların bu yakınmalarını açılayacak bir sebep bulunamadığı durumunda hastalar psikiyatrist tarafından değerlendirilmelidir.
Özellikle kadınlarda gördüğümüz hastalığın oluşmasında stresin ön planda olduğu ‘fibromiyalji’ dediğimiz kas – iskelet sistemi hastalığında kronik yorgunlukla birlikte baş, boyun ve sırt ağrıları ile birlikte sırtta küçük yuvarlak nodüller bulunur.
Kronik yorgunluktan kaçınmak için sağlıklı beslenilmeli, alkol, sigaradan kaçınılmalı, düzenli uyku uyunmalı ve egzersiz yapılmalıdır. Sağlıklı beslenme günde en az 3 öğün sebze ve meyve içeren, kuru baklagillerin de yer aldığı, 3 ana ve ara öğünlerden oluşan beslenme şeklidir. Besinler gün içindeki kan şekeri dalgalanmalarını önlemek için glisemik yükü düşük ve posalı besinlerden seçilmelidir. Rafine karbonhidratlar mümkün olduğu kadar az tüketilmeli, sebzelerin vitamin değerlerinin kaybedilmemesi için buharda pişirme yöntemi tercih edilmelidir. Yeterince sıvı almayan, düzenli beslenmeyen kişilerde kronik yorgunluk daha sık görülür. Beslenme problemi olan hastalar hekim kontrolünde vitamin desteği almalıdırlar.
Egzersiz en az haftada 3 gün, 3 saat olmalı ve 2 egzersiz arasında 1 günden fazla ara olmamalıdır. Spor yapan kişilerde stresle başa çıkmayı sağlayan seratonin hormonu salgılanır. Spor yapan kişilerde hem enerji, hem de günlük stresle başa çıkma kapasitesi daha fazladır. Bu nedenle egzersiz yapanlarda kronik yorgunluğa daha az rastlanır.
Yorgunluk iş stresinden dolayı ortaya çıkıyorsa, bununla başa çıkma yöntemleri öğretilmeli, mesai sırasında kapalı ortamda çalışılıyorsa açık havadan yararlanmaya çalışılmalı, küçük yürüyüşler yapılmalıdır.
Kronik Yorgunluk Sendromu
Kronik yorgunluk sendromu, 6 aydan uzun süren, yatak istirahatı ile düzelmeyen mesleki, sosyal ve kişisel aktivitede belirgin azalamaya sebep olan halsizlik, yakınması yanında baş ağrısı, tekrarlayan boğaz ağrısı, kas ve eklem ağrıları ile kendini gösteren bir hastalıktır. Hastalarda ağrılı lenf nodları, egzersizden sonra 24 saatten uzun süren aşırı yorgunluk bulunabilir.
Körfez Savaşı gazilerinin % 5’inde görülen “Gulf War Syndrome” denilen, beyaz ırkta ve saldırı birliklerinde kronik yorgunluk sendromu görülmüştür. Hastalık, hastaların 1/3’ünde enfeksiyon sonrası, geri kalanında da kaza, cerrahi girişim veya stresi takiben ortaya çıkar. Hastalığın ABD’de görülme sıklığı 100.000’de 183 olup, kadınlarda erkeklere göre görülme oranı 6/ 1’dir. Bu oran kadınlarda HIV enfeksiyonunun görülme sıklığından 3 kat fazladır.
Sağlık Videoları Tedavi Videoları, sifa market, sifali bitkiler
0 notes
Text
Kronik Yorgunluğa Bitkisel Çözüm
Kronik yorgunluk, hastanelere başvuran hastaların en sık yakınmalarından biri, %24’ünde ise asıl şikâyettir. Yorgunluk strese bağlı olabildiği gibi, altta yatan şeker hastalığı, kan hastalıkları, vitamin eksiklikleri, tiroit hastalıkları, depresyon, hepatit dediğimiz karaciğer hastalıkları, enfeksiyon hastalıkları, düşük veya yüksek tansiyon, kalp – damar hastalıkları veya kanser hastalığının belirtilerinden biri olabilir. Kronik yorgunluk ile beraber kansızlığa sebep olan vitamin eksikliklerinin başında B12 vitamini, demir ve folik asit eksikliği gelir. Tiroit bezinin az çalışması durumunda kilo artışı, vücutta şişlik, kabızlık, fazla uyku uyuma yakınmalarının yanında en sık görülen yakınma yorgunluktur.
Halsizlik yakınmasının 15 günden fazla sürmesi ve günlük aktiviteyi bozması durumunda hekime başvurulmalıdır. Yapılan muayene sonrası tiroit fonksiyon testleri, tam kan sayımı, tam idrar analizi, kan şekeri, sedimantasyonla birlikte kan biyokimya paneli testleri istenmelidir. Hastanın kronik yorgunluğa eşlik eden yakınmalarının yanında test sonuçları bizi kronik yorgunluğun altında yatan hastalığa götürür. Kronik yorgunluk nedenleri arasında psikolojik nedenler önde gelir. Hastaların bu yakınmalarını açılayacak bir sebep bulunamadığı durumunda hastalar psikiyatrist tarafından değerlendirilmelidir.
Özellikle kadınlarda gördüğümüz hastalığın oluşmasında stresin ön planda olduğu ‘fibromiyalji’ dediğimiz kas – iskelet sistemi hastalığında kronik yorgunlukla birlikte baş, boyun ve sırt ağrıları ile birlikte sırtta küçük yuvarlak nodüller bulunur.
Kronik yorgunluktan kaçınmak için sağlıklı beslenilmeli, alkol, sigaradan kaçınılmalı, düzenli uyku uyunmalı ve egzersiz yapılmalıdır. Sağlıklı beslenme günde en az 3 öğün sebze ve meyve içeren, kuru baklagillerin de yer aldığı, 3 ana ve ara öğünlerden oluşan beslenme şeklidir. Besinler gün içindeki kan şekeri dalgalanmalarını önlemek için glisemik yükü düşük ve posalı besinlerden seçilmelidir. Rafine karbonhidratlar mümkün olduğu kadar az tüketilmeli, sebzelerin vitamin değerlerinin kaybedilmemesi için buharda pişirme yöntemi tercih edilmelidir. Yeterince sıvı almayan, düzenli beslenmeyen kişilerde kronik yorgunluk daha sık görülür. Beslenme problemi olan hastalar hekim kontrolünde vitamin desteği almalıdırlar.
Egzersiz en az haftada 3 gün, 3 saat olmalı ve 2 egzersiz arasında 1 günden fazla ara olmamalıdır. Spor yapan kişilerde stresle başa çıkmayı sağlayan seratonin hormonu salgılanır. Spor yapan kişilerde hem enerji, hem de günlük stresle başa çıkma kapasitesi daha fazladır. Bu nedenle egzersiz yapanlarda kronik yorgunluğa daha az rastlanır.
Yorgunluk iş stresinden dolayı ortaya çıkıyorsa, bununla başa çıkma yöntemleri öğretilmeli, mesai sırasında kapalı ortamda çalışılıyorsa açık havadan yararlanmaya çalışılmalı, küçük yürüyüşler yapılmalıdır.
Kronik Yorgunluk Sendromu
Kronik yorgunluk sendromu, 6 aydan uzun süren, yatak istirahatı ile düzelmeyen mesleki, sosyal ve kişisel aktivitede belirgin azalamaya sebep olan halsizlik, yakınması yanında baş ağrısı, tekrarlayan boğaz ağrısı, kas ve eklem ağrıları ile kendini gösteren bir hastalıktır. Hastalarda ağrılı lenf nodları, egzersizden sonra 24 saatten uzun süren aşırı yorgunluk bulunabilir.
Körfez Savaşı gazilerinin % 5’inde görülen “Gulf War Syndrome” denilen, beyaz ırkta ve saldırı birliklerinde kronik yorgunluk sendromu görülmüştür. Hastalık, hastaların 1/3’ünde enfeksiyon sonrası, geri kalanında da kaza, cerrahi girişim veya stresi takiben ortaya çıkar. Hastalığın ABD’de görülme sıklığı 100.000’de 183 olup, kadınlarda erkeklere göre görülme oranı 6/ 1’dir. Bu oran kadınlarda HIV enfeksiyonunun görülme sıklığından 3 kat fazladır.
Sağlık Videoları Tedavi Videoları, sifa market, sifali bitkiler
0 notes
Text
Kronik Yorgunluğa Bitkisel Çözüm
Kronik yorgunluk, hastanelere başvuran hastaların en sık yakınmalarından biri, %24’ünde ise asıl şikâyettir. Yorgunluk strese bağlı olabildiği gibi, altta yatan şeker hastalığı, kan hastalıkları, vitamin eksiklikleri, tiroit hastalıkları, depresyon, hepatit dediğimiz karaciğer hastalıkları, enfeksiyon hastalıkları, düşük veya yüksek tansiyon, kalp – damar hastalıkları veya kanser hastalığının belirtilerinden biri olabilir. Kronik yorgunluk ile beraber kansızlığa sebep olan vitamin eksikliklerinin başında B12 vitamini, demir ve folik asit eksikliği gelir. Tiroit bezinin az çalışması durumunda kilo artışı, vücutta şişlik, kabızlık, fazla uyku uyuma yakınmalarının yanında en sık görülen yakınma yorgunluktur.
Halsizlik yakınmasının 15 günden fazla sürmesi ve günlük aktiviteyi bozması durumunda hekime başvurulmalıdır. Yapılan muayene sonrası tiroit fonksiyon testleri, tam kan sayımı, tam idrar analizi, kan şekeri, sedimantasyonla birlikte kan biyokimya paneli testleri istenmelidir. Hastanın kronik yorgunluğa eşlik eden yakınmalarının yanında test sonuçları bizi kronik yorgunluğun altında yatan hastalığa götürür. Kronik yorgunluk nedenleri arasında psikolojik nedenler önde gelir. Hastaların bu yakınmalarını açılayacak bir sebep bulunamadığı durumunda hastalar psikiyatrist tarafından değerlendirilmelidir.
Özellikle kadınlarda gördüğümüz hastalığın oluşmasında stresin ön planda olduğu ‘fibromiyalji’ dediğimiz kas – iskelet sistemi hastalığında kronik yorgunlukla birlikte baş, boyun ve sırt ağrıları ile birlikte sırtta küçük yuvarlak nodüller bulunur.
Kronik yorgunluktan kaçınmak için sağlıklı beslenilmeli, alkol, sigaradan kaçınılmalı, düzenli uyku uyunmalı ve egzersiz yapılmalıdır. Sağlıklı beslenme günde en az 3 öğün sebze ve meyve içeren, kuru baklagillerin de yer aldığı, 3 ana ve ara öğünlerden oluşan beslenme şeklidir. Besinler gün içindeki kan şekeri dalgalanmalarını önlemek için glisemik yükü düşük ve posalı besinlerden seçilmelidir. Rafine karbonhidratlar mümkün olduğu kadar az tüketilmeli, sebzelerin vitamin değerlerinin kaybedilmemesi için buharda pişirme yöntemi tercih edilmelidir. Yeterince sıvı almayan, düzenli beslenmeyen kişilerde kronik yorgunluk daha sık görülür. Beslenme problemi olan hastalar hekim kontrolünde vitamin desteği almalıdırlar.
Egzersiz en az haftada 3 gün, 3 saat olmalı ve 2 egzersiz arasında 1 günden fazla ara olmamalıdır. Spor yapan kişilerde stresle başa çıkmayı sağlayan seratonin hormonu salgılanır. Spor yapan kişilerde hem enerji, hem de günlük stresle başa çıkma kapasitesi daha fazladır. Bu nedenle egzersiz yapanlarda kronik yorgunluğa daha az rastlanır.
Yorgunluk iş stresinden dolayı ortaya çıkıyorsa, bununla başa çıkma yöntemleri öğretilmeli, mesai sırasında kapalı ortamda çalışılıyorsa açık havadan yararlanmaya çalışılmalı, küçük yürüyüşler yapılmalıdır.
Kronik Yorgunluk Sendromu
Kronik yorgunluk sendromu, 6 aydan uzun süren, yatak istirahatı ile düzelmeyen mesleki, sosyal ve kişisel aktivitede belirgin azalamaya sebep olan halsizlik, yakınması yanında baş ağrısı, tekrarlayan boğaz ağrısı, kas ve eklem ağrıları ile kendini gösteren bir hastalıktır. Hastalarda ağrılı lenf nodları, egzersizden sonra 24 saatten uzun süren aşırı yorgunluk bulunabilir.
Körfez Savaşı gazilerinin % 5’inde görülen “Gulf War Syndrome” denilen, beyaz ırkta ve saldırı birliklerinde kronik yorgunluk sendromu görülmüştür. Hastalık, hastaların 1/3’ünde enfeksiyon sonrası, geri kalanında da kaza, cerrahi girişim veya stresi takiben ortaya çıkar. Hastalığın ABD’de görülme sıklığı 100.000’de 183 olup, kadınlarda erkeklere göre görülme oranı 6/ 1’dir. Bu oran kadınlarda HIV enfeksiyonunun görülme sıklığından 3 kat fazladır.
Sağlık Videoları Tedavi Videoları, sifa market, sifali bitkiler
0 notes
Text
Kronik Yorgunluğa Bitkisel Çözüm
Kronik yorgunluk, hastanelere başvuran hastaların en sık yakınmalarından biri, %24’ünde ise asıl şikâyettir. Yorgunluk strese bağlı olabildiği gibi, altta yatan şeker hastalığı, kan hastalıkları, vitamin eksiklikleri, tiroit hastalıkları, depresyon, hepatit dediğimiz karaciğer hastalıkları, enfeksiyon hastalıkları, düşük veya yüksek tansiyon, kalp – damar hastalıkları veya kanser hastalığının belirtilerinden biri olabilir. Kronik yorgunluk ile beraber kansızlığa sebep olan vitamin eksikliklerinin başında B12 vitamini, demir ve folik asit eksikliği gelir. Tiroit bezinin az çalışması durumunda kilo artışı, vücutta şişlik, kabızlık, fazla uyku uyuma yakınmalarının yanında en sık görülen yakınma yorgunluktur.
Halsizlik yakınmasının 15 günden fazla sürmesi ve günlük aktiviteyi bozması durumunda hekime başvurulmalıdır. Yapılan muayene sonrası tiroit fonksiyon testleri, tam kan sayımı, tam idrar analizi, kan şekeri, sedimantasyonla birlikte kan biyokimya paneli testleri istenmelidir. Hastanın kronik yorgunluğa eşlik eden yakınmalarının yanında test sonuçları bizi kronik yorgunluğun altında yatan hastalığa götürür. Kronik yorgunluk nedenleri arasında psikolojik nedenler önde gelir. Hastaların bu yakınmalarını açılayacak bir sebep bulunamadığı durumunda hastalar psikiyatrist tarafından değerlendirilmelidir.
Özellikle kadınlarda gördüğümüz hastalığın oluşmasında stresin ön planda olduğu ‘fibromiyalji’ dediğimiz kas – iskelet sistemi hastalığında kronik yorgunlukla birlikte baş, boyun ve sırt ağrıları ile birlikte sırtta küçük yuvarlak nodüller bulunur.
Kronik yorgunluktan kaçınmak için sağlıklı beslenilmeli, alkol, sigaradan kaçınılmalı, düzenli uyku uyunmalı ve egzersiz yapılmalıdır. Sağlıklı beslenme günde en az 3 öğün sebze ve meyve içeren, kuru baklagillerin de yer aldığı, 3 ana ve ara öğünlerden oluşan beslenme şeklidir. Besinler gün içindeki kan şekeri dalgalanmalarını önlemek için glisemik yükü düşük ve posalı besinlerden seçilmelidir. Rafine karbonhidratlar mümkün olduğu kadar az tüketilmeli, sebzelerin vitamin değerlerinin kaybedilmemesi için buharda pişirme yöntemi tercih edilmelidir. Yeterince sıvı almayan, düzenli beslenmeyen kişilerde kronik yorgunluk daha sık görülür. Beslenme problemi olan hastalar hekim kontrolünde vitamin desteği almalıdırlar.
Egzersiz en az haftada 3 gün, 3 saat olmalı ve 2 egzersiz arasında 1 günden fazla ara olmamalıdır. Spor yapan kişilerde stresle başa çıkmayı sağlayan seratonin hormonu salgılanır. Spor yapan kişilerde hem enerji, hem de günlük stresle başa çıkma kapasitesi daha fazladır. Bu nedenle egzersiz yapanlarda kronik yorgunluğa daha az rastlanır.
Yorgunluk iş stresinden dolayı ortaya çıkıyorsa, bununla başa çıkma yöntemleri öğretilmeli, mesai sırasında kapalı ortamda çalışılıyorsa açık havadan yararlanmaya çalışılmalı, küçük yürüyüşler yapılmalıdır.
Kronik Yorgunluk Sendromu
Kronik yorgunluk sendromu, 6 aydan uzun süren, yatak istirahatı ile düzelmeyen mesleki, sosyal ve kişisel aktivitede belirgin azalamaya sebep olan halsizlik, yakınması yanında baş ağrısı, tekrarlayan boğaz ağrısı, kas ve eklem ağrıları ile kendini gösteren bir hastalıktır. Hastalarda ağrılı lenf nodları, egzersizden sonra 24 saatten uzun süren aşırı yorgunluk bulunabilir.
Körfez Savaşı gazilerinin % 5’inde görülen “Gulf War Syndrome” denilen, beyaz ırkta ve saldırı birliklerinde kronik yorgunluk sendromu görülmüştür. Hastalık, hastaların 1/3’ünde enfeksiyon sonrası, geri kalanında da kaza, cerrahi girişim veya stresi takiben ortaya çıkar. Hastalığın ABD’de görülme sıklığı 100.000’de 183 olup, kadınlarda erkeklere göre görülme oranı 6/ 1’dir. Bu oran kadınlarda HIV enfeksiyonunun görülme sıklığından 3 kat fazladır.
Sağlık Videoları Tedavi Videoları, sifa market, sifali bitkiler
0 notes
Text
Kronik Yorgunluğa Bitkisel Çözüm
Kronik yorgunluk, hastanelere başvuran hastaların en sık yakınmalarından biri, %24’ünde ise asıl şikâyettir. Yorgunluk strese bağlı olabildiği gibi, altta yatan şeker hastalığı, kan hastalıkları, vitamin eksiklikleri, tiroit hastalıkları, depresyon, hepatit dediğimiz karaciğer hastalıkları, enfeksiyon hastalıkları, düşük veya yüksek tansiyon, kalp – damar hastalıkları veya kanser hastalığının belirtilerinden biri olabilir. Kronik yorgunluk ile beraber kansızlığa sebep olan vitamin eksikliklerinin başında B12 vitamini, demir ve folik asit eksikliği gelir. Tiroit bezinin az çalışması durumunda kilo artışı, vücutta şişlik, kabızlık, fazla uyku uyuma yakınmalarının yanında en sık görülen yakınma yorgunluktur.
Halsizlik yakınmasının 15 günden fazla sürmesi ve günlük aktiviteyi bozması durumunda hekime başvurulmalıdır. Yapılan muayene sonrası tiroit fonksiyon testleri, tam kan sayımı, tam idrar analizi, kan şekeri, sedimantasyonla birlikte kan biyokimya paneli testleri istenmelidir. Hastanın kronik yorgunluğa eşlik eden yakınmalarının yanında test sonuçları bizi kronik yorgunluğun altında yatan hastalığa götürür. Kronik yorgunluk nedenleri arasında psikolojik nedenler önde gelir. Hastaların bu yakınmalarını açılayacak bir sebep bulunamadığı durumunda hastalar psikiyatrist tarafından değerlendirilmelidir.
Özellikle kadınlarda gördüğümüz hastalığın oluşmasında stresin ön planda olduğu ‘fibromiyalji’ dediğimiz kas – iskelet sistemi hastalığında kronik yorgunlukla birlikte baş, boyun ve sırt ağrıları ile birlikte sırtta küçük yuvarlak nodüller bulunur.
Kronik yorgunluktan kaçınmak için sağlıklı beslenilmeli, alkol, sigaradan kaçınılmalı, düzenli uyku uyunmalı ve egzersiz yapılmalıdır. Sağlıklı beslenme günde en az 3 öğün sebze ve meyve içeren, kuru baklagillerin de yer aldığı, 3 ana ve ara öğünlerden oluşan beslenme şeklidir. Besinler gün içindeki kan şekeri dalgalanmalarını önlemek için glisemik yükü düşük ve posalı besinlerden seçilmelidir. Rafine karbonhidratlar mümkün olduğu kadar az tüketilmeli, sebzelerin vitamin değerlerinin kaybedilmemesi için buharda pişirme yöntemi tercih edilmelidir. Yeterince sıvı almayan, düzenli beslenmeyen kişilerde kronik yorgunluk daha sık görülür. Beslenme problemi olan hastalar hekim kontrolünde vitamin desteği almalıdırlar.
Egzersiz en az haftada 3 gün, 3 saat olmalı ve 2 egzersiz arasında 1 günden fazla ara olmamalıdır. Spor yapan kişilerde stresle başa çıkmayı sağlayan seratonin hormonu salgılanır. Spor yapan kişilerde hem enerji, hem de günlük stresle başa çıkma kapasitesi daha fazladır. Bu nedenle egzersiz yapanlarda kronik yorgunluğa daha az rastlanır.
Yorgunluk iş stresinden dolayı ortaya çıkıyorsa, bununla başa çıkma yöntemleri öğretilmeli, mesai sırasında kapalı ortamda çalışılıyorsa açık havadan yararlanmaya çalışılmalı, küçük yürüyüşler yapılmalıdır.
Kronik Yorgunluk Sendromu
Kronik yorgunluk sendromu, 6 aydan uzun süren, yatak istirahatı ile düzelmeyen mesleki, sosyal ve kişisel aktivitede belirgin azalamaya sebep olan halsizlik, yakınması yanında baş ağrısı, tekrarlayan boğaz ağrısı, kas ve eklem ağrıları ile kendini gösteren bir hastalıktır. Hastalarda ağrılı lenf nodları, egzersizden sonra 24 saatten uzun süren aşırı yorgunluk bulunabilir.
Körfez Savaşı gazilerinin % 5’inde görülen “Gulf War Syndrome” denilen, beyaz ırkta ve saldırı birliklerinde kronik yorgunluk sendromu görülmüştür. Hastalık, hastaların 1/3’ünde enfeksiyon sonrası, geri kalanında da kaza, cerrahi girişim veya stresi takiben ortaya çıkar. Hastalığın ABD’de görülme sıklığı 100.000’de 183 olup, kadınlarda erkeklere göre görülme oranı 6/ 1’dir. Bu oran kadınlarda HIV enfeksiyonunun görülme sıklığından 3 kat fazladır.
Sağlık Videoları Tedavi Videoları, sifa market, sifali bitkiler
0 notes
Text
Kronik Yorgunluğa Bitkisel Çözüm
Kronik yorgunluk, hastanelere başvuran hastaların en sık yakınmalarından biri, %24’ünde ise asıl şikâyettir. Yorgunluk strese bağlı olabildiği gibi, altta yatan şeker hastalığı, kan hastalıkları, vitamin eksiklikleri, tiroit hastalıkları, depresyon, hepatit dediğimiz karaciğer hastalıkları, enfeksiyon hastalıkları, düşük veya yüksek tansiyon, kalp – damar hastalıkları veya kanser hastalığının belirtilerinden biri olabilir. Kronik yorgunluk ile beraber kansızlığa sebep olan vitamin eksikliklerinin başında B12 vitamini, demir ve folik asit eksikliği gelir. Tiroit bezinin az çalışması durumunda kilo artışı, vücutta şişlik, kabızlık, fazla uyku uyuma yakınmalarının yanında en sık görülen yakınma yorgunluktur.
Halsizlik yakınmasının 15 günden fazla sürmesi ve günlük aktiviteyi bozması durumunda hekime başvurulmalıdır. Yapılan muayene sonrası tiroit fonksiyon testleri, tam kan sayımı, tam idrar analizi, kan şekeri, sedimantasyonla birlikte kan biyokimya paneli testleri istenmelidir. Hastanın kronik yorgunluğa eşlik eden yakınmalarının yanında test sonuçları bizi kronik yorgunluğun altında yatan hastalığa götürür. Kronik yorgunluk nedenleri arasında psikolojik nedenler önde gelir. Hastaların bu yakınmalarını açılayacak bir sebep bulunamadığı durumunda hastalar psikiyatrist tarafından değerlendirilmelidir.
Özellikle kadınlarda gördüğümüz hastalığın oluşmasında stresin ön planda olduğu ‘fibromiyalji’ dediğimiz kas – iskelet sistemi hastalığında kronik yorgunlukla birlikte baş, boyun ve sırt ağrıları ile birlikte sırtta küçük yuvarlak nodüller bulunur.
Kronik yorgunluktan kaçınmak için sağlıklı beslenilmeli, alkol, sigaradan kaçınılmalı, düzenli uyku uyunmalı ve egzersiz yapılmalıdır. Sağlıklı beslenme günde en az 3 öğün sebze ve meyve içeren, kuru baklagillerin de yer aldığı, 3 ana ve ara öğünlerden oluşan beslenme şeklidir. Besinler gün içindeki kan şekeri dalgalanmalarını önlemek için glisemik yükü düşük ve posalı besinlerden seçilmelidir. Rafine karbonhidratlar mümkün olduğu kadar az tüketilmeli, sebzelerin vitamin değerlerinin kaybedilmemesi için buharda pişirme yöntemi tercih edilmelidir. Yeterince sıvı almayan, düzenli beslenmeyen kişilerde kronik yorgunluk daha sık görülür. Beslenme problemi olan hastalar hekim kontrolünde vitamin desteği almalıdırlar.
Egzersiz en az haftada 3 gün, 3 saat olmalı ve 2 egzersiz arasında 1 günden fazla ara olmamalıdır. Spor yapan kişilerde stresle başa çıkmayı sağlayan seratonin hormonu salgılanır. Spor yapan kişilerde hem enerji, hem de günlük stresle başa çıkma kapasitesi daha fazladır. Bu nedenle egzersiz yapanlarda kronik yorgunluğa daha az rastlanır.
Yorgunluk iş stresinden dolayı ortaya çıkıyorsa, bununla başa çıkma yöntemleri öğretilmeli, mesai sırasında kapalı ortamda çalışılıyorsa açık havadan yararlanmaya çalışılmalı, küçük yürüyüşler yapılmalıdır.
Kronik Yorgunluk Sendromu
Kronik yorgunluk sendromu, 6 aydan uzun süren, yatak istirahatı ile düzelmeyen mesleki, sosyal ve kişisel aktivitede belirgin azalamaya sebep olan halsizlik, yakınması yanında baş ağrısı, tekrarlayan boğaz ağrısı, kas ve eklem ağrıları ile kendini gösteren bir hastalıktır. Hastalarda ağrılı lenf nodları, egzersizden sonra 24 saatten uzun süren aşırı yorgunluk bulunabilir.
Körfez Savaşı gazilerinin % 5’inde görülen “Gulf War Syndrome” denilen, beyaz ırkta ve saldırı birliklerinde kronik yorgunluk sendromu görülmüştür. Hastalık, hastaların 1/3’ünde enfeksiyon sonrası, geri kalanında da kaza, cerrahi girişim veya stresi takiben ortaya çıkar. Hastalığın ABD’de görülme sıklığı 100.000’de 183 olup, kadınlarda erkeklere göre görülme oranı 6/ 1’dir. Bu oran kadınlarda HIV enfeksiyonunun görülme sıklığından 3 kat fazladır.
Sağlık Videoları Tedavi Videoları, sifa market, sifali bitkiler
0 notes
Text
Kronik Yorgunluğa Bitkisel Çözüm
Kronik yorgunluk, hastanelere başvuran hastaların en sık yakınmalarından biri, %24’ünde ise asıl şikâyettir. Yorgunluk strese bağlı olabildiği gibi, altta yatan şeker hastalığı, kan hastalıkları, vitamin eksiklikleri, tiroit hastalıkları, depresyon, hepatit dediğimiz karaciğer hastalıkları, enfeksiyon hastalıkları, düşük veya yüksek tansiyon, kalp – damar hastalıkları veya kanser hastalığının belirtilerinden biri olabilir. Kronik yorgunluk ile beraber kansızlığa sebep olan vitamin eksikliklerinin başında B12 vitamini, demir ve folik asit eksikliği gelir. Tiroit bezinin az çalışması durumunda kilo artışı, vücutta şişlik, kabızlık, fazla uyku uyuma yakınmalarının yanında en sık görülen yakınma yorgunluktur.
Halsizlik yakınmasının 15 günden fazla sürmesi ve günlük aktiviteyi bozması durumunda hekime başvurulmalıdır. Yapılan muayene sonrası tiroit fonksiyon testleri, tam kan sayımı, tam idrar analizi, kan şekeri, sedimantasyonla birlikte kan biyokimya paneli testleri istenmelidir. Hastanın kronik yorgunluğa eşlik eden yakınmalarının yanında test sonuçları bizi kronik yorgunluğun altında yatan hastalığa götürür. Kronik yorgunluk nedenleri arasında psikolojik nedenler önde gelir. Hastaların bu yakınmalarını açılayacak bir sebep bulunamadığı durumunda hastalar psikiyatrist tarafından değerlendirilmelidir.
Özellikle kadınlarda gördüğümüz hastalığın oluşmasında stresin ön planda olduğu ‘fibromiyalji’ dediğimiz kas – iskelet sistemi hastalığında kronik yorgunlukla birlikte baş, boyun ve sırt ağrıları ile birlikte sırtta küçük yuvarlak nodüller bulunur.
Kronik yorgunluktan kaçınmak için sağlıklı beslenilmeli, alkol, sigaradan kaçınılmalı, düzenli uyku uyunmalı ve egzersiz yapılmalıdır. Sağlıklı beslenme günde en az 3 öğün sebze ve meyve içeren, kuru baklagillerin de yer aldığı, 3 ana ve ara öğünlerden oluşan beslenme şeklidir. Besinler gün içindeki kan şekeri dalgalanmalarını önlemek için glisemik yükü düşük ve posalı besinlerden seçilmelidir. Rafine karbonhidratlar mümkün olduğu kadar az tüketilmeli, sebzelerin vitamin değerlerinin kaybedilmemesi için buharda pişirme yöntemi tercih edilmelidir. Yeterince sıvı almayan, düzenli beslenmeyen kişilerde kronik yorgunluk daha sık görülür. Beslenme problemi olan hastalar hekim kontrolünde vitamin desteği almalıdırlar.
Egzersiz en az haftada 3 gün, 3 saat olmalı ve 2 egzersiz arasında 1 günden fazla ara olmamalıdır. Spor yapan kişilerde stresle başa çıkmayı sağlayan seratonin hormonu salgılanır. Spor yapan kişilerde hem enerji, hem de günlük stresle başa çıkma kapasitesi daha fazladır. Bu nedenle egzersiz yapanlarda kronik yorgunluğa daha az rastlanır.
Yorgunluk iş stresinden dolayı ortaya çıkıyorsa, bununla başa çıkma yöntemleri öğretilmeli, mesai sırasında kapalı ortamda çalışılıyorsa açık havadan yararlanmaya çalışılmalı, küçük yürüyüşler yapılmalıdır.
Kronik Yorgunluk Sendromu
Kronik yorgunluk sendromu, 6 aydan uzun süren, yatak istirahatı ile düzelmeyen mesleki, sosyal ve kişisel aktivitede belirgin azalamaya sebep olan halsizlik, yakınması yanında baş ağrısı, tekrarlayan boğaz ağrısı, kas ve eklem ağrıları ile kendini gösteren bir hastalıktır. Hastalarda ağrılı lenf nodları, egzersizden sonra 24 saatten uzun süren aşırı yorgunluk bulunabilir.
Körfez Savaşı gazilerinin % 5’inde görülen “Gulf War Syndrome” denilen, beyaz ırkta ve saldırı birliklerinde kronik yorgunluk sendromu görülmüştür. Hastalık, hastaların 1/3’ünde enfeksiyon sonrası, geri kalanında da kaza, cerrahi girişim veya stresi takiben ortaya çıkar. Hastalığın ABD’de görülme sıklığı 100.000’de 183 olup, kadınlarda erkeklere göre görülme oranı 6/ 1’dir. Bu oran kadınlarda HIV enfeksiyonunun görülme sıklığından 3 kat fazladır.
Sağlık Videoları Tedavi Videoları, sifa market, sifali bitkiler
0 notes