#evlendik
Explore tagged Tumblr posts
eaudavie · 1 year ago
Text
Ben asik oldum
1 note · View note
hataysekshikayelerisblog · 18 days ago
Text
Evlilik Yıldönümü! (Tuğçe 32 Y., Muğla)
Merhaba, ismim Tuğçe. 32 yaşındayım, 3 yıllık evliyim ve yakın zamanda bir de çocuğum oldu. İyi bir işim ve mutlu bir evliliğim vardı. Kumralım, 1.70 boyundayım ve 48 kiloyum. Zayıf olmama rağmen biçimli bir popom vardır (pilates sağolsun). Memelerim A-Cup. Belki de vücudumda sevmediğim tek yanım memelerimin küçük olması. Kocamla birbirimizi severek evlendik. Seks hayatımız da çok iyiydi. Tutkulu ve romantik sevişirdik. "-dik" diyorum, çünkü uzun bir süredir sevişmedik. Hikayem de bununla başlıyor zaten.
Hamilelik, doğum vesaire bu işlere mecburi ara verdik. Ama ben hazır olduğumda da kocam bana yanaşmadı. Hatta 4-5 kez de bahanelerle beni reddetti. İlk başlarda anlayışlı olmaya çalıştım ve ona çok kızmadım. Bu sürede de ben mastürbasyon yaparak kendimi tatmin ettim. Pørnø sitelerini, hatta sürekli seks hikayeleri okuduğum bu siteyi de bu dönemde öğrendim. Kocama karşı anlayışlı tavrım ise evlilik yıldönümümüzde değişti. O gece özel bir yemek yapmış, şık ve sexy giyinmiştim. Ama kocam o gece de beni sikmek istemeyince, "Artık beni arzulamıyorsun!" diyerek kavga ettik, ben evden çıkıp en yakın arkadaşım İpek'in yanına gittim. Bütün gece dertleştik.
İpek biraz uzaklaşıp kafa dağıtmanın bana iyi geleceğini söyledi. Ve ertesi gün Bodrumda'ki yazlığımıza gitmek için plan yaptık. Ertesi sabah annemi arayıp çocuğa 2-3 gün bakmasını rica ettim ve evden de bir bavul hazırlayıp yola çıktık. Bu arada İpek benim üniversiteden beri 10 yıllık arkadaşımdı. Benden bir yaş küçük ve bekar. Benim aksime o biraz daha kısa ve kıvrımlı bir vücuda sahip. Gittiğimiz ilk akşam meyhanede dertleştik. Ben sürekli, "Artık güzel değil miyim, tüm doğum kilolarımı verdim, karnım bile dümdüz, kocam beni neden istemiyor?" diye ağladım. İpek de teselli etti.
Ertesi gün tüm gün havuz, güneş, bira takıldık. Akşam da İpek tutturdu eğlenmeye çıkalım diye. "Klüpte erkeklerin ilgisini görünce ne kadar güzel bir kadın olduğunu hatırlayacaksın, keyfin yerine gelecek" diye beni ikna etti. Ben de kocamın beni evlilik yıldönümümüzde reddettiği elbiseyi giydim. Elbise siyah, askılı ve derin sırt dekolteli ve miniydi. Göğüs dekoltesi yok gibiydi, ama sırtım tamamen açıktı. İpek de benim tersim derin göğüs dekolteli mini bir çiçekli elbise giymişti. Akşam 20:00 gibi bir mekana gittik. Zaten tüm gün içtiğimiz için 1-2 birşey içip kendimizi dansa vermemiz uzun sürmedi. Tabi bu sırada bazı erkekler geliyor, bazıları da uzaktan kesiyordu. Hiçbirinden hoşlanmadığımız için yüz vermiyorduk.
Bir ara soluklanıp birşeyler içmek için kokteyl masasına geçince, hemen iki erkek ellerinde içkilerle yanımıza geldiler. İkisi de 1.80-1.85 boylarında, kaslı ve geniş omuzluydular. Hoş vücutları vardı, ama, kısa, dar paça pantolonlu, beyaz yapışan gömlekli, nargileci tiplerdi. Normalde bu tip erkeklerden hiç hoşlanmam, ama nedense o gece gözüme bir hoş geldi ve uzattıklari içkiyi aldım. Yanımıza gelmeden önce zaten bizi paylaşmışlar. Benim yanıma gelenin adı Engin, İpek'in yanına giden de Aslan'dı. Yaşları da en fazla 25 falandır. İpek tiplerden hoşlanmadığını bana kaş gözle anlatıyordu, ama ben anlamamazlıktan geldim ve Engin ile dans etmeye başladık.
İlk başlarda düzgün dans ederken, vakit geçtikçe Engin bana sokulmaya başlamıştı. Arada belimden sıkıca kavrayıp iyice kendine çekiyor, öpüşme mesafesinde dans ediyorduk. Sonra belimi bırakınca ben yine 1-2 adım uzaklaşıyordum. Bu sırada da İpek ile aslan da dans ediyordu, ama İpek aslanın yakınlaşmasına izin vermiyordu. Bir ara ben Engin'in önünde arkamı dönüp dans etmeye başladım. O da hemen götüme sürtünmeye başladı. Dar kumaş pantolonunun altındaki sikinin sertleştiğini hissedebiliyordum. Ben kendimi geri çekmeyince, boynuma, omuzlarına küçük öpücükler kondurmaya başladı. Heyecandan ellerim buz gibi olmuştu.
O sırada İpek gelip, "Tuvalete gidelim!" dedi. Tuvalete gidince de, "Kızım ne yapıyorsun demeyeceğim de, o kadar erkeğin arasında bu tiplerle mi yapacağız?" diyerek kızdı. Ben de, "Merak etme, biraz oynaşacağız sadece, sen istemiyorsan yapma!" dedim ve tuvaletten çıktık.
Yine Engin'in önüne geçip, bu sefer ben sürtünmeye başladım. Engin de cesaretlenip bir elini bacağıma atıp okşamaya başladı. Elini yavaşça elbisemin içine ilerletirken diğer eliyle de mememi okşadı. Eli külotuma doğru ilerleyince elini tutup çektim ve yüzümü döndüm. O an burun buruna geldik ve dudaklarına yapıştım. Barın ortasında deli gibi öpüşmeye başladık. Bu anı en son 10 sene önce öğrenciyken yaşamışımdır. Engin'in de eli hiç boş durmuyor, bu sefer de iki eliyle popomu okşuyordu. Birkaç dakika öpüştükten sonra yine içki molası verdik.
Aslan ve İpek de yakınlaşmaya başlamıştı. Ben yine dans etmek için Engin'in elinden tutunca, belimden kavrayıp kulağıma, "Ben yoruldum burdan, daha sakin bir mekana gidelim!" dedi. Ben de, "Tamam!" deyip toplandım ve İpek'le Aslan'ın yanına gidip, "Biz başka yere geçeceğiz!" dedik. İpek hemen lafa atlayıp, "Biz burda iyiyiz!" dedi. Vedalaşırken de İpek kulağıma, "Dikkatli ol!" diye fısıldadı. Ben de, "Merak etme, ileri gitme niyetinde değilim!" dedim. Ama kulüpten çıkınca, Engin, "Sahile mi gitsek?" diye sorunca, ben, "Direkt sana da gidebiliriz!" dedim.
Engin'in gözleri parladı ve hemen oteline gittik. Odaya girer girmez çantamı sehpaya atıp lavaboya girdim. Çıktığımda Engin gömleğini çıkarmış, tekli koltukta oturuyordu. Minibardan bir viski açıp bardaklarimıza koymaya başladım. Bu sırada da Engin, "Telefonun geldiğimizden beri çalıp duruyor!" dedi. Dönüp elimde bardaklarla yanına geçene kadar telefonumu almış ekrana bakıyordu. Şaşkınlıkla, "Sen evli misin?" diye sordu. Telefonda arayan kocamdı. Ben de bardaklardan birini ona uzatıp, sakince kucağına oturdum ve "Bu gece benim tek kocam sensin!" deyip dudaklarını öpmeye başladım.
Biraz öpüştükten sonra kalkıp önünde yere oturdum. Yavaş yavaş kemerini çözdüm, sonra fermuarını açıp pantolonunu sıyırdım. Sonra da boxerını. Siki dimdik olmuş ve başı da kıpkırmızıydı. Bu sırada da Engin keyifle beni izliyor ve içkisini içiyordu. Ben de bardağımı shot yaptım ve ayağa kalkıp tekrar dudaklarına yapıştım. Biraz öpüşünce Engin de ayağa kalktı ve arkamı çevirdi. Bir yandan sırtımı öpüp bir yandan da elbisemi çıkarttı. Karşısında dantelli külotumla kalınca da bir hışımla yatağa götürdü beni. Yatakta boynumu, memelerimi hatta karnımı bile öpüyor, yalıyordu. Siki bacağıma sürtündükçe heyecanım iki katına çıkıyordu.
Engin yavaşça memelerimden karnıma, oradan da kasığıma geçti. Baldırlarımı öperek külotumu çıkardı ve bacaklarımı omzuna aldı. Sikini yavaşça amıma yerleştirdi. Amım zaten sırılsıklamdı, Engin de zorlanmadan girmeye başladı. Ama siki gerçekten uzundu ve sanki sok sok bitmiyordu. Tamamını içime aldığımda artık yastıkları tırnaklıyordum. Bir müddet durup yavaş yavaş git-gel yapmaya başladı. Ben inledikçe de Engin hızlanıyordu. Birkaç dakikada ben kasılarak orgazm oldum. Ama Engin aynı tempoda devam ediyor, "Aşkım, harikasın, çok güzelsin!" diye inliyordu. Ben tam ikinci kez orgazm olurken de yavaşlar gibi oldu, ama sonra sikini çıkarıp misyoner pozisyonunda sikmeye devam etti. Toplam yarım saatten fazla siktikten sonra inleyerek içime boşaldı. Ben de 4 kez orgazm olmuştum. Engin sikini amımdan çıkardığında halen dimdikti.
Biraz soluklanıp birer viski daha içip öpüştük. Engin, "Bebeğim senle anal yapmak istiyorum!" diye kulağıma fısıldadı. Ben de yatakta doğruldum ve önünde domalıp, "Bu gece seninim canım, beni istediğin gibi becer!" dedim. Engin de hemen arkama geçti. Önce biraz götümü dilledi. Bu sırada da durup durup bana iltifat ediyordu. Sonra da sikinin başını yavaşça götüme dayayıp sokmaya başladı. Amıma yaptığı gibi hızla sokamıyordu. Hepsini oktuktan sonra da yine önce yavaş sonra hızlı tempo sikmeye başladı. Ben hem acıdan hem de zevkten çığlıklar atıyordum. Engin de, "Harikasın, dayanamıyorum sana, müthişsin!" diye diye boşaldı. Bu sefer maksimum 10 dakika sürmüştü.
Nefes nefese yanıma yattı. Bir içki molasından daha sonra bu sefer ben hareketlendim ve inmiş sikini yalamaya başladım. Engin de hafifçe doğrulup sırtını yatağın başlığına vermiş, anın tadını çıkarıyordu. Siki saniyeler içinde yine dimdik olmuştu. Sikini tamamen ağzıma alıyor, taşaklarını emiyordum. Bir ara bir fotoğraf sesi duyunca fırladım. Engin elinde telefon, fotoğrafımı çekmişti. Refleksle elinden telefonu kapıp, "Napıyorsun sen?" diye çıkıştım. "Birşey yapmadım, bizim Aslan'a atacaktım fotoğrafı!" dedi panikleyerek. Tabi ben fotoyu göndermeden sildim. Engin de, "Özür dilerim, kötü niyetim yoktu. İpek bu salağı mekanda bırakmış gitmiş. Bu da tek başına odasındaymış. Azıcık kıskandırayım, hem de o da bakarak 31 çeksin diye atacaktım. Söz bir daha telefon falan yok!" dedi.
Ben de, "İpek de ayıp etmiş, şimdi Aslan'a üzüldüm. O zaman onu da çağır da yazık tek başına sıkılmasın!" dedim gülerek. Engin bu dediğime çok şaşırdı, "Bak çağırıyorum?" diye tekrar tekrar sordu. Ben, "Çağır, ciddiyim!" deyince de mesaj atıp çağırdı. Viskimiz bittiği için gelirken de viski getirmesini istedik. Bu sırada ben de duşa girip çıktım. Benden sonra da Engin girdi.
Ben bornozla uzanırken kapı çaldı ve Aslan geldi. Elinde birazı içilmiş viski şişesi yalpayalarak odaya girdi. Şöyle bir beni baştan aşağı süzdü. Hiçbir şey demeden bornozumun önündeki kuşağı çözüp beni sertçe duvara dayadı. Eğilip memelerimi öpmeye, ısırmaya başladı. Sanki sevişmiyor, ayı gibi saldırıyordu. Ben acıyla bağırınca da dudaklarıma yapışıyordu. Hayatımda ilk defa böyle bir sevişme yaşıyordum. Onu odaya ben çağırmıştım, ama sanki zorla girmiş gibi davranıyordu. Bir yandan memelerimi yalayıp yutarken, bir eliyle de amımı parmaklamaya başladı...
Sonra pantolonunun fermuarını açıp sikini çıkardı ve amıma tek seferde soktu. Yavaş yavaş git-gel yapıyordu, ama sertçe yapıyordu ve canımı acıtıyordu. Sanırım siki Engin'inkinden kısaydı ama daha kalındı. Bu şekilde sikişirken Engin de duştan çıktı ve yatağa uzanıp bizi izlemeye başladı. Benim için de acıyla zevk birbirine karışmış ve orgazm olmuştum. Aslan da bir yandan sikiyor bir yandan viski şişesini bir tepesine dikiyor, bir bana içiriyordu...
Beni ayakta 15 dakika falan siktikten sonra Aslan içime boşalıp gidip yatağa uzandı. İkisi de yatakta yanyana çırılçıplak yatmış, ben üstümde bornozla önüm açık dikilirken bana bakıyorlardı. Ben de ne yapacağımı bilememiştim. Sessizliği Aslan bozdu, "Kanka bu nasıl güzel karı böyle ya, ben hayatımda bunun gibisini sikmedim!" dedi. Engin de, "Kardeşine dua et, bak seni de çağırdım!" dedi. Sanki ben yokmuşum gibi konuşuyorlardı. Engin bana, "Canım, bak misafirimizin siki inmiş, yardımcı ol!" dedi. Aslan da heyecanla, "Yok artık, sakso da mı çekiyor?" dedi. Ben de bir şey demeden bornozumu çıkarıp yatağa geçtim ve Aslan'ın sikini ve taşaklarını yalamaya başladım...
Bu sırada yine ben yokmuşum gibi konuşmaya devam ediyorlardı. Engin, "Kanka bu gece sabaha kadar her deliğini sikeceğiz, merak etme!" diyor, Aslan da, "Yok şöyle sikeceğim, böyle sikeceğim!" diye konuşuyordu. İkisi ben 5 dakika yalayana kadar koca şişe viskinin çoğunu içmislerdi. Sonra Engin saçımdan tutup kafamı sikine yöneltti. Aslan da kalkıp kalkıp arkama geçip, "Domal bakalım!" dedi. Ben de dediğini yaptım. Önümde Engin'in sikini yalarken, Aslan da sikini götüme geçirmeye çalışıyordu. Ama o kadar hızlı sokmaya çalıştı ki, canım yandı ve ve kendimi kasıp girmesini engelledim. Aslan da ilerleyemedikçe daha sert sokmaya çalışıyordu. Benim de gözümden yaşlar akmaya başladı ve Engin'in sikini de yalamayı bıraktım. Arkamda Aslan, "Kasma kendini, serbest bırak!" diyerek popomu şaplaklıyor, Engin de sikiyle yüzüme vurup, "Hadi yala!" diye kızıyordu.
O an kendime, (Ben burda napıyorum?) diye sordum. Bir saat önce bana tapan Engin, Aslan'la birlikte ayıya dönmüş, bana orospu, köle muamelesi yapıyordu. Ama ben de itiraz etmek yerine dediklerini yapıyordum. Ben kendimi biraz serbest bırakınca Aslan götüme sikini komple geçirdi. Ben çığlığı basınca da Engin ağzıma sikini soktu. Aslan, "Kanka beli çok ince, kırmayalım!" deyip güldü. Engin de, "Valla ben sikerken öyle bir kasıldı ki, tüm kaburgaları sayılıyordu. O an kırılmadıysa bir daha kırılmaz!" dedi gülerek. Böyle konuşmalarından hem rahatsız oluyordum, ama bir yandan da orgazm olmaya devam ediyordum...
Aslan içime boşalınca yer değiştirdiler. Engin götümü sikiyor, ama bir türlü boşalmıyordu. Aslanın siki kalkınca yatağa yattı ve üstüne çıkmamı söyledi. Engin de sikini götümden çıkarınca dediğini yaptım ve Aslan'ın sikinin üstüne oturdum, amıma aldım. Sonra Aslan beni sıkıca kucakladı, göğüslerimiz birbirine değiyordu. Popom açığa çıkınca da Engin arkama geçip götüme sokup sikmeye başladı. Şimdi içimde iki yarak vardı, biri amımda, biri götümde. Ben deli gibi inliyor, ardı ardına orgazm oluyordum. Engin ve Aslan ise hiç konuşmadan, sanki makina gibi sikiyorladı...
Sonunda ikisi de boşalınca kalktılar ve yer değiştirdiler. Artık benim halim kalmamış, tüm kaslarım ağrıyordu. Kendimi onlara teslim etmiş, bitirin de yatalım modundaydım. Yarım saat kadar siktiler, ama bu sefer boşalmadan üstümden ve altımdan çekildiler. Ben şimdi hangi pozisyonda yapacağız diye onlara bakarken, kalktılar ve karşımda 31 çekmeye başladılar. Ben ne oluyor demeye kalmadan da yüzüme boşalmaya başladılar. Yüzüm, gözüm, dudaklarım, saçlarım hep döl olmuştu. Aslan sikinde kalanları ve eline bulaşanları memelerime siliyordu. Yüzümden akan döller de boynuma süzülüyordu. İkisi de kahkahalarla bana bakıyordu...
Ben de fırlayıp banyoya girdim ve yarım saate yakın duş alıp temizlendim. Duştan sonra odaya geçtiğimde ikisi de halen uyanıktı. "Gel bakalım!" diye beni yatağın ortasına aldılar. Biri bir yanımda, diğeri öbür yanımda yatıyordu. Bornozumu çıkarıp soydular. Sakin sakin oynaşmaya başladılar. Kimi kolumu öpüyor, kimi göbeğimi. Ben, "Artık yeter, ben uyumak istiyorum!" dedim kararlı bir tavırla. Engin de, "Canım sen yoruldun mu, iki yarrak çok mu geldi?" diye güldü. Aslan hiç oralı olmadan mememi öpüp yalıyordu, sonra bir anda fırlayıp, "Lan ağzıma bir şey geldi, bu ne?" diye bağırdı. Mememi emince sütüm gelmişti. Ben bir şey demedim. Engin de hemen, "Ne o lan?" diyerek mememi emmeye başladı. Sonra da, "Lan memeden ne gelir, süt işte, baksana!" diyerek emmeye devam etti. İki sarhoş bir süre daha memelerimle oynadıktan sonra üçümüz de sızdık...
Sabah da ikisi uyurken yavaşça kalkıp giyinip gittim. İpek'e, üçlü yaptığımızı anlatamadım, ama Engin'le seviştiğimi anlattım :)
[Tuğçe]
163 notes · View notes
sertsiken0606 · 3 months ago
Text
Merhaba Hasan bey ben Tülay. Sizin hikayeleri okudukça bende başımdan geçen bir olayı anlatmak istedim. Paylaşım yaparsanız sevinirim.Ben şuan dul bir bayanım kocam doktor hatası sonucu vefat etti yoksul bir hayat sürdüm kocam ölünce büyük bir paraya kondum rahmetli ile görücü usulü ile evlendik hiç sevemedim benim ilk okuldan beri sevdiğim Mesut isminde bir sevgilim vardı evliliğimin ilk yıllarında Mesut tan uzak bir yerde oturuyorduk ev sahibi fazla artış yapmak isteyince Mesut un oturduğu yere yakın bir yerde ev tutturdum kocama 21 yaşıma yeni girmiştim Mesut askerliğini yapmış iş arıyordu kocam işe gittiği bir gün Mesut un evine telefon ettim annesi açtı iş başvurusu yaptığı yerden arıyorum dedim o zamanlar cep telefonu yok hatta çoğu evde telefon yok neyse Mesut u annesi çağırdı telefonu aldı annene belli etme ben ilk okuldan arkadaşın Tülay dedim adresimi verdim telefonu kapattım 5 dakika sonra kapıma geldi açtım hemen öpüşmeye başladık soyunarak yatak odasına gittik birbirimizi okşuyor emiyorduk o kadar özlemiştik ki birbirimizi ön sevişmemiz hemen hemen 1 saat sürmüştür. Ben kendimi Mesut un ellerine teslim ettim. Bacaklarımı omzuna aldı sikini tutup amımın dudaklarına sürmeye başladı biraz soktu çıkardı ben yalvardım artık sok kökle içime gir dedim fakat beni dinlemedi bildiği gibi yaptı sikini amıma dayadı birden yüklendi hepsini soktu sanki ilk defa sikiliyordum kocamın 13 cmlik sikinin yanında Mesut un siki beyzbol sopası gibiydi hem kalın hemde uzundu hızlandı hızlandı artık bende ritmi tutturup zevk çığlıkları atıyordum siki beni çosturmuştu 2 posta sikti göt deliğime sürdü sikini izin vermedim ama merakta ediyordum yarın sabah geldiğinde sana götümü siktireceğim dedim beni öptü giyinip gitti ertesi gün uyandığımda kocam gitmiş Mesut yatak odasında karşımda duruyordu şaşırmıştım ama sevinmiştim hemen soyundum Mesut ta soyundu yatağa girdi öpüşmeye başladık sırtımı yalıyordu elleri memelerimi okşuyor dili sırtımda değmedik yer bırakmadan emiyordu göt deliğime gelmişti kalçamı ayırıp dilini göt deliğime sokmaya başladı canım hiç bu kadar seks yapmak istememişti yeter çıldırtacakmısın beni sok artık parçala götümü sok artık dedim cebinden çıkardığı bir şey ile götüme parmaklarını soktu biraz sonra sikine de sürdü sikini amıma soktu çıkardı birden yüklendi sikini sokuyor biraz biraz geri çıkarıp tekrar yüklemiyordu artık gir parçaladın zaten sok artık hepsini dedim dediğimi yapıyordu birden soktu taşakları amıma vuruyordu gidip geldikçe o kadar zevkliydi ki o gün akşama kadar seks yaptık 5 yıl boyunca kocam işe gider gitmez gelirdi benim koynumda uyur sonra sikerdi 27 yaşında evlendi hemde amcamın kızı ile onlar Almanya ya gitti bende rahmetli ile ölene kadar idare etmeye çalıştım çocuksuz bir kadın olarak sizlerin hikayesini okuyarak mastürbasyon yapıyor o şekilde kendimi mutlu ediyorum
66 notes · View notes
klavyemkavalyemolsa · 2 months ago
Text
Tumblr media Tumblr media
Beyefendiyle evlendik.
82 notes · View notes
edapostblog · 6 months ago
Text
Evlendik de halt ettik!🙈 bak kadın 70 yaşındayım diyor 🙃 gerçi benim için de 70 yaşında diye laf çıkardılar da...😉😁 Az söylemişler!! 😁🤣
@s-b-l Sibel Sen beni biliyorsun değil mi canım beni gördün 70 yaşındayım demi😉🤫😜
84 notes · View notes
potikare · 1 year ago
Text
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
|16.07.2023
biz evlendik👰🏻‍♀️🤵🏼
374 notes · View notes
sexcxsblog · 2 years ago
Text
KAYNIM BENİ BOZDU
Ben Nurgül kaynım ile olan birlikteliğimizi anlatıcam. 20 yaşında görücü usulü ile Mithat ile evlendim. Ne ben istekliydim ne de o. Mithat daha önce evlilik yapmış. Karısını çok erken yaşta kaybetmişti. Ailesine eğer tekrardan evlenirse üstündeki bu buhrandan kurtulacağını düşünüp tekrar evlendirmişler. Kendisi benden 7 yaş büyüktü. Düğündü kınaydı derken evlendik. Ama Mithat benim yüzüme hiç bakmıyordu. Evde sanki hizmetçi gibiydim. Eli elime değmiyordu. Bende kaybı yüzünden pek üstüne gitmiyordum. Zamanla her şeyin düzeleceğini düşünerekten fazla kafa yormuyordum. Aylar geçti her şey aynıydı. Mithat sabah erken işe gider. Kendisi tır şoförüydü. Bazen birkaç gün bazen de bşr hafta sonra eve gelirdi. Her gelişinde sarhoş olur. Uyuyana kadar ağlardı. Bu duruma çok üzülüyordum. Ama elden bir şey gelmiyordu. Bu geç gelmeler artınca kadın başıma evde yalnız kalmama kayınpederim razı gelmedi. Mithatın abisini bizim eve yolladı. Kazım abi Mithat a göre daha güleryüzlü daha cana yakındı. Bazen samimiyetini aşacak el şakaları yapardı. Ben bazen rahatsız olsam da evde ses olduğu için gıkımı çıkarmazdım. Evleneli 2 ay geçmişti ama ben hala bakireydim. Bu durumu kimse bilmiyordu. Körpe bir gelindim. Kocam erkenden işe gider. Ben kazım abi ile yemek yer sohbet ederdik. Kazımın belirli bir işi yoktu gündelik işlere giderdi. Onun dışında hep beraberdik. Zamanla birlikte vakit geçirince kazımda daha rahat etmeye başladı. Küfürler,temaslar evin içinde boxerla gezmeler. Bazen boxerın önündeki o şişkinliği görünce ağzımın suyu akardı. O rahat olunca bende rahat davrandım tabi onun kadar değil. Evde sabahlığımla dolaşırdım. Göğüslerim belli olurdu. Kazım abi de gözlerini benden alamazdı. Onu tahrik etmek çok hoşuma gidiyordu. Arada sürtüşmeler oluyor acayip zevk alıyordum. Günlerden bir gün görümceme ziyarete gittik. Ev çok kalabalıktı ve bende aşırı bunalmıştım. Kazım abiye sıkıldığımı hava almak istediğimi söyledim. O da gel bşraz dolaşalım dedi. Tam çıkarken görümcem bebeğini bşraz gezdirmemizi söyledi. Aldık yanımıza arabayla geziyorduk. Ben ve görümcemin bebeği arka koltuktaydık. Biraz muhabbet ettikten sonra bebek ağlamaya başladı. Ben susturmaya çalışıyordum ama asla susmuyordu. Ordan kazım abi
-aç olmasın Yenge
-bilmem ki
-açtır açtır emzirsene
-abi bende süt yok ki
-olsun belki öyle susarda uyur
Giydiğim gömleğin düğmelerini açtım ve südyenimi aşağı çektim. Kazım abi aynadan Benim dolgun mememe bakıyordu. Bebek hemen yapıştı mememe.
-emiyor mu Nurgül
-evet abi
-şuna bak kimsenin dokunmadığı memelerime bir bebek açılış yaptı
-ne dedin yenge
Kahretsin sitem ederken bşraz sesli söylemiştim. Kaynım duymuştu. Ama haksız da sayılmazdım.
-valla şanslı kerata ya. Bebek olmak istedim şuan resmen
-süt gelmiyor ki
-süt için değil ki o güzelim memeler için
-ya abi deme öyle şeyler
-ne kızım doğruları söylüyorum valla benim senin gibi karım olucak ufff
Devamını getirmedi. Ben de aşırı heyecanlandım bu dediğinden.
-napalım abi kader işte ona böyle talih kuşu kondu ama acısından gözü hiçbir şey görmüyor
-sokayım onun acısına böyle bir karı bulmuş acı mı kalır
-ne sen sor ne de ben anlatayım abi. Kaç ay oldu eli elime değmedi. Üstüne de varmıyorum ama sizinkiler torun ister. Benim kusurlu olduğumu düşünürler hamile kalmazsam
-kocan asıl kusurlu olan benim güzel yengem. Şimdi kalkıp siksem seni 10 tane çocuk doğurursun evelallah. Bozma sen moralini
Bu cümlelerden sonra kazım abi daha da hoşuma gitmeye başladı. O sırada çocuk ağlayınca onu görümceme bıraktık eve döndük. Eve giderken de kazım abi bu konuyu tekrar konuşalım dedi.
268 notes · View notes
myprincessprofile · 2 years ago
Text
Tumblr media
evlendik 🤍
222 notes · View notes
mistikadiin · 14 days ago
Text
Doğduğumdan beri beraber olduğum aile fertlerinden başka birini özlemek ilk defa başımdan geçen bir şey. Ve bu kişi ile daha yeni iki kişilik bir aile olduk. Biz evlendik. Yakında tekrar beraberiz. "Evet!" dediğim kişi ile aynen yakında tekrardan beraberiz. Küçük mesafeler aramıza girse de; tek tesellimiz "Az kaldı." cümlesi oluyor. Az kalan şey niye bu kadar özletiyor? Mesafeler... girmesin aramıza.
12 notes · View notes
candeniz57 · 7 days ago
Text
Kocam Sabaha Kadar Başkasıyla Birlikte Beni Sikti
Kocam Sabaha Kadar Başkasıyla Birlikte Beni Sikti 25 yaşında 5 yıllık evli bir kadınım. Kocamla aynı yaştayız. Mükemmel bir evliliğimiz var, mutluyum, anlayışlı, her isteğimi yerine getiren bir kocam var. Ama tek sorunumuz cinselliğe bakış açımız. Kocam tam anlamıyla azgın bir erkek. Bense, onun kadar sekse meraklı değilim. Yetiştiriliş tarzım, seksi umacı gibi gösteren ailem, kendimi bakire olarak kocama saklayıp her şeyden kendimi soyutlamam, her şey bir araya geldi, neredeyse Frijit bir kadın oldum çıktım. Yıldırım aşkına tutulup birbirimizi sevdik, flört dönemini kısa tutup evlendik, birbirimizi yeteri kadar tanıyamadan. Sadece, ben ona ilk erkeğim olduğunu anlattım, o da buluğ çağından beri seks yaptığından bahsetti. Sayısız kız ve kadınla yatmış, ama tanıştıktan sonra sadece ben varmışım. Her şeyi bana o öğretecekmiş. Seviştiği hiçbir kadın benim kadar güzel, seksi, gösterişli değilmiş. Gerdek gecesinden başlayarak öğretmeye başladı da. İlk defa bir erkeği çırılçıplak gördüm, kalkmış bir erkekliğe ilk kez yakından bakıp dokundum, bacaklarımın arasına ilk kez bir yabancı el, bir erkek organı değdi. Zifaf korkumu, anlayışlı, sevecen kocamın yardımıyla atlatabildim, tüm gece uğraştıktan sonra, sabaha karşı bekaretimi verdim.
Sonrası da hep böyle devam etti. Sürekli kocam istedi, ben verdim. Sadece içki içtiğim nadir günlerde bazen azıp ilk hareketi ben yaptım. Tek kadeh bile beni sarhoş etmeye yeter, rahatlar, gülmeye başlarım. İkinci kadehte hareketlerimi kontrol edemem, o Seks'i görev gibi gören kadın gider, kocama azgın bir fahişe olurum, sonra da sızar kalırım. Sabah başımın ağrısıyla, bacaklarımın arasında kocamın kurumuş dölleriyle, yanımda mutlu mesut yatan kocamla uyanırım.
Bundan bir ay önce Antalya'ya tatile gittik. Güzel bir tatil köyüydü. Geniş bir arazinin içinde yayılmış Bungalow tipi, içleri çok güzel dekore edilmiş müstakil evlerden oluşmuştu. Her şey harikaydı, gülüyor, eğleniyorduk. Gündüzleri ortadaki büyük yüzme havuzuna, geceleri köyün içindeki diskoya gidiyorduk. Günlerimiz harika geçiyordu. Üçüncü günün sonunda havuz başında eğlenceler düzenleyen animatör gençle samimi olduk. Adı Hakan’dı ve hep bizimle takılmaya başlamıştı. Kocamla kafaları uyuyor, ben de onlara katılıyordum.
Kısa sürede Hakan’ın asıl amacının bana asılmak olduğunu anladım. Hareketleri, bana bakışları değişikti. Tamam yakışıklı çocuktu, güçlü kuvvetli, gösterişli kasları, sportmen vücuduyla güzel bir erkekti. Ama kocam varken ona yüz veremezdim. Kocama birkaç kez ima ederek anlatmaya çalıştım. Gece yatağımızda sevişirken kocama, “Kadir… Şu Hakan… Gözü hep üzerimde… Yiyecek gibi bakıyor. Havuzda iki parça bez var üstümde, onları da gözleriyle soyuyor. Çekiniyorum…” falan dedim.
Aldırmadı bile. Güldü, “Sikecek gibi mi bakıyor? Aldırma aşkım… Yanında ben varım. Öyle güzelsin ki, hele o minik bikinilerini giydiğinde öyle seksi oluyorsun ki, zavallı Hakan da her erkek gibi sana bakmadan yapamıyor. Boş ver! Sana bakan diğer erkeklerin yanında, o da, benim güzel, seksi karıma biraz bakıversin! Bence sakıncası yok, biz tatilimizin tadını çıkaralım!” diyerek sevişmeye devam etti.
Ne geniş kocam vardı benim. Kendine o kadar güveniyordu ki, kıskanmak kelimesini bilmiyordu bile. Kocam her zamanki gibi misyoner pozisyonunda üstümde gidip gelirken, bu kadar rahatlığın iyi bir şey olup olmadığını sorgulayarak yattım altında. Bir parça kıskansa daha mı hoşuma gidecekti? Kısıtlasa, her şeyime karışsa, kızsa. Karar veremedim bir türlü. Boş verdim ben de. Dikkatimi içime girip çıkan kocamın sikine verdim, bir parça zevk duymaya çalıştım.
Ertesi gün tatilimiz yine aynı şekilde devam etti. Yine havuz başı. Yine her boş anında yanımızda biten Hakan. Kocamın olmadığı anlarda onun beni yer gibi bakışları. Bir yandan çekiniyordum, pek yüz vermiyordum, bir yandan da böylesine beğenilmekten, istenilmekten gizli gizli bir mutluluk duyuyor, içim bir hoş oluyordu. Bir yanımda kocam, diğer yanımda Hakan. Bana hayran iki erkeğin arasında kendimi prenses gibi hissediyordum.
Beşinci gün akşamı diskoya gittik. Harika bir ortam vardı. İnsanın kanını kaynatan canlı, gürültülü bir müzik, etrafta dünyaya aldırmaksızın dans edenler, öpüşenler, sevişenler… Sütyensiz, dik memelerimi ortaya seren kısacık, askılı bir tişört, altımda mini etek, ayaklarımda yüksek topuklu sandaletler vardı. Yanımda müziğe uygun kıpırdayıp duran kocamla ayakta dikilip etrafı seyrediyorduk.
Hakan elinde kokteyl kadehleriyle yanımızda bitti. İçkiye dayanıksız olduğumu bildiğimden pek içmek istemiyordum. Ama hem Hakan’ın, hem kocamın ısrarlarını kıramadım, getirdiği kadehi aldım, içmeye başladık. İşte yine aynı şey oluyordu. Birkaç yudum sonra alkol damarlarımda dolaşmaya başladı. Benim de o evli, ağırbaşlı, ev kadını maskem bir anda çıt diye kırıldı, içimdeki kadın ortaya çıkıverdi.
Birinci kadehlerimiz bittiğinde Hakan hemen gidip ikincileri getirdi. Ben de onlara katılmaya, olduğum yerde kıpırdayıp dans etmeye başladım. İkinci kadehlerimizi fondip yapıp kocamla kendimizi dans pistine attık. Loş ışığın altında yanıp sönen, dönüp duran ışıklar, gümbür gümbür çalan hareketli müzikler…
Biraz sonra Hakan yanımıza geldi, yanımızda dans etmeye başladı. İki erkekle beraber dans ediyordum. Oryantal müzik başladı. En sevdiğim müzik. Kıvrılıyor, bükülüyor, uzun saçlarımı, mini eteğimi savurarak, müziğin ritmini içimde duyarak dans ediyordum. Hakan ve kocam da karşımda alkışlarıyla tempo tutuyorlardı. İkisinin de gözleri benim her yerimde dolaşıyor, bense onların arzulu bakışlarının altında bir profesyonel dansöz gibi kıvırıyordum.
Müzik bitti, masamıza döndük. Hakan tekrar içki getirdi. Ben artık kendimi iyice koyvermiştim. Bir dikişte onu da içtim. Olduğum yerde devam eden çılgın dans müziğinin etkisinde masada oturan erkeklerin önünde dans ediyordum. Öyle coşmuştum ki, oturduğum koltuğun üzerine bile çıktığımı hatırlıyorum. İkisi de, hatta etraftaki erkekler de aşağıdan beni izliyorlardı. Savrulan minicik eteğimin altına giydiğim tanga külodu bile görüyorlardı eminim…
Ve alkolün verdiği cesaretle buna aldırmıyordum bile. Hatta hoşuma gidiyordu bana öyle bakmaları… Kocam da beni durdurmak, aşağıya indirmek için hiçbir hareket yapmıyordu. Sanırım bana bakmaları kocamın da hoşuna gidiyordu. Bir süre sonra yoruldum. Hareketli dans, fazla kaçırdığım alkol iyice etkilemiş, ayakta duramıyordum. Başım dönüyordu. Gülüyor, saçma sapan konuşuyordum. Kocam koluma girdi, “Hadi gidelim hayatım, sen iyice zom oldun. Hakan bana yardım eder misin, karımı odamıza çıkaralım…” dedi.
İki yanıma geçip kollarımı boyunlarına attılar, beni kaldırıp diskodan çıkardılar. Aslında onların da benden farkları yoktu, onlar da iyi içmişlerdi. Kahkahalarla gülüyorlar, konuşuyorlar, dengelerini zor sağlıyorlardı. Ama ne de olsa erkek olduklarından içkiye daha dayanıklıydılar. Diskodan çıktık. Odamıza kadar olan yol boyunca kocamın eli sırtımda, Hakan’ın eli ise belimde, kalçalarımdaydı. Ben yürüdükçe elini kalçalarımda okşarcasına oynatıyordu. Öyle sarhoştum ki, tepki veremiyordum, o da okşamalarına devam ediyordu.
Odamıza geldik, kapıyı açtılar, içeri girdik hep birlikte. Beni yatağın yanına kadar getirdiler. Önce oturdum, sonra başım dönünce sırt üstü attım kendimi. Altımdaki mini etek sıyrılmış, küloduma kadar meydandaydı, biliyordum fakat aldırmıyordum. Bu kafayla, gecenin bu saatinde etek düzeltmekle uğraşacak halim yoktu hiç…
Hakan da ayakta, hemen önümde duruyor bana bakıyordu. Sanırım tanga külodumun manzarası hoşuna gitmiş olmalıydı, gözlerini ayıramıyordu benden. Kocam yandaki koltuğa oturmuş, mini buzdolabından içecek bir şeyler aranıyordu sarhoş sarhoş. Hakan bana bakmayı bırakıp, isteksizce iyi geceler diledi. Kapıya yönelmişti ki, kocam elinde içki şişesiyle seslendi, “Nereye Hakancım? Gel birer içki daha alalım dostum, cila olur!” diye davet etti.
Hakan da üstüne atladı, teklifi hemen kabul etti. Beni izlemeye doyamamıştı anlaşılan. Daha ilk içkilerini içerken kocam esnemeye başlamıştı. Bu arada Hakan’ın telefonu çaldı. Balkona çıkıp bir süre konuştu. Konuşurken bile gözleri benim üzerimden ayrılmıyordu, görüyordum. Hakan balkondayken kocam içkisini bitirmiş, koltukta kaykılıp horlamaya başlamıştı. Konuşmasını bitiren Hakan kocamın yanına geldi, “Kadir abi!” diye seslendi, horlayarak uyuklayan kocamı dürttü birkaç kez, uyandırmaya çalıştı.
Kocam halen uyumaya devam ediyordu. Onu bıraktı, benim yanıma geldi. Ben kolumu bile kaldıramıyordum, kısık gözlerimin arasından etrafımda fıldır fıldır dönen odada olup bitenleri izlemeye çalışmakla yetiniyordum sadece. Yanıma oturdu. Uzun uzun beni seyretti. Her zamankinden farklı, boğuk bir sesle, “Bukeett!” diye seslendi bana. Başımı hafif kaldırıp aynı tonda, peltek peltek yanıtladım, “Efendiimmm?” diye. Gülüyordum bir yandan da. “Sen niye bir içki daha içmiyorsun Buket?” dedi. Elimi tutmuş okşuyordu bunu sorarken.
“Çok sarhoş oldum Hakancım. İçki istemiyorum artık…” dedim. O da, “Canım, daha çok soda var bunun içinde. Bak, bu hapı da içine atıyorum. Bu ilaç baş dönmesine, sarhoşluğa birebirdir, etkilerini azaltır!” dedi. “Azaltır mı? Heyy, güzelmiş. Ver bari içeyim!” dedim, kolumu zorla kaldırıp kadehi aldım elinden, sırtımı yatağın başlığına dayayıp yudum yudum içtim.
O da benimle beraber kendi içkisini yudumlarken havadan sudan konuşup duruyordu. Bu arada benden taraftaki elini de dizime atmıştı. Sonra o konuşmaya devam ederken, dizimdeki eli çok yavaş hareketlerle bacağımı okşamaya, hafif hafif yukarılara doğru ilerlemeye başladı. Umursamadım. Zaten bir şey yapacak, karşı koyacak halim de, niyetim de yoktu.
Biraz sonra okşamaların dozu arttı, bacağımdaki el yine okşaya okşaya eteğimin altına girdi. Adeta bir yılanın süzülmesi gibi ilerliyordu bacaklarımda. Hoşuma da gidiyordu okşaması. Kedi gibi gerindim uzandığım yerde. İçimde bir şeyler akmaya, kaynamaya başladı. Bacaklarımın arasında okşayarak ilerleyen eli şimdi küloduma ulaşmış, amımı okşuyordu tanga külodumun üzerinden. Yarım ağızla itiraz ederek doğrulmaya çalıştım, “Aaa… Ne yapıyorsun Hakan?” dedim peltek peltek.
“Şşşş! Sakin ol canım. Seni sikmek istiyorum sadece!” diyerek omuzlarımdan tutup geriye bastırdı beni. Direkt olarak sikmekten bahsetmesi komiğime gitmişti. Kızacağım yerde gülerek, “Terbiyesiz!” dedim. Elimi eteğimin altında kıpırdayıp duran elinin üstüne koydum ve “Ahh Hakan… Çok terbiyesizsin, biliyor musun? Hem terbiyesiz, hem yakışıklısın! Sana, heykel gibi vücuduna, kaslarına, mayonu kabartan sikine baktıkça bakasım geliyor! Bitiyorum Hakan! Yağlarım eriyor! Islanıyorum!” dedim. Sarhoşluğun verdiği cesaretle kelimeler istemsizce ağzımdan dökülüyordu. İçimden geçirdiğim, kendime bile söylemediğim şeyleri dile getiriyor, duygularımı, hayranlığımı itiraf ediyordum ona…
Hakan, “Ben de sana hayranım aşkım! Bu güzel, biçimli vücuduna, gülüşüne, seksiliğine. Hastayım sana. Seni ilk gördüğüm anda da, her gördüğümde de sikim kalkıyor! Seni sevmek, okşamak, sikmek için deliriyorum! Ohhh! Çok güzelsin yavrum! O gün bu gün! Şimdi seni sikmek üzereyim! İsteğim oldu! Kocanın yanında sikecem seni! Onun gözlerinin önünde! Her yerini sikecem! Bu gece benimsin! Benim kadınımsın! Benim!” dedi ve elimi tutup kucağına koydu. Pantolonunun altında sertleşmiş, kazık gibi olmuş aletini tutturdu bana. “Şuna baksana! Nasıl istiyor seni! Amına girmek için sabırsızlanıyor yarağım! Ohhhh! Bebeğim benim! Canımmm!” dedi.
Cevap verecek halim bile kalmamıştı. Onun böyle kaba, müstehcen, amlı, sikli, yaraklı kelimeler kullanarak konuşması da ayrı delirtiyordu beni. Tahrik oluyordum. Kocamdan pek duymadığım, konuşmasına izin vermediğim, susturduğum sözcüklerdi bunlar. Kendimi bıraktım ben de. Beni seven, okşayan eline karşı koyacak gücüm yoktu. Tam tersine, karşı koymak şöyle dursun, daha da ilerlesin, okşasın, sevsin istiyordum. Kanım kaynıyordu. Amımı okşayan el iyice cüretini arttırmış, külodumu çekip çıkarıvermişti. Parmaklarını içime sokmuştu. Islanmaya başlayan amımın dudaklarını, klitorisimi okşuyordu parmaklarıyla…
Kocama bakmayı akıl edebildim o durumdayken. Halen koltuğun üzerinde kaykılmış horlayıp duruyordu. Top atılsa duyacak hali yoktu. Sonra, bir şeyin farkına vardım. Kasıklarımda bir yanma başlamıştı. Alev alev yanıyordu amım, etrafı, içleri kaşınıyordu. Sanki vücudumun bütün kanı oramda toplanmıştı. Adeta tüm kanımın damarlarımda oraya doğru ilerlediğini hissedebiliyordum. “Ne oluyor bana böyle?” diye sormaya çalıştım. Hakan cevap bile vermedi bana. Eteğimi belime kadar sıvamış, başını kasıklarıma eğmiş, tüm dikkatini amıma vermişti. Dirseklerimin üzerinde doğrulmuş, ne yaptığını anlamaya çalışıyordum sarhoş kafayla. Dudaklarını yapıştırdı amıma. Dilini çıkarmış, bir köpek yavrusu gibi yalıyor, dudaklarıyla somuruyordu amımı.
“Mmmmhhh!” diye inledim, “Ohhh, Hakan! Ne yapıyorsun sen?” dedim fısıltıyla. Yalamayı bırakıp bana baktı başını kaldırıp, “Amcığını yalıyorum canım! Güzel amcığını! İstemiyorsan bırakayım? Ne diyorsun? Bırakayım mı?” dedi. “Yoo! Hayır! Sakın bırakma! Çok güzel! Devam et!” diye atıldım hemen, “Yalaman hoşuma gidiyor, amımın ateşini alıyor sanki. Ne oluyor bana böyle Hakan? Amım yanıyor sanki. Ne yaptın bana sen? Yoksa… Koyduğun hap…” dediğimde, gülümsedi, “Sadece içkine azdırıcı koydum güzelim. Bu gece seni sikmem için yalvaracaksın bana! Sikimi sokmam için, amından götünden sikmem için, sikimi yalayabilmek için bana yalvaracaksın!” dedi.
“Yoo! Hayır! Asla yapmam, yapamam senin dediklerini! Ben evli bir kadınım, kocamın yanında nasıl yaparsın bunu bana Hakan?” diye itiraz ettim gücümün kalan son kırıntılarıyla. Beni bıraktı, ayağa kalkıp üzerindeki pantolon ve gömleği hızla çıkarıp atıverdi. Sadece slip küloduyla kaldı. Külodun önünde kocaman bir kabarıklık vardı. Sonra külodunu da indirip çıkardı. Havuzda mayosu ıslandığında kabarıklığını gördüğüm ve hep merak ettiğim yarağı fırlayıverdi dışarıya. Kocamınkiyle aynı boyutta, biraz kalınca bir yarağı vardı, taş gibi olmuş, yukarıya doğru kalkmış haldeydi.
Bana yaklaştı, yattığım yerden saçımı tutup canımı yakarak kendine çekti. Kasıklarına, yarağına yaklaştırdı dudaklarımı. Ne istediğini biliyordum. Çaresiz dilimi çıkarıp ucunu yaladım yavaşça. Bana, “Bu gece kocan benim tatlım! Yala onu!” dedi sert bir sesle. “Yala ve em!” dedi, sikinin başını ağzıma soktu haşince. Çaresizce dudaklarımı açıp içeriye kabul ettim. Saçımdan asılarak sikini sokup çıkarmaya başladı ağzıma. Diğer elini de uzatıp tişörtümün dekoltesinden soktu, sütyensiz göğüslerimin üzerinde dolaştırmaya, sıkıp avuçlamaya başladı. İnledim. Hoşuma gidiyordu onu yalamak. Kasıklarının erkek kokusu Afrodizyak gibi daha çok tahrik ediyor, delirtiyordu beni, sanki içkime koyduğu ilaç yetmezmiş gibi.
Elimi kasıklarıma, apış arama götürdüm. Orada yanan ateşi parmaklarımla okşayıp söndürmeye çalıştım. Ne mümkün! Yanıyordum alev alev. İnce parmaklarım yangını söndürmekte yetersiz kalıyordu. Bir de göğüslerimi avuçlayıp duran el daha da arttırıyordu ateşimi. Sonra ağzımdaki yarağını çıkarıverdi, onu tutan elimden kurtarıp geri çekildi. Yarağını emmekten yalamaktan ıslanmış dudaklarıma yumuldu. Hırsla karşılık verdim dudaklarına. Nefessiz bırakıncaya kadar öptü beni. Sonra dudaklarımı da bırakıp beni yatağa itti, kendisi doğrulup geri çekildi. Yatağın yanında ayakta beni izliyordu ıslak yarağını okşayarak…
Elinden oyuncağı alınmış çocuk gibi kalakaldım. Kasıklarımdaki o yanma, amımdaki şişkinlik, kaşıntı hissi halen devam ettiği gibi, sanki şiddeti daha da artıyordu. İki elimi de apış arama götürdüm, sıkıyor, okşuyor, yatağın içinde bacaklarım sımsıkı kapalı kıvranıyordum…
Başımı yana çevirdiğimde birden gözüm kocama ilişti! Korktuğum başıma gelmişti. Gözleri açıktı. Bana bakıyordu. Yanıbaşında çırılçıplak bir erkekle beraber yatakta yatan karısına. Dünya başıma yıkıldı sanki. Utandım, yerin dibine geçtim. “Kadir!” diyebildim.
Bu arada Hakan üzerime eğilmiş, üzerimde ne varsa bir bir çıkarıp atıyordu. Kısa sürede ben de çırılçıplak kaldım, yatakta kıvranır haldeydim. Duramıyor, içimde yükselen seks isteğini durduramıyordum. Kocamın ifadesiz bakışları parlamaya başladı sanki. Anlayamıyordum. Olan biteni kavrayamıyordum. Neler oluyordu bana böyle? Her zamanki alkol azgınlığı değildi bu. İçime bir şey girmesi, bir yarağın girip beni çılgınca becermesi için deliriyordum adeta. İçimdeki kaşıntıyı, yangını ancak böyle giderebilirdim. Öyle geliyordu bana…
Kocama yalvardım, elimi uzatıp çağırdım, “Kadir… Kocam… Yanıma gel… Yatağa… Seni istiyorum… Hemen…” dedim. Kocam ise sarhoş, kolunu kaldıramayacak vaziyette, koltukta beni, bizi izlemekle yetiniyordu. Peltek peltek, tipik sarhoş konuşmasıyla, dilini ağzının içinde zor döndürerek cevap verdi bana, “Karıjımm… Harika görünüyorsun… İkiniz de öyle… Sanki pornolardaki sikişen artistler gibisiniz… Hadi sevişin… Ben sizi seyredeyim…” dedi. Pantolonunu indirmiş, yarı sertleşen sikini eliyle sıvazlayarak bize bakıyordu bunu söylerken. Kulaklarıma inanamıyordum, neler söylüyordu bu adam?
Hakan atılıp söze karıştı, “Kadir abiden sana hayır yok. Benim seni sikmemi istiyor. Öyle değil mi Kadir abi? Karını becermemi ister misin? Şimdi, şurada, gözünün önünde sikeyim mi güzel karını? Seksi karını?” dedi. Kocam başını salladı onaylayarak, “Evet, karımı sik Hakan! Becer onu! Sik kaltağı! Amına koy karımın! Seksin ne olduğunu öğrensin! İsteyip de alamamak neymiş öğrensin! Yalvarmayı öğrensin!” dedi.
Hakan bana döndü bu kez, “Sen ne diyorsun aşkım? Sikilmek istiyorsun değil mi? Oh, yavrum benim! Nasıl da kıvranıyorsun seks için, sikilmek için. Amcığından sular akıyor. Deli gibi sikilmek istiyorsun, biliyorum. Şu anda kim gelse sikilmeye razı vaziyettesin. Defalarca denedim bu hapı, etkilerini çok iyi biliyorum. Sabaha kadar siksem doymayacaksın artık! Durmadan sevişmek istiyorsun şu anda. Ama hayır, yalvar bana! Sikmem için yalvar! Amına koymam için, yarağımı amına sokmam için yalvar! Yoksa düzmem seni, sikmem!” dedi.
Doğru söylüyordu. Öyle bir istekle kıvranıyordum, öyle bir çılgınca sevişme arzusu, sikilme isteği sarmıştı ki bedenimi. Bacaklarımı sımsıkı kapayıp amımı kıstırıyor, kollarımı kendime sarıp içimdeki kahredici isteği gidermek istiyordum. Ama nafile, dediğini yapmaktan başka çarem yoktu. Kısık sesle istediğini yaptım, “Lütfen Hakan…” diye kekeledim. Elini kulağına götürdü, gülerek, “Efendim? Duyamadım tatlım! Yüksek sesle söyle! Ben de, kocan da duyamıyoruz. Ne istiyorsun benden?” dedi. Artık sabrımın sonuna gelmiştim. Dayanamıyordum. Ne isterse yapmaya hazırdım, yeter ki siksin…
“Piç herif, seni istiyorum!” diye bağırdım, “Sik beni alçak! Ne istediğimi biliyorsun orospu çocuğu! O hapı atarken bu duruma düşeceğimi biliyordun. Becer beni artık! Sik! Ne istersen yaparım, gel artık!” deyip, bacaklarımı olabildiğince ikiye ayırdım. Elimle amımın dudaklarından tutup açtım. İçinden sular akan pembe çiçeğimi ona gösterdim. Umutsuzca yalvardım. Onun sözcükleriyle, “Lütfenn… Seni istiyorum… O şeyini sok içime… Sikini… Yarrağını sok… Yalvarıyorum!” dedim. Gözlerimden yaş gelmeye başlamıştı, bayağı ağlıyordum istemsizce…
“Peki aşkım, madem çok istiyorsun sikmemi, istediğini vereyim ben de! Öyle değil mi Kadir abi? Bak nasıl ağlıyor karıcığın! Sikmemi istiyor benden! Sikmem için yalvarıyor bana!” dedi. Elini uzatıp yanaklarımdan akan gözyaşlarımı sildi, “Canım benim, kıyamam sana! Nasıl da ağlıyor, şuna bak Kadir abi!” dedi. Kocam da, “Hadi artık Hakan! Sen de yalvartma artık. İstediğini ver karıma! Bak ben de bekliyorum, sik artık şunu!” dedi.
Hakan sonunda dediğini yaptırmış, sikilmek için yalvartmıştı beni. Gözyaşlarımdan ıslanan yanağımı okşayan elini tutup avuçlarını öptüm, kendime çektim umutsuzca. Gülümseyerek geldi, bacaklarımı aralayıp arasına girdi. Sertleşmiş sikini tutup amıma sürttü. “Ohhhh!” diye inledim kıvranarak. Gerisinin gelmesini bekledim. Gelmedi. Sikini su içinde kalmış, ıslak yarığım boyunca ileri geri sürtüyor, klitorisimi sikiyle okşuyor, delirtiyordu beni. Sikinin bu ilk teması bile yetmişti bana. İlk kasılmalarımı yaşadım. Daha içime girmeden orgazm oluyordum. Amımdan sular fışkırıyordu adeta…
Tişörtümü alıp bacak arama sürdü, amımın ıslaklığını aldı. Amımın sularıyla ıslanmış tişörtümü burnuna götürüp kokladı. Sonra yavaş hareketlerle sikini amımın girişine nişanladı, başını dayadı. Dışı kuruyan amıma zorla sokmaya başladı. Acıyla inledim. Aldırmadı bile. Amımın dudaklarını ikiye ayırıp sokmaya devam etti. İçimden gelen zevk suları tekrar akmaya, amımı kayganlaştırmaya başlamıştı hemen. Yarıya kadar soktu, geriye çıkardı. Tekrar soktu. Bu kez bir hamlede dibime kadar girmişti yarağı. Boynuna sarıldım sımsıkı. Kendime çektim. Öyle bir zevk alıyordum ki, “Ahhh! Çok güzel!” diye inledim. Öylece kaldı içimde. Hareket etmiyordu. “Hadii! Devam et! Sik beni Hakan!” dedim…
Başını ellerimle tutmuş, dudaklarına çılgınca öpücükler konduruyordum. Gidip gelmesini istiyordum içimde, ama o hareketsiz duruyordu. Bu kez ben kalçalarımı kaldırıp indirmeye, sert yarağının amımda gidip gelmesini sağlamaya başladım. Delirmiştim adeta. Deli kuvveti gelmişti bana. Bacaklarımı beline dolayıp yana devrildim, erkeğimi sırt üstü yatırıp üzerine çıktım bir anda. Şimdi üstünlük bendeydi. İstediğim gibi hareket edebilirdim. O içimi kavuran istekle, inip kalkmaya başladım. Dizlerimin üzerinde yükseliyor, başı dışarıya çıkana kadar durmuyordum. Sonra hızla oturuyor, içimi yaran yarağı dibime kadar dayanıyor, kasıklarımız birbirine yapışıyordu…
Bir makine gibi devamlı tekrarlıyordum bu hareketi. Kasıklarındaki kılların klitorisime sürtünmesi öldürüyordu zevkten. Tekrar boşaldım o zevkle. Hakan’da ise tık yoktu. Boşalmamıştı. Dimdik yarağı içimde, emrime hazır bir asker gibiydi. Boşalmam bitince beni yana devirdi. Kalktı, belimi tutup domalttı yatağın üzerinde. Arkamdan girdi bu kez amıma. Dakikalarca gidip geldi. Zevk sularım bacaklarımdan yatağa süzülüyordu. Elimi araya sokup parmağımı klitorisime götürdüm. Başım yastıkta, domalmış vaziyette, parmaklarımla klitorisimi okşayıp sıkarken, Hakan da piston gibi gidip geliyordu içimde…
İyice hızlandırdı hareketlerini. Ben yine yükselmeye, orgazma yaklaşmıştım ki, aniden çıkıverdi içimden. Böğürüyordu adeta. Belimde, sırtımda sıcak dölleri hissettim yağmur gibi. Boşalıyordu. Tam orgazma yaklaştığım anda aniden içimden çıkması delirtmişti beni. Yatağa attım kendimi. Parmaklarımla kendimi okşamaya, klitorisimi hırpalamaya devam ettim. Beni heyecanla izleyen iki erkeğin önünde, yatakta kıvrana kıvrana kendimi tatmin ediyordum. Bağıra bağıra boşalmaya başladım az sonra. Dakikalarca kasıldım, titredim, inledim…
Kasılmalarım bittiğinde çarmıha gerilmiş gibi kollarım, bacaklarım açık kala kaldım. Bitmiştim. Kollarım tutmuyordu. Nefes nefese, soluk almaya çalışıyordum. Göğsüm körük gibi inip kalkıyordu. Ter içindeydim. Sırtımda Hakan’ın dölleri vardı, yattığım yerde ıslaklığını hissediyordum. Hakan elimden tuttu, kaldırıp koluma girdi, banyoya götürdü beni. Duşun altına soktu, bir güzel yıkadı, çıkarıp kuruladı. Tekrar yatağa getirip yatırdı. Gidip kendisi duşun altına girdi. Benimse parmağımı kıpırdatacak halim yoktu. Sırt üstü serilip kalmıştım yatakta…
Birden bacaklarımın arasında bir temas hissettim. Zorla gözlerimi açıp baktım. Kocamdı. İnledim, “Yoo! Hayır!” dedim. Kocam bana aldırmıyordu bile. Teni ıslaktı, su damlacıkları süzülüyordu. O da duşa girmiş, sarhoşluğunu atmış gibiydi. Bu kez kocam bacaklarımı araladı, kalkmış sikini amımasoktu. O tanıdık zevk ateşi anında tüm vücudumu sardı yine. Kendime inanamıyordum. Az önce boşalmıştım. On dakika olmamıştı daha. Ama içime giren kocamın sikini iştahla, sevişmeye yeni başlamış gibi alıyordum amıma…
Bacaklarımı ayırıp içimde yükselen şehvetin kollarına bıraktım kendimi. Gözlerim kapalı, kocamın içimde gidip gelen sikini hissetmeye çalışıyordum. Dudaklarıma temas eden bir sıcaklıkla gözlerimi açtım. Duştan çıkan Hakan yanımıza gelmiş, belindeki havluyu eliyle tutup tekrar sertleşmiş sikini dudaklarıma sürüyordu. “Aç ağzını! Yarrağımı ağzına al! Yala canım!” dedi. Dediğini yaptım hemen. Ağzımı kocaman açtım, sikini dudaklarımın arasından kaydırıverdi. Dudaklarımı kapatıp ağzıma alabildiğim kadarını somurmaya başladım. Dilimle de ağzımın içindeki kısmını okşuyor, emiyordum. Kocam da içimde gidip gelirken gözlerini benden ayırmıyor, karısını paylaştığı adamın sikini nasıl yaladığıma bakıyordu. Zevk aldığı belliydi, bizi izledikçe içimde gidip gelen sikinin daha da büyüdüğünü hissediyordum…
Kendime, yaptıklarıma, yaşadıklarıma inanamıyordum. Bir rüyada, bir porno filmde gibi hissediyordum kendimi. Kocam bacaklarımın arasında, içimde gidip geliyor, ben elin adamının sikini ağzıma almış her tarafını yalayıp emiyordum. Bir elimle de alttan sarkan taşaklarını okşuyordum sürekli. Sikini bana emdiren Hakan’ın eli memelerimde dolaşıyor, okşuyor, uçlarını sıkıyordu. Kocamsa ayak bileklerimi tek eliyle tutup bacaklarımı havaya kaldırmış, iyice daralan amımda gidip gelirken, zevk sularımla ıslattığı parmağıyla götümün deliğini okşuyordu…
O seks yapmayı görev gibi gören kadın mazide kalmıştı. Onun yerine azgın bir fahişe gelmişti. Azgın. Doyumsuz. Her yerimden, her deliğimden ayrı zevk alıyordum. Sürekli. Durmaksızın. Zevkten delirmek üzereydim…
Önce Hakan’ın ağzımın içinde emerek, dilimle okşayarak emdiğim siki kasılmaya, ayı gibi homurdanmaya, boşalmaya başladı. Saçlarımdan tutup sikini dibine kadar ağzıma soktu. Midem bulanıyor, öğürmek, sikini çıkarmak istiyordum. Ama bırakmadı. Aksine bastırıyor, bademciklerime kadar sokuyordu sikini. Sıcak spermlerinin boğazımdan aşağıya kaydığını hissettim. Hiç bitmeyecek gibiydi boşalması. Sanki az önce boşalan o değildi…
Kocam da hiç durmadan içimde gidip geliyordu, hızlanmaya başlamıştı. Hakan’ın orgazm iniltileri onu da ateşlemiş, o da kasılmaya başlamıştı. Gerilen vücudunu, daha da büyüyen sikinin amımda gidip gelmelerini hissediyordum. Hakan’ın ağzımın içine boşalması bitmeden, kocam da amıma boşalmaya başladı. Aynı anda, iki erkek birden döllerini akıtıyordu içime. Biri ağzıma, biri amıma. Bu da beni ateşledi. Tekrar orgazm olmaya, kocamın sikini amımla sağmaya başladım. Üçümüz birden boşalıyorduk. Odanın içini inlemeler, zevk feryatları kaplamıştı. Müthiş bir koro halinde, devinip duran, kasılan, şehvet ateşiyle yanan çırılçıplak bedenlerimizle yatağın üzerinde birbirimize karıştık sonunda…
Ateşimize otel odasının kliması bile yetersiz kalmış, ter içindeydik hepimiz. Nefes nefeseydik. Hala yattığımız yerde kasılıp duruyor, kim, neremize denk gelirse birbirimizi okşuyorduk. Kollarımız, bacaklarımız birbirine dolanmıştı. Dakikalarca bu durumda yattık. Sonra kocam kalktı. İkimizin de elimizden tutup bizi kaldırdı, banyoya girdik hep beraber. İki erkek, bir kadın tepemizden akan ılık suyun altında birbirimize sarıldık. Ben ortalarında, kocamın dudaklarını öperken, Hakan arkamda boynumu, omuzlarımı öpüyordu. Suyun dinlendirici etkisiyle kendine gelen bedenlerimiz birbirine yapışmış gibiydi. Erkeklerimin tekrar kıpırdanmaya başlayan siklerinin temasını, vücudumda dolaştıklarını hissediyordum. Biri önden, diğeri arkamdan, bacaklarımın arasına girmişti.
Hakan banyo rafına uzanıp duş şampuanını aldı, avucuna bolca döktü, bedenimin her yerini köpükler içinde bıraktı. Kocam da ön tarafımda aynı şeyi yaptı. Gözlerimi kapattım. Kendimi onların vücutlarının kaygan temasının, köpüklü ellerinin tüm vücudumda dolaşmasının verdiği zevke bıraktım. Kedi gibi mırıldanıyor, zevkten inliyordum aralarında…
Döndüm, ikisine birden sarıldım. Ortada değildim şimdi, onlardan biriydim, birbirine sarılmış, köpükler içinde üç bedenden oluşmuş tek bir varlık gibiydik. Zevk içinde birbirimize sarılıyor, okşuyor, öpüşüyorduk. Dudaklarımız, dillerimiz birbirini okşuyordu. Erkeklerim bana sarılıp okşadıkları gibi birbirlerini de okşuyorlardı. Kocam kulaklarımı, dudaklarımı öpücük yağmuruna tutarken, eli Hakan’ın gelişmiş kaslarında dolaşıyor, göğsünü okşayarak aşağıya inip dimdik havaya dikilmiş yarağını sıvazlıyor, oradan bana geçiyor, okşayarak kasılan karnımdan yukarıya, memelerime kadar çıkıyor, memelerimi avuçlayıp beni zevkten inletiyordu. Ardından aynı şeyi Hakan da kocama ve bana uyguluyordu. Katıksız, saf bir şehvet duygusu kaplamıştı üçümüzü de…
Hakan okşamayı bırakıp, güçlü kollarıyla beni havaya kaldırdı. Kaygan sikini altımdan amıma sürtmeye başladı. Bacaklarımı beline, kollarımı boynuna sarıp işini kolaylaştırmaya çalıştım. Yavaş yavaş aşağıya indirdi, çengel gibi beni yarağına astı adeta. Sikinin hepsi içimdeydi. Boynuna sarıldım sımsıkı…
O arada kocam da arkamda ikimize birden sarılmış durumdaydı. Onun da kalkmış sikini götümün deliğinde hissettim. Hakan’ın kalçalarımı kavrayan elleri onları ikiye ayırmış, minik göt deliğimi kocamın girişine hazır hale getirmişti. Kocam duş şampuanının köpükleriyle kayganlaşan sikinin başını göt deliğime sürtüyor, beni delirtiyordu. Hiç yapmadığım bir şeydi bu. Kocama değil götümü siktirmek, sözünü bile ettirmemiştim. Şimdiyse, göt deliğimin kenarlarında dolaşıp duran, okşayan kocamın sikinin verdiği zevk, Hakan’ın amımdaki sertliğinin verdiği zevke karışmış durumdaydı. Merakla bekliyordum başıma gelecekleri…
Kocam yüklenip bastırdı, kaygan sikinin başını yine köpükle kayganlaşmış minik göt deliğime soktu. Dudaklarımı ısırıp inledim. Hakan’ın dudaklarına kapandım. Pek beklediğim gibi acımamıştı. Sanırım köpüklerin etkisiyle olmuştu bu. Başı giren sik artık pek zorlukla karşılaşmadan yavaş yavaş girdi, girdi, sonunda kocamın kasıklarını kaba etlerimde hissettim. İki deliğim de dolmuştu şimdi. İçimdeki sikler sanki birbirlerine sürtünüyorlardı. Dudaklarımı ısırdım. Biraz acı. Çokça zevk…
Önde Hakan belini oynattı, kalçalarımı indirip kaldırdı, içimde gidip geldi, durdu. Bu kez kocam arkamda, götümde gidip geldi birkaç kez, o da durdu. İnanamıyordum. Aldığım zevk bitirmişti beni. Hem amımdan, hem götümden sikilmek. Bayılmıştım buna. Hayatımda tatmadığım zevkleri tadıyordum…
Ardından kocalarım bir makine ritminde çalışmaya başladı. Biri giriyor, diğeri çıkıyor, arkamdaki boşaltırken, önümdeki dolduruyordu zevk bölgemi. Dayanamıyordum, öylesine bir zevk alıyordum ki, inlemeye, feryat etmeye başladım. Hakan hemen dudaklarıma yapıştı, sesimi boğdu. Şimdi onun ağzının içinde boğuk boğuk inliyordum…
Bir süre sonra yoruldular, dinlenmek için durdular. Bu kez Hakan’ın boynuna asıldım, kalçamı indirip kaldırmaya başladım. İçimde hareketsiz duran taş gibi sikler, içimde alçalıp yükseliyor, aynı anda deliklerime girip, aynı anda çıkıyorlardı. Bu da zorluyordu beni. Bacak aram patlayacak gibi geriliyor, zorlanıyordum…
Sonra onlar harekete geçti, tekrar pompalamaya başladılar. Banyonun içinde vücutlarımızın çarpışmasıyla çıkan sesler, üçümüzün zevk inlemeleri yankılanıyor, bu sesler bizi daha çok baştan çıkarıyordu. Kocam bir süre sonra götümden çıktı, “Çocuklar, ben çok yoruldum!” dedi. Hakan amımdan çıkmadan, “Sen şurda yere yat Kadir abi! Biz sana gelelim!” dedi. Kocam duşun altından çıktı, sırt üstü banyonun fayanslarının üzerine sırtüstü uzandı. Siki dimdik havadaydı. Hakan beni kucakladı, kocamın yanına gittik. Arzudan titreyerek kocamın üzerine çıktım, sikini bir hamlede amıma aldım. Birkaç kez oturup kalktım…
Hakan arkamdan yanaştı, butlarımı ikiye ayırdı. Gçtümün deliğini iyice açıp sikini dayadı. Bu kez yer değiştirmiş oldular. Biraz daha kalın olan Hakan’ın sikini zorlanarak alabildim götüme. Yine dolmuştum. Yine harekete başladık. Zevk makineleri önümde, arkamda çalışmaya başladılar. Zevkten çıldırıyordum. Taş gibi siklerin içimde kayarak ilerlemeleri, girip çıkarken içerilerimi okşamaları, içimde çarpışmaları, iki deliğimin arasındaki etleri ezmeleri delirtiyordu beni…
Sonunda kaçınılmaz sonuç. Orgazm. Katıksız zevk. Küçük ölüm. Gözlerim kaydı, titremeler, kasılmalar başladı. Ben kasılırken içimdeki sikleri de ezmeye başladım. Girip çıkmakta zorlanıyorlardı. Kocam alttan bağırmaya başladı, “Ohhhh Aşkımmm! Amcığın delirtiyor beni! Geliyorum!” diye. Hakan da arkamda biteviye hareket halindeydi. Belimi tutan parmakları kasılıyor, kalçalarının hareketi artıyor, götümde gidip gelen siki daha çok girip çıkıyordu. Yine aynı anda boşalıyorduk, üçümüz birden. Kocam altımda amımın içine, Hakan arkamda götümün içine döllerini boşalttılar bağıra bağıra…
Boşalmamız bittiğinde halsiz kalmıştık. Her iki deliğime de boşalan erkeklerimin bıraktığı döller bacaklarımdan aşağıya süzülüyordu. Sırayla duşun altına girip çıktık, kurulanan gidip kendini yatağa attı. Pestilimiz çıkmıştı akşamdan beri. Sabahın ilk ışıkları perdelerden süzülmeye başlamıştı. İki erkeğim iki yanımda, birer bacaklarını üstüme atmışlar, ellerini memelerimin üzerine koymuşlardı. Defalarca boşalmanın verdiği tatlı yorgunluk, huzur içinde kendimizi uykunun kollarına bıraktık…
Öğleden sonraydı uyandığımda. İkisi de yoktu yanımda. Kalktım, duş aldım, bikinimi giyip dışarıya çıktım. Tahmin ettiğim gibi iki ortak havuz başında şezlonglara oturmuşlar sohbet ediyorlardı. Neşeleri yerindeydi ikisinin de. Gülüyor, kahkahalar atıyorlardı. Beni görünce kalktılar, ikisi de yanıma gelip yanaklarımdan, dudağımdan öptüler, sevgiyle sarıldılar…
Orada kaldığımız üç gün boyunca ayrılmadık birbirimizden. Geceleri aynı yatağı paylaştık. Sabahlara kadar seviştik. Tatil bittiğinde evimize döndük. Kocamla o tatilde yaşadıklarımızdan, Hakan’dan söz açmadık bir daha. Yaşadığımız her şey o tatil köyünde kaldı. Ama kocamla aramızdaki ilişki de mükemmel bir hale geldi. Kocamın tam istediği kıvamda, seksi seven, isteyen, hiçbir şeye hayır demeyen bir kadın olup çıktım. Sevişmek için birimizden birinin istemesi, bir bakışımız yetiyor, birbirimizin kollarına atılıveriyor, saatlerce sevişiyoruz. Ne alkolün rehavetine, ne azdırıcı ilaca gereksinimimiz var. Mutluyuz. Her ne kadar itiraf etmesek, konuşmasak da, ikimiz de biliyoruz ki, bu mutluluğumuzu Hakan’a borçluyuz!
5 notes · View notes
elfin-blogg · 5 months ago
Text
Eşimin telinde gördüğüm şuan ki Psikolojisini açıklayan o video 🥺
Mecbur değilsin aşkım sorumsuz ailenin yükünü sırtlanmaya.. Biz evlendik ve sadece birbirimizden sorumluyuz karı koca olarak...
Hani karı koca arasına kimse girmemeliydi...
Ailesinin negatif ve düşük Psikoloji enerjilerinin etkilerini bize de yansıtıyorlar..
Hiç olmadık yerde tartışıyoruz bipden sebeplerle...
Oysaki baş başayken.. 💆🏻‍♀️🥰😋
17 notes · View notes
hataysekshikayelerisblog · 4 months ago
Text
Tatlı Komşum! (1) (Furkan 31 Y., Manisa)
Olacaksan evli kadınla olacaksın derdim her zaman; çünkü sen de evlisin o da, müsait değilim dediğinde anlar, zırt pırt çağırıp beni oraya götür buraya götür demez, ay sevgililer gününü unuttun, doğumgünümde bir çiçek bile almadın diyemez. Canı istediğinde çağırır gidersin, canın istediğinde çağırırsın gelir, bağlılık olmaz, yarım saatte bir mesaj yazmadın diye küsüp trip atmaz. Çapkınlık mevzusu açıldığında arkadaş arasında beylik haline gelmiş laflarımdı bunlar...
İsmim Furkan, 31 yaşında, evli, tek çocuklu, özel sektörde çalışan, yakışıklı olduğu söylenen biriyim. Karımla severek evlendik. Karım öğretmen benden 1 yaş küçük. Hovardalığı her zaman sevdim, ama her zaman da dikkatli oldum. Manisa'da yaşıyoruz. Gelelim başıma gelenlere. 2 yıl önce Kasım ayında bir daire alma fırsatı doğdu, aileler yardım etti, biraz kredi çektik, 5 katlı, çift daire bir binanın 3. katından bir daire aldık. Daire ikinci eldi, taşınmadan önce boya badana yapıyorduk. Akşam üzeri iş çıkışı ben, fabrikadan bir abim (fabrikada da boyacı) ve karım birlikte, boya kokusu çıksın, çabuk kurusun diye pencereler ve dış kapı açıktı.
Birisi, "Merhaba!" diye seslenince koridora çıktık karımla. Kısacık simsiyah saçları, müthiş güzel bir yüzü olan, 1.65 boylarında, zayıf, kot gömlek ve pantolonlu, ama muhteşem çekici bir kadın çaydanlık ve çay bardaklarıyla kapıda duruyordu. Arkasında karşı dairenin kapısı açıktı. "Hoşgeldiniz, size çay yapmıştım!" dedi. Karım koşup çaydanlığı aldı, içeriye buyur etti. Kadın, "Ben Ebru. karşı dairede oturuyoruz, hoşgeldiniz, daha erken gelmek isterdim, ama işten gel, yemek bulaşık ancak bu saati buldu!" dedi. Karşı kapıdan kocası çıktı, aynı karısının boyunda, zayıf, bıyıklı, kadınla tam ters görüntüde biri. Kadın ne kadar havalı ve Cool görünüyorsa, adam o kadar paspal, üzerinde hani pazarlarda satılan koyu renk çizgili bir polo tişört, altında penye diz altına kadar şort ve nefret ettiğim şort altına diz altına kadar gelen siyah çoraplar. Ulan evde bari giyme o çorapları, görgüsüz! Cevat'mış ismi, zerzevat gibi. Kadın ne kadar çekici geldiyse adam da o kadar iticiydi.
Neyse çayları hepimize servis etti, hep beraber 2'şer bardak içtik. "Biz sizi daha fazla tutmayalım!" dediler. Teşekkür ettik. Ama bu arada apartmanda pek komşuluk olmadığını, çünkü herkesin çalıştığını öğrendik. İşimize gelirdi aslında.
Bir hafta içinde taşındık. Taşındığımız akşam yine aynı olay gerçekleşti. Ama sanırım günlerden Cumartesi olması sayesinde poğaca ve kek te vardı çayın yanında. Ama kocası gelmedi bu sefer. Saat 22:00 civarı arabamda kalan ıvır zıvırı çıkarırken, kapı ağzında Cevat vardı. Abi diyemiyorum ama benden 9 yaş büyükmüş. "Ebru sizde mi?" dedi. "Ben inerken yoktu, ama bakayım!" dedim. Baktım, "Yok!" dedim. "Yine hangi kapıya daldıysa!" deyip kapıyı kapattı. Benim karım saat 22:00'de bana haber vermeden ortadan kaybolacak, ben de kapıyı kapatıp içeri gireceğim ha, imkansız.
Saat 23:45 gibi kağıt atıklarını bir çuvala koyup çöpe atmak için indim. Ebru arabayla yanaştı. Beni gördü, gülümseyip, "İyi geceler!" dedi. Önümden binaya girdi. Merdivenlerden çıkarken arkasından baktım. Sanki biri götüne bakıyor dedi kadına, ikinci katta aniden kafasını çevirip baktı. Önüne dönüp evine girdi.
Ertesi akşam saat 20:30 gibi zil çaldı. Açtım. Ebru, "Yerleşe bildiniz mi?" dedi. "Nerdeee!" dedim. Buyur ettim, karım da geldi kapıya. Ebru, "Yok, siz gelin, bir nefes alırsınız!" dedi. "Peki olur!" dedik. Yarım saat sonra ordaydık. 12 ve 8 yaşlarında iki oğulları vardı. Bizimki de 7 yaşındaydı. Onlar odaya çekilip bilgisayar oynamaya başladılar. Cevat dönüp, "Ebru, bira getir!" dedi. O ana dek görmemiştim, koltuğun yanında yerden aldığı boş şişeyi karısına uzatıp, bana dönüp, "İçersin değil mi?" dedi. Şaşkınlıktan içerim bile diyemeyip kafamı salladım. Kadınlar da kendilerine kahve yaptılar.
O arada öğrendik. Cevat'ın büyük bir bisiklet firmasına malzeme üreten bir fabrikası vardı OSB'de, fabrikayı biliyordum. Kadının da çarşının göbeğinde bujiteri parfumeri dükkanı varmış, (ulan bunlar neden bu binada oturuyorlar diye düşündüm ilk an), dükkanı karım da ben de biliyorduk, iki katlı kocaman bir dükkandı. Ebru, "Taşınacaktık..." dedi, sanki aklımdan geçenleri okumuş gibi, "Ama iki yıl önce bana dükkan açtık, sonra da dükkan sahibi satmaya karar verdi. Dükkanı satın aldık. O yüzden kaldık. Hatta borçlar bitene dek burdayız!" dedi gülerek.
Bu arada dikkat ettim, ben 1 bira bitirene dek Cevat 3 içmişti. Kahveden sonra Ebru karıma da bira teklif etti, ama karım, "Ben içmem!" dedi. Ebru, "Ben içsem mahsuru var mı?" deyip kendine de bir bira açtı. Her seferinde de aynı işlem oluyordu, adam kısaca, "Ebru bira!" deyip, boş şişeyi veriyor, kadın dolusunu getiriyordu. Aslında genel anlamda güzel sohbet oldu. Ben de 3 bira içtim, ama adam yanlış saymadıysam 12 tane içti, o ufak tefek adama gram birşey olmamıştı. Eve dönünce karımın anlatışından Ebru'yu çok sevdiği belli oluyordu. Bunda hediye ettiği Teaserların ve incik boncuğun etkisi var mı bilmiyorum.
Hemen hemen her akşam ya Ebru bizde, ya biz onlardaydık. Cevat çok nadir geliyordu, zaten gelse de ben onun içtiği birayı karşılayamazdım. İlk seferinde aldım 15 bira adama yetsin diye bir taneyi emzik gibi ağzımda tutunca anladı sanırım, "Ebru bira getir!" dedi yine. Ebru gidip evden bira getirdi. Cevat, "Kardeş, bana her hafta 10 kasa bira gelir, biliyorsun seviyorum birayı, o yüzden senin almana gerek yok. Canın istedi mi çal kapıyı iste Ebru verir!" dedi. İste Ebru verir kısmında gülecektim, ama yemin ederim Ebru gözlerime bakıp, "Veririm!" dedi gülümseyerek. Bereket yanımızda karım yoktu, çay koymaya gitmişti. Adam lafın nereye gittiğine bakmayan, sonradan görme bir tipti...
Şubat ayında 15 tatil olduğunda, karımla oğlumuzu da alıp memleketimize aileleri ziyarete götürüp bırakıp geldim. Bu her yıl yaz kış yaptığımız bir rutindi. Geri geldiğim Pazartesi akşamı zil çaldı. Ebru, "Maç varmış (tuttuğum takımın maçı vardı) galiba, Cevat seni çağırıyor, yalnız oturmasın kukumav kuşu gibi dedi!" dedi. "Olur!" dedim. 10 dakikaya gittim. Biralar su gibi akıyordu. Cevat, "Seviyorum senle içmeyi be Furkan!" diyordu. Sonra Ebru, "Ben mutfakta dizi izleyeceğim!" deyip gitti. Bira bitince Cevat sadece, "Ebruuuuu!" diye sesleniyordu...
Maç bitince telefonum titredi. Aldım telefonuma baktım. Ebru fotoğraf çekip yollamış, mutfakta masada bira ve çerez var önünde ve "Ben de seviyorum seninle içmeyi!" yazmış. "O zaman ben eve geçiyorum, 10 dakika sonra gel!" yazdım. "Tehlikeli!" diye yazdı. Telefonu sessize aldım, yazışmaya başladık. O gelemem dedi diye kalkmadım ben de, maçın geyiğini yapıyorduk Cevat'la. "Ebruuuu!" dediğinde bira geliyordu, ama her seferinde Ebru koridora çıkıp Cevat'ın görmeyeceği pozisyona geçip, boğma işareti yapıyor, kafasına vurma işareti yapıp, gülüp mutfağa gidiyordu...
Saat 24:00'e gelirken kalktım. Cevat yine yerinden kalkmamış, kapıdan geçirmek Ebru'ya kalmıştı. Kendime çekip dudağından öptüm. "İyi geceler!" dedi gülerek. "İyi geceler!" dedim içerden duyulacak sesle. Eve geçip, "Offf, ne tatlı dudaklar!" yazdım. "Daha tatlı yerlerim var!" yazdı. "Onların da tadına bakmak isterdim. Gelsene!" yazdım. "Bu saatte imkansız, ama orda olmak istediğimi bil!" yazdı.
Sabah işyerine telefon edip, biraz geç kalacağımı söyleyip, öğlene kadar izin aldım. Cevat 09:00'da gitti. Ebru 10:00'dan sonra çıkıyordu evden biliyordum. Mesaj attım, "Ben evdeyim, hadi gel!" dedim. "Tamam!" yazdı. En az 15 dakika gözümü kırpmadan kapı deliğinden baktım. 15 dakika sonra kapının arkasında o filmlerde dizilerde seyrettiğimiz kapıdan girer girmez birbirine yapışıp delice sevişen çiftler gibi hem soyunmaya çalışıp, hem de öpüşüyorduk. Erik tipi denilen bir kalçası vardı ve bu kadında sevdiğim bir özellikti. 75 beden vardı sanırım göğüsleri, göğüslerini ağzıma alıp, kalçalarının ikisini birden sıkıyor okşuyordum. Yatağa sürükledik birbirimizi.
Öpüşerek altıma alıp, amcığına girdim, çünkü haftalardır bu kadını düşlüyordum, daha fazla ön sevişme yaparsam yatağa boşalacaktım. Ne kadar kontrol etmeye çalışsam da (normalde ederim) o orgazm olmadan boşalacağımı söyledim. "İçime değil!" dedi. Zaten zor geri çekilip başta korktuğum şeyi yaptım, yatağa boşaldım. Ebru, "Benim dükkana gitmem lazım!" deyip kalkıp giyindi. Kendi kendime (Tamam Furkan bu ilk ve sondu, ne o oğlum kerhaneye ilk kez gelmiş ergen gibi?) dedim. Tam bu düşüncelerle boğuşurken. Giyinmiş halde yatakta yanıma oturdu. Bu kadın düşüncelerimi okuyordu. "Dert etme, aşırı heyecan ikimizi de gerdi. Sen erken geldin, ben kasılıp gelemedim. Daha vücutlarımız birbirini tanıyacak, tenlerimiz uyumlu, bunu ilk akşam hissettim!" dedi. Sonra beni öpüp kalkıp gitti...
Kendimi ergen gibi hissediyordum. Kadında gerçekten müthiş Cool bir hal vardı ve ben beni seçtiğini düşününce havaya giriyordum. Tüm gün yazıştık. Bana, "18:30'da sendeyim, akşam üstü kapıyı bacayı kontrol et!" yazdı. Karanlık odada pencerenin ardında bekledim yarım saat. Arabası geldiğinde merdivenleri kontrole başladım. Zaten sorun yoktu, karşı kapı yerine bize girecekti. Kapıyı açıp aralık bıraktım.
İçeri girdiğinde direk kucakladım. Bacaklarını belime doladı. Kollarımda doğru yatak odasına götürdüm. Yatağa yatırıp çizmelerini ve montunu çıkardım. Kucağıma alıp sırtımı yatağın bir tarafındaki duvara dayadım. Öpüp okşamaya başladım. Alışmıştım bile, sabahki o ilk heyecan yerini şehvete bırakmıştı. Dudaklarını boynunu yaladım, kazağını çıkarıp göğüslerine indim. Göğüs uçlarını dudaklarımla ezerken alttan pantolonunun üzerinden amına baskı yapıyordum. Yatakta ayağa kalkıp dans edercesine hareketlerle üstündeki herşeyi çıkardı. Ben de o anda eşofmanımı sıyırıyordum oturduğum yerden...
Ayakta duvara tutunup amını ağzıma dayadı. Yalayıp yuttum, dilimle sikerken ellerim kalçalarından tutmuş, ağzıma daha çok bastırıyor, okşuyor, sıkıyordum kalçalarını. Ebru inliyor, "Harikasın!" diyordu. Ben de, "Yok böyle bir tat!" deyip emmeye devam ediyordum. Kasılarak orgazm oldu, ağzıma sularını akıttı. Dizleri tutmaz gibi oldu. Orgazm olması bitince kucağıma oturup göğüslerini ağzıma verdi. Amını yarağıma sürtüyor, vıcık vıcık olmuş amına yarağımın kafasını alıyor, sonra ani hareketle dışarı çıkarıyor, zaman zaman saçlarımdan çekerek kafamı göğüslerinden uzaklaştırıp dudaklarını dudaklarım arasına alıyor, diliyle dilimi iğfal ediyordu. Bütün sikişin kontrolü ondaydı.
Sonra tek hareketle yarağımı amcığına alıp, "Ohhhh!" diye inledi. Başrol onundu, "Immm!" diye bir ses çıkardım ancak. Kucağımda hoplamaya, göğüslerini yalatıp, dudaklarımı öpmeye, yanaklarımı öpmeye devam etti. Kucağımda onu tutmakta zorluk çekiyordum, belini kalçalarını tutmaya çalışırken ellerimin arasında kayıp gidiyordu. Birkaç dakika sonra sadece, "Oh, oh, oh, oh!" diye kısa inlemelerle orgazm oldu. Bir dakika yarağımı içinde tutup kalktı. Yarağımı ağzına alıp, "Hadi erkeğim, geç kaldım, akıt döllerini komşuna!" dedi. Daha cümlesi biter bitmez doldurdum ağzını, sanki sabah boşalmamış, günlerdir biriktirmişim gibi. İki dakika yalandı, temizlendi, kalktı, giyindi ve "Aşkım yarım saate yemeğe çağıracağım haberin olsun!" deyip apartman boşluğunu kontrol edip gitti.
Koridordaki ışıkta bile sakallarımın sürtmesinden kıpkırmızı olmuş çenesini yanaklarını görebiliyordum, ama o aldırış etmeden girdi evine.
[Furkan]
150 notes · View notes
sertsiken0606 · 2 months ago
Text
Merhaba Hasan bey ben Neriman bu güzel hikayeleri okudukça bende başımdan geçen bir olayı anlatmak istedim. Yaşım 49 tercümanlık yapıyorum . 4 kez evlenip boşanmış çocuksuz bir kadınım ilk kocam ile lise yıllarında tanıştım liseyi bitirir bitirmez kimseye haber vermeden evlendik eşimin anne ve babası beni kabul etmedi bende eşimi ailem ile yaşamaya ikna ettim üniversite için eşim Diyarbakır a ben İstanbul a gittim gencim güzelim boyum posun herşeyimle süper bir kadın olarak dikkatleri çekiyorum illa erkekler arkadaşlık teklifi yapıyor . İlk dönemin sonuna kadar biraz kendimi oynayarak eşimle telefonda seks yaparak geçirdim . O konuşma sırasında birgün eşimin evde yanlız olmadığını anladım sordum kimse yok dedi tabiki vardı hemde bir kadın vardı evde çok kızmış ve kıskanmıştım hemen ertesi gün otobüse binip Diyarbakır a gittim okulun yakınlarında ev tutmuştuk kirasını babam ödüyordu gizlice takip ettim o gün gün içinde 2 kız ile buluşup öpüştüler oynaştılar babamın avukatını aradım boşanma davası açtı bu arada dijital kamera ile resimlerini çektim otobüse İstanbul a gittim o gün gördüklerim aklımdan çıkmıyor hemde canım seks yapmak istemişti biraz Beyoğlu nda biraz Dolmabahçe taraflarında gezindim 30 yaşlarında yakışıklı uzun boylu esmer bir adam sürekli bana bakıyor gözleriyle beni süzüyordu yakışıklı adam bu adam tam aradığım biriydi göz kırptım yanıma geldi konuşmaya başladık ismi Erkan İstanbul teknik üniversitesinde öğretim görevlisi olarak çalışıyormuş geç olmuştu evime gitmek için kalktım arabam var ben bırakayım dedi kabul ettim eve girdik kahve içelim dedim ben kahveleri yapmaya hazırlanıyorken arkamdan gelip sarıldı boynumdan öptü memelerimi okşamaya başladı hemen dönüp dudaklarına yapıştım ateşli bir şekilde öpüşmeye başladık ben Erkan ı Erkan beni mutfakta sevişerek muz soyar gibi soyduk aman Allahım bu adamın siki çok uzun ve kalın geldi gözüme kocam olacak adinin 15 16 cm di Erkan ın siki enaz 22 yada 23 cm di Erkan beni masaya yatırıldı amımı yalamaya başladı elleri vücudumun her yerinde geziyor beni deli ediyordu masadan doğrulup yatak odasına gidelim dedim öpüşerek oynaşarak yatak odasına gittik 69 pozisyonuna geçtik yatağa yatar yatmaz Erkan ın siki ağzıma sığmıyordu yaladım bende birden kalp gibi atmaya başladı ilk defa bir erkeğin döllerini yuttum hoşuma gitti Erkan beni domalttı arkama geçti sikini amıma sürtüp birden yüklendi hepsini soktu ben kocamla ilk seks yaptığım zaman bile öyle bir acı yaşamamıştım Erkan pompalıyor elleri vücudumu okşuyordu ben zevkten ne yaptığımı bilmiyordum o gece sabaha kadar Erkan beni defalarca orgazm etti 2 ay sonra kocamdan boşandım Erkan ile 4 yıl boyunca kocam gibi yaşadım okul bitince Erkan yurtdışına gitti bende memleketime babam bana bir yazıhane açtı seyahat ve turizm üzerine halen devam ediyorum en son kocam 2021 öldü artık evlenmeden devam ediyorum. Sikişmek çok güzel
59 notes · View notes
kisa-hikayeler · 7 months ago
Text
Kocamla Hiç sevişmedik
Bunun adı toplum baskısı olsada, yinede mutluyuz , artık baskilardan okadar usanmistim ki evlenip evden kurtulmak istiyordum ama şöyle bir sorun vardi , ben bir kadinim ama erkeklere karşı hiç bir ilgim yok , yani anlayacaginiz lezbiyenim , bu sekilde hangi erkekle evlenebilirdim ki , lisedeki tolga geldi aklima , çok efendi düzgün biriydi hatta sırdaş gibi olmustuk belkide farkli yonlerimizin farkina vardigimizdan bir birimizi anlamıştik hissetmek gibi belkide , o yakınlaşma sirdaslik oldugunda ben tolgaya kadinlardan hoslandigimdn bahsetmistim , hatta ozaman bi kiz bile ayarlamisti bana 🙈 tolga da erkeklerden hoslaniyordu , onun mutlu olacagi birinin bulmasini cok istiyordum ama okul zamani olmamisti , gerçi sonrasan bulmuş birini , bu evlilik olayi icin onu Facebook dan bulup konustugumda öğrendim bu arada ben hala o kiz ile sevgiliyim , tolgaya durumdan bahsettim , acikcasi oda benzer baskilar altinda oldugundan bahsetti , bizde konuşup anlastik , mutevazi sakin bir nikah ile evlendik , disaridan guzel anlasan mutlu bir çiftiz, gerci evet guzel anlasiyoruz ama 1 kere bile sevismedik , ha bir birimizi ciplakta goruyoruz beraberde uyuyoruz ama ne onun cani beni cekiyor nede benim canim onu , zaten onun sevgilisi var benimde var , böyle garip bir olay işte topluma gore ....
10 notes · View notes
acid-gramma · 1 year ago
Note
bazilari icin de ideal evlilik yasi 24tur… yaklasik 3 senelik iliskimin ardindan evlendik (cunku emindim) ve su an asiri memnunum hayatimdan. cocuk falan dusunmuyoruz tabii ki su an yasimiz genc. ama istedigimiz zaman istedigimiz seyleri yapiyoruz konserler, tiyatrolar, seyahatler… sevgiliyken bu kadar rahat degildik cunku ailem biraz tutucu. su an hicbir sinirimiz yok kimseye hesap verme derdi yok muko bisi. o yuzden yas konusunu fazla kafaya takmayin derim eger eminseniz beklemenizin bi manasi yok. tabii eger evlendikten sonra yapabileceginiz seyleri sevgiliyken rahatca gerceklestirebiliyorsaniz ve prensipleriniz varsa, su yasa kadar evlenmem diye bir karar alabilirsiniz tabii. not: her seyden once evlenmeyi dusunemediginiz toksik biriyle iliskiyi devam ettirmeyin minnoslar tskler optm<3
senin durum hem biraz farkli (kacis-lifestyle improvement) hem de sen sansliymissin kocandan yana emin olabilmissin hemen. 21 yasinda baslamissiniz yani iliskiye 21 yasindaki bir hanimefendinin cok hayat iliski insan tecrubesi olmayabilir, dogru secimleri yapamayabilir ya da karsisindaki insanlar henuz olgunlasmadiklari icin gercek yuzlerini gosteremiyor, manipule ve ikna icin farkli davraniyor da olabilirler. ilerde temelden sorunlar anlasmazliklar cikarsa fark edilebilwcek seyler olabilir sadece. o yuzden ideal yas icin fikrim bu sekildeydi. yoksa herkesin yasam tarzi farkli kimi 18inde cok insan tanir, kimi 25inde hicbir sey gorememis olur. onemli olan bnce bondingi kaybetmeyecek kadar, hala istenilen bir konumda (genc citir saf) olacak kadar erken hem de hic insan taniyamadan alternatifleri, pazar yerini analiz edemeden ne istedigine kendi icin neyin onemli olduguna karar veremeyecek kadar erken olmali. sadece iliski deneyimi acisindan soylemiorm tabii ki 25 civari kisilik oturuo(mus) artik. hayatin her noktasinda aydinlanma da yasanabilir, puzzle parcalari birlesebilir. iste bu aydinlanma evlendikten ve birine baglandiktan sonra gerceklesirse ve halihazirdaki duruma ters duserse o zmn sakat. mutsuzluk ve pismaniyelik baslar
31 notes · View notes
morsarapsblog · 7 months ago
Text
kızlar nişanlımla evlendik, iyi birikim yapmışız maaşımız da arttı otomatik bir araba aldık, evimiz var daha ne olsun. ben artık kendi küçük dükkanımda çiçekler mumlar satıyorum. kocamla da yaza baliye tatile gidiyoruz biletleri aldık. giyimimiz olay paramız var, her şey süper 🪬
19 notes · View notes