#boynuzlu baş
Explore tagged Tumblr posts
Text
🍀ES-SELÂM🍀 EY BENİM GÜZEL VATANIM
....𝘽𝘼𝙔𝙍𝘼𝙈𝙄 𝙉𝘼𝙎𝙄𝙇 .? Giden Bayramlardan almadık bir tad, Gardaş bu senenin bayramı nasıl? Şenay’larda bayram her gün, her saat Elif’in, Döne’nin bayramı nasıl? 🥀 Neşe topuğumda, elem boyumda, Sen çoğunu anla, ben az deyim de, Kim öldü, kim kaldı garip köyümde, Ya bizim hanenin bayramı nasıl? 🥀 Dert deşmek değildir gayem, niyetim Düşündükçe sızlar kemiğim, etim, Gelini dul kalmış, torunu yetim, Ak saçlı ninenin bayramı nasıl? 🥀 Hangi eller sürer suçluyu suça, Güdümlü başların destesi kaça, Kimler zorlanıyor gönülsüz göçe, Boş kalan binanın bayramı nasıl? 🥀 İşkence altında ezilir canlar, Masum yiğitlerle dolu zindanlar, Ses verin mezardan ulu sultanlar, Yusuf-u Kenan’ın bayramı nasıl?
Bizden sandığımız bize yabancı, Görünen simalar göze yabancı, Kabukta bayram var, öze yabancı, Söyleyin, mânânın bayramı nasıl? 🥀 Ayşe’nin bayramı gözyaşı, firak, Sultan’ı derdiyle baş başa bırak, Sormadan geçemem, etmişim merak Nükhet’in, Nana’nın bayramı nasıl? 🥀 Mücahit, maddeye yapar akını, Devrimci, soygundan tutar yükünü, Biz toprağa verdik Hikmet Tekin’i, Kotil’in, Zana’nın bayramı nasıl? 🥀 Doğduğundan beri çamlar deviren, Ekranda iftira, yalan savuran, Salyası, ülkeyi göle çeviren, Boynuzlu dananın bayramı nasıl? 🥀 𝘼𝙗𝙙𝙪𝙧𝙧𝙖𝙝𝙞𝙢 𝙆𝙖𝙧𝙖𝙠𝙤𝙘̧
🅰🆂̧🅺🅻🅰 🅶🆄̈🆅🅴🅽🅻🅴 🅳🆄🅰🆈🅻🅰 🇹🇷💙🌿🇹🇷💙🌿🇹🇷💙🌿🇹🇷💙🌿🇹🇷💙🌿
45 notes
·
View notes
Text
Triceratops Nedir?
Triceratops, Jurassic Park filminde önemli bir rol oynayan ve izleyicilerin gözdesi haline gelen ikonik bir dinozor türüdür
Triceratops, Jurassic Park filminde önemli bir rol oynayan ve izleyicilerin gözdesi haline gelen ikonik bir dinozor türüdür. İşte Triceratops’un temel özellikleri: Bilimsel Özellikler: Boynuzlu Baş: Triceratops’un en dikkat çekici özelliklerinden biri, kafasında üç büyük boynuz bulunmasıdır. Bu boynuzlar, kafatasının önünde ve üstünde yer alır ve savunma veya rekabet amaçlı…
View On WordPress
0 notes
Text
Merhametinizi ‘Kurban’ Etmeyin..
Kurban Paylaşmaktır..
Maişet derdi hepimizin baş meselesi...Kurban Bayramı' nda “borcumuz var, bize düşmez” diye kurban kesmiyoruz...
Acaba ne borcumuz vardı ..?
__Ekmek parası bulamıyorduk da ona mı borçlandık ...? __
__Yoksa koltuk takımına, buzdolabına, mukaddesat düşmanı programları izleten televizyona, çamaşır makinesine yatıracağımız taksitlerimiz mi var ...?
__On yıllardır sırtımızda İslam dışı bir düzenin kamburunu taşıyoruz...Düşmanlarımız münafıklar ile birlikte bizim bu mutsuzluğumuzu inşa ediyorlar... Artık kendimize gelelim... Cenabı Mevla'nin Râzî olacağı bir Kul olmaya Çalışalım...
__KURBAN'ımızı keserek ,
__ KURBAN kesmenin yollarını arayarak ;
Cenab-ı Mevla’Hazretlerine yaklasalim..
Hz. Aişe (radıyallahu anhâ) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Hiç bir kul, kurban günü Hz. Allah indinde kurban kesmekten daha sevimli bir iş yapamaz. Zîra, kesilen hayvan, kıyamet günü boynuzlarıyla, kıllarıyla, tırnaklarıyla gelecektir. Hayvanın kanı yere düşmezden önce Hz. Allah indinde yüce bir mevkiye ulaşır. Öyle ise, kestiğiniz kurbanlardan dolayı sıkıntı duymayın onu gönül hoşluğu ile ifâ edin."
Kesilen kurbanın eti üçe ayrılır. Bir kısmı ev halkı için ayrılır, üçte biri akraba ve komşulara dağıtılır. Geriye kalan üçte bir de fakir ve muhtaçlara verilir. Kurbanın etinin bu şekilde taksim edilmesi mendup/güzel bir davranıştır. Nitekim Kur'ân-ı Kerim'de şu ayetlerde böyle bir taksim yapılabileceği bildirilmiştir;
"Siz de onların (kesilen kurbanların) etinden hem kendiniz yeyin, hem de yoksula ve fakire yedirin." (Hacc, 22/28)
Aynı zamanda Peygamber Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) kesilen kurbandan hem sahibinin yemesini hem de başkalarına yedirmesini teşvik etmiştir. Kurbanın etinden dağıtılan kısmın üçte birden az olmaması mendup yani güzel bir davranıştır. Bütün bunlarla birlikte, eğer kurban kesen kimse ailesi kalabalık ve imkânı geniş biri değilse, bu durumda kurbanın hepsini kendi evinde bırakması daha uygun olur. Çünkü kendisinin ve ailesinin ihtiyacı, diğer insanların ihtiyacından önce gelir. Peygamberimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) bu konuya dikkatleri çekerek, ihtiyaç sahibinin ilk önce kendisinden ve ailesinden başlaması gerektiğini bildirmiştir.
Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: "Resülullah aleyhissalâtu vesselâm kurban kesmek istediği zaman iki tane büyük şişman çift boynuzlu alaca, hadımlaştırılmış koç alırdı. Bunlardan birisini Hz.Allah'ın birliğine ve kendisinin peygamberliğine şehadet eden ümmeti adına keser, diğerini de Muhammed ve ÂI-i Muhammed aleyhissalâtu vesselam adına keserdi.
Zeyd İbnu Erkam radıyallahu anh anlatıyor: "Resulullah aleyhissalâtu vesselâm'ın ashabı: "Ey Allah'ın Resulü dediler, bayram günü kesilen şu kurban nedir?"
"Bu babanız İbrahim aleyhisselâm'ın sünnetidir" buyurdular. Ashab: "Pekiyi, kurban kesmede bize ne gibi sevap var ey Allah 'ın Resûlü!" dediler. "Kurbanın her bir kılı için bir sevap" buyurdular. Ashab tekrar: "(Kesilen kurban, koyun kuzu gibi) yünlü ise ey Allah'ın Resûlü (sevap nasıl olacak)?" diye sordular. Aleyhissalâtu vesselam: "Yünün her bir kılı için de bir sevap var!" buyurdular.
Kurban kesmenin maddi manevi bir çok faydası vardır.Allahın rızasını gözeterek kesilen kurbanlar kişinin affına vesile olur.
1-Kurban kesmek gadab-ı İlahiyi söndürüp rıza-i ilahiye'yi celbeder.
2-Çok kurban kesilen memlekette harb (savaş)olmaz.
3-Kurban kesecek mal gücü olduğu halde(kurban kendisine vacip olduğu halde) kesmezse muhakkak o kişinin ya kendisinden veya çoluk çocuğundan veya malından mutlaka bir kan akar.Yani bi hastalık sebeyle ya vücudundan kan akar veya o kurbana kıyıp harcayamadığı malı telef olur.
4-Kurban Bayramında umumi af tecelli eder.Kurban kesen kimsenin kurbanının ilk damlasıyla gelmiş geçmiş bütün günahları affolunacağı gibi diğer müslümanlarda bundan istifade ederler.
5-Kurbanda çoluk çocuk ve fukara için umumi bir menfeat vardır.Et alma ve yeme imkanı olmayan fakir fukarakurban sebebiyle bu ihtiyaçlarını giderirler.Muhakkak ki kurbanın yere damlayan ilk kan damlası ile ömründe işlemiş olduğun her günâh mağfiret olunur.
Kurban Hz.Allah' ın rızası için yapılan bir fedakarlık olup,Yüce Rabbimizin verdiği niğmetlere şükür,dünyevi ve uhrevi bela ve musibetlere kalkandır.
Nitekim rasülüllah (s.a.v.) Efendimiz bir hadisi şeriflerinde "kim gönül hoşluğu ile Hz.Allah' tan sevap umarak kurbanını keserse onun için kendisini ateşten koruyan bir kalkan olur."buyurmuşlardır.
Başka bir hadisi şerifte :Muhakkak yarın kıyâmet günü kestiğin bu kurbanın kanını ve etini getirip yetmiş kat fazlasıyla, terâzinin sevâplar kefesine koyarlar." buyruldu.
Hz. Ebû Saîd (r.a.) der ki: "Yâ Rasûlallâh! Bu büyük ikrâm Muhammed aleyhisselâmın âline mi mahsustur, yoksa onlarla beraber bütün müslümanlara mı mahsûstur?" dedim. "Husûsî olarak Âl-i Muhammed'e, umûmî olarak bütün müslümanlara." buyurdu.
Rasûlüllâh Efendimiz (s.a.v.) buyurdu ki: "Kurbanlarınızı büyük yapınız. Muhakkak ki onlar sırat üzerinde sizin binekleriniz olacaktır."
2 notes
·
View notes
Text
Rick Riordan'dan Sevgililer Günü Mesajı
Aşk büyük ve heyecan vericidir, ancak bazen bir ship savaşını çıkarmadan en sevdiğimiz karakterlerin romantik hayatları hakkında konuşmak oldukça zor olabilir.
Bu yüzden bu yıl Kim Kime Aittir sorusundan vazgeçmeye karar verdik. Bunun yerine hepimizin hemfikir olabileceği bir şeyi kutlayalım: kadın arkadaşlıklarının önemi.
Riordanverse'deki en sevdiğimiz kadınlardan bazılarına bu yılki Sevgililer Günü için ne planladıklarını sorduk ve işte söyledikleri:
ANNABETH “Ders için tamamlamam gereken büyük bir mimari projem var, bu yüzden . . . Tabii arkadaşlarım ben taslakları çizerken tamamen hareketsiz durmak ve mermer sütunlar gibi davranmak istemiyorsa. Nedense bunun olabileceğini sanmıyorum.”
THALİA “Artemis Avcıları ile her gün Sevgililer Günüdür. Yine de gizli bir hediye alışverişi yapıyoruz. Reyna'ya üzerinde adının baş harfleri kazınmış altın bir hançer vereceğim. Sizce hoşuna gider mi?"
PİPER "Yılın bir günü, Drew ve Afrodit kulübesinin geri kalanıyla brunch yapmak zorundayım. Bu yüzden günün çoğunu derin nefesler alarak, dilimi ısırarak ve duvara delik açma dürtüsüne direnerek geçireceğim.”
HAZEL “Yerel huzurevindeki tüm bekar bayanlarla tombala oynuyorum. Sonra Clark Gable filmlerine bayılacak ve Lindy Hop dansı yapacağız. Sanırım onlar sadece beni izleyecekler. Dizlerinin üzerinde yapmaları biraz zor. Yine de, değişiklik olsun diye yaşıtım insanlarla takılmak iyi olur.
MEG Lavinia ile tek boynuzlu atlara binmek için Jüpiter Kampı'na gidiyorum. Sonra saçımı mora boyamama yardım edecek."
REYNA "Hediye alışverişi falan yapıyoruz - henüz çok düşünmedim. Kendim için dövdüğüm bu altın hançer dikkatimi dağıttı. Diğer avcılara göstermek için sabırsızlanıyorum!”
RACHEL "Sevgililer Günü? Oh evet, az önce bununla ilgili bir kehanetim vardı. Şunun gibi bir şey:
Rahatlamanıza yardımcı olması için bir kaplıcaya gideceksiniz,
Sadece tüm kredi kartlarınızı limitli bulmak için.
Arkadaşların sana güzel bir peynir tabağı getirecek
Sevgililer günü randevusu olmamasına zavallı bir teselli olarak.
0 notes
Photo
Sevgili Mimar Tuğba Ertem Tarafından özel olarak tasarlanan tasarlanan yeni logomuz. Otantik İsmine uygun olarak geleneksel halı kilim motiflerinden esinlenildi, Koç boynuzu adıyla geleneksel halılarımıza işlenen motif üzerine geleneksel Türk çalgılarından olan kabak kebane , sol anahtar ve do anahtar yerleştirilerek oluşturuldu. Ve müzik evimizin baş harfleride var ☺️ biz çok anlamlı bulduk ve beğendik umarım sizde beğenirsiniz. Bu güzel çalışmadan dolayı Sevgili Tuğba hanıma sonsuz teşekkürler ediyoruz. KOÇBOYNUZU Bereket, kahramanlık,güç, erkeklik sembolü olan koç boynuzu motifi, Anadolu kültüründe anatanrıça’dan sonra, ya da onunla birlikte kullanılan bir motiftir. Boynuz sembolü insanlık tarihinde her zaman güç kuvvet timsali olan erkekle özdeşleştirilmiştir. Boynuz formunun yer aldığı motiflere, dokumacı kadınlar tarafından, boynuzlu yanış,koçlu yanış, gözlü koç, koç başı gibi isimler verilmiştir. Koçboynuzu motifi koçun önden, yandan ve tepeden görünüşü spiral, hilal gibi şekillerle stilize edilerek dokumalara aktarılmıştır. . Güç ve kuvvet, erkeklik simgesi olan koçboynuzu motifi, erkek tanrı simgesi olarak, Sümer’de anatanrıça İnanna’nın eşi Dumuzi, Akad’da İştar’ın eşi Tammuz, Mısır’da İsis’in eşi Osiris, Hitit’te Hapt’in eşi Telepinu, Frig’de Kibele’nin eşi Attis, Helen’de Afrodit’in eşi Adonis olarak karşımıza çıkar.. türk süsleme sanatındaki hayvan stilizelerinin en güzel örnekleri, koç, koyun veya dağ keçisi heykellerinden oluşan mezar taşlarında görülmektedir. Anadolu da koçboynuzu motifli halı ve kilimler günümüzde de yaygındır. Bu motif, dokumaların genellikle göbek ve bordür kısımlarında kullanılır. #logo #müzik #solanahtarı #kabakkemane #koçbaşı #elbistan #otantikmüzik #kahramanmaraş #türkiye #türkü #intalogo #instagram #instamusic #instagraffiti #instagood #insta #instapic (OTANTİK MÜZİK MERKEZİ) https://www.instagram.com/p/BogbLzQARBDyVLMmpeauQz0XIzZz3NsLIhdTtQ0/?utm_source=ig_tumblr_share&igshid=thsbn34fm5ko
#logo#müzik#solanahtarı#kabakkemane#koçbaşı#elbistan#otantikmüzik#kahramanmaraş#türkiye#türkü#intalogo#instagram#instamusic#instagraffiti#instagood#insta#instapic
1 note
·
View note
Text
Altaylıların bir Kam duası:
“Güneş dolaşamaz çelik dağ, ay dolaşamaz altın dağ Aba ormanlarının örtüsü olan mukaddes büyük dağın. Büyüklerimiz ve atalarımız sana ibadet etmişlerdir. Bir defacık olsun Takdis eder mi teveccüh gösterecek mi? Ellerle tutulan hak ve ardı kesilmeyen hisse. (Kısmet veren) Beşik canını yavruları yaratan Tanrı, güttüğümüz sürülere ket ver! Yurda, ahaliye refah versin. Ey mukaddes büyük a kara kaya! Mukaddes büyük Altay’a ulaşsın! Yargı hüküm yerine biriksin, bir hükmünü lehimize halledecek mi? Bereket refah verir mi? Her buudak, engel de konuşup, büyük Al-tav’a ulaşsın! Mübarek büyük Altay‘ın hüküm yeri katarlar verilecek yeri! Kopmamak kesilmemek, devam etmek için his veren, yıpranmamak için karar veren ak rahat sağlayan sen, atalarımız, büyük babalarımız zamanında Tanrı olarak yükselmişsin, yer ve deniz yaratıldığı zaman atalarımız ve analarımız sen Tanrısın diye yukarı kaldırmışlar. Sonra hisse kısmet ve yargı hüküm yaratıcısın, kopanları bağlayıcısın.
Yıprananları sağlamlaştırmışın, akbaşlılar bir merhametin bereketin erişir mi? Mukaddes büyük Altaydan ses ilham alıp ses veren Altayın dağlarıyla konuşan sen! Göbeklileri yaradan, kirpiklilere suret veren, güttüğümüz sürülere bereket veren sensin. Güneş dolaşamaz kadar geniş çelik dağım, ay dolaşamaz altın dağım, yere dayanıp secde edip sarayına girebilir miyim? Elâ gözlerle görebilir miyim? Aya benzer kulaklarla işitebilir miyim? Altın yargı, iyi hüküm versen ne olur? Ak, mübarek yürek yıprandı, az halk yorulurdu, ezildi. Mukaddes Altayım! Refah ve bereket versen ne olur? Göbeklerimize kir kondurmasan. Kirpiklerimize yaş düşürmesen ne olur? Altın yargı göndersen ne olur? Kesilmeyecek kısmet biçip versen ne olur? Esenliğe, sağlığa bereket versen ne olur? İmdi gelecek yıla bereket versen ne olur? Gümüş olmuş yargısını çıkarsa ne olur? Büyük Altayım, sana baş olsun secde ediyorum! Altın yargısını vere dursun! Her zaman ibadet ediyoruz. Tanrımızı bırakmayız. Aylı, güneşli Ayaz hakan, çaputlarla süslenmiş mübarek bozkır!
Yapraklı mübarek kayın ağacı! Alevlerin Hakan Ayaz’a ulaşmış, dumanın karaya ve denize yayılmış, sabah çıkan güneşten ışık almış, akşam çıkan aydan ışık almış, yol şaşıranı kavuşturan, Alevli ateşimin sahibi ruh! dumandan işlenmiş ocak, sıcak yanan güçlü alev! Ayaz hakanın parça ayın ve güneşin payı, altın yargı sen sor, alevli ateşe ulaştır! Halkalardı arkası kesilmeyen kısmet ver! Her zaman ala dursun; yıldırım Tanrısından ses ala dursun, halka bereket yetiştirip dursun! Alevli ateşin sahibi ruhu! Al alevin ulusu! Ayrılmaz can taratmış, doğru yoldan şaşmaz ruha biçim vermiş. Alevli ateş sahibi Ak Yay��k! Gökte Tanrı! Bunun için yalvarırım. Ülgen beyden ayrılmış olan üç basamaklı Bay Karşıt! Geçmiş uluslar yaratıldıkları ve kadim dinimiz meydana geldiği zaman atam Ülgen! diye yalvarmışlardır. Bunların arta kalan torunları bizler yine o dinde bulunuyoruz. Kara ve denizlerin yaratıldığı zamandan ve yedi babadan beri tuttuğumuz dindir bu din. Atamız çakmak taşıyla yakmış alevli ateş, anamız kendi eliyle gömmüş taş ocak, hakana parlak gökyüzüne doğru süratle yükselen boz duman.
Çakmak taşıyla yaktığım sıcak alevli ateşim, bütün dünyayı dolaşıver! Ak Yayık’tan Altay yargı istesin, aydan ve güneşten bereket yetişsin, Alevli ateşe ulaşsın! Aygır yeleli hakan, Çaptı Hakan sağ kulağıyla dinleyerek, sağ gözü ile görecek bakacak olursa, halinden biten (elde edilen) bu malımdan Çaptı Hakan diyerek veriyorum kurban ediyorum. Bu malımı kurbanımı aygır yeleli Çaptı Hakan alacak kabul edecek olursa, bu kadehim alçı düş-sün! Bunu almayacak, gereği yok diyecek olursa, baş aşağı düşsün! Kurbanı ulaşsın! Mübarek borcumuz ödesin! Bu hazırladığım nesnelerden bana çok hazırlayıp versin! Burunlu hayvanı kurban ediyorum, yakalı elbise den hazırlayıp veriyorum Vergi vermeye mecbur olan kişinin sıkıntı ve acı görmemesi için veriyorum. Malıma mal katılsın nüfusuma nüfus katılsın, diyorum. Böyle verecek mi acaba? Aksakallı atam kapan tuzak yapmış, ay avlarken azık ve pay kısmet vermiş. Beslenecek çocuk canını yaratmış, çoğalacak olan sürülerin canını yaratmış mukaddes Altay yer-suyum! Deve yeleli geniş Altay!
Bin kulaklı yer-suyum! Mukaddes Altay, Çaptı Hakan, bunları soruyorum diliyorum! Ay ve güneşim olan Şulmuslar, bulut gözlü Buğra Hakan! Buz ayaklı bey kişi! Bulut tay Buğra! Mukaddes ve hepsi birbirine müsavi olan üç Yelbis! Ölen adam bulunan eve girmeyen, ayaz semaya şekil veren, üç boynuzlu kara kaya Altayım! Süt Göl’ün kara buğrası! Ağaran gökte yıldız. Ak atamdan dökülmekte. Ala şahin tam önümde bağırsın, boz kartal iki omzunda bağırsın, boz kartal iki omzumda seslensin! Yezim dağından uzanan Çuyuk kam Eneğe ve Kadıl büyüklü küçüklü iki hemşire kamlar! Alaş Dağı ile Kemdik Dağı’na dayanmışlar. Ebedî göklerin kenarlarında kışlarım geçirmişler. Amcam kam Sanızak’a Mavi Ayaz adı verilmiş, Tanrılı ilahi kam denilmiş, ata Burkan denilmiş, Abu Kaan Dağı’na dayanmış, altın gölde yıkanmış amcam Sangızak! Yezim Dağı’na basmış, Sümer Dağı’na yaslanmış, ak ülbürek çaput yelpaze edinmiş, ak yalagası külahındaki kuş tüyleri dökülmüş, ay ve güneşe dua etmiş, benim mübarek dayım Sergey Semenek!
Dolaştığın bu yurt rahat olsun! Hiçbir zaman yaklaştırma, iyi ol-sun! Hem ben Tanrısına ibadet ederek kamlayarak dua ettim. Böylece kendi obama döneyim diye düşünüyorum. Yer üstünde Yüzünde ne kadar halk varsa o kadar iyilik versin. Şimdi obama dönüyorum. Kollarımız arasında tutacağımız, kucaklayacağımız beşik canı kutu versen ne olur ya Rabbi! Çadır-çevir sallamaya şaltırak canı yeni taylar versen ne olur? Kaplan dol-duran sağıma bereketli süt versen, ne olur ya Rabbi? Büyük yoğurt kaplan daima dolu bulunsa, mayası kesilmese ne olur? Dar otlaklar geniş, tayları bağlayan kısa bağlar uzun olsa ne olur ya Rabbi? Bu aylı ve güneşli Ayaz hanımız parlak gök, ormanlı, taşlı Altayımız! Yalvarmağa, ağlamaya bizi mecbur etme! Günahlarımız çoktur. Altay Tanrımızdır, diyerek yalvarıyorum. Nüfusumuz çoğalacak mı? Ölümsüz hayat diliyoruz, sönmeyecek ateş, ocak diliyoruz. Çok yalvarıyoruz, çok yakarıyoruz. Sersem ulus olan kötü ruhlar Körmös’ler bize baskınlar yapıyor!…”
Kaynak : Bilinmeyenturktarihi.Com
1 note
·
View note
Text
ÖTEKİLERİN HİKAYESİ: ELFEN LİED
Öyle ya da böyle herkes birileri için ‘öteki’dir. Bilinmeyene olan güvensizlik, tarih boyunca insanı kendisinden farklı olanı dışlamaya yöneltmiştir. Bu güvensizlik, bilinmeyenin tehlikeli, farklı ya da inanç değerlerine ters düşmesiyle oluşur. Zenofobi olarak adlandırılabilecek kendisinden olmayandan korkma eğilimi, tarihi çizelgede farklı biçimlerde ortaya çıkar. Irkçılık, homofobi, transfobi vb. ayrımcı düşünceler de, karşıdakini farklı nedenlerle kabul etmeme, korkma ve dışlama eğilimleridir. Bu eğilimler çoğu zaman şiddet göstererek bastırma, yok etme yolunu izler. Korkunun asıl nedeni, bilgisizlik ve anlayışsızlıktır. Bu bağlamda bakacak olursak insan, korku hissini yenmemeyi seçer. Bilinenin verdiği güven hissi, öğrenmek istemeyene yeterli gelir. Ancak yeni şeyler öğrenmeye aç insan, korkularının üstesinden gelmede yeterince verimlidir.
Bilinmeyene olan saldırı ve nefretle başlar Elfen Lied. Diclonius adı verilen İnsan’ın evrimleşmiş ve vahşi versiyonu olduğu sanılan canlıların, karantina altında işkence ve deney aracı olduğunu görürüz. Dicloniuslar pembe saçlı, boynuzlu insana fiziki açıdan benzeyen varlıklardır. Animenin baş karakteri Lucy, üzerinde birçok deneyin yapıldığı laboratuvardan kaçarak kurtulur. Bu kurtuluş için, bir düzine insanı katletmesi gerekir. Başına aldığı yara sebebiyle hafızasını yitirerek bir sahil kıyısına vurur bedeni. Güneşin doğuşunu izlemeye gelen Yuka ve Kouta, Lucy’i bulur. Uyandığında ‘Nyuu’ kelimesi dışında bir şey söyleyemeyen Lucy’e Nyuu ismini koyarlar. Birlikte yaşamaya başlayan bu üç arkadaşın hayatları, Lucy’nin hafızasının yavaş yavaş yerine gelmesi ve onu arayanların ortaya çıkmasıyla değişecektir. Dizi, birçok vahşi olay barındırsa bile, narin ve insanı ‘öteki’ hissettiren bir tutumu vardır. Dicloniusların öldürdüğü insanlar ve onlara işkence eden bilim insanları bir yana, çocukluk hikayelerine dönüşlerle birlikte izleyici hikayeyi Dicloniusların bakışından izler.
Dicloniuslar, insanların gözle göremediği vektör isimli 2 metrelik birçok kol benzeri organa sahiptir. Bu vektörler kontrol edilemez bir güce ulaşır ve insanları parçalayacak keskinliktedir. Fikrimce hikayedeki ‘gözle görülemez’ detayı, tarih boyunca insan gruplarının o ya da bu sebeplerden ötürü farklı olanlara karşı beslediği korku ve şiddetin anahtarıdır. Kölelik, soykırım ve ayrımcılık gibi tarihin utanç kaynakları, insanların yersiz korku ve düşmanlığını beslemiştir. İnanıyorum ki Dicloniusların zararlı vektörleri, bilinmeyenin korkusu nedeniyle gözle görülemiyor. Belki de Dicloniuslar hiçbir zaman tehlikeli varlıklar değildi, bunu göremeyenler, zihinlerinde, görülemeyen kollar inşaa etti.
Animenin tanıtım videosuna aşağıdan ulaşabilirsiniz.
youtube
İsmi Almanca Elf’in Şarkısı anlamına gelen animenin kapak tasarımı da ünlü ressam Gustav Klimt’in Öpücük tablosundan ilham alınarak tasarlanmış. Latince şarkı sözlerine sahip açılış şarkısı Lilium’u da aşağıdan dinleyebilirsiniz.
youtube
4 notes
·
View notes
Photo
"İki Boynuzlu Baş Larissa Kolye Ters çevrilebilir Antik Yunan Madeni Para Madalyon Kolye. Bu Medusa değil Larissa. Ön tarafta, birçok alıcı Larissa'nın boynuzlarını Medusa'nın yılanlarıyla karıştırıyor. Larissa'nın kolyenin ön tarafında başında iki boynuzu vardır. Medusa'nın bir kolyesi ile Larissa'nın bir kolyesini daha iyi ayırt etmek için boynuzlar dışında kolyenin arka tarafına bakın. Bir atı ve ΛΑΡΙ (Larissa'dan) yazısı varsa, Medusa değil Larissa'dır."
Two Horns Head Larissa Pendant Reversible Ancient Greek Coin Medallion Necklace. This is not Medusa but Larissa. In the front side, many buyers confuse Larissa’s horns for Medusa’s snakes. Larissa has two horns on her head on the front side of the pendant. To better differentiate between a pendant of Medusa and one of Larissa, look -other than the horns- at the back side of the pendant. If it has a horse and the inscription ΛΑΡΙ (from Larissa), it is Larissa and not Medusa.
https://www.etsy.com/shop/romnama
12 notes
·
View notes
Text
BAYRAMLAR BAYRAM OLA -1 Güneş yükselmeden kuşluk yerine Bir adam camiden döndü evine Oturdu sessizce yer minderine Kızı “Bayram” dedi, yalın ayaklı Adam “Bayram” dedi, tam ağlamaklı.. Eli öpüldükçe içi burkuldu Konuşmak istedi, dili tutuldu Güç belâ ağzından bir “off! ” kurtuldu Oğlu “Bayram” dedi, sırtı yamalı Adam “he ya” dedi, gözü kapalı.. Düşündü kış yakın, evde odun yok Tenekede yağ yok, çuvalda un yok Yok yoka karışmış; tuz yok, sabun yok Avrat “Bayram” dedi, eğdi başını Adam “evet” dedi, sıktı dişini.. Çalışsa ne iş var, ne cepte para Dağ oldu içinde büyüyen yara Dikti gözlerini karşı duvara Takvim “Bayram” dedi, silindi yazı Adam “öyle” dedi, bağrında sızı.. Döndürse yönünü herhangi dosta Yaralı, gariban, dul, yetim, hasta Aylar, yıllar, günler erirken yasta Yer-gök “Bayram” dedi, ağzını açtı Adam “Bayram” dedi, evinden kaçtı.. * * * * * * * BAYRAMLAR BAYRAM OLA -2 Ana, bu bayram mı? . Aman çok ayıp Çocukken gördüğüm bayramlar hani? Mübarek elleri öpüp, koklayıp Yüzüme sürdüğüm bayramlar hani? Hani ya o özlem, hani ya o tad? Ne dışım kaygusuz, ne içim rahat Haftalar öncesi her gün, her saat Babamdan sorduğum bayramlar hani? Nur yağan geceler, gündüzler nerde? Neşe paylaştığım öksüzler nerde? Dost yollar, dost evler, dost yüzler nerde? Huzura erdiğim bayramlar hani? Kar çiçeğim solmuş kar yatağında Can verir ırmağın dar yatağında Arife gecesi yer yatağında Üstüme serdiğim bayramlar hani? Bayram demek takvimdeki yazı mı? Bayram hasret, bayram ağrı, sızı mı? Açıp yüreğimi, yumup gözümü Özüne girdiğim bayramlar hani? Bayram af günüdür, barış günüdür Bayramlar rahmete giriş günüdür Bayram, Hak menzile varış günüdür Gönlümü verdiğim bayramlar hani? * * * * * * * BAYRAMLAR BAYRAM OLA -3 Kalkarım her sabah kötü bir günde Yüreğim zindanda, sevgim sürgünde Engeller yol vermez, gelemem oğul! Taşırım başımda başıboşları Konuşur karşımda mezar taşları Diriler dil vermez, bilemem oğul! Tecellim çiledir, çeker giderim Gözyaşı selinde akar giderim Dostlarım el vermez, kalamam oğul! Hasretim göl göldür, hicranım nehir Toprağım kor ateş, havam som zehir Arılar bal vermez, alamam oğul! Ben aşka koşarım, aşk beni vurur Yaklaştığım deniz içimde kurur Bahçeler gül vermez, gülemem oğul! Bayramlar kurşundur, canımda kalır Yazdığım tebrikler yanımda kalır Postacı pul vermez, salamam oğul! * * * * * * * BAYRAMLAR BAYRAM OLA -4 Yağma var yukarı katta Benim canım çıkar altta Çabalarım, akar terim Allah kerim. Zulüm köklendi, dallandı İşkenceler “yasal”landı Küfür içer, zılgıt yerim Allah kerim. Yokluk kırıyor dizimi Zamlar güldürür yüzümü(!) Sıkıntıdan kalkmaz serim Allah kerim. Bayram gelmiş.. gelir belki Ben tebrik-mebrik bilmem ki “Bayram bayram ola” derim Allah kerim. * * * * * * * BAYRAMLAR BAYRAM OLA 5 Giden Bayramlardan almadık bir tad Gardaş bu senenin bayramı nasıl? Şenay’larda bayram her gün, her saat Elif’in, Döne’nin bayramı nasıl? İçinde boğulduk derdin, acının Uykusu bitmedi şeyhin, hacının Üç gardaşı şehit veren bacının Oğulsuz ananın bayramı nasıl? Neşe topuğumda, elem boyumda Sen çoğunu anla, ben az deyim de Kim öldü, kim kaldı garip köyümde Ya bizim hanenin bayramı nasıl? Dert deşmek değildir gayem, niyetim Düşündükçe sızlar kemiğim, etim Gelini dul kalmış, torunu yetim Ak saçlı ninenin bayramı nasıl? Hangi eller sürer suçluyu suça Güdümlü başların destesi kaça Kimler zorlanıyor gönülsüz göçe Boş kalan binanın bayramı nasıl? İşkence altında ezilir canlar Masum yiğitlerle dolu zindanlar Ses verin mezardan ulu sultanlar Yusuf-u Kenan’ın bayramı nasıl? Bizden sandığımız bize yabancı Görünen simalar göze yabancı Kabukta bayram var, öze yabancı Söyleyin, mânânın bayramı nasıl? Sabahtan haber yok, ufuklar kara Semerkant kan ağlar, yanar Buhara Keşmir, Kâbil, Kerkük hasret bahara Kudüs’ün, Sina’nın bayramı nasıl? Ayşe’nin bayramı gözyaşı, firak Sultan’ı derdiyle baş başa bırak Sormadan geçemem, etmişim merak Nükhet’in, Nana’nın bayramı nasıl? Mücahit, maddeye yapar akını Devrimci, soygundan tutar yükünü Biz toprağa verdik Hikmet Tekin’i Kotil’in, Zana’nın bayramı nasıl? Doğduğundan beri çamlar deviren Ekranda iftira, yalan savuran Salyası, ülkeyi göle çeviren Boynuzlu dananın bayramı nasıl? * * * * * * * BAYRAMLAR BAYRAM OLA -6 Âlem-i İslâm’a rahmet su gibi Aksın, BAYRAM OLSUN BAYRAMLARINIZ. Evleriniz cennet kokusu gibi Koksun, BAYRAM OLSUN BAYRAMLARINIZ. Zindan “medrese”dir, gam yayla size Farkı yok bin yılın bir ayla size Melekler yukardan gıptayla size Baksın, BAYRAM OLSUN BAYRAMLARINIZ. Uygur, Kazak, Kırgız, Azerî’nizden Gitmesin gardaşlık nazarınızdan Zalimler, zulmünü üzerinizden Çeksin, BAYRAM OLSUN BAYRAMLARINIZ. Süleyman esir de, Simon neden hür? Hiç durma dünyanın yüzüne tükür.. Müslümanın sesi münafıktan gür Çıksın, BAYRAM OLSUN BAYRAMLARINIZ. Serilsin gönüller döşek misali Patlasın sevgiler fişek misali Hakikat, durmadan, şimşek misali Çaksın, BAYRAM OLSUN BAYRAMLARINIZ. Haksızlık almasın Hak’kın yerini Aşsın boyunuzdan aşkın derini Kimi gözyaşını, kimi terini Döksün, BAYRAM OLSUN BAYRAMLARINIZ. Kök bir, dallar ayrı ki, İslâm bir gül Afganistan bir gül, Türkistan bir gül Vahdet bahçesine her insan bir gül Diksin, BAYRAM OLSUN BAYRAMLARINIZ. Mağdurlar, mazlumlar ersin felaha Vuslata varanlar varsın bir daha İrfan tohumunu gece, sabaha Eksin, BAYRAM OLSUN BAYRAMLARINIZ. Kandır zalimlerin zulüm çiçeği Öldürür cehalet, ölüm çiçeği Gençler yakasına ilim çiçeği Taksın, BAYRAM OLSUN BAYRAMLARINIZ. Şehide toprağın hürmet-i aşkı Anadan fazladır şefkat-i aşkı Rab’bim yüreklere ülfeti, aşkı Soksun, BAYRAM OLSUN BAYRAMLARINIZ. Hazreti Resül’ün nurlu katına Gitmek isteyenler binsin atına Küfrün saltanatı yerin altına Çöksün, BAYRAM OLSUN BAYRAMLARINIZ. Ne makam, ne para, ne senet, ne çek… “Kurtuluş İslâm’da” vallahi gerçek Bu mübarek sevda bizleri tek tek Yaksın, BAYRAM OLSUN BAYRAMLARINIZ. ABDURRAHİM KARAKOÇ
1 note
·
View note
Text
Bayramlar Bayram Ola -5
Giden Bayramlardan almadık bir tad Gardaş bu senenin bayramı nasıl? Şenay’larda bayram her gün, her saat Elif’in, Döne’nin bayramı nasıl?
İçinde boğulduk derdin, acının Uykusu bitmedi şeyhin, hacının Üç gardaşı şehit veren bacının Oğulsuz ananın bayramı nasıl?
Neşe topuğumda, elem boyumda Sen çoğunu anla, ben az deyim de Kim öldü, kim kaldı garip köyümde Ya bizim hanenin bayramı nasıl?
Dert deşmek değildir gayem, niyetim Düşündükçe sızlar kemiğim, etim Gelini dul kalmış, torunu yetim Ak saçlı ninenin bayramı nasıl?
Hangi eller sürer suçluyu suça Güdümlü başların destesi kaça Kimler zorlanıyor gönülsüz göçe Boş kalan binanın bayramı nasıl?
İşkence altında ezilir canlar Masum yiğitlerle dolu zindanlar Ses verin mezardan ulu sultanlar Yusuf-u Kenan’ın bayramı nasıl?
Bizden sandığımız bize yabancı Görünen simalar göze yabancı Kabukta bayram var, öze yabancı Söyleyin, mânânın bayramı nasıl?
Sabahtan haber yok, ufuklar kara Semerkant kan ağlar, yanar Buhara Keşmir, Kâbil, Kerkük hasret bahara Kudüs’ün, Sina’nın bayramı nasıl?
Ayşe’nin bayramı gözyaşı, firak Sultan’ı derdiyle baş başa bırak Sormadan geçemem, etmişim merak Nükhet’in, Nana’nın bayramı nasıl?
Mücahit, maddeye yapar akını Devrimci, soygundan tutar yükünü Biz toprağa verdik Hikmet Tekin’i Kotil’in, Zana’nın bayramı nasıl?
Doğduğundan beri çamlar deviren Ekranda iftira, yalan savuran Salyası, ülkeyi göle çeviren Boynuzlu dananın bayramı nasıl?
0 notes
Text
İnsan vücudanda körelmiş orgen var mıdır? Varsa evrime delil olabilir mi?
körelmiş organ Fosilleşmiş bir Evrim Safsatası: ''Körelmiş Organlar'' Körelmiş organ iddiası Charles Darwin evrim hipotezini ortaya atmadan evvel Lamarck tarafından dillendirilmiştir.“Kullanılan organın geliştiği, kullanılmayanın köreldiği” hususu, “Lamarck Prensibi” olarak bilinir. Buna göre evvelce aktif olan bir organ, zamanın geçmesi ve çevre şartlarının değişmesi ile pasif bir konuma geçmiş hatta hiç ihtiyaç kalmadığı takdirde ise tamamen körelmiştir. Bu masal evrim hipotezi tarihince ''bilim'' adı altında pekçok makalede neşredilmiş, araştırmalara konu olmuştur. Ernst Wiedersheim, 1895 yılında yayınladığı “The Structure of Man” adlı eserinde, insanın bedeninde iş görmeyen ve daha önceki atalarından kalıntı olarak intikal eden ve zamanla insanın bedenini terk edecek olan 86 lüzumsuz organ olduğunu belirtmiştir. Encyclopedia Britannica hâlen böyle körelmiş organ sayısını 100’den fazla olarak vermektedir. Bu listeye kozalaksı beze, tiroit bezi, timüs bezi, kuyruk sokumu, apandisit, kulak kasları ve bademcikleri dâhil etmektedir İnsanda kör bağırsak, diğer canlılara göre fazla gelişmemiştir. Bu durum körelmiş bir yapı olarak kabul edilir ve insanın otla beslenen bir atadan geldiğine delil gösterilir. İnsanda bir başka körelmiş kabul edilen organ, kuyruk sokumudur. Bunun da insanın kuyruklu atasından geldiği, şu anda görevi bulunmayan lüzumsuz organ olduğu ileri sürülür. Ayrıca epifiz bezi, hipofiz bezi ve bademcikler gibi pek çok yapının, körelmiş organ olduğu iddia edilir. Kainata Mühendis Kesilenler.. Mühendisler kendi alanlarında söz sahibidirler. Bir inşaat mühendisi bir binanın inşa edilmesiyle ilgili herşeyde ihtisas sahibi olduğundan bu hususta eleştiriler sunabilir. Yapılan binanın neresinde hata var, neresinin gereksiz, neresinin eksik olduğunu söyleyebilir. Peki Kainatın Mühendisi kim? Bu kainatı bu kadar hassas ölçülere bağlı kılan ve herşeyi bir basit maddeden mucize gibi inşa eden kim? Elbette bu sorunun cevabının insan olmayacağı kesindir. Zira Kainatı yaratan ve onu düzenleyip insana hazır eden Cenab-ı Hakk’tır.Canlıları basit bir maddeden halk eden Cenabı Hakk elbette onların yaratılış hikmetiyle ilgili en yüksek söz sahibidir.Yüce Rabbimiz; Hem o göğü, yeri ve aralarındakileri Biz boşuna yaratmadık. O, küfredenlerin zannı. Onun için küfredenlere ateşten bir veyl var. (Sad-27) Buyurmaktadır.Durum böyle iken elbette kainatta bir zerreden ibaret olan aklı küçük, kabiliyetleri kısıtlı insan kendini kainata mühendis tayin edip neresinin gereksiz, neresinin fazla olduğuna karar veremez. Böyle büyük bir iddianın sahipleri sonunda her zaman haksız çıkmaya ve aleme maskara olmaya müstehaktırlar. Şimdi bu sözde mühendislerin iddialarını inceleyip insan vücudunda köreldiği iddia edilen organları ve vazifelerini bir inceleyelim; Beyinde bulunan kozalaksı beze körelmiş organ olarak anlatılmıştır. Fakat yapılan araştırmalar sonucunda bu bezenin melatonin hormonunu salgıladığı ve böylece cinsel gelişimi düzenlediği keşfedilmiştir. Köreldiği iddia edilen bir başka organ timüs bezidir. Araştırmalar timüs bezinin erken çocukluk döneminde, bedenin bağışıklık sisteminin gelişiminde hayati bir katkı yaptığı ortaya koymuştur. Timüs bezi, gelişim çağında lenf sisteminin normal gelişiminden ve bağışıklık maddesi (antikor) teşekkülünden sorumludur. Tiroid bezinin körelmiş bir yapı olduğu iddiası ise metabolizma ve büyüme için hayati önem taşıyan iki hormon salgılayan bir endokrin bezesi olduğu anlaşılınca çökmüştür. Bademciklerin de köreldiği iddiası halen daha dillendirilmektedir. Hatta bu halk arasında bile bazen işitilebilir. Halbuki herşeyi hikmetle yaratan Allahu Teala, bademciklere de mühim bir vazife vermiştir. Bademcikler (Tonsillar) lenfosit üretir ve ayrıca lokal bir antibakteriyel görev yapar. Evrimciler daha pek çok organın körelmiş olduğu iddiasındadır. Bunlardan en meşhurlarından iki tanesine daha değinelim; Apandisit başka bir tabirle kör bağırsak halen daha körelmiş organ listesinin başına konur. Fakat yapılan araştırmalar sonucunda kör bağırsak vücuda giren yabancı unsurlara karşı aktif bir organ olarak iş görür. Kalın bağırsağa gönderdiği sıvıyla bulaşıcı hastalıklara karşı koruyuculuk görevi yapmaktadır. Nitekim bugün, kör bağırsağın alınması hâlinde bazı antikorların salınmadığı ve bu yüzden çeşitli mikropların ürediği tespit edilmiştir. Kör bağırsağı erken yaşlarda alınanların diğerlerine göre kansere yakalanma oranı yüzde 30 daha fazladır. En çok dillendirilen körelmiş organlardan bir tanesi de kuyruk sokumu kemiğidir. Bu kemik evrimi savunanlar için insanın atasının kuyruklu bir tür olduğu husunda sarsılmaz bir ispat gibi kabul edilir. Ancak bilimsel araştırmalar kuyruk sokumu kemiğinin körelmediğini ve çok mühim bir vazifesinin olduğunu ortaya koymuştur. Kuyruk sokumu kemiği kalça kemerinin karın kasları için mühim bir tutunma noktasıdır. İnsan bu sayede rahat oturabilir. Halk arasında bazı kazalarda kuyruk sokumu kemiğini kıranlar olur. Bu insanların kesinlikle uzun süre aynı pozisyonda oturamadıkları ve asla rahat edemedikleri gözlemlenmiştir. Körelmiş organ safsatası sadece insan organları ile ilgili değildir; evrimciler hayvanlar aleminde hikmetini çözemedikleri birçok organı da körelmiş olmakla suçlarlar. Bu iddialarını da evrime ispat olarak sunmak üzere birçok deneyler yaparak güya körelmiş organların bir işe yaramadığını ispatlamaya çalışırlar. Ancak her seferinde bir tokat yiyip esasen hiç bir organın körelmiş olmadığını, körelenin kendi vicdan ve kalpleri olduğunu anlarlar. Sadece basit bir örnek aşağıda görebileceğiniz boynuzlu böcekle alakalıdır. Boynuzlu böcekteki boynuzların körelmiş olduğunu iddia eden evrimci bilim adamı Armin Moczek, yanıldığını itiraf etmek zorunda kalmıştır. Boynuzlu böcekle ilgili araştırma yürüten ve kendisi de evrimci olan bilim adamı Armin Mozcek, bu böceklerin boynuzlarının körelmiş olmadığını şu sözleri ile itiraf eder; ''Öyle gözüküyor ki ergenlik öncesi bu boynuzlar işlevsiz değillerdir. Halbuki çoğumuz önceden böyle düşünmüyordu.'' Yakın zamanda yapılan bir araştırmada bilim adamları böceğin larva aşamasındayken ufak voltaj arkları kullanarak, boynuz hücrelerini diğer hücrelere zarar vermeden yok etmişlerdir. Sonrasında ise, boynuz dokusu tahrip edilen böceklerin baş bölgelerindeki kabukları kıramadıkları gözlemlenmiştir. Sonuçta bu böceklerin baş kısımları sıkı bir şekilde koruyucu zırhla örtülü kalmış ve kabuklarından dışarı çıkamamışlardır. Bu da göstermektedir ki boynuzlar körelmiş birer organ değil aksine bu canlılar için hayati önem taşıyan birer organdır. Körelmiş organ iddiası hususunda dillendirilen bir diğer canlı ise deve kuşudur. Bu kuşların kanatlarının zamanla köreldiği iddia edilir. Bu iddianın arkasında, kanatların sadece uçmak için vazifeli olabileceği gibi son derece sığ ve yüzeysel bir bakış açısı vardır. Oysa ki deve kuşu gibi saatte 97 km hızla koşabilen bir canlı için kanatlar son derece önemli bir denge sağlayıcı görevi görürler... Meçhul bir Kainat ''İnsan'' Bugün halen insan vücudunda vazifesini bilmediğimiz pek çok yapı vardır. İnsanın vazifesi ise aynen yukarıda bahsettiğimiz köreldiği iddia edilen organlar gibi, diğer vazifesi bilinmeyen yapıların da ne hikmetle yaratıldığını bulmaktır. Yoksa hikmetini anlamadığımız her şey hakkında gereksiz, körelmiş, luzumsuz demek ancak haddini aşıp, aklını kainata mühendis yapıp eblehçesine büyüklük taslamak olur ki; muhakkak bir gün ilim elindeki bir tokmağı o ahmağın başına indirir inşaAllah da aklını başına getirir... Read the full article
0 notes
Text
İzmir Rus Escortlar Grup Yaptı
Buna göre,ulusun tüm savaşçıları silahlarını aldı ve Haçlı uykudaki İzmir Rus Escortlar Grup Yaptı arasında nükleer başlıklı olanlarıda vardır Herkül'e kadar cesaretle ilerledi,Pygmies'in kendisi için yaptığı zararı az hayal etti.Yirmi bin okçunun vücudu önlerine yürüdü,İzmir küçük yayları hazırdı ve ipin üzerindeki oklar.Aynı sayı Herkül'ü tırmanmak için emrini verildi,bazıları gözlerini çıkarmaya yarayan saplar ve diğerleri saman demeti ve ağzını ve burun deliklerini tıkamayı amaçladıkları her türlü çöp ile doldurularak yoksun kaldı.Nefes nefese Bununla birlikte,bunlar son olarak hiçbir şekilde görevlendirilmiş görevlerini yerine getirmeyebilir; Düşmanın nefesi burnunu burnunu sokan,karanlık bir kasırga ve kıvrımda fırladığı için,Pygiesleri yaklaştıkları kadar hızlı havaya uçurdu.Bu nedenle,Bir konsey düzenledikten sonra,kaptanlar askerlerine İzmir sopa,saman,kuru yabani otlar ve bulabilecekleri yanıcı İzmir Escort maddeleri toplamalarını ve Herkül başının etrafında yığılan bir yığın yapmalarını emretti.Bu görevde binlerce Pygmies istihdam edildiğinde yakında birkaç ilham verici madde topladılar ve öylesine yüksek bir yığın kaldırdı ki zirvesine monte ediliyorlardı,uyuyan yüzüyle aynı seviyedelerdi.Bu arada okçular,yayla vurulduğu sırada,Herkül'e sineklenmelerinin emri ile,atış sırasında vuruldu.Herşey hazır halde iken,hemen ateşe atılan havaya bir meşale uygulandı ve yakında düşmanı kızartmak için sıcak tuttu,ancak yalan söylemeyi seçti.Bir Pigme,biliyorsun,İzmir çok küçük olsalar da,dev'i elinden geldiğince kolayca ateşe verebilir.
İzmir Rus Escortlar arasında nükleer başlıklı olanları da vardır
Çok sayıda küçük sesin tıraş borulama şaşkınlık içinde,Herkül saç dökülmesini koyduktan sonra etrafında dolaştı,ancak hiçbir şey göremedi.Nihayetinde,yere dar bakışlarla bakarken,Pirmlerin sayısız toparlanmasını ayağa kaldırdı.Aşağı doğru eğildi ve baş parmağı ile parmağı arasında en yakın olanı alıp,onun sol elinin avucuna koydu ve onu İzmir Escort muayene için uygun bir mesafede tuttu.Bileklik üstünden konuşan ve kendine has savaşta Herkül İzmir ile tanışmak için kendisini şampiyon olarak öneren çok özdeş Pygmy olmasını savundu.O sırada,yirmi bin okçu,yay tellerini sıktı ve oklar,Herkül'ün yüzüne doğru kanatlı sivrisinekler gibi kızdı.Ancak yarım düzineden fazlaının cildi deldiğini sanmıyorum,bu da kahramanın cildinin iyi olması gerektiğini bildiğiniz gibi oldukça zor oldu.Hercules,Pigmy'nin büyük sözleriyle ve savaş halindeki jestleriyle bu kadar gıdıklandı ki,büyük bir kahkaha patlamasına patladı ve bir canlının zavallı küçük akarını,onun heyecanının esrarengizliği ve konvülsiyonuyla avucunun dışına neredeyse düşürdü."Sözüm ona,diye haykırdı,Ben bugüne dek harikalar gördüm dokuz başlı İzmir Escort hidralar,altın boynuzlu sandıklar,altı bacaklı erkekler,üç başlı köpekler,mideleri İzmir fırınlı devler ve Kimse yanında ne diyeceğini bilmiyor Ama burada,avucumda,hepsini aşan bir şaşkınlık var! Bedeniniz,küçük arkadaşım sıradan bir adamın parmağıyla ilgili.Dua et,ruhunuz ne kadar büyük olabilir?Benim iyi küçük insanlarımbüyük ulusa düşük bir saygı göstererek,bütün dünya İzmir Rus Escortlar arasında nükleer başlıklı olanlarıda vardır için böyle cesur insanlara senin olayındı. Click to Post
0 notes
Text
Sendeki Bu Şehvet Baş Döndürüyor
Sendeki Bu Şehvet Baş Döndürüyor
Aşırı bir partinin görkemli bir lideri olurdu.Escort Bornova Hangi parti? Diye sordum. Herhangi bir parti, dedi diğerine. Aşırı radikal biriydi. Ben öyle düşünmüyor muydum? Onayladı. Aniden bir merakla, oraya gitmesine sebep İzmir olan şey neydi diye sordu. Evet, dedi ben, Ve uygun düşündüğü takdirde, ünlü Yayın Raporunu derhal kendisine teslim etti. Acaba, içinden aceleyle baktı, sürekli mırıldandı,İzmir Escort yapacağı iddiasıyla, bu yağma ile kendini kesti.Kendisinden kalan her şeyi kişisel olarak, ortak kaderimizin son sözü olan bu unutulmaya teslim etmek. Kendimi savunmuyorum. Gerçekten istediğim Escort Bornova şeyin net bir algısı yoktu.Escort Bornova hayatın tadını çıkartır Belki de şuursuz sadakatin bir dürtüsü ya da insan varlığının İzmir gerçeklerine gizlenen bu ironik gerekliliklerden birinin yerine getirilmesi idi. Bilmiyorum. Söyleyemem. Ama gittim.Karanlık virajlar, davulun ritmi arasındaki geçişin parıltısı, kalp atışı gibi düzenli ve boğuk kararsız karanlığın kalbi -. Vahşi doğanın zafer anıydı, işgalci ve intikamcı bir acele, ki öyle görünüyor ki, başka bir canın kurtuluşu için yalnız kalmalıydım. Ardından, boynuzlu şekiller sırtımda, yangınlarda, hasta odunlarda, kırık sözcüklerin bana Escort Bornova döndüğünde, rahatsız edici ve dehşet verici basitliklerinde tekrar duyulduğunu duyduklarını duydum. .
Escort Bornova hayatın tadını çıkartır
En acımasız yalvarışını, abartılı tehditlerini, aşağılık arzularının muazzam derecesini, acımasızlığını, eziyetini, ruhunun acayip acısını hatırladım. Ve sonra, toplanan hüzünlü tavrını bir şekilde gördüm, dedi bir gün, Bu fildişi çok şimdi benim.İzmir Şirket bunun bedelini ödemedi. Kendim çok büyük kişisel risklerle topladım.İzmir Korkarım ki, onların haklarını almaya çalışacaklar. Hımm Bu Escort Bornova zor bir durum. Ne yapmam gerektiğini düşünüyorsun? Öyle mi? Ben sadece adaletten fazlasını istemiyorum. Adalardan başka istedi: adaletten başka bir şey değil.İzmir Escort Birinci katta maun kapısından önce çanı çalmıştım ve beklerken bana camsı panelden gözlerini dikmiş gibiydi Escort Bornova hayatın tadını çıkartır bütün evreni kucaklayan, kınayan, kınayan, muazzam bakışları baktı. Fısıldadı ağlamayı duydum, Korku! Korku! Adalardan başka istedi: adaletten başka bir şey değil.İzmir Birinci katta maun kapısından önce çanı çalmıştım ve beklerken bana camsı panelden gözlerini dikmiş gibiydi. bütün evreni kucaklayan, kınayan, kınayan, muazzam bakışları baktı. Fısıldadı Escort Bornova ağlamayı duydum, Korku! Korku!
http://cncizmir.com/sendeki-bu-sehvet-bas-donduruyor/
0 notes
Photo
https://www.bilimvetekno.com/narval-nedir/
Narval Nedir?
Narval, yani diğer bir değişle “Deniz Gergedanı” balinalar (Cetacea) takımının Monodontidae familyasında bulunur. Monodon cinsinin tek türü olan bu canlı, görünüşü ile masal kitaplarında sıkça rastladığımız mitolojik bir karakter olan tek boynuzlu “Unicorn“u andırır. Yaşam alanı arktik denizler olan bu deniz memelisi, 70° K enleminin güneyinde nadiren de olsa görülebilmektedir.
Narval (Deniz Gergedanı) Özellikleri
Narval dediğimiz bu canlı, ilk defa 1758 yılında Carl Linnaeus tarafından tanımlanmıştır. Biraz önce de bahsettiğimiz gibi Monodontidae familyası olan Monodon cinsinin bilinen tek türüdür. Narvalların genelde üst derisi alacalı gri renktedir. Bu renk yanlara doğru gidildikçe giderek daha da açılarak, karın bölgesinde tamamen beyaz renge ulaşır. Buna karşın, boyun, baş, göğüs yüzgeçleri ve kuyruk kanatları ise neredeyse siyah renktedir. Erişkin bireylerini rengi genelde genç bireylere göre daha canlıdır. Bu şekilde yaşları az buçuk tahmin edilebilmektedir. Erişkin erkek narvaller 4,6 m, dişiler ise 4 metreye uzayabilir ve erkekler 1600, dişiler de 1000 kg ağırlığa kadar ulaşabilir.
Kaynak >>> https://www.bilimvetekno.com/narval-nedir/
0 notes
Link
25 yaşındayım bekarım ruh sağlığım iyi. Rüyamda kurak bir tarlada başı açık köylü kızını tek boynuzlu bir besili öküzü çekerek götürüp su içirdiğini ve etrafta yerde biten bitkilerin kuruduğunu gördüm. Tarlanın içinden geçen bir berrak dereden kovayla su taşıyıp önce bitkileri suladım, sonra ahırda bağlı 4 5 tane büyük baş hayvana su içirdim ve o kurak yer yeşillendi.
O derenin olduğu yer berrak göl olup içinde renkli renkli balıklar yüzüyordu, sonra oradan ayrılıp köy yoluna girdim, az ilerledikten sonra asfalttan arabalar geçiyordu, bir araba köy yoluna girip yanımdan geçti, içinde ünlü biri vardı ve tekrar asfalt yola dönüp gitti.
0 notes