#bugün en çok işlem gören hisseler
Explore tagged Tumblr posts
Photo
Borsada En Çok Kazandıran ve İşlem Gören Hisselerin Değişimleri, Döviz ve Altındaki Son Durum – Liste Aşı ile ilgili gelen olumlu haberler yükseliş trendinde olan borsalarda talebin devam etmesini sağladı. Döviz ve altın cephesinde de yükseliş devam ediyor.
#1 ayda en çok kazandıran hisseler#2020&039;de en çok kazandıran hisseler#aylık en çok kazandıran hisseler#borsada en çok işlem gören hisseler#bu ay en çok kazandıran hisseler#bugün en çok işlem gören hisseler#en çok#en çok işlem gören hisse senetleri#en çok işlem gören hisseler invest#en çok kazandıran hisse senedi fonları#en çok kazandıran hisseler 2020#en çok kazandıran hisseler borsa#en çok kazandıran hisseler bugün#en çok kazandıran hisseler invest
0 notes
Text
Piyasanın durumu
YENİ HABER https://millisura.com/piyasanin-durumu-4126/
Piyasanın durumu
ENDEKS NASIL PERFORMANS GÖSTERDİ?
BIST 30 Endeksi son işlem gününde %2.63 yükseliş ile 134,736 seviyesinden günü tamamladı. Gün içi en düşük 132,361 seviyesini gören BIST 30 Endeksi, en yüksek 134,736 seviyesini gördü.
HİSSELER ENDEKSİ NASIL ETKİLEDİ?
Son işlem gününde endeks genelinde artışların çoğunlukta olduğunu izledik. BIMAS (566 puan) ve EREGL (333 puan) endekse en çok pozitif katkı sağlayan şirketler konumunda bulunurken, endekse negatif katkı sağlayan şirket bulunmamaktadır.
YABANCI AKTİVİTESİ NASIL?
BIST 30 hisselerinde yabancı payı azalışlarının çoğunlukta olduğunu görüyoruz. Toplam 30 hissenin 20 tanesinde yabancı payı azalışı görüldü. Yabancı payı günlük bazda en fazla artan hisseler %5.12 ile ARCLK ve %4.21 ile MGROS olurken, en fazla azalan hisselerin ise %6.07 ile TKFEN ve %4.62 ile TAVHL olduğu göze çarpıyor.
HACİM NE YÖNDE İLERLİYOR?
BIST 30 Endeksi’nde işlem hacminin son bir aylık ortalamasının altında olduğunu görüyoruz. BIST 30 Endeksi’nde 8 hissenin işlem hacmi son 1 aylık ortalamasının üzerine yükselirken, geriye kalan 22 hissenin işlem hacmi son 1 aylık ortalamasına kıyasla ortalama %30 azaldı. Diğer yandan hacmi artış gösteren hisselerin son işlem günündeki ortalama performansı %3.07 seviyesindeyken, hacmi azalış gösteren hisselerin son işlem günündeki ortalama performansı %2.55 seviyesinde gerçekleşti.
HİSSELERİN MOMENTUM TRENDİ NASIL?
RSI göstergesini incelediğimizde BIST 30 Endeksi hisselerinin 19 tanesinin yukarı yönlü trend bölgesi olan 50 ile 70 seviyesi aralığında yer aldığını görüyoruz. Hisseler özelinde ise TRKCM ve ARCLK hisselerinin RSI göstergesinin aşırı alım bölgesi olan 70 seviyesinin üzerinde olduğunu görüyoruz.
DÜNDEN BUGÜNE ÖNE ÇIKANLAR
Akıllı grafikleri incelediğimizde pozitif tarafta ARCLK, EKGYO, EREGL ve YKBNK dikkat çekiyor. Negatif tarafta ise, MGROS ve PGSUS ön plana çıkıyor.
Kaynak Halk YatırımHibya Haber Ajansı
0 notes
Quote
Tüm geniş çaplı insan işbirlikleri -modern bir devlet, orta çağda bir kilise, bir antik şehir veya arkaik bir kabile- insanların kolektif hayal gücünde yaşattıkları ortak mitler etrafında örgütlenmiştir. Kiliseler ortak dini mitler etrafında örgütlenir. Birbirini tanımayan iki Katolik, yine de birlikte bir haçlı seferine gidebilir veya bir hastane yapımına bağışta bulunabilir, çünkü ikisi de Tanrı’nın insan vücudunda canlandırıldığına ve günahlarımızı bağışlamak için kendisinin çarmıha gerilmesine izin verildiğine inanırlar. Devletler ortak milli mitler etrafında örgütlenir. Birbirini hiç tanımayan iki Sırp birbirinin hayatını kurtarmak uğruna ölümü göze alabilir çünkü ikisi de Sırp milletinin varlığına, anavatanına ve Sırp bayrağına inanır. Hukuk sistemleri, ortak hukuki mitler etrafında örgütlenir. Hiç tanışmayan iki avukat, ikisine de tamamen yabancı birini savunmak için bir araya gelerek güçlerini birleştirebilir, çünkü ikisi de yasaların, adaletin, insan haklarının ve elbette avukatlık ücretinin varlığına inanırlar. Yine de bütün bunların hiçbiri, insanların kendilerinin yaratıp birbirlerine anlattığı hikayelerin dışında gerçekleşmez. Evrende hiçbir tanrı, millet, para, insan hakkı, yasa ve adalet insanların ortak hayal gücü dışında var olmaz. İnsanlar “ilkellerin” toplumsal düzenlerini hayaletlere ve ruhlara inanarak oluşturduklarına ve her dolunayda bir araya gelerek kamp ateşinin etrafında dans ettiklerine inanırlar. Genelde anlamakta zorlandığımız şey ise modern kurumlanmızın da tamamen aynı prensip üzerine kurulu olduğudur. Örneğin özel şirketlerin dünyasını ele alalım. Modern çağın çalışan insanları ve avukatlar, aslında güçlü sihirbazlardır. Onlarla kabile şamanları arasındaki asıl fark modern avukatların çok daha tuhaf hikayeler anlatmalarıdır. Bu konuda Peugeot efsanesi iyi bir örnektir. Bugün Stadel Aslanı'na benzeyen bir sembol, Paris’ten Sydney’e tüm dünyada arabaların, kamyonların ve motosikletlerin üzerinde görülebilir. Bu, Avrupa’nın en eski ve en büyük otomobil üreticilerinden biri olan Peugeot’nun arabalarını süsleyen amblemidir. Peugeot hayatına Stadel mağarasına 300 kilometre mesafedeki Valentigney köyünde küçük bir aile şirketi olarak başladı. Şirket bugün dünya çapında 200 bin kişiyi istihdam etmektedir ve bunların çoğu birbirine tamamen yabancıdır. Bu yabancılar o kadar etkin bir işbirliği yapmaktadır ki, 2008’de Peugeot 1,5 milyondan fazla otomobil üretmiş ve yaklaşık 55 milyar Euro gelir elde etmiştir. Peugeot SA’nın (şirketin resmi adı) var olduğunu hangi anlamda söyleyebiliriz? Pek çok Peugeot markalı araç var, ama bunlar elbette şirketin kendisi değil. Dünyadaki tüm Peugeot araçlar aynı anda hurdaya ayrılıp metal hâline getirilse bile, Peugeot SA ortadan kalkmazdı, yeni arabalar üretip yıllık raporlar yayınlamaya devam ederdi. Şirket fabrikalara, makine parklarına, galerilere sahip ve bünyesinde tamirciler, muhasebeciler ve sekreterler istihdam ediyor, fakat tüm bunlar da Peugeot’yu oluşturmuyor. Bir felaket Peugeot’nun tüm çalışanlarını öldürebilir ve fabrikanın idari ofislerini ve üretim bantlarını yok edebilir. Bu durumda bile şirket borç alabilir, yeni çalışanlar işe alabilir, yeni fabrikalar inşa edebilir ve yeni makineler satın alabilir. Peugeot’nun yöneticileri ve hissedarları da var, ancak bunlar da şirketi oluşturmazlar. Tüm yöneticiler işten çıkarılabilir ve tüm hisseler satılabilir, ama şirket bu durumda da var olmaya devam edecektir. Tüm bunlar Peugeot SA’nın yenilmez veya ölümsüz olduğu anlamına gelmiyor elbette. Bir yargıç şirketin kapanması yönünde karar verirse, şirketin fabrikaları, işçileri, muhasebecileri, yöneticileri ve hissedarları yerlerinde kalırlar, ama Peugeot SA o anda ortadan kalkar. Kısacası, Peugeot SA’nm fiziksel dünyayla temel bir bağı yoktur. Peki şirket gerçekten var mıdır? Peugeot bizim kolektif hayal gücümüzün ürünüdür. Avukatlar buna “yasal kurgu” adını verirler. Elle gösterilemez, fiziksel bir nesne değildir. Ancak hukuki bir varlık olarak vardır. Tıpkı sizin veya benim gibi, faaliyet gösterdiği ülkenin yasalarına bağlıdır. Bankada hesap açabilir ve mal mülk edinebilir. Yergi öder, bünyesinde çalışanlar veya sahipleri tarafından dava edilebilir. Peugeot bir tür yasal kurgu olan “sınırlı sorumlu şirketler” kategorisindedir. Bu tür şirketlerin ardındaki fikir, insanlığın en dâhiyane buluşlarından biridir. Homo sapiens bin yıllarca bu şirketler olmadan yaşadı. Yazılı tarihin büyük bölümünde, mala mülke sadece etten kemikten yapılmış, iki ayağı üstünde duran, büyük beyinli insanlar tarafından sahip olunabilirdi. Eğer 13. yüzyıl Fransasında Jean diye biri yük arabası atölyesi kursaydı, bizzat kendisi iş yeri olurdu. Yaptığı bir yük arabası satıştan bir hafta sonra bozulsa, satın alan kişi Jean’ı şahsen dava ederdi. Jean iş kurmak için bin altın borç alıp işi batırsaydı, aldığı borcu ödemek için kendi şahsi mallarını satması gerekirdi: evini, ineğini veya toprağını hatta çocuklarını köle olarak vermesi bile gerekebilirdi. Borcunu kapa- tamaması durumunda da devlet tarafından hapse atılabilir veya alacaklıları tarafından köle yapılabilirdi. Jean atölyesinin ortaya çıkardığı tüm 1 durumlar için tamamen ve sınırsız olarak sorumluydu. Eğer o dönemde yaşasaydınız, bir iş yeri açmadan önce muhtemelen bir daha düşünürdünüz. Elbette bu hukuki durum girişimciliği baltalıyordu, insanlar ekonomik riskler alarak yeni iş yerleri açmaya çekiniyorlardı. Yeni bir iş yeri kurmak, insanların ailelerini tamamen muhtaç durumda bırakma riskini almasına nadiren değiyordu. Bu yüzden insanlar kolektif olarak sınırlı sorumlu şirketlerin varlığını hayal etmeye başladılar. Bu tür şirketler yasal olarak kendilerini kuran, şirkete yatırım yapan veya yöneten insanlardan büyük ölçüde bağımsız yapılardı. Geçtiğimiz birkaç yüzyılda bu tür şirketler ekonomik ortamın başlıca aktörleri hâline geldiler ve biz onlara o kadar alışmış durumdayız ki, onların hayal gücümüzde yaşadığını unuttuk. Sadece zihinlerimizde var olmalarına rağmen, hukuk sistemlerimiz onları yasal ve adeta etten kemikten yapılmış yaratıklar olarak tanır. 1896’daki Fransız hukuk sistemi de, testere, bisiklet ve yay imal eden bir metal işleme atölyesini ailesinden miras olarak devralan Armand Peugeot otomobil işine girmek istediğinde bu şekildeydi. O da bu amaçla sınırlı sorumlu bir şirket kurdu. Kendi adını verdiği şirket, kendisinden bağımsız bir varlıktı artık. Arabalardan biri bozulduğunda, satın alan kişi Peugeot’yu dava edebilirdi, ama Armand Peugeot’yu değil. Şirket milyonlarca frank borç alıp iflas ederse Armand Peugeot yatırımcılarına tek bir frank bile borçlu değildir. Zira borç, Homo sapiens Armand Peugeot’ya değil, şirket Peugeot’ya verilmiştir. Armand Peugeot 1915 ’te öldü. Şirket olan Peugeot ise hâlâ hayatta ve gayet iyi durumda. İnsan olan Armand Peugeot, şirket olan Peugeot’yu nasıl kurdu? Büyücülerin ve sihirbazların tarih boyunca tanrıları ve şeytanları yarattığı gibi ve yine binlerce Fransız Katolik papazın her pazar günü kilisede İsa’nın vücudunu yeniden yarattığı gibi. Tüm olay hikayeler anlatmanın ve insanların bu hikayelere inanmasını sağlamanın etrafında gelişti. Fransız papazlar açısından önemli olan hikaye, Katolik Kilisesi’nin anlattığı şekilde İsa’nın yaşamı ve ölümüydü. Bu hikayeye göre, kutsal kıyafetlerini giymiş bir Katolik papaz doğru kelimeleri doğru anda ağırbaşlı bir şekilde söylediğinde bildiğimiz ekmek ve şarap Tanrı’nın bedeni ve kanına dönüşür. Papaz heyecanla “Hoc est corpus meum!” (Latince “Bu benim bedenim”) der, ve hokus pokus, ekmek İsa’nın bedenine dönüşür. Papazın titizlikle ve gayretle tüm prosedürü izlediğini gören milyonlarca imanlı Fransız Katolik de, Tanrı’nın gerçekten kutsanmış ekmek ve şarapta yaşadığına inanır. Peugeot SA ile ilgili asıl hikaye ise Fransa Parlamentosu tarafından yazılmış Fransız yasalarıydı. Fransız yasa yapıcılara göre, sertifikalı bir avukat tüm gerekli prosedürleri ve ritüelleri uyguladığında, gerekli tüm yeminleri ve sözleri güzelce süslenmiş bir kağıda yazdığında ve dokümanın altına kendi şatafatlı imzasını attığında, hokus pokus, yeni bir şirket kurulmuş olur. Armand Peugeot 1896’da şirketini kurmak istediğinde bir avukata para ödeyerek, tüm bu kutsal aşamaları geçmesini sağladı. Avukat tüm gerekli prosedürleri ve ritüelleri uygulayınca, yeminleri ve sözleri alt alta yazınca, milyonlarca Fransız, Peugeot şirketi gerçekten varmış gibi davranmaya başladı. Etkili hikayeler anlatmak kolay değildir; zorluk hikayeyi anlatmakta değil, herkesin hikayeye inanmasını sağlamaktadır. Tarihin büyük kısmı şu soru etrafında döner: Birileri, milyonlarca insanı tanrılara, milletlere veya sınırlı sorumlu şirketlere inanmaya nasıl ikna eder? Bu başarıldığında Sapiens’e olağanüstü büyük bir güç verir, çünkü bu milyonlarca yabancının ortak bir hedef uğrunda işbirliği yapmasını ve birlikte çalışmasını sağlar. Kendi aramızda, sadece fiziksel olarak var olan şeylerden, örneğin nehirlerden, ağaçlardan ve aslanlardan bahsedebilseydik eğer, devletlerin, kiliselerin ve hukuk sistemlerinin kurulmasının ne kadar zor olacağını bir düşünün.
Hayvanlardan Tanrılara Sapiens -Yuval Noah Harari
1 note
·
View note