#bebeklerde konuşma
Explore tagged Tumblr posts
Text
Hipotermi Tanımı
BirPaylaş Paylaşım Platformu https://birpaylas.com/hipotermi-tanimi.html
Hipotermi Tanımı
Hipotermi Tanımı
Hipotermi Tanımı, hakkında sizlerle paylaşılan konular geniş çaplı araştırmalardan geçmektedir. Sizler için araştırdığımız konular, başlıkları sağlık konusunda devam edicektir. Hipotermi insan vücudunun ürettiğinden daha hızlı çalışması için ihtiyaç duyduğu ısıyı kaybettiğinde ortaya çıkan ve vücut sıcaklığının tehlikeli bir şekilde düşmesine neden olan tıbbi bir acil durumdur. Normal vücut ısımız 37 °C olmaktadır. Hipotermi Tanımı Vücut ısısı 35 °C’nin altına düştüğünde hipotermi teşhisi konulmaktadır.
Çeşitli nedenler de Hastalığın belirti ve semptomları düşük vücut ısısı ile değişir. Vücut ısısı düşen kişilerin kalbi, sinir sistemi ve diğer organları normal şekilde çalışamaz. Zamanında tedavi edilmezse, hipotermi kardiyovasküler ve solunum sistemlerinin tamamen bozulmasına ve nihayetinde ölüme neden olabilir. Hipotermiye genellikle hava değişikliklerine maruz kalma veya soğuk suya daldırma neden olur. Hipoterminin birincil tedavisi, vücudu normal sıcaklığa döndürmektir.
Reklam ( Hipotermi Nedir )
Böbrek Taşı Nedir ?
Uykusuzluk (Imsomnia) Nedir ?
Skolyoz Nedir ?
Kronik yorgunluk sendromu nedir?
Hipotermi Nasıl Olur ?
Hipotermi, beden ısıyı ani hızlı bir şekilde düşüşe geçtiğinde ortaya çıkmaktadır. Hipoterminin en çok görülen nedenleri arasında soğuk havaya ile karşı karşıya kalmak veya soğuk suya maruz kalmak görülmektedir. Bununla birlikte, kişiler uygun giysiler olmadan uzun süre normal vücut sıcaklığından daha soğuk bir sıcaklığa maruz kalırlarsa veya koşulların etkilerini kontrol edemezlerse, yine de hipotermi oluşabilir. Vücut korumasız yüzeylerden ısı kaybedebilir.
Rüzgar, cildin yüzeyinde ince bir sıcak hava tabakası taşıyarak vücut sıcaklığını sürekli olarak düşürebilir. Ayrıca Şiddetli Hipotermi ve Hafif Hipotermi diyerek ikiye ayırabiliriz. Soğuk zemin veya çok soğuk bir yüzeyle, özellikle soğuk suyla, yağmurla veya ıslak giysilerle temas halinde, termodinamik yasaları nedeniyle sıcaklık kaybedebilir.
Hipotermi Semptomları Nelerdir ?
Titreme, hipoterminin görülen ilk semptomudur. Tremor, vücudunuzun soğuğa karşı ısınmaya çalışan refleks savunması olduğundan, vücut ısınız düşmeye başladığında fark edilen ilk semptomdur. Hipoterminin diğer belirti ve semptomları arasında bilinç kaybı, geveleyerek konuşma veya mırıldanma, kafa karışıklığı veya hafıza kaybı, sakarlık veya koordinasyonsuzluk, titreme, uyuşukluk veya çok düşük enerji seviyeleri, yavaş ve hafif solunum, zayıf nabız ve özellikle parlak kırmızı, soğuk cilt bulunur. bebeklerde.
Birçok hipotermi vakasında, belirti ve semptomların yavaş gelişmesi nedeniyle kişi durumdan habersizdir. Bununla birlikte, hipoterminin kafa karışıklığı da durumun farkındalığını engeller. Karışıklık da riskli davranışlara yol açabilir. Ufak bir not eklemek gerekirse Alkol zehirlenmesi, düşük kan şekeri, iştahsızlık, ileri yaş riskleri artırmaktadır. Şiddetli hipotermi olan hastanın kesinlikle tedavilerine hastane ve acil durumsa yoğun bakım ünitelerinde devam edilmesi önerilir.
0 notes
Text
Zihin beyni arayüz olarak kullanıyor!
https://pazaryerigundem.com/haber/172801/zihin-beyni-arayuz-olarak-kullaniyor/
Zihin beyni arayüz olarak kullanıyor!
‘100. Yılında EEG’ temalı 2. Nörobilim ve Teknolojileri Kongresi’nde “Bipolar EEG: Bir Psikiyatristin Penceresinden Beyin Dalgalarının Ritmi” konusu Psikiyatri Uzmanı Prof. Dr. Sermin Kesebir tarafından ele alındı.
İSTANBUL (İGFA) – Üsküdar Üniversitesi tarafından düzenlenen ‘100. Yılında EEG’ temalı 2. Nörobilim ve Teknolojileri Kongresi Üsküdar Üniversitesi NP Sağlık Yerleşkesi İbni Sina Oditoryumu’nda yapıldı.
Kongrede “Bipolar EEG: Bir Psikiyatristin Penceresinden Beyin Dalgalarının Ritmi” başlıklı konuşma yapan Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Hastanesi Psikiyatri Uzmanı Prof. Dr. Sermin Kesebir, ‘bireyin kimlik duygusu, benlik algısı ve değerlerini içeren karmaşık bir yapıyı nitelendiren’ kendiliğin, bireyin varoluşunu hissetme ve yaşantılama hali olduğunu ifade ederek, yeni doğan bebeklerde kendiliğin parçalı bir yapıda olduğunu ve göstermeci büyüklenmeci bir kendilik ile idealize edilmiş ebeveyn imgesi olarak ikiye ayrıldığını anlattı.
BEBEKLER İDEALİZE ETTİKLERİ EBEVEYN FİGÜRÜNE BAĞLANMA EĞİLİMİNDE
Bebeklerin, kendilerini gösterme arzusu ve coşkusuyla hareket ederken, aynı zamanda idealize ettikleri ebeveyn figürüne de bağlanma eğiliminde olduğunu anlatan Prof. Dr. Sermin Kesebir, “Bu iki kutup arasında sürekliliği ve kalıcılığı olan bir kendilik oluşumu, gerçek ilişkiler ve canlı süreçlerle sağlanır. Zaman ve mekanla ilgili deneyimler birikerek ve birleşerek bütünleşmiş bir kendiliği oluşturur. İnsan yavrusu, kendilik nesnesiyle kaynaşma ve birleşme özlemini gidermeye çalışarak bu bütünleşmeyi gerçekleştirir.” dedi.
EEG’DE ALFA DALGASI ÜRETME YETENEĞİ, BİREYİN DUYGUSAL REPERTUARI İLE BAĞLANTILI
“Kendilik, uzay ve zaman içinde bir oluşumdur ve bütünleşmiş bir kendilik, benlik işlevinin hem kaynağı hem de örgütleyicisidir.” diyen Prof. Dr. Sermin Kesebir, şunları kaydetti:
“Merak ve heves, özne ve idealler, yetenek ve beceriler kendiliğin üçüncü ayağını oluşturur. Bazal kortizol düzeyi, kalp hızı değişkenliği, deri iletkenliği ve istirahat aktivitesi gibi fizyolojik ölçütler, kendiliğin işlevselliği ile ilişkilidir. EEG’de alfa dalgası üretme yeteneği, bireyin duygusal repertuarı ile bağlantılıdır. Kendilik, canlılık ve özsaygının azaldığı durumlarda örselenebilir. Bu durumlarda, göstermeci ve büyüklenmeci kendiliğin hasar gördüğü gözlemlenir ve psikomotor retardasyon (zihinsel ve motor faaliyetlerde yavaşlama) gibi belirtiler ortaya çıkar. Kendilik nesnesiyle bağımlı bir ilişki, idealize edilmiş ebeveyn imgesinin talebi karşılanmadığında suçluluk duygusuna yol açar. Bu tablo, depresyon olarak tanımlanır. Örselenme, duygusal veya fiziksel ihmalden kaynaklanabilir ve bipolar bozuklukta en sık gözlemlenen çocukluk çağı travmalarıyla benzerlik gösterir.”
BU Haber İGF HABER AJANSI tarafından servis edilmiştir.
0 notes
Text
Biberon Çürüğü Nedir? Nasıl Tedavi Edilir?
Biberon çürüğü, bebeklerde üst ön süt dişlerinde başlayıp hızlıca yayılan biberon kullanımı ya da emzirme sonrasında oluşan çürük tipidir. Anne sütünün içindeki laktozdan kaynaklı ortaya çıkar. Süt dişler daima diğer dişlerden daha hassastır ve daha önce çürürler. Bu çürükler hem estetik açıdan çirkin bir görüntüye, hem de ilerleyen yaşlarda oluşabilecek diş problemlerine yol açmaktadır. Biberon çürüğü, bebeklerde özellikle 6. aydan itibaren başlar. Bu dönemden itibaren anne ve babalar biberona süt doldururken içerisine şeker içeren mamalar, bal veya pekmez gibi şekerli besinlerden koyarlar. Bu şekerli besinler diş çürüklerine neden olur. Ayrıca yatmadan önce biberon ile verilen süt veya mamalar gece boyu diş üzerinde bir tabaka oluşturur. Bu tabaka temizlenmediği takdirde ön dişlerde çürükler meydana gelebilir.
Biberon Çürüğü Belirtileri Nelerdir?
Biberon çürüğü tanısını erken yaşlardaki çocukların kendilerinin koyması asla mümkün değildir. Anne ve babalar özellikle dişlerdeki bazı durumları gözlemleyerek sorunun ne olduğunu anlayabilir. Bununla birlikte ilk belirtileri çok net anlaşılmayabilir. İlk belirtilerin anlaşılmaması nedeniyle bu çürükler, genellikle ilerleyip şiddetli ağrıların ortaya çıkması ve dişlerde kırılmaların görülmesi ile kendini belli eder. Bebeklik ve çocukluk döneminde görülen bu sorunların çözümü için erken yaşlardan itibaren diş bakımı ve ağız sağlığına özen göstermek ve çürüğü önleyici tedavilerin yapılmasını sağlamak son derece önemli bir noktadır. Biberon çürüğünün bazı belirtileri şu şekildedir: - Dişlerde dayanılmaz ağrı - Diş etlerinde iltihaplanmalar - Dişlerde kırılmalar - Diş kayıpları - Kötü ağız kokusu - Dişlerde enfeksiyon - Dişlerde çıkan küçük lekeler - Konuşma bozuklukları Bu belirtileri gören anne ve babalar, bebeklerini muhakkak güvenilir bir diş hekimine götürmelidir.
Biberon Çürüğüne Neden Dikkat Edilmeli?
Bazı anne ve babalar, süt dişleri geçici dişler olduğundan bu çürükleri önemsemezler. Fakat bu çok yanlış bir algıdır. Bebeklerde dişler; konuşmak, çiğnemek ve gülümsemek için oldukça önemlidir. Ayrıca daha sonra çıkacak olan yetişkin dişleri için yer tutucu durumundadır. Tedavi olmayan dişler ileride çarpık diş gibi görüntü bozukluklarına sebep oldur. Ayrıca ağrı ve enfeksiyon gibi kötü durumlar yaşanabilmektedir. Daha ciddi durumlarda ise diş çekimi bile görülebilir. Bu gibi olumsuz durumlar ile karşılaşmamak için detaylı araştırmalar yapıp işinde iyi olan bir diş uzmanı ile görüşülüp çözüm yolları bulunmalıdır.
Biberon Çürüğü için Koruyucu Önlemler
Biberon çürüğünü önlemek için anne ve babaların ilk önce uzman kişilerden yardım alması gerekir. Uzman tavsiyelerine göre bir tedavi yol haritası çizilebilir. Sorunun erken teşhisi özellikle 1 yaş ve öncesinde yapılmalıdır. Bunun dışında şu gibi etkili önlemler alınabilir: - Fissür örtücü uygulamaları - Flor uygulaması - Ağız bakımı ve diş temizliği - Şekerli yiyeceklerin azaltılması - Uykudan belirli bir süre önce beslenmenin kesilmesi - Biberon kullanımından sonra dişlerin temizliği - Düzenli diş hekimi kontrolleri - Emzik kullanımında dikkat edilecek noktalar Bu gibi etkili önlemler, ağız sağlığı ile ilgili pek çok sorunun çözümü için bebeklerde ve çocuklarda önemli bir koruma sağlayacaktır. Aksi takdirde ileride geri dönüşü olmayan sorunlar ile karşılaşmak kaçınılmazdır.
Biberon Çürüğü Tedavisi Nasıldır?
Çoğu bebekte görülen biberon çürüğü sorunu ile ilgili en çok sorulan sorulardan bir tanesi de “Biberon çürüğü tedavisi var mıdır?” sorusudur. Biberon çürükleri elbette tedavi edilebilir. Günümüzde bu sorun için oldukça ileri seviyede tedavi yöntemleri uygulanmaktadır. Ancak aşırı derecede ilerlemiş çürüklerde tedaviler de oldukça zorlaşmaktadır. Burada önemli olan nokta her sağlık sorununda olduğu gibi erken tanıdır. Erkenden fark edilen çürükler hemen tedavi altına alınır ise biberon diş çürüğü sorunundan büyük oranda kurtulma şansı bulunmaktadır. Geç kalınmış vakalarda birkaç defalık tedavi yapılıp ancak diş çekimi ile kurtulma şansı olur. Bununla birlikte biberon çürüğü tedavileri ağrı ve acısı oldukça az olan tedavilerdir. Bu yüzden anne ve babaların endişe etmelerine gerek yoktur. Biberon çürüğü tedavisi konusunda bir diğer önemli nokta yapılan tedavilerin aksatılmamasıdır. Tedavisi yapılmayan dişlerde maalesef diş çekimi yapılmaktadır. Tedavi sürecinde ameliyat gibi tıbbi müdahaleler yoktur. Çürük tedavisi yapılırken ebeveynlerin çocuklarına şeker içeren bal, pekmez, mama, vs. gibi besinleri vermemesi gerekir. Aksi takdirde tedavi olumlu cevap vermez. Bunun yanında biberon çürüğü tedavisi hakkında merak edilen bir diğer soru da “Henüz küçük olan bebeklerin tedavisi nasıl yapılmaktadır?” sorusudur. Küçük bebeklerin bu tedavileri bebek anne veya babanın kucağındayken yapılır. Bu şekilde yapılan ve kısa süren birkaç seans ile diş çürüklerini tamamen temizlemek mümkündür.
Sıkça Sorulan Sorular
Emzirme ile Biberon Çürüklerinin Önüne Geçilebilir mi? Pek çok diş hekimi bebeklerin genel ağız ve diş sağlığı için biberon ile beslenmeden ziyade emzirme ile beslenmeyi önermektedir. Bu yüzden evet emzirme ile besleme biberon ile beslemeden çürüklere daha az neden olmaktadır. Süt Dişleri Çürükleri Tedavi Edilebilir mi? Süt dişlerindeki çürüklerde tedavi yöntemleri bulunmaktadır. Bu yöntemler genelde ağrısız ve acısızdır. Ancak ilerleyen süt dişi çürükleri tedavilerinde daha farklı tedaviler uygulanır. Bunlar diş çekimi uygulamasına kadar gidebilir. Read the full article
0 notes
Text
🥶Hipotermi, uzun süre aşırı soğuğa maruz kalmaktan kaynaklanan tıbbi bir acil durumdur.
🥶Uzun süre soğuğa maruz kalan vücut ürettiğinden daha hızlı ısı kaybeder. Vücudun depolanan enerjisini tüketir ve nihayetinde vücut sıcaklığı düşer.
🥶Çok düşük vücut ısısı beyni etkiler. Net düşünememeye, iyi hareket edememeye yol açar.
BELİRTİLER
🥶Titreme
🥶Yorgun hissetme
🥶Bilinç bulanıklığı
🥶Hafıza kaybı
🥶Konuşma bozukluğu
🥶Uyuşukluk
🥶Motor becerilerde aksama
**Bebeklerde parlak kırmızı, soğuk cilt
***Kişinin vücut ısısı 35° C'nin altındaysa hemen tıbbi yardım alın!
NE YAPMALI?
🥶Kişiyi sıcak bir odaya veya sığınağa alın.
🥶Kişinin giydiği ıslak giysileri çıkarın.
🥶Kişinin vücut merkezini (göğüs, boyun, baş ve kasık) ısıtın. Ten tene teması gevşek, kuru battaniye, giysi, havlu veya çarşaf katmanlarını da kullanabilirsiniz.
🥶Sıcak içecekler vücut ısısını artırmaya yardımcı olabilir, ancak alkollü içecekler vermeyin.
🥶Bilinci yerinde olmayan kişiye içecek vermeye çalışmayın.
🥶Vücut ısısı yükseldikten sonra, kişiyi kuru tutun ve baş ve boyun da dahil olmak üzere vücudunu sıcak bir battaniyeye sarın.
🥶Mümkün olan en kısa sürede kişiye uygun tıbbi yardım alın.
NE YAPMALI? TIBBİ PERSONEL
🥶Kişi ölü görünse bile kalp masajı yapın.
🥶CPR, kişi yanıt verene veya tıbbi yardım sağlanana kadar devam etmelidir.
🥶Kalp masajı yaparken kişiyi ısıtmaya devam edin.
🥶🥶🥶Bazı durumlarda, ölü gibi görünen hipotermi kurbanları başarıyla hayata döndürülebilir.
#deprem #crushsendromu #ezilme #depremler #hipotermi #hipotermia #hipotermitedavisi #depremkahramanları #ezilmesendromu #depremdeyaralananlara #depremeyardım #çocukkliniği #çocukuzmanları #birannekadargüvenli #çocuklarınızeminellerde #miniklerindoktoru #annebebek #pediatrist #doktor #bebek #bebeksağlığı #çocukdoktorları #annebebek #hamileanneler #uykusuzanneler
1 note
·
View note
Text
Otizm tedavisi / kız çocuklarında gizli otizm / Ekolali
Otizm tedavisi / kız çocuklarında gizli otizm / Ekolali
View On WordPress
#aba eğitimi#aba terapi#bebeklerde otizm#otistik çocuğa konuşma eğitimi#otistik nedir#otizm aba#otizm belirtileri#otizm tedavisi#otizm teşhisi#otizmli çocukların özellikleri
0 notes
Text
Bebeklerde Dil Gelişimi
New Post has been published on https://bebekler.name.tr/bebeklerde-dil-gelisimi-2.html
Bebeklerde Dil Gelişimi
Çocukların dil gelişiminde, beyin gelişiminin en hızlı olduğu ilk üç yıl çok önemlidir. Bundan dolayı doğumda işitme testi yapılmaktadır. Bebeğinizin çevresinde yeterli uyaran olması; kendisiyle sürekli konuşulması; bebeğin bunları işitmesi ve gözlemlemesi; sağlıklı konuşma organlarının olması; dil yeteneğindeki gelişimin temelini oluşturur. Ebeveynlerinin, özellikle de annenin konuşması çok önemlidir. Bebekler altı aylıkken ana dillerindeki bazı sözcükleri tanıyabilmektedir.
Bebekler ve çocuklar için düzenli kitap okumak çok yararlıdır. Konuşurken kısa ve anlaşılır kelimeler kullanmak, bebeğin sizi taklit edebilmesini kolaylaştırır. Dil, çene, dudak kaslarının gelişmesi ve yapısının olgunlaşmasıyla daha kontrollü sesler çıkarmaya başlarlar. İlk yılda an-lamını bilmeden birkaç basit kelime söylerler. Bebeklerle yakın mesafeden, mimik ve jestlerle konuşmanın desteklenmesi de önemlidir.
Altı aylık bir bebek ba-ba, ma-ma gibi tekrarları ve daha sonra anlamsız bazı mırıldanmaları dile getirir. Bu dönemin ardından çocuğun ses çıkarması bir anda sona ererse işitme kaybından şüphe edilmesi gerekir. İlk yaşında ise birkaç kelime çıkmaya başlar. 18 aylıkken 8-10 kelime konuşan çocuk, bundan sonra hızlı bir kelime öğrenme yarışına girer. İki yaş civarında da kelimeleri birlikte kullanmaya başlar. Bu yaşlarda çoğunlukla kullanılan 50’ye yakın kelime hafızası vardır. Çocuklar kelimelerin objeleri, nesneleri, düşünceleri ve hareketleri sembolize ettiğini ve tanımladığını bu dönemlerde anlamaya başlarlar. Her çocuğun aynı dönemde aynı kelime haznesine sahip olması ve aynı akıcılıkta konuşması beklenemez. O nedenle gecikme gibi görünen durumlarda panik olunmamalıdır.
Bazı aylarda ve yaşlarda çocuklarınızın dil gelişiminde bir sorun olup olmadığını kontrol edebilirsiniz. Geri kaldığını düşündüğünüz durumlarda önce doktorunuzla görüşmelisiniz. Her çocuğun aynı yaşta konuşması beklenmemekle beraber, her türlü gecikmenin de altta yatan herhangi bir patolojiden (yapısal neden) kaynaklanıp kaynaklanmadığının da araştırılması gereklidir. Aile öyküsü, çocuğun cinsiyeti, doğum öyküsü, fizik muayene ve çevresel koşullar önemlidir. Erkek çocuklar kız çocuklara göre daha geç gelişim gösterebilir.
Konuşmayı Öğrenmede Gecikme Nedenleri ve Yaklaşımlar
Konuşması geciken çocuklarda, öncelikle çocuğun duymasında bir yetersizlik olup olmadığı öğrenilmelidir. Geçici bazı durumlarda da işitme etkilenebilmektedir. Yeni doğan işitme taramasında testi geçmiş olsa bile sarılık, ateşli hastalık ya da orta kulak iltihabı gözlenen çocuklarda işitmenin yeniden değerlendirilmesinde fayda vardır. Bazı çocuklarda dil ve kas gelişimi diğer çocuklara göre daha yavaş olabilir. Konuşma ve ses çıkarma kasları ve koordinasyonunun her çocukta aynı olması beklenmemelidir. Erişkin dilini ve uzun dizi kelimeleri anlamak çocuklar için zordur. Fazla ilgi gösterilmeyen ve kendisiyle konuşulurken anlaşılır, kısa kelimeler kullanılmayan bebeklerin işi daha zor-dut. Çok fazla yalnız kalan bebeklerde ve çoğunlukla tek başına oyun oynayan çocuklarda konuşma sorunu daha çok beklenir. Bakıcıyla yetişen çocukların gün içerisinde sözel iletişiminin desteklendiğinden emin olmakta yarar vardır.
Bazı çocuklar ise anlayabileceklerinden daha fazla dil ve kelimeyle karşı karşıya gelebilir. Örneğin, birçok farklı dilin bir arada konuşulduğu durumlar çocukların daha geç konuşmasına neden olabilir. Çocuklar konuşulanları anlar ama geç konuşabilir. Anlaşılır ve kısa kelimeler kullanmak, sık tekrar yapmakla bu sorun ortadan kaldırılabilir.
Çocuklar sosyallik açısından pasif ise geç konuşabilirler. Göstererek ya da kimi jestlerle derdini anlatan çocuklar konuşmaya fazla gereksinim duymazlar. Bir de kendi yerine başkaları konuşuyorsa çocuklar susup beklemeyi tercih eder. Özellikle bu konuya ebeveynlerin çok dikkat etmesi gerekir.
Doktor muayenesinde çocuklar yakınmalarını kendileri anlatmaya çalışabilirler. Ebeveynler buna evde çeşitli oyunlarla hazırlanabilirler. Doktorlar da çoğu zaman annelerden değil çocuklardan yakınmalarını dinlemek isterler ve soruyu onlara sorarlar. Çocuklar konuşmada yavaş ve pasif davranabilirler. Bu durum, özellikle fazla konuşma şansı bulamayacaklarını düşünen çocuklar için geçerlidir. Ebeveynler girişimde bulunmadan sessizce izlemeli, çocuğun doktorla iletişim kurmasına fırsat tanımalı, sabırsızlık gösterip soruları yanıtlamaya çalışmalıdır. Bu tutuma çocuğun günlük hayatında da dikkat edilmelidir.
Evde fazla sosyal ortam yaratılmayan, konuşulmayan ama çocuğun sürekli okul dilini kullandığı bir ortamda bulunması da büyük çocuklarda konuşma sorunu yaratabilir. Sayıları, geometriyi kullanırken çok iyi ve rahat olan çocuğun, günlük konuşmada karşılaştığı kelimeleri az kullandığı için sosyal yeteneği azalabilir. Bu sorun özellikle okul performansı iyi olan ama sosyal içerikli iletişimi az olan çocuklarda görülmektedir. Çocuklara pratik ve gündelik konuşma dilini de öğretmek, daha çok sosyal ortamlarda bulundurmak, ortak aktivitelere girmek yararlı olacaktır.
İlginizi Çekebilir
Bebeği biberonla beslemek ve strerilizasyon
Bebekte Kasık Fıtığı
Bebek Kıyafeti
.yuzo_related_post imgwidth:230px !important; height:220px !important; .yuzo_related_post .relatedthumbline-height:15px;background: !important;color:!important; .yuzo_related_post .relatedthumb:hoverbackground:#fcfcf4 !important; -webkit-transition: background 0.2s linear; -moz-transition: background 0.2s linear; -o-transition: background 0.2s linear; transition: background 0.2s linear;;color:!important; .yuzo_related_post .relatedthumb acolor:!important; .yuzo_related_post .relatedthumb a:hover color:!important;} .yuzo_related_post .relatedthumb:hover a color:!important; .yuzo_related_post .yuzo_text color:!important; .yuzo_related_post .relatedthumb:hover .yuzo_text color:!important; .yuzo_related_post .relatedthumb margin: 0px 0px 0px 0px; padding: 5px 5px 5px 5px; jQuery(document).ready(function( $ ) //jQuery('.yuzo_related_post').equalizer( overflow : 'relatedthumb' ); jQuery('.yuzo_related_post .yuzo_wraps').equalizer( columns : '> div' ); )
0 notes
Text
Emzirerek bebeğinizi hastalıklardan koruyabilirsiniz!
Denizli Devlet Hastanesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uz. Dr. Görkem Oğuz 1-7 Ağustos Dünya Emzirme Haftası dolayısıyla bir açıklama yaptı. Oğuz; ilk 6 ay bebeklere sadece anne sütü verilmesinin önemine değinerek, emzirmenin hem bebeği hem de anneyi birçok hastalıktan koruduğunu söyledi. Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uz. Dr. Görkem Oğuz, anne sütünün bebekler için en önemli besin kaynağı olduğunu ve ilk ay sadece anne sütünün bebeğin beslenmesinin yüzde 100’ünü karşıladığını söyleyerek; “ Bebeklerin vücut ve ruh sağlığı için en uygun besini anne sütüdür. Her annenin sütü özeldir ve kendi bebeği için en uygun bileşimdedir. Anne sütünün bileşimi mucizevî şekilde bebeğin doğum haftasına, gelişimine, gün içindeki öğünlerine göre en uygun olacak şekilde değişmektedir. Anne sütü ideal büyüme ve gelişme için gerekli olan enerjiyi ve tüm besin maddelerini içerir. Anne sütü ilk 6 ayda bebeğin ihtiyacının yüzde 100’ünü, 6-12 ayda bebeğin ihtiyacının yüzde 50’sini, 12. aydan itibaren de yüzde 30’unu karşılar” dedi.
Anne Sütü Bebeği Hastalıklardan Korur
Bebeğin beslenmesi için gerekli olan anne sütünün doğumdan hemen sonra gelmeye başladığını ilk emzirmede kolostrum denen sarı renkli ve koyu kıvamlı gelen bu ilk sütün yoğun bağışıklık maddeleri ile bebeği hastalıklarından koruduğunu anlatan Uz. Dr. Görkem Oğuz; “Anne sütü ile beslenen bebeklerde solunum ve sindirim yolu hastalıkları daha az görülür. Ortakulak iltihabı riski azalır. Anne sütü, büyüme faktörü içerdiği için bebekler daha iyi büyürler. Anne sütünün içinde bebeği kanserden koruyucu maddeler bulunur. Anne sütünün içerdiği maddeler bebeği rahatlatır, gevşetir, ağrıyı azaltır, daha çabuk uykuya dalmasını sağlar, Anne sütü alan bebeklerde karın ağrısı ve kabızlık daha az görülür. Anne sütü bebeğin zekâsını 8-10 puan artırır. Anne sütü ile beslenen bebeklerde, konuşma problemi, şeker hastalığı, lenf kanseri, kansızlık, diş çürükleri ve alerji hastalıkları daha az görülür” dedi. Anne sütü ile beslenmenin bebeğin yanı sıra anneye birçok faydası olduğunu açıklayan Uz.Dr. Görkem Oğuz; Emzirme annelerin meme kanseri, rahim kanseri, kansızlık, kemik erimesi gibi hastalıklara yakalanma riskini azaltır. Emzirme hormonları; anneyi gevşetir, daha çabuk uykuya dalmasını sağlar ve anneyi dinlendirir. Emziren anneler eski kilolarına daha çabuk döner. Psikolojik yönden faydaları ise, annelik duygusunun gelişimine neden olur. Emzirme, anne ile bebek arasındaki bağı güçlendirir. Emziren annelerin kendilerine güvenleri fazladır, bu durum süt verimini olumlu yönde etkiler” dedi. Read the full article
0 notes
Text
Süt Dişlerinin Korunması
Süt dişlerinin korunması gerçek dişleri kadar önemlidir. Çocuğunuzun sağlıklı bedensel ruhsal ve sosyal gelişimi, sağlıklı gülümsemesi le mümkündür.
Süt Dişlerinin Korunması;
Çocukluk ve ergenlik çağında gıdaların daha kolay çiğnenmesi ve besinlerden daha fazla yararlanım elde edilebilmesi, aynı zamanda düzgün konuşma ve özgüven kazanımında sağlıklı süt dişlerinin varlığı büyük ölçüde yardimci olur.
Süt Dişleri Ne Zaman Tamamlanır?
Bebeklerde 6 aylıkken sürmeye baslayan süt 24-30 aylarda tamamlanır. çıkarma sırasında diş etlerinde oluşabilecek kaşıntı, sislik, salya akis, iştahsızlık gib huzursuzluklar: süt dişlerinin çıkması ile kaybolur. Sürme tamamlanana kadar olan bu huzursuzluk döneminde çocuğun rahatlaması için, eczanelerde satılan pomatlar, diş kaşıyıcı fırçalar ve halkalardan yararlanmak faydalı olacaktır. Her çocukta 20 adet olan süt dişleri kalıcı dişlerin doğru yerde ve pozisyonda sürebilmelerinde rehberlik görevini üstlenirler.
Süt Dişlerinin Bakımı 7-11 yaşlarda süt dişleri sallanmaya başlar ve altından gelen kalıcı değişimin sağlık dişler onların yerin olabilmesi; ilk dişler olan süt dişlerinin sağlıklı korunabilmesi ile mümkündür. Bu nedenle dişler ağızda görünür görünmez çocuğun ağız diş temizliği ve diş hekimi ile kisi başlamalıdır. İlk süt dişlerin temizliği sabah akşam, temiz bir tülbent veya steril gazlı bez ile yapılır. 3 yaşına geldiğinde macun ve yaşına uygun boyutta üretilmiş fırça kullanmaya başlayabilir, ancak macunu yutmaması için mutlaka kontrol edilmelidir. Süt dişlerinin görevleri ve önemi göz önüne alındığında, kötü görüntü, ağrı koku, enfeksiyon ve erken süt dişi çekimlerine neden olabilecek, süt dişi çürük ve kayıplarının oluşmaması için mutlaka iyi korunmaları gerekmektedir. Tüm bedensel sağlığı, yaşam kalitesini beslenmesini ve estetiğini etkileyen ağız diş sağlığının düzeyinin iyileştirilmesi, çocukluk çağından itibaren verilecek eğitim ve bu süreçte kazandırılacak bilinçle mümkün olabilir. Bu bilinci kazandırmak amacı ile bir takım koruyucu hekim taramaları ve tedavi yöntemleri uygulanır. (adsbygoogle = window.adsbygoogle || ).push({ google_ad_client: "ca-pub-8288940046954589", enable_page_level_ads: true }); Diş Bakımında Ebeveynlerin Önemi Süt dişlerinin korunması; oluşabilecek sorunları önleme ve onları çürüksüz bir jenerasyona taşıma şansını kazandırma erken yaşlardan itibaren ebeveynlerin hatta öğretmenlerin koruyucu diş hekimi önerileri ve yöntemleri işbirliği içinde olması ile mümkün olabilir. Bu bağlamda rol model oldukları için ebeveynlerinde ağız hijyeni koruma ve geliştirmede bilinçlendirilmesi yararlı olacaktır. Koruyucu Diş Hekimi uygulama programlarından bazıları; Doğru diş fırçalama ve diş fırçalama alışkanlığı kazandırmak diş sürmesinin takibi parmak, emzik emme, tırnak yeme gibi kötü alışkanlıkların tespiti ve önlenmesi çocukların süt ve kalıcı dişlerini çürüklere karşı koruyacak olan periyodik olarak uygulanan flor uygulamaları daha çok gençlere uygulanan dişleri bakteri ve çürüklerden koruyan dişin girinti ve çıkıntılı bölgelerine yapılan fissur sealant uygulamaları zorunlu erken süt dişi çekimlerinden sonra, gelecek kalıcı yerini korumak için yerleştirilen "yer tutucular" spor yapan çocuk ve gençlere spor yaralanmalarına karşı uygulanan ağız koruyucuları genetik faktörlerden dolayı oluşabilecek çürük risk tayini ağız sağlığı eğitimi vermek, oral gelişimi değerlendirmek. Doğumdan ergenlik dönemini içine alan süreçte diş sağlığının teşhis ve tedavileri ile ilgilenen diş hekimleri olan pedodontistler, çocukların kendilerini iyi ve güvende hissetmelerini sağlamada onlara önemli kazanımlar sağlarlar. Çocuklar ve gençler yoğun sosyal aktivitelerinden dolayı direktiflere uymak istemeyebilirler. Böyle çocuklara da daima pozitif yaklaşımlarla ağız bakimi ve doğru beslenme hakkında destek verilmelidir. Read the full article
1 note
·
View note
Text
Mycey Meyve Sebze Emziği
Mycey meyve sebze emziği hakkında burada bulunan bilgiler sizin için yetersiz kalıyorsa çağrı merkezimizi arayarak ürün hakkında daha detaylı bilgi alabilirsiniz. Donanımlı ve size kolaylık sağlayacak ekibimize 444 4 996 numaralı çağrı merkezimizi arayarak ulaşabilirsiniz. Firmamız Botanik Ecza olarak “Satış Sonrası Müşterilerimizin Her Zaman Yanındayız.” ilkesini benimseyerek %100 müşteri memnuniyetini sağlamayı amaçlamaktayız.
Firmamız, bünyesinde olan ürünlerin topluma güvenli, etkili ve kaliteli bir şekilde ulaşmasını temin etme hususunda hassasiyetini en üst seviyede taşımaktadır. Ürünleri tanıtırken haksız rekabet ve tüketiciyi yanıltıcı tanıtımlara yer vermemektedir. Bilimsel çalışmaların sonuçlarıyla ürünün etkinliği hakkında ki iddiaların uyumuna sadakatle bağlıdır. “Mycey” markasına ait ürünü hemen satın alabilirsiniz. Birikim ve Tecrübesi ile 10 yılı aşın bir süredir sizlere hizmet veren firmamız kaliteden ödün vermeden sizlere sanal ortamda e-ticaret platformunda güvenli alışverişin en huzurlu ortamını uzman kadrosuyla sağlamaktadır.
Özellikler
MYCey meyve sebze emziği ile bebekler taze meyve ve sebzelerin tadına varıyor. Hem de kendi kendilerine ve boğulma riski taşımadan. Taze meyve ve sebzeyi herkes sever. Eklenmiş tuz, baharat, şeker ve koruyucu maddeler olmadan bebeğiniz doğal lezzetleri keşfetmesini hem de kendi başına keşfetmesini istiyorsanız tek ihtiyacınız olan MYCey meyve sebze emziği. Patentli özel tasarımı sayesinde bebeğin eline tam oturan, menteşe, kopça, sert köşe gibi bebek için tehlikeli olabilecek parçalar içermeyen MYCey meyve sebze emziği ile beslenme çok kolay ve çok doğal. Katı gıdalar ile artık bebeğinizin boğulma riski yok. MYCey meyve sebze emziği ile bebeğinizi istediğiniz taze gıda ile besleyebilirsiniz. File sistemimiz ile çok kolay. Fileyi halkaya geçirin. İstediğiniz sebze, meyve veya yiyeceği seçin, seçtiğiniz yiyeceği filenin içine atın, sıkıca vidalayın. İşte bu kadar basit. Bebeğiniz 5 aylık olduğunda içine dilerseniz buz veya donmuş meyve koyun mükemmel bir diş kaşıyıcınız olsun. Bebeğinizin kesici dişleri çıktığında MYCey meyve sebze emziği daha da fazla kullanacaksınız. Yiyecekler önce çiğnenmeli sonra yutulmadır. Ama sadece ön dişleri çıkmış bebekler sadece ısırır ve kopardığı parçayı yutar. Bu çok tehlikelidir. Yemekleri çiğneyecek azıdişleri olmayan bebeklerde katı yiyeceklerle beslenirken boğulma riski çok yüksektir. MYCey meyve sebze emziği bebeğinizin emmekten çiğnemeye geçişine yardımcı olur, boğulma riskini azaltır.
KULLANIMI MYCey meyve sebze emziği bebeklere bir parça koparıp yutmaya çalışmak yerine çiğnemeyi öğretir. Yiyecekten ön dişleri ile parça koparıp yutmaya çalışan bebeğin parça boğazına takılacak veya ciğerine kaçarak zarar verecektir. Bebek filenin içindeki tüm yiyeceği almak için uğraşacak ve çiğneyecektir. Bebeğiniz hem gıdaların doğal tadını hem de doğal vitaminlerini alacak hem de kendi kendine yemeyi öğrenmesinde bir adım atmış olacaktır. MYCey meyve sebze emziği ile bebeğinize sunabileceğiniz yiyecekler sınırsızdır.Çocuk doktorunuza bebeğinizin yaşına uygun gıdalar konusunda mutlaka danışın. Bebeğinizin yaşı ilerledikçe ve daha fazla dişi oldukça MYCey meyve sebze emziğine o kadar fazla yiyecek koyabilirsiniz. Filedeki yiyecekleri bitirecek ve daha fazlasını vermeniz için size uzatacaktır. MYCey meyve sebze emziği içerisine bebeğinizin beslenme saatlerinden önce yiyecek koymayınız. Önceden koyacağınız yiyecekler bozulabilir. MYCey meyve sebze emziği bir oyuncak veya emzik değildir. Bebeğiniz bitirdiğinde MYCey meyve sebze emziğini alınız. Yiyecek parçalarınızı temizlemek için sabunlu bir küçük fırça mesela diş fırçası kullanabilirsiniz. Sıcak sabunlu su ile elinizde veya bulaşık makinenizin üst sepetinde yıkayabilirsiniz. Yıkandıktan sonra MYCey meyve sebze emziği bir sonraki kullanım için hazırdır. Fileyi takarken her zaman olası bir yıpranmaya karşı kontrol etmelisiniz. Her zaman yedekte temiz, kullanılmamış fileler bulundurmanızı öneririz. MYCey meyve sebze emziği bebeklerin güvenle yemesi için tasarlanmış olmakla beraber konuşma, çiğneme ve yutma problemi yaşayan her yaşta insanın kullanımına sunulmuştur. Felçli, Down sendromlu ve her hangi bir sebeple çiğneme ve yutma yetisi olmayanlar kullanabilir.
0 notes
Photo
TV, TABLET, TELEFON VE BİLGİSAYARIN AŞIRI KULLANILMASININ ÇOCUKLAR ÜZERİNDE ETKİSİ Erken yaşta bebeklerin ekranla karşılaşması ve aşırı kullanımı bebeklerde sonraki yılllara da yansıyan ciddi sorunlara neden olmaktadır. Özellikle yemek yedirme aracı olarak ekranın kullanılması tokluk hissinin farkedilmemesine bağlı çocuklarda yeme bozukluğuna ve obeziteye neden olmaktadır. Bu çocuklar büyüdüklerinde uyku düzensizliği, psikososyal sorunlar, okul başarısında düşme, öğrenme güçlüğü, saldırgan davranışlar, cinsel davranış sorunları, şiddete karşı duyarsızlaşma, gece korkuları ve anksiyete gibi sorunlarla sıklıkla karşılaşmaktadır. En sık gördüğümüz sorun ise konuşma becerilerinin gecikmesidir. O yüzden 2 yaş öncesi ekranla tanıştırılmamalı. 2 yaş sonrasında da anne baba kontrolünde günlük 1-2 saati geçmemelidir. LÜTFEN FAYDALANMASINI İSTEDİĞİNİZ ARKADAŞLARINIZI ETİKETLEYİN. Konuyla ilgili sorularınız olursa yoruma yazabilirsiniz. #çocukdoktoruizmit #çocukdoktoru #çocukhekimi #pediatrist #pediatristizmit #çocuk #bebek #instadoktor #instacocuk #instaçocuk #coronavirus #evdekaltürkiye #maskenitak #mesafenikoru #bebekvegelisim (Dr. İsmail Pehlivan Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı) https://www.instagram.com/p/CCNrEmYD0V2/?igshid=13gz4a9sa2fj
#çocukdoktoruizmit#çocukdoktoru#çocukhekimi#pediatrist#pediatristizmit#çocuk#bebek#instadoktor#instacocuk#instaçocuk#coronavirus#evdekaltürkiye#maskenitak#mesafenikoru#bebekvegelisim
0 notes
Photo
Anne Sütünün 14 Faydası ◾Emzirme ile anne ve bebek arasındaki bağ güçlenir. ◾Anne sütü bebeklerin sağlıklı büyümesini sağlar ve zeka gelişimine yardımcı olur. ◾Yeterli miktarda anne sütü içen bebekler daha huzurlu olur. ◾Anne sütü ile karnı doyan bebek uykuya daha kolay geçer. ◾Anne sütü bebeği astım, egzama gibi alerjik hastalıklardan korur. ◾Akciğer gelişiminde etkilidir. Solunum fonksiyonu ve akciğer kapasitesini geliştirir. ◾Sosyal gelişime yardımcı olur. Yapılan bir çalışmada, mamayla beslenen ile anne sütüyle beslenen 1 yaşını geçmiş bebekler karşılaştırılmıştır. Psikomotor ve sosyal gelişimin anne sütüyle beslenen bebeklerde daha iyi geliştiği izlenmiştir. ◾Bebeği enfeksiyonlardan korur. Zatürre, ishal, orta kulak iltihabı ve menenjit gibi hastalıklardan bebeği korur. ◾Anne sütüyle beslenen bebeklerde obezite daha az görülür. İnsüline bağlı şeker hastalığı (tip-1 diyabet)riski azalır. ◾Annesini emen bebek ağız ve çene kaslarını çalıştırır. Bu da daha hızlı konuşma ve dil gelişimi anlamına gelir. Bilgi ve sevgi paylaştıkça çoğalır🌹 Sizler de görmesini istediğiniz arkadaşlarınızı yoruma etiketleyerek bilgilenmelerini sağlayabilirsiniz. ⚠️Beğen, paylaş ve kaydet… @cocukklinigi @cocukuzmanlari #annesütü #annesütüfaydaları #cocukklinigi #cocukuzmanlari #birannekadargüvenli #çocuklarınızeminellerde #keşfet #fyp #instagram (Turkey) https://www.instagram.com/p/CZBaRtxI-gA/?utm_medium=tumblr
#annesütü#annesütüfaydaları#cocukklinigi#cocukuzmanlari#birannekadargüvenli#çocuklarınızeminellerde#keşfet#fyp#instagram
0 notes
Video
vimeo
Bebeklerde otizm belirtileri söz konusu olduğunda hemen belirtek gerekir ki erken yaşlarda otizm, ''Aba Terapileri ile yani uygulamalı davranış analizi ile tedavi edilebilmektedir'' ve bu terapi yöntemi bilinen en etkili tedavi yöntemidir. Otizm genetik, hormonal ve çevresel faktörlerden etkilenen bir hastalık olduğu için nedenlerin yok edilmesi mümkün olmasada davranışlar kontrol edilebilir. Yani tedaviden kasıt olumsuz davranışların törpülenmesi ile çocuğun topluma adapte edilmeye çalışılmasıdır. Otizmin nörogelişimsel kökenli bir hastalık olduğu düşünüldüğünde destek alınması gerektiği açıktır. Bu destekler dil konuşma terapisi, aba terapisi, uygulamalı davranış terapisi, hiperaktivite, dikkat eksikliği ile ilgili olabilir. İlaveten aile danışmanlığı, atipik otizm nedir, bebeklerde otizm belirtileri nelerdir, çocuklarda otizm belirtileri nelerdir, otizm çeşitleri nelerdir, aba terapi nedir , ot zm belirtileri nelerdir, hafif otizm ve diğer spektrumdaki otizm çeşitleri ile bilgiler edinilebilir. Bilgi edinmek için Derincocuk olarak ücretsiz tanı ve destek çalışmaları yapılmakta olduğunu belirtmek istiyoruz. Konu ile ilgili bilgiye aşağıdaki makaleden ulaşabilirsiniz. İstanbul Bahçelievler Ve Bağcılar ilçelerinde eğitim çalışmalarına devam eden Derinçocuk Rehabilitasyon ve Fizik Tedavi Merkezleri'nden sevgilerle. http://www.derincocuk.com/otizm-nedir-otizm-belirtileri-atipik-otistik-unluler/
bebeklerde otizm belirtileri, derincocuk from derinçocuk rehabilitasyon otizm on Vimeo.
#otizm belirtileri nelerdir#otizm nedir#bebeklerde otizm belirtileri#bebeklerde otizm#çocuklarda otizm belirtileri#çocuklarda otizm#otizm tedavisi#uygulamalı davranış analizi#aba terapi#atipik otizm#atipik otizm beslenme#otizm çeşitleri#rehabilitasyon merkezleri#istanbul rehabilitasyon merkezleri#bağcılar rehabilitasyon merkezi#bahçelievler rehabilitasyon merkezleri#küçükçekmece rehabilitasyon merkezi#esenler rehabilitasyon merkezi#bakırköy rehabilitasyon merkezi#dil konuşma#dil ve konuşma terapisi
0 notes
Text
Emzirerek bebeğinizi hastalıklardan koruyabilirsiniz!
Denizli Devlet Hastanesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uz. Dr. Görkem Oğuz 1-7 Ağustos Dünya Emzirme Haftası dolayısıyla bir açıklama yaptı. Oğuz; ilk 6 ay bebeklere sadece anne sütü verilmesinin önemine değinerek, emzirmenin hem bebeği hem de anneyi birçok hastalıktan koruduğunu söyledi. Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uz. Dr. Görkem Oğuz, anne sütünün bebekler için en önemli besin kaynağı olduğunu ve ilk ay sadece anne sütünün bebeğin beslenmesinin yüzde 100’ünü karşıladığını söyleyerek; “ Bebeklerin vücut ve ruh sağlığı için en uygun besini anne sütüdür. Her annenin sütü özeldir ve kendi bebeği için en uygun bileşimdedir. Anne sütünün bileşimi mucizevî şekilde bebeğin doğum haftasına, gelişimine, gün içindeki öğünlerine göre en uygun olacak şekilde değişmektedir. Anne sütü ideal büyüme ve gelişme için gerekli olan enerjiyi ve tüm besin maddelerini içerir. Anne sütü ilk 6 ayda bebeğin ihtiyacının yüzde 100’ünü, 6-12 ayda bebeğin ihtiyacının yüzde 50’sini, 12. aydan itibaren de yüzde 30’unu karşılar” dedi.
Anne Sütü Bebeği Hastalıklardan Korur
Bebeğin beslenmesi için gerekli olan anne sütünün doğumdan hemen sonra gelmeye başladığını ilk emzirmede kolostrum denen sarı renkli ve koyu kıvamlı gelen bu ilk sütün yoğun bağışıklık maddeleri ile bebeği hastalıklarından koruduğunu anlatan Uz. Dr. Görkem Oğuz; “Anne sütü ile beslenen bebeklerde solunum ve sindirim yolu hastalıkları daha az görülür. Ortakulak iltihabı riski azalır. Anne sütü, büyüme faktörü içerdiği için bebekler daha iyi büyürler. Anne sütünün içinde bebeği kanserden koruyucu maddeler bulunur. Anne sütünün içerdiği maddeler bebeği rahatlatır, gevşetir, ağrıyı azaltır, daha çabuk uykuya dalmasını sağlar, Anne sütü alan bebeklerde karın ağrısı ve kabızlık daha az görülür. Anne sütü bebeğin zekâsını 8-10 puan artırır. Anne sütü ile beslenen bebeklerde, konuşma problemi, şeker hastalığı, lenf kanseri, kansızlık, diş çürükleri ve alerji hastalıkları daha az görülür” dedi. Anne sütü ile beslenmenin bebeğin yanı sıra anneye birçok faydası olduğunu açıklayan Uz.Dr. Görkem Oğuz; Emzirme annelerin meme kanseri, rahim kanseri, kansızlık, kemik erimesi gibi hastalıklara yakalanma riskini azaltır. Emzirme hormonları; anneyi gevşetir, daha çabuk uykuya dalmasını sağlar ve anneyi dinlendirir. Emziren anneler eski kilolarına daha çabuk döner. Psikolojik yönden faydaları ise, annelik duygusunun gelişimine neden olur. Emzirme, anne ile bebek arasındaki bağı güçlendirir. Emziren annelerin kendilerine güvenleri fazladır, bu durum süt verimini olumlu yönde etkiler” dedi. Read the full article
0 notes
Text
Dr. Öğr. Üyesi Solgun:Yürütecin verdiği kısıtlama bebeğin psikolojisini olumsuz etkiliyor
27 Kasım 2019, Çarşamba 12:59
İstanbul
İSTANBUL, (DHA)- Ailelerin, bebeklerinin emekleme ve yürüme sürecinde sıklıkla yürüteç kullanımına yöneltmesinin bebekte olumsuz etkiler yaratacağını belirten Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Hüseyin Avni Solgun, yürütecin omurga sağlığını da etkilediğine vurgu yaptı.Solgun, “Yürütecin verdiği kısıtlama nedeniyle bebek istediği yere ilerleyemediği için psikolojisini olumsuz etkiliyor” dedi.
Bebeklerin özellikle 9 aylıktan sonra kendi başına ayakta durmayı öğrenip yürümesi hem ebebeynler hem de bebeğin kendisi için oldukça hızlı gelişen bir süreç olduğunu uzmanlar belirtiyor.Uzmanlar ayrıca bu andan itibaren iki yaşına kadar olan zamanda doğduğunda sadece refleksif hareketlere sahip olan bebek emekleme, yürüme, el ve ayak becerisini kazanarak kendi ihtiyaçlarının bir kısmını yapan ve yürüyen bir bireye dönüştüğünü de söylüyor. Medicana Bahçelievler Hastanesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Hüseyin Avni Solgun, bebeklerde emekleme dönemi hakkında konuştu. Bu dönemde ailelerin yürüteç kullanımına yöneldiğine vurgu yapan Solgun, “Kalça yapıları tam gelişmediğinden kalça kemiklerinde problemler oluşabilir. Yapılan çalışmalarda 1-2 yaş arası kafa travmalarının nedenleri arasında, yüzde 90 oranında yürüteç kazaları tespit edilmiştir” dedi.
“6-9 AYLIK BEBEĞE EMEKLEMEYİ ÖĞRETMEYE BAŞLAMAK GEREKİYOR”
Dr. Öğr. Üyesi Hüseyin Avni Solgun, bazı bebeklerin emeklemeden de yürüyebileceğine dikkat çekerek, “Motor gelişim, santral sinir sisteminde olgunlaşma ve öğrenme yoluyla gerçekleşir. Bebeğin motor fonksiyonları kontrol edebilmesi hem bedenin yeterli olgunluğa ulaşmasına hem de öğrenmeye bağlıdır. Bu süreçlerde kazanılan bu becerilere motor gelişim denilir. Yürüme, konuşma, bağırsaklarını ve idrar torbasını kontrol etme, elle tutma ve el kontrolü gibi beceriler temelde olgunlaşmaya dayalı motor becerilerdir. Bu olgunlaşma süreçlerini hızlandırma ya da geciktirmede çevresel koşullarında etkili olduğunu bilinmektedir. Bebeklerin emeklemesi yürümeye geçiş öncesi bir alıştırmadır.” diye konuştu.
“BAZI BEBEKLER HİÇ EMEKLEMEDEN YÜRÜYEBİLİR”
Medicana Bahçelievler Hastanesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Hüseyin Avni Solgun, “Bebekler genelde yürüme öncesi emeklerler sonra yavaş yavaş yürümeye geçerler” dedi ve ekledi: Bazı bebeklerse hiç emeklemeden yürüyebilir. İki süreçte normal olarak kabul edilir. Bebekler genelde 6-9 aylık olduklarında emeklemeyi öğretmeye başlamak gerekir. Çünkü bebekler ortalama 6 aylık olduklarında emekleme belirtileri göstermeye başlayabilirler. Emekleme zamanı konusunda bebekten bebeğe farklılık olabilir. Bebekler 5-6 aylıkken öncelikle destekli oturmayı öğrenirler. 6-7 aylıktan itibaren desteksiz olarak kendi başına da oturabilirler. Daha sonra oturmayı öğrendikten sonra emeklemeye başlamak bebek için bir sonraki önemli aşamadır. Her bebeğin gelişiminin birbirinden farklı olabileceğini unutmamanız gerekir. Bazı bebekler diğerlerine göre daha hızlı gelişim gösterebilir. Bazıları ise biraz daha yavaş olabilir”
“YÜRÜME DÖNEMİNDE DURAKLAMA VE KESİNTİYE NEDEN OLUR”
Bebeklerin emekleme ve yürüme sürecinde sıklıkla ailelerce yürüteç kullanımı gündeme gelmektedir diye konuşan Dr. Öğr. Üyesi Hüseyin Avni Solgun şu konulara dikkat çekti: “Aileler özellikle 4-7. aylar arasında, biraz da aile dostlarının da baskısıyla çocuklarına yürüteç alırlar ve kullandırırlar. Yürüteç bebeğin bu dönemlerinde doğal sıralamada (refleksler dönemi, tam basamadığı çökme dönemi, tekrar ayakları üzerine bastığı istemli ayağa kalkma dönemi ve sıralama – yürüme dönemleri) duraklama ve kesintiye neden olur” dedi.
“PSİKOLOJİK SORUNLARA YOL AÇABİLİR”
“Bebek yürütecin verildiği kısıtlama nedeniyle her istediği yere ilerleyemediğinden psikolojik gelişimini olumsuz yönde etkileyebilmektedir” diyen Solgun, sözlerine şöyle devam etti:
“Kalça yapıları tam gelişmediğinden kalça kemiklerinde problemler oluşabilir. Ayrıca Kifoz ve Skolyoz gibi omurga eğriliklerine de neden olabilmektedir. Bebek yürüteçte ayak uçlarını daha çok kullandığından gelişen bu alışkanlık nedeniyle yürüme dönemi de ayak parmak uçlarında yürüme gelişebilir. Yapılan çalışmalarda 1-2 yaş arası kafa travmalarının nedenleri arasında, yüzde 90 oranında yürüteç kazaları tespit edilmiştir. Ayak yapısı daha hazır olmadan bastırıldığı için ayak deformiteleri oluşabilir. Özetle, bebeğinizin fiziksel, zihinsel ve psikolojik açıdan problemler yaratabildiğinden yürüteç kullanımı önerilmemektedir. Bebeklerimize güvenli bir alan sağlayarak oyun oynaması, emeklemesi ve ayakta durma gibi hareketleri yapmasına destek olmak sağlıklı motor gelişmeleri için daha iyi bir yol olacaktır.”
Kaynak: DHA
Bu Yazı Dr. Öğr. Üyesi Solgun:Yürütecin verdiği kısıtlama bebeğin psikolojisini olumsuz etkiliyor adresinde ilk olarak yayınlanmıştır. BakNeDio.Com.
source https://baknedio.com/dr-ogr-uyesi-solgunyurutecin-verdigi-kisitlama-bebegin-psikolojisini-olumsuz-etkiliyor/
0 notes
Link
Üsküdar Üniversitesi ile Otizm Federasyonu’nun ortaklaşa düzenlediği 2. Ulusal Otizm Günleri Paneli, Üsküdar Üniversitesi’nde yapıldı. Panelde konuşan uzmanlar, otizmin erken dönemde teşhisinin, otizmli çocukların eğitimi ve topluma kazandırılması için önemine dikkat çekti. Otizmin, yeni doğan bebeklerde ikinci aydan itibaren göz teması kurmamasıyla teşhis edilebildiğini hatırlatan uzmanlar, özellikle anne-babalara bebeklerini çok iyi gözlemlemeleri uyarısında bulundu. Üsküdar Üniversitesi’nin ev sahipliği yaptığı 2.Otizm Günleri’nin açılış konuşmasını Otizm Federasyonu Başkanı Veysel Şahin, Üsküdar Üniversitesi Rektör Yardımcısı ve Sağlık Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mehmet Zelka yaptı. Panelde konuşan, Çocuk ve Ergen Psikiyatristi Prof. Dr. Özgür Yorbik, Otizm de erken tanının önemli olduğunu söyleyerek, “Otistik çocuğa müdahale edilmesi ve eğitilebilmesi için erken tanı büyük önem taşıyor. Bunun için de en büyük görev aileye düşüyor” dedi. Prof. Dr. Yorbik, şunları söyledi: “Otizm ailenin duygusal, toplumsal ve ekonomik günlük yaşantısını etkileyen bir durum. Bir beyin hastalığı olan otizmin ne yazık ki tıbbi bir tedavisi yok. Ancak erken tanı ile otistik çocuk, uygun birebir eğitim ile kendi başına bazı işleri yapabilecek hale getirilebiliyor. Bazı durumlarda da çocuk aldığı eğitim ile neredeyse bu hastalığı yok edecek düzeye gelebiliyor, ancak tamamen iyileşmesi mümkün olmuyor. Bizim yapacağımız tek şey erken tanı ile eğitime bir an önce başlamak ve yol almak. Bunun için de özellikle anne-babanın ikinci aydan itibaren bebeği çok iyi izleyip, otizm işaretleri taşıyıp taşımadığını araştırmaları gerekiyor. En önemlisi de göz teması. Bebek başta annesi olmak üzere karşısındaki kişiyle göz teması kurmaz. Gözleriyle bir şeyi takip etmez, seslere tepki göstermezler.” Yorbik aşağıdaki belirtilerin otizmi ele verdiğini söyledi. Bebeklerde bu belirtiler otizmi ele veriyor! -Göz teması kurmaz, seslenmeye tepki vermez. -Kayıtsızdırlar, duymuyormuş gibi davranırlar. -Sosyal gülümseme yok, sarılmazlar. -Taklit etmezler, oyun oynarken bir senaryo ile oyun kurmazlar. Dönen bir şeyi saatlerce takip edebilirler. -Ayak parmakları üzerinde ve kendi etraflarında dakikalarca dönebilirler. Anlamsız vücut hareketleri yaparlar. -Anlamsız sesler çıkarır, aynı kelimeyi defalarca anlamsız şekilde tekrarlayabilirler. Konuşma becerileri yoktur. -Yaşıtları ile oynamazlar, annesi ayrıldığında kayıtsızdırlar. -Parmağı ile işaret etmezler. İlgisini çeken bir eşyayı işaretle istemezler. Panelde konuşan Tohum Otizm Vakfı Eğitim Direktörü ve Okul Müdürü Prof. Dr. Binyamin Birkan da Otizmde Özel Eğitim ve Ailelerin Bilinçlendirilmesi konusunun önemine değindi. Prof. Dr. Birkan, erken tanı ile birebir başlayan eğitimin, çocuğun birçok şeyi öğrenerek, yaşam kalitesinin düzeltilmesini sağladığını kaydetti. Üsküdar Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Dil ve Konuşma Terapisi Bölüm Başkanı ve ÜSESKOM Müdürü Prof. Dr. Ahmet Konrot da otizmde dil ve konuşma bozukluklarını anlattı. Prof. Dr. Konrot, otistik çocuğun, konuşmanın ne işe yaradığını anlamadığı için konuşarak iletişim kurma ihtiyacı hissetmediğini, bu nedenle konuşmadığını söyledi. Konrot “Otistik çocuk bazı anlamsız, bağlam dışı sözcükler çıkarabiliyor. Ya da saatlerce bir konu üzerinde monolog şeklinde konuşabiliyor. Sözcükleri kolay öğreniyor, erken yaşta okuyor ama okuduğunu anlayamıyor. Otizmde, gecikmiş konuşma, ses bozuklukları ve düşüncesini ifade edememe gibi durumlar görülebilir. Ancak bazen de otistik çocuklar, müzik matematik gibi konularda da üstün yetenekler sergileyebiliyorlar” dedi.
0 notes
Photo
Prematüre Bebeklerde Risk Tanımı . https://www.bebeko.com.tr/blog/premature-bebeklerde-risk-tanimi-1522 . 👉Prematüre bebekler yüksek riskli yenidoğan grubunun en önemli kısmını oluşturmaktadır. Yaşamın var olan süreçlerinin en doğru şekilde ve yeni doğan bebeğin en sağlıklı şekilde geçirilebilmesi için çocuğa uygun yaşamsal alanların oluşturulması gerekir. . 👉Yakın zamana kadar prematürelerin sadece majör nörolojik bozukluklar olarak nitelendirilen rahatsızlıkları olabileceği öne sürülmektedir. Ancak son yıllara bakıldığında prematüre bebeklerin ileriki yaşlarda okul çağına geldiğinde kendi akran gruplarından farklı olarak algılama kusurları, öğrenme güçlüğü, dikkat dağınıklığı, hiperaktivite bozukluğu, dil ve konuşma geriliği, davranış sorunu gibi minör nörolojik bozukluklarını da daha sık geliştiği görülmüştür. . #tik #çocuklardatik #vokaltikler #motortikler #annebaba #anne #anneçocuk #anneçocukbağlanması #annebebekbağlanması #bebek #hamile #hamilelik #gebe #gebelik #kadındoğum #tüpbebek #kadınsağlığı #bebekbakımı #bebeksağlığı #çocuk #çocuksağlığı #çocukgelişimi #çocukpsikolojisi #ekgıda #anneolmak #bebekbeslenmesi #bebekocomtr #bebeko #bebekocom (Istanbul, Turkey) https://www.instagram.com/p/BzAFRtuDdmY/?igshid=ycjgz7l7r90p
#tik#çocuklardatik#vokaltikler#motortikler#annebaba#anne#anneçocuk#anneçocukbağlanması#annebebekbağlanması#bebek#hamile#hamilelik#gebe#gebelik#kadındoğum#tüpbebek#kadınsağlığı#bebekbakımı#bebeksağlığı#çocuk#çocuksağlığı#çocukgelişimi#çocukpsikolojisi#ekgıda#anneolmak#bebekbeslenmesi#bebekocomtr#bebeko#bebekocom
0 notes