#gülhane şenlikleri
Explore tagged Tumblr posts
Text
Gülhane Parkı hakkında Bilmediklerimiz!
Gülhane Parkı' İstanbul' un en önemli tarihi mekanlarından biridir. Tarihi Parka Ucuz Otobüs Bileti, yada Ucuz Uçak Bileti alarak, Kolayca ulaşabilirsiniz. Bursa' dan Budo Bileti alarak parka ulaşabilirsiniz. İstanbul' dan İdo Bileti alarak Tarihi Parka kolayca ulaşım sağlayabilirsiniz. Enhızlıbilet.com Otobüs ve Uçak Biletleri dışında İdo ve Budo Biletleri' nide online olarak satmaktadır.
Gülhane Parkı; Topkapı Sarayı'nın Bahçesi
Sur-i Sultani; Dünya tarihinin büyük bölümünün özetini gösteren yapılar dışında Doğal güzellikleri ile de ünlü bir yerdir. İşte bu tarihi mekanlar arasında ilk sırayı Tarihi Parkı' mız alır. Bunu Biliyormuydunuz ! Günümüzde başka ülkelerde de kolayca yetiştirilen Lale Çiçeği Tüm Dünya' ya Osmanlı Döneminde ve ilk olarak İstanbul' dan yayılmıştır. Mesela bilmeniz gereken bir diğer özellik ise; Lale Tohumları şu anda tüm Dünya' ya yayılmış olsada, Mevsiminde ilk Lale İstanbulda açmaktadır. Gülhane Osmanlı İmparatorluğu zamanında Laleleriyle Ün salmıştır. Osmanlı İmparatorluğunda Lale Devri olarak anılan bir dönemede adını vermiştir. Bu harikulade Çiçek. Gülhane' de bu güzel çiçeğin yüzlerce çeşidini görebilirsiniz. Gülhane Parkında bulunan asırlık ağaçların altında serinleyebilirsiniz. Marmara Denizini en güzel ve Panoramik fotoğraflayacağınız yegane yerdir. Haliç Boğazına bakan kısımda yer almaktadır. Bir diğer bilgi ise Osmanlı İmparatorluğu zamanında çıkarılan kanunlar ve yeni bir dönemin açıldığını bildiren Tanzimat Fermanlarıda burada okunmuştur. Böylecede Yerel halka burada tebliğ edilmiştir. O dönemin Fotoğraflarının sergilendiği ve O dönemde bu parkta halka duyurusu yapılan belgeler bulunur. Osmanlı İmp.'nun bu önemli dönemine ait Tanzimat Müzesi 'ni de Gülhane' de yapacağınız geziniz icinde Ziyaret edebilirsiniz. Gülhane Parkı'nın Ahırlar Bölümü şu anda İslam Teknoloji Müzesi Olarak kullanılmaktadır. Bu Binada 8.-16.yüzyıl Arasında Müslüman bilim adamlarının icat Ettiği ya da tasarladığı araç gereçlerin Yazılı kaynaklara dayanarak Yapilmis Örnekleri sergilenmektedir. Bunlar Arasında özellikle dikkat çekici olanlar; 9. Yüzyılda 70 coğrafyacı tarafından 30 Yılda hazırlamış bir dünya haritasıda bulunur. GÜNÜMÜZ saat sistemlerine Uygun'un çalısan dünyanın, en eski saati' de burada sergileniyor. Islam âlimlerinin dünya Bilim Tarihine Yaptığı Katkıları Öğrenmek isterseniz Ziyaret etmenizi tavsiye ederiz. Tarihi Osmanlı Döneminden kalma en eski Parka Nasıl ulaşırım diye düşünmeyin. İstanbul' un hemen hemen her noktasından buraya ulaşabilirsiniz.
Gülhane Parkına Ulaşım
Atatürk Havalimanından Metro, Otobüs, Tranvay, Taksi ve Dolmuş ile Sirkeci ve Gülhane Parkı' na kolaylıkla gelebilirsiniz. İstanbul Sabiha Gökçen Havalimanı' ndan Kadıköy Otobüslerine binebilirsiniz. Kadıköy' den Sirkeci - Eminönü Vapurları ile Tarihi Parka kolayca ulaşabilirsiniz. Bir Dünya Kenti ve Lale' nin de Başkenti olan Metropolitan İstanbul dünyada en çok turist ağırlayan bir kaç büyük şehirden bir tanesidir. İstanbul asla hatıralarınızdan çıkmayacaktır. Click to Post
#gülhane parkı#gülhane parkı nerede#gülhane parkı tarihi#gülhane parkına nasıl gidilir#gülhane şenlikleri
0 notes
Text
Erdoğan: Fiziki ve manevi olarak yıkıma uğramış bir medeniyetin öne çıkma ihtimali yok
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İstanbul Üniversitesi Rektörlük binasında düzenlenen "2. Uluslararası Sosyal Bilimler Kongresi"nde konuştu. Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Devleti ve şehri yaşatmanın yolunun insanı yaşatmaktan geçtiğini ifade eden bir medeniyetten söz ediyoruz." dedi. "İstanbul başta olmak üzere kadim şehirlerimizin her biri ders almasını bilenler için birer okuldur, birer mekteptir." diyen Erdoğan, şunları söyledi: "Sorumluluk üstlendiğimiz her yerde, hem gönülleri ve zihinleri hem de mekanı ve çevreyi ümran kılmanın gayreti içinde olduk.
Sözlerine, kongrenin ana teması olan "Şehirlerin Dili Programının" gerçekleştirilmesinde emeği geçen üniversitelerin, Türkiye Belediyeler Birliğinin, Türkiye Dil ve Edebiyat Derneğinin yöneticilerini tebrik ederek başlayan Erdoğan, Avrupa'dan Asya'ya kadar geniş bir coğrafyadan bildirileriyle bu toplantıya katkı sağlayan bilim, edebiyat ve sanat insanlarına şükranlarını sundu. Şehirlerin mekanla insanın buluştuğu yerler olduğunu, medeniyetlerin de şehirlerde inşa edildiğini dile getiren Erdoğan, her medeniyetin kendi inanç, ahlak, sanat ve felsefe anlayışı çerçevesinde şehri tanımladığını ve şekillendirdiğini söyledi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu sebeple şehirlerin içinde yaşayanların kendi şeklini verdiği bir kaba benzetildiğine işaret ederek, şunları kaydetti: "Tarihe baktığımızda kimi şehirlerin içinde eğlence için insanların katledildiği arenalarıyla öne çıktığını görüyoruz. Kimi şehirler 'cadı' suçlamasıyla insanların yakıldığı meydanlarıyla üne kavuşmuştur. Kimi şehirler ise yüz binlerce canın telef edilerek yükseltildiği devasa yapılarıyla tarihin sayfalarına kaydedilmiştir. Bizim medeniyetimiz ise 'önce insan' diyen bir tasavvurun eseri olarak inşa edilmişlerdir. Yahya Kemal'e göre bizim devlet kurma ve askerlik dışında dünya ortalamasının fevkinde olan üç büyük sanatımız vardır. Bunlar mimari, şiir ve musikidir. 'Hüner bir şehir bünyad etmektir/Reaya kalbin abad etmektir.' Fatih bu mısralarıyla aslında bizim şehirlerimizin kuruluş amacını da ifade ediyor. Devleti ve şehri yaşatmanın yolunun insanı yaşatmaktan geçtiğini ifade eden bir medeniyetten söz ediyoruz. Farabi buna 'Erdemli şehirler' diyor. Camileriyle, medreseleriyle, kütüphaneleriyle, şifahaneleriyle anılan şehirleri inşa ve imar eden bir ecdadın torunlarıyız biz, biz farklıyız. Bizim öyle dediğim gibi arenalar vesaire. Bunla ilgili olarak da bazı dostlara öyle dedim, 'Kapalı spor salonuna arena adını veriyorsunuz. Hiç düşünüyor muyuz bu ismi verirken?' Ve bunların birçoğunun ismini böyle değiştirdik. Ne demek arena? Roma'yı biz arenalarıyla tanıyoruz, ama bizim ecdadımız bu tür şeyler inşa etmedi." "İstanbul her alanda dünyanın merkeziydi" Cumhurbaşkanı Erdoğan, "İstanbul, Edirne, Bursa, Konya başta olmak üzere tarihe mal olmuş bütün şehirlerimiz insan merkezli olarak kurulmuştur. Her sokağı, caddesi, hatta her taşı insanı yansıtan bir anlayışla şekillenen şehirlerimiz, sahip olduğumuz zengin kültürün, derin fikriyatın ve bu noktada gerçekten özgün estetik anlayışın bir tezahürüdür. İnsanı tanımanın, anlamanın, iyi insan yetiştirmenin mekandan bağımsız şekilde tahayyül edilmeyeceğini bilen eller bu şehirleri yükseltmiştir." diye konuştu. Bu sebeple Buhara, Semerkand, Tebriz, Kudüs, Medine, Bağdat, Şam, Kurtuba hülasaten medeniyetin tüm şehirlerinin dünyanın her tarafından alimleri, fazilet ve irfan sahibi insanları kendisine çektiğini vurgulayan Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Fatih Sultan Mehmet Han İstanbul'u fethettiğinde bu şehir 13. yüzyıldaki Latin istilası sebebiyle ağır yara almış durumdaydı. İstanbul'u yeniden ayağa kaldıran ve eşi bulunmaz bir şehir haline getiren yöneticileriyle, mimarlarıyla, kültür ve sanat erbabıyla bizim ecdadımızdır. Daha Amerika keşfedilmemişken, daha Paris'in, Londra'nın esamesi dahi okunmazken İstanbul her alanda dünyanın merkeziydi. Avrupa'da insanlar içlerinde şeytan var diye cayır cayır yakılırken, İstanbul'da bırakınız insanları, güvercinler, kediler, köpekler bile şefkatle bağırlara basılıyordu. Bugün işte böylesine büyük bir hazinenin içinden şehirlerin dilini konuşuyoruz. İşte şurada Süleymaniye, şurada Gülhane Parkı. Buralarda güvercinlikleri görüyoruz. Ecdadımız bunları mimarisinde tasavvur etmiş ve mimarinin içerisine onu da yerleştirmiş." "Şehirden bir şeyler öğrenmeyi talep ettiğimiz takdirde kendimizi geliştiririz" Erdoğan, İbn Haldun'un "Coğrafya kaderdir" ifadesini kullanarak, "İnsana bu hasletleri kazandıran en önemli unsurun da yine yaşadığı coğrafya olduğu bir vakadır." dedi. İnsan ve şehir arasındaki etkileşimin her zaman çift yönlü olduğunu anlatarak, Hacı Bektaş-ı Veli ne diyor, 'Nagehan ol şara vardım, ol şarı yapılır gördüm. Ben dahi bile yapıldım taşü toprak aresinde' Evet insanın şehri kurması güzelleştirmesi gibi şehir de içindeki insanı inşa etmiş ve geliştirmiştir." diye konuştu. Eşrefoğlu Rumi'nin "Her şey bir merdiven gibidir, kişi onunla yukarı da çıkabilir aşağı da inebilir" sözünü hatırlatan Erdoğan, şöyle devam etti: "İşte bizler de kaderimize uygun bir şekilde bir şehrin içinde doğarız bir şehrin içinde yaşarız orada hayatımız nihayete erer. Şehrin bizi yukarı çıkarması veya aşağı çekmesi bizim tercihlerimize bağlıdır. Bu sebeple şehirlerimizi birer mektebe sakinlerini de o mektebin talebelerine benzetebiliriz. Şehre hakim olmayı değil ondan bir şeyler öğrenmeyi talep ettiğimiz takdirde kendimizi geliştiririz." Erdoğan, İstanbul başta olmak üzere kadim şehirlerinden her birinin ders almasını bilenler için birer okul olduğunu anlatarak, mekan ile insanın en isabetli yerde buluşmasıyla kurulan şehirlerin insanın imar faaliyetlerine de medeniyet teşekkülüne de kolaylık sağladığını söyledi. "Ümran" dedikleri yaşanabilir şehirlerin sadece emniyet, barınma ve gıda ihtiyacını karşılayan mekanların çok ötesinde bir ahenge sahip olduğunu anlatan Erdoğan, şunları kaydetti: "Bu ahengi, yani şehir ile sosyal hayat, şehir ile tabiat arasındaki uyumu bozduğunuz zaman, o belde ümran olmaktan çıkar. Kurucusu olduğum partinin fikriyatını ve icraatını eğer sembol bir kelime ile ifade etmek gerekirse biz de buna İbn Haldun gibi 'ümran' derdik. Böyle başladık. Sorumluluk üstlendiğimiz her yerde hem gönülleri ve zihinleri hem de mekanları ve çevreyi ümran kılmanın gayreti içinde olduk. Bunu yaparken de tabiat ile insan, şehir ile çevre buluşmasını en ideal şekilde sağlamaya çalıştık." Cumhurbaşkanı Erdoğan, iyi insan yetiştirmek için buna mecbur olduklarını dile getirerek, şehrin de insanın yetiştiği toprağa benzediğini ifade etti. "Kendini tanımak isteyen kentini tanımalı" "Bunun için önce kendimizi tanımamız gerekiyor" diyen Erdoğan, "Kendini tanıyan Rabbini de tanır" Hadis-i şerifini hatırlattı. "Bir insan kendini nasıl tanıyabilir?" diye soran Erdoğan, şöyle konuştu: "Kent kelimesi şehir kelimesi kadar içimizi ısıtmasa da kafiyeli bir ifadeyle şöyle söyleyebiliriz, 'Kendini tanımak isteyen kentini tanımalı.' Şehirlere ruh veren, o şehirlerle birlikte anılan insanlardır. Abide şahsiyetlerin diliyle şahsiyetlerin her biri kendi üslubunu geliştirir. ulu zatların gölgesi şehirlerin en güvenli limanlarıdır. Anadolu şehirlerinin tamamında bunu görebilirsiniz. Bugün edep ve erkan üzerine kurulu bir Anadolu irfanından bahsediyorsak Kırşehirli Hacı Bektaş-ı Veli, Ankaralı Hacı Bayram-ı Veli, Kastamonulu Şeyh Şaban-ı Veli büyüklerimiz sayesindedir." "Şehirleri çirkinleşmiş bir medeniyet öne çıkamaz" Erdoğan, Bursa'nın önceden Ulu Cami, Yeşil, Emir Sultan, Emir Buhari ve Somuncu Baba, Edirne'nin Selimiye, Urfa'nın Halilurrahman, Sinop'un Alaattin Camisi, Malatya'nın Ulu Camisi, Diyarbakır'ın da Hazreti Süleyman Camisi olduğunu, buralara ruh veren abide zatların şehirlere damgalarını vurduğunu söyledi. Ahmet Hamdi Tanpınar'ın Beş Şehir kitabına anımsatan Erdoğan, yazarın Erzurum, Konya, Bursa, İstanbul ve Ankara'nın yanında diğer şehirleri de yazmış olması durumunda dünya şehir monografileri arasında eşi bulunmayan beş şehir yerine en az 75 şehirlik hazinenin olacağını ifade etti. Erdoğan, günümüzde de bilgisi, tecrübesi, mücadelesiyle her şehre farklı bir renk ve ahenk kazandıran şahsiyetlerin mutlaka olduğunu dile getirerek, Moğol saldırılarından bu yana medeniyetin kadim şehirlerinin sürekli saldırı altında kaldığını, büyük bir tahribat gördüğünü vurguladı. Son bir asırdır yaşanılan sıkıntıların şehirlerin rengini ve ahengini epeyce soldurduğunu belirten Erdoğan, "Şehirleri çirkinleşmiş, ruhsuzlaşmış, fiziki ve manevi olarak yıkıma uğramış bir medeniyetin öne çıkma ihtimali yoktur. Elimizdeki binlerce yıllık medeniyet mirasının gücü sayesinde bu kayıpları kısa sürede telafi edebileceğimize ben yürekten inanıyorum. Nitekim son yıllarda ülkemizin her yerinde şehircilik alanında çok ciddi bir hassasiyetinin gerçekleştiğini görmekten memnuniyet duyuyorum. Millet bahçelerine bu kadar iddialı girişimizin sebebi buradan kaynaklanıyor. Hep söylüyoruz ya, betonlaşmaya karşı bir çıkış. İşte millet bahçeleri bu betonlaşmaya karşı bir çıkış olduğu gibi bütün ailelerin, çocukların gerçekten yatıp yuvarlanabilecekleri yerler ve onların da bir köşesinde millet kıraathaneleri olsun ki oralarda da gelsinler kitaplarını, derslerini çalışsınlar istiyoruz. Bu bir çıkıştır. İnşallah bundan sonra çok daha büyük bir yükselişe, değişime, ilerlemeye şahit olacağız." diye konuştu. "Şehir kültürünü korumuş devletlerin arasında yer alacağız" Cumhurbaşkanı Erdoğan, şehirlerin ruhu ve ortak bir şuuru olduğunu en iyi milletin bileceğini ifade ederek, öyle bir şuur olmasaydı Antep'in Gaziantep, Maraş'ın Kahramanmaraş, Urfa'nın Şanlıurfa olamayacağını, aynı şekilde Samsun, Sivas, Erzurum ve Ankara'nın milli iradenin tecelli ettiği şehirler olarak tarihe geçememiş olacağını anlattı. Her yıl Malazgirt'ten İznik'e kadar Anadolu'nun dört bir yanında zafer ve kurtuluş şenlikleri yapılmasının da bununla ilgili olduğunu ifade eden Erdoğan, şunları söyledi: "Madem temel sağlam, madem maya sağlam, öyleyse bunun üzerinde çok daha iyisini bu millet inşa edebilir. Şehirlerimize kendimize nasıl bakıyor, ihtimam gösteriyorsak öyle davranmalıyız. Asıl marifetin insanların kalbini, ruhunu, benliğini inşa edecek, onlara huzur verecek şehirler imar etmek olduğunu unutmamalıyız. Bu amaçla bir süredir marka şehirler diyoruz. Yaşanabilir şehirler diyoruz. Dikey mimari değil, yatay mimari diyoruz. Sebebi bu. Göğe değil toprağa yakın olmanın faziletini anlatıyoruz. Yaşanabilir şehirler, marka şehirler mutlaka kuracağız. 'Bu dikey olursa kurulur.' diye bir mantık yok. Yatay mimarinin oluşuyla da bunu inşa etmemiz mümkün. Hem medeniyetimizin izlerini koruyacak hem modern dönemin şartlarına uyum sağlayacak hem de küreselleşen dünyada 'Ben de varım.' diyebilen şehirler kuracağız. Geleceğin dünyasında şehirlerini yenilerken şehir kültürünü, şuurunu ve ruhunu korumuş devletlerin arasında yer alacağız. Bunun için önce kendi hazinemizi tüm unsurlarıyla keşfedecek, sahiplenecek, hazmedeceğiz." Erdoğan, geçmişiyle gurur duyanların geleceği için çok daha büyük hedefler belirleyen nesillerin yetişmesi anlamına geldiğini ifade ederek, eldeki imkanları, hedefler doğrultusunda en verimli, en etkin şekilde kullanarak önce ülkeyi 2023 hedeflerine ulaştıracaklarını, ardından 2053 ve 2071 vizyonlarına doğru yürümeye devam edeceklerini aktardı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasının sonunda Şehirlerin Dili programının düzenlenmesinde emeği geçenleri tebrik ederken, katkı verenlere de teşekkür etti. Read the full article
0 notes
Text
GÜNÜN ÖZETİ / 28.10.2019
==>Tunceli'de donarak şehit olan askerlerimizle ilgili tartışma yaratacak ve saygısızlık boyutunda bir haber daha geldi. Şehit Jandarma Uzman Çavuş Asım Türkel’in babası Hasan Türkel, oğlunun şehit düştüğü haberini, Mersin Büyükşehir Mezarlıklar Müdürlüğünden bir görevlinin kendisini arayarak "Oğlunuzu nereye defnedelim?" sorusuyla öğrendi.
==>CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu başkanlığındaki Parti Meclisi, geçen hafta 2019'daki yerel seçimler için 105 aday belirledi. Ancak belirlenen adaylara Van'ın Saray ilçesinden itiraz geldiği ifade edildi.İddiaya göre, 8 bin nüfuslu ilçede CHP dahil hiçbir partiye kaydı bulunmayan, seçimler için başvurusu dahi olmayan, AKP'li Şefik Yamandağ, kendisinden habersiz bir şekilde belediye başkan adayı olarak gösterildi. CHP Saray İlçe Başkanı Ekrem Yıldız'ın ise, "Şefik'in çevresi geniş olduğu için böyle bir tasarrufta bulunduk. Kendisine söylemeden listeye yazdım" dediği iddia edildi.(Odatv)
==>Meclise sunulan soru önergesi üzerine TBMM Meclis Başkanvekili Mustafa Şentop, turkuaz rengi halıların 1 milyon 350 bin liraya ihale edildiğini açıkladı. BMM’ye hizmet veren araçların 2017 yılı yakıt tüketimi 686 bin 627 litre olurken, akaryakıt maliyeti de 3 milyon 252 94 lirayı buldu. Ocak 2018, Ağustos 2018 tarihleri arasındaki akaryakıt tüketimi 464 bin 906 litre olarak gerçekleşirken, bu tarihler arasındaki akaryakıt gideri de 2 milyon 587 bin lira oldu. Böylece Meclisin 20 aylık akaryakıt gideri toplamda 5 milyon 839 bin 210 lira olarak gerçekleşti.Meclis’in araç envanteri incelendiğinde Türkiye’de üretilen araçların büyük çoğunluğunun ithal olduğu görülürken, piyasa değeri 1 milyonun üzerinde olan 2012 model Mercedes S 600 L Guard, piyasa değeri 500 bin lira civarında olan 2012 model Mercedes S 350 L 4 Matic, piyasa değeri yaklaşık 300 bin lira olan 2010 model Mercedes 350 L ve piyasa değeri 1 milyon 700 bin lira olan 2018 model Mercedes Maybach en dikkat çeken araçlar oldu.(Cumhuriyet)
==>Gülhane Eğitim ve Araştırma Hastanesi (GATA) 15 Temmuz darbe girişimi sonrası Ankara Sağlık Bilimleri Üniversitesine devredilmişti. 2017 yılında GATA yerleşkesine cami yapılması konusunda protokol imzalandı.Türkiye ekonomik krizle boğuşurken, Caminin yaklaşık maliyeti 10 milyon TL olarak belirlendi. Bu proje için 1 milyon TL’lik ödeneğin hazır olduğu bildirildi. (Yeniçağ)
==>Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, Danıştayın andımız kararını Milli Eğitim Bakanlığının temyiz etmesinden sonra başlayan tartışmalarla ilgili, "5 yıldır beklemede olan bir karar ama o hafta çıkıyor. Şu an durulan yer Cumhurbaşkanımızın çizdiği yerdir, biz de oradan bakıyoruz." dedi.(Sözcü)
==>Fırat Nehri'nin doğu kıyısında bulunan ve Türkiye sınırına hakim yükseltilere sahip olan, Halep’e bağlı Ayn El Arab ilçesinin batısında bulunan Zor Mağar bölgesindeki terör örgütü YPG/PKK’ya ait mevziler TSK tarafından bombalandı.Bombalamanın, karşı tarafta tespit edilen terörist mevzileri ve yapılan atışlara karşılık meşru müdafaa kapsamında gerçekleştiği öğrenildi.(HaberTürk)
==>ABD Savunma Bakan Yardımcısı Patrich Shnahan,Donald Trump'ın 2020 yılında askeri bütçede yüzde 4.5 oranında kesintiye gidilmesi için talimat verdiğini belirtti.Pentagon yetkilisi, Trump'ın talimatı üzerinde Savunma Bakanlığının 2020 bütçesi için iki ayrı teklifi hazırlamak zorunda kaldığını ifade etti.(ParsToday)
**EK HABERLER**
==>Tarım ve Orman Bakanlığı’nın hazırladığı yönetmelik, binlerce yıldır küçük çiftçilerin hayat sigortası olan yerel tohumlara sertifikasyon zorunluluğu getiriyor. 19 Ekim’de Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren ‘Yerel Çeşitlerin Kayıt Altına Alınması, Üretilmesi ve Pazarlanmasına Dair Yönetmelik’ başlığını taşıyan düzenleme kapsamındaki hizmetler ile sertifikasyon belgelerinin ücrete tabi olacağına dikkat çeken ZMO İstanbul Şube Başkanı Ahmet Atalık, yerel tohum takas şenlikleri kapsamında ücretsiz dağıtılan “Tarım politikası üretmek yerine ithalat odaklı kurgulanan, çiftçisinin hızla tarım alanlarını ekmekten vazgeçerek kentlere göç ettiği, hayvanı ve onun yiyeceği yemi dahi ithalat yoluyla karşılayan bir ülkede gerek çiftçilerin gerekse gönüllülük temelinde çalışan sivil toplum örgütlerinin bu yönetmelik hükümleri çerçevesinde yerel çeşitlerin devamlılığını sağlayabilmeleri mümkün değildir” diye konuştu.(Odatv)
==>İran Petrol Bakanlığı, ülkenin petrol satışını hedef alan ABD'nin 5 Kasım'da uygulamaya geçecek ikinci yaptırım paketine 1 hafta kala ilk defa petrolü Tahran Enerji Borsası üzerinden satışa sundu.Bakanlığın resmi sitesinden yapılan açıklamaya göre, Tahran Enerji Borsası'nda satışa sunulan petrol için alım siparişleri 35 bin varilden daha az ve 100 bin varilden daha çok olamayacak.(Sputnik Türk
#gününözeti #28ekim2018 #üçüncüyol
0 notes