Tumgik
#bundan kurtulamıyorum
girifit · 6 months
Text
elimde bir sigara. ne için yaktığımı anımsayamıyorum. ama her şeyin bir sebebi vardır diyerek geçiyorum. başımda nedeni bilinmez, dinmeyen bir ağrı. ilaçlara uzanan ellerimi kendime çekiyorum, bir yanlışa daha mahal vermemek için. çokça susuyor, çokça kusuyorum. ama aynı inatla midemi bulandıran sigarayı içiyorum. biraz ağlıyor, biraz sızlıyorum. ama her şey geçer diyerek sızlayan her bir yanımı susturuyorum. sokaklarca yürüyor, yeri gelince koşuyorum. nefes alıyorum. nefes alamaz oluyorum. bazen, en olur olmadık zamanlarda bile sırf yaşadığımı hissetmek için tırnaklarımı geçiriyorum avuç içlerime. yer yer kanıyor ama ben yaşadığıma inandığım için seviniyorum. bazen düşüyorum. dizlerim parçalanıyor. ama aynı yolda inatla devam ediyorum. canımı yakanlardan bir bir uzaklaşıp kendi kabuğuma çekiliyorum. beni içine çeken yalnızlıkta hem boğuluyor hem de nefes alıyorum. bu çıkmazdan çıkamıyorum. bazen, bir kaldırım köşesinde otururken intihar düşüyor aklıma. susuyorum. ve gidiyorum. içimdeki sesleri susturamıyor, bazen onları dinler oluyorum. aynaya bakıp saatlerce ağlıyorum. bilincimi kaybettiğim anlar oluyor. gözümün karardığı, bedenimin zemine yuvarlandığı. yemek yiyemedim ondandır, diyorum. çok sigara içtim ondandır, diyorum. yalan ağzıma yuva yapmış. ben iyi değilim, diyemiyorum. yaşayamıyorum, diyemiyorum. bir adım atıyorum. ikinci adımda koşuyorum, her şeyden kaçmak istercesine. kaçamıyorum. içiyorum. kusuyorum. ama içimdeki zehri atamıyorum. sustuğum her an, boğazımı kendi ellerimle düğümlediğim her an sanki mezarımı kazıyor gibi hissediyorum. ellerim parçalanıyor, tırnaklarım yerinden sökülüyor sanki. bir acı beni esir alıyor. bir uçurum kenarına usulca bırakıyor. sanki beni ölüme değil kurtuluşa getirmiş gibi hissediyorum. biliyorum, yanlış. her şeyim, her sözüm çok yanlış. ama ben bundan kurtulamıyorum. sigaram bitiyor. ellerim titriyor. ben biraz eksiliyorum. eksildikçe de ölüyorum. ben bu çıkmazdan çıkamıyorum.
59 notes · View notes
ilkbahaar · 29 days
Text
Bundan 3 yıl önce savrulduğum zamanlardan biriydi. İşsizdim, yalnızdım, ayağım da kırıktı. Param yoktu, üç kuruş biriktirmiş gururdan babamdan isteyemiyorum diye onu harcıyordum. Şimdi ise yaptığım tatil planlarına hazırlanıyorum, borcunu ödediğim bir arabam, sevdiğim insanlar var. Bunaltıdan kurtulamıyorum ama başardım diyebiliyorum. Eğer ki biriniz bu haldeyseniz, o gün gelecek demek için yazdım bunları. O gün gelecek ve özgür olacaksınız. Biraz daha sabır
16 notes · View notes
1sairbisikletle · 4 months
Text
Meursault'la Konuşmalar 43
Çarşamba günü seansım vardı. Doktorla korkularım hakkında konuştuk. Tezi bitirmekten korktuğumu düşündüğümü söyledim. Biraz bunun üzerine konuştuk. Tezimle ilgili rutin oluşturmaya karar verdik yine yeniden. Şu anda da bilgisayarın başına bunun için oturdum. Ama yirmi dakikadır boş boş geziniyorum ekranlar arasında. Dün bir iş teklifi aldım. Yayıncılık alanında. Yapmaktan da zevk alacağım bir iş. Bakalım nasıl ilerleyecek süreç. Bu teklifin geleceğini kestirmiştim ama nasılını bilmiyordum. Doktora bundan bahsettiğimde akışına bırak, en kötü ne olabilir dedi. Dibe düşmekten korkuyorum tekrar dedim. Çünkü bu sıra dibe doğru gidiyormuşum hissinden kurtulamıyorum. Toparlanmam gerek.
Tumblr media Tumblr media
Bu hafta çok dolu bir haftaydı. Hatta geçen hafta da. Öğrenci görüşmeleri, katıldığım birkaç etkinlik vs. Örneğin, Çağlar Fidan söyleşisine gittim seanstan sonra. Söyleşide birkaç soru sordum, etkinliğin sonunda Fidan soruların zorlayıcı olması çok güzeldi dedi sonra bana dönüp "siz çok güzel zorluyorsunuz yalnız" dedi gülerek. Ben de sabredip cevapladığı için teşekkür ettim. Hoş bir an olarak kaldı. Öncesinde Galatasaray Ünv.'nin kafeteryasında oturduk arkadaşlarla. Kampüs ortamını pek özlemediğimi fark ettim. Yeni neslin konuşma tarzına, davranışlarına tahammül etmek güç.
Geçen pazar tiyatroya gittim, Toz'a. Emre Abi hediye etmişti bileti. Çok güçlü bir oyun, Zerrin Tekindor da çok güçlü ve inanılmaz yetenekli bir oyuncu. Çok etkilendim oyundan. Ama Zerrin Hanım tizleri çok ve abartılı kullandı oyun boyunca. Rahatsız etti beni o tonlamalar. Bilmiyorum. Belki de tahammülümün sınırlı olduğu bir gündü. Öncesinde yayıncı bir arkadaşımın verdiği bir roman dosyasını bitirdim. İki gün sürem vardı, bitiremem sanmıştım ama ilginç bir şekilde az zamanda bitirdim. Önceki gün de yan mahallemize açılan espressolab'a gidip çalışmıştım. Güzel bir mekan olmuş, giderken de teslimat noktasına gelen kargomu aldım. Korfu Üçlemesi'ni heyecanla bekliyordum çünkü dizisini de çok keyifle izlemiştim. Neyse, tiyatro başlamadan önce bitirdim dosyayı, son iki sayfa kala kalktım oyuna gittim. Aslında keyifliydim yani oyuna girerken. Çıkışta kalan iki sayfayı da bitirip gönderdim arkadaşıma. Eve geldiğimde bizimkiler de sofraya oturuyordu, iyi zamanlamışım.
Tumblr media Tumblr media
Geçtiğimiz cuma babam geldi Maraş'tan. Bir aile dostumuzun kızının düğünü için. Pazar günü evdeki herkes o düğüne gitti ben de tiyatroya işte. Pişman mıyım, hayır. Salı günü de kahvaltıdan sonra babamı havalimanına götürdüm. Döndüğümde saat dörttü. Bütün günüm gitti bir bakıma ama bu vaktin çoğunda araba kullanıp Fidiro Kahvesi'nin İhtiyaç Odası bölümlerini dinlediğim için iyi geldi. Araba kullanmayı bu kadar sevmeseydim dünyamız.
Dün Şeyma'yla Suadiye'de spontane bir study date yaptık. Sonra karşıya toplantıya geçtim. Cağaloğlu'na uzun zamandır gitmiyordum, güzel oldu. İki saat planladığımız toplantı 4 saat sürdü. Çıkışta elimiz kolumuz kitapla doluydu, öyle döndük eve her birimiz. Annem tabii ki söylendi "yine mi kitap, evde yer kalmadı" şeklinde. Haklı aslında. Bugün masamda yükselen kitap yığınlarına dur dedim ve neredeyse ağlayarak daha önce okuduğum kitapları kütüphaneden koliye aktardım. Yenileri yerleştirdim ama yine sığmadı. Bir süre kitap almamalıyım gerçekten. Kolileri koyacak yer de bulamadım. Ev üstüme üstüme geliyor, sinirlerim de aşırı derecede bozuk çünkü kitapları kolilemek demek kendi evimde göçebe olmak demek. nefret ediyorum bundan. Bir seramikçiden birkaç bardak sipariş etmiştim. Onlar geldi önceki gün. Annem hiç beğenmedi. Gördükçe söyleniyor "bunlar ne böyle, niye aldın, gerçekten beğendin mi, çok çirkinler vs. vs." Çok güzel olmasalar da sade ve hoşlar bence. Ayrıca ucuzlardı ve evdeki bardaklarımız çizildiği için artık kullanmamamız gerekiyor. Onların yerine aldım bir nevi. Annemle sürekli minör çatışma halindeyiz. Yoruluyorum.
Şimdilik hayat böyle. Yazıyı bitirince teze bakar mıyım? Bilmiyorum Meursault, hiçbir şey bilmiyorum.
12 notes · View notes
ezgptk · 2 years
Text
derin bi acı içerisindeyim, bundan kurtulamıyorum..
Tumblr media
37 notes · View notes
Text
buraya gelmek sürekli olarak bir şeyleri biriktirmeyi ardında getiriyor bundan hoşlanmıyorum ama buraya gelmediğim zaman içimde biriktirdiklerim dağ oluyor
daha çoğu istemek ve kendime nefes aldırmak arasında çaba vermek bana iyi geliyor ama içten içe beni rahatsız eden o dürtüden kurtulamıyorum
bazı şeyleri zamanında yapmamanın yahut yapamananın getirdiği o duygu illet gibi yapışıyor
geç kalmak hissi değil bu başka bir şey yetişememek değil noksanlığın farklı bi yönden çarpışı ne bileyim işin sonunda ellerim bak boş kaldı demek korkusu belki de
4 notes · View notes
Text
güzel bir şey yaptığımda çocuk gibi yakınlarıma yazmak istiyorum bakk ben neler yaptım diye kurtulamıyorum bundan aıgowjgeplgpew
12 notes · View notes
bulutlariziyaret · 1 year
Text
Ben sevmiycem hiç bir kadını bundan sonra ne kadar, Kin doluyor bu bedenime bak kurtulamıyorum bu rüyadan.
2 notes · View notes
t4egg7kluv · 1 year
Text
sadece bos ve gereksiz hissediyorum ve bundan kurtulamıyorum
3 notes · View notes
hayalperests-stuff · 2 years
Text
Sevemem diyordum bundan kaçıyordum ama gel gör ki kaçmam da işe yaramıyormuş senin sevgin beni içine çekti nerede olursam olayım kurtulamıyorum bundan
8 notes · View notes
girifit · 2 years
Text
benim yolum senin nefesini keser, zafer. benim yolum, seni öldürür. ben eksik ve aksak yürürken sana koşmayı öğretemem. benim ellerim kan kokarken sana çiçekler uzatamam. benim toprağımda ektiğin her çiçek ölür, zafer. yıkılmış binalar arasında yaşam savaşı verirken sana umut kokan cümleler sunamam. ezilmiş ruhum can çekişirken senin saçlarını okşayamam. uykusuzluktan ağrıyan başım gibi çaresi yok bunca şeyin. kaçsam kurtulamıyorum. yakalansam ölüyorum. içimin çürüdüğünü hissediyorum, zafer. sokaklarımı ateşe verdim. her bir izimi yaktım. bundan bedenim sızlıyor, acıdan. sana konuşamıyorum. sana koşamıyorum. sana gelemiyorum. kızma bana. ben kendimden kaçıyorum. kendime bile gelemiyorum. ellerim sigara ve kan. kulağımda yankılanan müzik susturmuyor, şeytanlarımı. bileklerim sızlıyor. bana umut diyorsun, zafer. bana yaşam diyorsun. ben ölüyorum, sen bana yarabandı uzatıyorsun.
61 notes · View notes
derbederr · 2 years
Text
böyle boğazımda bi el sıkıyor sanki sürekli nefes alsam alamıyorum bağırsam sesimi duyuramıyorum ağlasam görmüyorlar ve ben tek başıma bundan kurtulamıyorum.
13 notes · View notes
sudenurrkya · 2 years
Text
uyanmamak için direniyorum sabahları. uykuya muhtaç bedenimin uyuyabildiği birkaç dakikayı uzatabilmek için çırpınıyorum. ama bir türlü şu yorgunluğun esiri olmaktan kurtulamıyorum. geçmişi, geleceği hatta şimdiyi enine boyuna düşünüyorum. kedilerle konuşuyorum, hem de böyle ciddi konuları. kucağımda bir kedi varsa şayet bir yerlere geç kalmayı hiç önemsemiyorum. parmaklarımın yamuk oluşuna kıkırdıyorum. omurgamın eğri oluşunu sırtımdaki yüklere bağlıyorum. yerlerde, banklarda, sıralarda, hep bir yerlerde uzanıyorum. sanki oturduğumda bile bir şeyleri sırtlıyormuşum gibi hissetmekten kendimi alıkoyamıyorum. ilaçlarımı artık almıyorum. eskisi kadar söz vermiyorum. tutamadığımda kendimi yiyip bitirdiğimden bundan hep kaçmaya çalışıyorum. gece üçte balkona çıkıyorum. ama sen merak etme çıkarken sıkı giyiniyorum. karşı balkondaki adamı, çöpün kenarındaki kediyi ve camda sigara içen kadını izlerken adını bilmediğim şarkılar dinliyorum. böyle her yere saatler asmak istiyorum. zamanın geçtiğini, büyüdüğümü kendime kanıtlamak zorunda hissediyorum. ama bir türlü inanamıyorum, biri gelip de çocuk gibisin demesin diye canımı dişime takıyor, deli gibi çırpınıyorum. nefessiz kalıyorum, hareketsiz kalıyorum, çaresiz kalıyorum, öylece kalıyorum. bir şekilde kalıyorum ve kalan hep ben oluyorum. ellerimi nereye koyacağımı bilmiyorum. gözlerimi nereye dikeceğimi bilmiyorum. yönümü ne tarafa çevireceğimi ise hiç bilmiyorum. rüzgar nereden eserse hep o tarafa gidiyorum. ara sokaklarda çocukluğumdan kaçıyorum. pencere önlerindeki çiçekler gibi susuz kalıp çürüyorum. bir şeyler oluyor ve ben öylece izliyorum. kurtuluşumu çıkmaz sokaklarda sanıyorum. ve ben hep sanmakla kalıyorum.
3 notes · View notes
maviyekarisan · 2 years
Text
çığlık çığlığa tartışmalarda edilen sözler gün gelir içinde kocaman bir kara delik olur. sorgularsın, sorgularsın, sorgularsın. mutlu değilim. canım yanıyor mu bilmiyorum. içimde bütün dünyayı yutabilecek bir karadelik var. kurtulamıyorum bundan. bedenine son bir kez sarılmadan uzaklara gitmen hiç doğru olmayacak. zamanı değil melek. zamanı değil neşem. zamanı değil. görecek günlerimiz var ama ölüm virajda bizi bekliyor kollarını açmış.
2 notes · View notes
iamthedoctorr · 2 years
Text
Zihnimin Derinlikleri
zihnimde dönüp duran sonsuzluğun sonunu arıyorum
bu yolda bitmeyecek acılar çektiğimi 
ve çekeceğimi hissediyorum
yolun sonunda kendimi bitirebileceğimi
ama buna değebileceğini biliyorum
unutulmamak istiyorum
ama ismimin hatırlanmayacağını kestirebiliyorum
belki karanlıkta kalan sonsuz yalnızığımdan korkuyorum
ama insanların arasına da giremiyorum
kimsenin aklına bile getiremeyeceği şeyler düşünüyorum
gözümü kapattığımda renklerin karıştığını ve bunun güzelliğini görüyorum
ama kabuslarımdan kurtulamıyorum
beni aşağı çeken şeyden kaçamıyorum
ama onsuz da yapamıyorum
ellerim titriyor 
bırakamadığım kalemimi tutamıyorum
geçmişimin karanlığında kalan geleceğimi kestiremiyorum
ve bundan endişeleniyorum
kısaca yapamıyorum
ya da yaşayamıyorum...
2 notes · View notes
tlbvaaa · 3 months
Text
Bazen düşünüyorum da çok mu değer veriyorum, çok mu umursuyorum bazı şahıs ve olayları?! Aslında hep yanlış yaptığım konu budur belkide. Hep içimdeki fırtınaları ayaklandırarak beni mahveden şey belki de odur. Duygusuzlukla nitelendirilmemek için çabaladıkça beni öyle olmaya zorlayan şeylerden biri de odur belki de. Temelli vazgeçemiyorum bazı insanlardan, duygulardan, isteklerden ve fikirlerden. Ve hepsi bir şekilde karşıma çıkmayı başararak ters köşe oyununu durmadan sürdürmeye devam ediyor. Vazgeçemeyip altında ezilmek zorunda kaldığım şeyleri mahvetmek için ne kadaf çabalasam bile durmadan aynı girdaba kapılaram savruluyor, hatta yaralar alsam bile bundan kurtulamıyorum. Belki de benim de zayıflığım budur. Vazgeçemedim şeylerin sonsuzluğun mahkum olarak onların altından kalmak için durmaksızın çaba vermek zorunda kalmaktır belki de tüm hatam ve yanlışım. Bu mahkumiyeti durdurmak için çabalayamıyor oluşumdur belki de beni tüketen. Bilemem, bilemiyorum ve hatta belki hiçbir zaman bilemeyeceğim. Bildiğim tek bir şey var. Oda bu girdabı ya tek başıma yıkıp yok edeceğim, ya da birisine güvenmeyi seçeceğim. Ve bu seçim ise tüm hayatımı darmadağın bile edebilir.
0 notes
psrksahmeran · 4 months
Text
Kendi ayaklarımla girdim bu mezara ve dahada çok toprak atıyorum üzerime kalkamayayim diye bile bile hayatımı kendim siktim ve bundan kurtulamıyorum
1 note · View note