#gözlerindeki yıldız
Explore tagged Tumblr posts
lifewlunasblog · 2 years ago
Text
Tumblr media
Dostoyevski diyor ki;
Birini çok sevmenin bedeli bir daha asla sevmemektir
2 notes · View notes
purgatoireau · 8 months ago
Text
Derler ki bir anda büyür insan. Seneler büyütmeye yetmez belki ama tek bir aralık akşamı yeter. Gözlerini açıp kaparsın ve yerinden bir milim kıpırdamamış olmana rağmen manzara öylesine değişik gelir ki gözlerine... Aynı yer, aynı an, aynı insanlar ama bir o kadar da farklıdır her şey. Yıllara direnmiş gözlerindeki o parıltı sadece birkaç saniyeye yenilir. Yıldızlar henüz parlaklıklarını yitirmese de geceyi aydınlatmaya yetmez işte. Ay'ın ışığı daha bir belirsiz gelir gözlerine. Avuçlarına yıldızların sığamayacağı gerçeğiyle yüzleşirsin, ah küçüğüm nasıl sığmaz yıldızlar avuçlarına demek isterim de boşver şimdilik onun da zamanı gelir elbet. Yıldızlar saçlarına dağılsın yalnızca. Bakma, görme. Bir yıldızın peşinde koşmaya devam et. Soluk mavi bir yıldızın. Dudakları is kokan bir yıldızın. Gözlerini kapa ve yeniden hayal et renkleri. Belirsiz bir yıldız kaybolup gider yoksa, kim gösterecek sana yolu? Kapat haydi gözlerini, ses etme, tüm renklerden bir tablo yap yıldızını boya. Küçüğüm gözlerin parlasın biraz. Yıldızların yansıması boyasın harelerini. Bir resim çiz, as zihninin en manzaralı yerine. Bir daha da unutma.
20 notes · View notes
uzaaklar · 1 year ago
Text
Gök yüzlüm, hiçbir yıldız gözlerindeki ışıltıya denk değil. 🌠
57 notes · View notes
aynodndr · 4 months ago
Text
Tumblr media
Farkında değilsen yüreğindeki toprağın,
Herşeyi beynindeki akılla ölçüp biçiyorsan;
Bütün yargıların kesinse,
Affedilemez dediğin bir hatayı, affetmeye yoksa cesaretin:
Dün ölümüne sevdiğini, bugün öldürmeye yetecek kadar kinle doluysan..!
Her kopan fırtınada teslim bayrağı açıp daha da çok lânet okuyorsan;
Bir tek yaprak için koca bir çınarı baltalıyorsan...!
Ve tüm bunlara rağmen; hâlâ sıcacık bir çorban buz gibi suyun, görebilen gözlerin, o muhteşem ellerin, aklın, kalbin, ciğerlerin, sesin, soluğun varsa;
Hâlâ vaktin var demektir dostum..!
Vaktin var!!
Yüreğinin özündeki ışıkları görebilmen için..! Vaktin var!!
Nefretin gereksizliğini kavraman için..!
Vaktin var..!!
gözlerindeki at gözlüklerinden kurtulabilmen için..!
Ne yerdeki böceği öldür, ne gökteki yıldızlara imren...!
İkisinden biri olmasaydı eğer, eksik kalırdı bu evren...!
Durdukları yeri değil, onları oraya koyanı düşün...!
Ne böcek, nede yıldız...
Onların sahibidir seni en çok seven....!!!
@
Kalemce
3 notes · View notes
golge-gezgin · 1 year ago
Text
Tumblr media
Çimenler Yayılmadan
İyi Düşünün
Bu yılınızı iyi geçirdiniz mi?
Sağlıklı olduğunuz için hiç sevindiniz mi?
Bu yıl hiç gün ışığı ile uyandınız mı?
Kaç kez güneşin doğuşunu izlediniz?
Bir neden yokken kaç kişiye hediye aldınız?
Kaç sabah yolda bir kediyi okşadınız?
Bu yıl yeni doğmuş bir bebek parmağınız sıkıca tuttu mu hiç?
Ve siz onu hiç kokladınız mı?
Yaz gecelerinde ne çok yıldız olduğuna hiç şaşırdınız mı?
Kendinize bu yıl kaç oyuncak aldınız?
Kaç kez gözlerinizden yaş gelinceye kadar güldünüz?
Yaşlı bir ağaca sarıldınız mı bu yıl?
Çimlere uzandığınız oldu mu?
Çocukluğunuzdan kalan bir şarkıyı söylediniz mi hiç?
Hiç suda taş kaydırdınız mı bu yıl?
Kaç kez kuşlara yem attınız?
Bir çiçeği dalındayken kokladınız mı?
Bu yıl kaç kez gökkuşağı gördünüz?
Ya da hediye alan bir çocuğun gözlerindeki ışığı?
Kaç kez mektup aldınız bu yıl?
Eski bir dostunuzu aradınız mı hiç?
Kimseyle barıştınız mı bu yıl?
Aslında mutlu olduğunuzu kaç kez farkettiniz bu yıl?
İyi bir yılın, bunlar gibi birçok “küçük şey”e
bağlı olduğunu hiç düşündünüz mü bu yıl?
Yayılın çimenlerin üzerine.
Acele edin!
Er veya geç
Çimenler yayılacak üzerinize…
( Jaques Prevert )
.
.
.
.
.
[ Çanakkale, Eceabat, Kilitbahir, 23.09.2023 ]
14 notes · View notes
beklenmeyeenmisafir · 1 year ago
Text
Bir aşkın imkansızlığı, kalbin derinliklerine saplanmış bir ok gibi hissedilir. Sevdiğin kişiyle aranda, çözülemeyen bir mesafe vardır; tıpkı yaklaştıkça uzaklaşan bir yıldız gibi. Gözlerindeki parlaklık, uzanamadığın bir gökyüzüne benzer. Her an, ona dokunma arzusu içinde yanar, ama gerçeklik acı bir engel olarak karşısında durur. İmkansız aşk, duyguların labirentinde kaybolmuş bir rüyadır; ne kadar arzularsan arzula, sonunda uyandığında gerçekliğin soğukluğuyla yüzleşirsin.
3 notes · View notes
kulrengim · 1 year ago
Text
“Ben artık piyano çalmak istemiyorum Kehribar.” Sözlerim gözlerindeki parıltıları çalmıştı.
“Ben artık dans etmek istiyorum, kalbinin yarısı kalbimin yarısına denk gelen birisiyle.”
Yarım kalbimin bir yarısı da vardı demek...
Ve birden gökyüzü gözlerine yağdı. Sayısız yıldız tozu onu çepeçevre sararken, o an ne dilersem dileyeyim hepsi gerçek olmanın sözünü veriyordu bana. Ve ben de içlerinden bir tanesinden ölesiye korktuğum sayısız dilek diledim.
Umarım, kalbim kalbine yakışır, Yıldız Tozu.
Tumblr media
2 notes · View notes
nehrinsonu · 1 year ago
Text
İki yıldız bir arada, birbirine kenetlenmiş. Sanki birbirlerine aitmiş gibi, birbirlerine aşık. Bakışlarında kaybolan, birbirlerine tutunarak. İki yıldız bir arada, kalpleri birleşerek. Gözlerindeki ışıltı, birbirlerine olan sevgiyi yansıtır.
3 notes · View notes
kral-adam-58 · 2 years ago
Text
Sana ihtiyacım var hadi gel uzatma ayrılığı
Bir damla sevgiyi çok görme bana bir tanem
Yüreğime attığın sevgi tohumları,
Yeşerdi büyüdü dermene ihtiyacı var bir tanem.
Ellerimin ellerine ihtiyacı var hadi gel,
Sensiz bomboş kaldı tutunacak dalı yok,
Soğuk ve karanlık gecelerde ısıtacak,
Bir sıcaklık arıyor sana ihtiyacım var.
Gözlerimin gözlerine ihtiyacı var hadi gel,
Gözlerindeki o ışığı neşeyi görmek istiyor,
Gökyüzündeki yıldız kadar parlak,
İçimi aydınlatmasına ihtiyacım var bir tanem.
6 notes · View notes
dmitriyana · 23 days ago
Text
Değersizliğin yüzüne bir kapıyla çarpıldığı o gecelerden birinde, ay ışığına tutulmak ve o kapı koluna tutunmak nasıl bir şeydi?
Her gece ölmeyi değil de öldürülmeyi dileyecek kadar arzuladın mı ölümü? Tanrı'ya dair olan o inancını, insanlara dua edecek kadar yitirdin mi? Onlara kurban gitmeyi isteyecek kadar inancını yok ettin mi?
Cennetin varlığına inanamayacak kadar sıyrılmışsın köklerinin mezheplerinden, "inançsızlık kaynağıdır nefretin." Tüm insanlığın sevaplarına karşı çıkmak için günahlar işledin. Ama bak, şimdi düştüğün çukur cehennemin yedinci katından daha derin. Çünkü tanrı tarafından hala görülmedin. o vardı ama yoktu da, seni duysaydı o kadar acı çekmez; inanması zor biliyorum ama dayak da yemezdin.
“Yoksun sen, belki de yaratılmadın. Az önce duyduğun o silah sesine bir tepki vermedin, kazalar geçirdin ama yaşamak senin lanetin. Keşke seni de vursalar veya bıçaklasalardı da kan kaybından geberseydin."
Hatta dinsizliğin dibine vurduğun o alkolün son yudumu, boğulmak istediğin bir kaşık sudan daha derin. İçtikçe inancın azalıyor Tanrıı'nın varlığına fakat artıyor yokluğuna dair şüphelerin.
Tüm mantığını yitirdin, bir cam şişeye yansıyan kırık bakışların, kalbinden daha keskin. Ayağa kalktın ve şimdi o şişe gibi etrafımda süzülmektesin. Bırak inceldiği yerden kopsun kirpiklerin, ağlarsın nasılsa ve yeniden büyür; o kökler senin. o kök senin. Sen bir şeye ait olmasan da onlar senin. "Kendini kendinden yoksun bırakma yoksa kaç kişiden oluştuğunu bilemez; hangisinin omzunda ağlayacağını kestiremezsin. Kendini ancak sen herkesten daha fazla kırabilirsin."
Tanrı'nın el uzatamadığı şeyler, kendi ellerinden daha narin olduğu için dökülmesi imkansızdı o tüylerin.
Nil Nehri’nin tuzunu tattığım gözlerindeki acı, göz yaşlarınla yastığın kökünü kurutacak kadar zengin. Sen, o deli nehir gibiydin… Fakat bir o kadar da verimliydin, palazlanırdı öfkeden bilenen kıpkırmızı bir bıçakmışçasına elmacık kemiklerin. Yataklarını kurutmazdı göz çukurlarının, öyle al aldı ama asla alık alık bakmazdı göz bebeklerin.
“Bırak, bu gece de sen ak sevgilim.
Göz yaşlarını tatmak istedim, gözlerindeki bebekler öfkeden büyüyüp hiddetle bakmadan önce onları öpmeyi diledim.
Ama ay beni öptü ve bana, senden küçük olduğumu hatırlattı. oysa ben, o sahte ışık hüzmesinden daha sahteyim.
Bırak, yarın sabah da sen doğ sevgilim
Bir kız çocuğu gibi yanaklarımdan sen öp benim, büyümediğime değsin. Çünkü sen gerçeksin."
Bırak, en derinden aksın bu defa ama bacaklarından değil gönlünün en tenha sokağının çıkmazından.
Sırtından çıkaramadığın ne kadar hançer varsa gözlerine sapla! gördüm, de! Sizi, gördüm. Bana ne yaptığınızı biliyorum ama görmezden geldim!
Kalbinde ne kadar kırık varsa ruhlarına batır! Onların ruhu yok, kayıp düşsünler ama ayağa tekrar kalkamasınlar. İnsanları ruhlarından yarala.
Ama hala yaşıyorsun, hissediyorsun ve her kaşığında zorla içtiğin içtiğin o çorba, sıfır derecede donacak kadar serin. Buz gibi boynundan akan alevler; terlerin. Hastanenin yollarını gözlerken çocuk gözlerin, sana yaşadığını hissettiren tek şey o ağrıyan dişin.
Bir iğnenin damarlarını teğet geçmesi kadar acı verici olsa da düşüncelerin, kalbine hücum edemiyor sevgin.
Sevgin, ah… Ve sevgisizliğin.
Kimsesizler mezarlığından bana dirildin, bana geldin. ama dünya da kimsesizdi, bunu tahmin edemedin.
Dünya da yalnızdı, onu insanlar büyüttü ve mahvettiler.
En az seni ve beni mahvettikleri kadar ama sen yine de dünyadan soğusan bile çekirdeğine sadık kalır mısın?
Kalırsın, biliyorum. çünkü sen de en az benim kadar yalpa ve yalnızsın.
Neredeyse soluduğun karanlık havayı, puslu ciğerlerinde yakıp; havaya karıştırdığında yeri göğü yıkıp ak bir yıldız doğurtacak kadar sarhoş... ...yalpalayarak girdiğin evden yalın ayak çıkacak kadar mantığından yoksun aklın.
Ne de olsa sen de benim gibisin. ayaklarının her gece seni, burkula burkula götürdükleri yerde bir piç gibi büyümüşken, annene; öküne bile yabansın.
“Ayaklarım, bir insan olsaydı tek bir kemiği sağlam olmazdı. Yine de bir kişilikleri vardı, diye düşündüm. Yoksa zorunda olduğu bir şeyi yaparlarken geri geri gitmeyi başaramazlardı."
Ama sana, senin o yıkık yuvana…
...uçtum kırık kanatlarımı çırpa çırpa.
0 notes
pazaryerigundem · 5 months ago
Text
Çiğlili çocuklar gün boyu doyasıya eğlendi
https://pazaryerigundem.com/haber/185920/ciglili-cocuklar-gun-boyu-doyasiya-eglendi/
Çiğlili çocuklar gün boyu doyasıya eğlendi
Tumblr media
İzmir’de Çiğli Belediyesi tarafından düzenlenen Eğlence Parkı etkinliğine katılan Çiğlili çocuklar, tam gün boyunca doyasıya eğlendi.
İZMİR (İGFA) – Çocukların sosyal, kültürel ve sportif gelişimine katkı sağlamak amacıyla birçok etkinlik düzenleyen Çiğli Belediyesi, hafta sonunda dolu dolu bir programa ev sahipliği yaptı.
Kültür ve Sosyal İşler Müdürlüğü’nün organize ettiği etkinlik kapsamında Güzeltepe Futbol Sahasında ve Harmandalı Gül Esin Parkı’nda Eğlence Parkı kuruldu. Etkinliklere katılan çocuklar kurulan şişme eğlence parkında doyasıya eğlenirken; oyun parkurlarında yarışıp, yüz boyama ve balon katlama etkinliklerinde mutlu bir gün geçirdiler.
Etkinliğe katılarak çocukların heyecanına ve mutluluğuna eşlik eden Çiğli Belediye Başkanı Onur Emrah Yıldız, çocuklara zeka küpü, puzzle seti ve pamuk şekerler hediye etti. Başkan Yıldız, çocuklarla birlikte etkinliklere katıldı.
Çocuklara yönelik etkinliklerin artarak devam edeceğini vurgulayan Başkan Onur Emrah Yıldız, “Çiğli Belediyesi olarak, çocuklarımızın eğitimde, kültürde, sanatta ve sporda en iyi gelişimi gösterebilmeleri için çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Hafta sonu, Kültür ve Sosyal İşler Müdürlüğümüzün öncülüğünde eğlence dolu bir program düzenledik. Cumartesi günü Güzeltepe’de, Pazar günü Harmandalı’da çocuklarımızın neşesine eşlik ettik. Onların gözlerindeki heyecanı ve ışıltıyı görmek bizleri mutlu etti. Yaz tatilini verimli ve eğlenceli geçirebilmeleri amacıyla etkinliklerimizi yapmaya, çocuklarımızla buluşmaya devam  edeceğiz” diye konuştu.
Tumblr media Tumblr media
BU Haber İGF HABER AJANSI tarafından servis edilmiştir.
0 notes
kefenisiyahh · 1 year ago
Text
Sensiz geçen günlerim aynı duraklar aynı yerde sönmeyi bekleyen izmarit. Omu yandı ben mi ? Bilmem ama. Onu yakıp bitiren dudaklarım,beni yakıp bitiren gözlerin. Anla Mari sensiz geçen günlerim solmuş kirpiklerim.
Oysa ne çok sulardım onları göz yaşlarımla tıp kı sevgimle sulayıp soldurduğum sen gibi. Uçurtması tellere takılmış bir çoçuk gibi seyrederim gök yüzünü;derdim ama her yüzde seni arar gözlerim.
Tellerden kurtulup gökyüzüne kavuşmayı bekleyen uçurtmam kendimden kurtulup sana kavuşmayı bekleyen ben. Gece saçlarından kayan yıldızları toplayıp göğüs kafesimde diledim senli dilekler.
ne bir yıldız seni bana getirdi ne de bir dilek daha dileyecek gücüm yok Mari. İçimdeki denizden sözler vurdururum tenindeki kumsallara bulut olur şiirler yağdırırım gözlerindeki tabiata.
Yine de beni bilirsin Mari aynı duraklar,aynı yerde sönmeyi bekleyen izmarit. Ne ne kül olmuş izmaritin önemi var ne de bendeki senin.
1 note · View note
purgatoireau · 11 months ago
Text
Ben düşmekten korkarım diyorum. Gökyüzüne bakan gözlerinde kocaman ışıltılarla bana dönüyorsun. Bence, diyorsun. Bu sözcük bile sana inanmam için fazlasıyla yeter. "Yıldızlarda düşmekten korkuyordur." diye tamamlıyorsun cümleni. Gözlerindeki yıldızlar kayıyor ve sonra her biri yerine geri dönüyor. "Sen de mi?" diyorum. İstemsizce çıkıyor ağzımdan. Gülümsemen büyüyor. Güzel bir gülümsemen var diye düşünüyorum. Bu dünyaya ait olamayacak kadar güzel hem de. "Ben de." diye cevaplıyorsun sorumu. Bir uzay boşluğunun içindesin ve düşmekten korkarım diyorsun. Kendi alevinle en çok kendini yakarken gülümsemekten de vazgeçmiyorsun. Söyle, nasıl bir yıldızsın sen? Hangi yıldız yapabilir ki şu yaptığını? Tanrım, yıldızlar dilekleri gerçekleştirmiyorsa bile yıldızların dilekleri gerçekleşsin. Tanrım, onun acısı yeter daha. Bu gülümsemesi solmasın hiç yüzünden. Bir yıldız olsun ve tüm dilekleri gerçek olsun.
4 notes · View notes
beyinsizkalfa · 1 year ago
Note
Gözlerindeki o perde geçer belki, etrafı sadece yıldızlarla aydınlatırsın ya da bi yıldız olursun.
etrafı aydınlatacak bir yıldız bulursan bana da haber ver :)
0 notes
greenseaa · 1 year ago
Text
Gözlerim yemyeşil parlayan bi orman
Sonra yağmur
Saçlarım ışıldayan kuyruklu bi yıldız
Sonra çalı süpürgesi
Sevgi dolu bi kalp
Sonra buzdan bi yürek
Dudaklarım kiraz çiçeği
Sonra sararmış bi yaprak
Ya vücudum ;küçük bi mırıltıda kıvrılıverirdi her yerim ,bi oyana ,bi bu yana ,müziğin akışına bırakırdı ruhumu şu zavallı bedenim.
Yaprağın düşüşü gibi kavislenirdi ellerim ,sonra özgürce savrulurdu saçlarım, sözleri mırıldanırdı kiraz çiçeği dudaklarım, bide her türlü ritme uyan ayaklarım, yorulacağını bilmeden dans eder dururdu. Ha kanatlarım, onlar da var, görünmeyen kanatlarım,onlar ruhumda var uçuruyolardı beni o hayalden bu hayale.bozulacağını bilmediğim bir sürü plan fısıldıyodu kulağıma periler, aslında aklımdaki düşünceler .Umutlarım vardı beni hiç bırakmayan. Savaşçı bi yanımda vardı hayata rağmen, birazda asilik, inatçılık .Nasıl oldu bilmiyorum ama bi şövalye fark etti beni ve yanıma geldi ,bedenimi savurduğum belimden tutuverdi beni .Sonra ellerimi kavradı ve ritmime uymaya başladı .Çokça yakışıklı birazda ukalaca bi şeydi ama güzel dans ediyodu. Gözleri; öyle bi gözleri vardıki sanki dansımızın ritmine şiir oluyodu süzülen gözleri ,kıvrılan kirpikleri. Zaman geçti bana başka şeyler öğretti ,gösterdi ,anlattı hatta alıştırıverdi. öylesine bi kaç adıma ben ayak uydurdum bi baktım artık ellerim ,ayaklarım, kollarım başka şekilde kıvrılıyor ,dedim bana noluyor ?onu kendime uydurduğumu zannederken o beni kendine alıştırıyor .doğrusu alışmıştım perilerim artık onun fikirlerini fısıldıyodu kulağıma .ritimlerim oydu, sözlerim gözlerindeki şiir ,ayaklarım dönüp dolaşıp ona gidiyodu ,sonra etrafıma baktım karıştı herşey aradım aradım bulamadım yoktu hiç bir şey .Fark ettim ki değiştirdi beni halimi, özgürlüğümü bütün ruhumu şimdide yoktu işte alıştırıp gitmişti .Koruyacağını ,ritimlerimi beni sevdiğini zannettiğim şövalye gitmişti .Ama ben ya ben nolacaktım, noldum sonra biliyomusunuz ;yeşil gözlerim soldu, dudaklarım tenim bi yaprak gibi sarardı ,tebessümüm yok oldu, saçlarım tıpkı en başta söylediğim gibi çalı süpürgesine döndü ,sevgi dolu yufka yürekli kalbim bi buzdağı oldu ,perilerim sustu ,dudaklarım hiç kıvrılmadı ,ayaklarım ritimleri unuttu boşa dönmekten yoruldu, kanatlarım koptu düşler ülkesinde uçamadım umutlarım yok oldu ,her şey yandı kül oldu.
1 note · View note
dolunay66 · 2 years ago
Text
Geçen Yılda Geçen Yılı Yaşadınız mı?
Bu yılı iyi geçirdiniz mi?
Sağlıklı olduğunuz için hiç sevindiniz mi?
Bu yıl hiç gün ışığı ile uyandınız mı?
Kaç kez güneşin doğuşunu izlediniz?
Bir neden yokken kaç kişiye hediye aldınız?
Kaç sabah yolda bir kediyi okşadınız?
Bu yıl yeni doğmuş bir bebek parmağınızı sıkıca tuttu mu?
Ya siz onu hiç kokladınız mı?
Yaz gecelerinde ne çok yıldız olduğuna hiç şaşırdınız mı?
Kendinize bu yıl kaç oyuncak aldınız?
Kaç kez gözlerinizden yaş gelinceye kadar güldünüz?
Yaşlı bir ağaca sarıldınız mı bu yıl?
Çimenlere uzandığınız oldu mu?
Çocukluğunuzdan kalan bir şarkıyı söylediniz mi hiç?
Hiç taş kaydırdınız mı bu yıl?
Kaç kez kuşlara yem attınız?
Bir çiçeği dalındayken kokladınız mı?
Bu yıl kaç kez gökkuşağı gördünüz?
Ya da hediye alan bir çocuğun gözlerindeki ışığı?
Kaç kez mektup aldınız bu yıl?
Eski bir dostunuzu aradınız mı hiç?
Kimseyle barıştınız mı bu yıl?
Aslında mutlu olduğunuzu kaç kez fark ettiniz bu yıl?
İyi bir yılın bunlar gibi birçok "küçük şey"e bağlı olduğunu
Hiç düşündünüz mü bu yıl?
Yeni yılda düşünün.
Yayılın çimenlerin üzerine,
Acele edin.
Er ya da geç
Çimenler yayılacak üzerinize.
Jacques PREVERT
Tumblr media
38 notes · View notes