Tumgik
#güne bakan
olafkardanadam · 3 months
Text
Bir pazar günü ikindi serinliğinde bahçedeki çiçekleri izlerken "çok yorucuydu ama değdi🌻" diyeceğiz. İnanıyorum ben.
Tumblr media Tumblr media
79 notes · View notes
1siirsever · 4 months
Text
Tumblr media Tumblr media
"Kendime göre güzellikler buluyorum yaşamakta işte..."
.
41 notes · View notes
dilhunbiri · 1 year
Text
Güneşi sevdiği halde, adı ayçiçeği konan çiçek kadar yanlış anlaşıldım hayatta... 🌿
70 notes · View notes
kirlisiyah · 1 month
Text
Ülkeyi getirdikleri şu hale bakın ya gerçekten nerdeydik biz bu zamana kadar nerdeydik? Nasıl izin verdik devlete bu gücü biz halk mı verdik? Devlet diye dedikleri şu düzene bakın. Bizon Murat ne doğru demiş; "Devlet dedikleri köhne virane, kurmuş gönüllere tenha kerhane. ne sana diyecek söz, ne bana gidecek yer var. ne bana diyecek söz, ne sana gidecek yer var. Dön yüzünü güne bakan dön, bizden bizden bizden yana. gurbet desen değil canım, yurt desen bırakmazlar bana. gurbet desen değil canım, yurt desen bırakmazlar sana."
8 notes · View notes
tiredpurplewhale · 2 months
Text
Yıldızın biri bir gece gökyüzünden bir ses işitmişti. Ve ses her gece bir ninni gibi onu ziyaret etmişti. Günden güne duyduğu sese bir adım daha yaklaşırken gökyüzündeki yerini kaybetmişti. Sese yaklaştı, günahların işlendiği bir mağaradan onun parıltısını sayıklıyordu. Her halinden yanlış olduğu açıktı ama bu yıldızı durdurmadı. Mağaranın kapısına yaklaştı ve ışığı canavarın gözlerini aldı. Mağaranın içinde ejderhanın görebildiği tek şey, başını kaldırdığı delikten ona bakan yıldızdı. Zamanın birbirine zıt iki anında rastlamışlardı. Ne kadar çekinsede yıldız mağardan içeri adım attı. Bir daha gökyüzündeki yerini bulamaz sandı ama canavarın baktığı yer zaten onun yuvasıydı. Ona yaklaştı ve o karanlık,küçük mağarada gökyüzünden daha çok parladı.
Nereye ait olduğunu bilse de ejderha onu sadece kendisine sakladı.
9 notes · View notes
layezalll · 2 years
Text
Tumblr media
Aşk dediğin nedir ki?
Yoksunluktur aşk dediğin!
Bir yanın eksik kalır geceler boyu, aldığın nefes yetişmez, sokak çocukları gibi dışarıda üşür yüreğin
Kaybetmektir aşk! Egonu, gururunu, kimliğini bir hırsızın ellerine gönüllü bırakmaktır.
İsteyerek bencillikten vazgeçmektir. Omuzlarındaki tüm yükü atarak, avare gülüşlere uyanmaktır düş sabahlarında. Hiç fark etmeden nelerden vazgeçtiğini, cebinde, avucunda ne varsa dağıtmaktır.
Aşk bir çeşit yoksulluktur.
Mantığını kaybeder bedenin, kim ne derse gülümsersin. Hayattan kopmakla durmak arasında sendelediğinde ruhun, tam o anın içinde durur aşk dediğin.
Kazanma ihtimalinin az olduğu bir kumar oyunudur aşk.
Elindeki karta bakmadan rest çekmektir yaşama.
Tüm zenginliğini, düşük ihtimale rağmen, hayatın ortasına sürmektir.
Uğrunda bir ömür harcadığın özgürlüğünü hibe etmektir aşk dediğin.
Başkasına ait küçücük bir kalbin içine sığmaya çalışmaktır.
Köleliğe razı olmaktır.
Gülümseyen bir çift dudağa, güzel bakan bir göze esir olabilmektir. Yani, aşk dediğin gönüllü hükümlülüktür.
Olmayacak duaya amin demektir aşk.
İmkansızı başaracağına dair şiddetli inançlara tutulmaktır. Kaç merdiveni üst üste koyarsan, mehtabı sevdiğinin kollarına çekebileceğini hesaplamaktır mesela. Ortak bir yıldız seçip, bulutlu gecelerde seni düşünmediğini sanarak ağlamaktır.
Muhteşem şiirler yazdığına inanarak, tüm sevdiklerini esir etmektir, yüreğinden başka yere bağlanamamış kelimelere.
Uykusuzluktur aşk dediğin!
Yalnızken onu düşünmekten kapanmayan gözler, sabah ezanlarını duyarak sızar en sonunda. Sayısız geç kalışların açıklanamaz sebebidir. Birlikte olduğunda onu seyrederek bitirmektir geceyi ve çok uzun uyuyuşun içinden kalkmış gibi dimdik başlamaktır yeni güne.
Sürekli dalgınlık halidir aşk. Kafanı yaslayarak hayallere daldığın otobüs camlarında izler bırakmaktır, ineceğin durağı kaçırarak. Yanından geçeni görmeden sokaklar boyu yürümektir. Kafanda duran gözlüğü, konuşurken elinde tuttuğun telefonu aramaktır.
Zamanla kavga etmektir aşk.
Yelkovanla akrebe küfür etmektir geçmek bilmez bekleyişlerde.
Planlarını uyduramamaktır, hayat sürprizler yaparak değiştiğinde.
Kendinden vazgeçmektir aşk dediğin.
Yemeğin en güzel yerini ayırmaktır sevdiğin için. Onun yerine düşünmektir, onsuz kaldığın anlarda bile.
Birini kendinden çok sevmektir, henüz kendini sevmeyi bile beceremediğin yaşam tünelinde. Hastalandığında bir sandalye üzerinde beklemektir sabaha kadar.
Her acısını kalbinde misliyle hissetmektir.
Aşk dediğin yoksulluktur.
Bedenini, ruhunu, kalbini emanet ederek başkasına; düşler bahçesinin çiçekleri ile avunmaktır.
Kendin olmaktır aslında,özüne dönmektir. Vazgeçmektir hırslardan, cezalardan, çekişmelerden.
Sadece güzel olana dayandırıp yaşamı, her mevsimin tadını çıkarmaktır.
En değerlisi, aşk, bir kalbe sevmeyi öğretmektir…
147 notes · View notes
yildiztozu · 1 year
Text
Ölüm, ölüm bir doğuştur, ruhunun can çekiştiği bu evrene bir elvedadır ölüm, ölen için belki değil ama kalan için çok zordur, tanıdığın birine elveda demek, dünyadaki en zor şeydir, o gider yerine ise yokluk gelir, sanki o kişi hiç var olmamış gibi, en berbatı da odur, unutmak, unutulmaya yüz tutmak, bir sarmaşığın, güne bakan duvarı kapladığı gibi, hatıraların da üzerini kaplar o yokluk,
Kısacası ölüm hem bir doğuş hem bir elvedadır, her şeye, herkese, hatıralara elvedadır..
23 notes · View notes
yildizlarinkatibi · 3 months
Text
Değersiz hissedersin. Bunu yakının hissettirdiğinde daha da kötü olur. Doğduğun güne lanet okurlar, yüzüne karşı. Başkaları için çabalarlar. Senin bir değere muhtaç olduğunu göremezler. Kördürler.
Herkese anlayışla bakan gözler, sadece sana kördür.
3 notes · View notes
olafkardanadam · 2 months
Text
Tumblr media Tumblr media Tumblr media
•["Hangi mevsimin çiçeğisin bilmiyorum ama vuslatın hatırına siyah ayçiçekleri biriktiriyorum sana. Uzun, uzun kavuşmalar, gizli saklı bakışmalar ve adına umut dediğim yarınlar biriktiriyorum. Biliyor musun? bir gülüşünle şiire bulanıyor bu şehir, denizler mürekkep olup taşarken dudaklarımdan, sokaklar adını ezberliyor her solukta. Sakallarımda dolaşan parmak izlerin ele veriyor eksik yanlarımı, ya kimseyi böylesine sevmedim, ya da bugüne kadar sevda nedir bilmedim."]
44 notes · View notes
msbluesoull · 3 months
Text
Babaanneme..
Yarım kalan bir hayatın arkasında gizlenmiş acılarım. Yarım kalan şey benim hayatım değil oysa, o hayat senin hayatın. Kucak dolusu sevginin arkasına gizlenen o mutlu sarılışlar, yanağıma konan bir öpücük kadar içimi hoş eden bir çift göz. Kahverengi gözlerin. Bu hayattaki en büyük destekçim, bana en çok inanan kişi. Neredesin? Bir avuç toprağın altında yatıyor şimdi hayallerim.. seninle beraber. İnsan bazı şeyleri kabullenemezmiş. Ben bu hayatta başıma gelen bütün felaketleri kabullendim, tek bir yutkunuş misali hepsini yutkundum ve boğazımdan geçip gitti acılarım kalbime doğru. Bazıları iyileşmedi belki ama kabuk tuttular, artık kanamıyorlar. Ben senin gidişini kabullenemiyorum. Sen artık benim rüyalarımdan ibaretsin, ben sana dokunamıyorum, uyanmaya kıyamıyorum yüzün gözlerimin önünden gidecek diye fakat her geçen gün senin sesini unuttuğumu hissediyorum. Ne kadar korkunç bir hismiş birinin sesini unutmak, hatırlayamamak, unuttuğun o sesin can vermeden tekrardan duyamayacak olmak. Senin kızın olmaya devam edeceğim fakat ne yazık ki sen sadece rüyalarımda beni çocuğum diye seveceksin. Ben uzun yıllar senin acını yaşayacağım, kalbime gömeceğim fakat o yara hiçbir zaman kabuk tutmayacak. Sana yeminler ettim ben kendimce. Hayatımda başarılı bir kadın olacağım. Ayaklarımın üzerinde durduğum her an seni gururlandıracağım. Sen benim her hareketimi bileceksin oradan. Belki de mutlu olacaksın. Hiçbir zaman pişman etmeyeceğim seni bana inandığın için. Şuan olan şey ise tamamen kabullenemeyişim. Gittin ve ben kaldım. Artık yüzünü şefkatle seveceğim birisi yok ve bana şefkatli gözlerle bakan bir kadın da yok. Kederle doluyor kalbim, tıpkı gözlerimin dolduğu gibi. 40 gün oldu. KIRK. Ben haykıramadım sen gittikten sonra. Sustum ve kanadım sessizce durduğum yerde. Sensiz bir hayatın her geçen gün daha fazla farkına varmak benim canımı daha fazla yakıyor. Bu çırpınışlarım son bir kez elinin tutabilmek içindi o gün. Senin gittiğin gün. Bacaklarım titreye titreye oraya koştuğumda ben kendi naaşımı kaldırmışım meğer. Orada olan sen değildin ki, bendim! Son nefesimizi verdik o gün seninle ve ben sustum. Gözlerimden süzülen kanlı yaşlar vardı, onlar hiç durmadılar fakat ben ses çıkarmıyordum. Sessiz bir şekilde ağlamayı en iyi o gün öğrendim. Ayaklarımda kalmayan dermanlar ve senin bedenin. Göremedim. Son kez gördüğümde ise senin ruhun ebediyete doğru yol almıştı çoktan. Ellerimden kaymıştı ellerin, yüzün, gözlerin; şefkatli sesin, gururlu ifaden ve o sıcak tebessümün. Hepsini götürdün benden. Bir daha hiçbir şey tutamayacak bunların yerini ve ben büyümeye devam edeceğim. Çünkü hayat devam ediyor ve ben hala o günkü gibi titreyen bacaklarımla adımlar atıyorum fakat korkuyorum. Başka bir felakete yürümek istemiyorum bile isteye.
Beni görüyor musun, duyuyor musun yoksa bunların hiçbirisi olmuyor ve ben kendimi boş yere avutuyor muyum bilmiyorum. Tek bildiğim şey ben atlatamıyorum. Kimseye anlatamıyorum. Kelimelere dökemiyorum bu durumu çünkü dedim ya KIRK gün oldu. Benim çoktan alışmam lazımdı bu duruma. Ama ben bu durum karşısında henüz nefes bile alamıyorum. Elbet vakti gelecek ve o güzel ellerini tutacağım tekrardan. Her nerde isen. Bana tekrardan şefkatle bakmanı istiyorum. Rüyalarımda ya da ebediyette.. vakti geldiğinde ansızın herhangi bir zaman herhangi bir yerde. Kavuşacağız ve ben senin beni çocuğum diyerek tekrardan sevdiğin o parlak güne geri döneceğim. Seni seven kızın.. huzurla yat..
4 notes · View notes
ahmetcumhur-blog · 4 months
Text
Tumblr media
Bertolt Brecht /
BAHARDA BİR YAŞLI ADAM
O eski gençlik günlerimde
bahar şimdikinden daha güzeldi.
Kızlar daha cana yakındı şimdikinden.
Neyse ki sıcak değil eskisi gibi yaşlıların yüreği.
Annen söyler durur yıllar var:
Kocadıkça insan, olur ağırbaşlı, sağduyulu.
Geniş görüşü var bu yüzden biz yaşlıların.
Ama güzel değil hiçbir şey eskisi kadar.
Çayırlar ve buğdaylar olmasın
yeşil ve sarı, geçmişteki kadar.
Onları görmezdim gidip
geçmişteki gibi olsaydılar.
Ne yazık, günden güne soğumakta
yücelerden bakan ulu güneş bile.
Gelgelelim, daha çok seviyor onu,
daha çok, yaşlandıkça insanoğlu.
Artık hiçbiri eskisi gibi değil
aşkların, yaşamların, şiirlerin.
Yalnız bizler nasılsak öyle kaldık.
Saçları kırlaşan sevmez değişmeyi.
Tumblr media
5 notes · View notes
1-yolcu · 1 year
Text
Ey hüzün sâhibi, azar azar nûru ateşe vur; tâ ki ateşin nûr olsun.
- Ey nefsânî sıfatlar ateşi içinde kavrulup, ömrü hüzün ve gamlar ile geçen kimse! Allah’ın nûru ile bakan bir kâmilin terbiyesi altına gir de onun sana verdiği yokluk nûrunu günden güne sendeki benlik ateşi üzerine dök! Tâ ki sendeki bu benlik ve nefsânî sıfatlar ateşi, hakkânî sıfatlar nûruna dönüşsün.
Mesnevî-Şerîf
19 notes · View notes
Text
Güne başlıyorsun.Bu gün pozitiv olcan diyorsun.Ama geliyor küçücük insanlar sizi bitiriyorlar.Dışarı çıkıyirsun merakla bakan gözler, metroda sıkışmalar,okulda manyaklar
İnsan kurtulmak istiyor bunlardan bazen öyle istiyoruz ki 1 mesaj bizi o gergin anlardan kurtarsın.Bizi mutlu etsin. İnsanlar hep yanımızda olarak bizi mutlu edemezler.Nasılkı metroda,okulda avtonusda,dışarda ne kadar insan görüyoz ve bizi mutlu etmiyorlarsa.İnsanı küçücük mesaj bile mutlu ede bilir .En azı beni.
9 notes · View notes
ilaydakgn · 1 year
Text
Sevgilim , güzel yürekli adamım. Benim herşeyim herşeyim olanım öncelikle varlığın eksik olmasın güzel adam. Herşey bir gülüşle başladı eksik olmasın gülüşlerin ömrümden ömrüm. İyi günde kötü günde her zaman elele olalım istiyorum daha nice yıldönümlerimiz olsun istiyorum. Biz seninle bir bütünüz kalbim adam bir elmanın tamamını oluşturan bir bagız biz seninle tamamen birbirine ait olan bir bağ bu. Her anlamda her herşeyimizle bir bütünüz eşim ve bu birliğimiz beraberliğimiz tutkumuz aşkımız sevdamız eksik olmasın. Sen benim Ağustos mucizemsin. İyi ki varsın mucizem. Hayatta zorluklarla karşılaşabiliriz , yorulabiliriz , düşebiliriz ama ne olursa olsun birbirmizi tutmayı unutmayalım olur mu ? Birbirimizi sarmayı ihmal etmeyelim.🤍 Ömrümüz birbirimizi sevmekle geçmeli. Geride bıraktığımız 1 yıl dile kolay ama neler yaşadık iyisiyle kötüsüyle ama her zaman birbirimizi tuttuk sevgimizi ihmal etmedik. Birbirimizden kopmadık hep daha çok sevdik. Biz seninle beraber büyüyoruz sevdiğim adam beraber kavruluyoruz bu acımasız zor olan dünyada. Yüz yüze değiliz biz seninle hep sırt sırtayız birbirimize dağ olmuşuz kalkanlar olmuşuz. Canımın kıyısı. Mutluluğa bir isim verme şansım olsaydı senin adını vermek isterdim benim en büyük nimetim , en büyük şansım, en güzel hediyem sensin. Sen benim yaralarıma merhem olansın bende eksik ne varsa tamamlayansın beni daha iyi kılansın sen. Herşeyi seninle öğrendim ben böyle güzel sevilmeyi , böyle güzel ilgiyi , sevmenin ne demek olduğunu öğrettin sen bana. Senin mükemmel güçlerin var birde beni çok güzel seven bir kalbin❤️. Seni çok seviyorum ve bunu sana ömür boyu göstermek istiyorum. İlk sarıldığımız günü hatırlıyorum musun ? Sanki ilk değil de her zaman berabermişiz her zaman sarılıp sarmalıyormuşuz gibi hissettik ikimizde. Hele kokunla tanıştığım o an içim içime sığmamıştı. O günden bu güne kokun en güzel parfümüm. Sevdiğim, en değerli hazinem, iyi ki senin gibi bir adama rastladım, bu kirli dünyada tertemiz kalan. Biliyorum ki bu dünyada kırk yıl değil kırk asır geçse sana doymayacağım. Sonsuz aşkımsın sen benim. Evet bir sevdiği var kalbimin.Kalbimin yerini hatırlatan, bana beni anımsatan, iyi ve kötü günümde yanımda olan, varlığını dünyalara değişmeyeceğim biri var. Mutluluğumu kat be kat arttıran, huzuruma huzur katan, omzunda ölmeye razı olacağım biri var.Sesiyle dokunuyor kalbine. Saçlarını ruhuyla okşuyor. Varlığın eksik olmasın kalbim adam.❤️ Her hücrende hissetmelisin seni ne kadar sevdiğimi ne kadar yanında olduğumu, ne kadar sen ve senin olduğumu… Seni çok seviyorum sevgilim çook seviyorum. ❤️ Şükürler olsun geçen 365 günümüze de. 1 yıl oldu bugün.”Sene” kelimesini çoğaltıyoruz. Yine sevgi,saygı ve sadakatle.Sevgili oluşumuzun yıldönümü kutlu olsun sevgilim. ✨Seninle bazı anlarda , bir masalın içerisinde gibi hissediyorum. Hiç bitmesin hep ilk gün ki aşkla daha nicelerine.. Dünyamı yaşanılır bir hale getirdiğin için teşekkür ederim gökyüzü gibi bakan adam.. Birleşen ellerimiz ve kalplerimiz birbirimizden hiç ayrılmasın. Beraber sonsuz yıllara.
14 notes · View notes
lastromantik-blog · 8 months
Text
Vuslata dair imkânı olmayan sözcüklerin lehçesiyim. Mümkünatı yok eden şehirler geçiyor virgüllerimden. Noktaya varınca susmuyorum. Daha bir yazasım geliyor, nokta arasına sıkışan cümlelerimle hayattan kopmak için. Naçar kalıyorum içbükey bir harf karmaşasında. Benliğime kazıdığım üç harfin üç bininci gözyaşını döküyorum. Üç harfi bol sıfırdı rakamlarla çarpıyorum. Aşka verilecek eldelerim yok. Sınırları bana ait olmayan bir yüreğe hükümranlığım fayda etmez teselli bulmama.
Bir yaşamın musallaya bakan yüzündeyim. Tüm düşlerimi beraberimde getirdim. Hiç gitmeyecekmiş gibi bir geliş ve ardından hiç gelmeyecek gidiş yapıştı yakama. İki yakamı bir araya getiremeyecek kadar mecalsizim. Gelişlerle gidişleri kör düğümleyemeyecek kadar çaresiz… Tüm yazılmışlığımı silip yüreğimden, gitmelere teşebbüs ediyorum. Ama ölümden başka yol yok. Ölüm kapımı çalıncaya dek bekleyerek tüketmeliyim ömrümü.
Mecburum…
Kalıyorum…
Düşlerimin bataklığında hiç gelmemiş birine terki yakıştırıyorum. Korkma! Düşlerimde bile terkine terkimi gömmeyecek kadarım…
Saat geceyi vuruyor beynimi kemiren sesiyle. Yeni bir saate yine hoş geldin diyorum. Yar olduğunu bilmeyen yar’dan dem vuruyorum. Oysa bilinmezliğiyle ne çok kurulmuştu düşlerime. Ne çok terk etmişti kendinden bile habersiz. Ne çok elveda sözcüğü paralamıştı yersiz…
Düşlerim nerden düştüyse adı intihar olmuştu yaşamamın. Özneliğini yüklendiğim tüm yalnızlıklarımdan istifa dilekçemi sundum kendime. Ölüm fermanım sıkıştırıldı ellerime. Adına düşen katliam, adsızlığımı parçaladı en anlamlı yerinden. Bu kentten öğrendiğin bütün ihanetlerin, deneme yanılma yöntemlerinin ilk durağıydım ben. Denedin ve yanıldın sen de. Çünkü içim, satır arası ihanetinle bile gölgelemedi seni bende.
Haklıydın… Bitmeyecekti… Olmayacaktı bu düşe konulmuş bir noktam. Virgüllerle dolu bir düştün, beni çok büyüttün… Ama varlığınla hayat bulan ılgımlarımı anlamadın. Bilmedin, düşler yumağımın tek öznesi olduğunu. Ne çok bilmediğin vardı. Ne çok bilinmezdin… Dilimden dökülmeyen sözcükleri suskunluk modunda dinledin ve suskunluğumu infaz edip gitmeyi tercih ettin.
Sesin, gittiğinin resmi oluyordu. Gözlerime çarptığım kelimler kaldığını simgeliyordu. Gitmiş miydin? Ya da giderek kalmayı mı seçmiştin? Öyle ya gidenler daha bir kalıyordu. Gitmeyi beceremeyenler adam gibi kalıyordu, kaldığından habersiz. Sesin kelamına yabancıydı. Hangiydi yalan söyleyen?
Kendimi bile anlamazken seni anlamak ağır gelirdi cüsseme. Sen en anlamdan yoksun yanıydın hilkatimin. Şimdi, sana suskun sessizliğim. Gitmekle kalmak arasında attığın adımların sonu; terkin… Ama dedim ya terkine terkimi gömmeyecek kadarım… Kılıfına bürüdüğüm cümlelerin altında eziliyor yaralarım… Mutluluğu yansıtmak için ayırdığım tuvalime hüzünler sıçrıyor. İstinassız nefesler barındırıyorum yaşam sığınağında. Yaşadıklarım dünya sahnemde sergilediğim MeLoDrAm…
Sen düşlerimdeki büyük… Bense düşlerle büyüyen bir küçük…
Ağzı bozuk bir ibare değil kendimde bilediğim. Sığ bir umudun, umutsuzluğun elinden kurtulan kalıntıları…
Arkamda bıraktığım ömrümün duraklarını başa saramayacak kadar mecalsizim. Hadi bırak yakasız hayallerimin yakasında dolaşmayı. Daha iki yakamı bir araya getirebilecek kabiliyet yok bende. Suskunum. Konuşsam, ağıt dizilir yollarıma. Konuşsam, çığlığım yangına verir en acı yanımı. Asılsız bir ihbardan kanat çırparım güne. Günsüzlüğüm günümü silip süpürdü takvimlerden. Saatler hangi hazanı gösterir şimdi? Şimdi, hangi güz beni ele verir? Hangi şarkı melodileri ile susar beni?
Elleri ceplerinde olan hayatım, yaşama elverişlilikten çıktı artık. Akran değilim yaşadıklarımla. Hayatıma el koyuyorum. Ellerim kana boyuyor dünyamı. Gök kuşağının tüm renklerini çalıyorum. Yaslı bir denizin dalgın sularında kendi yüzümü asıyorum. Ölüm temizleyemeyecek harf kalabalığımı. Harflerim sana büyük gelecek. İlk kez göreceksin alfabemin hırçınlığını. Sana saklı bir ömürde yaşattığım her ölümün yüzüne karalar çalacaksın.
Derin sessizliğim ilk kez asi konuştu işte. Varsa gücün temizle alfabemi. Payına gitmek kalmak arası yolları yürümekten başka bir şey düşüyorsa gel de anla asiliğimin içine eklediğim nidayı. Terkine terkimi gömmeyecek kadarım ya hani. Sen de terkine bir tümce bağışla hadi.
HADİ VARSA GÜCÜN TEMİZLE ALFABEMİ…
Tumblr media
2 notes · View notes
uzgunserce · 2 years
Text
Tumblr media Tumblr media Tumblr media
“Kapına ‘açelyalar’ bıraksam
Anlar mısın hislerimi ?
Çözer misin davranışlarımdaki gizemi ?
Fark eder misin sen de korkularımdan kaçtığımı ?
Gözyaşlarıma bir türlü hakim olamadığımı .
Kavuşamadığımız her gün için diker misin kapının önüne günden güne ‘açelyalar’ ?
İzler misin geceden geceye yıldızları benim için ?
Döner misin bana ,gecedeki en parlak yıldız olarak ?
Saklar mısın gökyüzüne bakan kapı önündeki ‘açelyalarda’ anılarımızı ?
Yaşatır mısın sevgini her gün ?
Şahsen sana olan sevgim günden güne azalmak yerine büyüyor daha da içimde .
Köklerini salıyor ‘açelyalar’ yüreğime.
Dilerdim o köklerini salan olsun bir ‘orkide’.
Ama kavuşulmaz bazı aşklar neticede .
Olsun,
Seviyorum sonuçta seni .
Seninde beni sevdiğini hissederek,
Her ne kadar kavuşamayacağımızı bilerek …
9 notes · View notes