Tumgik
#canlılığın olmazsa olmazları
evrimveislam · 5 years
Photo
Tumblr media
CANLILIK NEDİR?
İlk canlılık nasıl oluştu bilimin temel sorusudur. 
Cevabını aramadan önce "canlılığın ne olduğunu" doğru tanımlamak gerekir.
Canlılık:
1)-Korunma - savunma - bağışıklık ve çevreye uyum
2)-Beslenme,
3)-üreme,
düzenler, sistemler ve mekanizmalarına sahip olan ve ihtiyacına göre kullanabilen kompleks yapılardır.
Bu üç özelliğe canlılığın olmazsa olmazları denilir.
Canlılar yaşama ve üreme amaçlı var edilmişlerdir. Tek AMAÇLARI yaşamak ve üremektir. Bunun için tüm imkanlarını sonuna kadar kullanırlar.
Canlılar kompleks yapılar olduklarından kaçınılmaz olarak tersinime uğrarlar.
Tüm düzenler sistemler sahibi yapılar gibi canlılarda varlıklarını sonsuza kadar koruyamazlar.
Ölüm tersinimin doğal sonucudur. 
Ölüm tersinimin inkarı mümkün olmayan en büyük kanıtıdır.
Tersinim evrimin tam karşıtıdır.
0 notes
bilimveyaratilis · 3 years
Text
Tumblr media
YAŞAM NASIL OLUŞTU?
Nasıl var olduk gibi yaşam nasıl oluştu sorusunun yaratıldı - rastlantılarla oluştu olmak üzere birbirine karşıt sadece iki cevabı vardır. Cevaplar karşıt olduğundan sadece birisi doğrudur.
Bilimin görevi herhangi bir inancın etkisinde kalmadan, güdümüne girmeden doğru cevabı arayıp bulmaktır.
Abiyogenez öngörüsü canlılığın cansız maddelerden rastlantılarla oluştuğunu iddia eder.
Bu iddia doğru kabul edilirse bir canlı hücresi insanlığın tarihinde karşılaştığı en kompleks yapı olduğundan oluşumun rastlantılarla basitten karmaşığa doğru olduğunu da kabul etmek gerekecektir. Biyolojik evrimin temeli bu öngörüdür.
Bir canlı hücresinin insanlığın tarihinde karşılaştığı en kompleks yapı oluşu, çok hücreli canlıların bu ultra kompleks hücrelerin yaşam amacına uygun farklı yapılanmışlarından trilyonlarcasının bir araya gelip binlerce düzenlerden sistemlerden meydana getirmiş olması gerekliliği bütün bunların rastlantılarla oluşma zorunluluğu ve diğer engeller canlı bedenlerinin evrim yoluyla oluştuğu iddiasını akıl, mantık ve bilim dışına iter, tam bir saçmalık dizimi haline getirir..
İster tek ister çok hücreli olsun tüm canlılar varlıklarını korumaya beslenmeye ve üremeye hazır halde eksiksiz var olmaya mecburdurlar.
Yaşamsal fonksiyonlarını yeterince sahip olmayan yarım, eksik, hasta, sakat, yaralı, yaşlı… vb. canlılar ekolojik sistem gereği hemen elemine edilirler. Yaşamalarına ve üremelerine izin verilmez.
Biyogenez:Canlıların sadece canlılardan meydana geldiği görüşüdür. Karşıtı olan abiyogenez görüşünün bilimsel yönden yanlış ve temelsiz olduğunun kanıtlanması biyogenez görüşünü kesin şekilde doğrular.
İlk canlılığın nasıl oluştuğunun bilime uygun açıklanamaması biyogenez görüşünün gerçekliğini zedelemez. İlk canlılığın nasıl oluştuğu henüz yanıtını bulamadığımız binlerce sorudan sadece biridir.
Panspermia Görüşü: Bu görüşe göre hayat başka gezegenlerden gelmiştir.
Fakat güneş sistemindeki gezegenlerde canlılığın olduğu kanıtlanamadı. Çok yüksek ihtimalle de yok.
Canlılık güneş sistemi dışındaki yıldızların gezegenlerinden gelmiş olabilir mi?
Yıldızlar arası devasa boşluklar, çok uzun sürmesi gereken yolculukları sırasında dünyaya ulaştığı varsayılan tohum ve sporların çok yüksek ve çok düşük sıcaklıklara, öldürücü radyasyonlara nasıl dayanıp varlıklarını koruyabildikleri açıklanamamaktadır.
Olmazsa olmazları göz önüne alındığında yaşamın güneş sitemi dışı gezegenlerden doğal şartlarda rastlantılarla gelmesi ihtimali sıfıra çok yakındır.
Bu günkü uzay hakkındaki bilgilerimize göre çok ama çok uzun sürmesi gereken bu yolculuklarda tohum ve sporların dünyamıza canlı olarak ulaşabilmesi imkânsızdır.
Ayrıca bu görüş, aynı zamanda canlıların geldiği gezegenlerde hayatın nasıl başladığı sorusuna cevap veremez.
Dünyamızda ya da başka yerde hayat nasıl başladı sorusu ise bilimin temellerinden biridir.
1 note · View note
hudaicakmak · 5 years
Text
EVRİM VE CANLILIK
Evrim rastlantılarla oluştuğu varsayılan bir canlı hücresinin rastlantılarla, zaman içinde; değişip, gelişerek türlerden türlere geçmesi, bu yolla içlerinde bitkilerin, böceklerin, hayvanların bulunduğu yaşam dünyasını (otuz milyon canlı türünü) oluşturduğu iddiasıdır.
Bir yapının canlı olarak nitelenebilmesi için:
a)-Korunma, savunma, bağışıklık ve çevreye uyum düzen sistem ve mekanizmalarına
b)-Beslenme düzen, sistem ve mekanizmalarına
c)-üreme düzen, sistem ve mekanizmalarına eksiksiz sahip olmak zorundadır.
Aksi halde varlıklarını koruyamaz, beslenemez ve üreyemezler.
Bunlara canlılığın olmazsa olmazları denilir.
Her özellik kendi içinde binlerce düzenler sistemler mekanizmalar içerir. Bu nedenle canlılar ultra - ultra kompleks (düzengeç) yapılardır.
Canlılar bir bütün olarak eksiksiz var olmak zorundadır.
Kademeli oluşmaları imkansızdır. Termodinamiğin ikinci kanunu buna izin vermez.
Ayrıca bütünlüğünü tamamlamamış yarım, çeyrek, eksik canlılar varlıklarını koruyamazlar. Ekolojik sistem gereği hemen elemine edilirler.
Termodinamiğin ikinci kanununa uygun olarak canlılar evrilme bir yana tersinime uğrarlar.
Canlılarda tersinim yaralanma, sakatlanma, hastalanma, yaşlanma vb olumsuzluklar halinde gözlenir.
0 notes
hudaicakmak · 5 years
Text
TERMODİNAMİK İKİNCİ KANUNU VE ATEİZM
Pozitif bilimin temellerinden olan termodinamiğin ikinci yasasına göre ısı yüksek enerjili bölgelerden düşük enerjili bölgelere doğru akar.
Düşük enerjili bölgelerden, yüksek enerjili bölgelere enerji akış olmaz.
Son derece basit ve doğal olan, rahatlıkla gözlenip sınanabilen bu olay günümüzün ateizm güdümlü bilimini ters yüz edecek kadar önemlidir.
Düzen ve sistem sahibi yapılar düzensiz yapılara göre daha yüksek enerjilere sahiptir.
Enerji alışverişi kaçınılmaz olduğundan düzen ve sistem sahibi yapılar zaman içinde enerji kaybederler, yapıları bozulur; karmaşaya doğru gider. Biz buna TERSİNİM diyoruz. Bu konuda ayrıntılı bilgi vereceğim.
Termodinamik ikinci kanunu aynı zamanda rastlantılarla düzenli yapıların oluşamayacağı anlamına gelir. Bu da ateizmin ilkelden gelişkine doğru oluşum (evrim) inancına terstir.
Ateizm her ne kadar bilimsel gerçek olduğu iddia edilirse de gerçekte bir yaratıcının olmadığı İNANCIDIR. Bilimsel gerçek değildir.
İnançtır çünkü bir yaratıcının olmadığı bilimsel yol ve yöntemlerle kanıtlanmamış, yoktur denilip geçilmiş, kanıtları olmadan gerçek kabul edilmiştir.
Birilerinin bir şeyi yok demesiyle o şey yok, var demesiyle de o şey var olmaz. Bilim kanıt ister.
Varoluş iddia edildiği gibi rastlantılarla oluşmuş ise bu ilkelden gelişkine doğru (evrim) olmalıdır.
Ateistler bir yaratıcının yok olduğunu, varoluşun ilkelden gelişkine doğru oluştuğunu inandıklarından bu inançlarıyla çelişen kanunları kuralları hiçe saymışlar, eğip bükmüşler, inançlarına uygun yorumlamışlar, gerektiğinde yalan söylemişler, algı operasyonları, sahtekarlıklar yapmaktan çekinmemişlerdir.
Ateizmin ilkelden gelişkine doğru oluşum inancıyla çelişen termodinamik ikinci kanunu herkes tarafından gözlenip sınanabilecek kadar açık bir gerçek olmasına rağmen “termodinamik ikinci kanunu sadece kapalı sistemlerde geçerlidir” denilerek etkisiz hale getirilmeye çalışılmıştır.
Fakat bu iddia iki yönden mantıksızdır.
1)- Evrende gerçek anlamda kapalı sistem yoktur. Her yer şu ya da bu şekilde enerji girişine açlıktır.
2)-Açık bir sistem olan dünyamızda termodinamik ikinci kanununun işlediği, sonuçları tersinim olarak rahatlıkla sınanıp gözlenebilmektedir.
Ateizmin yaşayabilmesi için ilkelden gelişkine doğru oluşum (evrim) inancının her ne olursa olsun yaşatılması şarttır.
Ateistler termodinamik ikinci kanunun sadece kapalı sistemlerde geçerli olduğunun yanı sıra enerji girişlerinin ilkelden gelişkine doğru oluşuma (evrime) neden olduğunu da iddia ederler.
Bu iddiaya göre dünyamız güneşten enerji almakta, bu enerjide ilkelden gelişkine doğru oluşuma neden olmaktadır.
Ateistler bu konuda doğada var olan kimi kompleks yapıları kanıt göstererek algı oluşturmaya çabalıyorlar.
Fakat bu iddia da yanlıştır.
Güneşin yaşam kaynağı olduğu açıktır. Güneşin varlığı dünyamızın yaşama uygun hale gelmesinin ve devamlılığın en büyük nedenlerinden sadece biridir.
Güneş canlılığın var olma nedeni olduğu kadar da yok olma nedeni de olabilirdi.
Dünyada yaşam varsa ve devam ediyorsa yaşamın olmazsa olmazları denilen yüzlerce şartın bir araya gelmesi, kompleks bir yapı oluşturması nedeniyledir.
Canlılar güneşten gelen enerjiden faydalanıyorsa bu ilk anlardan itibaren sahip oldukları faydalanma mekanizmaları sayesindedir.
Örneğin bir canlı fotosentez yapabiliyorsa fotosentez yapabilme mekanizmalarını ilk anlardan itibaren sahip olduğundandır. Klorofil denilen harika makromoleküller sonradan rastlantılarla oluşmuş değildir. Çünkü bu imkansızdır.
Ateistler doğal kanunlarla açıkça çeliştiğini bildikleri halde doğanın harika yapılarını pagan dinlerine kanıt diye kullanmaya devam ediyorlar.
Fakat taşıma su ile değirmenlerinin dönmeyeceğini bir gün öğrenecekler.
0 notes