#fasit dongu
Explore tagged Tumblr posts
Text
Sesli Meram #423 - Yersiz Yurtsuz (28.08.2023)
"Bütünüyle kesintisiz bir çürümeye cürümlerle rehin edilirken halk hayatın hakikatinden kim ne zaman bahis açabilecektir misal? Su kaldırmayacak bir çürüme sathı mahalli her anlamda dönüştürürken, daha geçen aldığınız ürünün bir sonraki hafta zamlandığı bir yer, bir uzamda neyin garantisi kalmıştır, yaşayabilmek için. Tekdüze sıradan bir hafta yeterli gelebilecek bir mutfak alışverişinin birkaç bin liraya tekabül ettiği bir düzlemde, bir maaş artı bir maaş kadar yükselmiş kiralar mesela ne zaman dert edilebilecektir sahiden? Kimin nasıl altından kalktığı ya da kalkamadığı şiddet dozu günbegün yükseltilen kavgalar, artık bir normale dönüştürülmüş silahlı çatışmalardan, evlere saldırılara, sokaktaki gasplara bir biçimde normatif yerle bir edilirken kim fark edecektir ki sıradanı? Misal en basitinden bir gereksinim kılınmış olagelen cep telefonunun, vakti zamanında bir cinayet sonrasında ele alınmış imei kaydını bugün bir vergilendirme / çöreklenme / haraç kapısına çevirmiş o aklın eylediği, öğrencilere kıyağımız olsun, 25.000 liraya telefon var saçmalığının her nasıl yerli üretim, vasat bile olmayacak kadar berbat ötesi bir teknolojik tahayyül olduğu daha henüz taslakken sökün eder. Böyle afaki bir biçimde çürüten, eksilten, yoksullaştıran ve yoksun bırakan bir zihni tezahürün karşısında hayatın ederi, anlamı her ne olacaktır ki sahiden?" sesli meram
podcast image credit: broken mirror 1 :::manuela thames :::f-stop magazine
#seslimeram#turkish#humanity#fascism#where is my mind#biopolitics#monologue#hatred#discrimination#comment#new world#fasit dongu#yara#aci#anarchist#gorus#anlamak#deneysel#mustereklerimiz#experimental#pragmatism#social political#human rights#silence#yuzlesme#kesik#gercek#political issues#racism#memleket
0 notes
Text
Yorgun...
Yorgun kalınan bir hayat tecrübesini var ediyor bugünün ülkesi. Her şeyin hemen hemen her bir durumda yokuşa sürüldüğü, insani olan müştereklerden ayrıştırıldığı bir zeminde, yerilip, yutulurken her şey yorgun bırakılıyor o hayatı var edenler. Sıradan olan insanların en temel haklarının talan edilebildiği yerde seçimden seçime akla getirilen demokrasi hali istem ve pratiğinin hiçbir şeyi çözümlemediği de ortaya çıkar. Cerahat, cürüm ve safiyane kötülük ekseninde oluşturulan hemen her şeyle birlikte bu durum bir fasit döngüyü var eder. O fasit döngünün aşılamazlığı da bütünüyle tahakküme esaretin vaaz edilmesi de bir biçimde yorgun kalmayı beraberinde bir hakikate dönüştürür. Yeni denilen ülkenin açıkta yönelimi, bekası iş bu şimdinin pratikleriyle var edilen tahakküm nesnelliğinden / eksiği gediği olmayan tehditlerden bina edilir. Tümüyle bedene yönelik siyasetin sunduğu halin edim, eylem, ederi ve toplamında o yorgunluk kalıcı kılınır. Demokrasi, eşitlik, adalet ol hürriyet şu hakkaniyet kavramlarının boşa düşürüldüğü sahnede cürümlerin hedefi kılına gelen şey hayattır. Belki bundan bu kadar ayrıksı / eksiksiz yabancılaşma bundandır.
Yaygın bir biçimde var edilen mesel, hayatın dönüştürülmesinde her dem bet / fecinin bir istikamet kılınmasıdır. Her zaman, her yerden varlığı tescillenmiş olan cerahat tecelli ederken tahakküm pratikleri yaşamı duraksamadan eksiltmenin bir yöntemi kılınır. Baş amir ve sultasının yirmi bir koca senede imal ettiği ülkenin / yönelimi bu bahisten çıkan ve güncellenendir. İktidar makamından, yaygın medya denilen saray soytarılarının cirit attığı ortama, sokağa salınmış olan partizanların, jurnallemek bir yandan tehdit, hakaret ve şiddetle teşviki mesaileri öte yandan sunulan / paylaşılan şey bu tahakküm veçhesini yinelemektir.
Seçim tahayyülünün ikinci tura kalacak olmasının kesinleştirilmesi sonrasındaki iki hafta boyunca tehdit / terör / ayrımcılık ve dibine kadar latent bir muhafazakarlık pazarlanırken o nihai yorgun düşürme taktikleri de devreye konulmuştur. Kesintisiz kılına gelen hemen her türden tehdidin yamacında bir kere daha adil bir seçimin var edilmeyeceği muştulanır. Baş efendinin kurduğu düzlem, içişleri nazırı, iletişim işleri başkanlığı nam kurgu üretme, kafa ütüleme merkezindeki çakma goebbels, siyaseten esirliğini akp ile var edenler, ana akım medyadan teslim olduğunu sabah akşam zikredenler ve nicesiyle bir linç fırtınasının imali söz konusu edilir. Bay Kemal Kılıçdaroğlu, önce Aleviliğinden hedef kılnır. Sonra ona oy verenlerin inançları sorgulanır. Önce HDP ile müzakere üstünden, terörle iltisaklı ilan edilir, oysa ortada ne pazarlık ne de tek satırlık bir alavere dalavere söz konusudur, montaj kasetler devreye girer. PKK’li bir temsilin Haydi, haydi, haydi diye bağırdığından medet umulup bunlar bu demeye getirilir. Bunlar, Kemal Kılıçdaroğlu, Cumhuriyet Halk Partisi ve seçmenleri. Kesmez bütün bu hadsizlik silsilesi, terörist bu defasında bizzat ol birlikteliği var edip, düzenin yıkıcılığına dur demek isteyen tüm kesimleri muhteviyatına dahil eder. Baş efendi için koltuğun kıymeti, verilecek hesapların hiçbirine yanaşılmaması ve dahası bu zorbalık düzeni / çeteleşmiş ülkenin sadakasıyla yaşanır, öyle ya da böyle diye var edilen bir göz boyama hali içerisinde seçim de / seçenekler de gümbürtüye konulur. Seçim sonrasına kala kalacak yegane şeylerden birisi bugün artık en az iki kutba bölünmüş, birlikteliğini kaybetmiş bir ülke gerçekliğidir. Bu kesindir. Devri sabık iktidarın sunduğu / yönlendirdiği / nefretini örtük değil açıktan var ettiği her hamleyle birlikte bu bahis de kalıcı kılınır. Böyledir bu ülke, bu kadarcık bir tahayyülle rehin alınmıştır, nokta!
Bianet’ten aktaralım: “Son yıllarda Türkiye'de demokrasi ve insan haklarının durumu giderek kaygı verici bir halde. Bu yüzden 2023 seçimleri genellikle ülkenin modern tarihinin en önemli seçimleri olarak adlandırılıyor. Bir değişimin gerçekleşmesi ve Erdoğan'ın 20 yıllık otokratik yönetimine son verilmesine dair bir umut ışığı veriyor. Ancak insan hakları açısından ne gibi değişiklikler bekleyebiliriz? Sivil Haklar Savunucuları* (Civil Rights Defenders) 2018 Sivil Haklar Savunucusu Ödülü sahibi Murat Çelikkan'la ülkenin karşı karşıya olduğu güncel sorunlar ve muhtemel seçim sonuçlarının insan hakları üzerindeki potansiyel etkileri üzerine söyleşti.
* * *
Bugünlerin Türkiye'deki en acil insan hakları sorunlarını belirleyip tanımlayabilir misiniz?
2015'ten bu yana her şey hızla kötüleştiğinden, aralarından birini öne çıkarmak çok zor. Ancak hukukun üstünlüğünün ortadan kalkması en acil konu olabilir. Hakim ve savcılar cumhurbaşkanının kamçısı gibi iş görüyor hukuksuz, akıl almaz mahkumiyet ve tutuklama kararları veriyorlar. Elbette ifade özgürlüğü hakkının yok edilişi bununla el ele yürüyor. Bir başka konu da güvenlik güçlerinin barışçıl protestolara karşı orantısız şiddet kullanması olabilir.
Türkiye'deki siyasi iklim son birkaç yılda nasıl değişti ve insan haklarını nasıl etkiledi?
80 milyon insanın bir kişinin zihninde hapsedildiği bir ulus düşünün. Ve bu kişinin çok otoriter, dindar, yayılmacılıktan yana bir muhafazakar olarak düşünün. Şu anda Türkiye'de olan bu. Türkiye, adli istatistiklere göre, dünyada en fazla sayıda "terörist"e sahip, çünkü savcılar ve hakimler terörle mücadele yasalarını keyfi ve bol keseden kullanma eğiliminde. Terörle mücadele yasalarıyla yargılanan veya hüküm giyen on binlerce insan var. Binlerce insan cumhurbaşkanına hakaret etmiş sayılıyor. Türkiye'nin hiçbir yerinde barışçıl bir gösteri ve protesto yapamazsınız. Güvenlik güçleri doğruca saldırır ve gözaltına alır. İçişleri Bakanı her gün LGBTİ+'ları hedef alıyor ve kriminalize ediyor. Muhalefetteki yasal Kürt partisi, hükümet temsilcilerince terörist olarak adlandırılıyor. Siyasetin bütün fırsat ve alanları kapatılmış durumda.
Neden, yaklaşan cumhurbaşkanlığı seçimlerininTürkiye'nin yakın tarihindeki en önemli ve belirleyici anlardan biri olduğu söyleniyor?
Ülke neredeyse iflas halinde. Enflasyon oranının yüzde 150 olduğu iddia ediliyor. Nepotizm öylesine güçlü ki, ülkedeki kurumların hiçbirinin verimli çalışması mümkün değil. Son deprem bu açıdan çok dramatik bir deneyim oldu. Liyakatsizlik yüzünden binlerce insan hayatını kaybetti. Öte yandan, Türkiye siyaset tarihinde ilk kez, tamamen farklı siyasi hedeflere sahip birçok parti, otokratik rejime karşı neredeyse bir cephe oluştururcasına bir araya gelebildi. Dolayısıyla, Türkiye'de demokrasi ve insan hakları için gerekli değişimi yaratabilmek açısından tarihsel bir andayız.
Uzun süredir Cumhurbaşkanı olan Erdoğan'ın ya da muhalefet adayı Kemal Kılıçdaroğlu'nun kazanmasının Türkiye'de insan hakları açısından karşılaştırmalı potansiyel sonuçları neler ve politikaları insan haklarının belirli alanlarını nasıl etkileyebilir?
Muhalefet kazanırsa, muhtemelen sınırlı da olsa, ortak bir geleceğin tartışılabileceği bir alan açılabilir. Erdoğan'la demokrasi ve insan hakları için sivil ya da siyasal alan olmayacak.
Muhalefet adayının (eğer kazanırsa) insan hakları durumunu iyileştirmek açısından ele alması gereken en acil konular hangileri?
Devlet kurumlarının, yargının, güvenlik güçlerinin, akademinin ve basının siyasallaşması. Son 7 yıldır herhangi bir muhalefete ve tartışmaya yer yok. İnsan hakları örgütleri ve insanlar ya marjinalleştirildi ya da kriminalize edildi. LGBTİ+'lar, Türk ailelerini mahvetmek için uğraşan Batı'nın ahlaksız, sapkın ajanları vb. olarak hükümetin doğrudan hedefi. Kadınlar kolektif haklarını kaybetme tehlikesiyle karşı karşıya ve Kürtlerin hakları için sesini çıkartmak isteyen herkes ya cezaevine atılıyor ya da terörist olarak kriminalize ediliyor. Şu anda Türkiye'de geçerli olan tek paradigma, komşularla, bölgede veya ülke içinde güvenliktir. Tüm sistem ve ideolojinin değişmesi gerek.
Ülkedeki insan haklarının uzun vadeli sonucu ve değişimi ile ilgili kişisel umutlarınız ?
Muhalefet kazansa bile, insan hakları savunucularının uzun bir zamandan beri birike gelen insan hakları sorunlarının dürüst ve adilane ele alınmasının sağlamaları için güçlü bir mücadele vermek gerekecek. Dolayısıyla seçimden hangi sonuçla çıkılırsa çıkılsın insan hakları savunucularının çok çalışması gerekecek.”
Murat Çelikkan’ın satır satır bildirdiği insan hakları ihlallerinin meylettiği hallere dair onlarca ilavede bulunabiliriz. Böyle bir fasit döngü içerisinde duraksamadan çürüten, her dem mahvı önceleyen, aralıksız bir halde zorbalığın imkanları dahilinde cerahat nüfuzunu güncelleyen bir erkin varlığı bugün meseledir. Yorgun kılan, o iktidar direncinin aralıksız bir halde saldırmaya devam etmesidir. Yargının dikte edilerek, tehditlerle bir hiza tutturup gittiği, haklılığın sorgulanmasının dahi önünün birkaç cümle, birkaç manşetle söz konusu edilebildiği bir zeminde tek bir iyi gün var edilebilir mi sahi ama sahiden de? Bütünüyle o meram dizgisi içerisinde Murat Çelikkan bunları anlatıyor halihazırda, okur muydunuz?
Yorgun düşüyoruz artık bu kadar afaki kötülüğün birbiri ardına yinelenip durulurken, demokrasicilik oyunu oynanmasından. Bir polis devletine dönüştürülüp, el alınabilecek tüm hukuki dayanaktan yoksun çeteleşme imgesi içerisinde hayatın zaptını mümkün kılan eylemlerin arkasının / dibinin / sonunun gelmediği yerde yorgunluk daim kılınıyor. Ne yana dönerseniz hukuksuzluk, hangi güne başlarsanız öyle derinden sabitlik kazandırılmış bir tehdit / terör / yıkım hali / hakimiyeti var ediliyor. Düzen ve onun şimdiki sahiplerinin o seçim galibiyeti üzerine kurumsallaştırdıkları tahakküm veçheleri hayatı günbegün daha da zora koştururken sahiden düşünebiliyor muyuz; durmak yok yola devam bir tükenişin ta kendisine çıkandır diye. Yorgunluk var ediliyor artık, apolitik bir menzil haline evrimin tekinsiz ve kapkaranlık bir hale rehin addedilen ülkenin gerçekliği karşımıza çıktı, çıkıyor. İyi mi bu haller, daha nereye kadar...
Misak TUNÇBOYACI – İstan’2023
Görsel: Açık Stratejiler Dizisi – İhsan OTURMAK v/K24
#türkiye#mesel#yara#seçim#sözler#seçeneksizlik#yıkım#yıldırı#tahakküm#insan hakları#demokrasiye ne oldu#söz hakkı#politikmeram#kısa kesit#fasit dongu#cerahat#sarmal#cehalet#yoksunluk#çürüme#insan neydi ki!#yozluk#akp türkiye'si#kötülük sarmalı#siyasa
0 notes
Text
Sesli Meram #410 - Yersiz Yurtsuz (22.05.2023)
"Derine inilmeden yüzeyden yapılan hamleler, sözüm ona iyileştirme hallerinin ortasında o kadük / yıkıcı / ezmeye devam diyen ülkenin yeni yüzyılı bir arafı bildirir. Ümidin kırımı, lütuf gibi sunulan normallerin yerle yeksan edilmesi, o gelirse şöyle olur, böyle olur bahis ve tahayyüllerini, ezan, millet, bayrak, vatan, din ekseninde mot-a-mot bir tornadan çıkma hep ezber tam ezberlerle alt etme istenci de boşluğu göstere gelir. Yaşanacak bir evin, tam da o vatan imgesinin küflenmiş / irine boğdurulmuş sureti yeniden var edilmektedir. Nefreti gündelik bir argüman parçacığı kılan aklın, her dönemeçte başı sıkıştığı vakitte suna geldiği kötülük / hile hurda, yalan dolan ve yeni teknolojinin de imkanlarıyla ağırlıkla hayali, sahte imgeler üstünden bina ettiği toplam bir müşterek ideyi bıraktırmamak içindir.
Dönüştürülmüş yeni ülke, yaşatan değil tükettiren, tükettikçe de çürütendir. Biteviye bir zulüm var edilendir. İkiye hatta üçe bölünmüş bir memleketin var olması gerçektir. Dur durak bilmeden yaygın medya ağıyla, iktidarın dilinin birleştiği yer, odakta nefret kök salandır. Bir seçim bahsini, seçenekler arasındaki tercihi savaşa dönüştüren, enikonu bir kırıma zemin teşkil eden / bunu fırsat olarak görenlerin karşısında ümit berhava olmasın diyedir bu birkaç satır. Evinden, yurt denilenden, o yurdu yaşanabilir bir sığınak olmaktan bir asır önce elinden çalınmış, bugün “hoşgörü” sayesinde varlığını sürdürebilen bir başka öteki olarak, eviniz başınıza göçmesin diye vardır bunca meram. Sorgular mıydınız? Sahiden oralarda mısınız, düşünür müsünüz?" sesli meram
podcast image credit: elections 2023:::ozam köse:::afp / getty images via al monitor
#seslimeram#turkish#humanity#fascism#where is my mind#biopolitics#monologue#hatred#discrimination#comment#new world#fasit dongu#yara#aci#anarchist#gorus#anlamak#deneysel#mustereklerimiz#experimental#pragmatism#social political#human rights#silence#yuzlesme#kesik#gercek#political issues#racism#memleket
0 notes
Text
Sesli Meram #252 - Karşı Radyo (18.10.2022)
"Ezerek, biçerek, sınırlandırarak, sonsuz bir baskı iklimini her gün yeniden “demokrasi var” bu ülkede bahsinin ardına saklanarak kuragelen bir iktidar tahayyülü elinde söz hiç edilmek isteniyor. Kaçıncıdır bu taarruz. Dahası ilerisi hepten karanlık kılınmak istenen bir eylem çabasının / kanun / nizam belirtecinin varlığı söz konusuyken, hayatın meseli ne olacaktır? Böyle bir toplamda, bunca yok saymalar ve sürekli inkarla, her şey yalan, kolpa, iddia denilerek hangi yara örtülebilir ki, yara, bere her yanı sarıp sarmalamışken, sahiden? Gündelik dertlerin yekununa eklenmiş olagelen her yeni edim ile nefes almak zorlaşıyor. Buna da alışacak mısınız, iyi midir böyle bir hal bu katran karanlığı, sorgular mısınız? Hayat sansürlenirken, var olan kıyım dört bir yanı, her günü zapturapt altına alırken, demokrasi hiç, söz naçar, kelam lal kılınmaya bir hışım çabalanırken, o karanlığı sorgular mısınız?" sesli meram
podcast image credit: bartın:::amasra:::khalil hamra::ap:dpa:::frankenpost
#seslimeram#karsi radyo#turkish#humanity#fascism#where is my mind#biopolitics#monologue#hatred#discrimination#comment#new world#land#anatolia#turk nation#fasit dongu#yara#aci#anarchist#gorus#anlamak#deneysel#mustereklerimiz#experimental#socpol#pragmatism#social political#human rights#silence#yuzlesme
0 notes