#eskişehir özel öğretim kursu
Explore tagged Tumblr posts
Text
Türkiye'de Cumhuriyet kurulurken nüfusun yüzde 80'i köylerde yaşıyordu. 40 bin köyün 35 bininde okul yoktu. 1923-1939 arasında 3.936 köye ilkokul yapıldı. Türkiye'deki toplam köy ilkokulu sayısı 1949-1950'de 15.505'e, 1959-1960'da ise 19.157'e çıktı
Bu fotoğraflar, İ. Hakkı Tonguç'un 1939'da “İlk Öğretim” dergisinde yayımlanan “Köylerde Okul Binaları İnşaatı” adlı yazısından alınmıştır.
(İlk Öğretim, 27, İkinciteşrin 1939, C.2, S. 27, s.130-131)
Geçtiğimiz hafta okullar açıldı. 2019-2020 eğitim-öğretim yılı başladı. İktidar, “laik eğitim” yerine “dinsel eğitim” dayatmasına devam ediyor. Ancak laik olmayan eğitim ne milli ne bilimsel ne çağdaş olabilir.
Cumhuriyetin eğitim devrimi her şeyden önce “yaygın cehaleti yenmeyi” amaçlıyordu. Bunun için okula ve öğretmene ihtiyaç vardı. Ancak Osmanlı'dan Cumhuriyet'e geçilirken Türkiye'de ne yeterli okul ne de yeterli öğretmen vardı.
Cumhuriyeti kuranlar, aydınlanma savaşını en alttan, köyden başlattılar; on binlerce okulsuz köye ilkokul yapmak ve öğretmen göndermek için kolları sıvadılar.
OSMANLI'NIN SIBYAN MEKTEPLERİ
Osmanlı'da “taş mektep” de denilen “sıbyan mektebi” adlı ilkokullar vardı. Osmanlı klasik döneminde sıbyan mektepleri, sultanlar ve varlıklı kimseler tarafından İstanbul, Konya, Sivas, Erzurum gibi dönemin büyük kentlerinde camilerin, mescitlerin yanında yaptırılırdı. Çocuklar sınıfta, yerdeki küçük minderlerin üzerinde otururdu. Önlerinde rahleler vardı. Çocuklar, falaka ve uzun bir değnekle cezalandırılırdı. Bu okullar dinsel nitelikliydi. Ders programlarının çoğu Kuran ezberlemekten oluşurdu. Bunu eleştirenler de vardı. Örneğin Ebu Bekr İbni-ul Arabi, bu okullarda çocuklara Kuran'dan önce “yazı” ve “aritmetik” gibi derslerinin okutulması gerektiğini belirtmişti. (1)
II. Mahmut 1824'te çıkardığı bir fermanla tüm çocukların “zanaata verilmeyip dinlerini öğrenmeleri için ilkokula gönderilmelerini” zorunlu kıldı. Bu ferman, “ilköğretimin asıl amacının çocukları dünya işlerine değil, ahirete hazırlamak olduğunu” ileri sürüyordu. II. Mahmut, ayrıca ilköğretimi dinsel alana, şeyhülislamlığa bıraktı. (2)
Tanzimat döneminde diğer okullar gibi sıbyan mektepleri de yeniden düzenlendi. 1847'de bu okulların süresi 4 yıl olarak belirlendi. 7 yaşına basan her çocuğun ilkokula gitmesi mecburi kılındı. İlkokulda dayak yasaklandı.
1869 “Maarif-i Umumiye Nizamnamesi”nin 3. maddesine ve 1913 “İlköğretim Kanunu Muvakkati”nin 8. maddesine göre her mahalle ve köyde veya bir iki mahalle ve köyde en az bir sıbyan mektebi (ilkokul) açılacaktı. İlkokullar, kız-erkek ve müslim-gayrimüslim şeklinde ayrılacak ve kızlar için 6-10, erkekler için 7-11 yaşları arasında 4 yıl devam mecburiyeti olacaktı. (3)
1876 Kanuni Esasi'sinin 14. maddesi ile de ilköğretim “tüm Osmanlı efradına zorunlu” olacaktı.
Ancak bu kanunlar hiçbir zaman uygulanamadı. Osmanlı'da köyler hep okulsuz kaldı. Köylü, okuma yazma öğrenemedi. Osmanlı'da ilköğretim gelişmedi. Örneğin “çok okul açtı” denilen II. Abdülhamit, ancak 253 sıbyan mektebi açabildi. (4) Açılan ilkokullarda da hiçbir zaman bilimsel eğitim verilemedi. Osmanlı'da ilköğretim o derece geri kaldı ki, 19. yüzyılda yeni yükseköğretim okulları açılınca, bu okullara alınacak öğrenciler için “ilköğretim kurslarına” ihtiyaç duyuldu. (5)
Artvin, Şavşat Küplüce Köyü ilkokulu
(Yıllar önce kapatılmış, şimdi çürüyor)
Atatürk ve köy ilkokulları
1923'te Cumhuriyet kurulurken Türkiye nüfusunun yüzde 80'i köylerde yaşıyordu. Bu köylerin yaklaşık yüzde 90'ında okul yoktu. (6) Başka bir ifadeyle 40 bin köyün yaklaşık 35 bininde ne okul ne de öğretmen vardı.
Atatürk, Milli Mücadele'nin başlarında, 24 Aralık 1919'da Kırşehir'e uğramıştı. Orada Atatürk'ü coşkuyla karşılayanlar arasında Kırşehir Lisesi Müdürü Ömer Aydın da vardı.
Atatürk ile Ömer Aydın arasında şöyle bir konuşma geçmişti:
“Müdür Bey! Kırşehir'de kaç ilkokul var?”
“70 efendim!”
“Peki, kaç köyünüz var?”
“362…”
“Köy sayısına göre okullar çok az! Her köye bir ilkokul yapılması için ne yapılabilir?”
“Efendim! Eğer Umumi Harp'ten dönen yedek subaylar öğretmen yapılırsa (…) okuma yazma oranı birden yükselir!”
Atatürk, daha o günlerde köy ilkokulları ve köy öğretmenleri için çalışma başlattı. (7)
Atatürk, 1 Mart 1923'te meclis konuşmasında, 1922'de özel idarelerce
“3 erkek, 1 kız öğretmen okulu, 5 erkek 3 kız lisesi, 134 erkek, 30 kız ilkokulu ve 10 sanayi ve 2 çırak okulu” yapıldığını ve bu okullar için 190 bin lira ayrıldığını söyledi. (8)
Köy Muallim Mektepleri, Köy Eğitmen Kursları
Milli Eğitim Bakanı Mustafa Necati, 1927-1928 eğitim-öğretim yılında Kayseri Zencidere'de ve Denizli'de üçer yıl öğretim süreli iki “Köy Muallim Mektebi” açtı. Bunlar köy öğretmeni yetiştiren ilk kurumlardı. Ancak istenilen sonucu vermeyip kapatıldılar. Mustafa Necati, ayrıca köy öğretmeni yetiştirmek için 1926-1931 arasında devam eden A ve B Kursları açtı. (9)
Sonra Milli Eğitim Bakanı Reşit Galip de köy öğretmeni yetiştirmek için 1933'te Ankara, İzmir, Bursa ve Adana'da kısa süreli “Köycülük Kursları” açtı. Ancak bu kurslar da 1933'te kapatıldı.
Kültür Bakanı Saffet Arıkan ve İlk Öğretim Genel Müdür Vekili İsmail Hakkı Tonguç, Atatürk'ün desteğiyle 1936'da “Köy Eğitmen Kursları” projesini hayata geçirdiler. Askerliğini çavuş olarak yapmış köylü çocukları, 8 aylık bir kursla köylüye okuma-yazma ve basit hesap öğretecek ve köylüye günlük hayatlarında yol gösterecek temel bilgileri verebilecek biçimde yetiştirildikten sonra geldikleri köylere “eğitmen” olarak tayin edileceklerdi. Eğitmenler gittikleri köylerde köy ilkokulu da yapacaklardı.
1936'da Eskişehir Çifteler-Mahmudiye'de, 1937'de İzmir Kızılçullu'da “Köy Öğretmen Okulu ve Eğitmen Kursu” açıldı. 1937'den itibaren İzmir, Eskişehir, Kars, Edirne, Erzincan, Kocaeli, Kayseri, Malatya, Kastamonu, Manisa gibi pek çok yerde eğitmen kursları açıldı. Köy Eğitmen Kursları 1946'ya kadar açık kaldı. Bu kurslarda, 10 yıllık sürede 30'u kadın 8.675 eğitmen yetiştirilip köylere gönderildi. Bu eğitmenler sayesinde 6.598 köye ilkokul yapıldı. Bu köylerden bazıları, nüfusu 150'den az olan dağ köyleriydi. (10)
1940'ta açılan Köy Enstitüleri'nin altyapısını da işte bu Köy Eğitmen Kursları oluşturacaktı.
Cumhuriyetin köy ilkokulu savaşı
İlk Öğretim Dergisi, C.2, S. 29, 11 Birincikanun 1939.
Genç Cumhuriyet bir ilköğretim seferberliği başlattı. 18-20 yıl içinde hem okul, hem öğrenci, hem de öğretmen sayılarında önemli artışlar oldu.
Şöyle ki,
Öncelikle 1924 Köy Kanunu'nun 13. maddesine göre “köyde bahçeli bir mektep binası yapmak” köyün mecburi işlerinden biri sayıldı. Orman Kanunu'na koyulan bir madde ile de köy okulu için gereken kerestenin ormanlardan parasız verilmesi kararlaştırıldı.
Sonra köy ilkokullarının yapımına başlandı.
Örneğin, Ankara İlköğretim Müfettişi R. Tümer'in verdiği bilgilere göre 1937- 1939 arasında Ankara'da Merkez, Ayaş, Kalecik, Kızılcahamam, Polatlı ve Çubuk kazasının, nüfusları 200 ile 400 arasında değişen köylerinde 272 köy ilkokulu yapıldı. 1940'ta ise 80 köy ilkokulu yapılması için proje hazırlandı. 272 köyde yapılan okullar için Maarif Vekilliği, vilayet bütçeleri ve köy sandıkları üç yıl içinde toplam 531 bin lira harcadı. Okul binaları genellikle taş ve kerpiç olarak yapıldı, çatılar yerli kiremitlerle örtüldü. Koridor ve mutfakların zeminleri beton, dershane ve odaların altları ve tavanları tahtadandı. (11)
İsmail Hakkı Tonguç'un verdiği bilgilere göre –millet, devlet işbirliği sayesinde- 1923-1939 arasında köylerimize 3.936; şehir ve kasabalarımıza da 437 ilkokul binası yapıldı. (12) Yine Tonguç'un verdiği bilgilere göre 1923-1939 arasında, “16 yıl içinde köylere inşa edilen 3.936 okulun –arsa ve bahçeleri hariç- yalnız bina kıymeti, ortalama bir hesapla en az 12 milyon lira” tutuyordu. Tonguç, 1939'da, daha 35 bin köye okul yapılması gerektiğini, bunun için de 50 milyon liraya ihtiyaç olduğunu yazıyordu. (13)
Sonra ne mi oldu?
1935'te 5000 civarındaki köy ilkokulu sayısı, 1939-1940'ta 8.032'ye, 1949-1950'de 15.505'e, 1959-1960'ta ise 19.157'e çıktı. (14)
Yani genç Cumhuriyet, 1930'lardan 1960'lara kadar, 40 bin köyün yaklaşık 20 binine ilkokul yapmayı başardı. Bu okulların büyük bir bölümü tek parti döneminde yapıldı.
Sahi! Sürekli “tek parti camileri kapattı” diyenlerin, hiç “tek parti binlerce ilkokul açtı” dediğini duydunuz mu? Ben hiç duymadım.
Cumhuriyet döneminde ilköğretim okullaşma oranları
M. Nuri Kodamanoğlu, Türkiye'de Eğitim, 2. bas., Ankara, 1964, s. 45, (Grafik 21)
Türkiye'de 1923-1924'te 4.894 ilkokul, bu okullarda 341.941 öğrenci, 10.238 öğretmen varken, bu sayı 1940-1941'de 10.596 ilkokula, 955.747 öğrenciye, 20.564 öğretmene yükseldi. (15)
Türkiye'de öğrenci artış hızı 1935'ten sonra yükselemeye başladı. Bu yükseliş 1950'ye kadar devam etti. Okullaşma oranı erkeklerde yüzde 41'den yüzde 81'e, kızlarda ise yüzde 23'ten yüzde 54'e çıktı. 1950-1960 arasındaki DP döneminde genel olarak öğrenci sayısı artmakla birlikte erkek okullaşma oranı sadece yüzde 3 (yüzde 81'den yüzde 84'e) bir artış gösterdi. Kız okullaşma oranı ise yüzde 2 (yüzde 54'ten yüzde 52'ye) azaldı. Bu dönemde ilköğretim öğrenci sayısının artışı, genel nüfus artışının bir hayli gerisinde kaldı. Bu dönemde köy ilkokulları öğrenci sayılarının artışı da (özellikle 1950-1955 arasında) belirgin biçimde yavaşladı. Yani 1950-1960 arasında, DP döneminde, köylü vatandaşlar ilköğretimden daha az yararlandı. DP döneminde ilköğretimdeki bu yavaşlamanın yerini, 1960'tan sonra gözle görülür bir yükseliş aldı. (16)
★★★
Demem o ki, Osmanlı'da kaderine terk edilen köylüye Cumhuriyet sahip çıktı. Cumhuriyeti kuranlar, okulsuz on binlerce köye okul ve öğretmen götürdü. Bu okullarda köy çocuklarına hem okuma yazma öğretildi, hem de köylüye sağlık, tarım, ekonomi, kültür, sanat konularında temel bilgiler verildi. Köy Eğitmenleri ve Köy Enstitüleri projeleriyle tarihimizde ilk kez köyleri, öğretmenler şekillendirmeye başladı. Aydınlanma köyden başladı. Fakat okur-yazar, aydınlanmış, üreten ve sorgulayan köylü, birilerini rahatsız etti. Önce Köy Enstitüleri sonra da köy okulları kapatıldı. Cumhuriyetin bir eğitim devrimi de böyle yok edildi.
1 note
·
View note