#boş boş bakanlar
Explore tagged Tumblr posts
mrbhilalbn · 3 months ago
Text
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
4 notes · View notes
mydarknes · 4 months ago
Note
şimdi, öylesine, dışarı çıkar, bir yerlere gider, tanımadığın birileriyle buluşur, tanışır, konuşursun - dışarıdan bakanlar, amaçlı, "emin" adımlarla, çok iyi bildiğin bir şeyler yapmaya gittiğini sanırlar oysa, yalnızca, içindeki o boş yerini taşıyorsundur, öylesine, bir yerlerine, anlamının, yaşamının.
Doğru
2 notes · View notes
dusunmekaybolursn · 4 months ago
Text
sırtı dönük bir hayatı kovalıyorum hep biz bizeyken, yollar hep aynı sonlarımız hep farklı
Düşlerin En Acımasızı - Boş Boş Bakanlar
6 notes · View notes
doriangray1789 · 2 years ago
Text
Ali Şeriati den Marksizim
“Bir gerçek ve bir güç için en büyük tehlike, bu öğretiyi yanlış ve cahilce savunmaktır.”
“Sınıfsız toplum(!) heyecan vericidir, idealdir; fakat biz o güce sahip değiliz.” Hangi dimağ hayal etmemiştir ve hangi toplum buna erişebilmiştir. İslam! diyeceğiz de şimdi değil.
 “Millet, kendinin farkında olma duygusu oluştuğunda ortaya çıkar.”
Marx’ı anlatmak için Marx’ın hayatının özeline az biraz değinmiş yazar. Haklı. Bir insanın kişiliğini oluşturan, sosyal çevre şartları, eğitim ve anne baba eğilimleridir. Marx bir sosyalizm kurucusu değil. Yani merkeze dönersek onu görmeyiz. Onun doğumunun öncesi ve sonrasına denk gelen dünyada yankı uyandıran Fransız ihtilalleri zamanına bir bakmak gerekir. Özgür düşünce ve fikir üretimi gündeme geliyor bir andan. Çok büyük bir dönüşüm yapmasa da toplumda çatırtılar başlar. Yani bir sınıfsallık farklılığını göze koymayı kayıtlarda Fransa’da görüyoruz. Daha sonra sanayı inkilabı. Değişen bir güçler dalgası. Asıl iş orada. İşçi! Yoksul, güç kaynağı ve çoğunluk oluşturan kısım. Kapitalizm kendini yaş sınırı olmadan, iş saati olmadan, güvence olmadan ve her daim dakika farkıyla yenileyebileceği bir işçi gücüyle besler. İşsizlik o kadar çoktur ki, canınızın işinizin yanında kıymeti yoktur.  Yedek işçiler! Canım dediğiniz an bir başka binler o işe taliptir. İşte böyle bir zamanda çocuk işçiler ve ölümleri de sanayi ülkelerinde çoktur. Babacı çocukları bilir misiniz? Dar bacaların temizliği 5 yaşındaki çocuklara yaptırılıyordu. Zaten bu çocuklar da çok yaşamadan kömürün kokusu ve kalıntı gazlarla ciğerin zarar görmesi ile ölüyordu.  1833 yılında ise 10 yaşından küçük çocukların çalışması yasaklanmıştı. Nihayet 1864’te düzenlenen yönetmelik sonucunda artık bu iş için çocuklar değil yeni geliştirilen malzemeler kullanılmaya başlandı. Ancak bu da yeterli olmamıştı. Ardından 1875 yılında, 12 yaşındaki George Brewster temizlemek için girdiği bir hastane bacasında sıkışıp kalmıştı. Onunla birlikte hayalleri, umutları da bu dar ve kirli baca içerisinde sıkışmaktan öte gidememişti… Ama George kuruma kaplanmış siyah bedeniyle diğerleri için bir umut olacaktı, diğer küçük baca temizleyicileri için… Sonra sanayi fabrikaları çok daha güçlü ve kesintisiz çalışsın diye Avrupa’da odunlar evlere verilmiyor sadece fabrikalarda kullanılıyordu. Birçok çocuk soğuktan donarak ölmüştür. Böyle karanlık bir zamanda din algısı da bambaşkaydı. Mesih inancı yoksulu ruhen doyurup bir başka mutlu yaşam vaat eden derken, zengini ve mesihi dilinden düşürmeyenler bu dünyada da besleniyordu. Kiliseye bu açıdan bakanlar çoğaldı. Papa’nın dine verdiği zararları konuşabilmek en büyük başkaldırı olmuştur. “İnsan bu dünya ile öteki dünya arasından birini seçmek zorunda bırakılıyor ve kilise, halkı fakirlik, çile ve dünya süslerinden mahrum kalmaya çağırmasına rağmen kendisi soyluların ve kapitalistlerin servetlerinden faydalanıyordu.” Bu farkındalık yoksulu karnını doyurmakla meşgul eden dünyada yine en çok yoksulu düşündüren şeyleri  düşünürlerin tartıştığı bir dilimde bırakmıştır. Düşünmek bile konfor ister değil mi? Ama konfor asla çoğunluğun olmaz. Bu yüzden okumak zorunluluktur, bilgiye yaslanmak zorunluluk. Zülfü Livaneli’nin değişiyle; ““Doğrudur; kitap okumak karın doyurmuyor. Ancak karnı tok, beyni boş adamlardan çektiğimiz kadar hiç kimseden çekmedik...” Sanat, felsefe, değişim, olacak siyaset hep burjuvanın masa konusu olmuştur. Oysa geçim, olan siyaset, kargaşa yoksulun sofrasının konusu olmuştur. “Evi barkı olmayan kimsesiz halklar hiçbir zaman sanat ve mimariden nasiplenemediler.” Hiç yabancılaşmamış toplumsal düzenler sanki hiç dönüşüme uğramamış.... Marx’ın babası da bir sosyalisttir. İllaki etkileri vardır. Marx hukuk okumaya gittiğinde bir şeylerle en çok felsefe ile tanışır, etkilenir. Engels! Engels’i anlama ve yorumlama da çok çarpıcı bir zeka konuşturur. Sonra bu etkiyi düşüncede geliştirir ve eleştiri getirir. Bahsettiğimiz yaş aralığı 18-21 yaşları. Makaleleri dönemin düşünürlerini oldukça etkiler. Bu yüzden Marx için felsefeci diyerek çoğunluğun içine koyamayız. Çünkü ortaya koydukları ile ister taraflı olun ister tarafsız, ister korkun ister sevin bir şekilde dolaylı ya da dolaysız onu konuşmak zorunda kalmıştır herkes. Buna Ali Şeriati gibi birinin kayıtsız kalması olanaksızdı. İyi ki yazmış. Oldukça da objektif davrandığını söyleyebiliriz. Marx’ın hayatını üç aşamada anlatır. İnsan hayatı aşamalardan anlaşılır. Çünkü düşünce değiştirilir, geliştirilir, dönüştürülebilir. Bir düşünce hangi zammın üretimidir diye bakmak ve insanı o yönden düşünmek gerekir. “Marx’ın ideolojiye düşman olarak ��ıktığı bu yolda, Marksizm’in en belirgin ideolojiye dönüştüğünü görüyoruz.” İnsan olmak! İnsan Nedir? “İnsan, sadece fidandan ağaç olmaya dek olan yolu kat eden bir ağaç olmayıp kimi zaman hiçten her şeye ulaşan, kimi zaman her şeyden hiçe düşen ve hayatı iniş çıkışlarla dolu olan bir varlıktır.” İşte Ali Şeriati bunu yapıyor. Marx için insan olduğunu hatırlatıyor. Bu gereklidir. Çünkü Marx bugün bir insan değil, bir düşünce olarak, merkez olarak kabul ediliyor ve ona söylenecek bir söz binlerin eleştirisini toplayabiliyor. Marx bir felsefeci değil öyle bakmamalıyız demiştim. Felsefe olanı düşünür ve yorumlar. Marx değişimi ince ince anlatıyor. Bir sınıfa değil tüm sınıflara kapitalizmin sömürgeciliğinin altında nasıl ezildiğini, ezileceğini anlatıyor. Kendi düşüncesinin değişimini kendi yoluyla zaten anlatıyor. Güçlü bir karakter ama nakliyecileri ne kendi düşüncesinde ne de başkasında kabul etmez. Etmemeli. Eksiklikler ya da fazlalıklar düşünceyle değişebilir bu da bir öğretidir. Genç, yetişkin ve olgun dönemlerinin düşünsel aşamaları ile: Genç Marx Filozof  Marx Toplumbilimci Marx Genç Marx. Burada detay aşktan gelir. Alman bir kıza aşık Marx’ın önündeki engeller ruhani liderlerdir. Bu Marx’ın dine olan düşüncelerini ateşler. Papa'nın dine verdiği zararları dinin adını manipüle ederek sermaye aracı olarak kullandıklarını anlatır. İslami bir perspektif ile bakarak kiliseye bulaşan illet, bizim de yazgımızdan uzak değil. Altın, gümüş ve yaşam kapital yaşamın sermayeleri bir barış ve eşitlik nidalarının tekelinde olamaz, olmamalı. Oluyorsa ilgi çekmeli, irdelenmeli. Din fakirin derler ya, bir yandan da fakirin dini olmaz yokluk büyük bir küfürdür denir. Ali Şeriati din için Marx’ın bu sözünü çok kullanır, “Din afyondur!” İşte tüm bunlar kapitalde görünen her şeyin nidalarının sermayesinin din olmasındandır. Kimse günahkara bakmaz herkes günah diyen dinin gerekliliğin yetersizliği diye konuşur. Oysa hiçbir inanç fakirliği övmez. Zekat, sadaka gibi toplum düzeninin devamlılığını sağlayan şartlar gizlilik, süreklilik, gözleme bağlanmıştır.
  yanlış düşünce eylemsizlikte ve her kötülükte günah çıkarma (tövbe)ya da kilise ziyareti (hac, cami ziyaretleri) ile arınmada bulunun anlatı dinindedir. Bunun bir meşhur hikayesi vardır. ABD mafya babası Al Capone: "Çocukken her akşam yatmadan önce Tanrıya bana bir bisiklet vermesi için dua ederdim. Bir gün Tanrının çalışma tarzının bu olmadığını anladım. Ertesi gün gittim kendime yeni bir bisiklet çaldım ve her akşam yatmadan önce Tanrıya günahlarımı affetmesi için dua ettim." Yani toplumun düzeni için var olan rehber kutsal kitaplar toplumda alimler dilinden ve yaşamından çok çok farklı olunca ehemmiyetini kaybetme eşliğine gelmiştir.
  Filozof  Marx. Hayatı birebir iliklerine kadar yaşayan Marx’tır. Çalışmak ister ama zihni yazacakları ile doludur. Makaleleri ile gazetelerde yer almıştır. Düşünceler ilgi çekmiş çeşitli siyasi nedenlerle iltica etmiştir. 18 yaşında aşık olduğu kadınla birkaç yol sonra zor bela evlenmiştir. Çocukları olmuş ama yoksullukla boğuşmuştur. Üç çocuğunu kaybetmiş üçüncüde kendi de ölmek istemiştir. Bir erkek, aşık, eş, baba, işsiz, düşünür... her evreyi yaşamış bir Marx. Prusya hükümetinin onu izletmesi sonucu tutulan defterlerden hayatına dair birçok ayrıntıya bakabiliyoruz. Tüm bunlar yaşamdan felsefeyi doğurur. Marx'a göre, insanın kendi emeğine yabancılaşması (meta fetişizmine dönüşen süreç), kapitalizmin en belirgin niteliğinden biridir. Kapitalizmden önce, Avrupa'da var olan piyasalarda üreticiler ve tüccarlar mal alıp satardı. Kapitalist üretim tarzının gelişmesiyle birlikte emeğin kendisi bir mal (meta) halini almıştır. Sömürgecilik sadece metadan ibarette kalmadı. “Bugün büyük sistemler ekonomik mal, kumaş, halı, inşaat kalıpları ve araba ürettiği gibi yargı ve teori, aynı şekilde duygu, inanç ve hüküm de üretiyorlar. Bunları aynı güçle herkese sunuyorlar. Çok güçlü zihinlerin, kendisini evrensel fabrika yapımı bu yargı ve inançları zorunlu olarak tüketmeye karşı bağımsızlığını koruyabilme gereğini başarması çok zordur.” Marx’ın en bilindik alanı sınıfta sömürge! “Sömürgecilik geldiğinde bizi sınıflara ayırmadı. Zengin, fakir, varlıklı, varlıksız, köylü efendi; işçi işveren demeden hepimizi yağmaladı...” Felsefe bu düşüncelerle artık bir dönüşüme geçti ve toplumcu komünist Marx işçi sınıfının sesiyle var olmaya başladı. Artık Marx değil, Marksizm vardır. Marksizm göre sosyal devlet işçilerin eseri olacak. Dünyanın çoğunluğunu oluşturan işçilerin hakları, kanunları, yaşam şartları ile onlara insan olma hatırlatılacak ve burada kapitalizmin babalarının şiddetli yüzü görülecektir. Yani hak istenilmelidir.
Tumblr media
3 notes · View notes
dilperisanimmmm · 1 year ago
Text
Yeni edebiyatçımız çok tuhaf sorular sordu bugün. Birbirinden alakasız, bazen saçma, bazen zevkli, bazen boş... Bir şeyler bir şeyler.
Bir sorusu da; ülkenin başkanı, kralı, en yetkilisi olduğunuzu varsayın. Yapmak istediğiniz hiç bir şeye hiç kimse karışamaz en yetkilisi en güçlüsü sizsiniz. Neler yapmak istersiniz diye sordu.
Kimisi eğitim sistemi dedi, kimisi ekonomi dedi.. vs vs..
Hoca konuşurken seksen dakikanın yetmiş altısını bana bakarak anlattı.
E dedim dur ben de katılayım bari. Hem kendime bu yıl tartışacak birilerini de bulurum canım sıkılmaz babında elimi kaldırdım.
Ayrı devlet kurmak isteyen milletlere izin verirdim dedim. Hoca da evet aynı kültürü dili konuşan milletler birarada yaşasın güzel diyip konunun üzerine konuşmadan hemen başkasını kaldırdı.
Tuhaf bakanlar var mı diye göz gezdiridim de hepsi normal bir örnek olarak görüp gayet te derse devam ettiler. Ya da idrak mi edemediler ne..
Bu olayın üzerine güzel şeyler söylemek, yazıyı olumlu cümlelerle bitirmek isterdim :)
Kimse aslında terörist dedikleri kişilerin amacının bu olduğunu bilmiyor. Terör nedir bilmiyorlar. Neden çatışıyorlar bilmiyorlar. Kim kimdir bilmiyorlar. Keşke dediğime karşı çıkan bir Kürt olsaydı da, böyle anlamamazlık olmasaydı.
Her şeyden çok üzüldüğüm de bu yıl tartışacak kimsenin olmaması :D hepsi derslere odaklı :l
0 notes
kamuilanlari · 1 year ago
Text
AFAD 68 sözleşmeli personel alacak
AFAD 68 sözleşmeli personel alacak Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı taşra teşkilatında çalıştırılmak üzere; 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 4 üncü maddesinin (B) fıkrası ve 6/6/1978 tarihli ve 7/15754 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile yürürlüğe konulan "Sözleşmeli Personel Çalıştırılmasına İlişkin Esaslar" çerçevesinde, pozisyon sayısı ve nitelikleri aşağıda belirtilen toplam 68 adet boş pozisyona giriş (sözlü)... Devamı ve Detaylar için https://www.kamuweb.com/kamu-ilanlari/afad-68-sozlesmeli-personel-alacak.html?feed_id=37616 memur alımı kamu personel alımı
0 notes
kamuweb · 1 year ago
Text
AFAD 68 sözleşmeli personel alacak
AFAD 68 sözleşmeli personel alacak Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı taşra teşkilatında çalıştırılmak üzere; 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 4 üncü maddesinin (B) fıkrası ve 6/6/1978 tarihli ve 7/15754 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile yürürlüğe konulan "Sözleşmeli Personel Çalıştırılmasına İlişkin Esaslar" çerçevesinde, pozisyon sayısı ve nitelikleri aşağıda belirtilen toplam 68 adet boş pozisyona giriş (sözlü)... Devamı ve Detaylar için https://www.kamuweb.com/kamu-ilanlari/afad-68-sozlesmeli-personel-alacak.html?feed_id=37617 memur alımı kamu personel alımı
0 notes
hergunbirsarki · 4 years ago
Text
youtube
1 note · View note
boceksizbiryer · 5 years ago
Note
Boş Boş Bakanlar,Senin Adın Akdeniz
Çok hoşmuş, teşekkürler...
"İnciler sanki saklanmış
Gördükten sonra gülümsemeni"
7 notes · View notes
birkacyaraliruh · 5 years ago
Text
14 notes · View notes
mezardabilevarcicek · 5 years ago
Quote
Düştüğümüzde ağlardık, ama kalkardık Oynadığımız oyunlardan anlamalıydık dünyayı
Tumblr media
3 notes · View notes
uzaklaragittimbile · 6 years ago
Photo
Tumblr media
“Güneş doğarken, deniz parlarken sev beni. Güneş batarken, tenin kızıla dönerken öp beni...” (Yunanistan)
2 notes · View notes
kalbindehuzurvar · 7 years ago
Audio
“Buldum, senin adın Akdeniz,
Kıyılarına vurulmuş bir balık gibiyim bile isteye”
23 notes · View notes
birturkuazbirdeniz · 7 years ago
Photo
Tumblr media Tumblr media
165 notes · View notes
lappaelduvide · 7 years ago
Text
Senin adın Akdeniz.
9 notes · View notes
gecedenmusic · 7 years ago
Video
Bu şarkıyı duydun mu?
Boş Boş Bakanlar - Göreceğiz Günümüzü
3 notes · View notes