#elim kolum titriyor
Explore tagged Tumblr posts
Text
abi kriz geçiriyorum şaka mısınız ya
#aldılar beni teyzem annem eniştem#görücü bulmuşlar#sıkıştırıp duruyorlar#deliriyorum sinirden dört beş kere istemediğimi söylediğim halde sıkıştırıp durdular#elim kolum titriyor#hani#o ortamda sorulup üstüme gelinmesi ne demek ya#vallahi çıldıracağım#eniştemin yüzüne de bakamadım eniştemin tanıdığıymış çocuk#hayır diyip kestirip atamamam için öyle sordular#vallahi deliriyorum#23
3 notes
·
View notes
Text
Dökülelim biraz
Hayatımda ilk defa stresimi yönetemez hale geldim. Tutuklu kaldığım zaman diliminde bile çok keskin anlar olsa da kendimi hiç çaresiz hissetmemiştim. Kendimi bir şekilde kötüye adapte eder ve en kötüye bile alıştırabilirdim. Allah bir daha yaşatmasın tabi.
Fakat bu şimdi ki yeni hal bambaşka bir durum.
Hadi dök beni ey defter.
Hayatımın en kötü anı ne zamandı diye düşünüyorum. İlk kapalı görüş sırası mıydı? Ya da gecenin bir yarısı koğuş değişikliği için 10 dk süre verilip habersiz şekilde sanki idama götürülen mahkumlar gibi sıralanmamız mı? Bu ikincisinde ne küfür etmiştim be. Galiba en kötüsü ilk kapalı görüş. Camın arkasında ağlayan ailem.
O anda bile stresim ağladığımda, koğuşa gidip arkadaşlarla konuşunca geçiyordu. Acıydı, ağırdı ama kaldırabiliyordum işte. Tam bir stres yönetimi. Stresimi genelde kendimi en kötü şartlara alıştırarak yönetirim ben zira. Öyle de olmuştu.
İşte kendimi yönetmek. İyi ya da kötü fark etmiyor. Kendimi her koşulda yönetebildiğime inanıyordum.
Şimdi kendimi yönetemiyorum. İradem çalınmış gibi. Her şey yük. Yemek yemek külfet gibi. Maç izlemek uykudan iyi değil. Oğlanın oyuncakları toplanacak, beni buhranlar basıyor. Yapılacak milyonlarca iş var ve fakat hiçbirisine yetişemeyecekmişim gibi. Ve hiçbirisine başlamak dahi istemiyorum.
Bu kabz halini çok iyi tanıyorum aslında. Bu halimden daima iyi bir yönetimle çıkardım kendimi şimdiye değin. Bu defa çıkamıyorum. Elim kolum titriyor. Sinir krizleri geçiriyorum.
Defterciğim çıkar beni şu buhrandan. Napıyorduk? Bir şeyler yazıyorduk deftere, planlar hedefler, kafa dağıtmacalar, kitaplar, kusana kadar film dizi. Bir şeyler yapıyorduk yahu?
Hiç olmazsa şu sinir krizi ve el titreme sorununu halledebilirsek memnun olacağım.
Sen biliyorsun gerçi ama psikoloji bilimine pek güvenim yoktur malum. Ama galiba uzman yardımı alacağız bu gidişle.
yok be oğluuummmm...
Şimdi birincisi beni bunaltan ilk sebep AYM dilekçesi ile 8 yılı tekrar yaşamış olmak. Dilekçeler, iddialar, ifadeler, gerizekalıklar, sikilen hayatım, yeni hayatımı kurmakta çok zorlanmış olmam falan diye gider. Stresim tavan yapmış durumda.
HSYK kararının geldiği o ağustos gününü hatırlıyorum. Avluda. Voltada. Karar o kadar sikindirikti ki. Bak o gün bile sinir krizi geçirmedim. Şimdi neden peki?
Dört mayıs son gün. Yazmam gereken başvuru dilekçesi sanki amel defterim. Hesaplaşmam sanki bu lanet dilekçe. Böyle olunca ağırlığım çoğalıyor. Yetmiyor, başına oturmak dahi istemiyorum. Ama yazmak zorundayım.
Şimdi galiba kilitlendiğim mevzu AYM başvurusu. Bunu hallettikten sonra tekrar el titremesi var mı diye bakacağız. Sinir krizi sonlandı mı sonlanmadı mı kontrol edeceğiz.
Lan defter, adamın dibisin bak.
Şu reçeteyi uygulayalım bakalım. Haftaya yazarım iyi gelip gelmediğini. İyi gelmişse bahar temizliği başlamış demektir. Kiler dağılmış, balkon temizlenmiştir.
Bir de şey. Şu şarkıyı dinlemek beni deli etmiş olabilir mi? Deli gibi dinliyorum yali yali diye sallanıyorum.
Sercocum, bırak yaliyi dilekçeni yaz.
Haftaya görüşmek üzere sayın defterciğim.
youtube
7 notes
·
View notes
Text
Bir bildirimle irkilip uykumdan uyandım, elim kolum titriyor ve anlamsızca ağlıyorum.
Allahım ben neden ağlıyorum?
5 notes
·
View notes
Text
Öyle tehlikeli bir sınırdayım … Önüm karanlık, ardım hatırlayamadığım kadar uzak. Karanlığa sırtımı verip soluksuz koşmalıyım ama elim kolum kalkmıyor. Biri, bir şey, bir ses, bir el Allahım. Hazinen sonsuz ve eksilmez. Ürkek kuş yüreğim titriyor,üşüyor ve ölüyor. El amân.
2 notes
·
View notes
Text
Arkadaslar ben film duskunu en carpici filmlerden bile etkilenmeyen kisi sapkin ve berbat bir film izledim elim kolum titriyor ambulans cagirin bana fenayim
9 notes
·
View notes
Text
Bir Okuru Olmayan Yazılar
Yapardım sanıyordum iyi bir evlat olmayı iyi bir sevgili eş dost olmayı, yapamadım. İnsanların istekleri Bana hep bir beden büyük ya da küçüktü.
Yetişemedim olmadı beceremedim bu yaşamak oyununu ben sanırım geç kalmakla meşhurdum son otobüse son ekmeğe.
Şey diyordu Emrah Serbes “susayım diyorum unutayım diyorum olmuyor böyle görünmez bir cin boğazıma yapışıyor geceleri ,nefesimi kesiyor tutuyor sonra sıcak ütüyü basıyor kafama beynimi yakıyor elim kolum titriyor ne içsem geçmiyor içtikçe daha beter kuduruyorum camı çerçeveyi indirecek gibi oluyorum”
Ben de böyle oluyorum, bu aralar şunu fark ettim yorulmuşum (yoruldum ya da yoruluyorum değil) yorulmuşum ne ara oldu ne zaman oldu bilmiyorum yolunda gitmeyen şeyler mi yordu yoksa yol sandığım şeyin olmayışımı bilmiyorum.
Neden susmaz kafamın içindeki inşaat sesleri neden bellek bazen düşman gibi davranır insana ?
Yaşam, hayat denilen şey bu mu ? İstediğin bazı şeylerin hayalini kurması kurarken gelen kırılmadan mütevellit çıtırdı sesleri
Bence hepimiz şunu çok iyi biliyoruz şu hayattan ortak olarak aldığımız tek şey var boyumuzun ölçüsü ne eksik ne fazla
#Bir Okuru Olmayan Yazılar#gece#postlarım#tumblr#edebiyat#emrah serbes#sözler#özlü sözler#alıntı#kitaplar#kitap#kitap alintilari#kitap sözü#okumak#books#books & libraries#author#ali lidar#cemal süreya#sabahattin ali
1 note
·
View note
Text
Bekaretimi İlk Sevgilime Verdim
Selam arkadaşlar. Ben Sena, 1.70 boyunda, dolgun ve çıkık kalçalı, yuvarlak göğüsleri olan, erkekleri kolayca etkileyebilen bir bayanım. Anlatacağım olay 16 yaşımda, Lisede okurken gerçekleşti. Okulumuzda oldukça yakışıklı erkekler vardı. Ama benim en çok ilgilendiğim, benlede en çok ilgilenen ve sonralarda bana ilgisini açıkca söyleyen Murat bir başkaydı. Murat 1.92 boyunda, omuzları geniş, spor yaptığı için kaslı bir vücudu olan, dudak ısırtacak derecede yakışıklı bir erkekti. Onunla tanışalı 2 ay olmuştu ve bizim aramızda hoş bir muhabbet oluşmuştu. Beni sınıftan alır, birlikte bahçeye çıkardık. Birlikte sigara içerdik.
Bir haftasonu arkadaşlarla buluşacaktık ve Muratta gelecekti. Birlikte bir kafeye gittik sohbet muhabbet derken yanıma sokuldu ve elini omzuma attı. Bende hafifçe kendimi ona doğru bastırdım. Bir süre öyle oturduk. Sonra yavaşça elimi tuttu ve kulağıma “Sevgilim olur musun prenses?” diye fısıldadı. O anda dünyalar benim olmuştu. Ben de onun kulağına uzandım ve sessizce, “Evet!” dedim. Artık bahçede, koridorda, kantinde hep el eleydik. İlişkimizin 8. ayında ilk defa öpüşmüştük. Ama ne öpüşme!
Yine parkın tenha olduğu bir saatte yan yana oturuyor, birbirimiz öpüyor, okşuyor, bir yandanda sohbet ediyorduk. Sonra Murat beni nazikçe belimden tutarak kucağına oturttu. Siki tam olarak amımın altındaydı ve taş gibiydi. Hissedebiliyordum. Sonra yavaşça işaret parmağıyla çenemi yukarı ittirip yüzümü yüzünün hizasına getirdi. Kulak mememi öptü ve “Seni istiyorum prenses!” diye fısıldadı. Sonra yavaşça dudaklarını dudaklarıma değdirdi. Benim karşılık verdiğimi gönce nazikçe dudaklarımı öpmeye başladı. Ben de onu öpüyordum. Bir eli belimde, bir eli ise kalçamdaydı. Nazikçe okşuyordu. Benimse bir elim göğsünde, diğer elimse saçlarındaydı. Dudaklarımı emiyor, dilini atğzıma sokuyor, beni delirtiyordu. Dillerimiz resmen birbirini sömürüyordu. Nefes nefese kalmıştık. Başımı omzuna yaslamış nefesimin düzene girmesini bekliyordum. Murat ise bana iltifatlar ediyor, saçlarımı okşuyordu.
Aradan bir hafta geçmişti Murat beni evlerine çağırdı. Aileme, bir kız arkadaşımda kalacağımı söyleyerek, adeta uçarak Murat’ın evine gittim. Yaz mevsiminde olduğumuz için altıma mini şort, üstüme askılı üzerime 1 beden büyük gelen bir tişört giymiştim. İçime kırmızı bir tanga giymiştim, sütyen takmamıştım. Hafif makyaj yapmış, kırmızı bi ruj sürmüştüm. Saçlarımı açık bırakmıştım. Ayağıma da Vanslarımı giydiğimde tam bir afet olmuştum. Hemen Murat’a gittim. Güzel bir yemek hazırlamış masayı kurmuş, iki tane mumyakmıştı. Çok romantik bir ambiyanstı. Hemen yanıma geldi ve sarıldı. Çok hoş bir parfüm sıkmıştı. Kokusu beni benden alıyordu. Sonra yavaşça beni kalçalarımdan tutarak kaldırdı ve şehvetle öpmeye başladım. Bense kendimi kaybetmiş deli gibi inliyordum ve sırtını okşuyordum. Sonra yavaşça kucağından indirdi beni ve “Hadi yemek yiyelim!” dedi. Güle eğlene yemeklerimizi yedik, birazda içtik.
DVD’ye bir romantik komedi türünde film koydu, izlemeye başladık. Kafasını göğüslerime yaslamıştı, bense saçlarını okşuyordum. Sonra bacaklarımı okşamaya başladı. Bu beni çıldırtıyordu. Aniden bana doğru döndü ve ben de mecburen kanepeye uzandım. Şimdi tamamen üstümdeydi. Vücudunun her hattını hissedebiliyordum. Sonra dudaklarıma yapıştı. Sanki hayatı buna bağlıymışcasına emiyordu. Elleri kalçalarımda doğruldu ve beni kucaklayıp yatak odasına götürdü. Beni yavaşça yatağa bıraktı ve tekrar üstüme çıktı. Dudaklarımı tekrar sömürmeye başladı. O kadar çok zevk alıyordum ki, adeta uçuyordum. O kaslı ve mükemmel vücudun altında sadece kıvranabiliyordum.
Askılı tişörtümü çıkardı ve hiç zaman kaybetmeden göğüslerime yumuldu. Bense o zamana kadar hiç tatmadığım bir zevki tadıyordum. Göğüs uçlarımı emiyor, ısırıyor, zaman zaman tamamını ağzına almaya çalışıyor, alt yuvarlağını ısırıyor, beni adeta uçuruyordu. Sonra şortumla birlikte tangamı da indirdi. Hemen amıma yumuldu. Amımın ıslak olmasına aldırış etmeden çılgınca yalıyordu. Bense başını amıma bastırıp, delice inleyebiliyordum sadece. Dilini amımın içine sokuyor, klitorisimle oynuyordu. Ve ben kasıla kasıla, çığlıklarla orgazm oldum. Murat ise orgazm olmama aldırış etmeden halen daha amımı yalıyordu. Çok geçmeden tekrar orgazm oldum. Kafasını amımdan kaldırdığında yüzünde tutkuyla karışık çok tatlı bir gülümse vardı. Hemen kalktım udaklarına yapıştım…
Dudaklarımız ayrıldığı gibi onun boynunu, göğsünü yalaya yalaya aşağıya indim. Pantolonunun fermuarını indirdim, sonra da boxerını. Ve işte beni göklere uçuran Murat’ın yarağı gözlerimin önündeydi. Bileğimden daha kalın, uzun, oldukça heybetli ve damarlıydı. Kafası pespembeydi. Ellerini kalçlarıma attı ve “Şimdi sıra sende prenses!” dedi. Daha önce hiç sakso çekmemiştim, ama porno filmlerde çok izlemiştim. Murat’ın yarağının kafası anca ağzıma sığıyordu. Bir elimle taşaklarıyla oynuyordum, diğer elimle yarağına 31 çektiriyodum. Hemde yarağını deli gibi emiyordum. Ben emdikçe zaten dev gibi olan yarağı dahada büyüyordu. Emdikçe sıvıları geliyordu, çok tatlıydılar. Hepsini emiyordum.
Sonunda, “Yeterli!” dedi ve beni omuzlarımdan iterek yatağa yatırdı. Kulak memelerimi emmeye başladı, o sıradada göğüslerimi okşuyordu. Sonra boynuma doğru indi. Ben artık dayanamıyordum. Amım yanıyordu. “Sik beni aşkım, sik beni Murat. Erkeğim!” diye inliyordum. Üzerime uzandı, “Bakire misin sevgilim?” diye sordu. “Evet, ama bekaretimi sen al istiyorum, senin kadının olmak istiyorum!” dedim. Yavaşça kalktı, odadan çıktı. Geldiğinde elinde peçeteler vardı, “Bunlara ihtiyacımız olacak!” dedi ve gülümsedi. Aman Tanrım o kadar seksiydi ki!
Üzerime çıktı, bacaklarımı ayırdı ve yarağını amıma hizaladı. Yavaşça sokmaya başladı. Başı girdiğinde sanki dünyam başıma yıkılmıştı. O kadar canım yanıyordu ki, o an attığım çığlık hala kulaklarımda. Bir süre öyle bekledi. O sırada kulak memelerimi emiyor, göğüslerimi okşuyordu. “Zor kısmı bitti birtanem, kafası girdi. Artık sen de zevk alıcaksın!” diye fısıldıyordu. Sonra yavaşça dahada girmeye başladı. Tanrım o nasıl bir acıydı, sanki içimi yarıyordu. Sonunda tamamı içimdeydi ve içimi tamamen doldurmuştu. Rahim duvarımı zorluyordu. Eğildi ve göğüslerimi emmeye başladı. Sonra uzanıp peçeteleri aldı ve yavaşça sikini çıkardı. O an amımdan bir miktar kan aktı.
Sonra yavaşça tekrar soktu. Hareketlerinde beni incitmemeye, bilhassa zevk almama çok önem veriyordu. Hızlanmaya başladığında artık acının yerini zevk almıştı. Müthiş zevk alıyordum. Sonra pozisyon değiştirdik ve Murat bacaklarımı göğsüne alıp amıma kökledi. İlk seferki gibi yavaş davranmıyodu. Sanki bir tren pistonu gibi gidip geliyordu. Ve benim vücudumu bir titreme sardı. Orgazm olmuştum. Zangır zangır titriyor, durmadan kasılıyordum. Muratsa durmak bilmiyordu. En az yarım saat beni o pozisyonda sikti. Kaç defa orgazm olduğumu hatırlamıyorum bile.
Sonra o sırtüstü yattı ve benim üstüne çıkmamı istedi. Hemen çıktım. Yarağı kalın olduğu için kolayca alamıyordum. Resmen amımın duvarları yırtılıyordu. Yavaş yavaş oturup kalkarak yarısını aldım. O damarlı sert yarak beni kendimden geçirmişti. Birden tamamen oturdum üstüne ve derin bir, “Ohhhh!” çektim. Muratsa uzunca nefesini verdi. Benim hareket etmeye başladığımda Muratta boş durmuyor göğüslerimi yoğuruyordu. Aman Tanrım! Göğüslerimi okşamasının etkisiyle sarsıla sarsıla orgazm oldum ve üzerine bıraktım kendimi. O ise durur mu? Alttan pompalamaya başladı, beni yine zevkin doruklarına çıkarıyordu. Hem pompalıyor, hem benle öpüşüyor, hemde vücudumu okşuyordu. “Mükemmelsin! Harikasın!” gibi şeyler söylüyordu.
Sonra beni yan yatırdı ve öyle sikmeye başladı. Tanrım, en az bir buçuk saattir sikişiyorduk ve ben orgazmlarımın sayısını unutmuştum. Oysaki Muratta ne bir kasılma, ne bir duraksama. Kaşık pozisyonunda da yarım saate yakın sikiştik. Artık dermanım kalmamıştı. Bacak kaslarım kasılmaktan yorulmuştu. Son orgazmımı olduktan sonra ona, “Aşkım ne olur artık boşal. İnan çok yoruldum, bayılacağım!” dedim. O ise, “Peki kadınım!” dedi ve misyoner olduk. Hızla gidip gelmeye başladı. Yarağı o kadar şişmiş ve uzamıştı ki, resmen kolum kadar olmuştu. Bense o anda bunları düşünemiyor, sadece içimdeki sert yarağın zevkini çıkarıyordum. Beş-altı dakika daha gidip geldikten sonra ben son orgazmımı olurken, o da amımdan çıktı ve göğüslerime ve birazda göbeğime fışkırdı. Ama ne fışkırma! Dölleri en az yarım çay bardağını doldururdu. Sonra yanıma yığıldı.
Bir süre nefesimizin düzene girmesini bekledik. Sonra bana doğru döndü ve dudaklarımdan öptü. “Harikasın birtanem. Keşke seni daha önce sikseydim!” dedi ve dudaklarıma küçük bir öpücük kondurdu. Yatak benim am sularım ve tükürüklerle dolmuştu. Çarşafsa kaymıştı. Bu kadar çılgınca sikiştiğimizin farkında değildim. Beni kucağına aldı ve “Hadi banyo yapalım!” dedi. Beni kollarında banyoya gçtürdü. Önce o beni yıkadı, sonra ben onu yıkadım. Sonrasında çarşafları değiştirdik ve çırılçıplak birbirimize sarılarak uyuduk. Uyuduğumuzda zaten saat 05:30 idi.
Sabah kalktığımda yanım boştu. Şortumu ve askılımı giydim. Bir baktım ki sevgilim bana kahvaltı hazırlıyor. Gelde böyle bir sevgiliyi sevme! Murat ile halen daha devam eden güzel bir ilişkimiz var. O şu anda Anadolu Üniversitesi’nde okuyor. Ve bir aksilik olmazsa, seneye ben de onun okuduğu bölüme gideceğim.
64 notes
·
View notes
Text
Bi şeyin hırsını başka şeyden çıkarma huyum can çıkar huy çıkmaz’ı kanıtlar nitelikte yine.
Çok andım mesaj attı geliyorum yazıyo sadece, geliyorum ne diyorum geliyorum konuşcaz diyor.
Yarın iş var gelme oturmıcam dedim, yarın gelcem diyor. Biraz gelme dedim artık. Eve biraz kimse gelmesin ya. Biraz sadece eren gelsin daha çok ot ve alkolle takılalım gecenin köründe arabayı maviliklere sürsün. Belki artık denize de düşeriz duvara çarptı bi bok olmadı.
Elim kolum zangır zangır titriyor. İki hafta önce her gece çalan kapım geldi aklıma. İçerde doğancan mı lan diye kafayı yiyordum korkudan açamıyordum falan.
Birinde alican vardı açayım deyince yanlış zildir deyip açtırmadım kim o manyak halen bilmiyorum.
Ayrılıklarda bok gibiyim nasıl ayrıldık bitti dicem ben ya, bence o da beni sevmiyo zaten. Seviyosa da bilmiyom ben sevmeyi bilmiyorumdur belki halen. Belki herkes başka türlü seviyodur.
Basıp gidesim geldi belki amcama gider kucağına yatarım bir dev çocuk olarak.
Üstüme ve evime biraz kimse gelmesin kafam yok kafam
0 notes
Text
bu aralar öyle sinirim bozuk ki dürüm yaptırmaya indim az önce iki kelimeyi bir araya getirip sipariş veremedim adamlar anlamaya falan çalıştı bakıyolar suratıma
#defalarca dile getirmeme rağmen#kimse de lan bu kız yoruldu artık üstüne gitmeyeyin demiyor#bazen öyle bi laf ediyorlar ki içinde düzeltip köşeye koyduğum ne varsa dağılıyor#elim kolum titriyor ya#harbiden çok yoruldum#23
2 notes
·
View notes