#cennete otostop
Explore tagged Tumblr posts
mavigokyuzubeyazbulutlar · 6 years ago
Text
Tumblr media
Adem Özköse-Cennete Otostop (Hidayet Öyküleri)
3 notes · View notes
enfustenafaka · 4 years ago
Text
Hadisler sayesinde eski alışkanlıklarımın yerini alacak yeni alışkanlıklar edindim.
- Cennete Otostop (Mevla’sını Bulan Leyla), Adem Özköse
18 notes · View notes
olmakihtimali · 6 years ago
Text
Beyaz Zambaklar Ülkesinde
Edep Bir Tac İmiş - Dilaver Selvi
Çok Sesli Bir Ölüm - Rasim Özdenören
Mavisini Yitirmiş Yaşamak - Ali Çolak
Topla Yüzünü Palyaço - Erdem Arslan
Acımak - R. Nuri Güntekin
Cennete Otostop - adem özköse
Eşikte duran insan - Rasim özdenören
Mavi kırmızı - ramazan kayan
Davam - necmeddin ertekin
Şanzelize Düğün Salonu - Tarık Tufan
Ümmet coğrafyası - adem özköse
Zamanın kıymeti - abdülfettah Ebu gudde
Ölü bir yazarın anlattıkları - Ömer Faruk dönmez
Derviş- serdar Üstündağ
Olmak cesareti - Kemal Sayar
Oyuncak tamirhanesi - metin karabaşoğlu
Zülzile- Nefise serra
Hanımlara inciler
Müslümanca yaşamak - Rasim özdenören
Bir yobazın günlüğü - Ömer Faruk dönmez
İslam'ın kızına - ihsan şenocak
Efendimizi sahabe gibi sevmek - Muhammed Emin Yıldırım
Yusufun üç gömleği - Abdullah yıldız
Bir adam yaratmak - nfk
Korkuyu beklerken - oğuz Atay
İnsan ne ile yaşar? - Tolstoy
Direniş öyküleri
Müslüma kızlara - hasan el Benna
O ve Ben - Nfk
Od - İskender pala
Ruhunu haramdan sakın - Merve özcan
Dinmeyen gözyaşları - Raif cilasun
Ayıp uşakları
Çalıkuşu
Fatih harbiye
Tehlikeli oyunlar
Yaprak dökümü
Âlemi İslam - ihsan Şenocak
Beylikten Hükümdarlığa - Yavuz bahadıroğlu
Şah&sultan - iskende pala
Düştüğün yerden kalk
Kalbe düşen sızı - elif veske çetintaş
İki aşk çiçeği - Ömer Nasuhi bilmen
Yaşamak - cahit zarifoğlu
Ahşap konak Nfk
Bir çift yürek- Morgan mola
Para Nfk
Püf noktası - Nfk
Zeytindağı - refik Halit karay
İbrahim Ethem - Nfk
sabır taşı - Nfk
Tohum Nfk
Korkma ben varım - murat menteş
Su üstüne yazı yazmak - muhyiddin şekur
Kafa kağıdı Nfk
Sokak başı hasan ejder
Cinnet Mustatili Nfk
Anne nasihatleri - semerkand yayınları
Efsane - İskender pala
Ölü Serçe Dönemeci - Ayşegül Genç
Fahrenheit 451
Kuğu boynu - Ayşegül Genç
Şeker portakalı
Aynadaki yalan Nfk
Kuşlarla sohbetin şartları - Ahmet Murat
Korku - zweig
Siyah pelerinli adam Nfk
Mukaddes emanet Nfk
Reis bey Nfk
Gençlerle başbaşa ali Fuat başgil
İç bir şey - Ayşegül Genç
Körlük - José saramago
Olağanüstü bir gece zweig
Yoldaki mühendis 2 - Abdullah Galip Bergusi
Özgürlüğün Fecri - Abdullah Galip Bergusi
Kızlar aramızda kalsın - hafsa bilgin
Receb - Siraceddin Önlüer
Kara kutu operasyonu
Kendini aramak - ihsan fazlıoğlu
Şaban - Siraceddin Önlüer
Ramazan - Siraceddin Önlüer
Ramazan baharı- 30 günde manevi devrim
İmam Gazali - orucun sırları
59 notes · View notes
pekelfatih · 6 years ago
Text
Hayatı Nasıl Cracklersiniz? (Detaylı Anlatım)
Hayat, iyi ya da kötü herkesin kullandığı bir paket programdır. İnsan vücudunun en temel ihtiyacı olan hayatı, bazıları deneme sürümü olarak kullanır. Bazıları ise crackler. Hayatın nasıl cracklendiğine gelecek olursak, aşağıdaki maddeleri sırayla, eksiksiz uygulayın. Şimdiden kolay gelsin…
İlk olarak kabuğunuzdan çıkın. Kabuğunuzdan çıktığınız yani kendinizi bilmeye başladığınız anda (ki bu yaklaşık olarak ilkokul çağınıza tekabül eder) yapmanız gerekenler şunlardır:
İki adet at nalı temin edin.
Önceden temin ettiğiniz iki adet at nalını; seçkin, pahalı, tabelası büyük olan bir dershaneye gidip ayaklarınıza taktırın ve at gibi koşmaya başlayın.
Bukalemunluk tozu temin edin.
Bukalemunluk tozundan bir tutam yutun. Bu sizin, dayatılan her çevreye uyum sağlamanızı kolaylaştıracaktır.
Güzel bir ilk ve orta okul hayatı sizi bekliyor.
Dersleriniz hep iyi ya da pekiyi olsun. Çünkü sabahın köründe; sırtınızda, kendinizden ağır ve büyük çantayla her gün çileli bir yolculuk yaparak okula gelmeyi başaran siz atlara, pardon öğrencilere teşekkür etmeyen sistem, iyi not alan öğrenciye: “Teşekkür Belgesi” pekiyi not alan öğrenciye ise: “Takdir Belgesi” vermektedir.
Tost yeyip test çözün. Üniversiteye kadar bir embesil gibi ev, okul, dershane üçgeninde dolanın durun.
Hiç oyun oynamayın, tenefüse çıkmayın, kedi köpeğe dokunmayın, bol bol hastalanıp ilaç yazdırın ve kullanın, sorgulamayın, istediğinizi değil denileni yapın vb.
Olunması istenilen gibi olun. Yapamıyorsanız, bir adet boyun eğici krem elde edip boynunuza sürün. Boynunuz eğilecektir…
Üniversite sınavına girin soruları çözün ve doğru şıkkı karalarken dışına taşırmayın. “Mal mıyım? Ben bilmiyor muyum karalarken dışına taşırılmayacağını?” demeyin! Atsınız…
Üniversiteyi kazanın, olmazsa daha büyük ve daha renkli bir tabelası olan dershane bulun ve yeni nallarınızı taktırın.
Tebrikler üniversiteyi kazandınız. Ödülünüz: saçınızı, sakalınızı uzatabilirsiniz…
Üniversiteli kılığına girin, eve çıkın, ilk kiranızı, faturanızı, kredi kartı ekstrenizi ödeyin. İlk yemeğinizi yapın, bilgisayar alın, banka kartınız olsun, borç alın ve ödeyin, otostop çekin, kuyruklarda bekleyin, ders çalışın, profları yalayın, köle gibi staj yapın, anadan babadan para dilenin vb.
Üniversite bitmeden evlenilecek bir kız bulun, ya da bir kaç yıl sonra annenizin bulduğu bir kızla evlenin.
Ne yapın edin bitirin üniversiteyi. KPSS var yetişin. Devlete atanın. Atanamazsanız nal değişikliği stratejisini uygulayın ve atanın.
Tebrikler devlet memurusunuz… Kıçınızı devlete yasladınız. Ödülünüz: takım elbise, kıç kısmı büyükçe bir koltuk ve baştan savmacı bir i�� gücünün üyesi olma.
Sigortalı bir işiniz var, yıllardır yanıp tutuştuğunuz, iki nala koştuğunuz hayata kavuşmak üzeresiniz.
Kız istemeye gidin, şartları kabul edin ve eve dönün.
Sigarayı bırakın, zevk aldığınız halı saha maçlarını bırakın, her rekatta okunan “Fatiha”nın anlamını bilmeden beş vakit namaza başlayın. Tebrikler, istenilen müslümansınız.
Nişanlanın.
Askere gidin ve bukalemunluk tozunun yardımıyla buraya alışın. Emir alın, emir verin. Ezilin, kafanıza vurulsun, küfür yeyin, dayak yeyin, tekrar ilkokul yılları yasaklarını yaşayın. Komutanlara boyun eğin. Toplumda istenilen bir birey olmak için torna tesviyeden geçip yontturun kendinizi.
Askerden dönün ve para biriktirin, kiralık ev bulun, iki tane daha kredi kartı edinin.
Kredi çekip araba alın, ev eşyası alın. Saçma salak pahalı mobilyalar alın ve ileride çocuğunuz bu mobilyaların ebesini atladığında ya da ev taşıya taşıya bu mobilyalar eskidiğinde tekrar yenisi alın. Saçma salak, gereksiz, müsrifçe gelenekler sayesinde pahalı bir düğün yapın. Giderleri bir nebze olsun karşılamak için de takı merasimi yapıp takı takanları HD video kameralarla kaydedip evde çekirdek çitleye çitleye kim ne kadar altın takmış diye izleyin.
Tebrikler evlendiniz, beş yıldızlı bir otel bulun ve balayına gidin. Dört yıldızlı olursa o ay, bal olmaz.
Kilo alın, aldırın. Denileni uygulayın ve en az üç çocuk yapın ve her şeylerine pinpiriklenip hastanelerde sürünün.
Bebek beziydi, mamasıydı, ev kirasıydı, vergilerdi, benzindi, sanayiydi, taksitlerdi, faturalardı, çocuk büyüdüydü, okuluydu, kırtasiyesiydi, harçlığıydı, her şeye zamdı, doğal gazdı, çocuklar yine büyüdüydü, üniversitesiydi, harç parasıydı, ikinci öğretimiydi, para göndermesiydi, zarttı, zurttu, zörttü derken emekli olana kadar; ev, iş, tv, masraflar dörtgeninde dönüp durun.
Tebrikler hayattasınız ve emekli olmayı başarabildiniz.
67 yaşındasınız. Artık, kalan beş senelik, hadi bilemedin on senelik ömrünüzde yukarıdaki saydığım zorunluluklardan vakit bulabilirseniz kendinize bakın.
Bir ara ölün.
Nallarınız çıkarılıyor… TEBRİKLER! HAYATI CRACKLEDİNİZ…
Hayatı crackleyebilmek bu şekildeydi. Nasıl? Çok mu zor? :) Çok mu karışık? Yapamaz mısınız? O zaman deneme sürümünü size öneriyorum. Bunu kullanmak zorundasınız.  Buyurun bakalım hayatın deneme sürümü nasılmış:
Topraktan geldin topraktan ayrılma.
Hayatta temel olarak basitçe sana ne lazım? -Yemek -Barınak
O zaman çık bir dağa ya da git bir köye.
Yap bir kulübe.
Ek buğdayını, domatesini, al 10 tane tavuk bir inek.
Tarhana iç, kuru soğan ye.
Sadece ihtiyacın kadar çalış.
Aleme bak, tefekkür et.
Özgür yaşa özgür öl.
Sigortan, şirketler değil komşuların ve akrabaların olsun.
Maaşını Allah versin.
Toprağa bassın ayakların. Yağmurlara dokun, şükret. Allah’tan kork.
Haddini bil, belini bük. Kıçını kaldırma.
Yıldızlara bak, güneşe bak.
Bir sürü boş vaktin var düşünmek için. Kendin için…
“Cahillik bu!” deme Yunus Emre’yi, Aşık Veysel’i hatırla.
Kefenin cebi olmadığını, dünyanın gelip geçici bir yer olduğunu hatırla.
Öyle iki gardrop elbisen olmasın. Bir hırka bir lokma misali azıcık aşın ağrısız başın olsun.
Fazlalığını ver, temizlen.
Kuşlar, rüzgarlar ve baharın sesi en favori MP3’ün olsun.
Kimseye eyvallah etme, Allah’tan başkasının önünde eğilme.
En güzel kitabı, kainatı oku Allah’ın emriyle.
Ve tekrar mütevazi bir şekilde toprağa dön.
Tebrikler deneme sürümünü kullanmayı başardınız.
Bu kadar basit! Hayat gelip geçicidir unutmayın. Herkes bunun farkındadır ama en çok unutulan şey de budur. Eğer bütün insanlık yarından tez yok deneme sürümünü kullanmayı tercih etse, dünya küçük bir cennet olurdu. Neyse geçtim bunları. “Hayatın orijinal sürümü nerede?” dediğinizi duyar gibiyim. Hemen cevaplayayım. Hayatın orijinal sürümüne herkes sahip olacaktır. Peki ne zaman? İki metrekarelik bir mezarda, cepsiz beyaz bir bezin içinde, oranızı buranızı böcekler, kurtlar yedikten sonra orijinal, lisanslı bir hayat sizi bekliyor olacak. :)
Eylül 2012
2 notes · View notes
ucanbisiklet · 8 years ago
Note
Kitap önerir misin ? :)
Hz.Zeyneb-Nurdan DamlaSebe Kraliçesi Belkis-Nurdan DamlaMüminlerin annesi Hz.Fâtıma-S.Suruç Büyük İslam İlmihali-Ö.Nasuhi Bilmen Hz.Hatice-Muhammed Emin YıldırımHelaller ve Haramlar-İmam GazaliRiyâzu’s Sâlihin-İmam NeveviUçurtma Avcısı-Khaled HosseiniVe dağlar yankılandı-Khaled HosseiniBin muhteşem güneş-Khaled HosseiniBüyük doğu çağına doğru-İhsan ŞenocakSabahattin Ali-İçimizdeki ŞeytanDua Terapisi-Esma SayınAile Saadeti-Muhammed Saki ErolOsmanlı'nın Şifreleri-Talha UğurluelMesnevi Terapiler-Nevzat TarhanSimyacı-Paulo CoelhoMartı-Richard BachKüller altında yakın tarih-Mustafa ArmağanSabahattin Ali-Kürk Mantolu MadonnaSabahattin Ali-Kuyucaklı Yusuf Salih Suruç-Kutlu Doğum Kutlu Peygamberİhsan Şenocak-İslam'ın Kızına, Hz.Aişe-Mustafa Necati Bursalı,Sabahattin Ali-Canım Aliye Ruhum Filiz,İhsan Şenocak-Alemi İslam,Ömer Faruk Dönmez-Hamza, Adem Özköse- Rotamız Alem-i İslam, Hasan El Benna-Müslüman KızlaraOsman Yüksel Serdengeçti-Bir nesli nasıl mahvettiler?Adem Özköse-Cennete otostopTalha Uğurluel-Tarih tıbbı konuşturduHilal Kaplan-Türkiye'nin ölmeyen babasıYavuz Bahadıroğlu-Kemalist YalanlarYavuz Bahadıroğlu-Din ve LaiklikSezai Karakoç-Diriliş Neslinin AmentüsüFatih Duman-Pir Fatih Duman-Sır Fatih Duman-AhFatih Duman-Ene Adam Fawer-OlasılıksızSait Köşk-HemdemCahit Zarifoğlu-Yedi Güzel AdamNuri Pakdil-Anneler ve KudüsTarık Tufan-Kraliçenin PireleriTarık Tufan-Kekeme çocuklar korosuAli Haydar Zuğurlu-Hz.BilalKüçük PrensJohn Waller-Mikrobun KeşfiSibel Eraslan-Babam için beyaz bir kuğuMehmed Paksu-İnsanı uçurumdan kurtaran sözler,Tolstoy-İnsan ne ile yaşar?Necip Fazıl-Son devrin din mazlumlarıÖmer Nasuhi Bilmen-İslam AkaidiA'm��k-ı Hayal-Filibeli Ahmet HilmiHalit Ertuğrul-Kendini arayan adamAiz el-Karni- Dünyanın en mutlu kadını, Salih Suruç-Siyer, Hace Yusuf Hemedani-Hayat nedir?, İhsan Şenocak-İslâm diyen kızlar, Mustafa Armağan-Küller altında yakın tarih, Nuriye Çeleğen-Neden örtünüyorum?,Yılmaz Cengiz-Bir Mücahid ve Mücahide, Nurdan Damla-Aşkın gül bahçesi, İhsan Şenocak-Bir mekteptir oruç, Mustafa Kutlu-Ya tahammül ya sefer,İmam Gazali-Kalp Risalesi, Fatih Duman-İkra, İhsan Şenocak-Kur'an Müslümanlığı, Rasim Özdenören-Müslümanca düşünme üzerine denemeler, Hutbelerle İslam-Ömer Öztop, Faruk Beşer-Namazı dosdoğru kılmak, Mustafa Armağan-Cumhuriyet efsaneleri, Necmettin Erbakan-Davam, İmam Gazali-Ey Oğul, Abdullah Yıldız-Yusuf’un üç gömleği, Serdar Tuncer-Delilim yok kalbimden başka, Mehmet Akif Ersoy- Tünel,  Abdullah Galib Bergusi- Yoldaki Mühendis 1,2 , İbrahim Tenekeci- Geldik sayılır, Ömer Faruk Dönmez- Bir yobazın günlüğü, Abdulfettah Ebu Gudde- Zamanın kıymeti, Said Halim Paşa- Buhranlarımız ve son eserleri, Hilal Kara- Hanım Sahabeler, Yusuf El-Karadavi- Her müslümanın ortak davası kudüs, Ömer Faruk Dönmez- Bir yobazın günlüğü, Ömer Faruk Dönmez- Bir kitap bir balta, İhsan Şenocak- Üstad’ın gençliğe hitabesine dair, İhsan Şenocak- İki devrin ulu hocası Ali Haydar Efendi, Ömer Nasuhi Bilmen- İki aşk çiçeği, Serdar Tuncer- Sermayem yok derdimden başka, Abdullah Galib Bergusi- Özgürlüğün fecri
591 notes · View notes
fersude · 7 years ago
Note
Bi roman önersen ya da roman okur musun son okuduğun roman neydi beğendin mi
Herkesin tarzı farklı bu yüzden kitap önermeyi pek sevmiyorum. En son okuduğum kitap da "Cennete Otostop"tu, roman değil.
2 notes · View notes
umutlim-blog · 8 years ago
Text
Escondido Paraíso
Viñales'in ikinci tırmanış günü hava kapalı, biraz da yağmurluydu. Önceki akşam, kızlar ve meydanda tanıştığımız iki Kanada'lı pilotla Cuba Libre sektörüne gitme kararı aldık. Arabayla gidilebilen, yola yakın, oldukça dikkat çekici, devasa sarkıtlara sahip, kocaman siyah bir duvar. Sabah 9 30'da meydanda buluşup taksilerle pazarlık edip başarısız olduktan sonra verdikleri fiyata bindik antika aracımıza.  Bilgi / Gözlem: Küba'da yeni arabalar da var. Ama aşırı eski Amerikan arabalarını sürekli etrafta görüyorsunuz. Bu araçların çoğu ‘’taxi collectivo’’ olarak çalışıyor. Bazılarının dolmuş gibi belli güzergahları oluyor. Viñales'de genelde normal taksi gibi çalışıyorlardı. Bu araçlarla ilgili en çok dikkatimi çeken şey ön panelin boşluğu oldu. Varsa sonradan eklenmiş ufak bir radyo oluyor. Onun dışında torpido gözü ve akrep yelkovanlı küçük bir saat var sadece. Gerisi arabanın dizaynına göre dekore edilmiş boş bir alan. Gözümü o boşluktan alamadım her collectivoya bindiğimde. Neyse, 10 dakikalık yolculuktan sonra yol kenarında, ormanın ucundaki Cuba Libre'ye vardık. Oradaki rotaların sert olduğunu bildiğimizden hemen yanındaki "Saklı Cennet" adlı sektörde ısınmayı planlamıştık. Tırmanış rehberinde sektöre ulaşım gayet basit gözüküyordu. Cuba Libre'den biraz sola doğru yürü orada. Fakat ormanın içinde yarım saat kadar aradığımız patikayı bulamadık. Patika bir zamanlar vardıysa da orman tarafından geri alınmıştı.  Pilotlar halen dibinde olduğumuz Cuba Libre'de tırmanmaya başlama kararı aldı. Biz Saklı Cennet'i bulmaya kararlı ormana daldık. Hafif yağmur altında Küba'nın tropikal ormanlarında yol açmak gibisi yok. Benim, grubu var olmayan patikalara sürükleme çabalarıma rağmen, Lindsay'nin liderliğinde labirenti çözüp 1.5 saatte 1 kilometre mesafedeki Saklı Cennet'e ulaştık.   Cennet değildi bence ama kesinlikle saklıydı. Jodi'nin bacakları pek çok acımasız bitki tarafından kesildi, delindi ve bileğinde bir bölge şişti. Ama kimse şikayetçi değildi bu küçük zorluktan. İkişer rota tırmandık, bir de küçük mağara bulduk onu gezdik. Sürpriz bir mağaraydı; rotaların yanında eğilerek girebildiğin bir delik 25 metre kare kadar, iki odalı, 7 metre kadar yüksek tavanlı oldukça tozlu bir mağaraya açıldı. Bayağı sevdim mağarayı, iki tane yarasa yaşıyordu içinde.  Gün batımına doğru dönüşe geçtik. Gelirken kullandığımız "yolu" bulamadığımızdan sabırsızca, paldır küldür ağaçları ve çalıları yararak indik aşağı. Pilotları otostop çektikleri araçla bizi terk etmek üzereyken yakaladık. Yandaki büyük turistik mağarada biralarını yudumlarken bizi bir saat beklemişler, köye dönüp dönmediğimizi bilmediklerinden gitme kararı almışlar. Araç bulmakla uğraşmak zorunda kalmayacağımıza sevincimizden affettik onları ve köye döndük.  Bence harika bir gündü. Hava güneşli olsa, patika tertemiz olsa normal bir gün olurdu.  Tüm yol açma faslı bana Hobbit'in Mirkwood bölümlerini hatırlattı, mağara ise cücelerin uyurken goblinler tarafından kaçırıldığı kısmı. Bu tarz maceralar,  okuduğum veya oynadığım fantastik dünyalarla beynimde birleşince bayağı eğleniyorum, hemen bir LOTR soundtracki açıp deneyimi tamamlıyorum hahaha.  Böyle işte. Macera!
3 notes · View notes
medmedya · 7 years ago
Text
Liseli çocuklara 'Cennete Otostop': Huzur cihatçı Taliban’daymış..!
Liseli çocuklara 'Cennete Otostop': Huzur cihatçı Taliban’daymış..! http://medmedya.blogspot.com/2017/11/liseli-cocuklara-cennete-otostop-huzur.html
0 notes
kitapindiroku · 8 years ago
Text
Cennete Otostop & Hidayet Öyküleri Kitabı pdf indir pdf indir
Cennete Otostop & Hidayet Öyküleri Hepsinin birbirinden farklı, birbirinden ilginç hikâyesi vardı. Kimisi papazken, kimisi ünlü bir müzisyenken, kimisi bir misyonerken, kimisi de uyuşturucu kaçakçısıyken İslam’la tanışmış ve kendilerine yeni bir hayat kurmuşlardı. Bu röportajlar esnasında mühtedilerin gözyaşlarına, sevinçlerine ve heyecanlarına da şahitlik ettim. Onlardan yaşadıkları zorlukları, hayal kırıklıklarını, geleceğe dair umutlarını dinledim. İtiraf etmeliyim ki, mühtedilerle yüz yüze röportajlar yaparken dinlediklerimden ben de çok etkilendim. Bazı hikâyeler günlerce aklımdan çıkmadı; yolda yürürken, kitap okurken veya başımı yastığa koyduğumda, sonradan Müslüman olan bu insanların anlattıklarını, başlarına gelenleri hatırlıyordum. Hepsi gerçek ve yaşanmış olan hidayet öykülerini dinleyip de etkilenmemek elde değildi. Sizin de hidayet öykülerini okurken birçok farklı duyguyu bir arada yaşayacağınızı; kimi zaman şaşıracağınızı, kimi zaman mutlu olacağınızı, kimi zaman da gözyaşlarınıza engel olamayacağınızı tahmin ediyorum.
Cennete Otostop & Hidayet Öyküleri Kitabı pdf indir pdf indir oku
0 notes
rocknrollelf · 8 years ago
Photo
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
**Daha servis alanına gelmemişken Deniz aradı beni. Kuzum umarım yollarda otostop çekmiyorsundur diye. Otobüs biletimi çekip attım , içi rahatladı. Vardığın yerden konum at , birde beni her yediğin halttan haberdar et dedi. Canımın içi :) ** Yaklaşık iki saat on beş dakika sonra terminale vardım ama ne terminal. İz durmaz kervan geçmez. Navigasyondan kalacağım otelin yerine baktım yürüyerek bir saat on dakika yazıyordu. Her yer otoban mecbur ya yürüyecektim ya otostop çekecektim. O sırada arkamdan çok hoş bir bayan seslendi. Yanında da 6-7 yaşlarında bir kız çocuğu. Gideceğim yeri sordu. Ben de o tarafa gidiyorum , taksi çağırıyorum beraber gideriz dedi. Tamam dedim ama aklım taksiye vereceğim paradaydı. Neyse ilk bayanın evine vardık. Ev değil bildiğiniz şatoydu site içerisinde , müstakil, iki katlı vs. Sitenin adını verdi, kaldığı evi gösterdi . Birşeye ihtiyacın olursa yanıma gel, kime sorsan bilir burayı dedi. İyi akşamlar dileyip vedalaştık. Ordan sonraki yolda da taksi zaten 10 lira tuttu :) ** Otele ilk girdiğimde biraz tırstım, çünkü şu battaniye verelim mi diyen tiplerden otellere benziyordu. Neyse bir cesaret içeri girdim , resepsiyonist olmaktan çok uzak bir abi ( ben de resepsiyonistlik yaptım ordan biliyorum) kimlik bilgilerimi aldı. Odaya kadar götürme zahmetinde bulunmadan tarif etti ve anahtarı verdi. ** Oda mükemmel derecede sıcaktı. Bu benim için çok iyi birşeydi çünkü ben çok üşürüm. Bu arada oda da tuvalet kağıdı ve fön makinesi yoktu ayrıca wi-fi de. Ama yatak çift kişilikti ve yeri merkeziydi. **Yerleştikten sonra en yakın markete gidip , beni yatana kadar geçiştirecek birşeyler aldım o arada şehrin sokaklarını turladım. Otele geçip aldıklarımla tv keyfi yaptım. Sonra televizyondan sıkıldığımı farkedip ışıkları kapattım ve müzik dinlemeye başladım. ** Müziğin birasız gitmeyeceğini anlayıp çıkıp bira aldım. Elimde bira ve kıçımda sıcaktan çıkara çıkara kaldığım tek donumla meditasyon niyetine keyif yaptım. ** Sabah erken kalkıp çıkışımı yaptım direk Sapanca Göl'üne geçtim. Bulunduğum otelden on dakika mesafedeydi zaten. Kesinlikle güzel bir manzara ama insanların kıymetini bilmeden geçip gittiklerini düşünüyorum. İnsanlar çöplerini çöp kutusuna atma konusunda bilinçsizler. **Göl manzarasında kahvaltı yaptım. Burada kahvaltılar meşhurmuş. Ben güzel bir manzara ve doyurucu bir tabağa 25 lira verdim ki nerdeyse iki kişilik bir tabaktı. Oradaki garson kızla muhabbet ettik bir süre. Çok güzel kumral kıvırcık saçları , mavi gözleri ve fiziği vardı. ** Sonraki durağım Natürköy oldu. Özel arabası olmayan insanlar için ulaşım zor bir yer. En azından ben toplu ulaşım aracı göremedim. Taksiye 20 lira kadar verdikten sonra bu cennete ulaştım cennet ki ne cennet. ** Her yerinden doğal kaynak suyu fışkıran bu yerde yağmur , doğa , su üçlüsünü dibine kadar yaşadım. Hatta biraz da çamura battım :) ** Dönüşte tekrar taksiye para vermemek için otostop çektim ve genç bir çiftin arabasına bindim. Her yerim çamur içindeydi , ayaklarımla arabayı bilhassa pisletmemeye çalıştım çünkü bindiğim araba Range Rover'dı. :) Beni otogara kadar bıraktılar onlara ne kadar şükretsem azdır :) ** İlk arabayla İstanbul'a döndüm. Zaten her yarım saatte bir araba vardı buraya. ** Bu arada arkadaşlarım her ihtimale karşı beni sürekli aradılar. Nasıl olduğumu sordular. Bense iyiyim dedim. Çünkü gerçekten iyiydim. Uzun zamandır kendimi hiç bu kadar iyi hissetmemiştim . **Bir sonraki durağım ise Kapadokya olacak. Önceden rezervasyon yaptırmak gibi bir şansım olursa 500 tl bana yeter. Mart ya da nisan aylarında gitmeyi planlıyorum. Burası için ise en başta 250 tl demiştim ama cebimden çıkan para 180 tl civarındaydı. Herneyse benim açımdan gerçekten keyif vericiydi. Şimdi ise bir duş alıp, ateizim hakkında araştırmalar okuyacağım. Belki de bir Türk kahvesi içerim. Haydi kendinize iyi bakın. **
8 notes · View notes
cenneteotostop · 8 years ago
Note
Cennetten otostop demişsin de sen noldu kanatların falan mı kırıldı 😊
Cennete * dedim (:
1 note · View note
enfustenafaka · 4 years ago
Text
Bir kitabı birkaç kez okuduktan sonra o kitaptan bıkarsınız. Fakat Kur’an öyle değil. Kur’an’ı okuduğunuzda tekrar okumak istiyorsunuz.
- Cennete Otostop, Adem Özköse
14 notes · View notes
birhazanmevsimii · 8 years ago
Photo
Tumblr media
Bizden kitap tavsiyesi isteyen kardeşlerime mütevazi bir kitaplık kurmaları için liste Sevgili Ahmet Bulut hocam hazırlamış. Okuduğunuzda kendinizde muhteşem gelişimi fark edeceksiniz. Bir de okuduklarınızla amel ederseniz kâmil bir mümin olursunuz inşallah. Faydalı olması duasıyla... 1- Feyzü'l Furkan Kur'an Meali, Hasan Tahsin Feyizli 2- İslam İlmihali, Ömer Nasuhi Bilmen 3- Riyazü's Salihin tercüme ve şerhi (Erkam Yayınları) 4- Çöle İnen Nur, Necip Fazıl Kısakürek 5- Nefsin Terbiyesi, Mehmed Zahid Kotku 6- Vahiy Kültürü, Ruhi Özcan 7- Allah'a Koşan Genç, Ahmet Bulut 8- 99 Esma 99 Dua, Senai Demirci 9- Gençliğin İmanını Sorularla Çaldılar, Emine Şenlikoğlu 10-Diriliş Neslinin Amentüsü, Sezai Karakoç 11-İslamı Aşkla Yaşamak, Ahmet Taşgetiren 12-Tarih Şuuru, İhsan Süreyya Sırma 13-Çanakkale Mahşeri, Mehmet Niyazi 14-Gençlerle Başbaşa, Ali Fuat Başgil 15-Helaller ve Haramlar, Hayreddin Karaman 16-Peygamberimizin Sevdiği Müslüman, Yaşar Kandemir 17-Teselliler Kitabı, Yusuf Özkan Özburun  18-Yusuf'un Üç Gömleği, Abdullah Yıldız 19-İslama Giriş, Muhammed Hamidullah 20-Huzur Sokağı, Şule Yüksel Şenler 21-Minyeli Abdullah, Hekimoğlu İsmail 22-Sahabeyi Nasıl Anlamalıyız?, M. Emin Yıldırım 23-Arşın Gölgesindeki Genç, Nureddin Yıldız 24-Müslümanca Yaşamak, Rasim Özdenören 25-Batılılaşma İhaneti, Mehmet Doğan 26-Örnek Nesil, Şerafettin Kalay 27-Hurafeler ve Batıl İnançlar, İsmail Lütfü Çakan 28-Sahabe Hayatından Hidayet Öyküleri, Zübeyir Gündüzalp 29-Peygamber Gibi Yaşamak, Kerim Buladı 30-Biat, Nuri Pakdil 31-Düşün ve Başar, Muhammed Bozdağ 32-Kimyayı Saadet, İmam-ı Gazali 33-Müslümanların Geri Kalmalarıyla Dünya Neler Kaybetti, Ebu'l Hasan en-Nedvi 34-İslam Tarihi, Asım Köksal 35-İlim Uğrunda, Abdulfettah Ebu Gudde 36-Avrupanın Üzerine Doğan İslam Güneşi, Sigrid Hunke 37-Hatıralar, Ali Ulvi Kurucu 38-Doğu ve Batı Arasında İslam, Aliya İzzet Begoviç 39-Dört Terim, Mevdudi 40-Yoldaki İşaretler, Seyyid Kutup 41-Cennete Otostop, Adem Özköse 42-Hakka Adanmış Gençlik, Osman Nuri Topbaş 43-Bu Ülke, Cemil Meriç 44-İhlas Çağrısı, Ramazan Kayan 45-Maneviyat Dünyamızda İz Bırakanlar, Vehbi Vakkasoğlu 46-Dilimiz ve Kültürümüz, Mahmud Esad Coşan 47-Cennet Yolları, Mehmed Zahid Kotku
1 note · View note
cennneteotostop · 5 years ago
Note
Otostop?
cennete giden yol üzerindeyim direkt cennet
0 notes
netbilgikilavuzu · 7 years ago
Text
Doğada Pazartesi Yoktur
Tumblr media
Boraboy Gölü Amasya’nın Taşova ilçesine yaklaşık 25 km uzaklıkta bir doğa harikasıdır. Buraya gitmek için özel aracınız olmalı çünkü otobüs ya da dolmuş gitmiyor. Taksi de yok orada. Ya özel araçla gitmeli, ya da otostop ? Amasya Taşova’ya kadar geldikten sonra zaten tabelalar sizi yönlendiriyor. Borabay Köyü yerleşkesi aşağıda, göl ise yukarıda bulunuyor. Epey dik bir yol çıkılıyor araçla. Borabay Köyü’nden Borabay Gölü’ne yürüyerek gitmek ne yazık ki mümkün değil. Ben gittiğimde özel aracım yoktu. Tabiri caizse köyde ortada kalakaldım. Oradaki köylülerden rica ettim. Sağolsun biri aracıyla göle kadar çıkardı. Bu nedenle bu duruma hazırlıklı gitmekte fayda var.
Göl ile ilgili diğer önemli bilgilere gelecek olursam… Denizden 1030 m. yüksekte bulunan gölün, en derin yeri 36 metre. Gölde balık tutmak, yüzmek yasak. Balık çeşitliliği çok iyi ve bunu korumak adına büyük gayret sarf ediyor yönetim. Ben buraya yazın da gittim, kışın da. Bu cennet gibi yer her mevsim ayrı güzel. Yazın genelde karavancıların, gezgin ailelerin, piknikçilerin ortak tercihi olan bu göl, kışın bir o kadar sakin ve ıssız. Düğün çekimine falan gelen oluyor, çok nadir dolaşmaya gelenler bir de. Yani kışın ölü gibi denilebilir. Ancak oradaki çalışanlar ve sorumlular öyle cana yakın öyle içten ki, şubat ayında bana buz gibi yeri sıcacık yuva yaptılar diyebilirim.
Göl yazın yemyeşil, kışın bembeyaz ve her anlamda eşsiz bir görüntü sunuyor. Yansıma gerçekten harika. Üstelik göl etrafında bolca temiz hava alarak spor yapabilmeniz için çok güzel bir yürüyüş parkuru var. Ben parkuru defalarca kez baştan sonra gittim, yoruldum biraz ama resmen tazelendim. Gölün çevresindeki ormanlık alanda piknik alanları var ve kamp yapmak ya da konaklamak için de yerler mevcut. Konaklamak için bungalov evleri tercih ederseniz geceliği 100 TL. Çadır atma bedeli ise 30 TL.
Ormanlık alan içerisinde kafeterya ve restoran da var. Ama bence burası tam çadırı açıp hamağı kurup piknik yapmalık yer. Temiz hava, doğa ile iç içe ve el değmemiş, kirletilmemiş bir cennet. Gölün suyu öylesine berrak ki; inanın balıkları görebiliyorsunuz bakınca. Hatta gölün kenarına kadar geliyor balıklar. Ekmek falan attığınızda hepsi toplanıyorlar. Harika bir görüntü oluyor. Balıklar, ördekler, bir iki köpek ve kedi. Tam bir doğal ortam. Yazın göl içerisinde sandallar ve göl bisikletleri oluyor. 10 TL gibi cüzi bir ücrete göl bisikletlerini kiralayabiliyor, göl içerisinde tur atabiliyorsunuz. Mutlaka gidilesi yerlerden.
Minik bir dipnot: Bir kere giden vazgeçemiyor. İnanın bağımlılık yapıyor. Ben iki kez gittim. Bakalım üçüncüsü ne zaman olacak… Bu sahte cenneti görmeden geçmeyin derim. 🙂
Doğada Pazartesi Yoktur
0 notes
ssblog33 · 7 years ago
Text
KÜBA
KARAYİPLER’DE MOJITO EŞLİĞİNDE MÜZİK
Yazı ve Fotoğraf: Olay Salcan, Sun Savunma Net, 28 Aralık 2017
Küba son derece güzel ve ilgi çekici bir ülke; doğası, Havana şehri ve özellikle insanları ile insanın içini ısıtıyor. Hele müziği bir başka alem. Küba’nın güzelliklerinin ve sahip olduklarının yalnızca Fidel Castro ve Che Guevara ve Mojito olmadığını anladım. Çünkü Küba’da inanılmaz bir kültür karışımı var. Bunu halka bakınca anlıyorsunuz. En beyaz tenlisinden, en siyahına kadar bütün tonları görebiliyorsunuz. Bu kadar çeşitliliği hiç bir yerde göremem herhalde düşüncesine kapılıyorsunuz. Bu bende şaşkınlık yarattı. Ama bu şaşkınlığı çevreye alışarak tam atlatmaya başladığınız zaman; bu insanların birbirleri ile beraber hiç bir ırk, din ve renk ayırımı gözetmeden yaşıyor olduklarını anlamanız fazla uzun sürmüyor. Herkes birbirine destek oluyor. Aralarında müthiş bir dayanışma var. Örneğin, oto yollar da (aslında bölünmüş yol) dahil tüm yerleşim yerlerini birbirine bağlayan yol kenarlarında yürüyen insanlar görüyorsunuz. Bazı yerlerde bunların, bayağı kalabalık olduğunu farkediyorsunuz. Küba’da taşımacılık gelişmemiş olduğundan bu kişiler, otostop yaparak bir yerden diğer bir yere gidiyorlar.
HER YERDE MÜZİK
Küba halkı genelde Afrikalılar, İspanyollar ve Meksikalılardan oluşan renkli bir topluluk. Bu renklilik, yaşamlarının her yönüne yansımış. Afrika tarzı rengarenk giysileri ile dolaşan kadınları ve Meksika şapkalı erkeklerini her zaman görebilirsiniz. Bu renkliliği en çok müzikte hissediyorsunuz. Kölelerin getirdiği Afrika’nın vurgulu ve gizemli ritimleri ile İspanyolların taşıdığı Akdeniz’in oynak tonları kaynaşıp çok farklı, kulağa hoş gelen, insanı yürürken ve otururken kıpır kıpır yapan bir müzik ortaya çıkmış. Buna Amerikalıların cazı ile Güney Amerika salsaları da karışınca insan yerinde duramıyor. Yolda sakin sakin bir kafenin önünden geçerken duyduğunuz müzikle hemen ister istemez hareketlenmeye başlıyorsunuz. Dikkat ettim, yalnız ben değil, ama herkes. Sanki sihirli bir değnek değmiş gibi. Bu da, müziğin gücü ve aynı zamanda baştan çıkarıcı cazibesi herhalde.
Küba, bir müzik cenneti, ama Küba’da gerçekten kaliteli müzik yapılıyor. Kafe ve lokantalarda ve hatta sokak köşelerinde müzik yapan gruplar var. İşin tuhaf olan tarafı her grup kendi CD’sini yapmış ve arada satıyorlar. Eğer hepsini alırsanız, sonunda müthiş bir koleksiyonunuz oluşabilir. Size kalmış. Bu insanlar müzik yaparken farkı hissediyorsunuz. Çünkü size çok iyi gülüyorlar ve yakınlaşıyorlar. Çok cana yakın ve sıcak insanlar olduğundan sizinle hemen bir ilişki kuruyorlar ve sizi de icra ettikleri müziğin içine dahil ediyorlar. Kendinizi grubun bir üyesi gibi hissediyorsunuz. Keşke Türkiye’de çaça ve salsa dersleri alsaydım diyorsunuz. Bir de bakıyorsunuz kalkmış dans ediyorsunuz. Kendinizi müziğe bırakın ve bunun keyfini çıkarın. Emin olun Küba’dan başka bir yerde yok bu güzellik. Bunu doya doya yaşayın.
YEŞİL TİMSAH
Kübalılar, ülkelerine “Yeşil Timsah” diyorlar. Hediyelik eşyalara da yansımış. Bunun nedeni de; Küba adasının bir timsaha benzemesi ve çok yeşil olması. Gerçekten de Küba çok yeşil bir ada ve ormanlar ile kaplı. Bazı bölgelerde yağmur ormanları yer almakta. Sarı bir yer göremiyorsunuz. Vinales Vadisi buna verilebilecek çok güzel bir örnek. Kendinizi Hindi Çin’de sanıyorsunuz.
AMERİKAN ARABALARI
Küba’nın en güzel zenginliklerinden birisi, 1950 yıllarından kalma eski model Amerikan arabaları. Bu kadar uzun bir zamandan beri bakımlı ve çalışır vaziyette bunları muhafaza etmek büyük bir başarı olsa gerek. Özellikle Havana’da çok sayıda, her marka ve modelde araba var. Amerikalılar ülkeyi terk ederken bunları götürememişler. Bunlar Küba’ya ayrı bir hava veriyor. 1919 model Ford araç dahi gördüm. Ancak duruyordu. Çalışıp çalışmadığını öğrenemedim. Adeta açık Amerikan arabaları müzesi. Gör��lmeye değer. Böyle bir ülke dünyada var mı? Ben hatırlamıyorum. İnanılmaz bir nostalji. İnsan hangisine bakacağına şaşırıyor.
  KÜBA’NIN ÜNLÜLERİ
Küba’da Che Guevara, bir kahraman olarak her yerde. Küba’nın sembolü olmuş. Fidel Castro’dan daha ünlü ve halk tarafından çok seviliyor. Santa Clara’da kendisine çok güzel bir anıt mezar yapmışlar. Diğer devrimde ölenlerle beraber gömülmüş. Bu kadar ünlü olmasının sebebi bence çok yakışıklı olması, genç yaşta ölmesi ve Bolivya’da yine bir devrim hareketinde ihanete uğrayarak öldürülmesi. Küba halkı da kendisini çok seviyor.
Küba’nın diğer ünlüleri; purosu, romu, mojito ve kahvesi. Purosu, “Havana Purosu” adıyla tanınıyor ve tamamen el yapımı. Ben puro fabrikasını gezdim. Buna fabrikadan ziyade atölye demek daha uygun olur. Hiç makine yok. Dünyada Havana purolarının meşhur olmasının en önemli nedeninin kalitesinden ziyade, Fidel Castro ve Che Guevara’nın bunları içerken gösteren boy boy resimleri olduğuna inanıyorum.
Küba, rom’un vatanı. Şeker kamışından üretilen bu içkiden yapılan Mojito, Cuba Libre ve Daiquiri Frappe gibi kokteylleri çok ünlü. Beyaz rom, şeker, yeşil limon (lime), soda, buz ve taze nane yapraklarından yapılan ve Küba’da yaşayan Amerikalı ünlü yazar Ernest Hemigway’in de favorisi olan Mojito’yu daha çok beğendim. İnsanı sıcak havalarda ferahlatan bir içki. Daiquiri’nin içine çok buz konuyor. Cuba Libre coca cola ile yapılıyor. Mojito’yu tercih ederim.
Kahveye meraklı bir kişi olarak Küba’da en iyi kahvenin yapıldığını söyleyebilirim Bu işi çok iyi yapıyorlar.
HAVANA BİR BAŞKA
Bana kalırsa, Küba’yı anlatmak için Küba’yı ikiye ayırmak daha uygun olur. Birincisi Havana, ikincisi ise ülkenin geri kalanı. Çünkü Havana, iki milyonluk nüfusu, tarihi dokusu ve geçmişte yaşadıkları ile çok farklı bir şehir. UNESCO tarafından 1982 yılında Dünya Kültür Mirası Listesi’ne alınmış olup bölge bölge restore çalışmaları devam etmekte. Gerek Havana’da ve gerekse diğer şehirlerde yapılan restore çalışmaları ile binalar çok renkli olarak boyanmakta. Bir sokağa girdiğinizde her binanın ayrı bir renge boyandığını görüyorsunuz. Bu da Küba’nın çok renkli kültürünü yansıtmak için olsa gerek. Şehir merkezi ve hemen yanındaki birkaç sokağın dışında kalan sokak ve caddeler eski ve harap haliyle durmakta. Amerikalılar Havana’yı terk ettikten sonra binalara fazla bir şey yapılmamış (restore edilenler hariç) ve zaman da acımasızca onları eskitmiş. Bir kısmında insanlar yaşıyor, ama diğerleri boş. Bazı yerleri terk edilmiş bir hava veriyor. Emin olun buraları gezmek çok daha farklı. Ancak binalar harap ve eski olmalarına rağmen muhteşem. Bunları bu halleriyle görmek bugün için kaçırılmayacak bir fırsat. İnanıyorum ki yakın bir zamanda Küba’nın bu eski, oldukları şekliyle asırlık bir çınar gibi ayakta durmaya çalışan, ama devrimi, acı ve tatlı olayları yaşayan, yaşananları bir bakışta anlatan, hüzünlü binalar değişecek, hepsi makyajlı ama bir şey anlatmayan binalar haline gelecekler.
Havana’da dolaşmak çok eğlenceli. Hangi kafe ve lokantaya girerseniz girin muhakkak müzik var. Cadde ve sokaklarda müzik yapan ve dans eden sokak çalgıcıları ve dansçıları görülmeye değer, Oto yollarda bile mola verdiğiniz yerlerde müzik yapıyorlar. Havana’daki Tropicana adlı kabere görülmeye değer. İki saat süre ile yaptıkları gösteri Paris’teki Lido’yu aratmıyor.
Rengarenk elbiseleri ile güzel Küba kızları bir peso karşılığında size öpücük verirken resminizin çekilmesine izin veriyorlar. Ağzında puro sizinle peso karşılığında resim çektiren renkli giysili erkek ve kadınlar çok sevimli. Sizden peso, sabun ve kalem isteyenlere kızamıyorsunuz. Çok cana yakınlar.
KARAYİPLER
Cienfueros, UNESCO tarafından Dünya Kültür Mirası Listesi’ne dahil edilen Karayip Denizi kıyısında bir şehir. İspanyollardan kalan sarayı, tarihi meydanı ve tiyatrosu ile çok ünlü. Karayipler’de denize girmek çok güzel ve de havalı oluyor. Amerikan korsan filmlerinde gördüğümüz maceraların havasına hemen giriyorsunuz. Karayip Korsanları filminin ister istemez etkisi altında kalmışız.
BİR KLASİK
Trinidad, Küba’nın görülmeye değer yerlerinden birisi. Küba tarih ve kültürünün yansımalarını burada görebiliyoruz. Gezerken gördüklerimizden son derece keyif alıyoruz. Havana’da olduğu gibi burada da şehrin merkezi ciddi bir resterasyon görmüş. Ancak diğer sokaklar, harap ve orijinal halleriyle size her şeyi söylüyorlar. Sokaklar, gençlerin bilmediği ama eskiden Türkiye’de de olan “Arnavut Kaldırımları” hali ile aynen korunmuş. Trinidat’a özel “La Canchanchara” adlı içkiyi Küba müziği eşliğinde içmek ayrı bir keyif. Tabii ki romdan yapılmış. Ancak bu sefer içine bal katılmış, hafif, keyif verici ve rahatlatıcı. Saatlerce Trinidad’ı dolaştık. Mola verdiğimiz lokanta ve kafede Mojito veya La Canchanchara içtik ve Küba müziği dinledik. Çok keyif aldık.
SONUNDA TURKUAZ DENİZ
Türkiye’ye dönmeden önce son iki günümüzü Varadero’da geçirdik. Bu bizim için çok dinlendirici ve o kadar da keyif verici oldu. Varadero, Atlas Okyanusu kenarında bir şehir. 20 km. uzunluğunda incecik kumu, turkuaz yeşili denizi ve palmiyelerle süslenmiş sahili olan bir şehir. Rüya gibi. Bunu anlamak için yaşamak gerek. Biz, eskiden Hilton olan bir otelde kaldık. Bol bol denize girdik ve güneşlendik. Ayrıca güneş buradan çok farklı batıyor. Grupta Mojito içmek çok güzel.
Küba. yemyeşil cennet gibi bir ülke. Evet parasal olarak fakir bir ülke. Ama kültür, tarih, doğa, müzik ve sevimli, cana yakın insanları ile çok zengin. Orada yaşayan insanların renk, ırk, milliyet, din ayırımı olmadan birbirlerini destekleyerek yaşamalarını görmek ne kadar güzel. Dünyanın kaç ülkesinde bu var? Ders alınacak bir durum. Tropikal sahilleri inanılmaz. Rüya gibi. Eski ve harap olmuş binaları tarihin ayakta kalmış birer anıtı, ama resterasyonla yıkılıyor.
Küba mutfağı diye birşey yok. Yemekler iyi değil. Otellerde işletmecilik de yeterli değil. Bu konuda daha çok şey öğrenmeleri gerek. Küba, devrimiyle dünya tarihinde önemli bir yeri olan bir ülke. Rusya’nın çökmesi ve Çin’in kapitalizmi tercih etmesinden sonra dünyada tek sosyalizmi uygulayan ülke. Ciddi bir ambargo altında. Çin gibi ülkeler tarafından destek görüyor. Turizm, en önemli gelir kaynaklarından biri haline gelmiş. Turist olarak gelenlerin çoğu, Kanadalı ve AB ülkeleri halkı. Sosyalizm yavaş yavaş gevşiyor. Bunun fark eden Fidel Castro da, ölmeden önce bazı konularda sosyalizmden ödün vermeye başlamış.
Küba, bu günkü haliyle bir efsane ve markadır. Son zamanlarda yaşadığı hızlı değişimle yakın zamanda bu günkü görünümünden eser kalmayacağı da bir gerçektir. Şu anda dahi bu efsaneyi gezip görmek bir ayrıcalıktır. Aksi takdirde ilerde efsanenin ancak hikayelerini, başkalarından dinlersiniz.
Tekrar buluşuncaya kadar hoşça kalınız.
olaysalcan.blogspot.com
KÜBA GEZİSİNDEN KARELER
KÜBA – KARAYİPLER’DE MOJITO EŞLİĞİNDE MÜZİK KÜBA KARAYİPLER’DE MOJITO EŞLİĞİNDE MÜZİK Yazı ve Fotoğraf: Olay Salcan, Sun Savunma Net, 28 Aralık 2017…
0 notes