#eski tıp
Explore tagged Tumblr posts
Text
22 Ekim | Salı | 24
Sabah erken saatlerde ilk karakol sonra Adli Tıp ve en son ortopedi derken günü bitirdik. Parmakları mor gibi oluyordu bazı zamanlar çok korkuyordum. Gidelim hastaneye bir an önce oldum. Sabah ilk kaza raporu için karakola gittik. Ordan hastaneye Adli Tıp raporunu tuttular her bir yara ve morlugu santim santim olctu fotoğrafını çekti. En son ortopediye gittik. Doktora "parmakları bazen mor gibi oluyor neden?" diye bir soru yonelttim. O da ayağını çok sallandırmayacak sürekli yüksekte tutacak dedi. Allah'ım afiyetle ve suhuletle eski sağlığına kavuştursun. Teyzem bizim için yemek yapmış gittim onu alayım dedim. Anneannem kapıyı açtı. Sürekli araba ile geldiğim için anneannem bir an şaşkınlık beni karşıladı yürüyerek geldiğimi görünce uzun yol sandığı için şaşkınlık ile "gadanız aliimm, ocaktan ırak 😲" tepkisi verdi. :D Kavun aldık bu sizin götür dedi. Ceviz, salça verdi. Kemik kaynatabilmem için teyzemin duduklusunu aldım. Kavunu yarın alayım artık dedim. Tamam gadasini aldığım dedi. Çok yol yürüyecek gibi beni yolcu etti. İki tane tabak kirletmis onu o sıra ben poşeti ayarlarken yikadı gözüme çok tatlı göründü çektim. Eve isim gücüm bitip yemek hazırlama faslına gelince ağlamaya başladım. Genel olarak hayatımın gidişatına ağlamaya başladım. O sıra annem aradı. Onunla konuşurken de ağladım kendim hakkında düşüncelerimi dile getirdim. İki saat geçmeden beni görüntülü aradı yüzüne bakayım diye benim adıma korkmuş. Neden canını böyle sıkıyorsun sıkma dedi denerim inşallah dedim. Canımın şu sıra gram kıymeti yok kıyma makinesine koyup çekiyorum. Mutsuzum aşırı mutsuzum. Durmadan ağlıyorum insanlar beni anladığını iddia ediyor kimsenin anladığı falan yok. Televizyon izlerken yemegimi yedim. Turkish bowl budur kardeşim. Evi toplamam lazım ancak yarın toplanır gibi. Karanlıkta oturmuş canımın kıymeti yok şeklinde canımı yine sıkıp ağlayacakken kuzenim disarda kahve içelim dedi. Farklılık ve değişiklik olsun diye kabul ettim. Twette dediği gibi kendimi ve hayatımı düşündükçe gözüme ilişen,canimi sıkan ve ağlatan bunalıma sokan her bir konunun pacami mi tutusdurgunu yoksa aydınlık mi olduğunu çözemiyorum. Ciddi olarak keyifsizim yasamak için yaşıyorum. Bu durum annemin de canını sıkıyor benim adıma korkuyor. Canını sıkma diyene denerim diyorum hakikaten deniyorum ama olmuyor. Genel olarak tükendim.
31 notes
·
View notes
Text
eski ilkokul arkadaşım tıp kazanmış şuan konuşmuyoruz ama ben çok gurur duydum 🫠
3 notes
·
View notes
Text
7th Time Loop - 2. Bölüm
wattpad / manga tr / instagram
Cilt 1 Bölüm 1 Kısım 2
İlk döngüde, nişanı bozulan ve itibarı yerle bir olan Rishe, üstündeki giysilerden başka hiçbir şeyi olmadan aylak aylak dolaşıyordu. Şans eseri, mücevherlerini satın almak isteyen bir tüccar kafilesiyle karşılaştı. Onları iyi huylu bir grup olarak bulunca, komşu ülkeye onlarla gitti.
Tüccar kafilesinden iş öğrendi, nasıl stok tedarik edileceğini ve hesap defterlerin nasıl dengeleneceğini öğrendi. Eninde sonunda, dünyayı gezmek için kendi başına yolculuğa çıktı. Soylu bir ailenin kızı olarak yetiştirilmesi, Rishe'nin on beş yaşında bile keskin bir güzellik anlayışına sahip olduğu anlamına geliyordu.
Gözüne çarpan şeyleri topladı ve onları, mallarından zevk alan herkese sattı. Farkına varmadan, tam kadro çalıştıran büyük bir satıcı haline geldi. Hatta bir çöl ulusunun kralı ve kuzeydeki donmuş bir ülkenin prensiyle bile iş yapmıştı. Kraliçe olmaya hazırlanmaktan başka bir şey yapmadan geçirdiği şımarık eski hayatından doğan bir hayale kavuşmak için pek çok uzak yere seyahat etti.
Aradan beş yıl geçti ve tam da ziyaret edeceği tek bir ülke kalmışken, Rishe kıtayı kasıp kavuran savaşın kurbanı oldu.
Bildiği bir sonraki şey, yeniden on beş yaşındaydı ve o partiye geri dönmüştü, prens resmi bildirisini yapmaya hazırlanıyordu.
"Rishe Irmgard Weitzner! Sen aşağılık bir kadınsın! Veliaht prense layık olmayan, tamamen kötü kalpli bir yaratıksın! Şu andan itibaren nişanımız bozuldu!"
Doğal olarak, ilk başta neler olup bittiğini anlamadı. Etrafına bakındı. Her şey aynıydı. Aynı yerde, aynı elbiseyi giymiş ve kafileye sattığı aynı mücevherleri takmış olarak ayakta duruyordu.
Bu bir rüya mıydı? Yoksa o zamana kadar olan her şey bir rüya mıydı? Şaşkınlık içinde tek yapabildiği boş boş bakmaktı. Rishe balo salonundan aceleyle çıktı, yaklaşan sürgün tehdidi onun üzerinde asılıydı ve prensin durması için yaptığı yakarışlar kulaklarında çınlıyordu.
Bu mükemmel! Şimdi doğru yapabilirim! Odamdan değerli her şeyi alacağım.
Rishe bir tüccar olarak hayatından keyif almıştı ama bu gece için hep bir pişmanlık duymuştu. Keşke evden biraz para getirseydi, çok daha önce işini kuracak sermayeye sahip olurdu!
Bu pişmanlıktan bahsetmek, çölün kralı da dahil olmak üzere müşterilerinde her zaman güvensizlik uyandırırdı. "Ne? Tekrar yapmak istediğin şey bu mu?!"
İkinci hayatının gecesinde eve geri döndüğünde, Rishe mücevher kutusunu ve rahmetli büyükannesinin ona bıraktığı birçok kitaptan taşıyabildiği kadarını aldı ve sonra da kafileyle karşılaşmak için ormana doğru hızla ilerledi. Ama evinde durmak zaman aldı ve onları tamamen kaçırdı.
O anda, Rishe keskin bir farkındalık yaşadı. Farklı seçimler farklı hatalar anlamına geliyordu. Bir kapıyı açmak diğerini kapatırdı.
Böylece ticaret hayatına giden kolay yol ona kapanmış oldu.
Elbette, işini sıfırdan kurmayı deneyebilirdi, ancak kişisel bağlantılar, tüccar olmak için neredeyse iş zekası kadar gerekliydi. Tek bir tanıdık bile olmadan bu gerçekçi değildi.
Kabullenmiş bir halde eşyalarını türlerine göre ayıklarken, büyükannesinin kitapları arasında yabancı şifalı bitkiler ansiklopedisine rastladı. Bunu bir işaret olarak kabul eden Rishe, mücevherlerini başka bir yerde sattı ve elde ettiği parayı denizi geçip tıp eğitimini sürdürmek için kullandı.
Neyse ki Rishe önceki yaşamından kalan tüm bilgilerini korumuştu. Bazı pahalı bitkilerin diğer bölgelerde ucuza elde edilebildiğini hatırladı. Komşu bir ülkede bir hastalığın yayıldığı haberi duyulduğunda, o da bunu anımsadı. Bu önbilgi, engin yolculukları ve birçok farklı bakış açısına sahip birçok farklı öğretmene maruz kalması gibi paha biçilmez olduğunu kanıtladı.
Hal böyle olunca Rishe, eczacı olarak başarılı bir hayat sürdü. Güçsüz bir prensi kurtardı, ticari bilgisiyle birkaç nadir ilacı sentezledi ve böylece günlerini ihtiyacı olanlara yardım etmenin basit neşesiyle geçirdi.
Ne yazık ki, dünyadaki tüm neşe bir salgına karşı koyamazdı. Böylece ikinci hayatı sona erdi.
Kendini bir kez daha bozulan nişanının karar anında buldu, perde üçüncü döngüde yükseliyordu. Sonraki dört hayatı da hemen hemen aynı şekilde ilerledi. Yetenekli bir leydinin hizmetçisi olarak, genç bir soylu kadının şans eseri evlenmesine yardımcı oldu. Bir keresinde erkek kılığına girip şövalye bile oldu. Her hayat yaşamaya değerdi ve o hepsinden zevk alıyordu. Yaşamaktan zevk alıyordu, nokta.
Sadece tek bir sorun vardı.
Her ne yaparsam yapayım, 20 yaşında öleceğim.
Hayatından zevk alıyordu ama bunu uzun süre yapmasına izin verilmiyordu. Bu zaman sınırı her zaman onun üzerinde asılı dururken, her döngüyü sürekli bir hareket halinde geçirdi.
Bir süreliğine rahatlamayı çok isterdim. Biraz boş zaman istemek çok mu fazla? Belli ki ben de ölmek istemiyorum! Bu sefer, ilk beş yılda kazanabildiğim kadar çok para kazanacağım. Sonra, yirmi yaşıma geldiğimde, dünyevi kaygılardan uzak bir hayat yaşayacağım. Hayatta kalmak için ne gerekiyorsa yapacağım!
Kararını vermiş olan Rishe, yedinci hayatına sarayda sabit bir şekilde koşuşturmayla başladı. Gelecek planlarına bakılmaksızın, zamana karşı bir yarış içindeydi. Skandal haberini getiren ulağı alt etmesi gerekiyordu.
Koşarken saç süslerini çekip çıkardı; onları satmayı planlıyordu ve bir tanesini kaybetme riskini almak istemiyordu. Saçları gevşek dalgalar halinde arkasından dalgalanıyordu.
Aniden aklına bir fikir geldi, daha önceki altı hayatının hiçbirinde aklına gelmemişti.
Saray bahçesinden gitmek daha hızlı olurdu. Balkondan bir ağaca tırmanarak inebilirim.
Rishe bundan önceki yaşamında bir şövalye olarak savaşa gitmişti. Zorlu savaş alanı eğitiminden sonra, ağaçlara tırmanmak hiçbir şeydi.
Sorunsuz bir şekilde yön değiştirdi. Balkona doğru koştu ve orada son hızla bir şeye çarptı.
"Aghh!" Rishe hiç de bir hanımefendiye yakışmayan homurtu çıkararak birkaç adım sendeledi. Neyden sektiğini görmek için başını kaldırdı. "Ah..."
♡♡♡
Normalde bölümleri wattpad üzerinden yayınlıyordum ama şu sıralar wattpad uygulamasına ne telefondan ne de bilgisayardan giremiyorum ve ne kadar doğru bilmiyorum ama internette wattpad uygulaması kapandı diye bir yazı okudum bu yüzden wattpad uygulaması düzelene kadar ya geçici ya da kalıcı bölümleri burada yayınlamaya devam edeceğim, herkese iyi okumalarrr ☆☆☆
#anime#novel#fantasy#love#light novel#lightnovel#isekai#josei#7th time loop#loop#time#translation#villainess#prince#princess#romance#wedding#türkçe novel#çeviri
2 notes
·
View notes
Text
Karamuk Nedir?
Karamuk, enfeksiyonlarla mücadele eden ve bağışıklık sistemini güçlendiren bir bitkidir. Karamuk meyvesi ise, lezzet ve besin değeri bakımından zengin olup, çeşitli yemeklerde kullanılıyor. Bu özellikleriyle karamuk, sağlıklı bir diyetin önemli bir parçası olarak dikkat çekiyor.
Modern tıbbın hayati çözümler sunduğu bir dönemde, alternatif tıp da yüzyıllardır insanlığın şifa bulma çabasında yanında yer alıyor. Bu eski ve gizemli dünyada, doğal bitkilerin önemi tartışılmaz bir gerçek olarak karşımıza çıkıyor; onlar, çay olarak demlendiğinde ya da bazen çiğ, bazen pişmiş olarak tüketildiğinde, yaşamın özünden gelen bir iyileşme sözü veriyor.
Berberis Vulgaris, yani halk arasında kadın tuzluğu veya karamık olarak bilinen karamuk bitkisi, şifalı bitkiler dünyasında öne çıkıyor. Geniş bir yelpazede sağlık faydaları sunan bu bitki, alternatif tıp dünyasında değerli bir kaynak olarak kendini gösteriyor. Karamuk, doğanın sunduğu zenginlikler arasında, tıpkı bir hazine gibi parlayan bir mücevher niteliğinde.
Kaynak: (Vahdaniyet Haber Sitesi) https://www.vahdaniyet.com/karamuk/
2 notes
·
View notes
Text
Rahmetli Neşat Ertaş konserinden birinde ‘’Hey On Beşli, On Beşli’’ türküsünü söylemeye başlayınca seyirciler coşar ve elleriyle ritm tutmaya başlar. Türkü muazzam, söyleyen üstad olunca.
Birden ayağa kalktı ;
"Durun ! " diye kesti türküyü.
"Ne yapıyorsunuz?"
Salon şaşkındır. İçeride sessizlik hakim.Ne olduğunu anlamayan seyirci, birbirine bakar.
Ayakta, bir eli yüreğinde üstadın. Titreyen sesi,söze girmesine engel olur bir ara. Sonunda mütevazı tonu yankılanır salonda.
"Bu oyun havası değil dostlar, ağıttır, ağıt."
Yıl 1915. 18 yaşına gelen gençlerin askere gittiği zamanlar. Ancak vatan öyle güç durumda ki, yeni bir kanun çıkıyor.Gücü, kuvveti yerinde ve gönüllü olan çocuk yaştaki gençler de İstiklal Mücadelesi'ne katılabilecekti.
Tokatlı Halil, bu genç yüreklerden birisi idi.Yanına bir sürü 14-15 yaşında çocuklar da ona emanet.Bir daha kavuşamayacaklarını bildikleri halde kına yakıp gönderiyor anaları.
Halil, Çanakkale’de çarpışırken anası Rum çeteleri tarafından öldürülür,ay parçası gibi güzel sözlüsü de kaçırılır. Türkünün aslı da budur ya.
Acı gerçeklerin ağıtla çığlığı,düşünürken bile soluk almanın ızdırabıdır Onbeşliler.Aynı dönem Çanakkale ve İstiklal Harbi'nde sayısız çocuk, vatanı savunma pahasına can verir. Öyle ki bütün öğrencileri şehit düşen Konya ve İzmir Liseleri 1915'te tek bir mezun veremez.
İstanbul Tıp Fakültesi eski adıyla Darülfünun'un da Çanakkale Destanı'nda yeri apayrıdır.1915'te Darülfünun, 2500 kadar 1.sınıf öğrencileri okulunu bırakarak Çanakkale’ye koştu.İki tümen halinde Çanakkale’ye gelen öğrenciler, bir Anzak baskınında şehit olurlar.1921 yılında hiç mezun veremeyen Darülfünun siyaha boyandı.
Çanakkale Cephesi,sanki bir ölüm değirmeni gibiydi ; tükettiği insanlar haddi hesabı aşıyordu. İngilizler şehit olan gençlerimizi, "Çiçeğin tomurcuğu" ve "Vakti gelmeden solan gül goncası"na benzetiyorlardı. Koskoca bir eğitimli genç nesli yutmasına rağmen, bir türlü doymak bilmiyordu.
O kadar ki cephede meydana gelen boşlukları doldurmak için, diğer cephelerden asker getirilemediğinden, en yakın çevreden başlayarak,15 yaşın üstündeki eli silah tutan bütün gençlerin dahi, gönüllü olup olmadığına bakılmaksızın, Çanakkale’ye sevk edilmeleri alışılmış, normal bir hadise haline gelmişti.
O günler köyde, kasabada erkeğin kalmadığı ; gücü, kuvveti ve boyu posu yerinde olan herkesin asker olduğu ya da asker olmak zorunda kaldığı kara günlerdi.
İşte bu türkü, Çanakkale Destanı yazan Gül Goncaları'nın ağıtıdır.
Mekanları Cennet Olsun...
Ağustos 2020
Okan Onur
5 notes
·
View notes
Note
2. Üni okumak için tavsiyeleriniz nedir atanamadım
Eşimin kardeşi polis olduktan sonra hukuk okumuş, eşim yüksek lisans yaptı, tıp fakultesini sekiz sene okuyanlar var. Hayatından bir yerinden tutacağız işte. Atanamiyorsanız, yeniden başka bir rota... Üniversite hayatının daha dolu dolu ve eğlenceli olduğunu düşünüyorum. Para kazanma zorunluluğun yoksa hele... Umutsuzca beklemekten çok daha iyi. İkinci üniversitesi değilde yüksek lisans yapılabilir. Bir de klişe olacak ama bir sağlık bölümü okuyabilirsiniz. Tanıdığım işsiz tıbbi sekreter, anestezi teknikeri yada att yok. Ben eski kafalıyım maalesef. Garanti işe bakıyorum. Öyle yazılım zart zurt bilmem maalesef.
8 notes
·
View notes
Text
bugğn Fatma bayram dinledim. sonu iyi bşten hşkayelere igtşyaöımız var. okuduklarımıxın izleidklerimizinnsonu iyi bitsin bu bizi etkiliyor dedi. çok katılıyorum. bazne canım sıcak bir hikaye oku ak istiyor. o sebeple eski dizileri izliyoruz.
insanların sıcak ilişkiler kurdugu, Ali Cengiz oyunları oynamadıkşarı tek bir yüzleri olan, hırs kupune dönmemiş insanlara ihtihaçımız var. bu tıp hikayeler lazım bize. insanlar hırs kupune dönmüşler. nerdne para kazanayıp, o çaldı ben neden çalamadım diye delirmiş vaziyetteler. diziler bakıyorum herkes birbirini aldatıyor. bir tane masum kalmış insan yok. kötüler artı hepsinin patolojik hastalıkları var. gündğz kuşağı desen cehennem katologu gibi. insanlarla oturuyorsun anlattıkları hep acı, kötülük dolu hikayeler.
Allah'ı tanımayan ve Allah'a karşı kötü zan besleyen insanlarız biz
4 notes
·
View notes
Text
Canını seven okusun!
Sevmeyen okumasın!
Hatırlatmak bizden!
Uymak sizden!
HAYDİ BİSMİLLAH !!!!!
İnsanlığa saygılı olan yetkilinin 1992’den beri anlattığı gerçekler günümüzde tıp dünyasında da yankı bulmaya başladı.
Kemoterapinin sağlam hasta bütün hücreleri öldürdüğünü kansere çare olmadığını doğal ve iyi beslenme ile bağışıklık sistemimin güçleneceğini Allah Teala’nın lutfettiği sebze ve meyvelerle tüm hastalıkların şifa bulacağını İnsanlığa saygılı olan yetkilinin bilgilendirmesinden öğreniyoruz elhamdulillah.
Bizlere uygulamak ve insanlığa ulaştırmak düşer inşallah.
İnsanlığa saygılı olan yetkilinin Sohbetlerini dinleyenlerin çok iyi bildiği doktorların yeni ulaştığı bilgiyi paylaşıyoruz.
*☘️KANSER ve İLACI☘️*
🌹🌹🌹🌹🌹🌹🌹
*Prof. Dr. A. Vural Cengiz*
*Gurbetteki Bilim Adamları Derneği Başkanı. ABD.*
🌹🌹🌹🌹🌹🌹🌹
*2018 yılında Amerika ve Japonya’dan iki bilim adamı, “immüno-onkoloji” olarak adlandırılan yeni bir onkoloji tedavi yöntemi için tıpta Nobel Ödülü aldılar.*
*Bu, yakın bir gelecekte korkunç kanser hastalığının, evde nezle gibi tedavi edilebileceği anlamına geliyor!*
*Bu, bir zamanlar tedavi edilemeyen ve bir çok kişinin korkunç acılar içinde ölümüne sebep olan iskorbüt hastalığı gibidir.
İskorbüt tedavi edilemiyordu ve her hangi bir ilacı yoktu, ancak daha sonra , bu hastalığa C vitamini eksikliğinin yol açtığı ortaya çıkmıştı.
Bugün iskorbüt hastalığına hiç kimse yakalanmıyor.
Öyle görünüyor ki, korkunç ve ölümcül bir hastalık olan “kanseri” de aynı kader bekliyor.*
*Kanserin nedeni, işlenmiş gıdaların kullanımı ve vitamin eksikliğidir.*
*İnsanların bunu önceden bildiği, fakat kâr etme tutkusundan dolayı sessiz kaldığı düşünülünce dehşete kapılmamak mümkün değil.
Bu gün, aldığım bilgiye karşı farklı tutum gösterilebilir, ancak ben sadece sizinle paylaşmak istedim:*
*Unutmayın : “Kanser” denen bir hastalık yoktur. Kanser, sadece B17 vitamini eksikliğinden başka bir şey değildir.*
*🔸 Ağır yan etkileri olan kemoterapi, ilaç tedavisi ve ameliyatı kabul etmeyin!*
*🔸 Eski zamanlarda denizcilerin iskorbüt hastalığından müzdarip olduklarını hatırlayın, bir çok kişi bu hastalıktan ölüyordu! Bazı kişiler de bundan sürekli kazanç elde ediyordu.*
*🔸 Daha sonra ise iskorbütün sadece C vitamini eksikliğinden kaynaklandığı ortaya çıktı. Yani bu bir hastalık değildi!*
*🔸 Kanser de aynı şey. Sömürgeciler ve insanlığın düşmanları tam bir kanser endüstrisi inşa ettiler ve çok büyük paralar kazanıyorlar.*
*🔸 Onkoloji endüstrisi II. Dünya Savaşından sonra büyümeye başladı.
Kanserle mücadele etmek için her hangi bir prosedüre, tedavi kürlerine ve masraflara gerek yok!
Bunların hepsi, sömürgecilerin ceplerini doldurmak içindir, çünkü kanser tedavisi uzun zaman önce bulunmuştur.*
*🔸 Kanserin önlenmesi ve tedavisi hakkında bilmemiz gerekenler:*
*Kanser sadece B17 vitaminin eksikliği olduğundan, her gün 15-20 kayısı çekirdeği tüketmemiz yeterli olur.*
*🔸 Buğday filizi (tomurcukları) yiyin.*
*🔸 Buğday filizi müthiş bir kanser ilacıdır. Bu, tüm kanser önleyici maddelerin en güçlüsü olan sıvı oksijenin ve laetril’in en iyi kaynağıdır.
Bu madde, B 17 vitaminin (amigdalin’in) özüdür ve elma çekirdeklerinde bulunur.*
*“Kanserin Ölümü” adlı kitabında Doktor Harold Manner, letril’in etkisinin kanser tedavisinde % 90’ın üzerinde olduğunu yazmıştır!*
*🔸 Amygdalin (B 17 Vitaminin) kaynakları:*
*🔸 Tohum veya meyve tohumları doğadaki B 17 vitamininin konsantrasyon halidir. Bu, elma, kayısı, şeftali, armut ve kuru erik çekirdeklerini kapsıyor.*
*Fasulye filizi, mercimek filizi, lima fasülyesi ve bezelye gibi baklagiller ve tahıllar.*
*🔸 Acı badem (doğada en zengin B 17 vitamini kaynağı) ve Hint bademi.*
*🔸 Her türlü dut, yabanmersini, ahududu ve çilek.*
*🔸 Susam ve keten tohumu.*
*🔸 Yulaf, arpa, kahverengi pirinç, buğday, darı, keten ve çavdar.*
*Bu Vitamin ayrıca mayada, ham pirinçte ve balkabağında bulunur.*
*🔸 Kanser karşıtı ürünlerin listesi 😗
*Kayısılar (çekirdekler). Diğer meyvelerin çekirdekleri / tohumları:*
*1⃣. Elma.*
*2⃣. Vişne.*
*3⃣. Şeftali.*
*4⃣. Kültür eriği.*
*5⃣. Erik.*
*6⃣. Armut.*
*7⃣. Lima fasülyesi.*
*Bulaşık deterjanın ve sıvı sabunun parçacıklarının vücuda girmesi, kanserin başlamasının ana nedenidir.*
*🔸 Bulaşıkları ne kadar iyi durulasanız durulayın, ufak bir deterjan parçası bulaşıkların üzerinde kalır ve vücudunuza girer.*
*🔸 Bu zararlı maddeleri tamamen hayatınızdan çıkartmak istemiyorsanız, bunun da basit bir çözümü var.*
*🔸 Bulaşık deterjanını (ve sıvı sabunu) sirke ile 50: 50 oranında karıştırın. İşte bu kadar!*
*Artık asla kansere yakalanmayacaksınız!*
*Dondurulmuş limonlar - kansere çaredir*
*Bunu bilmiyor muydunuz?*
*Restoranlar ve kafelerdeki birçok uzman, tüm limonları kullanır veya tüketir ve hiçbir şeyi boşa harcamazlar.*
*Bütün limonu israf etmeden nasıl mı kullanabiliriz?*
*Son derece basit!*
*Yıkanmış limonu buzdolabınızın dondurucusuna koyun. Limon dondurulduktan sonra rendeyi alın, tüm limonu rendeleyin (kabuğunu soymadan) ve yemeklerin üzerine serpin.*
*Limonu sebze salatalarına, dondurmaya, çorbalara, pilav ve bulgura, makarnaya, spagettiye, pirince, suşiye, balık yemeklerine vs… katın. Bu liste sonsuza kadar devam edebilir.*
*Tüm yemekler beklenmedik bir şekilde, daha önce hiç tatmadığınız lezzetli bir tada sahip olacak. Genellikle limon denince, sadece limon suyu ve C vitamini akla geliyor.
Şimdi Limonun Sırrını öğrendiğinize göre, limonu, bir bardak hazır erişte çorbasında bile kullanabilirsiniz.*
*Kabuğu atmayı önlemenin ve yemeklere yeni bir lezzet katmanın haricinde bütün limon kullanmanın temel avantajı nedir?*
*Limon kabuğu limon suyundan 5-10 kat daha fazla vitamin içerir. Ve siz genellikle kabuğu atıyorsunuz.
Ancak şimdi, basit bir şekilde tüm limonun dondurulması ve ardından yemeklerin üzerine serpilmesi işleminin ardından tüm bu besin maddelerini tüketebilir ve daha sağlıklı olabilirsiniz.
Limon kabuğu, vücuttaki toksik elementlerin yok edilmesinde güçlü bir indirgeyici ajandır.*
*Yıkanan limonu dondurucuya koyun ve ardından her gün yemeklerin üzerine rendeleyin. Bu, yiyeceklerinizi daha lezzetli, hayatınızı daha sağlıklı ve daha uzun hale getirmenin anahtarıdır!
Bu Limonun muhteşem Sırrıdır!*
*Limon (Citrus), kanser hücrelerini öldüren harika bir üründür. Ayrıca kemoterapiden 10.000 kat daha güçlüdür.*
*Böylece, limon kabuğunun hoş aromasının yanı sıra, limon suyundan 10 kat daha fazla vitamin içerdiği ve vücuttaki toksik elementlerle savaşmaya yardımcı olduğu ortaya çıkmıştır. Fakat en önemlisi, limon kanser hücrelerini öldürmektedir.*
*Neden biz bunu bilmiyoruz? Çünkü büyük şirketler, onlara inanılmaz kârlar getiren sentetik analogların üretimi ile ilgileniyorlar.
Gelirlerini tehlikeye atmamak için, limonun mucizevi özelliklerini gizli tutuyorlar.*
*Limon ağacının bileşenleri, kanser hücrelerinin büyümesini yavaşlatmak için yaygın olarak kemoterapide kullanılan Adriamycin’den 10.000 kez üstündür.
Ve en önemlisi, limon özü ile yapılan terapi sadece kötü huylu hücreleri yok eder.*
*Yan etkisi olmadığı için limonları dondurun, rendeleyin ve sağlık için tüketin!*
*Bu bilgilerin kaynağı heyecan vericidir.
Bu bilgiyi, 1970’ten bu yana 20’den fazla laboratuvar testinin yapıldığını ve basit limonun, kolon, meme, prostat, akciğer ve pankreas kanseri gibi 12 türdeki kanser hücresini öldürdüğünü söyleyen, dünyanın en büyük ilaç üreticilerinden biri verdi…*
*Ve daha da şaşırtıcı olan, limon özü ile yapılan tedavi türü, yalnızca malign kanser hücrelerini yok eder ve sağlıklı hücreleri etkilemez.*
🌹🌹🌹🌹🌹🌹🌹
Bu mesajı sana yakın ve sevdiğin herkese gönder. Tüm ülkenin nüfusunun sağlıklı olması dileği ile!
🌹🌹🌹🌹🌹🌹🌹
Allah cümle hastalara hayırlı şifalar ikram ve ihsan eylesin.
Hasta ziyaretini ihmal etmeyelim!
Hastadan dua istirham edelim ve dua edelim!
Hastaya Peygamberimizin duası gibi “Rabbımız iki hayırlısından birini nasip etsin” duası ve benzeri sözcüklerle bizde içtenlikle dua edelim!
17.09.2023
2 notes
·
View notes
Text
yer sarsılır
Dünya sadece daha kötüye gidecek.
İlkokul resim öğretmenim bir gün bir tablosuyla sınıfa girdi. Tahtanın önünde şövaleye yerleştirdi ve sınıfa dönüp anlatmaya başladı.
Karmaşık bir görüntüydü, yarısı karanlık bir gökyüzünü, geri kalanı da yer kabuğunun daha da karanlık kesitinin tasvirini andırıyordu. O karanlık karmaşada tüten ve solmakta olan parıltılar anlattığına göre ölmekte olan kazazedelerin ruhlarıydı.
O zaman ucuz ve basit bulmuştum resmi. Hala da akla gelebilecek ilk fikir diye benzer düşünüyorum aslında. Küçükken ama empati kurmamıştım, şimdi daha etkileyici geliyor en azından. Çünkü şu detayı hatırlıyorum, bunu çizen ressam, resim öğretmenim de enkaz altındaydı ve o anlarda tecrübe ettikleriyle oluşan zihnindeki görüntüyü böyle resmedebilmişti.
Ben tesadüflere inanamıyorum artık.
Bu büyük depremden önceki gün Kağıthane'de 3.1 büyüklüğünde başka bir deprem olmuştu. Yakın sayılsam da hissetmemiştim. O sırada uyuyordum sanırım. Çoğu depremi böyle hissetmem, bundan daha önce bahsetmiştim.
Yeni yeni farkediyorum ki bir İstanbullu olarak depremler hayatımın gidişatında aslında belirleyici bir role sahip.
Yazdığım bir hikaye var. Hikayemde depremlerle alakalı bazı konulara değiniyorum. Hatta geçtiğimiz haftalarda hikayem için araştırmalar yaparken bir tür komplo teorisinin temellerini atmış oldum. Hikayemde kurguma dahil edeceğimden burada bahsetmek istemiyorum ama irlde bu konuyu birkaç kişiye anlattım ve son anlatışım da Kağıthane depreminin üzerine eski iş arkadaşıma oldu. Güneydoğu Anadolu üzerine bir kısım geçmişti. Bunun üzerine deprem yaşanınca kendimi kahin gibi hissettim. Hatta komplo teorimin bir miktar anlam kazanmasını sağladı.
Kızarkadaşımın iş yerinde çalışan mutfak şefi ay dönümleri ve deprem arasında bir bağlantıdan söz etmiş. Kız arkadaşım bundan bahsedince onunla da oturup biraz konuştum. Astrolojiyle ilgilenen bir insan kendisi. Skeptik bir şekilde yaklaştığını ama bir yandan aynı benim yaptığım gibi kendi kurduğu bu bağlantılarda da bir pattern gözlemlediğini gördüm. Komplo teorisi olduğu kadar ikna edici korkunç bir yana sahip onun anlattıkları da.
Ve her depremde olduğu gibi Büyük İstanbul Depremi yine gündem konusu. Ve evet yaklaştığını kemiklerimde hissediyorum.
Nefret ederim yüksek ahlaktan.
Annem aradı, gönüllü olarak afet bölgesine gitmemi önerdi. Borcum var benim dedim, öyle bir opsiyonum yok. Şimdi senin borcun mu oldu, diye sordu. Çok sinirlendim telefonu kapattım.
Birkaç dakika geçti, yine aradı.
Kızkardeşime dağcılık ekipmanlarımdan vermemi istedi o da gidecekmiş falan. Hayır dedim. Vicdansız olmakla suçlandım bir de üstüne. İyice sinirlendim bu sefer yüzüne kapattım bu sefer.
Sinirim geçmedi.
Geri arayıp küfrettim. Duymadı, tekrar aynı küfürleri söyledim. Kapattım telefonu. Sinirim hala geçmedi.
...
Annemin bir kehaneti var. Belki de bunun için beni aramıştı. 99 depreminin ardından gördüğü bir rüya, belki daha önce buraya yazmışımdır. Şimdi kontrol edemiyorum ama yeniden bahsetmekte bi sakınca yok.
Rüyasında bir adamın deprem sonrasında insanlara yardım etmesini izliyor. Genç bir adam, belki bir doktor. Lost'un ilk bölümünü andıran bir afet sahnesi. Annem hayranlıkla izliyor ve oğlunun da öyle olmasını diliyor.
Sonra bir kadın geliyor, yaşlı bir teyze sanırım. Annemi tebrik ediyor böyle vatana millete hayırlı bir evlat yetiştirdiği için.
Fantazisi gerçekleşmediği için üzgünüm. Eğer gerçekten düzgün yetişseydim belki kendimi düşünmez gider afet bölgesinde bir işe yarardım.
Zamanında tıp okumayı düşünmüştüm. Ya da en azından dağcılık tecrübelerimden sonra AFAD eğitimlerimi tamamlayacak vaktim olsaydı, o da yine annemle tartışıp evsiz kalmamla beraber yok olmuş başka bir fikirdi tabii, belki gidip rüyalarına konu olan kahraman olurdum. Hayat işte.
...
İş yerimi değiştirdim, bunun hakkında ayrı bir post atarım. Hayat pek iyiye gitmiyor benim için. Hele bu bombadan sonra ard arda sorunlar zincirlemesiyle karşı karşıya kaldım. İhanete uğrayıp durdum.
Yeni fırsatlarsa kesin değil, hatta çok belirsizler. Yine başka bir bok çukuruna düşüyorum gibi. Umarım sağ salim atlatırım. Kişisel blogum da biraz ilginçleşir belki.
Teşekkürler.
3 notes
·
View notes
Text
İstanbul Psikiyatri (Keyvan P&P)İstanbul Psikiyatri kliniğimizde (Keyvan P&P) etik çerçevede profesyonel ve deneyimli hizmet sunuyoruz.Derinlemesine ve uzunlamasına terapi ekolüdür. Danışan farkındalık ve değişim yolunda terapist gibi aktif rol üstlenir. Sorunların kökenini araştırma ve iyileştirme hedefi içerir. Rahatlama (remisyon) ön planda değildir.Dünyada eski ancak ülkemize de son yıllarda gelmiş olan bu tedavi yöntemi divan psikanalizi ile benzer hedefler amaçlamaktadır. Bireyin iç dünyası ile karşılaşması, bu dünyanın diğeri ile olan ilişkisini anlamayı ve değişimi hedeflerPsikiyatrik alanla ilgili destek ve bilgilendirmeye yönelik kliniğimizde halka açık seminerler düzenlenmektedir. Psikoterapiler veya psikiyatrik bozukluklarla ilgili merak edilen konularda eğitici söyleşiler yapılmaktadır.Bilimsel olarak ilaç tedavisine eş değer etkililikte olduğu kanıtlanmış bu ekolde hedef odaklı çalışılmaktadır. Rahatlamaya yönelik ve kısa süreli terapilerdir.Klinik psikoloji öğrencileri ve psikiyatri asistanlarına yönelik psikanalitik/psikodinamik ve BDT psikoterapi eğitimleri/süpervizyonları yapılmaktadır.Gerekli durumlarda ilaç tedavisine başvurulur. Kliniğimizde ilaç kullanımı kararı danışanla birlikte alınır ve istisnai durumlar dışında son seçenektir.Psikiyatristler tıp doktorudurlar ve ruh sağlığı alanında uzmanlaşmışlardır. Psikiyatrist ilaç tedavisini gerekli görebilir veya psikoterapi ile tedavi seçeneğine başvurabilir. Psikologlar (lisans) ise temel psikoloji biliminde eğitim alırlar. Yalnızca klinik psikoloji alanında yüksek lisans eğitimi ile uzmanlaşmış psikologlar klinik psikolog ünvanlıyla ruh sağlığı alanında hizmet verebilir ve psikoterapi uygulayabilirler.Psikoterapi süreci kişinin ruhsal durumuna ve tercih edilen psikoterapi yöntemine bağlı olarak farklılık gösterir. Psikanalitik/Psikodinamik ekoller gibi derinlikli çalışmalarda aylara veya yıllara yayılan bir süreç gerekmektedir. Davranışçı ekollerde (BDT, Mindfullness, Şema terapi, EMDR vs.) ise belirti odaklı çalışılır, seanslar ortalama 6-20 seansta sona ermelidir.Hızlı ve etkin şekilde belirtilerin bastırılması gereken durumlarda (BDT, Mindfullness, Şema terapi, EMDR vs.) ilaç tedavisinde olduğu gibi davranışçı ekoller ilk planda tercih edilmektedir. Bu ekoller ile yaşamsal işlevselliğin bir an önce yoluna konulması hedeflenmektedir. Kendini daha iyi dinlemek, tekrar eden zorlayıcı deneyimleri anlayıp dönüştürmek, derin ve yaygın bir değişim istendiğinde ise psikanalitik/psikodinamik/grup analizi gibi terapiler tercih edilir. En doğru değerlendirme biçimi, psikoterapistle yapılacak ön görüşme sonrasında terapi ekolüne karar vermektir.Psikiyatrik ilaçlar doktorunuzun önerdiği durumlar dışında kullanılmamalıdır. Kişi, ilaç desteğine ihtiyaç duyduğunu düşünmesi durumunda, bu konuyu bir psikiyatr ile değerlendirmelidir. İşlevselliğin (mesleki, sosyal, aile vb.) aşırı bozulması ilaç tedavileri ihtiyacına dair önemli bir işarettir. Özellikle intihar düşüncelerinin veya psikotik belirtilerin (halüsinasyon vb.) varlığı ilaç tedavisi için gereklilik anlamına gelmektedir.Yeşil ve kırmızı reçete ile verilen psikotrop ilaçlar bağımlılık riski taşımaktadırlar. Bu yüzden dikkatli ve takip altında kullanılmalıdırlar. Beyaz reçete olan psikotroplar (antidepresanlar vb.) bağımlılık yapmazlar ancak yine de mutlaka uzman hekim gözetimi altında takip ile kullanılmalıdırlar. Read the full article
0 notes
Text
5 Prezervatif Efsanesi Ahhh, prezervatif kullanmak zorunda mıyız?" “Ama ben temizim / dışarı çıkma konusunda gerçekten iyiyim / çok büyüğüm.” "Ertesi gün hapının parasını ödeyeceğim." "Ya da anal yapabilirmiyiz?" Hiçbir şey, iradeyi serbest bırakmaya çalışan bir adam kadar romantizmi anlatamaz. Aslında erkeklerin %80'i prezervatif kullanmaktan kaçınmak için en az bir taktik denediklerini itiraf ediyor. Hatta bir erkeğin penis deliği için, menisini mühürlemek için tasarlanmış, Jiftip adı verilen bir çıkartma bile var. Doktorlar antibiyotiğe dirençli yeni cinsel yolla bulaşan hastalık türleri konusunda uyardıkça, kondomlara (enfeksiyonları durduran tek koruma) ilişkin algımızın olması ve hızlı bir değişim yapması gerekiyor. Uzmanlarına göre, yaklaşık 10 kişiden biri hâlâ bir kadının prezervatif alıp taşımasının tabu olduğunu düşünüyor. “Prezervatif seksi daha da kötüleştiriyor” 2007'de yapılan bir araştırma, bir kişinin ne kadar çok prezervatifle korunarak seks yaptığını, cinsel açıdan tatmin olma ihtimalinin o kadar yüksek olduğunu buldu. Bir yıl sonra Kinsey Enstitüsü, hormonal doğum kontrolü ve prezervatif kullanan kadınların, kauçuğu atlayanlara göre seksten daha fazla keyif aldıklarını keşfetti; bu, geçen yıl prezervatiflerin geri çekilme yöntemine rakip olduğu dönemde yansıtılan bir bulguydu. Şaşırtıcı olmayan bir şekilde, kadınlar koruma kullanırken hiçbir koruma kullanmadıklarında çok daha fazla cinsel zevk hissettiler. Güvenlik kadar iyi afrodizyak yoktur. “Prezervatif anı öldürüyor” Erkeklerin yüzde 38'i hiç etkilenmedi ve Cinsel Tıp Dergisi'nde yapılan bir araştırmaya göre, prezervatifin öldürücü olduğunu bildiren yüzde 32'nin çoğu, prezervatif kullanımı dışında ereksiyon sorunları yaşaması muhtemeldi. Prezervatiflerden şikayet eden birçok erkeğin ya yanlış beden kullandığına inanıyoruz; erkeklerin farklı şekil/boyutlar denemesini ve mastürbasyon yaparken pratik yapmasını ya da sadece prezervatifi yanlış takmaktan korktuğu söyleniyor. Başka bir deyişle, çoğu zaman zihinsel kaygıdan kaynaklanır. Cinsel sağlık danışmanı ve BASHH (Britanya Cinsel Sağlık ve HIV Derneği) üyesi Dr. Mark Lawton, kondom takıldıktan sonra birçok erkeğin bunu aslında "daha uzun süre dayanmasını sağlayan bir fayda" olarak gördüğünü söylüyor. “Prezervatif her zaman kırılır” (yırtılır) Bu 'her zaman' zamanın %2'sine benziyor. Ve bu ihtimali arttıran prezervatiflerin kendisi değil, yanlış kullanımdır. Yaygın başarısızlıklar arasında yağ bazlı kayganlaştırıcı, bebek yağı veya vazelin ile lateks veya poliizopren (sentetik kauçuk) prezervatiflerin kullanılması; yeterli miktarda yağ kullanılmaması (sürtünme kırılmaya neden olabilir); ya da son kullanma tarihini göz ardı etmek (hey, içine eski ürün koymasaydın). "Ayrıca asla iki prezervatifi aynı anda kullanmayın" diye ısrar ediyor uzmanlar. "Daha güvenli görünebilir ama öyle değil çünkü prezervatifler birbirine sürtünür ve kırılma olasılığı daha yüksektir." “Prezervatif bir saçmalıktır” Hapa karşı – gerçekten mi? Bir doktor randevusu aldığımızda, reçeteleri tekrarladığımızda, hapı almayı hatırladığımızda ve potansiyel hormonal değişikliklerle (ruh halinden cilde ve kiloya) uğraştığımızda, prezervatif karşıtı önyargının nasıl başladığı merak konusu. "Erkeklere yönelik doğum kontrol haplarıyla ilgili son denemeler, erkeklerin yüzde 20'sinin ruh hali değişimleri ve kilo alma gibi yan etkileri hissetmesinin ardından iptal edildi. Pek çok kadının 50 yıldır uğraştığı bir şey” diye haykırıyor Sarah. “Prezervatifler hormonsuz bir alternatiftir. Kadınların da hangi koruma biçimini kullanacaklarına karar verme hakları var.” “Prezervatifin hiçbir anlamı yok” Cinsel yolla bulaşan hastalıklardan kaçınmanın tek yolu bunlar. "Birinin bir CYBE'ye sahip olup olmadığını sadece ona bakarak anlayamazsınız. Çoğu zaman hiçbir semptom olmadığından insanlar kendilerinde bir semptom olduğunun farkına varmıyorlar" diye açıklanıyor. Yeni endişe, CYBE'lerin tedavisinin giderek zorlaşmasıdır. "Bel soğukluğu gibi yaygın CYBE'lerin antibiyotik tedavisine dirençli hale geldiğini görüyoruz.
İlk etapta kendinizi korumak her zaman daha iyidir .” Hakkında daha fazla bilgi edinmek istediğiniz bir seks sorunuz veya konunuz mu var? Cinsel Bilgiler senden haber almayı çok ister. Bize https://twitter.com/cinsel1bilgi adresinden mesaj gönderin.
0 notes
Text
Altay eski günlerine dönecek
Dün Akşam Ege TV’den yayınlanan Mutlu Yılmaz ve Hasan Ercazip’in sunduğu İleri İkili programı Konuk Olan Altay Eski Yönetim Kurulu Üyesi Ve Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Parazitoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Adnan Yüksel Gürüz:“Altay için dezavantaj olan şey transfer yasağı, büyük bir fırsat doğurdu. Geçen yılki takımın içinde oynayan bütün futbolcular gerçekten iyi bir futbol birikimine…
0 notes
Text
Dünyanın En Eski Hastalıkları ve Tarihçeleri
Dünyanın En Eski 6 Hastalığı ve Tarihsel Etkileri Tarih boyunca insanlık, çeşitli hastalıklarla mücadele etmek zorunda kalmıştır. Bazı hastalıklar, binlerce yıl önce ortaya çıkmış ve günümüzde bile varlıklarını sürdürmüştür. Bu eski hastalıklar, tıp tarihine ışık tutmakla kalmaz, aynı zamanda insanoğlunun sağlığına yönelik tehditlerin nasıl evrildiğini de gösterir. 1. Tüberküloz…
#bakteriyel enfeksiyon#cüzzam#frengi#Grip#Hastalıklar#kolera#sıtma#Sağlık#tüberküloz#Tarih#Tedavi#Virüs
0 notes
Text
Buca Eski mezarında şok: Mezardan ne çıktı ?
Buca 'ilçesindeki 'nın Eski Mezarlığı’nda kazılan mezarda, mezar sahibi dışında başka iki kişiye ait kemikler bulundu. 4 Ekim'de hayatını kaybeden Elif Küntaş’ın cenazesi, ailesi tarafından dedesi Nurettin Küntaş’ın 45 yıl önce defnedildiği mezarın üzerine gömülmek istenince ortaya şok görüntüler ortaya çıktı. Defin işlemleri sırasında mezar kazıldığında, beklenenin aksine Nurettin Küntaş’ın cenazesine ulaşılamadan, siyah bir poşet içinde insan kemikleri bulundu. Aile yakınları, kemiklerin ölen akrabalarına ait olmadığını ifade etti. Bunun üzerine, görevliler poşet içindeki kemikleri İzmir Mezarlıklar Müdürlüğü gasilhanesine götürdü.
Savcılık soruşturma başlattı
Durumun İzmir Büyükşehir Belediyesi Mezarlıklar Dairesi Başkanlığı tarafından bildirilmesiyle, İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı mezarda inceleme başlattı. Yapılan incelemede, bulunan kemiklerin iki farklı insana ait olduğu tespit edildi. Kemikler, kimlik tespiti ve DNA incelemesi yapılması için İstanbul Adli Tıp Kurumu’na gönderildi.
Gizemli kemikler kimlere ait?
Savcılık tarafından başlatılan soruşturma, bulunan kemiklerin kimlere ait olduğunu ve nasıl oraya gömüldüğünü ortaya çıkarmayı amaçlıyor. DNA sonuçlarıyla bu gizemli olayın aydınlatılması bekleniyor. Kaynak : https://www.izmirdesondakika.com.tr/izmirde-kazilan-mezarda-baska-iki-insanin-kemikleri-bulundu https://www.youtube.com/watch?v=aVsIJa0VQoo Read the full article
0 notes
Text
Antik Çağın Modern Ülkesi: Antik Mısır'ın Bilinmeyen Yönleri
Anti Çağın Modern Ülkesi: Antik Mısır’ın Bilinmeyen Yönleri Antik Mısır, antik çağların en modern ülkelerinden biridir. O zamanda keşfedilen matematik, astronomi ve tıp bilimlerini ustaca kullanan Eski Mısırlıların özelliklerini araştırdık. Size hiç bilmediğiniz bu özellikleri yazımızda sunduk. Günümüz teknolojisine yaklaşan ve o zamanın şartlarına göre oldukça modern bir hayat süren Antik…
View On WordPress
#antik mısır#antik mısırda bilimsel gelişmeler#antik mısırda dini inanış#antik mısırın özellikleri#antik mısırın tarihi
0 notes
Text
Gümüşün Tarihçesi ve Kullanım Alanları
Giriş Gümüş, insanlık tarihi boyunca hem estetik hem de pratik kullanım alanlarıyla öne çıkan bir elementtir. Yüzyıllar boyunca mücevherat yapımından ticaretin merkezinde yer alan paralara, tıpta dezenfeksiyondan elektronik endüstrisine kadar birçok alanda kullanılmıştır. Gümüşün eşsiz parlaklığı, dayanıklılığı ve iletkenliği, onu çeşitli endüstriler için vazgeçilmez bir materyal haline getirmiştir.
Tarihçesi Gümüş, M.Ö. 3000 yıllarına kadar uzanan bir geçmişe sahiptir. İlk kez Anadolu, Girit ve Mısır gibi medeniyetlerde kullanılmıştır. Antik Mısır’da gümüş, altından daha değerli kabul edilmiştir. O dönemde az bulunması ve zor işlenmesi, değerini artıran faktörlerdendi. Roma İmparatorluğu döneminde, gümüş, devletin resmi para birimi olarak kullanılmıştır. Orta Çağ’a gelindiğinde ise özellikle İspanyol sömürgeciliği sırasında Amerika kıtasından bol miktarda gümüş Avrupa’ya getirilmiştir. Bu, Avrupa ekonomisini derinden etkileyen önemli bir faktördür.
Mücevher ve Dekorasyondaki Yeri Gümüş, estetik değeri nedeniyle en çok mücevher ve süs eşyası yapımında kullanılmıştır. Gümüşün işlenmesi, ince detaylar elde edilmesine olanak tanıdığı için zanaatkârlar tarafından tercih edilmiştir. Aynı zamanda altına göre daha ucuz olması, geniş kitleler tarafından tercih edilmesini sağlamıştır. Gümüşten yapılan yüzükler, kolyeler, küpeler ve bilezikler tarih boyunca zarafetin ve statünün bir göstergesi olmuştur. Bununla birlikte dekoratif amaçlı objeler, gümüş tabaklar, çatal bıçak takımları ve vazolar da uzun yıllar boyunca popülerliğini korumuştur.
Tıpta Gümüş Kullanımı Gümüş, antimikrobiyal özellikleri nedeniyle tıp alanında da geniş bir kullanım bulmuştur. Eski çağlardan beri yaraların dezenfekte edilmesinde kullanılan gümüş, enfeksiyonların önlenmesinde etkili bir rol oynamıştır. Günümüzde ise gümüş iyonları ve gümüş içerikli solüsyonlar, yanık tedavisi ve yara iyileştirme süreçlerinde kullanılmaktadır. Ayrıca gümüş nanopartiküller, antibakteriyel kaplamalarda ve tıbbi cihazlarda yaygın olarak kullanılmaktadır.
Sonuç Gümüş, binlerce yıllık tarihi boyunca değerini korumuş ve pek çok alanda vazgeçilmez olmuştur. Tarihsel süreçte altının yanında ikinci sırada yer alsa da, fonksiyonel ve estetik özellikleriyle insanlık için her zaman önemli bir madde olmuştur.
0 notes