#cami ve yurt
Explore tagged Tumblr posts
Text
Onat Kutlar’ın Sivas Katliamı Üzerine Yazdığı Bir Mektup: “Sen Ne Müslümansın Ne de Sivaslı"
"Sen insan bile değilsin. Gözü dönmüş bir katil, bir yaratıksın. Sen, yüreği insan ve yurt sevgisi ile çarpan, tüm yaşamını ulusal edebiyatın en güzel eserlerini incelemeye, araştırmaya, değerlendirmeye adamış, kırk yıllık dostum o değerli yazar Asım Bezirci‘yi yakmadın.
Sen,”Baza, baza! Çi hest-ü baza!“, “Gel, gel! Kim olursan ol gene gel! İster Kafir ol ister putperest gene gel! Bizim dergahımız umutsuzluk dergahı değildir!…” diyen kutbu Hazret-i Mevlana‘yı yaktın.
Sen nasıl Müslüman olabilirsin? Yaktığın, göz göre göre, sırıtarak ve alkışlayarak yaktığın o mazlum yiğit, dürüst arkadaşım, o büyük cura ustası, halk ozanı, Sivas’lı Nesimi Çimen değildi.
Sen, bir toz tanesinde alemleri gören, yüce tanrının bir sureti iken senin gibi biri marifeti ile derisi yüzülerek aslına dönen Seyyit Nesimi‘yi bir kez daha yaktın.
Sen nasıl Sivaslısın?
Sen, “Kavaklar” şiirinin dizeleri, Sezen‘in sesiyle dalga dalga tüm Anadolu’ ya yayılan; yıllarını inanılmaz bir özveri güzelliği ile Anadolu kentlerinde öğrencilerine adayan, Türkçenin en iyi çağdaş ozanlarından Metin Altıok‘u vahşice yaktığını sanıyorsun.
Ey zavallı gafil hayvan, yaktığın Yunus‘tur.
“Bir kez gönül yıktın ise
Bu kıldığın namaz değil
Yetmiş iki millet dahi,
Elin yüzün yumaz değil…”
diye yüzlerce yıl öncesinden seslenen Yunus Emre‘yi yaktın.
Yunus Emre’yi yakana Müslüman demek, İslam’a hakarettir.
İslam’a asıl hakareti sen ettin.
Sen, Cumhuriyet Türkiye’ sinin genç şairlerini, Behçet Aysan’ı Orhan Kaynar‘ı, kız-erkek gencecik çocuklarımızı, geleceğimiz olan geçlerimizi, üstlerine benzin dökerek hunharca yakmakla kalmadın.
Kurtuluş Savaşımızın ilk kongrelerinin şanlı ve onurlu kenti Sivas’ı yaktın.
Ey soysuz! Sen nasıl Sivas’ lı olabilirsin?
Sen, uğursuz zebani ateşinle bizim koca bir geçmişimizi yakmaya kalkıştın.
Koca bir uygarlık olan geçmişimizi, barbar ve ilkel kavimlerin karanlık geçmişlerine benzetmek için. Atının ayağı surları geçerken tüm dinlere, ırklara, inançlara güvence veren Fatih Sultan Mehmet‘in anısını; Itri‘den şeyh Galib‘e, şeyh Hamdullah‘dan Koca Sinan‘a, Baki Efendi‘den Süleyman Çelebi‘ye sevdiğimiz, değer verdiğimiz, gözümüz gibi koruduğumuz sonsuz bir kültürü bir hayvan gibi hiçe sayarak, yaratıkların en eşrefi otuz yedi canı yakarak yok ettin. Ortaçağ engizisyon papazları gibi.
Sen Müslüman olabilir misin?
Sen benim çocukluğumu, ilk gençliğimi yakmaya kalktın. Serin bayram sabahlarımı; cami sebillerindeki barışçı güvercinleri, babalarımızın alçakgönüllü mezarlarındaki selvileri, inançlı, nur yüzlü analarımızın hiç eksilmeyen dualarını, bir küfür gibi fırlattığın ateşle yakmaya kalkıştın.
Ey benim çocukluk arkadaşım Sezai Karakoç, aynı gençlik yıllarının şairi İsmet Özel, bu yaratık Müslümansa, siz nesiniz?
Ey benim elli yıllık ömrümün sakin, alçakgönüllü yüzü yerde, inançlı Anadolu halkı, sesime bir yankı verin.
Deyin ki hep beraber:
“Hayır! Müslüman bu değildir. O bir avuç gözü dönmüş katil bizden olamaz!“
Ey Sivas’lılar! Asıl siz yükseltin sesinizi. Anadolu’nun en eski töresi olan, ocağına misafir olana düşman bile olsa saygı gösterme geleneğini bir yana bırakıp, konuklarını kor ateşte yakan bu alçakların sizden olmadığını söyleyin.
Belki yanan yüreğimize bir merhem olur."
1993
Onat Kutlar
Asım Bezirci’ye Saygı
41 notes
·
View notes
Text
Sevgili Koresever arkadaşlarım bugün size güzel haberlerle geldim lsjsflmfağajdpksod
Hepimizin de bildiği gibi globalleşen Güney Kore etkisi altında Türkiyede çok büyük bir fan kitlesi oluştu. Çoğu kişi Korece öğrenmeye çalışıyor ve yurt dışı hayallerinin bir kısmını artık Güney Kore kaplıyor. Fakat bazı kişiler de çıkıp dedi ki Koreliler öyle sandığınız gibi değil ve sizi sevmiyorlar. Ben de hemen öğretmenliğe hazırlanan koreli bir arkadaşıma soru sordum. Dedim ki :
'Bildiğiniz gibi son zamanlarda Güney Kore'de yapılan tüm işler küreselleşmeye başladı ve Türkiye'de çok büyük bir Koreli hayran kitlesi var ama Korelilerin artık Türklere eskisi kadar sıcak bakmadıkları söylendi. Güney Kore'deki insanların Türkler hakkında ne düşündüklerinden ve oraya yerleşen Türklere yaklaşımlarından biraz bahseder misiniz?'
O da bana çok güzel ve açıklayıcı bir cevap vermiş. Dedi ki :
Bazı insanlar yabancıların Korelilerin işlerini elinden aldığını düşünüyor. Ama böyle düşünmeyen daha çok insan var. Bu benim kişisel görüşüm ama bence bu aynı zamanda dini bir sorun. Kore'de İslam'ın imajı o kadar iyi değil. Son zamanlarda cami yapımından dolayı büyük bir çekişme yaşanıyor. Elbette her Müslüman kötü değildir. Ancak bazı Müslümanların inançlarını radikal bir şekilde ifade etmeleri, İslam imajlarını daha da kötüleştirdi. Ve bence Taliban gibi aşırılık yanlısı terörist grupların da etkisi oldu. Davranışları o kadar aşırıydı ki İslam'a dair imajları kötüleşti. Ama herkesin din özgürlüğü olduğunu düşünüyorum. Sahte bir din olmadığı sürece, ben iyiyim. Neredeyse sahte bir dinin kurbanı oluyordum. Netflix'te onlar hakkında bir belgesel çıktığında ellerim titriyordu.Bugün ciddi bir şeyden bahsettim. Ama bir şeyi unutma. Birçok insan hala Türkiye'yi seviyor! Ben de Türkiye'yi seviyorum.
#Muhabirlik mi yapsam zjflsşakxıdkaşajcıd#Bu post sebebiyle linç yiyeceğimi hissediyorum hadi bakalım xjfkdlajcısnsofj
9 notes
·
View notes
Text
Polfora Yatçılık Antalya Ferda Atalay
Antalya da fiber saksı imalatları fiberglass saksıların üretimleri antalyada özel imalat yapan yerler saksıcı firma Antalya Fiberglass Özel Saksı İmalatı Polyester Ctp Fiber Saksı Üretimi Saksı Modelleri ve Çeşitleri Polyester Park Ürünleri Üretimi Antalya ve diğer illere Portakal büfe,Kiosk imalatı, Ürün Satışı büfeleri üreticisiyiz, Meyve Sebze Şeklinde Büfe imalatı, şehir süsleri, heykeller Firmamız Polfora Yatçılık ve Fiberglass Antalya da bulunmaktadır.fiberglass Ürünler antalyada fiberglass imalatı antalya fiberglass üretimi antalya fiber kalıp fiberglass yapanlardan biriyiz, antalya fiberglass yapanlar antalya fiber saksı imalatları fiberglass saksıların üretimleri antalya özel imalat fiber saksı yapımı istenilen ölçü modellerde Fiber saksı Üretimi. Antalya Fiberglass Ctp Üretim İmalatları, Kompozit Polyester İmalat fiberglass polyester döküm tasarım modelleri Fiberglass ürün çıkarımı yapımı Hizmetleri.
Polfora Yatçılık ve fiberglass imalatları ve fiber model tasarımları kalıplama uygulamaları antalya fiber parça ve polyester ürünlerin döküm dizaynları antalya fiberglass mobilya ctp dekorasyon endüstriel parçaların üretimleri antalya fiberglass ürünler tamirat ve bakımları fiber izolasyon ctp kaplamaları Fiberglass kiosk tasarımları üretimi antalya ctp kiosk imalatı ve modelleri antalya fiber büfe imalatı yapan yerler ve imalatçısı antalya fresh büfe polyester kiosk üreticisi antalya özel üretim kioskların yapımları antalya kiosk üreticisi ve tasarımıcı antalya meyve kioskları portakal şeklinde kiokslar kiraz kioskları mısır standları antalya açık alan fiberglass büfe üretimler çay kahve büfeleri antalya fındık ve elma şeklinde kiosklar kahve kioskları antalya nar muz enginar kioks kabin üretimleri
Cami KubbesiPolyester Cami Kubbesi Polyester Hamam Kubbesi Polyester Spa Kubbeleri, Uygulamalarını yerinde yaptığımız gibi bu konuda sağlamlaştırma çalışma hizmetleri de vermeye devam etmekteyiz. Polyester Fiberglass Ürünlerin Üretimlerini Türkiye genelinde ve yurt Dışı olarak sürdürmekteyiz. Polyester Ctp kaplama uygulamaları konusunda sizlere profesyonel Kaplama uygulama çözümleri sunarız. İstenilen ebat ve ölçülerde özel olarak Fiber saksı imalatı yapabiliriz.Polyester su Depoları,Asit Tankı Ctp Kaplama,Asit Havuz ve Yüzme havuzları Ctp İzolasyon Her Tür Depo içi Zemin Ctp Kaplama, Polyester Fiberglass Ctp Komozit Kaplama bir çok izolasyon uygulamaları konusunda çözümler sunabiliyoruz.
#polfora yatçılık#antalya polfora yatçılık#polfora yatçılık antalya#polfora yatçılık Ferda Atalay Antalya#pol
2 notes
·
View notes
Text
Milletin yazdığı diriliş destanı 8. yılında
https://pazaryerigundem.com/haber/183268/milletin-yazdigi-dirilis-destani-8-yilinda/
Milletin yazdığı diriliş destanı 8. yılında
Türk demokrasi tarihine kara bir leke olarak geçen ve hafızalardaki sıcaklığını halen koruyan darbe girişiminin yıldönümünde 15 Temmuz Demokrasi ve Milli Birlik Günü kapsamında Türkiye geneli ve yurt dışında bir dizi etkinlikler düzenlenecek.
BURSA (İGFA) – 15 Temmuz 2016’daki darbe girişiminin üzerinden 8 yıl geçti.
8 yıl önce FETÖ’nün hain darbe girişimine karşı vücudunu siper eden Türk halkı; asker, polis, sivil 251 vatandaşını şehit verirken, binlercesi yaralandı.
Boğaz köprüleri darbeci askerlerce tutuldu. Özel Harekat Başkanlığı, MİT yerleşkesi helikopterlerce tarandı. Darbeci hainler TBMM’yi bombalayacak kadar gözlerini kararttı. TRT işgal edilerek darbe bildirisi okutuldu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, gece yarısı tarihe geçen konuşmasını yaptı ve ‘Milletimizi meydanlara davet ediyorum’ çağrısında bulundu. Halk sokaklara döküldü. Tanklara karşı durdu. Kahraman astsubay Ömer Halisdemir’in canı pahasına darbeci Tuğgeneral Semih Terzi’yi vurması hainler için sonun başlangıcı oldu.
Başaramayacağını anlayan hainler teslim oldu.
Milletin Destanı’nın 8. yılında dünyaya ‘Yolumuz daima demokrasi’ mesajı verilecek.
15 TEMMUZ DEMOKRASİ VE MİLLÎ BİRLİK GÜNÜ‘NE ÖZEL CİMER UYGULAMASI
İletişim Başkanlığı, bu yıl 15 Temmuz Demokrasi ve Millî Birlik Günü’nün anlam ve önemini yaşatmak, aziz milletimizin ortaya koyduğu destansı direnişin hatırasına katkı sağlamak amacıyla duygu ve düşünceleri CİMER’e yazabileceğiniz özel uygulama geliştirdi.
İletişim Başkanlığı’ndan yapılan duyuruda, Türkiye’nin dört bir yanından gelen mesajlarla, birlik ve beraberliğimizi güçlendirecek, demokrasi zaferimizin anısını yaşatmak adına mesajınızı paylaşmak için cimer.gov.tr adresini ziyaret ederek, bu önemli güne katkıda bulunulabileceği kaydedildi.
MİLLETİN ZAFERİ CUMHURBAŞKANLIĞI KÜLLİYESİNDE ANILACAK
Milletin destansı zaferi, 15 Temmuz Demokrasi ve Milli Birlik Günü’nde Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde saat 18.00’de düzenlenecek programla anılacak.
252 şehidimizin isimleri okunacak, Cumhurbaşkanı Erdoğan millete seslenecek.
Diyanet İşleri Başkanlığı koordinasyonunda 15 Temmuz kapsamında, 90 bin camide gece saat 00.13’te sela okunacak, cami ve minarelerin ışıkları sabah namazına kadar açık kalacak.
15 TEMMUZ GÜNÜ, AKŞAMI VE SONRASINDA NELER YAŞANDI? KRONOLOJİYE ULAŞMAK İÇİN LÜTFEN TIKLAYIN
BURSA İHANETİ UNUTMAYACAK
Bursa Valiliği koordinesinde düzenlenecek etkinlikler saat 10.00’da Hamitler Kent Mezarlığı ve Pınarbaşı Şehitliği ziyaretleri ile başlayacak.
Saat 11.00’da Ressam Şefik Bursalı Sanat Galerisi’nde 15 Temmuz konulu fotoğraf sergisi açılacak. Saat 12.30’da Ulu Cami’de Kur’an-ı Kerim Tilaveti ve Mevlid-i Şerif programı düzenlenecek.
Milli Birlik Yürüyüşü ise saat 19.30’da Heykel Tarihi Valilik Binası önünden başlayacak.
Saat 20.00’da Demokrasi Meydanı’nda yapılacak tören ise saygı duruşu, İstiklal Marşı ve Kuran-ı Kerim tilavetinin ardından protokol konuşmaları ve sonraasında Prusa Sanat Tiyatro Ekibi’nin “Türkiyem Benim” sahne gösterisi, Hayati İnanç şiir dinletisi, Arslanbek Sultanbekov ve 15 Temmuz temalı belgesel gösterimleri sonrasında saat 00.13’de tüm camilerde sela Okunmasıyla sona erecek.
BU Haber İGF HABER AJANSI tarafından servis edilmiştir.
0 notes
Text
USÜLSÜZLÜK DOSYASI : HÜKÜMET OKUL, YURT, KREŞ VESAİRE YERİNE DEVAMLI CAMİİ YAPIYOR !!!
HÜKÜMET OKUL, YURT, KREŞ VESAİRE YERİNE DEVAMLI CAMİİ YAPIYOR !!! FOTOĞRAF DA GÖRÜLEN YER UZAY ÜSSÜ FİLAN DEĞİL,RASATHANE VEYA GÖZLEM EVİ DE DEĞİL !!! BURASI ÇOĞUNUZUN YAKINEN BİLDİĞİ ESKİ ADI GATA HAYDARPAŞA EĞİTİM VE ARAŞTIRMA HASTANESİ ,YENİ ADI DA ABDÜLHAMİD HAN EĞİTİM VE ARAŞTIRMA HASTANESİ BAHÇESİNE YAPIMI DEVAM EDEN YAKLAŞIK 1500 – 2000 KİŞİ KAPASİTELİ CAMİ İNŞAATI… ÜZERİNDE HİÇ BİR…
View On WordPress
0 notes
Text
VEREN EL ALAN ELDEN ÜSTÜNDÜR
Yeşil kubbe insani yardımlaşma ve dayanışma derneği olarak yurt içi ve yurt dışı ihtiyaç sahibi kardeşlerimize yardım falıyetlerimizi sürdürmekteyiz Yurt dişi falıyetlerimiz Kuyu Şadırvan kuyu Cami kurban Kuranı Kerim Sakat sandalyesi ve bir çok falıyetlerimizle hizmet etmekteyız Yurt içi ihtiyaç sahibi kardeşlerimizi ziyaret ederek onların yaralarını sarmaya gayret ediyoruz siz hayır…
View On WordPress
0 notes
Link
Türkiye Diyanet Vakfı, başta ülkemiz olmak üzere yurt içi ve yurt dışında “Bir Tuğla da Benim Olsun” kampanyasıyla 4 bin 68 cami inşa etti. KAYNAK: TDV Türkiye Diyanet Vakfı (TDV), yapımına 1967 yı... ---------------------------- Haberin devamı haber71.net'te.
0 notes
Text
GELECEĞE GÜÇLÜ ADIMLARLA…
Uzun zamandır Şeker Fabrikası’na gitmiyordum.
Fabrikaya son geldiğimde çoğu makine eskiliklerinden neredeyse tarihi eser statüsüne girecek gibiydi.
Borular yıpranmıştı.
Makineler arızalıydı.
İşçilerin kaldığı yatakhaneler, tuvaletleriçler acısıydı.
İzlenimlerimi de sizlerle paylaşmıştım köşemde…
Geçenlerde yerel basın temsilcileriyle beraber ziyaret ettik Şeker Fabrikamızı.
Görmeyeli önemli değişiklikler olmuş.
Fabrika Müdürü Kürşad Erdoğan, adeta “teknolojik bir dönüşüm” yaşatmış fabrikada…
Hangi birini anlatsam;
Şeker verimini ve kalitesinin artıracak, su tüketimini azaltarak enerji verimliliğini yükseltecek Presle Kurutma Filtrasyonu, 5,2 milyonluk yatırımla hizmete sokulmuş…
Fabrikanın günlük 7200 ton kapasiteye ulaştıracak ikinci Difüzyon Ünitesi, 6,6 milyonluk bir yatırımla devreye girmiş…
Üretimi doğrudan etkileyen Rafineri Kondansatör Sistemi, 1,7 milyonluk harcamayla yenilenmiş…
Fabrikanın kalbi sayılan türbinlerin bakım ve onarımı yurt dışında yaptırılmış…
Araç parkına ilk defa iş makineleri alınmış.
İşçi yatakhaneleri, tuvaletler, dinlenme alanları, ofis binaları baştan aşağı yenilenmiş.
İşçiler için çim saha yapılmış.
Alakart Aile Lokantası restorasyonu tamamlanarak halka açılmış.
Sinema salonu yeniden aktif hale getirilmiş.
Laboratuvarlara modern teçhizatlar alınmış.
Ana fabrika binasının dış cephesi, işletme binası, kazan dairesi, kantarlar, trafo binaları, kireç ocağı, pancar analiz istasyonu, şeker ambarları…
Kısacası fabrikanın tüm binalarının bakım ve onarımı yapılarak boyanmış, yenilenmiş.
Üstelik bunların tamamı kendi iş gücüyle, kendi öz kaynaklarıyla yapılmış.
Ve tüm bunların sonucunda 2021-2022 döneminde 155 milyon zarar eden fabrikamız,
2022-2023 dönemini yaklaşık 290 milyon kazanç ile kapatmış.
İşletme kapasitesi olarak da 11. sıradan 1. sıraya yükselmiş.
Fabrika Müdürü Kürşad Erdoğan, bu başarının önümüzdeki yılarda da kalıcı ve sürdürebilir olmasını hedefliyor.
Bölgemizde 32 bin tonlara düşen pancar ekim taahhüdü, pancar ekiminden uzaklaşan köylülerle yapılan karşılıklı görüşmeler neticesinde 300 bin tona çıkarıldığını,
Geçtiğimiz dönem 405 bin ton olan işlenmiş şeker pancarı üretiminin bu kampanya döneminde 925 bin ton olacağını belirtiyor.
Susurluk Şeker Fabrikası, açıldığı 1955 yılından bu yana gerek oluşturduğu katma değerle gerek yarattığı istihdamla şehrimizin en önemli ekonomi kaynağı oldu.
Bir ağaç misali yıllarca meyvelerini yedik…
Ailelerimize baktık, çocuklarımıza iş verdik…
Oraya bir mahalle kurduk, okul kurduk, cami kurduk, bir “yaşam” kurduk…
İyi günleri kadar kötü günleri olsa da fabrikamızın…
Yıllarca üretim yapamasa, kapanmanın eşiğinden dönse de…
Bizim için hep vardı…
Bazen camiden müezzinin “Şeker Fabrikasından emekli…” diye başlayan selâ’sında…
Bazen küspe kokusunda…
Bazen bir sohbetin içinde…
Hep vardı, hep oradaydı, orada olmaya da devam edecek…
2023-2024 kampanya dönemi hayırlı olsun, fabrikamızın bacası hep tütsün…
Ramazan S.TOPRAKTEPE
0 notes
Text
Herkese merhaba, ben Devrim Aktürk.
Türkiye'mize duyduğum sevgi ve muhabbet sonrasında bir karar aldım. Ülkemi, cennet vatanımı hem yurt içinde, hem de yurt dışında tanıtmak için kolları sıvadım. Çalışmalarım ve projelerim sonrasında memleketimizin bir çok ilini görüp, gezip, yemeklerinden tadıp, kıymetli insanları ile haşır neşir olma durumu yaşadım. İstedimki yeni güzergah noktam şehrim Diyarbakır'da bulunan Yatır Şelalesi'nde yüzmek, Tilham (Hantepe) Köyü'nde eğlenmek olsun
Gezin, görün, sevin, sevilin.
Her şey gönlünüzce olsun İnşALLAH 😊❤️...
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
#GüneyKurtalanEkspresi #Travel #Gezi #Tilham #TilhamKöyü #Hantepe #Hantepeköyü #dadaşlardiyarı #elaziz #bitlis #kurtalan #kurtalanekspresi #fotoğrafçı #Amed #Diyarbakır #Diyarbekir #kürt #kürsish #kürtçe #kürdishmashup #erzurum #Turkey #Türkiye #Turkish #Türkiye #ezan #Tillo #türbe #cami #camii #peygamber #ALLAH #kuran #Şanlıurfa #Urfa #mardin #merdin #mêrdîn
0 notes
Text
Tbmm Başkanı Kurtulmuş, 17. Geleneksel İlim Yaymalılar Buluşması'na katıldı
TBMM Başkanı Kurtulmuş, İstanbul'da Vefa İlim Yayma Mezunlar Derneği ve İlim Yayma Vakfı'nın ev sahipliğinde düzenlenen 17. Geleneksel İlim Yaymalılar Buluşması'na katıldı. İlim Yayma Vakfı Vefa Lisans Yurdu'nda gerçekleşen programda konuşan Meclis Başkanı Kurtulmuş, vakfın 50 yılı aşan eğitim ve insan yetiştirme mücadelesine değinerek, "Vefa yurdu ve binasında benim de birçok hatıram var. Burası bizim neslimizin ve sonrasında binlerce insanın, gencimizin yetiştiği bir merkez oldu. Bu anlamda üzerine düşen sorumluluğu layıkıyla yerine getirmiş bir çatı altındayız." ifadelerini kullandı. Bu vakıf çatısı altında yetişip yeni nesillere de öncülük edenleri rahmet ve minnetle andıklarını söyleyen Kurtulmuş, "Bu büyüklerimiz sayesinde belirlenen, önümüze konan hedefler büyük oranda gerçekleştirilmiş ve başarıya ulaşılmıştır. Aynı şekilde köhne, fiziki olarak yetersiz imkanlardan, modern ve her türlü imkana sahip okullar ile sayısı 1 milyonu aşan İmam Hatipli kardeşlerimize ulaştık. Bu gelişme bununla sınırlı değil. Teknolojide, sanayide hayatın her alanında kalkınmaya bu gençler ve ideallerle ulaşıldı." diye konuştu. Ayasofya'nın ibadete açılması, Taksim'e cami yapılması gibi girişimlerin bir dönem rejim meselesi haline getirildiğini hatırlatan Kurtulmuş, şöyle konuştu: "Hamdolsun artık Taksim'de cami de var, Ayasofya'yı da ibadete açık. Huzur içinde ibadet edip ziyaret edilebiliyor. Artık önümüzdeki hedef, Türkiye Yüzyılı ve bunu gerçekleştirme ufkumuzdur. Her alanda daha güçlü bir Türkiye'yi kurmak Türkiye Yüzyılı'nın hedefidir. Bir cümle ile ifade etmek gerekirse 'sözü güçlü, gücü tesirli' bir ülke haline gelmek hepimizin görevi ve sorumluluğudur. Bu tarihi mekan, bizim için 'kökü mazide olan ati' sözünün somut hali gibidir. Buradaki yurt binasının yenilenip daha modern hale getirilmesi ile bu hedefler için daha güzel çalışmalar yapılacağına inanıyorum." Eski TBMM Başkanı Mustafa Şentop, Vefader Kurucu Başkanı ve İstanbul Milletvekili Nurettin Alan, YÖK Başkanı Prof. Dr. Erol Özvar, Sebahattin Zaim Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ahmet Cevat Acar, İlim Yayma Cemiyeti Başkanı Yusuf Tülün, Vefader Başkanı Mustafa Bolat, Vefa Lisans Yurdu Müdürü Musa Zeytinci'nin konuşmalarının ardından katılımcılar yemekte bir araya geldi. Read the full article
0 notes
Text
“Bugün kimse “çok sıcak, yanıyoruz” demesin.” Onat Kutlar’ın Sivas Katliamı Üzerine Yazdığı Mektup: “Sen ne Müslümansın ne de Sivaslı” Sen insan bile değilsin. Gözü dönmüş bir katil, bir yaratıksın. Sen, yüreği insan ve yurt sevgisi ile çarpan, tüm yaşamını ulusal edebiyatın en güzel eserlerini incelemeye, araştırmaya, değerlendirmeye adamış, kırk yıllık dostum o değerli yazar Asım Bezirci‘yi yakmadın. Sen, ”Baza, baza! Çi hest-ü baza!”, “Gel, gel! Kim olursan ol gene gel! İster kâfir ol ister putperest gene gel! Bizim dergâhımız umutsuzluk dergâhı değildir!...” diyen kutbu, Hazret-i Mevlânâ‘yı yaktın. Sen nasıl Müslüman olabilirsin? Yaktığın, göz göre göre, sırıtarak ve alkışlayarak yaktığın o mazlum yiğit, dürüst arkadaşım, o büyük cura ustası, halk ozanı, Sivaslı Nesimi Çimen değildi. Sen, bir toz tanesinde âlemleri gören, yüce Tanrı’nın bir sureti iken senin gibi biri marifeti ile derisi yüzülerek aslına dönen Seyyit Nesimi’yi bir kez daha yaktın. Sen nasıl Sivaslısın? Sen, “Kavaklar” şiirinin dizeleri, Sezen’in sesiyle dalga dalga tüm Anadolu’ya yayılan; yıllarını inanılmaz bir özveri güzelliği ile Anadolu kentlerinde öğrencilerine adayan, Türkçenin en iyi çağdaş ozanlarından Metin Altıok’u vahşice yaktığını sanıyorsun. Ey zavallı gafil hayvan, yaktığın Yunus’tur. “Bir kez gönül yıktın ise Bu kıldığın namaz değil Yetmiş iki millet dahi, Elin yüzün yumaz değil...” diye yüzlerce yıl öncesinden seslenen Yunus Emre’yi yaktın. Yunus Emre’yi yakana Müslüman demek, İslam’a hakarettir. İslam’a asıl hakareti sen ettin. Sen, Cumhuriyet Türkiyesi’nin genç şairlerini, Behçet Aysan’ı Orhan Kaynar’ı, kız-erkek gencecik çocuklarımızı, geleceğimiz olan gençlerimizi, üstlerine benzin dökerek hunharca yakmakla kalmadın. Kurtuluş Savaşı’mızın ilk kongrelerinin şanlı ve onurlu kenti Sivas’ı yaktın. Ey soysuz! Sen nasıl Sivaslı olabilirsin? Sen, uğursuz zebani ateşinle bizim koca bir geçmişimizi yakmaya kalkıştın. Koca bir uygarlık olan geçmişimizi, barbar ve ilkel kavimlerin karanlık geçmişlerine benzetmek için. Atının ayağı surları geçerken tüm dinlere, ırklara, inançlara güvence veren Fatih Sultan Mehmet’in anısını; Itri’den Şeyh Galib’e, Şeyh Hamdullah’dan Koca Sinan’a, Baki Efendi’den Süleyman Çelebi’ye sevdiğimiz, değer verdiğimiz, gözümüz gibi koruduğumuz sonsuz bir kültürü bir hayvan gibi hiçe sayarak, yaratıkların en eşrefi otuz yedi canı yakarak yok ettin. Orta çağ engizisyon papazları gibi. Sen Müslüman olabilir misin? Sen benim çocukluğumu, ilk gençliğimi yakmaya kalktın. Serin bayram sabahlarımı; cami sebillerindeki barışçı güvercinleri, babalarımızın alçak gönüllü mezarlarındaki selvileri, inançlı, nur yüzlü analarımızın hiç eksilmeyen dualarını, bir küfür gibi fırlattığın ateşle yakmaya kalkıştın. Ey benim çocukluk arkadaşım Sezai Karakoç, aynı gençlik yıllarının şairi İsmet Özel, bu yaratık Müslüman’sa, siz nesiniz? Ey benim elli yıllık ömrümün sakin, alçak gönüllü, yüzü yerde, inançlı Anadolu halkı, sesime bir yankı verin. Deyin ki hep beraber: “Hayır! Müslüman bu değildir. O bir avuç gözü dönmüş katil bizden olamaz!” Ey Sivaslılar! Asıl siz yükseltin sesinizi. Anadolu’nun en eski töresi olan, ocağına misafir olana düşman bile olsa saygı gösterme geleneğini bir yana bırakıp, konuklarını kor ateşte yakan bu alçakların sizden olmadığını söyleyin. Belki yanan yüreğimize bir merhem olur. 1993 Onat Kutlar Asım Bezirci’ye Saygı
#Sivas Katliamı#2 Temmuz 1993#Madımak#Sivas#Madımak Oteli#Onat Kutlar#Onat Kutlar’ın Sivas Katliamı Üzerine Yazdığı Mektup#Asım Bezirci#Yürekbalı#Yakmak#Unutmadık#Unutmayacağız
65 notes
·
View notes
Photo
Atik-Ali-Pasa-Antik-Yesil-Safli-Cami-Halisi
http://www.celebizadehali.com/cami-halisi-modelleri-ve-fiyatlari/
1 note
·
View note
Text
Kendimden bize geldim.
Her sabah ve her akşam, her gece ve her öğleden sonra aynı düşüncelerle boğuşmanın bıktıran yorgunluğu. Alakasız yerlerde çekilen ızdırabın ikiye değil ona katlanması ve "işte şimdi başlıyoruz" demenin verdiği kabak tadı. Sürüp giden baş ağrılarının sebebini kendinden saklamak. Umutlu ya da umutsuz, arsızca beklemek, beklediğini unutacak kadar beklemek. Bir yerlerde mola vermeyi ya da artık asıl yere ulaşmayı beklemek. Kendini teselli edip durmak. Mutlu olmak için değil mutsuzluğu unutmak için çabalamak. Baş edebilmek ve baş edememek. Gecelerin uzaması, gündüzlerin kısalması, burukluğun ise ne kısalması ne uzaması. Dünyaya buğulanmış bir pencereden bakmak. Geleceğe kaygılar, geçmişe özlemler ve kavgalar. Noktalı cümleler, noktasız cümleler. Haklı serzenişler, KDV'ler, ÖTV'ler, bitmek bilmeyen vergiler, ekonomik kriz, duygusal kriz ve fırsata çeviremediğimiz diğer şeyler. Yazmak, konuşmak, susmak, okumak, düşünmek ve çaresizlik. Faili meçhul cinayetler, hortumlanan paralar, aklanan karalar, duyulmayan sesler, duyulan ama umursanmayan sesler. Kapılara barikat kurmak. Tebrikler, eleştiriler, alkışlar, susuşlar, hiçbir işe yaramayan şeyler, daha çok şeyler, şey. İntiharlar, oh oldu'lar, vah oldu'lar. Son dakika haberleri, iki buçuk saatlik Türk dizileri, gündüz programları, gece radyoları ve evin faturaları. Sosyal medya postları, gidilen restoranın fotoğrafları, yenen yemeğin tadı. Pasaport belgeleri, yurt dışı hayalleri, mültecilik, muhacirlik, savaşlar, kaoslar. Trump, Putin ve bizimkisi. Orta doğu, doğu, uzak doğu, daha uzak doğu, en uzak doğu, hafif batı ve sırtımızın ortası. Küresel ısınma, içsel yanma, dışsal yıkılma, azalan temiz sularımız ve artan göz yaşlarımız. Eriyen buzullar ve katılaşan kalpler. Asgari ücret, ev kirası, vicdansız emlakçı. Lise sınavı, üniversite sınavı, vizeler, finaller, komiteler, KPSS, TUS, DUS, hakimlik savcılık mülakatı. Ne iş olsa yaparlar abi. Evlilik, çoluk çocuk, düğün, akraba, elti bilezikleri, kayın arabası. Boomerlar, ergenler, x kuşağı, y kuşağı, z kuşağı, ebegümeci, gökkuşağı, hani bunun ilk kuşağı. Alamancılar ve olaya hep biraz Fransız kalanlar. Apolitikler, çokpolitikler. Bilenler ve bilmeyenler, bunların hep bir olmasını isteyenler. Kiliseler, sinagoglar. Allah aşkı, Osmanlı sarığı, yeni yapılmış bir cami. Yeni dünya düzeni, eski dünyanın çürümesi. Birinin gülmesi milyonlarcasının ağlaması. Zenginlik, servet, mal, mülk, para, açlık, sefalet, sinekler ve Afrikalı çocuklar. Dengesizliğin dengesi. Herkesin işine gelmesi. Hiçbir şey. Her şey. Artıyor sandıklarımız, azalmıyor diye kızdıklarımız. Artarak azalanlar, üzgünlüğün matematikselliği, üzgünlüğün türevi, üzgünlüğün integrali, üzgünlüğün sonsuza giderken bir oturup soluklanmayışı.
Ama biz bunları şükür bilmeyiz, biz şükür en mutlusuyuz.
40 notes
·
View notes
Text
Başkan Aydın: Osmangazi’de konaklama süresini 1 haftaya çıkartacağız
https://pazaryerigundem.com/haber/177287/baskan-aydin-osmangazide-konaklama-suresini-1-haftaya-cikartacagiz/
Başkan Aydın: Osmangazi’de konaklama süresini 1 haftaya çıkartacağız
Osmangazi Belediyesi’nin ÇEKÜL (Çevre ve Kültür Değerlerini Koruma ve Tanıtma) Vakfı ile ortaklaşa düzenlediği çalıştayda, ilçenin tarihi dokusunu ayağa kaldıracak ve kent turizmine katkı sağlayacak konular ele alındı.
BURSA (İGFA) – Osmangazi ilçesindeki tarihi mirası ayağa kaldırarak Bursa’ya daha fazla turist çekmeye yönelik bugüne kadar yapılan çalışmalara farklı bir boyut kazandırmak isteyen Osmangazi Belediyesi, bu çalışmaların ilk ayağı olan ‘Cumhuriyet’in İkinci Yüzyılında Geçmişten Geleceğe Osmangazi’ çalıştayı düzenledi.
Osmangazi Belediyesi Meclis Salonu’nda gerçekleştirilen ve oturum başkanlığını ÇEKÜL Vakfı Başkan Yardımcısı Yüksek Mimar Mithat Kırayoğlu’nunyaptığı çalıştaydaKültür Üniversitesi Mimarlık Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Neslihan Dostoğlu, Uludağ Üniversitesi Mimarlık Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Tülin Vural Aslan ve Uludağ Üniversitesi Mimarlık Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Sibel Polat, belediye bürokrat ve personeliniBursa’nın tarihi ve geleceğe taşınacak tarihi mirasıyla ilgili bilgilendirdi.
Osmangazi Belediye Başkanı Erkan Aydın’ın da katıldığı çalıştayda, Osmangazi ilçe sınırlarında yer alan İpekyolu aksındaki Üftade HazretleriTürbesi çevresi,Hisar İçi, Arkeopark, Alaattin Cami çevresi, Filiboz Mescidi, Arkeopark etrafındaki sivil mimarı örneği yapıların kamulaştırılıp hizmete açılarakOsmangazi ve Bursa’da ortalama 1,8 gün olan turistlerin konaklama süresinin yapılan akademik çalışmayla 1haftaya çıkarılması hedefleniyor.
AYDIN: “BURSA, OSMANGAZİ’DİR”
Osmangazi’nin 3 bin yıllık geçmişe sahip olduğunu ifade eden Osmangazi Belediye Başkanı Erkan Aydın, “Bir çok medeniyete başkentlik yapan kadim şehir Bursa’mızda biz yıllardır motto olarak Bursa, Osmangazi; Osmangazi ise Bursa’dır dedik. Bu sözün gerçek olarak ayağa kaldırılması lazım. Bugüne kadar yapılan çok değerli çalışmalar var. Bu yıllarca süren bir süreç. Önceden yapılanların üzerine yenilerini ekleyip bizden sonrakilerinde devam etmesi gereken bir süreç. Bu sürecin doğru yönetilmesi gerekiyor. Bu süreci yönetirken paydaşlarla birlikte yapılması gerekiyor. Ortak akıl ve bilimle, bilimin üniversite ayağında birikmiş bilgi ve tecrübelerin buraya aktarılması gerekiyor. Yurt dışı paydaşlarıyla da çalışacağız. Bizim yurtdışından bu projelerle ilgili destek ve fonları bulmamız gerekiyor. Bunun için de projenin katma değerini iyi anlatmanız gerekiyor. Her şeyden önemlisi sürdürebilir olması gerekiyor. Yabancının baktığı iş bu, evet milyarlarca Avro kaynak var o kaynağın içerisinde sizin sunduğunuz projelerin sürdürebilir, yaşatabilir, kültür ve tarihin ortaya çıkması gerekiyor. Ben hep söylüyorum. UNESCO tarih ve miras listesinde olan Tarihi Hanlar Bölgesi, Bursamız için büyük bir değer. Mesela İstanbul Kapalı Çarşı bu miras listesinde değil ama Bursa Kapalı Çarşı listede var. Bunun gibi Osmangazi’de İpekyolu aksında Üftade Hazretlerinin altındaki bölge, Hisar İçi, Arkeopark sivil mimarı örneği yapılar var.Bölgede kamulaştırılıp açılması gereken alanlar mevcut, orada turistleri çekebilecek bir çok alan var.Ortak akılla yapılacak çalışmalar ile turistlerin ortalama konaklama süresini 1,8 günden 1 haftaya çıkartmamız gerekiyor. Bu iş, elbirliğiyle yapılacak bir iş. Bu önemli çalışmaya katkı sağlayan değerli hocalarımız, dekanımız ve belediye personelimize teşekkür ediyorum” dedi.
Çalıştaya katılan akademisyenler ise tarihi mirasın korunmasına yönelik güzel bir proje için kendilerini bir araya getiren Osmangazi Belediye Başkanı Erkan Aydın’a teşekkür etti.
BU Haber İGF HABER AJANSI tarafından servis edilmiştir.
0 notes
Text
Ayasofyanın kapılarıyla beraber ruhumuzu kilitlediler; ruhumuzu kilitlemek için Ayasofyayı kilitledirler.
Nasıl bütün yollar Romaya çıkarsa, Türk manevi kurtuluş davasının bütün meseleleri de Ayasofyaya ve onu müzeleştiren ellere çıkar.
Ayasofya açılmalıdır. Türkün kapanık bahtıyla beraber açılmalıdır.
Ayasofyayı kapalı tutmak, manada bütün camileri ve cami mefhumunu kapalı tutmaktır. Çünkü onların hepsi birer mekân, Ayasofya ise ruh. Anlattık Ayasofyayı kapalı tutmak, Yunanlıya Ben yapamıyorum, sen gel de kendi hesabına aç! demekten farksızdır. Aman ya Rabbi, bizim camiden müzeye döndürdüğümüzü, onun müzeden kiliseye çevirmek istediğini açıkça görüyoruz da, ana yurt içindeki mukaddesat sembolünü nasıl asli heyetine getiremiyoruz! Ayasofyanın manasını, Yunanlı kadar olsun idrak edemiyoruz. O bizim müze yaptığımızı müze halinde istemiyor. Biz de ona ters cami yapalım demiyoruz, elimizde camiyken Dünyanın en korkunç hikmet noktası burası Bu meselede Yunanlıya olsun uymayı, Yunanlıdan ders alarak ona karşı durmayı anlayamıyoruz.
Ayasofyayı kapalı tutmak, Birleşmiş Milletlerde Afrikanın yamyam ülkelerine kadar aleyhimizde rey verdirip, kendileri güya müstenkif görünen Batılılara Artık benim hayat hakkım kalmadı! demektir. Zaten tasdik ediyorlar kalmadığını hayat hakkının Bu kadarını olsun kestiremiyoruz.
Ayasofyayı kapalı tutmak, bu toprağın üstündeki 30 milyon ve altındaki 30 milyar Türkün semaları tutan lanetine hedef olmaktır. Hissedemiyorlar
Ayasofyayı kapalı tutmak, Allaha sövmeye, Kurana tükürmeye, Türk tarihini kubura atmaya, Türk iffetini kirletmeye, Türk vatanını esir etmeye denk bir suçtur. Niçin bu yakıcı, kavurucu, kül edici gerçeği ortaya dökemiyoruz.
Buyrun döküyoruz!
Gençler! Bugün mü, yarın mı, bilemem; fakat Ayasofya açılacak!.. Türkün bu vatanda kalıp kalmayacağından şüphesi olanlar, Ayasofyanın da açılıp açılmayacağından şüphe edebilirler.
Ayasofya açılacak Hem de öylesine açılacak ki, kaybedilen bütün manalar, zincire vurulmuş kan revan içinde masumlar gibi, ağlaya ağlaya, üstünü başını yırta yırta onun açılan kapılarından dışarıya vuracak!.. Öylesine açılacak ki, bu millete iyilik etmiş sanılan kötülerle, kötülük etmiş sanılan iyilerin gizli dosyaları da onun mahzenlerinde ele geçecek
Ayasofya açılacak!.. Bütün değer ölçülerini, tarih hükümlerini, dünyalar arası mahsup sırlarını, her iş ve her şey hakkındaki gerçek miyarları çerçeveleyici aziz bir kitap gibi açılacak
Allah tarafından mühürlenmiş kalplerin kapısını mühürlediği Ayasofya, yine onların aynı şekilde mühürlemeye yeltenip hiçbir şey yapamadığı, günden güne kabaran akınını durduramadığı ve çığlaşacağı günü dehşetle beklediği mukaddesatçı Türk gençliğinin kalbine eş, açılacak!..
Ayasofyayı, artık önüne geçilmez bu sel açacak
Bekleyin gençler!.. Biraz daha rahmet yağsın, Her yağmurun arkasında bir sel vardır
Hepimiz şöyle diyelim, O selin üstünde bir saman çöpü olsam daha ne isterim.
Gençler, kayaları biçecek, ormanları tıraş edecek ve betonarmeleri söküp götürecek olan bu sel yakındır. Allah, mukaddes zatının ve resulünün dostlarıyla beraberdir…
Necip Fazıl Kısakürek
24 notes
·
View notes
Text
DİZİ
İki üç gündür Ferdi Özbeğen dinliyorum. İlk cümleden hangi dizi hakkında yazacağımı az çok tahmin etmişsinizdir. 12 Kasım’da Netflix’te yayınlanmaya başlayan ‘Bir Başkadır’ Diziyi Twitter gündeminde gördüm, yalan yok. İlk günden çoğu insan izlemiş, eleştirilerini bile yazmıştı. Ben de başladım izlemeye.
Kısaca
Meryem, haftada üç gün temizliğe gittiği evin sahibi Sinan’a aşıktır. Bu aşkından kimseye bahsedememesi hatta kendisine bile itiraf edememesi onda bayılmalara yol açar. Yakınının tavsiyesi sayesinde bir psikiyatriste danışır. Psikiyatrist ise arkadaşı olan başka bir psikiyatriste danışmaktadır. Dizinin ana kahramanı Meryem gibi gözükse de bu dizide herkesin kahraman olduğunu düşünüyorum ben. Meryem’in abisi Yasin de yengesi Ruhiye de. Psikiyatrist Peri de. Herkesin yaşam öyküsü, acıları, dramları işlenmiş Kimse es geçilmemiş.
Ruya mı Ruhiye mi?
Bir iki bölüm bu ikilemde kaldım. Meryem’in yengesinin adı Ruhiye imiş sonunda öğrenebildim. Gerçekten de geri sardım, tekrar dinledim. Bu tür dizilerde; sanat dizilerinde, filmlerinde bazen oyuncuların söylediklerini hemen anlayamayabiliyorsunuz. Yalnız Ruhiye karakterini Funda Eryiğit nasıl canlandırmış, hayran oldum. Kendisinin oyunculuğunu zaten beğenirdim. Geçmişinde yaşadığı travmadan dolayı kendisine zarar vermek isteyen, zaman zaman nöbetler geçiren, iki çocuklu bir kadın. İçindeki öfkeden konuşmak istemeyen, bir nevi hayattan ümidini kesmiş bu kadının ruhu sonunda ferahlıyor. Mutlu son.
Kibirli bir psikiyatrist Peri
Peri, yurt dışını oldukça sık ziyaret eden bir hekim. Bilgili, kültürlü bir kadın. Ama biraz kibirli. Yok yok oldukça kibirli. Memleketinde olup bitenlerden habersiz, kendisine benzemeyen insanlardan kaçan, “Her düşünceye saygım sonsuz” diyen ama baş örtüsüne karşı çıkanlardan. Bu durumda her düşünceye saygısının olmadığını anlıyoruz. Ama gerçek hayatta da var bu tipler. Sadece ama sadece kendisine benzeyenleri seven, onlarla arkadaşlık kuran insanlar. Sağda, solda her yerde. Ayrımcılığı, ötekileştirmeyi derin şekilde ele almış dizi.
Meryem, Peri’de bir şeyler uyandırıyor bunu dizinin ilk bölümünde görüyoruz zaten. Belki kendisi de bu ayrımcı düşüncelerden rahatsız. Belki de olduğu insandan mutluluk duymuyor. Değişmek istiyor, ama değişime kapalı. Bir yere kadar. Dizinin son bölümünde Meryem’e karşı biraz daha içten oluyor.
Daha yazılacak o kadar karakter var ki. Mesela Meryem’in akıl danıştığı cami hocası. Ve onun tatlı küçük minibüsü. Kağıda not almışım, ilgimi çekti demek. Sonra Peri’nin hem arkadaşı hem psikiyatristi olan Gülbin. Gülbin’in ablası, kardeşi. Yazının başında bahsettiğim Sinan. Sinan’ın karşı cinsle iki sohbet edemeyişi, annesiyle olan ilişkisi.
Dizi genel olarak beğenildi. Hatta Netflix’te yayınlanan en güzel Türk dizisi diyorlar. Belki de “en güzel” demek şu an için erken olabilir ama bence bizi, ülkemizi, ‘öteki’ olmayı “en iyi” anlatan dizi olabilir. Bakmanızı öneririm...
1 note
·
View note