#celal bayar
Explore tagged Tumblr posts
Text
AK PARTİ'NİN ATASI ADNAN MENDERES'İN YIKTIĞI CAMİLER
Demokrat Parti 1950 yılında iktidar oldu. İsmet İnönü seçimi kaybetti ve iktidar Adnan Menderes ve Celal Bayar'a geçti. İşte o tarihten sonra ülkede imar programı adı altında müthiş bir yıkım başladı. İstanbul'da bir çok cami Adnan Menderes tarafından yıklıldı.
Atatürk camileri ahıra çevirdi palavrasını millete empoze eden siyasal islamcı takımının yalanları ellerinde patladı.
Demokrat Parti lideri Adnan Menderes'in yıktığı cami sayısı oldukça kabarık...
Peki; bu Adnan Menderes neden cami düşmanı bir liderdi?!..
Bu sorunun cevabını AK PARTİ versin.
İstanbul Karaköy'de bulunan Merzifonlu Kara Mustafa Paşa cami yani Meydan Cami Adnan Menderes eliyle yıkılan bir çok ibadethaneden sadece birisidir!..
Cem Akkılıç
Denizci eskisi, blog yazarı, bostan korkuluğu
#MustafaKemalAtatürk
#Atatürk
#mustafakemal
#cemakkilic
#cemakkılıç
#cemakkılıçkimdir
#cemology
#cemologyonuncuköy
#takunyalibidocusu
#cemtahliye
#cemberaat
#RecepTayyipERDOĞAN2024
#akpartihaberleri
#akparti
#tayyiperdogan
#tayyiperdoğan
#akgenclik
#akpartiiktidarı
#AkitTv
#AHaber
#İslamnedir
#Kurangerçekleri
#İslamıanlamak
#chp
#cumhuriyethalkpartisi
#adnan menderes#cem akkılıç#celal bayar#menderes yıktığı camiler#adnan menderes camiler#tayyip erdoğan
0 notes
Text
Kolektif – Türkiye'nin 1980’li Yılları (2023)
Türkiye’de ‘80’ler, siyasi, iktisadi ve büyük bir toplumsal dönüşümün miladıdır. Travmaların, yeni bir insan ve toplum tipinin, arayışların olduğu kadar kayboluşların, dahası yeni bir “dünya”nın habercisidir… 24 Ocak Kararları, 12 Eylül Darbesi ve 1982 Anayasası Mamak, Metris, Diyarbakır cezaevleri Kenan Evren, Turgut Özal, Bülent Ecevit, Turhan Feyzioğlu, Erdal İnönü, Saim Bülend Ulusu, Mesut…
View On WordPress
#2023#Ahmet Bayar#Alper Torun#Anıl Varel#Arzu Bayar#Asım Öz#Aybars Yanık#Ayşem Sezer-Şanlı#Aziz Çelik#Çağdaş Görücü#Çimen Günay-Erkol#Bayram Koca#Bengü Öztan-Körün#Besim Can Zırh#Bora Gürdaş#Cansu Parlak#Celal Oral Özdemir#Demet Gülçiçek#Elifcan Çoruk#Erdinç Kaygusuz#Ertuğrul Zengin#Funda Şenol#Gökhan Atılgan#Göze Orhon#Gencer Özcan#Hande Dönmez#Kaan Gaytancıoğlu#Kadir Dede#Kemal Can#Kerem Yavaşça
0 notes
Text
Two Statuettes of Demeter Discovered in Turkey
Two statuettes of Demeter, the Greek goddess of earth and fertility, were discovered in a cistern in the ancient city of Aigai in western Türkiye’s Manisa.
Aigai, also Aigaiai was an ancient Greek, later Roman, city, and bishopric in Aeolis. Aegae is mentioned by both Herodotus and Strabo as being a member of the Aeolian dodecapolis.
It was also an important sanctuary of Apollo. Aigai had its brightest period under the Attalid dynasty, which ruled from nearby Pergamon in the 3rd and 2nd centuries BC. The remains of the city are located near the modern village Yuntdağı Köseler of Manisa Province, Turkey.
The excavation team, led by Professor Yusuf Sezgin, head of the archaeology department at Manisa Celal Bayar University, is actively working in Aigai.
Sezgin, who found a cistern near the road to the “sanctuary of Athena” in the city, said that they made some unexpected discoveries during the excavation.
���The cistern we excavated this year is quite different from others in both its form and the artifacts found within. For example, we discovered a figurine specially placed under what we call the “cistern bracelet,” a recess at the entrance of the cistern. Normally, we don’t find such figurines inside cisterns. This one, specifically placed or laid there, depicts the goddess, Demeter, as we know from Greek mythology.”
“Another interesting point is that this wasn’t the only Demeter figurine; we found another one inside the cistern, also shown in the same posture. The third discovery, which might not be very clear because it’s broken, is a piece of a decorated vase. On its fragments are sheaves of wheat, which we know are associated with the goddess Demeter,” he added.
Sezgin also shared: “Demeter was the goddess of agriculture. She was the one who provided the earth’s fertility and productivity. At the same time, she was the protector of plants. In rural ancient cities like Aigai, she was one of the most important goddesses. Considering how difficult it was to farm on rural land, Demeter was given significant importance. In this regard, there was a very strong cult of Demeter in Aigai.”
Special festivals and rituals for gods and goddesses were common in ancient times. Archaeologists recently discovered a cistern about 50-60 meters away from the Atena sanctuary in Aigai. This cistern might have been used for these rituals.
The cistern’s proximity to the sacred area suggests it may be associated with Demeter festivals. This cistern is unique in that more figurines were discovered inside than in any other cistern.
By Oguz Kayra.
#Two Statuettes of Demeter Discovered in Turkey#ancient city of Aigai#Greek goddess of earth and fertility#ancient artifacts#archeology#archeolgst#history#history news#ancient history#ancient culture#ancient civilizations#greek history#roman history#roman art#greek art
26 notes
·
View notes
Text
Travel Ankara 211 / Altındağ - Ulus
Ankara Palas:
Cumhuriyet' in ilk yıllarının anıtsal yapılarından olan ve Mebusan Kulübü olarak planlanan Ankara Palas' ın tasarımı, Mimar Vedat Tek tarafından hazırlanır. 1924 yılında temeli atılır, Mimar Vedat Tek işi bırakınca yarım kalır, daha sonrasında Mimar Kemaleddin Bey' in yeni tasarımına göre tamamlanır.
Cumhuriyet dönemi Türkiye' sinin başkenti Ankara' nın en önemli yapılarından olan Ankara Palas, 17 Nisan 1927 tarihinde 120 yatak kapasiteli bir otel olarak hizmete girer.
1930' lu yıllarda siyasetçilerin, gazetecilerin ve sanatçıların buluşma mekanı olduğu gibi, yurt dışından gelen resmi heyet ve konukları ağırlama işlevini üstlenir. Bilhassa İsmet İnönü, Celal Bayar ve Adnan Menderes, Ankara Palas' ı sıklıkla kullanarak burada davetler verirler.
Ankara, Altındağ, Ulus' taki İkinci Meclis karşısında olması nedeniyle bu tarihi yapı, uzun yıllar politikanın merkez noktası olur. Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk' ün meclis çalışmalarından sonra günün yorgunluğunu bu binada atar, burada toplantılar yapar. Atatürk' e göre Ankara Palas, Doğu' dan Batı' ya açılan bir penceredir.
1975' e kadar otel olarak işletilen Ankara Palas, 1976-1982 yılları arasında Sanayi ve Ticaret Bakanlığı tarafından ofis ve sergi alanı olarak kullanılmıştır. 1983 yılından itibaren ise Devlet Konukevi olarak kullanılır.
2018 yılından itibaren müze olarak kullanılmak üzere Milli Saraylar Başkanlığına devredilir.
8 notes
·
View notes
Note
Nadire bence ve celal bayar mezunusun
Hayır değilim
2 notes
·
View notes
Text
100 YILLIK, İNKAR ÜZERİNE KURGULANMIŞ VE HALA UYGULANMAK İSTENEN SENARYO
Cumhuriyet kurulduğu yıllarda İttihat ve Terakki Cemiyeti'ne üye olanlar dahil
ülke genelinde Rum,Ermeni,Laz,Süryani ve Kürdlere yönelik çok büyük etnik temizlikler yapıldı. Kıyımlardan geriye kalan "Kılıç artıkları" sürgün ve mecburi iskan uygulamaları ile asimile edilmeye başlandı.
Kürd'ler dışında başta Çerkes'ler olmak üzere azınlıkların çoğu önce anadilleri unutturuldu ve neredeyse tamamen asimile edildiler. Tek parti döneminde "açık oy,gizli sayım" kuralına göre yapılan seçimlerde millet vekilleri CHP genel merkezinde,bir kaç kişi tarafından atama ile belirleniyordu.Seçmenin tercih hakkı yoktu. Dış baskılar sonucu CHP içinde yer alan millet vekillerinin kurduğu DP parti ile (1946) çok partili sisteme geçildi.Tekçi düzenin izin verdiği oranda seçmen göstermelikte olsa en oy kullanma hakkını elde etti.Yapılan ikinci seçimde (1950) DP iktidar oldu.
Bu partiyi kuranlar arasında Kurtuluş savaşında Galip hoca kod ismi ile önemli çalışmalar yapmış, meclisi mebusan üyesi,Cumhuriyetin ilk yıllarında iktisat bakanı olarak ekonomik yapısına yön vermiş, Atatürk'ün son başbakanı ve 50 ve 60'lı yıllar arasında asker kökenli olmayan ilk Cumhur Başkanı Celal Bayar. Digeri Atatürk'ün özellikle millet vekili olmasını ıstarla istediği ve başbakan Adnan Menderes'ti.
Tek parti döneminde söz hakkı tanınmayan,varlığı görmezden gelinen halkın çok partili sisteme geçiş ile birlikte oyu değer kazandı. Tek parti dönemine karşı yeni dönemin unutulmaz sloganı "Yeter söz milletindir" olmuştu.
Oy sahibi Kürd ileri gelenleri ve eşraf kesimi oluşan çok partili sistemde yerlerini aldılar.Parti tercihinde tek parti dönemindeki uygulamalarda sürgün edilen,cezaya
çarptırılan ya da atasının mezar yerleri bile olmayanları yeniden sistem içine çekmek için yeni kurulan Demokrat Partide yer verildi. Sistem içinde kalmaları için millet vekili ve bakan bile yapıldılar.
Celal Bayar'ın sivil kökenli ilk Cumhur Başkanı olması ve DP'nin Kürd ileri gelen ve oy sahibi ailelelere siyaset yapma olağı tanıması gibi konular oligarşik yönetimi rahatsız etti ve darbe yapıldı.
Yine aynı yıllarda uygulanan yasaklara rağmen Barzani hareketinin varlığı ve ulusal karekteri ile diğer iki parçada olduğu gibi Kuzey Kürdistan'da da halk ve gençlik üzerinde etkili oldu. Legal planda eğitimli Kürd gençliği Türk solundan ayrılarak ulusal ilkeler ile DDKO bünyesinde örgütlendiler.
27 Mayısta yapılan askeri darbe olmasına rağmen devrim denilerek yıllarca resmi bayram olarak kutlandı. Darbenin lideri Cemal Gürsel'in ilk unutulmaz söylemlerinden biri de "Kim ben Kürd'üm derse suratına tükürün" olmuştu.
Çok partili sisteme geçiş ile birlikte terk edilmek zorunda kalınan tekçi yönetim sonrası ortaya çıkan boşluklar darbe sonrası çıkarılan yeni yasalar ve oluşturulan kurumlar ile doldurulmaya çalışıldı.Bunlardan en önemlisi iktidarları ve yasama organı olan meclisi "Demokles'in kılıcı gibi" denetleyen T.C. Senatosu'nun kurulmasıydı.
Yasal düzenleme ile eski Cumhur Başkanlarına ve darbeye katılan subaylara yaşamlarının garantiye alınması için tabii senatörlük (ömür boyu) hakkı tanındı.
Yaş haddinden dolayı idam edilmeyen Celal Bayar'a da eski Cumhur Başkanı olduğu için teklif edilmesine rağmen "Demokrasilerde
tabii senatörlük yoktur"diye yapılan öneriyi reddetmiş.Senato bu görevi 1961'den 80 yılına kadar yaptı.
İçeride ve dışarıda darbeye karşı tepkilerini azatmak ve ilerici bir görüntü kazanmak için örgütlenme, basın-yayın gibi bazı alanlar da kısmen özgürlükler tanındı. Coğu kitap üzerinde yasaklar kaldırıldı.Tanınan demokratik haklara karşı gerektiğinde kullanılmak üzere ülkede ırkçı hareketlerin de belli odaklar tarafından örgütlenmesine başlandı.
Alınan bütün önlemlere rağmen tekçi yönetim anlayışı tehlikeye girip ülkeyi yönetmeye yetmeyince daha emekleme aşamasında olan sosyalist hareketler içerisinde gelişen Kürd ulusal bilincinin önünü kesmek için 70'de tekrar darbe yapıldı.Her darbe sonrası olduğu gibi bu darbe sonrası tekci anlayısı koruyacak şekilde devlet yeniden organize edildi.
Yok edilen önder kadrolara ve alınan bütün önlemlere rağmen 74'te Ecevit affı ile birlikte yeniden güçlenen sol ve Kürd ulusal hareketlerine karşı önceden örgütlenmiş olan ülkücü kesim arasındaki mücadele sokağa taşındı.Gençlik üzerinden yapılan provakatif eylemler ile çatışmalara özellikle yol verildi.
Sivil siyasetin çatışmaların önünü alamadığı gerekçesi ile 80'de yeniden darbe yapıldı.
Legal siyasete yeniden kırmızı çizgilerle ayar verildi.Tekçi düzeni korumak için yeni anayasa yazıldı.
Özellikle polis cezaevine atılan Kürd gençlerinin ulusal kimliklerini yok ederek itirafçı yapıp onurlarını kırmak için akıl almaz insanlık dışı uygulamalar başlatıldı.
Diyarbakır Cezaevinde uygulanan insanlık dışı ve özel uygulamalara karşı ortaya konulan direniş ve sonucuna katlanarak yapılan siyasi savunmalar Kürd halkında ulusal bilincin gelişmesine yol açtı. Gelişen olaylarla birlikte 90'lı yıllarda "Ver kurtul",yada "Vur kurtul" tartışılmaya başlandı.Gelişmelerin önünü almak için"Vur kurtul" tercih edildi. Kürd'ler adına yapılan provakatif eylemlerle birlikte faili belli cinayetlerin işlendiği kabus dolu yıllar başlatıldı.
Kurtarılmış Bölge anlayışı ile 4 parça Kürdistan'ı birleştirme iddiası ile yola çıkanlara içeriden yapılan müdahale ve yönlendirme ile "Kürdistan'ı çöpe attık" dedirttiler."Demokratik modernite" ile Türkiye"lileşmek savunulmaya başlandı. "Bedel ödedik" diyerek bedel ödemeyenler bedel ödeyenler üzerinden atanmış siyaset yapanlar legal siyasette yerlerini aldılar. Böylece legal siyasette tabanda giderek güçlenen ulusal bilince engel olmak için sınıf mücadelesi ulusal taleplerin önüne konuldu.
Tekçi iradenin koruyucusu CHP önderliğinde faili belli cinayetlerin işlendiği dönemin sorumluları ile dolaylıda olsa ilkesiz kuruldu.
Muhalefet partilerinde de Kürd ulusal taleplerine karşı statükocu rejimin milliyetçi çizgisini korumak iktidar olmaktan daha öncelikli hale geldi. Tekçi anlayıştan kaynaklanan sorunlara uzun vadeli çözüm üretmek yerine iktidar ile muhalefet arasındaki siyasi mücadele günlük sorunlara indirgendi.Sağ ve solda siyaset yaptıgını iddia eden partiler gerek ittifak kurarak,gerekse tek başlarına meclis çoğunluğunu sağlamalarına rağmen şikayet ettikleri K.Evren'in yaptığı anayasa değiştirmediler,de��iştirmek istenmedi.
12 Eylül sonrası yapılan her seçimde yazılı senaryonun devamı olacak şekilde seçmen önüne konulan iki partili,ya da oluşturulan ikili ittifaktan birini tercih etmek zorunda bırakıldı.Gövdesi Kürd olan parti atanmış yöneticileri Türk solu ile birlikte senaryoya uyum sağladı.
Önceki seçimlerde olduğu gibi son seçimde de son çara "Hatırım için oy verin" diyerek Kılıcdaroğlu'nda yana oy bile istendi. "AKP'den kurtulmak için tek çare CHP'ye oy vermek" deniyordu.İnancı Türkçülük ile harmanlayıp savunan AKP'den kurtulalım ancak Türkçülüğün ve ötekileştirmenin kuramını oluşturan ve hala savunan CHP'den kurtulmak için ne yapmak gerektiğine değinilmiyor.
Fazla uzun olmasın diye tarihi bilgilere kısaca değinmek zorunda kaldım,umarım yazım anlaşılır.
Kürd'ler oluşan bu ikili sistemde önce Andımız gibi millet vekili olmak için edilen ırkçı yeminin kaldırılmasını kabul eden partiler ile ittifak kurmalı. Başta "Türk solu" olmak üzere yeminin değişmesini kabul eden yoksa ittifak kurmamalı. Yüz yıllık inkar üzerine uygulanan senaryoda Kürd'ler figüran olarak rol almak zorunda değiller.İkinci yüzyılda da asimile edilmemek için Kürd'ler ulusal ilkeleri ile kendi senaryolarını yazmak zorundalar.
A.Güllüoğlu.
2 notes
·
View notes
Text
Manisa'da Çocukların Otomobil Hırsızlığı ve Yakalanma Anı
Bursa’dan çaldıkları otomobil ile Manisa’da kaza yapan ve burada başka bir aracı kaçırmaya çalışan 3 çocuk, üçüncü aracı çalmaya çalıştıkları esnada yakalandı. Olay, Manisa Celal Bayar Üniversitesi Hafsa Sultan Hastanesi önünde meydana geldi. Kazaya karışıp terkedilen bir otomobilin ihbarını alan polis ekipleri, 07 YBS 98 plakalı aracın Bursa’nın Orhangazi ilçesinden çalındığını tespit…
#araç kaçırma#Bursa#çocuk hırsızlar#Emniyet#güvenlik kameraları#kaza#Manisa#otomobil hırsızlığı#Saruhanlı
0 notes
Text
Sen bana paralel / Ben sana paralel / Paralel paralel / Paralelli… - Baskın Oran
Bi hoşluk olsun, yukarıdaki başlığı “Yazısız” adlı şiirinde “Taralel taralel / Taralelli” diye sürdüren müstesna şair Ümit Yaşar Oğuzcan’la başlayalım T.C. ile ABD arasındaki ilginç paralellikler meselesine. Önce 1957’de Celal Bayar söyledi denilen, sonradan 1949’da Nihat Erim’in söylediği kabul edilen “30 yıl sonra küçük bir Amerika olacağız” sözü, çok ufak bir farkla yani 32 yıl…
0 notes
Text
Manisa CBÜ: Öğretim Üyesi ve Elemanı Alımı!
Manisa Celal Bayar Üniversitesi Rektörlüğü’nden Duyuru Manisa Celal Bayar Üniversitesi, akademik kadrosunu güçlendirmek ve eğitim kalitesini artırmak amacıyla yeni öğretim üyeleri aramaktadır. Bu bağlamda, 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu ve ilgili yönetmelikler çerçevesinde profesör, doçent ve doktor öğretim üyeleri alınacaktır. İşte bu kadrolara başvuru yapacak adaylar için gereken şartlar ve…
0 notes
Text
Türkiye ve KKTC'nin İki Eğitim Devi Güçlerini Birleştirdi!
Yakın Doğu Üniversitesi, Türkiye’nin köklü yükseköğretim kurumlarından Manisa Celal Bayar Üniversitesi ile imzaladığı protokoller ile uluslararası iş birliği ağını güçlendirmeye devam ediyor. Üniversite rektörlerinin katılımı ile düzenlenen protokol töreninde Yakın Doğu Üniversitesi ve Manisa Celal Bayar Üniversitesi arasında akademik iş birliği protokolü imzalandı. Yakın Doğu Üniversitesi…
0 notes
Text
MASKİ Yöneticilerine "Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi" Eğitimi
MASKİ Genel Müdürlüğü ve Manisa Celal Bayar Üniversitesi Daima Eğitim Uygulama ve Araştırma Merkezi (MCBÜSEM) arasında imzalanan iş birliği protokolü kapsamında, MASKİ yöneticilerine “Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi” eğitimi verildi. Manisa Su ve Kanalizasyon İdaresi (MASKİ) Genel Müdürlüğü, Manisa Celal Bayar Üniversitesi Daima Eğitim Uygulama ve Araştırma Merkezi (MCBÜSEM) işbirliğiyle…
0 notes
Text
Belgeler ile hazırlayan: CEM AKKILIÇ
Celal Bayar'ın Sultan Abdülhamid Han düsmanlığı
youtube
0 notes
Photo
Manisa'da 3.500 Yükümlüye Topluma Kazandırma Projesi Manisa Cumhuriyet Başsavcılığı ve Manisa Celal Bayar Üniversitesi, yaptıkları işbirliği protokolü ile toplumsal fayda sağlamayı hedefliyor. Bu protokol çerçevesinde, toplamda 3 bin 500 https://bursahabermedya.com/manisada-3-500-yukumluye-topluma-kazandirma-projesi/ #Magazin #bursahaber #bursasondakika #bursahaberleri #haberler #bursa
0 notes
Text
Hundreds of Ancient Oil Lamps Discovered in Aigai 'The City of Goats'
During the ongoing excavations in the Aigai Ancient City, located near the Yuntdağı Köseler Village of Manisa province in western Türkiye, hundreds of oil lamps were found, the most recent of which is 1800 years old and the oldest of which is 2500 years old.
Aigai Ancient City, one of the 12 cities founded by the Aiol people, is also known as an important religious site. Spread over 800,000 ha, the wall-surrounded ancient city (asty) was built in the centre of the Aigai land. It was built on Mount Gün, part of a mountain range now known as Mount Yunt, which was referred to as Aspordene in ancient times.
The name “Aigai” is derived from the same root as the ancient Greek word aiga (goat) and means “the land with many goats”. The ancient city, whose name comes from the Greek word “aíga” (goat), is often referred to as “the city of goats”, which is not surprising considering its high altitude and rocky lands. As its name attests, the city’s economy was based on animal husbandry.
This year’s excavations in the ancient city focused on the Athena temple area, the foundations of which were reached in 2021.
Manisa Celal Bayar University Faculty of Science and Letters Archeology Department Lecturer Professor Yusuf Sezgin said that during this year’s excavations, hundreds of oil lamps were found in the ancient city, especially in the pit known as the city’s garbage dump.
The findings suggest that olive oil was used as fuel in hundreds of oil lamps in the ancient city, with the most recent ones being 1,800 years old and the oldest ones dating back 2,500 years.
Prof. Dr. Yusuf Sezgin in his statement, “The 2023 excavation works began in mid-May and are actively ongoing. Excavations have been carried out intensively in the city since 2004. We have come across a large number of lamps in the excavations. One of the most fundamental needs of human beings is shelter, and the corresponding need is actually for lighting. Illuminating homes during the darkness of the night is a basic requirement. Many oil lamps, especially in a garbage pit we excavated in the city in 2015, were found. These lamps had been broken and damaged, and they had been discarded. After restoring them, we obtained many lamps,” he said.
Sezgin continued his remarks by saying, “The fuel used in these lamps is primarily olive oil, which was a fundamental resource in ancient times. Olive oil served two main purposes in antiquity. First, it was used as fuel for lighting in lamps, and second, it was used for body lubrication. It was used less frequently in cooking. These lamps reveal a lot to us. The land of the ancient city is suitable for olive oil cultivation. Besides olive trees, we also encountered a significant presence of pistachio (terebinth) trees in Aigai. Until recent times, there were workshops in many areas near the ancient city that produced pistachio oil. They primarily used pistachio oil in cooking.”
Stating that they have many more well-preserved oil lamps, Professor Sezgin stated that the artifacts will be exhibited when the Manisa Museum opens.
By Leman Altuntaş.
#Hundreds of Ancient Oil Lamps Discovered in Aigai 'The City of Goats'#turkey#Aigai Ancient City#ancient artifacts#archeology#archeolgst#history#history news#ancient history#ancient culture#ancient civilizations
30 notes
·
View notes
Text
Manisa’da kadına yönelik şiddete birlikte 'Dur' dediler
https://pazaryerigundem.com/haber/193776/manisada-kadina-yonelik-siddete-birlikte-dur-dediler/
Manisa’da kadına yönelik şiddete birlikte 'Dur' dediler
Manisa Valiliği ile Manisa Büyükşehir Belediyesi işbirliğinde 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Uluslararası Mücadele Günü kapsamında ‘Kadına Yönelik Şiddete Birlikte Dur Diyelim” sloganıyla yürüyüş düzenlendi.
MANİSA(İGFA) – Manisa Büyükşehir Belediyesi ile Manisa Valiliği, kadına yönelik şiddetle mücadeleye dikkat çekmek amacıyla 15 Temmuz Demokrasi Meydanı’ndan başlayıp Cumhuriyet Meydanı’na kadar devam eden yürüyüş gerçekleştirdi. Etkinlik, Cumhuriyet Meydanı’nda halk oyunları gösterisiyle sona erdi.
El Boyama Etkinliği Büyük İlgi Gördü
Manisa Büyükşehir Belediyesi Sosyal Hizmetler Dairesi Başkanlığı tarafından Cumhuriyet Meydanı’na yerleştirilen pano, düzenlenen el boyama etkinliği ile rengarenk hale getirildi. Bu etkinlikle kadına yönelik şiddetle mücadelede dayanışma mesajı vermek amaçlandı. Vatandaşlara, etkinlik sonunda Büyükşehir Belediyesi tarafından pilav ikram edildi.
Etkinliklerde, Manisa Baro Başkanı Sevgi Başak Yeşil Malay, Yunusemre Belediye Başkan Yardımcısı Emine Özge Arslan, Manisa Büyükşehir Belediyesi Sosyal Hizmetler Dairesi Başkanı Volkan Sert, Kültür ve Sosyal İşler Dairesi Başkanı Meliha Çavuşoğlu Kılınçlar, CHP Manisa İl Başkan Yardımcısı Esra Durukan ve çok sayıda vatandaş yer aldı.
Kadına Yönelik Şiddet Sadece Bireysel Değil, Aynı Zamanda Toplumsal Bir Sorun
Manisa Celal Bayar Üniversitesi tarafından Süleyman Demirel Kültür Merkezi’nde ‘Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Paneli’ düzenlendi. Panelde, kadına yönelik şiddetin fiziksel, psikolojik ve ekonomik boyutları ele alındı. Uzman konuşmacılar, güncel veriler ve örneklerle katılımcıları bilgilendirdi.
Panelde, kadına yönelik şiddetin sadece bireysel değil, aynı zamanda toplumsal bir sorun olduğu vurgulandı. Ayrıca, şiddete karşı mücadelede bireysel ve toplumsal sorumlulukların önemi üzerinde duruldu.
BU Haber İGF HABER AJANSI tarafından servis edilmiştir.
0 notes