#eşine saldırı
Explore tagged Tumblr posts
alittlefurtheroutoftheway · 2 months ago
Text
Bursa'da Eşine Çekiçle Saldıran Adam Gözaltına Alındı
Bursa’da Şok Edici Olay: Eşine Çekiçle Saldırdı Bursa’nın İnegöl ilçesinde, Cüneyt İ. isimli bir adam, eşi Sümeyra İ.’yi çekiçle başına vurarak ağır yaraladı. Olay, 8 Ekim 2023 tarihinde sabah saat 08.00 sıralarında Sinanbey Mahallesi’nde bulunan bir evde gerçekleşti. Sabah uyanan 40 yaşındaki Cüneyt İ., giyinip işe gitmek üzere evden çıktı. Ancak kısa bir süre sonra geri dönünce, eşi Sümeyra İ.…
0 notes
masadakicezahukuku · 2 years ago
Text
Boşanma kararı kesinleşmeden eşin yeni bir ilişkiye başlaması, diğer eşin kişilik haklarına saldırı niteliği taşıdığından, aldatan eş aleyhine tazminata hükmedilmesi gerekir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, Esas No: 2017/1473, Karar No: 2018/1824
22 notes · View notes
bursahabermedya · 3 months ago
Photo
Tumblr media
Bursa’da Ayrılma Aşamasında Eşine Silahlı Saldırı! Bursa’nın Gemlik ilçesinde, boşanma aşamasındaki bir çift arasında yaşanan gerginlik, silahlı bir saldırıya dönüştü. Olay, Hisar Mahallesi’nde bulunan 242. Sokak’ta, öğle saatl https://bursahabermedya.com/bursada-ayrilma-asamasinda-esine-silahli-saldiri/ #Gemlik #bursahaber #bursasondakika #bursahaberleri #haberler #bursa
0 notes
vahdaniyet · 4 months ago
Photo
Tumblr media
Sokak Ortasında Hamile Eşine İğrenç Saldırı: İstenen Cezanın Şok Detayları!
0 notes
pazaryerigundem · 8 months ago
Text
İsrail'in lobi gücü ABD'yi derinden etkiliyor
https://pazaryerigundem.com/haber/169413/israilin-lobi-gucu-abdyi-derinden-etkiliyor/
İsrail'in lobi gücü ABD'yi derinden etkiliyor
Tumblr media
Filistin’de yaşananlara karşı ABD üniversitelerinde başlayan öğrenci hareketleri güvenlik güçleri tarafından aşırı güç kullanılarak bastırılıyor. Adeta ABD’de İsrail’in aleyhine olacak hiçbir eylem ve söze müsaade edilmiyor.
Oğuzhan OSMAN BİLGİN / HERKES DUYSUN 
BURSA (İGFA) – Filistin’de İsrail’in 7 Ekim’den bu yana uyguladığı acımasızca saldırı politikasına karşı ABD’deki dünyanın en prestijli üniversitelerinde kitlesel öğrenci hareketleri başladı. Farklı ırk ve dinlere mensup binlerce öğrenci aylardır devam eden bu saldırının son bulması, ABD’nin İsrail’e vermiş olduğu karşılıksız desteği çekmesi adına çağrıda bulundu. Ancak ABD güçleri bu protestoları eşine az rastlanır cinsten bir sertlik göstererek bastırma yolunu seçti. ABD’nin dünyanın farklı ülkelerindeki polis şiddeti  ve protestolara karşı gösterdiği hassasiyeti dikkate alırsak kendi ülkesinde bu durumu hiçe sayması ayrıca iki yüzlü bir dış politika benimsediğini ortaya koymuş oldu. 
Tumblr media
Yaşanan bu gelişmeler İsrail’in lobi gücünün ABD’de ne kadar etkili olduğunu tekrar hatırlatmış oldu. Çatışmaların başladığı günden bu yana verdiği politik desteğe ek olarak milyarlarca dolarlık silah ve para desteği İsrail’in savaşı sürdürebilmesindeki başat unsur olarak karşımıza çıkıyor. 
İsrail’in ABD üzerindeki lobi gücünün hangi boyutlara ulaştığı ve bu durumun ABD demokrasisinde yarattığı tahribatı Dış Politika Uzmanı Prof. Dr. İsmail Şahin Herkes Duysun için analiz etti.
“İSRAİL LOBİ GÜCÜYLE KENDİ ALEYHİNDEKİ TÜM SESLERİ BASTIRIYOR!”
İsrail lobisinin ABD üzerindeki gücünün yadsınamaz bir gerçek olduğunu vurgulayan İsmail Şahin, “İsrail Lobisi’nin Amerika Birleşik Devletleri üzerindeki etkisi, göz ardı edilemeyecek bir gerçek. AIPAC (Amerikan-İsrail Kamu İlişkileri Komitesi) gibi İsrail yanlısı lobi grupları, Amerikan siyasetine ve politika yapım süreçlerine önemli ölçüde tesir ediyor. Kongre üyelerine ve politika yapıcılarına büyük miktarlarda bağış yapan bu lobiler, Amerikan politikasının İsrail’e olan desteğini güçlendirmekte ve İsrail’e yönelik eleştirel sesleri bastırıyor.” dedi.
Son günlerde Amerikan üniversitelerinde Filistin’i destekleyen akademisyen ve öğrencilere yönelik cadı avının başlatıldığını kaydeden Şahin, “Lobilerin gücünün sadece politik arenada değil aynı zamanda akademik dünyada da etkili olduğunu gözler önüne seriyor. Lobilerin politikadan ekonomiye, medyadan üniversitelere kadar uzanan gücü ve etkisi dünya adına çok vahim bir gelişmedir!” ifadelerini kullandı.
“İSRAİL’İN LOBİ GÜCÜ ABD’Yİ DEMOKRASİDEN UZAKLAŞTIRIYOR!”
İsrail’in lobi gücünün ABD demokrasisine de ciddi zararlar verdiğini dile getiren Şahin şu ifadelerle devam etti:
“Bu etki, gelinen nokta itibariyle demokratik süreçlere ciddi zararlar veriyor. Lobinin Amerikan politikasına müdahalesi, demokratik süreçlerin işleyişini bozmakta ve seçilmiş yetkililerin karar alma süreçlerini baltalamakta. Üniversitelerde meydana gelen olaylar, Amerika’nın gerçek anlamda demokrasiden uzaklaştığının bir göstergesidir. Zira akademik özgürlük, demokratik bir toplumun temel taşlarından biridir.”
Tumblr media
BU Haber İGF HABER AJANSI tarafından servis edilmiştir.
0 notes
habersonik · 1 year ago
Text
İş insanından hamile eşine cinsel saldırı! Cezası belli oldu
Şikayetçi Melisa Tatlıcı, İstanbul 2. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki duruşmaya katıldı. Duruşmada tarafların avukatları da hazır bulundu. “ŞİKAYEM DEVAM EDİYOR, SAVUNUN CEZALANDIRILMASI GEREKİYOR” Şikayetçi Melisa Tatlıcı, “Şikayetim devam ediyor. Sanığın cezalandırılması gerekiyor” dedi. Şikâyetçinin avukatı, müvekkili Melisa Tatlıcı’nın olay sırasında 8 aylık hamile olduğunu ve sanığın kaçma şüphesi…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
gggmedya · 5 years ago
Photo
Tumblr media
"Salda'yı koruyan Belediye Başkanı ve eşine silahlı saldırı" https://gggmedya.com/antalya/saldayi-koruyan-belediye-baskani-ve-esine-silahli-saldiri/
0 notes
sondakikaturk · 5 years ago
Text
Salda Gölü skandalını ortaya çıkarmıştı… CHP’li Başkan ve eşine silahlı saldırı!
http://dlvr.it/RV5N6l
1 note · View note
bosanma-nafaka-avukati · 5 years ago
Text
Boşanmada Erkekde Nafaka Alabilir mi?
Boşanmada erkekde nafaka alabilir mi? sorusu günümüzde sıkça karşılaştığımız bir soru olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu yazımızda erkeklerinde nafaka alabileceğine değineceğiz. Türk medeni kanuna göre erkeklerde nafaka alabilir mi? yazımızı sonuna kadar okuyunuz.
Tumblr media
BOŞANMADA ERKEKDE NAFAKA ALABİLİR Mİ?
Medeni Kanun’un 175. Maddesi’nde yoksulluk nafakası “ Boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek taraf, kusuru daha ağır olmamak koşuluyla geçimi için diğer taraftan mali gücü oranında süresiz olarak nafaka isteyebilir.
Eğer karınız boşanmanın gerçekleşmesi süresince sizden daha kusurlu taraf ise nafaka talebinde bulunabilirsiniz. Eşiniz size sosyal ortamlarda hakaret etmiş, onurunuza, kişiliğinize, işinize, ailenize karşı alçaltıcı sözler sarf etmiş ya da sizi aldatmışsa eşinizden nafaka, maddi ve manevi tazminat talep edebilirsiniz.
Konya’da 2. Aile Mahkemesi’nin kararıyla aylık 250 lira nafaka ödemesine ve çocuğunun velayetinin annesine verilmesi kararına, avukatı aracılığıyla itirazda bulunan eşin itirazı üzerine Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 2’nci Hukuk Dairesi Kararında; “Tarafların sosyal ve ekonomik durumları, nafakanın niteliği, günün ekonomik koşulları, çocuğun yaşı ve hakkaniyet ilkesi de dikkate alındığında babaya tevdi olunan çocuk için aylık 200 lira tedbir ve iştirak nafakası taktir edilmiştir. Kararda, kadının erkeğe göre daha ziyade kusurlu olduğu, kadının boşanmaya neden olan sadakat yükümlülüğüne aykırı davranışı, davacının kişilik haklarına saldırı niteliği taşımaktadır. Bu nedenle Borçlar Kanunu’nun 50 ve 52’nci maddesi hükmü dikkate alındığında erkek için 10 bin lira maddi, 8 bin lira manevi tazminat taktir edilmiştir” denildi.
Medeni Kanun’un 175. Maddesi’nde yoksulluk nafakası “ Boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek taraf, kusuru daha ağır olmamak koşuluyla geçimi için diğer taraftan mali gücü oranında süresiz olarak nafaka isteyebilir.
ALDATAN EŞİN BİRLİKTE OLDUĞU KİŞİYE TAZMİNAT DAVASI AÇILABİLİR Mİ?
Aşağıdaki Yargıtay kararları üçüncü kişiden de tazminat istenebileceği yönündedir. “Somut olayda, davalı hakkında davacının eşinin ırz ve namusuna tasaddide bulunmak suçundan cezalandırılması istemiyle açılan ceza davası sonunda; davacının eşi ile davalı arasında geçen telefon görüşmelerinin süresinin rahatsızlık boyutunu aşan uzun görüşmeler olduğu, davacının eşi ile davalı arasındaki ilişkinin rızaya dayalı olduğu kanısına varıldığı, davalının cezalandırılmasına yeterli, kesin ve inandırıcı kanıt elde edilemediğinden unsurları itibariyle oluşmayan atılı suçtan davalının beraatine karar verildiği anlaşılmaktadır.
Ceza mahkemesinin gerekçesinde belirlenen olgular itibariyle, davacının eşinin rızası ile de olsa, davacının eşi ile davalı arasında bir yakınlaşma bulunduğu anlaşılmaktadır. Yerel mahkemece, bu durumun davacının aile bütünlüğüne haksız bir saldırı oluşturduğu benimsenerek davacı yararına manevi tazminat takdir edilmesi gerektiğinin gözetilmemiş olması usul ve yasaya uygun düşmediğinden kararın bozulması gerekmiştir.” /Y. 4. HD. 2004/10434 E. – 2005/4506 K. T. 28.4.2005)
“Böylece, evli bir kimsenin evlilik dışı birlikteliği, diğer eşin sosyal kişilik değerlerine saldırı niteliğinde olduğu gibi, bu eyleme katılan kişinin eylemi de bundan ayrı düşünülemez. Dolayısıyla, bu eyleme evliliği bilerek katılan kişi de diğer eşin uğradığı zarardan sorumludur. Sonuç itibariyle, davalının davacının eşi ile evli olduğunu bilerek duygusal ve cinsel ilişkiye girdiğinin tarafların ve mahkemenin kabulünde olmasına göre; davalının sorumluluğu ahlaka ve adaba aykırılık nedeniyle gerçekleşenden kaynaklanmakta; dava da yasal dayanağını haksız fiile ilişkin hükümlerden almaktadır. Hal böyle olunca, mahkemece davalının açıklanan şekilde gerçekleşen eyleminden sorumluluğu kabul edilerek, bundan kaynaklanan zararın kapsamı belirlenmeli ve varılacak uygun sonuca göre bir karar verilmelidir.” (YHGK, 2010/4 – 129 E. 2010/173 K. 24.03.2010)
Boşanmada Erkekde Nafaka Alabilir mi? işte Yargıtay kararı. Ancak aksi görüşte olan Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin kararı ise;
“Davalı zararın meydana gelmesinden asli olarak sorumlu tutulamaz. Yine yasa hükmünün aradığı anlamda iştirak hali de söz konusu olamaz. Zira iştiraken işlenebilir bir eylemin varlığının kabul edilebilmesi için, eylemin müstakilen ve asli olarak da işlenebilir olması gerekir. Ayrıca haksız fiil sorumluluğunu, geniş ve belirsiz bir kavram olan sadakat yükümlülüğünü ihlal etmeye iştirak çerçevesinde değerlendirmek, bu sorumluluğu belirsiz hale getirecektir.”
Tüm bu karşıt kararların ardından içtihatların birleştirilmesine karar verilmiş olup, “Yukarıda açıklanan yasal düzenlemeler, yargısal ve bilimsel içtihatlarla bu çerçevede yapılan değerlendirmeler sonucunda “evlilik birliği devam ederken eşlerden biri ile evli olduğunu bilerek birlikte olan üçüncü kişiye karşı diğer eşin manevi tazminat isteminde bulunamayacağı” yönünde 06.07.2018 günü üçüncü görüşmede oy çokluğu ile karar verilmiştir. “Yargıtay İçtihatları Birleştirme Büyük Genel Kurulu 2017/5 E. 2018/7 K. denilerek son noktayı koymuştur.
EVLİLİK İÇİNDE EDİNİLMİŞ MALLARA KATILMA REJİMİNİN TASFİYESİ;
I. Tasfiye Esnasında Eşlerin Birbirlerine Karşı İleri Sürebileceği Alacak Hakları
1- Katkı Payı Alacağı
2- Değer Artış Payı Alacağı
3- Denkleştirme Alacağı
4- Katılma Alacağı
II. EDİNİLMİŞ MAL KAVRAMI VE ÖZELLİKLE BANKADAKİ PARALARLA ŞİRKET HİSSELERİ VE ARSA PAYI KARŞILIĞI KAT YAPIM SÖZLEŞMESİNDEN KAYNAKLANAN ALACAĞIN EDİNİLMİŞ MAL SAYILIP SAYILAMAYACAĞI;
1- Edinilmiş Mal Kavramı
2- Banka Hesaplarında Bulunan Paralar ve Faiz Gelirler a) Bankadaki paralar b) Faiz gelirleri
3- Arsa Payı Karşılığı Kat Yapım Sözleşmesinden Kaynaklanan Alacaklar
4- Şirket Hissesinden Kaynaklanan Alacaklar
III. ANLAŞMALI BOŞANMALARDA İMZALANAN PROTOKOLLERİN KATILMA ALACAĞINI KAPSAYIP KAPSAMADIĞI;
1- Yargıtay’ın Protokole Rağmen Dava Açılabileceği Yönündeki Bazı Kararları
2- Yargıtay’ın, Anlaşma Protokolünün Mal Rejiminin Tasfiyesini de Kapsadığı Bu Nedenle Artık Tasfiye Davası Açılamayacağı Yönündeki Bazı Kararları
IV. ZAMANAŞIMI MESELESİ;
Boşanma konusunda öncelikle boşanma davası açmadan önce kesinlikle boşanma avukatı ile görüşmenizde fayda vardır. Aksi halde açacağınız davalar lehine değil aleyhinize sonuçlanabilir.
Kaynak: https://www.kemalkaya.av.tr/bosanmada-erkekde-nafaka-alabilir-mi/
Yorum Gönder
1 note · View note
hbkultursanat · 5 years ago
Text
EMPERYALİZM BİR PROJE OLARAK ERDOĞAN'I TOPLUMUN TEPESİNE TAŞIDI, SÜREÇ İÇERİSİNDE TOPLUMSAL BİR SELEKSİYON AYGITINA DÖNÜŞTÜ
Bazı durumlarda “bir musibetin bin nasihatten daha evla olduğu” bir atasözü olarak hafızalarda yer edindiği gibi somut hayat içerisinde bir gerçeklik olarak da insan toplumunun karşısına çıkmıştır. Örneğin Erdoğan ve devri Erdoğan gibi. Erdoğan’ın ABD ve diğer emperyalist güçlerce önce BOP projesinin başına, devamında da Türkiye toplumunun tepe noktasına kadar çıkartıldığı yaşanarak da görülmüş somut bir gerçekliktir. Amaç Erdoğan’ın “yeşil kuşağın” bir mensubu, emperyalizmin “ılımlı İslam” kuramının bir uygulayıcısı olarak Arap-İslam dünyasının liderliğine, bölgede yaratılacak olan “Arap baharının” yöneticiliğine, Türkiye’nin, M. Kemal’in yönlendirmek istediği “muasır milletler” amacından saptırılarak Ortadoğu’nun tipik bir ülkesi konumuna getirmesini sağlamak olmuştu. Emperyalizmin önüne koymuş olduğu bu planı hayata geçirmek için din temelinde bir ayrışma yaratarak, Demirel’in sık sık tekrarladığı “% 99'u dindardır, Müslümandır” teranesini Erdoğan’a yaptırmak istediler. Erdoğan önüne konmuş olan bu görevi yerine getirmek için kolları sıvadı ve bütün gücü ile hayata geçirmeye çalıştı. Emperyalistler toplum mühendisliği temelinde kelimenin gerçek anlamına denk, derin bir planı uygulamaya koymaya çalıştılar.
Bu bağlamda toplumun “% 99’unun Müslüman dindar olduğu” söylemine dayanarak dindar Müslümanları öne çıkartıp geriye kalanını ise onların peşine takarak Türkiye’yi “muasır medeniyetler” amacından saptırıp, Ortadoğu’nun sıradan bir ülkesi haline getirmek için ayrıştırma işlevine başladılar. Bu plan çerçevesinde Erdoğan önce “her türden milliyetçiliği ayaklarımın altına aldım” diyerek dindarları milliyetçilikten kopartmaya ve milliyetçileri dindarların peşine takmaya çalıştı. Çünkü “Türk-İslam sentezi” daha önce askeri cuntalarca denenmiş, fazla işe yaramadığı görülmüştü. O nedenle “ılımlı İslam” kuramı, onun uygulayıcısı Erdoğan ile birlikte farklı bir deneme sürecine girilmişti. 20. yüzyılda Türkiye sınıf zemininde bir ayrışma süreci yaşamıştı, toplumsal ilerlemenin bu süreci de görülmüştü. Emperyalizm o dönemde “bizim çocuklar" dediği ordu eliyle cuntalar yapıp, onlara “Türk-İslam sentezi” politikalarını ürettirerek amacına varmaya çalışmıştı. Olmadı, yapamadı, ulaşmak istediği yere varamadı. Söz konusu amacına devri Erdoğan’la varmayı planladı. Devri Erdoğan’da Türkiye toplumu Kılıçdaroğlu’nun sık sık tekrarladığı gibi “bir ayrıştırma, ötekileştirme” sürecine sokuldu. Ama sınıf temelinde değil genel toplum temelinde yapılmaya çalışıldı.
Erdoğan, "amacım bir dindar kesim yaratmak” diyerek, dindar insanlarla toplumun diğer kesimlerini ayrıştırarak amacına varmayı planladı. Bununla da yetinmedi, basın- yayın, işçi sınıfı, akademisyenler, hatta “yerli ve milli” diyerek burjuvazi arasında da mimarlar, mühendisler, doktorlar, avukatlar, hakimler, savcılar vb. gibi bütün toplum kesimleri arasında amansız bir ayrıştırma süreci başlattı ve bütün hızı ile devam ettirdi ve ettiriyor. Söz konusu ayrıştırma toplumu böldü ama olması gereken doku ve dengeler üzerinde böldü. Örneğin dindarlar arasındaki bölünme: dini çıkarlarına alet eden, dini bir sömürü malzemesi yapan din bezirganları ile gerçek dindarlar arasında yaşandı. Dini bir sömürü aracı olarak gören din simsarları Erdoğan’ın yanında, dini tanrı ile kendi arasında bir vasıta olarak görüp, dini görevlerini yapanlar karşısında yer aldılar. Dindarlar söz konusu temelde bir ayrışma yaşarken bir dindar bütünlüğü sağlanamadığı gibi dindarların dinamik ve ruh sağlığına sahip olanları Erdoğan’ın karşısında, çürümüş, tortulaşmış olanları da Erdoğan’ın yanında yer almaya başladılar. Dindarlar mezrasında böylesi bir gelişme süreci yaşanırken basın yayın alanında yapılan ayrışmada da benzeri bir ortam oluştu.
Basını bir sömürü ve çıkar aracı olarak gören, böyle davrananla basını bir toplumun haber hakkı olarak görüp, ona denk bir tavır içine giren iki basın erbabı ortaya çıktı. Basın yayın işini toplumun bir haber alma olgusu olarak gören gerçek yayıncılar Erdoğan’ın karşısında, basını bir toplumu yanıltma aracı olarak gören sahtekarlar ise Erdoğan’ın yanında “yandaş basın” olarak yer aldılar. İşçi, memur ve bütün emekçiler de böyle. Erdoğan’ın kurdurmuş olduğu bazı “sarı” memur ve işçi sendikaları açık, açık işçi sınıfı ve entelektüel emek sahibi memur tabakasına ihanet ederek Erdoğan hükümeti ile anlaşırken gerçek memur ve işçi sendikaları işçi sınıfı ve entelektüel emek sahibi emekçilerin hakları için direnip mücadele ederek, Erdoğan yönetiminin karşısındaki yerlerini aldılar.
“Yerli ve milli” diyerek burjuvazi içerisinde yapmaya çalıştıkları ayrışmada da umduğu sonuca varamadı. Varamadığı gibi sitem karşıtı burjuva bile yaratmak durumunda kaldı. Gençliği, işsizleri katmıyorum bile, gençlik Erdoğan tarafından tümü ile dışlandığı için sistem dışı bir konumda durmaya devam ediyor. İşsizler kendilerini yakacak kadar Erdoğan yönetimine karşı bir duruş içindeler. Aynı duruş avukatlar için de geçerli. Avukatlar içinde Fevzioğlu ile yaratmaya çalıştığı ayrışma Türkiye Barolar Birliği'nin (TBB) bir bütün olarak Erdoğan’ın karşısına çıkmalarına neden olmuştur.
TBB Erdoğan’ın genel başkanları Fevzioğlu’nu “yandaş” hale getirince dünyada eşine az rastlanır bir tavır koyup, tutum geliştirerek Türkiye’de geçek hukukun sahibinin kim olduğunu net olarak göstermiştir. Erdoğan’ın hukuk düşmanlığı karşısına TBB aşılmaz bir engel olarak dikmiştir. Erdoğan’ın olağanüstü hal ilan ederek işten atarak ayrıştırmaya çalıştığı akademisyenler bir bütün olarak olmasa bile büyük bir çoğunlukla Erdoğan’ın karşısında yer aldılar. Topluca belirtmek gerekirse: Emperyalizmin toplum mühendisliği temelinde siyasi arenaya sürülmüş olan Erdoğan, kendisine biçilmiş olan kaftanın erbabı olamadı. O nedenle de araları açıldı, bozuştular. Söz konusu bozuşma sonucu Erdoğan kulvar değiştirme tavrı içine girdi. ABD ve NATO’ya sırt çevirerek, rotayı Rusya’ya çevirmeye başladı. Yapmış olduğu bu manevra gereği NATO silahları yerine Rusya’dan silah alamaya başladı. Erdoğan kendine yeni bir partner arayışı içine girdikçe ABD ve AB de Suriye’nin Kuzey ve doğusunda yeni bir oluşum yaratmaya başladılar. Askeri, mali, siyasi destek vererek, Erdoğan’ın düşman olarak gördüğü bir yapı yaratıyorlar. ABD, ABD olalı hiçbir insan toplumuna insani bir katkı yapmamıştır. Suriye Demokrasi güçlerine nasıl bir katkı yapar bilemiyorum. Ama söz konusu alanda hiç de küçümsenemeyecek bir yapılanmaya destek verdiği şimdilik kesin gibi.
Suriye Şam yönetimi şimdiye kadar QSD’ye “demokrasi” gücü diyor, öyle niteliyordu. Ama ABD ve AB’nin söz konusu alanda yaratmış olduğu yapılanmayı net olarak görünce: “bölücü terörist” olarak niteleyerek BM'ye şikayet etmeye başladı. AB ve ABD açık açık Suriye’nin kuzey ve doğusunda askeri, mali ve siyasi olarak destek verip bir yeni güç yaratırken Erdoğan ha bire “sabrımız kalmadı” diyerek söz konusu alana saldıracağını tekrarlıyor. Kendi kendini mi yoksa Suriye yönetimini mi aldattığı belli değil. Ama herhangi bir saldırı yapma olanağı en azından şimdilik olası gözükmüyor. Erdoğan yaptığı ayrıştırma siyaseti ile iç politikada başarılı bir sonuca varamadığı gibi dış politikada yapmaya çalıştığı ayrıştırma ile iyice bataklığa saplandı. Özellikle yapmış olduğu Kürt düşmanlığı iç politikada iktidar tabutuna çakılan bir çiviye dönüşürken dış politikada ise müthi�� felaketi çağrıştıran bir konuma doğru ilerliyor. Erdoğan’ın Savunma Bakanı her gün “birkaç teröristi etkisiz hale getirdik” diyerek kendini avuturken “terörist” olarak niteledikleri güçler Suriye’nin kuzeyinde askeri, mali ve siyasi bir güç olma yolunda hızla ilerliyorlar. Erdoğan diktatörlüğü yaratmış olduğu yandaş medya, yandaş dinciler, yandaş işçi vb. gibi iç güçlerle çürümüş, kokuşmuş bir olguyu ifade ederken, dış politikada da sadece hiçbir değeri olmayan kuru gürültü yapan bir palavra mekanizmasına dönüşmüş durumda.
Evet, Erdoğan emperyalizmin bir projesi olarak Türkiye siyasi arenasına sokulurken süreç içerisinde toplumu ayrıştıran bir selektöre dönüşerek toplumun çürüyen kesimini kendi yandaşı yaparken en dinamik kesimini de karşısına iterek derinlemesine bir ayrıştırma gerçekleştirdi. Aynı ayrıştırmayı dış politika ve diplomasi planında da yaptı. Şu anda korkunç bir iç ve dış çatırdama ile önü alınamaz bir çöküş yaşıyor. Erdoğan diktatörlüğü çürütmüş olduğu toplum kesimi ile birlikte tarihin çöplüğüne doğru yol alırken toplumun diri ve dinamik kesimi Türkiye’yi bir üst düzeyde yeniden yaratmanın gayreti içine girmiştir.
Teslim Töre 19 Eylül 2019
3 notes · View notes
alittlefurtheroutoftheway · 3 months ago
Text
Bursa'da Eşine Silahlı Saldırı: Şahıs Kaçtı
Bursa’da Silahlı Saldırı: Eşini Vuran Şahıs Kaçtı Bursa’nın Gemlik ilçesinde, bir şahıs ayrılma aşamasında olduğu eşine silahlı saldırıda bulundu. Olay, öğle saatlerinde Hisar Mahallesi’nde meydana geldi. Edinilen bilgilere göre, 51 yaşındaki S.Y., ayrılma sürecinde olduğu eşini ayaklarından vurarak olay yerinden kaçtı. Silah seslerini duyan komşuların ihbarı üzerine, olay yerine sağlık ekipleri…
0 notes
bursahabermedya · 14 days ago
Photo
Tumblr media
Evlilikte Korkunç İhanet: Bıçakla Saldırı! Sakarya’nın Hendek ilçesinde vahşi bir saldırı Sakarya’nın Hendek ilçesinde, 3 ay önce evlendiği eşine yönelik gerçekleştirilen bir bıçaklı saldırı, yerel halkı şoka uğrattı. https://bursahabermedya.com/evlilikte-korkunc-ihanet-bicakla-saldiri/ #BursaHaberleri #bursahaber #bursasondakika #bursahaberleri #haberler #bursa
0 notes
korkutkalkan · 2 years ago
Text
Pelosi'nin eşine saldırmıştı: 'Çocuklarına cinsel istismarda bulundu' iddiası
Pelosi’nin eşine saldırmıştı: ‘Çocuklarına cinsel istismarda bulundu’ iddiası
Inti Gonzalez adındaki 20 yaşındaki bir kız, Facebook’ta ve bir blog yazısında, ABD Temsilciler Meclisi Başkanı Nancy Pelosi‘nin eşi Paul Pelosi‘ye çekiçle saldıran 42 yaşındaki David DePape‘in “karanlığa çekildiğini” iddia etti. 20’li yaşlarındaki Gonzalez, “Nancy Pelosi’nin kocasına yapılan bu saldırı, bana ve kardeşlerime uyguladığı cinsel tacizi düşündüğümde, çok olmasa da benim için de bir…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
olumluhaber · 2 years ago
Link
0 notes
sondakikabu · 2 years ago
Text
Sokak kedisi kanalı muhabiri ve eşine silahlı saldırı
Sokak kedisi kanalı muhabiri ve eşine silahlı saldırı
Sokak Kedisi kanalının muhabiri, eşi ve kendisine silahlı kişilerce saldırı düzenlediğini duyurdu. Yaptığı sokak röportajları ile bilinen Sokak Kedisi kanalının muhabiri Ebru Uzun Oruç silahlı kişilerce saldırıya uğradığını duyurdu. Sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda Oruç, ”Bağdat caddesinde eşim Barış Oruç ve ben 2 silahlı kişinin saldırısına uğradık. Durumumuz iyi merak etmeyin. Şuan…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
saglikagi · 3 years ago
Text
İzmir'de Hastane İçerisinde, Doktordan Doktor Eşine Şiddet https://saglikagi.net/izmirde-hastane-icerisinde-doktordan-doktor/?feed_id=17805
0 notes