REMINGTON SAÇ DÜZLEŞTİRİCİ S9600
Sabah aynaya baktığınızda gördüğünüz elektriklenmiş, kabarık saçlar moralinizi mi bozuyor? Remington S9600 Saç Düzleştirici ile tanışın ve her gün kuaförden çıkmış gibi hissedin!
Neden Remington S9600?
Ultra Hızlı Isınma: Sadece 15 saniyede hazır! Zamanınız değerli, biliyoruz.
Silk Seramik Kaplama: Saçlarınıza ipek gibi yumuşaklık ve göz alıcı parlaklık kazandırır.
Akıllı Sensör Teknolojisi: Saçınızın nem seviyesine göre ısıyı ayarlar, böylece saçlarınız zarar görmez.
Dijital Isı Kontrolü: 150°C ile 235°C arasında dilediğiniz ısıyı seçin.
Turbo Boost Fonksiyonu: Aceleniz olduğunda saniyeler içinde saçlarınızı düzleştirin.
Kilitlenebilir Plakalar: Güvenli saklama ve seyahat için ideal.
Otomatik Kapanma: Güvenliğiniz için 60 dakika sonra otomatik olarak kapanır.
Remington S9600 ile Saçlarınız Artık Sizin Kontrolünüzde!
İster günlük kullanım için pratik bir düzleştirici, ister özel günleriniz için profesyonel sonuçlar veren bir şekillendirici arayın, Remington S9600 tüm beklentilerinizi karşılayacak.
Diğer elden taksitle saç düzleştiriciler çeşitlerini görmek için tıklayınız.
Evshop Ürünleri: Mobilyadan Elektroniğe Aradığınız Her Şey
Evshop'ta eviniz için A'dan Z'ye aradığınız tüm ürünleri bulmanız mümkün. Eğer evlilik planları yapıyorsanız ve evinizi döşemek üzereyseniz, Evshop'ta yer alan mobilyalara ve koltuk takımlarına göz atabilir, en popüler beyaz eşya markalarının beyaz eşyalarını ve ankastre setlerini inceleyebilirsiniz. Çalışma masasından genç ve bebek odalarına, köşe koltuk takımlarından televizyon ünitelerine, yemek odalarından kitaplıklara bir evin tüm mobilya demirbaşlarını Evshop mağazalarında ve online alışveriş sitesinde bulmak mümkün. Evshop, geniş bir televizyon yelpazesi de sunarak farklı TV izleme alışkanlıklarına hitap edecek çeşitlilikte bir model ve marka seçeneği sunuyor. 24 inçten 70 inçe uzanan farklı ekran boyutları ve birbirinden güzel televizyon markaları Evshop alışveriş merkezi fırsatları ile ayağınıza geliyor. Evshop alışveriş merkezinde yer alan son model cep telefonu modellerini inceleyebilir, birbirinden sevimli ve kullanışlı züccaciye ürünleri arasından zevkinize uygun seçimler yaparak mutfağınızı ve banyonuzu süsleyebilirsiniz. Bilgisayar, fotoğraf makinesi, bisiklet, oyun konsolu ve ses sistemi gibi ürünler de yine Evshop mağazalarında bulabileceğiniz çeşitler arasında. Tüm bunlara ek olarak Evshop telefon üzerinden ve online web sitesi üzerinden elden taksitle alışveriş yapmanıza imkan sunmakta, peşinatsız ve kredi kartsız ödeme imkanları ile rahat ve bütçe dostu bir alışveriş deneyimi sunmaktadır. Tüm Evshop ürünlerini yakından incelemek ve ihtiyaçlarınızı hemen karşılamak için markanın resmi internet sitesini ziyaret edebilir ya da size en yakın Evshop mağazasını tespit ederek ufak bir gezintiye çıkabilirsiniz.
www.evshop.com.tr
Evshop Alışveriş Merkezi Facebook Sayfası
Evshop Alışveriş Merkezi Twitter Hesabı
Evshop Alışveriş Merkezi Instagram Hesabı
Evshop Alışveriş Merkezi LinkedIn Hesabı
Evshop Alışveriş Merkezi YouTube Kanalı
0 notes
((0532 416 70 25))-
Esenler 2.El Beyaz Eşya, Esenler Kapalı Kutu Derin Dondurucu | Difriz Alanlar, Esenler İkinci El Laptop, Esenler Kapalı Paket Çamaşır Kurutma Makinesi, Esenler Sıfır | Spot Saç Düzleştirici Alanlar, Esenler Sürgülü Gardırop 0532 416 70 25, Koltuk,
Esenler Sandik Tipi Derin Dondurucu | Difriz, Esenler Kapalı Paket Beyaz Eşya Eşyacılar, Alan Mağazalar, Esenler İkinci El Çamaşır Kurutma Alanlar, Esenler Sıfır Eşya Alan Satan Yerler, Esenler Temiz Koltuk Takımı Alanlar Alan Yerler 0532 416 70 25,
Esenler Cep Telefonu Alanlar, Esenler Sıfır Çamaşır Makinesi Alan Satan, Esenler İkinci El Bulaşık Makinesi Alanlar Satanlar, Felix, Esenler Beyaz Eşya Alan Satan, Esenler Büro Eşyası Alanlar Alan Yerler 0532 416 70 25,
Esenler 2.El | Sıfır | İkinci El Yemek odası Alanlar Alan Yerler, Esenler Eskiciler, Esenler Spot Cep Telefonu, Esenler Eski | Spot | Kullanılmış Masa Sandalye Alanlar Alan Yerler, Esenler 61 Ekran TV, Esenler İkinci El Tablet 0532 416 70 25,
Esenler Garantili Çamaşır Makinesi Alanlar, Retro, Group, Esenler Eşya Alan Satan, Esenler Spot Bulaşık Makinesi Alan Mağazalar, Esenler Masa Sandalye Alanlar Esenler Ofis Eşyası Alanlar Alan Yerler, Esenler Bahçe Oturma Grubu 0532 416 70 25,
0 notes
Set Çekilen Hayatlar
Yaşam aksiyonunun önüne setler biriktiriliyor. Yaşam deneyimi tastamam sakatlanırken o cerahatle kendisine yeni yönler açtığı iddiasında olan devletli mekanizması her günü açık, aleni bir biçimde dar ediyor. Düpedüz yalanlarla, aralıksız bir şiddet sarmalıyla yaşam hal ve istemi tarumar ediliyor. Gündelik yaşam pratikleri gölgelenirken, bir cerahat gibi artık bu sahnenin ayrışmaz bir parçası olagelen şiddet mefhumundan herkese payına göre afaki bir taksimat yapılır. Şiddet kesintisiz bir düzleştirici, bir düzlemdeki hiza bildirici olarak bu sahnenin her gününe konumlandırılır. Cerahat yaygınlaştırılırken hiçbir şey olmadığını deklare etmeye çabalayan bir yaygın medya şablonu var edilir. Ajitasyona gerek kalmaz bir biçimde yorgun düşürücü, tekmili birden iç kıyıcı bir ülke realitesi var edilir. Yoksun, eksik, yarım, her dem bir biçimde birbirine düşman, aralıksız nahoş, sonsuz bir girdabın ortasına itilip, uçurumun kenarında tutulan bir yurttaş gerçekliği kesintisiz kılınıyor. Açık bir biçimde yaşam pratiğinin mahvına devam diyor erkan-ı muktedir. Hal midir, gidişat gidişat mıdır?
Kütlesel nefret edimi güncellendikçe, yaygınlığı sağlandıkça yaşam aksiyonun önüne set çekmek de kolaylaştırılır. Bugünün yepyeni ülkesi olarak deklare edilen, paylaşılan saha, yerde olan biten az biraz da budur. Her güne yaralarıyla bir başına konulan insanların en ufak bir sorunun dahi çözülmediği, çözümsüz kılındığı bir yerde o tahakküm aparatları her durumda yaşamı daha derin, kalıcı bir biçimde ayrıştırır. Un ufak edilen hayatlarımız bizatihi müştereklerimiz meselidir. Bir oyun kabilinden görülen, sistematik bir biçimde her durumda aynı / benzeş görülenin kıyısında yaşamın nasıl bir normatiften uzak kılınıp kuşatıldığı / setlerle neyin var edildiği zaten az çok açıktır. Bugünün ülkesinin her nasıl fasık bir biçimlendirmeyle beraber mutlak / keskin dönemeçlerle beraber öğütücünün ta kendisine evrildiği zaten örneklenebilir. Bizatihi baş efendi, yancısı baş faşist ve onlarla birlikte olmadığını zikrederken dahi aynı / bir örnek tahayyülleri seslendirmeye devam eden doksanların içişleri bakanlığı koltuğundaki cerahatli / eline kan oturmuş Asena’sı bu denklemde pekala anılabilir. Sağcı pragmatizminin var ettiği her şeyi bir oturuşta koca bir memleketi söğüşlemek bu arada da masalları anlatırken hayatı çitlemek olduğunu bildiren ve paylaşan nice ibretlik örnek yaşatılır. Bir örneği geçtiğimiz haftanın gündeminin satır aralarında yer bulur, aktaralım:
“İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, Sivas'ta yaptığı açıklamada Ankara'da 30 Aralık 2022 tarihinde uğradığı silahlı saldırı sonucu öldürülen eski Ülkü Ocakları Genel Başkanı Sinan Ateş ile ilgili konuşmasında "Biz geçmişimizde siyasi cinayetlere şahit olduk ama mertçeydi. Onun için de hiçbirimiz korkmadık ama o çocuğun babasını katledenler torbacılar, torbacılar." sözlerini sarf etti.” Ajanslara düşen açıklamanın fecaati bir yandan o hayat / yaşam aksiyonunun nasıl da bile isteye zehirlendiği ve onu yok edenlere her nasıl sağ cenahın halen sahip çıkmalara doyamadığını görmek düşündürücü değil midir? Bir biçimde doksanlı yıllarda Bakur Kürdistan’ı sathı mahallinde var edilmiş olan her bir yok etme / cinayette izlerin devlete, devletin yönetim katından askerinin üst kademelerine kadar çoğaldığı bir zeminde / bilindiği bir yerde ne mertliktir! Cinayetin mertçesi her ne demektir? Evrensel Gazetesi’nden aktaralım: “Pervin Buldan Akşener'in açıklamasını alıntılayarak "Namertçe" tepkisini dile getirdi.
Buldan'ın eşi Savaş Buldan 1994'te kaçırılarak öldürülen Kürt iş insanlarının arasında yer alıyordu. Savaş Buldan'ın cenazesi İstanbul'da Yeşilköy'de bir otelin çıkışında kaçırıldıktan iki gün sonra 3 Haziran 1994 tarihinde bulunmuştu. Mahkeme tutanaklarında Savaş Buldan ile aynı gün öldürülen Adnan Yıldırım ve Hacı Karay'ın isimlerinin "Öldürülecek Kürt İşadamları Listesi"nde olduğu ortaya çıkmıştı.
3 Kasım 1996'daki Susurluk kazası sonrası hazırlanan Başbakanlık Teftiş Kurulu Başkanı Kutlu Savaş'ın 1998 tarihli raporunda, "Susurluk olayının başlangıcı belki de zamanın Başbakanı Çiller'in bir cümlesinde gizlidir. 'PKK'ya yardım eden iş adamlarının listesi elimizde' diyordu. Sonra da infazlar başladı. İnfazların kararını kim veriyordu? Bozulmanın başlaması ve vatan - millet hesaplarının yerini kişisel hesapların alması kaçınılmazdı ve öyle oldu" yazıyordu.
Şırnak Barosu: "Mertçe" Cinayetler İle İlgili Bilgiler Açıklanmalı
Barosu, İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in sözlerine tepki gösterdi. Baronun X sosyal medya hesabından yapılan açıklamada, “Şırnak Barosu olarak, İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener'i bu vahim açıklamasından dolayı kınıyor, devletin var oluşunun nedeninin öncelikli olarak insanların can güvenliğini sağlamak olduğunu dile getiriyoruz” denildi.
"Mertçe’ Dediği Cinayetleri Açıklasın"
Açıklamada şunlar belirtildi: “Türkiye’nin yakın tarihinde kara bir leke olarak adlandırılan faili meçhul cinayetler Akşener’in de bir dönem İçişleri Bakan’ı olduğu 90’lı yıllarda büyük oranda tırmanışa geçmiş ve bugüne kadar failleri bulun(a)mayan 17 bin kişi bu ‘siyasi cinayetlerle’ katledilmiştir. O döneme dair kısmen açılan soruşturmalara ilişkin cezasızlık politikası süregelmiş ve dosyaların büyük bir kısmı gelinen süreçte zaman aşımına uğramıştır. Bu dosyalarda etkili soruşturma yürütülmemiş, faillerin belirlenmesi yerine, faillerin korunduğu, mağdurların daha da mağdur edildiği bir anlayış içerisinde olunmuştur. Hukuk devleti; açıklık, hesap verilebilirlik ve denetlenebilirliğin hakim olduğu rejimin adıdır.
Şırnak Barosu olarak, İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’i bu vahim açıklamasından dolayı kınıyor, devletin var oluşunun nedeninin öncelikli olarak insanların can güvenliğini sağlamak olduğunu dile getiriyoruz. Bununla beraber Akşener’in konuşmalarında adı geçen ve bilgisi dahilinde olan bu ‘Mertçe’ siyasi cinayetler ile ilgili bilgilerini kamuoyuna ve yasal mercilere açıklamasını bekliyoruz.”
Açıklama şu şekilde çıkagelir: “Ben dün Sinan Ateş’in katledilmesiyle ilgili mertlik ve cinayet sözünü kullandım, suikast değil. Orada da dedim ki, ‘bizim geçmişimizde.’ Geçmiş dediğiniz zaman hangi yıllar akla gelir, bizim öğrencilik yıllarımız, 1970’li yıllar gelir. O zaman bu tür işler oldu, cinayet kötü bir şey, onu övmek mümkün değil. Cinayet acı bir şey, onun yanında durmak mümkün değil ama dedim ki ‘O günlerde yapılırdı’, acı bir şey fakat, ‘mertlik vardı’ ve sonuç itibariyle korkmazdık.”
Cumartesi Anneleri / İnsanlarından da ilgili açıklamaya yönelik doğrudan sorgu / itiraz gelir. Bianet’ten Evrim Kepenek’in haberinden aktaralım: ““Failler cezalandırılsın, kayıplar bulunsun” sloganı ile eylem yapan Cumartesi Anneleri/İnsanları’nın 982. hafta buluşması bugün Galatasaray Meydanı'ndaydı.
Haftanın açıklamasını İnsan Hakları Derneği İstanbul Şubesi (İHD) Başkanı Avukat Gülseren Yoleri okudu.
Yoleri, açıklamayı okumadan önce İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in 18 Ocak Perşembe günü partisinin Sivas Belediye Başkan adayı Mehmet Ceylan’ı açıkladığı buluşmadaki ‘siyasi cinayetler’ açıklamasına tepki gösterdi.
Yoleri, şunları söyledi: “Meral Akşener yaptığı açıklamada, 90’larda işlenen siyasi cinayetlere işaret ederek mertçe ifadesini kullandı. Biz bu açıklamanın fecaat olduğunun altını çizmek istiyoruz. O yıllarda karanlık içinde karanlık güçler tarafından yapıldığını iddia bugüne kadar bu şekilde açıklanan bu siyasi cinayetlerin kayıpların mertçe istendiğini söylemek o gün işlenen suçların aynı zamanda övülmesidir.”
“Eğer mertçe işlendiyse neden halen bu suçlar karanlıkta. Neden failler kendilerini açıklamaktan korkuyorlar neden halen yargılanmaktan korkuyorlar. Neden biz 28 yıldır hakikatlerin açığa çıkması faillerin yargılanması için mücadele ediyoruz? Her hafta hakikatlerin katillerin kamuoyu önünde açıkladığımız için baskılarla yasaklarla susturulmak isteniyoruz? Bunu kamuoyu önünde sormak istiyoruz."
Daha sonra açıklamayı okuyan Yoleri, “Abdullah Canan için adalet istemekten vazgeçmeyeceğiz” diye seslendi, şöyle dedi:
*Bu topraklarda yaşanan gözaltında kaybetmelere ve bu suça eşlik eden cezasızlık olgusuna karşı kamuoyunu bilgilendirmek ve haklı taleplerimizi duyurmak amacıyla 982 haftadır barışçıl buluşmalarımızı sürdürüyoruz.
*Cezasızlık; suç işleyen kişilerin işledikleri suçun hukuki sonuçlarından muaf tutulması durumu olarak karşımıza çıkmakta ve adalet sisteminin zayıf bir halkası olarak hukuku etkisizleştirmeye, Türkiye’yi evrensel demokrasi ilkelerinden uzaklaştırmaya devam etmektedir.
*982. haftamızda bir kez daha hatırlatıyoruz: Hukukun temel değerlerine olan inancı sarsan, toplumun huzur ve barışını tehdit eden cezasızlık son bulmadan hukukun üstünlüğü korunamaz ve herkes için adil bir yargı sistemi sağlanamaz.
*982. haftamızda bilinen failleri cezasız bırakılan Abdullah Canan için adalet istiyoruz.
Üç kuşak Abdullah Canan’ı arıyorlar
Açıklama sonrasında Abdullah Canan’ın oğlu Vahap Canan da konuştu, şöyle dedi:
“90’lı yıllardaki cinayetlerde babasını yitiren biri olarak söylüyorum. Mertçe olarak dediğiniz cinayetler, lanetli cinayetlerdir. O yıllar lanetli yıllardı. Sayın Akşener bunlar namertçe cinayetlerdir, bunlar geleceğimize ipotek koyan cinayetlerdir. Babamız için açılan davada gördük katil Mehmet Emin Yurdakul olduğunu gördük."
"Yüksekova çetesini aklamaya çalışanlar vardı biz bunları da lanetliyoruz. Bizi buraya 10 kişilik bir grupla sıkıştırmaya çalışıyorlar, biz burada tüm kayıplarımızın sesiyiz sesi olmaya devam edeceğiz. Bizden öncekiler ve sonraki kuşaklar hak arayışından vazgeçmeyecek. ‘Dünya karanlığın tamamı birleşse dahi mum ışığını söndüremez’. Bizi kimse söndüremez. Biz bu ülkenin mum ışığıyız. Katil Mehmet Emin Yurdakul’u lanetliyoruz.”
Düzenin var ettiği kütlesel nefret edimi artık kimin hayatının öncelikli, kimin hayatını dikkate değer olduğunu ayırt edebilir bir eleğe dönüştürüldü. Akşener’in durup dönüp lafı değiştirme çabasına rağmen, kendisini dönemin içişleri bakanlığı koltuğuna taşıyan küme, yapının var ettiği hazin geçmiş, o cinayet silsilesine dair tek satır bir açıklamayı var etmeyen, Cumartesi İnsanlarının değindikleri gibi, karanlığın müsebbibi olup onu yok sayıp, her itiraz edeni, sorgulayanı terörle iltisaklı kılarak hangi sorun çözülebilir. Failleri ifşa etmekten kaçınarak ne elde edebilir ki, derin bir sessizlikten gayri? İnsanların yas tutma haklarından, bir naaşa sahip olabilme ihtimalinden, can kayıplarını hatırlatacak tek bir anıdan dahi mahrum koyarak, demokratik bir düzlemde, iyileşmiş bir sistemden bahis açılabilir mi? O çok önemsenen dış dünyanın, ekonomi politiğinde yol belirleyiciliğinden dem vurulan sermaye gruplarının dahi önce insan hakları diye çıka geldikleri bir zeminde onca ağır yaranın, bu yıkımları var ederek yaşam eyleminin önüne kurulan setlerin, yok etme çabalarının akıbeti ne olacaktır? Ne zaman Türkiye bir insan hakkının var edilebildiği bir zemin olacaktır, ne zaman hangi ara, düşünür müydünüz?
Cinayetler tarihine dönüşmüş bir hikayenin ev sahipliğinde, gündelik yaşamın pratikleri elinden çalına durulan insanlara bu ülke ne verebilecektir sahiden. Yaşam aksiyonunun önüne setler biriktirilirken, sığ, sağcı pragmatizmden mülhem onu savunup içselleştiren artık gizlisi olmadan ünleme halleriyle ırkçılığı dominant bir biçimde savuna gelen bir yeni nesli söz konusuyken hangi yaralar iyi edilebilir. Cumhuriyet deneyiminin yüzüncü yılı geride bırakılırken, demokrasi eşiğinde pek çok atılımdan mevzubahis olunurken bu hallerle bu yönelimlerle bir tek iyi gün var edilebilir mi? Sorular, yepyeni sorulara çıkıyor. Bütünüyle yanıtsız konulmuş olagelen habis yaralarla, yıkımlarla, cinayet tahayyülü ve eylemleriyle, kasıtla ama hep bir biçimde bilinçle bir yer yurt, cinnet vatana dönüştürülüyor. Yaşamın ezildiği, üstünde lafının dahi geçirilmediği bir zeminde hiç kimse en başta da bu ev bizim siz kimsiniz diye gönençlenip, nefretini saklamadan hınç almalara girişenlerin ta kendisine de bir ülke bırakılmıyor. Yaşam bunca rahatça zehirlenirken tüm o tanıklıklar, yaşanmışlıklar bir şeyleri anlatırken, susun buyruluyor, cehennemin bu sureti temsiline alışın buyruluyor, alışıyor musunuz? Varılan eşiğin korkunçluğunu sahi anlıyor musunuz...
Misak TUNÇBOYACI – İstan’2024
Görsel: Cheap Street Art Collective via Collateral Magazine
1 note
·
View note