#gülüşü güzel kadın
Explore tagged Tumblr posts
Text
Adam arabayı uçurumun kenarında durdurur durdurmaz aşağıya indi, sevdiği kadın uçurumun kenarındaydı.
"Gül?"
"Hoş geldin."
Barış ona doğru ufak adımlar attı.
"N'apıyorsun orada?"
"Çok güzel, değil mi?"
"Gül, uzaklaş oradan."
Gül ağlamaktan kan çanağına dönmüş gözlerini sevdiği adama çevirdi ve ona doğru sadece iki adım attı. Çok uzaklaşmış sayılmazdı ancak yine de Barış rahatlamıştı.
"Neden çağırdın beni buraya?" diye sordu Barış.
"Konuşmak için."
"Konuşmamız gereken her şeyi konuştuk, Gül."
Genç kadının yüzüne bitkin bir tebessüm kondu.
"Hayır." dedi. "Konuşmadık." Gözleri doldu. "Sen gittin, ben ağladım."
Adam başını dikleştirdi. Diyecek hiçbir şeyi yoktu.
"Neden gittin?"
"Gül, biz bunları defalarca konuştuk." Barış çaresizdi. "Sen beni sevmiyorsun. Bu, sadece bir takıntı. Bunu niye kabul etmiyorsun?"
Gül yüzünü uçuruma döndü.
"Beni hiç mi sevmedin?"
"Gül, bu tarafa gel. Oradan uzak-"
"Beni hiç mi sevmedin?" diye sordu kadın bir kez daha, bu sefer haykırarak.
"Sevdim tabii ki! Seviyorum! Ama boğuluyorum Gül... Bu ilişki ikimize de zarar veriyor."
"Yalan söyleme! Benden Eray için ayrıldığını biliyorum, bana yalan söyleme!"
Barış acıyla yutkundu, kalbi titredi. Buna da diyecek bir şeyi yoktu.
"Ben seni seviyorum, Barış."
Gül neredeyse yalvaracaktı. Barış karşısındaki kadının hareket ettiğini görünce onu durdurmak için ellerini kaldırdı.
"Bak, tamam. Başta öyleydi ama şu hâline baksana. Bir adam için kendinden vazgeçmek istiyorsun. Ben, senin beni kendinden daha çok sevmeni istemiyorum. Bunun sevgi olduğuna da inanmıyorum."
"Bütün bunlar bahane."
"Değil!" Sakin olmayı denedi, gözlerini kapatıp soluklandı. "Tamam. Tamam, özür dilerim. Buradan gidelim. Lütfen gidip sakince konuşalım."
Gül kıpırdanınca Barış ona doğru adımladı ancak Gül'ün bağırışı ayaklarına dolandı.
"Yaklaşma!" Güldü, gülüşü yorgundu. "Bunu sana söyleyeceğim hiç aklıma gelmezdi."
"Gül, iyi görünmüyorsun. Lütfen, buraya gel. Gidelim. Lütfen."
Kadın başını iki yana salladı.
"Bugün ikimizi de özgür bırakacağım." Omzunun üzerinden Barış'a baktı. "Sen hep merhametliydin ama ben hiçbir zaman iyi biri olmadım. Dilerim ki vicdanına rağmen, birini seversin ama şunu unutma, benim olmadığım bir dünyada bile seni en çok ben seveceğim. Hiç kimse ama hiç kimse seni benim kadar sevemez."
"Neden bunları söylüyorsun?" Yutkundu. Barış ona doğru bir adım atmak istedi ancak Gül buna da engel oldu. "Gül, beni korkutuyorsun."
Genç kadının gözünden akan bir damla yaş dudaklarındaki tebessümün arasında kayboldu.
"Seviyorsan niye gidiyorsun diye sorma arkamdan, seven sevdiğine senin yaptığını da yapmazdı Barış."
"Gül!"
"Vâr olduğum için minnet duyardın ya bir zamanlar. Umarım, hoşça kalırsın. Benim olmadığım bir dünyada bile."
Son cümlesi bu oldu. Gül sevdiği adamın gözlerinin önünde kendisini o uçurumdan aşağıya bıraktı.
"Hayır, hayır, hayır!" Barış koşarak uçurumun yanına geldi ve yere çöktü, kısa tırnaklarını yerdeki toprağa geçirdi. "Gül, hayır! Bunu bana yapmadın, hayır!"
Barış defalarca sevdiği kadının ismini haykırdı, öyle büyük bir şiddetle feryat etti ki bir an için bu bağırışların onu geri getireceğine inandı. Ancak nafileydi. Kadın o gün sevdiği adamı konuşmak için çağırdı ancak konuşmadı. Tarih o gün birkaç kelime farkla tekerrür etti. Bu sefer kimse gitmedi. Kadın öldü, adam ağladı.
85 notes
·
View notes
Text
Bir adam bir kadın var içimde iyice anladım
Bana bunu sessizce anlatıyorlardı
Bir yerde onların yönlerinden
alımlı bir zarf katlanmıştı uzaktaki
bulvarların geceye vurdukları
çağırmasız kır günlerini zararsız akrepleri
uzunlamasına yaşayıp yatay bir çocukla kalkan
bir sürü alışkanlıklar taşıyan
insanlığımızın gülüşü yalnızlar çarşısında
çağrılmış gümüş seslerini aynadaki yüzlerin
başkası sevsin diye en seçkin yerine
bir şal gezdirirdi
insanlığımıza birşey getirirdi yalnızlara
Bir sen varsın hep saçların ağzın
Bir merdiven hücresinde
uzak çağrışımlarla koşardın ya bensem
senin sonsuz gelişinle
saçından tanıyor gülüşünden kaçıyor
eğilip başını içlerimden geçtiğin zaman
uzağa bir yolcuya karşı çıkar gibi
Artık gecikmiş alışıldığım gidişinle
davranılmaz üstünde durulmaz
hiçbir tüfeğe gelmez kekliksem
Yüzün soygundan geçmiş öyle bir yerde
durmuş ki bakışın boynun bozgun
üstünden bir nehir geçer gibi
ya gecedir ondan ya bulanık sudan
bir hasta gibi ağrımaktasın
Gelişini aldım onu nasıl harcadım
Denizden bulanıp okyanusa
Selam çakan vapurun
Aman o ne güzel o nasıl
Sevindik adımına birden parka çekildik
Ve birden nasıl bayram bıyıklı
Bir yaylım herkesin yaydığı bir merhabayla
Eğip başını içlerimden gittiğim zaman
Uzağa bir yolcuya çıkar gibi
Selini üstüme çektin önce
camdan bir mektup dolabının
üstüste sayısız koridorunu yüzüme yakın
başını duvara değdirmiş bir benzetişle
jozef ka benzeri bir bakışındı
ya da konuşmayı kesip aman sen
öyle bir gittin ki benimle
Piknik beni sana verdi önce
Gelişen güneş yalnızlıktan
bir göze
Eski ellerin
Ve çağlarınla birşeye uzanmış etin
Ve hançerinle zamana saf durmuş
Son gidişindir bu
Bunların hepsi beni çağırıyorlar sevinçlerimden
Biri denizdir uzun boylu gürültüsüyle
zaten hangisi kavak zürafası değil
biri bütün yan odaları bekler
kuşkulu geçer camlardan
ve bırekır yerini bir koridor bekçisine
Haydi sen bütün onlara git benimle
Son sigaramdın
Gidişin antinikotin
Birden birşey mutlueşit piyano çalıyor
Elleri iki çeşit durgun
Gerçi çımıyor gelenlerin karanlığa duranların
Suya inen sesleri
Tam şimdi denizinle
bir çakıl taşına yaklaşıyor
kuma çok yakın bütün kesitlerinle
bakıyor ve bunalıyorsun
Tam şimdi ipe koşan
beni elleriyle alkışlayan
ağrıyan bir gün geliyor
Cahit Zarifoğlu
12 notes
·
View notes
Text
Sevmek De Yorulur
Bir adam bir kadın var içimde iyice anladım
Bana bunu sessizce anlatıyorlardı
Bir yerde onların yönlerinden
Alımlı bir zarf katlanmıştı uzaktaki
Bulvarların geceye vurdukları
Çağırmasız kır günlerini zararsız akrepleri
Uzunlamasına yaşayıp yatay bir çocukla kalkan
Bir sürü alışkanlıklar taşıyan
İnsanlığımızın gülüşü yalnızlar çarşısında
Çağrılmış gümüş seslerini aynadaki yüzlerin
Başkası sevsin diye en seçkin yerine
Bir şal gezdirirdi
İnsanlığımıza birşey getirirdi yalnızlara
Bir sen varsın hep saçların ağzın
Bir merdiven hücresinde
Uzak çağrışımlarla koşardın ya bensem
Senin sonsuz gelişinle
Saçından tanıyor gülüşünden kaçıyor
Eğilip başını içlerimden geçtiğin zaman
Uzağa bir yolcuya karşı çıkar gibi
Artık gecikmiş alışıldığım gidişinle
Davranılmaz üstünde durulmaz
Hiçbir tüfeğe gelmez kekliksem
Yüzün soygundan geçmiş öyle bir yerde
Durmuş ki bakışın boynun bozgun
Üstünden bir nehir geçer gibi
Ya gecedir ondan ya bulanık sudan
Bir hasta gibi ağrımaktasın
Gelişini aldım onu nasıl harcadım
Denizden bulanıp okyanusa
Selam çakan vapurun
Aman o ne güzel o nasıl
Sevindik adımına birden parka çekildik
Ve birden nasıl bayram bıyıklı
Bir yaylım herkesin yaydığı bir merhabayla
Eğip başını içlerimden gittiğim zaman
Uzağa bir yolcuya çıkar gibi
Selini üstüme çektin önce
Camdan bir mektup dolabının
Üstüste sayısız koridorunu yüzüme yakın
Başını duvara değdirmiş bir benzetişle
Jozef ka benzeri bir bakışındı
Ya da konuşmayı kesip aman sen
Öyle bir gittin ki benimle
Piknik beni sana verdi önce
Gelişen güneş yalnızlıktan
bir göze
Eski ellerin
Ve çağlarınla birşeye uzanmış etin
Ve hançerinle zamana saf durmuş
Son gidişindir bu
Bunların hepsi beni çağırıyorlar sevinçlerimden
Biri denizdir uzun boylu gürültüsüyle
Zaten hangisi kavak zürafası değil
Biri bütün yan odaları bekler
Kuşkulu geçer camlardan
Ve bırekır yerini bir koridor bekçisine
Haydi sen bütün onlara git benimle
Son sigaramdın
Gidişin antinikotin
Birden birşey mutlueşit piyano çalıyor
Elleri iki çeşit durgun
Gerçi çımıyor gelenlerin karanlığa duranların
Suya inen sesleri
Tam şimdi denizinle
Bir çakıl taşına yaklaşıyor
Kuma çok yakın bütün kesitlerinle
Bakıyor ve bunalıyorsun
Tam şimdi ipe koşan
Beni elleriyle alkışlayan
Ağrıyan bir gün geliyor
Cahit Zarifoglu
10 notes
·
View notes
Text
bu acı bizi güldürür, leylâ. çiçekleri soldurur. serçeleri küstürür. şarkıları susturur. sigarayı tüttürür. gülüşü güzel kadın, bu acı elbet seni de öldürür.
10 notes
·
View notes
Text
Hoyrattır bu akşamüstüler daima.
Gün saltanatıyla gitti mi bir defa
Yalnızlığımızla doldurup her yeri
Bir renk çığlığı içinde bahçemizden,
Bir el çıkarmaya başlar bohçamızdan
Lavanta çiçeği kokan kederleri;
Hoyrattır bu akşamüstüler daima.
Dalga dalga hücum edip pişmanlıklar
Unutuşun o tunç kapısını zorlar
Ve ruh, atılan oklarla delik deşik;
İşte, doğduğun eski evdesin birden
Yolunu gözlüyor lamba ve merdiven,
Susmuş ninnilerle gıcırdıyor beşik
Ve cümle yitikler, mağlûplar, mahzunlar...
Söylenmemiş aşkın güzelliğiyledir
Kağıtlarda yarım bırakılmış şiir;
İnsan, yağmur kokan bir sabaha karşı
Hatırlar bir gün bir camı açtığını,
Duran bir bulutu, bir kuş uçtuğunu,
Çöküp peynir ekmek yediği bir taşı...
Bütün bunlar aşkın güzelliğiyledir.
Aşklar uçup gitmiş olmalı bir yazla
Halay çeken kızlar misali kolkola.
Ya sizler! ey geçmiş zaman etekleri,
İhtiyaç ağaçlı, kuytu bahçelerden
Ayışığı gibi sürüklenip giden;
Geceye bırakıp yorgun erkekleri
Salınan etekler fısıltıyla, nazla.
Ebedi âşığın dönüşünü bekler
Yalan yeminlerin tanığı çiçekler
Artık olmayacak baharlar içinde.
Ey, ömrün en güzel türküsü aldanış!
Aldan, geçmiş olsa bile ümitsiz kış;
Her garipsi ayak izi kar içinde
Dönmeyen âşığın serptiği çiçekler.
Ya sen! ey sen! Esen dallar arasından
Bir parıltı gibi görünüp kaybolan
Ne istersin benden akşam saatinde?
Bir gülüşü olsun görülmemiş kadın,
Nasıl ölümsüzsün aynasında aşkın;
Hatıraların bu uyanma vaktinde
Sensin hep, sen, esen dallar arasından.
Ey unutuş! kapat artık pencereni,
Çoktan derinliğine çekmiş deniz beni;
Çıkmaz artık sular altından o dünya.
Bir duman yükselir gibidir kederden
Macerası çoktan bitmiş o şeylerden.
Amansız gecenle yayıl dört yanıma
Ey unutuş! kurtar bu gamlardan beni.
9 notes
·
View notes
Text
Bir kadın güzel olduğu için sevilmez.. sevdiğin için güzeldir.Sırf sen seviyorsun diye herkezten farklıdır, herkezden farklı bakar gözleri. Senin ona verdiğin değer kadar anlamlıdır, sevdikçe daha da güzelleşip kıymetlenir.Bir kadının güzelliği bilmiyorum kaç para eder.! Ama sevdiğin kadının gülüşü dünyalara deger... Bir kadını sırf güzelliği için sevmek mümkün mü ? Bu bir heykeli sevmek gibi bir şey olmaz mı ?
61 notes
·
View notes
Text
İpten Gülümseyen Sırlar
Büyümüş olmanın verdiği huzursuzlukla yatakta doğrulmuş, üstüne battaniyeyi çekmişti. Soğuk hava onu, huzursuz düşünceler de kalbini titretmişti her gece olduğu gibi. En sevdiği bebeğine sıkıca sarılmıştı, gözlerinden süzülen göz yaşlarıyla. Annesinden geriye kalan tek şeydi bu bebek, belki de bu yüzden ona bu kadar bağlıydı. Doğum gününde hediye etmişti annesi ona bu bebeği, kendi elleriyle örmüştü güzel ruhlu kadın. Annesi aklına geldikçe daha şiddetli ağlamaya başlıyor, kucağındaki oyuncak bebeğine daha da sıkı sarılıyordu. Savunmasız hissediyordu, hiç olmadığı kadar hem de. Örgü eller bir anda gözyaşlarına dokunup silmişti. İpten oluşan ağız gerilmiş, kocaman bir gülümseme oluşmuştu bebeğin yüzünde. Kısık bir sesle, "Ağlama artık," dedi ona. Küçük oğlan şaşkınlıkla irkildi, kocaman siyah gözlerini bebeğine dikti. Onun şaşkın ve korkmuş bakışlarının aksine, bebeğinin ılımlı ve yumuşak bakışları ile karşılaşsa da bu onu daha da ürkütmüştü. Sesli bir şekilde yutkundu; önce olan bitenin gerçek olup olmadığını anlamaya çalıştı. Sonrasında, gözlerinden akan yaşları silen örgülü elleri hâlâ hissettiğinde bunun gerçek olduğunu anladı. Çekingen bir tavırla araladı dudaklarını, "Sen... sen konuşabiliyor musun?" Sesi oldukça kısık çıkıyordu, sanki her an bir şey olmasından korkuyor gibiydi. Yanaklarındaki örgülü eller durdu. Birkaç saniye sonra yumuşak sesiyle karşılık verdi örgü bebek. Oğlanın şaşkın ve korku dolu bakışlarına rağmen yüzündeki gülüşü söndürmemiş, onu az da olsa sakinleştirmek istemiş, ellerini saçlarına getirip yavaşça okşamaya başlarken ince ve uzun ipten ibaret olan dudaklarını aralamıştı. "Tek sorun konuşabilmem mi yani? Hareket de edebiliyorum bak." Oğlanın korku dolu bakışlarını umursamadan yüzündeki kocaman gülümsemeyle kucağında dans etmeye başlamış. "Müziğin sesini duyamayanlar beni deli sandılar, umarım sen duyanlardansındır." Çocuk, bebeğin ne yaptığına anlam verememiş, çatık kaşları ve korku dolu gözleriyle bir şey demeden bebeğe bakmaya başlamıştı. Bunu gören bebek, hayal kırıklığı ile durmuş ve az önceki gülümsemesi solmuş, yerine somurtan bir ifade yerleşmişti. Sonra çocuğa bakıp derin bir iç çekmiş, ardından "Sanırım sen duymayıp deli sananlardansın," diyince, çocuk üzülen hatta ve hatta ağlayacak gibi görünen bebeğine karşılık ne yapması gerektiğini bilemedi. Sanki çok normal bir şey yaşıyormuş gibi, "Hayır hayır, üzülme lütfen. Sadece konuşman ve tabii ki hareket etmen garip geldi," diyerek bebeğinin gönlünü almaya çalışıyordu. Bu durum, akli dengesini sorgulamasına sebep olurken, bebeğinin gülüşünü tekrardan görmesi ile sebepsiz rahatlamıştı.
25.06.2024 —Sözlerin Ressamı
15 notes
·
View notes
Text
Bir kadın güzel olduğu için sevilmez... Sevdiğin için güzeldir o. Sırf sen seviyorsun diye herkesten farklıdır, Herkesten başka bakar gözleri... Senin ona verdiğin değer kadar anlamlıdır, Sevdikçe daha da güzelleşip kıymetlenir. Bir kadının güzelliği bilmiyorum kaç para eder; Ama sevdiğin kadının gülüşü dünyalara değer...
10 notes
·
View notes
Note
Gülüşünden kan akıyor, güzel gülüşü olan kadın
🫀
10 notes
·
View notes
Text
Bir kadın güzel olduğu için sevilmez …
Sevdiği için güzeldir o .sırf sen seviyorsun diye herkesten farklıdır ,herkesten başka bakar gözleri senin ona verdiği değer kadar anlamlıdır, sevdikçe dahada güzelleşip kıymetlenir. Bir kadının güzeliğin bilmiyorum kaç para eder ; Ama sevdiğin kadının gülüşü dünyalara değer …🤍🕊
11 notes
·
View notes
Text
Hoyrattır bu akşamüstüler daima. Gün saltanatıyla gitti mi bir defa Yalnızlığımızla doldurup her yeri Bir renk çığlığı içinde bahçemizden, Bir el çıkarmaya başlar bohçamızdan Lavanta çiçeği kokan kederleri; Hoyrattır bu akşamüstüler daima. Dalga dalga hücum edip pişmanlıklar Unutuşun o tunç kapısını zorlar Ve ruh, atılan oklarla delik deşik; İşte, doğduğun eski evdesin birden Yolunu gözlüyor lamba ve merdiven, Susmuş ninnilerle gıcırdıyor beşik Ve cümle yitikler, mağlûplar, mahzunlar... Söylenmemiş aşkın güzelliğiyledir Kağıtlarda yarım bırakılmış şiir; İnsan, yağmur kokan bir sabaha karşı Hatırlar bir gün bir camı açtığını, Duran bir bulutu, bir kuş uçtuğunu, Çöküp peynir ekmek yediği bir taşı... Bütün bunlar aşkın güzelliğiyledir. Aşklar uçup gitmiş olmalı bir yazla Halay çeken kızlar misali kolkola. Ya sizler! ey geçmiş zaman etekleri, İhtiyaç ağaçlı, kuytu bahçelerden Ayışığı gibi sürüklenip giden; Geceye bırakıp yorgun erkekleri Salınan etekler fısıltıyla, nazla. Ebedi âşığın dönüşünü bekler Yalan yeminlerin tanığı çiçekler Artık olmayacak baharlar içinde. Ey, ömrün en güzel türküsü aldanış! Aldan, geçmiş olsa bile ümitsiz kış; Her garipsi ayak izi kar içinde Dönmeyen âşığın serptiği çiçekler. Ya sen! ey sen! Esen dallar arasından Bir parıltı gibi görünüp kaybolan Ne istersin benden akşam saatinde? Bir gülüşü olsun görülmemiş kadın, Nasıl ölümsüzsün aynasında aşkın; Hatıraların bu uyanma vaktinde Sensin hep, sen, esen dallar arasından. Ey unutuş! kapat artık pencereni, Çoktan derinliğine çekmiş deniz beni; Çıkmaz artık sular altından o dünya. Bir duman yükselir gibidir kederden Macerası çoktan bitmiş o şeylerden. Amansız gecenle yayıl dört yanıma Ey unutuş! kurtar bu gamlardan beni.
2 notes
·
View notes
Text
İnsanların yüreğini sevin, vicdanını sevin, kalbini sevin, kişiliğini sevin...
Sevmek demek beden demek değil...
Aklını sevin, masumiyeti sevin, duyguları sevin....
@sahin
Ama insanca sevin...🍫☕♥️🌹🤗☀️🥰♥️🕋🤲🙋
"Bir kadın güzel olduğu için sevilmez...
Sevdiğin için güzeldir o. Sırf sen seviyorsun diye herkesten farklıdır, herkesten başkadır gözleri...
Senin ona verdiğin değer kadar anlamlıdır, sevdikçe daha da güzelleşip kıymetlenir.
Bir kadının güzelliği bilmiyorum kaç para eder, ama sevdiğin kadının bir gülüşü dünyalara değer."
9 notes
·
View notes
Text
Keşfedilmemiş Fantazi Dünyam 1
Burada yazılanlar gerçek ve hayal ürünü karışımı, olabilme ihtimali olan yaşanması gecikmiş fantezi dünyamın ürünüdür.
Eşimle beraber evliliğimiz boyunca rutin bir sex hayatımız vardı yıllar geçtikçe geçen zamının kattığı duygu birikimiyle yeni keşifler yapmak kaçınılmaz fantazilere yerini bıraktı bundan sonrası bir varmış bir yokmuş evvel zaman içinden ....
Eşimle görücü usulü tanıştık zamanla birbirimize aşık olduk, eşim muhafazakar kapalı ufak defek minyon beyaz tenli çok güzel gülüşü olan çıtı pıtı bir hatun. Görüşmeye başladığımızda bir birimize çabuk ısındık ve evlendik hikayemizde böyle başladı. Ben Deniz eşim Melek cinsellik konusunda çok farklıydık aile yapısı ve yaşam tarzı olarak tabuları çok fazlaydı o yüzden cinselliği keşfetmek biraz zamanımızı aldı. 1.50 boyu 45 kilo XS bedeniyle çok seksiydi fakat farkında değildi, zamanla seksi kıyafetler hediye etmeye başladım biraz yadırgadı ilk zamanlar sonra alışmaya başladı seksi kıyafetler alıyor evde giyiniyordu hem kendini seksi hissetmesini istiyor aynı zamanda daha önce hiç giymediği seksi kıyafetlere alışmasını istiyordum gerçi her aldığım kıyafet ve seksi İç çamaşırı onu şaşırtıyor heyecanlandırıyordu önceleri kıyafetler le fotoğraflarını çekmeye başladım ona gönderiyordum sen delisin diyordu bir gören olur rezil oluruz diyordu bende bu güzelliği gördükleri için çok şanslı olurlardı dedim, başlarda merdiven aralarında arabada sevişme fantezileri yapıyorduk ama anlaşılan bana yetmiyordu melek için ise fazlaydı daha önce çalıştığı yerde çocukluk arkadaşımla karşılaştım onlarda iş gereği tanışıyorlardı evlendiğimizi duyunca şaşırdı sonra eskilerden muhabbet ettik telefonu aldım eşimde iş gereği varmış biraz üzerinden zaman geçti meleğin arkadaşının düğünü vardı hafta sonu akşam oraya gittik kapıda girerken çocukluk arkadaşım Taner'le ve eşi Çiğdemle karşılaştık Taner yakışıklı çocuk çiğdem de esmer güzeli bir kadın beraber oturduk masaya o akşam düğünde baya Samimi oldu bizim hanımlar Taner ile Çiğdem içkilerini yudumluyorlardı bizde malum eşim le meyve suyu kola içiyorduk onlar içtikçe güzelleşti bizde onlara uyduk danslar oyunlar falan çok güzel eğlendik samimiyette baya ilerlemişti Taner fırlama biraz sonra meyve suyu getirdi tadı biraz farklı dedi bizimki ben anladım tabi votka koymuş birbirimize baktık güldük melekte bende içmediğimiz için birer duble keyiflenmemize fazlasıyla yetti geceye bizde devam edelim dedi Çiğdem, Melek geç oldu falan dese de Taner araya girdi daha gece yeni başlıyor diyerek bu halde araba kullanamam hem anca beraber kanca beraber derken Tanerlerde bulduk kendimizi, Evleri güzeldi site içinde bahçeli taksitleri yeni bitti dedi Çiğdem evi gezdirmeye başladı ama kahkahalar şakalaşmalar falan iyice samimiyete ilerlettik Çiğdem hemen mutfağa geçti bizde Tamerle beraber sohbete daldık evden işten oradan buradan konuşuyoruz tabi biraz sonra nasıl olduysa ben çiğdemin yanında mutfakta buldum kendimi melek te taner in yanında sohbetler koyulaşmaya başladı eşimle bize verdikleri meyve suları bizi daha neşelendirdi samimileştirdi ve caha cüretkar yaptı diyebilirim çiğdeme mutfakta yardım ederken tenlerimiz bir birine değiyor kalçalarını sürtüyor frikikler vermeye başladı içeri hazırladığı meyve tabakları taşımaya başladım Melekle Tamer muhabbetleri koyulaştırmışlar derken benim elimdeki tabaklardan biri Melek in üstüne düşürdüm kısa bir şaşkınlıktan sonra Tamer 2 kadeh meyve suyuyla kafayı buldun demesiyle çiğdem de seslere içeri geldiği sırada gülüşmeye başladık ya battı halın falan derken melek sorma benimde üstüm başım battı izi elmasa bari diye hayıflanırken çiğdem aman bişey olmaz sen gel çıkar üstündekileri atarız hemen makineye bişeciği kalmaz halıyıda zaten yıkamaya vericekttim sorun etmeyin bu akşamın keyfini çıkarın derken içeri geçtiler Tamer bir kadeh daha koydu dur dedim çarpar beni sarhoş edicen, bişey olmaz keyfini çıkar demeye kalmadı Tamer ipnoz olmuş gibi daldı kaldı kafamı çevirmemle bende kalakaldım beyler ağzınızın suyunu silin dedi çiğdem süper bir mini etek ve üstünde daracık kropla başı açık karşımızda utangaç tavırlarıyla çok seksi olmuş tu karım benim olmayan eşyalar vardı bunlar denk geldi dedi çiğdem gülerek kısa bir şaşkınlıktan sonra Tamer müzik açtı başladık dans etmeye Aşkım çok güzel olmuşsun dedim gerçektenmi dedi evet hemde çok seksi diyip gülştük öpüştük....
4 notes
·
View notes
Text
Sekiz Martı
Bilinçaltımın damarlarından kesiyorum onu; görüyorum, rüyamda bile başkasına ait ve rüyamda bile bir başkasıyla mutlu... Hasretimin sosyal demokrat sancısındayım; hükumete imdat, hükumete inat kalbim; deli gibi seviyor hâlâ...
Bir seçim olsa kalbimde, en önce o kazanır beni unutmakla ve ben damgasında yanlış sevmelerin olduğu bir çınara evrilirken kendi dallarımdan kopuk şarkılar bestelerim ona...
Bugün de onsuzum. Onsuzluğum, tırnaklıyor beni; unutamamakla, gövdemde bile yokluğunun perileri uçuşuyor. Rüyamda bile başka bir kadınla...
Aşk yanlışı bir paratoner gibi çekiyor; ateşimin ona hep kırk, sevilmemeye kırk iki buçuk olduğu yangınlardayım. Alev alev çağırıyor unutulmak beni...
Rüyamda bile mutlu, rüyamda bile o kadınla. Bilinçaltımın bodrumundan taşıyor acılarım ona; görmüyor, bir hak edişin türküsünde bağlamanın telleri gibi kopup kendimi keserken ben...
Soydaşım; memleketimin en derin ve kuyulardan bir türlü çıkmayı bilemeyen sevda harım; Dünya kadınlar gününün acıya programlı siyah çiçeklerinden kokuyorum ben bugün sensiz... Kadını, kadın yapan sevmek; bir erkeği Adam etmeye yetmiyor çünkü.
Budaklanıyorum, yine hastayım acılarıma. Yatağımın ateş tarafından dumana biçare imdat tarafından uyandırılıyorum, kader yine, sensiz kere sensiz ile çarpıp beni; bölüyor sensiz uykularıma...
Gülüşü güzel; varlığı başkasına dua adam; bilinçaltımın damarlarından kesiyorum seni... Sonsuz saadetinin şükür alfabesinde a'dan başlayıp aşka uzanan mutluluksun bir başkasının kollarında.
'Gel' kelimesi, yayın yasağı getirilen kanalların şikayet bültenlerinde şimdi. Çok fazla sen demişim; Gel demişim, RTÜK kabul eder mi hiç? Sevgiye çok tok; aşkına namus belasıyım. Vuruluyorum, köhne imdat hançerlerle; bugün de nevresimler sensizlik, yastıklar ayrılık kokuyor bende.
Sekiz martım, 8 Marta uçuyor göz bebeklerimden. Sekizini de sana, seninle olamayan mutluluk gerçekliğimi ise kadınının kol kanatlarına teslim ediyorum. Ben, ortada, düzenbaz bir seyirci...
Öpüşüyorsun; faili meçhul damgası yiyorum, salonunuzun perdesinde. Kanlarım, vücudunuzun kimyasal zehirlenmesine yol açarak beni sizde öldürüyor. Cehennemdeyim şimdi, oradan yazıyorum bu gönül mektubumu.
Yangınlar, yankılar dururken seni; hâlâ öpüşüyorsun, onunla. Ülkem değişiyor, huzursuzluğumda. Dilinin şifacı Edebiyatı yazar yapıyor beni, kaç bin kere kaç sensizsem; o kadar çok okunuyorum.
Damarlarından kesiyorum, biber aşkı... Acısından mütemadiyen sen çıkıyor; ateşliyim sensiz buçuk yaşımda, dokunamam, yakarım biberin öz acısını...
Bugün de sevdim. Tuvaller yetişti ressamların bağrına; beni çizdiler, Tanrı'nın sensizlik sonsuzluğunda. Kucağına düşüp Tanrı'nın, takdiri ilahide bile sen koktum.
Şükür; bugün de sevdim, yalnızca... Çiçekler ayrılırken kalbimden; kadına, emekçi dediler. En yazık emeği ben verirken sana...
Bunca emek kutlu olsun sevdiğim. Emekliyim, emeklerim; yurda kuş uçurur, sana biat etmeyen can damarıma sensizliğin köprüsünü çizerim. Ressam da benim şimdi.
Bilinçaltımın duvarlarından izliyorum seni. Kahkaha krizlerinin bensiz etiket fiyatı belli oluyor. Milyon kere milyon, milyara rakip de üstelik. O kadar zengin değil şu kaderim; hiç satın alınmaz, gönülsüz kahkahalar...
Hoşça kal kere hoşça kal, yıldızları çalıyor şimdi. Hapşırıp, kaderime; yorganımın döşek kısmından, sana uzanıyorum her seferinde. Yataklar düşürüyor beni. İkinci kadın olmak, hiç kadın olmaktan daha kötü; söz ediyor dedikodu pimi çekilmiş namus düşkünleri.
Gidiyorum'un cinayetini ben işledim. Artık gidemem. Ölüm perdeleri çekilir kıyafet gibi üstüme; yaşamak isterim, hakkım bu benim...
Tavanlar küf kokar, yokluğunun gözünaydınlığında. Hiç de aymaz; gözüm, sensiz... Başım ağrır, bedenim; çukurun kara şovalyesini sen zanneder, halüsinasyon civanperliğinde. Yetişme, ölümüme. Bak! Hâlâ öpüşüyorsun, yalanların çıplaklığında. Kapadım gözümü; nasıl görürsem ve görünürsem aşkta; o kadar bir gidişle yok olursun hayatımda.
İnanmadın. Ben de olsam; ben de çok sevilsem, kadın gibi kadınca; inanmam unutulmaya. Haklısın, izmaritin kökünde saklı adam; içmem hiç, yedirmem de zaferleri unutmaya...
Dilara AKSOY
25 notes
·
View notes
Text
"Burak abi çok sevdi kızıl yengeyi, adını öğrenmiştim tanışmıştım da ama unuttum.kaldı aklımda kızıl yenge 3-4 sene önce çalışıyor o zaman elektrik işinde.bir arıza olmuş kızıl yenge de çağırmış şansa işte Burak abi çıkmış.gitmiş halletmiş işi, dönerken aklında sürekli o kadın saçları gülüşü bakışı.utancından yüzüne bakamamış tabi Burak abi,kadını görsen çok sevecen çok kibar, öğretmenmiş birde.okumuş gelişmiş kadın,bizi sevmez o dedi Burak abi yok olmaz diye koymuş kafasına.kızıl abla tekrar bi ara geldi dükkana Burak abi o sırada yok ama onu görme bahanesiyle gelmiş tabi, Burak abi o sırada maçta aynı zamanda antrenörlük yapıyordu bir maç kulübünde.Sonra aylar geçiyor tekrar denk geliyorlar bir şeyler içmeyi teklif ediyor kızıl abla, hemen bana yazdı Burak abi böyle böyle diye.dedim ne güzel haydi bekletme kızı biraz da cesaret verdim.kızıl abla numarasını vermiş evde veya okulda olan işlere çağırmak için.öyle samimi oldular, bir kaç ay sürdü bu isimsiz ilişkileri.sonra bitti anlamadığı bir şekilde Burak abinin ama ona sorsan o sebebiyeti.neden diyorum çünkü benim ben diyor, başka ne sebebi olsun ki diyor.geçen sene aldık haberi, Burak abi askerden dönmüştü bir kaç ay olmuştu döneli arkadaşlarıyla içmeye gitti o gece,çok içerdi.kızıl abla ise çay severdi.neyse.haberi geldi, kızıl abla nişanlanmış.Burak abi hiç konuşmadı, hiçbir şey demedi, açıklamadı,dile getirmedi sadece sustu ve sabaha kadar içti ama gayet ayık şekilde içti.aklı tamamen başında sabah işe gitti izin istedi bir hafta ailesinin yanına döndü. bir süre kız kardeşi vardı bir tane onla ilgilendi,geri döndü.dükkana gitti döner dönmez iş başı.o gün dükkana kızıl abla geldi, yanında bir adam.Burak abi birbirlerine gülüşünü görmüş dedi ki ilk tanıştığımızda güldüğü gibiydi ona,sonumuz benzemez umarım dedi.o işi bile isteye aldı gitti evde her şeyi halletti, satılığa çıkarmak için son tadilatları yapmışlar kızıl ablanın evine.kızıl abla evi sattı ve taşındı.başka şehirde evli şimdi,hamile birde.Burak abi ise kızıl ablanın evini aldı kredi çekip eve sarhoş olmadan giremiyor.uyuyor ve sabah çok ayılmadan gidiyor dükkana, akşamda arkadaşlarıyla içip uykuya dalmanın son aşamasında evin kapısından zor giriyor.hâlâ orda yaşıyor, sarhoş olmadan da girmeyi öğrendi eve.kredi ödemesi bitti,kimseyle görüşmüyor, aylardır konuşmadık.yaşıyor."
12 notes
·
View notes