#ek iş sincan
Explore tagged Tumblr posts
ekissitesi-blog · 7 years ago
Text
Evde Çorap Kutulama Ek işi Veren Firmalar
Belki de ek iş ilanları 2017 yılı için son fırsat olabilir. Ancak ek iş ilanları 2018 yılında çeşitli yeniliklerle ve genelde evde ek iş ilanları ile artarak devam edecektir. Yılın bu son günlerini evinizde para kazanarak geçirmek isterseniz tam da ev hanımlarının ve öğrencilerin istediği gibi evde paketleme işi ilanı ile karşınızdayız. Evde ek iş imkanıoldukça fazladır ve evde iş isteyenlerin…
View On WordPress
0 notes
ekisilansitesi-blog · 7 years ago
Text
Evde Çorap Kutulama Ek işi Veren Firmalar
Belki de ek iş ilanları 2017 yılı için son fırsat olabilir. Ancak ek iş ilanları 2018 yılında çeşitli yeniliklerle ve genelde evde ek iş ilanları ile artarak devam edecektir. Yılın bu son günlerini evinizde para kazanarak geçirmek isterseniz tam da ev hanımlarının ve öğrencilerin istediği gibi evde paketleme işi ilanı ile karşınızdayız. Evde ek iş imkanı oldukça fazladır ve evde iş isteyenlerin sayısı da oldukça fazladır. Burada en sıkıntılı dönem ise evde ek iş arayanlar ile eve ek iş veren firmalar arasında kurulması gereken bağlantıdır. Zaten bu bağlantı bir kere kurulduğu zaman evde sanki sabit bir işiniz varmış gibi sürekli olarak ek iş yaparsınız. Tabi burada en önemli nokta size iş veren firmaya en mükemmele yakın iş teslim etmektir.
Evde ek iş yapmak aslında oturduğun yerden para kazanmanın bir yoludur ki bu sebepten dolayı evde ek iş ilanları için aşırı bir talep oluşmaktadır. Bunu bilen eve ek iş veren firmalar ise işi en iyi ve en kısa sürede teslim eden kişiler ile çalışmak istemektedirler. Bu ek işler için öncelikler ev hanımlarına ve öğrencilere iş vermektedirler. Özellikle geniş ailelere sahip kişiler için evde ek iş yapmak tam size göre bir kazanç sektörüdür.
Evde Çorap Kutulama Ek işi Detayları
Sitemizi düzenli takip edenler bilir daha önce evde çorap paketleme işi ilanı vardı ve halen aktif durumdadır dilerseniz o ek işi de başvuru yapabilirsiniz. Aslında iki işte evde paketleme işidir. Ancak bu iş daha üst düzey firmalar tarafından kullanılan ve çorapların kutulara yerleştirildiği ek iştir. Yani çorapları poşetlere değilde kutulara koyma işidir.
Özellikle çorapların en çok kullanıldığı kış mevsiminde olduğumuzu düşünürsek tahmin ettiğinizden fazla miktarda evde çorap işine sahip olabilirsiniz. Bu iş başvurusuna talebiniz kabul edildikten sonra evlere ek iş veren firma sizlere çorapları ve kutuları kapınıza kadar getirecek, burada diğer bir önemli husus ise kutular hazır halde gelmiyor yani kutuların açık hali sizlere geliyor, öncelikle o açık kutuları kapalı hale getiriyorsunuz yani bir nevi evde kutu yapma işine de dahil oluyorsunuz ve alacağınız ücret bu iş için diğer işlerden daha fazla oluyor. Kutu haline getirdiğiniz kartonların içerisine iş veren firma kaç tane çorap koymanızı istediyse o sayıda çorabı güzel bir şekilde hazırlayarak koyuyorsunuz. Çorapların hazırlanış şeklini eklediğimiz görselde görüyorsunuz. Kırış buruş çorap hazırlamamaya dikkat ediniz çünkü en önemli kısım kutu ve kutu içeriğinin düzgün hazırlanmasıdır.
Evinize işi getiren firmanın istediklerini tam ve doğru şekilde yapmanız birinci kuraldır. İkinci en önemli kısım ise hazırladığınız kutuları tam istenildiği tarihte teslim etmeniz gerçeğidir. Bu basit iki kuralı yerine getirdiğiniz takdirde evde ek iş yaparak ayda 2500 TL gibi bir ücret alırsınız. Ücret konusu bir yandan da iş veren firma ile işi eve getirdiğinde ne konuştuğunuza bağlıdır. Bu ücreti iş teslimde elden nakit olarak alacaksınız.
Evde Çorap Kutulama Ek işi Başvuruları
Ek iş için verilen tüm detayları okuduysanız ve şartlar size uyuyorsa bu sayfanın alt kısmında bulunan iş başvuru formunu doldurun ve gönderin, başvurunuz kayıt altına alınacak ve oluşan sıraya göre geri dönüşler sağlanacaktır. Bu evde ek işe tüm şehirlerden başvuru yapabilirsiniz. Böylelikle aile bütçenize katkıda bulunabilirsiniz. Bol şanslar…
Evde Çorap Kutulama Ek işi Veren Firmalar
0 notes
maliproje · 5 years ago
Text
Anayasa Mahkemesinin 2016/7192 Başvuru Numaralı Kararı – Emekli Maaşı Kesilmesi
Tumblr media
Anayasa Mahkemesi Emekli Maaşı Kesilmesi 11 Aralık 2019 Tarihli Resmi Gazete Sayı: 30975 Anayasa Mahkemesi Başkanlığından: BİRİNCİ BÖLÜM KARAR MUZAFFER PEKER BAŞVURUSU Başvuru Numarası: 2016/7192 Karar Tarihi: 7/11/2019 Başkan: Hasan Tahsin GÖKCAN Üyeler: Burhan ÜSTÜN Hicabi DURSUN Yusuf Şevki HAKYEMEZ Selahaddin MENTEŞ Raportör: Mahmut ALTIN Başvurucu: : Muzaffer PEKER L BAŞVURUNUN KONUSU 1. Başvuru, sosyal güvenlik aylığının kesilmesi ve ödenen aylıklarının iade edilmesi nedeniyle mülkiyet hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir. II. BAŞVURU SÜRECİ 2. Başvuru 15/4/2016 tarihinde yapılmıştır. 3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur. 4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir. 5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir. 6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık, görüş bildirmemiştir, III. OLAY VE OLGULAR 7. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle olaylar özetle şöyledir: 8. İşçi olan başvurucu 1956 doğumlu olup Ankara’nın Sincan ilçesinde ikamet etmektedir. 9. 14/3/2002 tarihinde yaşlılık aylığı tahsisi talebinde bulunan başvurucuya Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) tarafından 15/3/2002 tarihinden itibaren aylık bağlanmıştır. 10. Yaşlılık aylığının bağlanmasından sonra başvurucunun 6/5/2006 tarihinde Belpa Ankara Eğitim Sağ. Hiz. İnş. Enr. Gıd. Tem. İth. İhr. Tic. A.Ş.de (Belpa A.Ş.) çalışmaya başladığı gerekçesiyle SGK tarafından 21/9/2011 tarihinde yaşlılık aylığı kesilmiş ve başvurucudan yapılan ödemenin iadesi istenmiştir. 11. SGK tarafından başvurucu aleyhine 6/5/2006-21/9/2011 tarihleri arasındaki dönemde 60.455,90 TL asıl ve 14.199 TL faiz alacağı için Ankara 4. İcra Müdürlüğünün 2011/12163 Esas sayılı dosyasında icra takibinde bulunulmuştur. Başvurucunun itirazı ile takip durmuştur. 12. Başvurucunun itirazı ile duran takibe karşı SGK tarafından 24/7/2012 tarihinde Ankara 15. İş Mahkemesinde (Mahkeme) itirazın iptali davası açılmıştır. Mahkemece 17/7/2013 tarihinde davanın kabulüne karar verilerek itirazın iptaline ve takibin kaldığı yerden devamına karar verilmiştir. Kararın gerekçesinin ilgili kısımları şöyledir: “…Davacının yaşlılık aylığı almaya başladıktan sonra 06.05.2006 tarihinde Belpa A.Ş. şirketinde çalışmaya başladığı, bu şirketin Ankara Büyükşehir Belediyesi bünyesinde bir belediye iktisadi teşebbüsü olarak kurulup, faaliyet gösterdiği, dolayısı ile davacının çalıştığı yerin 5335 sayılı yasa kapsamında kaldığı görülmüştür Bu durumda davalı 5335 sayılı yasanın emredici hükmüne uymaksızın çalışma yapmıştır. O halde SGK tarafından bu çalışma dönemi açısından emeklilik ve yaşlılık aylıklarının kesilmesi olgusunun hukuka uygun bulunduğu, dolayısı ile ödenen aylıkların da yersiz ödeme olarak davacı kurum tarafından istenebileceği, davalıya yapılan yersiz ödemelerin davacı kurumun hatalı işlemlerinden kaynaklanmadığı, buna ilişkin herhangi bir verinin dosyada bulunmadığı, davalı tarafın da bu konuda herhangi bir delilini sunmadığı anlaşılmakla davacının sübut bulan davasının kabulüne karar verilmiştir.” 13. Temyiz edilen karar, Yargıtay 10. Hukuk Dairesi (Daire) tarafından 27/10/2014 tarihinde bozulmuştur. Kararın gerekçesinde, karar tarihinden sonra yürürlüğe giren 10/9/2004 tarihli ve 6552 sayılı İş Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması ile Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılmasına Dair Kanun‘un 81. maddesi ile 31/5/2006 tarihli ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu‘na eklenen geçici 60. maddesinin dokuzuncu fıkrası gereği davaya konu borç yapılandırma kapsamında bulunduğundan buna göre yapılacak değerlendirmeyle bir karar verilmesi gerektiği belirtilmiştir. 14. Mahkemece bozma kararma uyularak yapılan yargılama neticesinde 5/5/2015 tarihinde davanın kabulüne karar verilmiştir. Kararın gerekçesinde, bozma kararı doğrultusunda araştırma yapıldığı ve SGK’nın alacak talebinin önceki kararında belirtilen gerekçe doğrultusunda yerinde olduğu belirtilmiştir. 15. Başvurucu tarafından temyiz edilen karar, Daire tarafından 7/3/2016 tarihinde onanmıştır. 16. Her ne kadar Mahkemece başvurucunun 6/5/2006-21/9/2011 tarihleri arasında Belpa A.Ş.de çalıştığı kabul edilerek bu tarihler arasında ödenen aylıkların faiziyle iadesine hükmedilmiş ise de SGK’nın 11/4/2016 tarihli yazısından başvurucunun 21/6/2009 tarihine kadar anılan Şirkette çalıştığı açıklanarak 6/5/2006-21/6/2009 tarihleri arasındaki dönemde yersiz ödenen aylıklar için yeniden borç kaydı oluşturulacağı belirtilmiştir. 17. Başvuru tarihinden sonra yeniden düzenlenen borç kaydına ilişkin olarak SGK’dan gönderilen yazıdan 6/5/2006-21/6/2009 tarihleri arasındaki dönem yönünden 32.033,97 TL asıl ve 10.531,58 TL faiz alacağı olmak üzere toplam 42.565,55 TL borç kaydı oluşturulduğu ve borcun tahsil edildiği anlaşılmıştır. 18. Nihai karar 16/3/2016 tarihinde başvurucuya tebliğ edilmiştir. 19. Başvurucu 15/4/2016 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur. IV. İLGİLİ HUKUK A. Ulusal Hukuk 20. 27/4/2005 tarihli ve 5335 sayılı Kanun’un 30. maddesinin ikinci fıkrası şöyledir: “Herhangi bir sosyal güvenlik kurumundan emeklilik veya yaşlılık aylığı alanlar bu aylıkları kesilmeksizin; genel bütçeye dahil daireler, katma bütçeli idareler, döner sermayeler, fonlar, belediyeler, il özel idareleri, belediyeler ve il özel idareleri tarafından kurulan birlik ve işletmeler, sosyal güvenlik kurumlan, bütçeden yardım alan kuruluşlar ile özel kanunla kurulmuş diğer kamu kurum, kurul, üst kurul ve kuruluşları, kamu iktisadi teşebbüsleri ve bunların bağlı ortaklıkları ile müessese ve işletmelerinde ve sermayesinin %50’sinden fazlası kamuya ait olan diğer ortaklıklarda herhangi bir kadro, pozisyon veya görevde çalıştırılamaz ve görev yapamazlar” B. Uluslararası Hukuk 21. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne (Sözleşme) ek 1 No.lu Protokol’ün 1. maddesi kapsamındaki davalara genel olarak uygulanan ilkelerin ve özellikle anılan maddenin mülk edinme hakkını korumadığı biçimindeki ilkenin sosyal güvenlik ödemeleri ve sosyal yardımlar yönünden de geçerli olduğunu belirtmektedir (Moskal/Polonya, B. No: 10373/05, 15/9/2009, § 38). AİHM’e göre bir ekonomik menfaatin sonradan ortadan kaldırılması, olayın somut koşulları çerçevesinde tek başına o ekonomik menfaatin en azından ortadan kaldırıldığı ana kadar Sözleşme’ye ek 1 No.lu Protokol’ün 1. maddesi kapsamına mülk olarak görülmesini engellemez. Öte yandan tartışma konusu ekonomik menfaate hak kazanmanın şarta bağlandığı durumlarda, koşulun yerine getirilmemesi sonucu kaybedilen şarta bağlı hakkın Sözleşme’ye ek 1 No.lu Protokol’ün 1. maddesi anlamında mülk olarak değerlendirilmesi mümkün değildir (Moskal/Polonya, § 40). 22. AİHM; sosyal adaletin önemine dikkat çekmekle birlikte bunun kural olarak -kamu otoritelerinin ihmallerinden kaynaklananlar da dâhil olmak üzere- hatalı işlemlerini geri almasına engel teşkil etmeyeceğinin altını çizmektedir. AİHM’e göre aksi karara varılması, haksız zenginleşme yasağına aykırılık oluşturur. Bu durum aynı zamanda sosyal güvenlik sistemine katkı payı ödeyen ve özellikle katkı payı ödedikleri hâlde kanuni koşulları taşımamaları nedeniyle bundan yararlanamayan diğer bireylere haksızlık oluşturur. Son olarak bu, sınırlı kamu kaynaklarının kamu yararına uygun olmayan alanlara harcanması sonucunu doğurur. AİHM, hatanın herhangi bir üçüncü tarafın kusuru olmaksızın kamu makamlarından kaynaklanan durumlarda başvurucuya yüklenen külfetin daha farklı bir orantılılık yaklaşımı esas alınarak yapılması gerektiğini vurgulamıştır. AİHM sonuç olarak başvurucunun emekli aylığından yoksun bırakılmasının sonuçlarına dikkati çekmiş; başvurucunun yaşı, yeni bir gelir elde etme olanağının bulunmaması gibi etkenleri de gözeterek mülkiyet hakkına yapılan müdahalenin ölçülü olmadığı sonucuna varmıştır (Moskal/Polonya, §§ 73-76). 23. Cakarevic/Hırvatistan (B. No: 48921/13, 26/4/2018) kararına konu olayda da başvurucu 1995 yılında, çalıştığı şirketin iflas etmesi nedeniyle işsiz kalmıştır. Başvurucu, emekliliğine iki ay kaldığı için emekli olamamış ancak kendisine bir yıl süreyle işsizlik ödeneği bağlanmıştır. Başvurucuya bir şekilde bu bir yıla ek olarak üç yıl daha işsizlik ödeneği ödenmesine devam edilmiştir. Başvurucu ise aynı zamanda psikiyatrik sorunları olduğundan çalışabilecek durumda da değildir. İdare geçmişe yönelik fazla ödemelerin faiziyle birlikte iadesini (altmış civarı taksitte) istemiştir. AİHM ilk olarak başvurucunun hata veya hilesinin bulunmadığını, kusurun da idareden kaynaklandığını tespit etmiştir. Ayrıca başvurucudan sadece ana paranın değil faizin de istendiğini vurgulamıştır. AİHM’e göre altmış civarı taksite bağlansa da hiçbir geliri ve mal varlığı bulunmayan başvurucu için bu durum da ağır bir yük oluşturmaktadır. Ayrıca somut olayda başvurucunun hastalık hâlinin ve ödenen yaşlılık aylığının çok mütevazı olmasının hiç gözetilmediğini ifade etmiştir. AİHM, başvurucunun emekli olmasına kısa bir süre kaldığının ancak işvereninin iflas etmesi nedeniyle bu hakka kavuşamadığının da altını çizmiştir. AİHM tüm bu hususları gözeterek hatalı ödenen paranın başvurucudan iadesinin istenmesinin ölçülü olmadığı sonucuna ulaşmıştır (Cakarevic/Hırvatistan, §§ 77-91). V. İNCELEME VE GEREKÇE 24. Mahkemenin 7/11/2019 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü: A. Başvurucunun İddiaları 25. Başvurucu, işe başlamadan önce yetkili kişilere konuyu sorduğunu ve kendisine “Kanunda sıkıntı var, sıkıntı olmaz, rahatça çalışabilirsin.” dedikleri için işe başladığını ifade etmiştir. Aslında sunduğu belgelerle 2006-2009 yılları arasında çalıştığını ispatlamasına rağmen Mahkemece 2006-2011 yılları arasında çalıştığının kabul edildiğini oysa mahkeme kararının kesinleşmesinden sonra SGK tarafından bu durumun dikkate alındığını, bunun da hakkının açıkça ihlal edildiğini gösterdiğini belirtmiştir. Başvurucuya göre SGK tarafından her ay destek primi kesilmesi nedeniyle haksız ödeme yapıldığı iddiası asılsızdır. Ayrıca destek primi kesintisi yapılması SGK tarafından durumun bilindiğinin açık göstergesidir. Sonuç olarak başvurucu, arkadaşlarının benzer davalarının lehlerine sonuçlandığını belirterek sunduğu bilgi ve belgeler incelenmeksizin hukuka aykırı karar verildiğini iddia etmiştir. B. Değerlendirme 26. Anayasa’nın”Mülkiyet hakkı” kenar başlıklı 35. maddesi şöyledir: “Herkes, mülkiyet ve miras haklarına sahiptir. Bu haklar, ancak kamu yararı amacıyla, kanunla sınırlanabilir. Mülkiyet hakkının kullanılması toplum yararına aykırı olamaz.” 27. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969,18/9/2013, § 16). Başvurucu hangi haklarının ihlal edildiğini açıkça belirtmemiş ise de şikâyetinin özü, ödenen bir kısım yaşlılık aylığının geri alınmasına yönelik olduğundan tüm şikâyetlerinin mülkiyet hakkı kapsamında incelenmesi gerektiği değerlendirilmiştir. 1. Kabul Edilebilirlik Yönünden 28. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan mülkiyet hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir. 2. Esas Yönünden a. Mülkün Varlığı 29. Anayasa’nın 35. maddesinin birinci fıkrasında “Herkes, mülkiyet ve miras haklarına sahiptir.” denilmek suretiyle mülkiyet hakkı güvenceye bağlanmıştır. Anayasa’nın anılan maddesiyle güvenceye bağlanan mülkiyet hakkı, ekonomik değer ifade eden ve parayla değerlendirilebilen her türlü mal varlığı hakkını kapsamaktadır (AYM, E.2015/39, K.2015/62, 1/7/2015, § 20). Bu bağlamda mülk olarak değerlendirilmesi gerektiğinde kuşku bulunmayan menkul ve gayrimenkul mallar ile bunların üzerinde tesis edilen sınırlı ayni hakların ve fikrî hakların yanı sıra icrası kabil olan her türlü alacak da mülkiyet hakkının kapsamına dâhildir (Mahmut Duran ve diğerleri, B.No: 2014/11441,1/2/2017, § 60). 30. Anayasa’da yer alan mülkiyet hakkı, bireylere bir tür sosyal güvenlik ödemesi alma hakkı içermemekle beraber yürürlükteki mevzuatta, önceden prim ödeme şartıyla veya şartsız olarak sosyal yardım alma hakkı şeklinde bir ödeme yapılması öngörülmüş ise yargısal içtihatlara paralel olarak ilgili mevzuatın aradığı şartları yerine getiren bireyin mülkiyet hakkı kapsamına giren bir menfaatinin doğduğu kabul edilmelidir (Hüseyin Remzi Polge, B. No: 2013/2166, 25/6/2015, § 36). Ayrıca mülkiyet hakkının belli şartlar altında ortadan kaldırılması, onun en azından ortadan kaldırılıncaya kadar mülk olarak kabul edilmesine engel teşkil etmez (Bülent Akgül, B. No: 2013/3391, 16/9/2015, § 56). 31. Somut olayda SGK tarafından başvurucunun yaşlılık aylığı çalışmaya başlaması üzerine kesilmiş ve 2006-2011 yılları arasında ödenen yaşlılık aylıklarını geri ödemesi başvurucudan istenmiştir. Yaşlılık aylığının başvurucuya ödenmesiyle başvurucunun mevcut mal varlığı hâline geldiği tartışmasızdır. Bu nedenle bunların ilgili mevzuatta öngörülüp öngörülmediğinin tartışılmasına dahi girilmeksizin Anayasa’nın 35. maddesi bağlamında mülk olduğunun kabulü gerekir. b. Müdahalenin Varlığı ve Türü 32. Anayasa’nın 35. maddesinde bir temel hak olarak güvence altına alınmış olan mülkiyet hakkı kişiye -başkasının hakkına zarar vermemek ve kanunların koyduğu sınırlamalara uymak koşuluyla- sahibi olduğu şeyi dilediği gibi kullanma, onun üzerinde tasarruf etme, ürünlerinden yararlanma imkânı verir (Mehmet Akdoğan ve diğerleri, B. No: 2013/817, 19/12/2013, § 32). Dolayısıyla malikin mülkünü kullanma, semerelerinden yararlanma ve mülkü üzerinde tasarruf etme yetkilerinden herhangi birinin sınırlanması mülkiyet hakkına müdahale teşkil eder (Recep Tarhan ve Afife Tarhan, B. No: 2014/1546, 2/2/2017, § 53). Ayrıca meşru beklenti teşkil eden mülk edinme beklentilerini zedeleyici kamu işlem ve eylemleri de mülkiyet hakkına müdahale oluşturur (Süleyman Oktay Uras ve Sevtap Uras, B. No: 2014/11994, 9/3/2017, § 57). 33. Anayasa’nın mülkiyet hakkına müdahaleyle ilgili üç kural ihtiva ettiği görülmektedir. Anayasa’nın 35. maddesinin birinci fıkrasında herkesin mülkiyet hakkına sahip olduğu belirtilmek suretiyle mülkten barışçıl yararlanma hakkına yer verilmiş, ikinci fıkrasında da mülkten barışçıl yararlanma hakkına müdahalenin çerçevesi belirlenmiştir. Mülkten yoksun bırakma ve mülkiyetin kontrolü mülkiyet hakkına müdahalenin özel biçimleridir. Mülkten yoksun bırakma şeklindeki müdahalede mülkiyetin kaybı söz konusudur. Mülkiyetin kullanımının kontrolünde ise mülkiyet kaybedilmemekte ancak mülkiyet hakkının malike tanıdığı yetkilerin kullanım biçimi toplum yararı gözetilerek belirlenmekte veya sınırlandırılmaktadır. Mülkten barışçıl yararlanma hakkına müdahale ise genel nitelikte bir müdahale türü olup mülkten yoksun bırakma ve mülkiyetin kullanımının kontrolü mahiyetinde olmayan her türlü müdahalenin mülkten barışçıl yararlanma hakkına müdahale kapsamında ele alınması gerekmektedir (Recep Tarhan ve Afife Tarhan, §§ 55-58). 34. Başvurucunun yaşlılık aylığının kesilmesi ve 2006-2011 yılları arasındaki dönemde yapılan yaşlılık aylığı ödemelerinin başvurucudan geri istenmesi mülkiyet hakkına müdahale teşkil etmektedir. Anayasa Mahkemesi daha önce benzer başvuruları mülkiyetin kamu yararına kullanımının kontrolüne veya düzenlenmesine ilişkin üçüncü kural çerçevesinde incelemiştir) (Kuddis Büyükakıllı, B. No: 2014/3941, 5/10/2017, § 45; Fatma Ülker Akkaya, B. No: 2014/18979, 22/2/2018, § 46). Somut olayda da aynı ilkelerden ayrılmayı gerektiren bir durum bulunmamaktadır. c. Müdahalenin İhlal Oluşturup Oluşturmadığı 35. Anayasa’nın 13. maddesi şöyledir: “Temel hak ve hürriyetler, özlerine dokunulmaksızın yalnızca Anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir. Bu sınırlamalar, Anayasanın sözüne ve ruhuna, demokratik toplum düzeninin ve lâik Cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamaz.” 36. Anayasa’nın 35. maddesinde mülkiyet hakkı sınırsız bir hak olarak düzenlenmemiş, bu hakkın kamu yararı amacıyla ve kanunla sınırlandırılabileceği öngörülmüştür. Anayasa’nın 13. maddesi uyarınca temel hak ve özgürlükler, demokratik toplum düzeninin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olmaksızın Anayasa’nın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir. Dolayısıyla mülkiyet hakkına yönelik müdahalenin Anayasa’ya uygun düşebilmesi için müdahalenin kanuna dayanması, kamu yararı amacı taşıması ve ayrıca ölçülülük ilkesi gözetilerek yapılması gerekmektedir (Recep Tarhan ve Afife Tarkan, § 62). i. Kanunilik 37. Mülkiyet hakkına yönelik müdahalelerde ilk incelenmesi gereken ölçüt kanuna dayalı olma ölçütüdür. Bu ölçütün sağlanmadığı tespit edildiğinde diğer ölçütler bakımından inceleme yapılmaksızın mülkiyet hakkının ihlal edildiği sonucuna varılacaktır. Müdahalenin kanuna dayalı olması, iç hukukta müdahaleye ilişkin yeterince ulaşılabilir, belirli ve öngörülebilir kuralların bulunmasını gerektirmektedir (Türkiye îş Bankası A.Ş. , B. No: 2014/6192, 12/11/2014, § 44; Ford Motor Company, B. No: 2014/13518, 26/10/2017, § 49; Necmiye Çiftçi ve diğerleri, B. No: 2013/1301,30/12/2014, § 55). 38. Başvurucunun yaşlılık aylığının kesilmesi, 2006-2011 yılları arasında ödenen yaşlılık aylıklarının geri ödemesinin istenmesi, hakkında icra takibi başlatılması işlemlerinin dayanağı olarak 5335 sayılı Kanun’un 30. maddesinin ikinci fıkrası gösterilmiştir. 39. Anılan mevzuat hükmünün belirli, öngörülebilir ve ulaşılabilir olduğu açıktır. Bu itibarla derece mahkemelerinin kararlarının dayandığı gerekçeler ile yukarıda belirtilen mevzuat hükmü dikkate alındığında başvurucunun mülkiyet hakkına yapılan müdahalenin kanunilik ölçütünü taşıdığı değerlendirilmiştir. ii. Meşru Amaç 40. Anayasa’nın 13. ve 35. maddeleri uyarınca mülkiyet hakkı ancak kamu yararı amacıyla sınırlandırılabilmektedir. Kamu yararı kavramı, mülkiyet hakkının kamu yararının gerektirdiği durumlarda sınırlandırılmasına imkân vermekle bir sınırlandırma amacı olmasının yanı sıra mülkiyet hakkının kamu yararı amacı dışında sınırlanamayacağını öngörerek ve bu anlamda bir sınırlama sınırı oluşturarak mülkiyet hakkını etkin bir şekilde korumaktadır (Nusrat Külah, B. No: 2013/6151,21/4/2016, § 53). 41. Yaşlılık aylığı bağlandıktan sonra 5335 sayılı Kanun’un 30. maddesinin ikinci fıkrasında belirtilen işyerlerinde çalışanlara emekli maaşı ödenmemesinin temelinde yatan amaç, sosyal güvenlik sisteminin korunması ve devamlılığının sağlanmasıdır. Bu amacın kamu yararına dönük olduğu açıktır. 42. Sosyal adaletin gereği olarak idarenin tesis ettiği hatalı işlemi somut olayın koşullarına göre geri alabileceği veya belli durumlarda kaldırabileceği hususunda kuşku yoktur. Bu tespit hatalı idari işlemden kaynaklanan sosyal güvenlik ödemeleri için de geçerlidir. Aksi durum kişilerin sebepsiz zenginleşmesine yol açabileceği gibi sosyal güvenlik fonlarına katkıda bulundukları hâlde kanunlardaki koşulları sağlamadıkları gerekçesiyle ödemelerden mahrum kalan kimseler yönünden adil olmayan sonuçlar doğurabilir. Bu durum, sınırlı kamu kaynaklarının uygun olmayan yöntemlerle dağıtımına cevaz verilmesi anlamına gelebileceğinden kamu yararı ile örtüşmez (Tevfik Baltacı, B. No: 2013/8074, 9/3/2016, § 74). Dolayısıyla yaşlılık aylığı almaya başladıktan sonra 2006-2011 yılları arasında Belpa A.Ş.de çalıştığı gerekçesiyle başvurucuya 2006-2011 yılları arasındaki döneme ilişkin ödenen yaşlılık aylıklarının geri istenmesinin kamu yararı amacına dayandığı anlaşılmaktadır. Bu nedenle müdahalenin meşru bir amacının bulunduğu sonucuna ulaşılmaktadır. iii. Ölçülülük (1) Genel İlkeler 43. Son olarak kamu makamlarınca başvurucunun mülkiyet hakkına yapılan müdahaleyle gerçekleştirilmek istenen amaç ile bu amacı gerçekleştirmek için kullanılan araçlar arasında makul bir ölçülülük ilişkisinin olup olmadığı değerlendirilmelidir. 44. Ölçülülük ilkesi elverişlilik, gereklilik ve orantılılık olmak üzere üç alt ilkeden oluşmaktadır. Elverişlilik öngörülen müdahalenin ulaşılmak istenen amacı gerçekleştirmeye elverişli olmasını, gereklilik ulaşılmak istenen amaç bakımından müdahalenin zorunlu olmasını yani aynı amaca daha hafif bir müdahale ile ulaşılmasının mümkün olmamasını, orantılılık ise bireyin hakkına yapılan müdahale ile ulaşılmak istenen amaç arasında makul bir dengenin gözetilmesi gerekliliğini ifade etmektedir (AYM, E.2011/111, K.2012/56, 11/4/2012; E.2014/176, K.2015/53, 27/5/2015; E.2016/13, K.2016/127, 22/6/2016, § 18; Mehmet Akdoğan ve diğerleri, § 38). 45. Orantılılık ilkesi gereği kişilerin mülkiyet hakkının sınırlandırılması hâlinde elde edilmek istenen kamu yararı ile bireyin hakları arasında adil bir dengenin kurulması gerekmektedir. Bu adil denge, başvurucunun şahsi olarak aşırı bir yüke katlandığının tespit edilmesi durumunda bozulmuş olacaktır. Müdahalenin orantılılığını değerlendirirken Anayasa Mahkemesi bir taraftan ulaşılmak istenen meşru amacın önemini, diğer taraftan da müdahalenin niteliğini, başvurucunun ve kamu otoritelerinin davranışlarını gözönünde bulundurarak başvurucuya yüklenen külfeti dikkate alacaktır (Arif Güven, B. No: 2014/13966,15/2/2017, §§ 58, 60). 46. Orantılılık ilkesi değerlendirilirken dikkate alınması gereken hususlardan biri de kamu makamlarının tutum ve davranışlarıdır. Bu bağlamda idarenin iyi yönetim ilkesine uygun hareket etme yükümlülüğü bulunmaktadır. iyi yönetim ilkesi, kamu yararı kapsamında bir mevzu söz konusu olduğunda kamu makamlarının uygun zamanda, uygun yöntemle ve her şeyden önce tutarlı olarak hareket etmelerini gerektirir. Bu bağlamda idarelerin kendi hatalarının sonuçlarını gidermeleri ve bireylere yüklememeleri gerekir (Reis Otomotiv Ticaret ve Sanayi A.Ş. , B. No: 2015/6728,1/2/2018, § 100; Kenan Yıldırım ve Turan Yıldırım, B. No: 2013/711,3/4/2014, §68). 47. İdarenin hatalı işleminden kaynaklanan mülkiyet hakkına yönelik müdahalenin ölçülü olup olmadığının tespitinde idarenin hatalı işlemi karşısındaki tutumunun yanında işlemin fark edilmesinde geçen süre, hatalı işlem nedeniyle ödenen paranın tahsil edilmesindeki yöntem, alacağa kanuni faiz gibi yaptırımların öngörülüp öngörülmediği önem arz etmektedir (Tevfık Baltacı, § 71). (2) İlkelerin Olaya Uygulanması 48. Somut olayda elverişlilik ve gereklilik ilkeleri yönünden tartışmayı gerektiren bir yön bulunmamaktadır. Asıl üzerinde durulması gereken, müdahalenin orantılı olup olmadığıdır. Bu itibarla uygulanan tedbirle başvurucuya aşırı ve orantısız bir yük yüklenip yüklenmediğinin tespiti gerekmektedir. 49. Başvurucu ilk olarak yeniden çalışmaya başlaması nedeniyle yaşlılık aylığının kesilmesinden şikâyet etmiştir. Anayasa Mahkemesi daha önce benzeri bir şikâyeti mülkiyet hakkı yönünden incelemiş, genç işsizliği sorununun çözümü yönündeki kamu yararı amacının ağırlığını dikkate alarak ve aylığı kesilenlerin çalışma süresi sonunda yeniden aylıklarına kavuşabilmelerinin mümkün olması sebebiyle müdahalenin ölçülü olduğu sonucuna varmıştır (İsmail Hakkı Bulunmaz, B. No: 2014/2960, 4/10/2017, §§ 68-75). Somut olayda da yaşlılık aylığının kesilmesi yönünden bu ilkeden ayrılmayı gerektiren bir durum bulunmamaktadır. 50. Başvuru konusu olayda, yaşlılık aylığı tahsisi talebinde bulunan başvurucuya SGK tarafından 15/3/2002 tarihinden itibaren aylık bağlanmıştır. Daha sonra başvurucunun Belpa A.Ş.de 6/5/2006 tarihinden itibaren çalışmaya başladığı gerekçesiyle 21/9/2011 tarihinde yaşlılık aylığı kesilmiş ve başvurucudan yapılan ödemelerin iadesi istenmiştir. Bu kapsamda başvurucu aleyhine 60.455,90 TL asıl ve 14.199 TL faiz alacağı için icra takibi başlatılmıştır. Başvurucunun itirazı ile duran takibe karşı SGK tarafından açılan itirazın iptali davasında davanın kabulüne karar verilerek itirazın iptaline ve takibin kaldığı yerden devamına karar verilmiştir. Kararın kesinleşmesinden sonra SGK’nın 11/4/2016 tarihli yazısından başvurucunun 21/6/2009 tarihine kadar anılan Şirkette çalıştığı açıklanarak 6/5/2006-21/6/2009 tarihleri arasındaki dönemde yersiz ödenen aylıklar için yeniden borç kaydı oluşturulacağı belirtilmiştir. Başvuru tarihinden sonra yeniden düzenlenen borç kaydına ilişkin olarak SGK’dan gönderilen yazıdan 6/5/2006-21/6/2009 tarihleri arasındaki dönem yönünden 32.033,97 TL asıl ve 10.531,58 TL faiz alacağı olmak üzere toplam 42.565,55 TL borç kaydı oluşturulduğu ve başvurucudan tahsil edildiği anlaşılmıştır. Dolayısıyla 2006 ile 2009 yılları arası ödenen yaşlılık aylıklarının iadesi yönünde işlem tesis edildiğine göre başvurucunun 2009 sonrası dönem için yaptığı şikâyet de yerinde değildir. 51. Anayasa Mahkemesi, daha önce çeşitli kararlarında yersiz olarak ödendiği anlaşılan sosyal güvenlik ödemelerinin iadesi ile ilgili ilkeleri ortaya koymuştur (Fatma Ülker Akkaya, §§ 49-60; Tevfık Baltacı, § 79; Uğur Ziyaretti, B. No: 2014/5724,15/2/2017, § 76). Bu bağlamda söz konusu kararlarda, başvurucuların ana paranın yanında faiz ödemekle de yükümlü kılınmış olmalarının kusurlu davranışlarıyla orantısız bir külfet yüklenmeleri sonucunu doğurduğunu belirterek müdahalenin ölçülü olmadığı sonucuna ulaşılmıştır (Fatma Ülker Akkaya, § 59; Tevfık Baltacı, § 79; Uğur Ziyaretti, § 76). 52. Kanunu bilmemek mazeret sayılamayacağından başvurucunun 5277 sayılı Kanun’un 25. maddesinin (f) fıkrasının ikinci paragrafı ile 5335 sayılı Kanun’un 30. maddesinin yürürlüğe girmesinden sonra kendisine yapılan ödemelerin hukuka aykırı olduğunu bilmesi gerekmektedir. Anılan düzenlemenin yürürlüğe girdiği tarihten sonra Belpa A.Ş.de çalışmaya başlayan başvurucunun kendisine yaşlılık aylığı ödenmeye devam edilmesi nedeniyle bunu idareye bildirmesi iyi niyet ilkesinin bir gereğidir. Söz konusu düzenlemelere rağmen başvurucunun bu tarihten sonra yapılan yaşlılık aylığı ödemelerini hiçbir uyarıda bulunmaksızın kabul etmeye devam etmesi iyi niyetli bir bireyden beklenebilecek bir davranış değildir. Dolayısıyla başvurucunun kusurlu olduğu açıktır (benzer yöndeki değerlendirmeler için bkz. Uğur Ziyaretli, § 71). 53. Buna mukabil Belpa A.Ş.de çalışan başvurucunun maaşından destek primi kesintisi yapılmıştır. Dolayısıyla maaşından destek primi kesintisi yapılan başvurucunun 5335 sayılı Kanun kapsamında kalıp kalmadığının tespiti SGK’nın görevidir. İdare, söz konusu denetim ve inceleme görevini yerine getirmediği gibi başvurucuya izafe edilemeyen bu kusuru sonucu oluşan işlemindeki hata unsurunu yaklaşık altı yıl sonra fark ederek anılan işlemin iptali yoluna gitmiştir. Diğer taraftan başvurucuya ödenen yaşlılık aylığının yersiz olduğunun tespit edilmesinde geçen yaklaşık altı yıllık süre oldukça uzundur. Bu süre boyunca hatalı işlemin varlığının tespit edilebilmesini temin edecek ve başvurucuya ödenmeye devam edilen yaşlılık aylığının kesilmesi sonucunu doğuracak gerek kurum içi gerekse kurum dışı bir denetim faaliyetinin ya hiç ya da yeterli düzeyde gerçekleştirilmediği anlaşılmaktadır. Dolayısıyla olayda idarenin de kusurlu olduğu açıktır. 54. Somut olayda idarece hatalı olarak ödendiği tespit edilen ana para tutarının iadesinin talep edilebileceği hususunda kuşku bulunmamaktadır. Aksi durumun başvurucunun sebepsiz zenginleşmesine yol açabileceği ve sosyal adaletle bağdaşmayacağı açıktır. Buna karşın alacağın başvurucudan tahsilindeki yöntem önem arz etmektedir. Olayda, başvurucuya ödenen 32.033,97 TL tutarındaki yaşlılık aylıklarının yanında 10.531,58 TL kanuni faizin tahsil edildiği görülmektedir. Üstelik söz konusu tutar taksitlerle ödendiği hâlde peşin olarak tahsil edilmeye çalışılmıştır. Davalı idarenin de kusurunun bulunduğu gözetildiğinde başvurucunun ana paranın yanında 10.531,58 TL tutarındaki faizi ödemekle yükümlü kılınması başvurucunun kusurlu davranışıyla orantısız bir külfet yüklenmesi sonucunu doğurmaktadır. 55. Sonuç olarak başvurucunun 5353 sayılı Kanun kapsamında yeniden çalışmaya başlaması nedeniyle yaşlılık aylığının kesilmesi yönündeki müdahalenin içerdiği meşru amacın dayandığı kamu yararı ile karşılaştırıldığında ölçülü olduğu değerlendirilmiştir. Bununla birlikte başvurucuya yersiz olarak fazladan ödendiği anlaşılan yaşlılık aylıklarının yasal faizi ile birlikte tahsil edilmesinin -özellikle kamu makamlarının kusurunun ağırlığı da gözetildiğinde- başvurucuya şahsi olarak aşırı ve olağan dışı bir külfet yüklediği, bu sebeple söz konusu müdahaleyle kamunun yararı ile başvurucunun mülkiyet hakkının korunması arasında kurulması gereken adil dengenin başvurucu aleyhine bozulduğu sonucuna ulaşılmaktadır. Nitekim Anayasa Mahkemesi benzer diğer başvurularda da aynı sonuca varmıştır (Uğur Ziyaretti, §§ 40-79; Tevfık Baltacı, §§ 36-80). 56. Açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 35. maddesinde güvence altına alınan mülkiyet hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir. 3. 6216 Sayılı Kanuıı’un 50. Maddesi Yönünden 57. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 50. maddesinin (1) ve (2) numaralı fıkraları şöyledir: “(1) Esas inceleme sonunda, başvurucunun hakkının ihlal edildiğine ya da edilmediğine karar verilir. İhlal kararı verilmesi hâlinde ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yapılması gerekenlere hükmedilir… (2) Tespit edilen ihlal bir mahkeme kararından kaynaklanmışsa, ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldırmak için yeniden yargılama yapmak üzere dosya ilgili mahkemeye gönderilir. Yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmayan hâllerde başvurucu lehine tazminata hükmedilebilir veya genel mahkemelerde dava açılması yolu gösterilebilir. Yeniden yargılama yapmakla yükümlü mahkeme, Anayasa Mahkemesinin ihlal kararında açıkladığı ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldıracak şekilde mümkünse dosya üzerinden karar verir. ” 58. Bireysel başvuru kapsamında bir temel hak ve hürriyetin ihlal edildiğine karar verildiği takdirde ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırıldığından söz edilebilmesi için temel kural, mümkün olduğunca eski hâle getirmenin, yani ihlalden önceki duruma dönülmesinin sağlanmasıdır. Bunun için ise öncelikle devam eden ihlalin durdurulması, ihlale konu kararın veya işlemin ve bunların yol açtığı sonuçların ortadan kaldırılması, varsa ihlalin sebep olduğu maddi ve manevi zararların giderilmesi, ayrıca bu bağlamda uygun görülen diğer tedbirlerin alınması gerekmektedir (Mehmet Doğan , B. No: 2014/8875,7/6/2018, § 55). 59. İhlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yapılması gerekenlere hükmedilmeden önce ihlalin kaynağının belirlenmesi gerekir. Buna göre ihlal; idari eylem ve işlemler, yargısal işlemler veya yasama işlemlerinden kaynaklanabilir. İhlalin kaynağının belirlenmesi uygun giderim yolunun belirlenebilmesi bakımından önem taşımaktadır (Mehmet Doğan, § 57). 60. İhlalin mahkeme kararından kaynaklandığı durumlarda 6216 sayılı Kanun’un 50. maddesinin (2) numaralı fıkrası ile Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü’nün 79. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (a) bendi uyarınca kural olarak ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldırmak için yeniden yargılama yapılmak üzere kararın bir örneğinin ilgili mahkemeye gönderilmesine hükmedilir. Bu durumda anılan kanun hükmü uyarınca benzer usul hukuku kurumlarından farklı olarak yargılamanın yenilenmesinin gerekliliği hususundaki takdir derece mahkemelerine değil ihlalin varlığını tespit eden Anayasa Mahkemesine bırakılmıştır. Derece mahkemeleri ise Anayasa Mahkemesinin ihlal kararında belirttiği doğrultuda ihlalin sonuçlarını gidermek üzere gereken işlemleri yapmakla yükümlüdür {Mehmet Doğan, §§ 58-59). 61. Somut olayda başvurucu, yeniden yargılama yapılmasına karar verilmesi talebinde bulunmuştur. 62. Anayasa Mahkemesince yapılan inceleme sonucunda başvurucunun emekli olduktan sonra 5335 sayılı Kanun kapsamında bir şirkette çalışmasından dolayı şirkette çalıştığı süre içinde ödenen yaşlılık aylıklarının faiziyle birlikte iadesinin istenmesi nedeniyle mülkiyet hakkının ihlal edildiği sonucuna varılmıştır. İptal işlemi idare tarafından yapıldığına göre ihlalin kaynağı idari bir işlemdir. 63. Bununla birlikte başvuru öncesinde başvurucu tarafından takibe itiraz edilmiş, SGK tarafından itirazın iptal edilmesi için dava açılmış, derece mahkemelerince davanın (faiz yönünden de) kabulüne karar verilmesi ihlalin giderilmemesine yol açmıştır. 64. Bu durumda mülkiyet hakkının ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmaktadır. Yapılacak yeniden yargılama ise usul hukukunda yer alan benzer kurumlardan farklı ve bireysel başvuruya özgü düzenleme içeren 6216 sayılı Kanun’un 50. maddesinin (2) numaralı fıkrasına göre ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılmasına yöneliktir. Bu kapsamda yapılması gereken iş, öncelikle yeniden yargılama kararı verilerek hak ihlaline yol açan mahkeme kararının ortadan kaldırılmasından ve Anayasa Mahkemesini ihlal sonucuna ulaştıran nedenleri gideren, ihlal kararında belirtilen ilkelere uygun yeni bir karar verilmesinden ibarettir. Bu sebeple kararın bir örneğinin yeniden yargılama yapılmak üzere Ankara 15. İş Mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekir. 65. Ayrıca benzeri ihlallere yol açılmaması bakımından kararın bir örneğinin de bilgi edinilmesi için ilgili idareye gönderilmesi gerekir. 66. Dosyadaki belgelerden tespit edilen 239,50 TL harçtan oluşan yargılama giderinin başvurucuya ödenmesine karar verilmesi gerekir. VI. HÜKÜM Açıklanan gerekçelerle; A. Mülkiyet hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA, B. Anayasa’nın 35. maddesinde güvence altına alman mülkiyet hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE, C. Kararın bir örneğinin mülkiyet hakkının ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere Ankara 15. İş Mahkemesine (E.2014/1603, K.2015/611) GÖNDERİLMESİNE, D. 239,50 TL harçtan oluşan yargılama giderinin BAŞVURUCUYA ÖDENMESİNE, E. Ödemelerin, kararın tebliğini takiben başvurucunun Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA, F. Kararın bir örneğinin bilgi için Sosyal Güvenlik Kurumuna GÖNDERİLMESİNE, G. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 7/11/2019 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi. Başkan Hasan Tahsin GÖKCAN Üye Burhan ÜSTÜN Üye Hicabi DURSUN Üye Yusuf Şevki HAKYEMEZ Üye Selahaddin MENTEŞ Read the full article
0 notes
kredivepara-blog · 5 years ago
Text
Ankara Sodexo Geçen Yerler ve Marketler
Sodexo yemek kartları, büyük şehirler başta olmak üzere çok sayıda şehirde hizmet vermeye devam etmektedir. Bazı iş veren firmalar işçilerine aylık olarak limit belirledikleri sodexo kartları vermektedirler. Bunun neticesinde de işçiler aylık yemek ihtiyaçlarını istedikleri şekilde karşılayabileceklerdir. Sodexo geçen yerler Ankara başta olmak üzere, Ankara’nın birçok ilçesinde hizmet vermeye devam etmektedir. Sodexo kullanan yerler Ankara için araştırma yapan kişiler internet üzerinden kolayca gerekli bilgilere erişim sağlayabileceklerdir. Ankara sodexo geçen yerler kısaca şu şekildedirler; Akyurt Ayaş Çankaya Elmadağ Gölbaşı Kazan Kızılcahamam Nallıhan Pursaklar Sincan Beypazarı Çubuk Etimesgut Dikkatinizi Çekebilir: Sodexo Geçen Yerler ve Marketler Nereden Bulunur? Bu ve bunlara dahil olmak üzere daha birçok sodexo geçen yerler bulunmaktadır. İşçiler internet üzerinden kısa bir arama yaparak sodexo geçen yerler Ankara için bilgi edinebileceklerdir.
Sodexo Kart Kullanımı Nasıl Olur?
Sodexo geçen yerler Ankara bakımından oldukça geniş bir yelpazeye sahiptir. Sodexo kart işçilerin yiyecek ihtiyaçlarını karşılamak adı altında işçilere verilmektedir. Aylık olarak belirli bir limite sahip olan sodexo kartlar, anlaşmalı olunan Ankara sodexo geçen yerler aracılığı ile kullanılabilmektedir. Kişiler yiyecek ihtiyaçlarını ve market harcamalarını sodexo kart üzerinden yapabilmektedirler. İşçiler nakit olarak sodexo kartı kullanmak istiyorlar ise, sodexo geçen yerlerle anlaşmalı yerlerini bularak kart kırdırma denilen işlemi yaptırabilirler. Bu işlem sayesinde sodexo kart içerisinde bulunan limit nakit olarak çevrilecektir. Bu işlem doğrultusunda sodexo kullanan yerler Ankara olarak komisyon alabilmektedirler.
Sodexo Geçen Yerler Ankara
Ankara da işçilerine öğle yemeği vermek yerine sodexo kart vermeyi tercih eden şehirler arasındadır. Çok sayıda iş veren firma, sodexo kart sayesinde işçilerin aylık yiyecek, market ve birçok ihtiyacı karşılamaları için kolaylık sağlamıştır. Kart için belirlenen limit aşılamadığı için kişiler sodexo kart kullanırken bile bilinçli olmalıdırlar. Sodexo kartlar kullanım açısından sadece iş veren firmaların anlaşmalı oldukları yerlerde kullanılabilmektedir. Halk arasında yemek kartı olarak tabir edilen sodexo kartlar, anlaşmalı olmayan yerlerde kullanılamamaktadır. İşçiler sodexo kartlarını kullanabilmek için anlaşmalı yerlerin hangileri olduğunu bilmelidirler. Sodexo geçen yerler Ankara için anlaşmalı yerlerden bazıları şu şekildedir; Çankaya sıfır bir dürüm Çankaya cadde döner Yenimahalle cafe patiseire Çankaya döner Çankaya mantı ve restoran Çankaya tantuni Etimesgut Altunbilekler Mamak Antep pide Yenimahalle aslı börek Çankaya aspava Çankaya ayda cafe Okuyabilirsiniz: Sodexo Bakiye Sorgulama Nasıl Olur? Bunlara ek olarak daha birçok anlaşmalı sodexo kart geçen yerler bulunmaktadır. Kişiler internet üzerinden kolaylıkla anlaşmalı yerlerin hangileri olduğu bilgisine ulaşabilmektedirler. Sodexo kartı nakit olarak kullanmak isteyen işçilerin, bu anlaşmalı yerlere giderek nakit talebinde bulunmaları yeterli olacaktır. Belirli bir komisyon karşılığında sodexo kart limitleri nakit olarak işçilere verilebilmektedir. İşçiler bir ay boyunca tüm yiyecek ihtiyaçlarını sodexo kart üzerinden yapabilme hakkına sahiptirler. Sodexo kart limitleri aylık olarak yenilenecektir. Göz Atabilirsiniz: Sodexo Müşteri Hizmetleri Numarasına Nasıl Ulaşırım? Read the full article
0 notes
uygurhaber · 6 years ago
Text
Doğu Türkistan’daki Toplama Kampları ve Çin’in İslam Dünyası ile İlişkileri
Tumblr media
İNSAMER - Çin’in yeni küresel projelerle uluslararası arenada kendine yeni bir imaj ve nüfuz alanı oluşturduğu son dönemde, Uygur Müslümanlarına yönelik uygulamaları büyük bir çelişkiye ve aynı küresel sistemde tepkilere dönüşmüş durumda. Geçen birkaç yıl boyunca Uygurların içinde bulunduğu insan hakları koşulları sürekli olarak kötüleşirken; siyasi baskı, ekonomik engeller, dinî yaşama yönelik baskılar, demografik dönüştürme gibi yöntemlerde artış gözlenmektedir. Çin rejimi, 2017 baharından bu yana Uygurları sistematik olarak ceza kamplarına almaktadır. Ceza kamplarının amacı açıklanmamış olsa da tekrarlı siyasi beyin yıkama, Çin dili ve kültürünü zorla kabul ettirerek Çinlileştirme ve Uygur kültürünü ve İslam inancını reddetmeye zorlama gibi amaçlar taşıdığı söylenmektedir. Çin kaynaklarının verdiği rakama göre 11 milyonluk Uygur nüfusunun yaklaşık 1 milyondan fazlası bu kamplarda tutulmaktadır. Hapis, işkence ve sistematik siyasi dönüştürme sırasında meydana gelen ölümlerle ilgili hazırlanan güvenilir raporlar da uluslararası ajanslara sıklıkla yansımaya başlamıştır. 2017 yılı bahar aylarından itibaren yurt dışında öğrenim gören Uygur öğrencilere bulundukları ülkelerdeki Çin yetkilileriyle temasa geçerek 20 Mayıs’a kadar siyasi değerlendirme için geri dönmeleri çağrısında/emrinde bulunan Çin yönetiminin başlattığı bu süreç, aynı yılın sonbahar aylarından itibaren de sözde “yeniden eğitim” kamplarında binlerce Uygur’un gözaltına alınmasını getirmiştir. Bu kampların varlığı şimdiye kadar Çin rejimi tarafından resmî olarak kabul edilmemiştir. Kamplarda tutulanlar arasında Kazakların da bulunduğu anlaşılınca, konu Kazakistan medyasında yer almış, bunun üzerine Çin’in Almatı Konsolosluğu, “Sincan’daki Kazakların sözde sorunları” protesto edilerek Çin’in içişlerine karışıldığı suçlamasında bulunmuştur. Resmî hukuk sistemi dışında kurulan bu kamplarda, günümüz itibarıyla 1 milyon kadar insan, bir diğer ifadeyle Uygur nüfusunun %10’u tutulmaktadır. Bu yerler için resmî belgelerde çeşitli terimler kullanılsa da uygulamanın toplama kampından farkı olmadığı gözlenmektedir. Bu yerler için kullanılan en yaygın isimlendirmelerden biri, “merkezîleştirilmiş yeniden eğitim merkezi”dir. Ancak uluslararası raporlara da yansıdığı gibi bu kamplar -eğitimden ziyade-; insanlara gözdağı vermek, beyin yıkamak, cezalandırmak ve yargısız infaz yapmak amacıyla kullanılmaktadır. Dolayısıyla buralar her yaştan erkek ve kadın, hatta bazı çocuklar da dâhil olmak üzere nüfusun geniş bir kesimini kapsayan yargısız infaz merkezleri olarak işlev görmektedir.
Tumblr media
Çin'de bulunan Dabancheng toplama kampı, Kaynak: BBC  Bu kampların varlığı şimdiye kadar Çin rejimi tarafından resmî olarak kabul edilmemiştir. Kamplarda tutulanlar arasında Kazakların da bulunduğu anlaşılınca, konu Kazakistan medyasında yer almış, bunun üzerine Çin’in Almatı Konsolosluğu, “Sincan’daki Kazakların sözde sorunları” protesto edilerek Çin’in içişlerine karışıldığı suçlamasında bulunmuştur. Çin, habercilerin bölgeye erişimini ve tüm haber kaynaklarını engelleyerek bölgedeki gerçek durum hakkında araştırmaya dayalı rapor hazırlanmasını önlemekle suçlanmaktadır. Bununla beraber, şahitlere fırsat verilse bile, bu insanlar bu kamplarda yaşadıklarını veya gördüklerini anlatmaları halinde, bunun kendilerini ve ailelerini tehlikeye atmak anlamına geldiğini bilmektedir. Yurt dışı bağlantısı bulunan Uygurların hedef haline getirilmesi, sadece diasporadaki Uygurların arkadaşları, akrabaları ve aileleriyle olan irtibatlarını koparmakla kalmamış, başka birçok kişinin de aile fertleriyle irtibatı kopmuş ve onların durumları ve emniyetleri hakkında bilgi alamaz hale gelmişlerdir. Bu kamplara ilişkin bilgiler çoğunlukla, akrabaları buralarda ölmüş Uygurların ifadelerinden veya bir şekilde kaçmayı başarmış kişilerin beyanlarından elde edilebilmektedir. Kamplardan söz eden medya raporlarının internetten silinmiş olmasına karşın, Çince yayın yapan birçok resmî medyada yer alan farklı ipuçları, bu kampların varlığına işaret etmektedir. Örneğin akademisyen Adrian Zenz, Çin rejiminin bahse konu kampları inşa etmek ve donatmak için yaptığı ihaleler ve bu kamplara işe alımla ilgili yayınlanan iş ilanlarının buraların varlığına dair büyük bir kanıt niteliğinde olduğunu söylemektedir. Yeniden Eğitim Seferberliği (!) nedir? Kültür Devrimi’nin sona ermesinden bu yana Uygurlara karşı benzeri görülmemiş bir şekilde uygulanan “Yeniden Eğitim Seferberliği”, Çin’de uzun bir tarihe sahiptir. “Emek yoluyla yeniden eğitim” kamplarının geçmişi 1950’lere kadar uzanmaktadır; ancak son iki yıldır “yeniden eğitim” programı için kullanılan “eğitim ile dönüştürme” terimi ilk olarak Falun Gong mensuplarına yönelik kullanılmıştır. Uluslararası Af Örgütü’ne göre bu eğitim kamplarında gözaltında tutulanlara verilen eğitimler “kendi davranışlarını eleştirmek, başkalarından eleştiri almak, Çin Komünist Partisi (ÇKP) ilkelerine ve ilgili politik öğretiye karşı itaatkâr ve iş birlikçi davranış göstermek vb. konuları kapsayan zorunlu uzun çalışma oturumları”ndan oluşmaktadır. Bu “düşünce çalışması” ve “çalışma seansları”, genellikle tutukluların ÇKP’ye olan siyasi bağlılıklarını ifade etmelerini ve ÇKP’nin sağladığı refah ve nimetler için teşekkür ve takdirlerini dile getirmelerini gerektiren bir süreçtir. Bu yeniden eğitim seferberliği, hükümetin güvenlik stratejisinin ideolojik yanını temsil etmekte ve yüksek teknolojili kitlesel bir polis gücü ile desteklenmektedir. Çin Devlet Başkanı Xi Jinping, 2014’te düzenlenen İkinci Sincan İş Forumu’nda “dinî aşırılığın Sincan etnik ayrımcılığının temeli olduğunu, bu nedenle Çin ulusal güvenliğine yönelik büyük bir tehlike oluşturduğunu” ilan etmiş ve “aşırılığın yok edilmesi” çalışmalarının başlatılması gerektiğini söylemiştir. 2015 yılında kabul edilen “ulusal terörle mücadele yasası”, ilgili hükümet birimlerine sadece silahlı operasyonları değil, eğitim ve propaganda çalışmaları konusunda faaliyetlerini arttırma direktifi de vermiştir. Sözde aşırılığa karşı kampanyanın ilk dönemlerinde rejim, belli gruptaki kişileri odak haline getirmiştir: hapishanelerdeki mahkûm ve tutuklular, aşırı dinci düşüncelerden etkilenenler ve kırsal kesimde şiddete bulaşma ihtimali olanlar. Bu sayılanlar rejim tarafından “odak kişiler” veya “özellikle dikkat edilmesi gereken gruplar” olarak nitelendirilerek izlemeye alınmıştır. Rejim, köy düzeyindeki yönetim birimlerine kadar zayıflık olarak algıladığı bütün noktalar üzerinde özenle durmuştur. Parti üyesi ekipler ve yerel polis güçlerinden oluşan “üçü bir arada” tabiri ile ifade edilen “ziyaret, yardım ve toplama” görevini yerine getiren bir taban kadro oluşturulmuştur. Bu mekanizma, sözde yeniden eğitim çalışmaları ve Uygurların ideolojik durumunu inceleyerek kamplara gönderilecekleri belirleme görevini yerine getirmiştir. Kamplarda aile fertleri olan Uygurların evlerine ÇKP kadroları yerleştirilmiştir. Örneğin, 2017 yılında Hoten ili, Lop ilçesindeki bir Uygur kadın, kocası sözde yeniden eğitim kampında tutulduğu için, kendisi ve dört çocuğunun geçimini sağlayacak geliri olmadığı söylenerek Yerel Arazi ve Kaynak Bürosu tarafından “aile ferdi” olarak atanan bir ÇKP üyesinin kendisini haftalık olarak ziyaret ettiğini, kendisine yiyecek ve az bir miktar para getirdiğini anlatmıştır. Kadın bunun için ÇKP’ye, “iyi politikaları” ve kendisine “mükemmel bir Han akrabası” bulduğu için teşekkür etmiştir. 2014’teki ilk raporlara göre, kapalı ortamlarda sınırlı süreler içinde yeniden eğitilen insanların ortaya çıkmaya başladığı anlaşılmaktadır. Gulca gibi bazı yerlerde insanları A’dan D’ye kadar dört sınıfa ayıran bir sistem kurulmuştur. A sınıfı kapsamında gözaltına alınan kişiler ve B sınıfı kapsamında “sakıncalı düşünen kişiler” sırasıyla 20 ve 15 gün boyunca İlçe Siyasi ve Hukuk İşleri Komisyonu tarafından eğitilmiştir. C sınıfı kapsamındaki “istikrarsız düşüncelere sahip odak kişilerle aşırılıkçı düşünceden etkilenen kişiler” ve D sınıfı kapsamındaki “dinî aşırılıkçı düşünceden etkilenebilecek kişiler” yedi gün boyunca ÇKP ilçe ve köy örgütleri tarafından eğitilmiştir. Medya raporları bu tür yeniden eğitim sistemini “damla sulama” yöntemine benzetmiştir. 2014 raporuna göre, 112 kişi “üç tür insan” kapsamında tespit edilmiş ve yeniden eğitildikten sonra bunlar arasındaki 75 kadının peçesini, üç kadının da pardösüsünü çıkardığı, 34 erkeğin ise sakalını kestiği belirtilmiştir. Bunlara ek olarak 36 kişi daha bu eğitimden geçirilmiştir. Kapalı stil yeniden eğitime ek olarak rejim köy yönetimleri, ücretsiz düğün ve cenaze hizmetleri sunan “toplu servis merkezleri” kurmuştur. Yeniden eğitim kampanyası 2016 yılından itibaren genişlemiş ve daha sistemli bir hale gelmiştir. 2017 yılında, “Sincan’daki Aşırılığı Yok Etme Yönetmelikleri” yürürlüğe girmiş; bu sayede yeni tarz “aşırılığı yok etme” uygulamaları da Çin yasalarına göre dayanak bulmuştur. Bu düzenlemelerin üçüncü maddesinde, “aşırılık” ilk defa resmî şekilde tanımlamıştır. Buna göre aşırılık; “dinî aşırılıktan etkilenerek normal çalışmayı ve yaşamı reddetmek; aşırılığın etkisi altında normal olmayan görüş, dinî düşünce ve ifadelere sahip olmak; helal kavramının genelleştirilmesi; düzensiz sakallar ve isim seçimi; aşırılığı ifade eden diğer söz ve hareketler” gibi muğlak bir şekilde 14 maddede sıralanmıştır. Kamp Sisteminin Doğası Aşırılığı yok etme kampanyasının bir süre sonra bir cezalandırma veya yargısız infaz sistemine dönüştürüldüğü yönünde ciddi bulgular vardır. Newsweek Japonya’da yayımlanan resmî bir belgede, 2018 Mart’ında 890.000 Uygur’un bu kamplarda tutuklu bulunduğu bildirilmektedir. Bölge uzmanları, eyalet düzeyindeki illerin bu sayıya eklenmesi ve sözlü ifadelerden elde edilen %10 oranının doğru olması durumunda, içeride tutulanların sayısının 1 milyonun üzerinde olabileceğini tahmin etmektedir. Medya raporlarında veya sosyal medyada, bu eğitim merkezlerinin sınırlı sayıda da olsa bazı fotoğrafları ortaya çıkmıştır. Shawn Zhang, rejim ihale ilanı belgelerini ve diğer kaynakları kullanarak mevcut tesislerin dönüştürülmesini ve yeni binaların inşasını belgeleyen Google Earth uydu görüntülemesi yardımıyla bu tesislerin varlığını desteklemeye çalışmıştır. Bir örnekte, Artuş’ta üzerinde “mahalle merkezi” yazılı bir tesisin sokak düzeyindeki fotoğrafı uydu fotoğrafıyla eşleştirilmiştir. Bina, yüksek duvarlar ve koruma kuleleriyle çevrili, kullanılmayan bir fabrika kompleksi gibi görünmektedir. Ceza kamplarının birçoğunun farklı amaçlı binalardan dönüştürüldüğü belirtilmektedir. Kamplarda hapsedilen tutukluların seçimi, Doğu Türkistan’ın Müslüman nüfusu, özellikle Uygurlar, Kazaklar ve Kırgızlarla sınırlı görünmektedir. Özgür Asya Radyosu (ÖAR), bölgeye seyahat eden yetkililer ve diğer kişilerin, çeşitli hükümet binaları ve okulların gizli kamplar olarak hizmet verdiğini, derme çatma tesislerde aşırı kalabalıktan dolayı bazı insanların serbest bırakılmak suretiyle yeni gelenlere yer açılarak yeniden eğitime devam edildiğini söylediklerini rapor etmiştir. Nisan 2018’de bir Uygur iş adamı, Gulca civarında bir ÇKP okulu ve eskiden bir polis eğitim merkezi olan bir fabrika da dâhil olmak üzere yeniden eğitim kampı olarak kullanılan beş tesisin bulunduğunu söylemiştir. Bu kişinin ifadesine göre, memurlar ve öğretmenler bu kamplarda tutulmaktadır. 2018 yılının Ocak ayında Kaşgar ilinin bir güvenlik yetkilisi, ÖAR’ye bölgedeki dört kampta tutulan yaklaşık 120.000 Uygur bulunduğunu ve bu kamplardan bir tanesinin ortaokul olduğunu söylemiştir. Ceza kamplarının hedef kitlesi, daha önceki aşırılığı yok etme eğitiminin hedef kitlesine çok benzemektedir. 2017 yılının Eylül ayında, bir yerel polis memuru ÖAR muhabirlerine, ceza kamplarına alınan beş çeşit insan olduğunu söylemiştir: “cep telefonunun SIM kartını atan veya kayıt yaptırdıktan sonra cep telefonunu kullanmayanlar; hapishaneden serbest bırakılan eski mahkûmlar; kara listeye alınmış insanlar; bazı temel dinî duyguları olan ���şüpheli’ insanlar ve yurt dışında akrabaları olanlar.” Çin İnsan Hakları Savunucuları Ağı (the Network of Chinese Human Rights Defenders-CHRD), Temmuz 2017 ile Haziran 2018 arasında yapılan onlarca görüşmenin bir araya getirildiği kanıtlarla Doğu Türkistan’ın güney bölgesindeki kamplarda 660.000 kişinin gözaltında tutulduğunu, ayrıca 1,3 milyon kişinin daha yeniden eğitim sınıflarında gündüz ve akşamları “çalışma oturumları”na katıldığını veya “açık siyasi kamplarda” tutuklu olabileceğini tahmin etmektedir. Bu rakam, birçok köyün nüfusunun %20-%40’ını oluşturmaktadır. Kamplarda hapsedilen tutukluların seçimi, Doğu Türkistan’ın Müslüman nüfusu, özellikle Uygurlar, Kazaklar ve Kırgızlarla sınırlı görünmektedir. Çinli yetkililer, kamp sisteminde gözaltında tutmak için Müslümanları hedef almış durumdadır. Çin hükümetinin Doğu Türkistan’ın Müslüman nüfusunun “güvenlik riski”ni, şüpheye dayalı üstünkörü bir sistemle değerlendirdiği görülmektedir. Medyada paylaşılan bir form, nüfusun tanımlı kategorilere göre 100 puanlı bir sistemle gruplara ayrıldığını ve aldığı puan seviyesine göre de “özel dikkat gerektiren hedef” olarak etiketlendiğini ortaya koymaktadır. Örneğin Urumçi’deki bir muhtarlıktan elde edilen formlara göre tanımlı kategoriler şu maddeleri içermektedir: “15 ile 55 yaşları arasında; Etnik Uygur; İşsiz; Pasaport sahibi; Günlük namaz kılar; Dinî bilgisi var; Belirtilen 26 ülkeden birini ziyaret etti; Çin’e geri dönme çağrısı yapıldı; Yabancı ülke ile ilişkisi var; Ailede okula gitmeyen çocuk var.” Bu kategorilerin her birinde “olumlu” özelliğe sahip olanlara 10 puan verilmektedir. Puanı 50’den daha düşük olanlar “güvenli olmayan” olarak etiketlenmekte ve haklarında siyasi karar vermek için aday olarak kabul edilmektedir. Çin makamlarının özel dikkat ettiği bir diğer odak nokta, yurt dışında ikamet eden ya da yabancı ülkeye seyahat eden akrabaları aracılığıyla yabancı ülke bağlantıları olan Uygurlardır. Çinli yetkililer, Çin’de pasaportu olanların pasaportlarına el koyarak ve Çin dışında yaşayan Uygurların pasaportlarını yenilemeyerek adeta Uygurları cezalandırmaktadır. Pasaportlarla ilgili Uygurlara yapılan baskı, 2006 yılından beri devam eden bir sorundur; ancak geçmişte pasaportlara yönelik tedbirler çoğunlukla yurt içinde uygulanmıştır. Bu kamplardaki hak ihlalleri ciddi biçimde gündeme gelmekle kalmamalı, ölümlerin ve baskıların sona ermesi için somut adımlar atılmalıdır. Bu noktada Çin hükümetinin yapacakları olduğu gibi, uluslararası topluma da büyük sorumluluklar düşmektedir. Çin hükümeti her şeyden önce, kampları kapatarak buralarda tutulanları serbest bırakmalıdır. Uygurlara yönelik ayrımcı uygulamaları, keyfî tutuklama ve baskı politikalarını durdurmak üzere çalışma yapmalıdır. Uluslararası toplum da üzerine düşeni yerine getirmeli ve hak ihlalleri ile ilgili Çin yönetimine gereken baskıyı uygulayarak toplumsal barışı sağlaması konusunda daha makul adımlar atması noktasında hükümeti ikna etmelidir. Çin, dünya ekonomisindeki yeri nedeniyle ekonomik konularda çok hassas bir yapıya sahip olduğundan İslam ülkeleri bu avantajı kullanarak bir uzlaşı arayabilirler. Bugün büyüyen ekonomisini ilerletmek için Ortadoğu petrolüne muhtaç olan Çin’in, İslam İşbirliği Teşkilatı ile yapıcı bir diyaloğa hayır demeyeceği açıktır. Öte yandan büyük küresel atılımlarında ve özellikle Bir Kuşak Bir Yol projesi gibi iddialı yatırımlarında ulaşım hatlarının İslam ülkelerinden geçeceği düşünüldüğünde Pekin yönetiminin, kendisi ile İslam ülkeleri arasında sürekli bir kriz potansiyelini istemeyeceği ortadadır. Bu nedenle de Uygurların temel insani ve siyasi haklarının korunması noktasında Çin’in karşısına çıkacak bir İslam dünyası oldukça yapıcı adımlar atılmasını sağlayabilir.  Kaynak: İNSAMER         Emre Yıldırım       19 Kasım 2018 Pazartesi Read the full article
0 notes
evdenevenakliyat-tr · 7 years ago
Text
Arslan Nakliyat
Evden Eve Nakliyat
ARSLAN Nakliyat
Hasan  ARSLAN
GSM : 0533 438 41 55
7/24 Hizmetinizdeyiz.
Tumblr media
Arslan Evden Eve Nakliyat hizmetleri geçmişden günümüze kadar sağlam çalışan personel kadrosu ve kaliteli nakliye hizmetleri sayesinde her zaman siz değerli müşterilerimizin güvenini kazanan bir nakliyat kuruluşudur. Arslan Nakliyat tüm nakliye çalışmalarını güvenilir şekilde sunmaktadır. Nakliyat hizmeti verirken her zaman sözünde duran ve müşterilerini memnun etmeyi hedefleyen bir ilkedeyiz. Yaptığımız nakliyat çalışmalarımızı üst düzey ekipmanlar ve nakliyat araçlarımız ile gerçekleştirmekteyiz. Nakliyat sektöründe uzun yıllar hizmet veren bir firma olabilmeniz için evden eve nakliyat çalışmalarınız yada farklı sahalardaki nakliyat çalışmalarımızda üst düzey çıkardığımız hizmetler sayesinde günümüze kadar büyüyerek müşterilerimizin taşımacılık denildiğinde akla ilk gelen firma olmayı başardık. Bu nedenle Arslan markamız ile nakliyat hizmeti veren ve tercih edilen bir nakliye kuruluşu olmanın gururunu yaşıyoruz.Arslan Nakliyat, Ankara merkezli Şehiriçi ve Şehirlerarası Evden Eve Nakliyathizmetlerinin yanında Ankara ilinde aklınıza gelebilecek her türlü taşımacılık faliyetlerindede tercih edilen bir kurumdur. Ankara'da sadece evini taşıtmak isteyen müşterilerimiz olmamaktadır. Kurumsal anlamda küçük, büyük işletmelere ve kurumsal firmalarada nakliye hizmetlerimiz bulunmaktadır.Ankara Ofis Taşıma, Ankara Büro Taşıma, Ankara Kurumsal Nakliyat, Ankara Fuar Taşıma, Ankara Tekstil Taşıma, Ankara Okul Taşıma, Ankara Dersane Taşıma, Ankara Müze Taşıma gibi aklınıza gelebilicek, İhtiyaç duyulan her türlü nakliye işinde sizlere en kaliteli nakliyat hizmetini veremeye hazır bir kurumuz.Arslan Nakliyat her zaman sizlere geniş araç filosu ve servis ağı sayesinde Ankara Çıkışlı  şehirlerarası taşımacılık alanında da sizlerin yanınızdayız. Nakliyat hizmetlerimize ek olarak sizlere eşya depolama hizmeti de sunmaktayız. Eşya depolama sahamızda eşyalarınızı en güvenilir şekilde kısa yada uzun süreli depo alanlarımızda muhafaza etmekteyiz. İstikrarlı bir şekilde büyümeye devam eden firmamız tüm eşya taşımacılığı ihtiyacınızda sizlerin yanında olmaktan mutluluk duymaktadır. Sizlerde sorunsuz ve güvenilir nakliyat hizmeti almak için hemen Arslan Evden Eve Nakliyat firmamıza hemen ulaşın.
"1985 den bugüne Ev taşıması"
Arslan Nakliyat Hasan Arslan Karacakaya Cad. Siteler Altındağ Ankara Tel :0533 438 41 55
Hizmet verdiğimiz semtler :                                
Ankara Sincan ,
Ankara -Merkez , 
Ankara -100. Yıl , 
Ankara -2. Cadde (Öveçler) ,
Ankara -4. Cadde (Öveçler) , 
Ankara -5. Sokak (Öveçler) , 
Ankara -6. Cadde (Öveçler) ,
Ankara -60 Evler , 
Ankara -74. Sokak (Öveçler) , 
Ankara -8. Cadde (Öveçler) ,
Ankara -Abidinpaşa , 
Ankara -Ahlatlıbel , 
Ankara -Akay ,
Ankara -Akdere , 
Ankara -Akın , 
Ankara -Aktepe ,
Ankara -Altındağ , 
Ankara -Anafartalar ,
Ankara -Angora Evleri , 
Ankara -Anıttepe , 
Ankara -Arcadium ,
Ankara -Asti , 
Ankara -Aşağı Ayrancı , 
Ankara -Aşağı Eğlence ,
Ankara -Atatür Orman Çiftliği. , 
Ankara -Ata Sanayi , 
Ankara -Atakent ,
Ankara -Atakent (Çayyolu) , 
Ankara -Ataşehir (Çayyolu)  
Ankara -Aydınlıkevler , 
Ankara -Aydınlıkevler(Telekom) ,
Ankara -Ayvalı , 
Ankara -Bademli ,
Ankara -Bağlar Caddesi , 
Ankara -Bahçelievler , 
Ankara -Balgat ,
Ankara -Baraj , 
Ankara -Barakalar , 
Ankara -Barış Mah. ,
Ankara -Basınevleri , 
Ankara -Başkent Uni. , 
Ankara -Batıkent (Anıt İş Mrk.) ,
Ankara -Batıkent (Atatürk Blv.) , 
Ankara -Batıkent (İlk Yerleşim Mah.) , 
Ankara -Batıkent (Kardelen Mah.) ,
Ankara -Batıkent (Merkez) , 
Ankara -Battalgazi , 
Ankara -Bent Deresi ,
Ankara -Beşevler , 
Ankara -Beşevler (Gazi Ün. İ.İ.B.F.) , 
Ankara -Beştepe ,
 Ankara -Beysukent , 
Ankara -Beytepe ,
Ankara -Bilkent 1 , 
Ankara -Bilkent 2 , 
Ankara -Bilkent 3 ,
Ankara -Bilkent Doğu Kampüs , 
Ankara -Bilkent Merkez Kampüs 
Ankara -Bulvar , 
Ankara -Burç , 
Ankara -Bülbülderesi ,
Ankara -Büyükesat , 
Ankara -Büyüksanayi , 
Ankara -Candır ,
Ankara -Canıllı , 
Ankara -Cebeci , 
Ankara -Cengiz Topel ,
Ankara -Çamyolu Sitesi , 
Ankara -Çandarlı ,
Ankara -Çankaya (Atakule) , 
Ankara -Çankaya (Birlik Mah.) , 
Ankara -Çankaya (Cinnah) ,
Ankara -Çatalhan , 
Ankara -Çayyolu , 
Ankara -Çayyolu (Arcadium) ,
Ankara -Çetin Emeç Bulvarı. , 
Ankara -Çıkrıkçılar Yokuşu, 
Ankara -Çiğdem Mah. ,
Ankara -Çiğdemtepe , 
Ankara -Çinçin ,
Ankara -Çukurambar , 
Ankara -Delilertepesi , 
Ankara -Demetevler ,
Ankara -Demetevler (1.Cadde) , 
Ankara -Demetevler (10.Cadde) , 
Ankara -Demetevler (11.Cadde) ,
Ankara -Demetevler (12.Cadde) , 
Ankara -Demetevler (2.Cadde) , 
Ankara -Demetevler (3.Cadde) ,
Ankara -Demetevler (4.Cadde) , 
Ankara -Demetevler (5.Cadde) , 
Ankara -Demetevler (6.Cadde) ,
Ankara -Demetevler (7.Cadde) , 
Ankara -Demetevler (8.Cadde) , 
Ankara -Demetevler (9.Cadde) ,
Ankara -Demirlibahçe , 
Ankara -Demirtepe , 
Ankara -Derekenarı ,
Ankara -Devlet Mah. , 
Ankara -Dışkapı , 
Ankara -Dikimevi ,
Ankara -Dikmen , 
Ankara -Dikmen Vadisi , 
Ankara -Divrik , 
Ankara -Elvankent , 
Ankara -Emek ,
Ankara -Erdem Kent , 
Ankara -Erdemkent (Çayyolu) , 
Ankara -Erler ,
Ankara -Eryaman , 
Ankara -Eryaman (1.Etap)
Ankara -Eryaman (2.Etap)
Ankara -Eryaman (3.Etap) , 
Ankara -Eryaman (4.Etap)
Ankara -Eryaman (5.Etap)
Ankara -Eryaman (6.Etap) , 
Ankara -Eryaman (7.Etap) , 
Ankara -Eryaman (8.Etap) ,
Ankara -Eryaman (Devlet Mah.) , 
Ankara -Eryaman (Doğakent) , 
Ankara -Eryaman (Oyak Evleri) ,
Ankara -Eryaman (Şeker Mah.) , 
Ankara -Eryaman Evleri , 
Ankara -Esentepe ,
Ankara -Eskişehir Yolu , 
Ankara -Etiler , 
Ankara -Etimesgut ,
Ankara -Etlik , 
Ankara - Ankara -Fatih ,
Ankara -Fazıl , 
Ankara -Gazi Mah. , 
Ankara -Gazi Ün. Hastanesi ,
Ankara -Gazino , 
Ankara -Gaziosmanpaşa , 
Ankara -Gimat ,
Ankara -GMK Bulvarı , 
Ankara -Gökçeören , 
Ankara -Gölbaşı ,
Ankara -Gülhane , 
Ankara -Gülveren , 
Ankara -Güven ,
Ankara -Hacettepe , 
Ankara -Hacettepe (Beytepe) , 
Ankara -Hal ,
Ankara -Hamamönü , 
Ankara -Hasköy , 
Ankara -Hastane ,
Ankara -Hisar , 
Ankara -Hurdacılar ,
Ankara -Hüseyingazi , 
Ankara -Ilıca , 
Ankara -İbni Sina ,
Ankara -İçcebeci , 
Ankara -İlker , 
Ankara -İncek ,
Ankara -İncesu , 
Ankara -İncirli , 
Ankara -İskitler ,
Ankara -İsmetpaşa , 
Ankara -İstanbul Yolu ,
Ankara -İstasyon ,
Ankara -İvedik Organize Sanayi 
Ankara -Kadıncık , 
Ankara -Kafkas Blokları
Ankara -Kalaba
Ankara -Kara Harp Okulu 
Ankara -Karacakaya
Ankara -Karaköy , 
Ankara -Karşıyaka
Ankara -Kartaltepe , 
Ankara -Kavaklar , 
Ankara -Kavaklıdere , 
Ankara -Kazım Karabekir ,
Ankara -Keçiören , 
Ankara -Keçiören (Asfalt) , 
Ankara -Keçiören (Bağlarbaşı) ,
Ankara -Keçiören (Çaldıran) , 
Ankara -Keçiören (Hastane) , 
Ankara -Keçiören (Kalaba) ,
Ankara -Keçiören (Kamil Ocak Cad.) , 
Ankara -Keçiören (Karakol) , 
Ankara -Keçiören (Kızlarpınarı Cad.) ,
Ankara -Keçiören (Şose) , 
Ankara -Keçiören (Telsizler) , 
Ankara -Keçiören (Tepebaşı)
Ankara -Keklikpınarı , 
Ankara -Kennedy Caddesi , 
Ankara -Kırbaşı ,
Ankara -Kırkonaklar , 
Ankara -Kızılay (Bakanlıklar) , 
Ankara -Kızılay (Kumrular) ,
Ankara -Kızılay (Merkez) , 
Ankara -Kızılay (Meşrutiyet) , 
Ankara -Kızılay (Sakarya) ,
Ankara -Kocatepe , 
Ankara -Kolej ,
Ankara -Konutkent , 
Ankara -Konutkent 1 , 
Ankara -Konutkent 2 ,
Ankara -Koru Sitesi , 
Ankara -Koyunpazarı , 
Ankara -Kurtuluş ,
Ankara -Kutlu Düğün , 
Ankara -Küçükesat , 
Ankara -Lalahan ,
Ankara -M.T.A , 
Ankara -Macunköy , 
Ankara -Maltepe ,
Ankara -Mamak , 
Ankara -Marangozlar , 
Ankara -Maskeyolu ,
Ankara -Mebusevler , 
Ankara -Mecidiye , 
Ankara -Mesa Batıkent ,
Ankara -Mesa Koru , 
Ankara -Mesa Yonca Evleri (Çayyolu) , 
Ankara -Mithatpaşa ,
Ankara -Mutluköy , 
Ankara -Mutluköy Sitesi (Ümitköy) , 
Ankara -Mürted ,
Ankara -Namık Kemal Bulvarı. , 
Ankara -Necatibey Cad. , 
Ankara -Nenehatun ,
Ankara -Numune , 
Ankara -Nuri Pamir Cadd. , 
Ankara -ODTÜ ,
Ankara -ODTÜ Teknokent , 
Ankara -Oran , 
Ankara -Osmangazi ,
Ankara -Ostim , 
Ankara -Oyak Sitesi , 
Ankara -Örnek Mah. ,
Ankara -Öveçler , 
Ankara -Pınarbaşı , 
Ankara -Saimekadın ,
Ankara -Sanatoryum , 
Ankara -Sancak Mah. , 
Ankara -Seyran ,
Ankara -Seyranbağ Cad. , 
Ankara -Sıhhıye , 
Ankara -Sincan ,
Ankara -Siteler , 
Ankara -Sokullu , 
Ankara -Söğütözü ,
Ankara -Subayevleri , 
Ankara -Susuz Köyü Mevkii , 
Ankara -Şaşmaz ,
Ankara -Şentepe , 
Ankara -Şenyuva , 
Ankara -T.B.M.M ,
Ankara -Tahran Caddesi , 
Ankara -Tandoğan , 
Ankara -Tasiş ,
Ankara -Topraklık , 
Ankara -Tunalı , 
Ankara -Turan Güneş Bulv. ,
Ankara -Türk-iş Blokları , 
Ankara -Ufuktepe , 
Ankara -Ulus (Anafartalar) ,
Ankara -Ulus (Hacıbayram) , 
Ankara -Ulus (İtfaye) , 
Ankara -Ulus (Merkez) ,
Ankara -Ulus (Opera) , 
Ankara -Ulus (Rüzgarlı) , 
Ankara -Ulus (S.Pazarı) ,
Ankara -Uyanış , 
Ankara -Ümitköy , 
Ankara -Ümitköy (Galeria) ,
Ankara -Varlık Mah. , 
Ankara -Y. Mahalle (Güzelevler) , 
Ankara -Y. Mahalle (Kard. Koop.) ,
Ankara -Y. Mahalle (R. Tüzün Cad.) , 
Ankara -Y.Mahalle (İvedik Caddesi) , 
Ankara -Yeni Sanayi ,
Ankara -Yenidoğan , 
Ankara -Yenimahalle , 
Ankara -Yenimahalle (Bankaevler) ,
Ankara -Yenimahalle (Lalegül) ,
Ankara -Yenimahalle (Merkez) , 
Ankara -Yenimahalle (MİT)
Ankara -Yenişehir , 
Ankara -Yeşilöz , 
Ankara -Yıldırım Beyazıt ,
Ankara -Yıldız , 
Ankara -Yukarı Ayrancı , 
Ankara -Yukarı Dikmen ,
0 notes
birmilyonfirma · 8 years ago
Text
ORİFLAME DİREKTÖR DİLEK SÜTAY
Afyon avon ücretsiz üyelik,Ankara avon ücretsiz üyelik,Antalya avon ücretsiz üyelik,Mamak oriflame ücretsiz üyelik,Kızılcahamam oriflame ücretsiz üyelik,Keçiören oriflame ücretsiz üyelik,Kalecik oriflame ücretsiz üyelik,Haymana oriflame ücretsiz üyelik,kazanoriflame ücretsiz üyelik,Kahraman oriflame ücretsiz üyelik,Güdül oriflame ücretsiz üyelik,Gölbaşı oriflame ücretsiz üyelik,Evren oriflame ücretsiz üyelik,Etimesgut oriflame ücretsiz üyelik,Elmadağ oriflame ücretsiz üyelik,Çubuk oriflame ücretsiz üyelik,Çankaya oriflame ücretsiz üyelik,Çamlıdere oriflame ücretsiz üyelik,Beypazarı oriflame ücretsiz üyelik,Ayaş oriflame ücretsiz üyelik,Balâ oriflame ücretsiz üyelik,Akyurt oriflame ücretsiz üyelik,Altındağ oriflame ücretsiz üyelik,Polatlı oriflame ücretsiz üyelik,ORİFLAME DİREKTÖR DİLEK SÜTAY,Nallıhan oriflame ücretsiz üyelik,Pursaklar oriflame ücretsiz üyelik,Sincan oriflame ücretsiz üyelik,Şereflikoçhisar oriflame ücretsiz üyelik,Yenimahalle oriflame ücretsiz üyelik,oriflame online katalog mamak,oriflame satış danışmanı mamak,oriflame ücretsiz kayıt mamak,oriflame satan yerler mamak,oriflame satış merkezi mamak,oriflame danışman girişi mamak,oriflame kayıt merkezi mamak,oriflame satanlar mamak,oriflame üye girişi mamak,oriflame kat kat kazan mamak,oriflame evde ek iş imkanı mamak,oriflame ödeme fırsatı mamak,online alışveriş mamak,oriflame ek iş kazancı mamak,online üyelik mamak,Adana avon ücretsiz üyelik,online kayıt işlemleri mamak,Ağrı avon ücretsiz üyelik,Adıyaman avon ücretsiz üyelik,Amasya avon ücretsiz üyelik
0 notes
ekissitesi-blog · 8 years ago
Text
Evde Çam Kozalağı Boyama işi
Evde ek iş arayan ziyaretçilerimize başlık tuhaf gelmiş olabilir. Çünkü çam kozalağı boyanırmıymış gibi düşünceye kapılmış olabilirsiniz. Evet boyanır hemde şu sıralar tam zamanı çünkü yeni yıl yaklaşırken bir çok elit mekanlar yeni yıl süslemeleri için kar yağmış şeklinde çam kozalağı tedarik etmeye çalışıyor. İşte evde çam kozalağı boyama işinin detayları…
[kirmizitext]Evde Çam Kozalağı Boyama…
View On WordPress
0 notes