#benim tatlı Yalanım
Explore tagged Tumblr posts
habata-eu · 2 years ago
Text
SAMSATLI LUKO (SAMAOSTALI LUKIANOS) 2.BÖLÜM
Herkese merhabalar
Birinci bölümde Samsatlı Luko'nun hayatını özet geçmiştik. Ve eserlerini incelemeden Luko'yu yeterince anlayamayız diyerek sözlerimizi en tatlı yerinde kesmiştik. Lukianos' un günümüze ulaşan 83 eseri varmış. Ancak bunların az bir kısmı Türkçe 'ye çevrilmiş durumda. Elimde Nurullah Ataç'ın 1944 yılında Fransızca dan çevirdiği tanrıların konuşmaları ve  Emre poyraz'dan Yunanca aslından çevirdiği iki kitabı var sadece. Bunların her ikisi de son derece kolay okunan anlatımı akıcı kitaplar. Özellikle Nurullah Ataç'ın çevirisini keyifle okudum. Zaten Nurullah Ataç, Hatay, Adana ve Maraş kökenli benim gibi Lukianos’un hemşehrisi sayılır. Kitabın arka kapağında da bir yazar ancak bu kadar kendine yakın bir çevirmen bulabilir ifadesi var. Ben de kitabı okuduktan sonra bu ifadeye katıldım. Bu programda bu kitapları hakkında biraz spoiler verebilirim, ama okuyacak olanların keyfini kaçıracak düzeyde olacağını sanmıyorum. Önce gerçek bir hikaye isimli eserinden bahsedeceğim. Bu hikayeyi okurken daha ilk sayfalarda aklıma Zafer Algöz abimiz geldi. Onun YouTube kafa TV de anlattığı Anadolu Zırtçılarını ki ( muhakkak izlemediyseniz izlemelisiniz.  ) Anadolu Zırtçıları meddah mı desem ortaoyuncu mu desem tiyatro karakteri tadında adamlar. Bu adamlar genelde kahvehanelerde akla hayale gelmedik yalan hikayeler anlatırlar. Yani zırt atarlar. Yine o kahvelerde bu zırtçılara inanmaya atma recep din kardeşiyiz diyen bazı şüpheci muhalif dinleyiciler de olur bir kısmı da inanmış gibi yapıp zırtçıları gazlarlar. Niye anlattım bütün o Yunan efsaneleri, bütün o homeros'un hikayeleri bana bu kahvehanelerdeki zırtçıları hatırlattı. Lukiuyanus ise sanki biraz arka taraftan seslenen atma Recep din kardeşiyiz diyen vatandaşa benziyor.
Lukianos'un gerçek bir hikaye isimli eseri başlangıçta Homerosun  Odiseya’ sına benzer.  Kitabın devamında ise aklı hayale gelmedik zırtlar atar. Kitabın adı gerçek bir hikayedir elbette ki bu bir ironidir. Kitap baştan sona gerçek olmayan şeylerle doludur. Kitapta tek bir gerçek ifade geçer o da en başlarda kitaptaki her şeyin bir yalan olduğu söylediği kısımdır.  Şöyle der "ne anlatacak doğru düzgün bir hikayem var ne de şaşırtıcı maceralarım. Ama benim yalanım diğerlerinden daha dürüst. Zira gerçek olmayan şeyler anlattığım halde en azından bir yalancı olduğumu söyleyerek dürüst davranıyorum. İtiraf etmeliyim ki ne gördüğüm ne de yaşadığım ne de duyup öğrendiğim şeyler hakkında yazıyorum. Bu yazılanlar ne olması mümkün ne de olabilecek şeyler. Bu sebeple hiç kimse yazdıklarıma inanmamalı diyerek hikayesine başlar.  Bütün yazdıklarının ciddi bir şekilde, alaya almaksızın efsanevi şeyler ve masalsı hikayeler anlatan, eski şairlerin tarihçilerin ve filozofların öykülerinin birer parodisi olduğunu söyler.
Ve hikaye “cebeli tarık'tan uygun bir rüzgarla batıdaki okyanusa doğru denize açılmıştı” diyerek başlar.  Çok fazla spoiler vermeyeceğim ama önce bir adaya uğrarlar. O ada zaten tam anlamıyla bir Alice harikalar diyarıdır. Şöyle devam eder. Öğleye doğru daha henüz ada gözle görünüyor iken aniden bir kasırga patladı, gemiyi hızla çevirmeye başladı ve birden bire yaklaşık 300 stadion kadar yukarı kaldırdı ve bir daha asla bizi denize indirmedi. Gemiyle gökyüzünde savrulurken aniden bir rüzgar daha sert bir şekilde yelkenlerimizi doldurdu 7 gün 7 gece boyunca havada seyahat ettik. 8 gün ise havadaki boşlukta küre şeklinde ve ışık saçan adaya benzer harika bir ülke gördük der. Evet tahmin ettiğiniz gibi bu ışık saçan adaya benzeyen harika ülke aydır. Burada bir parantez açayım,  bu bir aya yolculuk hikayesi olarak düşünülüp birçokları gerçek bir hikaye eserini ilk bilim kurgu olarak niteler. Yani bizler Luko kadar olamasak da kendi çapımızda şüpheciyiz. O yüzden sanki bana bu bilim kurgu değilmiş  gibi geliyor. Sadece hikayede bir aya yolculuk üyesinin olması, bana göre hikayeyi bir bilim kurgu haline getirmez. Çünkü bilim kurgu “bilim ve teknoloji unsurlarını kullanarak geçmişi ya da geleceğin kurgulanması” olarak tanımlanır. Bana göre de lukianosun gerçek bir hikayesinde böyle bir bilimsel veya teknolojik bir unsur yok. O yüzden tarihin ilk bilim kurgu yazarı sıfatını ben uygun görmedim. Yine de bu aya yolculuk fikrinin, ileride Jules Verne’nin aya seyahatine  ya da George Lucas'ın Star warsına iham olmuş olabileceğini değiştirmez. Onun takdirini de siz değerli dinleyicilerime bırakıyorum.
Emre Poyraz'ın çevirisi gerçek bir hikayeyi okumanızı tavsiye ederek  şimdilik bir kenara koyuyorum ve elimdeki diğer kitaba bakıyorum.
Samsatlı Lucianos,  tanrıların konuşmaları,  çeviren Nurullah Ataç. Ön sözünü de Tahsin güzel yazmış.
Kitabın kapağında şöyle der. “ Yeryüzünde bıraktığın bütün o mutluluğunu, valilerini, yığın yığın altınlarını, babilyonda sana tapan ulusları, koca koca fiillerini, bütün o görkemini, debdebeni anımsamıyor musun? Bunları anımsayınca da buraya gelmiş olmaya nasıl katlanıyorsun? Ne o ne için ağlıyorsun? Deli misin? Talihin kayralarına güvenilmeyeceğini, hepsinin de geçiverdiğini sana o akıllı uslu aristotel öğretmedi mi?”
Evet daha kitabın kapağını açmadan hicivlerine başlıyor. Aristoteles malumunuz olduğu üzere akılcılığın temellerini atan bir filozof kendisi. Okuyucuyu, dinleyiciyi ve  insanları bütün eski tanrılara karşı, Aristo'yu referans alarak akılcılığa davet ediyor.
Tanrıların konuşmaları,  acaba eski Yunan tanrıları gerçek olsaydı kendi aralarında gündelik hayatta nasıl konuşurlardı, sorusunun bir cevabı gibi sanki. İlk önce Prometheus ile Zeus konuşuyor. Prometheus zincire bağlıdır,  durumundan şikayet eder. Sal beni der Zeusa. Beter ol der Zeus.  Prometheus da ona çok önemli bir bilgiyi rüşvet olarak verir ve bu sayede kurtulur. Daha sonra Eros ile Zeus konuşur. Zeus ile  Hermes konuşur. Zeus ile Ganymedes konuşur.  Ganymedes malumunuz küçük bir çocuk çobandır. Zeus tarafından kaçırılmıştır. Hera ile  Zeus konuşuyor peşinden. Hera,  Zeusa,  kadın erkek hayvan çocuk ayırmadan sürekli uçkurunun peşinde koşuyorsun diye serzenişte bulunur. Bu arada yine 18 yaş altı okuyucumuz olur ihtimaline karşın Zeus'un hikayelerini daha fazla derinleştirmiyoruz.
Samsatlı Luko hakkında benim sözlerim bu kadar. Umarım keyifle okudunuz. Herkese selamlar ve saygılar sunarım efendim.
1 note · View note
aslibekroglu · 2 years ago
Photo
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
Suna Doğan Outfits ↳ 1.02
21 notes · View notes
saribezliboy · 5 years ago
Text
Tumblr media
68 notes · View notes
yoruldummm · 4 years ago
Text
Saatlerce derdini dinlediğin insanlarım senin en ufak bir olayını kestirip atması...
18 notes · View notes
0ut-of-my-head · 4 years ago
Photo
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
17 notes · View notes
riickgrimes · 5 years ago
Photo
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
gif request meme - #8 favorite familial relationship  Nejat and Kayra Yılmaz (Benim Tatlı Yalanım)
You’re trying to give me away to them! I would never give you away to anyone. Let’s pretend this is a game, ok? You try to live away from me and I’ll try too. I promise you, this won’t last long. But, I don’t want to play a game! I know, sweetie. We’ll miss each other a lot. We’ll be incredibly sad, but we’ll see each other again. Until then, we have to be patient. Some day soon, this game will end, you’ll come back home, and we’ll never be apart again. Do you promise? I promise, sweetie, but you need to be strong. If you’re not strong, then I can’t be strong and if I’m strong, then I can fight better and this game can end even faster. 
97 notes · View notes
demctozdemir · 5 years ago
Photo
Tumblr media Tumblr media Tumblr media
Asli Bekiroglu as Suna Dogan in Benim Tatli Yalanim (episode 23)
24 notes · View notes
uzaktayalnizbiryildiz · 5 years ago
Text
Mutluymuşum gibi davranıyorum. Sanki hayatımda hiç sıkıntım yokmuş, tüm o olanları ben yaşamamış ve tüm o gözyaşlarını ben dökmemişim gibi bir hallere giriyor, ustalıkla rolümü sahipleniyorum. Bunun bana bir faydası olmadığını söylüyor bazıları, ne başkalarına ne de kendime. Ama.. ama bu pek umrumda değil. En azından 'mutlu'yken kimse bana 'sen neden böylesin, neden hep üzgünsün' gibi şeyler sormuyor, kimse bana acıyormuş gibi bakmıyor, kimse benim bir psikoloji bozukluğum olduğunu falan da düşünmüyor. Hem.. bazen kendim de kanıyorum kendi oyunuma. Sanki gerçekten de 'mutlu'ymuşum gibi gülebiliyorum ve kısa süreliğine de olsa kabuslarımı unutabiliyorum. En kötüsü de bu değil mi zaten? O kadar kötü bir durumdasın ki artık rollerin dışında mutlu olamıyorsun, gülemiyorsun. Kafan güzel olmadığı sürece hep bu cehenneminde yanıyorsun ve sürekli boğuluyormuş gibi hissedip duruyorsun..
26 notes · View notes
bak-bi-bana · 5 years ago
Text
Tabi sen bilmiyorsun seni nasıl sevdiğimi. Seninle karşılaştığımız her anı tesadüf sanıyorsun değil mi? Aslında ben hep seni bekliyorum. Belki bir an çarpışırız ne dersin?
11 notes · View notes
ayris0 · 5 years ago
Text
Sen, yıkık şehrimin harabe binası. Ben, yıkık duvarlarında saklı bir iz
20 notes · View notes
1yalnizadam · 5 years ago
Text
Yalanlardan okadar bıktım ki.
14 notes · View notes
ezgii-guness · 5 years ago
Text
Sende kayboluyorum diye dedim de... yanlış yazmışım sanırım senden kayboluyorum mu olması gerek miş..🙄¿
1 note · View note
aslibekroglu · 2 years ago
Photo
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
Suna Doğan Outfits ↳ 1.01
17 notes · View notes
birisiblogs · 5 years ago
Text
İnsanlar aslında doğruyu değil yalanı bilmek isterler...
2 notes · View notes
venti3dieci · 5 years ago
Text
Tumblr media Tumblr media
I had to learn a program just to gif these two scenes, I'm sorry
15 notes · View notes
0ut-of-my-head · 4 years ago
Photo
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
16 notes · View notes