#atlar hakkında
Explore tagged Tumblr posts
Text
Oyun Kartları | Gül ve Kayıp Çocuk (4)
Hiiro: Hayır, ben öyle bir şey demedim...!
Eichi: "Ah, biliyorum. Bu yüzden yanlış anlaşılmaları düzeltmeye çalışıyorum."
Hiiro: ...Şimdi ne yapacağım?
Eichi: "İnanılmaz, hiç lafı uzatmadın. Olayı çabuk anladın. Benim işim de kolaylaştı��"
Eichi: "Gayet basit. Eğer kötü bir izlenim bıraktıysan, bunu bir şekilde telafi etmelisin. Onların senin hakkında düşüncelerini değiştirmelisin."
Eichi: "Buradaki yetkililer çabuk kızarlar. ALKALOID'in sadece SS'e kadar sıkı çalışmaya devam etmesi gerekecek."
Hiiro: Yani izlenimimizi düzeltmek için çalışmaya devam mı edeceğiz?
Eichi: "İdoller olarak hırslı şekilde çalışın. Hedefler kurun ve gerçekleştirmenin yollarını arayın."
Eichi: "Tekrar ve tekrar, yıldızlar gibi parlayın. Kimsenin sizden hoşnut olamayacağı kadar."
Hiiro: O mesajın tanıdık geldiğini biliyordum. Geçen yaz da bana aynısını demiştin, değil mi, Tenshouin?
Eichi: "Demiş miyim? Yani, geçen yazdan beri aynı kişiyim nasıl olsa."
Eichi: "—Her neyse. Artık ne yapman gerektiğini anlamışsındır diye düşünüyorum."
Hiiro: (Şimdi dediklerini ajanstaki konuşmamızdan daha iyi anladım... sanırım.)
Hiiro: (İşime yarar bir ipucu bu. Tenshouin-senpai, bizden istediği şeyi açıkça ve dürüstçe söyledi.)
Hiiro: (Yani gelecek hakkında yaptığım yorumlar yanlış anlaşılmış, hem dün hem de az önce dediklerim.)
Hiiro: (Herhalde yetkililerin üzerinde bıraktığım izlenimi bir şekilde düzeltirsem, hedefime ulaşmış olurum.)
Hiiro: (İdol olarak büyük hedeflerim olmalı ve kendi başıma ilerleyebilmeliyim. Yaptığım planları gerçekleştirmeliyim. Yani...)
Hiiro: Düşündüklerimi kelimelere dökebileceğimi sanmıyorum, ama dediklerini katılıyorum, Tenshouin.
Hiiro: Benden değerimi ortaya koymamı istiyorsun, değil mi?
Hiiro: Geçen yaz bize verilen görevi yerine getirdik, ve hâlâ işe yaradığımızı kanıtlamak için parlamanın başka bir yolunu bulmalıyız.
Eichi: "Güzel♪ Etkilendim doğrusu. Geçen yazın başında bu konulara bu kadar hâkim değildin."
Eichi: "Rakiplerini yenmekten daha fazla hedefin olmalı. Yoksa bu sektörün anlamı mı kalır?"
Eichi: "ALKALOID'i nasıl yöneteceğini görmeyi dört gözle bekliyorum, Hiiro♪"
────────────────────────────
Mayoi: Of... (Nefessiz kalmış)
Mayoi: Aah! Hiiro! Sonunda buldum seniii!
Hiiro: Mayoi-senpai?
Mayoi: Ödüm koptu! Bir anda kaybolup gittin!
Mayoi: Keşke seni o çitlerin arasına atlar atlamaz takip etseydim, ama etraftan insanlar geçiyordu...
Mayoi: O hâlde görünmek istemediğim için gitmelerini bekledim. Özür dileriiim....
Hiiro: Özür dilemene gerek yok. Benim suçumdu.
Mayoi: Ah, yanağında bir çizik var...
Hiiro: Hm?
Mayoi: Koşarken yanağın çitlere sürtmüş olmalı. Ufak bir kesik, ama yine de kanıyor. Canın yanıyor mu?
Hiiro: Hiç de bile. Hatta sen söylemeseydin fark etmezdim.
Hiiro: Belki de gül dikenlerine çarpmışımdır.
Mayoi: Olabilir... Eve dönünce dezenfekte edelim ki daha çabuk iyileşsin.
Hiiro: Evet. Teşekkürler.
Hiiro: Of, zavallının tekiyim. Hem düşünmeden hareket ettim, hem de kendimi yaraladım.
Mayoi: Neden bir anda çitlerin içine atladın ki?
Mayoi: Ayrıca geldiğimizden beri aklın başka yerde gibi... Seni rahatsız eden bir şey mi var?
Hiiro: Hayır, tuhaf bir ses duydum ve ilgimi çekti.
Hiiro: Ama tavşan falan değilmiş, sadece rüzgarın etrafta sürüklediği bir beyaz gül dalı çıktı.
Mayoi: Vay. O kadar büyük bir dalın rüzgarda sürüklendiğine inanamıyorum.
Mayoi: Hehe. Aslında...
Mayoi: Gerçekten beyaz bir tavşan bulsaydın, tıpkı Alice'in hikayesini yaşıyormuş gibi olurdun.
Hiiro: Onun macerası da beyaz bir tavşanı takip ederken deliğe atlamasıyla başlıyor, değil mi?
Hiiro: Ben şahsen elinde saati olan bir tavşan görseydim, şaşkınlıktan dikkatim dağılır ve izini kaybederdim.
Aira: İşte oradalar!
Tatsumi: Sonunda ikinizi bulabildik.
Aira: Endişelenmeye başlıyordum! Hiro bana Hold-hands'den cevap yazmadı, Mayo-san da bir süre sonra bana yazmayı bıraktı.
Aira: Bekle, aah! Yanağında çizik mi var senin?! İdolsün sen! Yüzünü yaralayamazsın!
Hiiro: Şey, aa, her şey için özür dilerim.
Tatsumi: Yaralanmak bizim için iyi değil, ama oldukça küçük bir çizik, eminim biraz makyajla üstünü kapatabiliriz.
Tatsumi: Mayoi senin bir anda kaybolduğunu söyleyince meraklanmıştım. İkinizi bulabildiğimize sevindim.
Mayoi: Ö-Özür dilerim. O an çok panik yaptım...
Hiiro: Aa, birsürü okunmamış mesajım var. Telefonla konuştuğum için farketmemişim.
Aira: Konuşma mı? Kiminle?
Hiiro: Tenshouin-senpai aradı.
Tatsumi: Eichi mi...?
Hiiro: Şey... Evet. Size söylemem gereken bir şey var, ama nereden başlasam bilmiyorum...
Aira & Mayoi: ?
Hiiro: Kötü haberlerim var.
Hiiro: ALKALOID'in başını büyük derde sokmuş olabilirim.
← Önceki bölüm ◆ Sonraki bölüm →
#ensemble stars#enstars#ensemble stars music#enstars music#hiiro amagi#eichi tenshouin#mayoi ayase#aira shiratori#tatsumi kazehaya
3 notes
·
View notes
Text
ADALAR’DAKİ ATLARLA İLGİLİ İDDİALAR VE GERÇEKLER
Sosyal medyada Adalar’daki atlar hakkında bazı iddialar dolaşınca Büyükada’da @istanbulbld İSPARK ahırlarını görüp olanları yazdım. Dezenformasyonla yeni bir sömürü alanı açılmasına alet olmayın.
Video: https://youtu.be/9y1VZ6QhTZ0?si=i5RYIjaY832wCJVF
youtube
8 notes
·
View notes
Text
Bölüm 88: Bitmemiş bir çekişme
Nangong Shunu birden daha yakına çekilmişti. Jiya bu sefer omzundan tuttu, "Gel, sana at seçmeyi öğreteceğim."
Nangong Shunu "Çimenli Ovalar tarzında" temastan son derece rahatsız oluyordu. Fakat bu "devasa hayvanlardan" oluşan toplulukla karşı karşıya geldiğinde Jiya'nın korumasına güvenmek zorundaydı.
Özellikle atlar aniden yüksek sesle soluduğunda, ya da onları koklamak için yanlarına geldiklerinde.
Nangong Shunu kendini soğukkanlı kalmaya zorluyordu lakin ölümüne solan yüzü, duyduğu korkuya ihanet etmişti. Jiya onu yumuşak bir tonda rahatlattı, "Korkmana gerek yok, ben buradayım."
Nangong Shunu hafiften rahatlamıştı, "Hanımefendi Cariye Ya'ya çok teşekkürler."
Jiya parmağını kaldırarak bir at�� işaret etti, "Şu kestane rengi atı görüyor musun?"
"Mm."
"Bacakları kalın ve güçlü, hoş bir görünümü var. Bu tipler dayanıklılık açısından daha uygundur. Hızı yeterince fazla olmasa da tahammülü güçlüdür. Bir at seçerken kıllarına bakacaksın. Temiz ve parlak olması atın sağlıklı olduğunu, kanının ise saf olduğunu gösterir. Elbette bazı istisnalar var. Örneğin alaca toynaklı bir at. Kılları kapkarayken dört toynağı da beyazdır. Siyah yeleli kızıl atlar ve nilüfer pembesi atlar da var."
"Nilüfer pembesi atlar da mı var?" Nangong Shunu önceden at ırkları hakkında çeşit çeşit kitap okumuştu, fakat bu renkte bir atın varlığını hiç duymamıştı.
"Var, geçmişte bir kez görmüştüm. Ben on dört yaşımdayken kabileden bir savaşçı nilüfer pembesi bir at yakalamıştı. Ama atın son derece yoğun bir öfkesi vardı, kırktan fazla savaşçı denese de sonuç olarak kimse onu ehlileştiremedi. En sonunda yorgunluktan ölmüştü..."
"Ah!" Nangong Shunu, Jiya'nın anlattığı olayı hayal ettiğinde nefesinin kesilmesine engel olamamıştı.
"Genellikle atın türüne ne kadar ender rastlanıyorsa ehlileştirilmesi o kadar zordur. Aynı zamanda çok sadıktır. Bazı efsanevi atlar yaşamları boyunca yalnız bir efendi tanır. Eğer efendisi normal yollarla ölürse at beslenmeyi reddeder ve açlıktan ölür. Fakat efendisi savaşta ölürse at da o savaşta efendisine katılır."
Jiya Nangong Shunu'ya birkaç ırkı daha açıkladıktan sonra omuzlarını serbest bıraktı, "Git ve bir tane seç."
"...Hanımefendi Cariye Ya önden gitmeli."
"Seçmene izin veriyorum işte, git ve seç!"
Her ne kadar Nangong Shunu ata binmeye biraz karşı olsa da sonunda Jiya'ya karşı koyamamıştı. O yalnızca metresin birinden doğmuş bir Prensesti, Jiya ise tercih edilen bir Cariyeydi. Ortada bir üstünlük farkı vardı...
Etrafına bakındığında beyaz bir at dikkatini çekti.
Fakat, bu at Jiya'nın az önce bahsettiği "iyi at standartlarına" uymuyordu. Atın boynunun göğsüyle birleştiği yerde yumruk büyüklüğünde siyah bir leke vardı. Çok göze çarpıyordu.
Bu at, sürüden çok uzaktaydı. Diğer atlarla arasındaki belirli mesafeyi koruyarak en uzak noktada otlanıyordu.
Nangong Shunu ata baktıkça onun tıpkı kendisi gibi olduğunu düşünmeye başlamıştı.
Düğün gecesinden sonra ipeği beyaz halde teslim etmeye zorlanması, ya da Lu Zhongxing'in ona sonradan yaptığı canavarca şeyler fark etmezdi.
Tıpkı bu at gibi, o yumruk büyüklüğündeki siyah leke ona bir ömür eşlik edecekti.
Bakmaya devam ederken Nangong Shunu o ata biraz imrenmişti. Her ne kadar sürüden "dışlanmış" olsa da sakin sakin otlanabiliyordu. Bu tavır saygıyı hak ediyordu.
"Seçtin mi?"
Nangong Shunu bir parmağını kaldırdı, "Şu."
Beyaz atın göğsündeki göze çarpan siyah lekeyi gören Jiya onu vazgeçirmek istedi, fakat sonra atın ince ve güçlü bacaklarıyla biçimli olduğu kadar hoş görünümünü fark etti. Bu, yüksek ivmeye sahip hızlı ve iyi bir attı.
Jiya, "Hadi oraya gidip yakından bakalım," dedikten sonra Nangong Shunu'nun elinden tutup ata doğru yürümeye başladı.
Gelen insanları gören at, burnundan soluduktan sonra otlanmaya devam etmişti. Jiya yularından çekti, ardından boynuna hafifçe vurdu, "Fena değil. Tek renk olmasa da nazik bir doğası var. Sürmeyi deneyebilirsin."
Nangong Shunu biraz çekiniyordu, fakat at bakıcısı çoktan üzengileri yerleştirmişti. Kendini hazırlayıp atın sırtına binmekten başka şansı yoktu.
Nangong Shunu'nun gerilmiş duruşunu, alışılmadık şekilde gerin yüz ifadesini ve ellerinin dizginleri ölümüne sıktırdığını gören Jiya, gülmekten kendini alamadı.
Yıllardır bu kadar ilgi çekici bir sahneyle karşılaşmamıştı. Çimenli Ovaların çocukları dört ya da beş yaşındayken at sırtına alınır ve altı yaşını geçtiklerinde kendi atlarına binerdi...
Jiya dizginlerden çekerek geniş alana doğru geldi. Nangong Shunu büyük bir şok içindeydi, "Hanımefendi, bunu kesinlikle yapmamalısınız!"
Fakat atın sırtından atlayarak inecek kadar yetenekli değildi ve bir elini bırakarak onu durdurmaya da cesaret edemezdi.
"Shunu Hanımefendiyi atı yönlendirerek zahmete sokmaya cüret edemez, bunu at bakıcısına bırakmak daha iyi olur."
Jiya başını çevirerek ona baktı, "Senin için atı yönlendireceğimi kim söyledi?"
Daha Nangong Shunu tepki veremeden Jiya çoktan kenara dolanmıştı. Bir eliyle atın sırtına tutundu ve rahat bir tavırla zıplayarak yukarı çıktı.
Jiya, Nangong Shunu'nun dizginleri kavrayan ellerini tutmuştu. Atın karnını dürttüğünde ise dört nala koşmaya başladı.
Nangong Shunu artık kendine hakim olmayı umursayacak halde değildi, yüksek sesle çığlık attı; fakat Jiya kulağına yumuşak bir sesle şöyle dedi, "Aç gözlerini, rahatla. Bu hissi unutma."
Jiya'nın sesinde gizemli bir güç var gibiydi, Nangong Shunu gözlerini yavaşça araladı.
Hafif bir rüzgar yüzünü yalayıp geçiyor, şakaklarındaki serbest saçları uçuruyordu. Çevresindeki her şey geriye uçuyor gibiydi, görüş alanı oldukça geniş ve berraktı.
Nangong Shunu anında bu histen hoşlanmıştı. Jiya bir elini serbest bırakarak Nangong Shunu'nun karnına hafifçe vurdu, "Atın sırtındayken hafif bir şekilde oturmaya dikkat et. Arka tarafınla atın belini ezme. Eğer bunu yaparsan at, ona nasıl binileceğini bilmediğini anlar ve sana kötü davranır. Sırtını dik tut. Gözlerin ileri baksın. Hareketlerin düzgün olmalı, ama tavırlarını rahat tut. Ayaklarını tamamen üzengilere bastırma... Gözlerin güzel seçmiş, bu at uysal ve zeki çıktı. Tek yapman gereken onu kendi bacaklarınmış gibi düşünmek. Durmak istediğinde şöyle yap..."
Jiya dizginlere asıldı, "Ho..."
At yavaşlayarak kısa bir mesafe boyunca hızlı yürüyüş haline geçti, ardından tamamen durdu.
"Anladın mı?"
"Mm..."
"Peki o zaman, şimdi sana nasıl döneceğini öğreteceğim."
İkisi aynı atın üstünde çiftliğin etrafında iki tur attı. İkinci tur esnasında Nangong Shunu'nun yüzünde çoktan bir gülümseme belirmişti.
Jiya ilk başladıkları noktada atı durdurmuştu. Zıplayarak attan indikten sonra yukarı, Nangong Shunu'ya baktı, "Atı etrafta yavaşça sür, ben de bir at seçeceğim. İlk seferinde çok uzun mesafe boyunca binme, yoksa yarın sırtın ağrır."
... ...
Qi Yan ile Nangong Jingnu Tingyu hanında öğle yemeği yedi. Nangong Jingnu yemek sırasında biraz içmek istemiş, fakat Qi Yan onu vazgeçirmişti. Ardından onu mutlu etmek için tabağına yemek koymayı sürdürüp Nangong Jingnu'nun tıka basa doymasına neden olmuştu...
Qi Yan bu sebeple etrafta yürüyüş yapmayı teklif etti. Nangong Jingnu Şampiyon kulesine gitmek istediğini söyledi, bu yüzden ikisi el ele şehrin doğusuna doğru ilerlemeye başladı.
Şampiyon kulesine geldiklerinde Nangong Jingnu, "Buraya geldiğinde ne şiiri yazmıştın?" diye sordu.
"San-di bunu görürse hayal kırıklığına uğrayabilir." Qi Yan evliliği önlemek amacıyla kasten çarpık ve dağınık bir şekilde yazmıştı. Yazının içeriğinin de şık olduğu söylenemezdi.
İkisi bakıştıktan sonra gülümsedi, ardından el ele tutuşarak Şampiyon kulesine çıkmaya başladılar.
Cübbe ve kare şeklindeki bir fular giymiş olan bir genç adam ilk üç adayın şiirlerinin olduğu panonun önünde dikiliyor, bir şeye bakıyordu. Qi Yan gizlice Nangong Jingnu'nun elini sıktırdı, asıl kimliklerini ortaya çıkarmamasını belirtiyordu.
Adım seslerini duyan adam arkasına döndü. Qi Yan'ı tanımıştı, zaten kim olduğunu da biliyordu. Fakat doğrudan ismiyle hitap etmeye cesaret edemedi, "Sen...?"
Nangong Jingnu önündeki bu adamı bir yerden gözünün ısırdığını hissetmiş, fakat onu hatırlayamamıştı.
Öte yandan Qi Yan, tanıyordu. Shangyuan festivalinde fener bulmacası oyunundaki rakibi, Gu Feng, Gu Chunshu idi.
Qi Yan Nangong Jingnu'nun elini bıraktı ve ellerini birleştirerek eğildi, "Kardeş Chunshu, umarım iyisindir."
O anda Nangong Jingnu nihayet bu ismi hatırladı, gerçi aklında kalandan daha farklı görünüyordu.
Nangong Jingnu, Gu Feng'in aydınlık yüzünde kibirli bir ifade olan bir talebe olduğunu hatırlıyordu, fakat altı aydan biraz fazla bir sürede bu kadar esmer hale gelmişti. Eskiden olan kibri de silinmiş gibiydi, dudaklarının üzerinde bıyık bile bitmişti...
Qi Yan'ın onun adını anında söylemesi Nangong Jingnu'yu biraz gururlandırmıştı: Qi Yan çok zekiydi!
Gu Feng ileri bir adım attı. Qi Yan'ın kehribar rengi gözlerini gördüğünde duygu yüklü bir şekilde, "Demek sensin!" dedi.
O olaydan sonra ustası anlatmıştı. Zhenzhen Prensesinin Fuma'sı, gözleri sıra dışı renkte olan Çiçeği Arayan'dı. Jin vilayetinde doğmuştu ve İki Birincilik ile Bir Çiçek unvanını kazanmıştı.
Gu Feng de saygıyla selama karşılık verdi, "Kardeş Qi'ye o gün yol verdiği için çok teşekkürler."
Qi Yan, kimliğini öğrenmesine şaşırmamıştı. Sakin bir tavırla, "Kardeşim Chunshu neden teşekkür ediyor ki?" diye sordu.
Gu Feng açıkladı, "Gerçeği söylemek gerekirse, bu kardeşin saray sınavında elli sekizinci oldu ve bir Shihe olarak başkentte kaldı. Bu kulun alelade bir geçmişi var ve başkentin kurallarını anlamıyor, birkaç ay gezdikten sonra bile önerilmek için kapı açılmadı. Bu kul o Shangyuan festivali sırasında sıkıntılı mali durumu yüzünden fener bulmacası oyununa katılmıştı. Kardeşim Qi'nin yol vermesi sayesinde Gu Feng para edinip güvenli bir şekilde yaşayabildi."
"Yani, kardeşim Chunshu Tingyu hanının fener bulmacası oyununu kazandı mı?"
Gu Feng'in yüzünde mahcup bir ifade belirdi, "Bu kardeşinizin fikrince kalan birkaç fener bulmacası o kadar zor değildi. Eğer kardeşim Qi sonuna kadar devam etseydi ödülü kimin alacağı meçhul. Kardeşim Qi bu kulu büyük bir insanı tanıyamadığı için bağışlasın, lütfen eski nezaketsizliğimi mazur görün."
"Kardeşim Chunshu fazla ciddiye alıyor..."
İkisinin "bilmece gibi konuştuğunu" gören Nangong Jingnu merakla sordu, "İkiniz neyden bahsediyorsunuz?"
Qi Yan sevgi dolu bir şekilde gülümsedi, "San-di Shangyuan festivalinin fener bulmacası oyununu hatırlıyor mu?"
"Hatırlıyorum, Gu Feng senin rakibindi!"
Qi Yan'ın kendisini tanıtmasını beklemeden, Nangong Jingnu gönüllü bir şekilde, "Benim adım Qi Jing," dedi.
Nangong Jingnu'nun kendisine verdiği ismi duyduğunda, Qi Yan'ın kalbine tuhaf bir his doldu...
Aslında Nangong Jingnu'nun yeminli kardeşi olduğunu söyleyecek ve ona rastgele bir isim bulacaktı, fakat doğrudan kendi soyadını alacağını beklemiyordu.
Gu Feng hafifçe eğildi, "Küçük arkadaş Qi, sizinle tanışmaktan memnun oldum."
Gu Feng Nangong Jingnu'yu da hatırlıyordu. Fakat iki seferde de erkek kıyafetleri içinde olduğundan ve Qi Yan ile mümkün olan her şekilde ilgilendiğinden dolayı onun Lord Fuma'nın yardımcısı olduğunu düşünmüştü...
Qi Yan konuyu değiştirerek şöyle sordu, "Kardeş Chunshu'nun yüksek mevkii şu an nerede?"
Gu Feng göğsünü dikleştirerek öz güvenli bir şekilde karşılık verdi, "İkinci Prens'in takdirini kazanma şerefi sayesinde bu kul onun malikanesinde yardımcı olarak çalışıyor."
"Ah! Demek sen er..." Nangong Jingnu kendini tam zamanında durdurdu, ardından diyeceklerini değiştirdi, "Demek İkinci Ekselans'ın malikanesinde çalışıyordun!"
Qi Yan'ın yüz ifadesi düz ve tepkisizdi ama zihninde tamamıyla farklı şeyler oluyordu, "İkinci Ekselans'ın Luo'nun kuzeyinde olduğunu duydum. Kardeş Chunshu da onunla gitmedi mi?"
"Ekselansları bu kulu yanında götürdü, fakat Luo'nun kuzeyindeki meselelerin çoğu halledilmişti, bundan ötürü Ekselansları bana önden gidip başkente dönmemi emretti. Tarih düşünüldüğünde, Ekselansları da yakında dönmeli."
"Demek durum buydu, kardeş Chunshu'ya iyi ağacı seçtiği için tebrikler."
... ...
Bu mola sayesinde yazılara bakmamışlardı.
Gu Feng vedasını ettikten sonra Şampiyon kulesinden indi. Qi Yan gökyüzüne bir bakış attı, "Vakit geç oluyor, san-di'yi geri malikaneye göndereceğim."
Nangong Jingnu bariz bir şekilde üzülmüştü. Başını sallayarak onayladı.
Qi Yan doğal bir tavırla elini tuttu ve yumuşak bir tonda şöyle dedi, "Eğer san-di bir dahaki sefere malikaneden çıkıp etrafta gezinmek isterse önce haber vermesi için birini göndersin. Gelip sizi arka kapıdan alırım. Kendi başınıza gelmeniz gerçekten çok tehlikeliydi."
Nangong Jingnu'nun üzüntüsü neşeye dönmüştü, "Gerçekten mi?!"
"Centilmen sözü. Ama her ay iki kereden fazla olmaz, yoksa Qiuju jiejie çok endişelenir."
"Peki, anladım."
Qi Yan Nangong Jingnu'yu Zhenzhen Prenses malikanesinin arka kapısına yolladı. Onun içeri girmesini izlerken birden, "Ekselansları," diyerek seslendi.
"Mm?" Nangong Jingnu gözlerinde mutlulukla karışık şaşkın bir bakışla arkasına döndü.
Qi Yan bakışlarındaki anlamı çözmüştü: kalmasını, ya da onunla içeri girerek akşam yemeği yemesini, ya da belki biraz zaman geçince gitmesini istiyordu.
Qi Yan bir an sessiz kaldı. En sonunda şöyle dedi, "Bir dahaki sefere... ata binmeye gidelim mi?"
Nangong Jingnu Qi Yan'ın neden birdenbire böyle bir istekte bulunduğunu anlamamıştı, fakat bu kişinin isteklerini tatmin etmeye alışalı çok olmuştu. Ve böylelikle, düşünmeye gerek duymadan başıyla onayladı.
"İçeri girebilirsiniz öyleyse, Ekselansları."
Nangong Jingnu bir eli kapı pervazındayken omuzunun üzerinden oraya baktı, "Ayın ilk günü, gelmeyi unutma."
"Unutmayacağım."
Qi Yan belli bir varış noktası olmadan yolda yürümeye başladı. İçinden şunları düşünüyordu: İkinci Prens Nangong Wei'nin kendini yeniden öne çıkarabilmesine şaşmamalıydı, demek arkasında yönerge veren yetenekli bir insan vardı.
Derinlemesine düşünüldüğünde, Nangong Wei'nin Luo'nun kuzeyinde yaptığı şeyler kesinlikle eskiden izlediği yollara uymuyordu.
Başkentin yükseklerinde yaşayan bir Prens nasıl oluyor da halkın en çok neye ihtiyaç duyduğunu bilebiliyordu? Ve kendini öyle bir noktaya kadar nasıl alçaltabilmişti?
Nangong Wei'nin kendi mal varlığını kullanarak halka maddi destek sağladığını duyduğundan beri Qi Yan'ın burnuna kötü kokular geliyordu.
Bugün Gu Feng ile karşılaşıp bronzlaşmış yüzünü gördüğündeyse Qi Yan nihayet tam olarak anlayabilmişti.
Luo'nun kuzeyinde yapılanlar Gu Feng'in işleri halletme yöntemleriyle oldukça uyumluydu...
İmparatorluk mozolesindeki yangın ve Weiyang Sarayı'nın yanması Nangong Wei'yi çukurun derinlerine itmişti. Gu Feng bu fırsattan istifade ederek Nangong Wei'nin kendini geri ayağa kaldırmasına yardımcı olmuştu. Onun malikanesinde ciddi bir güç teşkil edebilirdi.
Fakat asıl yazık olan...
Qi Yan'ın dudaklarının kenarları kıvrıldı. Bunu dört gözle bekleyecekti.
Bir ay sonra İmparatorun verdiği emirlerde başarısız olmayan ve halkın yağdırdığı övgülerin odağı Nangong Wei Luo'nun kuzeyinde elde ettiği sonuçlarla başkente döndü.
Meclis toplantısında Nangong Wei, etkileyici bir duruşla büyük salonun ortasında dikiliyordu. Yolculuğunun sonuçlarını tüm detaylarıyla rapor etti.
Gelişimle geçen birkaç aydan sonra Nangong Wei daha olgun ve ağırbaşlı hale gelmişti. Güneşin altında bronzlaşan teni de sıkı çalışmasının en iyi kanıtıydı.
Qing, Yi. İki vilayetin zarar gören kale şehirleri onarılmıştı.
Nangong Wei ayrıca şehir surlarını bir metreden fazla yükseltmişti. Çeşitli vilayetlerde halktan insanları şehrin çevresine üç metre genişliğinde bir kanal kazmak için harekete geçirmişti. Şehre giriş çıkışlar için bir asma köprüye ihtiyaç vardı. Ardından komşu vilayetlerdeki halkı oraya taşınmaya seferber etmişti. Meclisin adını kullanarak onları üç yıllık vergiden muaf tutmuştu...
İnsafsızca öldürülen beş yüz bin insandan geriye kalanlar ile onların hayatta kalan ailelerine gerekli uygulamalar yapılmıştı.
Nangong Wei meclis toplantısı için tahsis edilen zamanın neredeyse yarısını kullandı. Yüksekteki koltuğunda oturan Nangong Rang hafifçe başını salladı, gözlerinde rahatlamış bir ifade vardı.
Nangong Wei son sözlerini de belirttikten sonra yere diz çökerek yüksek ve net bir sesle şöyle dedi, "Bu oğul görevinde başarısız olmadı, Luo'nun kuzeyindeki işler uygun şekilde halledildi."
- - Ç/N: Ve böylelikle Jingnu'nun ağzından resmi olarak ship adımızı duyduk.... Hoş geldin qijing 💔
0 notes
Text
#卍TÜRK #卍İNSANININ #卍FENOTİPİ (DIŞ GÖRÜNÜŞÜ)
#卍DiğeSoruTürklerinTipiHakkındaTürkler çekik gözlü değil, sarışın, kumral, genelde mavi ve yeşil gözlüdür. (Boylara göre elâ ve kahverengi) Beyazdır, Alpen Brakisefal'dir. Uzun Saçlıdır.
Saçların siyaha dönüşmesi evrim nedeniyledir. Yörüklerde, Muhacir dediğimiz (Konya ve Tokat civarından Balkanlara giden Yörüklerde saçlar sarıdır.
#卍Türkler
“rüzgar gibi atlar üstünde, uzun saçları, mızrak ve yayları At üzerinde dönerek ok atmaları ile”
düşmanlar üzerinde müthiş tesirliydi.
Tarih Boyunca Türk Ordusuna Ait Tasvirler, (#卍Türk Kültürü, sayı 22, s. 81) #卍Türk kumandanlarının uzun saçlı olduğu görülüyor.
Doğu Türkistan, Turfan, Hoço, Bezeklik minyatür ve heykellerindeki kadın saçları ise, örgüden ziyade omuzlar üzerine bırakılmıştır.
Göz şekline gelince; Türk tipinin gözü ne çok çekik, ne de pek iri olan, orta bir biçimdedir. Nisbeten küçük ve dar olan göz yarığı vardır.
Realist Türk fresk ve resimleri, heykeller (mesela Kültiğin heykeli) bu tasvirin doğruluğunu ortaya koymaktadırlar.
Bu göz şekli, Dede Korkut hikayelerinde (M. Ergin, Dede Korkut Kitabı, s. 17) “kıyma göz” olarak geçer.
Dede Korkut Kitabı - Prof.Dr. Muharrem Ergin
"Burunla dudak arasındaki çizik derindir. Çene ufak ve kuvvetli, kulak küçük ve yapışıktır." Minyatürlerde sakal unsuruna pek rastlanmıyor.
Dede Korkut’un kahramanlarından Kara Göne ise “bıyığını ensesinde yedi yerde” düğümlemektedir. Eski heykellerde sakal ve bıyığa rastlanmıyor.
Destanlar ne kadar muhayyile mahsulü olurlarsa olsunlar, onlarda dile gelen, eski Türk tipidir. Dede Korkut bu tipler resmi geçidi gibidir.
24 Oğuz Boyu ve Tamgaları Hakkında Detaylı Bilgi
Oğuz Kağan destanında, Oğuz’un vücud yapısı hakkında:
“Ayakları öküz ayağ��, beli kurt beli, omuzları samur omuzu, göğsü ayı göğsü gibi idi”
Hayvan benzetmelerinin yer aldığı bu tasvirde bize eski Oğuz tipinin vücud yapısı hakkında sağlam bir fikir verilmiştir. Bu tariften eski Türk tipinin geniş göğüslü (D. Korkut’ta “gin göğüs” tabiri), çevik bacaklı, ince belli olduğunu anlıyoruz.
Yine Dede Korkut’ta Oğuz kadınlarından bahsedilirken “kaza benzer kadın, kız” tabiri geçiyor. Bu gün yadırgadığımız bu benzetmenin beyaz tenli, uzun boyunlu, iki tarafa salınarak yürüyen bir kadını pek güzel bir şekilde canlandırdığı görülmektedir.
Bamsı Beyrek hikayesinde (s. 40), kızkardeşi Beyrek’i
“apul apul yörüyüşünden, aslan gibi turuşından, kanrıluban bakışından” tanır.
Bu bakışla ilgili Gözler kısılınca aldığı şekil Oğuz Türkleri genel olarak geniş gözlü geniş alınlı elmacık kemikleri çıkıktır.
Bu fevkalade tasvir sayesinde eski Türk “alp” ının davranışlarını çok müşahhas bir şekilde tahayyül etmemek mümkün değildir.
Netice olarak, antropolji, tarih ve sanat eserlerinin ışığı altında, eski Türk tipinin; uzuna kaçan orta boylu, beyaz tenli, hafif çekik boylara göre mavi, ela veya kahverengi gözlü, mutedil burunlu, uzun saçlı ve sağlam vücutlu olduğunu söylemek mümkündür.
Fakat bir türlü harekete geçemez. Çünkü eline kargısını, ok ve yayını vermeyi unutmuştuk.
Birdenbire ikinci bir atlı gelip yanında durur; bu eski Türk kadınının sembolüdür.
Korkut’ta Selcen Hatun ve Banu Çiçek tipleri ile temsil edilen bu genç kadın, erkeğe silahlarını uzatır.
“Güz elmasına benzeyen al yanakları, savaşa gidişin heyecanı ile bir kat daha kızarmıştır.”
Atıyla birlikte sabırsızlanan yiğitin gözlerinde kıvılcımlar yanıp sönmektedir. Bir işaretle ok gibi ileri fırlarlar.
Kaşgarlı Mahmud'un misal olarak Divan”ına dercettiği eski şiir parçaları içinde İslamiyet’ten ve belki de Milattan evvelki Türk tipinin hususiyetine ait şöyle bir beyit vardır (C, I, s. 346)
"Ardı seni kız bodhu anın tal,"
"Yaylır anın artucu burnu takı kıval”
Yani:
“O fidan boylu kız seni harap etti: onun ardıç gibi boyu narinliğinden eğilir, burnunun biçimi de düz ve çekmedir”
Gene Çin vesikalarına göre Türk Tipi ;
Göz rengi – Yeşil,Mavi
Yüz rengi – Beyaz;
Saç rengi – Sarı,kumral
Kaş rengi – Kumral,
Boy – Uzun
M.Ö ve ilk yıllarında Asya’da (Vusun) (Ting-Ling) ve (kian-kuen)isimleri verilen tamimiyle sarışın ve kumral bir takım boy ve budunlar vardı.
Çin kaynaklarına göre bunların menşeleri Çin’in kuzeyindeydi bu Beyaz tenli Sarışın ve kumral budunların konuştukları dil de Türkçe idi:
Türklerin Beyaz olarak nitelendirdiğimiz (Beyaz ve Buğday tenli tipi) Moğol ve Çinlilerin Sarı ırk özellikleri ile ayrılıklarını gösterir.
(Türkler ve Kökeni -Kazım Mirşan Araştırmaları 12 Bölüm)
1937-39'da yabancı uzmanların eşliğinde onbinlerce denek üzerinde antropolojik araştırma yapıldı %95 Alpen Brakisefal Türk çıktı.
Türkiyede 1937-39 yıllarında binlerce denek üzerinde yapılan incelemede çıkan sonuç Halkın %95'inin Alpen Brakisefal Beyaz olduğu %5 kısmında aykırı özellik yerine çok az farklılık arz ettiği otaya çıkmıştır. Bu tespitlerin yapılması Avrupayı susturmak içindir.
1937-1939 yılları arasında yapılan araştırma sonuçları Belleten'de yayınlanmıştır. Batılı uzmanların yaptığı bu araştırma ile ilgili kaynak
Dr. Afet Uzmay İnan -Türkiye Halkının Antropolojik Karakterleri Büyük Anket ve Umumi Neticeleri- Belleten 1940 Cilt:IV Sayı: 13 Sayfa:51
Prof. Dr. İsmail Hami Danişmend, Antropoloji ve Lengoistik Vesikalarına Göre, Türkler C1, 1935, S. 282
Ayla Doğan, Türk Kültürünü Araştırma Enstitüsü Mart 1965, Eski Türk Tipi Hakkında, Cilt: III Sayı: 29 Sayfa: 301
Büyük bir milletten bahsediyoruz bu kadar büyük bir coğrafyada hakimiyet tesis etmiş olmamıza rağmen tipimizi muhafaza etmişiz.
İklim ve bir çok tesir esmerleşmeye yol açmaktadır Türkler buna rağmen aşırı koyulaşmamıştır.
Mesela Ruslar çok az miktarda değişik unsurların bulunduğu Türklerin üzerine bina edilmiş bir millettir Tipleri soğuk mevsim nedeniyledir.
1870'lerden itibaren Türklerin Mongoloid veya çinli karışımı sarı ırka mensup olduğu bu coğrafyadan çıkarılmaları gerektiği iddiası vardı.
İddialar
Değerli Arkadaşlarım bu arada Avrupalıların Türk tarihini yok saymak için uydurduğu İndo germen Hint Avrupalı konusunu cevaplıyoruz.
Avrupalıların Türk tarihinin milattan önceki yıllarınıyok saymak için kullandıkları araç, Hint Avrupa İndo Germen Aryani Ari nazariyesidir.
Avrupalı tarihçiler M.Ö. 2000'lerle, 1700'lerde Türkistan ve Asya'nın Muhtelif yörelerine göç eden bir kavmin varlığının iddiasındadır.
Batılı tarihçiler 19YY sonları ve 20yüzyıl başlarında ortaya attıkları iddiaya göre bu kavimlar 1000 yılın sonlarına doğru geriye dönmüşler.
Erken dönem tarihimizde Türk'e ait ne varsa bunların Hint Avrupalı kavimlere ait olduğunu ispat için yıllardır uğraş vermektedirler.
Ari'lerin mevcudiyetinden bahsedilmediği devirlerde Türkistan ve Asya'nın muhtelif yerleri Türk kültür ve medeniyetinin izleriyle doludur.
Türkistan'dan tarihin muhtelif dönemlerinde Hindistan, Ön Asya ve Anadolu'ya doğru bir göç olduğu tarihin bilinen gerçekleridir.
Avrupa'dan Yüksek kültür ve medeniyete sahip Ari (!) bir ırk gelmiş de Asya'yı medenileştirmiş gibi faraziyelerin bilimsel bir tarafı yoktur.
Bu medeniyet hangi medeniyettir?
Hangi eserlere ve izlere sahiptir?
Avrupa'da nasıl gelişmiş ve hangi izleri bırakarak Asya'ya gelmiştir?
Avrupa tarihinin karanlık çağları Türk tarihinin ve Türk izleri taşıyan Ön Asya tarihinin altın çağlarıdır.
Tarihte hiçbir medeni vasfı bulunmayan bir millet nasıl bir anda ortaya çıkıyor da Asya'ya medeniyet getiriyor?
İndoAvrupa diye özel bir dil olduğunu ilmi bir izaha bağlamakta mümkün görülmemektedir.
Bir takım batılı dillerin temeli olduğu iddia edilen kelimelerin ise Türkçe ile ilgili olduğu bilinen hususların başında gelmektedir.
Batılı kaynaklarla kitap yazılan ülkemizde bizim tarihçilerimiz Türk tarihi ve Medeniyetini Hint Avrupalı diyerek reddi miras etmektedir.
Değerli Arkadaşlarım Avrupalı tarihçiler M.Ö.2000'lerle 1700'lerdeTürkistan ve Asya'nın Muhtelif yörelerine göç eden bir kavimden bahsediyor.
Bu kavim Türkler'in bulunduğu coğrafyaya yayılıyor ve bize ait çoğu kavmin ön atası oluveriyor. Ben bunu çok inceledim.
İndo Germen Hint Avrupalı iddiası bir sömürge iddiasıdır. bu iddia Türk tarihinin ilk defa 16 cilt halinde yazıldığı 1750 yılında yoktur.
Josep Digunes isimli Sinegog Çinde bir ömür geçiriyor ve Çin Tarihini inceliyor sonunda bakıyor ki Çin tarihi diye bir şey yok TÜRK TARİHİ var.
Fransaya dönüyor ve Çin kaynaklarından oldukça ciddi resmi Saray günlüklerine ve resmi gezgin kayıtlarına dayalı Türk tarihi yazıyor.
Bu tarih tüm dünya da bir olay oluyor ve Türklerin gerçekten böyle bir tarihleri olmuş mu? Olmamış mı? düşüncesiyle Asya'ya akın başlıyor.
Çin Hükümetleri tarafından her yıl gönderilen gezginlerin işaret ettikleri yerler kazılıyor ve muazzam bir Türk tarihi ortaya çıkıyor.
1904 yılında Türkistan'ın Aşkabat mıntıkasında Yapılan kazılarda M.Ö.9000 yılına ait önemli şehir buluntuları ortaya çıkıyor.
Anau harabeleri denilen bu yerde üst katmanlarda M.Ö.6000, M.Ö.400 ve M.Ö.3000 yılına ait şehirler bulunmaktadır.
Türklerin bu muhteşem tarihi 1850'lerde Şark meselesi kapsamında ele alınıyor ve Hint Avrupa nazariyesi üretiliyor ancak kimse itibar etmiyor.
Hint Avrupa nazariyesine itibar edilmiyor çünkü 19. YY 'da bilim Kültür San'at gibi konular daha politize edilmemiş bulunmaktadır.
Hint Avrupa nazariyesine Osmanlıyı bir hamlede yok etmek için karar verildiği yıllarda 1910'larda bir anda itibar edilmeye başlanıyor.
Atatürk'ün ebediyete intikalinden sonra Türkiye'de yazılan tarihler hint Avrupa nazariyesi göz önüne alınarak yazılıyor.
Halbuki 1. ve 2. Türk tarih Kongelerinde Yabancı tarihçiler Türk tarihinin derinliklerine iniyor ve Hint Avrupa dikkate alınmıyor.
Atatürk döneminde onun saykanlığında Türk tarih tezi hazırlanıyor ve 80 civarında kıymetli bilim adamı Türk tarihini göz önüne seriyor.
Çok bilmiş ve sömürge ideolojisinin savunuculuğunu yapan sentezci tarihçiler Hint Avrupa iddiasıyla Türk tarihine zarar veriyorlar.
Asyaya gelen medeniyet hangi medeniyettir? Hangi izlere sahiptir. Avrupa'da nasıl gelişmiş ve hangi izleri bırakarak Asya'ya gelmiştir?
Avrupa tarihinin karanlık çağları Türk tarihinin ve Türk izleri taşıyan Ön Asya tarihinin altın çağlarıdır.
Avrupa buzul çağından yeni çıktığında insanlar mağaralardan çıkıp mağara benzeri evler yapmaya başladığında Türkler Modern şehirlerde yaşıyordu.
Mağara insanları Asya'ya bir yolunu bulup gelse bile köle olmanın dışında hangi işe yarayacaklar.
Bir toplumun kavimler göçü yapabilmesi için göç ettiği yerlere nazaran çok daha yüksek bir medeniyet kormuş olması gerekir.
Türkler Modern hukuk yüksek kültür ve medeniyete sahip dev ordular ile fetihler yaparken Mağara adamları ellerinde sopalarla mı fetih yapacak.
Türkler her türlü kültür ve zanaat ürünlerini kervansaraylar ve İpek yollarıyla sevk ederken İlkel Avrupa kavimleri hangi medeniyeti getirmiş?
Sümer ve Elam Medeniyetini kuranların, Gutilerin Kassitlerin ve Hindistan’daki muhtelif medeniyetleri kuranların Türkler olduğu zaten bellidir.
Anau, Andnonov, Afresanov, Karasuk ve birçok öne mli medeniyetin kurucularının Türkler olduğu zaten bellidir Bu Hint Avrupalılar nerededir?
Kaynaklar
Prof. Ş. Günaltay, Türk Tarih tezi hakkındaki intikatların mahiyeti ve tezin kat'i zaferi, Belleten, Temmuz 1938, cilt: 2, sayı: 7/8,
Kamuran Gürün, Türk ve Türk Devletleri Tarihi, S. 87 Doğan Aksan, En Eski Türkçe'nin İzlerinde, s. 16.;
Prof Dr Vicihe Hatipoğlu bkz. 1937 yılı Tarih Kongresi Zabıtları, TTK yayını, s. 105.-106;
Prof. Dr. Vecihe Hatiboğlu, Türkoloji Dergisi, Türk Tarihinin Başlangıcı, Cilt: VIII, Sayfa: 29- 33;
Ahmet Cevat, En Eski Türk Yazısı, Belgelerle Türk Tarihi Dergisi Dün/Bugün/Yarın, Kasım-Aralık 1985, Sayı: 9-10, Sayfa: 6
Hüseyin Namık Orkun "Türk Tarihi" Cilt I s. 19; Prof. Dr. Abdulhaluk Çay, Her Yönüyle Kürt Dosyası, S. 50.;
Prof. Dr. Flövset Zakir Oğlu Abdullayev, Türk Kültürünü Araştırma Enstitüsü, Temmuz 1993, TürkDilinin Yaşı, Cilt: XXXI, Sayı: 363, s. 423.
Ord. Prof. Dr. A. Zeki Velidi Togan Türkili Türkistan Tarihi, s.92; Ord. Prof. Dr. A. Zeki Velidi Togan, Umumi Türk Tarihi'ne Giriş, s32-33
Ord. Prof. M. Şemseddin Günaltay, Kadim Çin ve Hind, İstanbul 1937, s. 179-182; Bahaeddin Ögel, Türk Kültür Tarihi,
İsmet Parmaksızoğlu Yaşar Çağlayan Genel Tarih I Eski Çağlar Ve Türk Tarihinin İlk Dönemleri Sayfa: 303,
Cevat Hey'et, Türklerin Tarih ve Kültürüne Bir Bakış, S. 2; Ord. Prof. Dr. A. Zeki Velidi Togan Türk Tarihinde Medhal, S. 10-11-24;
Prof. Abdülkadir İnan, Hayat Tarih Mecmuası, Mart 1967, Orta Asya'da Türk Kültürü, Sayı: 2, Sayfa: 16
Prof.Dr. Wilhelm Koppers Giriş Tarihi Etnoloji, İndo-Germanistik İlmi ve Türkoloji Belleten I inci Teşrin 1941 Cilt: V Sayı 20 Sayfa:441
Ahmet Cevat Emre, III Türk Tarih Kongresi, 1943, Dil Davamızın Morfolojik ispatı Üzerine:, Sayfa: 178;
Prof.Dr. Hamid Zübeyr Koşay, Belleten cilt 36 sayfa 71; Prof.Dr. Hamid Zübeyr Koşay, Elam-Türk dil akrabalığı;
H.Z. Koşay bilahare Yurt içi ve dışında sunduğu tebliğlerle Elam Medeniyetinin Türklere ait olduğunu delilleri ile otaya koymuştur.
Ord Prof. Şemseddin Günaltay, Yakın Şark, Elâm ve Mezopotamya, s. 150-168
Prof. Dr. Arif Müfid Mansel, Eski Doğu ve Ege Tarihinin Ana Hatları, s. 132.
Prof. Dr. Vecihe Hatiboğlu, Türkoloji Dergisi, Türk Tarihinin Başlangıcı, Cilt: VIII, Sayfa: 29-31
Sargon Erdem X.Türk TK. M. Ö. II. Binyıla ait Çiviyazılı Belgelerin ışığında Gutium/Ye'cuc-Me'cuc/Moğollar Turukkum/ Türkler; Sayfa: 898
Dr. Emel Esin Türk Kültür El Kitabı Cilt: II Kısım: Ia 1972 Türk San'atı "Doğu Türkistan ve Kansu'da" Sanat Merkezleri Sayfa: 371
Madeleıne Hallade Türk K. El Kit.Cilt:II Kısım:Ia 1972,Batı Türklerinden Önce Amu - Derya ile Sind Nehirleri Arasında San'at Gelişmesi s:135
Ord. Prof. Hikmet Bayur III. Türk Tarih Kongresi 1948 Kongreye Sunulan Tebliğler Orta Çağ'da Türkler ve Hindistan
Prof. Dr. Bahaeddin Ögel, İslamiyet'ten Önce Türk Kültür Tarihi, Orta Asya Kaynak ve Buluntularına Göre, S. 16-120
Ord. Prof. M. Şemseddin Günaltay, Kadim Çin ve Hind, İstanbul 1937, Hun Sanatı Prof.Dr Nejat Diyarbekirli s 4
Prof.Dr. M. Taner Tarhan, VIII. Türk Tarih Kongresi 1976, Eskiçağ'da "Kimmerler Problemi"
Erdem Yücel, İslam Öncesi Türk Sanatı, s. 17;İ.Ü.E.F. Tarih Dergisi, Sayı: 24, Mart 197
Prof.Dr. Taner Tarhan, Bozkır Medeniyetlerinin Kısa Kronolojisi, Cevat Hey'et, Türklerin Tarih ve Kültürüne Bir Bakış,
Prof. Dr. Orhan Türkdoğan, Türk Tarihinin Sosyolojisi, ; Abdülkadir İnan T.K.A.E. Tuva Türkleri Ağustos 1976 Sayı 166 Cilt XIV
Prof. G. Jacopı, II. Türk Tarih Kongresi 1937, Etrüsk Meselesi ve Bunun Şarktaki Vaziyeti S. 1053;
Dr. Phil. Hâmit Zübeyir Koşay Etnoğrafya Folklor Dil Tarih. vd. Konularda Makaleler ve İncelemeler
Prof. Abdülkadir İnan, II. Türk Tarih Kongresi 1937, Altayda Pazırık Hafriyatında Çıkarılan Atların Defin Merasimi Bakımından İzahı
GÖKTÜRK GRUBUTÜRK İNSANININ FENOTİPİ (DIŞ GÖRÜNÜŞÜ)
Diğer soru Türklerin tipi hakkında Türkler çekik gözlü değil, sarışın, kumral, genelde mavi ve yeşil gözlüdür. (Boylara göre elâ ve kahverengi) Beyazdır, Alpen Brakisefal'dir. Uzun Saçlıdır.
Saçların siyaha dönüşmesi evrim nedeniyledir. Yörüklerde, Muhacir dediğimiz (Konya ve Tokat civarından Balkanlara giden Yörüklerde saçlar sarıdır.
Türkler
“rüzgar gibi atlar üstünde, uzun saçları, mızrak ve yayları At üzerinde dönerek ok atmaları ile”
düşmanlar üzerinde müthiş tesirliydi.
Tarih Boyunca Türk Ordusuna Ait Tasvirler, (Türk Kültürü, sayı 22, s. 81) Türk kumandanlarının uzun saçlı olduğu görülüyor.
Doğu Türkistan, Turfan, Hoço, Bezeklik minyatür ve heykellerindeki kadın saçları ise, örgüden ziyade omuzlar üzerine bırakılmıştır.
Göz şekline gelince; Türk tipinin gözü ne çok çekik, ne de pek iri olan, orta bir biçimdedir. Nisbeten küçük ve dar olan göz yarığı vardır.
Realist Türk fresk ve resimleri, heykeller (mesela Kültiğin heykeli) bu tasvirin doğruluğunu ortaya koymaktadırlar.
Bu göz şekli, Dede Korkut hikayelerinde (M. Ergin, Dede Korkut Kitabı, s. 17) “kıyma göz” olarak geçer.
Dede Korkut Kitabı - Prof.Dr. Muharrem Ergin
"Burunla dudak arasındaki çizik derindir. Çene ufak ve kuvvetli, kulak küçük ve yapışıktır." Minyatürlerde sakal unsuruna pek rastlanmıyor.
Dede Korkut’un kahramanlarından Kara Göne ise “bıyığını ensesinde yedi yerde” düğümlemektedir. Eski heykellerde sakal ve bıyığa rastlanmıyor.
Destanlar ne kadar muhayyile mahsulü olurlarsa olsunlar, onlarda dile gelen, eski Türk tipidir. Dede Korkut bu tipler resmi geçidi gibidir.
24 Oğuz Boyu ve Tamgaları Hakkında Detaylı Bilgi
Oğuz Kağan destanında, Oğuz’un vücud yapısı hakkında:
“Ayakları öküz ayağı, beli kurt beli, omuzları samur omuzu, göğsü ayı göğsü gibi idi”
Hayvan benzetmelerinin yer aldığı bu tasvirde bize eski Oğuz tipinin vücud yapısı hakkında sağlam bir fikir verilmiştir. Bu tariften eski Türk tipinin geniş göğüslü (D. Korkut’ta “gin göğüs” tabiri), çevik bacaklı, ince belli olduğunu anlıyoruz.
Yine Dede Korkut’ta Oğuz kadınlarından bahsedilirken “kaza benzer kadın, kız” tabiri geçiyor. Bu gün yadırgadığımız bu benzetmenin beyaz tenli, uzun boyunlu, iki tarafa salınarak yürüyen bir kadını pek güzel bir şekilde canlandırdığı görülmektedir.
Bamsı Beyrek hikayesinde (s. 40), kızkardeşi Beyrek’i
“apul apul yörüyüşünden, aslan gibi turuşından, kanrıluban bakışından” tanır.
Bu bakışla ilgili Gözler kısılınca aldığı şekil Oğuz Türkleri genel olarak geniş gözlü geniş alınlı elmacık kemikleri çıkıktır.
Bu fevkalade tasvir sayesinde eski Türk “alp” ının davranışlarını çok müşahhas bir şekilde tahayyül etmemek mümkün değildir.
Netice olarak, antropolji, tarih ve sanat eserlerinin ışığı altında, eski Türk tipinin; uzuna kaçan orta boylu, beyaz tenli, hafif çekik boylara göre mavi, ela veya kahverengi gözlü, mutedil burunlu, uzun saçlı ve sağlam vücutlu olduğunu söylemek mümkündür.
Fakat bir türlü harekete geçemez. Çünkü eline kargısını, ok ve yayını vermeyi unutmuştuk.
Birdenbire ikinci bir atlı gelip yanında durur; bu eski Türk kadınının sembolüdür.
Korkut’ta Selcen Hatun ve Banu Çiçek tipleri ile temsil edilen bu genç kadın, erkeğe silahlarını uzatır.
“Güz elmasına benzeyen al yanakları, savaşa gidişin heyecanı ile bir kat daha kızarmıştır.”
Atıyla birlikte sabırsızlanan yiğitin gözlerinde kıvılcımlar yanıp sönmektedir. Bir işaretle ok gibi ileri fırlarlar.
Kaşgarlı Mahmud'un misal olarak Divan”ına dercettiği eski şiir parçaları içinde İslamiyet’ten ve belki de Milattan evvelki Türk tipinin hususiyetine ait şöyle bir beyit vardır (C, I, s. 346)
"Ardı seni kız bodhu anın tal,"
"Yaylır anın artucu burnu takı kıval”
Yani:
“O fidan boylu kız seni harap etti: onun ardıç gibi boyu narinliğinden eğilir, burnunun biçimi de düz ve çekmedir”
Gene Çin vesikalarına göre Türk Tipi ;
Göz rengi – Yeşil,Mavi
Yüz rengi – Beyaz;
Saç rengi – Sarı,kumral
Kaş rengi – Kumral,
Boy – Uzun
M.Ö ve ilk yıllarında Asya’da (Vusun) (Ting-Ling) ve (kian-kuen)isimleri verilen tamimiyle sarışın ve kumral bir takım boy ve budunlar vardı.
Çin kaynaklarına göre bunların menşeleri Çin’in kuzeyindeydi bu Beyaz tenli Sarışın ve kumral budunların konuştukları dil de Türkçe idi:
Türklerin Beyaz olarak nitelendirdiğimiz (Beyaz ve Buğday tenli tipi) Moğol ve Çinlilerin Sarı ırk özellikleri ile ayrılıklarını gösterir.
(Türkler ve Kökeni -Kazım Mirşan Araştırmaları 12 Bölüm)
1937-39'da yabancı uzmanların eşliğinde onbinlerce denek üzerinde antropolojik araştırma yapıldı %95 Alpen Brakisefal Türk çıktı.
Türkiyede 1937-39 yıllarında binlerce denek üzerinde yapılan incelemede çıkan sonuç Halkın %95'inin Alpen Brakisefal Beyaz olduğu %5 kısmında aykırı özellik yerine çok az farklılık arz ettiği otaya çıkmıştır. Bu tespitlerin yapılması Avrupayı susturmak içindir.
1937-1939 yılları arasında yapılan araştırma sonuçları Belleten'de yayınlanmıştır. Batılı uzmanların yaptığı bu araştırma ile ilgili kaynak
Dr. Afet Uzmay İnan -Türkiye Halkının Antropolojik Karakterleri Büyük Anket ve Umumi Neticeleri- Belleten 1940 Cilt:IV Sayı: 13 Sayfa:51
Prof. Dr. İsmail Hami Danişmend, Antropoloji ve Lengoistik Vesikalarına Göre, Türkler C1, 1935, S. 282
Ayla Doğan, Türk Kültürünü Araştırma Enstitüsü Mart 1965, Eski Türk Tipi Hakkında, Cilt: III Sayı: 29 Sayfa: 301
Büyük bir milletten bahsediyoruz bu kadar büyük bir coğrafyada hakimiyet tesis etmiş olmamıza rağmen tipimizi muhafaza etmişiz.
İklim ve bir çok tesir esmerleşmeye yol açmaktadır Türkler buna rağmen aşırı koyulaşmamıştır.
Mesela Ruslar çok az miktarda değişik unsurların bulunduğu Türklerin üzerine bina edilmiş bir millettir Tipleri soğuk mevsim nedeniyledir.
1870'lerden itibaren Türklerin Mongoloid veya çinli karışımı sarı ırka mensup olduğu bu coğrafyadan çıkarılmaları gerektiği iddiası vardı.
İddialar
Değerli Arkadaşlarım bu arada Avrupalıların Türk tarihini yok saymak için uydurduğu İndo germen Hint Avrupalı konusunu cevaplıyoruz.
Avrupalıların Türk tarihinin milattan önceki yıllarınıyok saymak için kullandıkları araç, Hint Avrupa İndo Germen Aryani Ari nazariyesidir.
Avrupalı tarihçiler M.Ö. 2000'lerle, 1700'lerde Türkistan ve Asya'nın Muhtelif yörelerine göç eden bir kavmin varlığının iddiasındadır.
Batılı tarihçiler 19YY sonları ve 20yüzyıl başlarında ortaya attıkları iddiaya göre bu kavimlar 1000 yılın sonlarına doğru geriye dönmüşler.
Erken dönem tarihimizde Türk'e ait ne varsa bunların Hint Avrupalı kavimlere ait olduğunu ispat için yıllardır uğraş vermektedirler.
Ari'lerin mevcudiyetinden bahsedilmediği devirlerde Türkistan ve Asya'nın muhtelif yerleri Türk kültür ve medeniyetinin izleriyle doludur.
Türkistan'dan tarihin muhtelif dönemlerinde Hindistan, Ön Asya ve Anadolu'ya doğru bir göç olduğu tarihin bilinen gerçekleridir.
Avrupa'dan Yüksek kültür ve medeniyete sahip Ari (!) bir ırk gelmiş de Asya'yı medenileştirmiş gibi faraziyelerin bilimsel bir tarafı yoktur.
Bu medeniyet hangi medeniyettir?
Hangi eserlere ve izlere sahiptir?
Avrupa'da nasıl gelişmiş ve hangi izleri bırakarak Asya'ya gelmiştir?
Avrupa tarihinin karanlık çağları Türk tarihinin ve Türk izleri taşıyan Ön Asya tarihinin altın çağlarıdır.
Tarihte hiçbir medeni vasfı bulunmayan bir millet nasıl bir anda ortaya çıkıyor da Asya'ya medeniyet getiriyor?
İndoAvrupa diye özel bir dil olduğunu ilmi bir izaha bağlamakta mümkün görülmemektedir.
Bir takım batılı dillerin temeli olduğu iddia edilen kelimelerin ise Türkçe ile ilgili olduğu bilinen hususların başında gelmektedir.
Batılı kaynaklarla kitap yazılan ülkemizde bizim tarihçilerimiz Türk tarihi ve Medeniyetini Hint Avrupalı diyerek reddi miras etmektedir.
Değerli Arkadaşlarım Avrupalı tarihçiler M.Ö.2000'lerle 1700'lerdeTürkistan ve Asya'nın Muhtelif yörelerine göç eden bir kavimden bahsediyor.
Bu kavim Türkler'in bulunduğu coğrafyaya yayılıyor ve bize ait çoğu kavmin ön atası oluveriyor. Ben bunu çok inceledim.
İndo Germen Hint Avrupalı iddiası bir sömürge iddiasıdır. bu iddia Türk tarihinin ilk defa 16 cilt halinde yazıldığı 1750 yılında yoktur.
Josep Digunes isimli Sinegog Çinde bir ömür geçiriyor ve Çin Tarihini inceliyor sonunda bakıyor ki Çin tarihi diye bir şey yok TÜRK TARİHİ var.
Fransaya dönüyor ve Çin kaynaklarından oldukça ciddi resmi Saray günlüklerine ve resmi gezgin kayıtlarına dayalı Türk tarihi yazıyor.
Bu tarih tüm dünya da bir olay oluyor ve Türklerin gerçekten böyle bir tarihleri olmuş mu? Olmamış mı? düşüncesiyle Asya'ya akın başlıyor.
Çin Hükümetleri tarafından her yıl gönderilen gezginlerin işaret ettikleri yerler kazılıyor ve muazzam bir Türk tarihi ortaya çıkıyor.
1904 yılında Türkistan'ın Aşkabat mıntıkasında Yapılan kazılarda M.Ö.9000 yılına ait önemli şehir buluntuları ortaya çıkıyor.
Anau harabeleri denilen bu yerde üst katmanlarda M.Ö.6000, M.Ö.400 ve M.Ö.3000 yılına ait şehirler bulunmaktadır.
Türklerin bu muhteşem tarihi 1850'lerde Şark meselesi kapsamında ele alınıyor ve Hint Avrupa nazariyesi üretiliyor ancak kimse itibar etmiyor.
Hint Avrupa nazariyesine itibar edilmiyor çünkü 19. YY 'da bilim Kültür San'at gibi konular daha politize edilmemiş bulunmaktadır.
Hint Avrupa nazariyesine Osmanlıyı bir hamlede yok etmek için karar verildiği yıllarda 1910'larda bir anda itibar edilmeye başlanıyor.
Atatürk'ün ebediyete intikalinden sonra Türkiye'de yazılan tarihler hint Avrupa nazariyesi göz önüne alınarak yazılıyor.
Halbuki 1. ve 2. Türk tarih Kongelerinde Yabancı tarihçiler Türk tarihinin derinliklerine iniyor ve Hint Avrupa dikkate alınmıyor.
Atatürk döneminde onun saykanlığında Türk tarih tezi hazırlanıyor ve 80 civarında kıymetli bilim adamı Türk tarihini göz önüne seriyor.
Çok bilmiş ve sömürge ideolojisinin savunuculuğunu yapan sentezci tarihçiler Hint Avrupa iddiasıyla Türk tarihine zarar veriyorlar.
Asyaya gelen medeniyet hangi medeniyettir? Hangi izlere sahiptir. Avrupa'da nasıl gelişmiş ve hangi izleri bırakarak Asya'ya gelmiştir?
Avrupa tarihinin karanlık çağları Türk tarihinin ve Türk izleri taşıyan Ön Asya tarihinin altın çağlarıdır.
Avrupa buzul çağından yeni çıktığında insanlar mağaralardan çıkıp mağara benzeri evler yapmaya başladığında Türkler Modern şehirlerde yaşıyordu.
Mağara insanları Asya'ya bir yolunu bulup gelse bile köle olmanın dışında hangi işe yarayacaklar.
Bir toplumun kavimler göçü yapabilmesi için göç ettiği yerlere nazaran çok daha yüksek bir medeniyet kormuş olması gerekir.
Türkler Modern hukuk yüksek kültür ve medeniyete sahip dev ordular ile fetihler yaparken Mağara adamları ellerinde sopalarla mı fetih yapacak.
Türkler her türlü kültür ve zanaat ürünlerini kervansaraylar ve İpek yollarıyla sevk ederken İlkel Avrupa kavimleri hangi medeniyeti getirmiş?
Sümer ve Elam Medeniyetini kuranların, Gutilerin Kassitlerin ve Hindistan’daki muhtelif medeniyetleri kuranların Türkler olduğu zaten bellidir.
Anau, Andnonov, Afresanov, Karasuk ve birçok öne mli medeniyetin kurucularının Türkler olduğu zaten bellidir Bu Hint Avrupalılar nerededir?
Kaynaklar
Prof. Ş. Günaltay, Türk Tarih tezi hakkındaki intikatların mahiyeti ve tezin kat'i zaferi, Belleten, Temmuz 1938, cilt: 2, sayı: 7/8,
Kamuran Gürün, Türk ve Türk Devletleri Tarihi, S. 87 Doğan Aksan, En Eski Türkçe'nin İzlerinde, s. 16.;
#mkatatürk#gbhnatsiz#turanci#turan#türk ulusu#var olsun bodun.#türk uluslari#the beast from 20000 fathoms
0 notes
Text
Fıkralarımla Sevgi’m
✍🏻 Hayati Sarnık
https://www.gundemarsivi.com/fikralarimla-sevgim/
Bir papazın tayini çıkıyor. Yeni papaz gelmeden eskisinin gitmesi gerekiyor. Papaz belediye başkanına anlatıyor “Başkanım ben çok utangacım. Kadınlar günah çıkarmağa gelince olayı anlatıyorlardı. Ben de onlara olayı anlatmayın, ayağım taşa takıldı düştüm deyin, ben anlarım. Günahlarınızı o şekilde çıkarırım deyip çıkarıyordum. Bunu yeni gelecek papaza anlatın. Papaz şaşırmasın. Gerektiği gibi çıkarsın günahlarını” der. Belediye başkanı “Peki” der. Ama başkan unutur. Hanımlar papaza günah çıkarmağa başlarlar. Papaz şaşkın… Pazar ayininde millet toplanır. Papaz ayine başlamadan belediye başkanına döner ve “Başkanım yollarınız çok kötü imiş. Her gün kadınlar yolda taşa takılıp düşüyorlarmış. Ne kadar dindar bir kasabanız var. Yolları yaptırsana, hatta sizin hanım bile her gün düşüp geliyor günah çıkarmağa” der.
*
Bir anatomi bilim adamı kasabaya geliyor. İnsanlara cinsellik dersi vermeğe. Kilisede sahne hazırlanıyor. Bilim adamı söze başlamadan papaza “Sayın peder, bu akşam erkekten başlayacağım, yarın akşam da hanımlarla devam edeceğim. Sadece içeri hanımları al. Erkekleri alma. İcap ederse senden yardım alırım” der. Papaz razı olur. Bilim adamı “Ben işaret edince sen perdenin arasından cinsel organını göster” deyince papaz “olmaz utanırım” der. İkna ederler papaz peki der. Konuşmağa başlar bilim adamı. Papaza işaret eder. Papaz perdenin arasından utanarak gösterir organını veee ve bütün hanımlar aynı anda bağırırlar. “Aaaaa papazın organıııı”.
*
Türk hava kuvvetlerine eğitim için Amerikalı havacı subaylar gelir. Uçak hakkında bilgiler verirler. Pilotları eğitirler. Sonra deneme uçuşuna çıkarlar, paraşütçüler dahil. Bir ABD subayı “Şimdi uçaktan sırayla atlayacağız. Sarı ipi çekince paraşüt açılır. Açılmazsa siyah ipi çekin açılır. Açılmazsa kırmızı ipi çekin. Yine açılmazsa Meryem Ana’ya dua edin” der. Bir de Laz vardır uçakta. ABD’li subay atlar önce. Paraşüt açılır ikinci ve üçüncü paraşütte açılır. Sıra Laz’a gelir ve bütün ipleri çeker boooş. ABD’li subayın yanından geçerken başlar bağırmağa… “Neydi o karinin adiii, neydi o karinin adiiiii”…
*
Sıhhatimiz çok iyi. Yukarıdaki ile ilişkimiz iyi. Biz ondan bir şey isteyip rahatsız etmiyoruz. Eeee o da bizim isteğimizi geri çevirmiyor… Bir Bektaşi camiye gitmiş. Dua ediyor. “Allahım bu gece bana bir rakı yolllaaa. Yobaz da dua ediyormuş. Eyyy Allaaam bana da iman yollaaa. İmam duyup geliyor yanlarına. Yahu bu nasıl dua. Söyleyin bana.” Bektaşi “Yahu hoca efendi. Allahtan herkes kendinde olmayan bir şey ister. Benim şarabım yok, yobazın da imanı yok. Hangisi önemli? Şarap bitmez bulunur. İman bitti mi, B. K. U yedin değil mi hocaaaa.”
***
Bektaşilikte can kardeş seçilme vardır. Ben o ritüellere ulaşamadım. Eyüp’te dergahımız vardı. Kadınlar ahiret kardeşi seçerlerdi aralarında. Erkeklerde can kardeşi seçerlerdi. Çocuklarını dahi bir birleri ile evlendirmezlerdi. Orta Asya Şamanizm inancı. Her herhalde genler karışmasın diye. Bektaşiler uzak akraba ile evlenirlerdi. Benim eşim, akrabam değil. Benim Sevgi’m. Dayımın eşinin abisinin kızı. Belki eskiler bilmeden de olsa genleri takip ederlermiş..
Laf aramızda. Benim Sevgi’m her şeyim. Sevgi’m birtanem….
Tüm can kardeşlerimi çok seviyorum.
İyi geceleriniz, gündüzleriniz ve mutlu hayatınız olsun tüm kalbimle!
Sevgi ile yaşayın, mutlu olun…
3 kadeh oldu, devam ediyorum.
Bazen Sevgi’me takılıyorum. Eeee adın neydi yahu diye. Oda Pakize, Fadime (…) diyor 😂.
Hayati Sarnık
#Fikra #Sevgi #Mizah #Bekaşi #Bektaşilik #Kardeşlik #Aile #Eş #Aşk
0 notes
Text
Pou
pou apk, pou apk indir
Sanal Evcil Hayvanınızı Büyütün ve Eğlence Dolu Bir Dünyaya Dalın
Pou, mobil oyun dünyasında eşsiz bir konsept sunan ve kullanıcılarına interaktif bir sanal evcil hayvan deneyimi yaşatan popüler bir oyundur. Pou Apk sürümü, Android kullanıcıları için bu eğlenceli oyunun kapılarını aralar. İşte Pou Apk hakkında detaylı bir inceleme. 1. Pou Nedir? Pou, bir sanal evcil hayvanı büyütme ve bakımını üstlenme konseptine dayanan bir mobil oyundur. Oyuncular, kendi sevimli ve renkli Pou karakterlerini oluşturarak onları besler, eğlendirir ve geliştirir. 2. Pou'nun Temel Özellikleri: - Kişiselleştirme: Pou karakterinizi dilediğiniz gibi özelleştirebilirsiniz. Farklı renkler, gözler, şapkalar ve kostümler arasından seçim yaparak benzersiz bir Pou yaratabilirsiniz. - Besleme ve Bakım: Pou'nuzun doyması, temizlenmesi ve mutlu olması için ona dikkat etmelisiniz. Farklı aktiviteler ve minigame'ler aracılığıyla Pou'nuzu eğitebilirsiniz. - Oyun ve Minigame'ler: Pou, çeşitli oyunlar ve minigame'ler içerir. Bu oyunlar oynandıkça Pou daha fazla yetenek kazanır ve seviye atlar. - Ev ve Araçlar: Pou'nuz için evinizi düzenleyebilir ve farklı eşyalar, oyuncaklar, ve araçlar alabilirsiniz. 3. Pou Apk İle Neler Değişir? Pou Apk sürümü, resmi mağazalardan indirilen versiyon ile benzer bir deneyim sunar. Ancak Apk sürümü genellikle güncellemelere daha hızlı tepki verir ve kullanıcılara daha esnek bir yükleme süreci sağlar. 4. Grafik ve Ses Efektleri: Pou, renkli ve sevimli grafiklere sahiptir. Karakterlerin animasyonları ve çeşitli oyun alanları göze hoş gelir. Oyunun ses efektleri de kullanıcıyı eğlenceli bir atmosfere sokar. 5. Güncellemeler ve Yenilikler: Oyun, düzenli olarak güncellemeler alarak yeni özellikler ve minigame'ler ekler. Kullanıcı geri bildirimlerine dayalı olarak geliştirici ekip, Pou dünyasını daha da zenginleştirir. 6. Popülerlik ve Topluluk: Pou, dünya genelinde geniş bir oyuncu kitlesi tarafından sevilir. Oyunun resmi forumları ve sosyal medya grupları, oyuncuların deneyimlerini paylaşabileceği ve yeni arkadaşlar edinebileceği etkileşimli bir topluluk oluşturur. Sonuç olarak, Pou Apk, sanal evcil hayvan tutkunları için eğlenceli ve bağımlılık yaratan bir deneyim sunar. Sevimli karakteriniz Pou'yu büyütün, eğlenceli oyunlar oynayın ve ona sevgiyle bakarak bu eğlence dolu dünyada keyifli zaman geçirin. Pou, mobil oyun dünyasında benzersiz bir yer edinmiş ve kullanıcılarına uzun süreli bir eğlence vadeden bir oyun olarak öne çıkmaktadır. Read the full article
0 notes
Text
CashGPT Nedir? Avantajları Nelerdir?
CashGPT; GPT4 entegreli bir Yapay Zeka Makale aracıdır. OpenAI'den aldığınız API ile çalışabilen WordPress eklentisi olan CashGPT sunucu veya WordPress sürümü fark etmeksizin çalışabilmektedir. CashGPT sayesinde kullanıcı odaklı, düzenleme gerektirmeyen ve SEO uyumlu makaleleri saniyeler içerisinde üretebilirsiniz.
Yapay Zeka Makale Aracı Nedir?
Yapay Zeka Makale araçları ChatGPT veya diğer yapay zekalara entegre bir şekilde Promptlar sayesinde içerikler üretebilen araçlardır. ChatGPT'ye de Prompt ileterek içerik yazdırabilirsiniz fakat bu içerik okunabilir olsa da uzun veya detaylı olmayacaktır. Bu noktada da devreye CashGPT gibi yapay zeka makale araçları girmektedir.
CashGPT sahip olduğu yazılımıyla birden çok Prompt'u ChatGPT'ye göndererek aldığı çıktığı saniyeler içerisinde birleştirip SEO uyumlu içerikler üretebilmektedir.
CashGPT Nedir?
CashGPT; 5N1K formatında başlıklara (Nedir, Kimdir ve Nasıl Yapılır gibi) saniyeler içerisinde içerik üretebilen bir WordPress eklentisidir. Yine QA (Soru ve Cevap) mantığına uygun çalıştığı içinde herhangi bir soru kalıbının cevabını çok detaylı bir şekilde çıktı olarak WordPress'e ekleyebilmektedir.
Diğer Yapay Zeka Makale Araçlarının aksine CashGPT giriş paragrafından tablo ve sonuç bölümüne kadar SEO uyumlu ve çok fazla düzenleme gerektirmeyen içerikler üretmektedir.
Doğukan KOZBA
Faydaları!
CashGPT; SERP'i işgal eden Spam sitelerin uyguladığı yöntemi doğallaştırabilen ve kullanıcı deneyimini üst seviyede tutmayı başarabilen bir WordPress eklentisidir.
Özellikleri!
7 Farklı dilde içerik üretebilmektedir.
12'ye kadar alt başlık varyasyonunda yazabilmektedir.
7 Farklı anlatım biçimini desteklemektedir.
Yazar, Kategori ve Yayım durumu gibi seçeneklere sahiptir.
RSS içerik botu özelliği sayesinde WordPress tabanlı birçok siteden içerik çekebilmektedir.
Örnek Makaleler;
Celal Şengör Serveti
2024 Kışı Nasıl Geçecek?
Aziz Yıldırım Kimdir
CashGPT Satın Almak için: CashGpt - Yapay Zeka Makale (WordPress Eklenti) - Csa Digital
CashGPT Hakkında Sıkça Sorulan Sorular!
1- API & ChatGPT gerekli mi?
Evet ürünü kullanabilmeniz için API Key almanız gerekmektedir. Diğer ürünlere oranla API tüketimimiz düşüktür. Yine Orijinal olarak API Key almanıza gerek yok, forumda uygun fiyatla satılan API'ler ile ihtiyacınızı görebilirsiniz.
2- 5 Dolarlık Bakiye ile kaç İçerik Üretilebilir?
API tüketimimiz düşük, ortalama +250 içerik üretebilirsiniz.
3- Ne tarz içerikler yazabiliyor?
Anahtar kelime odaklı değil, başlık odaklı çalışıyor. Ne, Nedir, Kimdir, Nasıl Yapılır gibi soru kalıpları ile anahtar kelimeleri harmanlayarak başlık listesi olarak eklentiye gönderim sağlayabilirsiniz.
4- İçerik oluşturmak için ne kadar bekliyoruz?
Başlığı ilettikten sonra "Kaydet" butonuna ardından da "Başlat" butonuna tıklayın. Ortalama 30 saniye içerisinde içerik üretilecektir.
5- Aylık ücretlendirme mevcut mudur?
Aylık herhangi bir ücretlendirme mevcut değil, tek seferlik ödemedir.
6- Yabancı dilde içerik üretebilir mi?
+7 farklı dilde içerik üretimi yapabilmektedir.
7- İçerik oluşturduktan sonra düzenleme gerekiyor mu?
Promptlar tamamen düzenleme gerektirmeyecek şekilde yazılımın içerisine gömülüdür. İçerik oluşturduktan sonra oluşturulan içeriğe düzenleme gerekmektedir.
8- Öne çıkarılan görsel ve iç görsel ayarlıyor mu?
Pixabay, Unsplash ve Pexels araçlarından öne çıkarılan görsel ayarlamaktadır. Eğer kelimeyi bağdaştıramaz ise görseli atlar, herhangi bir görsel getirmez. Her zaman da nokta atışı öne çıkarılan görsel ayarlayamamaktadır.
0 notes
Link
İngiltere, kaptan Jos Buttler'ın rehberliğinde turnuvaya uzun süre devam edecek favoriler arasında son şampiyon olarak giriyor.Eoin Morgan, tarihin gerçekten harika spor finallerinden birinin ve "çok az farkla" şampiyonluğu perçinleyen kötü şöhretli süper oyuncunun ardından 2019'da takımı zafere taşıdı.2023'te yakın mesafeli bir yarış daha olacak gibi görünüyor; ev sahibi Hindistan, davalarının ardındaki bir milyar sesin desteğiyle canlanacak.Avustralya ve Pakistan da kupa için mücadele etmeyi umut ederken, 2019 ikincisi Yeni Zelanda ve Güney Afrika da kara atlar olarak kanatlarda bekliyor.RadioTimes.com, Kriket Dünya Kupası 2023 TV programı, kanal ayrıntıları ve canlı yayın bilgileri hakkında bilmeniz gereken her şeyi bir araya getirdi.Bilgilerinizi girerek şunları kabul etmiş olursunuz: Şartlar ve koşullar Ve Gizlilik Politikası. Aboneliğinizi istediğiniz zaman iptal edebilirsiniz.Kriket Dünya Kupası 2023 TV'deKriket Dünya Kupası'nı canlı olarak izleyebilirsiniz Sky Sports Kriket ve Ana Etkinlik veya hafta boyunca SkyGo uygulaması aracılığıyla çevrimiçi.Ayda yalnızca 18 £ karşılığında Sky Sports Cricket'i veya ayda 25 £ karşılığında birden fazla kanalı izlemek için yükseltme yapabilirsiniz.Sky'ınız yoksa turnuvayı ŞİMDİ üzerinden izleyebilirsiniz. 11,99 £ karşılığında Günlük Üyelik veya Aylık Üyelik alabilirsiniz.ŞİMDİ, 10 Ekim'e kadar yeni ve mevcut üyelerine altı ay boyunca ayda sadece 21 £ karşılığında ŞİMDİ Spor Aylık Üyeliği sunuyor, herhangi bir sözleşmeye gerek kalmadan istediğiniz zaman iptal edebilirsiniz. ŞİMDİ bir bilgisayar veya çoğu akıllı TV, telefon ve konsolda bulunan uygulamalar aracılığıyla yayınlanabilir.Kriket Dünya Kupası 2023 TV programıTüm Birleşik Krallık zamanları. Aksi belirtilmediği sürece hepsi Sky Sports Cricket'te yaşıyor. Değişime tabidir.Havuz aşaması5 Ekim Perşembeİngiltere - Yeni Zelanda (09:30)6 Ekim CumaPakistan - Hollanda (09:30)7 Ekim CumartesiBangladeş - Afganistan (sabah 6)Güney Afrika - Sri Lanka (09:30)8 Ekim PazarHindistan - Avustralya (09:30)9 Ekim PazartesiYeni Zelanda - Hollanda (09:30)10 Ekim Salıİngiltere - Bangladeş (sabah 6)Pakistan - Sri Lanka (09:30)11 Ekim ÇarşambaHindistan - Afganistan (09:30)12 Ekim PerşembeAvustralya - Güney Afrika (09:30)13 Ekim CumaYeni Zelanda - Bangladeş (09:30)14 Ekim CumartesiHindistan - Pakistan (09:30)15 Ekim Pazarİngiltere - Afganistan (09:30)16 Ekim PazartesiAvustralya - Sri Lanka (09:30)17 Ekim SalıGüney Afrika - Hollanda (09:30)18 Ekim ÇarşambaYeni Zelanda - Afganistan (09:30)19 Ekim PerşembeHindistan - Bangladeş (09:30)20 Ekim CumaAvustralya - Pakistan (09:30)21 Ekim CumartesiHollanda - Sri Lanka (sabah 6)İngiltere - Güney Afrika (09:30)22 Ekim PazarHindistan - Yeni Zelanda (09:30)23 Ekim PazartesiPakistan - Afganistan (09:30)24 Ekim SalıGüney Afrika - Bangladeş (09:30)25 Ekim ÇarşambaAvustralya - Hollanda (09:30)26 Ekim Perşembeİngiltere - Sri Lanka (09:30)27 Ekim CumaPakistan - Güney Afrika (09:30)28 Ekim CumartesiAvustralya - Yeni Zelanda (06:00)Hollanda - Bangladeş (09:30)29 Ekim PazarHindistan - İngiltere (8:30)30 Ekim PazartesiAfganistan - Sri Lanka (8:30)31 Ekim SalıPakistan - Bangladeş (08:30)1 Kasım ÇarşambaYeni Zelanda - Güney Afrika (8:30)2 Kasım PerşembeHindistan - Sri Lanka (08:30)3 Kasım CumaHollanda - Afganistan (8:30)4 Kasım CumartesiYeni Zelanda - Pakistan (sabah 5)İngiltere - Avustralya (8:30)5 Kasım PazarHindistan - Güney Afrika (8:30)6 Kasım PazartesiBangladeş - Sri Lanka (8:30)7 Kasım SalıAvustralya - Afganistan (08:30)8 Kasım Çarşambaİngiltere - Hollanda (8:30)9 Kasım PerşembeYeni Zelanda - Sri Lanka (8:30)10 Kasım CumaGüney Afrika - Afganistan (8:30)11 Kasım CumartesiAvustralya - Bangladeş (sabah 5)İngiltere - Pakistan (8:30)12 Kasım PazarHindistan - Hollanda (08:30)Kriket Dünya Kupası sonuçları-İzleyecek başka bir şey arıyorsanız TV Rehberimize göz atın veya Yayın Kılavuzuveya en son haberler için Spor merkezimizi ziyaret edin.Radio Times dergisini bugün deneyin ve yalnızca 10 £ karşılığında 10 sayıya sahip olun, AYRICA evinize teslim edilen 10 £ John Lewis and Partners kuponu da alın - hemen abone olun. TV'nin en büyük yıldızlarından daha fazlası için The Radio Times Podcast'ini dinleyin.
0 notes
Link
İngiltere, kaptan Jos Buttler'ın rehberliğinde turnuvaya uzun süre devam edecek favoriler arasında son şampiyon olarak giriyor.Eoin Morgan, tarihin gerçekten harika spor finallerinden birinin ve "çok az farkla" şampiyonluğu perçinleyen kötü şöhretli süper oyuncunun ardından 2019'da takımı zafere taşıdı.2023'te yakın mesafeli bir yarış daha olacak gibi görünüyor; ev sahibi Hindistan, davalarının ardındaki bir milyar sesin desteğiyle canlanacak.Avustralya ve Pakistan da kupa için mücadele etmeyi umut ederken, 2019 ikincisi Yeni Zelanda ve Güney Afrika da kara atlar olarak kanatlarda bekliyor.RadioTimes.com, Kriket Dünya Kupası 2023 TV programı, kanal ayrıntıları ve canlı yayın bilgileri hakkında bilmeniz gereken her şeyi bir araya getirdi.Bilgilerinizi girerek şunları kabul etmiş olursunuz: Şartlar ve koşullar Ve Gizlilik Politikası. Aboneliğinizi istediğiniz zaman iptal edebilirsiniz.Kriket Dünya Kupası 2023 TV'deKriket Dünya Kupası'nı canlı olarak izleyebilirsiniz Sky Sports Kriket ve Ana Etkinlik veya hafta boyunca SkyGo uygulaması aracılığıyla çevrimiçi.Ayda yalnızca 18 £ karşılığında Sky Sports Cricket'i veya ayda 25 £ karşılığında birden fazla kanalı izlemek için yükseltme yapabilirsiniz.Sky'ınız yoksa turnuvayı ŞİMDİ üzerinden izleyebilirsiniz. 11,99 £ karşılığında Günlük Üyelik veya Aylık Üyelik alabilirsiniz.ŞİMDİ, 10 Ekim'e kadar yeni ve mevcut üyelerine altı ay boyunca ayda sadece 21 £ karşılığında ŞİMDİ Spor Aylık Üyeliği sunuyor, herhangi bir sözleşmeye gerek kalmadan istediğiniz zaman iptal edebilirsiniz. ŞİMDİ bir bilgisayar veya çoğu akıllı TV, telefon ve konsolda bulunan uygulamalar aracılığıyla yayınlanabilir.Kriket Dünya Kupası 2023 TV programıTüm Birleşik Krallık zamanları. Aksi belirtilmediği sürece hepsi Sky Sports Cricket'te yaşıyor. Değişime tabidir.Havuz aşaması5 Ekim Perşembeİngiltere - Yeni Zelanda (09:30)6 Ekim CumaPakistan - Hollanda (09:30)7 Ekim CumartesiBangladeş - Afganistan (sabah 6)Güney Afrika - Sri Lanka (09:30)8 Ekim PazarHindistan - Avustralya (09:30)9 Ekim PazartesiYeni Zelanda - Hollanda (09:30)10 Ekim Salıİngiltere - Bangladeş (sabah 6)Pakistan - Sri Lanka (09:30)11 Ekim ÇarşambaHindistan - Afganistan (09:30)12 Ekim PerşembeAvustralya - Güney Afrika (09:30)13 Ekim CumaYeni Zelanda - Bangladeş (09:30)14 Ekim CumartesiHindistan - Pakistan (09:30)15 Ekim Pazarİngiltere - Afganistan (09:30)16 Ekim PazartesiAvustralya - Sri Lanka (09:30)17 Ekim SalıGüney Afrika - Hollanda (09:30)18 Ekim ÇarşambaYeni Zelanda - Afganistan (09:30)19 Ekim PerşembeHindistan - Bangladeş (09:30)20 Ekim CumaAvustralya - Pakistan (09:30)21 Ekim CumartesiHollanda - Sri Lanka (sabah 6)İngiltere - Güney Afrika (09:30)22 Ekim PazarHindistan - Yeni Zelanda (09:30)23 Ekim PazartesiPakistan - Afganistan (09:30)24 Ekim SalıGüney Afrika - Bangladeş (09:30)25 Ekim ÇarşambaAvustralya - Hollanda (09:30)26 Ekim Perşembeİngiltere - Sri Lanka (09:30)27 Ekim CumaPakistan - Güney Afrika (09:30)28 Ekim CumartesiAvustralya - Yeni Zelanda (06:00)Hollanda - Bangladeş (09:30)29 Ekim PazarHindistan - İngiltere (8:30)30 Ekim PazartesiAfganistan - Sri Lanka (8:30)31 Ekim SalıPakistan - Bangladeş (08:30)1 Kasım ÇarşambaYeni Zelanda - Güney Afrika (8:30)2 Kasım PerşembeHindistan - Sri Lanka (08:30)3 Kasım CumaHollanda - Afganistan (8:30)4 Kasım CumartesiYeni Zelanda - Pakistan (sabah 5)İngiltere - Avustralya (8:30)5 Kasım PazarHindistan - Güney Afrika (8:30)6 Kasım PazartesiBangladeş - Sri Lanka (8:30)7 Kasım SalıAvustralya - Afganistan (08:30)8 Kasım Çarşambaİngiltere - Hollanda (8:30)9 Kasım PerşembeYeni Zelanda - Sri Lanka (8:30)10 Kasım CumaGüney Afrika - Afganistan (8:30)11 Kasım CumartesiAvustralya - Bangladeş (sabah 5)İngiltere - Pakistan (8:30)12 Kasım PazarHindistan - Hollanda (08:30)Kriket Dünya Kupası sonuçları-İzleyecek başka bir şey arıyorsanız TV Rehberimize göz atın veya Yayın Kılavuzuveya en son haberler için Spor merkezimizi ziyaret edin.Radio Times dergisini bugün deneyin ve yalnızca 10 £ karşılığında 10 sayıya sahip olun, AYRICA evinize teslim edilen 10 £ John Lewis and Partners kuponu da alın - hemen abone olun. TV'nin en büyük yıldızlarından daha fazlası için The Radio Times Podcast'ini dinleyin.
0 notes
Text
Öykü ünlü Çin düşünürü Lao Tzu'nun zamanında geçer. Lao Tzu, bu öyküyü çok sever ve anlatırmış. Köyün birinde bir yaşlı adam varmış. Çok fakirmiş ama Kral bile onu kıskanırmış. Öyle dillere destan bir beyaz atı varmış ki, Kral bu at için ihtiyara nerdeyse hazinesinin tamamını teklif etmiş ama adam satmaya yanaşmamış. “Bu at, bir at değil benim için; bir dost, insan dostunu satar mı” dermiş hep. Bir sabah kalkmışlar ki, at yok. Köylü ihtiyarın başına toplanmış: “Seni ihtiyar bunak, bu atı sana bırakmayacakları, çalacakları belliydi. Krala satsaydın, ömrünün sonuna kadar beyler gibi yaşardın. Şimdi ne paran var, ne de atın” demişler. İhtiyar: “Karar vermek için acele etmeyin” demiş. ”Sadece at kayıp” deyin, çünkü gerçek bu. Ondan ötesi sizin yorumunuz ve verdiğiniz karar. Atımın kaybolması, bir talihsizlik mi, yoksa bir şans mı? Bunu henüz bilmiyoruz. Çünkü bu olay henüz bir başlangıç. Arkasının nasıl geleceğini kimse bilemez.
Köylüler ihtiyar bunağa kahkahalarla gülmüşler. Aradan 15 gün geçmeden at, bir gece ansızın dönmüş. Meğer çalınmamış, dağlara gitmiş kendi kendine. Dönerken de, vadideki 12 vahşi atı peşine takıp getirmiş. Bunu gören köylüler toplanıp ithiyardan özür dilemişler. Babalık demişler, sen haklı çıktın. Atının kaybolması bir talihsizlik değil, adeta bir devlet kuşu oldu senin için, şimdi bir at sürün var.
“Karar vermek için gene acele ediyorsunuz” demiş ihtiyar. “Sadece atın geri döndüğünü söyleyin. Bilinen gerçek sadece bu. Ondan ötesinin ne getireceğini henüz bilmiyoruz. Bu daha başlangıç.
Köylüler bu defa ihtiyarla dalga geçmemişler ama içlerinden “Bu adamın akli dengesi yerinde değil” diye alay etmişler. Bir hafta geçmeden, vahşi atları terbiye etmeye çalışan ihtiyarın tek oğlu attan düşmüş ve ayağını kırmış. Evin geçimini temin eden oğul, şimdi uzun zaman yatakta kalacakmış. Köylüler gene gelmişler ihtiyara. “Bu atlar yüzünden tek oğlun, bacağını uzun süre kullanamayacak. Oysa sana bakacak başka kimsen de yok. Şimdi eskisinden daha fakir, daha zavallı olacaksın” demişler.
İhtiyar “Siz erken karar verme hastalığına tutulmuşsunuz” diye cevap vermiş. ”O kadar acele etmeyin, oğlum bacağını kırdı, gerçek bu, ötesi sizin verdiğiniz karar. Hayat böyle küçük parçalar halinde gelir ve ondan sonra neler olacağı size bildirilmez.”
Birkaç hafta sonra, düşmanlar kat kat büyük bir ordu ile saldırmış. Kral son bir ümitle eli silah tutan bütün gençleri askere çağırmış. Köye gelen görevliler, ihtiyarın kırık bacaklı oğlu dışında bütün gençleri askere almış. Köyü matem sarmış. Çünkü savaşın kazanılmasına imkân yokmuş, giden gençlerin ya öleceğini, ya da esir düşeceğini herkes biliyormuş. Köylüler, gene ihtiyara gelmişler. “Gene haklı olduğun kanıtlandı” demişler. “Oğlunun bacağı kırık ama, hiç değilse yanında. Oysa bizimkiler belki asla geri dönmeyecekler. Oğlunun bacağının kırılması, talihsizlik değil, şansmış meğer.”
“Siz erken karar vermeye devam edin” demiş, ihtiyar, “oysa ne olacağını kimse bilemez. Bilinen bir tek gerçek var, benim oğlum yanımda, sizinkiler askerde. Ama bunların hangisinin talih, hangisinin şanssızlık olduğunu sadece Allah bilir.” Acele karar vermeyin. Hayatın küçük bir dilimine bakıp, tamamı hakkında karar vermekten kaçının. Karar; aklın durması halidir. Karar verdiniz mi, akıl düşünmeyi ve gelişmeyi durdurur. Buna rağmen akıl, insanı daima karara zorlar. Çünkü gelişme halinde olmak tehlikelidir ve insanı huzursuz eder. Oysa gezi asla sona ermez. Bir yol biterken, yenisi başlar. Bir kapı kapanırken, başkası açılır. Bir hedefe ulaşırsınız ve daha yüksek bir hedefin hemen oracıkta olduğunu görürsünüz.”
Bu ünlü hikaye beni her zaman rahatlatır. Ne olacağını hiç kimse bilmiyor aslında.
Lao Tzu nun dediği gibi. 😊
0 notes
Text
0 notes
Text
Atlar
Atlar hakkında ne dersin
Atlar her zaman güzellikleri, güçleri ve zarafetleri ile hayranlık uyandıran büyüleyici bir hayvan olmuştur. Binlerce yıldır evcilleştirilen atlar, ulaşım, iş hayvanları ve hatta refakatçi olarak hizmet ederek insan uygarlığında ayrılmaz bir rol oynamıştır. Bu kadar çok tarih ve çeşitlilikle, bu görkemli yaratıklar hakkında öğrenilecek ve takdir edilecek çok şey var. Bu yazıda, fiziksel ve mizaç farklılıklarını, bakım ve beslenmelerini ve modern toplumdaki birçok kullanımlarını tartışarak atların dünyasını keşfedeceğiz.
Atlar, ulaşım, iş için kullanılan evcilleştirilmiş bir memelidir. ve binlerce yıldır boş zaman etkinlikleri. Bu muhteşem hayvanlar yüzyıllardır insan toplumunun önemli bir parçası olmuş, insanlara ulaşımda, tarımda ve hatta savaşta yardımcı olmuştur. Atlar ayrıca at yarışı, atlama ve terbiye gibi spor ve boş zaman aktivitelerinde popülerdir. Atların çok yönlülüğü, onları tarih boyunca insanlar için değerli bir varlık haline getirdi ve dünya çapında birçok kültürde önemli bir rol oynamaya devam ediyor. ( Not: AI yazarı)
0 notes
Text
2021'de Geride Bırakmanız Gereken SEO Efsaneleri_ 2. Bölüm
2021'de Geride Bırakmanız Gereken SEO Efsaneleri_ 2. Bölüm
SEO inanılmaz derecede güçlü bir araçtır ve artık endüstrilerde dijital pazarlama kampanyalarını ilerletmek için bir araç olarak kullanılmaktadır. Web sitenize trafik getirme araçlarına sahip olmasına rağmen, birçok kişi SEO’yu çözülemez bir muamma olarak görüyor. Birçoğu gemiye atlar ve türbülans olmadan yelken açmayı bekler, ancak gerçek şu ki SEO çaba ve sabır gerektirir.
Araçtan yalnızca tutarlılık ve kararlılık yeteneğine sahip olanlar gerçekten yararlanabilir, ancak ne yazık ki çoğu kişi yanlış anlama ve mit tuzağına düşüyor. Sonuç olarak, çoğu SEO kampanyalarıyla hedeflerini gerçekleştirmekte başarısız oluyor, bu da ödülleri ve avantajları kaçırmalarına neden oluyor.
SEO kampanyalarınızdan en iyi şekilde yararlanmanızı sağlamak için mini serimizin devamı ile karşınızdayız. İşte 2020’de bırakmanız ve yeniden başlamanız gereken SEO efsanelerinin ikinci kısmı:
Birinci bölümü kaçırdıysanız, buradan kontrol edin: 2021’de terk edilecek 3 SEO efsanesi
Efsane 4: Geri bağlantılarınız size daha iyi sıralamalar kazandıracak
Geri bağlantılar, SEO kampanyanızın başarısı için inkar edilemez bir şekilde hayati öneme sahiptir, ancak çoğu insan bunun tek belirleyici faktör olduğunu varsayar. Ne yazık ki, geri bağlantılar büyük resmin yalnızca bir parçasıdır ve kampanyanızın başarısını garanti etmezler.
Başka bir deyişle, daha fazla geri bağlantının daha iyi sıralamalar anlamına geldiğine inanmak yanlıştır – dijital dünyadaki her şeyde olduğu gibi, kalite her zaman nicelikten üstün olacaktır. Bağlantılarınızın güvenilir kaynaklardan gelmesi gerektiğini unutmayın, daha azı kendi web sitenizi spam olarak işaretler ve böylece sıralamanızı daha da etkiler.
Efsane 5: Tüm çabalarınızı sosyal medya hesaplarınıza yönlendirmelisiniz
Başarılı bir sosyal medya varlığınız ve kanallarınızda çok sayıda takipçiniz olduğu için, arama motoru sıralamalarınızda otomatik olarak bir artış elde edeceğinizi varsaymak kolaydır. Ancak bu çoğu zaman geçerli değildir. Sıralamanızı yükseltmek için odaklanmanız gereken tek yön bu olmasa da, geniş bir takipçi kitlesine sahip olmak sitenize gelen ziyaretçi sayısını artırabilir ve kesinlikle sıralamanıza yardımcı olabilir.
Sosyal medya varlığınızı iyileştirmek için içeriğinizin ilgi çekici, kullanışlı ve insanların görmek isteyeceği bir şey olduğundan emin olmaya odaklanabilirsiniz. Sadece takipçi satın almak cazip gelebilir, bu sahte takipçiler aslında sayfanızı ziyaret etmeyecek, içeriğinizle etkileşime geçmeyecek veya sitenizden satın alma yapmayacaktır.
Bunun yerine, insanları işletmenizle etkileşime geçmeye ve sonunda güveninizi kazanmaya çekmek için sosyal medya varlığınızı oluşturmak için zaman ve çaba harcamanız önemlidir. Bu, sıralamanızı iyileştirmekten doğrudan sorumlu olmayabilir, ancak web sitenizin trafiğini büyük ölçüde artırmanıza kesinlikle yardımcı olabilir.
Efsane 6: Bir başarı, diğer çabaların başarısını garanti eder
Web siteniz belirli bir arama teriminde bir numara olarak sıralanabilir, ancak bu, diğer arama anahtar kelimelerinde başarılı bir şekilde sıralanacağını garanti etmez. Kullanmayı da düşünmek isteyebileceğiniz milyarlarca arama terimi vardır. Başarılı SEO, sitenizin iyi sıralamalar elde etmesine ve sitenize güvenilirlik kazandırmasına yardımcı olabilir.
Alt çizgi
Sürekli değişen bir ortamda faaliyet gösterdiğiniz göz önüne alındığında, özellikle kullandığınız teknikler söz konusu olduğunda, SEO çabalarınızın güncel olması gerekir. Başarıya ulaşmanın tek yolu doğru stratejileri kullanmaktır ve bu da can sıkıcı SEO mitlerinden kaçınmayı gerektirir. Bu kılavuzu aklınızda bulundurduğunuzdan emin olun!
Yığın Grubu Hakkında Arıyor uygun fiyatlı SEO şirketleri, Stack Grubu sizi korur. Kendimizi küçük işletme sahiplerinin başarılı olmasına yardımcı olmaya adadık ve onlarca yılı aşkın deneyimimizle size yalnızca kaliteli ve stratejik çözümler garanti ediyoruz. Daha fazlasını öğrenmek için bugün bize ulaşın!
Bir SEO çevrimiçi danışmanlığı planlayın veya (857) 256-1295 numaralı telefondan bize bir metin gönderin
Kaynak, Siteyi Ziyaret Edin
0 notes
Text
aksak atlar gibi geceye koşuyorum. kendimle girdiğim bütün mücadeleleri kaybettim. yarışın galibi çoktan belli. her seferinde sonunculuğumu kanıtlamak için varıyorum bitiş çizgisine. artık çabalarım alkışı haketmiyor. ölmediğimi kanıtlamak için yürüyorum sokakları. kalabalıklara karışıp ben de sizdenim demek istiyorum. mavi balonlar var elimde, gökyüzü çekiyor içim. iğnelelerle üzerime koşuyorlar. aynalarda yüzümü yadırgıyorum. uçurumlardan düştüğüm rüyalarla başlıyorum güne. düşmek ne derin kelime. kutsal kitapları yırtarcasına besliyorum nefes alamadığım karanlıkları. haritalarda naaşıma uygun yer bulamıyorum. yollardan geçiyorum. hiçbir yere varmayan yollardan. nefes nefese koştuğum bütün adreslerde kapıda kalıyorum. mutlu son diye bir şey yoktur, diyorum kendi kendime. kendimi, içinde bulunduğum felaketlerden daha kötülerini düşünerek avutuyorum. kuyulardan geçiyorum. bir kuyudan geçmek ne demek? yanaklarımdan akan hüznü gömleğime siliyorum. gömleğim kırmızı hüzün ipliğinden dokunmuş. soluduğum ışık, geceden karanlık. kalbimin odalarının ışıkları sönük. perdelerim rüzgarda savrulmuyor. kendi mezar taşıma ismimi kazıyorum, zihnimde muhafaza ettiğim bu körelmiş çivilerle. eşiğimde tuzaklar buluyorum. insan eliyle yapılmış tuzaklar. insanoğlu eskiden açtı. tuzakları yalnızca avlanmak için kullanırdı. şimdilerde ise hobi olarak kullanılıyor bu kapanlar. tamam lan, çok istiyorsanız öleyim, diyorum bazen. iyi de benim naaşım kimin ne işine yarayacak? varoluşumun izahını yapacak bir kitap yazılmadı henüz. hüznümü betimleyecek bir ölüme şahit olmadım. idam sehpasına gülümseyen bir adamın vakurluğu içerisindeyim. bütün tercihlerim seçeneksizlikten. birilerine bir şeyleri itiraf edeyim istiyorum. kimse gerçekleri umursamıyor.. çalmasını bilmeyenlerin elinde gürültü çıkarmaktan öteye gidemeyen müzik aletleri gibiyim. daha ilk karşılaşmada istedikleri tınıların çıkmasını bekliyorlar. emek vermek yorucu bir iş. devir hazıra konmak devri. doğru sesleri çıkarmadığımı kabul ediyorum, ama kulakları tırmalayan bu seslerin müsebbibi ben değilim. beni duymak istemiyorsanız tellerime dokunmayın. bir şeylerin inadına ayakta duruyorum. bir şeylerin inadına yürüyorum sokakları. bir şeyleri yalnızca, başka bir şeylere inat olsun diye yapıyorum. gülümsüyorum. acıya, kedere, karanlığa. inadına.. nasılsa istediğim yerlerde olamayacak, istediğim şeyleri yapamayacak olmanın verdiği rahatlıkla, hiçbir kaygıyı barındırmıyorum omuzlarımda. ama asıl yük buymuş meğer. kayıtsızlık o kadar da rahatlatıcı bir varış noktası değilmiş. her şeyi iş işten geçtikten sonra idrak ediyorum. tecrübe edindiğim hiçbir şey beni daha iyiye götürmüyor. aksine, bütün güzel ihtimalleri ortadan kaldırıyor çekingenliğim. kırılganlığım. umutsuzluğum. belki yarın güzel bir şeyler olur, beklentisiyle yazılan bütün kitapları parçalıyorum. mutluluğa duyduğum nefret, kedinin ulaşamadığı ciğere mundar demesiyle aynı. ne yapmamam gerektiğini virgülüne kadar ezberledim. ne yapmam gerektiği hakkında ise en ufak bir fikrim yok. tırnaklarımla bir şeyler kazıyorum kimsenin göremeyeceği duvarlara. şiirlerim sokakta falan değil. bütün iyi ve güzel yanlarımı kimselerin ulaşamayacağı sandıklarda gizliyorum. kötü yanlarım günyüzünde. iğrençliğimi, acizliğimi saklama gereği duymuyorum. penceremin önüne izmarit dolu saksılar diziyor, bahçemdeki dikenleri itinayla suluyorum. papatyaları, gülleri, menekşeleri misafir kabul etmediğim odalarda muhafaza ediyorum uzun yıllardır. hem çiçeklere hem bana eziyet, biliyorum. olsun. tanıdığım hiç kimse durgun kıyılarımı haketmiyor. bir annem var işte. dalgalarımı bir tek ondan sakınıyorum. geri kalan herkese fırtınalıyım. sancılarım benden büyük. ve acılarım. ve kederlerim. bu kokuşmuş ruhumu bedenime sığdıramıyorum. kalabalık caddelerden kanalizasyonlar akıyor maviliklerime. ormanlarıma izmaritler atıyorlar. ateşle yaklaşmayınız yazılı tabelalarımı ateşe veriyorlar. ee, biz yaktık da, sen de yanmasaydın, pişkinliğini görüyorum her gün karşılaştığım insanlarda. uzun zamandır insanlarla yaşamıyorum, onlara maruz kalıyorum.
2 notes
·
View notes
Text
uyku ile ilintili halüsinasyonlar esasen iki ana gruba ayrılırlar, uykuya dalarken görülenler, hipnogojik. ve uykudan uyanırken görülenler, hipnopompik. sizi bir türlü uyutmayan, ya da erkenden uyandığınızda bir daha uykuya dalmanızı engelleyen tüm o düşünceleri de -kuruntuları, ya da tatlı hayalleri- bu iki başlık altında sınıflayalım derim. böyle davranmak, uykuyla ilişkili zamanlarda söylediklerinizi, düşündüklerinizi -ve hatırladıklarınızı da- günahtan muaf tutar. neredeyse sarhoşluk gibi. hey, ilan-ı aşk mı etmişim? sanmam. hatrlamıyorum. çok sarhoştum. der gibi...
geçen gün, ya uyanır uyanmaz, ya uykudan hemen önce, böyle sordum, "the dress" diye bir şarkı vardı.. (bu sayıklama bir soru muydu, peki: soru hali şöyleydi: hey, "the dress" diye bir şarkı vardı, böyle bir şarkı gerçekten var mıydı?).
kayıtlar 2007 diyor. kayıtların bir şey dediği yok tabii.. alt tarafı youtube kayıtlarının tarihlerine bakıyorum, 2007 yazıyor.. (ama kendimi kafka'nın şato'sunda, kaderi bir arşiv memurunun insafına kalmış bir roman kahramanı gibi düşlemek de hoşuma gider.)
şarkıyı tekrar tekrar dinliyorum, canlı kayıtlarına bakıyorum, kazu makino ve amedeo'nun bir röportajını buluyorum. şarkının bestecisi amedeo, şarkıya önce "the march" -marş- ismini verdiğini, melodinin ritmi yüzünden aslında bu ismin çok isabetli olduğunu, ama bu isimden hiç hoşnut olmadığını anlatıyor. sonra kazu, şarkıyı tekrar tekrar söylediğini, en sonunda iki yorumda kararsız kaldıklarını, ve kayda geçen hali için "fısıltı ile söylediği" diğer bir halden vazgeçmek zorunda kaldıklarını anlatıyor.
2007, 13 sene evvel (nasıl olur). kazu'ya tutulmuş olmanın havalı gözüktüğü zamanlar. şarkının sözlerinde türlü açık-anlamlılıklar (haliyle bulanıklıklar) ve güzellikler var. “bir vahşi at sürüsünde, eğer onlarla beraber hareket edersen, atlar seni seveceklerdir. fakat insanlar, değiştiğinde senden nefret ederler” diyor. kazu tüm bunları fısıltıyla nasıl söylerdi merak etmemek mümkün değil... şarkının sözlerinde şunlar da var: 'gözlerimdeki yaşlardan da. ışıltıdan da.. ve yüzümdeki parıltıdan da, sen sorumlusun'. ve tercüme edilemeyeceğini düşündüğüm: i love you.... less! nakaratı.
sonra diyor ki, "elbise seni kandırmasın".
“seni tanıdıkça seni daha az seviyorum” nakaratına bir elbise ile ilgili bu nasihati nasıl iliştirebiliriz. (evet, böyle bir sahne: ayrılık öncesi yüzyüze şu son konuşmaya, o en beğendiğiniz elbise ile gelmiş.)
peki... her neyse. tüm bu kayıtlara bakarken, şarkının orjinal klibini hiç izlememiş olduğumu farkettim. insan yüzlerinden mürekkep bir klip- hey, insan yüzleri- hakkında düşünülecek daha güzel bir konu bulamazdınız. kaydın altına birisi -göz teması kurdukları yerde izlemekte zorlandım' diye bir yorum bırakmış. "insan yüzü", bundan daha güzel bir şey düş'leyemiyorum.
insan (eşref-i mahlukat derdi belki babam), yüz'üyle muteberdir.
üstelik bu yüz, muhteşem bir evrim mücadelesinin galibidir de. örneğin insan yüzünde gözler birbirlerine öylesine yakınlaşmışlardır ki, bu halleriyle -mesela gözleri yüzlerinin iki yanında olan bir şehir güvercinine kıyasla- daha geniş bir görme alanından feragat etmişlerdir, ama böylelikle sevinçten melankoliye kadar türlü ruh hallerini onu izleyene sadece bir an'da anlatabilir hale gelmiştir.
* neyse... the dress diye bir şarkı vardı diyorum. kazu mikrofona dudaklarını yapıştırarak söylerdi. melankolik bir marş dinlemek o zamanlar bizi doğuran bir şeymiş, yıllar sonra uykudan hemen önce -ya da sonra- hatırlayacakmışım.
39 notes
·
View notes
Text
Öğrenen çocuklar için en iyi 10 tanıdık hayvan boyama sayfası
Hayvanlar, özellikle farklı çocuk kitapları ve çizgi filmlerden dolayı anaokulları için her zaman çekici olmuştur. Çocukların bu hayvanlara gerçekten ilgi duymasının en önemli ve etkili yollarından biri, onları gerçekten renklendirmeleri olacaktır, çünkü eğlence evrelerinde hayal güçleri en üst düzeydedir. Aşağıdaki 10 hayvan boyama sayfasıdır, ücretsiz olarak indirebilir ve yazdırabilirsiniz.
1. Kedi Boyama Sayfaları:
Kediler, dünya çapında genellikle evcil hayvan olarak tutulan küçük, tüylü hayvanlardır. Oyuncu doğaları, yüksek sesle miyavlamaları ve parıldayan gözleriyle ve aynı zamanda ustalarına sevimli oyun arkadaşları olmaları ile tanınırlar.
Dünyanın her yerinde sayısız kedi türü vardır, kedi boyama sayfaları, genç beyinlere renklerle denemeler yapmaları ve yaratıcı potansiyellerini keşfetmeleri için geniş fırsatlar sunar.
2. Köpek Boyama Sayfaları:
Çocuklar tamamen köpeklere bayılırlar. Bu eğlenceli yaratıklar, en sevimli evcil hayvanlardan birini oluşturuyor. Her biri boyut ve renk bakımından büyük farklılıklar gösteren yüzlerce köpek türü vardır. Köpekler, çocuklar arasında en popüler boyama sayfalarından biridir. İşte tüm köpek meraklıları için güzel bir köpek boyama sayfaları koleksiyonu.
3. Tavuk Boyama Sayfaları:
Çiftliğin en önemli hayvanlarından biri olan tavuk, çocuklar için eğlenceli olduğu kadar ilginçtir. Çocuklar için Tavuk boyama sayfaları, her yaştan çocuğun yaratıcılığını geliştirmesi, odaklanması ve tavuğun tüm özelliklerini öğrenmesi için eğlenceli bir yoldur.
4. İnek Boyama Sayfaları:
İnek, her yaştan insana hitap eden en popüler ahır hayvanlarından biridir. Ekonomiye katkılarından dolayı dünyadaki birçok kültürde çok önemli olarak kabul edilirler. Çocuklar, bu ücretsiz ve benzersiz boyama sayfaları sayesinde evcil hayvan olan ineğin fiziksel özellikleri hakkında bir fikir edinecekler.
5. Ördek Boyama Sayfaları:
Ördek boyama sayfaları her yaştan çocuklar için eğlencelidir ve çocukların ince motor becerileri, yaratıcılık ve renk tanıma geliştirmelerine yardımcı olan harika bir eğitim aracıdır! Bu ücretsiz ve benzersiz boyama sayfaları setinde çocuklara ortak bir yüzen kuş olan ördeği boyama fırsatı verin.
6. At Boyama Sayfaları:
Bu heybetli hayvan çoğu çocuğun favorilerinden biridir ve sonuç olarak hemen hemen hepsi onu renklendirmeyi tercih eder. Atlar, gizemli ve güzel oldukları için çocuklar için her zaman bir merak kaynağı olmuştur. Bu boyama sayfaları, çocuğunuzun ilgi alanlarını ve bilgi susuzluğunu uyandırır.
7. Domuz Boyama Sayfaları:
Domuzlar, kırsal alanlarda, çayırlarda ve meralarda otlayan en yaygın ahır hayvanlarından biridir. Ebeveynlerin ve öğretmenlerin çocuklar için özelleştirip yazdırabileceği domuz boyama sayfaları.
8. Koyun Boyama Sayfaları:
Bu, çocuklar arasında her zaman oldukça popüler olan başka bir hayvandır. Çocuklar, koyunların ürkek olduğu kadar oyuncu olmalarına da bayılırlar. Çiftliklerde büyümüş olmaları durumunda çoğu çocuğun evcil koyunu bile vardır.
9. Fare Boyama Sayfaları:
Çoğu hayvan karikatür gösterisinde ve çizgi romanda, farelerin her zaman yaramaz ve zeki oldukları gösterilmiştir ve bu da çok fazla sıkıntıya neden olur. Ancak bu oyuncu kemirgenin sevimli özelliklerini görmezden gelmek zor olurdu, özellikle de pek çok çevrimiçi boyama sayfasında güzel bir şekilde resmedildiğinde. Uzun kuyruklu ve yuvarlak burunlu sevimli fare komik görünebilir, ancak çocuklar buna renk eklerken kesinlikle eğleneceklerdir.
10. Kaplan Boyama Sayfaları:
Tiger genellikle birçok animasyon filminde, hareketli görüntüde ve çocuklar için boyama sayfalarında yer alır. Kaplan boyama sayfaları, çocukların büyük vahşi kedilerle ormanda maceraya atılmalarına izin verir. İşte çocuklarınızın indirmesi, yazdırması ve renklendirmesi için ücretsiz yazdırılabilir kaplan boyama sayfaları koleksiyonu. Daniel Tiger, Kittycat, Baby Tiger boyama sayfasını eğlenmek için seçebilirsiniz!
Yürümeye başlayan çocuğunuzu bu ücretsiz yazdırılabilir çiftlik hayvanları boyama sayfalarıyla tanıştırmanın daha iyi bir yolu yoktur. Sadece söz konusu hayvan hakkında bilgi edinmeyecekler, aynı zamanda renkler, habitatlar, yiyecek vb. gibi diğer kavramları da öğrenecekler. Bu sevimli çiftlik hayvanlarının çıktısını alın ve yürümeye başlayan çocuğunuz çiftlik hayvanlarını en yaratıcı yollarla boyama resimlerini renklendirirken keyifle izleyin. durmadan!
2 notes
·
View notes