Tumgik
#dikiyoruz
musfika-hanim · 20 days
Text
Tumblr media Tumblr media Tumblr media
sanırım bugün hepimiz güne düşük enerji ve keyifsiz bir hal ile başladık. gündem her zaman etkiliyor insanı. ben de öyle geldim derneğe, ufaktan da rahatsızım. sonra çiçekli kumaşlara gitti elim, gözüm şenlenir dedim dikmeye başladım. devamlı dikiyoruz zaten :) çok şükür bu da bir terapi yöntemi şiddetle tavsiye edilir 🪻🌿
9 notes · View notes
mnsrykt · 4 months
Text
"Esma binti Yezid radıyallahu anha, ashabının arasında bulunduğu bir esnada Resûlullah sallallahu aleyhi ve selleme gelerek cihat özlemini dile getirmiş ve erkek sahabilerin hu zurunda çok açık cümlelerle kadınlara ait düşünceleri dile ge tirmiştir. Onun konuşması ve Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellemin ona cevabı oldukça dikkat çekicidir: 'Ya Resûlellah. Anam, babam sana feda olsun. Ben kadınları temsilen sana geldim. Allah azze ve celle seni, erkek ve kadın herkese gönderdi. Doğuda veya batıda beni duyan bir kadın yoktur ki bu sana gelişimde benim gibi düşünmesin. Sana da seni gönderen ilahına da iman ettik. Biz kadınlar, evlerde kısıldık kaldık. Şehvetlerinizi gideriyoruz, çocuklarınızı taşıyoruz. Siz erkeklerin, cuma ve cemaat, hasta ziyareti, cenazeye katılma, hac üstüne hac üstünlüğü var. Bundan da üstünü cihat farkı var. Sizden bir erkek hacca, umreye veya cihada çıktığında mallarınızı koruyoruz; elbisenizi dikiyoruz; çocuklarınızı büyütüyoruz. Bizim sevabımız ne olacak ya Resûlellah?'
Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem, bütün yüzüyle ashabına döndü. Buyurdu ki: 'Dini konusunda, bu kadından daha güzel konuşan bir kadın gördünüz mü?' Dediler ki: ' Ya Resûlellah, bir kadının böyle konuşabileceğini zannetmezdik.'Peygamber aleyhisselam, kadına yöneldi ve buyurdu ki: ' Ey kadın! Git ve seninle beraber olan kadınlara de ki: 'Sizden birinin kocasına iyi eşlik etmesi, onun gönlünü alması, ona uyumlu olması bunların hepsine denktir.' Kadın, sevincinden tekbir ve tehlil getirerek ayrıldı."
8 notes · View notes
ziyapasa-01 · 10 months
Text
Okumanızı Tavsiye Ediyorum.
DELİCE..
1951-1952 yıllarında İspanya Hükümeti, Türkiye’den çok yüksek miktarda odun kömürü satın almak istiyor. O güne kadar İspanya’ya yapılan ihracat kalemleri arasında yer almayan bu talebin bir de özel şartı vardı:
Kömürler İskenderun'dan Saroz Körfezi'ne kadar Akdeniz ve Ege sahillerinde doğada kendiliğinden yetişen *"delice"* ağacından elde edilmesi isteniyordu. ! İstek dönemin Hükumeti tarafından yüksek getirisinden sevinçle karşılanıyor,
ülkemizde bol miktarda bulunan delice kömürü ihraç edilmeye başlanıyordu. Görgü tanıklarının anlattıklarına göre, limanların üzeri gemi yüklemeleri sebebiyle kara bir bulut ile kaplanıyor göz gözü görmüyordu! O yıllarda Ankara'da görev yapan
ABD Ticaret Ataşesi, dönemin Dış işleri Bakanı'na ihraç edilen kömürün İspanya tarafından nasıl değerlendirildiği ya da nerelerde kullanıldığını araştırıp araştırmadıklarını soruyor. Aldığı cevap, getirisinin önemli olduğu, nerede kullanıldığının Türkiye'yi ilgilendirmediği şeklinde oluyor.
Bunun üzerine ataşe konuyu kendisi araştırıyor ve otoyollarda dolgu malzemesi olarak kullanıldığı bilgisine ulaşıyor. Bununla yetinmeyip ABD'de tanıdığı mühendislerden bilgi alıyor ve otoyolda kömür dolgunun bir yararı olmadığını öğreniyor.
Öğrendiklerini Bakan'a iletiyor, Türkiye'nin rahatsız olmadığını, gelirden dolayı memnun olduklarını söylüyor, konu kapanıyor... *Delice ağacının zeytin aşılamak için en uygun ağaç olduğunu bilenler Türkiye'ye oyun oynamışlardı.
Sonuç olarak İspanya dünyanın en büyük zeytinyağı ihracatçısıdır ve ne tesadüf ki aynı yıllarda Türkiye margarinle tanışmıştır.
NOT; Aşılanmamış zeytin ağacına "delice" denir. Marshall yardımlarıyla Ege ve Akdeniz bölgemizdeki milyonlarca zeytin ağacımız kökünden sökülerek gemilerle Avrupa'ya götürüldü. ABD bize bu ağaçların yerine milyonlarca kavak ve çam(çıra) fidanı verdi. Kavak ağacı memlekette alerjik hastalıklar başlattı. Çam ağacı ise bildiğimiz yağlı çıra idi.
Dağlarımıza ovalarımıza her yere diktik. Oksijenden başka hiç bir işe yaramayan bu ağaç, ülkemizin dağına bayırına dikilen saatli bomba oldular. Bu ağaçlar yandığı zaman kozalakları patlayarak yanar halde 200 metre uzağa fırlamakta oradaki çam ağaçlarını da tutuşturmaktadır.
Bugüne kadar kimi gördüysem yetkili yetkisiz, beyinli beyinsiz herkese anlattım. "ABD liler bizim ormanlarımızı çam (ÇIRA) ağaçlarıyla dolduruyor, bir kibrit çakmasıyla 100 savaş uçağının verdiği zararı veriyorlar.
Şimdi soruyorum size devletimiz bu çam ağaçlarının yerine zeytin, ceviz, badem, incir, sakız ağacı dikse hem bu ağaçlar kolay kolay yanmaz hemde köylümüze bir gelir olur. Hala çam dikiyoruz bıkıp usanmadan...!!!
≈=============
Türkiye Hükûmeti veya II. Menderes Hükûmeti, 9 Mart 1951 - 17 Mayıs 1954 tarihleri arasında görev yaptı.
Tumblr media Tumblr media
9 notes · View notes
sillagen · 5 months
Note
Merhaba Bennusenur burada birçok kişi sana içi sıkıldıpında yazıyor ve sen onları sözlerinle çok güzel rahatlatıyorsun. Benim de içim çok dıkkın gerçekten çok fazla başarısızlıkla başa çıkmaya çalıştığım bir dönemdeyim. Hiçbir konuda başarı elde edemiyorum. Kendimi çok ezik ve güvensiz hissediyorum bu yüzden birçok kez hata yapıp ve kötülük yaptım kendime. Onun içinde dua ederken dahi Allah benim gibi bir kula görmez duymaz dinlemez gibi hissediyorum dua etmeye istemeye utanıyorum. Mesleğimi yapamıyorum bir mesleğim olmadan da evlilik gibi bir sorumluluğun altına da girmek istemiyorum ama annem beni duymuyor dinlemiyor bile insanlarla görüşmem konusunda çok ısrarcı çok üzülüyorum çünkü kendi yapmak istediğim şeyler var ve bunlar olmadan o olmaz gibi geliyor. Senden dua istiyorum çünkü çok iyisin burdan görüyor ve sana çok imreniyorum senin gibi biri varken Allah benim gibi kulunun duasını niye kabul etsin. Şimdiden Allah razı olsun duanda bana yer varsa çok mutlu olurum💚
Sonunu okuyunca hayır hayır hayır oldum. Öyle bir sey yok anonim Allah ona dönen her kulunu kabul eder. Onun hazinesi ve rahmeti geniştir. Şeytanın düşüncesine düşme her ne hata yaparsak yapalım ona döneceğiz. Kendimizi samimiyetsiz hissetsek bile döneceğiz. Bana da imrenme canım benim çünkü benim buraya yansıtmadığım çok sıkıntı var. Dertlerimi pek anlatmak istemem ve hoşlanmam. Ve Allah'a çok fazla ya rabbi beni umutsuz ve ümitsiz eyleme derim. Mümin ümitsiz olmaz benim de ümitsiz olduğum hallerim oluyor. Bazen en zifiri karanlık ve çıkmazda olduğumuz dönemde ışık daha yakındır. Yol bitmeye yakındır. Dua et samimiyetsiz hissetsen bile dua et. Hangi kapı var ki ona gidelim bizi bizden daha iyi bilen Rabbimizden başka kimse yok. Hatta ya rabbi senin bir sürü kulun var ama benim senden başka kimsem yok diyerek huzura git kendini ve ahvalini bana anlatır gibi anlat. Hep dualar bik bik ezber gibi edilir. Halbuki Allah'a halimizi konuşarak anlatmalıyız. En sevdiğin her şeyden sevmediğin şeye kadar anlat ve iste.
Mesleğini yapamamak üzücü ben de meslek sahibi değilim hâlâ aile evinde yaşayan biriyim bu durum çok acı ne kadar konforlu gibi görünse de acı bir durum. Rabbimize maddi ve manevi rizkimizi çoğaltması ve vermesi için dua edeceğiz. Eğer bu şeylere ulaşmak için günahımız mani oluyorsa dua edeceğiz. Tövbe edeceğiz ya rabbi bu güzelliklere mani olan günahım varsa affet diyeceğiz. Hacet namazı kılıp isteyeceğiz, Cuma günü ezan ile sela arası dua edeceğiz. Ümitsiz olmayacağız.
Bu başarısızlık dönemlerinde bizi kendimiz de çok dibe çekiyoruz. Her şey biraz kötü gitse ah yine olmadı zaten benden ne olur ki hali oluyor. Halbuki öyle değil. Sanki her yaptığımız üstünde hadi sen de kötü git de beni boşa çıkarma gibi gözümüzü kusur aramak için dikiyoruz. Rabbim gönlüne inşirah ve ferahlık versin imtihanlarini afiyetli ve suhuletli şekilde düze çıkarsın.
Bu biri ile görüşme işinde ise eger gerçekten adam akıllı biri varsa görüşebilirsin kendini engelleme yani. Her şeyim tam olsun ondan sonra olur gibi hale giriyoruz da bazen tam olmuyor tam edecek kişi gelebiliyor. Saglikli düşünerek hareket et ama anne ya da evden kurtuluş olarak görme. Rabbim basiretini hayırlı ve afiyetli şekilde açsın. Hayırlı imanlı cennet bahçesi hükmünde her daim saadetli yuva kurmayı suhueltle nasip eylesin.
Mükemmellik arzumuz bizi bitiriyor. Sorsan mükemmel bile değiliz ama kendimizden öyle bir potansiyel ve hayat bekliyoruz ki bu da bizi mahvediyor. Her gün diğer günümüzden biraz farkli olsa bile kendimizi tebrik etmeliyiz. Dün 30 sayfa kitap mı okudun. Bugün kitabı açtın 3 sayfa mı okudun olsun eline aldın kitabı bu da büyük bir şey her zaman aynı istikrar olmaz. Pes etmemiz lazım depresyon ve kaygı zaten başucumuzda bekliyor. Bazen olur bazen olmaz ama gayret etmeliyiz bir bakmışız istediğimiz şey kolaylıkla bize alışkanlık olmuş. Sonuca çok odaklanıyor süreci hastane koridorunda sıra bekler gibi sabırsızlık ile bekliyoruz. Sürecin içinde kalmayı başarabilirsek fark etmeden istediğimiz sonuca geliriz Allah'ın izniyle.
Benim hakkımda güzel dusuncelerin için teşekkür ederiiim ama bu seni kötü hiswettirmesini sevmedim. Rabbim sana kendine güzel şekilde bakmayı ve şefkatle yaklaşmayı afiyetli ve suhuletli şekilde nasip eylesin 🩷🫂
3 notes · View notes
adamolmazdi · 1 year
Text
Bir tek dileğim olsaydı eğer, beni çok sevmeni dilerdim.
Çünkü ben seni çok severdim.
Bir anlamı olsaydı eğer, seni çok sevdiğimi söylerdim.
Bir anlamı olsaydı eğer, beni çok sevmeni söylerdim.
Oysa bu işler öyle olmuyor.
İşler her zaman iyi gitmiyor.
Bazı günler yokluğun katlanılabilir oluyor.
Aklıma gelmediğin günler oluyor.
Bazı günler kurtulduğumu sanıyorum.
Ama sonra!
Her sabah aynaya "onu sevmiyorsun" diyorum.
Her sabah aynada kendime itiraf ediyorum, seni çok özlüyorum.
Beni sevmediğini biliyorum ama söylesene neden böyle.
Bu bir lanet olmalı.
Seni neden seviyorum?
Bu bir ceza olmalı.
Sana neden dokunamıyorum.
Sesini duyamıyorum.
Gözlerine bakamıyorum.
Ellerini sıkamıyorum neden?
Saçlarını yüzümde hissetmeyi dilerdim.
Ama belliki bu artık olası değil.
Senden kurtulamıyorum neden?
Neden bu kadar canımı yakıyorsun?
Oysa sen hiç bir şey yapmıyorsun, hiç bir şey yapmadın.
Beni sevmiyorsun ve ben bu konuda hiç bir şey yapamıyorum.
Çok üzgünüm.
Böyle olsun, ben de istemezdim.
Ben sadece sevdim.
Bu acıyı hak etmedim.
Sen değilsen canımı kim yakıyor?
Sen değilsen beni kim ağlatıyor.
Bu mahkemeden nasıl beraat edersin?
En azından azmettirici değil misin?
Beni mahvettin. Varlığınla bana cenneti vaadettin.
Beni mahvettin.
Çöllerde bir serap sadece bana gösterdiğin.
Bana hissettirdiklerini, hissetmeni isterdim.
O kadar güzel ki.
Bana hayal ettirdiklerini görmeni isterdim.
O kadar güzel ki.
Ama artık bitti.
İkimizde ayrı yataklarda gözlerimizi tavana dikiyoruz.
En azından ben öyle olsun isterdim.
O kadar üzgünüm ki.
Keşke seni hiç sevmeseydim demeyi isterdim,
Ama bunu yapamam!
Çünkü seni sevmek, başıma gelen en güzel şey.
Keşke sevdiğim kişi sen olsaydın.
Bu tenin içindeki keşke sen olsaydın,
Oysa değilsin.
Sen bana tamamen yabancısın.
İkinci kez bakmadığın bir yabancı benim ruhum sana.
Canımı yakıyorsun.
Bunu keşke yapmasan.
4 notes · View notes
Text
Duayla dikiyoruz, yürek yaralarımızı..
15 notes · View notes
juniper-post · 2 years
Text
Tumblr media
Arada mum dikiyoruz amaçsız
6 notes · View notes
perge · 2 years
Text
Tumblr media
Çanakkale savaşı ve komodo ejderi
Komodo ejderini belgesellerde görmüşsünüzdür. Leş yiyen bir hayvandır. Diğer leşçillerden farklı olarak doğal ortamda leş aramak yerine kendisi için leş üretir . İlginç bir avlanma stratejisi vardır. Antilop, Bufalo, Zebra artık ne bulursa bir şekilde sinsice yanaşıp, saldırır, avının genelde ayak kısmına bir ya da iki ısırık atar ve ağzında taşıdığı inanılmaz zehri bu yolla avına bulaştırarak onu takibe alıp, ölmesini bekler. Ölünce de gider keyifle rahat rahat yer.
Milletlerin karakterlerini temsil eden hayvanlar olsaydı işte bu Komodo Ejderi kesin İngiliz olurdu. Stratejileri çok benziyor. İngilizler bize en son Çanakkale'de işte bu Komodo Ejderi'nin doğal hayatta yaptığının bir benzerini yaptılar.
1915'te geldiler, ölümcül bir yara açtılar ve gittiler. Sonra da 3 yıl geçmeden, 1918'de gelip cenazemize çöktüler. Yanlış anlaşılmasın, Çanakkale büyük bir destandır, biz oradaki her bir şehidin, her bir mücahidin ayağının tozu olamayız ve ancak imreniriz lakin başka birşey var.
Futbolcular şehit olduğu için takımlar dağıldı, liseler mezun veremedi, 15 yaşında çocuklar bile cepheye gitti de ardından "Hey onbeşli" diye ağıtlar yakıldı.
Ben demiyorum, Churchill domuzu söylüyor: "Biz Çanakkale'de Türklerin bütün yetişmiş insan gücünü yok ettik, artık toparlanamazlar" diyor. Haklıydı kefere. Sadece 3 yıl sonra geldiler, o ısırıkla zehirledikleri Osmanlı'nın cenazesine çöktüler. Devletin direnecek takati yoktu.
250 bin şehit, onun birkaç katı gazi verdiğimiz boğazı bu defa ıslık çalarak geçip, İstanbul'u 5 yıl boyunca işgal ettiler. Üzerinden 108 yıl geçti. Biz tarihçi değiliz. Onun için bilen biri bizim cehaletimizi gidersin lütfen.
Mesela şu torunları her yıl buraya şafak ayinine gelerek içip sızan Anzaklar denen çapulcu sürüsünün 108 yıl önce buraya niye geldiğini, boğazı geçebilseler bu topraklarda neler yapabileceğini, Libya'yı, Cezayir'i,Bosna'yı, Irak'ı gözünün önüne getirerek bir anlatsınlar bize. Anlatsınlar ki biz bugün bu işgalcileri niye böyle soysuz düşman gibi değil de adeta güreşteki centilmen pehlivan gibi, pikniğe gelmiş sevgi pıtırcıkları gibi görüyoruz, onlara anıt falan dikiyoruz , tören neyim yapıyoruz anlayalım. Tamam, kin gütmeyelim de bu güzelleme nedir abi:
“Bu memleketin üzerinde kan döken kahramanlar! Burada dost bir vatanın toprağındasınız. Huzur ve sükûn içinde uyuyunuz. Onlar bu topraklarda can verdikten sonra artık bizim evlatlarımız olmuşlardır."
Çapula, işgale, tecavüze gelen düşman için kahraman ifadesini kullanmak..
Bu kadarı fazla değil mi?
2 notes · View notes
by-hulusi · 2 years
Text
...
Kumdan bir kale düşünün. Çevresine güzel su kanalları yapmış, hendekler kazmışsınız.
Yalnız öyle bir yere inşa etmişsiniz ki kalenizi, dalgalar güçlendikçe önce su kanalları doluyor, sonra heybetli surlarınız tuzlu suyun ellerinde giderek erimeye başlıyor.
Sizse elinizde küçük plastik kovanız, sahilden topladığınız kuru kumlarla surları onarmaya çalışıyorsunuz. Yaptığınız yamalar, bir sonraki dalganın darbesiyle çirkin şekiller almaya başlıyor.
Küçük plastik kovanızla habire koşturup duruyorsunuz. Kan, ter ve panik içinde!..
O kadar odaklanmışsınız ki “onarmaya”, bu yıkımın artık sizin kontrolünüzde olmadığını göremiyorsunuz.
Oysa bir dursanız, durup da yukarıdan baksanız kaleye, çamur haline gelmiş surlara ve dalgalara; onarmaya harcadığınız sürede yepyeni bir kale inşa edilebileceğini göreceksiniz. Denizin biraz ötesinde, yeni bir başlangıç yapabileceksiniz.
Yaşam da birçoğumuz için böyle geçip gidiyor.
Katlanamadığımız bir işimiz, sevmediğimiz bir çalışma ortamımız ya da gururumuzu inciten bir yöneticimiz oluyor bazen.
“Alışmaya” çalışıyoruz. İncinen yerlerimize her gün küçük yamalar dikiyoruz.
Ertesi gün sökülüyor yamalarımız, yara bere içinde, delik deşik, yorgun argın dönüyoruz evlerimize. “İşimi sevmiyorum ama dayanmak zorundayım!” diyoruz. Her şeyi bırakıp düşlerimizin peşinden gitmek, bir lüksmüş, şımarıklıkmış gibi görünüyor gözümüze. Öyle ki utanıyoruz da bazen, gitme düşlerimizden!
Parasal anlamda risk alalım ya da almayalım; “Çevrem ne der? Yıllardır çalışıp aldığım terfilerim ne olur?” kaygılarımız, hırslarımızdan ve profesyonel (!) değerlerimizden vazgeçemeyişimiz ve daha birçok neden bile bizi yeni başlangıçlardan alıkoyabiliyor.
Aynı durum ilişkiler için de, bitmiş ama süregelen evlilikler için de, hani o hep gidip yerleşmek istediğimiz huzur dolu sahil kasabası için de geçerli; değil mi?
Bazen bir şeyi onarmak için, önce tamamen yıkmak gerekmez mi?
Hayatınızdaki bazı kumdan kaleler, denize karışmayı çoktan hak etmedi mi?
•Alıntı
4 notes · View notes
sevgiliadam · 1 year
Text
Anlamını yitirmiş şeylerin üzerine toprak atmak lazım hala çiçek dikiyoruz.
0 notes
musfika-hanim · 2 years
Text
deli gibi dikiş dikiyoruz sanırım bir nevi iç huzuru ve tatminliği içinde iyi gelen bir şey bu hepimize. devamlı bağış kumaş geliyor, dikiyoruz atölyemizin karşısındaki dernek dairemizin devasa salonunda sergiliyoruz. gün boyu depremzede kardeşlerimiz geliyor ve istedikleri, ihtiyaç duydukları her şeyi seçip alıyorlar. dikilen her şey o an tükeniyor ve bu işlem hergün tekrarlanıyor. dikiş hocaları mont dikiyor iş yerlerini kapatıp günlerdir bizimle beraber üretim yapıyorlar. başka kollardan da farklı bağışlar geliyor. insanların bu hassasiyeti özellikle kadın olanların empati kurarak kişisel ürünler bazında yaptıkları bağışlar çok kıymetli. dün liseden arkadaşım "lütfen sadece kadınların özel ihtiyaç duydukları malzeme ve diş macunu-fırçası alır mısın benim yerime" diyerek bağış yaptı. hallettik hepsini. insanlar az da olsa acıdan sıyrılmaya başladıklarında belki aynaya bakmak isterler, saçlarını taramak, ellerine yüzlerine krem sürmek ve temiz kokmak isterler. iyi hissettirecek mevzular bunlar. bağış yaparken bu kalemleri de göz önünde bulundurmak istersiniz belki 🌸
Tumblr media
26 notes · View notes
deliklicinar · 1 year
Text
Mevsimlik Çiçekler Merkezefendi'yi Renklendirecek
Tumblr media
Merkezefendi Belediyesi kendi ürettiği 98 bin adet mevsimlik çiçeği toprakla buluşturuyor. Merkezefendi Belediye Başkanı Şeniz Doğan, "Kendi ürettiğimiz çiçeklerimiz ile ilçemizi rengarenk süslüyor, güzel kokular ile sarıyoruz" dedi. Merkezefendi Belediyesi ilçeyi daha da güzelleştirmek için çalışmalarına devam ediyor.  Merkezefendi Belediyesi tarafından düşük maliyet ile üretilen çiçekler, ilçenin dört bir köşesinde toprakla buluşuyor. Park ve Bahçeler Müdürlüğü Fidanlığındaki serada yetiştirilen turuncu ve sarı renkte 60 bin adet kadife çiçeği, pembe, mor, beyaz ve kırmızı renkte 20 bin adet petunya, sarı, mor, kırmızı ve pembe renkte 12 bin adet zinya ile mavi ve beyaz renkte 6 bin adet vapur dumanı çiçeği, ekipler tarafından ilçe sınırları içerisindeki kavşak, refüj, park ve birçok alana dikiliyor. Merkezefendi'nin her noktası yazlık çiçeklerle renklenirken, Park ve Bahçeler Müdürlüğü ekipleri ayrıca toprak çapalama ve bakım çalışmalarını da eş zamanlı olarak yürütüyor.
"ÇİÇEKLERİMİZİ SEVGİYLE DİKİYORUZ"
Binlerce mevsimlik çiçeğin toprakla buluşarak Merkezefendi'yi daha da güzelleştirdiğini belirten Başkan Şeniz Doğan, aynı zamanda tasarruf sağladıklarını da söyledi. Yeşilliğe ve doğaya büyük önem verdiklerini ifade eden Doğan, "Seramızda ürettiğimiz çiçeklerimiz ilçemizi süslemeye devam ediyor. Sıcak havaların gelmesiyle birlikte çiçeklerimizi toprakla buluşturuyoruz. Merkezefendi'nin daha yeşil, daha güzel, daha rengârenk ve daha sağlıklı olması için mevcut yeşil alanların bakımını sürdürüyor, yeni yeşil alanlar oluşturmak için de çalışmalarımıza devam ediyoruz" diye konuştu. Read the full article
0 notes
esitemiz · 2 years
Text
Harun Reşit ile İhtiyar
Harun Reşit Veziri ile  birlikte tedbili kıyafet dolaşırken bahçesinde hurma fidanları diken bir ihtiyar görür. Selam verir ve aralarında şu konuşma geçer: - Kolay gelsin, ne yapıyorsun böyle? - Hurma fidanları dikiyorum. - Peki bu diktiğin hurma fidanları ne zamana kadar büyür ve meyve vermeye başlar? - Kim bilir belki on, belki  yirmi sene sonra yetişir ve meyve vermeye başlar. - Peki onların meyvelerini  görebilecekmisin? - Bu yaşlı halimle belki  göremem. Ama bizden öncekilerin diktikleri ağaçların meyvelerini biz yedik. Biz de bizden sonrakilerin istifadeleri için bu hurma fidanlarını dikiyoruz. Bu cevap Harun Reşid'in hoşuna gider ve bir kese altın verir. İhtiyar, Allah'a hamdeder ve: - Diktiğim ağaçlar hemen meyve verdi. Bu söz üzerine Harun Reşid bir kese daha altın verir ve ihtiyar yine Allah'a hamdeder ve: - Herkesin diktiği meyve ağaçları yılda bir defa mahsül verir, benim diktiğim fidan hem hemen meyve verdi hemde senede iki defa ürün vermeye başladı. Read the full article
1 note · View note
mypolediary · 2 years
Text
Elektrik Direği Mi Dikiyoruz?
Dansı çok sevdik ve hep yapacağımızı düşüyoruz. Git gide antrenman yapma hevesimiz artıyor. Eve direk alma isteği de başladıysa kullanılan direk tiplerini inceleyebiliriz.
Sabit, sıkıştırmalı ve stage pole olmak üzere üç tane direk türü var. Stage pole platform üzerinde olan direktir. Daha çok açık alanlarda veya tek seferlik gösterilerde kullanılan bir direk. Ev için çok uygun değil.
Tumblr media
Ev ve stüdyo ortamında kullanılmaya daha elverişli olan direklere geçelim. Döndürerek sıkıştırılan direkler sıkıştırmalı direkler, üstteki kapağında vida boşlukları bulunan ve tavana vida ile sabitlenen direkler de sabit direklerdir. Eğer kendi evinizse ve daha güvenilir olmasını istiyorsanız sabit daha iyi bir seçenek. Matkap, vidalama işlerinden anlamam diyorsanız bir usta da yapabilir. Eğer kiracıysanız ya da tavanınızda vida delikleri olmasını istemiyorsanız sıkıştırmalı daha doğru bir tercih olur. Sıkıştırmalı pole almak isteyenler içinse şöyle bir durum var; iyi sıkıştırmazsanız ya da yamuk olursa direğe çıktığınız anda direkle birlikte düşme ihtimaliniz var. Bu yüzden, bir su terazisi yamukluğunu kontrol edip düzeltebilirsiniz. En az 2 kişi ile birlikte sabitlemeniz daha iyi olur. Biri alttan tutarken diğeri üstten tutup sabitler. Eğer su teraziniz yoksa direği sabitledikten sonra dik olup olmadığına bakın, sonrasında iyice vurun. (Evet, vurun) Sonrasında tutup kendinize doğru sert bir biçimde çekip itin. Sağlamlığını ve dengesini test etmek için iki kişi aynı anda asılabilirsiniz. Sıkıştırmalı direkler firmadan firmaya göre değişse de temel mantık aynı; tavandan yere doğru bir sıkıştırma yaparak direği sabit tutmak. Eğer aldığınız yer güvenilirse ve siz de her şeyi doğru yaptıysanız sıkıştırmalı modeller de güvenilir.
Tumblr media
Son olarak bahsetmek istediğim konu direğin temizliği. Direği aldınız, kurulumunu yaptınız. Hatta bir iki tur da döndünüz. Sırada direğin temizliği var. Pole101 yazımda da anlattığım gibi alkollü su ile ara sıra temizliğini yapabilirsiniz.
Direk tipleri ve bakımı bu şekilde. Tabi ki daha farklı tarzlarda ve farklı renklerde direkler de var. Anlattıklarım en çok bilinen ve kullanılan direk tipleri. Fiyatı soracak olursanız net bir şey söylemek mümkün değil çünkü kullanılan malzemeye ve kur bazına göre fiyatlar değişiyor ve güncelleniyor. Evde çalışma yapacaklara şimdiden kolay gelsin diyorum. Başlamadan önce ısınmayı unutmayın!!
Not: Sıkıştırmalı direk kullanacaklara da dikkatli olmalarını tavsiye ediyorum. Aksi halde ne olabileceğini görmek için bağlantıya bakabilirsiniz.
0 notes
cagdasyatirim · 2 years
Text
Tumblr media
Ankara Emlakçılar Odası Ormanı için fide dikiyoruz.
1 note · View note
seyyah1906 · 4 years
Video
youtube
Türkiye çöl olmasın dağa bayıra sarı çam fidanı dikiyoruz
0 notes