#gündemde ki haberler
Explore tagged Tumblr posts
Text
Ferhat kanlıdağ
CHP'li İsimden "Mal Varlıkları Araştırılsın" Önergesi | KRT Haber
CHP’li İsimden “Mal Varlıkları Araştırılsın” Önergesi | KRT Haber
CHP’li İsimden “Mal Varlıkları Araştırılsın” Önergesi | KRT Haber 2022 VideoViews% Kişi Okudu 67 Kişi Beğendi – Sende Beğendiysen Arkadaşlarınla Paylaşabilirsin. haber, gündem, son durum, sıcak hat, çatışma, meclis haberleri, haberturk, hurriyet, magazin, son haberler, hava durumu, güncel haberler, oy kullanma, seçim spor haberleri, son dakika haberleri, ekonomi haberleri, haber, güncel haberler,…
View On WordPress
#akşam haberleri#ankara haber#bursa haber#canlı haber#canlı yayın#ekonomi haberleri#en son haber#güncel haber#güncel haberler#gündemde ki haberler
2 notes
·
View notes
Text
Sergen Yalçın'dan Aşk İtirafı! Eski Takım Arkadaşının Eşiyle Mi Çıkıyor?
Sergen Yalçın’ın Eğlenceli Çıkışı Sergen Yalçın, Sezer Çakır’la ilgili çıkan haberler üzerine konuşmak üzere Ekol TV mikrofonlarına geçerek ilginç açıklamalarda bulundu. Hemen her gün gündemde ki *magazin* haberlerine karşı Sergen Yalçın’ın tepkisi oldukça dikkat çekiciydi. “Sanki Ben Eski Takım Arkadaşımın Eşiyleymişim Gibi…” Sergen Yalçın, “*Magazinciler bize güzel haberler çaktı*” diyerek, bu…
0 notes
Text
"Sosyal Konut" Projesi Bir Hayal mi? | Prof. Dr. Yalçın Karatepe | Olağan İşler sosyal konut projesi
“Sosyal Konut” Projesi Bir Hayal mi? | Prof. Dr. Yalçın Karatepe | Olağan İşler sosyal konut projesi
“Sosyal Konut” Projesi Bir Hayal mi? | Prof. Dr. Yalçın Karatepe | Olağan İşler #sosyalkonutprojesi sosyal konut projesi #sosyalkonutprojesi #toki #tokibaşvurusu 680 Kişi Okudu – 12 Kişi Beğendi Sende Beğen Yorum Yap Sosyal Konut” Projesi Bir Hayal mi? | Prof. Dr. Yalçın Karatepe | Olağan İşler Sosyal Konut Projesinin Detaylarını, Nedenlerini ve Geleceğini Prof. Dr. Yalçın Karatepe “Olağan…
View On WordPress
#50 bin konut#bahadır özgür#bengü şap babaeker#erdal sağlam#gündemde ki haberler#haber#hüseyin çalışkaner#kemal göktaş#krt#krt tv canlı#murat kurum#murat kurum asgari ücret#murat kurum sosyal konut projesi#olağan işler#olağan işler krt#özgür karabat#özgür özel#sosyal konut nedir#sosyal konut projesi#sosyal konut projesi 2022#sosyal konut projesi istanbul#sosyal konut projesi nasıl olacak#sosyal konut projesi nedir#türkiye gündemi#yalçın karatepe
0 notes
Photo
Elhamdülillah. Haberler güzel. Bugün iki kitabın birden sonuna geldim. Lem'alar'ı zaten biliyorsunuz. O zaman Doç. Dr. Hasan Gümüşoğlu'nun İnanç ve Jön Türk Temelinde Türk Modernizmi kitabına geçelim. Kitap Kayıhan Yayınları'ndan çıkmış. Bendeki 2019 baskısıydı. Hani bugün 'ilahiyatlar'dır, 'ehl-i sünnet'dir, 'istikamet'tir, 'modernleşme'dir, 'reform'dur, 'laiklik'tir, 'tarihsellik'tir, 'hadisler'dir, 'yeni içtihad'dır, 'ateizm'dir, 'deizm'dir vs. birdolu tartışma dönüyor ya gündemde. Hah, işte, o kargaşanın tam haritası bu kitapta. Bu kırılma nerede, ne zaman, kimlerle başlamış? Sonra nasıl bir yörünge takip etmiş? Osmanlı'ya nüfuzu nasıl olmuş? Argümanları neler? Orada kimler bu işe önayaklık yapmış? Süreç, sünni Osmanlı'dan, seküler-laik Türkiye'yi nasıl doğurmuş? Okuyun, öğrenin, abilerim-ablalarım. Göreceksiniz ki: Güncelde yeni birşey yok. Yaklaşık yüz-yüzelli yıllık mevzular hâlâ dönüp duruyor dilimizde. Yeni birşey söylediği iddiasındakilerin hiçbirisi 'yeni' değiller. Ayağını yanlışa ilk atanların hatalarını tekrar ediyorlar. İlkler de zaten Batı'nın arka ayağı... Kitaba üç tenkidim var: 1) 100'den sonra tashih miktarı çok geldi bana. 2) Tekrarlar var. Bazıları metin olarak da çok benziyor. Ayıklanabilir. 3) Bediüzzaman gibi, Mustafa Sabri Efendi gibi, o günkü tartışmaların çok içinde âlimler de anılmalıydı, diye düşünüyorum.
1 note
·
View note
Text
Sinema-TV Sendikası: ’Yeniden başlayan setler durdurulsun’
Sinema televizyon sektörü koronavirüs salgınından en çok etkilenen sektörlerden. Tüm çalışma hayatının durma noktasına geldiği, AVM’lerin kepenk kapattığı ve sokağa çıkma yasaklarının gündemde olduğu günlerde bile çalışmaya devam eden son bir kaç set de sektördeki aktif sendikaların baskılarıyla durmuştu. Ne var ki bugün gelen haberler “Arka Sokaklar” ve “Kuruluş: Osman” gibi dizlerin yeniden…
View On WordPress
0 notes
Photo
Yeni Malatyaspor'da Karaman süreci yorumladı Takımdaki son durum ve futbola verilen korona virüs arasıyla ilgili basın mensuplarına açıklamada bulunan Karaman, bireysel antrenmanlarının sürdüğünü söyledi. "Şuan kimsenin futbol düşündüğünü sanmıyorum" Sağlığın futboldan daha önemli olduğunu belirten Karaman, "Oyuncularımızın hepsi bireysel çalışmalarını sürdürüyor. Zaman zaman çalışmalar video ile bize aktarılıyor. Teknik ekibimiz bunları izliyor ve değerlendiriyor. Eğer bize bir antrenman tarihi ya da maç tarihi verilirse futbol federasyonundan, bizim de acilen antrenmanlara başlamamız gerekecek. Şuan kimsenin futbol düşündüğünü sanmıyorum ama bir de böyle bir durum var. Yarın ne olacağını kimse kestiremez. Bazı şeyler futboldan da yaptığımız işlerden de daha önemlidir. Öncelikle Sağlığımız, ailemiz ve ülkemiz. Gerisi bir şekilde halledilir. Ama bu ortamda futbol düşünülür mü, biraz zor. Her şeye rağmen hayat devam ediyor" dedi. "Yetkililerden gelen tavsiyelere uymalıyız" Yetkililerden gelen uyarılara uyulması gerektiğini de belirten Karaman, "Önemli olan bu hastalığı erken bir dönemde engelleme başarısını göstermek. Hepimizin erken dönemde hastalığı engelleme başarısı göstermesi zorunluluktur. Zaman zaman belirti göstermeyen hastalar var. Dolayısıyla 'evde kal' sloganı doğru bir slogandır. Evde kalıp kendimizi izole etmeliyiz. Yetkililerden gelen tavsiyelere uymalıyız" ifadelerini kullandı. "Hastalık kimseyi yaşı, yaptığı işi ya da sosyal statüsüyle ayırmıyor" Karaman, spor camiasından hastalığa yakalananlara sa başsağlığı dileyerek, "Belki gündemde olan isimler medyada ön plana çıkıyor ama bu sorun hepimizin sorunu. Dolayısıyla ismini zikredemediğimiz bu hastalığa yakalanan ve belki çok zor durumda olanlar var. Tüm dünyaya geçmiş olsun mesajını vermek gerekiyor. Birbirimizle dayanışma içinde olmak durumundayız. Esas ihtiyacımız olan birliktelik ve moral. Spor dünyasından da bir çok isim hastalığa yakalandı. Demek ki bu hastalık kimseyi yaşı, yaptığı işi ya da sosyal statüsüyle ayırmıyor. Bu anlamda daha bilinçli hareket etmeliyiz" dedi. Mehmet Türel #urfahaber #urfayazar #urfa #sanliurfa #urfagündemi #urfasondakika #haber #sondakikahaber #haberler
0 notes
Text
0 notes
Text
'Milletimizin verdiği mesaj partimiz tarafından ele alınacak'
AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, "Milletimizin verdiği mesaj, partimiz tarafından tüm yönleriyle ele alınacak. Seçim sonuçları değerlendirilecektir." açıklamasında bulundu. Çelik, Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında parti genel merkezindeMerkez Yürütme Kurulu (MYK) toplantısı devam ederken basın toplantısı düzenledi ve soruları yanıtladı. Epeydir gündemde olan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçiminin tamamlandığını, böylece ülkenin seçim sürecini geride bıraktığını belirten Çelik, gerçekleşen yüksek katılımın demokrasinin gücünü göstermesi bakımından önemli olduğunu söyledi. Çelik, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı seçilen Ekrem İmamoğlu'nu tebrik ederek, sonucun İstanbul halkına hayırlı olmasını diledi. Sonuç itibarıyla İstanbul halkının bir karar verdiğini ifade eden Çelik, "Karar başımızın üzerindedir. Her zaman söylediğimiz gibi vatandaşımızın iradesinden, milletimizin iradesinden daha büyük bir otorite yoktur bizim için siyaset yaparken." diye konuştu. Çelik, milli iradenin sandıkta tecelli ettiğini ve demokrasinin kazandığını vurgulayarak, "Türkiye'nin en büyük gücü milli iradenin yönlendiriciliğiyle yönetilmesidir. Hiçbir vatandaşın oyu heba olmamıştır. Başından beri sürece gösterdiğimiz saygıyı sonuca da göstereceğimizi söyledik ve aynen o şekilde oldu. Gerek Genel Başkanımızın, Cumhurbaşkanımızın açıklamaları, gerek Büyükşehir adayımızın açıklamaları bu çerçevede demokrasimizin gücüne vurgu yapan, vatandaşımızın iradesini saygıyla karşılayan çerçevede olmuştur." ifadelerini kullandı. Hiçbir oyun heba olmamasını ve sonucun net şekilde ortaya çıkmasını arzuladıklarını dile getiren Çelik, "Son seçimlerde sonuç net olarak ortaya çıkmıştır. Milli irade berrak şekilde tecelli etmiştir. Milli iradenin berrak şekilde tecelli etmesi bütün siyasilerin saygı duyması gereken bir husustur. Sonucu tabii ki bu çerçevede saygıyla karşılıyoruz. Milletin ortaya koyduğu iradeye saygı duymak demokrat olmanın birinci gereğidir. Milletimizin verdiği mesaj partimiz tarafından tüm yönleriyle ele alınacak, seçim sonuçları bu MYK'dan başlayarak kapsamlı şekilde önümüzdeki günlerde de devam edecek şekilde değerlendirilecektir." dedi. "Cumhur İttifakı olarak büyük bir başarıya imza attık" Ömer Çelik, 31 Mart seçimlerinde Cumhur İttifakı olarak çok büyük bir başarıya imza attıklarını, bu seçim kadar yenilenen seçime ilişkin sonuçları da değerlendireceklerini söyledi. İstanbul ilçelerinde ve Büyükşehir Belediye Meclisi'nde de büyük bir başarı yakaladıklarını aktaran Çelik, ilçelerde ve Büyükşehir Belediye Meclisi'ndeki başarının Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimine yansımamasının sonuçlarını da kapsamlı şekilde ele alacaklarını bildirdi. Anadolu'nun her yerinden vatandaşların İstanbul'a oy kullanmaya gittiğini anımsatan Çelik, bunun bütün bir ülkenin demokratik bir katılım söz konusu olduğunda nasıl seferber olabildiğini, centilmence siyasi rekabet içerisinde sonucu nasıl göğüsleyebildiğini net bir şekilde gösterdiğini kaydetti. Çelik, seçimlerde sandığa giden vatandaşlara demokrasiye verdikleri güç için teşekkür etti. AK Parti'nin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adayı Binali Yıldırım'ın büyük bir gayret sarfettiğini, kampanya süresince sevecen, sempatik, birleştirici profilinin ve İstanbul sevdasının bir kez daha görüldüğünü anlatan Çelik, Cumhur İttifakı ruhunu, birlik ve beraberliği samimi şekilde destekleyen MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ve MHP teşkilatına teşekkür etti. AK Parti Sözcüsü Çelik, seçimden önce gerginlikler yaşanacağı yönünde haberler yapıldığını, bu tür sıkıntıların gerçekleşmediğini, bunda vatandaşların demokratik olgunluğu kadar güvenlik güçlerinin fedakar çalışmalarının da rol oynadığını söyledi ve güvenlik güçlerine de teşekkürlerini iletti. Çelik, fedakarca çalışan teşkilat mensuplarına da sevgi ve selamlarını gönderdi. Yüksek Seçim Kuruluna da değinen Çelik, "Bu süreçte çok yıpratılmaya çalışılan ama son derece önemli bir kurum olan YSK, hukuk çerçevesinde verdiği kararlarla seçim sürecini başarıyla yürütmüştür. Bu kurumumuz birikimi, geleneği, yıpratılmaya çalışılan, CHP sözcüleri tarafından tehdit edilen ama buna rağmen görevini hakkıyla, hiçbir tarafgirlik gözetmeden yapan bir kurum olduğunu bir kez daha ortaya koymuştur. YSK'nin temsilcilerine ve bütün çalışanlarına buradan bir kez daha teşekkürlerimizi sunuyoruz." diye konuştu. Çelik, AK Parti'nin yol haritasının belli olduğunu, yaz dönemi çalışmalarını daha önce planlandığı gibi sürdüreceklerini dile getirerek, İstanbul'da ilçe belediyeleri ve Büyükşehir Belediye Meclisi'ndeki üyelerin parti tarafından dile getirilen, vatandaşların talebi olan projelerin hayata geçirilmesi için yüksek bir gayretle çalışacaklarını söyledi. "Kimsenin kuşkusu olmasın" Ömer Çelik, "İstanbul'da yapılan her iyi işin arkasında büyük bir İstanbul sevdalısı olan Cumhurbaşkanımızın büyük bir desteği ve himayesi olacağından hiç kimsenin kuşkusu olmasın. Partimizin duruşu açık ve nettir. Demokrasiye olan inancı demokrasi tarihi açısından ve bizim açımızdan vatandaşlarımızın bu durumu büyük bir gurur kaynağıdır." ifadelerini kullandı. Türkiye'de büyük bir demokrasi geleneği olduğuna işaret eden Çelik, ilk yerel seçimlerin Tanzimat'ın ilanından bir yıl sonra 1840 yılında yapıldığını, doğrudan ilk demokrasi örneği olmasının bu seçimlerin bir özelliği olduğunu hatırlattı. O tarihten bugüne kadar büyük bir kapasite ve olgunlukla bu seçimlerin yürütüldüğünü anlatan Çelik, "Çeşitli zamanlarda sıkıntılar oluyor ama milletin iradesinin tayin ediciliğiyle yolumuzu bulmamız herkes tarafından takdir edilen ve en büyük gücümüz olan bir kaynak olmaya devam ediyor." dedi. Türk milletinin demokrasiyi büyük bedellerle elde ettiğini ve her geçen gün daha büyük bir gayretle bunu güçlendirdiğini ifade eden Çelik, şunları kaydetti: "Cumhuriyetin kurulduğu 1923'ten bu yana 26 genel seçim, 1930'dan bu yana 19 yerel seçim ve 1961'den bu yana 7 referandum yaptık. Elbette özellikle yakın dönemde seçimlerin sıklığı konusunda vatandaşlarımızın, parti teşkilatlarının yorgunluğu gibi tartışmalar gündeme geldi ama tabii demokrasi bedel isteyen bir kazanım. Bütün bunların olgunlukla, açık sonuçlarla gerçekleştirilmesi ve milli iradenin herkes tarafından saygıyla selamlanması Türkiye'nin en büyük kuvvetidir, en büyük gücüdür. Bunu titizlikle korumaya, titizlikle muhafaza etmeye ve güçlendirmeye devam edeceğiz. Özellikle siyasi tarihimiz açısından çok büyük bir kazanım olan bu durum, özellikle dünyada demokratik değerler konusunda büyük güçler arasındaki rekabet içerisinde ortaya çıkan aşınma, bölgemizde demokrasinin önemsizleştirilmesine dönük çabalar, demokratik gelişmelerin baskıcı şekilde bastırılmasına dönük çabalar göz önüne alındığında çok daha kıymetli hale gelmektedir. Türkiye'nin demokrasisi, dünyadaki demokratik değerleri örseleyenlere karşı, bölgede demokrasiyi gündemden düşürmeye çalışanlara karşı büyük bir ilham kaynağıdır. Demokrasi ateşinin güçlü bir şekilde yoluna devam etmesi Türkiye'den büyük bir güç ve kuvvet almaktadır. Hem coğrafyamıza bir ilham kaynağı olan demokrasimiz yoluna devam ediyor hem de önümüzdeki dönemde demokratik değerleri zayıflatmaya çalışanlara karşı en büyük cevabı teşkil ediyor." "Hepimizin davası Türkiye davasıdır" Bir siyasi parti olarak girdikleri her seçimi kazanmak istediklerini belirten Çelik, bu konuda da büyük zaferlere imza atmış bir parti olduklarını söyledi. Çelik, "31Mart'tan da Cumhur İttifakı olarak büyük bir zaferle çıktık. Bunlar, siyasi partilerin kendi başarı haneleri olarak siyasi tarihe geçiyor ama hepimizin davası Türkiye davasıdır. Kimin kazandığı konusu, siyasi parti olarak tabii ki biz kazanmak istiyoruz ama bundan çok daha önemli olan konu Türkiye'de demokrasinin kazanmasıdır, demokrasinin yerleşikleşmesidir, bu konunun tavizsiz bir şekilde devam etmesidir. Geçmişte yaşadığımız sıkıntıların tamamen geride bırakılmasıdır. Bu bakımdan, müthiş bir katılımla dünyaya örnek gösterilecek bir siyasi katılımla bu seçimlerin gerçekleşmiş olması son derece takdire şayandır. Bundan sonra milletimizle el ele yürümeye devam edeceğiz. Milli irade yegane pusulamız olmaya devam edecek, milletimizin talepleri, eleştirileri, takdiri başımızın üzerinde taşıyacağımız yegane patronumuz, yegane talimat aldığımız makam olmaya devam edecektir." ifadelerini kullandı. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın partisinin grup toplantısında "Milli irade ile kavga edilmez, sadece milli iradeye itaat edilir." sözünü anımsatan Çelik, şöyle devam etti. "Her siyasetçi meşruiyetini buradan alır, milli iradenin talimatlarının başımız üzerinde yeri vardır. Bu süreçte dikkat edilmesi, ihmal edilmemesi gereken konulardan bir tanesi, hemen yurt dışında Cumhurbaşkanımıza karşı seçimlerin yenilenme kararıyla birlikte büyük bir kara propaganda başlamıştı. Yine bu diktatörlük safsatasından başlayarak seçim sonuçlarını kabul etmeyeceği, sonuçların manipüle edileceği şeklinde Türkiye düşmanları yine devreye girmişlerdi. Maalesef yine birileri bunların sözlerini alıp iç politikaya tercüme etti ama görüldü ki 25 yıllık bir yerel yönetim iktidarı devredilirken, seçim sürecinde çok sert tartışmalar yaşanırken bile demokratik olgunluk gösterilmiştir. Bu demokratik olgunluğa liderlik eden de Sayın Cumhurbaşkanımızın ortaya koyduğu tavır olmuştur. Bu kara propaganda odakları, bir kere daha bu tavırdan cevaplarını almışlardır. Seçim ve millet idaresine saygı noktasında 27 Nisan muhtırasına karşı dimdik duran, 7 Şubat darbe girişimine karşı duran, 17-25 darbe girişimlerini perişan eden, diğer kalkışmalara karşı milli iradenin talimatından zerre kadar sapmayan, 15 Temmuz darbe kalkışmasında milletin namusuna ve devletin şerefine saldıranlara karşı milletimizle birlikte, milletimize liderlik ederek direnen Cumhurbaşkanımızın temsil ettiği çizginin ne kadar önemli olduğu bu son süreçte bir kez daha görülmüştür." "Aynı olgunluğu gösterdik" Sivil siyasetin ve demokrasi kültürünün güçlenmesinde Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın yaptığı katkılara her geçen gün yeni bir tanesi daha eklendiğini bildiren Ömer Çelik, "Her seçim dönemi söz olduğunda bir kutuplaşmadan söz ediliyor. 'Kutuplaşma olacak, ayrışacağız, sıkıntılar olacak' gibisinden. Her seferinde söylüyoruz, aziz milletimiz bu provokasyonlara kulak asmasın. Bunlar yapay ve zorlama tavırlardır. 25 yıllık yerel iktidar el değiştirirken en ufak bir şekilde kimseyi incitecek bir tavır ortaya çıkmamıştır. Vatandaşlarımız kardeşçe sandık başına gitmişlerdir. 31 Mart seçim sonuçları açıklandığında Cumhur İttifakı olarak açık bir galibiyetle çıktığımızda da aynı olgunluğu gösterdik. Yenilenen seçim sonuçları da açıklandığında aynı olgunluğu gösterdik. Türkiye'nin demokrasisi yolundan sapmayacak bir demokrasidir. Sandık, her daim Türk demokrasisinin pusulası olmaya devam edecektir. AK Parti olarak buna güç vermeye devam edeceğiz." değerlendirmesinde bulundu. Siyasi kutuplaşma denildiğinde meselenin yanlış yere çekildiğini belirten Çelik, şunları söyledi: "Siyasi hayatta, demokratik hayatta kutuplar olur, bu kutuplar birbirleriyle etkileşim içerisinde olur. Taraflar olur ve belli bir diyalektik süreç içerisinde tartışmalarını yürütürler ve bu demokratik zeminlerde var olan bir şeydir. Asıl diktatörlüklerde kutuplar, taraflar olmaz. Karşılıklı tartışma olmaz, her taraf dümdüzdür ama birileri illa kendi dedikleri, hukuka karşı da olsa, demokratik iradeye karşı da olsa yerine gelsin diye karşı çıkan herkese kutuplaşmadan bahsederek maalesef bu kara propagandayı yapıyorlar. Buna karşı da millet iradesi bu kutuplaşma ticareti yapanlara karşı da büyük bir cevap vermiştir. Daha önce defalarca paylaştım, Demokrasi nehri, hukuk yatağında akar dedim. Bu sürece saygı göstereceğiz, sürecin patronu hukuktur dedim. Demokrasi nehri, hukuk yatağında aktı ve bereketli topraklarımızı sulamaya devam ediyor." Askerlik Kanunu'ndaki değişiklik Seçim hukukunun, seçim sonuçlarını açıkça ortaya çıkartacak, çıkmadığı takdirde şüpheleri giderecek mekanizmalara sahip olduğunu vurgulayan Çelik, "Bu bir kere daha görülmüştür, 23 Haziran gecesi seçim sonuçlarının net bir şekilde ortaya çıkmasıyla süreç açık bir şekilde tamamlanmıştır." dedi. Bundan sonra güçlü bir reform partisi olarak, gelecek dönemi çok önemli bir şekilde değerlendireceklerini bildiren Çelik, şunları kaydetti: "Önümüzdeki seçimsiz dönem, milletimizin taleplerinin yerine gelmesi bakımından son derece önemlidir. Reform partisi olarak, 1927'den beri aynı kalmış Askerlik Kanun'u değişmiştir. Bu büyük bir reformdur, büyük bir devrimdir. Gençlerimizin kendi hayatlarını planlaması açısından ön görülebilir, şeffaf bir düzenlemenin ortaya çıkması bakımından, aynı zamanda da Türk Silahlı Kuvvetleri'nin ihtiyaçlarına halel getirmeyecek, bir zaaf oluşturmayacak, bir dengeyi kurması bakımından önemli bir reformdur. Hayırlı olmasını diliyoruz. Adalet Reformu gündemdedir. Nitekim bu konuyla ilgili çalışmalar sürmektedir. Bundan sonrasında, önümüzdeki seçimsiz süreçte herkes gücünü, kuvvetini, işçisinden işverenine, sanayicisinden tüccarına, esnafına, siyasetçisine, kim hangi konumda bulunuyorsa güçlü bir şekilde Türkiye'nin kalkınmasına, bu 4 yıllık dönemi altın bir dönem olarak Türkiye'ye yeni kazanımlar getirmesine odaklanarak geçirecektir. Bu dönemin inşallah hazırlıklarımız çerçevesinde bu şekilde büyük kazanımlara imza atarak geçireceğiz. Her zaman için milli irade ne diyorsa o doğrultuda yolumuza devam edeceğiz." "Saldırılar karşısında sert bir karşılık vereceğiz" Bu süre içerisinde dış politikada çeşitli gelişmeler yaşandığına değinen Çelik, özellikle İdlib'deki Gerginliği Azaltma Bölgesi'nin statüsünün korunmasına yönelik hassasiyetin rejim tarafından istismar edildiğini söyledi. Çelik, "Rejimin birtakım saldırıları oluyor, açıkça ateşkes ihlalinde bulunarak oradaki siviller hayatını kaybetti, 300 binin üzerinde kişi yerinden oldu. Bu konuda Rusya'ya sürekli açık tutumumuzu iletiyoruz. Aynı şekilde Türk Silahlı Kuvvetlerinin, 9-10 nolu gözlem noktalarına yapılan saldırılar karşısında sert bir karşılık vereceğimizi ve bu konularda aldığımız tedbirleri de iletmiş olduk. Bir kere daha Suriye'deki bu insani durumun, felaketin altını çiziyoruz. Bunun karşısında herkesi rejimin ihlallerine karşı duyarlı olmaya davet ediyoruz. Rejimin saldırıları, siyasi çözüm sürecindeki ciddiyetsizliği, Nursultan görüşmelerine dair lakayıtlığı giderek artmaktadır. Burada Türkiye'nin Suriye halkının tamamından yana olan tavrı aynen devam etmektedir. İnsani olarak sahiplendiğimiz süreçler insanların hayatını kaybetmesini engellemektedir. Bu konudaki hassasiyetin altını çizerek dünyayı bir kere daha uyarıyoruz." diye konuştu. Seçim sürecinde çok önemli bir gelişme olduğunu, gazeteci Cemal Kaşıkçı cinayetiyle ilgili BM Yargısız ve Keyfi İnfazlar Özel Raportörü Agnes Callamard'ın raporunu yayınladığını belirten Çelik, "Bu rapor, mukayese imkanı vardır, Cumhurbaşkanımızın daha olay ilk olduğu andan itibaren Kızılcahamam'da yaptığımız toplantı sırasında ortaya koyduğu iradenin tescili anlamına gelmektedir. Türkiye olarak biz raporun objektif bir şekilde hazırlandığını görüyoruz. Kendi değerlendirmelerimiz, okumalarımız açısından raporun tamamına katılıyoruz. BM raportörü, Kaşıkçı cinayetinin tüm yönleriyle açığa çıkması için bu raporu çerçeveli bir şekilde hazırladı ve burada önemli tavsiyelerde bulunuyor, bu tavsiyelerin de tamamını destekliyoruz." ifadelerini kullandı. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun "Katiller para karşılığında serbest bırakıldı." gibi bir ifadeyle hükümeti suçladığını dile getiren Çelik, "Halbuki rapora baktığınızda Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin ilgili tüm kurumlarının cinayetin ilk gününden itibaren titizlikle soruşturma yürüttüğü, olayın vehametinin ortaya konulduğu raporda yer almaktadır. Dolayısıyla Sayın Kılıçdaroğlu'nun burada bu süreci yürüten herkesten başta Cumhurbaşkanımız olmak üzere özür dilemesi gerekmektedir." dedi. Türk yargısı ve güvenlik güçlerinin Kaşıkçı cinayeti soruşturmasını son derece şeffaf bir şekilde yürüttüğünü belirten Çelik, şunları kaydetti: "Suudi Arabistan yetkilileri için soruşturma talep ediyor Callamard'ın raporu. Hatırlarsanız o zaman BM heyeti geldiğinde Suudi Arabistan konsolosluğu onları almamıştı, iş birliği yapmamıştı. Bu da birtakım şüpheleri artırmıştı. Nitekim raporda eldeki deliller ışığında açık bir şekilde Suudi Arabistan'daki bazı devlet yetkililerinin bu cinayetin sorumlusu olarak yargılanması gerektiği belirtiliyor. Cumhurbaşkanımız daha önce açıkça ifade etti. Bu suç İstanbul'da işlendiği için uluslararası bir hukuk otoritesi çerçevesinde bu yargılamanın İstanbul'da yapılması gerekir. Bu cinayetin üstünün örtülmemesi gerekir. Burada vahşice, tasarlanarak ve taammüden bir cinayet işlenmiştir. Yine raporun ifade ettiği gibi bir insan hunharca katledildiği gibi aynı zamanda egemenliğimiz altındaki topraklarda gerçekleşerek Türkiye Cumhuriyeti'ne de saygısızlık yapılmıştır. Rapor Türkiye Cumhuriyeti'nden de özür dilenmesi gerektiğinin altını çizmektedir. Bir kere daha dünyada bu konuda duyarlı herkese kimseyi peşinen suçlamadığımızı ama hiçbir olayın da örtbas edilmesine fırsat vermeyeceğimizi, hepsinin açık bir yargılamayla ortaya çıkması gerektiğini ve bu yargılama çerçevesinde, bu yargılamanın İstanbul'da yapılması gerektiğini ifade ediyoruz." "Yunanistan Başbakanını uyarıyoruz" Doğu Akdeniz'deki gelişmelerle ilgili olarak Yunanistan Başbakanı Aleksis Çipras'ın açıklamalarına işaret eden Çelik, "Yunanistan Başbakanı maalesef son derece yanlış bir tutum içerisinde. Bugünkü cevabında 'Uluslararası hukuka dayanarak konuşuyoruz.' diyor. Uluslararası hukuk açısından bakıldığında, Türkiye'nin haklı, Yunanistan ve Rum kesiminin haksız olduğu açıktır. Hiçbir şekilde Kıbrıslı Rumlar'la bir paylaşım içerisine girmeden, tek taraflı olarak buradaki kaynaklara el koyma arzusundadırlar. İkincisi Yunanistan Başbakanını uyarıyoruz. 'Türkiye sondaja başladığı andan itibaren ağır bedeller öder' gibisinden altı boş ifadeler kullanmaktan vazgeçmelidir. Sayın Cumhurbaşkanımıza karşı saygılı bir dil kullanmalıdır." şeklinde konuştu. "Avrupa Birliği'nin yaptığı hatanın payı vardır" Çipras'ın, son açıklamasında Türkiye ile Avrupa Birliği'ni karşı karşıya getirmeye çalıştığını ifade eden Çelik, "Avrupa Birliği, Ada'daki problem çözülmeden Rum tarafını tek taraflı tanıyarak ve Avrupa Birliği'ne alarak son derece büyük bir hata yapmıştır. Bugünkü süreçteki olumsuzluklarda, Avrupa Birliği'nin yaptığı bu hatanın payı vardır. Avrupa Birliği bu hatasını telafi edecek yerde, Rum tarafının sürekli olarak Avrupa Birliği kurumlarını ve politikasını istismar etme politikasına sessiz kalmaktadır." değerlendirmesinde bulundu. AK Parti Sözcüsü Çelik, şöyle devam etti: "Yunanistan Başbakanı tutmuş Avrupa Birliği üzerinden Türkiye'yi tehdit etmeye çalışmaktadır. Bu artık kendi sınırlarını aşan, hiçbir şekilde tahammül edilemeyecek bir tutumdur. Yunanistan Başbakanı, Avrupa Birliği'nin sahibi gibi, Türkiye-AB ilişkilerinin daha çok bozulacağı bir sürecin başlayacağını ifade ediyor ya da Avrupa Birliği'ndeki bazıları Türkiye'nin egemenlik haklarından, kıta sahanlığından, münhasır ekonomik bölge haklarından, KKTC'ye garantör olmasıyla ilgili haklarından vazgeçmesi gibi birtakım telkinlerde bulunuyorlar. Bu işin böyle çözülmeyeceği açıktır. Türkiye Cumhuriyeti'nin, bu tip söylemlere kesinlikle prim vermeyeceği açıktır, bunlara karşı güçlü bir cevap vereceği açıktır. Yunanistan Başbakanı, Türkiye'yi kendisinin altını dolduramadığı uluslararası hukuk argümanlarıyla tehdit etme dilinden vazgeçmelidir. Türkiye, komşuluğu ve dostluğu kıymetli olan ama komşuluğu ve dostluğundan vazgeçilmesi halinde, buna karşı durulması halinde de hiçbir şekilde, hiçbir tehdide prim bırakmayacak bir ülkedir. Hiçbir şekilde bunun karşısında cevapsız kalmayacak bir ülkedir. Eğer burada bir hakkaniyetli durum ortaya çıkması isteniyorsa yapılacak şey, Yunanistan'ın bu tehdit dilinden ve fiili durum yaratma tutumundan vazgeçmesidir." Ömer Çelik, Doğu Akdeniz'de çalışmaların devam ettiğini, Fatih sondaj gemisi ve Yavuz gemisinin faaliyetlerini sürdürdüğünü hatırlatarak, "Türkiye ne kendi egemenlik haklarından ne KKTC'nin haklarından hiçbir şekilde burada vazgeçmeyecek." dedi. "Bu kararlar, Lozan Anlaşması'nın ihlali anlamına gelir" Bütün bunları söyleyen Yunanistan'ın hak ve özgürlüklere, hukuka, anlaşmalara riayet etmediğinin, AB standartlarında bir devlet yönetimine sahip olmadığının altını çizen Çelik, bunun en son örneğinin ise Yunanistan'da SYRIZA hükümetinin dini özgürlükler konusunda aldığı kararları olduğunu söyledi. Çelik, bu kararların açık bir şekilde Lozan Anlaşması'nın, Avrupa İnsan Haklar Hakları Sözleşmesi'nin ihlali anlamına geldiğini vurgulayarak, 2018 ve 2019'da yürürlüğe konulan kararnamelerle Türk azınlığın dini kurumlarının devletleştirilmesinin hedeflendiğini belirtti. Camilere din görevlisi atanması, müftülüklerin yapısı ve işleyişiyle ilgili kararlara ilişkin Çelik, azınlığa ait hakların devletleştirmek suretiyle Yunanistan Milli Eğitim Bakanlığına bağlanmaya çalışıldığını aktardı. Çelik, bununla ilgili tepki gösterdiklerini bildirerek, "Asıl, uluslararası hukuka uymayan, AB standartlarında bir devlet yönetimi ortaya koymayan Yunanistan'ın, bu konuda hem AB tarafından uyarılması gerekir hem de bu politikalardan vazgeçmesi gerekir. Yunanistan, Türkiye'nin iyi komşuluğuna güvenmeli, kıymetini bilmelidir. Yunanistan, Türkiye'nin zor zamanlarda kendilerinin yardımına nasıl geldiğini, zor zamanlara düştüğünde Türkiye'nin bunu istismar etmek yerine Yunanistan'ın yardımına nasıl koştuğunu en iyi bilen ülkedir. Hafızalarında bu tazedir. Yakın zaman da buna şahitlik göstermektedir. Gerek Doğu Akdeniz'deki gelişmeler konusunda gerekse Türk azınlığa karşı atılacak adımlar konusunda daha makul, dengeli, hukuka ve insan haklarına saygılı, komşuluk ilişkilerine uygun bir dil, üslup ve politika uygulamasını Yunanistan'dan bekliyoruz." ifadelerini kullandı. "Bu tercihin tekrar bize dönmesi için çalışacağız" AK Parti Sözcüsü Çelik, yenilenen İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimlerinde, ilk seçime göre iki aday arasındaki farkın arttığının hatırlatılması üzerine, şöyle konuştu: "Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimlerinde bahsettiğiniz bu fark ortaya çıkmıştır. Bir yandan da ilçe belediyelerinde ve büyükşehir meclisinde partimiz ve Cumhur İttifakı büyük bir zafere imza atmıştır. Her seçimin kendi dinamiği, sonuçları var. Kuşkusuz biz siyasi parti olarak, bütün bunları ayrıntılı bir şekilde değerlendireceğiz. Bu bahsettiğiniz rakam nasıl ortaya çıkmıştır? Vatandaşlarımızın politikalarımız konusunda o süreçte beğendiği hususlar, beğenmediği hususlar nedir, bundan sonrasıyla ilgili beklentileri nedir? Sonuç itibarıyla ilçe belediyelerinde ve büyükşehir meclisinde büyük bir başarı elde ederken, bunun büyükşehir belediye başkanlığına yansımaması konusu tabii ki değerlendirilecektir." Bu değerlendirmelerin başladığını bildiren Çelik, bunun bir başlangıç olduğunu söyledi. Çelik, "Bu, milletimizin, vatandaşımızın, İstanbullu'nun tercihidir. Başımızın üstünde yeri vardır. Biz, bu tercihin tekrar bize dönmesi için, ilçe belediyelerinde ve büyükşehir meclisinde olduğu gibi burada da yansıması için neler yapmamız gerektiği konusunda çalışmalarımızı sürdüreceğiz. Bununla ilgili ilk sunumlar yapılmaya çalışılıyor. Önümüzdeki dönemde de devam edecek." ifadelerini kullandı. "Adayımız mükemmel bir çalışma örneği ortaya koymuştur" Ömer Çelik, "İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adayı Binali Yıldırım gibi AK Parti İstanbul İl Teşkilatının da aynı gayreti gösterdiğini düşünüyor musunuz?" sorusunu şöyle yanıtladı: "Sorduğunuz kısmı da sormadığınız kısmı da anladım. Çeşitli yorumlar yapılıyor, dedikodular çıkıyor. Burada tabii ki arzumuz şudur: Siyaset nihayetinde hedefe yürür. Arzumuz tabii ki her seçimden daha büyük bir başarı elde etmektir. Başarımızda şüphe olmayan seçimlerde bile bu başarıyı nasıl daha çok artırırız diye genel başkanımız hemen talimatlarını verir. Bu çalışma sadece seçimden seçime yapılan bir çalışma değildir. İstanbul'da belediye başkan adayımız mükemmel bir çalışma örneği ortaya koymuştur. Büyük bir performansla, gayretle teşkilatlarımız bu çalışmaları ortaya koymuştur." AK Parti'nin bütünleşmiş, tek bir hedefe yönelmiş, kendi iç bütünlüğünü çok sağlıklı bir şekilde koruyan bir yapı olduğuna dikkati çeken Çelik, şunları kaydetti: "Her yerde kadın kollarımızı, gençlik kollarımızı gördük. Her yerde dinamik bir seçim çalışması yürütüldü. Tabii ki sonuç arzu etmediğimiz gibi çıktığında ne adayımız ne teşkilatımız açısından bu şekilde bahsettiğiniz bir çelişki ya da bir takım meselelerin altını çizmiyoruz. Burada mesele şudur: Vatandaşımızın, bizim bu süreçteki politikalarımızla ilgili ilettiğimiz, arz ettiğimiz konularda neyi beğenmediğini, neyi daha çok beğendiğini, neyi tasvip etmediğini net olarak göreceğiz. Önümüzdeki dönemde vatandaşımızın beğendiği konuları daha güçlendireceğiz, beğenmediği konuları politikalarımızla revize edeceğiz. Adayımız ve teşkilatımız son derece güçlü bir çalışma ortaya koymuştur. Zaten genel merkezimiz, genel başkan yardımcılarımız, MKYK'mız oradaydı. İl teşkilatımız güçlü bir çalışma ortaya koymuştur. Bunlarla ilgili bir problem yoktur." Çelik, AK Parti'de olağanüstü kongrenin olup olmayacağına yönelik soruya ise şu cevabı verdi: "Bu bahsettiğiniz revizyonlar meselesi, her seçimden 15 gün önce konuşulmaya başlanır, her seçimden sonra bu devam eder. Bu, Sayın Genel Başkanımızın takdirindedir. Kendisi bunu ne zaman, ne şekilde uygun görürse bu şekilde düşünür. AK Parti'de de şöyle bir gelenek vardır: Hiç kimse gerek kendisiyle ilgili gerek diğer konulardaki tasarrufla ilgili kişisel bir tutum içerisine girmez. Ama 'şu anda böyle bir gündem var' diyecek yetkiye sahip değiliz. Bu Genel Başkanımızın tasarrufundadır. Dolayısıyla onunla ilgili size somut olarak 'şöyle davranılacak, böyle davranılacak' diyecek durumda değilim. Bugün bahsettiğimiz kabine revizyonuyla ilgili Genel Başkanımızın o soruya verdiği cevap, grup çıkışında, tabii ki genel merkez için de geçerlidir." "Biz teröre karşı tutumu net olan bir siyasi kadroyuz" Bir gazetecinin, "Seçimden 3 gün önce bir akademisyen İmralı'ya gitti, teröristbaşıyla görüştü. Bu görüşme için talep kimden geldi, süreç nasıl işledi, gidişine kim izin verdi ve sonrasında mektup nasıl sızdı?" sorularına Çelik, bu kişinin görüşmek için başvurduğunu ve başvurusunun normal kanuni mekanizmalar içinde gerçekleştirildiğini aktardı. Çelik, daha sonra görüşmenin yapıldığını belirterek, "Teröristbaşı tarafından bu mesaj bu şahsa verilmiş ve bir şekilde bu ortaya çıkmış anladığım kadarıyla. Burada şöyle bir şey yapılıyor, sanki seçime dönük olarak biz bunu organize ettik, buradan bir medet umduk gibisinden. Halbuki bunun yayınlandığı, bu tartışmanın ortaya çıktığı günlerde bile terörle ilgili tutumumuzu en yüksek şekilde söylüyorduk." ifadelerini kullandı. Bu tartışmanın yeni yapıldığı sırada Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın "Teröristbaşıyla diğerleri arasındaki kirli ilişkileri, iktidar çatışmasını gösteren bir tablo bu." şeklindeki sözlerini hatırlatan Çelik, şöyle konuştu: "Dolayısıyla buradan herhangi bir gayrimeşru beklenti içinde olsak, o zaman bu dili kullanmayız. Biz teröre karşı tutumu net olan bir siyasi kadroyuz. Terör örgünün içindeki bu kirli ilişkileri tabii ki Türkiye'deki pek çok tartışma gibi yakın bir şekilde takip ediyoruz. Bahsettiğiniz bu görüşmeyi, sanki biz buradan bir siyasi rant elde etmek istiyoruz gibi sunanlar ve eleştirenler, ne hikmetse bu olayın öncesinde terör örgütü liderlerinden pek çoğu, gerek Kandil'den gerek çeşitli yerlerden, farklı farklı terör örgütlerinden kendi siyasi süreçlerine dönük destekler gelirken buna karşı sessiz kalıyorlardı." Ömer Çelik, kendisine, "Kandil'den bu siyasi süreçlere verilen desteklere ne diyorsunuz?" şeklinde sorular geldiğini de anımsatarak, "Bu tutumu sürdürenler, bizim teröristbaşı dediğimiz, örgüt içerisinde çatışma ortaya çıkmıştır, iyice belirginleşmiştir şeklindeki bir yaklaşımla Cumhurbaşkanımızın, Genel Başkanımızın değerlendirdiği bir konuda, siyasi bir rant bekliyormuşuz gibi bir tutum içerisinde giriyorlar. Bu kendi, başlı başına çelişki." ifadelerini kullandı. Olay ortaya çıkar çıkmaz Cumhurbaşkanı ve AK Parti'nin ortaya koyduğu tavrın açık olduğunu dile getiren Çelik, şunları kaydetti: "Teröristbaşını referans vererek konuşanların, aslında nasıl bir başka ilişki ağı içerisinde davrandıklarını, teröristbaşının başka bir ilişki ağı içerisinde davrandığını, oradaki kirli ilişkileri ortaya koyan bir tablo olarak değerlendirilmiştir. Bahsedildiği gibi siyasi rant elde etmek isteseydik, daha sessiz ve daha farklı bir üslupla bu meseleyi geçiştirirdik. Halbuki bu meseleyi daha farklı, daha sessiz ve daha yumuşak bir üslupla geçiştirenler, bizim net bir şekilde koyduğumuz bu tavrı eleştirmeye kalkıyorlar." "TRT Kürdi, kirli ilişkilerin açığa çıkmasına imkan veren bir tutum ortaya koymuştur" Bu görüşmeden bir gün sonra Osman Öcalan'ın TRT Kürdi'ye röportaj vermesine ilişkin soruya karşılık Çelik, "Bu örgüt içindeki kirli ilişkiler ve benzeri konularla ilgili olarak TRT Kürdi'nin bir muhabirine bahsettiğiniz şahıs bir beyanat vermek istiyor. Bu ve benzeri beyanatlar, geçmişte de çeşitli yayın organlarında görüldü, çeşitli yayın organlarına yapıldı. Sonuç olarak ortaya ne çıkmıştır? Bu terör örgütü içindeki kirli ilişkilerin nasıl olduğu ortaya çıkmıştır. Bu terör örgütüyle bağlantılı siyasi parti arasındaki ilişkilerin, Kandil'le olan ilişkilerin nasıl kirli pazarlıkların ürünü olduğu ortaya çıkmıştır. 'Demokrasi, tecrit' diyen, 'tecrite son vereceğiz' diyerek konuşanların aslında nasıl birtakım istismar faaliyetleri içerisinde olduğu ortaya çıkmıştır." değerlendirmesini yaptı. Çelik, TRT Kürdi'nin Türkiye dışında Suriye, Irak, İran tarafında, bölgede geniş yayın ağına sahip, son derece stratejik bir kanal olduğuna işaret ederek, şöyle devam etti: "Bu bölgelerde, PKK'nın gerek diğer etnik grupları, gerekse Kürt grupları istismar etme faaliyetleri çok yoğun bir şekilde sürüyor. Tabii Batılı birtakım sivil toplum örgütlerine karşı da demokrasi söylemi üzerinden bir faaliyet yürütüyorlar, çok sayıda da televizyon kanalını gençlere karşı kullanıyorlar ve orada başka bir yüz ortaya koyuyorlar. Aslında TRT Kürdi, burada bu röportaj vasıtasıyla bu kirli ilişkilerin açığa çıkmasına imkan veren bir tutum ortaya koymuştur. Bu, geçmişte başka yayın organları tarafından da yapılmış bir faaliyet, neticede terör örgütünün bu kirli ilişkilerinin berraklaşmasına yol açan bir yayın faaliyeti olmuştur." S-400 savunma sisteminin konuşlanacağı yer... AK Parti Sözcüsü Çelik, yakın zamanda teslimatı beklenen S-400 savunma sistemlerinin Türkiye'de hangi bölgelere konuşlandırılacağı konusunda Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar'ın bir sunumu olup olmadığına ilişkin soruya ise "S-400 ile ilgili, geldiği zaman nereye konuşlanacak, bununla ilgili Silahlı Kuvvetler çalışmasını yaptı. Sayın Cumhurbaşkanımıza da arz edilmiştir. Dolayısıyla Sayın Cumhurbaşkanımızın bilgileri dahilindedir. Türk Silahlı Kuvvetlerinin çalışması çerçevesinde olacak. Şu aşamada da benim buradan, şurası ya da burası demem doğru olmaz, stratejik olarak doğru olmaz." yanıtını verdi. Çelik, ayrıca 1927'den beri değiştirilmeyen Askerlik Kanunu'nda yapılan değişiklikle büyük bir reform gerçekleştiğini ifade ederek, "Çok yönlü, çok katmanlı, Türkiye sosyolojisine tam olarak dokunan, gençlerin sosyolojik, iş kurma, hayatlarını düzenleme taleplerine öngörülebilir ve şeffaf cevaplar veren bir kanun, büyük bir reform." değerlendirmesini yaptı. Read the full article
0 notes
Photo
New Post has been published on http://bit.ly/2ZbEzzH
Xbox Game Pass Ultimate yolda!
ABD’li teknoloji devi Microsoft’un iki ayrı ücretli Xbox abonelik servisini Xbox Game Pass Ultimate olarak tek bir aylık paket haline getirmesi gündemde. Evet doğru bildiniz, Xbox Live ve Xbox Game Pass aboneliklerinden bahsediyoruz. Bu üyeliklerin ilki olan Xbox Live daha çok Xbox One konsolunda çevrimiçi oyun oynamak ve arkadaşlarınızla iletişimde kalmak noktasında işe yarıyor. İkincisi göreceli olarak daha yeni bir abonelik ve Microsoft şu sıra yavaş yavaş Xbox Game Pass’e ağırlık veriyor.
Eğer Xbox oyun konsolunuzdan tam verim almak istiyorsanız, bu iki aboneliği ayrı ayrı satın almak isteyebilirsiniz. Neyse ki şimdilerde Microsoft oyuncuların işine gelecek bir hamle yapmaya hazırlanıyor. Eğer haberler doğruysa bu iki abonelik birleştirilecek ve oyuncular için toplamda bir miktar tasarruf etme şansı doğacak.
Xbox Game Pass Ultimate için geri sayım başladı
Her ne kadar şuan için söylenti aşamasında olsa da, beklentiler Microsoft’un bu iki ayrı aboneliği birleştirip Xbox Game Pass Ultimate adıyla oyuncuların beğenisine sunacağı yönünde. Eğer bu gerçek olursa oyuncular Game Pass ve Live’ı aylık sadece 14.99 dolar ücret karşılığında satın alabilecekler.
An itibariyle her iki abonelik servisinin fiyatı 9.99 dolar olarak belirlenmiş. Yani ikisini bir satın aldıklarında Xbox sahipleri aylık 5 dolar kadar tasarruf edebilecekler. Hiç de fena sayılmaz.
Tamamen dijital Xbox One S’e hazırlık olabilir
Konsol sahiplerini heyecanlandıran bu yeni söylenti, Twitter üzerinden yaptığı sızıntı kaynaklı haberlerle bilinen h0x0d’a ait. Sonradan The Verge’in de haberini yaptığı bu söylenti hiç de gerçek olmayacakmış gibi değil aslında. Malum, Microsoft’un fiziki Blu-Ray disk okuyucusu olmayan tamamen dijital bir Xbox One S modeli geliştirmek istediği biliniyor.
Mayıs ayında piyasaya çıkması beklenen bu yeni konsolla birlikte Microsoft yeni Xbox Game Pass Ultimate servisinin de tanıtımını gerçekleştirebilir.
Yıllık satın alımlarda daha kârlı
Paket, aylık satın alımlarda çok mantıklı bir tercih. Peki ya yıllık satın almalarda? An itibariyle Xbox Live’ın 12 aylık paketi 60 dolara satılıyor. Xbox Game Pass ise 120 dolara.
İki toplamda 180 dolar ediyor ve Xbox Game Pass Ultimate’in 15 dolarlık aylık paketiyle aynı rakam ortaya çıkıyor. Microsoft senelik Game Pass Ultimate alımlarında indirime gitmezse bu paketin pek de bir anlamı kalmayacak.
0 notes
Text
YALAN DÜNYA
10 Mart 2017 / Cuma
Söze nereden, nasıl başlamalı bilmiyorum. Sadece, içinde yaşadığımız bu hayatın üzüntü, sıkıntı ve acılarından bir kaç saatliğine uzaklaşıp, biraz gülerek bir masalda koybalmak için izlemeye başladığım Kiralık Aşk, gelinen şu noktada beni bambaşka yerlere sürükledi.
Başlangıçta, bu masal beni içimdeki yazma yolculuğuna götürmüşken, sonraki süreçte senarist sevgili Meriç Acemi'nin yeteneği ve zekası sayesinde, bilgi dolu, merak uyandıran ve eğlenceli bir oyuna da dönmüştü.
Derken, bu masal ve benim oyunum, hiç beklenmedik bir zamanda, beklenmedik bir şekilde, haksız yere BİTİRİLDİ. Elbette süreç, masalın içinde kaybolanlar için hiç kolay geçmedi. Aksine oldukça sancılı, öfkeli, üzücü ve de kafa karışıklıkları ile dolu olarak ilerledi. Çünkü, bu bitişten sorumlu olan ve perde arkasında gizlenerek, izleyenlerin içinde bulunduğu durumu zevkle izleyecek kadar hasta ruhlu olan kişi ve yandaşları, hem eğlencelerini artırmak hem de kendilerini aklamak için, bu konunun sorumlusu olarak ortaya başrol oyuncularının ve senaristin adını attılar.
İtiraf etmeliyiz ki bu olasılık hiç beklemediğimiz bir yerden gelmişti. En azından benim için. Çünkü o günlere gelene kadar dönen oyunların bu kadar farkında olmadığım için afallamış ve "olabilir mi?" diye düşünmeye başlamıştım. Hem de yüreğimin sesi buna inanmadığını avaz avaz söylediği halde.
Öyle, böyle derken ve biz neler olduğunu anlamak için uğraşıp dururken 69. bölüm ile birlikte Kiralık Aşk masalı sona erdi. İzleyen diğer arkadaşlarımı bilemem ama benim için mesele, bu ayrılık ile birlikte bir tür hak mücadelesine dönüşmeye başladı. Yani haksızlığa karşı durma ve gerçekte neler olduğunu anlama çabasına.
Sizlerle asıl paylaşmak istediğim, tam da bu sürece ilişkin zihin yolculuğumdur.
Öncelikle bu konuya girmeden önce, hepimizin ya da pek çoğumuzun farkında olduğu bir gerçeği ortaya koyalım. Burada yani sosyal medyada haftalarca birlikte olduğumuz ve aynı tarafta olduğumuzu sandığımız kişilerin çoğunluğu aslında birer TRUVA ATI gibi aramıza sızmış trol hesaplarmış. Geldiğimiz bu noktada sanırım hepimiz bunun farkındayız. Zaten bu yüzden attığım tweetlerde İÇİMİZDEKİ İRLANDALILAR - İRLANDALI MAŞALAR - MASKE TAKANLAR gibi ifadeler kullandım sıklıkla. Siz şimdi bu satırları okurken "peki ama neden?" sorusunu aklınızdan geçiriyor olabilirsiniz. Geçirmelisiniz de zaten. Çünkü bu sorgulamaya girmeden, olan biteni anlamaya ve büyük resmi görmeye doğru yol alabilmek mümkün olmayabilir.
Evet, büyük resim demişken oraya doğru da şöyle bir uzanalım. Bunun için yeniden final sonrası süreçte zihnim nerelerde nasıl gezdi size onu anlatayım. Dizinin devam ettiği süre boyunca reelde neler olup bittiğini takip eden arkadaşlarımın benden çok daha iyi bildiği bir gerçek vardı. Magazin dediğimiz "yalan dünya"nın "bir kısım" çalışanı, ilginç bir şekilde, belli aralıklarla, diziyle, başrol oyuncuları ile ve dahi dizinin izleyicileri ile uğraştılar. Hatta kimisi "arsızca" ve "hadsizce" alenen hakaret etmeye kadar vardırdı işi. Bunları hep birlikte yaşayıp gördük. Gördüklerimizle birlikte bazı magazincilerin güvenirlikleri ve meslek ahlakları, duruşları hakkında da isimlerinin üzerine mim koyduk. Zira mimlenmiş bu isimler, ilginç bir şekilde diziyle tek bağlantısı özel hayatı üzerinden olan bir kişi ya da onun çevresindekiler ile yakın ilişkiler içindeydi. Bu kişinin aynı zamanda bir medya ajansının sahibi ile görüntüsünün ortalara düştüğü düşünülünce, buradaki dost görünümlü trollerin de iplerini elinde tutan kişi olma olasılığı çıkıyordu ortaya. Çünkü bu trol hesaplar başrol oyuncularının, bazende senaristin fotolarını profil resmi yaparak, kimi zaman gerçek ya da dizideki isimlerini kullanarak varlıklarını sürdürüyor ve sözde diziye, oyunculara sahip çıkıyor havası estirerek aslında patronları olma olasılığı ortada olan kişiye ağır hakaretler yağdıran mesajlar atarak güven algısı yaratıyorlardı. Bir yandan da bu yaptıkları sayesinde de o kişinin konuşulmasını ve gündemde kalmasını sağlıyorlardı.
Ancaaaaaak, bu trollerin yaptıkları sadece bu değildi !
İnsan beyni ve psikoloji konusunda ne kadar bilginiz ya da fikriniz vardır bilmiyorum fakat, ALGI YÖNETİMİ diye bir şey duyduğunuzdan Bilinçaltı ve Bilinçüstü kavramlarını bildiğinizden eminim. İşte bu trol hesapları kullananlar, biraz önce bahsettiğim şekilde sosyal medyada varlıklarını sürdürüp, hakaretler ederken algılarımızı çift yönlü yönetiyorlardı.
Çift yönlü derken demek istediğim şu; bir yandan yarattıkları güven sayesinde onları takip edip, onlara inanan kişileri istedikleri ya da belirledikleri hedefe doğru yönlendirirken; diğer yandan da kullanıcı isimleri ve profil resimleri sayesinde bilinçaltlarımıza "hakaret eden aslında bu başrol" mesajını defalarca kodluyorlardı. Yani hakaret eden aslında A kişisi iken, bilinç üstümüz olayı böyle algılarken, bizler bu A kişisinin mesajlarını her okuduğumuzda kullandığı resim ve isim nedeniyle hakaret edenin Elçin Sangu veya Barış Arduç olduğu bilgisini, habersizce bilinçaltlarımıza kaydeder haldeydik.
İşte biz buralarda güvenerek, insan yerine koyarak, bu kişilerle arkadaşlıklar, dostluklar kurarken, onlar elma kurdu gibi bizi içten içe oyuyorlarmış. Bazen açık açık attıkları tweetlerle, bazen DM lerde gerçekleşen yazışmalar ile. Hatta ve hatta kendileri için tehdit olarak düşündükleri kişilerle özellikle DM lerde tuzağa çeken konuşmalar yaparak, bu konuşmaların ekran görüntülerini aldıkları ve gerektiğinde kişinin güvenilirliğini zedelemek adına ileride kullanmak için sakladıkları da buralarda konuşulanlar arasında. Ne acıdır ki bu yannlış işler peşindeki kişiler, oyma işini hala da yapmaya devam ediyorlar. Yapılan tüm uyarılara, alenen atılan mesajlara rağmen. Şaşırtıcı bir yüzsüzlükleri var ve cidden ÇOK ARSIZLAR bana göre.
Trollerle ilgili bu bilgiden sonra kaldığımız yerden devam edelim. Dizinin bitimi ile birlikte bu troller önümüze değişik değişik isimleri hedef gösterdiler. HATIRLAYIN LÜTFEN! Bunu yaparken bir yandan yine bilinçaltımıza kötülük tohumlarını ekiyor, bir yandan da ortamın nabzını ölçüyorlardı sürekli. Bense kimi zaman bu oyunları görüp sinirlenip ateşli çıkışlar yapıyor, kimi zamanda "ya sabır" çeker sessizce olanları izliyordum. Bir yandan da neler olduğunu anlama gayretiyle kendi çapımda araştırma yapıyor, bilgi topluyor, bulduklarımı birleştirmeye ve resmi ortaya çıkarmaya çalışıyordum. (Elbette kafam bunlarla meşgul olunca burada beklediğiniz ve söz verdiğim yazıları bir türlü yazamıyordum.) Derken o süreçte önüme bir haber düştü.
Bir dönem büyük bir gazetede röportajlar yapmış biri, eski çalıştığı gazetenin magazin ekinde editörlük yapan biriyle ilgili ağır ithamlarda bulunarak sorular sıralıyordu. Ortaya atılan ithamlar ve sorulan sorular cidden yenilir yutulur cinsten değildi. Bu kişi ve bağlantılı olduğu bazı kişiler hakkında da yine aynı eski gazeteciye bağlı hesaplardan birkaç haber daha düşünce bulduğum parçalar, zihnimde civa taneleri gibi birleşmeye başlamıştı.
Hem nasıl birleşmesindi ki?
Suçlanan editör, dizi dönemi boyunca kritik zamanlarda bizler için inandırıcılığı olmayan pek çok haber yapmış biriydi. Bunun yanında dizi bağlantısı özel hayatı üzerinden olan kişiyle ve onun çevresindekilerle de yakınlığı olduğu ortadaydı. Parçaların ilk birleşmesi buradan olmuştu. Ancak daha sonra daha da ilginç başka bir gerçeği ortaya attı bu eski gazeteci, ya da röportör mü demeliyim bilmiyorum. Bahsi geçen editör ile dizinin yayınlandığı kanalın genel müdürünün yıllara dayanan dostlukları ve aynı zamanda iş ortaklıkları vardı.
Ben bu bilgiler önüme düşene kadar dizinin bitirilmesinin sorumlusu "Yapım mı? Kanal mı?" diye düşünür haldeydim. (Yeri gelmişken söyleyeyim Yapımla ilgili kişilerle herhangi bir bağlantım yok. Takip edilmemin nedeni attığım tweetlerdir.)Yapımın sorumlu olması bir türlü aklıma yatmıyordu. İktisat Fakültesi mezunu olarak, olaya ticari yaklaştığımda yapımın böyle bir hamlede bulunması kendi ayağına sıkmasıydı. Çünkü ellerinde kazandıran bir işleri vardı. Bitmesini neden istesinlerdi? Dahası, bu proje bittiğinde piyasaya sürebilecekleri ya da sürdükleri başka bir iş olmadığı için tabiri caizse dımdızlak ortada kalıyorlardı. Hal böyleyken, kim elindeki iş bitsin isterdi ki? Ticaret mantığıyla bakınca müthiş anlamsız bir hareketti. Yine de işlerin o piyasada nasıl yürüdüğünü bilmediğimden kafamda soru işaretleri tutmaya devam ediyordum. Kanal konusuna gelince aynı ticari mantıkla onlar açısından da kaybettirici bir hamleydi. Fakat yapımdan farklı olarak kanal için bu zararın telafi edilmesi daha mümkündü. Buna rağmen orada da karşıma şu soru çıkıyordu. Kanalın İÇ YAPIMLAR SORUMLUSU dizinin yönetici yapımcısı olarak yer almış ve hep desteklemiş biriydi. Şimdi durup dururken neden böyle bir hamle yapsındı?
İşte bu ikilemlerle boğuştuğum sırada, yukarıda bahsettiğim editör ve ona dair haberler bir nevi pusula gibi rotayı belirler hale geldi. Kanalın organizasyon şeması üzerinden baktığımızda İç Yapımlar sorumlusundan çok daha güçlü olan Kanal Genel Müdürünün, bu Editörle ticari birliktelik içinde olduğu iddiası vardı. Dahası bu kişiler yıllardır dost iken kim daha etkili olabilirdi? Bu sorunun cevabını sizlerin aklına bırakıyorum. Üstelik ülkenin içinde bulunduğu süreç dikkate alındığında, siyasetin medya üzerindeki ağır etkisi göz önünde bulunduğunda da bu etkiyle ilk karşılaşan, önce medya kuruluşlarının sahibi, ardından da o medya kuruluşlarındaki üst düzey yöneticiler olur. Böylelikle de EMİR DEMİR'İ KESER.
Zihnim bu yolculukları yapıp, yolum buralara varmışken, kendi kendime "yok artık!" demeye başlamıştım. Sağlam uçuşa geçtiğim kanaatinde dolanmaktaydım ki bu kez başka bir sürprizle karşılaştım.Sanki EVREN “uçmuyorsun doğru yolda ilerliyorsun” der gibiydi. Biraz önce bahsini geçirdiğim, diziye destek veren İç Yapımlar Sorumlusu, çalıştığı medya grubundan ayrılmıştı. Belki de ayrılmak zorunda bırakıldı. O kadarını bilemem. Lakin uzaktan bakınca, ortada yeni bir resim belirmeye başlıyordu.
Kiralık Aşk ile ilgili ve destek veren herkesten sanki bir bir intikam alınır haldeydi. Önce dizi bitirilmişti. Sonra bu bitişle alakalı olabilecek kişilerle ilgili haberler ortaya düşmeye başlamıştı ve hemen ardından da diziyi destekleyen İç Yapımlar Sorumlusu işten ayrılmıştı. Bu olanlar aynı zamanda da "sanki, birşeylerin üstü örtülüyor" diye düşündürüyordu.
Ben yine kendi kendime "iyice uçuyorum galiba" diye düşünürken başka bir gelişme ortaya çıkıverdi apansız. İzmir'li Kiralık Aşk izleyenlerin (ki bu gurup aynı zamanda ELBAR VAR diye düşünür) belli aralıklarla gerçekleştirdiği buluşma, şehir dışından gelecek arkadaşlarında katılımı ile bu kez daha büyük bir organizasyon olarak gerçekleşecekken, bir gece öncesi ve buluşma günü başka olaylar patladı. Birbirine sevgiyle bağlı, aynı gerçeğe inanan insanların bazıları şaşırtıcı bir şekilde bu yoldaşlıkta taraf değiştirdi. Anlamsız ayrışmalar oldu! Bu durum insanın aklına neredeyse şüphe götürmez bir şekilde TAKKE DÜŞTÜ KEL GÖRÜNDÜ sözünü getiriyordu. Özetle bu buluşma bir şekilde SABOTE ETME GİRİŞİMİNE MARUZ KALDI. Böylece, Dizi Yapım Oyuncular İç Yapımlar Sorumlusu derken sıra KOCAMAN KİRALIK AŞK AİLESİ dediğimiz ailenin İZLEYENLER kısmına geldi. Söyleyince ilk anda kulağa saçma gelen İNTİKAM PLANI sanki görünmeyen bir el tarafından işletilir vaziyetteydi.
Bütüüüün bu olanlardan sonra artık sessiz kalmak, bunca haksızlığa ve oynanan kirli oyuna göz yummak, dizi fanı olmayı falan bir kenara bırakın, insan olarak beni çok zorlamaya başladı. Zira herkesin çok iyi bildiği bir söz vardır
HAKSIZLIKLARA GÖZ YUMANLAR, BİR GÜN HAKSIZLIĞA UĞRADIKLARINDA, KENDİLERİNE DESTEK OLACAK İNSAN BULAMAZ.
Bu koca evrende, var olan her şey birbiriyle bağlı iken, var olan yanlışlara, bizimle ilgili olsun olmasın dur demek sorumluluğumuzdur, diye düşünen biriyim. Zira bu hayatta hiç bir şey boşuna, sebepsiz yaratılmadıysa ki yaratılmadığına inanırım, gözümüzün gördüğü, kulağımızın duyduğu, aklımızın erdiği her şeyden de sorumlu varlıklarız insan olarak.
Bu yaşam görüşü ışığında ben de kendimce harekete geçmeye başladım. Öncelikle bu maskeli arkadaşlara seslendim. Ne demek istediğimi anladıkları halde anlamaz gibi davrandılar. Hatta daha da koyu fanlar oluverdiler bazıları. Ardından, resmi görmemi sağlayan bu haberleri paylaşmaya kalktım. Ancak o da ne??? Şaşırtıcı bir şekilde uzun süredir sessizce beni takip eden, hatta okuduğu ilk yazımdan sonra yazı dilimi karışık bulan ve anlamadığını açıkça dile getiren biri, benim bu uyanış sağlamaya çalışan tweetlerimi sabote etmeye başladı. Hem de ne demek istediğimi gayet iyi anlamış bir halde. Dahası üstü kapalı tehditlerini sunarak!
Ne kadar İRONİK ve TUHAF değil mi?
Bütün bu olan biten akıl almaz bir döngüyle ilerlerken en nihayetinde geçen gece "BU KADARI ŞEYTANIN AKLINA GELMEZ" dedirten cinsten, bana göre iftira dolu bir haber sonrası bu yazıyı kaleme almaya karar verdim. Çünkü bu kadarı artık gerçekten çok fazlaydı. Bir eş ve bir ANNE’ye, ÇAMUR AT İZİ KALSIN düsturu ile böylesi bir iftira…
Filler tepişirken ezilen çimen olmak, aklıma ve ruhuma aykırıydı. Bu mesele sıradan bir dizi meselesi olmaktan çıkıp, aklımızla, beynimizle, yüreğimizle, hatta kuracağımız dostlukların baltalanmasına verdiği sebebiyet nedeniyle hayatlarımızla oynar hale gelmişti. Şimdiye kadar Bu BÜYÜK KİRALIK AŞK AİLESİNDE yer alan HERKES in hayatlarıyla oynandığı yeterdi.
Önce yapım şirketindekilerin, ardından dizi ekibindekilerin ekmeği ile oynanmış ve kış ortasında insanlar işsiz bırakılmıştı. Ardından yıldızları yeni parlamış ve yollarının açık olduğuna inandığım gencecik, pırıl pırıl iki başrol oyuncusu Elçin Sangu ve Barış Arduç hakkında abuk sabuk haberler çıkarılarak, kariyerlerinin önü kapatılır hale gelmişti. Sonrasında bizlerin sevdiği, inandığı, güvendiği insanlarla sohbetleri, arkadaşlıkları en önemlisi de yaşama dair güven duyguları ile oynanmıştı. Şimdi de sıra zekasına ve kalemine, yeteneğine hayranlık duyduğumuz, erdemli, karakterli ve dosdoğru bir insan olduğunu yazdığı senaryo ile gözlerimizin önüne sermiş senariste, biraz önce de söylediğim gibi BİR EŞ ve ANNE’ye gelmişti.
Bu iftira, hangi bitmeyen kinin, intikamın ve anlamsız hırsın neticesiydi?
Gerçekte aslında hiç olmamış bir ilişkinin mi?? Bu ilişki ile ilgili bana kalırsa herkes her şeyi gayet iyi biliyor. En başta da o yalan dünyanın maşası olan magazinciler ve aramızdaki troller. Buna rağmen 3 Kuruş için bu kadar insanın, kendilerini bunca satmaları, insanlıklarından bunca vazgeçmeleri, karaktersizlikte zirve yapmaları, bir olarak yaratılmışlık bilincinde olan biri olarak, kızgınlıktan öte içimi acıtıyor benim. Nefse bunca yenik düşmek, birilerinin maşalığını böylesine kabul etmek, yani KULA KULLUK ETMEK, benim inancım açısından akıl almaz bir durum. Meselenin özünü ve hakikatini herkes zaten bildiği için dahasını demeye gerek yok. Ancak son olarak şunları söylemek isterim.
Hepimiz Dünya denen bu Han'da sıradan birer YOLCUYUZ! Burası sadece nefsimizi terbiye imtihanlarını vermek için uğradığımız bir durak. Şuanda sahip olduğumuz bütün statüler, ünvanlar, maddi varlıklar KOCAMAN BİR YALAN, BİR İLÜZYON. Vakti zamanı geldiğinde o bir parça pamuk uygun bir yerimize yerleştirildiğinde uğruna ruhların satıldığı, sınavların verilmesine engel bütün bu sahiplikler son bulacak. Hatta pamuklu bedenlerimiz bile burada kalacak.
Bunun FARKINDA MISINIZ ???
Şayet şu ana kadar fark etmediyseniz de bu satırları okuduktan sonra artık biliyorsunuz. Ve BİLMEK SORUMLULUK GETİRİR. Duam o dur ki, varlığına ve adaletine inandığım, kendisi dışında hiçbir varlıktan korkmadığım Allah, yanlışta olanlarımızın tümüne en kısa zamanda doğruyu buldursun. Vicdanlarımızın doğruyu söyleyen seslerini kulaklarımız duysun. Aklımız bu sesler doğrultusunda bizleri doğru eylemlerde bulundursun.
Sevgide OLUN, Bilgide OLUN ama en ÇOK MUTLU OLUN !..
(Adile Tülü / nam-ı diğer Brunette)
--------------------------------------------------------------------------------------------------------
Bakınız,
- http://www.superhaber.tv/izzet-capa-cengiz-semerciogluna-seslendi-kivirma-cengiz-38050-makale
- https://medyanin50tonu.com/medyatavan%C4%B1n-patronlar%C4%B1-bu-soruya-cevap-verin-3fec9f567c68#.netuzj5ky
- https://www.instagram.com/p/BQVcNrfjRj1/?taken-by=leskay
- https://www.instagram.com/p/BQ0FpnolTH2/?taken-by=leskay
- http://www.sacitaslan.com/sacit-aslan-yazdi-seda-sayan-cakmasi-bir-gorumce-haberi-278706 (Bu linki koymamın nedeni Sacit Aslan ve İzzet Çapa’nın Beraber ve Solo Serzenişler programlarına da bir atıftır. Programın şimdiye kadar 13 bölümü yayınlanmıştır. Tüm bölümleri dikkatle izlediğinizde kimi zaman, satır aralarında karşınıza ilginç şeyler çıkmaktadır.Ayrıca sinema sektöründe bir KARTEL olduğu vurgusunun bahsi bu iki ismin anlattıklarında geçmektedir. Yoksa filmin başrol oyuncusu ya da film hakkında herhangi bir fikir beyanı ya da ima içererek paylaşım yapılmamıştır.)
- http://www.hurriyet.com.tr/galeri-40103546
- http://www.hurriyet.com.tr/galeri-40316095 (bu habere Elçin Sangu sosyal medya hesabından çok güzel cevap vermiştir. Bakınız https://twitter.com/elcnsng/status/812623454474240000 )
* Haber linklerini olumsuz haberlerin reklamını yapmak için değil, yukarıda bahsini geçirdiğim konulara örnek olması ve hatırlatıcı olmaları nedeniyle paylaştım. O haberlerin altında imzası olan ben değilim. Ancak bu haberler sayesinde sizinle yukarıda paylaştığım zihin yolculukları gerçekleşmiştir.
Özetle bu yazı bir kişi ya da kurumu hedef alıp, karalamak amacıyla değil, yalan olduğunu düşündüğüm bir haberle alakalı olarak gerçekleşen düşünce sürecimi ifade etmek adına kaleme alınmıştır.
17 notes
·
View notes
Text
Dörtyol İle İlgili Merak Ettiklerinizi Hızla Öğrenin
Haber okumak yada dinlemek için artık teknolojinin en iyi iletişim araçlarının başında gelen internetin kullanılmaya başlaması ile birlikte, bir çok medya kuruluşunun daha doğru bir şekilde internet üzerinden yayın yapabildikleri için özellikle hızlı bir şekilde takip edilmektedir. İnternet teknolojisinin sizlere sağlamış olduğu imkanlar ile birlikte, özellikle artık haber için bir çok kişinin internet sitelerini takip etmeye başlaması ile birlikte, televizyon yada gazeteler artık çok fazla takip edilmiyor ve insanlar özellikle en hızlı şekilde gündemi internet sitelerinden takip etmeyi daha uygun bulmaktadırlar. Ulusal haber siteleri ile birlikte yerel haber sitelerinin olması ve bu haber sitelerinin neredeyse tamamının gündemden bizlere haber vermeleri ile birlikte, bizim için artık haberi her hangi bir sitede okuyabileceğimiz bir zaman olmuş olsa da, tabi ki burada önemli olan tarafsız bir siteden haber almaktır. İstanbul, Ankara, İzmir, Hatay, Adana, Malatya ve daha bir çok ilden haberdar olmak istiyorsanız eğer, sizlerde yaşamış olduğunuz şehirden, memleketiniz olan şehirden ve en önemlisi ulusal haberleri de bölgesel yayın yapan sitelerden anında takip edebilecek ve böylelikle kaliteli bir haber sitesinden sizlerde tarafsız haberlere en kısa sürede ulaşabileceksiniz.
Hatay Dörtyol İçin En Güncel Site
Bizim özellikle sizlere önermek istediğimiz Dörtyol haberleri sitesi sayesinde artık sizlerde istediğimiz gibi gündemi en kısa sürede takip edebilecek ve bunun için en kaliteli yayıncılık anlayışına sahip olan, tarafsız bir haber sitesi üzerinden gündemi takip edebileceksiniz. Dörtyol ilçesinden sizlere en hızlı şekilde gündemde ki haberleri veren ve bununla birlikte, istediğiniz gibi gündemden en kısa sürede haberdar olmanızı sağlayan www.dortyol.com sitesini sizlerde takip ederek, istediğiniz gibi Dörtyol'dan son dakika gelişmeleri de en doğru siteden takip etmeye başlayabilirsiniz. İşte bu nedenle bizim sizlere önermiş olduğumuz Dörtyol haber sitesi sayesinde, artık istediğiniz gibi gündemden en hızlı şekilde haberleri alabilecek ve sizlerde her türlü ulusal, yerel ve dünyada ki gelişmeleri de en doğru siteden takip ederek, Türkiye'den en tarafsız şekilde haberdar olabileceksiniz.
Son Dakika Dörtyol Haberleri
Gündemi en hızlı şekilde alabileceğiniz Dörtyol haberleri sitesi üzerinden ayrıca ekonomi haberleri, teknoloji haberleri, spor haberleri, magazin haberleri de takip edebileceğiniz için, siteyi takip etmeye başlayarak sizlerde artık istediğiniz gibi gündemden en tarafsız site sayesinde haberdar olacak ve özellikle haberi en hızlı şekilde en doğru siteden takip edeceksiniz. En hızlı şekilde sizlere gündemden haberler veriyor olmaları ve özellikle sağlam bir editör kadrosuna sahip olan Dörtyol haber sitesi üzerinden en hızlı şekilde haberleri alabileceğiniz gibi, sizlerde editörler sayesinde istediğiniz gibi Dörtyol haber sitesi sayesinde, Dörtyol ilçesinden, komşu ilçelerinden en kısa sürede sizlerde haberdar olmanın avantajlarını yaşayabileceksiniz.
Payas ve Erzin Haberlerini Okuyun
Son dakika haberler ile birlikte Erzin ve Payas haber için de siteden faydalanabilir ve haberler ile birlikte, spor maçlarını, özetlerini, gollerini izleyebilir, teknolojinin gelişmelerini en hızlı şekilde takip edebilir, ekonomiden ve günün borsa haberlerinden faydalanabilir, erkek, kadın ve çocuk sağlığı ile ilgili konuları takip ederek daha sağlıklı günler yaşayabilir ve tüm bunlar için sizlerde Dörtyol haberleri, ulusal haberleri ve dünyadan haberleri alabileceğiniz siteyi takip etmeye başlayabilirsiniz.
0 notes
Text
Dörtyol İle İlgili Merak Ettiklerinizi Hızla Öğrenin
Haber okumak yada dinlemek için artık teknolojinin en iyi iletişim araçlarının başında gelen internetin kullanılmaya başlaması ile birlikte, bir çok medya kuruluşunun daha doğru bir şekilde internet üzerinden yayın yapabildikleri için özellikle hızlı bir şekilde takip edilmektedir. İnternet teknolojisinin sizlere sağlamış olduğu imkanlar ile birlikte, özellikle artık haber için bir çok kişinin internet sitelerini takip etmeye başlaması ile birlikte, televizyon yada gazeteler artık çok fazla takip edilmiyor ve insanlar özellikle en hızlı şekilde gündemi internet sitelerinden takip etmeyi daha uygun bulmaktadırlar. Ulusal haber siteleri ile birlikte yerel haber sitelerinin olması ve bu haber sitelerinin neredeyse tamamının gündemden bizlere haber vermeleri ile birlikte, bizim için artık haberi her hangi bir sitede okuyabileceğimiz bir zaman olmuş olsa da, tabi ki burada önemli olan tarafsız bir siteden haber almaktır. İstanbul, Ankara, İzmir, Hatay, Adana, Malatya ve daha bir çok ilden haberdar olmak istiyorsanız eğer, sizlerde yaşamış olduğunuz şehirden, memleketiniz olan şehirden ve en önemlisi ulusal haberleri de bölgesel yayın yapan sitelerden anında takip edebilecek ve böylelikle kaliteli bir haber sitesinden sizlerde tarafsız haberlere en kısa sürede ulaşabileceksiniz.
Hatay Dörtyol İçin En Güncel Site
Bizim özellikle sizlere önermek istediğimiz Dörtyol haberleri sitesi sayesinde artık sizlerde istediğimiz gibi gündemi en kısa sürede takip edebilecek ve bunun için en kaliteli yayıncılık anlayışına sahip olan, tarafsız bir haber sitesi üzerinden gündemi takip edebileceksiniz. Dörtyol ilçesinden sizlere en hızlı şekilde gündemde ki haberleri veren ve bununla birlikte, istediğiniz gibi gündemden en kısa sürede haberdar olmanızı sağlayan www.dortyol.com sitesini sizlerde takip ederek, istediğiniz gibi Dörtyol'dan son dakika gelişmeleri de en doğru siteden takip etmeye başlayabilirsiniz. İşte bu nedenle bizim sizlere önermiş olduğumuz Dörtyol haber sitesi sayesinde, artık istediğiniz gibi gündemden en hızlı şekilde haberleri alabilecek ve sizlerde her türlü ulusal, yerel ve dünyada ki gelişmeleri de en doğru siteden takip ederek, Türkiye'den en tarafsız şekilde haberdar olabileceksiniz.
Son Dakika Dörtyol Haberleri
Gündemi en hızlı şekilde alabileceğiniz Dörtyol haberleri sitesi üzerinden ayrıca ekonomi haberleri, teknoloji haberleri, spor haberleri, magazin haberleri de takip edebileceğiniz için, siteyi takip etmeye başlayarak sizlerde artık istediğiniz gibi gündemden en tarafsız site sayesinde haberdar olacak ve özellikle haberi en hızlı şekilde en doğru siteden takip edeceksiniz. En hızlı şekilde sizlere gündemden haberler veriyor olmaları ve özellikle sağlam bir editör kadrosuna sahip olan Dörtyol haber sitesi üzerinden en hızlı şekilde haberleri alabileceğiniz gibi, sizlerde editörler sayesinde istediğiniz gibi Dörtyol haber sitesi sayesinde, Dörtyol ilçesinden, komşu ilçelerinden en kısa sürede sizlerde haberdar olmanın avantajlarını yaşayabileceksiniz.
Payas ve Erzin Haberlerini Okuyun
Son dakika haberler ile birlikte Erzin ve Payas haber için de siteden faydalanabilir ve haberler ile birlikte, spor maçlarını, özetlerini, gollerini izleyebilir, teknolojinin gelişmelerini en hızlı şekilde takip edebilir, ekonomiden ve günün borsa haberlerinden faydalanabilir, erkek, kadın ve çocuk sağlığı ile ilgili konuları takip ederek daha sağlıklı günler yaşayabilir ve tüm bunlar için sizlerde Dörtyol haberleri, ulusal haberleri ve dünyadan haberleri alabileceğiniz siteyi takip etmeye başlayabilirsiniz.
0 notes
Text
İSTANBUL 34. AĞIR CEZA MAHKEMESİ’NE 24.06.2020 Sayın Başkan, Değerli Üyeler… Bundan yüzyıllar önce, dünyanın birçok yerinde mahkumlara azap çektirme törenleri yapılırdı. Kişi önce halkın önünde suçunu itiraf eder, sonra vücudu dört ayrı ata çektirilerek parçalanır, yakılır, kül hale getirilirdi. Neyse ki artık modern hukuk sistemi var, rahat olalım değil mi? Ancak Sayın Heyet… Bu davanın soruşturma sürecinde yaşadıklarımızı düşününce benim aklıma hep o sahneler geliyor. Vücut yerine aklın, belleğin ve dolayısıyla gerçeğin nasıl parçalanmaya, nasıl yalan rüzgarında savrulacak kül haline getirilmeye çalışıldığını gördüm. George Orwell’ın bir sözü var: “Geçmişi denetim altına alan, geleceği de denetim altına alır. Şimdiyi denetim altına alan, geçmişi de denetim altına alır.” Bizi bu sanık sandalyesine oturtanların temel motivasyonu da işte bu söz. O halde bana düşen; şimdiyi anlamak ve geleceğimizi kurtarmak için geçmişi doğru anlatmaktır. Bunu da yok etmek istedikleri aklımıza, belleğimize ve gerçeğe sahip çıkarak yapacağım. Bundan 9 yıl önceydi. Yine tutukluydum. İlk duruşmaya günler kala, televizyonda bir son dakika haberi vardı. Kaşif Kozinoğlu ölmüştü. Kozinoğlu MİT’in Asya Bölgesi başmüşaviriydi. Hayatımda ilk kez televizyonda yüzünü gördüğüm Kozinoğlu, genel yayın yönetmeni olduğum Odatv’ye bilgi/belge sızdırdığı iddiasıyla tutuklanmıştı. Ve savunmasını dahi yapamadan, çok şüpheli şekilde Silivri’de hayata gözlerini yumdu. O zamanki Odatv davasının sanıklarının ortak yönü; Fethullah Gülen’in ve örgütünün içyüzünü herkes korkarken deşifre etmesiydi. Bizleri içeri atanlara inat, kimlerin tutuklanacağının ABD’li diplomatlara önceden söylendiğini ortaya çıkaran “Sızıntı” adlı kitabı yazdık. Barış Terkoğlu ile o kitabı yazdığımızda 7 Şubat MİT Krizi bile daha yaşanmamıştı. 19 ay tutuklu kaldım, beraat ettim. Cezaevinden çıktıktan sonra avukatlarımla birlikte savcılığa başvurduk ve şunu istedik: Bilgisayarlarımıza Kozinoğlu’ndan gelmiş gibi gizlice yüklenen MİT raporlarını kim koydu? Kozinoğlu’nu öldüren, bizlerin aylarını/yıllarını cezaevinde geçirmemize neden olan o MİT belgelerinin kimin tarafından hem evimize hem ofisimize girerek yüklenildiğini bulun, dedik. Bu şikayetimizin üzerinden yıllar geçti. Bulunmadı, belki de araştırılmadı bile… 2 Sayın Başkan, Değerli Üyeler…. 9 yıl önceki Odatv davasında; Fethullahçılar bilgisayarımıza MİT belgelerinin yanısıra sahte dokümanlar da yerleştirmişti. Kendi yazdıkları gerçek dışı örgüt talimatları üzerinden, haberlerimiz suç olarak gösterilmişti. Tarihin tekerrürüne bakın ki; o davada “Halkı kin ve düşmanlığa tahrik” ile suçlanmama delil neydi biliyor musunuz? Odatv’de yaptığımız şehit cenazesi haberleri! Ne acı! Aradan 9 yıl geçti, ben yine şehit cenazesi haberi ile tutukluyum. Neyse ki; Fethullahçılar gibi bilgisayarıma belge yüklemediler, direkt haberi suç delili yaptılar, diye sevinmeli miyim üzülmeli miyim? Geleceğiz bugüne… Ama dedim ya; neden bugün burada olduğumuzun izi yakın geçmişte. Cezaevinden çıkınca tüm dünyada Fethullah Gülen’in izini sürdük. Afrika’dan Avrupa’ya onlarca ülkede Fethullahçıların nasıl bir casusluk örgütü kurduğunu ‘’Mahrem’’ adlı kitabımızda ortaya koyduk. Kitabımızdaki uyarıları dikkate almak yerine, satış sayfalarına ve reklamlarına mahkeme kararıyla yasak getirdiler. Biz yine gazetecilik yaptık, onlar yine hukuksuzluk. Haklarını yemeyelim; ‘’Mahrem’’ kitabını örgütü anlamak için FETÖ davalarına delil olarak koyan savcılar da oldu bu topraklarda, bir nebze katkımız olduysa bu hain örgütle mücadeleye ne mutlu bize! Israrla, TSK’daki Fethullahçılara Odatv’de dikkat çektik. Onlarca manşet yaptık. Bizi “Ordunun moralini bozuyorsunuz” diye eleştirenlere, komplo teorisi yapmakla suçlayanlara, davalarla korkutmalara rağmen, FETÖ’nün darbe girişimi hazırlığı içinde olduğunu yazdık. Bunu yıllara varan deneyimle ve gazetecilik yaparak görüyorduk. Ve maalesef haklı çıktık. 15 Temmuz oldu. İsmimiz darbe sonrası infaz edilecekler listesinden çıktı. Şimdi tam burada bir virgül koyacağım… Ve bugüne geleceğim. Sayın Başkan, Değerli üyeler… 3 Size özet bir kronoloji sunacağım. Sunacağım ki, bize isnat edilen suçlamanın temelsiz olduğunu hep birlikte anlayabilelim. Tarih: 03 Ocak 2020. Resmi Gazete ’de yayımlanan kararla TSK Libya’da görev yapmaya başladı. Bu tezkerenin üzerinden 3 gün geçti. Cumhurbaşkanı Erdoğan MİT’in yeni hizmet binasının açılışında canlı yayında konuştu. Onlarca TV kanalının 6 Ocak’ta yayınladığı bu açılışta, Erdoğan aynen şöyle dedi: “MİT Libya’da üzerine düşen görevleri hakkıyla yerine getiriyor.’’ Böylece, ilk Erdoğan’dan öğrendik; Libya’da MİT’in de görev yaptığını. Tarih: 19 Şubat 2020 Libya’da şehitlerimiz olduğuna dair haberler sosyal medyaya fotoğraflarıyla birlikte düşmeye başladı. Aynı gün… Manisa’daki muhtar Cemali Merter, şehidimizin adını ve soyadını, babasının adını ve soyadını, cenazenin ne zaman nereye defnedileceğini ilk kez yayımlanan fotoğrafıyla herkese açık / herkes tarafından görülecek şekilde sosyal medyada paylaştı. Yine aynı muhtar bir paylaşım daha yaptı. Hem kendi mahallesindeki şehidin hem de diğer şehidin farklı fotoğraflarını, üstünde “Libya görevi şehitlerimiz” yazan, isimlerininsoyadlarının ve doğum tarihlerinin olduğu bir görsel paylaştı. Tarih: 22 Şubat. Cumhurbaşkanı Erdoğan “Libya’da birkaç tane şehidimiz var” açıklaması yaptı. Aynı gün… Sosyal medyada şehitlerin isimleri, fotoğrafları ayrıntılarıyla defalarca paylaşıldı. Tarih: 23 Şubat. Şehitlerimizden diğerinin devre arkadaşları tarafından yapılan açıklamada, cenazenin nereye defnedildiği ve kendilerinin de katıldığı, cenazeden bir çelenk karesiyle duyuruldu. Hatta o ildeki cenazeye MİT Başkanı Hakan Fidan’ın da katıldığı iddiası haber sitelerinde yazıldı. Tarih: 24 Şubat. Bazı internet sitelerinde şehitlerin özgeçmişleri ve MİT’te ne kadar süredir çalıştıkları haberleştirildi. 4 Tarih: 25 Şubat. İYİ Parti Milletvekili Ümit Özdağ Meclis’te bir basın toplantısı yaptı. Milletvekili Özdağ, milyonlarca kişinin takip ettiği sosyal medya hesaplarında da yayımlanan açıklamasında; Libya şehitlerinin kimliklerini, MİT mensubu olduklarını, nasıl şehit olduklarını ayrıntılarıyla anlattı. Bu açıklama onlarca haber sitesinde ve ertesi gün de gazetelerde yer aldı. Sayın Başkan Değerli Üyeler… Şu ana kadar… Libya’ya TSK ve MİT mensuplarının gittiğini, Libya’da şehitlerimiz olduğunu, şehitlerimiz arasında MİT mensuplarının da olduğunu, şehit olmalarının nasıl gerçekleştiğini, şehitlerin açık kimliklerini / fotoğraflarını / memleketlerini / mezarlarının nerede olduğunu, hangi görevlerde ne kadar süre çalıştıklarını ve ailelerinin kimlik bilgilerini… Sırasıyla… Cumhurbaşkanı Erdoğan, muhtar Cemali Merter, onlarca sosyal medya hesabı, milletvekili Ümit Özdağ ve onlarca haber sitesi ile gazeteden öğrendik. İşte tüm bunlar bittikten, tüm bu saydığım bilgiler ve fotoğraflar alenileştikten, yani tüm bu içerikler milyonlarca kişiye ulaştıktan… Tam 1 hafta sonraya gideceğiz. Ama öncesinde kısa bir bilgilendirme yapmalıyım. OdaTv kadrolu editörlerinin yanı sıra, Türkiye’nin dört bir yanında birçok gazetecinin gönüllü olarak emek vermesiyle 13 yıldır yayın hayatına devam ediyor. Biraraya hiç gelmediğimiz birçok yerel muhabir, hem çok daha geniş kitlelere hitap ettiği için, hem yerel yayın organlarında haberlerine yer verilmediği için, hem de yandaş değil objektif gazetecilik yapıldığı için OdaTv’ye haber gönderir. Biz de o haberlerden uygun gördüklerimizi okurla buluştururuz. İşte bugün sanık sandalyesinde oturan meslektaşım Hülya Kılınç da, Odatv’ye gönüllü olarak haber gönderen yerel gazetecilerden biridir. Kendisi Manisa’da deneyimiyle ve kaleminin namusuna sahip çıkmasıyla bilinen bir gazetecidir. Bir haber vesilesiyle, birkaç yıl önce internet üzerinden iletişime geçmiştik ama buluşmamız Çağlayan Adliyesi’ne nasip oldu. Hülya Kılınç, Manisa’da yaşanan ama tüm Türkiye’nin ilgilenebileceği haberleri bize gönderir, biz de değerlendiririz. Şimdi… Ne demiştik? Libya şehitlerimize dair her bilgi ifşa olduktan 1 hafta sonrasındayız. 5 2 Mart Pazartesi sabah Hülya Kılınç’tan bir mesaj aldım. Hülya Hanım, Libya’da şehit olan askerlerimizden birinin Manisalı olduğunu söyledi ve cenazesine dair bir haberle OdaTv’nin ilgilenip ilgilenmeyeceğini sordu. Bakınız, Hülya Kılınç o anda şehidimizin sadece asker olduğunu düşünüyor ve bana da öyle iletiyor. Ben de ilgili haberi değerlendirebileceğimizi söyledim. Yani haberin Hülya Hanım tarafından hazırlanmasına başlama anında MİT yok gündemimizde. Amacımız sadece şehit cenazesi haberi yapmak. Aynı günün akşamı… Hülya Kılınç şehidin MİT mensubu olduğunu bana söyledi. Haberi hazırdı ama cenaze anından fotoğraf geleceğini belirtti. Ben de başka yerde yayımlanmayacaksa haberi ve fotoğrafı beklediğimi söyledim. Ertesi sabah… Yani, 3 Mart Salı sabahı… Hülya Kılınç bana haber metnini ve fotoğraflarını attı. Şimdi… Haberle hemen ilgilenmedim. Daha sıcak konular vardı gündemde. Akşama doğru haber metnini açtım. Şehit MİT mensubu olduğu için ilk olarak, açık kaynaklardan bir de ben teyit etmek istedim. Muhtarın paylaşımı dışında başka nerelerde isminin geçtiğini internetten arattım. Amacım, daha önce nerelerde alenileşip alenileşmediğini bulmaktı. Bu, benim habere dair yayın kararımı etkileyecekti. Açık ismini Google’da arattığımda, milletvekili Ümit Özdağ’ın basın toplantısının haberlerini ve videolarını buldum. Yani o anda, haberi yayınlamadan önce şehidin fotoğraflarını, isim ve soyadını, nasıl şehit olduğunu, MİT mensubu olduğunu, cenazeden bazı görüntüleri ayrıntılarıyla birçok yerde haber olarak gördüm. Sayın Heyet… OdaTv’de bugüne kadar yüz binlerce haber yayımladık. Bu nedenle birçok kanun gibi, MİT Kanunu’nu da biliyorum. Zaten haber öncesindeki bu ön ekstra araştırma da MİT Kanunu nedeniyleydi. Ve en nihayetinde… Her şey bizden önce ifşa olmasına rağmen, şehidin ailesini düşünerek, onlara bir zarar gelmesin diye, cenazenin kaldırıldığı köyün ve mahallenin adını, mezarlığın adını, şehidin soyadını, anne ve babanın adı ile soyadını yayımlamadık. Tam da burada şuna dikkat çekmek isterim: 6 Odatv’nin yayımladığı ‘’Libya’da şehitlerimiz var’’ haberi değil. Bu, ‘’Libya’da şehit olanlar MİT mensubuydu’’ haberi de değil. Bu, bir şehidin cenazesinin haberi sadece. Şehidin asker ya da istihbaratçı olmasıyla ilgilenmiyorduk biz. Kaldı ki… Benim bu haberi verirken ��zel bir açı bulmam gerekiyordu. Zira şehidin cenazesi 13 gün önce kaldırılmıştı. Haber gazetecilik terimiyle ‘’bayat görünsün’’ istemedim. O yüzden ‘’cenazeden kare bulduk’’ açısı vererek, habere ‘’güncellik’’ katmak istedim. Bu nedenle cenazeden vatandaşların ve çelengin görüldüğü 2 karenin üzerine OdaTv imzası koydum. Ama asıl, Hülya Kılınç’ın kendi çektiği mezarlık karelerine ise, bize özel olmasına rağmen OdaTv imzası koymadım. Açıkçası, mezarın üzerine logo koymayı şehide saygısızlık olarak düşündüm. Ama… Ama’sını anlatacağım. Önce… Evet, 3 Mart Salı akşamı haberi yayımladık Odatv’de. Jet bir hızla, sabaha karşı haber müdürümüz Barış Terkoğlu ve Hülya Kılınç gözaltına alındı, tutuklandı. Bir gün sonra da sırtımda cezaevi çantamla geldiğim Çağlayan’dan Silivri’ye ben de gönderildim. Ve şimdi… Aylar sonra karşınızdayız. Kafası karışık, suçlayayım derken bocalayan ve bu nedenle de her yerinden dökülen bir iddianame var elimizde. Savcıların bize yaptığı temel suçlama; ‘’MİT mensuplarını ifşa etmek.’’ Şehit cenazesi haberimizle bu suçu işlediğimizi iddia ediyorlar. Biz de bu soruşturmanın başından bu yana diyoruz ki; ‘’Haberimizde ifşa yoktur. Bizden önce ifşa edilen bilgiler vardır. Bu yüzden suçtan da bahsedilemez’’ Savcılar da iddianame içinde bu savunmamıza yanıt veriyor: ‘’Şüpheliler soruşturmaya konu haberin zaten ifşa olmuş bir bilginin haberleştirilmesinden öteye gitmediği yönünde savunma yapmışlar ise de, haberde yer alan bilgiler ve fotoğraflar daha önceden ifşa olmuş bilgiler değildir.’’ Şimdi… Duralım. 7 Biz diyoruz ki; daha önce ifşa edildi! Savcılar yanıt veriyor; hayır ifşa edilmedi! Bir virgül… Hemen Türk Dil Kurumu’na (TDK) başvuruyoruz ve ifşa nedir, ona bakıyoruz: İfşa’nın sözlük anlamı şu: ‘’Gizli bir şeyi açığa çıkarmak’’ Güzel. O halde savcılar diyor ki: ‘’Ey Odatv! Haberindeki bilgiler ve fotoğraflar daha önce açığa çıkmamıştı, ilk sen yayımladın!’’ Aslında tam da bu tartışmayı yaparak, burada şunu da demiş oluyor savcılar: ‘’Daha önce ifşa edilmiş olsaydı suçsuzdunuz!’’ Güzel. Ama anlattım ya; MİT şehidine dair kimlik ve fotoğraflar dahil her şey bizden çok önce alenileşti. Savcılar başka bir şeye işaret ediyor olmalı. Evet, tam da bunu yapıyorlar. Savunmamıza yanıt verdikleri, okuduğum bölümün hemen altında… Bu davanın, diğer gazeteci sanıklarını suçladıktan sonra, Odatv’nin yaptığını iddia ettikleri ifşaya geliyorlar. Ve diyorlar ki: ‘’Odatv de, cenazeye katılan MİT mensuplarının görüntülerini yayımladı’’ İddianamede kalın harflerle ‘’ilk defa’’ diye vurgulayarak, ‘’bak işte, daha önceden ifşa olmamış bunlar, o yüzden suçlusunuz’’ diyorlar. Bakınız… Meselenin bam teli burası. Önce bir ara özet geçelim… 1- İddianamede bize yapılan asıl suçlama; şehit MİT mensubuna dair değil. Ki şehit MİT mensubuna dair içerikler alenileşmiş olmasına rağmen, biz ekstra hassasiyet gösterdik ve aileyi düşünerek bir haber yayımladık. 2- İddianamenin bizi asıl suçladığı nokta; cenazeden paylaşılan fotoğraf karesi. İddianamenin sonlarında, Barış Terkoğlu’na ait bölümde ‘’cenaze törenine katılan diğer MİT mensuplarının da deşifre edildiği bir adet fotoğraf’’ diyerek bunu işaret ediyorlar. 8 Bir parantez açmalıyım. Evet, savcılar bizim savunmamızı doğruluyor kendi satırlarıyla ve ‘’ifşanın ifşası olmaz’’ ı kabul ediyor. Ama bu çıkmaz yoldan çıkmak için, bir çare arıyorlar. Ve diyorlar ki… Anayasa Mahkemesi (AYM) 30 Aralık 2015’te bir karar verdi MİT Kanunu’na dair! Neymiş, peki o karar? Savcılar diyor ki… AYM ‘’daha önce ifşa edilmiş olsa dahi suçtur’’ diye karar verdi! Peki bu doğru mu? Yani, AYM’nin gerçekten böyle bir cümlesi, iması, yorumu, kararı var mı? Açtım baktım, ilgili tarihteki karara… Yok. Sayın heyet! İddianame yalan söylüyor. Bunu nasıl yapabilirler; inanın aklım almıyor ama AYM kararında olmayan bir yorum yaratılıyor ve aslında suç yaratılıyor. Yani… Özetle: İddianame istemeden de olsa kabul ediyor ki; ifşanın ifşası olmaz! Bundandır ki; haberimizde şehit MİT mensubuna dair suç yok! O halde, geldik bir kare fotoğrafa…. Yani aylarca tutuklu olmamıza ‘’suç delili’’ olarak gösterdikleri kareye… Yani iddia makamının ‘’ilk defa’’ diyerek ‘’ifşa’’ suçlaması yaptığı, tabutun taşınma anına… Öncelikle şu garipliği açığa çıkaralım… İddianamede ne zaman fotoğraftan bahsedilse, savcılar sık sık şu iddiada bulunuyor: ‘’Gizlice çekildiği tespit edilen!’’ Haliyle bekliyorsunuz ki; o fotoğrafın ‘’gizlice’’ çekildiğine dair bir kanıt sunulsun. İddianamede var mı böyle bir kanıt? YOK! 9 MİT’in suç duyurusunda var mı böyle bir iddia? YOK! İstanbul Emniyeti’nin habere dair araştırma raporunda var mı böyle bir tespit? YOK! O halde… Savcılar neye dayandırıyor, o fotoğraf çekiminin ‘’gizlice’’ olduğunu? Nasıl olur da, bir küçük kanıt dahi ortaya koymadan ‘’tespit edildi’’ diye büyük laflar kullanılır? Kaldı ki… Odatv’nin suçlandığı o fotoğrafı çeken kişi belli mi; belli: Eren Ekinci. Akhisar Belediyesi’nin basın biriminde çalışıyor. Cenazeye davet edilen belediyenin görevlisi olarak orada… Kendisi de bu davada sanık ve ne doğru ki tutuksuz. Peki… Şehidin naaşının ne zaman ve nereden kalkacağını hem şehidin hem de babasının açık adıyla, yetmeyip şehidin fotoğrafıyla ilk kez internette ifşa eden, bunu yaparken herkesi de cenazeye davet eden köy muhtarının tanık yapıldığı bu davada… İldeki ve ilçedeki siyasi parti temsilcileri ile milletvekillerinin katılımının istendiği, hiçbir gizlilik önleminin alınmadığı, aleni yapılan bu cenazede… Yüzlerce kişinin katıldığı ve katılanların çektiği fotoğraf ile videoların internette dolaştığı bu gerçeklikte… Fotoğrafı çeken kişiye ‘’o fotoğrafı nasıl çektin’’ sorusunun dahi savcılık tarafından sorulmadığı bu dosyada… Ben soruyorum: Nasıl oluyordu da, bu kadar rahat ve bu kadar temelsiz şekilde ‘’gizlice çekildiği tespit edildi’’ cümlesi iddianameye konuyor? Maalesef, yanıtı da biliyorum. Bundan 9 yıl önce de yaşadım zira. O zaman da Fethullahçı savcı Zekeriya Öz, Odatv tutuklamalarına tepki gösterenlere ‘’açıklanamayacak deliller var’’ diyordu. Elbette öyle deliller yoktu. Sözde ‘’gizlilik’’ katarak kumpasa inandırıcılık sağlanmaya çalışılıyordu. 10 Tıpkı şu an olduğu gibi… Peki… Evet, geldik burada tutuklu olmamıza gerekçe gösterilen fotoğrafa… Yani, iddianamede ‘’ilk defa’’ denilerek ‘’ifşa’’ suçlamasının yapıldığı tabut taşıma anına… Savcılar bu fotoğrafta MİT mensuplarının da olduğunu ifşa ediyor. Evet, savcılar ifşa ediyor ve biz ilk onlardan öğreniyoruz bu bilgiyi. Bakınız, haberimizdeki cümle aynen şöyle: ‘’Akhisar ilçe kaymakamı Sabit Kaya, siyasi partilerin ilçe başkanları ve vatandaşların katıldığı cenaze…’’ Yani Odatv’deki haberde, cenazeye MİT mensuplarının da katıldığına dair bir ima dahi yok. Ve keza, şu açıkça görülmüyor mu: Bizden çok önce ‘’ifşa edilmiş’’ bile olsa, açık kaynaklarda onlarca kez yer de alsa, Odatv’deki haberde… Şehidin soy ismi var mı? YOK! Nasıl şehit olduğu bilgisi var mı? YOK! Anne-babanın isimleri ve soy isimleri var mı? YOK! 110 mahalleye sahip Akhisar’da, cenazenin olduğu köyün/mahallenin adı var mı? YOK! Cenazeye ait video görüntüleri var mı? YOK! İşte tüm bunlar��, daha önce ifşa olmasına rağmen yayınlamayan Odatv, içinde görevdeki MİT mensuplarının da olduğunu bilse cenazeden o kareyi yayınlar mıydı? Sadece hayatın olağan akışı içinde akıl yürütülsün istiyorum. Kaldı ki… Bakınız iddianamede Murat Ağırel’e ayrılan bölümde çok dikkat çeken bir nokta var. Savcılar Ağırel’i suçlarken aynen şu cümleyi kullanıyor: ‘’Şüpheli tarafından yapılan ifşa eyleminden birkaç gün öncesinde şehitlerin MİT mensubu olduğu bilinmeksizin ve beyan edilmeksizin bir kısım paylaşımların yapıldığı tespit edilmiş ise de söz konusu paylaşımların hiçbirinde şehitlerin MİT mensubu olduğuna yönelik herhangi bir 11 ibare veya ima bulunmadığı, Türk Silahlı Kuvvetleri mensubu olduklarının belirtildiği anlaşılmıştır.’’ Yani… Savcılar MİT mensubu olduğunu bilmeden yapılan paylaşımları aklıyor bu cümlesiyle… O halde… Gelin… İddianamedeki o cümleyi sadece 2 kelime değiştirip, tekrar okuyalım: ‘’Cenazeye katılanların MİT mensubu olduğu bilinmeksizin veya beyan edilmeksizin bir kısım paylaşımların yapıldığı tespit edilmiş ise de, söz konusu paylaşımların hiçbirinde cenazeye katılanların MİT mensubu olduğuna yönelik herhangi bir ibare veya ima bulunmadığı, vatandaş olduklarının belirtildiği anlaşılmıştır.’’ Sayın Heyet… Bakınız; savcıların kendi oluşturdukları suçsuzluk karinesini ve kıstasını kullanarak, bu tabut taşıma karesini yayınlamakta bir suç olmadığını anlatıyorum. Ve kaldı ki… Şehidin akrabası olduğunu beyan eden, 6 yıldır cenazenin kalktığı yerin muhtarlığını yapıyor olan, cenazeye herkesi davet eden kişi cenazeye katılanların MİT mensubu olduğunu bilmediğini iddia edecek ve bu davada tanık olacak… Ama cenazeye siyasi parti temsilcileri ve vatandaşlar katıldı, diyen biz ise o cenaze fotoğrafındakiler arasında MİT mensubu olduğunu bilmemiz beklenip sanık yapılacağız! Böyle adalet olur mu? Biz tabut taşıma fotoğrafındakilerin MİT mensubu olduğunu ima dahi etmememize, hatta ‘’ vatandaş’’ dememize rağmen sanık olacağız… Ama şehidin MİT mensubu olduğunu Hülya Kılınç’tan öğrendiğini ileri süren muhtar, bunu öğrenmesine rağmen MİT mensubunu fotoğrafıyla, ismiyle, ailesiyle, yaşadığı yerle ilk ifşa eden o paylaşımını silmeyecek; bizler tutuklandıktan çok sonra paylaşımını kaldıracak ve tanık olacak! Böyle adalet olur mu? Sayın Başkan, Değerli üyeler… 12 İddianamenin en son sayfasına gelelim. Orada size hitaben ‘’Netice-i talep’’ bölümü var. Savcılar tüm iddianamede bize yönelttikleri suçlamaları bir paragrafta özetlemek istemişler. En nihayetinde ne ile suçlanıyormuşuz, o paragraftan okuyalım: ‘’Bu deliller doğrultusunda Milli İstihbarat Teşkilatı Başkanlığı mensubu olan şehitlerin kimlik bilgilerinin ve dolayısıyla da ailelerinin kimlik bilgilerinin, çalıştıkları görev ve faaliyetlerine ilişkin bilgilerin izah olunan biçimde yayımlanmak, yayılmak ve açıklanmak suretiyle 2937 sayılı Devlet İstihbarat Hizmetleri ve Milli İstihbarat Teşkilatı Kanunu’nun 27/3. fıkrasında tanımlanan suç ile TCK’nın 329’uncu maddesinde tanımlanan ‘Devletin Güvenliğine ve Siyasal Yararlarına İlişkin Bilgileri Açıklama’ suçlarını tüm şüphelilerin işledikleri anlaşılmıştır.’’ Sayın Heyet, dikkatinizi çekerim: ‘’Görevdeki MİT mensupları’’ demiyorlar iddianamenin sonunda… Şehit MİT mensubuna dair suçlama yapıyorlar. Şimdi iddianamenin ortasına mı, yoksa en sonundaki Netice-i Talep’e mi inanacağız? Her ne olursa olsun… Burada satır satır, tüm suçlamaların yersiz olduğunu, Odatv’nin haberinde hem şehit MİT mensubuna hem de görevdeki MİT mensuplarına dair hiçbir suçun işlenmediğini anlattım. Bakınız… Çok basit bir denklem var: Hülya Kılınç ya da şehidimiz Manisalı olmasaydı, bu haber yapılmayacaktı. Keza, Odatv’de diğer MİT şehidinin cenaze haberi yok. Zira, o şehirde muhabirimiz yok. Bu bile, bizim MİT mensubu ifşa etme gibi kastımız/planımız olmadığının, sadece gazetecilik saikiyle hareket ettiğimizin kanıtıdır. Peki… Suç ile fiil arasında olması gereken zorunlu bağ bu davada yokken… Neden tutukluyum/tutukluyuz? Çünkü; fiilden ziyade failin hedef alındığı bir dava bu. Öyle ya: Yoksa, haberden haberi dahi olmayan Barış Terkoğlu niye sanık bu davada? Bakınız… Bu kanun yürürlükteyken… Başka MİT mensuplarının cenazelerinden onlarca karenin yayımlandığı haberleri size göstereyim… 13 Bakınız… MİT Başkanı’nın oğlunun düğününden görüntüleri televizyonların nasıl yayınladığından örnekler göstereyim. Bakınız… MİT mensuplarının fotoğraflarını, görevlerini de yazarak devletin valisinin dahi nasıl paylaşımlar yaptığının örneklerini göstereyim… Hal böyleyken… Bu haberler, videolar, paylaşımlar yıllardır açık açık yapılıyorken… Onlara bir soruşturma dahi açmayan Türk yargısı, haberinde MİT Kanunu’na uymak için fevkalade hassasiyet gösteren Odatv’ye neden operasyon yaptı? Evet, neden tutuklandık, neden ayda 10 milyon kişinin takip ettiği Odatv kapatıldı, neden 100 yıllık Gazi Meclis’te adımıza özel yasa çıkardılar, neden tecrit altındayız ve neden sanığız? Madem suç yok, yanlışlıkla mı oldu tüm bunlar? Hayır, Sayın Heyet. Konuşmamın başında; ‘’maalesef haklı çıktık, 15 Temmuz oldu’’ demiş ve virgül koymuştum. Şimdi noktaya doğru gidelim. Bir gazetecilik terimini açıklamalıyım: Fikri takip. Özetle; daha önce yapılan bir haberin / işlenen konunun devamındaki gelişmeleri de araştırıp kamuoyunu bilgilendirmektir. O halde, 15 Temmuz’dan sonra gazeteci olarak bizim görevimiz şu soruların peşine düşmekti: 1- Darbe girişimi yargılamalarında neler yaşanıyor? 2- Darbe girişimi sonrası devletteki FETÖ yapılanması temizleniyor mu? 3- Tasfiye edilen FETÖ’cülerden boşalan devletteki koltuklara kim oturuyor? Bu soruların yanıtı, bu örgütün bu topraklara ihanetini yaşayarak görmüş ve herkes korkarken yazan gazeteciler olarak bizim için önemliydi. Ve işte bu yüzden bu soruların yanıtını, hem Odatv’de hem de ‘’Metastaz’’ kitabımızda belgeleriyle yazdık. Devletin haber ajansı takip bile etmiyorken, sabahın ilk ışıklarından gecenin geç saatlerine kadar darbe ve FETÖ davalarını takip ettik. Ve sonunda görülüyor ki… 14 Eğer FETÖ sanıklarını görevde tutup, bir de onlara FETÖ operasyonu yaptırıldığını yazmasaydım burada olmazdım. Eğer terörle mücadele biriminin başına, terör örgütü üyeliğinden yargılanan birisinin oturtulduğunu yazmasaydım burada olmazdım. Eğer FETÖ’cüleri para karşılığı tahliye eden, başka tarikatların müridi yargı mensupları olduğunu yazmasaydım burada olmazdım. Eğer FETÖ şüphelisi olup; başka tarikatların hocalarından hüsnü şehadet aldığınızda dosyanızın kapandığını yazmasaydım burada olmazdım. Eğer FETÖ borsası sanığının çocuğunun gözü önünde öldürülmesinin perde arkasını yazmasaydım burada olmazdım. Eğer bu toprakların en tehlikeli örgütü FETÖ ile mücadelenin bir rant ve sermaye değişimi aracı haline geldiğini yazmasaydım burada olmazdım. Eğer böyle giderse, yarın bir tankın içinde, devlet gömleği giydirilen başka tarikatlara mensup darbeciler görürüz, diye yazmasaydım burada olmazdım. Ama tüm yaşadıklarıma rağmen diyorum ki iyi ki yazdım, iyi ki yazıyorum, iyi ki yazacağım. Hepsi gerçekti. Yalanlayamadılar. Bunun yerine, bir bahaneyle hapse attılar. Amaç; daha önce yazdıklarımın bedelini ödetmek ve ileride de yazmamamdı. Dedim ya; ben şehidin mezar fotoğrafının üzerine saygısızlık olmasın diye logomuzu bile koymadım. Onlar ise şehidin mezarının üzerine basarak bize siyasi operasyon yaptılar. Sayın Başkan, Değerli Üyeler… Bize sürekli dava açanlar, ölümle tehdit edenler, hapse atanlar şunu anlamıyor… Barış Terkoğlu ile yazdığımız Metastaz’ın birinci sayfasında, kitabımızı ithaf ettiğimiz iki kişi var: ‘’Adil bir gelecekte yaşamaları için Arya’ya ve Ali Derya’ya’’ Onlar bizim çocuklarımız. Biz, çocuklar adil bir gelecekte yaşasın diye bu çileli yolu seçtik. Ne kadar başarılı olduk ya da olacağız o gelecek için, ileride tarih kitapları yazar. Ama çocuğum yarın ‘’peki, o günlerde sen ne yaptın’’ diye sorarsa, başımı eğmeden gözlerinin içine bakıp anlatacağım bir mücadeleyi miras bırakmak istiyorum. Gerisi lafügüzaf. 15 BARIŞ PEHLİVAN
0 notes
Text
Haberin Kaynağı Haberso.com
Haberso, dünyadan gündeme ait bütün haberleri tarafsız ve doğru bir şekilde okuyucularıyla buluşturmaktadır. Tamamen gerçek verileri baz alarak, tarafsız habercilik ilkesine uygun bir şekilde çalışmalarını sürdürmektedirler. Sosyal medya gazetesi görevini üstlenen Haberso, topluma yönelik bütün haberleri özgür bir şekilde okuyuculara yansıtmaktadır. Geniş kapsamlı habercilik imkanı sunan Haberso.com sitesinde dünyadan gündeme ait öğrenmek istediklerinize yönelik farklı kategoriler bulunmaktadır. Haberso haber sitesine giriş yaptıktan sonra karşınıza gündem ile alakalı dünya haberleri, ekonomi haberleri, sağlık haberleri, yurttan haberler, siyaset haberleri, bilim ve teknoloji, asayiş haberleri, kültür- sanat- yaşam haberleri ve illere ait önemli haberler çıkmaktadır.
Haberso.com İlkeleri
Haberso, topluma yönelik özgür habercilik sistemiyle gündemdekileri yansıtırken topluma karşı olan sorumluluklarını ve gazetecilik ilkelerini göz önünde bulundurmaktadır. Dil, din, ırk, cinsiyet, mezhep fark etmeksizin toplumda ki farklılıklara saygı duymaktadır. Toplumun gündemde ki haberlerin çarptırılmaksızın, gerçek ve doğru yönüyle yansıtılmasını savunmaktadır. Gazetecilik etiğinden hiçbir şekilde taviz oluşturmadan, basın özgürlüğünü sonuna kadar savunmaktadır. Haberso.com sitesinde yayınlanan tüm haberler gündeme ait başlıkları içerir. Aynı zamanda yurttan ve dünyada ki tüm son dakika haberlerine haber sitesi üzerinden kısa sürede ulaşabilirsiniz.
Haberso.com üyelerine ve okuyucularına gün içerisinde onlara kolaylık sağlayabilecek belli başlı servisler sunmaktadır. Bu servisler; yol durumu, hava durumu, eczaneler, namaz vakti, anketler, lig fikstürü şeklindedir. Haberso.com sitesine giriş yaptıktan sonra ‘Menü’ seçeneğine tıklayarak içerik, servisler ve kurumsal kategorilere ulaşabilirsiniz. İçerik kategorisinde dünyadan ve yurttan tüm son dakika haberlerine ulaşabilirsiniz. Tarafsız ve doğru haberlerin yansıtıldığı, gündeme dair bütün son dakika haberlerinin yer aldığı Haberso, gereken önem ve özeni göstererek okuyucularının güncel haberlere anında ulaşmasını hedeflemektedir. Haberso.com sitesi üzerinden gündemde ki konu başlıklarına yönelik detaylı bilgiler alabileceğiniz, tüm son dakika haberlerine ulaşabileceğiniz gibi ilginç bulduğunuz ya da haber olarak gördüğünüz bütün haber içeriklerini sitede ki ‘ Haber İhbar’ seçeneğinde yer alan formu doldurarak ya da Whatsapp iletişim hattı üzerinden site yetkilileri ile iletişime geçebilirsiniz. Form üzerinde ki boş alanların hepsini eksiksiz bir şekilde doldurmanız haber ile ilgili size ulaşmaları konusunda site yetkililerine yardımcı olacaktır.
0 notes
Link
Türkiye’nin en güncel blog sitelerinden Flashresim.com’u takip ederek vakit geçirebilirsiniz. Güncel konular, kişisel gelişim, sağlık ve gündemde ki konular hakkında yayınlanan yüzlerce makaleyi okuyup takip edebilirsiniz. Bayanlara yönelik içerik ağırlıklı ve genel bir blog olan sitede bir çok çeşit kategori bulunmaktadır. Profesyonel editör ve yazar kadrosuyla sizlerin için her gün günlük içerik girilmektedir.
0 notes
Photo
Koronavirüs günlerinde online alışveriş nasıl yapılmalı? Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) verilerine göre bugün itibarıyla dünyada 180 ülkenin Covid-19 virüsünden etkilendiği, 40'ı aşkın ülkedeki yaklaşık 2 milyarı aşkın insanın evlerinden çıkamadığı ve yaklaşık 1 milyar öğrencinin okullar kapandığı için evden çalışmak zorunda kaldığı salgın nedeniyle; alışverişlerin de artık çok yüksek bir oranla internetten yapıldığı gözleniyor. Potansiyel bir ekonomik buhranı önleyebilmek amacıyla ABD 6 trilyon dolar, Avrupa Merkez Bankası 1 trilyon euro ve pek çok ülke milyarlarca dolar büyüklüğünde önlem paketleri açıklarken krizin vurmadığı, aksine büyüttüğü en dikkat çekici sektör e-ticaret sektörü olarak görülüyor. Gerek resmi karantinalar nedeniyle, gerekse kişisel tercih olarak kendisini evlerinde tecrit altına alan kişilerin sayısı dünya çapında her gün hızla artarken, e-ticaret firmalarının hem sipariş adedi hem de sepet büyüklüğü açısından kapasitelerinin üst sınırlarında çalıştığı belirtiliyor. Gösterge sitelerden biri olan Amazon tam ve yarı zamanlı çalışacak 100.000 yeni eleman alacağını açıklarken, Türk internet sitelerinde de hızla artan talepleri karşılamak için yeni eleman istihdamlarının yapılmasının gündemde olduğu gelen haberler arasında. İnternetten alışverişin sırları İnternetten alışveriş bir açıdan bakıldığında hem hayatımızı kolaylaştırıp bize zaman kazandıran, hem de daha uygun fiyatlarla aynı ürünün çokça alternatifine ulaşmamızı sağlayan modern bir alışveriş şekli. Bu nedenle Korona Virüs günlerinde ilk defa online alışveriş yapmak isteyenler için uzmanların güvenlik ve pratiklik açısından uyarıları şu şekilde sıralanıyor: İnternet alışverişi de internet dışı alışveriş gibidir, yani benzer psikolojik kurallar unutulmamalıdır: Eğer aç karnına markete giderseniz daha çok alışveriş yaparsınız; bu kural internet alışverişinde de geçerlidir. Eğer ihtiyacınız olandan fazla market ürünü almak istemiyorsanız tok karnına alışveriş yapın. “Bildiğiniz mağazalardan alışveriş yapın” İnternetten alışverişe ilk kez başlayacaksanız tanıdığınız bildiğiniz mağazalardan alışveriş yapın. Diğer mağazaları internete alıştıktan bir süre sonra denemeye başlayın. Yani otomobil kullanmak gibi düşünün: Hayatınızda ilk kez direksiyona oturuyorsanız öncelikle direksiyonu düz tutmayı, hızınızı ayarlamayı ve fren mesafesini ölçmeyi iyice öğrendikten sonra, eğer kendinizi yeterli hissediyorsanız o arabayla tatile çıkmayı düşünün. “Mağaza adreslerinin başındaki protokollere dikkat edilmeli” İnternetteki mağazaların güvenli olup olmadığının bir göstergesi, o mağazaların adreslerinin başındaki protokollerdir. Eğer bir mağazanın adresi https yerine http ile başlıyorsa (yani “Güvenli” anlamındaki İngilizce “Secure” kelimesinin “S” harfi bulunmuyorsa) güvenlik yüzde 100 sağlanamamış olabileceğinden dikkatli olmak gerekir. “Bilgisayarınızda güncel bir anti-virüs programı bulunmalı” Yine güvenlik açısından bakıldığında, internetten alışveriş yapacağınız bilgisayarda güncel bir anti-virüs programının bulunması doğru olur. Bu programlar bazen bilgisayarınızı satın aldığınızda yüklü deneme sürümü olarak gelebileceği gibi, pek çok anti-virüs firmasının ücretsiz sürümleri de bulunmaktadır. “İndirim fırsatlarını kullanabilirsiniz” İnternetten alışveriş çok kolaydır ve aynı ürünü satan onlarca, bazen yüzlerce mağazaya bir tıkla ulaşmak mümkündür. Bu nedenle Cimri, Akakçe, Epey gibi karşılaştırma motorlarına girerek aynı ürünün en ucuz hangi mağazada bulunduğunu hemen öğrenmeniz mümkündür. Bütün alışverişlerinizi aynı mağazadan yapmak zorunda olmadığınız için eğer altlimit kısıtlaması yoksa ve kargo bedava kampanyalarını yakalayabilirseniz hedeflediğiniz ürünleri ayrı ayrı mağazalardan almanız size fiyat avantajı sağlayabilir. Alışverişinizi pek çok sitede kredi kartı veya havale/eft ile ödemeniz mümkün olduğu gibi bazı sitelerde de kapıda kartla veya nakit olarak ödemek mümkündür. Bunun yanı sıra indirimkodu.com veya Zubizu gibi platformlardan tamamen ücretsiz olarak alabileceğiniz indirim kodlarını da kullanırsanız fiyatlar bir miktar daha ucuzlayabilir. Nasıl ki kredi kartlarıyla alışveriş yapınca bonus veya puan kazanıyorsak, internette bazı siteler de belirli mağazalardan alışveriş yapanlara ekstra nakit para veya bonus kazandırırlar. Bunlardan Avantajix ve Artıway her alışverişten önce (verdikleri oranlar da incelenmek suretiyle seçilerek) denenirse alışveriş daha da cazip hale gelebilir. “Bankanızdan sanal kart alabilirsiniz” Eğer kredi kartınızı internette kullanmaktan çekiniyorsanız bankanızdan sanal kart alabilirsiniz. Bu tip kartlara her alışverişten önce sadece o alışverişte kullanacağınız kadar limit yükleyip o limiti de harcayarak bitirdiğiniz için, çok küçük bir ihtimalle de olsa kartınızın çalınması halinde hiçbir kaybınız olmaz. Sağlık her şeyden önemli olduğu için şu an mağazaların pek çoğu kargo/kurye ekiplerini sizinle temas etmemeleri için en doğru şekilde eğitmiş durumdalar. Yani kargo/kurye elemanı teslimat için kapınızı çaldığında, paketinizi paspasın üzerine koyduktan sonrasosyal mesafeyi korumak amacıyla bir adım geri çekiliyor. Ama yine de kargo/kurye geldiğinde, ürün teslim fişini imzalamak için size uzatacağı tükenmez kalemi tuttuğunuz elinizi teslimatın ardından hemen sıcak su ve sabunla yıkamayı unutmayın. Ya da kargo/kurye elemanının kalemi yerine, kendi kaleminizi kullanmak üzere bir kalemi kapının yanında hazır bulundurun. #urfahaber #urfayazar #urfa #sanliurfa #urfagündemi #urfasondakika #haber #sondakikahaber #haberler
0 notes