#canherguner
Explore tagged Tumblr posts
Text
2010 Rally of Turkey
2009 yılının sonunda sevgili Suha Büyükoğlu’nun Palio Kit Car yarış otomobilini satın almak için, Pegasus Racing adına Atilla Gökçen ve Murat Altuntaş gelmişlerdi İstanbul'dan. Yeni tanıştığım ve Palio Kit Car’ı satın alan bu iki kişi ile yeni sezonda maceradan maceraya koşacağımızı kim tahmin edebilirdi?
Ankara’dan Pegasus Racing’e satılan Fiat Palio Kit Car
Yeni yıl geldi, yarış takvimi açıklandı. Bir gelenek haline gelen, yarış öncesi kayıtların açılmasına hatta kapanmasına kadar, kiminle ve hangi otomobil ile yarışacak olmanın belirsizliği ile geçiyordu günler. 2009 sezonunda Berkay Şavkay ile çok istediğimiz halde start alamamıştık. Son dakikaya kadar O'nun sponsor ve yarışma durumu netleşmemişti. Durum böyle olunca Berkay Abimin de yönlendirmesi ile Delta Sport takımından gelen teklifi kabul ederek sevgili Cem Özdemiroğlu ile yarışmıştım 2009 sezonunda. 2009 sezonu yarışlarının bir kısmına Fiat Bravo otomobili ile katılmıştı Berkay Abi. Sesine ve çizgilerine hayran olduğum bu güzel otomobil ile denk gelip start almak kısmet olmamıştı. 2010 sezonunda ise, Berkay Abim ile yarışacağım Rally of Turkey yarışı öncesi kesinleşti. Pegasus Racing takımında Fiat Palio Kit Car ile start alacaktık. Yarışa bir kaç hafta kala, sürpriz bir gelişme ile Renault 19 ile start alacağımız şeklinde bir haber gelmişti bana. Arkadaşım Aydoğan Savcıer beni aradı. Büyük bir mutluluk ve heyecanla Renault 19 ile yarışacak olmama çok sevindiğini söyledi. Otomobili telefonda bana anlatırken sesinin titremesini ve yaşadığı heyecanı dün gibi hatırlıyorum. Kendisine sorduğum "Renault 19 mu yoksa Palio Kit Car mı?" sorusuna sesini yükselterek verdiği cevaptan otomobilin ne kadar muhteşem bir otomobil olduğunu tahmin etmem gerekirdi. Söz konusu Fiat Palio Kit Car ile sevgili Bülent Gürkan ve Burak Koçoğlu takım arkadaşımız olarak start aldılar.
Start alacağımız otomobilimiz Nejat Avcı'nın 1997 yılında Avrupa - Balkan Ralli Şampiyonası yarışlarında başarıdan başarıya koştuğu otomobildi. Safkan bir yarış otomobili idi.
youtube
2008 ve 2009 sezonlarında tırmanma yarışlarında start almış, izleyicileri sesi ve gidişi ile büyülemişti. 2009 sezonunun bir yarışında otomobilin yaşadığı yol dışı nedeniyle elektrik tesisatının bir kısmı yanmış, bunun bahanesiyle de üzerindeki 2.0 lt yaklaşık 200 hp gücündeki motor yerine 1.8 lt grup N 160 hp motor takılmıştı. Biz de bu yeni konfigürasyonda full sezon ralli yapacaktık.
Yarış haftası bir sınavım vardı. Nisan ayı olması nedeniyle üniversitede vizeler başlamıştı. Ölçme ve Veri Değerlendirme dersinin vizesine giremeyecektim. Bu sınavın telafisine girebilmek için Tosfed'den bir yazı aldım. Bu yazı ile rektörlük üzerinden onay alarak telafi sınavına girmeye hak kazandım. Fakat yarış sonrası girdiğim telafi sınavında kötü bir muamele ile karşılaştım. Sınavı hazırlayan hoca küçümser şekilde kendince alaycı sorular ile neden sınava girmediğimi sordu. Yarışı anlatınca "sana madalya mı takmamı bekliyorsun?" diyerek soru kağıdını önüme koydu. Ben de sivri dilime hakim olamayarak "teşekkürler hocam, bana madalyayı yarışta taktılar zaten" dedim. Soru kağıdında puanlar yazmıyordu. Yapabildiğim 2 soru bitince kendisine soruların kaç puan olduğunu sordum. Aldığım cevap şok ediciydi. "Puanları bilerek yazmadım, yapamadığın soruya fazla puan vereceğim" dedi. Böylece Ölçme ve Veri Değerlendirme dersinden kaldım.
Yarış haftası geldiğinde otobüs ile Istanbul'a doğru yola çıktım. Ataşehir'de otobüsten indim. Bir süre bekledikten sonra mavi bir Palio belirdi ufukta. Berkay Abi özellikle bu yarış antremanında kullanmak için Delta Sport'un 3 kapı Palio Sporting antreman otomobillerinden birisini satın almıştı.
Antreman otomobilimiz Palio Sporting
Bu güzelim otomobiller o yıllarda homologe olmadığı için yarışlara katılamıyorlardı. Gecenin karanlığında hiç bilmediğim dağ ve orman yollarında gazlaya gazlaya gidiyorduk. Yokuş aşağı bol virajlı bir yere geldik. Buralarda limitlerde cayır cayır giderken içten içe endişelenmiyor değildim. Sonradan öğrendim ki bu harika virajlar efsanevi Mahmutşevketpaşa etabına aitmiş. Bu etap yolu da insanın evinin yolu olunca bir baska keyifli olmuyormuş. Iniş bitti. Köy içinden geçtikten sonra karanlık ve uzun bir düzlükte giderken Berkay Abi birden yolun ters tarafına doğru pandül verdi. El frenini çekerek otomobili yolun ters tarafına çevirip, sağ tarafındaki bankete fırlattı. Bu esnada indiğimiz yerde bulunan elektrikli bahçe kapısı yarısına kadar açılmıştı ve otomobilin burnu tek hamlede açılan kapıdan silme geçerek bahçeye girmişti. Tek kelimeyle büyülenmiştim bu hareket karşısında. Bu şekilde adrenalinle başlayan WRC macerası antreman hazırlıkları ile devam etti. O gece uyumadan önce düşük bütçeli Peltor kulaklık imal ettik. Kulak koruması olarak kullanılan Peltor kulaklıklar içine, eski kasklardan söktüğümüz mikrofon ve kulaklıkları yerleştirdik. Böylece normal etapta kullanabileceğimiz harika Peltor setimiz olmuştu.
Yarışın en zorlu kısmı antremandı. Uzun ve zorlu etaplarda zamanın gerisinde kalmadan notlarımızı yetiştirmeye çalışıyorduk. Normalde disiplinli bir şekilde rahatlıkla yetiyordu zaman. Fakat bir aksilik çıkması durumunda işler zora giriyordu. Seraların olduğu bölgede bir etaptan çıktık, normal etapta giderken resmen bir hendeğin içine girip çıktı Palio. Bir süre sonra şanzımanın yağ eksilttigini farkettik. Mecburen bu şekilde devam ettik. Şanzımandan yanık kokuları geliyordu artık. Hal böyle olunca Berkay Abinin gündelik kullandığı jip ile Palio yu değiştirmek durumunda kaldık etap arasında. Palio tamire gitti, biz Nissan Patrol ile antremana devam ettik. Bu koşturmaca arasında Berkay Abi gözüne kestirdiği bir tepeye jiple tırmanıp tam 5 dk uyuyup enerji topluyor ve hemen yola devam ediyordu. Ertesi gün şanzımanı değişmiş Palio ile antremana devam ettik. Hatırlamadığım bir problem nedeniyle son etabın son geçişine geç kaldık. Sanırım bu yarışta yarışmacılarla ilişkiler sorumlusu sevgili Serhan Acar idi. Kendisini arayıp durumu izah ederek organizasyonun bilgisi dahilinde son etabı tamamlamak istediğimizi belirttik. İznimizi aldıktan sonra aceleyle başladık etapta yol almaya. Etabın sonunda FF noktasını geçince yokuş aşağı sert 2 tane viraj vardı ve bu virajlarda hem sağ taraf hem de sol taraf düzgünce dizilmiş kütükler ile dar hale getirilmişti. Bu iki kombine virajı pandül ile keyifle dönmüştük. Unutmadığım güzel anılardan birisidir. Antreman bitti. Yorgun geçen koca günün sonunda Berkay Abi evde muhteşem bir pizza yaparak ödüllendirdi bizi. Hamur açtı, malzemeleri tek tek hazırladı. Koca bir tepsi pizzayı gömdük gitti. Hayatımda yediğim en güzel pizzalardan birisiydi bu pizza kesinlikle.
Yarışın seremonik startı için vapur iskelesine gittik yarış otomobilimiz ile. Koca bir arabalı vapur ve vapurun içinde sadece ralli otomobilleri. Dünyanın en iyi ralli pilotları ve son teknoloji ralli otomobilleri ile bir aradaydık.
Dostum Soner Tamer ile muhteşem manzara eşliğinde plastik kadehlerimizden şaraplarımızı yudumlarken, Ünsal Deniz'in objektifinden bu harika anlar ölümsüzleşti.
Arabalı vapurda yemek faslı bittikten sonra Galip Bilgin Abimizle sohbete başladık. Kendisi Renault 19 ile ilgili tecrübelerini paylaştı bizimle. Yanlış hatırlamıyorsam bu muhteşem otomobili zamanında tam 120.000 isviçre Frangı 'na satın aldığını söylemişti.
Otomobil ile birlikte bir fabrika takımına yakışır şekilde çok ciddi yedek parçaları olduğunu da s��zlerine eklemişti. Renault 19 ile ilgili anlattıklarını nefesimizi tutmuş şekilde dinliyorduk. Edindiğim her bir bilgi ile içimdeki heyecan ve otomobili tecrübe edecek olmanın verdiği mutluluk kat kat artıyordu.
Bu güzel ortamda Ken Block ile tanışma fırsatı yakaladık. Tanışmadan önce kendisine karşı ön yargılı olduğumu itiraf edeyim. Dillere destan olan videolarını defalarca yapılan çekimlerle ve montajlarla piyasaya sürdüğünü bilmeyen dostlarım kendisinin muhteşem bir yetenek olduğunu söyleyip beni kızdırmayı başarıyorlardı. Yaptığımız kısacık sohbette kendisinin şovmen olduğunu belirterek ve üstadlara saygıda küsür etmeyerek kalbimi kazandı Ken Abi. Zaten o sezon yarışlarda elde ettiği sonuçlar da bunu kanıtlar nitelikteydi.
Ken Block ile net olmayan hatıra fotoğrafımız :)
Seremonik start muhteşemdi. Sultanahmet Meydanı'nda canlı yayın eşliğinde start aldık. Normalde trafikte bunalıp nefes alamayacağın yolların bomboş olması ve bu boş yollarda gazlamak çok değişik bir tecrübeydi.
WRC çok uzun soluklu bir yarış olduğu için Tosfed bu yarışı Türkiye Ralli Şampiyonası için 3 parçaya bölmüştü. Her gün 1 yarış sayılacak ve kazanılan puanlar bir katsayı ile çarpılarak Şampiyona hesabı icin kullanılacaktı.
İlk gün servis çıkışında Berkay Abiyle lastiklerimiz ile ilgili endişelerimiz vardı. Lastikler kullanılmamıştı fakat eski tarihliydi ve ne zaman imal edildiği konusunda net bir bilgi yoktu. Hatta bu konu ile ilgili kendi aramızda Nejat Abi zamanlarından kalmıştır diye şakalaşmıştık. Büyük zaman geldi ve Pendik'te bulunan servis alanından İstanbul Park'a doğru yola çıktık. Özel etaba yaklaştıkça heyecanım giderek artıyordu. İstanbul Park'ın yanından geçtik, köy merkezine doğru yaklaştık. Sapaktan sola döneceğimiz direktifini verdikten hemen sonra Berkay Abi yavaşladığı sırada sağ ön lastiğimiz bir anda patladı. Otomobilden indiğimizde lastiğin tabanının çember şeklinde yanaktan ayrılıp özgürlüğünü ilan ettiğini gördük. Zaman kontrol noktasına yaklaşık 3 km yol vardı. Süre olarak da 10 dakika zaman kalmıştı. Etaba kıl payı yetişip ceza almadan start aldık. Fakat start almadan önce tahmin ettiğimiz şekilde etabın içinde diğer lastik de patladı ve ciddi zaman kaybı yaşamamıza yol açtı. İlk gün Türkiye Şampiyonası kovalayanlar için resmen yaprak dökümü olmuştu. Mekanik arızalar, yol dışı kalanlar derken finiş gören sayısı çok azalmıştı.
Değişen yol notu
Etabın birisinde start aldık. Uzun düzlükler olan ve biraz kırıcı zemine sahip olan bir kısmına geldiğimizde çok ilginç bir şey oldu. Yol notu tutmuyordu. Verdiğim virajlar resmen kaybolmuştu. Hızlı kısımların sonunda bir virajdan tekrar yakaladım yol notunu. Meğer bir gece önce organizasyon bu kısımlar kırıcı diye greyder sokmuş etaba. Greyder de virajları silmiş süpürmüş yok etmiş. Bir baktık ki WRC ekipleri demeçler veriyor, herkes şikayet ediyor durumdan. Neyse ki bir sıkıntı yaşamadan atlattık bu durumu.
Bu yarışın en güzel yanlarından birisi doya doya yarışmaktı. Sabah 6'da kalkıp yollara düşmek ve gece yarısına doğru servis alanına ulaşmak. Servis alanı girişinde yorgunluktan otomobilin kaputu üzerinde uyumak. Çok güzeldi.
Yarışta önümüzde sevgili Ali Gülan vardı. Ahmet Yörük'le birlikte Citroen Saxo ile yarışıyordu. Refueling alanında Berkay Abi'nin başlattığı tatlı atışma hepimizi kahkahalara boğmuştu. Her etap sonunda birbirimizin zamanlarına bakarak tatlı bir rekabet de başlatmıştı farklı klasmanlarda olmamıza rağmen. Ertesi gün arkamızdan start alıyorlardı, stop noktasının çıkışında bekleyip zamanlarımızı değerlendiriyorduk. Berkay Abi şakaları ile gaza getirmeye çalışıyordu Ali Abiyi. Ikinci günün son etabı yol dışı yaşayıp gelememişlerdi. Çok üzülmüştük.
Hallı Jump
Start almadan önce arkadaşım Soner büyük bir iştahla sormuştu bana "Hallı nasıl? Beğendin mi?" diye. O zamanlar revaçta olan Richard Burns Rally simülasyonunda yer alan, adını hatırlamadığım zıplama noktası gibiydi burası. Fazla uçmak otomobili kıracağı gibi zaman kaybına da sebep olacaktı. Berkay’ı buralarda yavaşlatmam gerekiyordu. Çünkü bu noktalarda çok fazla gazlayacağı konusunda endişelerim vardı. Zamanı geldi ve bu etapta start aldık. Zıplama noktasına geldiğimizde yavaşladık ve neredeyse durma kıvamında geçtik burayı. Hatta bu noktada bulunan arkadaşlarımızdan bazıları zıplamadığımız için kızdılar bize. İkinci geçişte etapta tam atak yapıp gazlama kararı almıştık. Zıplama noktasına kadar çok iyi geldik. Tam yokuşun başında Berkay Abi "Atlayayım mı?" diye sordu. Ben de "Düzgün atlayacaksan atla" diye cevap verdim. Zıplama noktasına 4. viteste tırmanırken sonlara doğru fren ile 3. vitese düştük. Tam zıpladığımız anda resmen zaman durdu.
Masmavi gökyüzünden başka hiç bir şey gözükmüyordu. Derin bir sessizlik vardı otomobilin içinde. Sonra bir anda ön camda toprak gördük sadece. Tam bu anda bir korku sardı içimi, acaba yanlış yere mi iniyoruz diye. Büyük bir gürültü ile otomobil yere indi. Tam istediğimiz yere atlamıştık, yoldaydık.
Aldığımız darbe ile otomobilin hidrolik direksiyon pompası patlamıştı. İğne deliği kadar bir noktadan yağ fışkırıyordu pompa üzerinden.
Beşiktaş Nevzat Ayaz tesisleri önü buluşma noktasıydı. Burada trafik polisleri bekliyordu bizi. Tam bu noktadan Kadıköy özel seyirci etabına kadar olan yolun sol şeridi trafik polisleri tarafından kapatılmış ve yarışmacılara tahsis edilmişti. Trafikte mahsur kalan vatandaşların tepkileri eşliğinde polis eskortu ile inanılmaz hızlı bir şekilde özel seyirci etabına ulaştık. Fakat seyirci etabına girdiğimizde direksiyonumuz çok sert hale gelmişti.
Bu nedenle seyirci etabını çok düşük tempoda tamamlamıştık. Aynı etabın startında takım arkadaşlarımız Bülent Gürkan ve Burak Koçoğlu ikilisi aks kırılması ile yarışa veda etmişlerdi. Etap bitince sahil yolundan servis alanına doğru yol almaya başladık. Bu sırada Fıat 500 kullanan bir arkadaş gaza gelip makas ata ata bizimle servis alanına kadar gelmişti.
Gün sonunda etapta yaşadığımız problemler harici büyük bir hayal kırıklığı yaşadık. Hallı zıplama noktasının ikinci geçişinde nasıl olsa zıplamıyoruz diye hiç fotoğrafcı kalmamış, herkes seyirci etabına gitmişti. Nasıl zıpladığımızı anlattığımız arkadaşlar abartıyorsunuzdur diyorlardı. Neyse ki yarıştan bir kaç ay sonra birileri 2 adet zıplama fotosunu paylaştılar da bu efsanevi zıplama anının hatırası kaldı bende.
Zıplama noktasını izleyen arkadaşlar, en çok zıplayan 3. ekip olduğumuzu söylediler. 1. Saluk, 2. Ferhat Tanrıbilir idi dediklerine göre. Fotoğrafta poz veren gözetmen arkadaşın, fotoğrafı çeken kişinin verdiği tepki ile poz vermeyi bırakıp arkasını dönmesi ve fotoğrafın böyle çıkması ise bunu kanıtlar nitelikteydi. Bu fotografları çeken arkadaşlara tekrar teşekkür ederim.
Ikinci gün yağmur vardı. Efsanevi Bozhane etabı bana hep ürpertici gelmiştir. Bu etabı toprak lastiği ile ıslak zeminde geçecektik. Nitekim etabın içinde bir kaç aksiyon yaşadık. Dar kesimlerde hızlı gitmeye çalıştıkça bariyerlere daha çok yanaşıyorduk. Tek parça halinde sorunsuz finiş görebilmek güzeldi.
Yarışın son günü son etap olan Ballıca'ya geldik. Seremonik starttan yarışın son etabına kadar otomobili her çalıştırmada Berkay Abi garip bir şekilde "marş motoru gidici" deyip durdu. Işin ilginci bana gayet normal geliyordu marş motorunun sesi. "Bir şey yok abi" diyordum ve içimden kızıyordum her defasında. Son etaba yaklaşık 15 dakika varken otomobili Alparslan - Soner'in Citroen Saxo otomobillerinin arkasına çektik. Etap zamanı yaklaşınca herkes gitti, biz kaldık sadece orada. Güzelce giyindik, arabaya bindik. Berkay Abi marşa bastı, marş yoktu. "Bak ben sana demistim" dedi Berkay Abi. Ben de "diye diye bozdun abi" dedim. Indik ve otomobili vurdurarak çalıştırmayı denedik. Bulunduğumuz yer çukur şeklindeydi ve otomobili ileri - geri hareket ettirmek mümkün değildi. Berkay Abi tam pes edecekken bana garip bir rahatlık geldi bir anda. Çözümü bilmeden "dur sakin ol, halledeceğiz" dedim nedense. Kafamı kaldırdığımda arka taraftan gri bir Doblo'nun geldiğini gördüm. Içinde de 5 kişi vardı inanılmaz şekilde. Bu kahraman vatandaşlar sayesinde otomobili tekrar çalıştırmayı başardık ve tapa gaz etaba doğru yol almaya başladık. Yaklaşık 3 km yol vardı ama zaman kalmamıştı. Zaman kontrol noktasına ulaştığımızda tam 10 sn zaman kala karnemi vermeyi başardım ve ceza almadan etaba girdik. Bu curcuna içerisinde bagajda bulunan sırt çantası açık kalmış. Çantanın içinde alet takımları, yedek yağlar ve malzemeler vardı. Son etapta start aldık. Bir süre sonra sert bir frende çantanın ağzı öne doğru devrildi ve içindeki her şey arka taban sacına döküldü. Berkay Abi fren yaptığında pedalların altına çekiç, yağ kabı, tornavida, pense ve benzer aletler doluyordu. Gaza bastığı esnada sol ayağı ile pedalların altındaki malzemeleri geriye savuruyordu fakat ilk frende hepsi tekrar geri geliyordu buraya. Etabın sonuna geldiğimizde derin bir nefes aldık. Kazasız belasız güzel de bir zamanla etabı tamamlamayı başarmıştık. Geriye sadece otomobili stop ettirmeden servis alanına ulaşmak kalmıştı.
Yarışı başarıyla tamamlamıştık. Tarif edilemez bir tecrübe edindik. Pendik sahilde bulunan finiş tagından geçtikten sonra otomobilimizi kapalı park alanına bıraktık. Renault kendini kanıtlamıştı. Gerçekten muhteşem bir otomobildi. Kapalı park sonrası Ralli Merkezde organize edilen ödül töreninde madalyalarımızı aldık.
Işte heyecanlı ve unutulmaz Rally of Turkey 2010 yarışının hikayesi bu şekildeydi.
youtube
#berkaysavkay#rallyofturkey#rallyofturkey2010#tosfed#rally#renault1916s#2010#canherguner#pegasusracing#turkiyerallisampiyonasi#istanbul
2 notes
·
View notes