#bu vatan bizim
Explore tagged Tumblr posts
Text
Allah rahmet eylesin rabbim peygamber efendimize komşu etsin
#bu vatan bizim#vatan#etkileyici sözler#hayata dair#sevgi#youtube#babam#babam ve oğlum#babalargünü#her şey biraz hala sen#mezarlık#canım babam
60 notes
·
View notes
Text
Almanya'da doğdum, Almanya'da büyüdüm.
Eğitimimi Almanya'da tamamladım. Sene'den sene'ye gelirdik ailece Türkiye'ye.
Son 3 yıl içinde yıl'da 4-5 kez gelmeye başlamıştım. Taki geçen yıl Ağustos ay'ında Samsun'a yerleşmeye karar verene kadar.
İlk defa gelmiştim Samsun'a. Çok beğendim. Ve Eylül'de Almanya'ya dönüp, pılımı pırtımı toplayıp 16 Aralık'ta Türkiye'ye doğru yol'a çıktım.
Bir kaç ay memleketim Ayancık'ta yaşadıktan sonra 28.07.2019 tarihinde Samsun'daki evime taşındım.
Herkes sordu: Nasıl radikal bir karar aldın da doğup büyüdüğün yerleri böyle terkettin?
Dedim "Vatan Sevdası. Ayrıca hiçbiryeri terkettiğim yok. İşim, evim, Almanya'da duruyor. Sıkılırsam dönerim." Şu 11 ay içinde neler gördüm, neler yaşadım şu memlekette tarif bile edemem.
Almanya'da yaşadığım 33 yıl'da görmediğim şeyleri gördüm ben bu memlekette.
Bana olağanüstü gelen şeyler ama Türkiye'de yaşayan insanımızın alışık olduğu ve gayet tabii gördüğü şeyler.
Ben şunu bilir şunu söylerim: bu memleketin sorunu hükümet falan değil, bu memleketin sorunu insanımız!
Bizim insanımız sorun!
Bizim insanımız sıkıntı!
Herkes sadece ve sadece kendi çıkarının derdinde. Kul hakkı diye birşey yok bu memlekette. Herkes herkesin sırtından en kolay şekilde çıkar elde etme derdinde.
Dostluklar dahi çıkar üzerine kurulmuş. Ele geçirilen fırsatlar şuursuzca değerlendirilmekte. Ne vefa var ne vicdan. Insanlar yüzleri kızarmadan yalan konuşuyorlar. Yalanların üstünü örtbas ediyorlar. Varlıklı olan doymuyor, yokluk çeken ise kendi başarısızlığını hükümete yüklüyor!
Kimse kendine karşı dürüst değil!
Kendine karşı dürüst olmayan insan başkasına karşı nasıl dürüst olabilir ki.
Türkiye'de yaşayan insanlarımızın bir çoğu Alman'lardan "GAVUR" diye bahsederler. Çok tiksindiğim ve asla kullanmadığım bir kelime. Gavur Allah'ı olmayana denir, başka dîn'den olana bu şekil hitap edilmez!
Evet, Alman'ın biz Türkler'den öğreneceği bir çok şey vardır mutlaka. Merhamet gibi, samimiyet gibi. Ama bizim insanımızın elin Alman'ından öğrenmesi gereken çok daha fazla şey var!
Bundan emin olabilirsiniz!
Gavur dedikleri asla kişiye göre fiyat belirlemez, kimseye saygısızlık etmez, kimsenin hakkını gasp etmez.
Kendisine verilen görevi en iyi şekilde yerine getirir, kimsenin hakkına girmez, fırsatçılık etmez.
Bu memleket'e en iyi hastaneler, en iyi şirketler de kurulsa bizim insanımız insan olmadıktan sonra bu memleket hiçbir yere varamaz.
Birinci kalite hastane yapılır, doktor vaktinde odasında olmaz, temizlikçi temizliği düzgün yapmaz, hemşirelerin elinden telefon düşmez, hastalar desen herkes herkesin sırasını kapma derdinde.
Kimsenin kurallara uyduğu yok. Cezalar caydırıcı değil diye sitem ederler, suçluya ceza verildiğinde hükümete küfür ederler.
Katil müebbet yer, katilin ailesi hükümet'e söver, katil serbest kalır, bu sefer öldürülen'in ailesi hükümet'e söver. Hakimler, savcılar kime göre adil belli değil, herkesin adalet anlayışı bir garip bu memleket'te.
Bizim insanımız insan olmayı başaramadığı sürece yer yüzünün en iyi yöneticisi de geçse bu devletin başına, biz arpa tanesi kadar yol alamayız. Önce zihniyet değişmeli.
Şebnem Yalçin
Belkide onları iyice tanır ve bilirsek. Asıl gavurun bizler olduğunu anlarız.anlarsak tabi. Anlamakta çok önemli bence farkına varmak. Anlamadan hiç bir yere varilmaz çünkü:))
37 notes
·
View notes
Text
Falih Rıfkı Atay, Birinci Dünya Savaşı’nda Suriye ve Kudüs’te Osmanlı emir subayı olarak bulunmuştu. "Zeytindağı" adlı eserinde o zamanki Kudüs’ü, cepheyi ve o günün insanlarının ruh yapısını, Arapların Türklere bakışını ele almaktadır.
"Çıplak İsa, Nasıra’da marangoz çırağı idi; Zeytindağı’nın üstünden geçtiği zaman, altında kendi malı bir eşeği vardı. Biz Kudüs’te kirada oturuyoruz. Halep’ten bu tarafa geçmeyen şey yalnız Türk kâğıdı değil, ne Türkçe ne de Türk geçiyor. Floransa ne kadar bizden değilse, Kudüs de o kadar bizim değildi. Sokaklarda turistler gibi dolaşıyoruz.”
"Ticaret, kültür, çiftlik, endüstri, binalar, her şey Arapların veya başka devletlerin. Yalnız jandarma bizim idi; jandarma bile değil, jandarmanın esvabı."
"Türkleşmiş hiçbir Arap görmedikten başka, Araplaşmamış Türk’e az rast geliyordum."
“Suriye, Filistin ve Hicaz’da ‘Türk müsünüz?’ sorusunun birçok defalar cevabı ‘Estağfurullah’ idi. Bu kıtaları ne sömürgeleştirmiş ne de vatanlaştırmıştık. Osmanlı İmparatorluğu buralarda, ücretsiz tarla ve sokak bekçisi idi."
"Eğer medrese ve şuursuzluk devam etmiş olsaydı, Araplığın Anadolu yukarılarına kadar gireceğine şüphe yoktu."
“Kudüs’ün en güzel yapısı Almanların, ikinci en güzel yapısı yine onların, en büyük yapısı Rusların, bütün öteki binalar İngilizlerin, Fransızların, hep başka milletlerin idi… Geç kalmıştık. Artık ne Suriye, ne de Filistin bizim idi. Rumeli’yi kaybetmiştik. Lübnan havası bize Dobruca havasından yüz kat daha yabancı idi. Fakat her yere ‘bizim’ diyorduk.”
Osmanlı yönetimi “Halep’ten Aden’e kadar süren o koca memlekette” bir Arap meselesi olduğunu düşünür. Atay ise gerçekte böyle bir mesele olmadığını belirtir:
“Arap meselesi denen şey Türk düşmanlığı hissi idi. Bu hissi ortadan kaldırınız, Suriye ve Arabistan meselesi Arap saçına döner."
"Hiçbir tarafı yapılmamış olan bir vatanın bayrağını Kahire’ye dikmek için havaya giden enerji, boş Anadolu’yu zengin ve ümranlı bir vatan yapmak için hiçbir vakit kullanılmadı. Türk, harbde kullanılmış, kıymetlendirilmiş, destanlaştırılmış, sulhte ise bırakılmıştır. Geçmişten ders alınmazsa geçmiş geçmeyen olur."
68 notes
·
View notes
Text
"Sumud asla vazgeçmemek, her şeye karşı direnmek demek; hiçbirsey yapılamıyorsa, pasif bir direniş demek... Sumud sabır demek, güçsüzseniz ve düşman baskısı altındaysanız, kıpırdamadan durmak demek. Sumud, boyunduruk, hatta işkence altında bile, özgür iradeye, isyan ruhuna sahip olmak; ideallerine ülkesine olan inancını yitirmemek demek... Sumud her şeye rağmen Filistin'e inanmaya devam etmek demek.(syf.54 alıntı)"
23 Ekim 2024/ Kudüs Bilinci Kitap Tahlili
Kenizé Mourad- Toprağımızın Kokusu
2000'li senelerde çıkan, yazarın büyük bir boykotuna sebebiyet veren, bizim tabirimizce iki tarafı da dinleyebilip dünyaya duyurabilmek adına bir gazetecinin çıkacağı en güzel kitaptı. İki perspektiften taraf belli etmeden (okudukça aslında yazarın kimin tarafında olduğunu anlayacaksınız.) olan olaylar karşısında yapılan röportajlar insanı derinden etkiliyor. Yahudi ve siyonizm kesimden sadece toprak davasını okuyacağınız, Filistin'lilerden ise seneler boyu devam eden siyonistlerin zulümlerine, çocukluktan başlayan vatan aşkını, korkusuz bir şekilde taşla da olsa direneceğiz sevdasını ve onlarda bırakılan psikolojik baskıya okuyarak şahit olacaksınız. Biz programa yahudilerin inançlarını tanıyarak başlayıp sonrasında kitabı tahlil ederek devam ettik. Okumak isteyenlerin de bu şekilde başlaması kitabı daha istifadeli kılacaktır.
Kitabın yayınlanması 2003 senesinde yapılmış ve bu kitabı yazmak adına yazarımız bir sene hayatından feragat edip Filistin'de yaşamış. Sene 2024, değişen tek şey artan zulümler, kardeşlerimizde daha da artan dava aşkı ve yahudilerin daha da azgın bir toplum hâline gelmiş olması...
8 notes
·
View notes
Text
www.bismillah.love
Ey Rabbim, ey Rabbim, Ey Rabbim!
Ey Mabudum, ey Seyyidim, ey Mevlam ve ey benim Sahibim! Meleklerin, semeklerin, Ay’ın, Güneşin, doğacak gerçek güneşlerin sahibi Sen’sin…
Ey varlığımı elinde tutan! Gecenin karanlığıyla varlığımı setredip istirahat için uyutan, bu Cennet ülkeyi bizim için vatan yapan Allah’ım! Uykumu derin, gafletimi kavi, yüreğimi katı eyleme! İslâm Ümmetine idrak, şuur, birlik, vahdet, meveddet, saâdet, basîret, iffet, merhâmet, nedâmet, meserret nasip eyle, günahlarımızı keffaretinle, merhâmetinle, âtifetinle, letâfetinle affeyle yâ Rab!
Ey zorluk ve çaresizliğimi bilen, göz yaşlarımı lütfuyla silen, cümle âlemi kudret elinde döndüren, yetimleri güldüren, mazlumları sevindiren Rabbim! Garip kalan, garip yaşayan, sırtında Kur’ânını taşıyan gariplere yardım eyle!
Ey fakirlik ve yoksulluğumdan haberdar olan! Mutlak gınasıyla kalbimi dolduran, zerreden kürreye her varlığı rızkıyla doyuran Rabbim! Maddî ve mânevî rızıklarımıza bereket, Kur’ânî hizmetlerimize hareket nasip eyle…
Ey Rabbim, ey Rabbim, ey Rabbim!
Hakkın, bin bir esmâ ve sıfatın, kutsiyetin, ehadiyyetin, Vahidiyyetin, Vahdâniyyetin, Samedaniyyetin hürmetine senden dileğim şudur ki: Gece ve gündüzden oluşan vakitlerimi zikrinle, fikrinle, ibâdet ve taatinle canlandır ve beni soyumla birlikte kendi hizmetinde, emrinde, himâyende, hıfzında tut, şerirlerin şerlerinden, insî ve cinnî şeytanların sosyal medyada kol gezen tuzak ve hilelerinden, nisa taifesinin şerrinden, câzibe ve fitnelerinden, göz ve gönül kaymasından, dil sürçmesinden, boş ve mâlâya’nî meşgûliyetlerden, zaman ve emek israfından, geçici ve fâni mahbuplardan, riya dolu amellerden, nefsimin, hevâ ve hevesimin evhamlarından, kötü arkadaş ve muzir dostluklardan muhafaza buyur Allah’ım!.. İhlaslı ve rızana muvafık amellerimi kendi indinde kabul buyur; öylesine ki, bütün amellerim, tefekkür ve zikirlerim, okumalarım, temâşa ve hayretlerim öylesine tecessüm etsin ki, her hâlim tek zikir şeklinde dâim ve bütün davranışlarım Allah ve Resûlü’ne layık bir imana, akideye, ilmî, amelî ve edebî müstakîm hayata dönüşsün…
Ey Seyyidim, ey güvenip dayandığım ve ey kendisine hallerimi sunduğum (Allah’ım)!
Uzuvlarımı, latîfelerimi Sen’in dinine hizmet yolunda güçlendir; sana yönelmemde kalbime güç ve sebat ver; senden korkmada ve hizmetini sürdürmede bana öylesine bir ciddiyet ver ki, sana kulluktaki yarış meydanlarında, irşad ve tebliğ hizmetlerinde sana doğru koşayım ve rızana ulaşayım. Yakîn ehlinin korktuğu gibi Sana yaklaşayım ve Sen’den öyle korkayım.
Allah’ım! İslâm’a ve Müslümanlara kötülük yapmak isteyenlere fırsat verme; kurdukları tuzakları başlarına ve aleyhlerine çevirerek Âlem-i İslâm’a sevinç ve ferah bahşeyle..
Yüzümü sana çevirdim ve ellerimi sana açtım; izzetin hakkına duamızı kabul eyle ve arzularımıza ulaştır; fazlın ve kereminden ümidimizi kesme; bizi, insî ve cinnî düşmanlarımızdan koru.
Ey ismi deva, zikri şifa ve itaati zenginlik olan! Bizlere merhamet eyle.
Ey nimetleri tamamlayıp yayan, ey zorlukları defeden! Ey karanlıklarda dehşete kapılanların nuru! Dehşetimizi hayrete, itaate, ibâdete; zorluklarımızı sevinç ve meserrete tebdil eyle…
Gelecek nesillerimizin gönüllerine iman, Kur’ân ve Resûlullah sevgisini bahşeyle…
Okullarımızı süfyanizmin, darvinizmin, siyonizmin bela ve tuzaklarından muhafaza eyle…
Hz. Muhammed (s.a.v) ve Ehli Beyt’ine salât ve selâm eyle…
https://www.bismillah.love/ey-rabbim-ey-rabbim-ey-rabbim/
12 notes
·
View notes
Text
SATILIK TOPRAK...
Herkes zannediyorki savaş falan çıkacak vatan için silahımızı, kılıcımızı alıp cepheden cepheye koşup vatanımızı, toprağımızı kurtaracağız eskisi gibi...
Hayır öyle olmayacak artık..!
Sizler çocuğum rezil olmasın şehirde büyüsün, şehirden ev, araba alayım, köyden büyük şehirlere kaçayım derken, kim olduğunu dahi bilmediğinız insanlar gelecek dedenizin babanızın size miras bıraktığı tarlaları, evleri, köyleri tek tek satın alacak, söz sahibi olacaklar.
Siz kurak 5 para etmez dediğiniz toprağınızı 3 kuruş fazlaya sattım kar yaptım diye kasılacaksınız.
1 tane boş arazi bırakmadan işleyecekler, üretecekler, senin benim yapamadığımı yapacaklar. Bizim değerini bilmediğimiz yarım dönüm toprak dahi onların en büyük hayali.
Biliyorlarki Türkiye topraklarına adamı ters diksen düz biter.
Vatanın, topraklarımızın en büyük bekçisi, koruyucusu topraktan üreten köylülerdir.
Tarım arazileri yabancıların eline geçerse,Türk köylüsü biterse Atalarımızın bize kanıyla, canıyla, aç susuz kalarak aldığı bu toprakları
hiç savaşmadan kağıt parçası uğruna satarsak, o zaman savaşı kaybetmiş olacağız.
Yatırım yapmak istiyorsanız gidin tarla alın.
49 yıllığına dağlardan arazi mi kiralanıyor;
bunu onlara bırakmayın, siz kiralayın.
Topraktan kalkanla evi, arabayı her zaman alırsınız.
Miras başında kavga edip satılığa çıkarmayın. Paraya ihtiyacınız varsa toprağı işleyen kardeşinize satın.
Miras başında kavga edip bölüşülemeyen, mahkemelik olan tarla satışlarına gidin bakın; adliye önünde farklı bölgelerden haber alıp koşup gelen nereye çalıştığı, kime hizmet ettiği belli olmayan, yüzünü ilk ve son defa göreceğiniz insanlarla dolu.
Savaş çıkacak diye beklemeyin. Savaşın ortasındayız.
Toprak için kan veren atalarımızın, para için toprak satan torunları olduk...
Toprağınızı satmayın...
Alıntı
10 notes
·
View notes
Text
Pençe kilit hareketinde üç şehidin var Türkiye başın sağolsun
taş üstünde taş gövde üstünde baş birakmayin insallah
Düşünsene;
Köydesin.
Tarlada uğraşıyorsun.
Gazetelerden Yunanlıların Ege' yi işgal ettiklerini okuyorsun.
Yaşadığın köye çok uzaktalar. Sana gelene kadar durdurulacaklarını ve köyüne gelemeyeceklerini düşünüyorsun.
iki gün sonra gazeteye bakıyorsun.
Komşu şehirdeler. Yolu yarılamışlar.
Endişeleniyorsun.
Birkaç gün sonra gazete de çıkmaz oluyor.
Çevre köylerden haber geliyor.
Hepsinin basılıp yakıldığını duyuyorsun.
Bıçak kemiğe dayanmış.
Gidecek yerin de yok.
Bekliyorsun. Sabah oluyor , akşam oluyor sonra tekrar sabah oluyor .
Belki bizim köye gelmezler diyorsun.
Köyden silah sesleri gelmeye başlıyor.
Kaçınılmaz son geliyor.
Artık senin köyündeler.
Düşünüyorsun.
Eşini kızını ve oğlunu kilere saklıyorsun. Silahını alıp evin camından dışarısını gözlüyorsun.
Dakikalar sonra evin önünde 30 kişilik düşman müfrezesi görünüyor.
Basıyorsun tetiğe.
Biri indi.
Bir daha basıyorsun. Bir düşman daha indiriyorsun
Üç dört beş derken mermin bitiyor.
Dalıyorlar evin içine. Dipçik ile suratını dümdüz ediyorlar.
Aman beni vurup gitsinler de ailemi bulmasınlar diye dua ediyorsun.
Buluyorlar.
Askerlerden üçü " Biz bunu bir sorgulayalim " deyip pis pis gülerek eşini sürükleyip ahıra götürüyor.
Diğer üçü de kahkahalar ile " Biz de bunu sorgulayalim" deyip kızını bahçeye çıkarıyor.
Askerlerden biri oğlunu işaret ediyor.
" Öldürün bunu. Büyüdüğünde intikam almak ister"
iki asker vurmak için oğlanı evin arkasına götürüyor.
Çaresizsin.
Beni vurun onlara dokunmayın diyorsun ama nafile.
Ellerin bağlı. Bir şey yapamıyorsun.
"Herşey buraya kadarmış" diyorsun.
Tam bu esnada köyde silah sesleri başlıyor.
Ancak bu sefer çığlıklar köylülerden değil düşman askerlerinden geliyor.
Türk askeri giriyor köye.
5 Mehmetçik evin arkasına koşuyor oğlanı kurtarmak için. Düşman askerini indirip oğlanı kurtarıyorlar.
4 Mehmetçik. Ahıra saldırıyor eşinin ırzına geçmesinler diye. Son anda yetişiyorlar. Orada ki düşman askerini de vurup hatunu kurtarıyorlar.
Diğer Mehmetçikler evin bahçesine dalıyor. Kısa sürede çatışma bitiyor. Kıza da zeval gelmeden kurtarıyorlar.
O asker senin canını, namusunu , serefini kurtarıyor.
Şimdi sen bu askerlere " Oruç tutuyor musun, namaz kılıyor musun , cumaya gidiyor musun, hangi partilisin, mezhebin nedir, dinin nedir " diye soru sorar mısın ?
O noktadan sonra senin için önemi olur mu ?
Bizi birleştiren partimiz , rengimiz, dinimiz ya da mezhebimiz değildir.
Bizi birleştiren maya akrabalıktir, Türklüktür,
Birbirinize sahip çıkın.
Sizin köyünüze sıra gelmeden... Anadoluyu vatan yapan, " Yurtta Barış, Dünyada Barış " diyerek bağımsız ve özgür Türkiye Cumhuriyetini kuran, eşsiz, yüreğinde sadece vatan sevgi ve şuuru olan önderimiz Mareşal Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK, kahraman ve fedakar komutan ve silah arkadaşları ecdadımızı ve vatan millet yolunda can veren tüm şehitlerimizi saygı ve minnetle anıyoruz.
🔴 Bizde #Yiğitler Tükenmez ❗Rabbim Muhafaza Etsin #Sizleri...🇹🇷🦅😎🧿
#JÖH 🇹🇷🦅
21 notes
·
View notes
Text
ARTIK"" PARTİZANLIK"" YAPMANIN ZAMANI DEĞİLDİR KARDEŞLERİM 🫂🫂
BU BİR MİLLİ MES'ELEMİZDİR🩸🩸🩸🩸🩸🩸🩸🩸🩸🩸🩸
EY KARDEŞLERİM UYANIN" ÜLKEMİZ SÖZ KONUSU" HUZURUMUZ" GÜVENLİĞİMİZ" BEKÂ" MIZ SLZ KONUSU""
BUGÜN YATAĞINDA HUZURLA UYUYUP" HUZURLA (SELÂMETLE UYANABİLİYORSAN""
GÜVENLE YERYÜZÜNDE GEZEBİLİYORSAN!!
YER ALTINDA YATAN (ŞEHİTLERİMİZİN) 🩸🩸🩸🩸
VATAN BORCUNU ÖDEYİP ( SEN HUZURLA YAŞA DİYE) ALLAH İÇİN CANINI SEVE SEVE FEDA ETTİĞİ İÇİN "" GEZEBİLİYORSUN!! 🩸🩸😔😔😔😔😔😔
YURDUNA' İHANET EDEN " SEHİTLERİMİZİN " ALLAH VATAN MILLET VE BAYRAK UĞRUNA ( ŞEHİT EDİLMELERİNİ"
((((HİÇE SAYMAKTIR))) ASIL MESELE "" PARTİ SEVGİSİ DEĞİLDIR KARDEŞLERİM ""
DİNİMİZİ" ÖZGÜRCE YAŞAYABİLME" SÖZ KONUSUDUR !!
BiZİM DİNİMİZ ( ELHAMDÜLİLLAH ☮️ BARIŞ VE SEVGİ DİNİDİR 🤍
BARIŞ " DİNİMİZ (İSLAM☝️) SÖZ KONUSU """"""""""""""""""""""""""""""""""""""""""""""""
UYANIN!!!!!
ALLAH RIZASI İÇİN UYANIN !!!!
🇹🇷🇹🇷🇹🇷🇹🇷🇹🇷🇹🇷🇹🇷🇹🇷🇹🇷🇹🇷 KANIMIN SON DAMLASIDA KALSA🩸"
EVVEL ALLAH ☝️ LÂ GUVVETE İLLÂ BİLLÂH💪💪💪💪☝️👑
👑👑👑SENİ GÖKLERDE DALGALANDIRACAĞIM 🇹🇷🇹🇷🇹🇷🇹🇷🇹🇷🇹🇷🇹🇷🇹🇷🇹🇷🇹🇷🇹🇷🇹🇷🇹🇷🇹🇷🇹🇷🇹🇷🇹🇷🇹🇷
🌹 NEBİMİZ (S.AV) buyuruyor""" BÜTÜN MÜSLÜMANLAR (MÜ'MİNLER) KARDEŞTİR🫂🫂🫂🫂🫂🫂🫂🫂🫂🫂🫂🫂🫂🫂🫂
🫂🤍🤍🤍🤍🤍🤍
BİRBİRİNİZİ SEVMEDİKÇE" İMAN ETMİŞ OLMAZ SINIZ ""
KİMSENİN KİMSE ÜSTÜNDE' ÜSTÜNLÜĞÜ YOKTUR!!!
ALLAH KATINDA☝️GERÇEK ÜSTÜNLÜK "TAKVA"dır 👑
ALLAHIM KARDEŞLERİMLE BİRLİKTE" SEVDİKLERİNLE DOST" RIZANI KAZANANLARLA" DÜNYADA YOLDAŞ" CENNETTE ARKADAŞ" 🌹 NEBİMİZE " (S.A.V) KOMŞU EYLE 🤲
DÜNYA VE AHİRET" TE İYİLİK GÜZELLİKLER " LÜTUF EYLE" AMİN 🤲😇🕊️🌼🌼🤍🤍🤍
"AYETİ KERIME"
ONLARIN" KALBİ MÜHÜRLÜDÜR"
🩸🩸🩸GERÇEKLERİ GÖRSELERDE "" İNANMAZLAR"" 🩸🩸🩸
54 notes
·
View notes
Text
Ahmed CEVAD 13 Ekim 1937 tarihinde Stalin in cellatları tarafından kurşuna dizilerek katledildi
Azerbaycan ın İstiklal Şairi aynı zamanda ÇIRPINIRDIN KARADENİZ ve SUSMARAM şairi Ahmed Cevad ın ruhu şad mekanı Cennet olsun AMİN...
Çırpınırdın Karadeniz
Bakıp Türk ün bayrağına
Ah diyerdin hiç ölmezdin
Düşebilsem ayağına
Ayrı düşmüş dost elinden
İller var ki çarpar sinem
Vefalıdır geldi giden
Yol ver Türk ün bayrağına
İnciler dök gel yoluna
Sırmalar düz sağ soluna
Fırtınalar dursun yana
Selam Türk ün bayrağına
Hamidiye ve Türk kanı
Hiçbirinin bitmez şanı
Kazbek olsun ilk kurbanı
Selam Türk ün bayrağına
Dost elinden esen yeller
Bana şiir selam söyler
Olsun bizim bütün eller
Kurban Türk ün bayrağına
Ahmet Cevad
S U S M A R A M
Men bir gulam yük altında ezilmişem gardaşım
Sevinç bilmez bir mahkumam ahu zardır sırdaşım
Damga vurub zencirleyib tullamışlar zindana
Karlı-buzlu cehennemler mesken olmuşdur bana
Mene dinme sus deyirsen ne vahtacan susacam
Buhranların hicranların mahbesinde galacam
Niye susum konuşmayım insanlıkda payım var
Menim ana vatanımdır talan olan bu diyar
Niye susum konuşmayım Türk yurdudur bu toprak
Oğuzların elhanların vatanında kimdir bak
Bu dünyada azadlığı şan şöhretten üstün tut
Alçaklığı yaltaklığı rezilliyi sen unut
Nece susum konuşmayım men eyleyim heyanet
Hanı sevgi hanı vatan de harda galdı millet
Men bir gulam yerim altun suyum gümüş özüm aç
Atam mahkum anam sail elim her şeye möhtaç
Men Türk evladıyam derin aklım zekam var
Ne vahtacan çiynimizde gezecekdir yağılar
Ne kadar ki hakimlik var mahkumluk var ben varam
Zülme garşı isyankaram ezilsem de susmaram
Ahmed Cevad
34 notes
·
View notes
Text
BİR GÖNÜL ADAMI DENİZLİ'Lİ İBRAHİM EFENDİ
Biz İbrahim hocamıza 12 Eylül döneminde işkence ederken vücuduna elektrik verilirken,sakallarını kesip kot pantalon giydirildiğinde, Gayretullah'a dokunup Allah tarafından işkenceci başkomiserin başına neler geldiğinden tanıdık Hocamızın büyük bir veli olduğunu,
O komiser şimdi talebesi oldu İbrahim Hocamızın..
Sabrına, İlmine, Takvasına, yüz nuruna hayran kaldık hep,
Denizli Anafartalar dan, Asri mezarlığa az çekmedim ben o tozlu yolları yürüyerek İbrahim hocamızın sabah namazı sohpetlerini dinlemek için.Sohpetinde aldığım notlar halâ duruyor.O yıllar çok güzel yıllardı O dönem romanlar yazardım, hafız talebeler kapış kapış kitaplarımı okurken her vardığımda yüzüme sevinerek bakar tatlı tatlı tebessüm ederdi..Birazda içten içe üzülürdü ben sakal bırakmıyorum diye,
Gönenli Mehmet Efendi Ahıskalı Ali Haydar efendi'den dersler okurken gördüğü rüyalar tam isabet ederken habercisiydi sanki bu günlerin.
O nun kimseye bilakis hükümete yaranma gibi bir derdi hiç olmadı.Ama ehli imanı daima en önde tuttu.
Korkusuz Şeyh Şamil gibi cesurdur kendileri.Akşemseddin gibi keskin zekalıdır.Yunus Emre gibi halk aşığıdır.
Ömründe hiç medyatik olmadı
Fitne Ağrı dağı gibi etrafını sarsa bile kimseyi Mahmut Efendi Hazretlerine şikayet etmeden kendi çözerdi..Kimseye k��smez kimseyi kovmazdı.
Hep tevazu
Hep tevazu
Daima sünneti yaşar, Farzlarda sünnetlerde nazik bir kız evladı gibi onlara toz kondurmaz gözü gibi korurdu..Çok temiz giyinir edepli yürür herkese selam verirdi
Ben Denizli'de evlenince ayrıldım o nu tam 18 yıldır görmüyorum.Fakat hiç değişmemiş.90 yaşına gelmiş bir piri fanı adayı olmuş zayıf düşm��ş bedeniyle hiç düşünmeden kabul ediverdi reddetmedi Cübbeli Ahmet hocanın sunduğu bu Ulvi görevi:
"Ben yapamam edemem" demedi.
"Ezilerse ezilsin gövdem, yeterki Efendinin hizmeti yürüsün,ben ne olursam olayım" dedi
Görevin zorluğunu bile bile
Özal'ın Muhsin Yazıcıoğlu'nun Bediüzzamanın, Muhammed Raşid hazretlerinin başlarına ne geldiğini bile bile
" Kalırsak vatan bizim,Ölürsek cennet bizim " diye diye kabullendi ..
Bu kabulleniş aynı zamanda karşı tarafa bir başkaldırmanın "yaptıklarınızı görüyorum onaylamıyorum" demenin en kibarcası Arkası artarak gelecek Akarsu yatağa er geç yerleşecek Allah'ın izniyle..
İsrail'i kınamaktan korkan pısırıklar Cübbeliyi düşman ilan etmekten çekinmeyenler,Şehit Bayram Ali hocamızın afişlerini indirenler,dirilerimizide şehitlerimizide sevmeyen asık suratlar bilsinki artık Cübbeli hoca yalnız değil bir büyük velinin tasarrufu altına yüzbinlerle beraber girmiştir.
"Surda bir gedik açtık mukaddesmi mukaddes
Eş kahpe rüzgar dilediğin yerden es"
İbrahim hoca efendi Denizli'de hizmet etsede Aslen Kars'lıdır Hanımı Rahmetli oldu, çocuğu yok,talebe talebesi değilim ama sohpet talebesiyim kim ona dil uzatır dünya makamıyla karalamaya kalkarsa vebali büyük olur
"İbrahim hoca velidir"
"İbrahim hoca velidir"
"İbrahim hoca velidir "
İnanmayan Mahmut Efendi Hazretleri nin;
"İbrahim hoca'nın bana ihtiyacı yoktur o veli olmuştur" sözünü hatırlayabilir
Allah hayırlı mübarek etsin inşaallah..
Şu tefrikayı tez zamanda manevi gücüyle sonlandırıp tefrikaya düşen müslümanları yeniden toparlar..
Selam ve dua ile
Mustafa KACAR..
23 Nisan 2024
11 notes
·
View notes
Text
Neden 30 değil de 29 Ekim ?
Atatürk Cumhuriyetin ilanı için, neden 29 Ekim’i seçti?
İlandan 2 yıl sonra Ekim 1925’te, Fahrettin Altay Paşa Atatürk’ün misafiridir. Zihnini hep meşgul eden bir soru sorar ulu öndere. “Paşam benim dikkatimi çekti…Cumhuriyetimizin ilanının 29 Ekim gecesine denk gelmesi acaba bir tesadüfmüdür? Üç gün evvel, beş gün sonra da olabilirdi” Bunun üzerine Atatürk ona şöyle bir cevap verir. “Fahrettin, mütarekenin ilk günlerini hatırlarmısın?.. Saray ve hükümet, teslimiyeti kabul etmişti. Hükümet sarayın, saray da itilaf devletlerinin elinin altına girmişti. Saray bu halden memnundu. Fakat ben bunu kabul edemezdim. Buna karşı koymakla bir çıkış yolunu temin ederek, bu mazlum milleti tarih sahnesinden silmek isteyenlere karşı harekete geçmek için kendimi vazifeli saymıştım. Dünyada tek başımıza idik.Fakat benim inandığım ideale, benimle beraber olanlar da bağlandılar ve netice hasıl oldu. Mütareke 30 Ekim 1918’de imzalanmıştı. Vatan parçalanmış, istilaya uğramıştı. Peki 30 Ekim 1918’den bizim İzmir’e girdiğimiz tarih olan 9 Eylül 1922’ye kadar kaç yıl geçti?
Dört yıl.
29 Ekim 1923 de Cumhuriyeti ilan ettik. İşte 5 yıla sığdırdığımız büyük inkilap, bizim yaşadığımız şartlara duçar olmuş, hangi milletin tarihinde vardır? Bu mazlum millet, kendisinin hakkı olan yere ulaşmıştır. Çektiğimiz acıların, sıkıntıların en büyük mükafatı işte budur. Bütün Dünya buna şahit olmuştur. Daha da şahit olacakları vardır. Beni en çok mesut eden hadise, bu mazlum milletin hak ettiği bu yere gelmesidir. Sen benim 30 Ekim 1918 sonrası çektiğim azabı bilirsin, yanımdaydın.
Mondros 30 Ekim’dir, Cumhuriyet 29 Ekim.
İşte bu da mazlum bir milletin ahıdır. Sanırım ki o zamanki devletler bunu anlamışlardır”
Atatürk burada bir an durur, elini masanın üzerine koyar ve; ”Deyiniz ki bu, tarihten silinmek istenen bir milletin öcüdür” Fahrettin Altay “Ama paşam bundan niye hiç söz etmediniz?” diye sorar. Atatürk cevap verir “Şahsen övünmek olurdu. Oysa esas övünmek benimle beraber mefkureye inananların, milletin ve ordunun hakkıdır” Atatürk’ün Cumhuriyet ilanı için 29 Ekim tarihini seçmesinin özel nedeni, bu cümlelerden de anlaşılıyor.
Ulu önder 30 Ekim 1918’de imzalanan “Mondros Mütarekesi” ile her anlamda teslimiyet içine girmiş, kendi tabiri ile esarete uğramış milletinin, kaç yıl bu esaret altında kaldığı sorusuna tam 5 yıl cevap vermek istemedi. O nedenle 4 yıl 364 gün sonra Cumhuriyeti ilan ederek bir ifadeyi kesinleştirmek istemiştir. Esaretten 1 gün önce Cumhuriyeti ilan ederek bir anlamda öc almak istemiştir. Türk Milleti 5 yıldır esaret altındadır demek ona zor geldiğinden Türk Milleti 4 yıldır esaret altında kalmıştır diyebilmek için 30 Ekim’e bir gün kala cumhuriyetin ilan edilmesini istemiştir. Mustafa Kemal Atatürk, Mağrur ve galip olarak, batılı devletlere “Ben 30 Ekim’i tanımıyorum.. Sizden bir gün öndeyim..Siz 29 Ekim’i tanıyacaksınız.” demiştir..
#CumhuriyetYüzYaşında
15 notes
·
View notes
Text
Saat dokuzu beş geçe. Yalnızca bir dakikalığına tüm hayat durur.
Koca bir millet, tek yürek olur, bu saygı duruşuyla hatırlanır onun bizlere mirası.
Gözler bir noktaya dalar, zihinler o mavi gözlere, o koca kalbe yönelir.
Mustafa Kemal Atatürk, yalnızca geçmişte kalmış bir kahraman değil; bu toprağın, bağımsızlığın, medeniyetin, aydınlığın ta kendisi olur bizde.
Paşa, bir milletin zincirlerini kırıp özgürlüğüne kavuşmasında en büyük liderdir.
Vatan toprağında bağımsız bir devlet kurarken, fikirleriyle yalnızca o dönemi değil, geleceği de inşa eden bir öncüdür.
Onun mirası fabrikalarda, okullarda, tarlalarda; aydınlık zihinlerin emeğinde, bağımsız ruhlarda yaşamaya devam eder.
“Ey yükselen yeni nesil,” diyerek bizlere teslim ettiği Cumhuriyet’i, her şartta korumaya, ileriye taşımaya and içtik.
O'nun "en büyük eserim" dediği Cumhuriyet, bizim kalbimizde ve aklımızda her daim yaşıyor, onun izinden gitmek, ona layık bir gelecek inşa etmek bu milletin her bireyi için bir onur, bir görevdir.
Gazi, yalnızca bir önder değil; insan ruhunu özgürlüğe, aklı bilime, gönlü barışa çağıran bir rehberdir.
Bugün, 10 Kasım'da, yalnızca saygıyla değil, onun bıraktığı mirasın sorumluluğuyla da dolup taşarız. Onun ışığını gelecek kuşaklara aktarabilmek için, kararlılıkla ilerlemeyi biliriz.
Seni asla unutmayacağız,
Atam. Işığın, bağımsızlık ateşi olarak yüreklerde yanmaya, bize yol göstermeye devam edecek.
Sen rahat uyu; emanetin bizde, fikirlerin yoldaşımız, devrimlerin rehberimiz olacak..
6 notes
·
View notes
Text
Eski Türkiye/Yeni Türkiye
Biliyor muydunuz?
Türkiye Cumhuriyeti dışında hiç bir devlet bağımsızlığını 6 ülke ile savaşarak kazanmamıştır.
YIL 2002
17. Dünya kupası
A milliler Güney Kore ile 3.’luk maçına çıkmış ve alınların aklarıyla Dünya 3. olmuşlardı.
Tüm Türkiye işte o gece sokaklara dökülmüş. Ellerinde ki bayrakları sallayarak coşku ile kutladılar.
Yeşil sahanın çocukları yense de yenilse de hep gururu oldular bu ülkenin, Eski Türkiye’ye gülle güle…
Yıl 2021
Hollanda:6 Türkiye: 1
07.09.2021 A milliler grup birincisi olduğu halde büyük bir hezimete uğrayarak tüm Türkiye’yi şaşkına uğrattı. Yorumcuların hakaretleri, taraftarların küfürleri, olmayan takım ruhu ve izlenmeyen A milli maçları Yeni Türkiye’ye merhaba…
YIL 2007
21 Ekim 2007
“Saat 00.20’de PKK’nın Hakkâri ilinin Yüksekova ilçesine bağlı Dağlıca Köyü’nde konuşlu Türk Silahlı Kuvvetleri Komando Taburu’na karşı ağır silahlarla gerçekleştirdiği saldırıdır.
Saldırı sonucu 12 askerin şehit edildiği ve 10 askerinde kayıp olduğu bilgisi alınmıştır.”
Şehit haberi olduğu zaman gözlerden yaş akan bir millet, sabahlara kadar sokaklarda “ŞEHİTLER ÖLMEZ VATAN BÖLÜNMEZ” diye haykıran bu millet, günlerce TV’lerde gündemi şehit olan bu millet, Eski Türkiye güle güle…
Yıl 2021
07 Eylül 2021
“Suriye’nin El Bab kentinde üs bölgesine PKK/YPG’li teröristler tarafından düzenlenen roketatarlı saldırıda Uzman Çavuş Muammer Yiğit (31) şehit oldu, 4 asker yaralandı.”
“NEFES” Filimin den ufak bir kesit;
“Asker: Hakan Atakan, Hatay. Emret komutanım!
Yüzbaşı: Öldün sen Hataylı. Annenizin gözü yaşlı, hüngür hüngür ağlıyor kadın.
Komşularınızın kolları arasında.
Bileklerini ovuyorlar kolonyayla. ‘Evladım’ diye ağlıyor.
Babanız da ağlıyor.
Göstermiyor ama yıkılmış bir köşeye içten içe ağlıyor adam.
Ama ağzında bir cümle, ‘Vatan sağolsun, memleket sağolsun, bir oğlum olsa onu da gönderirim’ diye ağlıyor.
Aldılar hepinizi, aldılar.
Gönderdik cenazeleri ailenize, kurşun izlerini silerler, yıkarlar sizi.
Bir güzel de bayrağa sararlar.
Böyle öldü.
En değer verdiğim adam böyle öldü.
Ama uyuduğu için değil, buraya erken gelelim diye.
Koydular helikoptere, gönderdiler memleketine.
Televizyona bile çıkarsınız. 45 saniyeliğine kahraman olursunuz.
Çıkar süslü bir karı, hüzünlü sesle anlatır.
Hekim Bulut, karakol baskınında şehit düştü.
45 saniye.
Sonra da magazin haberleri.”
Peki şimdi 45 saniye bile gösterebilecek bir haber kanalı görebiliyor musunuz? Ne ara böyle olduk ne ara bu kadar Türklüğümüzden benliğimizden çıktık.
Belki de;
Cumhurbaşkanı Erdoğan’a, “Senin Bilal’in de böyle bayrağa sarılı gelirse bizi anlarsın. Senin oyların azaldı diye bizim çocuklarımızın, ağabeylerimizin bedel ödemesi mi lazım” dediğini ve Erdoğan’ın da yanıt olarak ��Ağabeyin de bu mesleği seçmeseydi” dedi…
Belki de tamda bu yüzdendir, Yeni Türkiye’ye merhaba….
#Eskitürkiye#yenitürkiye#türkiye#tbmm#meclis#İstanbul#Ankara#gündem#köşeyazısı#mustafa kemal atatürk#recep tayyip erdoğan#devlet bahçeli#özgür özel#Ümit özdağ#ak parti#CHP#MHP#Zafer partisi#yildirimkemal#siyaset#siyasiistikrar#tumblr yazarları#black tumblr#artists on tumblr#ülkemde mülteci istemiyorum#ülke
3 notes
·
View notes
Text
Durum komedisi bağlamında ülkemizin siyasetine bir bakış
Komik ülkeyiz. Çok değil bir buçuk sene önce emmoğlumla cehapenin apoyu çıkaracağı iddiasıyla "ne alaka oğlum, infaz hukuku diye bir şey var" diye tartışıyordum. Yüzüme vatan haini demedi ama çalıştığı devlet kurumundaki amirinin seçim için instagramda hikaye paylaşmak zorundasınız emri ile paylaştığı hikayelerinde bol bol vatan haini yaftalarını yapıştırdı. O zaman da gülüp geçmiştim, ama şimdi kahkaha atıyorum.
Apo diyor küççük reis, meclis diyor, gelsin diyor. Puahahahahah. Yetmiyor böyük gıymatlı reisimiz ise barış için diyor ne lazımsa diyor.
"Yeğenim bu gılışdar ve imaro var ya hep törörüstleri doldurmuş belediyeye."
Beş dakikada değişir herşey.
He umurumda mı? Katiyen değil. 2022 seçimlerinde de net şekilde öngördüğüm şuydu: türkiyede seçim dönemi bitmiştir. Yani bu demek değil ki, diktatörlük olalım temennisi taşıyorum, hayır. Bu "demokrasinin artık ülkemiz için ulaşılmaz bir hedef" olduğuna dair öngörüm.
Şöyle açıklayayım meramımı, 2022 seçimlerinde kimin kazandığının hiç bir önemi yoktu, ne kılıçdar bizi daha iyi hale getirecekti, ne rte. Ama kılıçdarın kazanması halkın onca yanlışa, hataya, rezilliğin seçimle bile olsa cezalandırılabileceğini gösterecekti. Yani demokrasinin olmazsa olmazı olan milli iradenin tecellisini görmemizi sağlayacaktı.
Biraz karışık. Burada kanıksadığım ve artık tamamen umutsuzluğa iten şey milli irademizin olmayışı. Bizim milli irademiz verilen milli gazla, ayasofya yalanıyla, devletin projesi olan milli savaş gemimizin haliçe çekilip, hükümet propagandası yapılmasıyla, samsunda siktiri boktan bir devlet dairesinde amirinin emriyle her gün iha siha pkk şehit paylaşan emmoğlunun instagram paylaşımlarına kurban gitti ne yazık ki.
Yani diyorum ki milletin beyan edeceği kendi hür bir iradesi yok. Reklamla, devletin elindeki muazzam gücü kullanarak normal bir yalanı gerçeğe dönüştüren profesyonel propaganda ile, kendisi tarafından finanse edilen basınla bizim milli irademiz yok edilmiştir. Bu durum demokrasinin de foyası ne yazık ki. Bunun kanıtı olmuştu 2022 seçimleri. Bu fikrim sadece akepe ile ilgili değil, cehepe dahil tüm parti seçmenleri aynı şekilde ne yazık ki.
Etrafımda akp eleştiren insanlar, "ama pkklıları işe alıp, apoyu serbest bırakacaklar" diye yine akpye oy attı. Cehepeliler de yerel seçimde bazı illerde aynı şeyi yaptılar. Yani aynı şeyin laciverdiyiz.
Velhasılı burası türkiye. Beş dakikada değişir herşey.
Dediğim gibi zerre umurumda değil. Milletin olmayan iradesinin derdine düşmek artık bir aptallık ve boşa zaman kaybı benim açımdan.
Hayat devam ediyor.
Aaaa bak sayın defter, sesim kısıldı samsun fener maçında. Samsunda statta izlediğim hiç bir fener maçını kaybetmedim. Genelde 3 atıyorduk ama bu defa atamadık. Allahım bütün stresimi statta bıraktım. Futbol sen allahın bir lütfu musun nesin!?
Beni futbola boğun. Hukuka değil. Siyasete değil. Osimhen reisin rövaşatasında hayal göreyim, galatasaray avrupa şampiyonu, samsunspor türkiye şampiyonu olsun. Böyle hayallerle gel bana eeeyyyy ülkem. Yoksa hiç bir fikir barındırmayan, günlük çıkar ilişkilerinde boğulmuş ülkemde nefes alamam. Gerçi pek de alabildiğim söylenemez. :))
(Tam yazdım idare mahkemesinden yd savunma sonrası kararı geldi. Bak bu konuda da bu akşam bi yazayım. Allahım uzak duramıyorum işim sebebiyle.)
6 notes
·
View notes