#eski tıp
Explore tagged Tumblr posts
Text
ABD Eski Başkanı Bill Clinton, Yüksek Ateş Nedeniyle Hastaneye Kaldırıldı
ABD’nin eski başkanı Bill Clinton, yüksek ateş şikayetiyle hastaneye kaldırıldı. Georgetown Üniversitesi Tıp Merkezi’nde gözlem altında tutulan Clinton’un sağlık durumunun stabil olduğu açıklandı. Yüksek Ateş Şikayeti Pazartesi günü yüksek ateş nedeniyle hastaneye kaldırılan Bill Clinton, tedbir amaçlı gözlem altında tutuluyor. Georgetown Üniversitesi Tıp Merkezi’nden yapılan açıklamada, eski…
0 notes
Text
Merhaba Hasan bu hikayeleri atan arkadaşlar gibi benimde başımdan geçen bir hikayem var biraz eski bir hikaye ama bu güzel hikayeleri okudukça aklıma hep o yaşadığım güzel saatler geliyor. Ben şuan 67 yaşında bir ihtiyarım elektronik mühendisliği bölümünden mezun oldum. Tabi ki şimdi ki zamanın elektronik okuyan öğrencileri gibi değil di bizim zamanımızdaki öğrencilik. Ankara üniversitesi nde okudum o zamanlar şimdiki gibi kimin eli kimin cebinde belli olmayan zamanda değildi. Herşeyin gizli olması şarttı . Yasemin diye bir öğretim görevlisi vardı kocası tıp fakültesinde öğretim görevlisi kendisi bizim fakültedeydi. Yasemin benden enaz 15 yaş büyük çocuksuz bir kadındı çok güzel uzun simsiyah pırasa saçlı bir kadın. Hemen hemen her gece onu düşünerek 31 çekiyordum, birgün ev sahibimiz evi boşaltmamızı söyledi bizde ev aramaya başladık 4 erkek bekar birde hemde öğrenci kimse ev vermiyordu pazar günü Saime kadın diye bir gecekondu mahallesinde bahçeli bir ev bulduk biraz harabe de olsa tuttuk bir taraftan eşya taşırken bir taraftan evin bakımınıda yapıyorduk o zamanlar ekmek pazar günleri pek olmazdı evde 1 gram ekmek yok makarna yok komşuya gidelim belki 1 ekmek vardır 4e bölüp yeriz dedik ben gittim kapıyı açan Yasemin hocaydı o da bende şaşkınlık içinde baka kaldık kekeleyerek 1 ekmek istedim bizim 4 arkadaş olduğumuzu biliyordu onlar ne yiyecek gelin burada ben sofra kurayım burada yersiniz dedi arkadaşlarımı çağırdım birlikte gittik yemeğimizi yedik çay içtik sohbet ettik evimize gittik . Ertesi gün okula Yasemin hocayla birlikte gittik haftanın 7 günü artık beraberdik . 2 ay kadar sonra Yasemin hoca kocasıyla büyük bir kavga etti okulun kapanmasına 17 yada 18 gün vardı elimde bavul giderken gördüm hemen yanına gidip ne olduğunu sordum ağlayarak kocasının aldattığını söyledi hemde en yakın arkadaşı ile . Ben birşey demeden dinliyordum . Birden aklıma sende onu aldat demek geldi içimden ve söyledim. Kiminle dedi bende ben bu işi severek yaparım dedim , denemek lazım dedi birlikte bizim eve doğru gittik hiç konuşmadan kapıyı açtım eve girdik benim odama gidip kapımı kilitledim perdeleri çektim öpüşmeye başladık sevişmiyoruz resmen birbirimizi yiyorduk üzerimizdeki elbiseleri tek tek çıkarıp fırlatıyorduk ilk defa bir kadın ile çırılçıplak 1 odadaydım ne yapılır bilmiyordum birden memelerini okşuyor emiyordum Yasemin de sırtımı boynumu öpmeye başladı o kadar hoşuma gidiyordu ki biraz öpüşüp oynaştık sonra ben domalayım sen arkamdan gir dedi domaldı arkasına geçtim sikimi amına bastırıp hepsini soktum pompalamaya başladım fazla sürmedi gerildi hadi sik beni boynuzla orospu çocuğunu hatta arkadaşlarında gelsin onlarda siksin tam boynuzlu olsun diye inliyordu ben boşalmak üzereydim çıkarttım sikimi belim gelmek üzereydi sikimi tutup memelerine doğru fıskırttım taa dudaklarına gitti döllerim dediğini yaptım arkadaşlarımı çağırdım hep birlikte sırasıyla tek tek siktik Yasemin hocayı . Kısa bir süre bizde kaldı benim odada kaldı en çok ben siktim kocası pişman oldum özür dilerim bir daha asla yapmayacağım diye söz vermiş . Okul bitene kadar kocası bilmeden bazen onlarda bazen bizde devam ettik . Yasemin hoca başka bir üniversite ile anlaştı biz mezun olduktan sonra taşındı ben Ankara'da kaldım mesleğimi yapmak için işyeri açtım hiç evlenmedim hep Yasemin hoca gibi bir kadın aradım bulamadım. Ama bu yaşıma kadar daha hiç para verip te am göt sikmedim .
37 notes
·
View notes
Text





22 Ekim | Salı | 24
Sabah erken saatlerde ilk karakol sonra Adli Tıp ve en son ortopedi derken günü bitirdik. Parmakları mor gibi oluyordu bazı zamanlar çok korkuyordum. Gidelim hastaneye bir an önce oldum. Sabah ilk kaza raporu için karakola gittik. Ordan hastaneye Adli Tıp raporunu tuttular her bir yara ve morlugu santim santim olctu fotoğrafını çekti. En son ortopediye gittik. Doktora "parmakları bazen mor gibi oluyor neden?" diye bir soru yonelttim. O da ayağını çok sallandırmayacak sürekli yüksekte tutacak dedi. Allah'ım afiyetle ve suhuletle eski sağlığına kavuştursun. Teyzem bizim için yemek yapmış gittim onu alayım dedim. Anneannem kapıyı açtı. Sürekli araba ile geldiğim için anneannem bir an şaşkınlık beni karşıladı yürüyerek geldiğimi görünce uzun yol sandığı için şaşkınlık ile "gadanız aliimm, ocaktan ırak 😲" tepkisi verdi. :D Kavun aldık bu sizin götür dedi. Ceviz, salça verdi. Kemik kaynatabilmem için teyzemin duduklusunu aldım. Kavunu yarın alayım artık dedim. Tamam gadasini aldığım dedi. Çok yol yürüyecek gibi beni yolcu etti. İki tane tabak kirletmis onu o sıra ben poşeti ayarlarken yikadı gözüme çok tatlı göründü çektim. Eve isim gücüm bitip yemek hazırlama faslına gelince ağlamaya başladım. Genel olarak hayatımın gidişatına ağlamaya başladım. O sıra annem aradı. Onunla konuşurken de ağladım kendim hakkında düşüncelerimi dile getirdim. İki saat geçmeden beni görüntülü aradı yüzüne bakayım diye benim adıma korkmuş. Neden canını böyle sıkıyorsun sıkma dedi denerim inşallah dedim. Canımın şu sıra gram kıymeti yok kıyma makinesine koyup çekiyorum. Mutsuzum aşırı mutsuzum. Durmadan ağlıyorum insanlar beni anladığını iddia ediyor kimsenin anladığı falan yok. Televizyon izlerken yemegimi yedim. Turkish bowl budur kardeşim. Evi toplamam lazım ancak yarın toplanır gibi. Karanlıkta oturmuş canımın kıymeti yok şeklinde canımı yine sıkıp ağlayacakken kuzenim disarda kahve içelim dedi. Farklılık ve değişiklik olsun diye kabul ettim. Twette dediği gibi kendimi ve hayatımı düşündükçe gözüme ilişen,canimi sıkan ve ağlatan bunalıma sokan her bir konunun pacami mi tutusdurgunu yoksa aydınlık mi olduğunu çözemiyorum. Ciddi olarak keyifsizim yasamak için yaşıyorum. Bu durum annemin de canını sıkıyor benim adıma korkuyor. Canını sıkma diyene denerim diyorum hakikaten deniyorum ama olmuyor. Genel olarak tükendim.
31 notes
·
View notes
Text
İnziva | 4 - Pazartesi (2)

Shu: ... (Isınma hareketleri yapıyor)
Shu: ...Hm?
Mika: Vay, erkencisin Oshi-san. Çok beklettim mi?
Shu: Pek sayılmaz. Geç kalmadın, ama biraz daha erken gelmeni bekliyordum. Normalde benden önce alıştırma yapmaya başlamıyor muydun?
Mika: Yaa~ Hajime bana kahvaltı hazırladı, ondan biraz uzun sürdü.
Mika: Antrenmanlara başlıyoz diye sağlıklı bi' kahvaltı etmek istedim.
Mika: Hajime'nin yemekleri harika oluyo~
Mika: Pirinç, sıcak miso çorbası, hijiki yosunu, yumurta! Söyle de bi' gün sana da yapsın~
Shu: Seni dinlerken bile karnım şişti. Ben asla kahvaltıda o kadar şey yiyemem. Ayrıca Batı yemeklerini tercih ederim.

Mika: Aa, doğru. Sen fazla yemiyon.
Mika: Ben de öyleyim aslında, hep yanık, tuhaf yemekler yemeyi severdim, ama son zamanlarda normal yiyecekleri de denemeye başladım.
Mika: Belki o yüzden daha fazla yiyomdur.
Mika: Mesela, yatakhanede herkes benle yiyecek şeyler paylaşıyo.
Shu: Günde üç öğün yemek sorun değil, ama fazla kaçırmamaya dikkat et.
Shu: Eğer kilo alıp kostümlere sığmazsan veya antrenmanda geri kalırsan, sana çok kızarım.
Mika: Ayy...! Anlaşıldı...!
Shu: Güzel. Başlayalım mı o zaman? Mükemmeliyetçi insanlar için zaman hep dardır.
Shu: Şunlara göz at, Kagehira.
Mika: Hm? Bu kağıtlar ne?
Shu: Görmüyor musun? ...Yeni müzik videomuzun taslağı işte.

Mika: Ne?! İyi de daha dün konuştuk, ne ara taslağı hazırladın?!
Shu: Neden bu kadar şaşırdığını anlamıyorum. Bir günüm vardı zaten.
Shu: Doğal olarak daha geliştirilebilecek noktalar var, fakat hiç yoktan iyidir.
Mika: Yok yok, gayet de iyi. Mükemmelsin, Oshi-san, tek günde işini bitiriyon.
Shu: Sen fazla yavaş olduğundandır.
Mika: Ahaha. Olabilir.
Mika: Neyse, şu taslağa bi' bakıyım. Aa...
Mika: Tamam... Tamam... Ha? Kukla mı...?

Mika: Şey, Oshi-san? Bu senaryo tam aklımdaki gibi, ama sanatçı niye kukla yapıyo? Heykel ve tablolar falan olması gerekmez mi?
Mika: Hem bu hikaye Valkyrie'nin eski hâline benziyo.
Shu: Aynen öyle. Hikayenin konusu bir peri masalı—yani eskiden yaşanan bir olay—olduğu için, Valkyrie'nin geçmişine göndermede bulunmak istedim
Shu: Heykel ve tablo konusuna gelirsek... Bir güzelliği sonsuza dek hapsetmek anlamına gelen bir sembol düşündüm...
Shu: En sonunda bu mesajı iletmenin en iyi yolunun oyuncak bebekler olacağına karar verdim.
Shu: İnsanlar, kendini andıran varlıklar ile aralarında daha güçlü bir bağlantı ve empati kurabilir.
Shu: Üstelik çoğu sanatçı eserlerinde insana odaklanır. Bu nedenle en seçkin sanatçılar, genellikle tıp bilimi konusunda bilgisi olan insanlardır.
Shu: İşte bu nedenle kuklaları—insana en çok benzeyen varlığı—bir sembol olarak seçtim.

Mika: Hee~ Anladım. Taslağa bakarken bile ne kadar güzel bi' müzik videosu olcağı belli oluyo.
Mika: Umarım böyle geniş bir çekim yeri bize sorun çıkarmaz ama. Çok pahalı, dimi? Ajans bize kızmasın...?
Shu: Endişelenme. Ajans ile konuştum bile.
Shu: Asıl sen taslağı ezberleyebildin mi?
Mika: Evet, hazırım galiba! Hadi, alıştırmaya başlayalım!
────────────────────────────
Mika: ♪~♪~
Shu: (Ha...?)

Shu: Kagehira. Dur.
Mika: Ha? Noldu? Bi' hata mı yaptım?
Shu: Hata denilmez, ama... Aklımda daha farklı bir şey vardı.
Mika: Öyle mi?
Shu: Bir kukla gibi davranmıyorsun. Valkyrie'deki eski hâlini hatırla.
Mika: P-Peki. Olur. Tekrar deniyim mi?
<...>
Shu: Kagehira. Tekrar dene.
<...>
Shu: Kagehira. Hayal gücünü kullan.
<...>
Shu: Hiç olmadı. Beklentilerim daha yüksekti!
<...>
Mika: Yaaaa~...

Shu: Non! Yanlış, yanlış, yanlış! Öyle değil!
Mika: Ama Oshi-san, neyim eksik anlamadım ki...
Shu: (Eksik mi? —Tam tersi, duyguları dolup taşan bir insan gibi. Onu böyle gördüğüme sevindim, ancak.)
Shu: (Kagehira bir sanatçı, ama duyguları yüzünden rolünü yeterince iyi yapamıyor.)
Shu: Sadece hayatsız bakışlar atmak yeterli değil. Tüm vücudun fazla canlı görünüyor.
Shu: Tam anlamıyla cansız davranmak zorundasın. Duyguların böyle fazla açığa çıkarsa, seyircilere hedeflediğimiz sonsuzluk mesajını iletemeyiz.
Mika: Ama demesi kolay... Aa, ölü gibi mi? Eskiden nası dans ettiğimi hatırlamaya çalışıyom, ama olmuyo...
Shu: Eh, başka çaremiz yok. Bugünlük burada bitirelim. Rolünü tam anlamıyla çözmen için sana bir gün vereceğim.
Shu: Yarın daha iyisini bekliyorum, Kagehira.
← Önceki bölüm ◆ Sonraki bölüm →
2 notes
·
View notes
Text
7th Time Loop - 2. Bölüm
wattpad / manga tr / instagram

Cilt 1 Bölüm 1 Kısım 2
İlk döngüde, nişanı bozulan ve itibarı yerle bir olan Rishe, üstündeki giysilerden başka hiçbir şeyi olmadan aylak aylak dolaşıyordu. Şans eseri, mücevherlerini satın almak isteyen bir tüccar kafilesiyle karşılaştı. Onları iyi huylu bir grup olarak bulunca, komşu ülkeye onlarla gitti.
Tüccar kafilesinden iş öğrendi, nasıl stok tedarik edileceğini ve hesap defterlerin nasıl dengeleneceğini öğrendi. Eninde sonunda, dünyayı gezmek için kendi başına yolculuğa çıktı. Soylu bir ailenin kızı olarak yetiştirilmesi, Rishe'nin on beş yaşında bile keskin bir güzellik anlayışına sahip olduğu anlamına geliyordu.
Gözüne çarpan şeyleri topladı ve onları, mallarından zevk alan herkese sattı. Farkına varmadan, tam kadro çalıştıran büyük bir satıcı haline geldi. Hatta bir çöl ulusunun kralı ve kuzeydeki donmuş bir ülkenin prensiyle bile iş yapmıştı. Kraliçe olmaya hazırlanmaktan başka bir şey yapmadan geçirdiği şımarık eski hayatından doğan bir hayale kavuşmak için pek çok uzak yere seyahat etti.
Aradan beş yıl geçti ve tam da ziyaret edeceği tek bir ülke kalmışken, Rishe kıtayı kasıp kavuran savaşın kurbanı oldu.
Bildiği bir sonraki şey, yeniden on beş yaşındaydı ve o partiye geri dönmüştü, prens resmi bildirisini yapmaya hazırlanıyordu.
"Rishe Irmgard Weitzner! Sen aşağılık bir kadınsın! Veliaht prense layık olmayan, tamamen kötü kalpli bir yaratıksın! Şu andan itibaren nişanımız bozuldu!"
Doğal olarak, ilk başta neler olup bittiğini anlamadı. Etrafına bakındı. Her şey aynıydı. Aynı yerde, aynı elbiseyi giymiş ve kafileye sattığı aynı mücevherleri takmış olarak ayakta duruyordu.
Bu bir rüya mıydı? Yoksa o zamana kadar olan her şey bir rüya mıydı? Şaşkınlık içinde tek yapabildiği boş boş bakmaktı. Rishe balo salonundan aceleyle çıktı, yaklaşan sürgün tehdidi onun üzerinde asılıydı ve prensin durması için yaptığı yakarışlar kulaklarında çınlıyordu.
Bu mükemmel! Şimdi doğru yapabilirim! Odamdan değerli her şeyi alacağım.
Rishe bir tüccar olarak hayatından keyif almıştı ama bu gece için hep bir pişmanlık duymuştu. Keşke evden biraz para getirseydi, çok daha önce işini kuracak sermayeye sahip olurdu!
Bu pişmanlıktan bahsetmek, çölün kralı da dahil olmak üzere müşterilerinde her zaman güvensizlik uyandırırdı. "Ne? Tekrar yapmak istediğin şey bu mu?!"
İkinci hayatının gecesinde eve geri döndüğünde, Rishe mücevher kutusunu ve rahmetli büyükannesinin ona bıraktığı birçok kitaptan taşıyabildiği kadarını aldı ve sonra da kafileyle karşılaşmak için ormana doğru hızla ilerledi. Ama evinde durmak zaman aldı ve onları tamamen kaçırdı.
O anda, Rishe keskin bir farkındalık yaşadı. Farklı seçimler farklı hatalar anlamına geliyordu. Bir kapıyı açmak diğerini kapatırdı.
Böylece ticaret hayatına giden kolay yol ona kapanmış oldu.
Elbette, işini sıfırdan kurmayı deneyebilirdi, ancak kişisel bağlantılar, tüccar olmak için neredeyse iş zekası kadar gerekliydi. Tek bir tanıdık bile olmadan bu gerçekçi değildi.
Kabullenmiş bir halde eşyalarını türlerine göre ayıklarken, büyükannesinin kitapları arasında yabancı şifalı bitkiler ansiklopedisine rastladı. Bunu bir işaret olarak kabul eden Rishe, mücevherlerini başka bir yerde sattı ve elde ettiği parayı denizi geçip tıp eğitimini sürdürmek için kullandı.
Neyse ki Rishe önceki yaşamından kalan tüm bilgilerini korumuştu. Bazı pahalı bitkilerin diğer bölgelerde ucuza elde edilebildiğini hatırladı. Komşu bir ülkede bir hastalığın yayıldığı haberi duyulduğunda, o da bunu anımsadı. Bu önbilgi, engin yolculukları ve birçok farklı bakış açısına sahip birçok farklı öğretmene maruz kalması gibi paha biçilmez olduğunu kanıtladı.
Hal böyle olunca Rishe, eczacı olarak başarılı bir hayat sürdü. Güçsüz bir prensi kurtardı, ticari bilgisiyle birkaç nadir ilacı sentezledi ve böylece günlerini ihtiyacı olanlara yardım etmenin basit neşesiyle geçirdi.
Ne yazık ki, dünyadaki tüm neşe bir salgına karşı koyamazdı. Böylece ikinci hayatı sona erdi.
Kendini bir kez daha bozulan nişanının karar anında buldu, perde üçüncü döngüde yükseliyordu. Sonraki dört hayatı da hemen hemen aynı şekilde ilerledi. Yetenekli bir leydinin hizmetçisi olarak, genç bir soylu kadının şans eseri evlenmesine yardımcı oldu. Bir keresinde erkek kılığına girip şövalye bile oldu. Her hayat yaşamaya değerdi ve o hepsinden zevk alıyordu. Yaşamaktan zevk alıyordu, nokta.
Sadece tek bir sorun vardı.
Her ne yaparsam yapayım, 20 yaşında öleceğim.
Hayatından zevk alıyordu ama bunu uzun süre yapmasına izin verilmiyordu. Bu zaman sınırı her zaman onun üzerinde asılı dururken, her döngüyü sürekli bir hareket halinde geçirdi.
Bir süreliğine rahatlamayı çok isterdim. Biraz boş zaman istemek çok mu fazla? Belli ki ben de ölmek istemiyorum! Bu sefer, ilk beş yılda kazanabildiğim kadar çok para kazanacağım. Sonra, yirmi yaşıma geldiğimde, dünyevi kaygılardan uzak bir hayat yaşayacağım. Hayatta kalmak için ne gerekiyorsa yapacağım!
Kararını vermiş olan Rishe, yedinci hayatına sarayda sabit bir şekilde koşuşturmayla başladı. Gelecek planlarına bakılmaksızın, zamana karşı bir yarış içindeydi. Skandal haberini getiren ulağı alt etmesi gerekiyordu.
Koşarken saç süslerini çekip çıkardı; onları satmayı planlıyordu ve bir tanesini kaybetme riskini almak istemiyordu. Saçları gevşek dalgalar halinde arkasından dalgalanıyordu.
Aniden aklına bir fikir geldi, daha önceki altı hayatının hiçbirinde aklına gelmemişti.
Saray bahçesinden gitmek daha hızlı olurdu. Balkondan bir ağaca tırmanarak inebilirim.
Rishe bundan önceki yaşamında bir şövalye olarak savaşa gitmişti. Zorlu savaş alanı eğitiminden sonra, ağaçlara tırmanmak hiçbir şeydi.
Sorunsuz bir şekilde yön değiştirdi. Balkona doğru koştu ve orada son hızla bir şeye çarptı.
"Aghh!" Rishe hiç de bir hanımefendiye yakışmayan homurtu çıkararak birkaç adım sendeledi. Neyden sektiğini görmek için başını kaldırdı. "Ah..."
♡♡♡
Normalde bölümleri wattpad üzerinden yayınlıyordum ama şu sıralar wattpad uygulamasına ne telefondan ne de bilgisayardan giremiyorum ve ne kadar doğru bilmiyorum ama internette wattpad uygulaması kapandı diye bir yazı okudum bu yüzden wattpad uygulaması düzelene kadar ya geçici ya da kalıcı bölümleri burada yayınlamaya devam edeceğim, herkese iyi okumalarrr ☆☆☆
#anime#novel#fantasy#love#light novel#lightnovel#isekai#josei#7th time loop#loop#time#translation#villainess#prince#princess#romance#wedding#türkçe novel#çeviri
3 notes
·
View notes
Text

Karamuk Nedir?
Karamuk, enfeksiyonlarla mücadele eden ve bağışıklık sistemini güçlendiren bir bitkidir. Karamuk meyvesi ise, lezzet ve besin değeri bakımından zengin olup, çeşitli yemeklerde kullanılıyor. Bu özellikleriyle karamuk, sağlıklı bir diyetin önemli bir parçası olarak dikkat çekiyor.
Modern tıbbın hayati çözümler sunduğu bir dönemde, alternatif tıp da yüzyıllardır insanlığın şifa bulma çabasında yanında yer alıyor. Bu eski ve gizemli dünyada, doğal bitkilerin önemi tartışılmaz bir gerçek olarak karşım��za çıkıyor; onlar, çay olarak demlendiğinde ya da bazen çiğ, bazen pişmiş olarak tüketildiğinde, yaşamın özünden gelen bir iyileşme sözü veriyor.
Berberis Vulgaris, yani halk arasında kadın tuzluğu veya karamık olarak bilinen karamuk bitkisi, şifalı bitkiler dünyasında öne çıkıyor. Geniş bir yelpazede sağlık faydaları sunan bu bitki, alternatif tıp dünyasında değerli bir kaynak olarak kendini gösteriyor. Karamuk, doğanın sunduğu zenginlikler arasında, tıpkı bir hazine gibi parlayan bir mücevher niteliğinde.
Kaynak: (Vahdaniyet Haber Sitesi) https://www.vahdaniyet.com/karamuk/
2 notes
·
View notes
Text

Rahmetli Neşat Ertaş konserinden birinde ‘’Hey On Beşli, On Beşli’’ türküsünü söylemeye başlayınca seyirciler coşar ve elleriyle ritm tutmaya başlar. Türkü muazzam, söyleyen üstad olunca.
Birden ayağa kalktı ;
"Durun ! " diye kesti türküyü.
"Ne yapıyorsunuz?"
Salon şaşkındır. İçeride sessizlik hakim.Ne olduğunu anlamayan seyirci, birbirine bakar.
Ayakta, bir eli yüreğinde üstadın. Titreyen sesi,söze girmesine engel olur bir ara. Sonunda mütevazı tonu yankılanır salonda.
"Bu oyun havası değil dostlar, ağıttır, ağıt."
Yıl 1915. 18 yaşına gelen gençlerin askere gittiği zamanlar. Ancak vatan öyle güç durumda ki, yeni bir kanun çıkıyor.Gücü, kuvveti yerinde ve gönüllü olan çocuk yaştaki gençler de İstiklal Mücadelesi'ne katılabilecekti.
Tokatlı Halil, bu genç yüreklerden birisi idi.Yanına bir sürü 14-15 yaşında çocuklar da ona emanet.Bir daha kavuşamayacaklarını bildikleri halde kına yakıp gönderiyor anaları.
Halil, Çanakkale’de çarpışırken anası Rum çeteleri tarafından öldürülür,ay parçası gibi güzel sözlüsü de kaçırılır. Türkünün aslı da budur ya.
Acı gerçeklerin ağıtla çığlığı,düşünürken bile soluk almanın ızdırabıdır Onbeşliler.Aynı dönem Çanakkale ve İstiklal Harbi'nde sayısız çocuk, vatanı savunma pahasına can verir. Öyle ki bütün öğrencileri şehit düşen Konya ve İzmir Liseleri 1915'te tek bir mezun veremez.
İstanbul Tıp Fakültesi eski adıyla Darülfünun'un da Çanakkale Destanı'nda yeri apayrıdır.1915'te Darülfünun, 2500 kadar 1.sınıf öğrencileri okulunu bırakarak Çanakkale’ye koştu.İki tümen halinde Çanakkale’ye gelen öğrenciler, bir Anzak baskınında şehit olurlar.1921 yılında hiç mezun veremeyen Darülfünun siyaha boyandı.
Çanakkale Cephesi,sanki bir ölüm değirmeni gibiydi ; tükettiği insanlar haddi hesabı aşıyordu. İngilizler şehit olan gençlerimizi, "Çiçeğin tomurcuğu" ve "Vakti gelmeden solan gül goncası"na benzetiyorlardı. Koskoca bir eğitimli genç nesli yutmasına rağmen, bir türlü doymak bilmiyordu.
O kadar ki cephede meydana gelen boşlukları doldurmak için, diğer cephelerden asker getirilemediğinden, en yakın çevreden başlayarak,15 yaşın üstündeki eli silah tutan bütün gençlerin dahi, gönüllü olup olmadığına bakılmaksızın, Çanakkale’ye sevk edilmeleri alışılmış, normal bir hadise haline gelmişti.
O günler köyde, kasabada erkeğin kalmadığı ; gücü, kuvveti ve boyu posu yerinde olan herkesin asker olduğu ya da asker olmak zorunda kaldığı kara günlerdi.
İşte bu türkü, Çanakkale Destanı yazan Gül Goncaları'nın ağıtıdır.
Mekanları Cennet Olsun...
Ağustos 2020
Okan Onur
5 notes
·
View notes
Note
2. Üni okumak için tavsiyeleriniz nedir atanamadım
Eşimin kardeşi polis olduktan sonra hukuk okumuş, eşim yüksek lisans yaptı, tıp fakultesini sekiz sene okuyanlar var. Hayatından bir yerinden tutacağız işte. Atanamiyorsanız, yeniden başka bir rota... Üniversite hayatının daha dolu dolu ve eğlenceli olduğunu düşünüyorum. Para kazanma zorunluluğun yoksa hele... Umutsuzca beklemekten çok daha iyi. İkinci üniversitesi değilde yüksek lisans yapılabilir. Bir de klişe olacak ama bir sağlık bölümü okuyabilirsiniz. Tanıdığım işsiz tıbbi sekreter, anestezi teknikeri yada att yok. Ben eski kafalıyım maalesef. Garanti işe bakıyorum. Öyle yazılım zart zurt bilmem maalesef.
8 notes
·
View notes
Text
bugğn Fatma bayram dinledim. sonu iyi bşten hşkayelere igtşyaöımız var. okuduklarımıxın izleidklerimizinnsonu iyi bitsin bu bizi etkiliyor dedi. çok katılıyorum. bazne canım sıcak bir hikaye oku ak istiyor. o sebeple eski dizileri izliyoruz.
insanların sıcak ilişkiler kurdugu, Ali Cengiz oyunları oynamadıkşarı tek bir yüzleri olan, hırs kupune dönmemiş insanlara ihtihaçımız var. bu tıp hikayeler lazım bize. insanlar hırs kupune dönmüşler. nerdne para kazanayıp, o çaldı ben neden çalamadım diye delirmiş vaziyetteler. diziler bakıyorum herkes birbirini aldatıyor. bir tane masum kalmış insan yok. kötüler artı hepsinin patolojik hastalıkları var. gündğz kuşağı desen cehennem katologu gibi. insanlarla oturuyorsun anlattıkları hep acı, kötülük dolu hikayeler.
Allah'ı tanımayan ve Allah'a karşı kötü zan besleyen insanlarız biz
4 notes
·
View notes
Text
Canını seven okusun!
Sevmeyen okumasın!
Hatırlatmak bizden!
Uymak sizden!
HAYDİ BİSMİLLAH !!!!!
İnsanlığa saygılı olan yetkilinin 1992’den beri anlattığı gerçekler günümüzde tıp dünyasında da yankı bulmaya başladı.
Kemoterapinin sağlam hasta bütün hücreleri öldürdüğünü kansere çare olmadığını doğal ve iyi beslenme ile bağışıklık sistemimin güçleneceğini Allah Teala’nın lutfettiği sebze ve meyvelerle tüm hastalıkların şifa bulacağını İnsanlığa saygılı olan yetkilinin bilgilendirmesinden öğreniyoruz elhamdulillah.
Bizlere uygulamak ve insanlığa ulaştırmak düşer inşallah.
İnsanlığa saygılı olan yetkilinin Sohbetlerini dinleyenlerin çok iyi bildiği doktorların yeni ulaştığı bilgiyi paylaşıyoruz.
*☘️KANSER ve İLACI☘️*
🌹🌹🌹🌹🌹🌹🌹
*Prof. Dr. A. Vural Cengiz*
*Gurbetteki Bilim Adamları Derneği Başkanı. ABD.*
🌹🌹🌹🌹🌹🌹🌹
*2018 yılında Amerika ve Japonya’dan iki bilim adamı, “immüno-onkoloji” olarak adlandırılan yeni bir onkoloji tedavi yöntemi için tıpta Nobel Ödülü aldılar.*
*Bu, yakın bir gelecekte korkunç kanser hastalığının, evde nezle gibi tedavi edilebileceği anlamına geliyor!*
*Bu, bir zamanlar tedavi edilemeyen ve bir çok kişinin korkunç acılar içinde ölümüne sebep olan iskorbüt hastalığı gibidir.
İskorbüt tedavi edilemiyordu ve her hangi bir ilacı yoktu, ancak daha sonra , bu hastalığa C vitamini eksikliğinin yol açtığı ortaya çıkmıştı.
Bugün iskorbüt hastalığına hiç kimse yakalanmıyor.
Öyle görünüyor ki, korkunç ve ölümcül bir hastalık olan “kanseri” de aynı kader bekliyor.*
*Kanserin nedeni, işlenmiş gıdaların kullanımı ve vitamin eksikliğidir.*
*İnsanların bunu önceden bildiği, fakat kâr etme tutkusundan dolayı sessiz kaldığı düşünülünce dehşete kapılmamak mümkün değil.
Bu gün, aldığım bilgiye karşı farklı tutum gösterilebilir, ancak ben sadece sizinle paylaşmak istedim:*
*Unutmayın : “Kanser” denen bir hastalık yoktur. Kanser, sadece B17 vitamini eksikliğinden başka bir şey değildir.*
*🔸 Ağır yan etkileri olan kemoterapi, ilaç tedavisi ve ameliyatı kabul etmeyin!*
*🔸 Eski zamanlarda denizcilerin iskorbüt hastalığından müzdarip olduklarını hatırlayın, bir çok kişi bu hastalıktan ölüyordu! Bazı kişiler de bundan sürekli kazanç elde ediyordu.*
*🔸 Daha sonra ise iskorbütün sadece C vitamini eksikliğinden kaynaklandığı ortaya çıktı. Yani bu bir hastalık değildi!*
*🔸 Kanser de aynı şey. Sömürgeciler ve insanlığın düşmanları tam bir kanser endüstrisi inşa ettiler ve çok büyük paralar kazanıyorlar.*
*🔸 Onkoloji endüstrisi II. Dünya Savaşından sonra büyümeye başladı.
Kanserle mücadele etmek için her hangi bir prosedüre, tedavi kürlerine ve masraflara gerek yok!
Bunların hepsi, sömürgecilerin ceplerini doldurmak içindir, çünkü kanser tedavisi uzun zaman önce bulunmuştur.*
*🔸 Kanserin önlenmesi ve tedavisi hakkında bilmemiz gerekenler:*
*Kanser sadece B17 vitaminin eksikliği olduğundan, her gün 15-20 kayısı çekirdeği tüketmemiz yeterli olur.*
*🔸 Buğday filizi (tomurcukları) yiyin.*
*🔸 Buğday filizi müthiş bir kanser ilacıdır. Bu, tüm kanser önleyici maddelerin en güçlüsü olan sıvı oksijenin ve laetril’in en iyi kaynağıdır.
Bu madde, B 17 vitaminin (amigdalin’in) özüdür ve elma çekirdeklerinde bulunur.*
*“Kanserin Ölümü” adlı kitabında Doktor Harold Manner, letril’in etkisinin kanser tedavisinde % 90’ın üzerinde olduğunu yazmıştır!*
*🔸 Amygdalin (B 17 Vitaminin) kaynakları:*
*🔸 Tohum veya meyve tohumları doğadaki B 17 vitamininin konsantrasyon halidir. Bu, elma, kayısı, şeftali, armut ve kuru erik çekirdeklerini kapsıyor.*
*Fasulye filizi, mercimek filizi, lima fasülyesi ve bezelye gibi baklagiller ve tahıllar.*
*🔸 Acı badem (doğada en zengin B 17 vitamini kaynağı) ve Hint bademi.*
*🔸 Her türlü dut, yabanmersini, ahududu ve çilek.*
*🔸 Susam ve keten tohumu.*
*🔸 Yulaf, arpa, kahverengi pirinç, buğday, darı, keten ve çavdar.*
*Bu Vitamin ayrıca mayada, ham pirinçte ve balkabağında bulunur.*
*🔸 Kanser karşıtı ürünlerin listesi 😗
*Kayısılar (çekirdekler). Diğer meyvelerin çekirdekleri / tohumları:*
*1⃣. Elma.*
*2⃣. Vişne.*
*3⃣. Şeftali.*
*4⃣. Kültür eriği.*
*5⃣. Erik.*
*6⃣. Armut.*
*7⃣. Lima fasülyesi.*
*Bulaşık deterjanın ve sıvı sabunun parçacıklarının vücuda girmesi, kanserin başlamasının ana nedenidir.*
*🔸 Bulaşıkları ne kadar iyi durulasanız durulayın, ufak bir deterjan parçası bulaşıkların üzerinde kalır ve vücudunuza girer.*
*🔸 Bu zararlı maddeleri tamamen hayatınızdan çıkartmak istemiyorsanız, bunun da basit bir çözümü var.*
*🔸 Bulaşık deterjanını (ve sıvı sabunu) sirke ile 50: 50 oranında karıştırın. İşte bu kadar!*
*Artık asla kansere yakalanmayacaksınız!*
*Dondurulmuş limonlar - kansere çaredir*
*Bunu bilmiyor muydunuz?*
*Restoranlar ve kafelerdeki birçok uzman, tüm limonları kullanır veya tüketir ve hiçbir şeyi boşa harcamazlar.*
*Bütün limonu israf etmeden nasıl mı kullanabiliriz?*
*Son derece basit!*
*Yıkanmış limonu buzdolabınızın dondurucusuna koyun. Limon dondurulduktan sonra rendeyi alın, tüm limonu rendeleyin (kabuğunu soymadan) ve yemeklerin üzerine serpin.*
*Limonu sebze salatalarına, dondurmaya, çorbalara, pilav ve bulgura, makarnaya, spagettiye, pirince, suşiye, balık yemeklerine vs… katın. Bu liste sonsuza kadar devam edebilir.*
*Tüm yemekler beklenmedik bir şekilde, daha önce hiç tatmadığınız lezzetli bir tada sahip olacak. Genellikle limon denince, sadece limon suyu ve C vitamini akla geliyor.
Şimdi Limonun Sırrını öğrendiğinize göre, limonu, bir bardak hazır erişte çorbasında bile kullanabilirsiniz.*
*Kabuğu atmayı önlemenin ve yemeklere yeni bir lezzet katmanın haricinde bütün limon kullanmanın temel avantajı nedir?*
*Limon kabuğu limon suyundan 5-10 kat daha fazla vitamin içerir. Ve siz genellikle kabuğu atıyorsunuz.
Ancak şimdi, basit bir şekilde tüm limonun dondurulması ve ardından yemeklerin üzerine serpilmesi işleminin ardından tüm bu besin maddelerini tüketebilir ve daha sağlıklı olabilirsiniz.
Limon kabuğu, vücuttaki toksik elementlerin yok edilmesinde güçlü bir indirgeyici ajandır.*
*Yıkanan limonu dondurucuya koyun ve ardından her gün yemeklerin üzerine rendeleyin. Bu, yiyeceklerinizi daha lezzetli, hayatınızı daha sağlıklı ve daha uzun hale getirmenin anahtarıdır!
Bu Limonun muhteşem Sırrıdır!*
*Limon (Citrus), kanser hücrelerini öldüren harika bir üründür. Ayrıca kemoterapiden 10.000 kat daha güçlüdür.*
*Böylece, limon kabuğunun hoş aromasının yanı sıra, limon suyundan 10 kat daha fazla vitamin içerdiği ve vücuttaki toksik elementlerle savaşmaya yardımcı olduğu ortaya çıkmıştır. Fakat en önemlisi, limon kanser hücrelerini öldürmektedir.*
*Neden biz bunu bilmiyoruz? Çünkü büyük şirketler, onlara inanılmaz kârlar getiren sentetik analogların üretimi ile ilgileniyorlar.
Gelirlerini tehlikeye atmamak için, limonun mucizevi özelliklerini gizli tutuyorlar.*
*Limon ağacının bileşenleri, kanser hücrelerinin büyümesini yavaşlatmak için yaygın olarak kemoterapide kullanılan Adriamycin’den 10.000 kez üstündür.
Ve en önemlisi, limon özü ile yapılan terapi sadece kötü huylu hücreleri yok eder.*
*Yan etkisi olmadığı için limonları dondurun, rendeleyin ve sağlık için tüketin!*
*Bu bilgilerin kaynağı heyecan vericidir.
Bu bilgiyi, 1970’ten bu yana 20’den fazla laboratuvar testinin yapıldığını ve basit limonun, kolon, meme, prostat, akciğer ve pankreas kanseri gibi 12 türdeki kanser hücresini öldürdüğünü söyleyen, dünyanın en büyük ilaç üreticilerinden biri verdi…*
*Ve daha da şaşırtıcı olan, limon özü ile yapılan tedavi türü, yalnızca malign kanser hücrelerini yok eder ve sağlıklı hücreleri etkilemez.*
🌹🌹🌹🌹🌹🌹🌹
Bu mesajı sana yakın ve sevdiğin herkese gönder. Tüm ülkenin nüfusunun sağlıklı olması dileği ile!
🌹🌹🌹🌹🌹🌹🌹
Allah cümle hastalara hayırlı şifalar ikram ve ihsan eylesin.
Hasta ziyaretini ihmal etmeyelim!
Hastadan dua istirham edelim ve dua edelim!
Hastaya Peygamberimizin duası gibi “Rabbımız iki hayırlısından birini nasip etsin” duası ve benzeri sözcüklerle bizde içtenlikle dua edelim!
17.09.2023
2 notes
·
View notes
Text

Refleksoloji Nedir? Refleksoloji Masajı Nasıl Uygulanır? V2 Refleksoloji, alternatif tıp ve tamamlayıcı tedavi yöntemleri arasında giderek popülerleşen bir uygulama alanıdır. Tarihi oldukça eski uygarlıklara dayanan refleksoloji, özellikle ayak, el ve kulaklardaki belirli noktalara uygulanan basınç ile Read the full article
0 notes
Text
Gümüşün Tarihi ve Günümüzdeki Kullanım Alanları
Gümüş, insanlık tarihinin en eski ve en değerli metalleri arasında yer alır. Eski Mısırlılar ve Romalılar tarafından para birimi ve takı olarak kullanılan gümüş, zamanla farklı alanlarda da kendine yer bulmuştur. Antik çağlardan beri estetik ve dayanıklılığıyla tercih edilen bu metal, Orta Çağ boyunca kraliyet ailesi ve soylular için prestij unsuru haline gelmiştir. Sanayi devrimi ile birlikte endüstriyel kullanımı artmış ve gümüş, kimya, fotoğrafçılık ve tıp alanlarında yaygın olarak kullanılmaya başlanmıştır.
Günümüzde gümüş, teknolojik cihazlardan giyim endüstrisine kadar genşi bir yelpazede kullanılmaktadır. Elektronik cihazlarda, medikal malzemelerde ve hatta yenilenebilir enerji sistemlerinde gümüşün iletkenlik ve antibakteriyel özelliklerinden faydalanılmaktadır. Ayrıca, finans piyasalarında da altına alternatif bir yatırım aracı olarak popülerliğini sürdürmektedir.
0 notes
Text
Manisa’da turizm için küresel vizyon
https://pazaryerigundem.com/haber/207915/manisada-turizm-icin-kuresel-vizyon/ -
Manisa’da turizm için küresel vizyon

Manisa’nın doğal, kültürel ve tarihi güzelliklerini turizme kazandırmak amacıyla önemli adımlar atan Manisa Büyükşehir Belediyesi, Kula-Salihli UNESCO Küresel Jeoparkı Ziyaretçi Merkezi’ni tüm detaylarıyla tanıtan programını CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in katılımıyla gerçekleştirdi.
MANİSA (İGFA) – Manisa’da tüm CHP’li belediye başkanlarının memnuniyet anketlerinde oylarını artırdığını belirten Özel, oranın Türkiye’de yüzde 58 olduğunu, Manisa Büyükşehir Belediye Başkanı Ferdi Zeyrek’in ise yüzde 65 ile Türkiye’nin en başarılı üç belediye başkanı arasında yer aldığını söyledi.
UNESCO Jeoparklar Ağı denetiminden ge��en Türkiye’deki ilk jeopark olma özelliğine sahip Kula-Salihli UNESCO Küresel Jeoparkı’nın Ziyaretçi Merkezi, CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in katıldığı programla tanıtıldı.
Programa, Özel’in yanı sıra Manisa Büyükşehir Belediye Başkanı Ferdi Zeyrek, CHP Manisa İl Başkanı İlksen Özalper, CHP Manisa Milletvekilleri Ahmet Vehbi Bakırlıoğlu, Bekir Başevirgen, Selma Aliye Kavaf, ilçe belediye başkanları, belediye meclis üyeleri, CHP Manisa il örgütü ve çok sayıda vatandaş katıldı. CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Jeopark’ın yeterince tanıtılırsa Türkiye’ye en çok döviz getiren, ziyaret edilen, turist çeken yerlerden bir tanesi haline geleceğini belirterek, “Türkiye’de bir tane var. Dünyada jeopark turizmine ilgi çok yüksek. Buraların meraklısının ekonomik düzeyi de çok yüksek. Ben bu sabah Kula’da çarşıda bir esnaflarımızla kısa bir sohbet etme imkanı buldum. ‘Kula’ya yapılacak en büyük iyilik, burayı tanıtmak’ diyorlar. Bizi ayakta tutan, buraya gelen gidenler, bundan sonra gelip gidenler olacak diyorlar. 2 bin 600 yıl önce hocamızın söylediğine göre faaliyette olan bir volkan arkamızda. Onun püskürttüğü lavlar, daha sonra onun verimli bir tarım arazisine dönüşmüş olması, buralarda tarım açısından çok kıymetliydi bugüne kadar. Bundan sonra bu jeoparkın alacağı ziyaretler, yerli, yabancı ziyaretçiler Kula’mıza da Salihli’mize de çok önemli ve çok geliştirilebilir bir imkan yaratıyor turizm açısından” diye konuştu.
Mesir Festivali İçin Uluslararası Tanıtım Çalışması
Manisa Büyükşehir Belediye Başkanı Ferdi Zeyrek’in dünyanın en eski festivallerinden biri olan Uluslararası Manisa Mesir Macunu Festivali’nin tanıtımı için de uluslararası bir tanıtım çalışması yaptığını söyleyen Özgür Özel, “En eski halk ilacı, tıbbi değeri var, tarihi değeri var, mistik değeri var, kültürel değeri var ve hak ettiğinin çok altında turist geliyor. İspanya’da boğalar kovalıyor insanları, milyonlar gidip oraya milyarlar bırakıyor. Burada yüz binlerce kişinin ellerini şifaya açtığı 41 çeşit Manisa’da yetişen Spil Dağı’nda endemik yetişen bitkisel ürün, baharattan mütevellit mucizevi bir karışım. Ama dünyaya anlatmamışız. Ben bana gelen bütün büyükelçilere mesir macunu verip götürüyorum. Dünyanın neresine gitsem mesir macunu hediye ediyorum. Almanya Büyükelçimiz teşekkür etti. ‘En zor gün hiç konuşamayacağım bir yerde bütün gün toplantıyı mesir macunu kurtardı’ dedi. Şu anda yurt dışının Türkiye’deki kıymetli temsilcilerinin arasında da mesir macunu son derece popüler. Burada mesir festivallerinde çok önemli yurt dışından yapıları burada ağırlayabileceğimiz dünya fitoterapi kongrelerini, bitkilerle tedavi kongrelerini, eczacılık kongrelerini, tıp kongrelerini yapabileceğimiz, dünyadaki sosyal demokratların, siyasi akrabalarımızın önemli toplantılarını, Mesir Haftası’nda gelip buralarda yapabileceğimiz, misafir edebileceğimiz bir takım işleri bir an önce hayata geçiriyoruz. Geçirmek durumundayız” diye konuştu.
“Deyimlerin Çıktığı Yer Burası”
Özel, Manisa’ya gelen bir turistin yarım saat veya bir saat mesafede birçok tarihi, doğal ve kültürel hazineleri keşfedebileceğini söyleyerek, “Hem dünyanın ilk parasının basıldığı Lidyalıların bıraktığı Sarp harabelerini görmesi, hem gelip bu jeoparkı gezmesi, yine bir saat içinde ulaştığı Kral Mezarlarını görmesi, yine bir saat içinde ulaşabileceği yerlerde İncil’de adı geçen yedi kiliseden üçünü ziyaret edebilmesi gibi olanakların olduğu muhteşem bir yer burası. Ben her zaman söylüyorum herkesin çokça kullandığı deyimlerin, sözlerin ortaya çıktığı yerler burası. Fatih Sultan Mehmet’in İstanbul’un fethinden iki yıl önce tahta giderken babasının vefatını öğrenip duasını edip atın sırtına binip de ‘Beni seven arkamdan gelsin’ dediği yer burası. Bugün hocalarla konuşuyoruz. Eskiden kalmış tümülüsler kimininki büyük, kimininki küçük. Büyük olanlar tanınmış kişilerin. Çünkü cenazeye daha çok kişi gelmiş. Her gelen de toprak getirmiş, koymuş. ‘Toprağın bol olsun’ lafının söylendiği topraklar buralar. Manisa’yı geldikçe yaşadıkça tecrübe ettikçe bir daha bir daha gelmenin hatta buralara yerleşmenin, buralardaki o havayı yaşamanın, Fatih Sultan Mehmet’in, Osmanlı’nın tarihine meraklı olanların da heyecanlanacağı bir yer burası. Volkanik yapılara meraklı olanların da ziyaret edeceği yer burası. Dünyanın ilk parasının basıldığı yer burası. Bunları anlatmak lazım” dedi.
“Algı Yaratmaya Ne Zaman, Ne Para Harcıyoruz”
Manisa’da 2004 yılında yüzde 6 oy aldıkları yerel seçimlerde 2024 yılında yüzde 60 oy aldıklarını belirten Özgür Özel, “Ferdi Zeyrek Başkanımla yüzde 60 aldık. Biz onurlu, özgüveni yüksek ama kibri olmayan, tevazu sahibi bir siyaset izliyoruz Manisa’da yıllardır. Nasıl yapıyoruz biliyor musunuz? Olduğumuz gibi siyaset yapıyoruz. Neysek öyle davranıyoruz. Ben de il başkanım da ilçe başkanlarım da CHP’nin bütün üyeleri, şimdi de seçilmiş bütün belediye başkanları. Biz neysek oyuz. Öyle siyaset yapıyoruz. Algı yaratmaya, şunu yapmaya, bunu yapmaya ne zaman ne para harcıyoruz. Zaman içinde bu samimiyet, bu gerçeklik, bu kendi gibi olma hali hemşerilerimizin her biri tarafından gün be gün takip edildi. Yüzde 6’lardan 60’lara o şekilde hep birlikte gelindi” şeklinde konuştu.
Ferdi Zeyrek En Başarılı Üç Belediye Başkanı Arasında
Manisa’da dün gerçekleştirdikleri toplantıda memnuniyet anketlerini değerlendirdiklerini ifade eden Özel, “Türkiye’de yüzde 58 olan CHP’li belediyelerden memnuniyet oranı. Manisa’da yüzde 65 ile Ferdi Zeyrek Türkiye’nin en başarılı üçüncü belediye başkanı oldu. Manisa’daki belediyelerimizden seçildiği günden geride olan bir tane belediyemiz yok hamdolsun. Bugün seçim olsa en az oyunu artıran, 4 puan artırmış. Toplamda bugün seçim olsa yüzde 58 ile aldığımız Manisa’da yüzde 66’lar görünüyor. ‘Bu pazar günü milletvekili seçimi olsa’ sorusunun Manisa’daki cevabı son seçimlerin 16-17 puan ilerisinde. Yani bugün 4 milletvekiliyiz. Yapılan anketler, Manisa’nın sonuçları 5 milletvekilinin geldiğini, 6’ncısının kapıda olduğunu gösteriyor. CHP iktidara yürüyor. Bundan sonra da memlekete emek vermeye devam edeceğiz. Kibirsiz, halkın içinde, sizin gibi yaşayan, sizinle birlikte olan kadrolarımız, bu memleketi kardeşçe, hemşeri olarak sarmaya, sarmalamaya, sizinle birlikte olmaya devam edecek. Biz de imkan oldukça memleketimizdeki bu etkinliklere, bu çalışmalara katkı sağlamaya çalışacağız. Ben Manisa’nın bir evladı olmaktan, siyasi hayatı boyunca en dar yerlerden en gür yerlere giderken hep aynı yolu yürüdüğümüz sizlerle birlikte olmaktan büyük bir memnuniyet duyuyorum. Çıktığımız yolda çok önemli bir noktaya geldik. Kula’ya hizmet edeceğiz. Kula’nın yüzünü güldüreceğiz. Manisa’nın yüzünü güldüreceğiz ve geçen seçimde bize oy vermeyen yüzde 42, ‘Ya Özgür Bey’in partisi, bu genç kadrolarla, bu başarılı kadrolarla, bu liyakatli kadrolarla bak ne güzel yönetiyor Manisa’yı’ diyor. İşte sizin sayenizde, ‘Yönetsinler artık Türkiye’yi’ diyecekler. Buna katkı sağlayan tüm belediye başkanlarıma, tüm örgütüme teşekkür ediyorum” dedi.
Tanıtım Atağı
Katılımcılara hitap eden Manisa Büyükşehir Belediye Başkanı Ferdi Zeyrek, “Manisa’mızın sadece bugün değil yarınlarını düşünebilmek için ve bu değerli ortaya çıkartabilmek için başta Kula-Salihli Jeoparkı ama bunun haricinde de Kula’dan başlayıp da Manisa’nın her köşesinde oluşturduğumuz gerçekten bacasız fabrikalarımız var. Bizim en büyük görevlerimizden bir tanesi bunları yarınlarımıza aktarmaktır” diye konuştu.
“Yarınlarımıza Taşımak En Büyük Hedefimiz”
Jeoparklar Belediye Birliği Başkanı olduğunu da belirten Zeyrek, “Salihli ve Kula belediye başkanlarımızla birlikte el ele vererek bizim Jeoparkımızı daha da geliştirmek amacımız. İnsan ayak izleri vardı, bunları da artık koruma altına alarak yarınlarımıza aktarmak gibi bir hedefimiz var ve bu hedef doğrultusunda artık Manisa’nın da ta mitolojik dönemden başlayarak Osmanlı dönemine ve Cumhuriyetin ilk dönemlerine ait olan 3 bin tane koruma altına alınmış olan eserimizi bugünlerimizden, yarınlarımıza taşımak ve bunların sayısını arttırarak korumak bizim en büyük hedefimiz. Bu hedeflerle birlikte Manisa’nın artık hak ettiği turist sayısına ulaşmasını ve önemli bir gelir kapısı olan turizmin hem esnafımıza hem de şehrimize değer katmasını sağlamayı hedefliyoruz. Bu nedenle bugün bu tesiste birlikte olmak gerçekten çok mutluluk verici. Burada olduğu gibi Manisa’mızda daha birçok noktada böyle tesisler kuracak yabancı ve yerli turistlerimizi şehrimize davet edeceğiz” dedi.
“Jeoparkımızın Tanıtılması Açısından Çok Önemli”
Manisa’nın varlar ve yoklar içinde gidip gelen bir şehir olduğunu vurgulayan Başkan Zeyrek, “Manisa’mızı böyle değerleri var ama çok az sayıda turist ağırlıyoruz. Bu yok olan turizmi Manisa’mıza kazandırmak için böyle yerlerin gerçekten çok önemi var. Akademisyenlerimizle, bilim insanlarımız ile birlikte bu değerleri korumak için çalışıyoruz. Sağ olsun bizi hiçbir zaman yalnız bırakmayan Türkiye’nin umudu, Manisa’nın gururu olan Sayın Genel Başkanımız bugün yine bizlerleydi. Onun burada olması ulusal mecrada da Jeoparkımızın tanıtılması açısından çok önemli. Kendilerine ben bir kez daha teşekkürü bir borç biliyorum” diye konuştu.
Program Kula-Salihli UNESCO Küresel Jeoparkı Ziyaretçi Merkezi’nin gezilmesi ile son buldu.

0 notes
Text
Zehirden İlaca: En Tehlikeli Maddelerin Şaşırtıcı Kullanımları

Zehirli maddeler, genellikle korku ve tehlike ile ilişkilendirilir. Ancak, bazı zehirler, doğru bir şekilde kullanıldığında sağlık ve tıp alanında faydalı olabilir. Bu yazıda, zehirli maddelerin şaşırtıcı şekilde nasıl ilaçlara dönüştüğü ve hayat kurtaran özellikler taşıdığına dair bilgiler sunulacaktır.
Zehirli Maddelerin Şaşırtıcı Kullanımları Birçok kimyasal bileşik, doğru şekilde işlenip kullanıldığında tedavi edici özellikler gösterebilir. Bu tür maddeler, doğal olarak zararlı olabilirler, ancak bilimin ilerlemesiyle bu maddelerin faydalı kullanımları bulunmuştur. Örneğin, kurşun, bir zamanlar tıp dünyasında kullanılmakta olan bir maddeydi. Ancak, zehirli etkilerinin anlaşılmasıyla birlikte kullanımı durdurulmuştur. Bunun yerine, başka zehirli maddeler, tedavi amaçlı kullanılabilmektedir.
Botulinum Toksini ve Estetik Cerrahi Botulinum toksini, en bilinen zehirlerden biridir ve bu zehirin vücuda enjekte edilmesi durumunda ölümcül olabilir. Ancak, doğru dozajda kullanıldığında, bu toksin estetik cerrahide son derece faydalıdır. Botoks olarak bilinen bu madde, kırışıklıkların azaltılmasında ve migren tedavisinde sıklıkla kullanılmaktadır. Her ne kadar toksik olsa da, estetik alanındaki etkili kullanımı, botulinum toksinini sağlıklı ve güvenli bir tedavi yöntemi haline getirmiştir.
Arsenik ve Kanser Tedavisi Arsenik, bilinen en tehlikeli maddelerden biridir ve tarih boyunca zehir olarak kullanılmıştır. Ancak, günümüzde arsenik, bazı kanser tedavilerinde kullanılmaktadır. Özellikle, lösemi tedavisinde, arsenik trioxid adı verilen bileşiğin kanser hücrelerine karşı etkili olduğu bilinmektedir. 2004 yılında yapılan bir güncel haber, arsenik trioxidunun lösemi tedavisindeki başarısını doğrulamıştır ve bu tedavi yöntemi, halen birçok hastaya uygulanmaktadır.
Morfine ve Ağrı Kesici Özellikleri Morfine, opiat ailesine ait bir bileşiktir ve aşırı dozda alındığında ölümcül olabilir. Ancak, doğru dozda alındığında, morfin şiddetli ağrıları dindirmek için etkili bir ilaçtır. Özellikle kanser tedavisi gören hastaların ağrılarını yönetmede morfin önemli bir yer tutar. Ağrı yönetiminde çok eski zamanlardan beri kullanılan bu madde, doktorlar tarafından dikkatli bir şekilde reçetelendirilir ve önemli bir tedavi aracıdır.
Venomlar ve Yeni Tedavi Yöntemleri Bazı hayvan zehirleri de tıbbi tedavi amaçlı kullanılmaktadır. Örneğin, yılan zehirlerinden elde edilen bazı bileşiklerin kan pıhtılaşmasını önlemede etkili olduğu bulunmuştur. Bu maddeler, kalp hastalıkları gibi durumların tedavisinde kullanılmaktadır. Aynı şekilde, örümcek zehiri de, sinir sistemi hastalıklarının tedavisinde potansiyel bir tedavi aracı olarak araştırılmaktadır. Bu tür maddeler, geleneksel tedavi yöntemleriyle karşılaştırıldığında, farklı ve yenilikçi bir çözüm sunmaktadır.
Günümüzdeki Araştırmalar ve Gelecek Potansiyeli Zehirli maddelerin sağlık alanındaki potansiyel faydaları, günümüz bilim dünyasında araştırılmaya devam edilmektedir. Bilim insanları, tehlikeli ve zehirli bileşiklerin ilaçlara dönüştürülmesi için yeni yöntemler geliştirmeye çalışmaktadır. Bu sayede, geçmişte öldürücü olan maddeler, hastalıkların tedavisinde kullanılarak daha güvenli hale getirilmektedir.
Sık Sorulan Sorular:
Zehirli maddeler nasıl ilaç haline getirilebilir?
Zehirli maddeler, doğru yöntemlerle işlenerek, dozajları ayarlanarak ve etkileri kontrol edilerek ilaç haline getirilebilir.
Botoks ne amaçla kullanılır?
Botoks, estetik cerrahide kırışıklıkların giderilmesinde ve migren tedavisinde kullanılır.
Arsenik kanser tedavisinde nasıl kullanılır?
Arsenik, özellikle lösemi tedavisinde arsenik trioxid bileşiği olarak kullanılır.
Morfine neden tehlikeli olabilir?
Morfine, aşırı dozda alındığında ölümcül olabilir. Ancak, doğru dozda alındığında güçlü bir ağrı kesicidir.
Hayvan zehirleri hangi tedavilerde kullanılır?
Yılan ve örümcek zehirleri, kan pıhtılaşmasını önleme ve sinir sistemi hastalıklarının tedavisinde kullanılabilir.
0 notes
Text
BİR TIP PROFESÖRÜ, İYİLEŞMENİN EN HIZLI YOLLARINI TARTIŞIYOR
Soğuk algınlığını beslemek, ateşi olanı aç bırakmak doğru mudur? Bir tıp profesörü, eski eşlerin masalına değiniyor ve iyileşmenin en hızlı yollarını tartışıyor.. Southampton Üniversitesi’nde solunum hastalıkları profesörü olan Om Wilkinson, bu kadim sözün biraz doğruluk payı olduğunu söylüyor. -Om Wilkinson: “Soğuk algınlığı olarak da bilinen solunum yolu viral enfeksiyonuna…
0 notes
Text
Oyuncu Ozan Güven'e 11 yıl 6 aya kadar hapis talebi
İçindekiler
- Ozan Güven Davasında Savcıdan 11 Yıl 6 Aya Kadar Hapis Talebi- Oyuncu Ozan Güven'e Şiddet ve Hürriyetten Yoksun Bırakma Suçlaması - Savcılığın İddianamesi ve Talebi- Ozan Güven'in Suçlamalar Karşısındaki Tutumu - Olayın Geçmişi: Neler Yaşandı?- Deniz Bulutsuz'un İddiaları - Ozan Güven'in Savunması- Oyuncunun Mahkemede Verdiği İfadeler - Davanın Hukuki Boyutu- Cezai Suçlamalar ve Hukuki Süreç - Uzman Görüşleri: Hukuki Sürecin Önemi - Kamuoyunun Tepkisi ve Sosyal Medyada Yankıları- Ünlü İsimlerden Destek Mesajları - Mahkeme Sürecinde Son Durum- Kararın Açıklanması Bekleniyor - Sonuç
Ozan Güven Davasında Savcıdan 11 Yıl 6 Aya Kadar Hapis Talebi
Oyuncu Ozan Güven'e Şiddet ve Hürriyetten Yoksun Bırakma Suçlaması
Ünlü oyuncu Ozan Güven, eski sevgilisi Deniz Bulutsuz'a yönelik şiddet iddialarıyla yargılandığı davada ağır ceza istemiyle karşı karşıya kaldı. Savcılık, Güven’in "cebir, tehdit veya hileyle kişiyi hürriyetinden yoksun kılma" ve "silahla kasten yaralama" suçlarından toplam 11 yıl 6 aya kadar hapisle cezalandırılmasını talep etti.
Savcılığın İddianamesi ve Talebi
Ozan Güven'in Suçlamalar Karşısındaki Tutumu Ozan Güven, eski sevgilisi Deniz Bulutsuz’a yönelik şiddet iddiaları sebebiyle uzun süredir yargılanıyor. İstanbul 58. Asliye Ceza Mahkemesi'nde görülen davada savcılık, Güven'in kasten yaralama suçunu işlediğine dair güçlü deliller bulunduğunu belirtti. Bu nedenle ünlü oyuncu hakkında 11 yıl 6 aya kadar hapis cezası talep edildi. Savcı, hazırladığı iddianamede Ozan Güven'in Deniz Bulutsuz’a fiziksel şiddet uyguladığına dair doktor raporları ve mağdurun ifadesinin dikkate alınması gerektiğini vurguladı. Ayrıca, olayın kamuoyunda büyük yankı uyandırdığına da dikkat çekildi.
Olayın Geçmişi: Neler Yaşandı?
Deniz Bulutsuz'un İddiaları Deniz Bulutsuz, olayın ardından yaptığı açıklamalarda, Ozan Güven’in kendisine ciddi fiziksel ve psikolojik şiddet uyguladığını iddia etti. Bulutsuz, olay gecesi Ozan Güven tarafından darbedildiğini ve uzun süre evde alıkonulduğunu söyledi. Ayrıca, yaşanan olayla ilgili olarak sağlık raporları da mahkemeye sunuldu. Bulutsuz, olayın ardından sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımla yaşadığı korkunç anları takipçileriyle paylaşmış ve adalet talep etmişti. Bu paylaşım kamuoyunda büyük yankı uyandırmış, birçok ünlü isim Deniz Bulutsuz’a destek mesajları göndermişti.
Ozan Güven'in Savunması
Oyuncunun Mahkemede Verdiği İfadeler Ozan Güven ise mahkemede verdiği ifadede suçlamaları reddetti. Ünlü oyuncu, Deniz Bulutsuz ile yaşadığı olayın tek taraflı bir saldırı olmadığını, karşılıklı yaşanan bir tartışma sonucu geliştiğini savundu. Güven, olayın ardından kendisinin de mağdur edildiğini ve gerçeklerin mahkeme sürecinde ortaya çıkacağını belirtti. Ancak mahkeme sürecinde Deniz Bulutsuz’un beyanlarının yanı sıra, şiddete uğradığına dair adli tıp raporları da delil olarak dosyaya girdi. Bu deliller doğrultusunda savcı, oyuncu hakkında ciddi cezai yaptırımların uygulanmasını talep etti.
Davanın Hukuki Boyutu
Cezai Suçlamalar ve Hukuki Süreç Savcılığın iddianamesinde, Ozan Güven'in işlediği iddia edilen suçlar şu şekilde sıralandı: - Silahla kasten yaralama: Deniz Bulutsuz’un vücudunda ciddi darp izleri olduğu, olayda silah ya da sert bir cisim kullanıldığı ihtimali değerlendirildi. - Cebir, tehdit veya hileyle kişiyi hürriyetinden yoksun kılma: Bulutsuz’un zorla evde tutulduğu yönündeki iddialar dava dosyasına eklendi. Bu suçlardan dolayı Güven’in 11 yıl 6 aya kadar hapis cezasına çarptırılması talep edildi. Uzman Görüşleri: Hukuki Sürecin Önemi Hukukçular, bu davanın Türkiye’de kadına yönelik şiddet davaları açısından emsal teşkil edebileceğini belirtiyor. Uzmanlar, özellikle kamuya mal olmuş isimlerin bu tür davalarda cezalandırılmasının topluma örnek teşkil ettiğini vurguluyor.
Kamuoyunun Tepkisi ve Sosyal Medyada Yankıları
Ünlü İsimlerden Destek Mesajları Olayın ortaya çıkmasının ardından birçok ünlü isim ve kadın hakları savunucusu, Deniz Bulutsuz’a destek mesajları verdi. Özellikle sosyal medya üzerinden yapılan paylaşımlar büyük yankı uyandırdı. "Kadına Şiddete Hayır" etiketi altında binlerce paylaşım yapıldı ve olayın takipçisi olunacağı vurgulandı. Kadın hakları savunucuları, bu tür davalarda adaletin yerini bulmasının toplumsal farkındalık açısından büyük önem taşıdığını belirtti.
Mahkeme Sürecinde Son Durum
Kararın Açıklanması Bekleniyor Mahkeme, savcının mütalaasını değerlendirecek ve önümüzdeki duruşmalarda kararını açıklayacak. Ozan Güven, suçlamaları kabul etmese de mahkeme sürecinin sonunda kendisi hakkında bir hüküm verilecek. Hukuki sürecin devam ettiği ve kamuoyunun büyük ilgi gösterdiği bu davada, önümüzdeki duruşmalar kritik bir öneme sahip. Ozan Güven’in alacağı ceza ve kararın kamuoyundaki etkileri yakından takip edilecek.
Sonuç
Ozan Güven hakkında istenen 11 yıl 6 aya kadar hapis cezası talebi, kamuoyunda geniş yankı uyandırdı. Deniz Bulutsuz’un yaşadıkları, kadına yönelik şiddetle mücadelede önemli bir örnek olarak değerlendiriliyor. Mahkemenin vereceği karar, Türkiye'deki benzer davalar için de emsal teşkil edebilir. Adaletin sağlanması için sürecin yakından takip edilmesi gerektiği belirtilirken, kadın hakları savunucuları ve kamuoyu, mahkemenin vereceği kararı bekliyor. Read the full article
#Cebirvetehditsuçu#DenizBulutsuz#DenizBulutsuzşiddetiddiası#DenizBulutsuz’unifadesi#Kadınayönelikşiddet#OzanGüven#OzanGüvendavası#OzanGüvenhapiscezası#OzanGüvenmahkemesüreci#Silahlakastenyaralama#Türkiye’dekadınaşiddetdavaları
0 notes