#gürcü
Explore tagged Tumblr posts
Text
Bu Mukaddes vatan'nı Emanet eden,!
Anadolu’nun her köşesinden, Rumeli’den, Bağdat’tan, Şam’dan Üsküp’ten Bosna’dan kafkasya'dan, Kopup gelmiş, dilleri ve renkleri farklı ama davaları aynı olan bir milletin omuz omuza verdiği mücadelenin adıdır Çanakkale...
#18mart#çanakkale#109.#onbeşliler#çocuk#genç#asker#mehmetler#şehit#saygı#ve#rahmetle#mintle#anıyorum#Bizçanakaleyiz#18martçanakkalezaferi#şehitlerölmezvatanbölünmez#türk#kurt#laz#çerkez#arap#alevi#azeri#zaza#boşnak#yörük#tatar#karaçay#gürcü
1 note
·
View note
Text
Çay Toplamada İşçi Sorunu Devam Ediyor!
Mayıs ayında başlayacak çay yaprağı hasadında çalışacaklara eğitim verilmesi gerektiği bildirilerek, yabancı işçilerin bahçelere zarar verecek şekilde toplama yaptıkları ifade edildi. Yönetim Kurulu Başkan Yardımcımız Yavuz Selim Çakıroğlu, TRT Trabzon Radyosu’nda yayınlanan Çay Bahçesi programında yaptığı açıklamalarda, çaylıklarda yaşanan sorunlar arasında bilinçsiz toplama sonucu bitkinin…
View On WordPress
0 notes
Text
So I made canned tomatoes and drank wine...
3 notes
·
View notes
Text
MERSİN BAKICI YATILI YAŞLI HASTA BAKICISI GÜVEN DANIŞMANLIK 0542 218 1699
MERSİN BAKICI GÜVEN DANIŞMANLIK 0542 218 1699 HİZMETLERİ
Mersin Bakıcı,Mersin Bakıcı Yatılı Hasta Yaşlı Çocuk Bebek Bakıcısı Ev Yardımcısı Hizmetleri Türkiye Geneline Bakıcı Temin Edilir
#Mersin Bakıcı Ajansı Yatılı Hasta Yaşlı Çocuk Ev Yardımcısı Bakıcı Hizmetleri Erkan Bey#Mersin bakıcı#mersin bakıcı şirketleri#mersinde bakıcı#mersinde bakıcı şirketleri#mersin hasta bakıcı#mersinde hasta bakıcı#mersinde hasta bakıcı şirketleri#Mersin bakıcı şirketleri#mersin hasta bakıcı şirketleri#mersinde hasta bakıcı arıyorum#mersin yaşlı bakıcı şirketleri#mersinde yaşlı bakıcı arıyorum#Mersin hasta bakici#mersin yatili hasta bakici#mersin yabanci hasta bakici#mersin gürcü yatili bakici#mersin hasta bakici sirketi#mersin hasta bakici sirketleri#mersin bakici sirketleri#mersin bakici#mersin bakici sirketi#mersin bakıcı#mersin bakıcı firmaları#Mersin bakıcı iş ilanları#bakıcı#bakıcı şirketleri#hasta bakıcı#yatılı bakıcı#yaşlı bakıcı
1 note
·
View note
Text
Ah bu Türk yanım benim; Hititilerden başlar
Ah bu Ermeni yanım benim; çok konuşkanım, çok susanım
Ah bu Rum yanım benim; ağıt söyler oyna
Ah bu Arnavut yanım benim; sevdasını bileğime bıçakla yazarak
Ah bu Çerkez yanım benim; inatçı, sarışın ve atak
Ah bu Laz yanım benim; hoyrat, lacivert ve matrak
Ah bu Arap yanım benim; münin, cesur ve korkak
Ah bu Gürcü yanım benim; gaddar, pos bıyıklı, sarsak
Ah bu Kürt yanım benim; sığınırım daglarıma yoksulluktan utanarak
Ah bu insan yanım benim; boynumda bir çıngırak...
Hasret Gültekin
14 notes
·
View notes
Text
eyni vaxtda həm qızardılmış gürcü xəngəli həm də plombir mürəbbəsi istiyirəm, şəxsən indi olsa iksini də basıb yeyərəm
27 notes
·
View notes
Text
İLBER ORTAYLI'dan Tarihimiz*
‘OSMANLIYIM’ DİYENLER
BUNLARI DA BİLMEK ZORUNDA !
*Osmanlı diye insan yoktur,
Türk vardır,
Çerkez vardır,
Kürt vardır,
Gürcü vardır ama osmanlı yoktur.
Osmanlı olunmaz osmanlı doğulur, onun için de "Osmanoğulları’ndan” olmanız gerekir.
Bu da bir millet değil ailedir.
Kendi soyunu inkar edip de taht sahibinin soyunu benimsemek bir tek bizim ülkemizde görülüyor sanırım.
Kimliğini yitirip bir aile adının boyunduruğu altına girmeye heves edenlerin vecizesi.
Ancak kul köle olmayı bilenlerdir bunlar.
✅1920’de ; nüfus
12 milyon dolayındaydı,
✅11 milyon kişi köyde yaşıyordu.
✅40 bin köyün 38 bininde okul yoktu.
✅Traktör yoktu;
Hititlerden kalma Kağnı ve Kara saban kullanılırdı.
✅5 bin köyde sığır vebası vardı.
Hayvanlar da, insanlar da kırılıyordu.
Yaklaşık ;
✅2 milyon sıtmalı,
✅1 milyon frengili ve
✅3 milyon trahomlu insan vardı.
✅Anadolu’da ; verem, tifüs, tifo salgını kol geziyordu;
✅Doğan her iki bebekten biri (AS: bizdeki bilgilere göre her 5 bebekten 1’i) 1 yaşına gelmeden ölüyordu;
✅Ortalama yaşam süresi 40 yıl kadardı.
Memlekette
✅Doktor sayısı 337,
✅Ebe sayısı 136,
✅Eczacı sayısı 60
✅Diplomalı Diş hekimi yoktu.
✅Limanlar, madenler, demiryolları yabancılara aitti.
✅Toplam sermayenin yalnızca %15’i Türk sermayesi sayılabilirdi.
✅Osmanlı’dan Cumhuriyet’e miras kalan yalnızca dört fabrika vardı,
Hereke ipek,
Feshane yün,
Bakırköy bez,
Beykoz deri…
✅“Osmanlı’dan Cumhuriyet’e miras” listesinde
85 milyon Lira (600 ton altın) borcu da unutmayalım.
✅Elektrik yalnızca İstanbul, İzmir ve Tarsus’ta vardı.
✅Otomobil sayısı 1500 kadardı…
✅Kadın, insan değildi.
✅Veremle boğuşan halk, ahırda yatarken…
✅Osmanlıcıların yere göğe sığdıramadıkları Abdülhamid Han Hazretlerinin (yaş olarak tümü “çocuk” sayılacak 16 karısı vardı: Nazikeda, Safinaz, Dilpesent, Peyveste,
Nazlıyar, Bidar, Mezide, Emsalinur…..
✅Osmanlıcıların “dedemiz” dedikleri Abdülmecid’in de 22 karısı vardı. (Ahali ineğine verecek saman bulamazken, herif sarayında iki futbol takımı kadar kadınla yatıyordu.)
✅Tiyatro yok, müzik yok, resim yok, heykel yok, spor yoktu.
✅Arkeolojik eserler, öyle gizli saklı değil, padişahların hediyesi olarak ya da çalınmış, gemilerle, trenlerle Avrupa müzelerine götürülmüştü.
✅Takvim ve Zaman birliği de yoktu;
Kimisi güneş batarken ‘grubi saat’i esas alıyor, güneşin battığı anı 12.00 kabul ediyordu, kimisi güneşin tümüyle battığı ezani saat’i esas alıyordu; kimisi zevali saat’i kullanıyor, güneşin en tepede olduğu anı 12.00 kabul ediyordu.
“Saat kaç birader?” diye sorduğunda, her kafadan bi ses çıkıyordu.
✅Kimisi ‘hicri takvim‘ kullanıyordu, kimisi ‘rumi takvim‘ kullanıyordu. Kimisinin şubat’ı kimisinin aralık’ına denk geliyordu. Herkes aynı zaman dilimindeydi ama, farklı aylarda, farklı saatlerde yaşıyordu!
✅Dirhem, okka, çeki vardı.
✅Arşın, kulaç, fersah vardı.
✅Ne Ortaçağdan kalma ağırlık ölçüleri dünyaya ayak uydurabiliyordu, ne de uzunluk ölçüleri…
✅Erkeklerin yalnızca % 5’i, kadınların binde 5’i okuma – yazma biliyordu.
✅Okur-yazar erkeklerin çoğunluğu, subay veya gayrimüslimdi.
✅Okul yaşı gelen her dört çocuktan zaten üçü okula gitmiyordu.
Toplam,
✅4894 ilkokul,
✅72 ortaokul ve yalnızca
✅23 lise vardı.
Ülkedeki liselerin tümünde salt 230 kız öğrenci kayıtlıydı. Öğretmenlerin üçte birinin, öğretmenlik eğitimi yoktu.
✅Tek üniversite vardı, Darülfünun, medreseden halliceydi.
✅Ülke bilim’den çoook uzaktı.
✅600 yıl boyunca Türkçe’nin ırzına geçilmiş, Osmanlıca denilmişti.
✅Arapça, Farsça, Fransızca, İtalyanca kelimeler, Levanten terimler dilimizi istila etmişti.
✅Kelimelerin yalnızca %5 kadarı Türkçeydi.
✅Arap alfabesiyle Türkçe yazmaya çalışıyorlardı.
✅“Harf devrimi yapıldı, bir gecede cahilleştirildik, köpekleştirildik..”
falan deniyor ya…
İbrahim Müteferrika’dan başlayarak 150 yılda basılan toplam kitap sayısı kaçtı biliyor musunuz?
Yalnızca 417’ydi ki, zaten, ülkeye matbaayı getiren Abraham Müteteferrika da Macar kökenli bir devşirmeydi.
✅Oysa Gutenberg’in çalışan ilk matbaasından sonra, yani 1453’ten 1850’ye dek 400 yılda Avrupa’da 8 milyon kitap basılmıştı..
✅Voltaire, bir kitabında şu belirlemeyi yapmıştı:
İstanbul’da bir yılda yazılanlar, Paris’te bir günde yazılanlardan daha azdır!
✅Ve neymiş efendim, mezar taşı okuyamaz haldeymiş…
✅Sen önce adam gibi, nesnel bilgi veren iki kitap oku da, Dünyadan haberin olsun biraz!
İlber Ortaylı.
5 notes
·
View notes
Text
Niyə bilmirəm ama bu gürcülərin hər şeyləri mənə batır, oyun qalibyyətlərindən tutmuş mizah anlayışlarına qədər.
Və məncə kobud kəliməsi bir millət olsa gürcü milləti olardı.
7 notes
·
View notes
Text
köpüş gürcü arkadaşımdan hediye olan crime and punishmentımın üstüne kustuğu için mis gibi kedi maması kokan bi kitabım var artık
3 notes
·
View notes
Text
babasız kızlar balosu
bu davette topuğunuzun ya da kanadınızın
biri kırık olmalı
bu şartı yerine getirmeyenler
kırık ön dişler ya da deşik ciğerlerle de
katılabilirler
uzun hazırlıklardan geçtik biz
uzak diyarlara uçtuk
başka çaremiz yoktu
babamız bizi sevmedi
çirkiniz
zır deliyiz
güzeller güzeli şüphe
kır kalbimi, alışığım ben
yeşil gözleri babamın: gözleri zehirli yosunlardandır
ince ince proje dokur, gürcü soğuk ve mağrur
babamı hiç görmedim - ki onca yıldır
bu baloya davetli kızlar
babalarının cenazesinde bulunmayacaklar
niye seveyim seni
babalarının terk ettiği kızlar,
kötülüklerinde cömert
aşklarında hazin ve
güvenilmezdirler
babamız bizi sevmedi
öyle birşey koptu ki içimizde
bütün kötü kadınlar bizden sorulur
kaçmayı biliriz biz en iyi
ey cesur! ey sevgili!
sıkıysa bak gözlerime
taşa çeviririm seni,
mum gibi eritirim
çocukluk acıları pazılarımdır benim
ah ben ne güçlü ne unutkanım bilemezsin.
balomuz gece yarısını geçe başlayıp
canımız isteyince biter
kandırdur arabalarıyla dolanmayız biz
cam kırıklarında dans etmek varken
küfredip kavga çıkarırız
çirkiniz
babamız bizi sevmedi
cümlenizin hakkından geliriz
yaralarımıza şap dökerek büyüttük kendimizi
göçebeyiz; talan eder tüyeriz
hayat, baskınımıza mazur bir davet yeridir
arka kapıları tekmeler içeri gireriz
yaklaşma
yakarım,
dumanını üflediğim gibi
keyfime bakarım
ön kapıdan ve sırayla
buyrun kibar hanımlar beyler
babanız sizi sevdi de ne oldu
korkak, kör ve bok gibisiniz
3 notes
·
View notes
Text
Ayıp ama Mert varken Gürcü kıza sarkmak...
9 notes
·
View notes
Text
"Bilirsən Zaur, həyatdı, hər şey ola bilər. Yəqin ki haçansa rastına başqa qadınlar da çıxacaq. Mütləq çıxacaq. Amma inan mənə, Zaur, heç kəslə bu cür olmayacaq. Ayrı cür ola bilər, bəlkə, bundan da yaxşı ola bilər, amma bu cür yox. Ola bilməz ki, her şey bax beləcə təkrar olunsun. Domodedovo meşəsindəki quşlar da, o küçədəki cərimə də, bu qədim gürcü mahnısı da. Bu bizimdir, ancaq bizim. Başqa heç kəsin. Onunçün də mən arxayınam."
2 notes
·
View notes
Text
Hekimoğlu İbrahim, Fatsa’da 1900’lü yıllarda 93 (1876) harbi muhacirlerinden Gürcü Sefer Ağa’nın değirmeninde çalışıyordu. Sefer Ağa’nın Fadime adında yeni yetişmiş çok güzel bir kızı vardı. Fadime bir gün babasını görmek üzere değirmene gelmişti. Sefer Ağa değirmende olmadığı için onun yerine Hekimoğlu kendisini karşıladı ve bu ilk karşılaşmada birbirlerine âşık oldular.
Rivayetlere göre iki genç uzak yerlerde buluşuyorlardı. Ve işte bu buluşmaların birinde Gürcüler’den Yusuf adında bir genç bunları gördü. Yusuf onlara orada ‘Gürcü kızlarının evlenmeden önce nişanlıları bile olsa, bir erkekle buluşup konuşmalarının yasak olduğunu söyledi. Hekimoğlu oradan ayrılıp eve geldi, eve kapandı ve kimseyle görüşmedi.
Hekimoğlu’na Gürcüler’in Yassıtaş Köyü’ndeki halkla selâmı sabahı bıraktıklarına, alış-veriş yapmadıklarına dair haberler geliyordu. Aradan iki hafta geçti ve Gürcü Köyü’nden Hasan geldi ve kendisi ile yarın bağ evinde görüşmek istediğini söyledi. Amaçları, Hekimoğlu’nu bağ evinde vurarak bu işi kökünden kapatmaktı. Hekimoğlu gidip gitmemek arasında kararsızdı. Ve uzun düşüncelerden sonra gitmeye karar verdi. Eğer gitmezse korkak olduğunu göstermiş ve suçu kabullenmiş olacaktı. Kararını vererek martinini aldı. Fişeklerini omuzlarına ve beline doladı. Tabancasını da kuşağının arasına yerleştirdi. Nereye gittiğini soranlara domuz avına gittiğini söyledi ve onlardan haklarını helâl etmelerini istedi.
Ama, Gürcü genci bağda onu bekliyordu; çoğunluk onun buraya gelecek kadar deli olmadığını öne sürüyordu. Fakat Hekimoğlu onların yanına geldi ve ona niçin böyle bir şey yaptığını sordular. O da amacının kötü olmadığını, her şeyi Yusuf’un abarttığını söyledi. Bu arada Yusuf silâhını ateşledi. Fakat Hekimoğlu hemen yere yattı ve kurşun sıyırdı. O arada Hekimoğlu martininin tetiğine bastı ve acı bir çığlık duyuldu. Hekimoğlu oradan uzaklaştı ve ormana daldı. Gürcülerden bir kişi ölmüştü ve onun intikamı alınmalıydı. Sabah Fatsa’ya gittiler ve olayı zaptiyeye bildirdiler. Hekimoğlu ise gidip hükûmete teslim olmayı düşündü, ancak bu delilik olabilirdi. O bu cinayeti nefsini korumak için işlemiş olduğuna kimseyi inandıramayacaktı ve haksız yere bu cezayı çekecek olsa bile hapishanede onu Gürcüler yaşatmayacaklar ve adamları eliyle öldürteceklerdi. Bu durum karşısında ister istemez dağları kendisine mesken tutmak kanun dışı bir hayat sürmek durumundaydı.
4 notes
·
View notes
Text
İLBER ORTAYLI'dan Tarihimiz*
‘OSMANLIYIM’ DİYENLER
BUNLARI DA BİLMEK ZORUNDA !
*Osmanlı diye insan yoktur,
Türk vardır,
Çerkez vardır,
Kürt vardır,
Gürcü vardır ama osmanlı yoktur.
Osmanlı olunmaz osmanlı doğulur, onun için de "Osmanoğulları’ndan” olmanız gerekir.
Bu da bir millet değil ailedir.
Kendi soyunu inkar edip de taht sahibinin soyunu benimsemek bir tek bizim ülkemizde görülüyor sanırım.
Kimliğini yitirip bir aile adının boyunduruğu altına girmeye heves edenlerin vecizesi.
Ancak kul köle olmayı bilenlerdir bunlar.
✅1920’de ; nüfus
12 milyon dolayındaydı,
✅11 milyon kişi köyde yaşıyordu.
✅40 bin köyün 38 bininde okul yoktu.
✅Traktör yoktu;
Hititlerden kalma Kağnı ve Kara saban kullanılırdı.
✅5 bin köyde sığır vebası vardı.
Hayvanlar da, insanlar da kırılıyordu.
Yaklaşık ;
✅2 milyon sıtmalı,
✅1 milyon frengili ve
✅3 milyon trahomlu insan vardı.
✅Anadolu’da ; verem, tifüs, tifo salgını kol geziyordu;
✅Doğan her iki bebekten biri (AS: bizdeki bilgilere göre her 5 bebekten 1’i) 1 yaşına gelmeden ölüyordu;
✅Ortalama yaşam süresi 40 yıl kadardı.
Memlekette
✅Doktor sayısı 337,
✅Ebe sayısı 136,
✅Eczacı sayısı 60
✅Diplomalı Diş hekimi yoktu.
✅Limanlar, madenler, demiryolları yabancılara aitti.
✅Toplam sermayenin yalnızca %15’i Türk sermayesi sayılabilirdi.
✅Osmanlı’dan Cumhuriyet’e miras kalan yalnızca dört fabrika vardı,
Hereke ipek,
Feshane yün,
Bakırköy bez,
Beykoz deri…
✅“Osmanlı’dan Cumhuriyet’e miras” listesinde
85 milyon Lira (600 ton altın) borcu da unutmayalım.
✅Elektrik yalnızca İstanbul, İzmir ve Tarsus’ta vardı.
✅Otomobil sayısı 1500 kadardı…
✅Kadın, insan değildi.
✅Veremle boğuşan halk, ahırda yatarken…
✅Osmanlıcıların yere göğe sığdıramadıkları Abdülhamid Han Hazretlerinin (yaş olarak tümü “çocuk” sayılacak 16 karısı vardı: Nazikeda, Safinaz, Dilpesent, Peyveste,
Nazlıyar, Bidar, Mezide, Emsalinur…..
✅Osmanlıcıların “dedemiz” dedikleri Abdülmecid’in de 22 karısı vardı. (Ahali ineğine verecek saman bulamazken, herif sarayında iki futbol takımı kadar kadınla yatıyordu.)
✅Tiyatro yok, müzik yok, resim yok, heykel yok, spor yoktu.
✅Arkeolojik eserler, öyle gizli saklı değil, padişahların hediyesi olarak ya da çalınmış, gemilerle, trenlerle Avrupa müzelerine götürülmüştü.
✅Takvim ve Zaman birliği de yoktu;
Kimisi güneş batarken ‘grubi saat’i esas alıyor, güneşin battığı anı 12.00 kabul ediyordu, kimisi güneşin tümüyle battığı ezani saat’i esas alıyordu; kimisi zevali saat’i kullanıyor, güneşin en tepede olduğu anı 12.00 kabul ediyordu.
“Saat kaç birader?” diye sorduğunda, her kafadan bi ses çıkıyordu.
✅Kimisi ‘hicri takvim‘ kullanıyordu, kimisi ‘rumi takvim‘ kullanıyordu. Kimisinin şubat’ı kimisinin aralık’ına denk geliyordu. Herkes aynı zaman dilimindeydi ama, farklı aylarda, farklı saatlerde yaşıyordu!
✅Dirhem, okka, çeki vardı.
✅Arşın, kulaç, fersah vardı.
✅Ne Ortaçağdan kalma ağırlık ölçüleri dünyaya ayak uydurabiliyordu, ne de uzunluk ölçüleri…
✅Erkeklerin yalnızca % 5’i, kadınların binde 5’i okuma – yazma biliyordu.
✅Okur-yazar erkeklerin çoğunluğu, subay veya gayrimüslimdi.
✅Okul yaşı gelen her dört çocuktan zaten üçü okula gitmiyordu.
Toplam,
✅4894 ilkokul,
✅72 ortaokul ve yalnızca
✅23 lise vardı.
Ülkedeki liselerin tümünde salt 230 kız öğrenci kayıtlıydı. Öğretmenlerin üçte birinin, öğretmenlik eğitimi yoktu.
✅Tek üniversite vardı, Darülfünun, medreseden halliceydi.
✅Ülke bilim’den çoook uzaktı.
✅600 yıl boyunca Türkçe’nin ırzına geçilmiş, Osmanlıca denilmişti.
✅Arapça, Farsça, Fransızca, İtalyanca kelimeler, Levanten terimler dilimizi istila etmişti.
✅Kelimelerin yalnızca %5 kadarı Türkçeydi.
✅Arap alfabesiyle Türkçe yazmaya çalışıyorlardı.
✅“Harf devrimi yapıldı, bir gecede cahilleştirildik, köpekleştirildik..”
falan deniyor ya…
İbrahim Müteferrika’dan başlayarak 150 yılda basılan toplam kitap sayısı kaçtı biliyor musunuz?
Yalnızca 417’ydi ki, zaten, ülkeye matbaayı getiren Abraham Müteteferrika da Macar kökenli bir devşirmeydi.
✅Oysa Gutenberg’in çalışan ilk matbaasından sonra, yani 1453’ten 1850’ye dek 400 yılda Avrupa’da 8 milyon kitap basılmıştı..
✅Voltaire, bir kitabında şu belirlemeyi yapmıştı:
İstanbul’da bir yılda yazılanlar, Paris’te bir günde yazılanlardan daha azdır!
✅Ve neymiş efendim, mezar taşı okuyamaz haldeymiş…
✅Sen önce adam gibi, nesnel bilgi veren iki kitap oku da, Dünyadan haberin olsun biraz!
İlber Ortaylı.
2 notes
·
View notes
Text
İşinizi gücünüzü bırakıp bu şarkıyı dinleyin, gürcü muzikleri aşktır
4 notes
·
View notes
Text
Travma ve plaj şemsiyesi
Evet o gün. Benim derin travmam. Telafisi olmayan. İnsanların ölmesine yapılan hainliğe üzülmek herkes gibi. Ama en kötüsü bununla suçlanmak. Herkes bir travma yaşamışken bize düşen iki derin travma yaşamak oldu.
Suçsuzken, yuhalanmak, iftiraya maruz kalmak, haybeden küfür yemek, karılarımıza kızlarımıza ganimet gözüyle bakan bizatihi meslektaş savcılarımızın amansız hakaretlerini işitmek. Bunlar hala sırtımdaki küfede tonlarca ağırlık şeklinde. Sırtımız yara oldu yetmedi kemiğe dayandı.
Bir de şuncular var kurunun yanında yaş da yanmış, at izi it izine dönmüş. Bla bla bla bla.
Amansız kabusları nasıl tarif edebiliriz? Bu bir yara sayın defter. Herkes diş çektirmiş. Diş çektirirken bir kırılma hissi vardır. Acı hissetmezsin iğne sebebiyle. Sonra dilin oraya gider kanlı kötü bir his. Bu benim çocukluk travmam canımı en çok yakan şey. İşte bütün yaralarım bunun gibi. Dişi çektirdik boşluk kanlı ufaktan sızlıyor.
Anlatması zor sayın defter.
Atlattık diyorum. Atlattık. Atlattık.
Mı?
Mesleğe dönme gibi bir isteğim yok. Kolay sinirlenen bir adam oldum ben. Hakimlik mesleği yüce bir iş. Fedakarlık gerektiren bir iş. Sinirinden fedakarlık, giydiğinden fedakarlık, düşünceni anlatmaktan fedakarlık, yediğinden fedakarlık, söylediğinden fedakarlık. Hakim olsam galatasarayın golüne o kadar sevinmem misal. Güzel golmüş der gülerim sadece. Ama şimdi küfür ede ede seviniyorum. Ahahah.
Atlattık. Atlattık.
3 kavurucu yıldan sonra 2019 itibariyle kemalpaşada gürcü kardeşlerim, ablalarım, bacılarım ile atlattık.
Şimdi tamamen yeni bir serco var. Kaç tane serco var diye bir düşündüm geçen.
1989-2004 ana kuzusu utangaç serco
2004-2011 ana kuzusu öğrenci çocuk serco
2013-2016 büyümeye çalışan ergen serco.
2016-2019 ölmüş ceset serco. Ahahahah.
2019-2020 yeni serconun doğuşu.
2020- ciks, yeni serco. Vaoooovvvv.
Tarih kitapları böyle yazsın.
Benim vakanüvisim de sensin sayın defterciğim.
Vaka demişken. Aihm kararı verdi ilk tutukluluk için. Hakim teminatı var niye tutukladın bunu dedi ve topluca karar vermeye devam etti. 5000 avro tazminat verdi.
Başvurduk bakanlığa. Bakalım ne zaman yatacak param. Para çoktan bitti. O başka.
Hanıma bir iphone,
Eve bir roborock
Gelecekteki ofise iyi bir yazıcı ve bilumum ofis malzemesi, iyi bir ofis mobilyası
Aileye iyi bir yemek ısmarla.
Arabaya film çektir.
Borçları ve kredileri kapat bir de.
Para bitti eksideyiz yine. Ahahaha.
Yaz vakanüvisim yaz.
Plaj şemsiyemi aldım. Bu yaz her haftasonu denizdeyim. Samsunda göbekli bir amca koşuyorsa denize o benim. Ahahahah.
Laan serco yaşıyorsun bu hayatı.
Vesselam.
5 notes
·
View notes