#bana kalirsa boyle
Explore tagged Tumblr posts
harepare · 2 years ago
Text
suan benim isim en zoru
1 note · View note
bungoustraydogs-tr · 1 year ago
Note
cok merak ediyordum boyle kendimce teori tarzi bir şeyler kurarken senin de fikrini sormak istedim. bu arc kesinlikle cok uzun surdu ve hala devam etme olasiligi da var neredeyse iki sezon doa arc'ini seyrediyoruz/okuyoruz ve bence bana kalirsa henuz hali hazir bu olay kuresel bir olay da olmusken diğer avrupali organisazyonlarin isin icine dahil olacagini dusunuyorum ayrıca hatirladigim kadariyla mersault hapishanesi avrupada ya da oraya yakin bir yerlerdeydi bana kalirsa bu arc bittiginde ya da bitisine yakin agatha ve digerlerini de sonunda gorecez buradan olay akisinin onlara baglanmasi daha kolay olur bence, kim bilir belki verlaine, tsujimura, ayatsuji bile gelebilir artik sakasiz seride her şey olabilir
MANGA SPOILER
Katılıyorum. İleriki bölümlerde Avrupa siyasetini görebileceğiz bence de.
24 notes · View notes
acid-gramma · 2 years ago
Note
Nej ben sosyal medyaya bagimli, onceden kendim icin suslenirken artik sosyal medya icin bunlari yapmaya basladim, sirf fotograf cekilmek icin makyaj kombin yapip bunun icin disariya cikiyordum ve sirf fotografimi ceksin diye muhabbet kurmayi sevmedigim insanlarla oturup kalkiyordum. Bugun itibariyle hesaplarimi dondurdum numarami degistirdim ve asil odaklanmam gereken seylere odaklanmak istiyorum bilimi evreni feldefeyi ve psikolojiye merakliyim normalde 20 gun sonra tytye girip pazarlama ya da boktan bi bolum sececektim ama bunlari istemiyorum. Basit bir insan olmaj istemiyorum ve hicbir seye bagimli olmak istemiyorum. Dünki halim bile bana yabanci geliyor hafizam berbat halde duzenli beslenip uyuyamiyorum ve icimde inanilmaz bi ofke var kirginlik var bu yuzden yarina psikiyatri randevusu aldim. Bu sene universiteyi mezuna birakip onumuzdeki 1 yil duzenli bir sekilde calisip hayalim olan psikoloji bolumunu okumak ve psikoloji uzerine kitaplar yazmak istiyorum, benim icin cok riskli cunku ev icinde buyuk sorunlar yasiyorum ve 6 kez intihar girisiminde bulundum o yuzden en kisa zamanda evi tekr etmek istiyorum bu yuzden universiteye bu sene gitmem gerekiyor diye sartladim kendimi ve acikcasi mezuna birakmaya korkuyorum. Bu 1 sene icinde bolca kitap okuyup, bu donemin beyninden cikip arastirmalar yaparak zihnimi gelistirmek istiyorum. Sence bu bir hata mi? Yillarca senin dusuncelerini okuyorum ve mantikli medeni bir insan oldugunu dusunuyorum bu soruyu istersen herkese acik yanitla istersen mesaj at bilerej profilimi acik biraktim sana birakiyorum karari umarim gorursun ve bir nebzede olsa bana bir fikir sunarsin…
merhaba, ben bilir kisi degilim soyleyeceklerim tamamen kendi fikrim olacak, onerilerim de tamamen benim bakis acima gore dolayisiyla en iyisini kendin bilirsin. dolayisiyla soyle yap boyle yap sozlerimin aslinda bir gecerliligi yok.
alti kere intihar girisimi ciddi bi sikinti oncelikle, gecmis olsun, umarim mentalini bir an once duzeltir kendini toplarsin. sosyal medyayi birakman yerinde bir karar olmus cunku anladigim kadariyla sosyal medya uzerine toksik bir iliski icerisindesin, bu bagimliligi bir anda kesmek ve ani kararlarla safe zoneundan uzaklasmak sana agir gelebilir, ani ve buyuk kararlardansa kucuk gelisimlerle isleri yoluna koymaya calismak daha saglikli olur. intihar ataklarin krizlerin muhtemelen aile ici sikintilardan kaynaklanan bir yardim cagrisi, boyle bir mesajda deginme geregi bulduysan aile ici huzur ciddi derecede sikintili. bi sene mezuna kalip kopek gibi calismani, her seyi komple degistirmeni onermiyorum. bu yil sinava gir, alabildigin puanla mutsuz olmayacagin bir sehire yerlesmeye bak, bolumu okulu bosver. o evden ve toksik ortamdan kurtul once. okurken sinava calisma ihtimalin hala mevcut, yatay gecis gibi secenekleri de degerlendir. bana kalirsa mutsuz oldugun bir ortamda (evde) bir sene stressli bir sekilde sinava calismaktansa baska bir sehirde sinava calisman her turlu daha saglikli olacak. psikolojik yardim esliginde hayatini yola sokma calismalarinin basarili olmasi tamamen senin elinde, guclu olman lazim imkansiz bir sey istemiyorsun, sinav mi calisilir yapilir, para mi cozulur, bagimliliklar birakilir, kendinle barisilir, cozumu olmayan hicbir sey yok, ama kritik nokta bir anda her seyi degistirmeye calismak sanirim. kimse bir gunde bi haftada degismiyo, ektigjn tohumlar zamanla meyve verecek sabirli olman lazim. buyuk degisiklikler gercekten kucuk adimlarla gerceklesiyor. atomic habbits kitabinda onerilen sey gibi amacin icin katkida bulunacak seyleri HER GUN minik adimlarla ve aliskanliklarla yapmalisin, yani bi yil on yil sonrasina degil bu gunune odaklanmani oneriyorum, yolculugunda iyi sanslar ❤️
43 notes · View notes
silatonik · 5 years ago
Text
80 Gunde Devr-i Alem
Ve evet, bu yaziyi yazarken de teknoloji azizligine ugradiktan uc hafta sonra... Sizlerleyim. 
Merhaba sevgili okuyan!
En son nerde kalmistik diye soyle bir baktim da defterime... Bir aydan fazla olmus. Ama o bir ay icin siz diyin 4, ben diyeyim 6 ay tadinda gecti.
Ya bu arada, birkac yazidir hayatimda olan biteni anlattigim nispeten onemli yerlerde fotograf kullaniyorum ve asiri hosuma gitti bu olay. Devam edecegim buna ehehehh.
Aralik ayi, benim genelde en cok zorlandigim ay oluyor cunku hem yarismalar, hem proje teslimleri hem finaller ve yilbasi... Kutlamalar, dogum gunum vs derken aralik 15 - ocak 15 arasi olum gibi geciyor genellikle. Nitekim yine oyle oldu, Istanbul’daki yarismadan doner donmez hemen okula asildim ve eksikler not alindi, birer birer yapilmaya baslandi. Istanbuldan dondugumde dagilmaya cok musait bir kafa yapisindaydim acikcasi, hem mental hem fiziksel olarak cokmus durumdaydim ve fazlasiyla boslukta hissediyordum. Depresif ruh halim, yerini her ise deli gibi kosturan o kiza birakti neyse ki. Nasil oldu bilmiyorum ama onca proje, final, montaj, sabahlamalar, antrenmanlar... Hepsi bir sekilde yetisti ve bitti. Mukemmel olmadi elbette (ki bu zaman zaman beni tatmin etmedi kabul ama n’apalim, arada insan oldugumu ve her seye yetisemeyecegimi hatirliyorum artik) ama halloldu bir sekilde.
Tumblr media
Oncelikle... Ilk kisa film teslimimizi yaptik! Iyi ya da kotu artik bir kisa filmimiz var... Inanamiyorum. Asla bitmeyecek gibiydi, asla. Ama Volga’nin harika sinemaci gozu ve yetenegi, Idil’in muthis oyunculugu ve kosusturmasi, Ege ve Ece’nin sahane isler cikarmasi ve benim problem cozucu kafa yapim (yillardir zaman planlamasi ve sorunlarla basa cikabilme yetenegim bu meslekte ise yarayabilirmis arkadaslar) ile ortaya guzel bir sey cikardik... Oyle ki aldigimiz ilk donutte hoca o kadar az hata soyledi ki... Ben aglayabilirdim sanirim:) Cunku “rough cut” tesliminden bir onceki aksam son sahne cekimini de bitirdik ve aksam 9′dan sabah 5′e kadar montaj yaptik okulda. Beynimizi biraktik o montaja... Ve benim ayni hafta yarismam vardi. Diyorum ya, olaganustu yogun bir aydi benim icin. Kendimi duyamayacak kadar yogundum ve acikcasi, kendimi duymamak bana zaman zaman iyi geldi. 
Ilk kisa filmimiz: Sene-i Devriye:)
Ege seni o sogukta yere yatirip paspas ettigimiz icin tekrar ozur dilerim.
Bir de battaniyesini mahvettigimiz icin annemden de ozur diliyorum.
.
.
.
Sonraaa... Antrenmanlar tum sikiligiyla devam ederken geldiiii catti dogum gunum. Ben dogum gunumu genelde kutlayamiyorum, 2 Ocak olmasi sebebiyle cunku herkes hem yorgun hem de parasiz oluyor tam yilbasinin ardindan, ustelik bir de tam o gun finallerimiz basliyor bizim o sebeple sansim bana birkac senedir kutlamak konusunda gulmedi. Yilbasinda kutla dediler... Yilbasinda da kutlanmaz yani neden kutlayayim yilbasinda... 3-5 Ocak tarihlerinde de Samsun’da Turkiye Sampiyonasi vardi, o yuzden sonrasinda da kutlayamazdim. Ben de gittim, 28 Aralik’ta parti verdim yurek yiyip. Ama cok guzeldi... After kismi benim acimdan biraz tatsiz bitti ama olsun... Benim yilbasi kutlamam niteliginde oldu, benim gunumdu ve etrafimda sevdiklerimle birlikte cok guzel bir aksam gecirdim. Yilbasinda da sakin sakin oturmam gerekiyordu iki gun sonra yarisma oldugundan, o yuzden tadini cikardim o gunun. Sarhos oldum, dans ettim, cok guldum, agladim... Harikaydi. :)
Tumblr media
Yilbasi gunu de cok guzeldi, cekirdek arkadas kadromla yine harika bir aksam gecirdik, yurtdisinda yasayan arkadaslarim Doruk ve Cem’de gelmisti ustelik. Bol sohbet, bol kahkaha:) Kendi dogum gunumde de evimde ailemle huzur icinde valizimi topladim.
24′u mutlu karsiladim. Yaslaniyorum gercegini atlatamiyorum ama hala... Bir de soranlara hala 23 diyorum. Bence bir sure daha diyebilirim sakincasi yok. :) Bu sene bana once saglik getirsin, sakatlanmadan, saglik sorunu yasamadan gecirecegim bir sene olsun. Sonra sevdiklerim... Hicbirini ayirmasin bu sene benden. Hepsinin yuzu gulsun. Ve ben... Aklima soktugumu yapabilmem adina guc versin bu yas bana, istedigim seyleri dogru yoldan elde edebilme ve haksizliga ugramama sansi versin. Bu sene bahtsizdim sans konusunda, sevgili 24, buna bi el at n’olursun...
Ertesi gun ise... Annem, babam ben. Ver elini Turkiye Sampiyonasi. Samsun’a dogru yola ciktik. 
Aslinda genel olarak keyifli bir yarismaydi. Cumartesi gunu kisa program en azindan fena degildi yalniz pazar gunune cok yorgun basladim... Ne yapsam toparlanamadim. Kafam da bedenim de asiri yorgundu. Isinma iyiydi ama program teknik anlamda beni baya hayal kirikligina ugratti yalan yok. 
Buz kenarindan puani bile dinlemeden kendimi soyunma odasina nasil attim inanin hatirlamiyorum bile. Bir anda gelen o hayal kirikligi ve onu takip eden aglama krizi... Benim icin bir ritueldir, yarismadan bir saat once telefonumu kapatirim ve ancak performanstan yarim saat sonra acarim. Aglamam saniyorum 15 dakika sonra falan bir nebze azaldi ve ben telefonumu acip babami aradim. Hayatimda ilk defa ona “lutfen soyunma odasina gel ve beni burdan cikar cunku burdan yalniz basima cikamam” dedim. Ki hayatimda bircok kotu performansim oldu, bunu da dusunelim... Hicbirinde babama boule bir sey dememistim. Babam geldi, beni sakinlestirdi ve soyunma odasindan ciktik. Telefonuma deli gibi bildirim geliyordu... En son goz ucuyla telefonuma baktim ve su mesaji gordum: “cok guzel bir altin, tebrik ederim”.
Birinci olma olasiligim bana kalirsa yoktu cunku rakiplerimle aramiz genel hatlariyla yakin, kisa programdan gelen bir puan farki da yoktu. Ben de mesaja inanmayip yarismanin sonuc sayfasina baktim ve donakaldim. Evet gercekten birinci bitirmistim. Aglamam daha da siddetlendi cunku sinirlerim muthis bozulmustu. Rakiplerimden kimse tam performans verememisti, o yuzden en az hata yapan birinci olmustu ve bu da bana denk gelmisti, durum buydu aslinda.
Tumblr media
Evet, en iyi performansim degildi dolayisiyla bu birincilik durumuna sacma sapan yorumlar almadim degil... Sevgili okuyan, iyi ya da kotu performanslar hep olur ama gunun sonunda bir kazanan olmak zorunda. Bu defa bu ben oldum, cunku performans teknik anlamda ne kadar kotu gitse de sonuna kadar birakmadim ipleri... Program bittiginde mental olarak inanin ben de bitiktim. Ama sunu da soylemeden gecemeyecegim, benim performansimi yargilamak antrenorum ve bana duser, bir de yerine gore hakemlere. Bizden baska bu konuda yorum yapan herkese cevabim “ya he aynen oyle oldu evet evet” tarzinda olur cunku kimsenin haddine degil benim madalyam hakkinda yorum yapmak. Ne olursa olsun, hepimiz ter dokuyoruz, emek veriyoruz... Bilegimizin hakkiyla kazaniyoruz. Kimse beni kayirmadi, kimse kotuyken iyi gostermedi puanlarimi. O nedenle performansimi biz masaya yatiririz, biz neden boyle oldu diye sorgulariz ve biz bir daha bu nasil yasanmaz diye kafa patlatiriz. Geriye kalan herkes tebrik etmek durumunda veya tebrik etmese de olur meraklisi olmadim hicbir zaman, susup izleyedebilir kendi tercihleri. Yorum yapma hakki bizimdir. 
Ben Tomi’ye bu yarismayla ilgili cok sey borcluyum... Sabri, ozverisi, durusu ve destegi benim icin cok anlamliydi. Pazar gunu o da performans durumumdan memnun degildi (cunku formda oldugumu ve programi temiz gosterebilecek kapasitede oldugumu biliyordu, oyle olmayinca haliyle karardi yuzu) ama onun da dedigi gibi “gunun sonunda bir kazanan olmali, sen kazandin Sila hak etmedigini asla dusunme. Kazandin.” 
Boylece, Samsun’dan birincilikle dondum...
Ardindan iki finalim arasinda sekiz gunum vardi ve Tomi benim ara vermemi istiyordu, o yuzden kuzenimle Erzurum’a kayak tatiline gittim bes gun ve bu bes gun boyunca ne istiyorsam onu yaptim. 
Cok yorgundum... Kafam cok yogundu... Uyudum, uyandim yemek yedim, kayak yapmayi ogrendim, dizi izledim, kitap okudum, yazi yazdim... Canim ne istiyorsa onu yaptim ve bes gun, kafami dinledim. 
Once dusunmedim, sonra bol bol dusundum.
Hayatimda neleri yoluna koymam gerektigini dusundum, nelerden vazgectigimi dusundum. Ve icimin bombos oldugunu fark ettim... Hissizlesmistim. Kendime yukleniyordum yine tum olanlar icin. Bundan vazgecmeliydim artik...
Erzurum’dan dondugumde kafam cok rahatti, yalniz duygusal anlamda o gecen sene bu zamanlar ki kiz olmustum tekrar. O hissiz halim... Ne olmus, kimle olmus umrumda olmayan, o gelsin bu gitsin eee tamam okey diyen vurdumduymaz kiz oldugumu fark ettim. O olmak istiyor muydum? Tekrar o sene yasananlari yasamak istiyor muydum?
Zaman... Zamana birakmali dedim.
Geldim, finallerime girdim. Kampa basladim... Tempom yine hizlandi ve ben yorgun halimle mutlu olmaya basladim. 
.
.
.
Aradan iki hafta gecti ve ben, korkuyorum.
Kaybetmekten degil, kendimi kaybetmekten. Icine dusmekten, kor olmaktan korkuyorum. O yuzden tadini cikarmaya calisiyorum.
Aylar sonra birinin gozlerine baktigimda utaniyorum, cok guluyorum ve mutlu geziyorum. Beni cok gulduruyor, cok mutlu ediyor. 
Hizli yasansin istemiyorum, bu halime cok saskinim ama agir agir ilerlemek istiyorum. 
Kendime inanamiyorum ama... birini bastan tanimak istemiyorum gucum yok diyen ben, onu yavas yavas tanimak ve anlamak istiyorum. 
Anlamak, mutlu etmek ve mutlu olmak...
Cunku beni mutlu ediyor, cok egleniyorum onunlayken. Birine verdigim degeri, aylar sonra tartmaya calisiyorum. Onu gercekten anlamak istiyorum.
Sadece, kendimi bunun icinde kaybetmek istemiyorum ki, sukurler olsun bunu yasamamayi bir nebze anladim. :) Zaman... Zaman ne gosterir gorecegiz.
Benden simdilik bu kadar, hayat yolu her zaman oldugu gibi inisli cikisli. Resmen 80 gunde devr-i alem gibi iki ay gecirdim... Ve biliyorum ki bu temponun altina da asla inmez hayatim.
Yeri geldiginde savrulmali, yeri geldiginde dimdik durmali.
Sevgiyle kalin.
1 note · View note
Note
Ben 18 yașındayım ve bu yașantım boyunca hiçbir kızı ne sevdim ne de hoșlantı duydum sadece masallara inanarak kendi kendimi büyütüyordum ta ki masalıma yeni bi kahraman eklendi ve bu kiși artık masalımın bittiğini ve beni sonsuza kadar seveceğine inandırdı ama bir zamanlar masallara inanan ben o kiși tarafından sevileceğime inanamamıștım o kadar güzel gülüyorduki o kadar güzel saçlarının kokusu vardı ki anlatamam ya ben sadece kurtulmak istedim benide birazcık çok azcık sevsinler istedim
Dost acı söyler demistim. Arkadaşlar öyle bir devirde yaşiyoruz ki ortalık ailesini sevmeyen, dostunu sırtından bıçaklayan insanlar ile dolu. Boyle bir zaman da kaldi ki böyle bir yaşta kimse sizi sevmez. Ya sevdiğini sanıp sizi hayal kırıklığına uğratır ya da sizden faydalanır. Bence.aklınızı başınıza alın, konustuğunuz insanlara her zaman arkadaş gözüyle yaklaşmaya çalışın hormonların ya da psikolojinizin sizi yanıltmasina izin vermeyin ve mantığınızla hereket edin. Bana kalirsa ki bana kalmasi size sacma gelebilir ama ben bu konularda tecrübeli bi insan oldugumu ve akıllandiğımı düşünüyorum. Bu yasta aşk olmaz. Bu devirde aşk olmaz. Bu çıkarcı ülkede ask olmaz. Sevgi olucaksa sevgiliye degil aileye olsun, arkadaşa olsun, bir hobinize.olsun, tuttuğunuz takıma olsun…3 Gün flörtleşip 4. gün kıskanarak hayatıni kararttığıniz ertesi gün de ayrıldığınız insana olmasın.
Bence insan önce arkadaşlarının,ailesinin,uğraşlarının hakettiği sevgiyi hakkıyla vermeli daha sonra bir ilişki kurmalı…
4 notes · View notes
pizaropizaro · 7 years ago
Text
Bir insan kendini hem onemsiz hem de cok onemli hissedebilir mi? Evet, yapar. Kendini onemsiz hisseder. Insanlarin iltifatlarini, ovgulerini, deger verici soylem ve davranislarini bir turlu karsilayamaz, sindiremez icinde. Icindeki bir sey kabul edemez 'oyle guzel' bir insan oldugunu. Dolayisiyla surekli eksik hisseder. Kendini tamamlamasi gerektigine inanir degerli olabilmek icin. Ugrasir durur. Gorunusuyle, yetenekleriyle, ozellikleriyle oynar surekli. Ideal kendiyi yaratabilmek icin. Bu yoldaki her basari yetersizligi ifade eder onun icin. Cunku doyamaz. Takdirler, iltifatlar onun icin yeni hedefleri dogurur. Elde ettiginin kiymetini bilemez. Mutlulugun doyumunu yakalayamadigindan kucuk hazlar pesinde kosar da kosar. O eksikligi tamamlamak icin hep daha fazlasina ihtiyaci var. Eldekinin kiymetini bilememek ise en buyuk lanetidir. Onlari da kaybeder ve sifir noktasina doner doner durur. Biri ona "Sen benim icin cok degerlisin" yahut "Sen cok ozel biririsin" der ise vay haline. Dunyanin en buyuk yalanidir! Nasil ya, nasil?! Beni bu kadar onemli veya ozel yapan ne olabilir ki inun gozunde? Anlamiyorum, aklim almiyor. Ya bende benim gormedigim bir seyi goruyor, ya da bende olani yanlis goruyor. Cunku bana kalirsa ben oyle biri olmaya layik biri degilim. Cunku su, su, su ozelliklerim bile "yok". Sokakta yururken bile diger insanlarin gozlerinde ne kadar deger verilmeyecek bir insan oldugunu dogrulamak ister. "Bak benimle goz goze geldi ve hemen cevirdi, yakidikli biri degilim, karsi cinsin tercih edecegi biri degilim ben. O yuzden vucudumu gelistirmeli, sacima bakmali ve iyi giyinmeliyim". Ayni incinmeyi tekrar yasamamak icin insanlarin gozune bakmama karari alir, o zaman da kendini asosyal, cesaretsiz biri olarak gormeye baslar. Bunu da yediremez kendine ve kafayi kaldirir. Sonra yine incinir ve tekrar karar degistirir. Bu boyle gider. Her olayda... O yuzden pek degiskendir ruh hali. Peki kendisinin onemli olmadigina inanan biri baskalarinin onemli oldugunu dusunur mu? Hem evet hem hayir. Evet, cunku kendisi onemsizdir onlara kiyasla. Onlarin daha ustun ozellikleri vardir. Kendisi ezilir onlarin yaninda. Hayir, cunku kendisine deger veren insanlar maldan anlamiyordur. Yanlis kisiye, aslinda deger verilmemesi gereken kisiye deger veriyorlardir, cunku o kisi onlarin ya ogludur, ya lise arkadasidir, ya sinif arkadasidir vs. Yani deger veren de ona sadece o oldugu icin deger vermiyorlardir. Bir sebepleri vardir deger vermek icin, icten degillerdir. Boyle de olsa bu insanlar 'ceptedir' ve daha fazlasina ihtiyac oldugundan bu insanlar onemli degildir. Kendisini onemsemeyenlere yonelmek daha yerindedir. Onu sevenler icten degil, digerleri ise onu neden begensin ki? Kimse icten sevemiyor, begenemiyor onu dolayisiyla. Mutlak ve acinadi bir yalnizlik hali. Bir iluzyon. Sahip oldugu bu ozelliklerle kim neden arkadas, sevgili olarak secsin ki onu? Baskalarinda su, su ozellikler varken. Onda hangisi var? Sahip oldugu arkadaslarini ise her an kaybedebilir. Yanlis bir sey soyler, yaparsa arkadaslari onun hakkinda kotu dusunebilir ve ondan uzaklasabilir. O yuzden temkinli, denetimli olmak zorunda eylemlerinde. Ince ince dusunmeli, diger insanlarin aklindan gecenleri okumali ve bunlara gore hareket etmeli. Kaybetmeye tahammul yok. Kaybedilmemeli. Bunun icin karaidakine gore sekil alinmali. Kendisi gibi olursa kaybeder cunku. En iyisi susmali. Susmali ki ne sacmalamali, ne hata yapmali. Kendine deger konduramadigindan basariya, gelisime dogru ataklari da hep yarim kalir. Bir turlu tamamlayamaz parkuru, asamaz basari citasini. Yola ciktiktan bir sure sonra eski aliskanliklari, olumsuz inanclari baski kurar uzerinde ve kisi neden ve ne icin yola ciktigini unutursa sapar yoldan. Kendisini basariya ulastiracak yolda kararlilikla yuruyemez. Kendine duydugu olumlu inanca sarilamaz. Bu yuzden surekli dener durur. Tirmanir, tirmanir ve duser. Pitansiyelini aciga cikaramadigindan da uzulur durur. " Yoksa bende o potansiyel yok mu?" diye sorar kendine ve bazen inandirir kendini buna. Ta ki yanildigini gorene dek. Yeni bir atilim umudu yeserene dek. Gelelim ilk sorunun ikinci kismina: Kendini bir hayli degerli gorur. Gorur. Cunku diger insanlarin hep onun hakkinda konustugunu, onu cekistirdigini, onun eylem ve davranislarinin surekli gozlem altinda oldugunu dusunur. Kendinin, insanlarin hayatlarinda onemli bir yeri olduguna inanir. Dolayisiyla soyledigi seyleri insanlarin kafasina takacagini, bunu pek onemseyerek dinleyeceklerini dusunur. Verdigi 'sacma' veya 'etkileyici' tepkinin karsi tarafca fazlaca umursanacagini ve bunun dogrultusunda bir karar verilecegini dusunur. Kisaca, diger insanlarin da kendisi gibi dusundugune, davrandigina inanir. Yahut bir bakkaldan cikarken iyi aksamlar dediginde bakkalcinin karsilik vermemesi onu rencide eder, kani beynine sicratir. Ustune almistir cunku. Bakkal kendisine ozel olarak yapmistir bunu. Ya da neden ona oyle yaomistir ki? Diger insanlara boyle yapabilir, ama o bunca emek gosterip iyi aksamlar demisken o neden sessiz kalir, sicakkanli bir karsilik vermez? O oyle yaptiysa gorur o. Bir dahakine iyi aksamlar yok ona. Cunku ego incinmistir ve aynisini yasamamak icin kendini korumaya alir. Ayrica kendisi surekli mukemmeli aradigindan diger insanlarin da oyle olmasini ister. O yuzden begenisini almaya calistigi insanlar icin hem cabalar durur hem de onlari begenmez. Cunku mukemmel degillerdir, aksak yonleri vardir herbirinin. Yalnizca onlarin takdirine ihtiyaci vardir. Onun onlari takdir etmek gibi bir niyeti yoktur. Dolayisiyla arkadas da olamaz onlarla. Cunku icten ice begenmiyordur. Begenilecek biri varsa o da kendisidir. Ama oldugu haliyle kendisi degil, olmasi gereken haliyle kendisi... Kisinin tum bu cabasi, eziyeti esasen kendisini oldugundan daha fazla degere layik gormesinden kaynaklanir. Ornek uzerinden gidilirse: Lise yillarinda ortam kosullarinin kendisi uzerinde yarattigi begeni, ilgi ve takdir dolayisiyla kendisini cok cok iyilere layik gorur bu kisi. Elindekini begenmez. Vazgecmek kolaydir onun icin, ama kendisinin vazgecilmez olduguna inanir. Universiteye gectiginde ise ortam da kosullar da degismistir. Fakat kisinin icindeki o aclik kendisini surdurur. Hala cok deger gormeye layik birisidir ve bunu arar durur cevresinde. Halbuki lisedeki o yapay gerceklik universitede yoktur artik. Insanlarin gozunde normal biridir. Fakat o bunu asagilik kompleksi ile karsilar. Olamaz, siradan biri olamaz. On olanda olmalidir, ilgiyi uzerine cekmelidir, insanlarin konustugu kisi olmali ve takdir edilmelidir. Bunun icin cabalar ve olmaz. Cabalar ve isler daha kotuye gitmeye basladikca paniklemeye baslar. Cevresiyle olan iletisimi bozulur, kendi icinde ikilik yasar, cokuntu haline girer. Bir yani ona asiri degerli olmadigini anlatmaya calisir dururken, diger yani bunu kabul edemeyerek surekli bir umut besler icinde. Eski ihtisamli gunlerine tekrar kavusmanin umudunu.
1 note · View note
queenofownice · 6 years ago
Photo
Tumblr media
Ne soyleyebilirim cok fazla bilmiyorum cunku boyle kutlamak zorunda olmak hic hosuma gitmiyor keske zaman olsaydi ya da hala ayni sehirde olsaydik o zaman yan yana kutlardik ama simdilik sartlar boyle ne yazikki. Ama olsun, bu ileride yan yana kutlayamayacagimiz anlamina gelmiyor. Seni tanidigim icin minnettarim, seninle tanisma yerimiz mukemmel bir mekan degildi ama bana kalirsa beraber orayi bile mukemmel bir hale getirmeyi basardik. Ayrica mukemmel derecede yetenekli oldugunu soylemek isterim rap yapmak konusunda. Bu yetenegini asla ziyan etme ve pesinden git. Bir gun hak ettigin yerde olacagina inaniyorum kardesim, seni seviyorum, daha nice beraber yillara umarim... 💕🙏🏼 @barankoseofficial . . @prilaga #happybirthdaybrown #happybirthdaybrody #happybirthdaybrooklynn #happybirthdaybro #prilaga #happybirthdaybrotherbear #happybirthdaybrook #happybirthdaybrother #happybirthdaybrobro #happybirthdaybrothers #happybirthdaybrother❤️ #happybirthdaybrooks #happybirthdaybrookedavis #happybirthdaybrotha #happybirthdaybro🎂 #happybirthdaybrother🎂 #happybirthdaybroo #happybirthdaybrookie #happybirthdaybros #happybirthdaybrok #happybirthdaybrooklyn #happybirthdaybrooke #happybirthdaybrother❤️🎁🎉 #happybirthdaybroski #happybirthdaybrotherinlaw #happybirthdaybrodie #happybirthdaybro❤️ #happybirthdaybrock (İzmir, Turkey) https://www.instagram.com/p/BotfbH0l_ao/?utm_source=ig_tumblr_share&igshid=i6juc3nm07mq
0 notes
lanetikirmak · 8 years ago
Text
İngilizcede "like hate love..." genis zamanla kullanilir bilirsin, simdiki zamanda kullanilmaz. birini anlik sevemezsin onlara gore. Bana kalirsa -su an boyle geliyor- sevgi oyle bir sey ki onu yureginde bir kere duyuver. Hemen yerleşir içine, söyle usulca kalbine sokulur, söyle güzel bir sızı duyarsin icinde, sicaklik. tıpkı gozlerin kapali gunese bakmak gibi bir sicaklik, gozun yanmaz ama kirmizilik gorursun gunes ısıtır içini ve orada buyur. İste ben de seni sevdim bir kere. Sen de beni sevmisssin (yanlis kullanim) gerçekten sevmissin (yk). "Seni sevdigimi anladigin zaman seni sevmiyor olacagim" boyle degil, degil mi? Birakmadin de mi beni? Eskisi gibi olamaz miyiz artik. Sen biriyle küs oldugun zaman uyuyamazmissin oyle dedin bana ve bana da küssün dargınsin. Senden ozur diledim ama sonra ben daha cok kirildim iste. sonra da belki sen beni affetmisken sinirimle hayal kirikligimla seni kirdim. Bir gun konussuruz demistik. Konusacagiz, bir kere zaten sozumuzu tutmadik daha fazla yalanci olmayalim . "Bir daha hic kusmeyelim olur mu?". Ben sana neden kiriliyorum kusuyorum biliyor musun? Neden sana gelmiyorum biliyor musun? Cunku ben gelirsem bil ki belki sevgim burkulacak aramazdaki sey belki sahteymis gibi olacak. Ve ben bunun ihtimalinden bile hic haz etmiyorum. Seni dusunmedigim gun yok biliyor musun? Dusunsen boyle mi yapardin diyeceksin (belki). Surekli ruyalarima giriyorsun daha bugun girdin. ("Ruyalarda aglayan insanlar nasil uyanir?") Sen de beni ruyalarinda goruyor musun, gör ne olur gör. Gecen gun fark ettim instagramdan beni takip etmiyor mussun? Umudun yok mu senin? Ne alaka ama de mi? Evet sacma var hala umudun. Var iste! Sus! Zaten bana artik hic konusmuyorsun ki. Yuz yuze bakamiyoruz -seviyorsun iste sen de , birakmadin de mi beni-. Yan yana tost sirasindaydik tek ikimiz vardik hatirliyor musun? Nasil da mutluydum benim yanimdaydin icim bi boyle *bum tıs* olmustu. yanlis anlama sanki sevgilimmissin gibi yaziyorum ama arkadaslik bence sevgilililikten daha uzun soluklu bir duygu. arkadaslik bir duygu mu onu da bilmiyorum muhakkak duygu olmali ama yoksa bu hislerim nasil aciklanir. Sen de beni seviyorsun degil mi? Ben hala seni bekliyorum. kafama bir turlu sokamadim senin gelmeyecgini, senin hicbir zaman gelmedigini, sana gitmezsem bana gelmezsin bunu anlayamadim ben. kac ay daha beklemek gerek bunu anlamam icin bilmiyorum. Ama gelmelisin rumeysa, gelmelisin iste. Diyer turlusu dedim ya olmaz sevgim burkulursa dayanamam. Sevgi olmazsa bu dunya hic olur, yiter gider. Zaten bitiğim hicbir sey yapamiyorum. Hic mutlu olamiyorum sanki kalbimim bi kısmı yitik gibi (yitik cennet). Sen yokken sana espriler yaptim biliyor musun? Sen yokken bin kere senle konustum. Ben seni sevdim, seni uzdum. Ben de uzuluyorum. Seni uzmek istmem ama ne var biliyor musun? sen de beni sev istiyorum istediğim olmayinca da hircinlasiyorum, cok hircinlasiyorum. sonra iste sana da saldirmisim. Ben salincaktayim dedigimde yanima gelecektin, beraber sallanacaktik, sarilacaktik. Mutlu olacaktik. Ama gelmedin cok erkendi, cok erken oldugunu bilemedim. Anlamadim. Ben seni uzgun tutmak istemedim, hemen barisalim, hemen sev beni istedim. Ama cok erkendi anlamadim rumeysa sen bana darginken -nedenini biliyorum aslinda sen de benim gibi hircinlastin cunku yaninda olmaliydik. cunku cok yakindik. cunku biz biz olmustuk. biz gidip onu beraber almaliydik. biz biz olmustuk cunku ama ben biz olmamisiz gibi davrandim. ama biz anlardik birbirimizi. anlamaliydin rumeysa, oyle cikismasaydin, oyle gitmeseydin. biraz fazla hircinlastin bence. ama onun sebebei de biz oldugumuzdan ama biz olduysak eger biz bizi anlardik konusmaya gerek yoktu. konusmadik da zaten goz goze bakmak yetecekti belki. ha belki o yuzden biz gozlerimizin icine bakamadik. ne istiyorum biliyor musun? bizi bir odaya tiksinlar biz olalim. ahh rumeysa, ben gulemiyorum, kalbim kopuk. ("sensiz yasamak ne kadar zor, ayrilik acisini gel bana sor" b manco bugun de olum yildonumu saatte 5.52") Ben kiskanc biriyim rumeysa hem de eeeen puskullusunden. beyzanuru cok seviyorsun diye kiskandim. beyzayi ozledigini bana soyleyince biraz ofkelendim cunku daha biz tam biz olamamistik sana kirilmistim, hircinlasmistim ve sen bana beyzanurdan -beyza denmesini sevmez- bahsediyordun. oysaki iste ben hircindim, hem boyle anlayışsız olmani da hic sevmemistim. Ama sen hircinlastigimi anlamadan onu yazdin, biz hallettik sandin. O zaman da cok erken oldugundan oyle oldu. hep watsapin sucu acmayacaktim o parkta intereti, sonra yuz yuze gelecektik, sarilacaktik. hem ben hic hirçinlasmamis olurdum o zaman, hem de biz toparlanirdik. Cok sicak oldu yatagim. Rumeysa seni ne kadar ozluyorum biliyor musun. Sen de beni öyle özle istiyorum cunku özlemezsen işler kotu. sen de beni boyle sev istiyorum çünkü eger beni sevmiyorsan işler kötü. Mandalinali bir sey paylasmistin. Bizde de mandalina vardi, evinin onune kadar gittim. hep o sokaklarda dolandim. gel goreyim, bitsin bu sey diye. Bir gün de teyzeler gordu sizin apartmandaki bi seyler dediler. ben de ilk geldigim gundeki gibi oylece savusturdum onlari. Kuş ölüsü görmüştük hatirlar misin? Sen çekingendin. ben, beni az seviyorsun sandim. hala oyle gibi ama sevgi boyle kalpten kalbedir degil mi? kalp kalbe karsidir degil mi? oyle olsun lutfen rumeysa. bir gun gozlerimiz bulusacak ve tamamlanacagiz bir daha da ayrilmayacagiz. Hani kusmeyecektik. ikimizde yalanciyiz, guvenilmez insanlariz. Bir gun konusacagiz. ya ölürsem rumeysa, ya ölürsem. Rumeysa ölecegim. Ölüm yakın. Lütfen sözümüzde duralim, lutfen küsmeyelim, lutfen konusalim. Senin ilk konserini caldim. bunu yaptigim icin cok mutlu hissediyorum. keske daha fazla ilkini calsaydim da hep aklina gelmek zorunda kalsaydim. Ben sana babaannemden bahsettim rumeysa baska kimseye bahsetmedim. Ben sana duşundugum, aklima gelen, aglarken bile gulumsedigim seyleri soyledim, anlattim, yazdim. Ben sana karsi çırılçıplaktım ama sen evimize cok fazla geliyormus gibi hissettin. oysaki ben 2 kez gelmedin mi size? sen cektin kendini, ben de elbiselerimi giymek zorunda kaldim. Ben bir insanin bir insani anlayabileceğini sanmistim. Ama anlamiyor insanlar birbirlerini. Ben ozgur hissettmistim, oldugum gibi cekinmeden, geri çekmeden en kotu duygularimi bile paylasmaya hazirdim. icimden gecen en pislik seyleri bile sana anlatabilirdim, anlardin beni. Oyle sanmistim. Ama insan insani anlamazmis, ogrendim... Anlar be rumeysa! Analariz! Öğrenemedim işte. Hala umudum var. hala seni seviyorsam sen de beni seviyorsundur, kalp kalbe karsidir, oyle olmali rumeysa. lutfen gel. sen gelmezsin biliyorum ama gel ya bulusalim. lutfen rumeysa. cok uzak fazla yakina gicektik, ikimizin yerineye. lazer oynayacaktik, belki seni yenecektim. Cok mutlu olacaktim ama sana hicbir sey belli etmeyecektim. Her sali hayat sarkisini konusacaktik. Ben icime kapandim. kimse sahici gelmiyor. kimse bana gerçekten deger vermiyor, ben bile. Ölmek istemiyorum. Gitme basimdan rumeysa, gel lutfen. Dogum gununu kutlamadim de mi? o da cok kirdi seni ama sen bana cevap bile yazmiyordun. " ."larla ","lerele konusuyordun ve ben sana kirgindim. snap atmistim acmamistin, hic de acmadin. sildin sanirim. sonra bu gruplardan konusmayin dedin. sinif kizlari grubundan bile ciktin. sen de haklisin ama ben kendi darginlimla mesguldum. Cok kirildim rumeysa seni cok sevdim ama beni sevmiyorsun gibi geldi. sanki benim gibi sevmiyorsun gibi. lutfen boyle ölmeyelim. Ya yarin uyanmazsam
0 notes
harepare · 2 years ago
Text
demin en en en fav karakterlerimden (anlatim bozuklugu) birinin olumunu gordum editte. allah belami verdi. uzun sure bosluga bakicam cidden cok asiri uzuldum.
3 notes · View notes
silatonik · 5 years ago
Text
Durustluk
“Biliyorum, uyumak istiyorsun.
Tum gun yatagindan kalkmayip uyusmak istiyorsun, uyusmak ve uyanmamak.
Ama hayat devam ediyor...
Gunun sonunda kalkman gerek... 
Simdi kalk, yuzune soguk su carp ve bak aynadaki kendine. 
Boylelikle hafifleyeceksin.
Boylelikle, onune bakabileceksin. Her zaman ki gibi... 
Sen hep bir sekilde ayaga kalkip devam edebildin zaten...”
Merhaba sevgili okuyan, acikcasi bu sekilde bilgisayarin basina oturmayi hayal etmemistim hic... Benim istedigim, kafami iyice toparlayip, defterlerimi okudugumda aldigim guzel hislerle bu klavyede parmaklarimi gezdirmekti, ancak simdilik elimde kalan tek his olan hayal kirikligiyla burdayim. 
Hayatima dair kisa bir guncelleme gecip oyle devam edecegim... Malum, onceki postumu atamadan silinmisti o yuzden onu tekrar yazacak gucu ve zamani bulamadim... Hayatim buyuk olcude yoluna giriyor gibi sanirim, yani ozel hayatim haric. Okulu kor topal idare ediyorum, ucuncu sinif oldugum icin dersler ve projeler agirlasti biraz haliyle fakat su an icin her sey yolunda. Paten de iyi gidiyor diyebiliriz, guzel bir ivme tutturdum ilk iki yarismada. Sezon devam ediyor... En koklu degisiklik, antrenorum uzerinden oldu bu sene... 2011′den beri antrenorlugumu yapan sevgili Kutay Abi’m, kendi istegiyle bambaska bir is alanina yoneldi dolayisiyla, Finlandiyali antrenorum Tomi ile calismalarima devam ediyorum. Belli bir duzenim var, soylenilenin disina cikmamaya ozen gostererek hayatima devam ediyorum. 
Bu yaziyi ne kadar fazla tutabilirim bilmiyorum, cunku aslinda yatip uyumak istiyorum ama ote yandan yazmanin beni en cok rahatlatan sey oldugunu bildigimden ve buna ihtiyacim oldugundan, elime zorla aldim bilgisayari. Dedim yaz, koca defteri yedin bitirdin bugun cunku...
Benim spor psikologu ile kendi gelisimimi destekledigimi zaten biliyorsunuz, yaklasik 3-4 sene oldu sanirim calismaya baslayali ve inanilmaz olcude bir yol kat ettigimin farkindayim. Bendeki handikaplari kabul ettim bir kere... Sadece tek sorun, hala kendimi affedemedim... Onun uzerinde calisiyoruz. Aslinda bence bircok kisi de var bu durum; tercih edilmemek, sevilmeme korkusu... Illa ikili iliskilerden bahsetmiyorum, yasadiginiz her alan icin konusuyorum. Bende bu sorun var ve bunu cok gec kabullendim cunku cok uzun yillar boyunca bu dusunceyi oldukca asagilayici buldum, ‘bir insan neden tercih edilmedigi icin uzulsun ki allah allah’ diye soylendim hep. 
Ama benim psikologum pes etmedi, bunu bana kabul ettirdi. Ve hakliydi da, bu konuda ciddi bir korkuya sahibim... Kendimi kitliyorum ve boyle zamanlarda da dokunulmak istemiyorum... Sizlere bunu soyle izah edeyim, birini aglarken gorursunuz ve gidip ona sarilirsiniz... Bana bunu yaptiginizda ben kitlenip kalabiliyorum, hareket edemiyorum, titremeye basliyorum... O an asla dokunulmak istemiyorum, herhangi bir temas beni dehsete sokuyor. Handikaplarim var evet, ama kimse de ben duzgunum demesin zaten herkesin sorunlari var... 
Bu durumlar, spor hayatimda bir nebze kontrol altina alinabiliyor artik uzerine cok calistik ama ozel hayatimda beni asiri zorluyor, bunu cok rahat soyleyebilirim. Bir de boyle bir tip oldugumdan herhalde, kacinma gudusune sahip kim varsa kendime cekiyorum... Of, en son yikilisim on numara oldu yalniz ha... Cok iyi yikildim.
Bahsettigim insan ile bizim hep git gellerimiz oldu... Bana kalirsa, gecmisteki iliskimizden gelen bazi korkulari var, yasadiklari yuzunden de beni affetmedi hala biliyorum. Bu sebeple asla asamayacagimiz seyler vardi ama iste... onu sevdigimi kabullenmem bile cok uzun zaman aldi benim.
Kor oluyorsun, gormek istemiyorsun seni bozguna ugratan taraflarini. 
Ya size anlatamam... ona verdigim degeri turlu turlu gosterdim, binbir farkli cesitle gosterdim... Bu konuda da iyiyimdir, kendimi belli ederim cok saklayamam ne hissettigimi. Ama degersizlestigimi dusundugum zaman bulundugum ortamda beni hicbir sey tutamiyor, ordan uzaklasmak icin canimi bile verebilecek hale geliyorum. Ustume geliyor her sey, kacmak istiyorum. Bu da benim kacinma davranisim, iliskiden degil de degersiz hissetmekten kaciyorum ben de, ne var yani? 
Sevgili okuyan, bugun ben yine dagildim.
Defalarca kendime bunu yaptim, bana bunu yapmasina izin verdim ve sucu her seyde oldugu gibi burda da kendimde aradim... Bugun bile ben sucu kendimde aradim. Artik bunu yapmak istemiyorum kendime, cok yoruldum... Olmayan hislerin pesinde suruklenmekten, kucucuk umitlere kocaman sevinmekten... Onun bana deger vermesini istemekten cok yoruldum. Suclayamiyorum da onu kahretsin ki, basindan beri bana hep boyle yanasti aslinda, sadece ben gormek istemedim. Diyorum ya, korluk... Gormeyi reddettim. 
Simdi bu haldeyim. Peki, basima gelenleri hak ettim mi? 
Evet, ona benimle oyuncak gibi oynama hakkini vererek ben bu olanlari hak ettim.
Evet, bana beni sevdigini soylediginde ona inanmak istedigim icin bu olanlari hak ettim.
Evet, evet, evet... 
Bana verdigi belli bir deger var elbette, hic yok diyemem tabii ki. Ama farkli taraflardayiz, farkli arayislardayiz.
Bana durust oldugunu, bunu denedigini soyledi... 
Hayir bu durustluk degil. Bu bencillikti. Kendi istediginde yaninda olabilmemi saglayan, belki cikarci belki yararci bilemiyorum, ama dumduz bir bencillikti. Ve ben kirigim yine.
Oynanmis hissettigim icin, bana yalan soyledigi icin, belki de aci ama... beni sevmedigi icin. 
Kendimi toparlamaktan yoruldum, o nedenle kendimi kapatiyorum.
Gecmise, bugune, gelecege... Hayat beni sasirtmadigi surece, bu pencereden bakmaya devam edecegimi biliyorum.
Durustluk; bir insanin karakterinde bulunmasi gereken en onemli unsurlardan biri, ben senelerce buna inandim. Evet o da durust biri, sadece bana durust olamadi... 
Bu hikaye boyle sekillensin istememistim, ben hep cabalayan taraftaydim. Lakin bugun fark ettim ki, bosa kurek cekmek kadar beni yoran bir sey yok. Belirsizligi kaldiramiyorum diyorum ya hep, cok dogru. Kaldiramiyorum.
Onun bana ihtiyaci yok. Aslinda bana hic ihtiyaci da olmamis... 
Kalp kirikliklarina en iyi gelen sey, zaman diyorlar... Evet biliyorum. Ve ben, bu zamani uzakta yasamayi seviyorum. Uzaklasirsam, aldirmazsam... affola. 
Kendimi bulmaliyim, cunku herifin biri 73384958 kere agzima sicti ve ben hepsini affettim. Artik kendime bunu yapamam. 
Eger hepsini okuduysaniz, sacmaladigim onlarca cumleyi okudugunuz icin tesekkur ederim, bu benim icin bir ic bosaltimi oldu bu defa. 
Bir sonraki sefere... 
Daha guzel, daha heyecanli ve daha farkli konulari ele alan bir Sila gormek umidiyle...
Yine onune bakabilmis bir Sila ile bilgisayarin basinda olmak dilegiyle...
Sevgiyle kalin.
1 note · View note