#beş yüz kırk bir
Explore tagged Tumblr posts
Note
Hello,
thank you for your reply regarding Hanzade Sultan, it was clear that she had at least one son, and it seems that Kösem's daughters had sons from several different husbands.
I would like to know your opinion about what I have researched about Atike Sultan, it seems to me that there is only one Atike and she is the daughter of Ahmed I,
I do not think that Ibrahim had a daughter named Atike, and perhaps the alleged princess of Ibrahim who is said to have had husbands may have been one of his daughters, either Princess Gevherhan or Beyhan.
To be honest, I don't know the order of her marriages, but it seems that Kenan Pasha was her husband until his death in 1652.
Atike sultan was alive in 1658 because of her support for Mihnea:
| Mihnea entered Ken’an Pasha’s kapı at a young age, serving as a page and obtaining education in letters and religious sciences befitting a member of the Ottoman elite. His membership in the household spanned decades and continued after Ken’an Pasha’s death in 1652. Moreover, through the grandee’s wife, Atike Sultan, the pretender managed to establish a bond with valide sultan Hatice Turhan.44 The robust patronage network allowed Mihnea to make a successful bid for the throne in 1658, which was not only supported politically but also bankrolled by Atike Sultan, who contributed 140,000 akçe for this purpose[...] That the Ottoman princess was ready to pay for her client’s bid suggests that she saw it as an investment, although one that ultimately did not pay off: the following year, Mihnea III rebelled against the Porte and was replaced on the throne with a protégé of Köprülü Mehmed Pasha. - Michał Wasiucionek (The Ottomans and Eastern Europe)
But then, Atike appears as deceased in an Istanbul court document dated 1663-1664, describing her as the wife of the deceased Kenan Pasha:
| Mahmiye-i İstanbul’da merhûm Kenan Paşa ve zevcesi merhûme Âtike Sultan evkāfına meşrûtiyyet üzre bi’l-fi‘l mütevellî olan iftihârü’l-emâcid ve’l-ekârim câmi‘ü’l-mehâmid ve’l-mekârim Bayezid Bey tarafından husûs-ı âtîye vekîl olup vekâleti bimâ hüve nehci’s-sübût şer‘an sâbite olan umdetü’l-müderrisîni’lkirâm zübdetü’l-muhakkikīni’l-fihâm Ahmed Efendi b. Ali mahfil-i kazâda Mehmed Bey b. Abdi mahzarında üzerine takrîr-i da‘vâ edip evkāf-ı mezbûre mukāta‘atından olup vilâyet-i Rumeli’de eyâlet-i Silistre’de kasaba-i Tatarpınarı mukāta‘asını bin yetmiş iki senesi Martı ibtidâsından bir sene tamânına değin evkāf-ı mezbûreye sâbıkan mütevellîler olan Abdullah Bey ve Hüseyin Bey nâm sagīrlerin kāimmakāmları Ebûbekir Efendi ve Hızır Ağa mezbûr Mehmed Bey’e iki yüz bin akçeye der-uhde edip ol dahi vech-i muharrer üzre iltizâm ve kabûl ve bir sene tamâmen zabt ve mikdâr-ı mezkûr mahsûlünü dahi kabz eyledikden sonra kıst-ı iltizâmından yüz bin akçesini vakf için ahz u kabz eylediklerinden sonra kırk beş bin akçesini dahi işbu hâzır bi’l-meclis mezkûr Hızır Ağa’ya teslîm edip mezbûr Hızır Ağa dahi ba‘de’l-kabz sagīreyn-i mezbûreynin vâlideleri ve vasiyyeleri umdetü’l-muhadderât zübdetü’l-muvakkarât tâcü’lmestûrât Eğlence Hâtun’a tamâmen teslîm edip hâlâ üzerimde bâkī kalan elli beş bin akçesini dahi vakıf için mezkûr Mehmed Bey’den bi’l-vekâle taleb ederin, suâl olunsun dedikde gıbbe’s-suâl mezbûr Mehmed Bey cevâbında fi’l-vâki‘ kaziyye minvâl-i muharrer üzre olup lâkin evkāf-ı mezbûre kâtibi olan mezbûr Ebûbekir Efendi ve Hızır Ağa kıst-ı iltizâmım olan iki yüz bin akçeyi yüz bin akçeye tenzîl edip zabt temessüküme vakıf için yüz bin akçeye tahrîr edip hat ve hâtemlerini hâvî yedime işbu meclisde kırâ’at olunan temessükü verdiklerinden sonra harc nâmına kırk beş bin akçeyi mezbûr Hızır Ağa ve elli beş bin akçesini mezbûr Ebûbekir Efendi benden ahz u kabz eylediler deyû mukır ve mu‘terif olmağın mûcebince meblağ-ı mezbûr elli beş bin akçeyi edâya mezbûr Mehmed Bey’e tenbîh olunup mâ vaka‘a bi’t-taleb ketb olundu.
- M.ÂKİF AYDIN ISTANBUL KADI SİCİLLERİ 44 İSTANBUL MAHKEMESİ 191 NUMARALI SİCİL (H. 1000-1027 / M. 1591-1617)
Dr. Cumhur Bekar points out that there are clear documents with the names of those present at the Edirne Palace:
| "[...] For instance, when Prince Mustafa, the first son of Mehmed IV, was born in Edirne Palace in 1664, Ayşe Sultan,Gevherhan Sultan and Beyhan Sultan, sisters of Mehmed IV, were called to Edirne Palacefrom Topkapı to join in the celebration for the new prince" - Cumhur Bekar (The rise of the Köprülü family)
The other sister Fatma Sultan, had died by then, which strongly suggests that there was no princess named Atike daughter of Ibrahim, in the documents.
I am looking forward to seeing your suggestions ,Because I intend to prepare a research on YouTube about Atike daughter of Ahmed I. Good day.
Hi! @rhaenahanzades and I have already talked about Atike binti Ibrahim and we agreed that she probably didn’t exist.
Burnaz Atike Sultan’s husbands seem to have been the following:
the son of Ekmekçizade Ahmed Pasha (d. 1618) (during Osman II’s reign)
Sofu Kenan Pasha (at the beginning of Murad IV’s reign, so her previous husband must have died pretty soon). Kenan Pasha died in 1652
Doğancı Yusuf Pasha (she married him in 1652)
If that judicial document is well dated, then Atike must have died between 1658 and 1662-63.
Thanks for giving me this quote by Cumhur Bekar:
Besides the number of the personnel in Topkapı and Edirne palaces, what can we say about the members of the harem in both palaces? Although we have no exact data on the subject, scattered information can be founded in the sources. For instance, when Prince Mustafa, the first son of Mehmed IV, was born in Edirne Palace in 1664, Ayşe Sultan, Gevherhan Sultan and Beyhan Sultan, sisters of Mehmed IV, were called to Edirne Palace from Topkapı to join in the celebration for the new prince. This summons shows that some members of the sultan’s family still resided in Topkapı Palace after 1663.
From how it’s worded, it seems those three princesses lived in Topkapi Palace and not with their husbands. Were they widows at the time, then? They must have been teenagers in 1664 (if we consider 1649 the last year a pregnant concubine could have given birth to a child of Ibrahim, then this child was 15 years old in 1664) so I don’t think they still lived with their mothers… Or maybe they just lived in Istanbul, the summons were sent to Topkapi and then forwarded to the princesses.
As a matter of fact, Ragusian diplomats mention those three princesses in 1662 and in 1670:
Ghiuherhan Sultana moglie di Smail Passa; Beihan Sultana moglie di Mustai Passa; […] Aise Sultana moglie di Suleiman Passa
Ghievherhan sultan moglie di Casciu’ Pascia, Beihan Sultan, moglie d’Ali Pascia, Hiscie Sultan, moglie di Scoleiman Pascia
(Off-topic, then Kütükoğlu is right when he says that the Ayşe Sultan who married Malatyali Süleymân Pasha was a daughter of Ibrahim’s? He is clearly not right when he said she was also married to Ibşir Mustafa Pasha).
At this point, I think Fatma must have died before 28 July 1662, when Ragusian diplomats stopped mentioning her. Uluçay found a document dated 8 May 1661 related to her stipend, so she was definitely alive until then.
I definitely agree that Atike Sultan binti Sultan Ibrahim did not exist.
#ask post#ask: ottoman history#darkblureer#atike sultan daughter of ahmed i#ayse sultan daughter of ibrahim i#fatma sultan daughter of ibrahim i#gevherhan sultan daughter of ibrahim i#beyhan sultan daughter of ibrahim i
7 notes
·
View notes
Text
"Çocukların yaz aylarındaki Kur'an eğitimi muhakkak yapılmalı hatta seferberlik hâlinde gerçekleştirilmelidir. Ama bu seferberliğin on iki ayın kaçta kaçına tekabül ettiğini de unutmamak lazımdır. Anne-babaların ve mikrofon başına geçenlerin yaz aylarındaki eğitimle ilgili sormaları gereken soru şudur: Bu eğitimde çocuğa hayatın ne kadarını sunabildik? Üç yüz altmış beş günün kırk gününü, üstelik günün de ne kadarını çocuğa ayırabildik, bu eğitim ne kadar tesirli olabildi? Bir harf bile öğretebilmemizi elbette başarı saymalı, bu kadarı için dahi uğraş vermeliyiz ancak dinin bu kadardan ibaret olduğu yanılgısına da kapılmamalıyız."
38 notes
·
View notes
Text
arkadaşlar bin dört yüz kırk beş senesinde yüreğimizi eşimizin sinesine çekiyoruz, saadetlerden bir saadete eriyor rabbimize dinimizi tamama erdirdiği için şükür üstüne şükrediyoruz alın niyetlerinizi
12 notes
·
View notes
Video
youtube
Musa Eroğlu & Mehmet Partal - Eşkiya Dünyaya Hükümdar Olmaz
Sözleri: Yıl bin üç yüz kırk bir, mevsime uydu Sebep oldu şeytan bir cana kıydı Yıl bin üç yüz kırk bir, mevsime uydu Sebep oldu şeytan bir cana kıydı
Katil defterine adımı yazdı Eşkiya dünyaya anam hükümdar olmaz Katil defterine adımı yazdı Eşkiya dünyaya anam hükümdar olmaz
Sen ağlama anam dertlerim çoktur Çektiğim çilenin hesabı yoktur Sen ağlama anam dertlerim çoktur Çektiğim çilenin hesabı yoktur
Yiğitlik yolunda üstüme yoktur Eşkiya dünyaya anam hükümdar olmaz Yiğitlik yolunda üstüme yoktur Eşkiya dünyaya anam hükümdar olmaz
Bir yanımı sardı müfreze kolu Bir yanımı sardı varilcioğlu Bir yanımı sardı müfreze kolu Bir yanımı sardı varilcioğlu
Beş yüz atlıyınan kestiler yolu Eşkiya dünyaya anam hükümdar olmaz Beş yüz atlıyınan kestiler yolu Eşkiya dünyaya anam hükümdar olmaz
#müzik #şarkı #türkü #saz #bağlama #gitar #MusaEroğlu #MehmetPartal #EşkiyaDünyayaHükümdarOlmaz
Kaynak: https://www.youtube.com/watch?v=vNPYhGbOxjo
2 notes
·
View notes
Text
Turkish Numbers
Sayı: number
Rakam: numeral
0-10
0 – sıfır
1 – bir
2 – iki
3 – üç
4 – dört
5 – beş
6 – altı
7 – yedi
8 – sekiz
9 – dokuz
10 – on
11 – 100
11 – on bir
12 – on iki
13 – on üç
14 – on dört
15 – on beş
16 – on altı
17 – on yedi
18 – on sekiz
19 – on dokuz
20 – yirmi
21 – yirmi bir
22 – yirmi iki
23 – yirmi üç
24 – yirmi dört
25 – yirmi beş
26 – yirmi altı
27 – yirmi yedi
28 – yirmi sekiz
29 – yirmi dokuz
30 – otuz
31 – otuz bir
32 – otuz iki
33 – otuz üç
34 – otuz dört
35 – otuz beş
36 – otuz altı
37 – otuz yedi
38 -otuz sekiz
39 – otuz dokuz
40 – kırk
41 – kırk bir
42 – kırk iki
43 – kırk üç
…
50 – elli
60 – altmış
70 – yetmiş
80 – seksen
90 – doksan
100 – yüz
100 – 1.000
100 – yüz
102 – yüz iki
155 – yüz elli beş
200 – iki yüz
202 – iki yüz iki
255 – iki yüz elli beş
300 – üç yüz
400 – dört yüz
500 – beş yüz
600 – altı yüz
700 – yedi yüz
800 – sekiz yüz
900 – dokuz yüz
1000 – bin
1.000 – 1.000.000
1000 – bin
1006 – bin altı
1046 – bin kırk altı
1846 – bin sekiz yüz kırk altı
2000 – iki bin
2846 – iki bin sekiz yüz
3000 – üç bin
4000 – dört bin
5000 – beş bin
6000 – altı bin
7000 – yedi bin
8000 – sekiz bin
9000 – dokuz bin
10.000 – on bin
100.000 – yüz bin
1.000.000 – bir milyon
Billion - milyar
Trillion - trilyon
9 notes
·
View notes
Text
Ogden Nash
BANKERLERDEN BÜTÜN FARKIMIZ: ONLAR PARALI BİZ PARASIZ
Bankaları övmek için yazıldı bu şiir.
Para şıkırtısı neymiş gör, hele bir bankadan içeri gir!
Bir de garip bir ses duyacaksın, ne kadın sesi o, ne su şırıltısı, Bilirim, duymuşluğun yok, o, binlik bangınotların hışırtısı. Mermer konaklarda otururmuş bankerler, hakları,
Boşuna mı yıllar yılı "Milli Kalkınma" diye bağırıp çağırdıkları! Asıl, bir usulleri var, ona borçlular her şeyi, o bir bozulmaya görsün, bankaların işi bitti:
Kısacası, paraya muhtaç olanlardan gayrısına açılır kredi.
Sizi bilmez miyim hiç, anlı şanlı bankerler, nasıl da kılı kırk yararsınız!
Siz, ev kirasını ödemek için borç istemeye gelen vatandaşları kuruş koklatmaksızın dehliyebilen milli kahramanlarsınız. Evet. Siz, çocuğum doğacak diye iki yüz lira borç istemeye görsün bir dar gelirli,maymunlara zart zurt eden
Tarzan edasiyle bakarsınız suratına,
"İşine git, oğlum!" dersiniz, "Ne sandın burasını? Burası ne
tefeci Şakir, ne emanetçi Sultana!
"Ama diyelim ki bir kalantor zat çıktı geldi bankanıza, olur a, milyonunu çiftleştirmek istemiş canı,
Bak, o zaman koruyucu melek kesilirsiniz. "Arzunuz, emriniz" demeye kalmaz, toslarsınız milyonu.
"Madem bir milyonu var, değil mi ya niye iki milyonu olmasın?"
derken hazret, iki milyon daha istemeye kalkar, "Baaşüstüne'yi bastırırsınız hemen, değil mi ki elde iki milyon emniyet akçesi var.
Münasip buyurmuşsunuz" der toplanınca banka idare heyeti, "Bütün istediğimiz bizim, kalkındırmak memleketi.
" Kuzum, bankaları yerdiğim sanılmasın sakın,
Bilmez miyim ne büyük işler çevirdiklerini onların!...
Bilmez miyim; "Parayla bitmez iş, hayatın temeli sağlıktır, mutluluktur" deyip gezen menfi unsurları ortadan kaldırarak
cemiyete ne büyük hizmetler gördüklerini,
Bilmez miyim, sağlığını, mutluluğunu korumak için beş on kuruş
isterikleri vakit, o serserileri nasıl kapı dışarı ettiklerini! Bilmez
miyim, Mukaddes Para'ya dil uzatmak ne demekmiş anlasınlar
diye, bilmez miyim o insanları nasıl açlıktan öldüklerini!...
Çeviri: Can Yücel
#Ogden Nash#can yücel#şair#şiir#şiirler#şiirheryerde#edebiyat#banker#insancıklar#insan#insanlar#kapitalizm#sömürü#para#hiç#keşfet
4 notes
·
View notes
Text
"İki yüz kırk adım attığım o yolun sonunda beş dakikada olsa güneşi görmek isteyen bir mahkumdum; şimdi ise sadece Eftelya çiçeğine mahkum bir adamım."
TDÇ
6 notes
·
View notes
Text
LEKE-Arif Nihat ASYA
Namus lekesi değil alnımda gördüğünüz,
Vurulmuşum, vurulmuş düşmüşüm güpe gündüz.
Şakağımdaki kansa, o benim gülüşümdür,
Namert sürünmektense, erkekçe ölüşümdür.
Şaşırmayın, korkmayın, ürkmeyin ey yiğitler,
Bakın etrafımızı nasıl sarıyor kızıl itler!
Zaten faydası yoktur korkaklığın ecele,
Yaşamak hakkın lakin istiklalinle bile
İhtirama zaman yok, merasime ne hacet?
Size düşen daha çok vazifeler var. Evet…
Evet!.. Böyle sürerse bu eşkıya kanunu,
Müebbet felakettir milletimin sonu …..
Size selam gönderdi kırk yiğidiyle KÜRŞAD
Sizden haber bekliyor yüz milyon; imdat! İmdat!
Hala tevekkülde mi kararlısın yoksa?
Sükût neyi halleder, yaran oyuk oyuksa?
Tevekkül Allah’adır zillete katlanılmaz!
Ya hayat, ya ölüm! Bunun ötesi olmaz.
Namus lekesi değil alnımdaki bu leke,
Asırlardır karşıma çıkmazken tek teke
Önümüzde dalkavukluk, meddahlık edenleri,
Şimdi iyi tanı, gör neymiş hünerleri…
Mütefekkirler echel, realistler yalancı,
Hayret! Dünkü yabancı, bugün bu handa hancı…
Dağdan bağa inenler, yoluma kül döküyor
Benim ayak izlerim taşralı gözüküyor
Farkına yeni vardım, suçluymuşum ben meğer
Otağımda cellâtlar… Kaçmak!.. Bu neye değer!
Ne papyon kravatlı, ne rugan pabuçluyum
HALİSANE TÜRK’ÜM BEN, onun için suçluyum.
Suçluyum, hainleri gözlerinden tanırım ben.
Bir intizar dinlerim şu toprağın kalbinden.
O ses der ki: -Ey oğul, yazıklar olsun sana!
Mezarımı kirleten, şu mahlûka baksana!
Baktım gafiller düşmüş hainlerin peşine
Dedim Bozkurtların yurdunda, çakalların isi ne?
Fırlamışım yayımdan, ok hedefi mutlaka bulur
Son kale, son akında, ancak böyle kurtulur.
Namus lekesi değil, kurşun yarasıdır O.
Asrin adaletine, bir yüz karasıdır bu!
Arz-i endam etsinler… Mütebessim, mutantan.
Sonra da sulhseveriz, deyiversinler YALAN
Yalandır ne söyleseler, beşeriyyet namına,
Hanümanlar yıkılır, bu şerriyet namına.
Adi cinayetlerle küllenir asil yara
Can yakar, göz yaşarır, alır yürür bu sara
Sokaktan okullara, okuldan minareye
Bu kıvılcım saçarken bekçiler uyur, niye?
Kimdir bu uyanıklar, niçin uyur uyuyan?
Beş kıta birbirine dokunur zaman zaman
Bayraklar indirilir, paçavralar sallanır
İşte bu kızıl itler, bu sayede yallanır.
İnsan denmez bir avuç yal için sürünene
İnsan denmez sesimden ürküp, dev görünene
İnsan denmez iltifat, iltizam edenlere
İnsan denmez yenilen ve önde gidenlere
İnsan denmez gözyaşı döküp, ter dökmeyene
İnsan denmez hedefi görüp diz çökmeyene
Ben şüheda nesliyim, başkaya varmaz dilim
Belki mağdurum ama asla meyus değilim.
Gök bayrak, Albayrağa bir gün çizerken ufuk
O büyük kurtuluşa yürürken çoluk çocuk
Bu nefes bu bedeni terk edip de gitsede
Ruhum at koşturacak, o büyük hengâmede.
Namus lekesi değil, artık bilinmeli bu!
Asıl leke bellidir, kökten silinmeli bu!
Bir isyan cinnet gibi, bir gün ki kâbus gibi
Karşımda tomsonlular, Yunan gibi Rus gibi
Ey gönüllü bayraktar, ey devşirme dölleri!
İleri, biraz daha, biraz daha ileri.
İhanet oyununda, peşrev çekenler bu kez
Bilsinler ki bu toprak, hainleri hiç sevmez!
Bugün sabreyleyenler, bir gün bezecekler
Tutup başlarını, taşlarla ezecekler.
Atalarımız bize, böyle ferman buyurdu
Ey ecdat sevgisiyle taşan kahraman ordu
Bu hâkimler veremez, hükmünü bu celsenin
Hazır olun Bozkurtlar! Hüküm sırası sizin.
1 note
·
View note
Text
perondan gün batımı kalktı, sen zerzevatçıyı beklerken. japon turisti dövmüşler ya da kaybolmuş bir kabile tencerenin başındayken. ben balkonda, bir paçalı omzumda, bulgur mu düşüyor gökyüzünden? demirini attık zihnimizin, sokağın ortasına, cevat tebeşirle balon çizerken. yıl bin dokuz yüz kırk beş, herkes geri çekildi. naziler. narsistler. ve güvercin sevenler. her şey başladığı güne döner. perondan gün batımı kalkar, ama ben zerzevatçıyı beklerken.
0 notes
Note
There is one very mysterious Sultana, who was named Asûde.
There are two documents of her waqf from 1618 and 1634, when she was recorded as ''late'' in both years.
1618:
Âsûde Sultan Vakfı’na ait çifte hamamın tamir keşfi
Mahmiye-i İstanbul’da vâki‘ merhûm Âsûde Sultan vakfına bi’l-fi‘l mütevellî olan Mehmed Ağa b. Mustafa meclis-i şer‘-i şerîfde sevk-i kelâm edip, vakf-ı mezbûrdan olup mahmiye-i merkūmede el-Hâc Küçük mahallesinde vâki‘ çifte hamamın hazînesi yarılıp ve dolabı bozulup ve külhanının taşları tecdîd olunmak lâzım olup ve ba‘zı yerleri meremmete muhtâc olmağın, bundan akdem kıbel-i şer‘den nâ’ib ve muhammin ile üzerine varılıp imâret ve meremmeti için dokuz bin kırk beş akçe tahmîn olunup mâl-ı vakf ile ta‘mîrine izin verilmişdi. Lâkin hazînesinin ziyâde yarıkları zuhûr edip ve tahmîn olunandan gayrı nice mevâzi‘i meremmet olunmağla meblağ-ı merkūm kifâyet etmeyip, cem‘an on sekiz bin elli akçe harcım olmuşdur. El-hâletü hâzihî kıbel-i şer‘den üzerine varılıp mertebe-i tahammülü ta‘yîn olunmak taleb ederim dedikde, savb-ı şer‘den Mevlânâ Mahmud irsâl olunup ve hâssa mi‘mârlardan Üstâd Mustafa ve Üstâd Ali ve zeyl-i kitâbda esâmisi mastûr olan Müslimîn ile mahall-i mezbûra vardıklarında, mi‘mârân-ı mezbûrân hamam-ı merkūmun ta‘mîr olunan mevâzi‘ini tahmîn edip, zikr olunan hazînenin meremmetine yedi bin altı yüz kırk akçe ve löklerine dört yüz akçe ve tahtadan ustura halvetine dört yüz akçe ve dolab çarhına üç bin akçe ve döşeme için beş aded kayagan taşına yüz elli akçe ve altı aded mermer taşına doksan akçe ve külhana vaz‘ olunan dört aded taşa dört yüz seksen akçe ve avratlar hamamının kubbesi meremmetine bin iki yüz ve cehennemin tathîrine beş yüz akçe ve kapı tahtalarına ve direklerine dört yüz akçe ve hamam kızdırması için dört günde hark olunan oduna iki bin beş yüz akçe ve batalyasına sekiz yüz akçe cem‘an on sekiz bin elli akçe sarf u harc olunmuşdur. Meblağ-ı merkūma tahammül mukarrerdir deyû haber verip ve sâir bî-garaz Müslümanlar dahi vech-i meşrûh üzre icmâ‘ vü ittifâk ettiklerini mevlânâ-yı mûmâ-ileyh mahallinde tahrîr ve mahfil-i kazâda takrîr etmeğin, mâ hüve’l-vâki‘ gıbbe’t-taleb ketb ü tahrîr olundu. Tahrîr fi’l-yevmi’s-sâdis ve’l-ışrîn min Saferi’l-hayr li sene seb‘a ve ışrîn ve elf.
1634:
Vakf-ı Âsûde Sultan
Vakf-ı merhûme Âsûde Sultan, der-İstanbul, der-tahvîl-i Mehmed Efendi kāimmakām, gurre-i Muharrem sene 1044 ilâ-gāyeti Cemâziyelâhir sene-i minh.
Asl: 22.110
Makbûz: 19.950
Bâki: 2.160
Ani’l-mahsûlât
Mahsûl-i kıst-ı hamam-ı İlyas Beşe fî sitte eşhür: 13.000 Mahsûl-i hâne-i Hasan Yevm: 1 180 Mahsûl-i hâne-i evlâd-ı Arsla[n] Yahûdi Yevm: 7 fî sitte eşhür: 1.260 Mahsûl-i hâne-i Avraham fî şehr: 160 fî sitte eşhür: 960 Mahsûl-i Yakob Yahûdi fî şehr: 100 fî sitte eşhür: 600 Mahsûl-i Salomon Yahûdi, intikāl: 2.000 Mahsûl-i İlyas Beşe: 1.500 Mahsûl-i Hâne-i Salomon Fi şehr: 75 fî sene: 450 Mahsûl-i mukāta‘a-i zemîn: 2.160
Vuzi‘a min-zâlik: 17.250
El-mevâcib: 2.880
Mevâcib-i mütevellî Yevm: 10 fî sitte eşhür: 1.080 Mevâcib-i câbî Yevm: 5 900 Mevâcib-i kâtib Yevm: 4 fî sitte [eşhür]: 720 Mevâcib-i nâzır Yevm: 1 fî sitte eşhür: 180
Ani’l-ihrâcât: 14.370
Be-cihet-i harc-ı lâzıme: 4.000 Be-cihet-i edâ-i deyn: 11.170 Be-cihet-i harc-ı muhâsebe: 70 Be-cihet-i müteferrik: 130
El-bâkī: 4.860
Minhâ, der-zimmet-i Kemâloğlu Yahûdi: 2.160
Sahhe’l-bâkī: 2.700
Deyn-i vakf-ı İlyas Hammamî? vakf-ı mezbûr: 22.449 vakfı
--------------------
I firstly thought it was daughter of Murad III, because he had thirty daughters by 1595, so I assumed one was called like this, especially knowing some of them received undynastical common names, such as Saime, Abide...
But, then I found in source Mecmuâ-i tevârih by Ayvansarayi, on page 176:
ÂSÜDE SULTÂN : Sultân Selîm-i evvel zamanında mevcûd olup Âşık Paşa Câmî’i kurbünde müstakil kubbeli türbede defn olunup tâk-ı dergâhında olan manzûmede vâki’ târîh-i vefatı budur : Ruhuna rahmet sene 917 (1511/1512) ve kafiyesi dahi sene-i mezbûrede tescil olunmuştur. Kabri kurbünde bir mektep olup Ketencilerbaşı’nda vâki’ Sultân Hamamı anın vakfının musakkafatındandır.
-----------------
Was she actually one of unknown daughters of Bayezid II? Wet nurse who breastfed Bayezid II was called Asude, so it could easily be...
Whose daughter was she, of Murad III or Bayezid II, I am still not sure...
If it's true she lived "during the times of Sultan Selim" then she must have been related to Bayezid II in some way, not necessarily as one of his daughters.
1 note
·
View note
Text
“Memuru itibarsızlaştırdıkları yetmezmiş gibi üzerine dalga geçiyorlar
Demokratik Sağlık Sen Genel Başkanı Togan Demircan, yaptığı açıklamada, memurlara verilen ikramiye miktarının yetersiz olduğunu ve sendika aidatı kesintileri nedeniyle daha da azaldığını belirtti. Demircan, açıklamasında şunları söyledi: “Memura reva görülen ikramiye aylık 641 lira. Bu tutardan bir de sendika aidatı kesilecek, sendika üyesi olmayan kamu çalışanlarına da ödenmeyecek. Ama ismi büyük, ismi ikramiye. İkramiye denildiğinde bizim aklımıza iki brüt maaş tutarı geliyor. Sanırım bereketi artsın diye yetkili sendika ve diğer muhataplar ağızlarını doldura doldura, altı yüz kırk bir lirayı uzata uzata okuyorlar. Bir çırpıda okusalar miktarın ölçeğini anlayacaklar. Yetkili sendika tarafından kamu çalışanlarını ayrıştırmak, siyasi partileri kamu çalışanlarına hedef göstermek suretiyle defalarca Meclis gündemine getirilen baraj uygulaması hayat bulamayınca yetkili sendika temsilcisi ve il temsilcileri henüz üç beş gün önce X hesaplarından yaptıkları çağrıları revize ederek pişkinliklerini de yeniden tescil ettiler. Hatta ve hatta evvelce bulundukları talepleri gerçekleşmeyince 'adil bir şekilde toplu sözleşme ikramiyesi tüm sendika üyesi olan memurlara ödenecek' şeklinde SMS bilgi notları geçtiler.” Demircan, ayrıca memurların itibarsızlaştırıldığını ve ekonomik olarak zor durumda bırakıldığını belirterek, ikramiyelerin yetersiz olduğunu vurguladı. “Memuru itibarsızlaştırdıkları yetmezmiş gibi üzerine dalga geçiyorlar. Memuru muhtaç hale getirdikleri yetmezmiş gibi allayıp pullayıp üç yüz lirayı 'büyük kazanım' olarak sunuyorlar. Bir kilo peynirin fiyatını bilmeyen bir kesim maalesef bu ülkede memurun ve emeklinin gelecek iki yıllık mali ve sosyal hakları için toplu sözleşme imzalıyor. Daha çok kaybetmek için de memur arkadaşım sarı sendikaya üye olarak destek veriyor. Merak ediyorum, birinci basamakta görev yapan bir aile hekiminin bu parlatılan ikramiyeden sendika aidatı düşüldükten sonra cebinde beş ekmek parası kalıyor mu? Ama ikramiye alıyor değil mi? Birkaç gündür basına beyan veren muhatapları izliyoruz, postlar hazırlanıyor, X ve diğer sosyal medya hesapları ile son dakika haberlerinde 'memura ikramiye' spotlarını görüyoruz. Eksik yaptığınız bir iş var evet, ikramiye verdiniz lakin aylık üç yüz lira ikramiye olmaz. Eğer hakikaten memura ikramiye verecekseniz TBMM açıldığında tüm memurlara yılda iki brüt maaş tutarında ikramiye ödeyin, biz de sizlere teşekkür edelim. Kamuoyunu yanlış bilgilendirmeyin, yarım kilo peynir parasının bir ikramiye olmadığını sizler herkesten iyi biliyorsunuz” ifadelerini kullandı. Read the full article
0 notes
Video
youtube
Milli Görüş'ün lideri Merhum Prof. Dr. Necmettin Erbakan'ın ekonominin nasıl düzeleceğine ilişkin yaptığı açıklamalar bir kez daha hatırlandı. İşte faiz neydi? Merhum lider Erbakan Hoca'nın o açıklamaları:
“Bunların hiçbirinin zihniyetiyle bu iş düzelmez! Bak size iki tane madde söyledim, hepinizden rica ediyorum. Ben ayrıldıktan sonra yarın ‘bu Erbakan’ın söylediği şu iki madde nedir?’ diye düşünün. Bu iki madde, atom bombasından daha mühim. İki cümle söyledim size faizler kalkmıştır, bütün vergi kanunları kalkmıştır, vergi servetten alınacak hiçbir gelir vergiye tabi tutulmayacak. Çünkü gelirden alınan vergi fakir fukarayı ezmek demektir.
Efendim, faiz kalkar mı? Seni gidi seni! Sen, hangi milletin çocuğusun be? Biz, İstanbul’u faizle mi fethettik? Biz Viyana’yı faizle mi kuşattık? Sen, hangi milletin çocuğusun yav? Senin faiz dediğin görmüyor musun, Yahudi vergisidir bunu anlatıyorum. Yahudi koyuyor, o yürütüyor, o destekliyor. Niye, beş milyar insanı Yahudi’ye çalıştırmak için! Bak bize İsrail, uçağın tankının parasını ödettiriyor faiz sisteminden. Faiz, yüz seneden beri Avrupa'dan gelmiş bir mikroptur. Ondan önce bizde faiz diye bir şey yoktu. Bizim ananelerimizde faiz neymiş, bir hastalık! Faiz demek, üretmeyen insana haksız olarak tüketim hakkı vermek demektir. Faiz demek, alın terini çürütmek demektir. Faiz demek, Yahudi vergisi demektir. Faiz demek, kırk çeşit belanın mikrobu demektir!”
https://youtu.be/Z5QX2DAbXD8?si=2DW72XfOYZOXY2pR
0 notes
Text
Üzüm Bağları
✍🏻 Anıl Güven
https://www.gundemarsivi.com/uzum-baglari/
Mutluluğa ya da mutsuzluğa dair her insanın söyleyecek tümceleri vardır dedi Niko. Yaşlandıkça kıvanç dolu günler azalıyor, bitiyor… Neden bu böyle oluyor?
Altmış sekiz yaşındayım. Kırk iki yıldır Eleni ile evliyim. İki yıldır o kadar çok değişti ki!… Onunla bir şeyler konuşmak istiyorum; ama o üç maymun duruşu sergiliyor. Bedenine artık elimi süremiyorum. Kendi kendime düşünüyorum, acaba hayatında genç bir erkek mi var?
Ama bizim burası küçük yer, erkekleri sakız ağızlıdır, ertesi gün ilçenin barında, kahvesinde ortalığa saçılır, duyulur. Sözcesi böyle bir ilişkisi olsa saklanması olanaksız.
***
Yaklaşık bir yıldır tanırım Niko’yu.
Bu bölgenin en güzel Cabernet Sauvignon üzüm bağlarına sahiptir . Her hafta bana değişik yıllara ait beş litrelik kırmızı şarap getirir, arada birlikte içeriz, karşılıklı değerlendirmede bulunuruz. Ekim, Kasım, Aralık ayları dışında yanında ona yakın Arnavut bağ-bahçeci çalışır. Onlara çiftliğinde konaklama olanağı sunar. İşçilerini de kendi özü gibi düşünür, korur…
Geçen yılın sonbaharında çürümüş kestane ağacını keserken, hiç ayrımına varamadığı bir anda devasa ağaç devrilmiş, Niko da altında kalmıştı… Omuzu kırılmıştı, belkemiği zedelenmişti… Ölümden dönmüştü. Uzunca bir süre hastanede kalmıştı…
On dokuz yaşında Selanik’ten bir yük gemisine binmiş, Amerika’ya gitmiş. San Fransisko’da bir barda iş bulmuş. Bulaşıkçılığa başlamış, akşam üzeri işbaşı yapıp sabaha karşı işyerinin kendisine tahsis ettiği kanepede uyuyormuş. Bir süre sonra özel bir kolejde barmenlik, garsonluk eğitimi almaya başlamış. Sabah 09:00 da okula gidermiş saat 12:00’ye kadar.
Beş yıl boyunca çalışmış, Frank Sinatra, Benny Hill‘e uzanan yüzlerce ünlü kişiye sunumlar yapmış. Üç binden fazla kokteyl yapabileceğini söyledi bir gece. Kafamız tabii ki bin dünya! Olur mu olur, dedim geçiştirdim…
Masanın kıvamını bozmak adaba uymaz …
Bir gece, çalıştığı bara geceliği bilmem kaç yüz dolar olan seçkin kadınlar gelmiş, bilmem hangi Avrupa ülkesinin diplomatlarıyla. Bu şıkı mıkı hatunlardan bir tanesi Niko’ya yazılmaya başlamış!…
Sonrası mı? Malum son! Henüz daha gece sonlanmadan Patron onu kapının önüne koymuş… O da birkaç gün ortalık yerlerde dolaşmış, sonra San Francisco’nun kurucusu Tegmen Jose Joaquin Moraga ve Francisco Palou hazretletinin heykellerinin önünde selama geçip, vedalaşmış .
İlk uçakla ver elini Avusturalya. Sidney kenti ki binlerce Yunanlı göçmeni bağrında barındırıyor… Ora bura derken bir otelde şef barmen olarak işe başlamış… Yıllar sonra çocukluk arkadaşıyla lobide karşılaşmış… Çok kısa bir zaman diliminde de basmış nikahı; böylece çift kişilik yaşam başlamış…
***
– Uğraşımdan kaynaklı sekiz ülkede çalışma yaşamının içinde bulundum. İngilizce, Fransızca, Almanca, Arnavutça bilirim.
Yıllar sonra, hatunla birlikte ülkemize döndük. Annemi ve babamı yitirmiştim. Bir ailenin bir erkeği olmanın sorumluluğunu ister istemez üzerime almak zorunda kaldım. İki erkek bir de kız çocuğumuz vardı; onların eğitimi için bağ-bahçe işlerine adım attım.
Kendime söz verdim, bu bölgenin en iyi şaraplık üzüm bağları benim olacaktı! Birkaç yılda bunu başardım… Ama çok araştırdım, inceledim…
Bu yoğun iş güç ortamında karımı acaba ihmal mi ettim?
Düşünüyorum düşünüyorum yanıtı biraz bulutlu . Onun da çok beni umursadığını imgelemimde bulamadım. Yarın akşam iki oğlum, kızım ve karımın kızkardeşi bize gelecek, onları yemeğe çağırdım. Büyük bir olasılıkla ailece yenilecek son yemek olacak!… İçimdeki birikintiyi şaraplar içilirken masada kusacağım…
– Bu tarz yaklaşımın hiç hoş karşılanmaz. Seni suçlarlar. Bence, sen Eleni’yi karşına al onunla konuşmaya çalış; senin bilmediğin psikolojik sorunları olabilir. Ona yardımcı olmak istediğini söyle. Böyle keskin davranışta bulunmamanı öneririm. Ama takdir yine de senindir.
Gecenin hayli ileri bir saatiydi artık. 70 cc Barbayani de bitmişti. Bundan sonra konuşulacak her sözcük kayış koparırdı. Niko’ya taksi çağırdım. Birbirimizin elini sertçe sıktık.
O gelen taksiye bindi.
Ben de basamakları ağır ağır inerek sahile doğru yürüdüm…. Laciverte çalan gökyüzünde dolunay asılıydı!
Anıl Güven, Atina
#cabernetsauvignonüzümbağları #aile #anilguven #gundemarsivi #iliski #yaslilik #hayat #tartisma #bunalim #bosanmak #sarap #deneme
0 notes
Text
Üzerinden birkaç ay geçtiği için sadece en çok hatırladığım anıları yazacağım buraya. Havaalanına ilk indiğimde şehir merkezine gitmem gerekiyordu. Airbnb yaptığım ev ordaydı. Ama taksiciler bizim Türklerden daha kazıkçı. Manyaklar on dakikalık yola kırk kıyam istiyorlar. Bu Türk parasıyla altı yüz liradan daha fazlaya denk geliyor. Neyse iki adamla anlaştım taksiye beraber bindik, taksi parasını üçe böldük. O kadar para vereceğime tek başıma beş km yol yürümeye razıydım. Hoş! O parayı dönerken verdim ama hadi neyse.
İnsan hayatı boyunca sadece bir kere karşılaşacağı insanlarla bir arada olduğu zaman daha rahat daha cesur olabiliyor. Sanki yarın kalkıp yüzüne mi bakıcam mentalitesiyle hareket ediyor. En azından ben böyleyim. Zaten karar aldım. İlerde hayatımı günlük tanıştığım insanlar, anlık ettiğim sohbetlerle geçirecegim. Kimseyi kendime onun sorumluluğunu alacak derece de yakın tutmayacağım. Şu ankiler yetiyor bana. Hatta Bosna'dan döndüğümden beri kimseyle uzun vadeli arkadaşlıklar kurmuyorum. Ve mutluyum. Ben tek başımayken zaten hep daha mutluyum. Her neyse bir kafede otururken garson geldi. Kendi ailesinin işletmesiymiş. Allah bağışlasın şimdi yakışıklı çocuk. Zaten bu Balkan erkeklerinde ekstra bir çekicilik var. Siparişi aldıktan sonra "you are so cute" dedim. Ne olabilirdi ki en fazla. Ama asla kötü bir niyet ve beklentiyle söylemedim. Hiçbir şey demedi. Gülümsedi sadece. Kahvemi getirirken iki tane getirdi. Yanıma oturup oturamayacağını sordu. Oturdu, iki saate yakın sohbet ettik. Adı Armin'di, 21 yaşındaymış. İki saatliğine de olsa iyi bir arkadaş edinmiş oldum. Kazançlıydım. Artı bir puan muko farmer'a.
Balkanlara gelmisken bir şeyler içmeden olmaz tabii. Türkiye'deki arkadaşlarım bile yerin varsa bize de getir dediler. Ama ne yeri. Ben bir tek kabin bagaj hakkı almışım kendime. Akşama doğru (btw Bosna'da hava baya erken kararıyor, saat beşte falan) yıllanmış bir puba gittim. Diğer publara oranla daha elit kesime hitap ettiği için biraz daha pahalıydı. Ama olsundu. Aslında normalde de bira sevmem. Nerde içtiğim fark etmeksizin. Yine sevmedim maalesef o yüzden. Ya millet nasıl içiyor on tane on beş tane anlamıyorum bu çişe benzeyen şeyi.
Normalde umut tüneli şehre uzak olduğu için gitmeyecektim. Taksiye ekstra para verip iki kere daha kazıklanmak istemiyordum. Kahve içerken yanda bir grup Türk'ün oraya gideceklerini duydum. Btw burda Bosnalıdan daha çok Türk var yemin ederim. Kendimi hiç evden uzak, yabancı gibi hissetmedim bu yüzden. Gidip sordum arabayla geldiyseniz beni de alır mısınız diye. Hemşeri hemşeriyi gurbette s*kermiş lafından uzak bir şekilde kabul ettiler beni. Beraber gittik. Bir posta da onlarla arkadaşlık ettim. Ve şunu fark ettim. Çoğu insan kendi başına vakit geçirebilmekten o kadar aciz ki, tek başına bir şey yapmayı çok tuhaf karşılıyorlar. Ne diyim, ne diyim yani. Ah canım kendim. Arada fazla yükseliyorum kendime ndndndnd.
Siz hiç sabah beşte, karanlıkta, yağmur altında, başka bir ülkede, elinizde bavulla 32 dk yol yürüdünüz mü. Yürümediyseniz de bir şey kaybetmediniz emin olun. Çünkü ben yürüdüm ve hiçbir şey kazanmadım. Saraybosna'dan Mostar'a giden sadece sabah ve akşam treni varmış. Sabah dediğimde, sabahın körü saat 6.30 falan. Allahım bir de soğuk hava. Zaten Türkiye'ye göre ekstra ekstra soğuk bir ülke. Boşuna bizim soğuk hava dalgaları Balkanlardan gelmiyormuş. Ya tren garına gidebilmek için saydığım şartlar altında 32 dk yol yürüdüm ya. Gerçekten Allah Google mapsi bulandan razı olsun. Ama o geçirdigim tren yolculuğu mükemmel bir deneyimdi. 32 dk ye değer.
Son olaraksa belli yemekler, tatlılar, kahveler daha da özeldir kendi başına yaptığın. İnat Kuca diye normalde ev olup sonradan restorana cevrilmiş bir yerde şarap eşliğinde çok güzel bir yemek yedim. Arada değil kendinizi hep şımartmayı unutmayın. Çünkü hayat ancak hatırlanan anların toplamından ibaret
1 note
·
View note
Text
“Guguk kuşu.
En tehlikeli…
En sinsi kuş türüdür.
Gözüne kestirdiği yuvanın etrafında dolanır, saksağan yuvası, ispinoz yuvası, ötleğen yuvası fark etmez, yabancı türlerin yumurtlamasını, kuluçkaya yatmasını bekler, uygun zamanı kollar, hedef aldığı yuva boş bırakıldığında, anında gelir, kaşla göz arasında bir yumurtayı yuvadan atar, kendi yumurtasını onun yerine yerleştirir, pırrr, gider.
Yuvanın sahibi geri döner, kendi yumurtalarından birinin dışarı atıldığını, onun yerine kendisinden olmayan yumurtanın monte edildiğini fark etmez, kuluçkaya yatmaya devam eder.
Guguk yavrusu, kendisini oraya monte eden annesi kadar tehlikeli, annesi kadar sinsidir. Hangi yuvaya bırakılırsa bırakılsın, kabuğunu öbür yumurtalardan en az bir gün önce kırar, bir gün önce doğar.
Ve, doğar doğmaz…
Uygun zamanı kollar, yuva boş bırakıldığında, ittirir kaktırır, öbür yumurtaları yuvadan dışarı atar.
Böylece… Yuvanın gerçek evlatları imha edilir, guguk yavrusu kendisine ait olmayan yuvanın tek mirasçısı olur.
Kandırdığı, yuvasına yerleştiği ana'nın şefkatini, fedakarlığını, besleme, koruma kollama, büyütme içgüdüsünü sömürmeye başlar.
Vahametin farkında olmayan zavallı ana besler, besler, besler… Guguk yavrusu, kendisini besleyen ana'dan daha iri hale gelir.
Artık işi bitmiştir.
Yuvaya ihtiyacı kalmamıştır.
Ne yapar biliyor musunuz?
Yuvayı dağıtır.
Öyle gider.
Yeni CHP…
Guguk kuşudur.
Üç milyon altı yüz yetmiş beş bin dokuz yüz kırk birinci defa, belki bu defa anlaşılır umuduyla, tekrar yazıyorum… Yeni CHP'nin misyonu Yeni Türkiye'ci AKP'yi iktidarda tutmaktır.
Atatürkçüleri, yurtseverleri, ulusalcıları yuvadan dışarı atıp, ikinci cumhuriyetçileri, siyasal İslamcıları, Kürt milliyetçilerini, liboşları, cemaatçileri, soykırımcıları, tescilli ajanları, sorosçuları monte etmek… Gözümüzün içine baka baka “guguk kuşu operasyonu”dur.
Gaflet değildir.
Dalalettir.
Alt kadrolardaki insanlar Mustafa Kemal Türkiyesi ve devrimlerini korumak için çırpınırken, Yeni CHP'nin tepesine paraşütle indirilenlerin amacı, partiyi partisizleştirmektir. Kimliksizleştirmektir.
“Ne yaparsak yapalım kazanamıyoruz” duygusunu, “yenilgiyi kanıksama” duygusunu, Atatürkçü seçmenin zihninde kökleştirmektir.
Üstelik tüm bunları… CHP'yi yuvası olarak bilenlerin, adeta ana şefkatiyle sahip çıkanların, sevgisini, fedakarlığını, sömürerek yapmaktır.
Üç milyon altı yüz yetmiş beş bin dokuz yüz kırk ikinci defa,belki bu defa anlaşılır umuduyla, tekrar yazıyorum… CHP'yi geri almadan, Türkiye'yi geri alabilmek mümkün değildir.
“Sen kim oluyorsun da, bize bunları söylüyorsun” diyenler olabilir… İzah edeyim.
Gençliğe Hitabe'den aldığım yetkiyle söylüyorum.
–
Tıpış tıpış değil…
Defolup gideceksiniz kardeşim!”
Yılmaz Özdil
0 notes
Text
Ultrabet Giriş
Ultrabet Bonanza – Ultrabet Bonanza slot oyununu oynayın
Ultrabet Bonanza slot oyunu grafik ve görsel olarak diğer slot oyunlarından farklıdır ve oynama süresi uzundur. Tüm haklar ve telif hakkı Pragmatic Play'e aittir. Son yıllarda popüler hale gelen bir şeker oyunu gibi görünse de aslında şekerin patlayarak oyuncularının dikkatini çektiği üç boyutlu bir slot oyunudur. Son zamanların en popüler slot oyunu Ultrabet Bonanza'nın diğer slot ve şans oyunlarına göre çok daha güvenilir hale gelmesi tesadüf değil, RPT oranı %97 civarında.
Ultrabet Bonanza slotu bu istatistik ile güvenilir bir oyundur. Pragmatic Play'in oyun dilinin tamamını içermesi oyunun yapımcısı olmakla doğrudan alakalıdır. 2015 yılından bu yana birçok casino ve slot oyunu üreten Pragmatic Play, oyun dünyasında birçok oyuncu tarafından beğenilen bir firmadır. Kurulduğu günden bu yana birçok slot oyunu yayınlamış bir firma tarafından üretilen Ultrabet Bonanza slot oyunu; Karpuz, üzüm, muz, elma ve diğer renkli şekerler var. Bu şekerler patladığında kazandığınız Ultrabet Bonanza slot oyunu oynaması oldukça eğlenceli bir slot oyunudur.
UltraBet Güncel Giriş Ultrabet Güncel Giriş Adresi
Ultrabet Bonanza slotu nasıl oynanır?
Ultrabet Bonanza nasıl oynanır? En çok duyduğumuz soru bu. En popüler slot oyunlarından biri olan Ultrabet bonanza slot oyunu toplamda otuz karelik bir oyun alanına sahiptir. Bu otuz kare oyun alanı, altı dikey sütun ve beş yatay sütundan oluşur. Otuz şekerden sekizini dikey veya yatay bir sütunda eşleştirin ve bu şekerler patlayacak ve kazanmaya başlayacaksınız. Oyun alanında patlayan şekerlerin yerini alan şekerler hala en az bir sekiz oluşturduğu sürece, yine de kazanırsınız. Kazanmak için en az sekiz şekeri eşleştirmeniz gereken daha fazla şeker, kazancınız o kadar artacaktır. Oyun alanında on ikiyi eşleştirin ve ekstra bir hediye kazanın.
siteye kayıt ol
Ultrabet Bonanza Slot kuralları nelerdir?
Canlı casino sitelerinin slot bölümündeki en popüler oyun olan Ultrabet bonanza'nın kuralları oldukça önemlidir. Ücretsiz döndürme seçeneğiyle aynı kurallar nakit oyunlar için de geçerlidir. Aslında, bu kurallara uyarsanız, Ultrabet bonanza nasıl oynanır sorusunun gerçek cevabını öğrenebilirsiniz.
Kullanıcı, oyunun sağ alt kısmından istediği miktarda bahis alarak oyuna başlayabilir. Bahis ne kadar yüksek olursa, şekerden elde edilen kazanç da o kadar yüksek olur.
siteye kayıt ol
Ekranın sol alt köşesinde yer alan "Bahis" ve "Kredi" seçeneklerinde mevcut bakiyenizi ve oyunda ne kadar bahis oynadığınızı görebilirsiniz.
Dilerseniz dilediğiniz kadar bahis oynayabilir ve tek tek bahis yapmak için Otomatik Oyna seçeneğine tıklayabilirsiniz. Dilerseniz "Satın Alma Özelliği"ne tıklayarak miktarı kullanıcı tarafından belirlenen 10 spin kazanabilir, bir çarpan ve 5 spin daha kazanma şansınızı artırabilirsiniz.
siteye kayıt ol
Ultrabet bonanza oyununda patlayan şekerden sonra kazanılan miktar, ekrandaki şekerin yerine geçen katsayı ile çarpılarak kullanıcının kazancına eklenir. Bu katsayılar hala x2'den x100'e kadar oyunda. Birden fazla katsayı olabilir ve oyunda patlamamış şekerler varsa kazanan miktar katsayıların toplamı ile çarpılarak kazanan miktar belirlenir. Örneğin, kazandığınız tutar yüz on sekiz TL ve şeker x6, x25 ve x10 olmak üzere üç çarpanla durursa çarpanların toplamı kırk bir, kazanan miktar yüz on sekiz olur. TL, çarpıldı. Yani temel geliriniz dört bin sekiz yüz otuz sekiz lira.
Yine, oynamak için tatlı bonanza alanında ortaya çıkan üç şekerle beş ekstra dönüş kazanabilir ve size daha fazla kazanma şansı verebilirsiniz.
Ultrabet Giriş
Ultrabet Bonanza Slot by Pragmatic Play'i PC'nizde, tabletinizde veya cep telefonunuzda kolayca oynayabilirsiniz. Ayrıca dilerseniz Pragmatic Play'in resmi internet sitesi üzerinden oyunun demo sürümünü oynayarak oyun hakkında daha fazla bilgi edinebilir ve şansınızı deneyebilirsiniz.
Ultrabet Bonanza Slot Oyunu Kazanma Kuralları
Ultrabet Bonanza slot oyununda her şekerin ayrı bir kazanan ödülü vardır.
siteye kayıt ol
12 veya daha fazla muzlu şeker, oyun ekranınızda belirirse tam olarak iki katını öder.
On iki veya daha fazla üzüm şekeri, oyun ekranınıza gelirse tam olarak dört katını öder.
On iki veya daha fazla karpuz şekeri, oyun ekranınızda belirirse tam olarak beş katı öder.
On iki veya daha fazla dolgun erik şekeri, oyun ekranınıza geldiğinde tam sekiz katını öder.
Oyun ana ekranınızda belirirse on iki veya daha fazla şeker tam olarak on kat öder.
Oyun ekranınızda belirirse on iki veya daha fazla mavi şeker tam olarak on iki kat öder.
On iki veya daha fazla yeşil elmas şeker, oyun ekranınızda belirirse ödemeyi tam olarak on beş kat artıracaktır.
Oyun ana ekranınızda görünürse, on iki veya daha fazla pembe şeker karesi tam olarak yirmi beş ödeyecektir.
On iki veya daha fazla kırmızı kalp şekeri, oyun ana ekranınıza geldiğinde tam olarak elli kat öder.
Bin TL bahis kazancı:
Ana oyun ekranınıza sekiz ile dokuz arası muz şekeri gelirse iki yüz elli TL, on ile on bir arasında muz şekeri gelirse kazanan tutarınız yedi yüz elli TL'dir. TL, oyununuzun ana ekranına on iki veya daha fazla muzlu şeker gelirse kazanan miktar iki bin TL oluyor.
Ana oyun ekranınıza 8-9 tane üzüm şekeri gelirse 450 TL, 10-11 tane üzüm şekeri gelirse 950 TL, on iki ve üzeri kazanırsınız. ana oyun ekranınız Üzüm şekeri üstüne düşerse kazanma miktarınız 4 bin TL.
Ana oyun ekranınıza sekiz ile dokuz arasında karpuz şekeri gelirse kazanma miktarınız beş yüz elli TL, ana oyun ekranınıza on veya on bir karpuz şekeri gelirse kazanma tutarınız bin dolar. , Oyununuzun ana ekranında on iki veya daha fazla karpuz şekeri belirirse, kazanma miktarınız beş bin TL olacaktır.
Ana oyun ekranınızda sekiz ile dokuz arasında sulu şeker çıkıyorsa kazanma miktarınız sekiz yüz TL, ana oyun ekranınızda on veya on bir adet erik şekeri görünüyorsa bin iki yüz TL'dir. TL, ana oyun ekranınızda on iki veya daha fazla tombul şeker belirirse, kazanan tutarınız 8 bin TL olacaktır.
Ana oyun ekranınızda sekiz ila dokuz yeşil elmas şeker belirirse kazanma miktarınız iki bin TL, ana oyun ekranınızda on veya on bir yeşil elmas şeker belirirse kazanma tutarınız beştir. Bin TL, oyununuzun ana ekranında on iki ve üzeri yeşil elmas şekerler çıkacak ve kazanacağınız miktar on beş bin TL.
Oyununuzun ana ekranına sekiz ile dokuz arasında pembe şeker düşerse kazanma tutarınız iki bin beş yüz elli TL, ekran geliriniz ise yirmi beş bin TL olacaktır.
Ana oyun ekranınıza sekiz ila dokuz adet kırmızı kalp şeker gelirse on bin TL, on veya on bir adet kırmızı kalp renkli şeker ana oyun ekranınıza gelirse yirmi beş bin TL, on iki ve üzeri kırmızı kalp renkleri şeker Ana ekranda belirirse kazanacağınız miktar elli bin TL'dir.
Ultrabet Bonanza'yı ücretsiz oynayın
Ultrabet Bonanza'yı ücretsiz oynayın
Örnek vermek gerekirse:
Sekiz veya dokuz muz elli TL, on veya on bir muz yüz elli TL, on iki ve üzeri muz dört yüz TL.
Sekiz veya dokuz şeker veya üzüm gelirse, bahisçi beş yüz, on veya on bir şeker bin beş yüz ve on iki veya daha fazla kazanır. Dört bin dolar.
Sekiz veya dokuz mavi şeker çıkarsa, kazanç bin beş yüz lira, gelirse on iki bin liradır.
Ultrabet Bonanza Oyun Siteleri
mobil bahis
Ultrabet Bonanza slot oyununu oynayabileceğiniz birçok site bulunmaktadır. Ultrabet Bonanza slot oynayarak kazanabileceğiniz siteler şu şekildedir;
mobil bahis
Bahis 10
Metropol Kumarhanesi
jetbet
Meritroyalbet
2017 yılından beri casino oyunları tanıtımı yapan ve kullanıcılarına en çok kazandıran sitelerden biri haline gelen Mobilbahis, Ultrabet Bonanza slot oyununu sorunsuz oynayan sitelerden biridir. Adından da anlaşılacağı üzere bu site yeni üyelere 1500 TL bonus vermektedir ve telefon veya tablet üzerinden erişim sağlanmaktadır. Bilgisayardan giriş yapmak istiyorsanız siteyi açtıktan sonra F12 tuşuna basarak mobil siteye giriş yapın, böylece oynamaya başlayabilirsiniz.
siteye kayıt ol
Bahis 10
Malta Gaming tarafından geliştirilen bu site, Türkiye'nin en güvenilir sitelerinden biridir. Ultrabet Bonanza'yı rahatlıkla oynayabileceğiniz bu sitede yeni üyeleri 5000 TL bonus bekliyor. İsveç merkezli bu sitenin yüksek kalitesi nedeniyle, Ultrabet Bonanza slot oyunu yüksek ekran çözünürlüğünde oynanabilir, böylece oynayarak daha kaliteli zaman geçirebilirsiniz.
Metropol Kumarhanesi
Tıpkı bets10 gibi hakları ve lisansları Malta Gaming'e ait olan METROPOL casino sitesi de üreticisi sayesinde en çok aranan ve güvenilir sitelerden biridir. Yeni üyeler için 1500 TL bonus ile bu sitede Ultrabet Bonanza slot oyununu rahatlıkla oynayabilir ve para kazanabilirsiniz.
siteye kayıt ol
jetbet
Türkiye'nin en hızlı ve en yüksek fiyatlı canlı bahis sitesi olarak bilinen bu site yeni üyelere özel 50 TL bonus vermektedir. Dünyanın en yavaş internetine sahip olan Türkiye'deki bu hızlı sitede Ultrabet Bonanza slot makinelerini gönül rahatlığıyla oynayabilir ve keyifli vakit geçirebilirsiniz.
Meritroyalbet
Tasarrufu, güvenilirliği, lisanslaması, site hızı ve casino oyun başarısı ile tanınan bu site, ilk para yatırma bonusu ve 20 TL hediye bonusu ile Ultrabet Bonanza oynayabileceğiniz sitelerden biridir. yeni üyeler.
ultrabet ultrabet Giriş ultrabet Güncel Giriş
1 note
·
View note