#cukka
Explore tagged Tumblr posts
insanze-24 · 2 years ago
Text
Hz. Adem ve yedi uyurlar ile ilgili sorduğum sorunun yanıtını üzerimdeki oblomovluk yüzünden geciktirdim afedersiniz😊
Arkadaşlar tek tek yazmak istemiyorum kendiniz araştırsanız daha iyi olur. Yorumdaki arkadaşlar Azerbaycan/Nahçıvan ve Mersin/Tarsusu yazmışlardı ikiside doğru fakat eksik, yedi uyurlar mağarası tam 33 ayrı yerde var hatta diyarbakır da olduğu da iddia edilmişti😊 Ademin mezarı da o kadar çok olmasa da benim bildiğim 6-7 farklı yerde var birinde havva ile yan yana ve bunlara kafileler halinde ziyaretler düzenleniyor milletin paraları söğüşleniyor, yazık! kabe ile ilgili de benzer durum söz konusu belki birgün kabe yayını da gelir.
İşte inanç üzerinden insanlar nasıl kekleniyor, paraları nasıl cebellezi ediliyor bilin de kandırılmayın istiyorum. Körü körüne inanmak yerine inancınızı bilerek yaşarsanız daha sağlıklı olur!
Sevgiler, saygılar, esenlikler dilerim☕🍀💛🕊️🖤
46 notes · View notes
seamair · 2 years ago
Photo
Tumblr media
❇︎富士ホーロー❇︎ レトロな感じがかわいいお鍋。 …のガチャポン。 (左奥は昭和な炊飯器ガチャポン) 料理しない人だけど お鍋欲しくなるね、と思った時に 出会いましたよ、かわいいポット。 マグカップサイズに見えるけど 直径14cm。 ドリップコーヒー入れに求めてたサイズ。 ネットで見るより店頭でみると お店の雰囲気も相まって さらにかわいく見えちゃった。 Cukkaシリーズと言うそうです。 #注文の多い雑貨店 #富士ホーロー #cukka https://www.instagram.com/p/CqlCGqHPieA/?igshid=NGJjMDIxMWI=
2 notes · View notes
mcanylm34 · 10 months ago
Text
İyiyim ben, bir şeyim yok 😢
Kimsenin anlamayacağı o yaram dışında😟
Öyle toplanmayın başıma, sızı bu nasılsa diner. Bi' gidin aslınız kirden görünmüyor! Tabii ya doğru, hep beni düşünerek hareket etmişsiniz. Üzerime titremişsiniz senelerce.
Olur mu, aksine hiç incitmek istememişsiniz.
Lan bi' gidin, yalanlarınız boyunuzu aşmış sizin!
Hak etmiyorsunuz kötü kelamları bile; Ananız avrat da olur size, menfaatiniz işlerse.
Yeter ki cukka dolsun, neyinize alın teri Ulan bi gidin, s.ktirin gidin.
Öyle çok sevmişim ki yeminlerinize aldanmayı!
Ne deseniz kanıyorum! Olduğu gibi kan, önüm ardım😢
Tumblr media
Tumblr media
141 notes · View notes
34-ist-34 · 2 years ago
Text
Yavşak takımı fitne üretmekte dur durak bilmiyor..
Şimdi de,KIZILAY sanki halka çadır satmış gibi yaygara yapıyorlar..
Halbuki KIZILAY,Ahbap Derneğine maliyetine çadır satmış..
Ne olmuş bunda,bedava mı verecekti..?
Ahbap Derneği parayla çadır almasın, topladıkları paraları cukka yapsın,onu mu istiyorsunuz..?
Sanki çadırları başka bir yerden alsaydı bedavaya mı alacaktı.?
Kesin artık sesinizi..
Devlet işini yapsın..
20 notes · View notes
tommyschanges · 5 months ago
Text
youtube
Viski ve vodka cep dolu cukka
0 notes
mehmetgarip · 1 year ago
Video
youtube
Yenişarbademli Cukka Pınarı
0 notes
seslimeram · 2 years ago
Text
Yazgı Meseli
Tumblr media
Bir yazgı kabilinden cerahatin ta kendisine rehin edilmiş ülke, sanki hemen her şey rutin haldeymiş gibi canhıraş savunma halleriyle örtbas edilmek istenir. Müştereklerinin tümü yerle bir edilmiş, artık değme normatif hali bırakılmamış, her gününe apayrı karanlıkların denk getirildiği bir zeminde olmakta olanın fecaat hali, yazgıymış gibi sunulur. Budur işte haliniz diye geçiştirilmek istenir. Haber bülteni görünümlü devri sabık iktidarın alenen ve açık propagandasını var eden bir sunumun dahlinde, kıyıdan köşeden çürümüş olan yerin sureti temsili, korku için yeniden türetilir. Cinayetler, gasplar, talanlar, birbiri ardına dizili kavgalar, dövüşler, rantiye savaşları ve nicesi ile o korkutan / teslimiyeti vaaz eden akımı sürekli öne süren bir fasit döngü bina olunur. Kimsenin acından ölmediği zikredilen yerde bir ülke olmanın en küçük halini var eden ol karın tokluğunun dahi çok görüldüğü bir yer mesel edilmesin isteniyor. Bindirme kıtaların, haber bültenlerinde görece iyimserlik halini sürekli zikrederken cukka doğrultmaya devam ettikleri yerde, doların / euronun evrilip bir aşağı bir yukarı yapmasında sıfırlanmaya doğru yollanan bir halk göz ardı edilir. Bir yazı, yazgıymış gibi bunlar gelip geçici sınavlar olarak zikredilir, oysa hayatın bu sahnede ne tek bir sınavı biter, ne her güne daha beterin ilave edilmesi gayretinin önü alınır. Hayatın o pamuk ipliğine rehineliğinin aralıksız kılındığı bir cerahat sarmalı mütemadiyen çabalar ile birlikte güncellenir.
Birleşik, bütünleşik bir halde dönüşümün yıkımlara denk getirildiği bir zamanın tanıklığı sürdürülmeye devam olunuyor. Bir yazgıymış gibi sunulan / pay edilenlerin yekununda ol cerahatli yıkıcılık / kıyım haline dönüşür. Bütünüyle, doğrudan ve hemen hiç kesintisiz bir halde ak parti ve beraberindekilerin elinde bir oyun sahnesine dönüştürülmüş gerçekle bağlarını toptan koparmış olagelen yerin hazin temsili var edilir. Maksat durmak yok, hiç arasız fasılasız yola devam! Herkese eşit, adil, ortak bir ülke tahayyülünün kenara terk-i diyar olunduğu bir zeminde, neoliberlizmin göndere çekildiği, yıkıcı / kıyıcı / ezici bir yer kelimesi kelimesine bedene yönelik kastın sürekli kılındığı bir cendere / sarmal gerçekliği mevzu edilesidir. Bu kadarıyla dahi bir normatifi bırakılmamış olan yerin haleti ruhiyesini anlamlandırmak mümkündür, görebilene. Mezopotamya Ajansından aktaralım: “İktidarın ekonomi politikasının seçime endeksli hareket ettiğini ve peş peşe hatalar yaptığını belirten İktisatçı Mahfi Eğilmez, “İlk kez bir iktidar kendi kendine enkaz devretmiş oldu” dedi.
Dolar kurunda yükseliş devam ediyor. 14 Mayıs seçimlerinden önce 19,57 lira, 28 Mayıs'taki Cumhurbaşkanlığı Seçimi ikinci turundan önce ise 19,97 lira olan ABD Doları, 28 Mayıs seçimlerinin ardından gelen 8 işlem gününde 2,5 liradan fazla arttı. Dün itibariyle tarihi zirveyi gören Dolar, bugün de yükselmeye devam etti. Piyasanın kapalı olduğu saatlerde 22,20'ye çıkan dolar, bugün 23 TL’yi geçti. İktisatçı Mahfi Eğilmez, bloğunda yayınladığı “Ne Oldu da Dolar Kuru Uçtu” yazısı ile dolar kurundaki artışın nedenlerini değerlendirdi.
İktidarın Peş Peşe Yaptığı Yanlışlar
2021 yılının Eylül ayına girildiğinde enflasyonun da Merkez Bankası faizinin de yüzde 19 olduğuna dikkat çeken Eğilmez, “Enflasyonda yükselme eğilimleri vardı. Doğru para politikası faizi 1 veya 2 puan artırarak bu yukarı gidişi durdurmaya yönelecek politikaydı. Daha az doğrusu faize hiç dokunmamak şeklinde bir uygulamaydı. TCMB tam tersini yaptı ve faizi düşürmeye başladı. Bu yanlışa iki yıla yakın bir süre devam etti ve faizi yüzde 8,5’e kadar indirdi. Bu yanlış yaklaşımın sonucu olarak enflasyon yüzde 70’lere yükseldi. Hükümet, zaman içinde, bu yanlıştan dönmek yerine peş peşe yeni yanlışlar yaptı: Fiyatlara müdahale etmeye ve enflasyonu o yolla denetlenmeye çalıştı. Piyasa ekonomisi içinde kalarak bunu yapmanın imkânsız olduğunu göremedi. İki yüz yıl öncesinin trampa ekonomisi mantığıyla ekonomi politikası uygulamaya çalıştı. Başlangıçta olumlu sonuç alınır gibi oldu. Hep böyle olur zaten. Enflasyon, önceleri baz etkisiyle sonra da fiyatlara, piyasaya ve kurlara yapılan baskılarla inişe geçti. Bunun sürdürülebilir olmadığını da defalarca anlatmaya çalıştık. Yanlıştan dönmek yerine başka yanlışlar art arda geldi. Kuru tutmak için kur korumalı mevduat adı altında aslında döviz olan ama TL gibi görünen yüksek faizli bir mevduat uygulaması devreye sokuldu. Milyarlarca dolarlık bir maliyete ulaştı. Nasıl çözüleceği bilinmiyor ve sorun ertelenerek zamana terk ediliyor. Bir yandan da bankalara baskı yapılmaya döviz alım satımı denetlenmeye başlandı. Bir süre de böyle idare edildi”
‘Ekonomi Politikası Seçime Endeksli Yürütüldü’
Eğilmez, yazısında şu ifadelerle sürdürdü: “Benim yanlış diye yorumladığım bu ekonomi politikası bazı başka yorumculara göre bilerek istenerek seçim kazanmaya yönelik uygulanan bir politikaydı. Bu yorumu yapanların haklı olduğunu düşünüyorum. Ekonomi politikası yaklaşık iki yıldır tümüyle seçime endeksli olarak yürütüldü ve ekonominin ağır yara almasına aldırış edilmedi. Enkaz Başlıklı 5 Mayıs tarihli yazımda şöyle yazmıştım: ‘Siyasal iktidar, çeşitli hamlelerle bu feci enkazı seçime kadar gizlemeyi başardı. Pek çok kişi durumun iyi olduğunu sanıyor. Eğer iktidar el değiştirirse yeni gelenler bu feci tabloyu devralacak. Ve eğer bu durumu halka anlatmayı başaramazlarsa enkazı onların yarattığı sanılacak. Eğer iktidar değişmezse, tarihimizde ilk kez bir siyasal iktidar kendi kendisine büyük bir enkaz devretmiş olacak.
‘İlk Kez Bir İktidar Kendisine Enkaz Devretti’
Bugün gelinen aşamada, zembereğin boşalmasıyla birlikte, dolar kuru, normal düzeyine geldi. Buradaki kritik mesele bugün gelinen aşamanın gelinmesi gereken aşama olup olmadığı meselesi. Eğer ekonomi politikası ne pahasına olursa olsun seçim kazanmak amacıyla bu şekilde popülist yaklaşımlarla yürütülmeseydi ne enflasyon ne de kur böyle bir oynaklık içinde olmayacaktı. Bu yanlış ama popülist olduğu için oy getirici siyasetle seçim kazanıldı ama tarihte belki de ilk kez bir iktidar kendi kendine enkaz devretmiş oldu.”
Bir yazgı kabilinden var edilmiş cerahat ile menzil kuşatılmaya devam olunandır. Dibine ta en dibine kadar çürümenin yollarını arşınlayan dahası tek bir iyi gün ibaresi / düşüncesi ve eylemine müsamaha gösterilmeyen bir zeminde doların oynaklığı hayatlarımızın da her nasıl pamuk ipliğine rehin edildiğini bildirir. Ekonominin ağır biçimde hasar almasına mahal verilen bir zeminde, sıradan insanların hayat haklarının hiç sayılmasının acayipliği çıkagelir. Tümden ezber edilmiş aynı gemi tiradı zikredilirken, batışın çoktan var edildiği mevzu edilemesin diye süslü cümleler bina olunur. Mehmet Şimşek efendi, binbir türlü naz niyaz, belki de zaten başa getirilecek fecaati bildiğinden çekinerekten yeniden bakan koltuğuna yerleşirken plan tıkır tıkır işliyordu. Bir fecaat kabilinden öne sürülenlerle bunlar gerekli şimdi değilse ne zaman denilerek uygun görülenlerin birleşiminde toptan, keskin bir kıyım işlenir. İşlevsellik kazandırılan hızarla, zam üstüne zammın yağdırıldığı bir yerin hakikati karşımıza çıkartılır. Gündelik yaşamda var olmak bir emek mücadelesi ile birlikte psikolojik baskılamaya karşı durabilmeyi, aralıksız bütün tahakküm aparatları ve uygulamalarından bir şekilde sıyrılma çevikliğini ve her tuzağa görerek, bilerek hemen düşmemeyi öğrenebilmeyi vaz eder. Sıradanın gerçekliği artık bunlarla biçimlendirilir. Bu kadar.
Eşikler aşıp, yeni bir yüzyılın başlangıcında olduğu zikredilen yerde hayatiyet ayak altına alınalı çok olmuştur. Gündelik yaşamı var eden temel asgari bir insanlık gereksinimi olan her şey artık ulaşılamaz ilan edilir. Bir gün ekmekten, bir başka gün sütten, beriki gün bu katran karanlığında ulaşılabilen yegane legal zehir sigaradan, başka bir gün deterjandan bir başkasında içkiden, her gün ama her gün bir şeylerin eksik alındığı / temin edilemediği bir zemin gerçeğe ulaştırılır. Bir maaşın kira giderini karşılamaya dahi kafi gelmediği zeminde hangi iyi gün var edilebilirdi ki sahiden? Ele geçen ücretin ancak eksik kılınmış temel gıdaya, çok keskin bir kısmının eğitim / sağlığa gittiği kalanının da tamamının kiraya yönlendirildiği bir zeminde bırakın sahiplenmeyi, hayal kurabilmenin dahi önünün alınmasının karşısında kim nasıl dur diyecektir, sahiden düşünüyor musunuz tek bir an olsun sorguluyor musunuz?
Nitelikleri dönüştürmekten ziyade teslimiyet üstünden bina edilmiş, güven oyunu bize bu halk verdi diye böbürlenen muktedirin kendi kendisine yükseltip durduğu enkaz ülkenin hakikati iç kıyıcı bir karanlığın bizleri kuşattığını da örnekler. “Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), 2022 yılına ilişkin "hane halkı tüketim harcaması" istatistiklerini yayımladı. Verilere göre, Türkiye genelinde hane halklarının tüketim amaçlı yaptığı harcamalarda en yüksek payı yüzde 22,8 ile gıda ve alkolsüz içecekler aldı. İkinci sırada yüzde 22,4 ile konut ve kira, üçüncü sırada ise yüzde 21,3 ile ulaştırma harcamaları sıralandı.” Belirgin bir mahvetme retoriği, bu da sizin yazgınız denilerek her alanda olduğu gibi gündelik ol emeğin karşılığıyla yepyeni sınamalar olarak sıradana paylaştırılır. Bugün baktığımız odak, görebildiğimiz ülke şeması, binbir türlü lafa gereksinim bırakmayan bir cerahatin ta kendisine dönüştürülendir. Mutlak iktidarın suna geldiği seçeneksizlik, asgari ücretin dahi kör topal bir düzenlemeye tabi tutulacağının zikri sonrasında çıkagelen zamansız değil her daim zamanlı zam furyasıyla birlikte, sıfıra sıfır elde var sıfır yeniden takdim edilir. Yaparsa bunu da akparti yapardı, yaptı!.
Bir yazgı kabilinden cerahatin ta kendisine rehin edilmiş ülke, sanki hemen her şey rutin haldeymiş gibi canhıraş savunma halleriyle örtbas edilmek istenir. Kalkınıp, eşikler aşan, yurttaşına gülücükler dağıtıp, x, y, z partilerine de oy vermiş olan geniş kesimleri birlikte kucakladığını zikreden iktidarın 28 Mayıs sonrası yapa geldiği her şey bu kötürüm pratiği bildirir. Birbirinden bağımsız düşünülemeyecek bir zengin zümre yaratımı ile onlara yeni eklemelerin var edildiği, iç kulislerin, brokerlara yönelik doğrudan tüyoların havalarda uçuştuğu, zenginin daha da zengin, o eşikte duranın hemencecik yeni varsıl ilan edildiği, kılındığı bir zeminde, bir tas yemek, bir temiz giysi, barınılabilecek bir küçük ev / yerin dahi çok görüldüğü, her şeyin alenen yağmalandığı, bu hal size yeter, daha bunlar en iyi günleriniz diye takdim edildiği yerde itiraz ne zaman var edilecektir. Düpedüz her günün bir cehenneme dönüştürüldüğü, şen şakrak paylaşımlar arasında olan bitenin yoksunluk, dipsiz bir yoksulluk halinin var edilmesi karşısında müştereken bir itiraz ne zamandır, sahi ne zaman?
Misak TUNÇBOYACI – İstan’2023
Görsel: Onur DOĞMAN – Sopa Images – Lightrocket – Getty Images v/CNBC
0 notes
baybaykus · 2 years ago
Text
Tumblr media
CUKKA ittifakını kastediyor
0 notes
captainonlineparakazanma · 5 years ago
Photo
Tumblr media
Cukka İzle-Oyna-Kazan ile Para Kazanma Herkese Merhabalar. Bugün sizler için benimde kısa süre önce başladığım bir uygulama hakkında bilgi vereceğim. Cukka'yı eminim hepiniz duymuşsunuzdur. 
0 notes
yorgunhamza · 4 years ago
Text
#28Şubat'ın #PostModernDarbe'sinin ekonomik maliyetinin
""(281 milyar dolar)"" olduğunu ve yapılan darbeyle aslında ülkeyi soymak olduğunu laikliğin ise bir göz boyamak olduğunu anlıyoruz...
Bu çalınan paraların aslında kimlerin ceplerine girdiğini irdeleyince..
Kimler ozamanlar darbeyinn arkasındaysa paraları da onların cukka ettikleri ayan beyan ortada duruyor...
Simdilkiler bilmez
Sorsak hemen saman ithal diyerek feveran ederler...
Simdilkiler Bilmez..
Sorsak hükmet ülkeyi soyuyor
Hükümet çalıyor çırpıyor diyerek yaptıkları kirli pisliklerini gizlemek için bu pislik argümanı kullanırlar
Nekadar ironik bir zamandayız..
#SimdikilerBilmez...
#Yorumsuzdur
Tumblr media
3 notes · View notes
unchtn · 5 years ago
Note
Dili olan konuşuyor işte. Isteksiz geceden bu kadar malzeme çıkıyor malasef...
QLLWĞQĞQĞSPDLLSWŞWĞLS 👌🏾 cukka oturdu
1 note · View note
neoluxmagazine · 8 years ago
Photo
Tumblr media
4 notes · View notes
kubrabysal · 6 years ago
Text
youtube
Bayâtî Na’t, Seyyid Hamza Nigâri ks., Bekir Sıdkı Sezgin
Sana ey tâc-ı serim şâh-ı şerî‘at mı diyem
Efser-i dîn mi vü yâ cukka-i millet mi diyem
Kamer-i leyle-i isrâ mı hidâyet mi diyem
Sâyir-i ‘arş-ı berîn tâyir-i kudret mi diyem
Gül-i gülzâr-ı safâ bülbül-i ülfet mi diyem
Der-i deryâ-yı vefâ kân-ı sehâvet mi diyem
Kulzüm-i lutf mu yâ kûh-ı kerâmet mi diyem
Ni‘met-i mahz mı yâ ‘âleme rahmet mi diyem
Bilmezem ‘aynına âfet sana sûret mi diyem
Şaşmışam vasfda eyâ buna hayret mi diyem
Sana Ahmed mi Muhammed mi mehabbet mi diyem
Yoksa mahbûb-ı Hudâ şâh-ı melâhat mı diyem
2 notes · View notes
taner42konya-blog · 6 years ago
Text
"Her türlü hatayı, yanlışı yap yap,
Ondan sonra “vay efendim, dış güçler!”
Çarşıya uymazsa evdeki hesap,
Ondan sonra “vay efendim, dış güçler!”😡
Dış güçler de hırlı değil elbette,
Ama önce kendine bak sen gitte,
Gözleriniz malda, mülkte, servette,
Ondan sonra “vay efendim, dış güçler!”😡
Liyakati almayarak hiç kâle,
Akrabaya, tanıdığa ihale!..
Cenabı-Hak koyunca da bu hale,
Ondan sonra “vay efendim, dış güçler!”😡
Fırsat deyip dört tarafa dal götür,
Kitabına uydur uydur mal götür,
Yol yaparken, yolsuzluk yap, çal götür,
Ondan sonra “vay efendim, dış güçler!”😡
Etrafınız hep yiyici tip dolu,
Altlarında dört çekerli jip dolu,
Hepisinde cukka sağlam cep dolu,
Ondan sonra “vay efendim, dış güçler!”😡
Prof bile cehl’e hizmet ederse!
Ulemanız dahi şöyle halt yerse;
“Yolsuzluk hırsızlık değildir…” derse,
Ondan sonra “vay efendim, dış güçler!”😡
Dış güç, mış güç diye ötmeyin hadin,
Ben inanmam, başka kapıya gidin!
Eğtim sisteminin içine edin,
Ondan sonra “vay efendim, dış güçler!”😡
Ne beş yıllık, ne on yıllık plan var,
On laf duysam dokuzunda yalan var,
Dıştan önce içimizde yılan var,
Ondan sonra “vay efendim, dış güçler!”😡
Tekel, Sümer, Demir-Çelik, Limandı;
Telekomu, Seka’ları kim aldı,
Yabancıya satılmayan ne kaldı?
Ondan sonra “vay efendim, dış güçler!”😡
Tek tek saysam çok sayarım daha çok,
Benim artık boş laflara karnım tok!
Satılmayan, fabrika yok, banka yok…
Ondan sonra “vay efendim, dış güçler!”😡
Trabzon’a bile Katar’lı girmiş,
Uzun göle Arap postunu sermiş!
Verenler vatanı kiraya vermiş,
Ondan sonra “vay efendim, dış güçler!”😡
Utanmadan hadi satmadık deyin,
Dalga geçin dalga, gönül eğleyin!..
Tek fabrika yaptınız mı söyleyin?
Ondan sonra “vay efendim, dış güçler!”😡
Pirinç, buğday, nohut, bulgur, soğan, et,
Ne var ise hep dışardan ithal et…
Üretmeden yaşar mı bir memleket?
Ondan sonra “vay efendim, dış güçler!”😡
Hiç bir sıfat yokken çağrılıp piste,
Ben mi ağırlandım “oval ofis”te?
Zeytin yağı gibi çıkmayın üste!
Ondan sonra “vay efendim, dış güçler!”😡
Dış güçlerle dostluklara giren kim?
Piçlerine kol ve kanat geren kim?
Hatta onlar ne isterse veren kim?
Ondan sonra “vay efendim, dış güçler!”😡
Şerefli Türk Ordusuna pusu kur,
“Ergenekon” “Balyoz” diye darbe vur,
Gâvur yapamazdı bunu lan gâvur,
Ondan sonra “vay efendim, dış güçler!”😡
Her gelen dolmuşa bindirsin seni!
Her önüne gelen kandırsın seni!
Öpülmüş sıpaya döndürsün seni!
Ondan sonra “vay efendim, dış güçler!”😡
Koktu artık bu dış güçler söylemi!
Kimin işi “BOP” başkanlık eylemi?
Yani sizde, hiç bir suç yok, öyle mi?
Ondan sonra “vay efendim, dış güçler!”😡
"İRFAN" der ki; dış güçlere uyup be,
Bırakın bu ağızları ayıp be,
Sayenizde yıllarımız kayıp be,
Ondan sonra “vay efendim, dış gucler😡
4 notes · View notes
mehmetgarip · 1 year ago
Text
Yenişarbademli Cukka Pınarı
youtube
View On WordPress
0 notes
seslimeram · 2 years ago
Text
Yarın Şimdiden Tüketilirken
Tumblr media
Yarının şimdiden tüketildiği bir güncellik içindeyiz. Şimdinin bariz belirgin bir tekrar, her anlamda yinelenen rutinlerle bariz bir devinim içinde dünün her dem yinelendiği bir halin ve güncenin rehinesiyiz. Ne ufak bir umut kırıntısı, ne umuda sahip çıkabilecek iradenin var edilmesi, yaşatılması. Her şekilde müşterek bahsin bütünüyle belirgin bir günce içinde istikrarla yıkıma terki var ediliyor. Dün yinelenirken, şu anın içinde yarının, geleceğin bir biçimde yerle yeksan edilmesine çabalanıyor. Ne eksik, ne fazla, ne boş laf, ne mübalağa kesin olagelen her şeyin aslında bu kısır döngünün yinelenmesinden ibaret olduğu bir kez daha afişe olur. Muhaliflerin belki de bir asır gibi gelen şu yirmi küsur yıllık süreç içinde, belki ilk defa ipi göğüslemeye bunca açık olduğu bir zeminde, madun siyaset aktörlerinin primitif tavırları her şeyin hemen her an tepe takla olabileceğini muştuluyor. Tümden, hiç kesintisiz bir cerahat sarmalının ortasında halen ben, ben, ben diyenlerin var ettiği tüm ol birbirinden beter tahayyüllerle biz elden kaçırılıyor bir kere daha.
Bir yıkım cenderesine rehin ediliyor ülke. Koca bir asırda varılan, ulaşılanın her nasıl da kör karanlık olduğu gözlerden kaçırılmak isteniyor. Daha henüz kırkı çıkmış olagelen ol depremden sonra var edilmiş her hamlede yarının her nasıl tüketildiğini de göstere geldi şu devlet. Kötülüğün arşı alaya nasıl yükseltildiğinin, cukka edilmeye devam olunmuş ol yardım paralarının akıbetinin karanlık kılınmasından dahi bu bahis örneklenebilir. Bir tek değil doğrudan her gün, depreme sahne olan kentlerdeki yıkım / moloz yığınlarının aleni bir biçimde temizlenmesi ( oysa içlerinde hala bekleyen naaşlar var) için verilen emirlerin karşısında yasına dahi başlayamamış insanların varlığından görülebilir yahut bir ihtimal. O bahsi aşan, ötekileştirmeyi her güne içkin bir mesele dönüştüren bir tek gün olsun bölge halkının çok kimlikli halini önemsememiş olagelen cerahatin ta kendisinden belki okuyabilirsiniz nasıl hala dünde kalındığının sebebini. Cerahati var edenlerin cürümlerini sahiplenmeye devam edenlerin onca gündür seçim heyulasını da araya sıkıştırıp, acıların hepsini birden toptan nadasa terk ettiği, muhaliflerin önemli bir kesiminin de ajitasyonun kralı yargılanacaksınız bahsine bel bağlayıp, kafasını kuma gömmeye devam olduğu yerde nedir ki zaten gelecek, değil mi?
Ruken Tuncel'in Bianet'teki haberidir: Deprem felakatinin yaşandığı 11 il arasında yer alan Adıyaman ve Urfa'da sel meydana geldi.
Urfa'da dün (14 Mart) akşam saatlerinden itibaren etkisini sürdüren sağanak nedeniyle merkez Eyyübiye, Haliliye ve Karaköprü ilçelerinde çok sayıda sokak ve cadde su altında kaldı.
Urfa'da, 4 kişi sele kapılarak hayatını kaybetti. Tandoğan Mahallesi'nde bulunan Yavuzlar Apartmanı'nın bodrum katındaki bir dairede ise 5 kişinin cansız bedenlerine ulaşıldı. Öte yandan Abide Köprülü Kavşağı'nın alt geçidinden çıkarılan araçta yapılan incelemede 2 kişinin daha cansız bedeni bulundu.
İlerleyen saatlerde bir kişinin daha cenazesine ulaşıldı. Urfa'da ölü sayısı 12'e yükseldi.
Karaköprü ilçesinde bulunan Akpiyar Deresi'nin bazı yerlerde taşması sonucu yan tarafından geçen 35 Metre Yolu'nda su birikintileri oluştu.
Adıyaman'ın Tut ilçesinde ise; bir bahçeye kurulan konteynerin suya kapılması sonucu 1 kişinin hayatını kaybettiği açıklanmıştı, Adıyaman'da 1 kişinin daha cansız bedenine ulaşıldı.
Adıyaman kent merkezinden geçen Eğriçay'ın taşması sonucu Atatürk Bulvarı'nda trafikte aksamalar yaşandı, cadde ve sokaklarda su birikintileri oluştu.
AFAD, polis, jandarma ve belediye ekipleri, su baskını riski yaşanan çadırlarda tahliye çalışmalarını sürdürüyor.
Malatya'nın Doğanşehir ilçesinde de derenin taşması sonucu sel meydana geldi. İlçe merkezindeki Vahap Küçük Meydanında bulunan çadırları ve ilçe merkezindeki evleri su bastı.
Maraş'ta sağanak yağış nedeniyle çadırkentleri su bastı.
Yağışların ardından sel yaşanan Urfa ve Adıyaman'daki rüzgar ve buzlanma nedeniyle uçak seferlerinde aksama yaşandı.
Soylu: Dere yataklarından uzak durun
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, yaşanan sel falaketine ilişkin açıklamalarda bulundu.
Soylu, "Buradaki çalışmalar valilerimiz, jandarma komutamız, bölge müdürlerimiz burada. Yollar açık, elektrik, su var. Tedbirlerimiz ve uyarılarımız devam ediyor. Dere yataklarının etrafında bulunmamak gerekir. Tüm tedbirleri ilgili yerlerde arkadaşlarımızın uyarısı var" dedi.
Adıyaman Valisi Numan Hatipoğlu, sağanağın etkili olduğu Adıyaman'ın Tut ilçesinde bir bahçedeki konteynerin suya kapılması sonucu 1 kişinin hayatını kaybettiğini, 4 kişinin kaybolduğunu açıkladı.
AFAD ise; yaptığı açıklamada, "Bölgede meydana gelen aşırı yağışlar nedeniyle Adıyaman ilimizin Tut ilçesinde sel ve su baskınları meydana gelmiştir. Adıyaman, Adana, Kahramanmaraş ve Diyarbakır AFAD ekiplerimiz olay bölgesinde görevlendirilmiştir" dedi.”
Kayıpların sayısı günbegün artar. En son bildirilen ise on sekiz insandır. Mamafih yarının şimdi, şu anda nasıl tüketildiğinin yönelimi / kanıtları zaten kendiliğinden dökülüverir bir kere daha. Kavşak yapılmasına uygun olmayan zeminde nedensiz / yok yere sündürülüp belli bir açıdan abide, eser kılınmak istenen meşum alt geçitten, barınma alanlarının kent çeperi içinde yok edilmenin kıyısına taşınmış olagelen dere yataklarının üstüne bina edilmesine, nicesine ve nice kent suçunun birlikteliğinde hayat un ufak edilir. Geleceğin her ne şekilde şimdiden tüketildiğinin yansısı her fecaatten sonra bir kere daha karşımıza çıkartılır. Bunca sınamanın her defasında zikredilen bu sefer sonuncu olsun seslenişleri ve ötesindeki yıkılmadık / ayaktayız, bir an evvel düzelteceğiz laflarının önünde, cerahatin her nasıl hayatı mahvettiği örneklenir.
Bianet’ten aktarmaya devam edelim: “Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Mithat Sancar, partisinin Meclis grup toplantısında gündeme dair açıklamalarda bulundu.
Konuşmasına hekimlerin ve sağlık emekçilerinin 14 Mart Tıp Bayramını kutlayarak başlayan Sancar, şunları söyledi:
8 Mart, bu yıl kadın yoldaşlarımızın mücadelesiyle her yerde yükselen büyük bir dayanışmaya sahne oldu. Deprem bölgesinde yaşanan ağır felakete karşı dayanışma ağlarını en fazla örgütleyenler de kadınlar oldu. Başından bu yana yaraları sarmak için, acıları paylaşmak için, hayata tutunmak için canla başla çalışmaya devam ediyorlar. Bu enkaz düzenini hep birlikte değiştirme sözü verdi kadınlar.
Newroz’u bu yıl ağır bir yıkımın ve derin acıların gölgesinde karşılıyoruz. Milyonların Newroz buluşması, meydanların ortaya koyacağı halklar ittifakı aynı zamanda ortak bir gelecek için bir mücadele sözleşmesidir. Newroz da zalimlik, kötülük, adaletsizlik ve yıkım üreten bu çürümüş düzeni değiştirme kararlılığının günü olacaktır. Tüm renkleri, inançları, kadınları, gençleri ve emekçileri, halklarımız Newroz meydanlarında buluşmaya, dayanışmaya ve ortak mücadeleyi büyütmeye çağırıyorum. Newroz’da gerçekleşecek büyük buluşma 1 Mayıs’a akacak, 14 Mayıs’ta da en güçlü değişim ruhuna ve umuduna dönüşecektir. Her der Newroz, her dem Azadî!
Depremin üzerinden 37 gün geçti, geçmeyecek bir keder ve öfke ile hem dayanışmayı hem de hesap sorma iradesini büyütmeye devam ediyoruz. En tepeden en aşağıya kadar tek bir yönetici sorumluluk üstlenerek istifa etmedi. Tek bir istifanın dahi olmaması aynı yanlışları, aynı eksiklikleri, aynı beceriksizlikleri, aynı kötülükleri devam ettirme ısrarıdır. Milyarlarca lira bağış toplandı ama bu paralar yaraların sarılması için kullanılmıyor. Kullanılsaydı insanlar içme suyu, çadır, battaniye, kuru gıda, hijyen malzemesi diye seslerini duyurmaya çalışırlar mıydı?
Çadır ihtiyacı tam olarak karşılanmış değil. Konteyner evler çok acil ihtiyaç olarak durmaktadır. Gıdadan ilaca, su ihtiyacından hijyene ve ısınmaya varıncaya kadar karşılanması gereken temel ihtiyaçlar aciliyetini korumaya devam ediyor. Başka kentlere göç eden depremzedeler büyük bir kira kriziyle karşı karşıya bırakıldı.
Kira yardımı ile tek seferlik bir market alışverişi bile yapılamıyor. Şova dönüştürülen yardım kampanyasında toplanan 116 milyar lira nerede? Depremzedelerin kira giderlerini tamamını karşılayacak kaynak hem bütçede var hem de toplanan yardımlar bunun için kullanılabilir. Savaş harcamalarını durdurursanız, o kaynak depremzedelerin yaralarını fazlasıyla sarmaya yeter de artar bile.
Silah ihracatının, ticaretinin arttığına dair uluslararası raporlar yayımlandı. Evet, Türkiye silah ticaretinde ve ihracatında önemli ülkeler arasında yer alıyor. Silah var ama çadır yok. Mermi var ama konteyner yok. Bomba var ama gıda yok. İşte bu politika, kaynakları ve yaşamı yok ediyor. Buradan açıkça söylüyorum. Tüm depremzede yurttaşlarımız bilsin ki kaynak var! Var! Bu ülkenin kaynakları bütün yaraları sarmaya ve yeni bir inşaya yeter.
Depremzedelere evlerimizi açalım. Konutları yatırım aracına dönüştüren, rant alanına çeviren aç gözlülere karşı depremzedelerle dayanışma içinde olmaya devam edelim. Astronomik kira artışı yapan ev sahiplerini de bu çağrıya uymaya davet ediyoruz. Bu zor dönemde dara düşen çaresiz insanlarla dayanışmak ve paylaşmak insani ve vicdani bir sorumluluktur. Depremzedelerle dayanışmayı sürekli kılmak ve hayatı, işi, aşı ve gönlü paylaşmak için partimizin başlattığı memleketin en şeffaf kampanyası olan “Aileleri Buluşturuyoruz” kampanyasına katılalım. Birlikte barınalım, birlikte doyalım, birlikte güzel bir dünyanın düşünü büyütelim değerli yurttaşlarımız. Hep birlikte yapalım bunu.
14 Mayıs seçimlerine en geniş demokrasi ittifakı ile girmek için her türlü çabayı harcamaya devam ediyoruz. Emek ve Özgürlük İttifakı, Kürt İttifakı ve diğer bütün toplumsal demokrasi güçleriyle kuracağımız birliktelik bizim değişim gücümüzün temel kaynağıdır. Kendi gücümüze ve halkımızın sonsuz güvenine sonuna kadar inanıyoruz. Bu güçle seçimleri de yeni bir başlangıcın miladı haline getirmeye kararlıyız.”
Yarının şimdiden tüketildiği bir güncellik içindeyiz. Mithat Sancar’ın var ettiği tablonun da bu halin bir tezahürü olduğunu anlamak için alim olmaya gerek kalmıyor bu sahnede. Bir yaşam aksiyonunun derininden çürütülmesinin, her dem ötekileştirilecek, düşmanlığa teslim edilecek / rehin bilinecek birilerinin olabilmesinin, aralıksız güncesinde tahakkümü yinelemek tek istikamet bildirilir. Birkaç siyasal yapının direndiği, sonuna kadar bu kötücül, bencileyin umudu çürüten düzene karşı hemavaz merama koştuğu, lafını da eğip bükerek değil doğrudan bildirdiği bir zeminde Halkların Demokratik Partisinin neden mühim olduğu bir kere daha kayda geçmelidir. Bu kadar kısır döngüde, havanda su dövüp memleket kurtarılmaya çalışılırken yaraların sadece deprem, sadece sel, sadece ekonomik çöküş, sadece covid-19 salgınından ibaret değil aynı zamanda onları kalıcılaştıran bariz bir sistem problematiği olduğu bir kere daha bildirilir, duyan var mıdır ola?
Kayıpların henüz telafisinin mümkün olmadığı, dahası enkaz yığınlarında halen naaşların bekletildiği bir ülkedeyiz. Depremin yok ettiği, dümdüz çoraklaştırdığı memleket denilen sahnenin koca bir kesiminin çoraklaştırıldığı, betonla boğulduğuna tanıklık ettiğimiz halde bir güncellikteyiz. Resmi rakam elli bin dolaylarında sabitlenirken, ifade edilmiş olan göçük, ağır hasarlı, yıkılmış olanları hesaba kattığınızda birkaç yüz binlik rakamların, koskocaman hayatların birer rakama dönüştürüldüğü bir zemindeyiz. Kaç canımız gitti bunu bile bilemiyoruz? Bütünüyle insan eliyle kotarılmış bir cerahatli hal, cendereye rehin edilip katliama dönüşmüş olan sel felaketine dair tek bir yetkilinin dahi sorumluluk almadığı bir zeminden bildiriyoruz. Bu kaydı düşerken can kaybı sayısı on altıydı! Dönüp, dolaşıp, batıp çıkıp yarının anlık tükenişini seyrediyoruz. Bütün bu irini, bunca afaki can yakıcı hali, kötülüğü, dibine kadar yok etme siyasetini sonlandırmaya ol seçim tek başına yeterli gelecek midir? Dönüşümünü en olmayacak bet hallerden, fecaat dolu tahayyül ve deneyimlerden var etmiş, ismi yeni kendisi epeski bir ülke mizacının bu kırım halinin bir hesabı verilebilecek midir? Takvim yaprakları üçer beşer düşerken, yaşatılan yıkım / acı eşiklerinin her günü kapsadığı artık bir gerçekken, ömrü hayatımız boyunca bir kere olsun, bu devlet şu halka hesap verecek midir, sahiden! Her şey geriletilip, çürümeye, kokuşmaya teslim edilirken, onca yok etme siyasetinin, göz yumulan şiddet pratiklerinin, bunca bile isteye var edilmiş cinayetin bir dolu şeyin sahiden hesabını verdirebilecek midir, şu menzilin yurttaşları, bir kez olsun sahiden?
Misak TUNÇBOYACI – İstan’2023
Görsel: Urfa – AP Photos / The Independent
1 note · View note