#beşeriyetin hikayesi
Explore tagged Tumblr posts
amelsima · 8 years ago
Text
Beşeriyetin Hikâyesi
Çok büyük bir sarayda, çok küçük bir pencerenin önündeydim. Bu pencereden içine binlerce kişiyi alan bir odayı görüyordum. Odanın çevresi, benim ki gibi küçük küçük pencerelerle doluydu. Her birine bir adam oturmuş, bu odayı seyrediyordu. Odada, zümrüttten, yakuttan yapılmış kürsülere kurulmuş başları taçlı, çoğunun yüzleri peçeli, heybetli ve vakur zatlar bulunmaktaydı. Kürsülerin bir kısmı diğerlerinden daha yüksek ve değerli taşlardan yapılmış olup, bunların ortasında hepsinden daha yüksek boş bir kürsü göze çarpıyordu. Bu kürsülerde oturan zatlardan biri ayağa kalkarak: -Beşeriyet gelmiş, bizden bir sual soracakmış; müsaade ederseniz gelsin, dedi. Orada bulunanlar münasip gördüklerini beyan ettikten sonra ilk konuşan zatın emri üzerine beşeriyet odaya kabul edildi. Beşeriyet namındaki bu adam, sefil ve hastalıklı bir zavallı idi. Giydiği eski püskü elbiseler, sarı ve bitkin çehresi, mecliste bulunanlar ile tam bir tezat teşkil ediyordu.. Başkanın vekili bu vekile hitaben: -Ey beşeriyet otur, rahat et ve sorunu sor! dedi. Beşeriyet oturmadı. -Oturup rahat etmek mi! yazıklar olsun! Sanki yüz binlerce senedir oturacak, rahat edecek vaktimi buldum! Bir taraftan geçim derdi, bir taraftan vücuduma musallat olan bin türlü hastalık, bende oturup dinlenecek vakit mi bırakıyorlar? Bu kadar perişan, bu kadar zavallı iken bile intiharı göze alamıyorum. Ben alçağın biriyim! Hem de çok… diye feryat etti. Beşeriyet hıçkıra hıçkıra ağlıyordu. Son derece müteessir olan meclistekiler, hazin bir sessizliğe gömülmüştü. Bütün üyeler onun acısını ve üzüntüsünü paylaşıyormuş gibiydiler. Başkan vekili: -Mesele tahmin ettiğimizden de büyük! Çözüme kavuşturlması ise başkanımızın gelmesine bağlı, dedi. Beşeriyet: -Hiç değilse bu kadar sefalete neden maruz kaldığımı, neden intihar etmediğimi bir anlasam… Meclistekilerden biri ayağa kalkarak: İzin verirseniz, şu zavallıyı teselli etmeye çalışayım, dedi. Herkesin rıza göstermesi üzerine şunları söyledi; -YARAB! İNSANI HAYATA BAĞLAYAN BU LEZZET, BU GARİP KUVVETTE NE? HAYATTAKİ BİRGÜN SONU GELECEKTİR, DERT VE KEDERLE DOLUDUR. AMA YİNEDE ARZULANAN O, ACABA NEDİR BUNDAKİ HİKMET? İNSANIN YAKASINI BİNBİR ACI, GEÇİM DERDİ BİR TÜRLÜ BIRAKMAZ. ÇOCUKLUĞUNDA BEŞİKTE AĞLAR, O MASUM GÜNAHSIZ ÇAĞI FERYATLAR İÇİNDE GEÇER. GENÇLİĞİ BİN TÜRLÜ ARZU VE İSTEKLE DOLUDUR. İHTİYARLIĞINDA İSE MİHNET VE SIKINTI İLE BOĞULUR ECEL VAKTİ GELDİĞİ ZAMAN, YAŞADIKLARI BİR ANDAN İBARETTİR. PEKİ BİR AN İÇİN Mİ BUNCA SEFALET? BÜTÜN BUNLARA GAİP TEN BİR SES CEVAP VERDİ: HAYATTA Kİ BU ZEVK VE KIYMET, AKILLILAR İÇİN İLAHİ GÜZELLİKLERİ SEYRETMEK, CAHİLLER İÇİN İSE YEMEKLE, ŞEHVET. Beşeriyet bir ah etti ve: -Doğru!.. Doğru!.. Bana söyleyin! Yalvarırım, merhamet edinde bana söyleyin! Madem hayattan nefret ediyorum hiç bir zevk almıyorum, o halde saadet nedir? Lütfen bana söyleyin! diye yalvardı. tam o sırada başkan geldi. Meseleyi anladı ve oradakilere: -Buyrun, şu dertlinin derdine derman olun, dedi. Mecliste bulunanlardan bazıları söz alıp şöyle dediler: Halil -Saadet; çalışmak, kazanmak, kazancını başkalarıyla paylaşmaktır. kelim -Saadet; nefsi, arzu istek ve ihtiras Firavunundan kurtarmaktır dedi. Adem -Saadet; şeytana uymamak, Havva ya aldanmamaktır dedi. Konfiçyus -Saadet; bir tencere pirinç pilavına tüm lezzetleri sığdırmaktır dedi. Eflatun -Daima yüce ve manevi değerleri düşünmektir dedi. Aristo -Mantık! İşte saadet budur! Zerdüşt -Saadet; karanlıkta kalmamaktır, dedi. Brahma -Saadet; Herkesin zannı ne ise, işte onun tam tersidir, dedi. Mesih -Saadet; maziyi unutmak, içinde bulundulunuz anı iyi değerlendirmektir, geleceği düşünmemekle mümkündür, dedi. Lokman -İnsanlar bu kelimeyi hasret duyup da elde edemediklerini sözle ifade etmek için icat etmişlerdir! Hızır -Saadet; ihtirasın giremediği gönüllerde, bazen şimşek gibi çakan bir hayattır! Bu sözler üzerine Buddha öfkeyle ayağı fırlayarak: -Ey Beşeriyet! Saadet, hiçliğin güzel isimlerindendir! Nirvana Ey beşeriyet, Nirvana! dedi. Beşeriyet kendini kaybedip güçsüz bir halde yere yığıldı. -O… Hangisi? Hangisi? diye mırıldandı. O zaman başkan ayağa kalkarak : -Ey beşeriyet! Saadet, hayatı olduğu gibi kabul edip zorluklarına göğüs germek, ıslahı için çaba göstermektir, dedi. Beşeriyet ayağa kalktı ve: -Fahr-i Alem Efendimiz! Beşeriyetin dertlerini bir anlayan ve bu dertlere merhem olan yalnız sensin! dedi.
3 notes · View notes