Tumgik
#deprem yönetmeliği
yoktrcom · 2 years
Text
Deprem Sonrası Yüz Yüze Sürdürülecek "Uygulamalı Eğitim" Nedir, Hangileridir?
17.02.2023 tarihinde Yükseköğretim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Erol ÖZVAR tarafından 2022-2023 akademik yılı bahar dönemine ilişkin açıklama yapmıştı. YÖK Başkanının açıklamasının peşine YÖK tarafından Üniversitelere bir yazı gönderilmiş ve alınan karar kurumlarla paylaşılmıştır. Bu kararın 3. maddesi ise “Eğitimlerine “Yükseköğretimde Uygulamalı Eğitimler Çerçeve Yönetmeliği”  uyarınca  devam eden…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
picmimar · 1 year
Text
deprem yönetmeliği 2 ay önce falan çıktı 1 temmuz da yürürlüğe girdi belediyeden bir kişi de bu nedir ağa diye okumamış tebrikler cehape belediyesi böyle böyle iktidara gelirsiniz siz
2 notes · View notes
hasanakbal19 · 10 days
Text
12 Eylül 2024 Tarihli ve 32660 Sayılı Resmî Gazete
YÜRÜTME VE İDARE BÖLÜMÜ  MİLLETLERARASI ANDLAŞMA  –– Deprem Bölgesinde Kullanılacak İletişim Merkezlerinin İnşasının Finansmanına İlişkin Olarak Türkiye Cumhuriyeti Hazine ve Maliye Bakanlığı ile Singapur Kızılhaç Derneği Arasında İmzalanan Mutabakat Zaptı YÖNETMELİK  –– Ufuk Üniversitesi Doktor Rıdvan Ege Sağlık Araştırma ve Uygulama Merkezi Yönetmeliği TEBLİĞ  –– Sera Gazı Emisyon…
1 note · View note
kunyekultursanat · 10 days
Text
12 Eylül 2024 Tarihli ve 32660 Sayılı Resmî Gazete
YÜRÜTME VE İDARE BÖLÜMÜ  MİLLETLERARASI ANDLAŞMA  –– Deprem Bölgesinde Kullanılacak İletişim Merkezlerinin İnşasının Finansmanına İlişkin Olarak Türkiye Cumhuriyeti Hazine ve Maliye Bakanlığı ile Singapur Kızılhaç Derneği Arasında İmzalanan Mutabakat Zaptı YÖNETMELİK  –– Ufuk Üniversitesi Doktor Rıdvan Ege Sağlık Araştırma ve Uygulama Merkezi Yönetmeliği TEBLİĞ  –– Sera Gazı Emisyon…
0 notes
pazaryerigundem · 1 month
Text
Başkan Aydın: Osmangazi acilen yenilenmesi gereken yapı stoku var
https://pazaryerigundem.com/haber/186293/baskan-aydin-osmangazi-acilen-yenilenmesi-gereken-yapi-stoku-var/
Başkan Aydın: Osmangazi acilen yenilenmesi gereken yapı stoku var
Tumblr media
Bursa’da Osmangazi Belediye Başkanı Erkan Aydın, “Osmangazi ve Bursa’da acilen yenilenmesi gereken bir yapı stoku var, hiç vakit geçirmeden harekete geçmek gerekiyor. Hem seçim öncesi hem de seçildiğimiz ilk günden itibaren kentsel dönüşüm ve deprem birinci önceliğimiz oldu” dedi.
BURSA (İGFA) –  Osmangazi Belediyesi ve Osmangazi Kent Konseyi ülkemize büyük acılar yaşatan 17 Ağustos depreminin 25’inci yıl dönümünü unutmayarak Hocahasan Mahallesi Afet Toplanma alanında bir basın açıklaması yaptı.
17 Ağustos depreminin 25’inci yıl dönümünde yapılan basın açıklamasına Osmangazi Belediye Başkanı Erkan Aydın, Osmangazi Kent Konseyi Başkanı Fatma Çil Yılmaz ve yurttaşlar katıldı. Depremin yıl dönümünde hayatı kaybedenlere Allah’tan rahmet dilenirken gerçekleşebilecek Marmara depremiyle alakalı Bursa’da acilen kentsel dönüşüm yapılmasına dikkat çekildi.
“DEPREM VE KENTSEL DÖNÜŞÜM BİZİM HEP BİRİNCİ ÖNCELİĞİMİZ OLDU”
25 yıl önce bugün  Gölcük depreminde hayatını kaybeden 50 bine yakın yurttaşı rahmetle yad eden Osmangazi Belediye Başkanı Erkan Aydın, “O gün yaşananlar bugün hala çok taze. Hayatını kaybeden yurttaşlarımızın yakınlarına da bir kez daha baş sağlığı ve sabır diliyorum. Deprem ülkemizin gerçeği. 1,5 yıl önce Kahramanmaraş depremlerini yaşadık. Ben de o zaman milletvekili olarak bölgeye gidip toplam 21 gün orada kalmıştım. Depremin ne kadar yıkıcı olduğunu, beklenmedik bir anda geldiğini, geldiği zaman da eğer hazırlıklı olmazsanız, bedellerini çok fazla olduğunu orada da yaşadık. O bölgede de resmi kayıtlara göre 50 binin üzerinde yurttaşımız hayatını kaybetti. Onlara da bir kez daha Allah’tan rahmet diliyorum.” dedi.
Tumblr media
Bursa, Osmangazi ve tüm ilçelerinde 1855 yılında büyük bir deprem yaşandığını hatırlatan Başkan Aydın, “O tarihte hem Şubat hem de Nisan ayında arka arkaya oluyor. Bundan 150 yıl geriye gidin 1705 depremi var. O zaman Bursa’nın nüfusu çok çok az ama Bursa yerle bir oluyor. Bugün o günki şartlara göre 30-40 kat büyümüş bir Bursa var. Yapı stoku eskimiş, bir çoğunda deprem yönetmeliği olmayan binalar. Osmangazi ve Bursa’da acilen yenilenmesi gereken bir yapı stoku var, hiç vakit geçirmeden harekete geçmek gerekiyor. Biz yerel yönetimler ve yöneticiler olarak hem seçim öncesi hem de seçildiğimiz ilk günden itibaren kentsel dönüşüm ve deprem birinci önceliğimiz oldu. Bununla ilgili çalışmalarımız devam ediyor. Hem yasal prosedürler hem de mevzuatlar bu konuda çok hızlı hareket etmeyi maalesef engelliyor. Bu konuyla ilgili olarak ilgili bakanla bizzat görüştüm ama birkaç gün sonra bakan değişti. Şimdi yeni bakana da gideceğim. Özellikle Çarşamba ve Altıparmak bölgesindeki 8-10 mahalle; eski, kat yüksekliği bakımından depreme dayanıksız ve çok yüksek nüfusun olmasından dolayı hızla dönüşüme girmesi gereken yerlerin başında geliyor. Bununla ilgili çalışmalarımızı yapıyoruz. Bursa Büyükşehir Belediyesi de yapıyor. Bursa Akademik Odalar ile birlikte bir master plan yapılıp hızlı bir dönüşüme girmek için mesai harcıyoruz. İnşallah kısa sürede bir afet yaşamadan bu konuyla ilgili çalışmalarımızı hayata geçireceğiz.” ifadelerini kullandı.
“YENİ AFET KOORDİNASYON MERKEZİ”
Osmangazi Belediyesi olarak afet koordinasyon merkezi çalışmaları olduğunu kaydeden Aydın, “Türkiye’de örneği olmayan AKOM ve belediyemiz bünyesinde olacak. Depremden sonra ilk 72 saatin ne kadar önemli olduğunu Kahramanmaraş depremlerinde gördük maalesef insanlar donarak öldü. Ben Elbistan’a gittim orada hava sıcaklığı eksi 20 dereceydi. Parklarda ve toplanma alanlarında birkaç gün yiyecek dahi bulunamadı. O yüzden öncesindeki tatbikatlar ve çalışmalar çok değerli. Biz de 45 gün önce deprem tatbikatı yaptık. Bir depremin simülasyonunu gerçekleştirip neler yapacağımızla ilgili bir koordinasyon çalışması yaptık. Eksikleri masaya yatırdık. Bu afet koordinasyon merkezi her türlü deprem anında ihtiyaç olan alet edevatın bulanacağı bir merkez gıda ve dayanıklı tüketim  malzemesinin olacağı bir depo içerisinde anlık hayat kurtarabilecek ilk yardım malzemelerinin olduğu, bunları 136 mahallemize deprem konteynerleri koyabilecek bir çalışma içerisindeyiz. Burada çadır ve konteyner üretimi de yapabilecek bir proje geliştiriyoruz. O anda gerçekten kimsenin kimseye faydası olmuyor. Herkes can derdinde veya yakınlarının canının derdine düşüyor. Bunu bizzat yaşamış birisi olarak söylüyorum.   Osmangazi Belediyesi olarak bu konuda ciddi çalışma içerisindeyiz. Valilik, kaymakamlık, büyükşehir ile birlikte inşallah bu deprem buralarda bizleri yakalamadan hazırlıklarımızı tamamlamış oluruz. Böylece bu acıları bir daha yaşamayız diyorum. 17 Ağustos depreminin 25’inci yıl dönümünde bu gerçeği Bursa kamu oyunun gündemine oturtmak bizim de görevimiz” dedi.
Büyük Marmara depreminin Bursa için büyük bir tehdit olduğunu söyleyen Osmangazi Kent Konseyi Başkanı Fatma Çil Yılmaz’da “Osmangazi Kent Konseyi, olarak şunu net bir şekilde ifade etmek isteriz ki, Bursa’daki yapı stoğunun büyük kısmı 40 yaşın üzerinde ve  büyük bir risk altında. En iyi senaryoda bile binlerce kayıp bekleniyor,  depreme karşı hazırlık, ertelenemez ve göz ardı edilemez bir  zorunluluktur. Ancak 25 yıldır ne yazık ki, daha çok eksikliklerimizi  konuşuyoruz.  Deprem öncesi, deprem anı ve deprem sonrası alabileceğimiz önlemleri  aldık mı? aldıysak bu önlemleri kim biliyor diye soruyoruz.  Türkiye’de afet ve acil durum yönetimi ya yok ya da yetersiz. Deprem için  ulusal seferberlik artık şart. Harekete geçmeyenler, gelecekteki yıkımın  sorumluları olacaktır. Cumhuriyet tarihimizin en büyük depremlerinden biri olan 17 Ağustos’tan  bu yana 25 yıl geçti. Ancak hazırlıklarımız hâlâ yetersiz. Depremlerden  sonra meydana gelen can ve mal kayıplarının nedeni olarak sürekli  depremlerin büyüklüklerine vurgu yapılması, gereken önlemlerin  alınmaması, 25 yıllık zaman diliminde hiçbir konuda yeterli hazırlığın  olmadığı 6 Şubat 2023 Depremleriyle bir kez daha ortaya çıkmıştır.  Bursa’daki yapı stoğunun büyük kısmı risk altında ve olası bir deprem  sonrası müdahaleler yetersiz kalacaktır. Bu sebeple sağlıklı yapılaşma,  nitelikli denetim ve şeffaf imar planları zorunludur. Dirençli ve dayanıklı bir gelecek için birlikte çalışmalıyız  Osmangazi, Bursa ve Türkiye için dayanıklı, sağlıklı ve dayanışmacı bir  gelecek inşa etmek hepimizin sorumluluğudur. Bugün birlikte adım  atmazsak, yarın hepimiz kaybederiz. 17 Ağustos’u unutmadığımızı ve afet  yönetimi ile ilgili çalışmaların takipçisi olacağımızı tekrar tekrar belirtmek  istiyorum” diye konuştu.
Tumblr media
BU Haber İGF HABER AJANSI tarafından servis edilmiştir.
0 notes
gundemarsivi · 5 months
Text
Tumblr media
Orhan Ayber Suçlanmasaydı, 6 Şubat Depreminde Daha Az Kayıp Verirdik
✍🏻 Kemalist İlkay
https://www.gundemarsivi.com/orhan-ayber-suclanmasaydi-6-subat-depreminde-daha-az-kayip-verirdik/
Bilirsiniz, hukuk hem vuku bulmuş olanın muhakemesini yapar hem de sonradan vuku bulacaklar için bir “altyapı” niteliğindedir.
Birinci derece ve İstinaf Mahkemeleri, nihayetinde Yargıtay; soruşturmanın derinleştirmesi talebini ret etti.
Yargıtay kararı ile hüküm sabit olunca eldeki bütün delillerin de imhasına karar verildi. Bu da, sonradan yapılan tadilat nedeniyle oluşan hasarın depremde yıkım ile illiyet bağının araştırılması uygun görülmedi demek. İçinde bulunduğumuz hafta, Güneydoğu illerimizin genelinde yıkılan binalar ve can kayıpları nedeniyle birinci derece mahkemelerde duruşmalar yapılıyor.
Peki bu karar neticesinde o mahkemelerde yargılanan, binalarında tadilat yapanlar bu içtihat kararından istifade etmeyecek mi? Peki bundan sonra konut olarak tasarlanan ve inşa edilen binaları otele dönüştürmek isteyen mülk sahipleri bu karardan cüret alıp, nasılsa yıkılırsa suç da mühendise yıkılır diye tadilatlarına hız vermeyecek mi?
*
Başa sarıyorum, olayı bilmeyenler için…
İki blok aynı kişilerin sorumluluğu ile aynı malzemelerden yapılmış, bir apartmanın kolonu (site sakinleri tarafından izin verilerek) yıkılmış, diğerinin kolonlarına dokunulmamış! En önemli detay ise, kolonu kesilen apartman yıkılırken; kolonlarına dokunulmayan apartman sapasağlam duruyor.
Saygıdeğer Orhan Ayber’in davasında, kolonu kesmenin apartmanın yıkılmasında etken olduğu hususu eğer dikkate alınsaydı ve kolonu kesilen binalar araştırılıp önlemler alınsaydı, soruyorum: 6 Şubat depreminde kaybettiğimiz insan sayısı bu kadar çok olur muydu? Ve elbette, hayat kurtaran bir maliyeti olacaktı…
Hangi mühendis apartmandaki inşaat görevini tamamladıktan sonra bilgisi olmadan yapılan şeylerden sorumlu tutulur?
Hala neden o hedef alındı, neden bir günah keçisi olarak abim seçildi, anlayamıyorum ve ben hala uyuyamıyorum.
“Savcı Anıl Tokgöz’ün 7 Haziran 2021 tarihli İddianamesinin bir yerinde Yağcıoğlu Apartmanı yerine yıkılan başka bir yapı olan ‘Yılmaz Erbek’ yazılı. Benzer bilirkişi hataları diğer raporlarda da var.”*
Değişen yönetmeliklere göre değerlendirilmeyen projelerden mühendisler sorumlu tutulamaz, eğer sorumlu tutulmuşsa burada yargısız infaz olmaz mı? (Tüm cehaletimle soruyorum!)
Olay bu kadarla kalmıyor; yani kolonun kesilmesine göz yuman mülk sahipleri, kolonun kesilmesine izin verenler mahkemece sanık olarak yargılanmaları gerekirken adalet ne yazık ki sadece Orhan Ayber’i suçlu buldu. Sizlere Orhan Ayber’in arkadaşı inşaat yüksek mühendisi olan Sayın A. Muzaffer Tunçağ‘ın yazısından alıntıyla bu davaya bilir kişi tarafından da bakmanızı öneriyorum.
“1975 yılında çıkan Deprem Yönetmeliğini en son 2018 Yönetmeliği ile karşılaştırma hatasına düşülmüş. Birçok yerde kopyala-yapıştır yönteminin kolaycılığına kaçılmış. Öyle ki Savcı Anıl Tokgöz’ün 7 Haziran 2021 tarihli İddianamesinin bir yerinde Yağcıoğlu Apartmanı yerine yıkılan başka bir yapı olan ‘Yılmaz Erbek’ yazılı. Benzer bilirkişi hataları diğer raporlarda da var. En basitinden yıkımın parça parça ettiği betonlardan numune alıp değerlendirme yapmak ne kadar bilimsel, sorgulanmaya değer. Tamamı piyasa koşullarından uzak akademisyenlerden oluşan bilirkişilerin binanın yapıldığı tarihte hazır beton bulunmadığına işaret etmemesi, suçu yalnızca ‘fenni mesul’de görmesi de başka bir tuhaflık değil mi?
Önemsediğim diğer eksik bir değerlendirme de aynı kişi tarafından projesi yapılmış yandaki A Blokun neden yıkılmadığına bir açıklık getirilmemesi… Aynı şekilde hesapta 19,2 cm. çıkan sargı donatısı aralığının 20 cm. yazılmasının yıkım nedeni sayılması da bilirkişilerin yaklaşımı konusunda tereddüt doğuruyor.
Adalet makamının, Orhan Ayber’e ceza vermeden önce, Özal’dan bu yana sık sık kaçak yapılaşmaya af çıkaranları, sorunlu alanları imara açanları, kalitesiz yapı malzemelerinin satışına izin verenleri, İMO’nun her şantiyeye bir mühendis isteğini dikkate almayanları, inşaat yerine gitmeden ‘imzacılığı’ adeta teşvik edenleri göz ardı ederek inşaat zincirinin en korumasız halkası olan mühendisleri suçlu ilan etmesi ne derece insafa sığar?
Hepsinin ötesinde Orhan Ayber’in yıkılan binadaki 23 numaralı kolonun daha sonra kesildiği savının hiç dikkate alınmadığından hareketle, yiten canların yarattığı duygusal havaya kapılmadan, yeniden yargılama yapmak en hakkaniyetli çözüm olacaktır.
Orhan Ayber cevabı alınmamış soruların da aydınlanacağı ortamda yeniden yargılanmalıdır.”
Hiçbir mühendis bilinçli taksirle ölüme neden olmak için eğitim almaz. Orhan Ayber suçsuzdur!
Binanın yıkılmasından asıl sorumlular cezalandırılmalıdır. (Tüm kalbimle temennimdir!)
Depremde yakınını kaybedenlere sabır diliyorum, umarım ülkemizdeki tüm binaların yıkılmasından sorumlular hak ettikleri cezaları alırlar! (Günah keçisiz…)
*
Depremden sonraki ilk dava ile ilgili haberlerden alıntılarla devam ediyorum:
İzmir’de 30 Ekim 2020’de meydana gelen 6,6 büyüklüğündeki depremde yıkılan Yağcıoğlu Apartmanı B Blok’ta 11 kişi hayatını kaybetmiş, 7 kişi yaralanmıştı. Bu olayı o dönem haberleri izleyen herkes hatırlayacaktır, kolonu bilir kişilere sormadan yıktıkları ortaya çıkmıştı ya, Sayın Orhan Ayber bu olaydan sorumlu tutuluyor.
Sayın Orhan Ayber’in eşi Sayın Aysel Ayber o apartmanın müteahhitti olan Şerafettin Ağar hakkındaki yorumlarında çok saygın ve çok dürüst biri olduğu yönde. Dava ilk açıldığında Şerafettin Bey kendisini şöyle savunmuş:
“Hayatını kaybeden vatandaşlara rahmet, yaralılara da şifa dilerim. Apartmanın yapılmasında hiçbir kusurum yok. 40 yıllık müteahhitlik hayatımda 251 bina yaptım. Hiçbiri yıkılmadığı gibi hiçbirinde çatlak bile yok. Örnek müteahhit olmak için uğraştım. Yağcıoğlu’nda A blok ayaktayken B blokun yıkılması tesadüf değildir. Bina dış etmenler sebebiyle yıkılmıştır. Kolon kesilmesi nedeniyle bina yıkıldı, bunu yapanlar hakkında suç duyurusunda da bulundum. Sosyal medya hesabımdan depremden önce 1999 önce yapılan binaların yıkılıp, yeniden yapılması gerektiğini belirtmiştim çünkü o binalar 1975 yılı deprem yönetmenliğine göre yapıldı. Suçlular kolonları kesenlerdir. 11 aydır cezaevindeyim ve sağlık sorunlarım var. Tahliyemi talep ediyorum.”
Sayın Orhan Ayber ise ilk savunmasında:
“1975 yönetmenliğinde nervürlü demir kullanma zorunluluğu yoktu. 1999’da Marmara depreminden sonra kullanımı zorunlu hale geldi. Beton kalitesini tutturmak kolay değildi çünkü hazır beton yoktu. Beton ihtiyaçlarını belirli gruplar karşılıyordu ve hiçbirimizin denetleme imkanı yoktu. 2000 yılından sonra hazır betona geçildi. Yağcıoğlu Apartmanı, yapıldıktan sonra çeşitli depremler olmasına rağmen binada çatlak bile oluşmadı. Kolon kesme olayından haberdar değilim. Muhtemelen ben istifa ettikten sonra olmuştur. 1999 yılında görevden ayrıldım.”
Müşteki avukatlarının, binanın yapımı sırasında bodrum katında su olup olmadığını sorması üzerine Ayber, “Zeminde biriken suları gördüm. İnşaat yapılırken de su vardı. Biriken suyu pompayla çektirdim. Müteahhide de bilgi verdim ama belediyeye bildirmedim” yanıtını verdi.
Müşteki avukatlarının, depremde yıkılan diğer binalara göre Yağcıoğlu’nda üst katta oturanların can kaybının fazla olmasının nedenini sorduğu Ayber, “Bina, 23 numaralı kolon ve perdenin kesilmesi sebebiyle yıkılmıştır. Kolonların zayıflığı söz konusu değildir” dedi.
Dere yatağına imar izni veren belediye yetkilileri, ülke yöneticileri sorumlu olacak değil ya! (Diplomalıların günümüzde hedef olma modası da bi bitmedi…) Su birikintisinden bir şey çıkarmaya çalışmışlar, ellerine yüzlerine bulaştırarak! Orada en başında bina olmaması gerekiyordu ki imar afları ülkemizin her yerinde tehlike arz ediyor.
Hülasa, Özal’dan günümüze değin sayısız insan, depremlerde yıkılan binalardan sorumlu. ��ç beş günah keçisi ile adalet sağlanmaz, yüz binleri, milyonları kayıp etmeye devam ederiz, adalet sağlanmadıkça!
Son olarak olay hakkında bilir bir aydınımızın önemli bir yazısını okumanız için buraya bırakıyorum, umarım okursanız, bu haksızlığa sizler de seyirci kalamayacaksınız.
Şakran Cezaevinde yatan Sayın Ayber’in çok ciddi sağlık sorunları var ve acil ameliyat olması gerekiyor, üstelik sürekli acile götürülüp geri cezaevine bırakılıyor. Acilen evine, ailesine ve doktorlarına kavuşmalı. Umarım sağlıkla ailesine en yakın zamanda kavuşur.
* https://www.gundemarsivi.com/orhan-ayber-icin-adil-yargilama/
Kemalist İlkay
Orhan Ayber’in savunmasını ilettiğim yazıma buradan ulaşabilirisiniz.
#30ekim2020depremi #6şubat2023 #deprem #Adalet #dava #deliller #inşaatyönetmelikleri #kolon #OrhanAyberiçinÖzgürlük #OrhanAybernedenhapiste #OrhanAyberSuçsuz #OrhanAyberinDavası #Yağcıoğluapartmanı #YılmazErbek
0 notes
toptanalsat · 1 year
Text
Malatya haber , Malatya son dakika , Malatya Çevre haberleri
Malatya’da Moloz Dökülmesine Karşı Suç Duyurusu Malatya’nın Doğanşehir ilçesinde molozların döküldüğü alanın mahallelere, tarım alanlarına ve içme suyu kaynaklarına yakın olması tepki topluyor. Malatya son dakika, Doğanşehir Toplumsal Ekoloji Dayanışması tarafından molozların döküldüğü alanla ilgili karar veren yetkililer hakkında suç duyurusunda bulunuldu. 6 Şubat’ta meydana gelen Kahramanmaraş merkezli depremlerde ağır hasarın olduğu Malatya’nın Doğanşehir ilçesinde bina enkazlarının döküldüğü alana bölgede yaşayan vatandaşlar tepki gösterdi. 5 MAHALLE RİSK ALTINDA Molozların döküldüğü alanda basın açıklaması yapan Doğanşehir Toplumsal Ekoloji Dayanışması üyeleri suç duyurusunda bulunduklarını açıkladılar. Malatya haberlerinin daha fazla bültenlerde yer bulması gerektiğini belirten Doğanşehir Toplumsal Ekoloji Dayanışması adına açıklamada bulunan Avukat Gül Erdoğan: “6 Şubat 2023 tarihinde Kahramanmaraş merkezli gerçekleşen deprem ilçemiz Doğanşehirde de yoğun biçimde hissedilmiş, can ve mal kaybına sebep olmuştur. Depremin olumsuz etkisi her biçimde yaşanmakta ve gözlemlenmektedir. İlçemizde yıkılan binaların enkaz ve hafriyatları hiç bir ayrıştırma, sulama yapılmadan, kanuni düzenlemelere uyulmadan Eskiköy Mahallesi yol ayrımı karşısı- Çığlık Mahallesi Mera alanına dökülmektedir. Enkaz alanı Doğanşehire bağlı Kelhalil, Eskiköy, Suçatı, Yuvalı, Çığlık mahallelerine, verimli ve işlek tarım alanlarına yakın mesafededir. İsmi anılan mahallelere uzaklığı değişmekle birlikte maksimum 5 km kadardır. Moloz yığınının hemen yanında verimli bir kayısı bahçesi mevcuttur. Alana çok yakın mesafede gerek Yuvalı gerekse Suçatı mahalleleri yeraltı suları ve içme suyu kaynakları mevcuttur. Moloz sahasının hemen karşısında, 300 metre uzaklıkta ormanlık alan mevcuttur” dedi. “YAŞAM ALANLARIMIZI SAVUNMAK ZORUNDAYIZ” Malatya ve ilçelerindeki Asbest tehlikesine dikkat çeken Erdoğan: “Deprem enkazları, kimyasallar hiç bir ayrıştırmaya tabii tutulmadan asbest, plastik gibi doğada yok olmayan kimyasal maddelerle birlikte taşınarak bu alana getirilmektedir. Bilinmelidir ki, bu uygulama Halk sağlığı sorunlarına ve ekolojik yıkımlara sebebiyet verecektir. Bu keyfi uygulamaya derhal son verilmelidir. Asbest, Dünya Sağlık Örgütü’ne bağlı Uluslararası Kanser Araştırmaları Merkezi tarafından insanlar için kesin kanserojen anlamına gelen ‘’Grup 1’’ içerisinde listelenmiştir. Ve 2013 yılından itibaren Asbestle Çalışmalarda Sağlık ve Güvenlik Önlemleri Hakkında Yönetmeliği gereğince kullanılması yasaklanmıştır. İlçemizde yıkımın en fazla 2013 öncesi binalarda olduğu su götürmez bir gerçekliktir. Asbest ve kimyasal gerçeğine ve tehlikesine karşı yaşam alanlarımızı savunmak zorundayız” dedi.
Tumblr media
“HUKUKİ SÜRECİN SONUNA KADAR TAKİPÇİSİ OLACAĞIZ” “Ne yazık ki depremin hemen akabinde çıkarılan ve toplumsal/ yerel dinamiklere söz hakkı tanımayan 126 sayılı Kararname ile yasa ve yönetmeliklerin uygulanması durdurulmuştur” diyen Erdoğan: “Enkaz kaldırma çalışmaları başta anayasa olmak üzere afet yönetmelikleri dikkate alınmadan, keyfi şekilde yapılmaktadır. Yörede halkı yok sayılarak alınan keyfi kararlar ile kentlerimizin enkazı bizleri daha büyük felaketlere sürüklüyor. 27 Mart 2023 tarihinde bilgi edinme kanunun kapsamında Doğanşehir Kaymakamlığı aracılığıyla Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürlüğüne moloz döküm alanın nasıl belirlendiği, enkaz kaldırma çalışmalarının halk ve çevre sağlığı dikkate alınarak yapılıp yapılmadığı gibi bir dizi soru içeren dilekçe ile yaptığımız başvurumuza bir cevap alamadık. Devamında 14 Nisan 2023 tarihinde yine Malatya Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürlüğüne hafriyat döküm alanının hangi kurumca ve kararla belirlendiğini sorduk ancak yine bir cevap alamadık. 18 Nisan 2023 tarihinde Doğanşehir Cumhuriyet Başsavcılığına hafriyat döküm alanının belirlenmesine karar veren ve hafriyatı döken, tüm kişiler hakkında başta TCK 181. madde de yer alan Çevrenin Kasten Kirletilmesi suçu olmak üzere ilgili tüm suçlara ilişkin suç duyurusunda bulunduk. Yaşam alanlarımızı savunarak devam eden Hukuki sürecin sonuna kadar takipçisi olacağız” şeklinde konuştu. “DERHAL DURDURULMALIDIR” “Kanunların, bilimsel yöntemlerin yok sayılarak acelece rant uğruna alınan kararlar ile sürdürülen enkaz kaldırma ve moloz depolama faaliyetleri derhal durdurulmalıdır” ifadelerine yer veren Erdoğan: “Halk sağlığı ve ekolojik denge gözetilerek konu ile ilgili uzman kişiler tarafından belirlenen yol haritasına uyarak enkaz kaldırma ve kalıcı moloz depolama alanları planlanmalıdır. Kutsal doğadadır. Her hayvanda her bitkide suyun her damlasındadır. İlçemizin meraları, suları, toprakları bu sefer de rant uğruna verilen hafriyat döküm şirketlerince yok ediliyor. Soluduğumuz hava, içtiğimiz su, ekip biçtiğimiz tarlalarımız rant uğruna - depremi en ağır biçimde ve en zor koşullarda atlatmaya çalışan bizlere karşı kirletilirken bu talana bu halk sağlığı sorununa bu doğa kırımına seyirci kalamayız. Buradayız, hiç bir yere gitmiyoruz ve dayanışmayla yaşam alanlarımızı savunuyoruz” açıklamasında bulundu. Doğanşehir Toplumsal Ekoloji Dayanışması tarafından yapılan açıklama ile Malatya Çevre haberleri ile ilgili tüm konunun takipçisi olacakları belirtildi.  
0 notes
haberokubedava · 1 year
Text
Malatya haber , Malatya son dakika , Malatya Çevre haberleri
Malatya’da Moloz Dökülmesine Karşı Suç Duyurusu Malatya’nın Doğanşehir ilçesinde molozların döküldüğü alanın mahallelere, tarım alanlarına ve içme suyu kaynaklarına yakın olması tepki topluyor. Malatya son dakika, Doğanşehir Toplumsal Ekoloji Dayanışması tarafından molozların döküldüğü alanla ilgili karar veren yetkililer hakkında suç duyurusunda bulunuldu. 6 Şubat’ta meydana gelen Kahramanmaraş merkezli depremlerde ağır hasarın olduğu Malatya’nın Doğanşehir ilçesinde bina enkazlarının döküldüğü alana bölgede yaşayan vatandaşlar tepki gösterdi. 5 MAHALLE RİSK ALTINDA Molozların döküldüğü alanda basın açıklaması yapan Doğanşehir Toplumsal Ekoloji Dayanışması üyeleri suç duyurusunda bulunduklarını açıkladılar. Malatya haberlerinin daha fazla bültenlerde yer bulması gerektiğini belirten Doğanşehir Toplumsal Ekoloji Dayanışması adına açıklamada bulunan Avukat Gül Erdoğan: “6 Şubat 2023 tarihinde Kahramanmaraş merkezli gerçekleşen deprem ilçemiz Doğanşehirde de yoğun biçimde hissedilmiş, can ve mal kaybına sebep olmuştur. Depremin olumsuz etkisi her biçimde yaşanmakta ve gözlemlenmektedir. İlçemizde yıkılan binaların enkaz ve hafriyatları hiç bir ayrıştırma, sulama yapılmadan, kanuni düzenlemelere uyulmadan Eskiköy Mahallesi yol ayrımı karşısı- Çığlık Mahallesi Mera alanına dökülmektedir. Enkaz alanı Doğanşehire bağlı Kelhalil, Eskiköy, Suçatı, Yuvalı, Çığlık mahallelerine, verimli ve işlek tarım alanlarına yakın mesafededir. İsmi anılan mahallelere uzaklığı değişmekle birlikte maksimum 5 km kadardır. Moloz yığınının hemen yanında verimli bir kayısı bahçesi mevcuttur. Alana çok yakın mesafede gerek Yuvalı gerekse Suçatı mahalleleri yeraltı suları ve içme suyu kaynakları mevcuttur. Moloz sahasının hemen karşısında, 300 metre uzaklıkta ormanlık alan mevcuttur” dedi. “YAŞAM ALANLARIMIZI SAVUNMAK ZORUNDAYIZ” Malatya ve ilçelerindeki Asbest tehlikesine dikkat çeken Erdoğan: “Deprem enkazları, kimyasallar hiç bir ayrıştırmaya tabii tutulmadan asbest, plastik gibi doğada yok olmayan kimyasal maddelerle birlikte taşınarak bu alana getirilmektedir. Bilinmelidir ki, bu uygulama Halk sağlığı sorunlarına ve ekolojik yıkımlara sebebiyet verecektir. Bu keyfi uygulamaya derhal son verilmelidir. Asbest, Dünya Sağlık Örgütü’ne bağlı Uluslararası Kanser Araştırmaları Merkezi tarafından insanlar için kesin kanserojen anlamına gelen ‘’Grup 1’’ içerisinde listelenmiştir. Ve 2013 yılından itibaren Asbestle Çalışmalarda Sağlık ve Güvenlik Önlemleri Hakkında Yönetmeliği gereğince kullanılması yasaklanmıştır. İlçemizde yıkımın en fazla 2013 öncesi binalarda olduğu su götürmez bir gerçekliktir. Asbest ve kimyasal gerçeğine ve tehlikesine karşı yaşam alanlarımızı savunmak zorundayız” dedi.
Tumblr media
“HUKUKİ SÜRECİN SONUNA KADAR TAKİPÇİSİ OLACAĞIZ” “Ne yazık ki depremin hemen akabinde çıkarılan ve toplumsal/ yerel dinamiklere söz hakkı tanımayan 126 sayılı Kararname ile yasa ve yönetmeliklerin uygulanması durdurulmuştur” diyen Erdoğan: “Enkaz kaldırma çalışmaları başta anayasa olmak üzere afet yönetmelikleri dikkate alınmadan, keyfi şekilde yapılmaktadır. Yörede halkı yok sayılarak alınan keyfi kararlar ile kentlerimizin enkazı bizleri daha büyük felaketlere sürüklüyor. 27 Mart 2023 tarihinde bilgi edinme kanunun kapsamında Doğanşehir Kaymakamlığı aracılığıyla Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürlüğüne moloz döküm alanın nasıl belirlendiği, enkaz kaldırma çalışmalarının halk ve çevre sağlığı dikkate alınarak yapılıp yapılmadığı gibi bir dizi soru içeren dilekçe ile yaptığımız başvurumuza bir cevap alamadık. Devamında 14 Nisan 2023 tarihinde yine Malatya Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürlüğüne hafriyat döküm alanının hangi kurumca ve kararla belirlendiğini sorduk ancak yine bir cevap alamadık. 18 Nisan 2023 tarihinde Doğanşehir Cumhuriyet Başsavcılığına hafriyat döküm alanının belirlenmesine karar veren ve hafriyatı döken, tüm kişiler hakkında başta TCK 181. madde de yer alan Çevrenin Kasten Kirletilmesi suçu olmak üzere ilgili tüm suçlara ilişkin suç duyurusunda bulunduk. Yaşam alanlarımızı savunarak devam eden Hukuki sürecin sonuna kadar takipçisi olacağız” şeklinde konuştu. “DERHAL DURDURULMALIDIR” “Kanunların, bilimsel yöntemlerin yok sayılarak acelece rant uğruna alınan kararlar ile sürdürülen enkaz kaldırma ve moloz depolama faaliyetleri derhal durdurulmalıdır” ifadelerine yer veren Erdoğan: “Halk sağlığı ve ekolojik denge gözetilerek konu ile ilgili uzman kişiler tarafından belirlenen yol haritasına uyarak enkaz kaldırma ve kalıcı moloz depolama alanları planlanmalıdır. Kutsal doğadadır. Her hayvanda her bitkide suyun her damlasındadır. İlçemizin meraları, suları, toprakları bu sefer de rant uğruna verilen hafriyat döküm şirketlerince yok ediliyor. Soluduğumuz hava, içtiğimiz su, ekip biçtiğimiz tarlalarımız rant uğruna - depremi en ağır biçimde ve en zor koşullarda atlatmaya çalışan bizlere karşı kirletilirken bu talana bu halk sağlığı sorununa bu doğa kırımına seyirci kalamayız. Buradayız, hiç bir yere gitmiyoruz ve dayanışmayla yaşam alanlarımızı savunuyoruz” açıklamasında bulundu. Doğanşehir Toplumsal Ekoloji Dayanışması tarafından yapılan açıklama ile Malatya Çevre haberleri ile ilgili tüm konunun takipçisi olacakları belirtildi.  
0 notes
taksiplakasi · 1 year
Text
Malatya haber , Malatya son dakika , Malatya Çevre haberleri
Malatya’da Moloz Dökülmesine Karşı Suç Duyurusu Malatya’nın Doğanşehir ilçesinde molozların döküldüğü alanın mahallelere, tarım alanlarına ve içme suyu kaynaklarına yakın olması tepki topluyor. Malatya son dakika, Doğanşehir Toplumsal Ekoloji Dayanışması tarafından molozların döküldüğü alanla ilgili karar veren yetkililer hakkında suç duyurusunda bulunuldu. 6 Şubat’ta meydana gelen Kahramanmaraş merkezli depremlerde ağır hasarın olduğu Malatya’nın Doğanşehir ilçesinde bina enkazlarının döküldüğü alana bölgede yaşayan vatandaşlar tepki gösterdi. 5 MAHALLE RİSK ALTINDA Molozların döküldüğü alanda basın açıklaması yapan Doğanşehir Toplumsal Ekoloji Dayanışması üyeleri suç duyurusunda bulunduklarını açıkladılar. Malatya haberlerinin daha fazla bültenlerde yer bulması gerektiğini belirten Doğanşehir Toplumsal Ekoloji Dayanışması adına açıklamada bulunan Avukat Gül Erdoğan: “6 Şubat 2023 tarihinde Kahramanmaraş merkezli gerçekleşen deprem ilçemiz Doğanşehirde de yoğun biçimde hissedilmiş, can ve mal kaybına sebep olmuştur. Depremin olumsuz etkisi her biçimde yaşanmakta ve gözlemlenmektedir. İlçemizde yıkılan binaların enkaz ve hafriyatları hiç bir ayrıştırma, sulama yapılmadan, kanuni düzenlemelere uyulmadan Eskiköy Mahallesi yol ayrımı karşısı- Çığlık Mahallesi Mera alanına dökülmektedir. Enkaz alanı Doğanşehire bağlı Kelhalil, Eskiköy, Suçatı, Yuvalı, Çığlık mahallelerine, verimli ve işlek tarım alanlarına yakın mesafededir. İsmi anılan mahallelere uzaklığı değişmekle birlikte maksimum 5 km kadardır. Moloz yığınının hemen yanında verimli bir kayısı bahçesi mevcuttur. Alana çok yakın mesafede gerek Yuvalı gerekse Suçatı mahalleleri yeraltı suları ve içme suyu kaynakları mevcuttur. Moloz sahasının hemen karşısında, 300 metre uzaklıkta ormanlık alan mevcuttur” dedi. “YAŞAM ALANLARIMIZI SAVUNMAK ZORUNDAYIZ” Malatya ve ilçelerindeki Asbest tehlikesine dikkat çeken Erdoğan: “Deprem enkazları, kimyasallar hiç bir ayrıştırmaya tabii tutulmadan asbest, plastik gibi doğada yok olmayan kimyasal maddelerle birlikte taşınarak bu alana getirilmektedir. Bilinmelidir ki, bu uygulama Halk sağlığı sorunlarına ve ekolojik yıkımlara sebebiyet verecektir. Bu keyfi uygulamaya derhal son verilmelidir. Asbest, Dünya Sağlık Örgütü’ne bağlı Uluslararası Kanser Araştırmaları Merkezi tarafından insanlar için kesin kanserojen anlamına gelen ‘’Grup 1’’ içerisinde listelenmiştir. Ve 2013 yılından itibaren Asbestle Çalışmalarda Sağlık ve Güvenlik Önlemleri Hakkında Yönetmeliği gereğince kullanılması yasaklanmıştır. İlçemizde yıkımın en fazla 2013 öncesi binalarda olduğu su götürmez bir gerçekliktir. Asbest ve kimyasal gerçeğine ve tehlikesine karşı yaşam alanlarımızı savunmak zorundayız” dedi.
Tumblr media
“HUKUKİ SÜRECİN SONUNA KADAR TAKİPÇİSİ OLACAĞIZ” “Ne yazık ki depremin hemen akabinde çıkarılan ve toplumsal/ yerel dinamiklere söz hakkı tanımayan 126 sayılı Kararname ile yasa ve yönetmeliklerin uygulanması durdurulmuştur” diyen Erdoğan: “Enkaz kaldırma çalışmaları başta anayasa olmak üzere afet yönetmelikleri dikkate alınmadan, keyfi şekilde yapılmaktadır. Yörede halkı yok sayılarak alınan keyfi kararlar ile kentlerimizin enkazı bizleri daha büyük felaketlere sürüklüyor. 27 Mart 2023 tarihinde bilgi edinme kanunun kapsamında Doğanşehir Kaymakamlığı aracılığıyla Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürlüğüne moloz döküm alanın nasıl belirlendiği, enkaz kaldırma çalışmalarının halk ve çevre sağlığı dikkate alınarak yapılıp yapılmadığı gibi bir dizi soru içeren dilekçe ile yaptığımız başvurumuza bir cevap alamadık. Devamında 14 Nisan 2023 tarihinde yine Malatya Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürlüğüne hafriyat döküm alanının hangi kurumca ve kararla belirlendiğini sorduk ancak yine bir cevap alamadık. 18 Nisan 2023 tarihinde Doğanşehir Cumhuriyet Başsavcılığına hafriyat döküm alanının belirlenmesine karar veren ve hafriyatı döken, tüm kişiler hakkında başta TCK 181. madde de yer alan Çevrenin Kasten Kirletilmesi suçu olmak üzere ilgili tüm suçlara ilişkin suç duyurusunda bulunduk. Yaşam alanlarımızı savunarak devam eden Hukuki sürecin sonuna kadar takipçisi olacağız” şeklinde konuştu. “DERHAL DURDURULMALIDIR” “Kanunların, bilimsel yöntemlerin yok sayılarak acelece rant uğruna alınan kararlar ile sürdürülen enkaz kaldırma ve moloz depolama faaliyetleri derhal durdurulmalıdır” ifadelerine yer veren Erdoğan: “Halk sağlığı ve ekolojik denge gözetilerek konu ile ilgili uzman kişiler tarafından belirlenen yol haritasına uyarak enkaz kaldırma ve kalıcı moloz depolama alanları planlanmalıdır. Kutsal doğadadır. Her hayvanda her bitkide suyun her damlasındadır. İlçemizin meraları, suları, toprakları bu sefer de rant uğruna verilen hafriyat döküm şirketlerince yok ediliyor. Soluduğumuz hava, içtiğimiz su, ekip biçtiğimiz tarlalarımız rant uğruna - depremi en ağır biçimde ve en zor koşullarda atlatmaya çalışan bizlere karşı kirletilirken bu talana bu halk sağlığı sorununa bu doğa kırımına seyirci kalamayız. Buradayız, hiç bir yere gitmiyoruz ve dayanışmayla yaşam alanlarımızı savunuyoruz” açıklamasında bulundu. Doğanşehir Toplumsal Ekoloji Dayanışması tarafından yapılan açıklama ile Malatya Çevre haberleri ile ilgili tüm konunun takipçisi olacakları belirtildi.  
0 notes
resimkursu · 1 year
Text
Malatya haber , Malatya son dakika , Malatya Çevre haberleri
Malatya’da Moloz Dökülmesine Karşı Suç Duyurusu Malatya’nın Doğanşehir ilçesinde molozların döküldüğü alanın mahallelere, tarım alanlarına ve içme suyu kaynaklarına yakın olması tepki topluyor. Malatya son dakika, Doğanşehir Toplumsal Ekoloji Dayanışması tarafından molozların döküldüğü alanla ilgili karar veren yetkililer hakkında suç duyurusunda bulunuldu. 6 Şubat’ta meydana gelen Kahramanmaraş merkezli depremlerde ağır hasarın olduğu Malatya’nın Doğanşehir ilçesinde bina enkazlarının döküldüğü alana bölgede yaşayan vatandaşlar tepki gösterdi. 5 MAHALLE RİSK ALTINDA Molozların döküldüğü alanda basın açıklaması yapan Doğanşehir Toplumsal Ekoloji Dayanışması üyeleri suç duyurusunda bulunduklarını açıkladılar. Malatya haberlerinin daha fazla bültenlerde yer bulması gerektiğini belirten Doğanşehir Toplumsal Ekoloji Dayanışması adına açıklamada bulunan Avukat Gül Erdoğan: “6 Şubat 2023 tarihinde Kahramanmaraş merkezli gerçekleşen deprem ilçemiz Doğanşehirde de yoğun biçimde hissedilmiş, can ve mal kaybına sebep olmuştur. Depremin olumsuz etkisi her biçimde yaşanmakta ve gözlemlenmektedir. İlçemizde yıkılan binaların enkaz ve hafriyatları hiç bir ayrıştırma, sulama yapılmadan, kanuni düzenlemelere uyulmadan Eskiköy Mahallesi yol ayrımı karşısı- Çığlık Mahallesi Mera alanına dökülmektedir. Enkaz alanı Doğanşehire bağlı Kelhalil, Eskiköy, Suçatı, Yuvalı, Çığlık mahallelerine, verimli ve işlek tarım alanlarına yakın mesafededir. İsmi anılan mahallelere uzaklığı değişmekle birlikte maksimum 5 km kadardır. Moloz yığınının hemen yanında verimli bir kayısı bahçesi mevcuttur. Alana çok yakın mesafede gerek Yuvalı gerekse Suçatı mahalleleri yeraltı suları ve içme suyu kaynakları mevcuttur. Moloz sahasının hemen karşısında, 300 metre uzaklıkta ormanlık alan mevcuttur” dedi. “YAŞAM ALANLARIMIZI SAVUNMAK ZORUNDAYIZ” Malatya ve ilçelerindeki Asbest tehlikesine dikkat çeken Erdoğan: “Deprem enkazları, kimyasallar hiç bir ayrıştırmaya tabii tutulmadan asbest, plastik gibi doğada yok olmayan kimyasal maddelerle birlikte taşınarak bu alana getirilmektedir. Bilinmelidir ki, bu uygulama Halk sağlığı sorunlarına ve ekolojik yıkımlara sebebiyet verecektir. Bu keyfi uygulamaya derhal son verilmelidir. Asbest, Dünya Sağlık Örgütü’ne bağlı Uluslararası Kanser Araştırmaları Merkezi tarafından insanlar için kesin kanserojen anlamına gelen ‘’Grup 1’’ içerisinde listelenmiştir. Ve 2013 yılından itibaren Asbestle Çalışmalarda Sağlık ve Güvenlik Önlemleri Hakkında Yönetmeliği gereğince kullanılması yasaklanmıştır. İlçemizde yıkımın en fazla 2013 öncesi binalarda olduğu su götürmez bir gerçekliktir. Asbest ve kimyasal gerçeğine ve tehlikesine karşı yaşam alanlarımızı savunmak zorundayız” dedi.
Tumblr media
“HUKUKİ SÜRECİN SONUNA KADAR TAKİPÇİSİ OLACAĞIZ” “Ne yazık ki depremin hemen akabinde çıkarılan ve toplumsal/ yerel dinamiklere söz hakkı tanımayan 126 sayılı Kararname ile yasa ve yönetmeliklerin uygulanması durdurulmuştur” diyen Erdoğan: “Enkaz kaldırma çalışmaları başta anayasa olmak üzere afet yönetmelikleri dikkate alınmadan, keyfi şekilde yapılmaktadır. Yörede halkı yok sayılarak alınan keyfi kararlar ile kentlerimizin enkazı bizleri daha büyük felaketlere sürüklüyor. 27 Mart 2023 tarihinde bilgi edinme kanunun kapsamında Doğanşehir Kaymakamlığı aracılığıyla Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürlüğüne moloz döküm alanın nasıl belirlendiği, enkaz kaldırma çalışmalarının halk ve çevre sağlığı dikkate alınarak yapılıp yapılmadığı gibi bir dizi soru içeren dilekçe ile yaptığımız başvurumuza bir cevap alamadık. Devamında 14 Nisan 2023 tarihinde yine Malatya Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürlüğüne hafriyat döküm alanının hangi kurumca ve kararla belirlendiğini sorduk ancak yine bir cevap alamadık. 18 Nisan 2023 tarihinde Doğanşehir Cumhuriyet Başsavcılığına hafriyat döküm alanının belirlenmesine karar veren ve hafriyatı döken, tüm kişiler hakkında başta TCK 181. madde de yer alan Çevrenin Kasten Kirletilmesi suçu olmak üzere ilgili tüm suçlara ilişkin suç duyurusunda bulunduk. Yaşam alanlarımızı savunarak devam eden Hukuki sürecin sonuna kadar takipçisi olacağız” şeklinde konuştu. “DERHAL DURDURULMALIDIR” “Kanunların, bilimsel yöntemlerin yok sayılarak acelece rant uğruna alınan kararlar ile sürdürülen enkaz kaldırma ve moloz depolama faaliyetleri derhal durdurulmalıdır” ifadelerine yer veren Erdoğan: “Halk sağlığı ve ekolojik denge gözetilerek konu ile ilgili uzman kişiler tarafından belirlenen yol haritasına uyarak enkaz kaldırma ve kalıcı moloz depolama alanları planlanmalıdır. Kutsal doğadadır. Her hayvanda her bitkide suyun her damlasındadır. İlçemizin meraları, suları, toprakları bu sefer de rant uğruna verilen hafriyat döküm şirketlerince yok ediliyor. Soluduğumuz hava, içtiğimiz su, ekip biçtiğimiz tarlalarımız rant uğruna - depremi en ağır biçimde ve en zor koşullarda atlatmaya çalışan bizlere karşı kirletilirken bu talana bu halk sağlığı sorununa bu doğa kırımına seyirci kalamayız. Buradayız, hiç bir yere gitmiyoruz ve dayanışmayla yaşam alanlarımız�� savunuyoruz” açıklamasında bulundu. Doğanşehir Toplumsal Ekoloji Dayanışması tarafından yapılan açıklama ile Malatya Çevre haberleri ile ilgili tüm konunun takipçisi olacakları belirtildi.  
0 notes
ilanekleyin · 1 year
Text
Malatya haber , Malatya son dakika , Malatya Çevre haberleri
Malatya’da Moloz Dökülmesine Karşı Suç Duyurusu Malatya’nın Doğanşehir ilçesinde molozların döküldüğü alanın mahallelere, tarım alanlarına ve içme suyu kaynaklarına yakın olması tepki topluyor. Malatya son dakika, Doğanşehir Toplumsal Ekoloji Dayanışması tarafından molozların döküldüğü alanla ilgili karar veren yetkililer hakkında suç duyurusunda bulunuldu. 6 Şubat’ta meydana gelen Kahramanmaraş merkezli depremlerde ağır hasarın olduğu Malatya’nın Doğanşehir ilçesinde bina enkazlarının döküldüğü alana bölgede yaşayan vatandaşlar tepki gösterdi. 5 MAHALLE RİSK ALTINDA Molozların döküldüğü alanda basın açıklaması yapan Doğanşehir Toplumsal Ekoloji Dayanışması üyeleri suç duyurusunda bulunduklarını açıkladılar. Malatya haberlerinin daha fazla bültenlerde yer bulması gerektiğini belirten Doğanşehir Toplumsal Ekoloji Dayanışması adına açıklamada bulunan Avukat Gül Erdoğan: “6 Şubat 2023 tarihinde Kahramanmaraş merkezli gerçekleşen deprem ilçemiz Doğanşehirde de yoğun biçimde hissedilmiş, can ve mal kaybına sebep olmuştur. Depremin olumsuz etkisi her biçimde yaşanmakta ve gözlemlenmektedir. İlçemizde yıkılan binaların enkaz ve hafriyatları hiç bir ayrıştırma, sulama yapılmadan, kanuni düzenlemelere uyulmadan Eskiköy Mahallesi yol ayrımı karşısı- Çığlık Mahallesi Mera alanına dökülmektedir. Enkaz alanı Doğanşehire bağlı Kelhalil, Eskiköy, Suçatı, Yuvalı, Çığlık mahallelerine, verimli ve işlek tarım alanlarına yakın mesafededir. İsmi anılan mahallelere uzaklığı değişmekle birlikte maksimum 5 km kadardır. Moloz yığınının hemen yanında verimli bir kayısı bahçesi mevcuttur. Alana çok yakın mesafede gerek Yuvalı gerekse Suçatı mahalleleri yeraltı suları ve içme suyu kaynakları mevcuttur. Moloz sahasının hemen karşısında, 300 metre uzaklıkta ormanlık alan mevcuttur” dedi. “YAŞAM ALANLARIMIZI SAVUNMAK ZORUNDAYIZ” Malatya ve ilçelerindeki Asbest tehlikesine dikkat çeken Erdoğan: “Deprem enkazları, kimyasallar hiç bir ayrıştırmaya tabii tutulmadan asbest, plastik gibi doğada yok olmayan kimyasal maddelerle birlikte taşınarak bu alana getirilmektedir. Bilinmelidir ki, bu uygulama Halk sağlığı sorunlarına ve ekolojik yıkımlara sebebiyet verecektir. Bu keyfi uygulamaya derhal son verilmelidir. Asbest, Dünya Sağlık Örgütü’ne bağlı Uluslararası Kanser Araştırmaları Merkezi tarafından insanlar için kesin kanserojen anlamına gelen ‘’Grup 1’’ içerisinde listelenmiştir. Ve 2013 yılından itibaren Asbestle Çalışmalarda Sağlık ve Güvenlik Önlemleri Hakkında Yönetmeliği gereğince kullanılması yasaklanmıştır. İlçemizde yıkımın en fazla 2013 öncesi binalarda olduğu su götürmez bir gerçekliktir. Asbest ve kimyasal gerçeğine ve tehlikesine karşı yaşam alanlarımızı savunmak zorundayız” dedi.
Tumblr media
“HUKUKİ SÜRECİN SONUNA KADAR TAKİPÇİSİ OLACAĞIZ” “Ne yazık ki depremin hemen akabinde çıkarılan ve toplumsal/ yerel dinamiklere söz hakkı tanımayan 126 sayılı Kararname ile yasa ve yönetmeliklerin uygulanması durdurulmuştur” diyen Erdoğan: “Enkaz kaldırma çalışmaları başta anayasa olmak üzere afet yönetmelikleri dikkate alınmadan, keyfi şekilde yapılmaktadır. Yörede halkı yok sayılarak alınan keyfi kararlar ile kentlerimizin enkazı bizleri daha büyük felaketlere sürüklüyor. 27 Mart 2023 tarihinde bilgi edinme kanunun kapsamında Doğanşehir Kaymakamlığı aracılığıyla Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürlüğüne moloz döküm alanın nasıl belirlendiği, enkaz kaldırma çalışmalarının halk ve çevre sağlığı dikkate alınarak yapılıp yapılmadığı gibi bir dizi soru içeren dilekçe ile yaptığımız başvurumuza bir cevap alamadık. Devamında 14 Nisan 2023 tarihinde yine Malatya Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürlüğüne hafriyat döküm alanının hangi kurumca ve kararla belirlendiğini sorduk ancak yine bir cevap alamadık. 18 Nisan 2023 tarihinde Doğanşehir Cumhuriyet Başsavcılığına hafriyat döküm alanının belirlenmesine karar veren ve hafriyatı döken, tüm kişiler hakkında başta TCK 181. madde de yer alan Çevrenin Kasten Kirletilmesi suçu olmak üzere ilgili tüm suçlara ilişkin suç duyurusunda bulunduk. Yaşam alanlarımızı savunarak devam eden Hukuki sürecin sonuna kadar takipçisi olacağız” şeklinde konuştu. “DERHAL DURDURULMALIDIR” “Kanunların, bilimsel yöntemlerin yok sayılarak acelece rant uğruna alınan kararlar ile sürdürülen enkaz kaldırma ve moloz depolama faaliyetleri derhal durdurulmalıdır” ifadelerine yer veren Erdoğan: “Halk sağlığı ve ekolojik denge gözetilerek konu ile ilgili uzman kişiler tarafından belirlenen yol haritasına uyarak enkaz kaldırma ve kalıcı moloz depolama alanları planlanmalıdır. Kutsal doğadadır. Her hayvanda her bitkide suyun her damlasındadır. İlçemizin meraları, suları, toprakları bu sefer de rant uğruna verilen hafriyat döküm şirketlerince yok ediliyor. Soluduğumuz hava, içtiğimiz su, ekip biçtiğimiz tarlalarımız rant uğruna - depremi en ağır biçimde ve en zor koşullarda atlatmaya çalışan bizlere karşı kirletilirken bu talana bu halk sağlığı sorununa bu doğa kırımına seyirci kalamayız. Buradayız, hiç bir yere gitmiyoruz ve dayanışmayla yaşam alanlarımızı savunuyoruz” açıklamasında bulundu. Doğanşehir Toplumsal Ekoloji Dayanışması tarafından yapılan açıklama ile Malatya Çevre haberleri ile ilgili tüm konunun takipçisi olacakları belirtildi.  
0 notes
hasanakbal19 · 18 days
Text
04 Eylül 2024 Tarihli ve 32652 Sayılı Resmî Gazete
YÜRÜTME VE İDARE BÖLÜMÜ  YÖNETMELİKLER  –– Veteriner Hekimliğinde Uzmanlık Eğitimi Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik –– Kentsel Dönüşüm Başkanlığı Disiplin Amirleri Yönetmeliği –– Dokuz Eylül Üniversitesi Deprem Araştırma ve Uygulama Merkezi Yönetmeliği İLÂN BÖLÜMÜ  a – Artırma, Eksiltme ve İhale İlânları b – Çeşitli İlânlar – T.C. Merkez Bankasınca Belirlenen Döviz…
0 notes
kunyekultursanat · 18 days
Text
04 Eylül 2024 Tarihli ve 32652 Sayılı Resmî Gazete
YÜRÜTME VE İDARE BÖLÜMÜ  YÖNETMELİKLER  –– Veteriner Hekimliğinde Uzmanlık Eğitimi Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik –– Kentsel Dönüşüm Başkanlığı Disiplin Amirleri Yönetmeliği –– Dokuz Eylül Üniversitesi Deprem Araştırma ve Uygulama Merkezi Yönetmeliği İLÂN BÖLÜMÜ  a – Artırma, Eksiltme ve İhale İlânları b – Çeşitli İlânlar – T.C. Merkez Bankasınca Belirlenen Döviz…
0 notes
pazaryerigundem · 1 month
Text
Bursa, 17 Ağustos gibi 7,4’lük bir depremi kaldırabilir mi?
https://pazaryerigundem.com/haber/186284/bursa-17-agustos-gibi-74luk-bir-depremi-kaldirabilir-mi/
Bursa, 17 Ağustos gibi 7,4’lük bir depremi kaldırabilir mi?
Tumblr media
Yapı Denetim ve Deprem Mühendisliği Derneği Başkanı Serkan Işık, son yüzyılın en önemli depremlerinden biri olarak kayıtlara geçen 17 Ağustos Marmara Depremi ve Bursa’nın olası bir depremden nasıl etkileneceği ile ilgili Herkes Duysun muhabirine açıklamalarda bulundu.
BURSA(İGFA) – 17 Ağustos’un o dönemin en büyük depremi olarak kayıtlara geçtiğini binlerce insanın hayatını kaybettiğini ve on binlerce insan da evlerinden iş yerlerinden olduğuna değinen Başkan Işık, “İnsanlar bir şey daha öğrendi: eski yapıların olası büyük bir depreme dayanmadığını ve insanların hayatlarına mal olduğunu anladılar. Bunun üzerine bakanlıkta yaşanan deprem felaketlerine istinaden denetim sistemi kurdu ve bu sistemin inşaatları ve projeleri kontrol mekanizması haline getirdi. Bunların üzerine inşaatlarda kullanılan malzemelerin standartlarını getirdi. Yeni bir deprem yönetmeliği hazırladı ve uygulamaya koydu.” dedi.
Tumblr media
“17 AĞUSTOS DEPREMİ BURSA’DA YAŞANIRSA YÜZDE YETMİŞ’İ YOK OLUR”
“1999 yılına kadar en büyük deprem olarak kayıtlarda kalan 17 Ağustos depremi ve 6 Şubat’ta yaşadığımız Asrın felaketi, bizlere 1999 yılı ve öncesinde yapılmış bütün eski yapıların testlerinin yapılması, güçlendirme gerekiyorsa güçlendirme, güçlendirme ile çözülmüyorsa kentsel dönüşümün yapılmasını gösteriyor.” diyerek konuşmasına devam eden Başkan Işık, “Bursa özelinde bu büyüklükte bir deprem yaşanması demek, Bursa’nın yüzde yetmişinin yok olması ve 1 milyona yakın insanın depremden etkilenmesi, belki de hayatlarının yok olması demektir.” ifadelerini kullandı.
BURSA, DEPREMLERDEN DERS ALDI MI?
17 Ağustos ve 6 Şubat depremlerinde yaşanılan insanlık dramı ve çaresizlik unutulmamışken Bursa’da gerekli tedbirlerin alınmadığını açıklayan Başkan Işık, “Belediyelerin bu konuda kentsel dönüşüm projelerine yön vermesi ve bunlara bütün eforlarını harcaması gerekmektedir. Bursa’da depreme dayanıksız bina envanteri yüksek, özellikle deprem anında şehrin boşaltılması ya da yardımların ulaşılması konusunda bir yol sıkıntısı var. Bütün bunların çözümü, kentsel dönüşümdür, düzgün planlanmış bir kentsel dönüşüm şehrin ulaşımını daha üst seviyeye çıkarır ve insanların daha güvenli binalarda olmasını sağlar. Ancak bakıyorum da Belediye başkanlarının asıl öncelikleri konserler, kafeler daha popülist davranarak günü kurtararak yaptıkları hizmetlerdir. Ancak Bursa’da 6 Şubat ya da 17 Ağustos’taki o büyük deprem gibi bir deprem yaşandığında pahitaht Bursa, yeşil Bursa, Osmanlı’nın ilk başkenti Bursa olarak tarihe not düşen Bursa, olası bir büyük depremde yaşanılan insanlık dramı için de tarih yazacak.” dedi.
YENİ YÖNETMELİKLERLE YAPILAN BİNALAR SAĞLAM MI?
Yaşanan depremler sonrası binanın dayanıklılığını etkileyen zemin etüdü ve statik projeler gibi bir çok yönetmelikte değişikliğe gidildiğinin altını çizen Başkan Işık, “Bu değişiklikler sonrası bazı bölgelerde ve depremi etkileyen bölgelerde binaların deprem dirençlerinin özellikle yeni yönetmeliğe göre yapılan binaların deprem dirençlerinin daha yüksek olduğu hem bakanlık tarafından hem de konu ile ilgili gerekli görüşleri bildiren üniversite ve profesörler tarafından da tespit edilmiş oldu. Yeni yönetmelikle yapılan binalar daha sağlam.” şeklinde konuştu.
Tumblr media
BU Haber İGF HABER AJANSI tarafından servis edilmiştir.
0 notes
gundemarsivi · 5 months
Text
Tumblr media
Orhan Ayber İçin Adil Yargılama
✍🏻 A. Muzaffer Tunçağ
https://www.gundemarsivi.com/orhan-ayber-icin-adil-yargilama/
İnşaat Mühendisleri Odası (İMO) 70 yıl önce Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliğine (TMMOB) bağlı olarak kuruldu. İzmir ilk kurulan 3 şubeden birisi oldu. Ne mutlu bana ki babam Berkattin Tunçağ İzmir Şubenin ilk dönem “umumi katip” üyesi yani yazmanıydı. Hastalanana dek bu görevi sürdürdü. Ben de ondan 40 yıl sonra Şube Başkanı olarak hizmet verdim.
İMO İzmir Şubesi 9 Aralık 1955 yılından beri bu kente büyük katkılar koydu. Kurulduğundan itibaren proje denetimi yaparak kaliteyi yükseltmeye çabaladı. Meslek içi eğitime dört elle sarıldı. Deprem, Yüksek Yapılar, Sağlıklı Kentleşme, Yapı Denetimi, Yetkin Mühendislik, Şantiye Yönetimi, Bilgisayar kursları gibi konularda ulusal konferanslar düzenledi. Türkiye’de ilk kez bilim insanlarıyla Deprem Master Planı hazırlanmasına öncülük etti. Valilik ile anlaşarak şantiyelerde ustaları eğitti, bunu zorunlu kıldı. Yine meslek için eğitim çerçevesinde onlarca kitap, broşür bastı. İnşaat Mühendisliğinin etkisini çevre illerde önce temsilcilik açarak, sonra bunları şubeye dönüştürerek diğer şubelere örnek oldu. İlk önce beton daha sonra da zemin ile ilgili laboratuvar kurarak da ülke çapında örnek çalışmalar yaptı. Örneğin EGE-KOOP ve Büyükşehir’in EVKA, İZKENT inşaatlarında beton denetiminin gerçekleşmesi İzmir İMO sayesinde oldu. 1999 Marmara Depreminden sonra zorunlu hale gelen zemin etütlerini bu tarihten önce başlatan kurumdur İzmir İMO.
İMO yönetimleri mesleki görevlerini genişletirken ülke ve kent sorunları üzerinde de hassasiyetle durdu. 12 Eylül darbesi ertesi birçok kişi kaçacak delik ararken, İzİMO Sekreter üyesi Saadettin Uçkun arkadaşımızın Meslek Odasını terk etmeyerek direnmesi TMMOB’a bağlı diğer Meslek Odalarının da açık kalmasını sağlamıştır. Bergama Altın Madenindeki siyanür zehrine karşı çıkışta öne saflarda olundu. Aynı şekilde Kordon’a hız yolu yapılmasına karşı çıkıldı. İzİMO’nun kentimize katkılarını burada saymakla bitmez.
Bu süreçte birçok meslektaşımız gerek yönetim kurulu başkanı gerekse yönetim kurulu üyesi olarak Meslek Odamıza hizmet etti. Bunların başında on yıl boyunca İzmir Şube başkanı olarak İMO çalışmalarına büyük katkıları olan Orhan Ayber dostumuz geliyor. Başkan iken, yukarıda saydığım etkinliklerin yanı sıra inşaat kalitesinin yükseltilmesi amacıyla gerek resmi düzeyde gerekse diğer kurum ve kuruluşlarda azimle çabaladı. Şantiyelerde kalite denetimi, özellikle de hazır beton kullanımının yerleştirilmesi ve fiyatlarının makul düzeyde tutulması konularında ısrarlı ve özverili girişimlerde bulundu. Mesleki girişimlerinin yanı sıra vatansever bir kişi olarak siyasi alanda da söz sahibi oldu. GÖZLEM okurları onun gazetemizdeki derinlikli yazılarını iyi anımsayacaktır.
İMO yöneticileri arasında neden Orhan Ayber’i vurguladım? Çünkü bunca yıl kalitesini yükseltmek için çabaladığı mesleğinde kaderin bir cilvesi olarak 1993 tarihinde teknik sorumlusu olduğu Yağcıoğlu apartmanının 30 Ekim 2020 tarihindeki İzmir depreminde yıkılıp 11 kişinin yaşamını yitirmesinden dolayı 13 yıl 4 ay hapis cezası aldı. 83 yaşında hapis yatıyor. Yiten canları geri getirmek olanak dışı ancak İnşaat Mühendisliği dünyamıza canla başla hizmet etmiş bir insanın eksik savlarla yargılanması ve sonuçta böyle yüksek bir cezaya çarptırılması bana doğru gelmiyor.
Neden denirse, bir kere onu sorgulayan bilirkişilerin hızlı bir karar verdikleri için birçok noktayı dikkate almadıklarını görüyorum.
Örneğin 1975 yılında çıkan Deprem Yönetmeliğini en son 2018 Yönetmeliği ile karşılaştırma hatasına düşülmüş. Birçok yerde kopyala-yapıştır yönteminin kolaycılığına kaçılmış. Öyle ki Savcı Anıl Tokgöz’ün 7 Haziran 2021 tarihli İddianamesinin bir yerinde Yağcıoğlu Apartmanı yerine yıkılan başka bir yapı olan ‘Yılmaz Erbek’ yazılı. Benzer bilirkişi hataları diğer raporlarda da var. En basitinden yıkımın parça parça ettiği betonlardan numune alıp değerlendirme yapmak ne kadar bilimsel, sorgulanmaya değer. Tamamı piyasa koşullarından uzak akademisyenlerden oluşan bilirkişilerin binanın yapıldığı tarihte hazır beton bulunmadığına işaret etmemesi, suçu yalnızca ‘fenni mesul’de görmesi de başka bir tuhaflık değil mi?
Önemsediğim diğer eksik bir değerlendirme de aynı kişi tarafından projesi yapılmış yandaki A Blokun neden yıkılmadığına bir açıklık getirilmemesi… Aynı şekilde hesapta 19,2 cm. çıkan sargı donatısı aralığının 20 cm. yazılmasının yıkım nedeni sayılması da bilirkişilerin yaklaşımı konusunda tereddüt doğuruyor.
Adalet makamının, Orhan Ayber’e ceza vermeden önce, Özal’dan bu yana sık sık kaçak yapılaşmaya af çıkaranları, sorunlu alanları imara açanları, kalitesiz yapı malzemelerinin satışına izin verenleri, İMO’nun her şantiyeye bir mühendis isteğini dikkate almayanları, inşaat yerine gitmeden ‘imzacılığı’ adeta teşvik edenleri göz ardı ederek inşaat zincirinin en korumasız halkası olan mühendisleri suçlu ilan etmesi ne derece insafa sığar?
Hepsinin ötesinde Orhan Ayber’in yıkılan binadaki 23 numaralı kolonun daha sonra kesildiği savının hiç dikkate alınmadığından hareketle, yiten canların yarattığı duygusal havaya kapılmadan, yeniden yargılama yapmak en hakkaniyetli çözüm olacaktır.
Orhan Ayber cevabı alınmamış soruların da aydınlanacağı ortamda yeniden yargılanmalıdır.
A. Muzaffer Tunçağ
Kaynak: https://www.gozlemgazetesi.com/2024/04/26/orhan-ayber-icin-adil-yargilama/
*
Sayın Muzaffer Bey’i bu hayati yazıyı kaleme alarak, duyarlılığıyla, mesleki uyarılarıyla ve dikkate alınması gereken mühim detayların altını çizdiği durumlar dahilinde muhteşem bir imza atmış. Kendisine siz okurlarımızın nezdinde çok teşekkür ediyorum ve yürekten kendisini tebrik ediyorum.
Saygıdeğer Banu Avar ise durumu öğrenince sosyal medya hesabından bu haberin okunması ve farkındalık yaratması dileğiyle olmalı sanırım hemen destek oldu. https://x.com/avarbanu/status/1784283840208322814?s=46&t=lAz_UKZCyl36Ow4Ww90RMA
15 Nisan’da bir yazı yazmaya gayret ettim, Orhan Ayber’e Adil Olmak başlığında. Maalesef Sayın Muzaffer Bey’in size ilettiğim yazısı gibi teknik bilgilerden yoksun olduğundan çok yetersiz bir yazı olmuştu, fakat haksızlığa sessiz kalamayan bir arkadaşın kalemi oldu o kadar. Sayın Muzaffer Bey’in yazısını referans olarak kullanarak umarım biraz daha kendimi iyi ifade edebileceğim. Çünkü bu hususta yazmak için beyefendi gibi inşaat bilgisi de gerekiyor. Ben inşaat mühendisi değilim ve bu hususta hiçbir teknik bilgim yok, beni aşıyordu mevzu.
Saygıdeğer Orhan Ayber’in suçsuz olmasına rağmen hapishanede olmasına katlanamıyorum ki onu tanıyan kimse de katlanamıyor olmalı ki mühendis arkadaşları kendisi için yazma kararı almışlar, onu tanıyanlar yazacaklar ve ben yazacağım. Ta ki canım abime kavuşuncaya dek… Bu husustaki tüm yazı ve haberleri Gündem Arşivi’nden de yayınlayarak destek olacağım.
Çok rahatsız KENDİSİ ve oradan sağlıklı haliyle acilen ailesine kavuşmalıdır.
Acilen bu yanlıştan dönülmesi dileğimle!
Kemalist İlkay
0 notes
elazigsurmanset · 1 year
Text
“Depremzede Çocuklar Güvenli Şehirlere Nakledildi”
Tumblr media
Depremzede Çocuklar hakkında son dakika açıklaması… Hollanda’da bulunan, Türkçe konuşan ve depremzede olduğu öne sürülen çocukla ilgili haber kamuoyunda tartışılırken, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş,  6 Şubat’taki Kahramanmaraş merkezli depremlerden etkilenen illerdeki çocukların güvenli şehirlerdeki çocuk kuruluşlarına nakledildiğini söyledi.
Deprem Sonrası İyileştirme Faaliyetleri
Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş, katıldığı bir toplantıda 6 Şubat’taki Kahramanmaraş merkezli depremlerden etkilenen illerdeki çocukların güvenli şehirlerdeki çocuk kuruluşlarına nakledildiğini belirterek, “Deprem sonrası süreçte de depremden etkilenen ailelere, aile birleşimi yapılan çocuklara yönelik psikososyal destek ve gerekli her türlü desteği düzenli olarak sağlıyoruz. Deprem sonrası süreç için afet ve acil durumlara yönelik tedbir ve düzenlemeler yapıyoruz” diye konuştu. Bakan Göktaş, İstanbul Ataşehir’de bir otelde düzenlenen Sosyal Taraflarla İş Birliği Kurulu Toplantısı’nda, sivil toplum kuruluşları, özel sektör ve uluslararası kuruluşların temsilcileri ile bir araya geldi. Kurulun, ilk toplantısında, aile danışmanlığı, çocuğa yönelik hizmetler ve kadının güçlendirilmesi konularını ele aldığını hatırlatan Göktaş, bugünkü toplantıda ise “Deprem sonrası iyileştirme faaliyetleri” gündemiyle bir araya geldiklerini ifade etti. Bu kapsamda özel olarak aile ve çocuk başlıklarını ele alacaklarını dile getiren Göktaş, bakanlıklarının faaliyet alanlarının, toplumun her kesimini etkileyen hizmetleri kapsadığını belirterek, bu hizmetlerin yürütülmesinde sosyal tarafların katkısının kritik olduğunu kaydetti. Göktaş, hizmetlerin sunulmasında birçok aşamada kamu kurumu ve kuruluşları, özel sektör ve sivil toplum kuruluşlarıyla işbirliği yaptıklarını bildirdi.
“Toplam 1,85 milyar lira ödenek aktardık”
Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş, Türkiye’nin deprem, sel, yangın, kışın yoğun kar yağışı gibi birçok doğal afete maruz kalan bir coğrafyada yer aldığına işaret ederek, bu nedenle afet ve kriz yönetimi açısından etkili bir hazırlığın olması gerektiğini ifade etti. Afet durumlarına yönelik Afet ve Acil Durum Müdahale Hizmetleri Yönetmeliği ile Türkiye Afet Müdahale Planı’nın (TAMP) yol haritaları niteliğinde olduğunu belirten Göktaş, TAMP’a göre, bakanlık olarak Psikososyal Destek Çalışma Grubu’nda ve Afet Ayni Bağış Depo Yönetimi Dağıtım Çalışma Grubu’nda ana çözüm ortağı olduklarını aktardı. Göktaş, iki başlıkta yürüttükleri faaliyetlerde sosyal taraflarla işbirliğinin hem afetin akut etkilerinin atlatılmasında hem de afet sonrası psikososyal çalışmalarda ve sosyal iyileştirme süreçlerinde çok önemli bir yer tuttuğunu ifade ederek, “6 Şubat’ta Kahramanmaraş merkezli yaşadığımız büyük depremler sonrasında sahadaydık. Kamu, STK, özel sektör ayrımı olmadan, her kurum ve toplumun her ferdi elini taşın altına koydu. Bir seferberlik halinde çalıştık.18 ilde kurduğumuz depolarımıza ayni bağışları alıyor, uluslararası, kurumsal ve bireysel bağışçılardan gelen bağışları kabul ediyor, sonrasında koordinasyon ve sevkiyatlarını yapıyoruz.” ifadelerini kullandı. Göktaş,  6 Şubat’taki Kahramanmaraş merkezli depremlerden etkilenen illerdeki çocukların güvenli şehirlerdeki çocuk kuruluşlarına nakledildiğini söyledi.
Deprem bölgesinde yürüttükleri çalışmalara değinen Göktaş, şöyle devam etti:
“Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı personeli ve ASYA gönüllülerimizden oluşan 3 bine yakın personel ve 507 araç ile sahadayız. Çalışmalar süresince afet bölgesi ve lojistik ASYA depolarımıza afetin ilk anından itibaren toplam 31 bin tırla yardım malzemesi ulaştırıldı. Bu süreçte 186 milyondan fazla ihtiyaç malzemesinin dağıtımı yapıldı. Afetten zarar gören vatandaşlarımızın ihtiyaçlarının karşılanması amacıyla Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakıflarımıza toplam 1,85 milyar lira ödenek aktardık. Tüm bu başlıklarda yürüttüğümüz faaliyetlerde sahadaki her paydaşın desteği oldukça önemliydi. Deprem sonrası afetten etkilenen tüm illerimizde, psikososyal destek hizmetlerini tüm destek çözüm ortaklarımızla birlikte yürütmeye devam ediyoruz.”
“Refakatsiz çocuklarımıza yönelik özel bir işleyiş oluşturduk”
Kahramanmaraş merkezli depremlerin ardından sosyal taraflarla işbirliğinin öneminin bir kez daha ortaya çıktığına değinen Göktaş, “Depremde ebeveynlerini kaybeden, aile büyüklerine ulaşılamayan, kaybolmuş ve kendini ifade edemeyen çocuklarımız oldu. Bu çocuklarımıza yönelik çalışmalarımızı büyük bir titizlikle yürüttük. Refakatsiz çocuklara ilişkin süreçleri AFAD, Adalet Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı ve Milli Eğitim Bakanlığı koordinasyonu ile yürüttük. Çocuklarla ilgili ihbar, talep ve bildirimlerin alınabilmesi için 10 hattan oluşan ve 7/24 çalışan bir çağrı merkezi oluşturduk. TÜBİTAK, Veri Kayıt Sistemi ve DerinGÖRÜ programını Sağlık Bakanlığı ve bizim bakanlığımızın kullanımına sundu, refakatsiz çocuklarımıza yönelik özel bir işleyiş oluşturduk.” bilgisini verdi.
 “Afet, Kriz ve Acil Durumlarda Çocuk Komisyonu oluşturduk”
Bakan Göktaş, sivil toplum kuruluşlarıyla sürekli irtibatta olarak gelen ihbarların değerlendirilmesi ve verilerin işlenmesinde işbirliği yaptıklarını dile getirerek, şöyle konuştu: “Korunma altındaki çocuklarımızın tahliye planı ve uygulamasını yaptık. Deprem bölgesindeki illerden çocuklarımızı güvenli illerdeki çocuk kuruluşlarına naklettik. Bu süreçte UNICEF ve SGDD-ASAM’dan destek aldık. Deprem sonrası süreçte de depremden etkilenen ailelere, aile birleşimi yapılan çocuklara yönelik psikososyal destek ve gerekli her türlü desteği düzenli olarak sağlıyoruz. Deprem sonrası süreç için afet ve acil durumlara yönelik tedbir ve düzenlemeler yapıyoruz. 26-28 Nisan 2023 tarihleri arasında ülkemizde ilk kez düzenlenen 1. Çocuk Şurası’nda ‘Afet, Kriz ve Acil Durumlarda Çocuk Komisyonu’ oluşturduk. Bu örnekler sosyal taraflarla işbirliği içinde çalışmanın aslında ne kadar önemli olduğunu gösteriyor. Tüm süreçlerde olduğu gibi şimdi de ortak akıl ve kararlılıkla, kapsamlı bir perspektifle yaralarımızı birlikte sarmaya devam edeceğiz” (BSHA – Bilim ve Sağlık Haber Ajansı) Read the full article
0 notes