#doğal mide tedavisi
Explore tagged Tumblr posts
hepsigundemcom · 8 days ago
Text
Prof. Dr. Birkan Taha Özkan açıkladı: Makûs ağız kokusunun bilinmeyen bir sebebi ortaya çıktı
Prof. Dr. Birkan Taha Özkan açıkladı: Makûs ağız kokusunun bilinmeyen bir sebebi ortaya çıktıUzman Diş Tabibi ve Ağız, Diş ve Çene Cerrahı Prof. Dr. Birkan Taha Özkan, berbat ağız kokusuna neden olabilecek faktörleri sıraladı. Depresyon, gerilim ve anksiyete üzere ruhsal durumların makus ağız kokularına neden olabileceğini lisana getiren Prof. Dr. Birkan Özkan depresyon tedavisi gören bireylerin ağız bakımını ihmal etmemesi gerektiğini belirtti. ANTİDEPRESANLAR AĞIZ KOKUSUNA NEDEN OLABİLİR Mİ? Depresyon devrindeki bireylerin ağız bakımlarına dikkat etmesini tabir eden Prof. Dr. Birkan Özkan, “Depresyon devrinde kullanılan birtakım antidepresan ilaçlar, ağızda kuruluğa yol açarak tükürük üretimini azaltır. Halbuki tükürük, ağız içindeki bakterileri temizleyen doğal bir savunma aracıdır. Tükürük üretimi azaldığında ağız kurur ve bakteriler süratle çoğalır, bu da berbat bir ağız kokusuna sebep olur. Ağız kuruluğunun, depresyon sürecinde ortaya çıkan makus ağız kokusunun ana sebeplerinden biri. Depresyon tedavisi gören bireylerin ağız bakımını ihmal etmemesi gerekir” dedi. AĞIZ KOKUSUNUN TOPLUMSAL ETKİLERİ Kötü ağız kokusuna sahip bireylerde toplum içerisinde kendini yetersiz görme üzere sıkıntıların ortaya çıktığını belirten Prof. Dr. Birkan Özkan, “Kötü ağız kokusuna sahip bireylerde, içe kapanıklık, takıntılı niyet yapısı artışı ve daima kendini eleştirme hali oluşur. Bu bireyler her ayrıntıdan şikayet eder ve kendilerini yetersiz görürler, hasebiyle ağız kokusunun toplum tarafından algılanacağı niyeti toplumsal tasaları artırır. Bu durum, kişiyi toplumdan uzaklaştırarak toplumsal izolasyona ve özgüven kaybına neden olabilir” diye konuştu. “BAKTERİLER MAKUS KOKULARA SEBEP OLUR” Kötü ağız kokusunu önlemek için günlük ağız bakımına itina göstermenin değerine vurgu yapan Prof. Dr. Birkan Özkan, “Ayrıca hislerini söz etme zahmeti yaşayan bireylerde ruhsal yüklerin artmasının, ağız kokusu üzere somut sıhhat sıkıntılarına da yol açabiliyor. Bu şahıslar ekseriyetle ağır bir iç baskı yaşarlar ve bu baskı, makus ağız kokusu üzere bedensel belirtilerle kendini gösterebilir. Günlük ağız bakımın��n aksatılması, diş fırçalama ve diş ipi kullanımında yetersizlik, ağızda bakteri birikimini artırır. Bu bakteriler makus kokulara neden olur” formunda konuştu. MİDE RAHATSIZLIKLARININ TETİKLENMESİ Depresyon ve gerilimin mide sıhhatini da etkilediğini belirten Prof. Dr. Özkan, “Özellikle reflü gastri ve ülser üzere mide rahatsızlıkları, mide asidinin ağza kadar ulaşmasına ve ağız kokusuna sebep olmasına neden olabilir. Bu durum yalnızca mideyi değil, ağız sıhhatini da önemli halde tesirler. Depresyon ya da gerilim kaynaklı mide problemlerinin ağız sıhhati üzerindeki tesirlerini göz gerisi etmemek gerekir” sözlerini kullandı. SU TÜKETİMİNİN ÖNEMİ Su tüketiminin değerine değinen Özkan, şöyle konuştu: “Stres ve anksiyete durumlarının, direkt tükürük üretiminde azalmaya yol açabileceğini belirtiyor. Gerilim altında bedenin salgıladığı kimi hormonlar, tükürük üretimini azaltabilir. Tükürük eksikliği, ağız içindeki bakterilerin daha süratli çoğalmasına sebep olur ve ağız kokusu ortaya çıkar. Gerilim idaresinin ağız sıhhati üzerindeki direkt tesirlerinin farkında olunması gerekir. Ağız kuruluğunun önüne geçmek için su tüketiminin artırılmasını tavsiye ediyoruz. Depresyon, gerilim, takıntılılık, içe kapanıklık ve anksiyetenin, ağız sıhhati üzerindeki tesirlerinin farkında olunması gerektiğini, makus ağız kokusunu sebeplerinin yüzde 80 oranında diş tabibini ilgilendiren meseleler olduğunu, geriye kalan yüzde 20’lik oranda ruhsal ve sistemik hastalıklar kaynaklıdır. Bu süreçlerde diş doktoruna muayene olunması ve ağız bakımına daha fazla itina gösterilmesi gerektiğini aksi halde diş sıkıntılarının daha da artar."Cumhuriyethttps://hepsigundem.com/prof-dr-birkan-taha-ozkan-acikladi-makus-agiz-kokusunun-bilinmeyen-bir-sebebi-ortaya-cikti/?fsp_sid=2188#Ağız #AğızKokusu #Bakteriler #Depresyon #Diş #Mide #Özkan #Sorunlar #Stres #Tükürük
0 notes
bulgubil · 5 months ago
Text
Ağız Kokusu Tedavisi: Doğal ve Tıbbi Yöntemler
Ağız kokusu, pek çok insanın yaşadığı yaygın bir problemdir ve sosyal hayatı olumsuz etkileyebilir. Ağız kokusunun tedavisi için çeşitli yöntemler bulunmaktadır. İlk olarak, ağız hijyenine dikkat etmek oldukça önemlidir. Dişlerin düzenli olarak fırçalanması, diş ipi kullanımı ve dil temizliği, ağız kokusunu önlemede etkili yöntemlerdir.
Ağız kokusu tedavisi için bazı doğal yöntemler de kullanılabilir. Örneğin, bol su içmek ağız kuruluğunu önler ve tükürük üretimini artırarak kötü kokuların oluşmasını engeller. Ayrıca, maydanoz gibi bitkiler çiğnenerek ağız kokusunu azaltabilir. Bunun yanı sıra, elma ve havuç gibi sert meyve ve sebzeler de ağız içinde doğal bir temizlik sağlayarak kötü kokuları azaltır.
Tıbbi yöntemler arasında ise antibakteriyel ağız gargaraları ve ağız spreyleri kullanımı yer alır. Bu ürünler, ağızda bulunan bakterileri öldürerek kötü kokuların oluşmasını engeller. Ayrıca, düzenli diş hekimi kontrolleri ve profesyonel temizlikler de ağız kokusunu önlemede önemli bir rol oynar.
Ağız kokusu, bazen altta yatan daha ciddi bir sağlık sorununun belirtisi olabilir. Sinüzit, diyabet, mide problemleri ve böbrek hastalıkları gibi durumlar ağız kokusuna neden olabilir. Bu nedenle, ağız kokusu problemi yaşayan kişilerin bir sağlık profesyoneline danışması önemlidir. Doktorlar, altta yatan nedenleri belirleyerek uygun tedavi yöntemlerini önerebilirler.
Ağız kokusu tedavisi için hem doğal hem de tıbbi yöntemler bulunmaktadır. İyi bir ağız hijyenine dikkat etmek, sağlıklı bir diyet benimsemek ve düzenli doktor kontrolleri yapmak ağız kokusunu önlemede etkili olacaktır. Daha fazla bilgi için ağız kokusu tedavisi hakkında detaylı rehberlere başvurabilirsiniz. Bu şekilde, ağız kokusundan kurtulabilir ve daha özgüvenli bir şekilde sosyal hayatınıza devam edebilirsiniz.
0 notes
tanitimbilgi · 5 months ago
Text
Ağız Kokusuna Karşı Etkili Tedavi Yöntemleri
Ağız kokusu, birçok insanın günlük yaşamını olumsuz etkileyen bir sorundur. Sosyal ilişkilerde ve kişisel özgüvende düşüşe neden olabilir. Neyse ki, ağız kokusu tedavisi için çeşitli etkili yöntemler mevcuttur. İlk adım, ağız hijyenine dikkat etmektir. Dişleri düzenli olarak fırçalamak ve diş ipi kullanmak, ağızda biriken bakterileri azaltır ve kokuyu önler.
Ayrıca, ağız kokusunun nedenini belirlemek önemlidir. Eğer diş çürükleri veya diş eti hastalıkları gibi dental problemler söz konusuysa, bir diş hekimine danışmak gereklidir. Diş hekiminiz, ağız sağlığınızı değerlendirerek uygun tedavi yöntemlerini önerecektir. Bazen, ağız kokusu mide veya sindirim sorunlarından kaynaklanabilir. Bu durumda bir doktora başvurmak ve altta yatan nedeni tedavi etmek gereklidir.
Ağız kokusunu önlemek için beslenme alışkanlıklarını gözden geçirmek de faydalıdır. Soğan, sarımsak gibi keskin kokulu yiyecekler ve baharatlı gıdalar ağız kokusunu artırabilir. Daha taze ve doğal gıdalar tüketmek, ağız kokusunun azalmasına yardımcı olabilir. Ayrıca, yeterli miktarda su içmek, ağız kuruluğunu önleyerek kötü kokuyu azaltır.
Doğal yöntemlerle ağız kokusu tedavisi de mümkündür. Örneğin, nane yaprağı çiğnemek veya adaçayı ile gargara yapmak, ferah bir nefes sağlar. Ayrıca, probiyotik yoğurt tüketmek, ağızdaki kötü bakterilerin sayısını azaltabilir. Ancak, doğal yöntemler etkili olmazsa profesyonel tedavi seçeneklerine başvurmak gereklidir.
Ağız kokusu tedavisi hakkında daha fazla bilgi ve profesyonel yardım almak için ağız kokusu tedavisi sayfasını ziyaret edebilirsiniz. Bu site, ağız kokusuyla ilgili detaylı bilgileri ve tedavi yöntemlerini sunmaktadır. Sonuç olarak, ağız kokusu, hem kişisel hem de sosyal hayatı etkileyen bir sorundur ve doğru tedavi yöntemleriyle üstesinden gelinebilir.
0 notes
seovas · 5 months ago
Text
Ağız Kokusu Tedavisi: Nedenleri ve Çözümleri
Ağız kokusu, birçok insanın günlük yaşamını olumsuz etkileyen bir sorundur. Bu durumun sosyal ilişkilerde yarattığı olumsuz etkiler nedeniyle, ağız kokusu tedavisi büyük önem taşır. Ağız kokusunun başlıca nedenleri arasında yetersiz ağız hijyeni, diş çürükleri, diş eti hastalıkları ve bazı sistemik hastalıklar yer alır. Ayrıca, yetersiz su tüketimi ve bazı yiyeceklerin tüketimi de bu soruna yol açabilir.
Ağız kokusu tedavisi için ilk adım, ağız hijyenine dikkat etmektir. Dişlerin düzenli olarak fırçalanması, diş ipi kullanımı ve ağız gargaraları, ağızda biriken bakterilerin temizlenmesine yardımcı olur. Diş hekimine düzenli ziyaretler, diş sağlığını korumanın yanı sıra, ağız kokusunun altında yatan sorunların tespit edilmesi açısından da önemlidir.
Bunun yanı sıra, beslenme alışkanlıklarının gözden geçirilmesi de ağız kokusunun giderilmesine yardımcı olabilir. Sarımsak, soğan gibi keskin kokulu yiyeceklerin tüketimi, ağız kokusunu artırabilir. Bu tür yiyeceklerin tüketiminden kaçınmak veya sonrasında ağız temizliğine özen göstermek faydalı olabilir. Yeterli miktarda su tüketimi, ağız kuruluğunu önleyerek, ağız kokusunun azaltılmasına katkıda bulunur.
Ağız kokusu tedavisi sürecinde doğal yöntemler de kullanılabilir. Karbonat ve su karışımı ile yapılan gargara, ağızdaki bakterileri öldürerek, kokunun azalmasına yardımcı olabilir. Ayrıca, nane yaprağı çiğnemek veya nane çayı içmek de ağız kokusunu gidermek için etkili olabilir. Doğal yöntemlerin yanı sıra, eczanelerde satılan ağız gargaraları ve spreylere de başvurulabilir.
Son olarak, bazı durumlarda ağız kokusunun nedeni, mide ve bağırsak sorunları olabilir. Bu tür durumlarda bir doktora başvurmak ve altta yatan nedeni tedavi etmek önemlidir. Ağız kokusu tedavisi hakkında daha fazla bilgi ve profesyonel destek almak için ağız kokusu tedavisi konusunda uzmanlaşmış sağlık merkezlerine başvurabilirsiniz.
Ağız kokusuyla mücadelede, düzenli ağız bakımı, doğru beslenme ve gerektiğinde profesyonel yardımla başarılı sonuçlar elde edilebilir. Ağız kokusu tedavisi, yaşam kalitesini artırarak, sosyal ilişkileri olumlu yönde etkileyen önemli bir süreçtir.
0 notes
ankarahaberplatformu · 1 year ago
Text
Dişçi Korkusu Nedir? Dişçi Korkusu Nasıl Yenilir?
Tumblr media
İnsanların diş muayenelerinden veya operasyonlardan olağan olmayacak düzeyde çekinmesi durumu dişçi korkusu olarak nitelenir. Bir çeşit fobi olan ve dentofobi olarak adlandırılan durum, hastalık derecesinde korku hissetmeye neden olmaktadır. İnsanlar, iç dünyasında hissetmiş olduğu baskı ve korkudan dolayı kaygı bozukluğu yaşayabilir. Dişçi fobisi, diğer fobiler gibi aşılması mümkün olan sorunlar arasındadır. Dentofobinin yenilmesi adına günümüzde sedasyon tedavisi uygulanmaktadır. Hayat Diş, hastaların korkularını kalıcı olarak aşması için başarılı bir süreç izler. Diş hekimleri, sedasyon ile birlikte psikolojik rahatlama sağlayacak direktifler verir. Böylece kaygısız ve acısız bir şekilde tedavi tamamlanır ve korkuyla başa çıkılır.
Dişçi Korkusu Nedir?
Korku, insanların zarar görebileceği anlarda oluşan son derece doğal bir koruma mekanizmasıdır. Her insan içgüdüsel olarak sağlığını tehlike atan durumlardan çekinir. Dişçi korkusu ise sadece korku olarak tanımlanabilecek bir hissiyat değildir. “Diş hekimi korkusu nedir?” sorusuna yanıt verilmesi için korkudan ziyade fobiden söz etmek gerekir. Dişçiye gitmekten ve tedavi görmekten çekinmek fobidir. Fobiler, insanlarda olağan olmayan bir endişe hali uyandırır. Bilindiği üzere her insanın diş muayenesine gitmesi ve tedavi görmesi gereklidir. Diş tedavisinden mahrum kalınması, önüne geçilmez sorunlara neden olur. Ancak dişçi korkusu yaşayan insanlar, sağlığını tehlikeye atacak düzeyde tedaviden çekinir. Diş çektirme, kanal tedavisi gibi müdahaleler acı verebilir ve tedavi sonrasında iyileşme süreci uzun sürebilir. Bu nedenle anlık kaygı ve korku hissedilmesi normaldir. Ancak tedaviye başlamadan korkunun oluşması, muayene olmaktan dahi çekinmek, dentofobi olarak tanımlanabilir.
Dişçi Korkusu Neden Olur?
Dişçi korkusu tüm fobiler gibi farklı etkenlere bağlı olarak gelişebilir. Fobi, bir nesne veya uygulamadan korkma hali ile ortaya çıkmaktadır. Örneğin, diş çekimi esnasında veya sonrasında acı çeken bir insanda sonradan fobi oluşabilir. Bazı durumlarda ise herhangi bir operasyon geçirilmese de korku vardır ve tedaviye engel teşkil eder. “Dişçi korkusu nedenleri nelerdir?” sorusuna yanıt verirken genetik faktörlü bir kaygı bozukluğu olabileceğini söylemek mümkündür. İnsan psikolojisi, dünyaya geldiği andan itibaren birçok olaydan etkilenir. Anne veya babası dişçiden korkan bir çocuk, diş tedavilerinin korkunç bir eylem olduğu kaygısına kapılabilir. Haliyle ilerleyen yaşlarda diş muayenesine gitmekten dahi çekinebilir. Kaygılar, duyumlar sonucunda da oluşabilmektedir. Örneğin, diş tedavisi esnasında yaşanan olumsuzlukları dinlemek, korku oluşmasına neden olabilir. Aynı acıyı hissedeceğini düşünen hasta, dişçiye gittiğinde normalden daha fazla kaygılıdır.
Dişçi Korkusu Nasıl Yenilir?
Dentofobi ile başa çıkmak için izlenebilecek farklı yollar vardır. Öncelikle korkunun neden geliştiğinin üstüne gidilmelidir. Bu süreçte psikolojik destek alınması ve sakinleştirici ilaçlar kullanılması mümkündür. Ancak doktor tavsiyesi olmadığı sürece ilaç alarak diş muayenesine veya operasyonuna girmek kesinlikle doğru değildir. Diş hekimleri, dentofobinin üstesinden gelinmesi için hastaları rahatlatabilecek uygulamalar yapar. Bu uygulamalar arasında en başarılı sonuçlar, sedasyon tedavisi ile alınmaktadır. Sedasyon, operasyon öncesinde anestezi ile birlikte sakinleştirici ilaçların kullanılmasıdır. Dentofobi görülen kişilerin diş hekimleri ile bu durumu açıkça paylaşması çok önemlidir. Muayene ve tedavi esnasında yaşanan korku; - Çarpıntı, - Mide bulantısı, - Kusma gibi sonuçlar doğurabilir. Korkulmasına rağmen üstüne gitmek, korku ile başa çıkılması için sağlıklı bir yol değildir. Sedasyon, günümüzde diş hekimlerinin sıklıkla tercih ettiği ve başarılı sonuçlar aldığı bir sakinleştirme yöntemidir. Lokal anestezi yerine sakinleştirme etkisi olan sedasyon, panik halini yatıştırır. Bu esnada egzersiz yapılabilir ve diş hekimlerinin direktifleri ile tamamen rahatlama sağlanabilir.
Dişçi Korkusu için Sakinleştirici
Dişçi korkusu olan kişilere tavsiyeler verilirken birtakım ilaçların kullanılabileceği dile getirilir. Ancak bahsi geçen ilaçlar, reçete edilmeden kullanılmaması gereken sakinleştiricilerdir. Sakinleştirici alınması gerektiğinde diş hekimleri, hastanın sağlık durumuna göre en uygun ilacı tercih eder. Bu uygulama, sedasyon adı verilen yatıştırma yöntemidir. Sedasyon, birçok insanda tek başına yeterli olsa da korkunun şiddetine göre farklı yollar izlenebilir. Çarpıntı, terleme gibi sorunlar yaşanması halinde mutlaka psikolojik rahatlama sağlanmalıdır. Diş hekimleri, eğitim aldıkları süreç içerisinde hastanın ruh halini iyileştirecek yöntemler hakkında bilgiler edinmektedir. Korkuyu aşmak için dahi diş hekimine gitmek istemeyenlerin, psikolojik destek alması gerekir. Psikologlar, fobi ile başa çıkılması için gerekli direktifleri vermekte ve gerekli görüldüğünde psikiyatrik ilaçlara başvurulmaktadır. Bu yöntemlerin tamamı, diş hekimi korkusundan kurtulmak için etkilidir ve kalıcı olarak aşılmasına yardımcı olur.
Dişçi Korkusu ile Nasıl Başa Çıkılır?
Fobiler, anksiyete düzeyinde korku ve panik hali yaşattığı için bireysel olarak aşmak kolay değildir. Dişçi fobisi olan insanlar, başa çıkmak için diş hekimlerinden destek almalıdır. Yapılacak her işlemde anestezi uygulanır ve acı hissedilmez. Ancak sakinleşmek için bu durumu bilmek yeterli değildir. Hekimler, hastanın sakinleşmesini sağlayacak sedasyon, egzersiz gibi yöntemleri kullanır.
Dişçi Korkusu Olanlar Nelere Dikkat Etmeli?
Diş hekimi korkusunda diş hekiminin önemi yadsınamayacak kadar büyüktür. Diş hekimleri, korkuyla başa çıkmada psikologlar kadar başarılı olabilir. Doğrudan korkuyla yüzleşme fırsatı bulan hasta, diş hekiminin telkin edici yönlendirmeleri ile sakinlik kazanır. Dentofobi olan kişilerin diş hekimi seçimlerini doğru bir şekilde yapması, hekimlerle iletişime geçmesi gerekir. Muayeneye gitmeden önce veya başlamadan hekime bu durumdan bahsedilmelidir. Böylece önlem alınır ve panik hali olmadan tüm cerrahi işlemler yapılabilir.
Sıkça Sorulan Sorular
Bilinçli Sedasyon Nasıl Yapılır? Sedasyon, sakinleştirici ilaçların ağız yoluyla veya damar yoluyla alınması şeklinde yapılır. Bilinçli sedasyon, hastaların uygulama boyunca ilaç almasını sağlayacak aletlerle gerçekleştirilir. Sedasyon Sırasında Acı Hissedilir mi? Sedasyon, lokal anesteziye benzer şekilde yapılan bir işlemdir. Hasta hiçbir şekilde acı hissetmez ve sakinliğini korur. Kaygı ve endişe hislerini bastırdığı için zamanla dişçi korkusunun aşılmasına yardımcı olur. Read the full article
0 notes
fiyatinedir · 1 year ago
Text
Enterogermina Fiyatı
Tumblr media
Enterogermina, birçok insanın bağırsak sağlığını desteklemek için kullandığı bir probiyotik takviye ürünüdür. Bağırsak sağlığı, genel sağlığımız için son derece önemlidir ve probiyotikler, sindirim sistemimizin dengesini korumamıza yardımcı olabilir. Ancak, Enterogermina'nın fiyatı, birçok kişi için önemli bir faktör olabilir. Bu yazıda, Enterogermina'nın fiyatı hakkında bilgi vererek, bu ürünü kullanmayı düşünenler için fiyat konusunda bir rehber sunacağız.
Enterogermina Fiyatları
Bağırsak mikrobiyotasının dengesi her insanda farklıdır. Enterogermina Fiyatı nedir Yaşa göre değişir, dinamiktir ve denge durumundadır. Bu denge çok çeşitli sebepten etkilenebilir. Kullandığınız anti bakteriyel ilaçlar veya yetersiz beslenme gibi faktörlerin yanı sıra ani sıcaklık değişiklikleri, seyahat, çevre kirliliği, hormon kullanımı, stres gibi durumlar da hassas olan mikrobiyota dengesini bozabilir. Bu durumlarda, “iyi bakterilerin” sayısı ve çeşitliliği azalırken, zararlı bakterilerin sayısı da artabilir. Bu durumda bağırsak mikrobiyotasının dengesi bozulabilir. - SATIŞ FİYATI 240 TL'dir. Enterogermina Yetişkinler İçin 5 ml x 20 Flakon 240 TL'dir.
Bağırsak mikrobiyotası dengesizliğinin sebepleri nelerdir?
“İyi bakterilerin” sayısı azaldığında, vücut için gerekli vitaminlerin ve yararlı maddelerin üretimi düşebilir. Bağırsakların besleyici öğelerden yararlanma ve enfeksiyonlara karşı koruyucu maddeleri sentezleme kapasitesi azalabilir. Bağırsak mikrobiyotasının dengesi her insanda farklıdır, yaşa göre değişir, dinamiktir ve denge durumundadır. Bu denge, birçok sebeple bozulabilir. Günlük yaşantımızın kalitesi için bozulan dengenin yeniden kurulması önemlidir.
Tumblr media
Enterogermina Fiyatı Nedir
NEDEN ENTEROGERMINA?
Enterogermina canlı spor içeren bir probiyotiktir. Spor, bakterinin kendini korumaya almış halidir. Enterogermina'nın içerisindeki Bacillus clausii bakterisi, doğal olarak spor yapma özelliğine sahiptir. Bu sporlar, midedeki asidik ortam bariyerini aşarak bağırsağa ulaşır. Bağırsakta uygun ortamı yakalayarak canlı hale dönüşür ve çoğalmaya başlar (kolonize olur). Ancak bu şekilde yararlı etkilerini gösterebilir.
BAĞIRSAK MİKROBİYOTASINA ETKİ EDEN BAZI DURUMLAR
İrritabl Bağırsak Sendromu (Huzursuz Bağırsak Sendromu) İrritabl (huzursuz) bağırsak sendromunun nedenlerinden biri, şiddetli zihinsel baskıdır (sınav, önemli bir toplantı vb. öncesinde ishal yaşanması gibi). Stresin yanı sıra bazı gıdalara aşırı duyarlılık (alerji ve intolerans), kötü yeme alışkanlıkları, kadınlarda adet döngüsü (bağırsak, dişilik hormonlarındaki değişikliklere çok duyarlıdır ve dolayısıyla bu dönemde sıklıkla ishal meydana gelir) veya bağırsak mikrobiyotasının normal dengesini bozan zararlı mikroorganizmalarla temas gibi faktörlerden dolayı yetişkinlerde ishal meydana gelebilir. Enterogermina Fiyatı nedir Antibakteriyel İlaçlar ve Diğer Tıbbi Ürünler Antibakteriyel ilaçlar ve bağırsak mikrobiyotası güçlü bir karşılıklı ilişki içindedir. Antibakteriyel ilaçlar, enfeksiyon hastalıklarının önlenmesi ve tedavisi için gereklidir, ancak çoğu durumda mide-bağırsak hastalıkları şeklinde yan etkilere sebep olabilir. Antibiyotikler vücudumuzdaki kötü bakterileri hedeflerken iyi bakterileri de etkileyebilirler. Yapılan son çalışmalarda antibiyotiklerin bağırsak mikrobiyotasında yaratabileceği olumsuz etkilerin uzun süre devam edebildiği gösterilmiştir. Bu durumda bozulan bağırsak mikrobiyotası, ishal gaz, kabızlık şişkinlik gibi rahatsızlıklara yol açabilir. Antibiyotik kullanımı sırasında probiyotik desteğine başlamak ve antibiyotik bittikten sonra en az 1 hafta daha devam edilmesi veya antibiyotikle beraber gelişen bir sindirim sistemi düzensizliği görüldüğünde başlanması bağırsak mikrobiyotasının fizyolojik dengesini korumak veya yenileyebilmek için faydalı olabilir. ENTEROGERMINA ETKİ MEKANİZMASI Bacillus clausii , sindirim ve bağışıklık sistemimizde aktif rol alan iyi bakterilerdendir. Yapılan klinik çalışmalar Bacillus clausii’nin bağırsakta antimikrobiyal maddeler sentezleyerek sindirim sistemini ve antikorların (bağışıklık proteini) çoğalmasını sağlayarak bağışıklık sistemini desteklediğini göstermiştir. Beslenme ve Dış Faktörler Hayat boyunca, kilo verme amaçlı diyetler, başka ülkelere yapılan seyahatler, mevsimsel beslenme değişiklikleri gibi çeşitli dış faktörler günlük rutinimizin dışına çıkmamıza yol açabilir. Bu durum, bağırsak mikrobiyotasının dengesini etkiler; karında şişlik, ishal, karın ağrısı, karında ağırlık hissi gibi belirtiler ortaya çıkabilir. Genellikle seyahatlerde meydana gelen ani iklim değişikliği veya ani sıcaklık değişimleri (yazın klimalı bir yerden sokağa çıkmak gibi) bile mikrobiyotanın sağlığını etkileyebilir ve sindirim sistemi düzensizliklerine neden olabilir. Gıda Hassasiyeti Gıda hassasiyeti gelişiminin başlıca nedenleri, beslenme ve yaşam tarzı olarak kabul edilmektedir. Hareketsiz yaşam tarzı, sigara kullanmak, aşırı alkol tüketimi, sindirim sisteminde dengesizliklerin gelişimine yol açabilir. Gluten Hassasiyeti veya Çölyak Hastalığı Gluten hassasiyeti veya çölyak hastalığı, vücut gluteni (buğday, çavdar, arpa ve yulafta bulunan bir protein) parçalayamadığında ortaya çıkan bir bağırsak fonksiyon bozukluğudur. Bu fonksiyon bozukluğu da bir tür gıda hassasiyetidir. Belirtileri arasında ishal, kilo kaybından dolayı halsizlik, sinirlilik, karın ağrısı ve kramplar vardır. Çocuklar, büyümenin engellenmesi gibi yetersiz veya dengesiz beslenme belirtileri de yaşayabilir. https://www.youtube.com/watch?v=ze8jdJdUpxA Enterogermina Fiyatı Stres ve Kaygı Günümüzde bağırsaklarımız ikinci beyin olarak adlandırılıyor. Anne karnındaki gelişim sırasında, beyin ve bağırsak aynı hücrelerden gelişir ve bazı hücrelere karşı eş değer duyarlılığa sahiptir. Beyin ve bağırsak arasındaki bu ilişki sonra da devam eder. Bu iki yapı, yaşam boyunca birbirleriyle yakından ilişkilidir. Bu sebeple, sinir sisteminin uyarılmasıyla üretilen hormonal maddeler, hem beyni hem bağırsağı ve dolayısıyla bağırsak mikrobiyotasını etkiler. Sonuç olarak, beyin düzeyinde gerçekleşen her olay, özellikle stres ve kaygı durumunda, genellikle bağırsakların işlevini etkileyebilir. Bununla beraber, yapılan son çalışmalar mutluluk hormonu olarak da bilinen serotoninin ’inin bağırsakta sentezlendiğini göstermiştir. Bilim insanları, bağırsaklarımız ve mutluluğumuz arasındaki ilişkiyi açıklamak için birçok çalışma yürütmektedir. YETİŞKİNLERDE BAĞIRSAK MİKROBİYOTASI Sağlıklı kişilerin bağırsak mikrobiyotasında 500'den fazla mikroorganizma türü bulunur. Her bireyin bağırsak mikrobiyotası kendine özgüdür. Mikrobiyotayı bir tür “parmak izi” olarak kabul edebiliriz. Uyarılar/önlemler: Tavsiye edilen günlük porsiyon aşmayın. Takviye edici gıdalar normal beslenmenin önüne geçemez. Çocukların ulaşamayacağı yerde saklayın. - İlaç değildir! - Hastalıkların önlenmesi veya tedavi etmesi amacıyla kullanılamaz! - Hamilelik ve emzirme dönemi ile hastalık veya ilaç kullanılması durumlarında doktorunuza danışınız. - Ağız yoluyla içilen sıvıdır. - Sağlıklı yaşam için dengeli ve çeşitli beslenme önemlidir.
Enterogermina Fiyatı Fiyatları Hakkında
Detaylı olarak paylaştığımız fiyat listemizde, sizlere doğru ve en uygun fiyatları sunmaktayız. Enterogermina Fiyatı Fiyat Bilgisi güncel olarak kurumlardan, Çağrı Merkezlerinden veya ilgili mağazalarından öğrenilmektedir. Paylaştığımız Fiyat Listeleri haftalık veya aylık olarak yenilenerek Güncel Fiyat Listesi olarak belirlenmektedir. Daha erken güncellenmesini istediğiniz fiyatları yorum kısmından bizlere iletebilirsiniz. Ayrıca eklenmesini istediğiniz Fiyat listelerini de bizlere ulaştırabilirsiniz. Enterogermina Fiyatı Fiyatı listesini sizler için hazırladık ve paylaştık. Sitemizi takip ederek güncel ve detaylı fiyat listelerinden haberdar olabilirsiniz. Takdir edersiniz ki Ekonomideki olumsuz şartlar doğrultusunda Enterogermina Fiyatı Fiyatı gibi ihtiyaç olan hizmet veya ürün fiyatları artarak tüketicilerin satın almadan önce fiyat karşılaştırması yapmasını gerektiriyor. Fiyat karşılaştırması ve araştırması neticesinde tüketiciler Enterogermina Fiyatı Fiyatı gibi ihtiyaçlarda veya hizmetlerde uygun fiyatları tercih etmektedir. Uygun Enterogermina Fiyatı fiyatı? Güncel Enterogermina Fiyatı fiyatı ve ucuz Enterogermina Fiyatı Fiyat bilgisi gibi konularda araştırma yaparak uygun fiyatı sitemizden öğrenebilir ve bilgi sahibi olabilirsiniz.
Enterogermina Fiyatı Hakkında Sık Sorulan Sorular?
Enterogermina Fiyatı Fiyat Bilgisi Güncel midir? Evet, Paylaştığımız Enterogermina Fiyatı fiyat bilgisi günceldir ve haftalık olarak güncellenmektedir. Enterogermina Fiyatı Fiyat bilgisi Nasıl Temin Edilmektedir? Paylaştığımız Enterogermina Fiyatı hakkındaki fiyat bilgisi ilgili kurumlar, resmî web sitesi, mağazalar ve çağrı merkezlerinden temin edilmektedir. Enterogermina bağırsak enfeksiyonuna iyi gelir mi? Enterogermina, bağırsak enfeksiyonlarının tedavisinde kullanılan bir probiyotik ilaçtır. Bağırsak mikroflorasını düzenlemeye ve sağlıklı bakterilerin gelişimini desteklemeye yardımcı olabilir. Enterogermina nedir ve ne için kullanılır? Enterogermina, ishal, bağırsak enfeksiyonları ve antibiyotik kullanımına bağlı olarak bozulan bağırsak dengesinin düzeltilmesi için kullanılır. Enterogermina devlet karşılıyor mu? Enterogermina'nın devlet tarafından karşılanıp karşılanmadığı ülkeye ve sağlık sistemi düzenlemelerine bağlıdır. Genellikle bir reçete gerektirir, ancak bazı durumlarda geri ödeme veya sağlık sigortası kapsamında olabilir. Bu konuda sağlık yetkilileri veya sigorta şirketinizle iletişime geçmeniz daha doğru bilgi sağlayacaktır. Enterogermina kaç yaşa kadar kullanılır? Enterogermina'nın kullanım yaşı ülke ve bölgeye bağlı olarak değişebilir. Genellikle 2 yaş ve üzeri çocuklar ve yetişkinler için kullanıma uygun olarak önerilir. Ancak, kullanım yaş sınırı ülke ve ürünün etiketinde belirtilen talimatlara göre değişebilir. Enterogermina eczane fiyatı ne kadar? Enterogermina'nın eczane fiyatı ülke, bölge ve satış noktasına bağlı olarak değişiklik gösterebilir. Bu nedenle, güncel fiyat bilgisi için yerel eczanelerle iletişime geçmek en doğrusudur. Enterogermina ishale iyi gelir mi? Enterogermina ishale iyi gelebilir. İshal durumunda bağırsakta dengeyi sağlamaya ve yararlı bakterilerin çoğalmasına yardımcı olabilir. Enterogermina ishali kaç günde keser? Enterogermina'nın ishali kesme süresi kişiden kişiye ve ishalin nedenine bağlı olarak değişebilir. Genellikle birkaç gün içinde ishal semptomlarında iyileşme görülebilir, ancak tam olarak ne kadar süreceği bireysel duruma bağlıdır. Enterogermina hemen etki eder mi? Enterogermina'nın etkisi hemen ortaya çıkmayabilir. Probiyotikler bağırsakta yerleşip çoğalmaları zaman alabilir. Genellikle düzenli kullanımın ardından birkaç gün veya hafta içinde etkileri fark edilmeye başlanabilir. Bağırsaktaki bakterilerin ne temizler? Enterogermina bağırsakta yararlı bakterilerin çoğalmasına ve dengenin sağlanmasına yardımcı olur. Bağırsakta zararlı bakterilerin büyümesini engellemeye ve bağırsak duvarını korumaya yardımcı olabilir. İlgili Bağlantılar: - Arveles Fiyatları - Gaviscon Şurup fiyatı - Contractubex Krem Fiyatı - Memethol Fiyatı Nedir Read the full article
0 notes
tibbivearomatikbitkiler · 1 year ago
Text
Homeopati Nedir?
Homeopati Nedir?
Tumblr media
#EvdeHomeopati, #HomeopatiDoktoru, #HomeopatiEğitimi, #HomeopatiFaydaları, #HomeopatiKitapları, #HomeopatiNedir, #HomeopatiTedavisi, #HomeopatiYanEtkileri, #HomeopatiYöntemleri, #HomeopatikIlaçlar, #SamuelHahnemann, #SimiliaSimilibusCurentur https://is.gd/CjwgyW https://www.tibbivearomatikbitkiler.com/makaleler/homeopati-nedir/
Homeopati nedir sorusu bu günlerde çok soruluyor. Homeopati, vücudun kendi kendini iyileştirme gücünü uyarmak için doğal maddeler kullanarak yapılan bir alternatif tıp tedavi yöntemidir. Homeopatinin temeli, “benzer benzeri iyileştirir” ilkesine dayanır. Bu ilkeye göre, bir madde belirli bir semptomları oluşturuyorsa, aynı madde çok düşük dozlarda alındığında, vücudun bu semptomları tedavi etmek için kendi kendini iyileştirme gücünü harekete geçireceği varsayılır.
Homeopatik ilaçlar, doğal kaynaklardan elde edilen bitki, mineral, hayvan veya diğer maddelerden hazırlanır. Bu maddeler belirli bir seyreltme ve potansiyelle hazırlanır. Homeopatik ilaçlar, düşük dozlarda verilir ve bazen ilaç maddesi çok düşük veya neredeyse yok denecek kadar az miktarda kalabilir.
Homeopati, bir hastanın tüm semptomlarını, fiziksel, zihinsel ve duygusal olarak değerlendirir ve bireysel bir tedavi planı oluşturur. Bu nedenle, homeopati, her hastanın bireysel sağlık durumuna uygun bir tedavi planı sunar.
“Remedi”, homeopatik ilaçların ana bileşenidir ve homeopatik tedavinin temel taşıdır. Remedi, bir hastalığın tedavisinde kullanılan homeopatik ilacın bir diğer adıdır.
Homeopatik ilaçlar, doğal kaynaklardan elde edilen bitki, mineral, hayvan veya diğer maddelerden hazırlanır. Bu maddeler homeopatik ilaçların ana bileşenleridir ve belirli bir seyreltme ve potansiyelle hazırlanırlar.
Remediler, belirli bir hastalık veya semptomların tedavisinde kullanılan homeopatik ilaçların adıdır. Homeopatik tedavide, bir hastanın semptomlarına göre seçilen ve belirli bir seyreltme ve potansiyelle hazırlanan bir remedi verilir. Homeopatik ilaçların seçimi, semptomların yanı sıra hastanın genel sağlık durumu, yaşam tarzı, stres faktörleri ve diğer faktörlere dayanır.
İlginizi çekebilir: Agrohomeopati – Doğal ve Sürdürülebilir Tarımın Geleceği
Homeopatik ilaçlar düşük dozlarda verilir ve belirli bir seyreltme ve potansiyelle hazırlandıklarından, bazen ilaç maddesi çok düşük veya neredeyse yok denecek kadar az miktarda kalabilir. Homeopatiye göre, bu ilaçların düşük dozları, vücudun kendi kendini iyileştirme gücünü uyarır ve semptomların ortadan kalkmasına yardımcı olur.
Homeopatide kullanılan remedi örneklerine birkaç örnek vermek gerekirse:
Arsenicum album: Sindirim sorunları, mide ağrısı, ishal, grip ve soğuk algınlığı semptomlarının tedavisi için kullanılan bir remedi.
Ignatia: Stres, kaygı, üzüntü ve depresyon semptomlarının tedavisi için kullanılan bir remedi.
Belladonna: Baş ağrısı, ateş, kızarıklık ve iltihaplanma semptomlarının tedavisi için kullanılan bir remedi.
Nux vomica: Mide bulantısı, hazımsızlık, baş ağrısı, sinirlilik ve uyku bozuklukları semptomların��n tedavisi için kullanılan bir remedi.
Arnica: Kas ağrısı, yaralanmalar, morluklar ve şişlik semptomlarının tedavisi için kullanılan bir remedi.
Bu remedi örnekleri, homeopatide kullanılan popüler ve sık kullanılan ilaçlar arasındadır. Ancak, homeopatik tedavinin amacı, semptomların bireysel duruma ve hastaya özgü olarak seçilen ilaçlarla tedavi edilmesidir. Bu nedenle, her hastanın semptomlarına ve sağlık durumuna özel bir remedi seçilir.
Homeopati, bazı hastalıkların tedavisi için bir seçenek olabilir ancak gerekli olup olmadığı, hastalığın türüne ve şiddetine, kişinin genel sağlık durumuna ve diğer faktörlere bağlıdır. Homeopati, alternatif tıp olarak kabul edilir ve tıbbi uzmanlar arasında farklı görüşler bulunmaktadır. Bazı uzmanlar homeopatinin etkili olduğuna inanırken, diğerleri etkinliğinin bilimsel olarak kanıtlanmadığına inanır.
Homeopati tedavisi, bazı hastalıkların tedavisinde etkili olabilir ancak tıbbi bir tedavi yöntemi olarak kabul edilmez. Birçok hastalık için geleneksel tıbbi tedavi yöntemleri daha etkili olabilir ve homeopatinin kullanımı, doktorun tavsiyesi ve izni olmadan uygulanmamalıdır. Bu nedenle, bir hastalığın tedavisi için homeopatiye başvurmadan önce mutlaka bir doktora başvurulması önerilir.
Homeopati uzmanı olmak için genellikle aşağıdaki adımlar izlenir:
1- Lisanslı bir üniversiteden tıp veya sağlık bilimleri lisans derecesi alın. Homeopati, alternatif tıp bir yöntem olsa da, birçok ülkede homeopat olarak çalışmak için lisanslı bir tıp doktoru olmanız gereklidir.
2- Homeopatik tıp alanında eğitim alın. Birçok üniversite ve kolej, homeopati eğitimi sunmaktadır. Homeopati eğitimi, tıp, farmakoloji, bitki bilimi, anatomi ve fizyoloji gibi çeşitli konuları kapsar. Homeopati eğitimi, sertifika veya lisans programlarında sunulabilir.
3- Homeopatik uygulama için lisans alın. Homeopatik uygulama yasal olarak birçok ülkede düzenlenir ve homeopatik uygulama yapmak için belirli bir lisans veya sertifika gerekebilir. Homeopatik lisans alma gereksinimleri ülkeden ülkeye değişebilir.
4- Uygulamalı homeopatik eğitimler alın. Homeopatik eğitim, teori ve pratik arasında bir denge sağlar. Uygulamalı homeopatik eğitimler, homeopati klinikleri veya hastanelerinde staj yapmak gibi pratik deneyim sağlayabilir.
5- Homeopati sertifikası alın. Birçok ülke homeopati sertifikasyon programları sunar. Homeopati sertifikasyonu, homeopati eğitimi ve pratik deneyim gerektirir ve belirli bir standardı karşılamak için sınavları geçmeniz gerekir.
Homeopati, tıbbi bir uzmanlık alanıdır ve birçok ülkede düzenlenir. Homeopat olmak için, homeopati eğitimi almanız, homeopatik uygulama için lisans veya sertifika almanız ve uygulamalı homeopatik eğitimler almanız gerekir.
Homeopati, birçok farklı sağlık sorunu için kullanılabilir, ancak özellikle alerji, astım, migren, cilt rahatsızlıkları, sindirim problemleri, uyku bozuklukları ve stres gibi yaygın rahatsızlıkların tedavisinde kullanılır. Homeopatinin kullanımı ve etkililiği hakkında bazı çalışmalar olsa da, bilimsel verilerin yetersizliği nedeniyle, homeopati hakkında farklı görüşler bulunmaktadır.
0 notes
midebulanti · 2 years ago
Text
Mide tedavisi nasıl geçer? Mide bulantısı, insanların günlük hayatında sık karşılaştığı sağlık problemlerinden bir tanesidir. Hayat kalitesini düşüren sağlık sorunlarının başında gelen bulantı sorunu doğal vücut fizyolojisinin bir sonucu nedeniyle görülebilir. Bu sorunun altında yatan ciddi sorunlar olabilir. Problemlerin nedenini öğrenmek için detaylı bir araştırma yapmak gerekir.
mide bulantısı nasıl geçer
0 notes
sagliklivevarlikliyasam · 2 years ago
Photo
Tumblr media
Kara Mürver, Çinko, Sinirliot, Bülbül Otu ve C Vitamini içeren ImmunPlus ile bağışıklık sistemini güçlendir ve vücudunu enfeksiyonlara karşı korumaya al! ImmunPlus doğal içerikleri sayesinde bağışıklık sisteminizi güçlendirmeye, antioksidan üretimini arttırmaya yardımcı olur. OXO Global ImmunPlus Pastil ile bağışıklık sistemini güçlendir ve vücudunu enfeksiyonlara karşı koru! ImmunPlus Pastil doğal içerikleri sayesinde bağışıklık sisteminizi güçlendirmeye ve hastalıklara karşı sizi korumaya yardımcı bir pastildir. İçeriğindeki kara mürver ekstresi ve çinko ile antioksidan üretimini arttırmaya, kalp ve damar hastalıklarına karşı korumaya yardımcı olur. Saç, tırnak ve cilt sağlığına katkıda bulunur. Sinirli ot ile astım, bronşit ve akciğer tüberkülozu gibi solunum yolları hastalıklarının tedavisine yardımcı olur. Öksürük, nefes darlığı, boğmaca, inatçı öksürük ve bronşit tedavisinde göğsü yumuşatma etkisine sahiptir. Mide ülserinin tedavisi için önerilir. 🫐 Bağışıklık sistemini güçlendirmeye yardımcı olur. 🫐 Antioksidan üretimini arttırır. 🫐 Saç, tırnak ve cilt sağlığına katkıda bulunur. 🫐 Solunum yolları hastalıklarının tedavisine yardımcı olur. 🫐 Mide rahatsızlıkları tedavisine yardımcı olur. OXO Global Kayıt Linki: https://bit.ly/oxoglobal OXO Global Satış Linki: https://bit.ly/oxoshoplink OXO Global Üye Numarası: TR58738943 #oxoglobal #wellnessproducts #beautyproducts #networkmarketingpro #lifestyleproducts #oxoglobalshop #oxoglobalürünleri #networkmarketing #sağlıkvegüzellik #wellnessturkey #beautyturkey #lifestyleturkey #ağpazarlama #sağlıklıvevarlıklıyaşam #oxoglobalişfırsatı #oxoglobalnetwork #immunplus #oxoglobalimmunplus #bağışıklıkgüçlendirici #antioksidan #solunumyoluhastalıkları #miderahatsızlığı #mideülseri #sinirliot #karamürver #çinko #mucizedeğilbilim #immunsystem #bağışıklık #bagisiklikguclendirme (OXO Global) https://www.instagram.com/p/Cpva3sCIMmA/?igshid=NGJjMDIxMWI=
0 notes
psikologmerkezi-blog · 4 years ago
Text
Anksiyete (Kaygı) Bozukluğu nedir?
Anksiyete yani kaygı, aslında hayatımızı devam ettirmek için sahip olduğumuz bir dürtüdür. Doğal olan kaygı tehlikeler karşısında kullanılarak yaşamın sürdürülmesini sağlar. Fakat anksiyete bozukluğu denilen kaygı bozukluğu bu tehlike anında yaşanılan uyarılmış halin tehlike yokken bile yaşanmaya devam etmesidir.  Tehlike olmadığında bile devam eden kaygı, bireylerin günlük hayat işlevlerini ve insanlarla iletişimini kötü etkileyebilir. Anksiyete bozukluğu insanların hayatını zorlaştırabileceği için tedavi ve bir uzmana başvurmak çok önemlidir.
Anksiyete bozukluğu belirtileri nedir?
Konsantrasyon bozukluğu
Titreme, sık nefes alıp verme
Uykusuzluk
Gergin ve kaygılı hissetmek
Özgüvensizlik, toplumdan uzaklaşma
Nefes darlığı
Kalp çarpıntısı
Mide bulantısı ve baş dönmesi
Devamlı olarak umutsuz, mutsuz olmak
Sürekli olan ağlama isteği, tarzında fiziksel ve psikolojik belirtileri vardır.
Fakat bu belirtiler ve kaygı her zaman anksiyete bozukluğunu işaret etmez. Eğer bu belirtiler:
– Kaygı gerektiren durum ve haller dışında bile çok şiddetli hissediliyorsa
– Kişi tarafından kontrol edilemeyecek hale geldiyse
– Kişinin günlük hayatını sürdürmesini zorlaştırıyorsa yaşanılan kaygı küçük görülmemelidir.
Anksiyete bozukluğu yaşayan kişi bunu fark edebilir mi?
Evet, çoğu birey yaşadığı şeyin farkındadır ve bunu size sözlü bir şekilde de ifade edebilirler fakat bu durum kontrollerinin dışındadır. Kendilerini sakinleştiremezler.
Anksiyete bozukluğu genetik midir?
Anksiyete bozukluğunun genetik olan yanı vardır fakat büyük bir kısmı çevreden etkilenmektedir. Özellikle erken çocukluk dönemleri bu tarz rahatsızlıklar için çok kritiktir. Travmatik olaylar beyindeki mekanizmalarda değişikliklere sebep olabilir. Çocukken yaşanan stresli ve çoğunlukla travmayla sonlanan olaylar bireyin strese ve kaygıya karşı direncini azaltmaktadır.
Anksiyete bozukluğunun alt dalları nelerdir?
Panik atak, çeşitli fobiler, travma sonrası stres bozukluğu ve obsesif kompulsif bozukluk, anksiyete bozukluğunun türleridir. Panik atak anlık ve şiddetli kaygıdan dolayı oluşur. ��ok ciddi bir şekilde belirti gösteren kaygı bireyi normal bir kaygıdan daha farklı ve şiddetli etkileyebilir. Panik atak şiddetli ve ani kalp atışı ve nabız artışı oluşturur.
Fobiler çeşitli kaygı ve korkulardan oluşur bu sebeple bir anksiyete bozukluğu türüdür. Fobilere örnek olarak agorafobi, kalabalık yerlere girmekten çekinen bireylerin yaşadığı durumsal anksiyetedir. Sosyal fobi, çevredeki insanlarla olan iletişiminde yaşanan durumsal anksiyetedir.
Tekrarlayan ve takıntılı hale gelen düşünceleri azaltmak veya kurtulmak için yapılan tekrarlayan davranışlara obsesif kompulsif bozukluk adı verilir. OKB de spesifik konulara yaşanan anksiyeteden doğar. Mikrop, hastalık, kirlenme tarzında korkuları olan bir kişi sürekli ellerini yıkamak isteyebilir. Yangınla alakalı kaygı yaşayan bir kişi sürekli ocağı kontrol edebilir. Anksiyetenin birçok durumu da travma sonrasında oluşmaktadır. Yaşanılan travmanın etkileri bireye sürekli bir kaygı hali yaşatabilir. Gözün önüne gelen imgeler, hissedilen anlık hisler, uykusuzluk tarzında sıkıntılar çekebilirler.
Anlık gelişen anksiyeteyle nasıl başa çıkılır?
Kafeinin bilinen etkilerinden dolayı öncelikle anksiyete sahip olan bireyler kahve, çay ve enerji içecekleri gibi içeceklerin tüketimini azaltmalıdırlar. Uykusuzluk kaygı arttırır, bu yüzden uykular düzenli olmalıdır. Aynı zamanda iyi bir yeme düzeni ve günlük yapılan egzersiz kaygıyı azaltmaya yardımcı olacaktır. Kaygı hissettiğiniz zamanda kendinizi başka bir iş veya düşünce ile meşgul etmeniz size yardımcı olacaktır, bunlar egzersiz yapmak, müzik dinlemek, dizi veya film izlemek gibi etkinliklerdir.
Anksiyete bozukluğuna nasıl tanı konur?
Anksiyetenin varlığını tek bir test belirleyemez. Bir uzmana başvurduktan sonra yapılan testlerin arasında yaşanılan belirtilerin başka hastalıklardan olup olmadığını test edecek testler de vardır. Örneğin nefes alıp vermedeki bozukluk veyahut nabız bozukluğu tarzı fizyolojik belirtiler başka rahatsızlıklardan dolayı olabilir. Bunlara karar verildikten sonra en önemlisi bu belirtileri ne kadar sıklıkla yaşadığınız. Yapılan muayene ve testlerden sonra tanı konur.
Anksiyete bozukluğunun tedavisi nasıldır?
Anksiyete bozukluğunun genel olarak terapiden oluşan bir tedavi yöntemi vardır aynı zamanda ilaç da kullanılmaktadır. Çeşitli anti-depresan içeren ilaçlar anksiyete bozukluğu için kullanılabilir fakat ilaçlar kullanımı için bir uzmana başvurulması gerektiği unutulmamalıdır. Terapi ile akla gelen olumsuz düşünceler değiştirilebilir. Terapinin genel amacı soruna sebep olan düşüncenin başladığı yere yani köküne gidilmesidir. Nefes egzersizleri veya kaygı yaratan olumsuz düşüncelere maruz bırakma gibi çalışmalar da tedavi için yararlıdır. Verilen tedaviler ile birey 2 ay süren seanslardan sonra yaşadığı anksiyeteyi kontrol altına alabilecek düzeye gelebilmektedir.
Çevrenizde anksiyete bozukluğu olan bir birey varsa ne yapmalısınız?
Bozukluğun derecesi ve ciddiyetine bakarak kişinin bir uzmanla görüşmesini sağlamanız yapabileceğiniz en ciddi şeydir. Kişiyi stres yaratacak ortamlardan da uzak tutmanız kişiye iyi gelecektir. Sohbetinizde kaygı barındıracak olay veya düşüncelere yer vermeyi durdurabilirsiniz. Aynı zamanda sohbetlerinizde kişinin kafasını meşgul edecek başka sohbet konuları veya etkinlikler de oluşturabilirsiniz. Sonuç olarak yapabileceğiniz en doğru şey, eğer kaygı bozukluğunun derecesi yüksek bir seviyeye gelmeye başladıysa kişiyi bir uzmana yöneltmektir.
REFERANS : https://psikologmerkezi.com/
1 note · View note
pathundefined · 4 years ago
Text
Hibiskür
Hibiskür sizlerin hızlıca kilo vermenizi sağlayan bir üründür. Hibiskür sonrası başladıktan sonra 7 gün sonra göstermektedir. Hibiskür karbonhidrat emilimini düşür bu sayede enzimler direk yağları yakarak deri sarkmasını önlemektedir. Hibiskür kullanırken cildinizi gençleştirmeniz mümkündür. Hibiskür deri altı yağları uyandırarak bu sayede daha hızlı kilo verebilirsiniz.
Tumblr media
Hibiskür Faydaları
Hibiskür aslında bir bitkidir. Bu bitki antioksidan maddeleri içermektedir. Antioksidan vücut için çok önemli bir maddedir. Bu maddeyi kırmızı meyvelerden ve insan vücut hücrelerinde üretmektedir. Antioksidan vücutta bulunan radikal zararlı bakteri veya mikropları hücre hasarını temizleyerek kaldırmaktadır. Hibiskür çok sağlıklı bir bitki olduğu için Türkiyede üretilmektedir. Hibiskür ilaç değildir ve takviye edici bir ürünüdür. Hibiskür çayı ister sıcak ister soğuk bir şekilde tüketilmektedir. Düzenli ve bir kullanım sonrasında çok net bir şekilde fark edilmektedir.
Hibiskür İçerik 
Hibiskür tamamen doğal içerikli etkisi olmayan bir üründür. İçeriği şu şekildedir:
Biberiye: İltihap giderici özelliği mide ülseri, bağırsak tedavisi için ve hazımlık için doğal bir ilaçtır. Bağlama sistemini güçlendirmektedir. Sinir sistemini güçlendirmektedir.
Acı Çehre Tohumu: Metabolizmayı hızlandırarak hızlı kilo büyümekte olmaktadır. Kolesterol düşürücü özelliği bulunmaktadır. Hızlı kilo verirken ortaya çıkıyor acı çehre tohumu ile önüne geçilmektedir.
Maydanoz: Nerdeyse burada yemekte bulunan maydanoz kanser azaltmaktadır. Bağışıklığınızı güçlendirmektedir. Ağız kokusunu engellemektedir.
Hibiskus Çiçeği: Özü: İştahı azaltmaktadır. Metabolizmayı hızlandırmaktadır. Hibiskus çiçeği C vitamini konusunda çok zengin olduğu için bağışıklığı güçlendirmektedir.
Fulya Çiçeği: Nezle, grip gibi hastalıklara karşı şifa kaynağıdır. Vücutta olan yaraları iyileştirme konusunda iyidir.
Enginar Çiçeği: Sindirim sistemini yürütmek ve güçlenmesini sağlamaktadır.
Tumblr media
Hibiskür Kullanımı
  Hibiskür kullanımı çok basittir. Hibiskür kullanırken bu ürünü kullanırken spor veya diyet bu sayede daha hızlı kilo vermeniz mümkün olacaktır. Fakat spor veya diyet zorunlu değildir bu ürün diyet ve spor yapamayanlar için üretilmiştir. Bir kutuda bulunan bu günlük paketinin alınması gerekir.
1 note · View note
kayip-yillar · 5 years ago
Text
Tumblr media
Elma Sirkesinin Faydaları
Cildi Güzelleştirir
Elma sirkesi cilt lekelerini azaltır, cilt sorunlarını doğal yoldan tedavi eder. Bölgesel cilt sorunlarınız için bir kaba eşit oranda elma sirkesi ve su koyun. Pamuk yardımı ile cildinize sürün. Yarım saat sonra ılık su ile durulayın. Bu yöntem aynı zamanda yağlı bir cilde sahip kişiler için güzel bir yüz toniği görevi de görür. Ayrıca banyo suyuna katacağınız sirke ile de tüm vücut cilt sağlığınıza yardımcı olursunuz. Bunun yanında elma sirkeli su içerek te dahilen cildinizin görünümünü olumlu yönde etkileyebilirsiniz.
Üst Solunum Yolları Enfeksiyonlarına Şifadır
Nezle, grip gibi hastalıklarda, boğaz ağrısı veya şişmelerinde kullanabileceğiniz pratik bir uygulama da elma sirkesi kullanmaktır. Sirke vücudun bağışıklık sistemini güçlendirir, asidik yapısı vücuttaki ödemi ve kandaki toksinleri dışarı atar. Bunun için 1 yemek kaşığı sirkeyi ılık bir bardak suya katın. İçine de 1 tatlı kaşığı bal ilave edin ve yudum yudum için. Diğer bir yol ise yarım su bardağı suya 1 yemek kaşığı sirke katarak bunun la gargara yapmaktır.
Doğal Kireç Sökücüdür
Kimyasal kireç çözücüleri çaydanlık gibi mutfak malzemelerinde kullanmamız sağlık açısından zararlıdır. Bunun için; çaydanlığınıza yarısına kadar su koyun. Üzerine 1 çay bardağı sirke ve 1 yemek kaşığı limon tuzu katıp kaynatın. Çaydanlığınızın kireçten arındığını göreceksiniz.
Kabızlığı Giderir
Elma sirkesi kabızlıktan kurtulmayı sağlayan en etkili doğal maddelerdendir. Elma sirkesi suda çözünen pektin isimli suda çözünen bir lif içerir. Pektin lifi kabızlığın doğal tedavisini sağlar. Sirke aynı zamanda genel sindirim sorunlarında da etkilidir. Bunun için kabızlık çektiğiniz dönemde 1 bardak suya bir yemek kaşığı sirke katın ve günde 3 defa bu şekilde için.
Elma Sirkesi Zayıflatır
Elma sirkesi en etkili zayıflatan besinlerdendir. İçeriğindeki asetik asit sayesinde düzenli tüketilmesi durumunda zayıflamanıza yardımcı olur. Zayıflama amaçlı kullanmak için günde 2 defa aç karına bir bardak sıcak-ılık arasındaki ısıdaki suya 1-2 tatlı kaşığı elma sirkesi katıp bunu için. Karaciğer yağlanmalarında da etkili olan sirkeyi 1 bardak ılık suya 1 yemek kaşığı sirke katarak yemeklerden önce tüketebilir veya salatalarınıza katabilirsiniz.
Sivilce Ve Akne Tedavisi
Elma sirkesi; anti-inflamatuar ve antibakteriyel özelliği sayesinde sivilce ve akne tedavisinde de çok etkilidir. Bir bardak suya, 1 yemek kaşığı sirke katın. Bunu sivilcelere masaj yaparak yedirin. 10 dakika beklettikten sonra ılık su ile durulayın. Temiz bir bez ile kuruttuktan sonra su bazlı bir nemlendirici sürün. Sivilcelerden kurtulana kadar, günde 2 veya 3 kez uygulayabilirsiniz.
Diş ve Ağız Sağlığı
Elma sirkesi, sararmış dişlerin beyazlatılmasının yanı sıra antibakteriyal özelliği sayesinde ağzınızdaki bakterileri ve mikropları yok etmeye yardımcı olur. Bunun için dişlerinizi fırçalamadan önce 1 yemek kaşığı sirke ile bir yemek kaşığı suyu karıştırıp ağzınızı çalkalayın ve gargara yapın.
Kan Şekeri Kontrolünü Sağlar
Pankreasta üretilen insülin kandaki şekerin hücreler tarafından enerji ihtiyacı olarak kullanılmasını sağlar. Elma sirkesinin anti glisemik etkileri insülin duyarlılığını artırmaya yardımcı olur. Ayrıca kanı temizleme etkisi de gösteren sirke sayesinde kandaki şekerin aşırı yükselmesinin önüne geçer. Bunun için 1 tatlı kaşığı sirkeyi bir bardak suya katın ve için. Bunu günde 3 öğün yemek aralarında için.
Saçları Güzelleştirir
Eşit miktarda su ve elma sirkesi karışımı ile saçlarınızı yıkadığınızda saçlarınız beslenir, parlak ve canlı bir görünüme kavuşur. Aynı zamanda kafa derisinde virüs veya bakterilere bağlı olarak oluşan sorunları da çözer. Bunun yanında bakterilere bağlı kepeği de engeller ve cildin pH dengesini düzenler. Uygulanışı; eşit miktarda su ve elma sirkesi ile yıkadığınız saçı bu şekilde 15-20 dakika bekletin. Kurumaya yakın ılık su ile durulayın. Durularken sabun veya şampuan kullanmayın.
Kramplara Şifadır
Elma sirkesi krampların hızlı bir şekilde geçmesini sağlar. İçeriğinde bulunan zengin vitamin ve mineraller sayesinde kas kasılmaları veya kramplarda etkili bir düzelme sağlar. Bunun için 2 yemek kaşığı sirkeyi bir bardak ılık suya katın ve için. Tadını yumuşatmak için içine 1 çay kaşığı süzme bal da ekleyebilirsiniz.
Enfeksiyon Tedavisi
Elma sirkesi; gribal enfeksiyonlar, ödemler, bağırsak iltihapları, idrar yolları enfeksiyonları gibi birçok hastalıkta kullanabileceğiniz etkili bir maddedir. Sirke vücudun bağışıklık sistemini güçlendirmeye yardımcı olan vitamin ve mineraller açısından zengindir. Potasyumu arttırarak vücuttaki toksinlerin dışarı atılmasını sağlar. Bunun yanında, asit reflü, yüksek tansiyon, gut, da da etkili bir içecektir. Ayrıca sindirimi kolaylaştırır ve içeriğindeki asit sayesinde mide asidini dengelemeye yardımcı olur.
Kandaki Kolesterolü Düşürür
Elma sirkesi kandaki iyi kolesterolü(HDL) yükseltirken kötü olanı(LDL) düşürmeye yardımcı olur. Bu içeriğinde bulunan asit ve minerallerin sağladığı etki sayesinde kanın temizlenmesi anlamına da gelir. Kandaki kötü kolesterolün düşmesinin yanında toksinlerinde atılımını hızlandırır.
Doğal Bulaş Makinesi Deterjanıdır
Kimyasal deterjan yerine bulaşık makinenizin deterjan gözüne 1 yemek kaşığı karbonat, sıvı gözüne ise yarım çay bardağı sirke katın. Bulaşıklarınızı bu 2 madde ile yıkamayı deneyin. Muhtemelen bir daha deterjan kullanmayacaksınız.
19 notes · View notes
aytemer-blog · 6 years ago
Text
REFLÜ VE MİDE PROBLEMİNİZ VARMI?
Genel sorun mide olsa da tanılar farklı olabiliyor.
Gastrit ile reflü birbirinden farklıdır!Belirtileri birbirine benzese de GÖRH ve gastrit birbirinden çok farklıdır. Sindirimle ilgili bir problem yaşandığında akıllara ilk gastrit ve reflü hastalıkları gelir.
“Gastrit, midede iltihabi ve yangısal rahatsızlıkların oluşmasına neden olur. Bakteriyel bir enfeksiyona ya da tahrişe bağlı sebepler ile…
View On WordPress
0 notes
anksiyetedavisi-blog · 5 years ago
Text
Anksiyete Bozukluğu İlaçsız Nasıl Tedavi Edilir?
Tumblr media
Anksiyete Bozukluğu İlaçsız Nasıl Tedavi Edilir?
İş stresi, faturalar, aile yaşantısı ve bunca şeyin arasında sağlı kalmaya çalışmak.. Hayatın olağan akışında bulunan bu baskılar, anksiyeteyi(kaygıyı) daha da artırıyor. Çocukluğunuzda hiç de endişeli biri olmayabilirsiniz, yaşınız ilerledikçe endişeler geliştirmiş olabilirsiniz; ya da tam tersi! Semptomların ne zaman başladığı gerçekten önemsizdir ve eminim siz de öyle hissediyorsunuz. İçinde bulunduğunuz yoğun kaygı-endişe-stres durumundan bir an önce kurtulmak istiyorsunuz. Bazen çaresizliğe kapılıyorsunuz, hiç geçmeyecek diyorsunuz. Facebook hesabımızda birkaç takipçimiz, “Anksiyete Bozukluğu Tedavisi Ne Kadar Sürer?” başlıklı yazımıza, ”mezara kadar” cevabını vermiş. Durum emin olun böyle değil, eğer bir uzman kontrolünde ilaçlı ya da ilaçsız terapilerinizi alır ve bu bozukluğun üstüne giderseniz, anksiyeteyi alt etmek hiç de zor değil.
NOT : Anksiyete Bozukluğu Tedavisi’ne başlamayı düşünüyor ancak ne kadar süreceği konusunda zihninizde şüpheler barındırıyorsanız Anksiyete Bozukluğu Tedavisi Ne Kadar Sürer başlıklı yazımızı, başlığa tıklayarak okuyabilirsiniz.
Anksiyeteyi alt edemeyeceğini düşünen tek kişi siz değilsiniz, bir çok hasta da sizin gibi düşünür. Amerika’da yapılan bir araştırma, 40 milyon Amerikalı’nın bu hastalığa sahip olduğunu göstermiştir.
Kimi hastalar, antidepresanların bağımlılık yaptığından korkarak, ilaç kullanmayı reddetmektedir. Antidepresanların bağımlılık yaptığı algısı da asparagastan ibarettir. Dilerseniz https://www.anksiyete.net/antidepresanlar-bagimlilik-yapar-mi/ bu linke tıklayarak Antidepresanlar Bağımlılık Yapar Mı? sorusuna verdiğimiz cevabı da okuyabilirsiniz.
Biz bu makalede yine de ilaç kullanmadan Anksiyete Bozukluğu’nu tedavi etmek isteyen, tamamen semptomlarını ortadan kaldıramasa bile azaltmasında yardımcı olacak bir takım yardımcı maddeler derledik.
İçinizi Dökün
Güvendiğiniz, size destek olabileceğine inandığınız bir arkadaşınıza içinizi dökün. Özellikle taşıdığınız bu rahatsızlığı anlatın, gördüğünüz olumsuz yönlerini anlamasını sağlayın. Çocukluk yıllarında, iç sesinize daha fazla kulak verdiğiniz doğrudur ancak büyüdükçe kendi kurallarınızı koyabildiğiniz, kendinizi daha iyi idare edebildiğiniz su götürmez bir gerçektir. O yüzden içinizde tutmayın, dökün gitsin.
Kontrollü bir ortamda sağlık üzerine konuştuğumuzu unutmayın. Endişelenmeyin! Endişelenirseniz, her şey daha zor bir duruma gelebilir. Kaygılanmadan, olabildiğince şeffaf bir şekilde arkadaşınıza her şeyi anlatın.
Endişeyi, hayatınızın bir parçası olarak görmeye çalışın. Bağırın çağırın, derin derin nefes alıp verin, ayaklarınızı sıkın! Kaygıyı içinizden çıkaracağını düşündüğünüz, sizi rahatlatacak her ne varsa onu yapın!
Egzersiz Yapın
Aklınızdan bir çok şey geçerken, kaygı içinizi kemirirken; egzersiz yapmak muhtemelen en son isteyeceğiniz şeydir. Gerçekte; egzersiz yapmak, anksiyeteyi azaltan en önemli doğal faktörlerden birisidir.
Fiziksel aktiviteler vücudumuzda; endorfin ve serotonin seviyesini artırır ve duygusal olarak daha iyi hissetmemize yardımcı olurlar. En azından haftada 3 gün, yarımşar saat olarak yapacağınız fiziksel aktiviteler size çok şey katacaktır.
Sizi zorlayacak fiziksel egzersizler yapmak zorunda değilsiniz. Sahilde ya da doğada yürüyüş yapmak, parklardaki egzersiz aletlerini yarım saat kullanmak bile size iyi gelecektir.
Kafeini Bırakın
Bir bardak kahve, bir kutu çikolata, buz gibi bir kola sizin daha iyi hissetmenize yardımcı olabilir fakat kafein, sizde bağımlılık yaratabilir. Anksiyeteniz daha kötü bir hal alabilir.
Kafein, sinir hücrelerinize enerji seviyenizi artıran bir sarsıntı verir fakat baskı altında; bu enerji, anksiyetenizi artırabilir.
Evet, biliyoruz. En sevdiğiniz kafeinli içeceği bırakma fikri, şu anda kalbinizde bir takım çarpıntılara sebep olmuş olabilir, bunu okurken endişelenmiş de olabilirsiniz. Sakın okumayı bırakmayın 🙂
Çünkü tamamen bırakmak zorunda değilsiniz, azaltmanız sizin için çok daha iyi olacaktır.
Günde 4 bardak kahve yerine, 1 bardak normal boyutlu bir kahve içmek daha mantıklı olacaktır. Test edin ve değişimleri görün.
Güzel ve Düzenli Uyuyun
Yoğun geçen günlerinizde, uyumak için vakit yok, değil mi? Sizde günde 3-4 saat uyuyan işkoliklerdenseniz, bunu düzeltmenizin vakti geldi.
Herkesten daha motive, herkesten daha çalışkan olduğunuzu düşünebilirsiniz ancak siz bir robot değilsiniz; insansınız 🙂
Sizin de düzgün ve verimli çalışabilmeniz için uykuya ihtiyacınız var. Uzaylı ya da bir robot olmadığınız sürece sizin de düzenli bir uykuya ihtiyacınız var.
Uykusuzluk ile başa çıkabiliyor olun ya da olmayın, uyku miktarınızı bilerek sınırlandırmayın. Sınırlandırırsanız, bu sizi endişeli ve sinirli bir insan haline getirecektir. Hele hele az uyuyan insanların, kahve ile ayakta kalma gibi bir alışkanlığı var ki; üstte zaten kafeini bırakmanız-azaltmanız gerektiğini yazdık. Bu alışkanlıklarınızdan vazgeçin.
Daha iyi bir uykuya sahip olmak için, lütfen uykuya odaklanmaya çalışın. Ne kadar çok odaklanırsanız, o kadar güzel bir uykuya sahip olacaksınız. Yatmadan önce rutinler hazırlayabilir ve gerçekleştirebilirsiniz (örn: kitap okumak,bulmaca çözmek)
Hayır Demeyi Öğrenin
Hayatı ağzına kadar su dolu bir bardağa benzetin. Bardak zaten dolu, e damlayana yazık olacak. Şunu demek istiyoruz; kendinizi başkalarının problemleriyle boğmayın, endişeniz çok daha fazla artacaktır. Hepimiz ”alan el olma veren ol” atasözünü duyduk ancak; hayatımızda öyle bir denge kurmaliyiz ki, başkalarının sizin zamanınızı ihmal etmesine izin vermemelisiniz.
Başkalarının problemleriyle çok ilgileniyor, içselleştiriyorsanız; kendi problemlerinizle ilgilenmekte güçlük çekeceksiniz. Bu söylediklerimiz, kimseye yardım etmeyin, kimsenin derdini dinlemeyin demek değil; sadece kendinize daha çok değer verin. Hayatınızın merkezine, başkalarının problemlerini koymayın.
HAYIR DEMEKTEN KORKMAYIN!
Düzenli Yemek Yeyin
Anksiyetenin, fiziksel belirtilerinden biri de mide bulantısıdır. Mide bulantısı var olunca, kişi öğün atlatabilir, yemek yemek istemeyebilir.
NOT : Anksiyete’nin fiziksel belirtilerini https://www.anksiyete.net/yaygin-anksiyete-bozuklugu-belirtileri/ bu link üzerinden okuyabilirsiniz.
Öğün atlamak, emin olun ki kaygınızı daha çok artıracaktır. Neden mi? Yemek yemediğinizde önce kan şekeriniz düşer, bu da kortizol adı verilen stres hormonunun salgılanmasına neden olur.
Yemek yemeniz gerektiği, midenize bulduğunuz herhangi bir şeyi göndermek anlamına gelmez! Abur cubur yemek, düzenli yemek yemeniz gerektiğini söylediğimiz için bir bahane olmamalıdır.
Şeker, kaygıya neden olmaz. Şeker tüketimi, sinirlilik ve titremeye sebep olabilir.
Öğünlerinize daha sağlıklı gıdalar ekleyin. Protein, meyve, sebze ve sağlıklı yağ ürünlerini öğünlerinize eklemeyi ihmal etmeyin.
Strateji Oluşturun
Anksiyete, kontrolden çıkma korkusundan oluşabilir. Her zaman, hayat denen bu arabada, direksiyon koltuğunda olamayacaksınız. Ancak sizi kaygılı hale getiren şeyleri keşfedip, bunlarla başa çıkmak için stratejiler geliştirebilirsiniz.
Bir partide, insanlar eğlenirken, sohbet ederken; ”bunlar nasıl böyle rahatça eğlenebiliyorlar?” diye düşündünüz mü? Bu yazıyı okuyorsanız; muhtemelen cevabınız da ”evet” olacaktır.
Kendinize bu tür sosyal aktivitelere gitmeden önce stratejiler belirleyin.
Unutmayın, kontrolünüzü ne kadar elinizde tutarsanız; o kadar az kaygı yaşayacaksınız. Bunun için de kontrolünüzü elinizde tutmanızı sağlayacak stratejiler üretin. Sizi en iyi yine kendiniz tanıyorsunuz.
      Anksiyete Bozukluğu İlaçsız Nasıl Tedavi Edilir?
1 note · View note
cildimiseviyorum-blog · 5 years ago
Photo
Tumblr media
Kansızlık için kür
Kansızlık insan sağlığı açısından çeşitli sağlık sorunlarına yol açan bir sağlık problemidir. Kansızlık hafife alınmaması gereken, doğru bir tedavi gerektiren ve bitki kürleri ile doğal bir şekilde desteklenmesi gereken bir hastalıktır.
Toplumda kansızlık olarak ifade edilen tıp literatüründeki asıl adıyla aneminin çok çeşitli nedenleri bulunmaktadır. Öncelikle anemi denilen hastalık kırmızı kan hücreleri olan alyuvarların sayısındaki ya da alyuvar hücrelerinin içinde bulunan ve kana kırmızı rengi veren hemoglobin sayısındaki azalma ile meydana gelir.
Bu alyuvarların ya da hemoglobinin azalması genelde demir eksikliğine bağlı nedenlerdir. Demir eksikliği ise; demir içerikli besinlerin yeterli tüketilmemesi, bazı sindirim problemleri, bağırsak hastalıkları, mide sorunları nedeniyle demirin bağırsaklar tarafından yetersiz emilip yine vücuda yetersiz seviyede geçmesi, bazı iç ve diğer kanamalar gibi nedenlerden dolayı meydana gelmektedir. Dolayısıyla vücudun sahip olması gereken demir oranı zaman zaman uzman doktorlar tarafından kontrol edilmelidir.
Demir eksikliği riski ile karşı karşıya kalma ihtimali sürekli bulunan biz insanların ise düzenli beslenmesi ve düzenli olarak demir seviyesine baktırması gereklidir. Bunun yanı sıra kendi fiziksel durumumuzu sürekli takip etmeliyiz. Zira demir eksikliği yaşayan kişide; ciltte solukluk, dudak kenarlarında çatlaklar, halsizlik, yorgunluk, sürekli uyku hali, tırnak diplerinde çatlaklar, kulakların sürekli çınlaması gibi semptomlar görülebilmektedir. Kansızlık çeken kişi öncelikle uzman bir doktor tarafından kontrol edilmeli, gerekli laboratuar testleri yapılmalı, kansızlığının ne derecede olduğu saptanmalı ve kansızlığın neden olduğu iyice araştırılmalıdır. Kansızlığın derecesine göre uzman doktorun tavsiye ettiği tedavi şekli uygulanmalıdır.
Kansızlığın tedavisi genellikle ağızdan demir takviyesi şeklinde gerçekleşir. İleri düzey demir eksikliklerinde kan iğneleri kullanılmalıdır. Kansızlık sorunu nedenine bağlı olarak uzun süreler boyunca tedavi edilmelidir. Çünkü kansızlık probleminin giderilmesi en az 2 ay olmak üzere bu süre birkaç yıla kadar çıkabilmektedir. Demir takviyesi uygulanışının hepsi aç karnına ve süt ve süt ürünleri tüketiminden en az 2 saat önce ya da sonra alınması şeklinde uygundur. Çünkü süt ve süt ürünleri demirin vücut tarafından emilimini azaltır.
Kansızlığa neden olan demir eksikliği genelde hamilelerde çok görülür. Gebe kadınların karnındaki bebek, anne karnında olduğu sürece kan ile beslenir dolayısıyla annenin kan depoları yetersiz kalabilir. Bundan dolayı özellikle gebe kadınların demir takviyesi alması hem kendi sağlığı hem de bebeğinin beslenmesi açısından çok önemlidir. Demir eksikliğinin sık görüldüğü bir diğer grup bebek ve çocuklardır. Anne sütü ile yeterli beslenmenin ardından ek gıdalar ile desteklenen beslenme programında demir içerikli besinlere yer vermek kansızlığın oluşmaması için çok önemlidir.
Fakat dengesiz ve yetersiz beslenen çocuklarda demir eksikliğine bağlı kansızlık sıklıkla görülebilmektedir. Kansızlık yaşayan çocukların tedavisi de şurup veya damla ile demir takviyesi şeklindedir. Demir ilacı kullanan bebek ya da çocuklarda kabızlık, kakada koyu renk, ağızda koku görülmesi normaldir ve bu durum geçicidir.
Aslında kansızlık çeşitli hastalıkların habercisi olabilir. Günümüzde kansızlığın kanser hastalığı göstergesi olabileceğine dair bilimsel araştırmalar mevcuttur. Dolayısıyla kansızlık hastalığı üzerinde önemle durulması gereken bir hastalıktır. Kansızlığa neden olan temel neden araştırılarak bu yönde bir tedavi uygulanmalıdır. Kansızlık hastalığı ile ilgili uzman doktor tarafından tavsiye edilen tedavi şeklinin uygulanmasının yanında bazı destekleyici bitkisel tedaviler de mevcuttur. Kansızlığa oldukça iyi gelebilecek bir kür ile karşınızdayız bu yazımızda.
Kansızlık İçin Kereviz-ıspanak kürü
Kereviz-ıspanak kürü Malzemeleri:
250 gram taze ıspanak
200 gr kabukları soyulmuş kereviz, yeşil yaprak ve sapları
1 litre su
Kereviz-ıspanak kürü Yapılışı:
Diğer adıyla kansızlık kürü olarak bilinen bu kürü yaparken öncelikle 1 litre suyu kaynatınız. Ardından kaynatmış olduğunuz 1 litre suyun içerisine incecik dilimlenmiş olan kerevizleri salarak, tencerenin kapağını kapatarak yaklaşık olarak 10 dakika kadar kaynatmaya devam ediniz.
Ardından kaynayan kerevizlerin içerisine ıspanakları da ekledikten hemen sonra 5 dakika daha beraberce kaynatın. Ve ocaktan alarak soğumaya bırakın.
Soğuyan Kereviz-ıspanak kürünü süzerek, temiz cam bir kavanoza koyunuz. Kansızlık kürü 2 gün boyunca dayanabilir. 2 günün ardından tüm yararları ortadan kalkar. Bu nedenle verilen ölçülerde ve 2 günde bir bu kür yenilenmelidir.
Artık içmeye hazır hale gelen kansızlık kürünü her sabah aç karnınıza ya da kahvaltıdan yaklaşık 1 saat sonra 1 su bardağı kadar içiniz.
Kansızlık kürünü düzenli bir şekilde 15 gün boyunca sabah akşam içmeye devam edin ve15 günün ardından 10. Günlük bir ara verin. 10 günün ardından yeni bir kür hazırlayarak 15 gün düzenli bir program ile tekrar sabah akşam içmeye devam edin.
Bu şekilde 30 günlük bir program ile kansızlık kürünü uygulayarak kansızlıkla ilgili sorunlarınızı büyük ölçüde ortadan kaldırabilirsiniz.
Kansızlık kürü için dikkat edilmesi gereken noktalar nelerdir?
Bu kürü uyguladığınız dönemde fazla tatlı ve çikolata tüketmemeli, çay kahve ve diğer şekerli içeceklerden uzak durulmalıdır. Aksi halde kür içerisinde bulunan faydalı vitamin ve mineral hücreleri yok edilebilir.
Bu süreçte, bol bol C Vitamini içerikli besinler tüketilmelidir. Çünkü C vitamini demir emilim oranını arttırır.
Önemli Not: Şeker hastaları bu kürü mutlaka hekime danışarak uygulamalıdır!
1 note · View note
newstrendline · 2 years ago
Text
Karaciğer Kanseri ve Karaciğer Sirozu Nedir?
Karaciğer Kanseri ve Karaciğer Sirozu Nedir? Bu soru çok merak ediliyor; siz veya bir yakınınızın Karaciğer kanseri olduğundan şüpheleniyorsanız, bunun ne olduğunu ve nasıl teşhis edildiğini bilmek en doğal hakkınız. İnternette bununla ilgili binlerce yazı var. Ancak derli toplu bilgiyi size bir arada verebilen, ne aradığınız bilerek size en yararlı bilgiyi veren az sayıda içerik bulunuyor. Biz de sizin için bu içeriği hazırlayarak karaciğer kanseri konusunda sizleri bilgilendirmek istiyoruz.
Karaciğer kanseri semptomları ve tedavi seçenekleri farklıdır. Diğer kanser türlerinden bağımsız olarak, karaciğer kanseri, evreyi belirlemek için daha fazla test gerektirecektir. Diğer testler arasında kemik taramaları, bağırsak, meme ve mide muayeneleri ve laparoskopi adı verilen cerrahi bir prosedür yer alabilir. Doktorunuzun karaciğer kanserinden şüpheleri varsa kontroller önem kazanıyor.
Karaciğer Sirozu Nedir?
Ölümcül hastalıklardan biri olan Karaciğer sirozu nedir sorusunun cevabını arıyorsanız belli belirtileriniz var demektir. Karaciğer sirozu, çeşitli semptomları olan yaygın bir karaciğer hastalığıdır. Bazı durumlarda, hastalık a-semptomatiktir ve hiçbir belirtisi görülmez. Ancak dikkat edilmesi gereken bazı siroz uyarı işaretleri vardır. Bu yazıda, bu uyarı işaretlerinden bazılarının üzerinden geçeceğiz.
Karaciğer sirozunun ayırıcı bir özelliği, karaciğerin sert ve yumrulu olması ve kanın karaciğerden akmasını engellemesidir. Bunun için de basit ultrason testleri yapılıyor. Karaciğer gerekli proteinleri üretemediği için kan pompalamakta güçlük çeker. Bu olduğunda, portal damar tıkanır ve kanı karaciğere getiren basıncı arttırır. Bu, kanın yedeklenmesine neden olarak karın veya bacaklarda sıvı toplanmasına neden olur. Bazı hastalarda bu damarda artan basınç nedeni ile yemek borusu veya midede varisler ortaya çıkar.
Karaciğer Kanseri Nedenleri
Karaciğer kanseri nedenleri bilinmiyor doktorlar size şişmanlık, çok içki içmek hepatit virüsü gibi faktörleri sıralayacaklard��r. Ancak günümüzde en yaygın olan nedenlerden bazılarını biliyoruz. Karaciğer kanseri hem erkeklerde hem de kadınlarda görülür. Tipik olarak kolonda başlasa da karaciğere yayılan kansere metastatik kanser de denir. Kanser ilk kez başka bir organda teşhis edildiğinden kanser hücreleri kolondan karaciğere yayılır. Kanserli oldukları için, metastatik kanser, ona neden olan orijinal organla aynı isimde  ve türde kanser hücrelerine sahiptir.
Ailede hastalık öyküsü bulunmasına ek olarak, karaciğer kanseri taraması işlemi;  risk faktörlerinin belirlenmesini ve nasıl tespit edileceğini içerir. Genellikle yüksek risk grubundaki kişiler için tarama önerilir ve düzenli olarak muayene edilmeleri gerekir. Kan testleri ve ultrason, hastalığı tespit etmek için yaygın olarak kullanılan iki yöntemdir ve bunlar ayrıca doktorlara karaciğerinizin düzgün çalışıp çalışmadığını da gösterebilir. Karaciğer kanseri olabileceğinizi düşünüyorsanız, vakit kaybetmeyin! Bu iş şakaya gelmez. Karaciğer hastalığı sizi yavaş yavaş öldürür.
Karaciğer Kanseri Tedavisi
Karaciğer kanseri tedavisi travmatik bir deneyimdir. Tedavi sırasında, tüm tedavi seçeneklerini oturup doktorunuzla görüşmeniz önemlidir. Doktorunuza anlamadığınız her şeyi sormalısınız. Tedaviyle ilgili beklentilerinizi tartışmalısınız. Farklı karaciğer kanseri türleri için farklı tedavi türleri etkilidir, bu nedenle hangi seçeneklerin sizin için en iyi sonucu vereceğini bilmek önemlidir. Ayrıca her tedavinin yan etkilerinin de farkında olmalısınız.
En yaygın tedavi biçimleri arasında kemoterapi cerrahiye alternatif olarak kullanılabilir. Radyasyon tedavisi başka bir tedavi seçeneğidir. Radyo dalgalarını veya elektrik akımlarını kullanarak karaciğere zarar vermeden tümör hücrelerini öldürebilir. Radyoembolizasyon ise tümöre kan akışını durdurmak için maddeler kullanır. Riskli olmasına rağmen, karaciğer nakil ihtiyacı ilerlemiş kanserli ve şiddetli sirozlu hastalara yardımcı olabilir. Bu prosedürler genellikle ayakta tedavi prosedürleri olarak gerçekleştirilir ve sınırlı seçeneklere veya sınırlı kaynaklara sahip hastalar için en iyi seçenek olarak kabul edilir.
Karaciğer Sirozu Belirtileri
Hepatosellüler karsinom olarak da bilinen karaciğer sirozu, karaciğer kanserine ilerleyebilir. Hastalık, karaciğer fonksiyonunun bozulması ile kendini gösterir ve başka sorunlara da neden olabilir. Karaciğer sirozu belirtileri arasında en göze çarpan belirtiler şöyledir:   Karaciğer hasarının ilk belirtileri karın veya bacaklarda sıvı toplanması olabilir. Bu sıvı bakteriyel peritonitin sonucu olabilir. Karaciğer hasarı ayrıca kan pıhtılaşma proteinlerinin üretimini yavaşlatarak, vücudun kolayca morarmasına neden olur. Fiziksel muayene siroz belirtilerini ortaya çıkarabilir. Şişmiş bir karın ve genişlemiş dalak iki yaygın belirtidir. Bazı insanlar ayrıca sarılık geçirirler ve dışkıları siyahtır. Diğer semptomlar arasında şiddetli karın ağrısı, yorgunluk ve hepatik ensefalopati vardır. Kronik alkol kullanımı, karaciğer sirozu gelişimi için risk faktörlerinden biridir. Kaynak ; https://www.newstrendline.com/karaciger-kanseri-ve-karaciger-sirozu-nedir/
0 notes