#derdimi yani gerçekten
Explore tagged Tumblr posts
Text
Yarın sabah sanırım kendimi ilk defa üniversiteli hissedeceğim
#ders kayıdı yarın başlıyor#ve tek bildiğim şey son güne ya da son günlere bırakırsan istediğin dersin kontenjanı dolmuş olabilir#sistem yarın 10 da açılıyor#uyanır uyanmaz girerim diye düşünüyorum#umarım hayal ettiğim gibi istediğim dersler vardır gerçekten#bi de mesala ya gidip en sıkıntılı hocayı seçersem ve benimle birlikte sadece birkaç kişi daha seçerse#kaç kişinin seçtiğini falan görebiliyor muyuz acaba#bi de danışman onay verecekmiş#Allah Allah#istediğim derse onay vermiyorlarsa bana niye seçtiriyorlar diye düşünmem umarım#bi de ben mailimi falan alamadım yani sadece ben mi almadım yoksa kimsenin mi yok bilmiyorum#bi sıkıntı olursa nereden haberim olacak#ya kaydım olmazsa#tek sıkıntımın bu olması o kadar güzel bi his ki#derdimi yani gerçekten#dünyanın sonu sanki#ben ders seçemesem eğitim görmeyeceğim sanki#ama bir şey söyleyeyim mi#sınıf ortamını falan bilmiyorum ama#şuna nedense çok eminim#bence üniversite hayatı o derslere girip çıkmalar her şeyden bir şey öğrenmeye çalışmalar falan tam benlikmiş gibi#bence ben bi üniversiteyle kalmayacağım..
2 notes
·
View notes
Text
en yakın arkadaşlarımdan biri geçen gün aramıştı açacak enerjiyi bulamadım sonra ben aradım.. çok zor konuştuk iyi giden bir ilişkisi var maşallah ve benim kadar da kaygılı değildir yani genel olarak o yüzden konuşurken derdimi dayatıyormuşum gibi hissettim neyse ben bir yürüyüş yapayım falan dedim kapattım telefonu ondan sonra da ne bir mesaj ne arama bir şey de olmadı şimdi fark ediyorum.. bir başka yakın arkadaşım da ben ne zaman üzülüyorum desem üzülmeye halimiz kalmadı yoluna bak sınavlar var yapma kendine bunu vs diyor konuyu değiştiriyor ben mi çok abartıyorum bilmiyorum ama gerçekten kimseye bir şey anlatasım gelmiyor artık her şey içimde çağıldayıp son buluyor insanlara hata ve fıtrattan gelen nisyan payını bırakıyorum yıllar önce bununla barıştım ama nihayetinde en yakın arkadaşlarım dediğim insanlar bunu yapınca.. bilmiyorum zorlanıyorum işte mesele benim her halükarda koşmam değil uzun zamandır hatta çok daha uzun zamandır böyleyim deli neşenin ardında müthiş bir üzüntüyle yaşıyorum neşeli olmaya gücüm yetmeyince de böyle oluyor liseden beri böyle sekiz sene.. dile kolay o yüzden üzgünüm bitiğim bıkkınım demek dert yanmak artık sıkıldığım da bir şey zaten. kolay kolay anlatabilen bir insan da değilim ya o yüzden her şey beni üzüyor. her şeyden incinmenin yok ettiği.
26 notes
·
View notes
Text
İnsanlar ne kadar garip yahu. Birine bir şey söylüyorum kendi penceresinden bakıyor, başka birine birşeyler söylüyorum o da öyle. Arada nadir bu çocuk bir şeyler söylüyor haklılık payı olabilir bakış açısıyla bakıyorlar, o an hayret ediyorum işte kaldı mı böyle insanlar diye. Mesele şu mesela bir olay oldu diyelim bende olan bir şeyi / sıkıntıyı söyledim , o sıkıntıyı örtmek için kendi siyasi düşüncesinden tutta etkilendiği akımlardan , düşüncelerden örnek veriyor. Ulan zaten ben sıkıntı yarıştırmıyorum ki ,e senin dediğinde sıkıntı olabilir yani konumuz bu mu şimdi oluyor. Başka birine birşey söylüyorum o anki ruh haliyle cevap veriyor. Aslında tek duymak istediğim şey evet böyle birşey de var ama ben şuan iyi bi modda değilim o yüzden bunu düşünemeyeceğim gibisinden cümleler yani. Birine bi derdimi anlatırım, kendi derdiyle yarıştırır alooo burdayım ben kendimi anlatıyorum şuan. Ya gerçekten o kadar çok örnek sayabilirim ki. Hangi partiyi tutuyorsan tut hepsi beşer sonuçta hepsi hata, kusur, yanlış içeriyor. Bi yanlış başka bi yanlışla mı örtüşecek illa. Tamam tuttuğum parti böyle yanlışlar içerisinde diyebilirsin mesela, babanızın oğlu sanki partiler. Oy zamanı gelir oyunu verirsin kim görüyor sanki seni , bak çözümü de basit. Yeterki yanlış giden bişey varsa savunma yani. Gerçekten düzgün bir iletişim kurulmuyor, ya da ben kuramıyorum. Nereye gidersem gideyim her yerde insanlar aynı. Sevilen biri mesela bi yanlış yapsın hemen savunma moduna geçiyor insanlar. Bu aileden biri de olsa yanlış yanlıştır sonuçta. O an yanlışını konuşmak istemeyebilirsin bu anlaşılır ama gelipte sırf senin sevgini kazanmış diye de savunma yani. Ya düzgünce konuyu kapat , yada yanlışı örtbas etme. Gerçekten o kadar sıkıldım ki insanlardan ve anlayışsızlıklardan. Biri mesela bana bi yanlışımı söylese kendime çeki düzen veririm. Bu uyarıcı bi mesajdır. Yine üslupla alakalı bir durum ama genelde insanlar ters anlayabiliyor bu durumu. Halbuki ben göz göre göre alenen yapılan yanlışı düzgün üslupla söylüyorum ki niyetim o kişinin doğruya ulaşması. Ama gel gör ki sende şöylesin, böyle yapıyorsun vs yanıtını alıyorum. Ben neyi düşünüyorum millet neyi düşünüyor. Gerçekten ne kadar az insanla muhatap olunursa o kadar iyi. Oh be dolmuşum.
11 notes
·
View notes
Text
hassas bir kalp taşımanın ne demek olduğunu bilir misin? Bir arkadaşın olur misal. Çok iyi anlar seni, çok sever, derdine derman olur hatta tüm kötü zamanlarının dayanağı kendisidir ama yine de her zaman bir kaygı olur içinde.. " ya bu kez anlamazsa, bu derdimi küçük görürse.." ve daha niceleri!!
Her şeyim, kardeşim, dostum dediğin insana bile böyle hissetmenin ne kadar acı verici olduğunu tahmin edebiliyor musun? Mesela aşık olduğunu düşün.. yani gerçekten sevip beğendiğin birisi var olmuş olsun ve bunu sadece en yakın dostuna rahat rahat açıklayabilirsin. Ama gel gör ki "oo kızım sende her önüne gelene aşık mı oluyorsun ne? Sen başka birini yeni yeni unutuyorsun bu aşk da nerden çıktı?" lafları yüzüne çarpacak diye susuyorsun: Heyecanın, korkun, endişen, derdin, sevdan bile içinde kalıyor... Hani hep diyorum ya 'kendi kendini yiyip bitirmek' heh işte tam olarak bu oluyor işte. Anlatabileceğin birçok kişi var ama hiç kimsen yok. Çok derdin var ama hiç derdin yok. Canın çok yanıyor ama görünende hiç yaran yok... Hassas kalpli olmak çok yorar, yıpratır. Seversin; diyemezsin. Ağlarsın; gösteremezsin. Bağırırsın; duyuramazsın. Alınır, gücenirsin ama hep gülersin, söyleyemezsin. Hassas kalp yorar, yıpratır.. Herkes seni anlarım, dinlerim der ama yanında kimseyi göremezsin. Ya onlar en çok ihtiyacın olduğunda kaybolurlar ya da sen saklanmak durumunda kalırsın.
Anlatmaya mecalin olmaz, anlamazlar, anlatmaya dilin varmaz.. her ne olursa olsun işin sonunda yine kalbin kendini ifade edememiş olur. İşin sonunda yine kalbin kendi kendine zarar verir. En tuhaf olanı işte bu defa kalp yorgunluğunun sebebi herhangi birisi değil de sensindir. İşte bu yüzden hassas kalpler dermansızd��rlar. Hassas kalpli olmak nasıldır bilir misin sen?
#edebiyat#şiir#acı#aşk#sevda#geçmişin izleri#yürekten#hudutsuz sevda#kara sevda#aşk acısı#hashtag#spotify#sports#üzüntü#üzgünüm#üzgün#üzgünsözler#üzücü#kalp kırıkları#kırık kalpler#kalp acısı#ruhum yoruldu#bakışlar#bitmişlik
6 notes
·
View notes
Text
Anca toparlanıp kendime geldiğim için birkaç şey yazmak istedim sadece. Dün 4 aydır çalıştığım iş yerinden çıkarıldım. Yukarı vedalaşmak için çıkana kadar gram gözyaşı, üzüntü hiçbir şeyim yoktu. Taa kii sıra vedalaşmaya gelene kadar... İş yerinin en küçüğü ben olduğum için oradaki herkes ablam, abim gibi olmuştu. Yani gerçekten bambaşka bir bağ vardı aramızda. Hepsinin yeri ayrı ayrı o kadar özel ki... Vedalaşmaya başlarken kimse o ana kadar işin ciddiyetinin farkında değildi tabi :) Sarılmaya başlar başlamaz gözyaşlarımın benden istemsiz akmasına şahit oldum birden. Asıl beni üzen ise ekip arkadaşlarımında ağlıyor oluşuydu. O kadar farklı bir duygu ki yani anlatamıyorum gerçekten. Hepsinin ayrı ayrı bana söylediği teselli cümleleri, halletcez sen kafana takma demeleri, üzülme sıkma canını demeleri... İşte tam olarak bundan bahsediyordum. Hepsinin bir abi bir abla gibi beni koruyup kollamaları, benim derdimi kendi dertleri gibi görmeleri... Benim bu şehirdeki en büyük şansım onları tanımaktı belki de. Hepsini çok fazla sevdiğimi biliyordum zaten ama onların da beni ne denli sevdiklerini böyle buruk bir vedayla öğrenmiş oldum. Okursunuz okumazsınız bunları bilmiyorum ama şunu söylemek istiyorum. 21 yaşındayım ve hayat bazı şeyleri hiç hoş şekilde öğretmedi bana. Elinizdekinin kıymetini kaybetmeden bilin. Hayatınızın kısa ve ne zaman biteceğini bilmediğiniz unutmayın. Ve ne olursa olsun arkasından hep iyi konuşulan hep iyi hatırlanan kişi olun. Belki bir gün tekrar bi yerlerde denk gelmek umuduyla, sevgili abilerim ablalarım sizi çok seviyorumm. Umarım aklınıza hep yüzünüzde tebessüm oluşturacak şekilde gelirim. Çok sevdiğim bir film sözüyle bitiriyorum o zaman. "Sizi her zaman sevdiğimi unutmayın. Başka bir yer varsa orada tekrar görüşürüz belki, yoksa da sizi tanımak benim cennetimdi zaten." :)
10 notes
·
View notes
Text
Bir cimrinin günlüğü
15 temmuz 2003
Oh be en sonunda ben de günlük tutmaya karar verdim. Bugün benim doğum günüm ve annem bana doğum günü hediyesi olarak bu günlüğü yani seni verdi günlük. Neymiş efendim cimrilik derdimi senin sayende aşacakmışım. Yahu bir kere benim cimrilik sorunum yok ki hiç kimseye anlatamıyorum. Sadece biraz tutumluyum hepsi bu. Ne yani paramı her şeye harcayınca daha mi iyi olacakmışım? Para harcanmadıkça güzeldir günlük bunu böyle bil. Bakınca ona yeşil yeşil oooff offf. Efkarlandım be günlük. Bak günlük bundan böyle bütün her şeyi sana anlatacağım böylece benim cimri olmadığıma sende karar vereceksin. Kimse inanmıyor zaten cimri olmadığıma, kimse dinlemiyor zati. Bulmuşum seni anlatayım da derdimi kurtulayım kederlerimden. Bu arada sana kendimi de tanıtayım günlük. Biliyorum saçmalıyorum sen cansızsın bir şey anlamazsın dediklerimden ama ben günlüklerdeki moda konuşmalara uyacağım ve konuşacağım. seninle her şeyi varmışsın gibi
1975 yılının 15 Temmuzunda doğmuşum be günlük. Tam 28 sene geçmiş hayatımdan. Ne zamanki parayı doğru
harcamayı öğrenmişim işte o zaman milletin dilinde olmuşum cimri. Kusura bakma cimri cimri deyip başını şişiriyorum ama gün boyu herkes bana böyle diyor ama başım şişmiyor çünkü zaten şişmiş durumda. Acım büyük be günlük ama bir gün gelecek cimri olmadığımı ispatlayacağım onlara. Bugünkü doğum günüm Allah'tan iyi geçti. Bayağı bir hediye aldım. Babam bana bir kutu kibrit almış ne kadar sevindiğimi anlatamam. Kardeşim de bir adet silgi almış hem de kokulu. Amcam da 5 adet dosya kâğıdı almış. Yaz yaz bitmez. Annem de seni almış günlük. Tamam, tamam biliyorum hediyeler gerçekten kötü. Sanki bana nispet yapıyorlarmış gibi geldi. Neyse günlük bu konuyu daha fazla açıp moralimiz bozmayalım dimi. Günlük; bu arada sana adımı söylemedim be. Adım Saffet bir kuyumcu dükkânım var anladığın zengin bir adamım ama tutumluyum. Malımı severim, paramı da.
Hediye olarak seni alınca oldukça şaşırmıştım “Bu ne” diye sorduğumda “Günlük” cevabını almış ve daha da şaşırmıştım. Sanki bilmiyordum senin bir günlük olduğunu. Aman işte; annem senin benim için oldukça önemli olacağını içimi dökmemde çok faydan olacağını söyledi. Bilmiyorum ama günlük sanki annem beni en fazla anlıyormuş, seviyormuş gibi geliyor. Zaten baksana tek doğru düzgün hediyeyi o verdi.
İlk başlarda seni yadırgamıştım ama sana daha şimdiden alışmaya başladım bile. Hatta sana günlük demek bile istemiyorum sana bir isim vereyim günlük. Bir karizman olur en azından. Hmm düşünmem lazım günlük acaba sana ne isim verebilirim. Aha buldum her baba çocuğuna kendi babasının ismini ya da dedesinin ismini verirmiş. Sana da öyle bir isim vereyim. Evet sana babamın ismini vereyim her ne kadar beni sevmiyor olsa da onu çok severim be günlük. Artık senin ismin Abdulrezzak olsun. Ne o beğenmedin mi ismini. Babam da kendi ismini beğenmemişti zaten. Babama da ismini büyükbabam koymuş evet o da kendi babasının ismini koymuş. Tamam küsme be günlük sana kısaca Abdül derim nasıl bu daha iyi değil mi. Tamam oldu bu iş artık sen benim için Abdülsün. Bu arada her ne kadar sen ve babam sevmese de adının anlamı güzel. Rezzak'ın kulu demek. Rezzak'da Allah'ın isimlerinden. Hadi şanslısın seni kerata. Kaptın güzel ismi.
Amma da konuştum be Adbül. Bugünlük bu kadar yeter zaten feci uykum geldi. Yarın bizim çırağı da kovacağım maaşından kısıntı yapınca işleri yavaşlattı salak. Altı üstü 0 kısıntı yaptım çok mu? Ama dur bakalım yarın gelsin bir hele, göstereceğim o hergeleye. Vay şiir gibi yazdım Abdül. Neyse sana iyi geceler Abdül yarın akşam görüşmek üzere. İyi uykular eğer uyuyabiliyorsan :) Tamam şaka yaptım:)
10 notes
·
View notes
Note
Ya siz şuanki muhalefetten şikayet ediyorsunuz asla Erdoğan'ı desteklemiyorum ama desteklediginiz kişi gelirse her şeyin çok güzel olacağını sanıyorsunuz Z kusagiyim ve biraz oturup mantıklı düşününce Kılıçdaroğlu kazanırsa HDP ile birleştiği için onlarla baş edemeyecek ülke Kürdistan'a dönecek Atatürk'ün partisi nasıl PKK ile birleşir aklim almıyor siz Atatürk'ü sevmiyorsunuz emin olun o yaşasaydı ve bu durumu partisini bu halde gorseydi çok uzulurdu ben Erdoğan iyi demiyorum ama onun karşısındaki de iyi değil
Öncelikle, fikirlerini paylaştığın için teşekkür ederim. Güncel muhalefet çok iyi, bizi kurtaracak gibi söylemlerde hiçbir zaman bulunmadım. Söylediğim şeyin bir kez daha altını çizeyim, hatta kalın yazayım ki net anlaşılsın. Bugünkü seçim, demokratik bir seçim değil, demokrasiye tamam mı, devam mı seçimi. Bu doğrultuda da devam seçeneği için en güçlü adayda birleşmek her halükarda mantıklı olan opsiyon. Görüşlerini desteklersin, desteklemezsin bu tabi ki çok başka bir başlık ama şu HDP mevzusuna da gelecek olursak. HDP'ye hiçbir söz, bakanlık, konum vs verilmemişken ve iktidar medyasından yalan haberler yayılmışken, bir Z kuşağı olarak daha iyi araştırma yapmanı tüm kalbimle, içtenlikle öneriyorum. Kaldı ki, HDP'ye direkt olarak terörist gözüyle bakmak da onu destekleyen milyonlarca Kürt vatandaşı direkt yaftalamak oluyor. İçerisinde, üst mevkilerinde terörle bağlantılı olan bireyler olabilir ve bunlar tarafsız, bağımsız bir yargı tarafından bence de yargılanmalı. Gel gelelim, onlar var diye direkt olarak yaftalamanın doğru olmadığına inanıyorum. Yani özetle, bu seçimi Millet İttifakı kazandığında, karşına dayatılan haberlerde okuduğun gibi Kürdistan değil, gerçekten tam bağımsız bir Türkiye Cumhuriyeti için yeniden doğma şansı ortaya çıkacak. Umarım derdimi kırmadan anlatabilmişimdir. Takıldığın veya katılmadığın bir yer olursa çekinmeden belirtebilirsin.
2 notes
·
View notes
Note
Sorularımı sorayım o zaman ben sana izninle. 1-Amerika'ya gidip gelirken peki pasaport memurları Çin'i görünce napıyor peki ya da tam tersi olunca? 2- Ayrıca orada ne okuyorsun ve Çin dili nasıl bir dil sence öğrenilir mi? Japon dili gibi mi aynı? 3- İleride burada mı olacaksın yoksa Çin'e yerleşirsin? 4- Uzak doğu ülkeleri hoşuma gidiyor dedin ya neden Japonya, Güney Kore değil de Çin? 5- Yemek konusunda neler yapıyorsun? 6- Hiç Çin'de kayboldun mu ve ne gibi olaylar oldu? 7- Ben de yurt dışında okumak istiyorum. Fakat; kafam çok karışık. Acaba gittiğim ülkeye ayak uydurabilir miyim? Ne gibi zorluklar var kafam almıyor.
kendim bir an röportaj yapıyorum sandım kdjfksnd tabi ben sana kendi deneyimlerimi anlatayım sıkıntı yok benim için ha bu arada çine gelirsen ilk olarak batılı uygulamalar whatsapp, tumblr gibi uygulamalara girmen pek zor oluyor baştan söyleyeyim nedeni belli :d
1- ilk amerikaya çinden gittiğim zaman bir memur vardı hiç unutmuyorum ırkçılık yapmıştı niye amerikaya gidiyorsun bok mu var gibiydi yüz ifadesi aynı :d o yüzden o adamı pek tınlamadım çinli insanların bazıları çok iyiyken bazıları böyle olabiliyor x ülkesine gitsen bile aynı kişiden kişiye karakterler değişiyor tabi o yüzden bu konuda için rahat olsun
2- ben çinde mühendislik okuyorum ve okulumda devamsızlık hakkım sadece 4 gün var onun dışında türkiyedeki gibi imza atıp gideyim ya da devamsızlık yapayım kafasında olamıyorsun ve ben mühendislik okuyorum basit ve geleneksel çince var ve hepsi birbirinden çok ama çok zor ben nasıl olsa ingilizce biliyorum orada yaşarım rahat dersen yanılırsın yerel halkın orta yaşlı ya da yaşlı dediğimiz kesim pek ingilizce bilemediği için zorlanırsın türkiye de çince kaynakça kitap bulmak çok zor farkındayım ingilizce ve çince kitapları rahat bulabilirsin ben 2 senedir çindeyim lisemin son senesini çinde okudum ve bir yıl hazırlık okudum diğer yıl ise çince öğrendim tabi herkes benim gibi değil maddi durumu o konuda maalesef bir şey diyemem lise sonda ingilizce bildiğim için insanlarla vakit geçirmem kolay oldu fakat markete ya da herhangi bir toplu taşımada çince gerekiyor sıfırdan bir dil öğrenmek evet çok zor ama çince diğer diller bakımından gerçekten çok zorlayıcı o yüzden bunu iyi düşün taşın derim
3- ileride çinde yaşarım diye söylemem pek mümkün değil evet buradayım memnunum hayatımdan fakat bir bakarsın çin yerine başka uzak doğu ülkesine giderim ama derslerim çince olduğu için büyük ihtimalle biraz burada kalırım birikim yaparım
4- çok spesifik bir soru bu ben kendimi bildim bileli asyalı insanlarla takıldım ama nedense çin kültürü beni daha da çok derine çekti
5- yemek konusunda başlarda çok zorluk çektim hala öyle çektiğim konular oluyor ben de istiyorum yaprak sarması, iskender gibi yemekler yemeği ama bu mutfağa da alıştım zaten çin çok değişik ülke kimisinde baharat çok yaygınken kimisinde öyle değil rahatsın yani ama müslümansan domuz eti olan restoranlar var onlara söylersin sana uygun yemek yaparlar ya da kendi malzemelerini alırsın evde partnerinle ya da kendi kendine yaparsın kasma
6- evet çine geldiğim ilk hafta kayboldum ingilizce bilen pek yoktu derdimi bir şekilde anlatmaya çalıştım o an anksiyetem tavan olmuştu bilmediğim bir ülkedeyim garip hissetmiştim şansıma o gün sonradan hayatıma dahil olacak karşıma birden o çıktı sarhoştu ve beni kurtardı :))
7- ister çine git ister x ülkesine zorluk yaşayacağın zaman evet yasayabiliyorsun önemli olan buradaki senin tutumun kendine hep ben neden buradayım dediğinde kendine emin cevap veriyorsan pek sıkıntı olmuyor için rahat olsun halledersen kendin halledersin hep bunu da unutma yani 如果你来中国 我等着你 🤍
0 notes
Text
Madem ölüm ansızın gelicek, o zaman bize de veda mektubunu ansızın yazmak düşer. Bu bir veda mektubudur beni tanıyanlara. Eğer öleceksek ansızın, söylenmeli bazı şeyler. bu hayatta ne öğrendin derseniz, vefanın olmadığını, ama mutluluğun bir yerlerde olduğunu biliyordum. Mutluluk vardı ama ona ulaşmak herkesin harcı değildi. Mutluluğa ulaşabilenler neye göre seçildi bilmiyorum. Ama benim seçilmediği biliyordum. Mutluluğu bi türlü yakalaymamıştım. Olmadı. Beni bulmadı mutluluk. Hani tam mutlu oluyorum diyorum bi taraftan yıkılıyorum. Neyse şöyle böyle bu güne kadar geldik. Ama yarınımızın bi garantisi yok. Ölebilirim şu genç yaşımda...
Pek güzel hayatım var diyemem ama bazı insanların hayatına bakınca şükretme gerektiğini düşünüyorum. Aİlem her zaman yanımda oldu her konuda. Geçen gün evdeydim ve mutluydum başımı omzuna koyabileceğim bi babam vardı, her derdimi dinleyebiecek bir ailem vardı. Ablam vardı herşeyimi paylaşabildiğim. Ne olursa olsun yanımda olcak bi kardeşim vardı. içim daraldığında kanatların altına alan bi annem vardı. Yetmez miydi. Daha ne istiyorduk dışardan. Neden biri bizi sevsin diye bu kadar çabalıyorduk hazır bizi sevenler varken.
İnsanları asla takmamamız gerktiğini öğrendim ben dışardaki insanlara asla fazla değer vermemeyi öğrendim. Bİrne verdiğim değer boşa çıkınca yıkılıyorum.
İlk defa gerçekten birine güvendiğimi hissetmiştim. Ama gerçekten çok güvendim. Bunu ona da söyledim. SÖylemiştim. Ama olaylar farklı gelişti aramız o kadar iyiydi ki dedim bidaha kopmayz kopmazdık da. İnsan duygularına gerçekten hakim olamıyormuş, onu sevdim ama çok içten sevdim. Önce sustum. Onu kaybedemezdim bunu göze alamazdım. Sonra biraz o da yüz verince güzel şeyler olcak sandım daha da güzel şeyler, ama olmadı. Önce biz mutsuz oluruz senle dedi sonra bizden olmaz dedi. Bİraz fazla Behsat Ç. İzlemiş galiba. Ama ilk baştan zaten olmıycak gibi geliyo demiştim ama o da yüz verince oluru var gibiydi, yine de olmadı. Ama en çok canımı yakan ne oldu biliyormusunuz bana dedi ki bak dedi arkadaşlığımız asla bozulmıycak ben öyle biri değilim rahatta kal. Bu cümleyi her okuduğum da yıkıldım. Çünkü aramız asla eskisi gibi olmadı yani henüz olmadı olur mu bilmiyorum. DÜŞÜnsenize en güvendiğin insanı kaybettiniz. çok zor onu her gün görüyorsun ama eskisi gibi değil.
Hep kendimi suçladıım bu yüzden duygularına hakim olsaydın belki de onu kaybetmiycktim ve hayat daha yaşanabilir hal alcaktı. Ama bu kalp denen organ laf dilemiyor. Ben resmen4 aydır abartısız bi şekilde her gün, her boş anımda onu düşünüyorum düzelcek mi aramız ne olcak ne bitcek diye. Uyuyamadığım gÜn sayıları arttı. Onu gerçekten sevdiğimi her gece rüyamda görmemden ve son zamanlrda artık kabuslala uyanıp direkt aklıma onun gelmseiyle anladım. Hayatımda ilk defa yaşadığım için belki de.
Neyse çok uzattım bu bi veda mektubuydu bi gün ölürsem diye o gün bugün mü bilemem ama son bi kaç Şey daha yazıcam.
Aİlem sizi çok seviyorum gerçekten ablama tek anlatmadığım konu. Bu konuyla tek başıma mücadele ettim. çok yorucu oldu her gece ağladım gerçekten ama anlatamadım işte. Tek başıma savaşımı verdim yenildim mi bilmiyorum ama yoruldum.
Ama ona bir kere bile seni seviyorum diyemeden ölmek ağırıma gitcek. çünkü hiçbi zaman diyemiycem bu yüzden burdan sesleniyorum. Seni seviyorum adam. Seni çok seviyorum...
0 notes
Text
Biraz muhabbet… bazı insanlarla görüştüğümde nedense oraya ait değilmişim gibi hissediyorum.. özellikle evli arkadaşlarımla buluştuğum da bunu daha çok hissediyorum.. tek konuşulan şey evlilik bekar olana birisini bulma ya da evliliği anlatma.. yani ben senin eşinle ilişkini bilmek zorunda mıyım.. niye bilmeliyim ki.. ayrıca siz evlisiniz diye herkes evlenmek zorunda değil.. sizin çocuğunuz var diye herkes çocuk yapmak zorunda da değil.. ben sana diyor muyum boşan ya da çocuk yapma falan saçma dime bir kere beni ne ilgilendirir hani.. sizin aklınız eriyor da bizim aklımız ermiyor mu bir şeylere.. ben sen istiyorsun ısrar ediyorsun diye niye evleneyim.. evlenmek ya da çocuk yapmak tercihe bağlıdır.. niye herkes zorunluymuş gibi bir algı oluşturuluyor.. evlenmek istesem sana da söylesem eyvallah konuş et öğüt ver falan ama sormuyorum etmiyorum daha neyin konuşmasını yapıyorsun.. bir de şu problem var.. insanlara derdimizin olduğunu kabul ettirmek için onu beğendirmeye çalışıyoruz.. hani karşımdaki kişi beğenirse benim derdim var yoksa yok.. o kadar saçma ki.. sonra da niye dert anlatmıyorsun oluyor.. neyi ve niye anlatayım ki.. ki derdimi yarıştırmak gibi bir amacım da yok ama tamam en dertli olan da sizsiniz.. bir dersti hatta en büyük dertli sizsiniz. Yoruldum ya gerçekten yoruldum.. oturup sürekli evlilik konuları konuşulmasından falan yeter ya gerçekten yeter!
0 notes
Text
Son zamanlarda, yıllardır en yakın arkadaşlarım olan insanlardan uzaklaşıyor gibi hissediyorum. Birçok nedeni vardır elbet. Onlar aynı sitede yaşıyor ve aynı sınıfta okuyorlar; ben ise onlara uzak bir mahallede ve tamamen farklı bir okulda okuyorum. Onların birbirleriyle paylaştıkları ve benim kaçırdığım çok şey var. Bazen yanlarındayken bunu daha da hissediyorum, fark ettiklerini sanmıyorum. Ama buna alıştım çünkü bu his başlayalı 5 yıl oluyor. Tabii hâlâ kötü hissettiriyor çünkü gerçekten çok berbat bir durum. Bir başka neden ise benim yürüyen bir mutsuzluk bulutu olmam ve onların her şey yolunda giden hayatlarına zarar vermemek için onlardan uzak durmam. Hayatlarındaki en mutlu dönemi yaşıyor ikisi de. Onlar için mutluyum. Umarım hep bu kadar hatta daha da mutlu olurlar. Akademik hayatları iyi gidiyor, birinin sevgilisi birinin sevdiği var, okulları onlara gerçekten rüya gibi bir gençlik yaşatıyor vb. Mutlular yani. Tabii en iyi dönemlerini yaşadıklarını fark etmiyorlar çünkü bu duruma alışmışlar. Dışarıdan bir göz olarak benim asla sahip olamadığım bir mutluluk yaşadıklarını söyleyebilirim. Hayatımda yolunda giden tek bir şey bile yok şu an, akademik hayatım ne kadar çalışırsam çalışayım istediğim gibi gitmiyor, sevgiliyi geç yıllardır sevdiğim ya da beni seven tek bir kişi bile olmadı, okuduğum okul yüzünden hayattan nefret etmeye başladım çünkü buraya gelmeden önceki tüm hayallerimi siyah poşete koyup yaktılar vb. Bi onlara bi kendime bakıyorum ve karanlığımın onlara buluşmasını istemiyorum. Son zamanlarda belki de onların hayatındaki rolüm bitmiştir diye düşünüyorum. Bu bana kendimi yapayalnız hissettiriyor. Ben derdimi kimseye anlatamam, anlatmam daha doğrusu. Sorunlar bana aitse başkalarını rahatsız etmemeyi tercih ederim. Ama bazen nasılsın sorusuna cevap vermem, günlerce mesajlarıma bakmam, aynı şarkıyı saatlerce dinlerim. Bunlar benim kötü hissettiğimi gösterir ama kimse görmez nasıl hissettiğimi. Kimsenin beni tamamen tanımasına izin vermem. Çünkü bir gün herkesin hayatında giderim bilirim. Yollarımız ayrılır, yalnız kalırım bilirim. Ama ikisinin hayatından çıkmak istemiyorum. Ama bazen kendimi yanlarında çok kötü hissediyorum. Şu anda olduğum kişiyi sevmiyorum ve çevremdeki herkesi uzaklaştırmamak için büyük çaba gösteriyorum. Ama artık iyi hissetmek ve arkadaşlarımla eskisi gibi olmak istiyorum. Hayatımda biraz huzur istiyorum. Çok mu şey istiyorum?
1 note
·
View note
Text
Doğru kişi yok gerçekten seven yok ben biriyle nasıl evleneceğim nasıl seçeceğim doğru adamı hiç bilmiyorum dedim o da bana;
"herşeyden önce seni dinleyen yanında olan biri olsun sadece gülelim eğlenelim sevişelim diyen değil aynı zamanda seni dinleyen, derdini paylaşan, sorunu çözmeye çalışan, sıkıntını anlatmasan da sessizliğinden bile seni anlayan, 'belli bugün birşey olmuş anlat bana' diyen biri gerçekten seviyordur seni." dedi annemin arkadaşı Elif teyze.. Hep biliyordum aslında doğru ölçütün bu olduğunu ama unutmuştum son zamanlarda.
Sonra biraz yarım kalan aşk hikayesinden bahsettik işte "o da avukattı" dedi bana...
Bu kriteri asla unutmayacağım ilk baktığım bu olacak... Beni dinleyen, derdimi paylaşan ve çözüm bulmaya çalışan yani evim gibi evimdeymişim gibi hissettiren biri doğru kişi...
0 notes
Text
Gemici Abimle Sorunları Olan Yengemi Siktim! (Hakan 24 Y., İstanbul)
Slm ben Hakan. Gemici abimin karısı, yani Hacer yengemle olan sikiş hikayemi paylaşmak istiyorum. Bu hikayenin başlangıcı yaklaşık 7 sene önceye dayanıyor. O zamanlar ben 17 yaşlarındaydım, yengemse 21 yaşında. Abimle yeni evlenmişlerdi. Yengem Hacer 1.70 cm boylarında, 55 kilo, esmer, alımlı bir kadındı. Abimle severek evlenmişlerdi. Bu evlilik uğruna aileleri bile karşılarına almışlar, ama sonunda birbirlerine kavuşmuşlardı. Beraber bizim baba evinde yaşamaya başladık. Abim gemi kaptanı olduğundan, sürekli başka ülkelere gider, kimi zaman 15 gün, kimi zaman da 2 ay gelmezdi.
Abimin olmadığı zaman yengemi koruyup kollamak bana kalırdı, çünkü babam izinsiz evlendikleri için yengeme çok soğuk ve sert davranırdı. Yengem de onu kolladığım için bana daha bir yakın, daha samimi davranır, birşeye canı sıkılsa bana anlatır, sevinse benimle paylaşırdı. Önceleri ona karşı içimde hiç şehvet içeren bir his gelişmemişti. Yengemi gerçekten bir abla gibi seviyordum. Ben de derdimi, sevincimi onla paylaşırdım. Odaları benim odamla bitişik olduğundan, abim gemiden döndüğünde, geceleri yengemin abimle sikişirken inlemeleri kulağıma gelirdi. İşte ozaman yengemi ilk defa çıplak hayal ederken buldum kendimi. O andan sonra da, hemen hemen her gördüğüm an yengemin vücudunu çaktırmadan süzerken buluyordum kendimi.
1,5 yıl onu izleyerek ve hayaller kurarak geçti, ama tek bir hareket bile yapmadım ona karşı. Bu geçen zamanda birbirimize çok yakındık, yaş farkı da fazla olmadığından çok iyi anlaşıyor, dertleşiyorduk. Ben üniversiteyi kazanıp başka bir şehire gittim, ama mesajlar ve telefonlar samimiyetimizi koparmadı. Yazları yine beraberdik hep. Yengem benim gelmemi iple çekiyordu. Ben 3. sınıfı bitirdiğimde, yengemin abimle sorunları başlamıştı. Sürekli bana anlatır, ben de onu dinler, akıl verir, sakinleşmesini sağlardım. Yengem bulduğu güzel mesajları bana atar, ben de ona değişik mesajlarla karşılık verirdim. Okul bitmeye yakın gönderdiği mesajlar dahada sevgiliye gönderilen mesajlara yakın olmaya balamıştı. Ama ben şaşırsamda, buna ihtimal vermiyordum. Yengem artık kız arkadaşlarımı sorar olmuş, ben anlatırken değişik tepkiler vermeye başlamıştı.
Okul bitip o yaz eve geldiğimde yengem çok farklıydı. Herzamankinden daha yakın, benle daha ilgili, herşeyimi kendisi yapmaya çalışan bir kadın buldum. Sürekli gözgöze geliyor, gözlerimizi kaçırıyorduk. Ben o sene başka bir şehirde bir devlet kurumunda işe başladım. Yengemle abim de kendi ayrı evlerine çıktılar, bizimkilerden ayrıldılar. Yengemle telefonda konuşuyor, internetten kameralı görüşüyor, günün büyük bölümünü uzakta da olsa beraber geçiriyor, birbirimize üstü kapalı şifrelerle aşkımızı anlatıyorduk. Ama bu zor itirafı yapacak cesaret ne onda, ne de bende vardı.
Ben bir haftalığına annemlere izine geldim. Ben geldiğimde yengem zaten annemlerdeydi ve beni bekliyordu. O gün gülüştük eğlendik ve gece oldu. Annem babam ve kızkardeşim saat geç olunca yatmaya odalarına geçtiler. Ben kendi odamda, yengem de eskiden kaldığı odasında yatacaktı. Yengemle ben TV izliyor, havadan sudan konuşuyorduk. Yengem bir ara su almak için mutfağa gitti. Geri gelirken salonun kapısını kapatıp, "Herkes uyudu galiba..." deyip yanıma oturdu. Üzerinde beyaz bir buluz ve altında eşofman altı vardı. Yüzüme bakıp, "Sen bayağı bronzlaşmışsın!" deyip, yanağıma dokunduğunda, heralde kalbimin atış hızı iki katına çıkmıştır. Bana oldukça yaklaştığından, nefesini artık yüzümde hissediyordum. Nasıl yaptığımı bilmiyorum ama, ona doğru yaklaşıp, o pembe dudaklarına küçük bir öpücük kondurduğumu hatırlıyorum...
Sanki zaman durmuş, biz öylece kalmıştık. Daha sonra yengemi kendime doğru iyice çekip, dudaklarına sıkıca yapıştım. O da bana çok ateşli birşekilde karşılık veriyordu. 4-5 dakika dudaklarımız hiç ayrılmadan öylece öpüştük. Ta ki koridordan bir kapı açılma sesi gelene kadar. Yengem hemen kendini diğer koltuğa attı, televizyon izliyormuş moduna geçtik. İçeri gelen annemdi, herzamanki gibi, "Siz halen yatmadınız mı?" deyip söylenerek mutfaktan su içip geri gitti. Birkaç dakika televizyon modunda kaldıktan sonra, yengem yanıma gelip dudaklarımdan öpüp, "Ben de yatıyorum aşkım!" deyip odasına kaçtı. Yengemi kolundan yakalamak istedimse de, kendini kurtardı. O gece geri gelir diye çok bekledim, ama annemlerin odasına yakın olduğu için olsa gerek, cesaret edip gelemedi.
Ertesi gün abim gemiden döndü. Abimin gelişine hiç bu kadar üzülmemiştim. Abim geldikten sonra, bir hafta içinde yengemle pek yalnız kalma şansımız olmadı. Ben geri döndüm, ama aklım hep yasak aşkımda kalmıştı. Yaklaşık 2 ay yüzyüze görüşemedik, ama bu 2 ay içinde telefonda, internette aşkımızı birbirimize doya doya itiraf ettik. Artık yengeme rahatça ona dokunmak istediğimi, ona sarılmak istediğimi, rüyalarımdan çıkmadığını, çıplak tenine dokunmak, parmaklarımı vücudunun her yerinde gezdirmek istediğimi söylüyor, ondan da karşılık alıyordum.
Aradan 1 ay geçmişti, onu görmek için yanına geleceğimi söyledim. Yengem de çok heyecanlandı, "Gel, ama aramızda cinsellik olmasın ne olur, bunu yapamam!" dedi. Ben de, "Seks için değil, seni görmek istiyorum!" dedim, ama o muhteşem vücudu da görmeden, ona dokunmadan geri gelmek istemiyordum. Abim yine gemiye gitmişti. Bir Pazar sabahı yengeme haber vermeden, kapısını çaldım. Yengem önce kapının dürbününden bakıp, kapıyı açtığındaki suratında olan sevinci ve şaşkınlığı tarif edemem. Gece yatarken giydiği şort ve askılı atlet vardı üstünde ve çok sexy idi. Kolumdan çekip kapıyı kapatarak kucağıma atladı. Boynumdan sarılıp, "Eşşek, niye haber vermedin?" dedi. Ben de, yengemi kucağımda, kapının yanındaki duvara yapıştırıp, dudaklarını somurmaya başladım. Bir taraftan da göğüslerini sıkmaya başlayınca, yengem elimden kurtulup içeri kaçtı. Peşinden gittim...
Yengem çaydanlığı ocağa koyuyordu. Arkasından sarıldım, ilk defa kalçaları kucağımdaydı. Arkasını dönüp, dudaklarımdan öperek, "Sakinleş biraz, ne konuştuk hatırlasana, çok ileri gitmeyelim ne olur!" dedi. Neyse, öpüşüp koklaşarak kahvaltımızı yaptık. Ama benim açlığım yengemeydi. Kahvaltımız bitince, "Doydun mu?" dedi. Ben de, "Senden başka birşey beni doyuramaz!" dedim. O da istiyor köpek gibi, ama nazlanıyordu. Salona geçince, koltuğa oturup, yengemi kolundan çekerek, yüzü bana dönük şekilde kucağıma oturttum. Dudaklarına yapıştım. İki avucumla kalçalarını sıkıyor, elimi atletinin içine sokup, sırtından çıplak tenine dokunuyordum. Benim yarrak kazık gibi olmuş, tam bacaklarının arasında yengemin bal kutusuna baskı yapıyor, bu da yengemi daha da azdırıyor, yarrağımın üzerinde sürtünüyordu...
Yengemi kucağıma alıp yatak odasına geçtik. Yatağın üzerine yengemi uzatıp, ben de yanına uzandım. Bacaklarını okşamaya başladım. Atletini yukarı sıyırıp, göbeğini yalamaya başladım. Ellerim o taş gibi memeleriyle buluştu, gerçekten mükemmel ebatlardaydılar. Atletini tamamen çekip çıkardım, yengemin bembeyaz göğüsleri karşımdaydı. Hemen dudaklarımı yapıştırıp, yalamaya başladım. Meme uçlarına ufak ufak ısırıklar atıp, yengemin kasılmalarını izlemek çok hoştu. Yengem altımdan kalkıp, benim tişörtümü çıkardı ve vücudumu yalamaya başladı. Kemerimi çözüp, düğmeleri tek eliyle açmaya başladı. Son düğmeyi açmadan elini içeri daldırıp, boxerin üstünden benim yarrağı yakalayıp, avucunda sıkıp, oynamaya başladı. Belimden tutarak pantolonla beraber boxerı dizlerime kadar çekip, benim yarrağı sağ eline alıp, ağzını yanaştırıp, somurmaya başladı. Ben de saçlarından tutup, iyice bastırıyor, yengem nefessiz kalınca geri çıkarıyordum...
Birkaç dakika böyle gittikten sonra boşalmadan çıkardım ağzından. Yengemi yukarı çekip, yanıma yatırıp, elimi şortunun içine sokup, külodunun üstünden o mükemmel amcığı avuçlamaya başladım. Yengem inleyerek kıvranıyordu. Elimi geri çekip, külodunun içine soktum. Amının yarığına doğru parmaklarımı götürünce, sırılsıklam bir amcıkla karşılaştım. Orta parmağımı içine kaydırınca, yengem çıldıracak gibi olup, inlemeleri yükselmeye başladı. Parmaklarımla amına gitgel yapmaya başladım. Yengem çok geçmeden çığlıklarla orgazm oldu. Pantolonumdan tamamen kurtulup, onun da şortunu indirmek istedim. Ama yengem, "Yorganın altına girelim ne olur!" diyerek bana engel olmaya çalıştı. Yorganı üzerimize çekip, yengemin şortundan ve külotundan da kurtuldum. Yorganın altından bacaklarının arasına kayarak, o muhteşem amcığa dudaklarımı dayayıp, somurmaya başladım. Dilimi yuvarlayıp amına sokup çıkarıyor, ufak ısırıklar atıyor, bütün sularını yutuyordum. Yengem altımda kıvranıyor, deli oluyordu...
Artık yengemi sikme zamanı gelmişti. Yukarı doğru kayıp, dudaklarına yumuldum. Benim yarrak taş gibi olmuş, yengemin o muhteşem amcığına sürtünüyordu. Önüne diz çöküp, benim yarrakla, am dudaklarının arasını fırçalamaya başladım. Amcığının sularıyla yarrağımın başını iyice ıslatıttım. Yengemin bacaklarını omzuma alıp, gözlerinin ta içine bakarak, bir anda dibine kadar kökledim. O tatlı çığlığı hiç unutamam. Yengemin amı yanıyordu. Sanki sikim bir anda alev aldı. Yengemin gözleri kocaman açıldı biranda. Sonra yavaşça gidip gelmeye başladım. Yengem tırnaklarını sırtıma geçirmiş, zevten ne yaptığını bilmiyor, sırtımı yırtıyordu. Bu beni dahada azdırdı, sert sert vurmaya başladım amına. Şak şak şak diye sesler çıkmaya başladı. Her geçirdiğimde, yengem 2-3 cm yatakta kayıyor, deli gibi inliyordu. Çok geçmeden yengem yine boşaldı...
8-10 dakika sonra amından çıkıp, yengemden ellerinin ve dizlerinin üzerinde durmasını istedim. Arkasına geçtiğimde, o amcığın arkadan mükemmel görünüşünü anlatamam. Sikimin kafasını amına dayayıp tekrar daldım. Ata biner gibi saçından tutup, kalçalarına şaplak atarak deli gibi sikmeye başladım yengemi. Yengem altımda orgazm olmaya doymuyor, boşaldıkça boşalıyordu. Artık sıra bana da gelmişti nihayet. Yengemin saçını bırakıp, iki elimle kalçalarını avuçladım ve "Aşkım bu defa beraber boşalacağız!" dedim ve hızlı hızlı geçirmeye başladım. Yengem saçlarını sağa sola savurarak, "Daha hızlı aşkım, uçur beni!" diye bağırıp, çığlık atıyordu. "Ben çok yakınım!" dediğimde, "Ben de, ben de!" diye cevap alınca, son birkaç kez daha o ateşli şeftaliye jet gibi girip çıktıktan sonra, ikimiz de inleyerek patladık. Daha önce hiç bukadar çok boşalmamıştım, sanki hortum gibi yengemin amına fışkırdıkça fışkırdım. Sonra üzerine yığılıp kaldım.
Birkaç dakika öylece sessiz kaldıktan sonra yanına kayıp, yengeme sarıldım. Yengem yüzüme bakamıyor, küçük bir çocuk gibi titriyordu. Sonra iyice sarılıp dudaklarını öptükten sonra, oracıkta uyumuşuz. Uyandığımda kollarımın arasında bir melek vardı. 3 gün 3 gece doya doya sikiştik yengemle. Yasak olmasından mıdır bilmiyorum, ama yengemi çok seviyorum!
[Hakan]
118 notes
·
View notes
Note
Tweeti sildim abla haklısın bir anlık boşluğuma geldi özür dilerim
kelimelerin basitliğinin, öyle alelade olabilir oluşunun, çok da matah bir şey olmamalarının bir önemi yok aslında. hassasiyet meselesi olması lazım bunun. bazen güzel metinler, orijinal şeyler de çıkıyor insan kaleminden, ya da duygusu size ait bir söz. biri onu geliyor, alıyor ve yazar vasfı olan biri de (sözde yazar özde hırsız) kitabında basıyor. biri alıyor wp durumunda paylaşıyor. bir bakıyorsunuz burada paylaştığınız bir metin facebook, instagram, twitter hatta wp durumumda bile karşıma çıkıyor. diyorum bu sözü nerden buldun "şuradan" diyor. diyorum bu benim sözüm millet şaşırıyor. yani yazılan her şey anonimleşiyor. önlem olarak paylaşım yapmamak mı gerekiyor, tek önlem bu mu?
üzerinize yüklenmiş olmayayım, vesilenizle bu derdimi ortaya dökmüş oldum tekrar. insanlara (biolarında yazar yazan, binlerce takipçi sahibi olan şahıslar) "bu söz benim neden kendinizinmiş gibi paylaşıyorsunuz, madem yazarsınız neden benimkine tamah ediyorsunuz, bir de İslami kimliğinizle buradasınız silin bunları" dediğimde. direkt engelleniyorum. gerçekten çok tuhaf, ve gevşek bir durum bu. ufak gözükse de kul hakkı..
*ayrıca sanırım beni tanıyorsunuz, ortak takipçimiz var. kimsin acep?
3 notes
·
View notes
Text
Bazen derdimi birine anlatıyorum. Diyor ki; "Bu muydu yani seni sıkıntıya sokan şey." Bu cümle her ne kadar kafama takmamam gerektiğini içeren bir cümle olsa da bir taraftan beni kırıyor da. Yani ben sana derdimi, beni sıkıntıya sokan bir durumu dile getirmişim sen bana bu muydu diyorsun. Şunu bilmeliler, bazı insanların acı eşiği düşüktür. Her insan farklı türdeki acılara katlanabilir. Ben bu derdi kaldıramıyorum belki.
Bu yüzden insanlar size derdini anlatınca onlara bu tür cevaplar vermeyin gerçekten kırıcı olabiliyor.
2 notes
·
View notes
Note
| Ne yani sabah üzüldüğün şey için geceye kadar bekler misin?
Kolay üzülen veya sinirlenen birisi değilim birikmişlikler vardır hayatımda patlak verebilmesi için. Bir anda tek bir şey canımı sıkıyorsa bu gerçekten hayatımın merkezinde olan bir şey olduğu içindir öyle bir durumda da mutlaka birine anlatmışımdır derdimi ve yinede o gece yürüyüşü hep olmuştur.
5 notes
·
View notes