#bildirilir
Explore tagged Tumblr posts
Note
Sənə aid deyil, ümumən bəziləri elədir indi deyəcəyim kimi. Nəsə fikir bildirilir deyilir ki, düz edirik, zor edirik. Bu yanaşma doğru deyil heç bir aspektdən. Hərənin öz fikri ola bilir axı. Deyilə bilər ki, bu fikri bildirmisən, amma mən belə belə məsələlərə görə haqlıyam. Yoxsa zordu belə falan nə bilim yaxşı yanaşma deyil. Yenə də təşəkkürlər fikrimi paylaşdığın üçün. Vaxtını da aldım, halal elə.
Hərənin öz danışma tərzi var, görünür, xoşuna da gəlir. Mənim və ya bir başqasının qarışmağı mənasız olmaz? Hərənin öz həyatıdır.
15 notes
·
View notes
Text
Haddini aşan insana tevazu gösterilmez had bildirilir. Had bildirme ise tartışarak değil, muhatap olmayarak olur. Çünkü birine verebileceğin en iyi ders, onu yok saymaktır…
Kaynak: https://www.instagram.com/p/DBmTfynuXS7/
#sözler#anlamlısözler#güzelsözler#manalısözler#özlüsözler#felsefe#alıntı#alıntılar#alıntıdır#alıntısözler#şiir#edebiyat
5 notes
·
View notes
Text
Kişiliği oturmamış insana tevazu gösterilmez, had bildirilir. Had bildirme ise tartışarak değil muhatap almayarak olur.
6 notes
·
View notes
Text
Bu blogda itinayla had bildirilir.
Tanımadığınız hakkında hiçbir fikre sahip olmadığınız bir insana yazarken üslubunuza dikkat edeceksiniz! Fazla söze de gerek yok.
11 notes
·
View notes
Text
Əsrin imamı Mehdi (ə) nə zaman zühur edəcək? Cavab: Dünyada zülmün ərşə dirənəcəyi bir zaman, ədalət müjdəli xilaskarın zühuru əksər təkallahlı dinlərin inancıdır. İslam dinində bu xilaskarın on ikinci imam həzrət Mehdi (ə) olduğu bildirilir: «O, bir kəsdir ki, öz rəsulunu hidayət və doğru dinlə göndərdi. Müşriklərin xoşuna gəlməsə də, onu bütün dinlərə qalib edər» . Bu ayəni təfsir edən alimlər, nəhayətdə, İslamın bütün dinlərə qalib gələcəyini və bütün yer üzünə yayılacağını xəbər verirlər. Hər il Avropa, Amerika, Afrika və dünyanın müxtəlif nöqtələrində minlərlə insanın İslam dinini qəbul etməsi, deyilənlərə əyani sübutdur. Amma mötəbər hədislərə əsasən, İslam yalnız imam Mehdinin (ə) zühurundan sonra bütün dünyanı tam əhatə edəcəkdir. İmam Baqir (ə) yuxarıdakı ayənin təfsirində belə buyurur: «Bu ayədə verilən vəd Məhəmməd (s) ailəsindən olan Mehdinin (ə) zühuru zamanı həyata keçəcəkdir. Həmin gün yer üzündə Məhəmməd (s) həqiqətini təsdiq etməyən bir nəfər də qalmayacaq» . Eyni ayənin təfsirində imam Sadiq (ə) buyurur: «Hələ ki, bu ayənin mahiyyəti gerçəkləşməyib. O zaman gerçəkləşəcək ki, Mehdi (ə) zühur edəcək və dünyada bir nəfər də olsun kafir qalmayacaq» . Hədislərdə həzrəti Mehdinin (ə) zühur əlamətləri geniş şərh olunmuşdur. Qısaca, bunu demək olar ki, zühur ərəfəsində dünyada küfr, sitəm, günah öz son həddinə çatacaqdır. Amma bu zühurun dəqiq vaxtı haqqında məlumat, yalnız Allah-təalanın ixtiyarındadır.
2 notes
·
View notes
Text
Hanemize Hep Mi Keder Yazıldı
Her şey sakil bir şaklabanlığın esiriymiş gibi davranılırken, hakikatin yıkıcılığı aleni, artık hiçbir yere saklanamayacak kadar yalın bir tahayyülü imliyor. Hiçbir zaman bir iyiliği hiç ama hiçbir zaman tek bir anlığına dahi sulhu var edemeyecek dünya imgesinin koşar adım gittiği istikameti bildirmesi açısından mühimdir işte o şaklabanlık hallerinin gerçek sayıla gelmesi! Tümüyle bir illüzyon içerisinde sanki her şey rutinini var edemiyormuş gibi belli bir sabitimiz var edilir. Gel gelelim azıcık meyil verildiğinde bize gösterilenlerle hakikat arasında dağlar kadar fark vardır. Bu hem söz, hem eylem, hem de her anlamda yaşamsal olanın yerle yeksan edildiği bir düzlemi işaret eder. Her şey ama her bir şey sakil, kötücül gel gelelim hiç affetmeyen bir cerahatle kuşatılırken, şaklabanlıklarla beraber her günün bir kere daha üstesinden gelindiği bildirilir. Gerçekliğimiz tam tersini işaret ederken ekran ve yazılı basının suna geldiği şeylerin yekununda bu cerahat imgesinin, patavatsız bir linç sonu gelmez bir hiddet ve dibine kadar nefretten mülhem suretlerinin imali güncellenir hiç kesintisiz.
Hiçbir biçimde sonlanmayacak bir ihtilaflar düzeninde, yaşamsal olanın artık tastamam hep bir biçimde çarçur edilmesinin yolu ve zeminidir güncellenen. Dur durak bilmeden, esareti, tahakkümü, yıldırıyı ve tecridi imal eden aksiyonun tastamam bir iyilik değil ol kötülüğü eksiksiz var ettiği bir düzlem bugün yöneten katlarını işgal ediyor. Türkiye’nin doğal / endirekt müttefiği olarak bildirilen Azerbaycan’dan son birkaç haftada çıkagelen her türlü şiddet pratiğini bu bağlamda örnekleyebiliriz. Ata toprağı olarak bellenmiş olan bir sahada, gel gelelim bugünün Azerbaycan’ı sınırları içerisinde kalakalmış olan ve hiç aralıksız otuz iki yıldır bir ihtilafa dönüşmüş olan Artsakh / Nagorno Karabağ’dan tehcir olunan 120 bin insan sonrasında bomboş kalan kentleri, çevresini tekrar Azeri’nin kılma halini bir yıldırı, şiddet güzellemesine dönüştüren bizatihi Aliyev efendinin var ettikleri misal bir örnektir. Türettiği, yeniden güncellediği düşman, hain, ayrılıkçı vesair anlamlar, yaftalamaları neticesinde duraksamadan bir cenderenin sineye çekilmesini vaz eder. Hiç ama hiçbir hakkını tanzim etmeyecek olduğu insanlara burada yaşarlar, onlar bizim de vatandaşımızdır diye bildirirken, suç ortakları Avrupa Birliğinden vonderleyen, kendisini var eden Rusputin! Efendiye ol baş amire gerçek yüzünü esirgemeden var eder, binlerce yıllık Stepanakert’i bir kerede Xankendi’ne dönüştürerek. İhtilaf çözümünü, aldığı gazla, pardon arkasında bulduğu devletlerin işbirliği, göz yummasıyla var edebilen bir diktatör için yirmi yıllık iktidarının devamı / daimiliği için Ermenilere saldırmak, onları tehcir edip, kentleri talan ederek, bu defa beşli çete nam en büyük uluslararası şebekelerden birisi olan Türk sermayesine peşkeş çekerek sakil bir iyilik zikredilirken, cerahatle bir kere daha bir menzil kuşatılır. Alın size barış, alın size muteber ülke, yönetim, hayat!
Dönüp dolaşıp bir biçimde bataklığa dönüştürülen, bununla birlikte asla o yıkıcılığın kafi görülmediği, karşılıklı kırımların / kırılmaların var edile geldiği, bir kez olsun hayatın sahiden var edilemediği, hiç muhafaza edilemediği bir İsrail, Filistin, Gazze cephesinde cereyan edenleri de bu denklem içinde anabiliriz. Her şey sakil bir şaklabanlığın esiriymiş gibi davranılırken, hakikatin yıkıcılığı aleni, artık hiçbir yere saklanamayacak kadar yalın bir tahayyülü imler burada da. Netanyahu nam yıkıcı tavır erbabı, elinde kan oturmuş zorba ile 7 Ekim tarihinde İsrail’in modern tarihinde görülmemiş bir kırıma imza atmış olagelen, sivilleri kendisinin başat hedefi addeden Kassam Tugayları / Hamas’ın varlığı ve birlikte eyledikleri bütün o cafcaf dolu cümleleri, yeniden imal olunan sözel yetimi, anlatma çabasını sekteye uğratır. Acının birilerine denk getirilmiş keskin / kati acının hiç doğrudan bir tarifi yoktur.
Yeşil Gazete’den aktaralım: “İsrail, Hamas‘ın saldırısına misilleme olarak günlerdir bombardımanla yerle bir ettiği Gazze‘deki El-Ehli Baptist Hastanesi‘ni bombaladı. En az 500 kişi hayatını kaybetti.
Hastanede bombardımanlardan ötürü yaralananlar ve hastaların yanı sıra binlerce yerinden edilmiş Gazzeli de bulunuyordu. Gazze Sağlık Bakanlığı binlere varan yaralı olduğunu da bildirdi. Çok sayıda insanın enkaz altında bulunduğu belirtiliyor.
Filistin yönetiminin Gazze’deki Medya Ofisi Başkanı Salam Marouf saldırıyı ve kayıpları doğruladı ve İsrail’in savaş suçu işlediğini söyledi. Marouf saldırı sonrasında Şifa Tıp Kompleksi’ne onlarca ölü ve yaralı getirildiğini açıkladı.
Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas, saldırıdaki kayıplar nedeniyle üç gün yas ilan etti.
Dünyadan tepki yağıyor
Birleşmiş Milletler (BM), hastane saldırısını şiddetle kınayarak, siviller ve sağlık tesislerine yönelik saldırıların sonlandırılması çağrısında bulundu.
AB Konseyi Başkanı Charles Michel saldırıya ilişkin “Çok fazla ölü var. Orada yaşayan insanlar için sahadaki dramatik durumu gösteriyor” dedi.
Mısır Gazze’deki saldırıyı kınanayarak İsrail’i, “toplu cezalandırma politikalarına” derhal son vermeye çağırdı.
Dünya Sağlık Örgütü Gazze’deki el-Ehli Baptist Hastanesi’ne yapılan ‘saldırıyı güçlü bir şekilde kınadığını’ açıkladı.
Arap Birliği Genel Sekreteri Ebul Gayt, sosyal medya hesabı X’ten yaptığı açıklamada saldırıyı kınadı; “Hangi akıl hastası, savunmasız insanların olduğu bir hastaneyi kasten bombalar?” dedi. “Arap kurumlarının savaş suçlarını belgelediğini ve suçluların yaptıkları yanına kar kalmayacağını” vurgulayan Ebul Gayt, “Batı bu trajediyi derhal durdurmalı” ifadesini kullandı.
Kanada Başbakanı Justin Trudeau da saldırı için “korkunç ve kabul edilemez” dedi. Trudeau gazetecilere yaptığı açıklamada, “Bir hastanenin vurulması kabul edilemez” diye konuştu.
Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu (UNICEF), Gazze’deki el-Ehli Baptist Hastanesi’ne yönelik saldırıyı şiddetle kınayarak, acil ateşkes çağrısında bulunurken, Kuzey Kıbrıs da Gazze’deki hastane saldırısını kınadı.
Anglikan Kilisesi Lideri Başpiskopos Welby “Bu, masum canların şok edici ve feci bir kaybıdır. Hastaneyi, Anglikan Kilisesi yönetiyordu” ifadelerini kullandı.
Sınır Tanımayan Doktorlar (MSF), İsrail’in Gazze’deki el-Ehli Baptist Hastanesini bombalamasını “katliam” olarak niteledi ve bunun “kabul edilemez” olduğunu bildirdi. MSF, X sosyal medya platformundan yaptığı açıklamada, İsrail’in Gazze’de hastaları tedavi eden ve yerinden edilmiş Gazzelilere ev sahipliği yapan hastaneyi bombalaması karşısında dehşete düştüklerini belirterek, “Bu bir katliamdır. Kesinlikle kabul edilemez” ifadesi kullanıldı.
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ise resmi sosyal medya hesabından paylaştığı mesajda, El Ehli Baptist Hastanesi’ndeki katliamda İsrail Hava Kuvvetleri’nin sorumluluğunu reddetti; İslami Cihad örgütüne işaret etti.
İsrail Ordusu’nun, hastane vurulduğu sırada Gazze’deki ‘teröristlerin baraj halinde roket atışlarının’ hastane yakınından geçmekte olduğunu saptadığını iddia eden Netanyahu, “Elimizdeki değişik kaynaklardan gelen istihbarat Gazze’deki hastanenin vurulmasından İslami Cihad’ın hedefini bulmayan bir roket atışının sorumlu olduğunu gösteriyor” dedi.
İsrail Cumhurbaşkanı Isaac Herzog da medya kuruluşlarını suçlayarak “Hayat kurtarılması gereken Gazze hastanesinde çok sayıda Filistinliyi, bir İslami Cihad füzesi öldürdü. Hamas’ın ve İslami Cihad’ın yalanlarını yiyen, dünya çapında bir kan iftirasını yayınlayan medya utanç duymalı” dedi.
İslami Cihad’dan yalanlama
İslami Cihad örgütü ise suçlamayı reddetti. Reuters ajansı, İslami Cihad sözcüsünün iddiayı reddettiğini, o saatte Gazze Şeridi’nin Gazze kentinde herhangi bir faaliyeti bulunmadığını belirtti.
Gazete Duvar'dan iliştirelim: "Birleşmiş Milletler (BM) İnsan Hakları Yüksek Komiserliği Sözcüsü Ravina Shamdasani, BM Cenevre Ofisi'nin haftalık basın toplantısında, 7 Ekim'den bu yana devam eden İsrail-Filistin çatışmalarına ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
AA'nın aktardığına göre, Shamdasani, işgal altındaki Batı Şeria'da İsrail'in saldırıları, yerleşimci şiddeti ve keyfi gözaltılar nedeniyle insan haklarıyla ilgili durumun hızla kötüye gidişinden son derece endişeli olduklarını söyledi. İsrail güçlerinin Gazze'de devam eden ağır silahlı saldırılarından endişe duyduklarının altını çizen Shamdasani, Gazze'den İsrail'e rastgele roket atılmasından da endişe duyduklarını belirtti.
Shamdasani, Kassam Tugayları'nın 7 Ekim'deki saldırısının ardından Filistinli silahlı gruplarca rehin alınanların derhal ve koşulsuz olarak serbest bırakılması çağrılarını yinelerken, rehin almanın uluslararası hukuk uyarınca yasak olduğunu söyledi.
İşgal altındaki Batı Şeria'da İsrail'in saldırıları, yerleşimci şiddeti ve keyfi gözaltılar nedeniyle hızla kötüye giden insan haklarıyla ilgili durumdan son derece endişeli olduklarını vurgulayan Ravina Shamdasani, "7 Ekim'den bu yana, BM İnsan Hakları Ofisi'ne işgal altındaki Batı Şeria'da İsrail güvenlik güçleri tarafından en az 15'i çocuk ve biri kadın olmak üzere 69 Filistinlinin öldürüldüğü rapor edildi. 6 Filistinli, silahlı yerleşimciler tarafından öldürüldü ve bazı Filistinliler topraklarından zorla çıkarıldı" dedi. Shamdasani, Batı Şeria'da Filistinlilere yönelik keyfi tutuklamaların da arttığını bildirdi."
Dünyanın sakil şaklabanlıklarla vaktini yitirdiği bir zaman diliminde yıkımın tüm o cerahat halinin aralıksız kılındığı bir sahne var edilir bir kere daha. Semavi dinler için kutsal addedilmiş, ortak bir bellek merkezi olduğu zikredilen, İsrail / Filistin toprakları acının bir kere daha fevkalbeşer var edilmesine esir kılınır. 7 Ekim tarihinden bu yana sürgit yinelenen bir şiddet sarmalı, bir taraftan öbürüne süreklilik haliyle cehennemi olan bir tahayyülü biçimlendirir. İnsan yaşamının biricikliği hikaye kılınır. Hamas can alır, insan kaçırır. İsrail, can almanın yanında hayat var etmiş sahaların da kökünü kurutur. Birlikteliklerinin çok uzak olmayan bir ihtimalle danışıklı bir kırıma imza atma adına olduğu muhakkak iken geleceğin o topraklarda çok daha derin acılarla birlikte var edileceği yeniden bina olunur. El-Ehli Baptist Hastanesi’nin hedef alınması neticesinde beş yüze yakın insanın hayatı elinden çalınır. Duraksamayan cerahat, sadece sayılara indirgenmiş bir yıkım halinin devamlılığında barışın artık ehven bile sayılamayacak şart ve koşulları süreğen kılınır. İstikametin acıdan mürekkep bir hale rehineliğinin duraksız istikameti, sonrasındaki kıyametlerin dipnotları her gün haberlerden önümüzde düşmeye devam ediyor, halihazırda. Bir kere daha sığınılan / güvenli liman addedilen hastane ya da dini yapıların ya da sivil yerleşim yerlerinin de bir savaş koşulunda göz ardı edilip alenen yok edilmesi isteminin yolu da yönü de kesintisiz kılınıyor. Olan biten bütün şaklabalıklar, aralıksız İsrail devleti ile işbirliklerini, kapalı kapılar ardındaki pazarlıkları, kesintisiz silah / mühimmat / yazılım vesaire anlaşmalarına dokunmadan yürütülen endişeliyiz çıkışları sıradan insanların hayatlarında tek bir iyi günü var etmeyecektir, etmez de.
Yine geçtiğimiz hafta daha önce 2014 yılında uluslararası haberlerde de geçmiş olan bir tarihsel / uhrevi mekan hedef kılınır. Gazze’deki Rum Ortodoks Hristiyanların kutsal addettiği, dünyanın en eski kiliselerinden Aziz Porfiryus Kilisesi bombalanır. Kilisenin daha öncelerinde de var ettiği gibi insanlara bir sığınak olarak kullanımının önünü almak, bahçesinde bekleşen insanların hayatlarını çalabilmek için Hamas faktörü tek başına yeterli görünür. Düzenin oyun kurucusu sistemin çarklarını ellerinde tutan cerahat erkanı sayesinde kimseleri / birbirlerinden başka hiç kimseleri kalmayan Müslüman, Hristiyan ve inançsızlar için bir kere daha cehennemin kapıları insan eliyle var edilir. Gelsin kınama mesajları, gitsin endişeliyiz bahisleri. Arada Siyonist İsrail kahrolsun mesajları diğer yandan şu ülkeden bahis açarsak, gelecek senenin tatil rezervasyonu paketlerinde bilmem yüzde kaçlık indirimler maksat müşterinin ayağı kesilmesin. Öbür yanda canlar çalınırken, gündelik yaşamın kendi cehennemi süre dururken, çok duyarlıymışız gibi bir sela okumalar, üç günlük yas ilanları. Kenarda köşede iş bitici sermaye taklaları, aman şimdi ağzımızın tadı bozulmasın halleri. Bir yanda Gazze’de var edilen yıkım öte yanda artık bahsi bile açılmayan Kfar Azza başta olmak üzere İsrail’de kalakalmış yerleşim yerlerindeki akıbetler. Tel Aviv’e yağmaya devam eden roketler, Yeruşalayim’in Filistin kısımında kalakalan Hristiyan mahallerinde tacizler, Fetih milislerinin varlığı bildirilerek Filistin’liye kök söktürmeler. Uzayıp giden bir serencam. Düpedüz yalın bir maskaralık hallerdeki yöneten katlarının havanda dövdükleri sudan yansıyan akan kan, heder edilen hayatlar. Düpedüz, bariz bir kırılma eşiğinin ortasında sadece Arabı, Yahudi’yi değil aynı zamanda da dünyanın bu bölgesinde yaşayan halkların hepsinin de kaderini belirleyecek bir mahvetme döngüsü sürdürülüyor. Ağalar, beyler hamasi nutuklarını keserken, hiçliğin ortasında dımdızlak konulmuş sıradan insanların hakikati her türlü riyayı alaşağı etmeye kafi geliyor. Coğrafya kaderiniz diye bildirilirken kederin el birliğiyle imal olunduğu hiç fark edilmesin isteniyor. Dökülen kan, yok edilen bellek, izi kalmasın diye çabalanan hayat dengesi, dur durak bilmeden yinelenen hamaset ile salt iki toplum için değil hemen hemen hiç kimseler için iyi bir gelecek bırakmıyor, kalmıyor. Onca laf, o kadar afaki yıkım karşısında birlikte bir itiraz var edilemedikçe daha çok hayıflanacak modern insan. Geçmişinin yıkıntılarını yüklenip geleceğine koşa duran insan, sorgular mıydınız?
Misak TUNÇBOYACI – İstan’2023
Görsel // Image Credit: “Palestinians carrying belongings flee to safer areas following Israeli bombardments on southern part of Gaza City, Tel al-Hawa neighborhood [Ali Jadallah/Anadolu] – Al Jazeera
#meram#mesel#hayat hakkı#arzihal#durum#genel#güncel#yıkım#artsakh#azerbaycan#türkiye#demokrasi#israil#filistin#gazze#savaş#barışa ne oldu?#yaşam101#kısır döngü#çürümenin menzili#biyopolitika#modern zamanlar#tel aviv#yıkıcılık#kırım#soykırım#devletler katildir#terör#insan hakları#bm
5 notes
·
View notes
Text
Ben bir kadınım ! Fakat biraz farklı bir kadın, karıştırmayın başkalarıyla...
Anlatayım mı? Farkı;
Polyannacılık oynamam
Mutsuzsam mutsuzumdur
durumu düzeltmeye uğraşmam.
Baktım yerim değişecek
Arkama bakmam.
Başkaları için yaşamam.
Farklıyım dedim ya;
Anne başka ,baba başka evlat başka ,
Aşk başka...
Birileri ne diyecek diye düşünmem.
Herkes kendi kapısını süpürsün der işime Bakarım...
Konuştuklarım hiç bir zaman konuşmadıklarımdan büyük olamaz
Herkesi herşeyi bilirim...
Açsam ağzımı susturamaz kimse.
Bakma canınızı yakmadığıma insan olduğumdandır asil duruşum...
Özgürlük nedir bilirim ,nerede bittiğinide bilirim...
Duvarlarım vardır yıkmam, yıktırmam.
Sevgim vardır, suistimal ettirmem...
Saygım vardır ezdirmem..
Herkes haddini bilir bilmezse bildirilir...
Kaba kuvveti sevmem.
Sadece Hak edene hesap ödetirim.
Nezakettir yaşam biçimim...
Güçlüyüm ben ama güçsüzleri ezmem...
Herkes kaderini yaşar der geçerim ,
Bazı kaderler kader değil, kederdir bilirim dertlenmem...
Sabrederim tevekkül ederim
Allah der yürürüm...🤲😘
4 notes
·
View notes
Note
Bende anonim istiyom... bildirilir ndjdjdj
duyduk duymadık demeyin
4 notes
·
View notes
Text
NUR SÛRESİ 1-64
Medine'de, hicretin beşinci yılında nazil oldu. 64 âyettir. Zina suçu ve cezası açıklanır. İffetli insanlara iftiranın cezası bildirilir. Ma'nevi tazminata açıklık getirir. Evlere girişteki görgü kuralları öğretilir. Başörtüsü, harama bakmama, kâfirlerin amellerinin getirdiği üst üste karanlıklar ve lider yanındaki protokolden bahseder. Asıl olan Allah'ın nurundan bahseder.
Rahmân ve Rahîm olan Allah'ın adı ile.
1- Bu, indirdiğimiz ve (ahkâmını) size farz kıldığımız bir sûredir. Öğüt alırsınız diye onda apaçık âyetler indirdik.
2- Zina eden kadınla, zina eden erkeğin her birine yüzer değnek vurun. Eğer Allah'a ve Ahirete iman ediyorsanız, Allah'ın dininde (ceza ve kanunda) sizi o ikisine karşı acıma duygusu tutmasın. İkisinin cezasına mü'minlerden bir grup şahit olsun.
3- Zina eden bir erkek, (tevbe etmedikçe) zina eden bir kadın veya müşrik bir kadından başkasını nikah etmez. Zina eden bir kadın da, (tevbe etmedikçe) zina eden bir erkek veya müşrik bir erkekten başkası onu nikah edemez. İşte bu, mü'minlere haram kılındı.
4- İffetli kadınlara (zina iftirası) atıp, sonra da dört şahit getirmeyenlere seksen değnek vurun ve onların şahitliğini ebediyen kabul etmeyin. İşte onlar fasıkların ta kendileridir.
5- Ancak tevbe edip islah olanlar hariç. Şüphesiz Allah Ğafur'dur, Rahim'dir.
6- Eşlerine (zina suçu) atıp kendisinden başka dört şahiti olmayanlar, işte onların her birinin şahitliği, onun doğrulardan olduğuna dair dört defa Allah'a yemin etmesidir.
7- Beşincisinde "Eğer yalancılardan ise Allah'ın laneti onun üzerine olsun" (demesidir.)
8,9. Kocasının yalancılardan olduğuna dair Allah'ı dört defa şahit getirmesi (Allah adına yemin etmesi), beşinci defada da eğer kocası doğru söyleyenlerden ise Allah'ın gazabının kendi üzerine olmasını dilemesi, kadından cezayı kaldırır.
10. Allah'ın size lütfu ve merhameti olmasaydı ve Allah tövbeleri kabul eden, hüküm ve hikmet sahibi olmasaydı, hâliniz nice olurdu?
11. O ağır iftirayı uyduranlar, sizin içinizden bir güruhtur. Bu iftirayı kendiniz için kötü bir şey sanmayın. Aksine o sizin için bir hayırdır. Onlardan her biri için, işledikleri günahın cezası vardır. İçlerinden (elebaşılık ederek) o günahın büyüğünü üstlenen için ise ağır bir azap vardır.(1)
(1) Bu âyet ile sonraki dokuz âyette, İslâm tarihinde "ifk (iftira) olayı" diye bilinen olay konu edilmektedir. Hz. Peygamber, Benî Mustalik Gazvesi'nden dönerken beraberinde bulunan Hz. Âişe tabii ihtiyacını gidermek için uzaklaşmıştı. Bu arada, düşürdüğü gerdanlığını ararken birlik bulunduğu yerden ayrılmış, kendisi geride kalmıştı. Birliğin artçılarından Safvân b. es-Sülemi, Hz. Âişe'yi kendi devesine bindirip hayvanı yederek Medine'ye getirdi. Aralarında münafıkların reisi Abdullah b. Übey ile bazı mü'minlerin de bulunduğu bir grup bu olaya dayanarak, Hz. Âişe ile Safvân arasında ilişki bulunduğu iftirasını ortaya attılar. Bunun üzerine, Hz. Âişe'nin masum olduğunu açıklayan bu âyetler indi.
12. Bu iftirayı işittiğiniz zaman, iman eden erkek ve kadınlar, kendi (din kardeş)leri hakkında iyi zan besleyip de, "Bu, apaçık bir iftiradır" deselerdi ya!
13. Onlar (iftiracılar) bu iddialarına dair dört şahit getirselerdi ya! Mademki şahit getirmediler; işte onlar Allah yanında yalancıların ta kendileridir.
14. Eğer size dünya ve ahirette Allah'ın lütfu ve rahmeti olmasaydı, içine daldığınız bu iftiradan dolayı size mutlaka büyük bir azap dokunurdu!
15. Hani o iftirayı dilden dile dolaştırıyor; hakkında hiçbir bilginiz olmayan şeyleri ağzınıza alıp söylüyor ve bunu önemsiz bir iş sanıyordunuz. Hâlbuki bu, Allah katında büyük bir günahtır.
16. Bu iftirayı işittiğiniz vakit, "Böyle sözleri ağzımıza almamız bize yaraşmaz. Seni eksikliklerden uzak tutarız Allah'ım! Bu, çok büyük bir iftiradır" deseydiniz ya!
17. Eğer inanıyorsanız, bu gibi şeylere bir daha ebediyyen dönmemeniz için Allah size öğüt veriyor.
18. Allah, size âyetleri açıklıyor. Allah, her şeyi hakkıyla bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.
19- Mü'minler arasında fuhşun yayılmasını isteyenlere dünyada da, âhirette de acıklı azap vardır. Allah her şeyi bilir, siz bilemezsiniz.
20- Eğer Allah'ın lütfu ve rahmeti üzerinize olmasaydı ve Allah çok şefkatli ve merhametli olmasaydı (ne olurdu haliniz?)
21- Ey iman edenler, şeytanın adımlarına uymayın. Kim şeytanın adımlarına uyarsa şüphesiz o fuhşu ve kötülüğü emreder. Eğer Allah'ın lütfu ve rahmeti üzerinize olmasaydı, sizden hiç birinizi ebediyen temizlemezdi. Ancak Allah dilediğini temizler. Allah her şeyi işiten, her şeyi bilendir.
22- Sizden fazilet ve servet sahibi olanlar, yakınlara, fakirlere ve Allah yolunda hicret edenlere (bir şey) vermemeye yemin etmesinler. Afvetsinler ve görmezlikten gelsinler. Allah'ın sizi afvetmesini sevmez misiniz? Allah Ğafur'dur, Rahîm'dir.
23- İffetli, (her şeyden) habersiz kadınlara (zina iftirası) atanlar, dünyada da, âhirette de lanetlenmişlerdir. Onlar için büyük bir azap vardır.
24- O gün dilleri, elleri ve ayakları yaptıkları hakkında aleyhlerinde şahitlik edecektir.
25- O gün Allah onlara gerçek cezalarını tam olarak verir ve bilirler ki Allah, apaçık Hakk'ın ta kendisidir.
26- Kötü (söz, davranış ve kadın) ler kötü erkeklere layıktır. Kötü (söz, davranış ve erkek) ler kötü kadınlara layıktır. İyi (söz, davranış ve kadın) ler iyi erkeklere layıktır. İyi (söz, davranış ve erkek) ler iyi kadınlara layıktır. işte onlar (Hz. Peygamber, Hz. Aişe ve Hz. Safvan) bunların söylediği (iftiraları) ndan uzaktırlar. onlar için mağfiret ve bol rızk vardır.
27- Ey iman edenler, kendi evinizden başka evlere izin almadan ve ev halkına selam vermeden girmeyin. Bu sizin için daha hayırlıdır. Umulur ki öğüt alırsınız.
28- Eğer oralarda (başka evlerde) hiç bir kimse bulamazsanız, size izin verilinceye kadar oralara girmeyin. Eğer size "Geri dönün" denirse hemen dönün. Bu sizin için daha temizdir. Allah, yaptıklarınızı çok iyi bilir.
29- Oturulmayan ve içinde eşyanız bulunan evlere (izinsiz) girmenizde size bir günah yoktur. Allah açıkladığınızı da, gizlediğinizi de bilir.
30- Mü'minlere söyle gözlerini (haramdan) sakınsınlar ve namuslarını korusunlar. Bu onlar için daha temizdir. Şüphesiz Allah onların yaptıklarından haberdardır.
31- Mü'min kadınlara da söyle gözlerini (haramdan) sakınsınlar, namuslarını korusunlar ve ziynetlerini açmasınlar. Ancak görünenler hariç. Başörtülerini yakalarının üzerine koysunlar. Ziynetlerini eşleri, babaları, eşlerinin babaları, oğulları, eşlerinin oğulları, erkek kardeşleri, erkek kardeşinin oğulları, kız kardeşlerinin oğulları, kendi kadınları, elinin altındaki (köle ve cariye) ler, kadınlara meyli olmayan (aileye) tabi erkekler, kadınların avret yerlerini bilmeyen çocuklar dışında kimseye açmasınlar. Ziynetlerinden gizlediklerinin bilinmesi için ayaklarını vurmasınlar. Ey iman edenler, topluca Allah'a tevbe ediniz ki felaha eresiniz.
32- Sizden bekâr olanları, köle ve cariyelerinizden salih olanları evlendirin. Eğer fakir iseler, Allah onları kendi lütfundan zengin eder. Allah genişlik verendir, her şeyi bilendir.
33- Evlenemeyenler, Allah onları kendi lütfundan zengin edinceye kadar iffetli olsunlar. Ellerinizin altındaki (köle ve cariye) lerden mükâtebe yapmak isteyenlerden(çalışıp para karşılığında hürriyetini isteyenlerden), eğer kendilerinde bir iyilik görürseniz, mükâtebe akdi yapınız. Allah'ın size verdiği maldan onlara veriniz. Dünya hayatının geçici malını elde etmek için namuslu kalmak isteyen kızlarınızı (cariyelerinizi) fuhşa zorlamayın. Kim onları zorlarsa şüphesiz Allah, o kadınların fuhşa zorlanmalarından sonra mağfiret ve rahmet sahibidir.
34- And olsun ki, size açıklayıcı âyetler ve sizden önce geçenlerden bir misal ve mûttakiler için öğüt indirdik.
35- Allah, göklerin ve yerin Nur'udur. O’nun nur'u, içinde lâmba bulunan kandillik gibidir. Kandil bir camın içindedir. Kandil, sanki inci yıldız gibidir, doğulu ve batılı olmayan mübarek zeytin ağacından yakılır. Neredeyse ateş değmeden de ışık verir. Nur üzerine nurdur. Allah dilediğini Nur'una hidâyet eder. Allah insanlara misaller verir. Allah her şeyi bilir.
36- Bir kısım evlerin (kadrinin) yükseltilmesine ve oralarda adının zikredilmesine Allah izin vermiştir. Oralarda sabah akşam Allah'ı tesbih ederler.
37- Öyle er kişiler ki; ticaret, alışveriş onları Allah'ı zikretmekten, namaz kılmaktan, zekât vermekten alıkoyamaz. Gözlerin ve gönüllerin döneceği günden korkarlar.
38- Allah, onların yaptıklarının daha güzeli ile karşılık versin ve lütfundan onlara artırsın diye (zikir ve tesbih ederler.) Allah dilediğine hesapsız rızk verir.
39- Kâfirlerin amelleri ise çöldeki (su görünen) serap gibidir. Susuz adam onu su sanır. Yanına gelince hiç bir şey bulamaz ve yanında Allah'ı bulur. Allah da onun hesabını (cezasını) verir. Allah hesabı çabuk görendir.
40- Yahut (kâfirlerin amelleri) derin bir denizdeki karanlıklar gibidir. Denizi bir dalga, dalga üstünde bir dalga ve dalgayı da bir bulut örtüyor. Üst üste karanlıklar. Elini çıkarsa neredeyse onu dahi göremeyecek. Her kime Allah nur kılmamışsa artık onun için nur yoktur.
41- Görmedin mi göklerde ve yerdeki kimseler ve saf saf uçan kuşlar Allah'ı tesbih ederler. Hepsi salâtını ve tesbihini bildi. Allah da onların yaptıklarını bilir. (Mülk 67/19)
42- Göklerin ve yerin mülkü Allah'a aittir. Dönüş de Allah'adır.
43- Görmedin mi? Allah bulutu sevk ediyor, sonra bulutun arasını telif ediyor, sonra üst üste yığılıyor ve arasından yağmur çıktığını görüyorsun. Gökyüzünden o dağlar (gibi bulutlar) dan dolu indiriyor da, onunla dilediğine isabet ettiriyor, dilediğinden de onu çeviriyor. Neredeyse şimşeğinin parıltısı gözleri alıverecek.
44- Allah geceyle gündüzü evirip çeviriyor. İşte bunda görüş sahipleri için ibret vardır.
45- Allah, bütün canlıları sudan yarattı. Onlardan bir kısmı karnı üzerinde yürür, bir kısmı iki ayağı üzerinde yürür, bir kısmı da dört (ayak) üzerinde yürür. Allah dilediğini yaratır. Şüphesiz Allah her şeye gücü yetendir.
46- And olsun ki, biz açıklayıcı âyetler indirdik. Allah dilediğini doğru yola iletir.
47- "Allah'a ve Peygambere iman ettik ve itaat ettik" derler. Bundan sonra onlardan bir kısmı yüz çevirirler. İşte onlar mü'min değillerdir.
48- Aralarında hükmetmesi için, Allah'a ve Rasülüne çağırıldıklarında bir de bakmışsın ki onlardan bir kısmı yüz çevirirler.
49- Eğer hak onların(lehine) olursa, boyunlarını eğerek ona (Kur'ân'a) gelirler.
50- Kalplerinde bir hastalık mı var? Yoksa şüpheleniyorlar mı? Yoksa Allah ve Rasülünün zulmedeceğinden mi korkuyorlar? Hayır, işte onlar zalimlerin ta kendileridir.
51- Aralarında hükmetmesi için Allah'a ve Rasülü'ne davet edildiklerinde, mü'minlerin sözü ancak: "İşittik ve itaat ettik" demek olur. İşte onlar kurtuluşa erenlerin ta kendileridir.
52- Kim Allah'a ve Rasülü'ne itaat eder, Allah'tan korkar ve O’ndan sakınırsa, işte onlar kazananların ta kendileridir.
53- Eğer sen onlara emredersen, elbette (harbe) çıkacakları konusunda bütün güçleriyle yemin ettiler. De ki: "Yemin etmeyin" (sizden istenen) iyi bir itaattır. Şüphesiz Allah yaptıklarınızdan haberdardır.
54- De ki: "Allah'a itaat ediniz, Peygambere de itaat ediniz.” Eğer yüz çevirirseniz, şüphesiz o, kendisine yüklenenden, siz de kendinize yüklenenden sorumlusunuz. Eğer ona itaat ederseniz hidâyete erersiniz. Peygambere düşen (görev) ancak apaçık tebliğdir.
55- Allah, içinizden iman edip, salih ameller işleyenlere şöyle va'detti: "Elbette biz onlardan öncekileri nasıl halife kılmışsak, onları da halife kılacağız ve onlar için razı olduğu dinlerini (tatbik edecekleri) mekana (ülkeye) yerleştireceğiz. Korkularının ardından güvene değiştireceğiz. Bana ibadet ederler, bana hiç bir şeyi ortak koşmazlar. Kim bundan sonra inkâr ederse, işte onlar fasıkların ta kendileridir.”
56- Namazı dosdoğru kılın, zekâtı verin. Peygambere itaat edin ki merhamet olunasınız.
57- İnkâr edenler, (bizi) yeryüzünde aciz bırakacaklarını sanmasınlar. Onların yeri ateştir. Ne kötü bir dönüş yeridir.
58- Ey iman edenler, ellerinizin altındakiler, sizden ergenlik çağına gelmemiş çocuklar, sabah namazından önce, öğle vaktinde elbiselerinizi çıkardığınızda ve yatsı namazından sonra, sizden üç kere izin istesinler. Bu üç vakit sizin için mahrem vakitlerdir. Bu vakitlerin dışında birbirinizin yanına girip çıkmada size de, onlara da günah yoktur. İşte Allah size âyetleri böyle açıklar. Allah alim'dir, hakim'dir.
59- Çocuklarınız ergenlik çağına geldiklerinde daha öncekilerin (çocukların) izin istediği gibi izin istesinler. İşte Allah size âyetlerini böylece açıklar. Allah alim'dir, hakim'dir.
60- Evlenme ümidi kalmayan, yaşlanıp oturmuş kadınlara ziynetleriyle gösteriş yapmaksızın elbiselerini çıkarmalarında bir günah yoktur. İffetli davranmaları onlar için daha hayırlıdır. Allah işitendir, bilendir.
61- Köre bir sorumluluk yoktur. Topala bir sorumluluk yoktur. Hastaya bir sorumluluk yoktur. Evlerinizde veya babalarınızın evlerinde veya annelerinizin evlerinde veya erkek kardeşlerinizin evlerinde veya kız kardeşlerinizin evlerinde veya amcalarınızın evlerinde veya halalarınızın evlerinde veya dayılarınızın evlerinde veya teyzelerinizin evlerinde veya anahtarına sahip olduğunuz (evlerde) veya arkadaşınızın evinde yemenizde bir sorumluluk yoktur. Size toplu halde veya ayrı ayrı yemenizde de bir sorumluluk yoktur. Herhangi bir eve girdiğinizde, Allah katından bereket ve iyi bir sağlık dileyerek kendinize selam veriniz. İşte Allah düşünesiniz diye âyetleri böyle açıklar.
62- Mü'minler ancak Allah'a ve Rasülüne iman edenlerdir. Onunla (Peygamberle) birlikte toplumu ilgilendiren bir iş üzerinde olduklarında, ondan izin almadan gitmezler. Senden izin isteyenler şüphesiz Allah'a ve Rasülüne iman edenlerdir. Bazı işleri için senden izin istediklerinde onlardan dilediğine izin ver. Onlar için Allah'a istiğfar et. Şüphesiz Allah ğafur'dur, rahîm 'dir.
63- Peygamberin çağırmasını aranızda birbirinizi çağırmanız gibi yapmayın. Allah içinizden birbirine gizlenerek sıvışıp gidenleri bilir. Onun emrine muhalefet edenler kendilerine bir fitnenin veya acıklı bir azabın isabet etmesinden sakınsınlar.
64- Dikkat edin, göklerde ve yerde olanlar Allah'ındır. Muhakkak O, sizin üzerinde olduğunuz şeyi bilir. Kendisine döndürüldükleri gün, onlara yaptıklarını haber verecektir. Allah her şeyi bilendir.
3 notes
·
View notes
Text
Haddini aşan insana tevazu gösterilmez.
Had bildirilir. Had bildirmek ise tartışarak değil,
muhattap olmayarak olur. Çünkü birine verilebilecek
en iyi ders, onu yok saymaktır.
0 notes
Text
Kötü Adam (Villain)
Uyarı: Bu şarkı sorgulanabilir içeriğe sahiptir, görüntüleme riski size aittir.
Orijinal Sanatçı: てにをは Vokal: flower View the official MV here
Hiç şüphesiz, sadece el ele tutuşarak bile onları korkutabiliriz. Bu aptalca kendini kanıtlama yarışını bırakırsan bu bildirilir. Ben bir mutant değilim, bu yalnızca benim; X kromozomu olsun, Y kromozomu olsun.
Hayatlarımıza burunlarını sokan insanların bir sürü doğru ve yanlışları var. Kafana "zorla" soktuğum fikirleri yayıyorum. Oh...
Bay Çılgın Kötü Kötü Adam! Gece çiçeklerinin taçyaprakları. Farklı kıyafetler giyerek önünde bir oğlan taklidi yapıyorum.
Sevgili Doktor Durand-Durand! (1) Bizi karşılamaya gel lütfen. Adımızı dahi bilmeyen insanlara göre biz zaten kötü adamlarız.
Kötü adam, kötü adam! Kötü adam, kötü adam... Kötü adam, kötü adam, kötü adam...kötü adam!
İğrendirici hayatım, iğrendirici hayatım. En nihayetinde ben de bozuldum.
Sapkın doğamı yine hemencecik saklıyorum. Bir stamen ve bir stamenle hayat geçmez mi? Hey, Ranpo adlı bir yazar tanıyor musun? Sana belirtiyorum. (2) Eninde sonunda bu yapay çiçekler bile meyve verecek.
Ama o kadar da korkma~ Dünya üzerinde birçok cinsiyet var. Sevgili ve üzücü şeyler hakkında konuşalım, jelatinli jelatinli. "Yani?"
Bay Çılgın Kötü Kötü Adam! Umulur ki olasılıklarla mutlu olursun. Kalbim bir oda bir salon, izin ver de birazcık kıskanç olayım.
Selamlar, benim mottom "Sadece bir kez dünyaya gelirsin." Birazcık sevgi bana yeterli olsa da Kimse bilmiyor, bilmelerini de istemiyorum Derimin altında ne olduğunu.
Bu şarkı harikulade kötü adamlara adandı. Kemiğine kadar taklit yap, ahlaksızca. Şehir ne kadar acımasızsa, gökkuşağı o kadar güzel oluyor. Adi reklamlarda dans ediyoruz, işte bu POP fontunda bir aşk.
Bay Çılgın Kötü Kötü Adam! Gece çiçeklerinin taçyaprakları. Farklı kıyafetler giyerek önünde bir oğlan taklidi yapıyorum!
Sevgili Doktor Durand-Durand... (1) Buradayız. Adımızı dahi bilmeyen insanlara göre biz zaten kötü adamlarız.
Kötü adam, kötü adam! Kötü adam, kötü adam... Kötü adam, kötü adam, kötü adam...kötü adam! İğrendirici hayatım, iğrendirici hayatım. Sonunda ben de bozuldum.
(çevirmen notları için devamını okuyun)
Çevirmen Notları: (1) - Doktor Durand-Durand, "Barbarella" adındaki 1968 yapımı bilim kurgu filminde kötü adamdır. Milo O'Shea tarafından canlandırılmıştır.
(2) - Edogawa Ranpo (gerçek adıyla Taro Hirai), gizem gerilim eserleri yazmış Japon bir yazardır.
Sözlük: 1- Stamen: Çiçeklerde erkek üreme organı.
2- POP: Japoncada kullanılan bir yazı fontu.
0 notes
Text
Almanya Ticari Vizesi İçin Başvuru Süreci ve Gerekli Şartlar
Almanya, dünya genelinde ticari faaliyetler için önemli bir merkezdir. İş insanlarının Almanya’da düzenlenen fuar, konferans veya iş toplantılarına katılabilmeleri için almanya ticari vize başvurusu yapmaları gerekmektedir. Bu vize türü, iş amaçlı seyahatler için özel olarak düzenlenmiştir ve belirli şartları yerine getiren kişiler tarafından alınabilir.
Almanya ticari vize başvurusu yaparken, dikkat edilmesi gereken ilk nokta, başvuru sürecinin doğru bir şekilde takip edilmesidir. Başvurular, Almanya'nın Türkiye'deki konsolosluklarına veya büyükelçiliklerine yapılmaktadır. Başvuru yapmadan önce gerekli evrakların eksiksiz ve doğru bir şekilde hazırlanması önemlidir. Almanya ticari vize şartları arasında, davet mektubu, seyahat planı ve finansal durumu gösteren belgeler bulunmaktadır. Ayrıca, başvuru sahibinin ticari faaliyetlerde bulunduğunu kanıtlayan belgeler de talep edilmektedir.
Almanya ticari vizesi almak için ilk adım, online başvuru formunun doldurulmasıdır. Bu form, Almanya'nın resmi vize başvuru sisteminden temin edilebilir. Form doldurulurken, kişisel bilgiler, seyahat amacı ve süresi gibi detayların doğru bir şekilde girilmesi gerekmektedir. Başvuru formunun doldurulmasının ardından, gerekli belgelerin hazırlanması sürecine geçilir. Bu belgeler arasında, pasaport, biyometrik fotoğraf, işyeri belgeleri ve davet mektubu gibi evraklar yer almaktadır.
Başvuru belgeleri hazırlandıktan sonra, randevu alınması gerekmektedir. Randevu günü, başvuru sahibinin bizzat konsolosluğa giderek belgelerini teslim etmesi ve biyometrik verilerini vermesi gerekmektedir. Bu süreçte, başvuru sahibinin belgelerinin eksiksiz ve doğru olması, başvurunun olumlu sonuçlanması için büyük önem taşımaktadır. Almanya ticari vize şartları arasında, başvuru sahibinin geçmiş seyahatleri ve vize ihlalleri de dikkate alınmaktadır.
Ticari vize almanya için yapılan başvurular genellikle birkaç hafta içinde sonuçlanmaktadır. Ancak, yoğun dönemlerde bu süre uzayabilir. Başvuru sonuçlandığında, başvuru sahibine vize verilip verilmediği bildirilir. Vize onaylandıysa, pasaporta işlenir ve belirlenen süre boyunca Almanya’da ticari faaliyetlerde bulunma izni verilir. Almanya ticari vizesi genellikle kısa süreli bir vizedir ve en fazla 90 gün süreyle verilmektedir.
Almanya ticari vizesi almanın avantajlarından biri, Almanya’nın ticaret merkezi olması nedeniyle iş insanlarına geniş fırsatlar sunmasıdır. Almanya’da düzenlenen uluslararası fuarlar, konferanslar ve iş toplantıları, yeni iş bağlantıları kurma ve mevcut iş ilişkilerini güçlendirme açısından büyük önem taşır. Bu nedenle, ticari vize almanya başvuruları titizlikle hazırlanmalı ve tüm şartlar eksiksiz yerine getirilmelidir.
0 notes
Text
Katran Karasının Sınırlarında Bir Ülke
Bir katran karanlığının sınırları boyunca yürüyor iş bu menzil. Her durumda birbirinden beter halleri yeknesak bir uyum içinde çelişmeden, kördüğüm olmadan var edebilen bir biyopolitik deneyselliğin esiri ülke şimdi hakkaniyetimiz kılınıyor. Bütünüyle baş amirle, taban tabana zıt gel gelelim suç ortaklığında yerli ve milli olan / oldurulan çeteleşmiş bir devletli mutabakatının izlerinde / birleşiminde hayatın kendisi çelişkilerin esiri kılınıyor. Dört bir yanı sınama, her günü apayrı kuşatma ve tahakkümle yan yana doğrudan bariz bir biçimde müştereklerimiz yerle bir ediliyor. Bugünün ülkesinin yeni yüzyıl formu ya da tahayyülü ekseninde diri, güçlü kendi kendine yeten bir ülke olduğu sanrısı aralıksız zikredilirken oluşan zımni ile varılan yer kapkaranlık bir sahneyi biçimlendirmektedir. Birbirleriyle örtüşen her eylem, her söz, her karar, her hükümle bu müşterekler talanının var edilmesi kesintisiz kılınır. Covid-19 salgını döneminin paldır küldür sümen altı edilip normalleşme diye çıkılan güzergahta oluşturulan perspektif bu hali hemen her güne içkin kılmaktadır. Görünen köy kılavuzsuz bu bahistedir. Varılan eşiğin sunduğu haleti ruhiye tastamam bir tahakküm cenderesidir. Cehennemden hallice bir toplam yeni ülke olaraktan bildirilir. Bütünüyle, ezen, biçen, sindiren ve sınırları daraltan bir toplamdan, mümkün ola gelen her şartta hizada tutulan panoptikon güncelliği var edilendir.
Bir biçimde gözetleme halinin ortasında denetim / gözetim ve tahakküm üçlemesi birlikte, beraberce o yönergeyi sabiti kılar bu ülkenin. Hayatın ehven kılınan her şeyden ama her bir şeyden alıkonulmasının mizansen değil doğrudan güncelliğidir mesel. Bütünüyle kara, kapkaranlık bir yeri / yurdu bina etmek yolunda yürünürken, müştereklerimizin elimizden çalınmasının hali ne olacaktır sahiden? Üçlü, beşli çetelerden, devlet denilenin orta yerine konumlanmış ne ettikleri / ne yaptıkları meçhul kılınmış sureti temsillere, dört bir yandan pıtrak gibi bitiveren götürelim abicim, ablacım tiplemelerine, devletin malı deniz yemeyi beceremeyen keriz abilerine bir dolusu, binbir türlüsü elinde bir ülkede normalliğin nesi var edilebilir ki? Dönüşümü, mutlak teslimiyeti, rant / çıkar / beka adına sahiplenenlerin var ettiği her şeyle bir biçimde ülke mefhumu yıkılırken, aynı gemiden olunmadığını daha hangi felaket, fecaat nasıl bildirebilir ki sıradana, değil mi? Bütünüyle normatif halini terk etmiş, her şeyiyle, her şekilde o duyurulan / görülen ve bildirilen zorbalık rejiminin sureti devamlılığına koşulan bir yerdeki hayatın esamesi sahiden de neye varacaktır ki afaki bir karanlıktan gayrı? Düzen, ezen konumunu g��ncellerken, yaralar dört bir yanı kuşatmaya, var edilmeye devam ederken, sorunun, meselenin ta kendisinin o kanun koyucu, şu baş amir, bu baş faşist, bu bilmiyoruz kim, hangi bakan, bürokrattan değil topyekun sistemin ta kendisinden ileri geldiğini anlamak zor mudur, hala uzak mıdır?
Artı Gerçeğe bağlanalım: “Suç örgütü liderliğinden tutuklandıktan sonra MHP lideri Devlet Bahçeli'nin çağrısı üzerine serbest bırakılan Kürşad Yılmaz, gıda pahalılığından zincir marketleri sorumlu tutan hükümete tepki gösterince iktidar tarafından hedef gösterilen Gıda Perakendecileri Derneği Başkanı ve BİM Marketleri İcra Kurulu Üyesi Galip Aykaç'ı tehdit etti. Yılmaz, Twitter hesabından yaptığı paylaşımlarda, "Kime kimlere hangi güce güveniyorsanız, bütün güvendiğiniz güçlerle birlikte hepinize diyorum tuttuğunuz köşe başları mezarınız olur" dedi.
"Türkiye Yüzyılı vizyon belgesi, bağımsız dış politika hamleleri, yerli ve milli politikalarla KIZILELMA yürüyüşünün içeride ve dışarıda belli çevrelerde oluşturduğu rahatsızlığın farkındayız" iddiasında bulunan Yılmaz, "Türkün bu şanlı yürüyüşünü mümkünse kesmek, değilse geciktirme adına durumdan vazife çıkaranlar da olacaktır" diyerek Aykaç'a şu tehditleri yöneltti:
"Görünen o ki BİM İcra Kurulu Üyesi Galip Aykaç bu göreve talip olmuştur. BİM İcra Kurulu Üyesi Galip Aykaç denen şahıs Liderimizin açıklamalarını üstüne alıp çıkmış haddini aşan bir üslup, tavır ve tarzda açıklamalar yapmıştır. Seni ve senin gibi sıyırtmaları uyarıyorum; Vatandaşı zor durumda bırakacaksınız Liderler uyarınca da çıkıp kabadayılık yaparcasına açıklama yapacaksınız öylemi; kime kimlere hangi güce güveniyorsanız bütün güvendiğiniz güçlerle birlikte hepinize diyorum tuttuğunuz köşe başları mezarınız olur."
Ne Olmuştu?
Aykaç, perakende gıda sektöründen temsilcilerinin katıldığı 7. Private Label Zirvesi'nde yaptığı konuşmada, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın "Zincir marketlerle ilgili kontrolleri sıkılaştıracağız" açıklamalarına "Üretimde maliyet enflasyonu var. Maliyet enflasyonuna eğilmediğimiz sürece bu konuşmalar spekülatif" ifadeleriyle yanıt vermişti.
Aykaç, "Nizamı tanımayan yerel yöneticilere… Ziraattan haberi olmayan ve özellikle İstanbul Ziraat Odası Başkanı'na… FETÖ'ye bizi tehdit eden parti liderlerine söyleyeceklerimiz var. Bu ülkenin insanları sizlerin yalanlarına hiçbir şekilde itibar etmediler" dedi. Aykaç, "Bre ahlaksızlar, densizler, sizlere bundan sonra sizin tonunuzla cevap vereceğim bunu bilesiniz" demiş, "Bizleri farklı yere koyan ve bunları koymaya çalışan ve Müslüman olduğunu iddia eden bu insanlara söyleyeceklerimiz var. Lütfen aynaya baksınlar" ifadelerini kullanmıştı.
Bu sözlere, hem AKP'den hem iktidar ortağı MHP'den tepki gelmişti. Bahçeli de, partisinin grup toplantısında zincir marketlere ilişkin FETÖ soruşturması çağrısı yaparak şunları demişti:
"Zincir marketlerde gün aşırı yapılan zamların toplumsal ve ekonomik huzurumuza tahammülsüzlük olduğu kanaatindeyiz. Ticaret Bakanlığımızın fırsatçıların üzerine kararlılıkla gideceğinden, keyfi ve hatta sinsi bir plan dahilinde fiyat etiketlerini şişirenlerden adli ve idari manada hesap soracağından kuşku duymuyoruz.
Vatandaşlarımızın kesesine dokunan kim olursa olsun karşısındayız. Sürekli zam yapan zincir marketlerin FETÖ’yle irtibat ve ilişkisinin titizlikle araştırılması gerektiğine de inanıyoruz. Milletimizin sırtına zam kamburu yerleştirmek isteyenler her yerde bizi karşılarında bulacaktır. Bu açgözlülere müsamaha gösterilmemelidir. Ekmeğimizden çalan, sofralarımızın tadını kaçıran, mutfaklarımıza karabasan gibi çöken kim varsa iki yakasından tutmak devletin asli vazifesidir.”
Türkiye denilen cerahat sahnesi kılınmış yerde, karanlığın her nasıl biçimsiz bir halde ve hiç aralıksız yinelenen bir mesel olmasına yalın bir örnektir. Burjuva temsilinin karşısında bitiveren kendisi gibi Türk bir temsilin oluşturduğu tehdit döngüsü, var ettiği laflarla bir ve beraberce o katran karanlığının bir soluk mesafesi kadar yakında olduğu ifşa edilir. Bir kere daha tümüyle çürümüş bir düzende sağlam çark olmayacağı kendi elleriyle var edilir. Dönemin suna geldiği imkanlarla tekrardan özgür kılınmış bir mafyanın, doğrudan hedefe koyduğu temsil, bugün yoksulların en çok rağbet ettiği indirimli satış mağazalarından biri olarak bilinendir. Böylesi bir halde dahi, günbegün yıkım şekillendirilip, gündelik kazanç, yaşamak için gereksinim duyulan emtia hiçbir şeye kafi gelmezken, bırakalım geçimi bir tek doğrudan doğruya gıda harcamalarını karşılamaya imkan koymazken, onu dile getire duran bir burjuvanın hedefe konulması, sıradan insanlar için kalıcı bir uyarıdır. Tümden, belirgin bir itirazın söz konusu edilmemesi adına, ah vah ederek yaşamanın mecburi bir deneyim olduğu sanrısına tutunarak, duraksamadan iktidar, bileşenlerine şükran duyarak bir karanlık güncellemesi söz konusu edilir. İtiraz hakkını kullanan burjuva / sermayenin piyonu temsilin eylediği gibi, nedamet ve özürlerle birlikte perakendeci bir konseyin en başat temsilinden istifa etmesi gibi, susun / susun / susun buyrulur. Bundan ala karanlığı bildirecek bir yönetişim / hakimiyet, temsiliyet var mıdır? Görüyorsunuz, anlatmaya hiç gerek yok!
Gazete Duvar’dan aktaralım: “Asgari Ücret Tespit Komisyonu'nun çalışma takviminin belirleneceği toplantıya katılan Türk-İş Başkanı Ergün Atalay, katıldığı TRT Haber yayınında 'kırmızı çizgi'lerini açıkladı.
Türk-İş'in önceki gün '4 kişilik bir ailenin açlık sınırı' olarak açıkladığı 7 bin 785 TL'yi telaffuz eden Atalay, "Bu rakamın altında bir konuyla ilgili masada olmayız" dedi.
'7 bin 785 liranın altı' için "Bizim adımıza kabul edilmesi mümkün değil" ifadelerini kullanan Türk-İş Başkanı Atalay, özetle şunları söyledi:
- Onun altında bir rakamı kabul etme şansımız sıfır.
- Bir şey yayınlıyoruz. Sonra bize sormazlar mı 'Sen bunu açıklıyorsun. Ondan sonra gidip bunun altına imza atıyorsun.' Öyle, o işin içinde olmayız.
- 7 bin 785 TL kırmızı çizgimiz. Onun üzerine çıkmak gerekiyor.
- Bizim hesabımıza göre gıdada artış yüzde 138. Ben Çalışma Bakanı'nın iyi niyetinden şüphem yok. Ama burada yaşıyoruz. Markete, kasaba, bakkala işçi gidiyor, işsiz gidiyor, emekli gidiyor. Dar ve sabit gelirli gidiyor. Küçük esnaf, köylü gidiyor.
- Neyin ne olduğunu biz biliyoruz. Yani ülkeyi yönetenler yahut işveren sendikası bunu da göz önünde bulundurarak bize bir rakam getirmeli. Ondan sonra biz duracağımız yeri biliyoruz. 7'sinde, 14'ünde rakamı bir görelim. ona göre nasıl hareket edeceksek ederiz. Yani bu rakam kırmızı çizgi, bunun altıyla ilgili masada olmayız.”
Bir biçimde panoptikon / gözetleme kulesi / cezaevine dönüştürülen menzilde olmaya hal, bir gayret devam olunan şey yıkıcılığın farkına varılmaması halidir. Türk-iş başkanı olan zatın savunabildiği, kerhen değil de doğrudan var ettiği cümlelerle çıkagelen şeyin bizzat yaşam hakkını gasp etmek olduğu gözlerden kaçırılır. Devletin dümen suyunda gidip bir de aralıksız olarak sanki halktan / emekçiden yana tavır alıyor olabilmenin imkansızlığı bir biçimde gözler önüne serilir. Beyefendinin kırmızı çizgi olarak suna geldiği şeyin belli bir kesim, bu ülkenin yüzde seksen kadarının ortak müştereken hayatta var olma istem ve mücadelesi olduğu unutturulmak istenir. Toplu sözleşme masasına oturana kadar sürüp duran bir heyula içerisinde bir öyle, bir böyle, ama illa ki haklının, hakkı olan halkın istediğini savunuyoruz, savunacağız diye bildiren / bunu iddia eden bir temsilin var ettiği hazin surettir mesele. Açlık sınırının tam da üstünde durmayı matah bir şey zanneden, oysa memleket sathında yüzde yüz ellileri, İstanbul özelinde ise yüzde iki yüzlere çoktan ulaşmış olagelen enflasyon / hayat pahalılığına karşı bir direnişi değil, tam tersine hepten teslimiyeti var etmesi bir sendikacının düşündürücü değil midir? Bu paralarla değil bir aile, tek bir ferdin dahi bir ayını geçirmesi, eksiklerini tamamlayabilmesi, hayatını tam ve eksiksiz bir biçimde gıda, giyim, fatura, yol, sağlık harcamaları vs. tamamlayabilmesi söz konusu edilebilir mi? Sahiden bu mümkün müdür, şu varılan raddede. İyi de nereye kadar en kahraman kara murat tiradı! Hem de boş yere, laf ola beri gele!
Düzen, katran karanlığının sınırlarını dönüşüm / devinim olarak yutturma gayretine devam edenlerin. Bütünüyle, yirmi bir koca senede oluşturulan cerahat imi, bayrak, vatan, din, iman satılarak hep aynı tornadan, neresinde aha da hesap verilecek şimdi denilse bir kere daha güncellenerek o katran karanlığına mahkum menzili / yurdu / milleti var ettiler. Bütünüyle karanlık dört bir yanı kuşatırken, her şey yolundaymış türküsünü aralıksız zikredip dururlarken, yol da meram da çıkmazlara çoktan terk edildi. Bugün vardığımız yerin, dünden karanlık, yarın ulaşmaya çalıştıkları zeminin her günkü olandan da fenalık ihtiva ettiğini bilmek / anlamak için allame olmaya gerek yoktur. Kılıfına uydurulmaya hala devam olunan bir yıkım / çökertme, tükeniş sarmalı dahilinde tek bir iyi günün var edilemeyeceği muhakkaktır. Yönelim, yöneten katından sokağa salınan dehşet dolu bir toplam, tevatür değildir, geleceğini o katran karasında biçimlendirmek, kendi iktidarını daimi kılmak isteyen bir temsiliyetin varlığını gösterir. Bunca can kırığının ortasında kim nasıl, ne şekilde hayatı muhafaza edecektir!
Misak TUNÇBOYACI – İstan’2022
Görsel İçin Zorunlu Kaynakça: Elif ÖZTÜRK ÖZGÖNCÜ - Anadolu Ajansı / Getty Images v/BBC Türkçe Servisi
#hayat hakkı#söz hakkı#durum tahayyülü#güncel#kök karanlık#meram#arzihal#yol nereye?#market#faşizan#akım#günce#doğrudan#hayat#imge#sesler#ekonomik çöküş#yıldırı#tahakküm#siyasa#pragmatism#devamlı şiddet#biyopolitika#sonsuz#fasit döngü#izler
2 notes
·
View notes
Text
Die misslungene Integration in Deutschland (3)
✍🏻 İbrahim Uğur
https://www.gundemarsivi.com/die-misslungene-integration-in-deutschland-3/
Das gescheiterte Integration in Deutschland (3)
Eine der wichtigste Punkt für viele hier lebende Eingewanderten Menschen ist die Familienzusammenführung. Laut Ausländergesetz gibt es zwar einige Kriterien oder Voraussetzungen, die vor der Einreise in die Bundesrepublik Deutschland erfüllt
werden müssten. Hier sind einige Beispiele; ausreichende Einkommen, ausreichende Wohnraum und einfache Art und Weise sich in deutsche Sprache zu verständigen. Allgemein hängt die Aufenthaltserlaubnis von den Ehepartnern ab. Das gesetzt schreib vor, dass die Ehe mindestens 3 Jahre unter einem Dach ununterbrochen fortlaufend bestehen muss. Falls die Ehe vor dieser Zeit auseinandergeht oder die Eheleute sich voneinander trennen, dann wird für den Partner gesetzlich schwierig, die oder der nachgekommen ist. Die Ausländerbehörden nehmen diese Situation als Anlass, um die/ den zugezogenen Partnern das Aufenthaltserlaubnis zu entziehen. Viele Zugewanderten Menschen, die als Ehepartner eingereist sind, wissen in der Regel gar nicht, wie sie sich vor eine Abschiebung schützen können. Es gibt die Möglichkeit für Personen, die nach der Einreise bis zu Trennung oder Scheidung mindestens 1 Jahr gearbeitet haben. Das Bundesverwaltungsgericht hat in dem Verfahren Kus entschieden, dass eine Beschäftigung mindestens ein Jahr ausreichen werde, um eine eigenständige Aufenthaltserlaubnis zu erhalten. Eine der wichtige Bestandteil der Familienzusammenführung ist, dass den zugezogenen Ehepartnern einen Integrationskurs gesetzlich durch das Bundesamt für Migration und Flüchtlinge kostenfrei gefordert werden. Dieses Recht wird meistens über die zuständigen Ausländerbehörden in die Wege geleitet.
*
Almanya’daki başarısız entegrasyon (3)
Burada yaşayan birçok göçmen için en önemli noktalardan biri aile birleşimidir. Yabancılar Kanunu’na göre Federal Almanya Cumhuriyeti’ne evlenerek gelebilmek için gereken bazı kriterlerin yerine getirilmesi gerekmektedir.
Bu Kriterlerle ilgili bazı örnekler: yeterli gelir, yeterli yaşam alanı ve Almanca iletişim kurmanın kolay bir yolu. Genel olarak oturma izni eşlere bağlıdır. Bir evliliğin aynı çatı altında en az 3 yıl kesintisiz devam etmesi gerektiğini şart yasal bir kriter olarak yabancılar yasasında öngörülen şartlardan biridir. Bu süreden önce evlilik son bulacak olursa veya eşler birbirinden ayrılırsa, evlilik yoluyla Almanya’ya gelen partner açısından ciddi hukuki zorluklar ortaya çıkacaktır. Yabancılar daireleri bu tür durumlarda istisnasız kati bir tutum içinde evlenerek gelen eşi yasal bir baskı altında tutarak, yıldırmaya yönelik bir yol izler. Ülkeye evlilik yolu ile gelen göçmenlerin çoğu genellikle kendilerini sınır dışı edilmekten nasıl koruyacaklarını bilmezler. Ülkeye girdikten ve evlilik sürecinde en az 1 yıl sigortalı bir iste çalışmış kişiler için ayrılık veya boşanma sürecinde çözüm kendisine ait bir oturum izni almaktır. Halil Kus davasında Federal İdare Mahkemesi, bağımsız oturma izni almak için en az bir yıl çalışmanın yeterli olacağına karar verdi (1991 yılında). Aile birleşiminin önemli bileşenlerinden biri, ülkeye taşınan eşlerin Federal Göç ve Mülteciler Dairesi tarafından yasal olarak ücretsiz bir entegrasyon kursuna katılmalarının zorunlu olmasıdır. Bu hak genellikle sorumlu yabancılar dairesi kişilere bildirilir.
İbrahim Uğur
0 notes
Text
İngiltere Turist Vizesi ve Başvuru Süreci
İngiltere, dünya çapında kültürel zenginliği, tarihi mirası ve modern yaşam tarzıyla birçok gezginin hayalini süsleyen bir destinasyon olarak öne çıkıyor. Ancak İngiltere'ye seyahat etmek isteyenlerin karşılaştığı en önemli adımlardan biri de İngiltere vizesi başvuru sürecidir. İngiltere turist vizesi, ülkeye ziyaret amaçlı seyahat edenlerin alması gereken resmi bir belgedir.
İngiltere vize başvurusu yaparken dikkat edilmesi gereken ilk adım, başvuru sürecine başlamadan önce gerekli belgeleri toplamaktır. Bu belgeler arasında pasaport, başvuru formu, seyahat planı, finansal durumu kanıtlayan belgeler ve konaklama düzenlemeleri yer alır. Başvuru sahiplerinin dikkat etmesi gereken bir diğer önemli nokta ise vize ücretidir.
İngiltere vize ücreti, başvuru sahibinin seyahat türüne ve kalış süresine göre değişiklik gösterebilir. Genellikle turist vizesi için belirlenen ücretler, kısa süreli seyahatler için daha düşük olabilirken, uzun süreli vize başvurularında daha yüksek olabilir. Başvuru ücreti, vize başvuru merkezleri veya İngiltere'nin resmi vize başvuru portalı üzerinden ödenebilir.
Başvuru sürecinin tamamlanmasının ardından, başvuru sahibi vize başvurusunun sonucunu beklemek durumundadır. Başvuru sonucu genellikle başvurunun yapıldığı vize başvuru merkezi veya İngiltere'nin resmi vize başvuru portalı aracılığıyla bildirilir. Başvuru sahibi vize başvurusunun onaylanması durumunda, belirlenen süre içinde İngiltere'ye seyahat edebilir.
İngiltere'ye seyahat etmek isteyenlerin başvurması gereken İngiltere turist vizesi, belirli prosedürlerin takip edilmesini gerektirir. Başvuru sürecinde gerekli belgelerin toplanması ve vize ücretinin ödenmesi gibi adımların dikkatlice yerine getirilmesi, başvurunun olumlu sonuçlanması için önemlidir.
0 notes