#engin müzik
Explore tagged Tumblr posts
Text
gushing about Friday's Engin concert
So I was on the fence about going to this concert for weeks, but long story short, I'm SO GLAD I WENT! 😍
Engin are a German-Turkish band hailing from Mannheim, which isn't very far from where I live, and on Friday they were playing in Reutlingen, which REALLY isn't far. And they were freakin' fantastic! This video snippet is the solo part of "Stillgelegte Tränen" (roughly translatable as "discontinued tears"), and I hope it shows at least a little just what a wonderful live act they are.
So yeah, I came home from that experience with the clear intention to really go out to concerts more (and maybe the theatre) from now on. I hadn't been in ages, and that's a mistake! It was so lovely to spend some two hours dancing and swaying, watching and listening to three fabulous musicians really rock it, and also I was super proud whenever I caught a Turkish word I understood.
Something that struck me at the beginning when the drums started playing – I don't think I've ever heard a drumset sound so, hm, musical. I mean drums usually file as percussion, and their sound to me is closer in range to "noise" than to "melody". But the sound of these drums sure had a sort of full-bodied, richly tonal quality that I found amazing.
In contrast, the bass started out more hard and metallic (the bassist was playing with a pick most of the time) – however, both sounds changed during the concert and during later songs the bass was much more mellow (also played without a pick for a bit). I'm not sure how much of that was influenced by the sound technician, but I believe it entirely possible that these three fabulous musicians just have that range of tone.
Oh and the lyrics! Much of Engin's original songs are in German, but they did play a lot of Turkish songs as well, and I don't know how many of those were traditional or covers and how many were their own. I did love all of them and the singer gave a little context for many of the songs which was lovely, and like I said, I was so proud of myself whenever I understood a word. And I should add that I didn't understand half of the lyrics in German either! (too fast, too much music going on, lyrics too out of context to catch it all) Their song lyrics generally lean towards poetry, which I personally love but isn't always easy to understand when you hear it for the first time.
There was one song that was about growing up in between between languages, between cultures, between homes, something I can relate to a bit because of my half English heritage (I had a few teenage years where I was totally out of sorts and wishing I'd grown up on the British isles instead of Germany). It's not entirely the same of course. My ear caught four words – "blond genug für Sympathie" ("blond enough for sympathy"), and I thought, oh wow. White passing privilege and on the flip side, never being fully at home and welcome anywhere, in four simple words.
Anyway! You know, I woke up on Saturday morning at around half past four, my mind racing with the whole experience and I lay awake thinking about what I was going to write until about six, when I fell asleep again 😄 and now it's Sunday evening and my brain has shut up a little. But I'm still writing this because a) I want the world to know about this wonderful band, and b) I want to get back into the practice of writing regularly. I have this five part, long form fanfiction that I WILL finish!
So here's some links for all of you who are interested in super danceable tunes, multicultural music and lyrics, and/or absolutely rocking sound:
Engin's website (in German only, sorry, but you can just click on the videos)
my absolute favourite song in German: Echt ("genuine")
my absolute favourite song in Turkish: Gurbet ("foreign place", very melancholic)
#music video#band recommendations#German-Turkish music#witch moon ramblings#engin#engin müzik#video#need to remember how much I loved this
1 note
·
View note
Text
Engin NURŞANİ-Zaman Mı Hızlandı Vakit Bir Başka https://youtu.be/lFnCetjG6p8?si=J6kK3rbnxVP59PK4
youtube
5 notes
·
View notes
Text
Engin Nurşani - Adına Bir Çizik Çektim (Deka Müzik)
youtube
8 notes
·
View notes
Text
Hayatın, senin tahmin edemeyeceğin zamanlarda karşına çıkardığı bir kişiyi, bir kitabı, bir filmi görmezden gelmemek de şans mıdır? Kendini dinlemeyi, çözmeyi öğrenmeye çalışmak bu farkındalığı uyandırıyor. İşte tam da bu anlarda gelmeye başlıyor bu öğretici, öte yandan mutluluk verici akış. Engin Geçtan da bana böyle bir zamanda geldi. Onun bu dünyadan ayrıldığı yıl, ben hayatımı tümden ve iyi anlamda değiştirebilmeyi başarmıştım. Şimdi geriye bu hayatı lâyıkıyla yaşamak kalıyordu. Kendimde çözmeye ama daha doğrusu iyileştirmeye çalıştığım yönlerim için mücadele etmenin ne kadar önemli ve değerli olduğunu anladığım bir zamandı bu ayrıca. Kitaplarıyla hayatıma girdikten bir süre sonra yanımda hisseder oldum kendisini. Bir ebeveyn ya da ruhsal rehber gibi. Daha hızlı bir değişim başlamış oldu benim için.
Dingin insanları küçüklüğümden beri çok etkileyici bulurum. O dinginliğin içinde bir derinlik görürüm çünkü. Ruh dinginliği. Sanki hayatı defalarca deneyimlemiş, daha önceden biliyormuş gibi, bilgece.
Yaşamın en güzel yanı, ya da onu sevmemizin en önemli nedeni, ruhumuzu bu dünyada temizleyebilme deneyimi, güzellikleri hissedebilme yetisini güçlendirebilme hali galiba. Duyularımızın ilkel hali dünyayı bize yaşatan. Gözümüze görünen renkler, biçimler, burnumuzu okşayan birbirinden güzel kokular, kulağımızdan kalbimize ulaşan uyumlu sesler, müzik, sevmek, coşku duymak. Ve biz. İnsan olarak başarmamız gereken tek şey aslında "İnsan Olmak".
2 notes
·
View notes
Text
Atamızın kızı İstanbulun 2.ci havalimanına ismi verilen Türkiye ve dünyanın ilk kadın savaş pilotu SABİHA GÖKÇEN👑ATATÜRKÜN dehasını neo naziler bile fark ediyorlar da bizim siyasal islam mıymıntıları hasetlerinden kuduruyorlar,örnek:şu faşist Avusturyalı neydi adı Gerth bilmem ne Türkçe olarak Atamızın kadınlar hakkındaki sözünü paylaşmış o söz bir Anadolu gezisinde söylenmiştir bir köylü kadın MUSTAFA KEMALİ❤görünce koşup önünde yere kapanır"sen bizim namusumuzu şerefimizi kurtardın paşam"der ATATÜRK eğilip kadını ayağa kaldırıp"EY ŞEREFLİ TÜRK KADINI SEN YERLERDE SÜRÜNMEYE DEĞİL GÖKLERE ÇIKARILMAYA LÂYIKSIN"deyip verdiği sözü tutar manevi kızını dünyanın ilk kadın savaş pilotu yapar😍Bu arada Alman deyimiyle Türk hediyesi(rüşvet)gibisi yok Avusturyalı faşist lideri eşiyle Bodrum tatiline davet ettim adam Türkçe ve Atatürk isminin yanında kalple vecize paylaştı Allah bilir köye davet etseydim Müslüm babadan şarkı paylaşırdı😂zaten Allah 4 kusursuz insan gibi insan yarattı
1.MUSTAFA KEMAL ATATÜRK💘
2.MESİH İSA(JESUS)💜
3.HZ.ALİ💙
4. UNUTMABENİKEDİSİ(naçizane ben oluyorum)😉
Bugün Putin wagner kavgasında müzik paylaşmayı unuttum hep çiftetelli olacak değil ya Şeyh Şamil paylaşayım zaten o isim uydurmadır Adıgeler bu dans müziğine "Lahstan" derler de işte usa/rusya vakıflarından yemlenen papuçumun Adıge yazar ve profesörleri böyle tuhaflıklara bayılırlar😴Ukrayna soytarısı zelensky Putinle dalga geçmiş sevinme volody senin suyunda yakında ısınır cebellezi yaptığın Ukrayna kaynakları- hazine parası ve yurtdışı yardımlar cıa ve Avrupa birliğine aldanıp ölüme sürdüğün insanların ahı seni de tutar ALLAHIN KANUNUDUR HERKES ERKEN VEYA GEÇ YAPTIĞI KÖTÜLÜĞÜN DE İYİLİĞİN DE CEZASINI da ÖDÜLÜNÜ de BULUR HERŞEY AZOV TABURU VE NAZİLERE BAĞLI👈Belki halkına karşı milis kuvvet kuran diğer şalamayalara da örnek ve ibret olur da o oluşumları fesh edip dağıtırlar Putin/saddam/Kaddafi vs baksınlar o silahlı askeri oluşumlar halka karşı değil kendilerini yaratan kişilere karşı ayaklanırlar çünkü halktan alacakları yoktur ama efendilerinin makamlarında- gücünde-para kaynaklarında- iktidarlarında gözü olan çoktur bana vız gelir tırıs gider çok tııııııınnn çok fifi😴"KENDİ DÜŞEN AĞLAMAZ "DER BİR TÜRK ATASÖZÜ
6 notes
·
View notes
Text
Hogwarts'tan merhabalar
Sevgili defter, sana bu yazıyı yağmurlu bir havada Hogwarts kütüphanesinden yazıyorum diye başlamak isterdim açıkçası. ahahahah.
Ama ne mümkün? Sana bu yazıyı bir avukatlık bürosundan, her şeyden kaçmak için arkada şunu açarak yazıyorum.
youtube
Evet rüyam gerçekleşiyor adım adım. Adam kazandı. Kazanması değil ama onca şeye rağmen bu kadar sevilmesi ne yalan söyleyeyim hayal kırıklığı oldu. Öngörüm adamın kazanmasına rağmen sevilerek değil de eleştirerek kazanmasıydı. Ülkemizin engin ve sert bir kamplaşma içinde nihayete erdiği kanaatindeyim. Artık kimseyi kampından ayırmak ve iki tane milli maç için birlikte olması dışında birlikte tutmak hiç olmadığı kadar zor olacak. En büyük örneği ise görülen oy oranları sonrası depremzedelere karşı oluşan tepki.
Biz duygusal bir milletiz tüm doğu toplumu gibi. Aklımızla karar vermeyiz. Ve bu duyguya da vatan sevgisi gibi ideoloji katmaya çabalarız ne yazık ki. İnandığım din ve peygamber milliyetçiliği yasaklamışken bu kadar müslümanım diyen insan milliyetçilik rüzgarına kapıldı gitti. Dünya tarihinde ne kadar savaş varsa ekserisi milliyetçilik sebebiyle çıkmamış gibi! Dünya konjonktürü böyle deyip mevzuyu kapatalım. Her devlet milliyetçi olurken biz de olmayalım mı yani? Onu da olalım elhamdülillah.
Daha önce dediğim gibi kimin kazandığının hiç önemi yoktu benim açımdan. Biz halk olarak kaybettik çünkü. Kim kazanırsa kazansın kaybetmiştik. İfrat ve tefrit arasında düşünmeyen bir toplum kaybetmeye mahkumdur. Kaybettik. Aksini iddia eden var mı ki? Siyaset bilimciler tartışabilir bu konuyu anlayan varsa tabi? Aslında seçimle dayatılan bu sistem bir demokrasi midir? Parti ayırt etmeyelim. Hepsi için geçerli bir soru: Aklıyla oy veren kaç kişi var? Duygularını bu işe alet etmeden. Milliyetçilik bir duygu olmuşken hele de.
Ne diyorduk? Toplum olarak kaybettik. Yargıda birlik derneği -ki mevcut hakim savcılarda oldukça fazla üyesi olan dernek- başkanı bir yargıtay üyesi seçim öncesi tercihini açıkça propaganda yaparak paylaştı. Siyasi görüşü olmalı bir yargıcın ama bunu kabullenemiyorum işte.
Dur. Amaaaann boşver.. Bundan sonra böyle anam babam. Umurumda değil. Ekmeğime bakarım. Siyasallaşan yargıda avukat olmama çok az kaldı. Sus oğlum serco.
Hogwarts da bu sene çok soğuk yaptı biliyor musun?
Yine yeni yeniden diyete başladım. 2009 yılından itibaren diyetteyim ama 134 kiloyum. Nasıl oluyor yahu bu? ahahahaha. Bir de sen beni ağustosta gör. Adli yıla filinta gibi giriyorum.
Samsunspor şampiyon oldu. Kombinemi alıyorum. Her maçta stattayız ailemizin erkekleri olarak. Oğlumu da götürürüm. Stat raconunu öğrensin.
Galatasaray şampiyon olmak üzere. Onu kaçak yayından devam. ahahahah.
Ruhsatımı Bakanlık bir ay beklettikten sonra nihayet onaylamış. Bir iki haftaya avukatım.
Yani hogwarts'ta durumlar iyi.
Millet mi? aahahhaah.
Umurumda mı?
Bu müzikle yazı yazdıktan sonra gidip dilekçe yazacağım. Kanser ilacının parasını devletten almak için. İş mahkemesi bakıyordu diye açtık meğer emekli sandığı saçmalığı devam ediyormuş. Hukuk devleti budur işte: usul içinde boğulmak. İdare mahkemesine bir dilekçe yazayım da görsünler onlar.
Bu müzik bitmeden bir de makale yazmam gerekiyor. İdari yargıda hukuka aykırı delil meselesi diye. Konuya bakar mısın? İdari yargının da çok umurunda ........ diye küfür etmek istiyorum. Ediyorum da.
Neyse.
Sayın defter,
Hogwarts'tan selamlar.
vesselam.
3 notes
·
View notes
Text
SESLİ DÜŞÜNCE..
MÜSLÜM GÜRSES: BU ŞEHİRDE YAŞANMAZ..
Konuya Müslüm Gürses ile başlayıp,Louis Aragon ile bitirecek olduğumu bildiğim için şu satırları biraz da bitirim gülüşü ile yazıyorum.Ama ne yapayım? Beynimin böyle çalışıyor oluşu suç mu? Siz vurdunuz da biz ölmedik mi?
Dün arkadaşlarımla buluşacaktım birden içim almadı eve dönmeye karar verdim ancak yolu uzatıp biraz kaprisli Ankara sokaklarında tur atmaya başladım bir yandan amaçsızca gezerken bir yandan da radyoda dinleyebileceğim şarkı arıyordum ( rock müzik yayını yapan kanal sayısıs neredeyse kalmamış o ayrı bir konu) derken bir şarkıya rastladım. Müslüm baba şöyle sesleniyordu;
''Aşkın var oldukça ümit kayboldu Her gün biraz daha dertleniyorum''
Bu sözleri dinlerken, aklıma Louis Aragon'un Paris Köylüsü romanı geldi. Ne alaka diyeceksiniz. Şöyle; Paris Köylüsü romanı, önemli bir ambivalans örneğidir. Ambivalans, bir nesne veya kişiye karşı aynı anda zıt duyguları duyumsamak demektir. Birini çok severken, bazen nefret etmek gibi.. Trafikte sıkışmışım, korna sesi, bağırtı, çağırtı, 5 dakikalık mesafe 40 dk olmuş... Maşallah İstanbul trafiğine yaklaşmış İngilizceden çevirisinde ''lanet olsun'' olarak çevrilen ama aslında delikli boncuğu yerde bırakmayan küfürler ediyorum. Fakat bir yandan da hala seviyorum bu şehri (ne de olsa doğup büyüdüğüm şehir içinde bir çok anım ve sevdiklerimi saklayan şehir) Sevilecek yanları da var. Nefret edilecek yanları daha çok da (neyse) .. hala eve dönüş yolundayım bir minibüs ve arka camında şu yazıyor...
''Ne yokluğuna dayanılır. Ne varlığın çekilir.''
Arabesk, ambivalans'a yakışıyor
Paris Köylüsü romanı, Opera Pasajı ve Buttes Chaumont Parkı gibi iki mekan üzerinden bir anlatım yürütür. Yan yana dizilmiş parklar, heykeller, kafeler, genelevler, vitrinler üzerinden izlenimlerini, çelişkilerini, düşündüklerini anlatır. Metropolü bir gizem olarak ele alır. Aslında bu şehrin de köklü gizemleri vardır. Fakat ben konuyu kalınlaştırmak istemiyorum. O yüzden kişisel bir gizemi de şehre dahil etmek isterim. Önümde kilometrelerce araç kuyruğu varken, arkamdaki aracın korna çalması, ciddi bir gizemdir..ya da yüzünüze anlamsız bir yüz ifadesiyle bakan amcalar çoktur bu şehirde bunun da gizemi yadsınamaz... NEDEN BAKAR ACABA? HADİ BAKTIN NEDEN UZUZN UZUZN BAKIYORSUN Kİ... neyse konuya dönecek olursam: Kitaptan önemsediğim bir alıntı yaparak yazının dümenini kıralım. Louis Aragon diyor ki; ''Mantıkla zehirlenmiş bir insan evladıydım, tanrılaştırılmış sanrılara güvenmiyordum...Çok geçmeden fark ettim ki, düşüncemin özü, düşüncemin evriminin özü, hemen her bakımdan mitsel yaratılışla benzerlik gösteren bir düzenekti ve buna istinaden, zihnimin, fani olsa da, bilinçten yana fakir olsa da nihayetinde bir tanrı kisvesine bürünmesine şaşırmam yersiz olurdu. İnsan evladının, engin göklere daldırılmış süngerler misali tanrılarla dolu olduğunun farkına vardım.'' Ürpertici bir anlam.. Soğuk bir formasyon..
Sağlıcakla dostlar..
4 notes
·
View notes
Text
Unutulmaz dizilere senfonik ahenk
https://pazaryerigundem.com/haber/197761/unutulmaz-dizilere-senfonik-ahenk/
Unutulmaz dizilere senfonik ahenk
Kocaeli Büyükşehir Belediye Konservatuvarı Oda Orkestrası, ünlü besteci Toygar Işıklı’nın eserlerini ilk kez senfonik bir şekilde yorumladı
KOCAELİ (İGFA) – Büyükşehir Belediye Konservatuvarı Oda Orkestrası, “Aşk-ı Memnu”, “Yaprak Dökümü’” ve “Ezel” gibi dizilerin bestesini yapan ünlü besteci Toygar Işıklı’nın eserlerini ilk kez senfonik bir şekilde yorumladı.
ESERLERİ SENFONİK BİR ŞEKİLDE YORUMLADI
Kocaeli Büyükşehir Belediye Konservatuvarı Oda Orkestrası, muhteşem bir konsere imza attı. Oda Orkestrası, “Aşk-ı Memnu”, “Yaprak Dökümü”, “Ezel”, “Çukur” ve “Kara Sevda” gibi dizilerin müziklerini yapan ünlü besteci Toygar Işıklı’nın eserlerini senfonik bir şekilde yorumladı. Şef Engin Şen yönetimindeki Büyükşehir Belediye Konservatuvarı Oda Orkestrası’nın vokalistliğini Cansu Aydınmakina yaparken müzik düzenlemelerini Yusuf Gençay üstlendi. Bu özel performans, Işıklı’nın eserlerinin ilk kez bir Türk orkestra tarafından seslendirildiği anlardan biri olarak müzik dünyasında önemli bir yer edindi.
ÖNEMLİ İSİMLER KATILDI
Kocaeli Kongre Merkezi’nde gerçekleşen bu eşsiz dinletiye müzikseverler yoğun ilgi gösterdi. Kocaeli Büyükşehir Belediyesi Başkan Vekili Berna Abiş, Kocaeli Büyükşehir Belediyesi Kültür ve Sosyal İşler Dairesi Başkanı Murat Yavuz, Kocaeli Kent Konseyi Başkanı Kadir Çetin, Kocaeli Kent Konseyi Genel Sekreteri Recep Öztürk, Kocaeli Yerel Kültür Platformu Başkanı Metin Şentürk, Kocaeli Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreter Yardımcısı Doç. Dr. Ali Yeşildal’ın eşi Fatmanur Yeşildal ve Toygar Işıklı’nın annesi Hatice Işıklı gibi önemli isimler de programa katıldı.
KOCAELİ’DE BİR İLK YAŞANDI
Toygar Işıklı’nın eserleri, yıllar boyunca pek çok dizinin müziğini yapmış olsa da, ilk kez bir Türk orkestrası tarafından senfonik bir ortamda yorumlandı. Konserde, izleyicilere dizilerden özel sahneler de sunularak sanata dair eşsiz anlar yaşatıldı. Özellikle sevilen diziler “Aşk-ı Memnu” ve “Kara Sevda” dizilerinin müzikleri seyirciler tarafından büyük bir coşkuyla alkışlandı. Bu özel eserlerin Büyükşehir Belediye Konservatuvarı Oda Orkestrası yorumuyla ses bulması, unutulmaz bir deneyim haline geldi.
TOYGAR IŞIKLI’DAN MESAJ
Yoğun iş programı nedeniyle Kocaeli’deki bu anlamlı etkinliğe katılamayan Toygar Işıklı, duygularını bir video mesajı ile paylaştı. Işıklı, Büyükşehir Belediye Konservatuvarı Oda Orkestrası ve etkinliğe katılan herkese teşekkür ederken, “Büyükşehir Belediye Konservatuvarı Oda Orkestrası’nın bestelerimi senfonik bir şekilde seslendirmesi beni çok mutlu etti” dedi. Işıklı, bu özel performansın kendisi için ne kadar anlamlı olduğunu vurguladı.
ÇİÇEK TAKDİM EDİLDİ
Program sonunda Büyükşehir Belediyesi Başkan Vekili Berna Abiş, konuşma yapmak için sahneye davet edildi. Berna Abiş, “Bize çok güzel bir akşam yaşattınız. Çok teşekkür ediyoruz. Salon muhteşem görünüyor” ifadelerini kullandı. Abiş, orkestra şefi Engin Şen, solist Cansu Aydınmakina ve anne Hatice Işıklı’ya çiçek takdim etti.
0 notes
Text
Türkan Saylan Anısına Londra’da Konser
Türkan Saylan Anısına Londra’da Konser
Yaşamını çağdaşlaşma ve kız çocuklarının eğitimine adayan tıp doktoru, akademisyen, eğitimci ve Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği'nin eski genel başkanı Türkan Saylan, bir belgesel ve iki genç sanatçının birlikte vereceği bir konserle Londra’da anılacak. Saylan’ın doğum günü vesilesiyle hazırlanan belgesel 15 Aralık’ta yayınlanacak, 16 Aralık’ta da genç piyanist İlyun Bürkev ile genç viyolonist Emre Engin, Saylan anısına özel bir konser verecek. Müzik eğitimine Salzburg Mozarteum Üniversitesi’nde Pavel Gililov ile devam eden ve hem yurtiçinde hem yurtdışında elde ettiği başarılarla adından çokça söz ettiren İlyun Bürkev, anlamlı bir etkinlik kapsamında ilk kez Londralı sanatseverlerin karşısına çıkacak. Bürkev, Sectoral Events tarafından Türkan Saylan’ı anma etkinlikleri kapsamında organize edilen yardım konserinde, viyolonist Emre Engin ile birlikte sahne alacak. 16 Aralık’ta gerçekleştirilecek yardım konseri, ÇYDD’deki burslu öğrencilerin eğitimlerine destek sunacak. Konser gelirlerinden ÇYDD burslu öğrencilere destek Londra Paddington’daki St James Kilisesi’nde gerçekleşecek konsere alınan biletlerin 5 £’lik (Yaklaşık 220 TL) kısmı, Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’nin (ÇYDD) burs projelerine aktarılacak. ÇYDD’nin kurucusu, bilim insanı Prof. Dr. Türkan Saylan’ın doğum günü vesilesiyle gerçekleşen konserin hemen öncesinde 15 Aralık’ta, gazeteci ve yapımcı Özlem Özdemir`in hazırladığı "Türkan Belgeseli” ilk defa Londra’da gösterilecek. Türkan Saylan Anısına Londra’da Konser Dermatoloji profesörü olan Türkan Saylan, cüzzam konularındaki çalışmalarıyla 1986’da Hindistan’da “Uluslararası Gandhi Ödülü” almış, bir yandan akademik çalışmalarını sürdürürken sivil toplum kuruluşlarındaki etkin rolüyle de hafızalarda yer etmişti. Kurduğu Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği (ÇYDD) ile binlerce genç kızın eğitim almasını sağlayan Saylan, 2009 yılındaki vefatına kadar 19 yıl boyunca derneğin başkanlığını yürütmüştü. İlyun Bürkev: Çok heyecanlı ve gururluyum İlyun Bürkev, Londra’daki müzikseverlerin karşısına ilk kez çıkacağı konserin Türkiye’nin en önemli kadın figürlerinden olan ve yaşamını genç kızların eğitimine adayan Türkan Saylan’ın anısına olmasının kendisini çok heyecanlandırdığını söyledi. Bürkev, “Eğitim alma olanağından yoksun genç kızlara kucak açan, onların topluma kazandırılmasında çok büyük rol oynayan sayın Türkan Saylan’ı saygıyla anıyorum. Bu konserde onun anısına çalmak ve gençlere bir nebze de olsa yardımcı olabileceğimi bilmek beni gururlandırıyor” dedi. Güneş Özgeç’ten Yeni Tekli “Suçlu Gibi” Küçük yaşlardan itibaren katıldığı birçok uluslararası piyano yarışmasından derecelerle dönen İlyun Bürkev, aynı zamanda hocası olan dünyaca ünlü piyanist Gülsin Onay tarafından “veliahtı” olarak nitelendiriliyor. 16 yaşındaki genç yetenek, son olarak ABD’nin Philadelphia şehrinde düzenlenen Philadelphia Müzik Festivali’nde (PIMF), kendi yaş grubunda 1.lik ödülü ile tüm kategorilerde Grand Prize Ödülü kazanmıştı. Bürkev’in 16 Aralık’ta St James Kilisesi’nin büyülü atmosferinde Londralı izleyicilere müzik şöleni yaşatacağı konserin hemen ardından, Kibele Restoran’da akşam yemeği düzenlenecek. Biletler ve akşam yemeği için, [email protected] adresine mail atmak yeterli. Sosyal Medya
Read the full article
0 notes
Video
youtube
Numaracı - Mabel Matiz ✩ Ritim Karaoke (Nihavend Minör Katip 4/4 C Sebar... ⭐ Video'yu beğenmeyi ve Abone olmayı unutmayın 👍 Zile basarak bildirimleri açabilirsiniz 🔔 ⭐ KATIL'dan Ritim Karaoke Ekibine Destek Olun (Join this channel to enjoy privileges.) ✩ ╰┈➤ https://www.youtube.com/channel/UCqm-5vmc2L6oFZ1vo2Fz3JQ/join ✩ ORİJİNAL VERSİYONU 🢃 Linkten Dinleyip Canlı Enstrüman Çalıp Söyleyerek Çalışabilirsiniz. ⭐ 🎧 ╰┈➤ https://youtu.be/K1pd8ILrmqk ✩ (MAKE A LIVE INSTRUMENT ACCOMPANIMENT ON RHYTHM IN EVERY TONE) ✩ Aykut ilter Ritim Karaoke Ekibini Sosyal Medya Kanallarından Takip Edebilirsiniz. ✩ İNSTAGRAM https://www.instagram.com/rhythmkaraoke/ ✩ TİK TOK https://www.tiktok.com/@rhythmkaraoke ✩ DAILYMOTION https://www.dailymotion.com/RhythmKaraoke ⭐ Numaracı - Mabel Matiz ✩ Ritim Karaoke (Nihavend Minör Katip 4/4 C Sebare Mabel Matiz & Murad Güner) ❤ @RitimKaraoke Müzisyenlerin Buluşma Noktası.... ➤ SANATÇININ DİĞER ŞARKILARI İÇİN OYNATMA LİSTESİNE BAKABİLİRSİNİZ... ⭐ 🎧 ╰┈➤ https://www.youtube.com/playlist?list=PL9SktAtLVupPtg4vhRUOTL1JRIRn5vj0E ➤ ESER ADI : NUMARACI ➤ SÖZ GÜFTE : MABEL MATİZ ➤ BESTE - MÜZİK : MABEL MATİZ & MURAD GÜNER ➤ USÜL : 4/4 C SEBARE ➤ MAKAM - BATI DİZİ : NİHAVEND - MİNÖR ➤ THM AYAK : KATİP ➤ ARANJÖR : ? ➤ ENSTRÜMANLAR : YALI GRUP KEMAN, UD ➤ KİMLER OKUDU : MABEL MATİZ ➤ FİRMA - ŞİRKETİ : POSE RECORDS ➤ KÜNYE : “Numaracı” 21 Temmuz, Cuma Pose Records etiketiyle bütün dijital platformlarda ve Mabel Matiz resmi Youtube kanalında yayında. ŞARKI SÖZÜ Söz / Lyrics: Mabel Matiz Beste / Music: Mabel Matiz, Murad Güner Prodüktör / Produced by: Emre Malikler & Mabel Matiz Executive Producer & A&R: Ozan Korkmaz Beat Programming, Synth, Guitar: Emre Malikler Ud: Altuğ Öncü Yaylılar: İstanbul Strings Back Vocal: Ceren Deniz, Kardelen, Buğra Uğur Vokal Coach: Nilüfer Çelik Vocal Recording Engineer: Ali Büyük Mixing: Sabi Saltiel Mastering: Aran Lavi Yapım / Producer: Pose Records Director / Yönetmen: Cenan Çelik Görüntü Yönetmeni / DOP: Can Dolu Yürütücü Yapımcı / Executive Producer: Tugay Çolak Ortak Yapımcı / Co-Producer: Ozan Korkmaz Kostüm Tasarım / Styling: Anıl Can Performance: Furkan Yılmaz, Katia Ornella, Alexey Nemow, Darya Kozina, Gülnara Golovina, Ruslan Elle Casting: Cem Yakupoğlu, Ansar Kamaalov, Taha Kemal Demiroğlu Production Director: Batuhan Akyüz Production Assistant: Defne Bilgen Location Manager: İsmail Çiftçi Makeup Artist: Burcu Taş Saç / Hair: Mustafa Akgül Backstage Manager: Ceyda Candaş Camera Assistant: Fırat Levenderoğlu Camera Assistant: Yunus Köse Set Director: Selim Özdamar Steadicam: Yusuf İmamoğlu Set Assistant: Sinan Dinler, Ersin Bıyık, Mustafa Furkan İrik Photographer: Gökhan Göktaş Kapak Tasarım: Pelit Oğuzcan Kurgu / Edit: Ozan Okay Renk / Color: Oğuz Birgölge Çeviri / Translation: Nazım Dikbaş Label: Pose Records Teşekkürler / Thanks: Murad Güner Temmuz 2023, Istanbul Numaracı hiç anlamıyo’sun anladım sende öyle bir data yok ama şekil desen âlâsı var boncuğu bol, el çabuk hadi vur vurabilirsen beni hadi öğret yine dersimi senden korkan senin gibi olsun mu, olmasın mı? seni şapşal numaracı çapkın merhabacı damdan da düşeriz olmadı hepsi mi senin? hadi kes benim haracı şu servetin adını bi’ koymalı seni şapşal numaracı koydun mu ilacı? daldan dala bi’ durulmalı hepsi mi yarısı mı? kes benim haracı şu servetin adını bi’ koymalı bi’ yol bulmalı bulmalı boşver canım sen onları farketmez alt üst yavrum bu şerbeti bu nabza sormalı çoktan aştık biz o yolları boşver canım sen onları farketmez alt üst yavrum bu aşk bizi bizden almalı ah beni duysan bi’ şu an in’cek perde kendini bir salsan ne yakış’can benle kopmaya müsait yer gök yangın be aşka bi’ vesait aramız toz pembe bi’ çanta bi’ plaka yola çık ite kaka aşkıma bi’ fiyaka yapıştırsan her bi’ yerde aradım bizim gibi yok ama kavuşmaz iki yakam, kavuştursan birbirimize pusula buluşsak ya beride alsan da şu garibi yatıştırsan çok geride tatlım inan güneşsiz günler çok geride hayat, kop hadi be, kop hadi be tutuştuğu yerden kop hadi be aşk, al bizi al sok tribe cukkayı vur da çök garibe sök kalbi sök bırak dök derdi dök dis-moi une fois je t’aime, mon cheri embrasse-moi fort, comme ça Music Video by Mabel Matiz Performing Numaracı ©Pose Records, Istanbul, 2023
0 notes
Text
Çöl (Radyo Artemiya'dan), Emre Erol
not: Bu yazı, yazarın önümüzdeki yıl yayımlanacak olan “Dünya Gazetesi’nin Kültür Eki” adlı kitabında yer almaktadır.
Hayat bazen sahlep yaparken sıcak süt yerine sıcak su koymak gibi. Geçen gün başıma geldi bu. Hiç sahlep yapmamıştım aslında hayatımda. Bu acemiliğin de etkisi vardı. İnce detaylarıyla bilmediğimiz bir konuya dair düşünürken ya da yorum yaparken sıcak süt yerine sıcak su koymamız neredeyse kaçınılmaz. Dünyadan el etek çekip bir derviş gibi, dağ başında manastırvari bir yerde sade bir yaşam arzusunda oluyorum bazen örneğin. Fakat gündelik yaşamın uğraşları, dünya düzenindeki değişim ihtiyacı ve bir yandan da şehir hayatına olan bağım bu arzumla bir arada olamıyor tam olarak. Sanırım hiçbir zaman tam oldum diye düşünmemeli insan. Bazen böyle hissetse bile. Vücudumuzun dörtte üçü su, fakat bir yerlerden hep dışarı su sızıyor gibi. Bir eksiklik, bir olmamışlık… Bu hissi yazarken öteleyebildiğimi fark ediyorum ara sıra. Üretmek, çalışmak su sızan yere bir tıkaç koymak ya da su eklemek gibi geliyor olabilir. Fakat aynı zamanda yazmak konusunda da gittikçe yalınlaşıp azalıyorum. Öyle ki yazmak ekstra bir arzu değil artık benim için. Bir iş gibi hatta bazen. Belki de belli bir süre içinde olması gereken bu zaten. Evet bu böyle olmalı. Gençliğin tutkuları ya da arzuları yerini olgunluğa, tecrübeye bırakmalı.
Hindi Zahra’nın The Blues adlı şarkısını dinliyorum bu aralar. “Çölde yağmur gibi sevgi, güzellik ve umudun yansımaları, bu şimdi’de kalabiliriz” diyor şarkıda.
Love like rain on the desert / Reflexions of beauty and hope / We can stay in this present
Halbuki insan bazen çölde uzun süre kalmaya ihtiyaç duyuyor. Uçsuz bucaksız, engin çöl’e açılmak. Kendine açılmak, kendinden açılmak, çıkmak bazen. Neredeyse her bir yeri ya da sokağı farklılıklarla, süslerle dolu şehir yaşamından her şeyin ve yerin benzer olduğu, kendinle ve alemle baş başa kalabileceğin, alışkanlıklardan öte bir şeylere ulaşabileceğin bir iç ve dış mekan… Belli bir süre sonra ise yağmur; çölde yağmur, çölde yağmur gibi sevgi, çölde yağmur gibi sevgiye ulaşmak. Fazlalıklardan kurtulmaya çabalamak. Belli bir oranda saflaşmış, arınmış bir bilince varmak. Bu anlamda çöle açılmamak ise dünyadaki karmaşa, duygu-düşünce bolluğu içinde kalmak anlamına gelir, ki özellikle de duygu bolluğu (haset, kin, nefret, çekememezlik, alaycılık…) insanları içine alan bir bataklık gibidir. Oysa insan ancak sadeleştikçe kendinin ve dünyanın farkına varabiliyor.
yazıya eşlik eden müzik: https://www.youtube.com/watch?v=FWv2Wdvyi0E
0 notes
Text
İmamoğlu Beylikdüzü’nde Vatandaşlarla Buluştu
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, 5 Mayıs'ta Beylikdüzü Yaşam Vadisi'nde "6 Mayıs Gençliğimiz Var Sahnesi"nde düzenlenen etkinlikte vatandaşlarla bir araya geldi. CHP Yüksek Disiplin Kurulu Başkanı Turan Taşkın Özer, CHP milletvekilleri Engin Altay ve Zeynel Emre, CHP Parti Meclisi üyeleri Cem Aydın ve Berker Esen ile Beylikdüzü Belediye Başkanı Mehmet Murat Çalık'ın da eşlik ettiği buluşmada İmamoğlu, Beylikdüzü Yaşam Vadisi'nin İstanbul'daki büyük değişimin sembollerinden biri olduğunu vurguladı. Konuşmasında şunları kaydetti: "Bu vadide hep iyilik için, doğruluk için yürüdük. Güzelliklerimiz ve duygularımız, hep iyilikler için, Cumhuriyete ve laikliğe, milletin egemenliğine ve demokrasiye sahip çıkmak için buluştuk. İstanbul'un ağacına, çiçeğine, havasına, suyuna, toprağına, denizine sahip çıkmak için buluştuk." "Sizlerle gurur duyuyorum. Ben, sizin komşunuz olmaktan gurur duyuyorum. Hepinizi çok seviyorum." "5 yıl boyunca çok çalıştım, canla başla çalıştım. İstanbul'a hizmet etmenin, bu güzel şehre layık olmanın gururunu yaşıyorum." İmamoğlu'nun konuşmasının ardından çeşitli müzik ve dans gösterileri gerçekleşti. Read the full article
0 notes
Video
youtube
Dünyanın İlk Temassız Müzik Aleti Theremin #ilgincbilgiler #shorts
theremin,müzik aleti,müzik,ilginç müzik aletleri,müzik aletleri,teremin,kpss 90 puan nasıl alınır,ramazan yetgin,erdal erzincan,sertifikasiya,ilginç hikayeler,kpss güncel bilgiler,ortaöğretim kpss 2022,güncel bilgiler deneme,timeless,tüik verileri,ilginç bilgiler,güncel bilgiler,geliştiriciler,eğitim bilimleri 2022,yurtdışı öğretmenlik,makyaj,animals,heyecan,insanlar,kpss deneme,engin eydın,cüneyt iltuş,bilim merkezi,çalgı eğitimi
0 notes
Text
Buca IMSEF’te ödül töreni heyecanı
ÜNYANIN dört bir yanındaki gençleri Buca’da buluşturan Buca IMSEF (International Music, Science, Energy, Engineering Fair) Bilim ve Sanat Fuarı’nda ödüller sahiplerini buldu. Bilimsel araştırma ve sanat ruhunu dünyaya yaymak amacıyla Buca Belediyesi’nin bilim üssü Buca Bilim ve Sanat Merkezi tarafından bu yıl dördüncüsü düzenlenen Buca IMSEF Bilim ve Sanat Fuarı sona erdi. Fuarın ödül töreni, Buca Belediyesi Yarı Olimpik Yüzme Havuzu Konferans Salonu’nda gerçekleştirildi. Törene, Buca Belediye Başkan Vekili Filiz Meraklı, Buca Bilim ve Sanat Merkezi Sorumlusu ve Buca IMSEF Başkanı Ümit Karademir, 12 farklı ülkeden 325 öğrenci, proje danışmanları ve eğitimciler katıldı. BAŞKAN KILIÇ’TAN TEBRİK MESAJI Buca Belediye Başkanı Erhan Kılıç adına organizasyonda emeği geçen öğretmen ve öğrencilere teşekkür eden Başkan Vekili Filiz Meraklı, “Başkanımız rahatsızlığı nedeniyle fiziken yanımızda olamasa da organizasyonu çok yakından takip etti. Dereceye giren öğrencilere de başarılar diledi” diye konuştu. 60 ORGANİZASYONUN TÜRKİYE TEMSİLCİSİ Buca IMSEF’in dünya çapında düzenlenen 60 organizasyonun Türkiye temsilcisi olduğunu belirten Buca Bilim ve Sanat Merkezi Sorumlusu Ümit Karademir ise “Amacımız Buca IMSEF’i daha geniş kitlelere yaymak ve uluslararası genç bilim insanlarının birbirleriyle iletişimini artırmaktır” dedi. Etkinlikte, Özgür Sesler isimli bendir grubunun müzik dinletisi katılımcılardan büyük alkış aldı. ÖDÜLLER Read the full article
0 notes
Text
Buca IMSEF’te ödül töreni heyecanı
DÜNYANIN dört bir yanındaki gençleri Buca'da buluşturan Buca IMSEF (International Music, Science, Energy, Engineering Fair) Bilim ve Sanat Fuarı’nda ödüller sahiplerini buldu. Bilimsel araştırma ve sanat ruhunu dünyaya yaymak amacıyla Buca Belediyesi’nin bilim üssü Buca Bilim ve Sanat Merkezi tarafından bu yıl dördüncüsü düzenlenen Buca IMSEF Bilim ve Sanat Fuarı sona erdi. Fuarın ödül töreni, Buca Belediyesi Yarı Olimpik Yüzme Havuzu Konferans Salonu'nda gerçekleştirildi. Törene, Buca Belediye Başkan Vekili Filiz Meraklı, Buca Bilim ve Sanat Merkezi Sorumlusu ve Buca IMSEF Başkanı Ümit Karademir, 12 farklı ülkeden 325 öğrenci, proje danışmanları ve eğitimciler katıldı. BAŞKAN KILIÇ'TAN TEBRİK MESAJI Buca Belediye Başkanı Erhan Kılıç adına organizasyonda emeği geçen öğretmen ve öğrencilere teşekkür eden Başkan Vekili Filiz Meraklı, “Başkanımız rahatsızlığı nedeniyle fiziken yanımızda olamasa da organizasyonu çok yakından takip etti. Dereceye giren öğrencilere de başarılar diledi” diye konuştu. 60 ORGANİZASYONUN TÜRKİYE TEMSİLCİSİ Buca IMSEF’in dünya çapında düzenlenen 60 organizasyonun Türkiye temsilcisi olduğunu belirten Buca Bilim ve Sanat Merkezi Sorumlusu Ümit Karademir ise “Amacımız Buca IMSEF'i daha geniş kitlelere yaymak ve uluslararası genç bilim insanlarının birbirleriyle iletişimini artırmaktır" dedi. Etkinlikte, Özgür Sesler isimli bendir grubunun müzik dinletisi katılımcılardan büyük alkış aldı. ÖDÜLLER SAHİPLERİNİ BULDU Buca IMSEF’te bu yıl biyoloji, fizik, kimya, matematik- bilgisayar, mühendislik-enerji ve müzik-piyano olmak üzere 6 farklı kategoride 96 proje yarıştı. Fizik kategorisinde birincilik ödülünü Eskişehir’den Umut Şahan- Ali Kayra Kocatürk, Eskişehir’den Kıvanç Yılmaz - Mira Küçük, Zekiye Ak, Bursa’dan Aknil Özdemir, Tayvan’dan Tzu Chien - Wu Hsia Jui - Chang kazandı. Kimya kategorisinde birincilik ödülünü Giresun’dan Naz Alan Giresun ile Tayvan’dan Hao Hsun Lee paylaştı. Biyoloji kategorisinde birincilik ödülünü alan isimler, Ordu ve Giresun’dan İrem Dilara Koylu, Yağmur Angelina Taliç, Ekin Ece Tokmak, Bursa’dan Elif Meryem Çolak, Mert Tuna Sevim, Eymen Onan, İzmir’den Gür Ateş Özmen, Mehmet Onur Pandar, Eskişehir’den Zehra Duymaz, Arda Çelik, Zehra Alsaran, Tayvan’dan Yu You Wen, Yu Yu Kuo ve Meksika’dan Mariana Rodriguez Rojo, Brianna Itzayana Valenzuela Grajeda oldu. https://www.youtube.com/watch?v=jY2OVLfwLxQ Mühendislik ve enerji kategorisinde birincilik ödülünü, Bursa’dan Efe Ceylan, Toprak Efe Pehlivan, Berk Köprücüoğlu, Çorum’dan Egemen Şansal, Tuna Yamaç Bursa, Yusuf Baki Cam, Ömer Sadi Kandemir, Meksika’dan Luis Roberto Waybell Campos, Juan Manuel Gonzales Duron ve Meksika’dan Karla Vianney Montiel Moreno, Michelle Reyes Hernandez, Cristina Cervantes paylaştı. Matematik ve bilgisayar kategorisinde ise birincilik ödülü Endonezya’dan Muhammad Rasya Samrid Pratama, Muhammad Razin Syarifuddin, Muhammad Akmal Baihaqli, Aydın’dan Ahsen Zehra Yerlikaya, Salih Burak Aydoğdu’na gitti. Piyano kategorisinde de birinciliği İzmir’den Ela Talay ve İstanbul’dan İsminaz Çelik kazandı. https://www.youtube.com/watch?v=jY2OVLfwLxQ Read the full article
0 notes
Text
Bir Derdim Var dizisinin oyuncuları kimler, konusu ne?
Bir Derdim Var dizisinin oyuncuları kimler, konusu ne? Başrollerinde Birce Akalay ve Mert Fırat’ın yer aldığı, bir İtalyan dizisinden uyarlanan Bir Derdim Var dizisine dair ilk ayrıntılar belli oldu. "Oltre La Soglia" (On The Brink) uyarlaması olan dizisinin güçlü oyuncu kadrosunda Akalay ve Fırat’la beraber Engin Hepileri, Neslihan Arslan, Başak Gümülcinelioğlu, Erdem Şenocak, İdil Sivritepe, Sami Aksu ve Sennur Nogaylar yer alırken onlara genç oyuncular Eylül Ersöz, Ata Artman, Ava Yaman, Esila Umut, Ataberk Mutlu, Ezgi Gör ve Efe Poylu eşlik ediyor.
BİR DERDİM VAR DİZİSİNİN KONUSU NE? Bir Derdim Var, ergenlikteki gençlerin hassas dünyasını mercek altına alarak onların sert ve yakıcı sorunlarıyla yüzleştirmeyi hedefliyor.
Aytekin Ataş’ın müziklerini yaptığı dizide Mor ve Ötesi de ilk defa bir projenin müzik süpervizörlüğünü üstleniyor. Uyarlama tasarımında Duygu Ertekin’in imzasının bulunduğu Bir Derdim Var’ın yönetmenliğini Burak Müjdeci üstleniyor. Magazine X Haberler Read the full article
0 notes