Tumgik
#ateşlemeye
ekip · 6 months
Text
Birtakım değişiklikler
🛠 Düzeltmeler
Tumblr'da Ateşleme sayfası Safari üzerinde düzgün yüklenmiyordu. Bu sorun düzeltildi, Ateşlemeye devam!
Topluluklara dair harika şeyler test ettiğimiz bir sırada, yalnızca birkaç kullanıcımızla kısıtlı olmak üzere hesaptan durup dururken çıkış yapma sorunuyla karşılaştık. Hâlâ böyle bir sorun yaşıyorsan manuel olarak çıkıp tekrar giriş yapmanı öneririz.
🌱 Yakında sunulacaklar
👻🅿️
Bir sorun mu yaşıyorsun? Destek Talebi gönder, en kısa sürede sana geri dönelim!
Geri bildirimini paylaşmak ister misin? Üzerinde Çalıştıklarımız  bloguna göz at ve aklındakileri topluluğumuzla masaya yatır.
Bu gönderileri başka dillerde takip etmek istersen diğer ülkelerin Ekip bloglarına göz at!
Tumblr'a doğrudan maddi destek olmak ister misin? O zaman TumblrMarket'e yeni gelen Destekçi rozeti seni bekliyor!
14 notes · View notes
bbellium · 7 months
Text
dün sevgililer günü dolayısıyla dükkan mahşer yeri gibiydi neyse gecenin sonunda canım kocam ellerinde çiçeklerle beni işten almaya geldi arabamın bozulması şimdi o kadar da üzmüyor yine de bobinlerim tekrar ateşleme yapmaya başlarsa sevinirim bugün tamirciyi aradım tekrar bobinlerim ateşlemeye başladı mı diye sonra kocam aldı telefonu özür diledi adamdan neden bilmiyorum araba benim bobin benim
8 notes · View notes
umutzolaa · 1 year
Text
Ateşleme özelliği sadece bana özel olarak geldiğini düşünmüştüm. Hatta bunu destekleyecek düşüncelere de girdim, nasıl olsa uzun yıllardır buradayım, tabii ki bana güvenerek istediğim postu ateşlemeye izin verecekler dedim.  Halbuki başkasının postunu da ateşlemek istesem ücretliymiş. Hayallerim yıkıldı @ekip
9 notes · View notes
werechoosinglife · 1 year
Text
Üstümdeki askeri üniforma bacaklarımın ve karın bölgemin kaşınmasına neden olurken olduğum yerde rahatsızca kıpırdandım. Gözlerim yukarı doğru taştığında komutanla göz göze geldim ansızın. Hareket etmeyi kesip tekrar put gibi durmaya başladım oturduğum yerde. Bedenim olmasa da göz bebeklerimin ve kirpiklerimin korkudan titrediğinden emindim, bu yüzden komutana gözlerimi sunmamak daha iyi bir seçenekti. Bakışlarımızın kesiştiği noktadan kopmuş da olsam gözlerini hâlâ üzerimde hissedebiliyordum. Korkum daha da artarken kirpiklerimin titrememesi için neredeyse dua etmeye başladım. Kime dua ettiğimi bilemez hâlde kamyonetin içinde gezdirdim gözlerimi. Çocukken dizlerimden gelen kan kokusu düştü hatrıma birdenbire. Oynadığım oyunlar yüzünden parçalanan dizlerimden akan kanları da, açık yaralarıma basılan toprak parçalarını ve çakıl taşlarını da hissetmezdim o zamanlar. Şimdiyse çocukluğumdan kopup gelen bu kan kokusu burnumu, midemi ve gözlerimi yakıyordu.
Kamyonet durduğunda anlam veremediğim bir bulantının içinde yüzümü buruşturmamak için çabalıyordum. İki elimle birlikte sarıldığım silahı kullanmyı öğreneli çok olmamıştı ve acemi bir birliği neden düşmanın karşısına koyduklarını sorgulamaya vaktim dahi olmadan çorak araziye getirilmiştim. İtile kakıla indiğim kamyonet bomboş hâlde süratle yanımızdan ayrıldı. Göğsümü delip geçecekmiş gibi yoğunluğunu kontrol edemeyen kan kokusu ise kaynağını saklamaktan çekinmedi bu sefer. Yerdeki derin çukurları göz hapsine aldım ve etrafımdaki acemilere ayak uydurarak birkaç adım attım çukurlara doğru. Liderimizin sesi kulağımda çınlıyordu bu sırada.
"Öldürülen askerlerimizin kanını yerde bırakmayacağız."
"Askerimize atılan her bir kurşunun hesabını soracağız."
Yere dökülen her bir damla kan, bir kadının ağlayan rahmiydi; bir askerin canına atılan her kurşun, bir babanın gözlerinden çalınmış bir parça ruhtu. Derince kazılmış çukurların içinde tek bir düşman askeri dahi yoktu. Üst üste koyulmuş cesetlerin hepsi benim giydiğim üniformayı gidiyordu. Tertemiz yüzlerine toprak sıçramıştı ama hiçbiri yaşlanmamıştı. Bir askerin omuzlarının arkasından kendini belli eden gözler hâlâ kapanmamıştı. Sözü yarım kalmıştı belli ki. Birileri onu dünyadan silmek istemişti, birileri bu gözleri çalmak istemişti bu dünyadan. Dudakları birbirine mıhlanmıştı, konuşmanın ona yasak olduğunu bilir gibi sımsıkı kapatmıştı ağzını ve çenesi kitlemişti bir daha açılmamak uğruna; yine de gözleri öyle bir bakıyordu ki bir cesede döndüğü hâlde kısılmış sesiyle bağırmaya çalışıyordu. Hemen yanında duran mezarlıkta elmacık kemikleri çökmüş, toprak izleriyle ve morluklarla belirginleşmiş yüz hatlarıyla öylece yatan bir genç vardı. Tozun dağıla dağıla bütünleştiği yanağında gözyaşı bir yol çizmişti kendine, düz bir çizgi boyunca bembeyaz yeni parlıyordu güneşin altında. Göğsündeki deliğin içinden çıkan çiçekler, altındaki cesetlerin üstüne dökülüyordu üniformalarındaki bayrağa sarıla sarıla.
Komutanın gözleri üzerimizdeyken yiyeceğim darbeleri düşünmeden dizlerimin üstüne çöktüm. İki mezarın ortasında öne eğdiğim başımla çorak toprağa yasladım ellerimi. "Düşman güçlü." dedi komutan, ayakları yere sert basıyordu. Tanımadığım bir askerin daha dizlerinin üstüne çöktüğünü gördüm. Önce sol yanım doldu, ardından sağ tarafımda iki kişi daha diz çöktü. "Düşman acımasız." Adımları gittikçe yavaşladı ve en sonunda durdu. Gözyaşlarım önümdeki mezarlara doğru akarken kafamı kaldırıp komutana bakmayı aklımın ucundan bile geçirmedim.
"Sizler, devletimizi kurtaracak olanlarsınız."
Ardından bir silah sesi duyuldu. Yere yaslı dizlerimin arasında duran silahıma gitti ellerim. Başımı hızla kaldırdığımda gördüğüm tek kişi komutandı. Karşımızda duruyordu ve elindeki ateşlemeye hazır silah yanımda duran kişiye doğru bakıyordu. Sıranın en sağındaki er öne doğru devrilip çukurlardan birine düştüğünde kaskatı kesildim. Olduğum yerde öylece dururken solumdaki kişi yerinden kalkıp komutana doğru atıldı. Kulağıma gelen ikinci bir patlama sesinde bedenim yerinden bile sıçramadı.
"Savaşta her şey mübahtır." dedi tanıdık bir ses. Ömrümün bu anına kadar hep radyodan seslenmişti bana bu ses. Komutanın biraz uzağında duran liderimiz kanlı canlı karşımda belirdiğinde dişlerimin dilime geçtiğini hissettim. Boğularak, yanarak, yere çakılarak ölmeyi geçirdim aklımdan. Bir saniye içinde binlerce kez cinayet işledim kendime karşı. Aklımda tek kurban bendim, tek fail bendim. Ardı arkası kesilmeyen silah seslerinin bana söylediği ise bambaşkaydı. Savaş, devletle yapılandı. Tek bir kurşunla ölüyordu insanoğlu, fazlasına gerek yoktu. Solumda duran erin yaşı yirmi üçtü, göğsüne ilk sıkılan ise yirmi birine varmamıştı bile. Sıradaki silah atışı benim içindi. Yaşımı hatırlamaya çalışırken göğsüme saplanan kurşunun acısını hissedemedim. Ölmek için ne kadar genç olduğumu hesap edemedim ölü askerlerin üstüne yığılırken. Birkaç çiçek de benim göğsümden çıktı, parçalanarak benden kopup gitti. Gözyaşlarımla ısıtmak istedim soğumaya yüz tutmuş mezarlığı.
"Kaç şehidimiz var?"
"On sekiz."
Gözlerim kapanmadan önce hatırladım yaşımı. Öldürüldüğümüz kadardı yaşım, öldüğüm kadar değildi ama bugün öldürüldüğüm kadardı. Dile kolay, on sekiz kez ölmüştüm bugün.
6 notes · View notes
habercafe · 12 days
Text
Trump 2024 Kampanya Tartışmasında Göçmenlik Söylemini Tırmandırıyor
Trump’ın Göçmenlik Konusundaki Sürekli Söylemi Yıllardır eski Cumhurbaşkanı Donald J. Trumpsuçlular ve tecavüzcülerle dolu kervanların Amerika’nın güney sınırına doğru yol aldığına dair endişe verici iddialarla göçle ilgili korkuları ateşlemeye çalıştı. Başkan Yardımcısı ile yakın zamanda yapılan tartışmada Kamala HarrisSalı gecesi, Haitili göçmenlerin yalnızca Amerikan evcil hayvanlarına zarar…
0 notes
cointahmin · 7 months
Text
Kripto para dünyasında bugün bir altcoin X platformunda değerli bir duyuru paylaştı. Duyuru kripto para topluluğunu heyecanlandırıyor. Zira iki güne yönelik bir bekleyişe sokuyor insanları. Öteki taraftan iki günün sonunda ne olacağı da merak konusu. Ayrıntılara bakalım.Altcoin Moonbeam Ignite için geri sayımAltcoin Moonbeam’in (GLMR) Güney Kore’nin en büyük kripto alım satım platformu olan Upbit ve Binance üzere önde gelen iki kripto para borsasında listelenmesine ait son haberlerle birlikte Moonbeam dünyasında heyecan verici gelişmeler yaşanıyor.https://twitter.com/MoonbeamNetwork/status/1706658718111113221Altcoin Moonbeam grubu, bu yeni listelemeler üzerine harekete geçri. Buna nazaran kripto topluluğunun merakını uyandıran gizemli bir duyuru yapmak için Twitter’a gitti. Öbür taraftan Tweet’lerinde, ufukta büyük bir şey olduğunu ima ettiler. Ayrıyeten açıklamada “Moonbeam Ignite için geri sayım başladı! Kalan Mühlet: 2 Gün. Ateşlemeye hazır mısınız?” tabirleri var.Bir fiyat dalgalanması ateşlendiBu ilgi cazip iletiye cevap olarak altcoin GLMR’nin fiyatı %3’lük bir artışla kayda kıymet bir yükseliş yaşadı. Buna nazaran artış, Moonbeam topluluğu içinde artan beklenti ve heyecanı yansıtıyor. Son datalar itibariyle GLMR 0,2279 dolardan süreç görüyor ve daha fazla büyüme potansiyelini ortaya koyuyor.Diğer taraftan altcoin Moonbeam’in yakın vakitte Binance ve Upbit’te listelenmesi proje için değerli bir dönüm noktası manasına geliyor. Dünya çapında tanınan bir borsa olan Binance ve Güney Kore’de bir kripto güç merkezi olan Upbit atılım yapmıştı. Buna nazaran altcoin GLMR için daha geniş ve daha erişilebilir bir platform sağlayarak potansiyel olarak daha büyük bir kullanıcı tabanını cezbediyor.Moonbeam için parlak bir gelecekKripto dünyası gelişmeye devam ettikçe Moonbeam üzere projeler de erişimlerini ve tesirlerini genişletme fırsatlarını kıymetlendiriyor. Ayrıyeten Moonbeam Ignite için geri sayım sürüyor. Öteki taraftan kripto topluluğu bu heyecan verici gelişmenin açıklanmasını sabırsızlıkla bekliyor. GLMR’nin fiyatındaki artış, projeyi çevreleyen itimat ve coşkuyu yansıtıyor.cointahmin.com olarak baktığımızda önümüzde umut verici bir yol var. Altcoin Moonbeam’in Binance ve Upbit’teki son listeleri dikkat çekiyor. Ayrıyeten yaklaşan Moonbeam Ignite aktifliğiyle birleştiğinde, projeyi ileriye dönük umut verici bir yol için konumlandırıyor. Kripto dünyası, Moonbeam’in blockchain alanında değerli bir tesir yaratma maksadını yakından izliyor. Kendini işine adamış topluluğu ve artan takviyesiyle Moonbeam ve GLMR tokenı için gelecek parlak görünüyor.
0 notes
musispoedmacarsiv · 7 months
Text
15 Şubat 2024 Galatasaray Sparta Prag Maçı
*Ali Sami Yen Spor Kompleksi'nde saat 20:45'te başlayacak olan UEFA Avrupa Ligi Eleme Turu Play-off'u ilk maçı. Mücadeleyi İspanyol hakem Alejandro Hernandez yönetecek. Ucu ucuna kaçan, biraz da sinir bozucu biçimde sonlanan Şampiyonlar Ligi macerasının ardından UEFA Avrupa Ligi'ne geçiş yaptık. 2 aylık aranın bitimiyle de yeni serüvene başlıyoruz. Çek ekibi gerek ligindeki performansı gerek Avrupa'da yaptıkları ile dikkati hak ediyor. Avantajlı skorla oraya gitmek şart. Net bir zafer çok iyi olur. Bekleyip görelim. Yürek dolusu başarı dileklerimizi sunuyoruz Aslanlar'a.
*Exxen'den naklen yayınlanacak olan maç.
*19. dakikada Kerem Demirbay'ın attığı golle Galatasaray 1-0 öne geçti. İyi bir zamanda ferahlatan gol geldi. Arayı açmaya bakalım.
*İlk yarı sonunda 1-0 öndeyiz.
*47. dakikada Angelo Preciado ağları sarstı ve Sparta Prag 1-1 yaptı. Çaprazdan ip gibi gitti top. Yine devre başında kriz ve panik havası ile dağılan ortam. Sakin kalalım lütfen.
*60. dakikada Dries Mertens güzel vuruşla golü buldu ve 2-1 ile yeniden üstünlüğü aldık. Ladislav Krejci'nin kafasına da çarpmıştı. Yazık olmadı neyse ki.
*62. dakikada Victor Nelsson direkt kırmızı kartı gördü ve Galatasaray 10 kişi kaldı. Bire birde kalan rakibi ceza sahasına girmeden indirdi. Bu yönden iyi tabi ama işler sarpa sarmasa bari.
*65. dakikada Jan Kuchta kafa vuruşuyla sahneye çıktı ve Çek ekibi 2-2'yi yakaladı. 5 dakikada neler oldu. İnanılmaz.
*80. dakikada Matej Rynes ikinci sarı kartın peşine kırmızı kartı gördü. Sparta Prag da 10 kişi devam ediyor. Haydi, bir ateşlemeye vesile olsun!
*90+1. dakikada Mauro Icardi yazdı golünü ve Cimbom'a 3-2'yi verdi. Yine sürprizini yaptı. Öyle ihtiyacı vardı ki buna.
*Galatasaray 3-2 kazandı. Bu kadar zorlaştırmanın gereği var mıydı? Neyse ki aksi sonuç yaşamadık. Bir tık da olsa öne gideceğiz deplasmana. Bu maç dikkatlerin yüksek olması gerektiğini kanıtladı zaten.
0 notes
kurumssocial · 10 months
Text
Viral Pazarlamanın Gücü: Markanızın Potansiyelini Serbest Bırakın
Pazarlamanın kalabalık dünyasında, müşterileri hevesli marka savunucularına dönüştüren, ağızdan ağza yayılmanın gücünü kullanan bir strateji vardır. Viral pazarlama olarak bilinen bu yenilikçi yaklaşım, markanızın mesajını her yere yayarak tavsiyelerin bir çığ gibi yanmasına neden olacak bir kıvılcım ateşlemeye benzer. Viral Pazarlamasının Özü Temel olarak, yayılma pazarlaması, bireyleri…
View On WordPress
0 notes
astrafizik · 11 months
Text
0 notes
esmhaber · 1 year
Text
Kudüs Tugayları Füzelerini Gösterdi: Ateşlemeye Hazır
Videoda "Filistin'de üretildi" yazan ve muhtemelen kullanılacak füzeler gösteriliyor.
0 notes
cankayakombici · 1 year
Text
Kombi cihazları, belirli durumlar veya arızalar oluştuğunda resetlenebilir. Kombi resetleme işlemi, genellikle cihazın güvenlik ve çalışma durumunu yeniden başlatmak için kullanılır. İşte kombinin neden resetlenebileceği bazı yaygın durumlar:
Aşırı Isı Durumu: Kombi, aşırı ısındığında kendini korumak için otomatik olarak kapanabilir. Bu durum, cihazın aşırı ısındığını veya aşırı sıcaklıkta olduğunu belirtir. Kombi, normal çalışma sıcaklıklarına geri dönmek için resetlenebilir.
Su Basıncı Sorunları: Kombiler, belirli bir su basıncı aralığında çalışmalıdır. Su basıncı çok düşük veya çok yüksekse, kombi otomatik olarak kapanabilir. Bu durumda, basınç sorununu çözmek ve kombiyi tekrar çalıştırmak için resetleme işlemi gerekebilir.
Ateşleme Sorunları: Kombi, gazın yanması için ateşlemeye ihtiyaç duyar. Ateşleme sorunları, kombinin çalışmasını engelleyebilir. Bu tür bir arıza durumunda, kombiyi resetlemek, ateşleme işlemini yeniden başlatmayı amaçlar.
Elektrik Kesintisi: Kombi, bir elektrik kesintisi sonrası yeniden başlatılması gerekebilir. Elektrik kesintisi sırasında cihazın işlevsiz hale gelmesi mümkündür, bu nedenle elektrik geldiğinde resetleme işlemi gerekebilir.
Kombi Hata Kodları: Kombi, belirli hata kodları üretebilir. Bu kodlar, cihazın ne tür bir sorun yaşadığını belirtir. Bazı hata kodları için resetleme işlemi gerekebilir. Ancak, hata kodunun nedenini anlamak ve çözmek daha önemlidir.
Kombi resetleme işlemi, cihazın kullanıcı kılavuzunda genellikle adım adım açıklanır. Kullanıcı kılavuzunu takip etmek, kombinin güvenli bir şekilde resetlenmesine yardımcı olacaktır. Kombinizde herhangi bir arıza durumuyla karşılaşırsanız, profesyonel yardım almak için Çankaya Kombi Servisi'ni arayabilirsiniz. Ayrıca, cihazın yetkili bir teknisyen tarafından incelenmesi gereken ciddi arızalar durumunda, resetleme işlemi geçici bir çözüm olabilir ve profesyonel bir servis çağrısı gerekebilir.
Tumblr media
0 notes
eskikafaaktivist · 3 years
Text
Düzgün
Karmaşık.
İnsan ilişkilerin üzerine yapışmak zorunda kalan bu sıfatı yirmi birinci yüzyıldaki herkes gayet yakından tanıyor (değil mi?). Patronunun gözüne girebilmek için iş arkadaşının ardından kumpas kuranlar, libidosuna yenik düşüp cinsel temas için birbirini aldatanlar, para için cinayet işleyenler, en yakın arkadaşının karısıyla yatıp kalkanlar... 10:30  
Karmaşık.
dün gece demlenirken balkona çıktığında yanında beliren güzel bacaklı kızı tanıyor muydun? Ne oldu da demlenme keyfin bir anda kızın evinde bitti? Çok güzeldi tabi ki. Üniversite öğrencisiydi. Neydi peki bu olan?  10:31
Karmaşık.
Bir bu kadar daha yaşasan elli yaşlarında olacaksın. Ortalama yetmiş beş yıl sürecek olan bu filmden ne keyif alacaksın söyler misin? On yıl içinde bir kadının bekaretini bozup erkeği olacak ve ondan ikişer üçer çocuk mu yapacaksın? Peki ya şiirler? Okunacak kitaplar? Gezilecek yerler? Yeni insanlar? Motor? Sanat? Yazılar? Hayallerin? Hangi birini yapacaksın? Günlerin tükeniyor.  10:33
Karmaşık.
Karakterinin, oturduğu taht üzerinde kalın çizgilerle çizilmiş hatları vardı. Düzgün biriydin sen. Asla kötü şeyler yapmazdın. Asla ihanet etmezdin. İçinde kükreyen yaratığa yenik düştün.  10:34
   …Albüm için hazırladığımız parçaların son kaydını da bitirdikten sonra stüdyodan Kaan’la beraber çıktık. Kapıdan çıkar çıkmaz yağan kar rüzgarla birlikte kendini suratıma ateşlemeye başladı. Keşke her mevsim kış olsaydı. Soğuk.
Tünelden Yüksek kaldırım’a doğru yürürken Kaan "abi bu mevsimde stüdyodan çıkmamak gerek, hadi gel bir iki bira içelim ısınırız" derken saat on’u yirmi bir geçiyordu. "eve gitsem daha iyi olur geç oldu" diyerek onu ekmeye çalıştım fakat olmadı, olduramadım. İnsan arkadaşını kıramazdı ne de olsa. Yürüdük. Kaan’ın övgülerini bitiremediği, fakat benim daha önce hiç gitmediğim, adını bile bilmediğim bir mekana girince her zaman ki dumanlı ve loş bar havasına tutuldum. Çok kalabalık sayılmazdı. Arka masalardan birinde yalnız demlenen otuz yaşlarında bir adam vardı. Onun önünde beş kişinin oturduğu bir grup masa vardı. Cama yakın duran üç masanın birinde girer girmez göz göze geldiğim iki kız oturuyordu. Oturduk. Bomontiler geldiğinde dışarıda ki kar daha da şiddetlenmişti.
"…yenilerin hiçbiri eskilerin tadını vermiyor. İki kuruş para görmek için albüm yapıyorlar ve birkaç seneye unutulup gidiyorlar. Eskiler bir şeylerin tadını verebilmek adına üretiyorlardı. Para için değil. " Kaan kendini yine müzik sektörünün çakıllı yollarına sövmeye kaptırmıştı. Hep böyleydi.
Üçüncüden sonra işemem gerekiyordu. Her zaman üçüncüden sonra işerdim. Barın diğer tarafındaki sıska barmene lavabonun yerini sorduğumda üst katı gösterdi. Merdivenleri ağır ağır çıktım. Son basamağı da tamamladığımda arkamdan bir kişinin daha geldiğini duydum. Bakmadım. İşemek dünyanın en güzel şeylerinden biriydi. Tüm vücudun sanki huzura koşuyordu. Kapıyı açtım. Sigara paketimde son dalım kalmıştı. Lavabonun karşısından balkona çıktım ve son dalımı yaktım. Son dalımın şerefini yalnız tadacaktım. Kaan yeni gitar melodilerini eleştirmekle meşgul olabilirdi. Dumanlandım. Birkaç saniye sonra ince bir ses: "özür dilerim ateşini kullanabilir miyim?" diye arka tarafımdan mırıldandı. Döndüm. Cama yakın masadaki kızlardan biriydi bu. Cebimdeki çakmağa rağmen sigaramı uzattım. Yaktı. Gözlerindeki solukluk ürperticiydi. Mavi.
–Arkadaşını yalnız bırakmış burada keyif sürüyorsun.
-Soğuk iyi geliyor.
-Adım Serap.
-Gerçek değilsin öyleyse.
-Değişik espri anlayışı.
-Espri değildi.
-Senin ki?
-Zafer.
Aramızda ki bu soğuk diyalog on dakika boyunca sürmesine rağmen sonunda gülüşmelere dönüştü. Nerede oturduğumu sordu. Öğrenciymiş. Radyo ve televizyon bölümü. Leventte öğrenci evinde kaldığını öğrendim. Yanındaki arkadaşının sınıfından olduğunu da. "üç kişiyiz ama bir haftalığına evde yalnızım. Arkadaşın sorun olmazsa bana gidelim" dedi. Aşağı indiğimde Kaan dördüncü birayı söyleyeceğimi sanıyordu:
-hadi abi kalk. Geceyi kapatıyoruz.yarın iş var hem bana da.
-saat daha on iki be kardeşim! Oturalım işte muhabbet ediyoruz.
-yok yok. Ben çıkıyorum geliyor musun?
-hay senin çarkına…
Kaan’ı taksiye bindirip evine yolladım. Serap ve arkadaşı da on beş dakika sonra çıktılar. Koluma girip yürürken gecenin sonunu tahmin edebiliyordum…
   Sabah.
 Uyandım. Hatırladım. İki yıllık ilişkimin üzerine işemiştim.
 Düzgün bir adamdım.
 Düzgün bir kadındı.
 Altı aydır onunda hayatında biri vardı.   10:25
(El Altı - 2017 ) 
2 notes · View notes
hevalenroje · 4 years
Text
Çakma fatihlerin el öpme mevsimidir!..
Ahmet KAHRAMAN
Dinci ve ırkçı AKP rejiminin Osmanlı ütopyası üzerinde inşa ettiği Türk tipi Emperyalizm’in şıngır mıngır sınırlar ötesine yelken açması, görkemli ve tüyler ürperticiydi.
Osmanlı tuğ ve flamalarıyla, kiralık katiller ve hırsızlar oligarşisi Irak-Şam İslam Devleti’nin (IŞİD) kara bayrağı, yan yana harelendi. Osmanlı temalı, ibrişim püsküllü Türk bayrakları rüzgarlandı.
Arkada davul dümbelekler çalınıyor, Osmanlı’nın mehter kösleri vuruluyor, kara yün destesi bıyıklı mehteranın “Allah Allah“ nidalarıyla, IŞİD’çilerin talan, tecavüz ve hırsızlık seferlerinde haykırdıkları “Allahu ekber“ naraları, birbirine karışarak uğurlanıyordu.
Yalnız Türk elleri değil, memur imamlar Kürdistan’ın tekmil camilerinde de, yol boylarınca rêz olmuş askerleri Kürtleri öldürme moduna sokmak için, Kur’an’ın “Fetih“ suresi okunuyor, bu davudi seda dışarıya verilip insanlar ölüme, öldürmeye hazırlıyorlardı.
Kur’an suresinin sedası susunca, küffar ellerine seferi haber veren selalar, başlıyordu minare hoparlörlerinden. “Müslüman Kürt kardeş“, şimdiki halde, gavur, küffardı yani...
Gülmeyin, aynısı ile vaki; kimi Kürtler de, imamlara uyarak ülke ve halkını yok etmeye çıkmış, belki de köyü, evini de ateşe verip varını, yoğunu talan edecek, yakını olan kadınların onuruna saldırdıktan sonra, onların ölü bedenlerini çırılçıplak yol kenarına atacak barbarın başarısı için dua ediyor, sonunda ise amin diyordu. Böylesine beyinsel ve onursal bir körlük ile çürümüşlüktü yani...
Kürdistana ferman günüydü.
Tanklar ve toplar Kürtlere ayarlı, füzeler ateşlemeye hazır, uçaklar, helikopter ve katil droneler, sivrisinek sürüsü gibi havada vızır vızırdı. Daha sonra, Fethullahçılıktan yerlerde sürüklenecek Generaller (Mesela Boşnak Adem Hududi ve tecavüzcülükten yargılanmış Musa Çitil) cephe hatında öldürmeye hazırdı.
Bir avuç aydın, kalem adamı ve sanatçı hariç, Türk kamuoyu vicdanı ise ölüydü. Parti farkını, ideolojik aykırılığı, din-iman uyuşmazlığını unutmuş, Kürtlere karşı bir ve beraber olmuşlardı.
Kimsecik, “katiller, hırsız ve talancılar, onları öldürmeyin, onlar bu toprakların yerlisi“ demiyordu. Tersine, fırsat bu fırsattır diye düşünen komşu, 6-8 Ekim’deki gibi Kürt’ü boğazlamaya hamle ediyordu. Kürt‘ün ked-u emeği ve ödediği vergi ile askerlik yapması kimsenin umrunda değildi.
Faşist rejimin muhalifi gibi yapan parti liderleri, can alma hamlesinin en hızlarıydı. Ağızlarına taze kan değmiş kurtlar seğirtiyor, askerlere destek için el sallıyorlardı.
Ve Kürtlerin mışk veya Mışko Ahmet dedikleri Tatar Ahmet övünüyordu:
“Sabaha karşı, saat tam 03’te orduya taarruz emri verdim.“
Görgüsüz, cahil-cühelanın Emperyalist haliydi, bu. Emperyalizmin ilk kolay hedefi, içerde kuşatmaya alınmış, Kürt şehirleriydi. Aylar boyu yıkım ve katliamla süren bu kuşatma ve daha sonra Rojava, Güney Kürdistan işgalinde, Kürdistan‘ın çocukları, ülkelerini, halkı, halkının onuru ve ırzını ölesiye savundular. Ama güç dengesi başka yerdeydi: Türk rejimi, resmen Rusya ve ABD’nin (Trump yönetimi), kasık bitiydi. Onlardan besleniyor, ölümcül vuruşlar için, onların izniyle hava sahasını kullanıyordu.
Garip değil, IŞİD ile savaşta görünen Rusya ve Amerika, Kürtlerle savaşta onlara yardım ediyordu. Efrîn‘i, Girê Spî ve Serêkaniyi Rusya ve ABD sundu IŞİD ile ortağı TC’ye...
Milyonlarca Rojavalı, onların bağışı yüzünden bugün, yurduna uzaktan bakan mültecidir. Birleşmiş Milletler raporlarında hikaye edildiği üzere, buralarda artık Osmanlıcılık adı altında, bir haydutluk düzeni kuruludur.
Ancak, kendini emperyalist güce erişmiş sanan “kasık biti“, artık zor durumda. Çünkü koruyucusu Trump’ı kaybetti.
Libya’da, Karabağ’da ona göz yuman Batı, şimdi TC’yi cezalandırmak için kapısında. Rusya onu tetikçi, koçbaşı gibi kullanıp kenara atıldı. Oysa, Karabağ’da söz sahibi olacağını ummuştu.
Ayrıca bugün, artık dün değildir. Dün, Trump yer yüzündeki küçük ya da büyük bütün diktatörlerin koruyucu meleği olan ABD Başkanıydı. O bugün artık, deli muamelesiyle yerlerde tekmeleniyor.
Onun gidişiyle, Orta Çağ usulu Emperyalistlik onmaya çıkan TC, zıhsız, çıplak ve yalnız kaldı. Bizim kuşağın gençlik espirisiyle, Tarzan zor durumda şimdi.
Avrupa, donanmayı tehdit silahı olarak kullanıp Akdeniz’de yaptıklarını cezalandırmak yolunda. Libya’dan kovuluyor.
TC, onun için bugün, dün “hepiniz Nazisiniz“ diyerek saldırdığı Avrupa Birliğine bugün, çakma Kasımpaşa kabadayısı gibi iki büklüm yaltaklanıyor. “Hata yaptım, elini ver öpim abi“ dercesine, bağlılık bildiriminde bulunuyor. Avrupa değerlerini yüceltiyor.
Hakaret ettiği Fransa Cumhurbaşkanı Macron’un gönlünü almak için, aracılar kullanıyor. Bir aracılar heyeti de dün, “darbeci, katil“ dediği Mısır Devlet Başkanı Sisi’nin kapısında. Suudi Arabistan’la arayı düzeltmek için, Katar emirini kullanıyor.
Amerika’nın yeni seçilen Başkanı Biden’e ulaşmak için, bir aydır kapısında bekliyor Recep Tayyip...
Kısacası, çakma fatihlerin yaltaklanıp el, etek öpme, yaltaklanma taklaları atma mevsimidir. Manzara çok eğlenceli. Seyreyleyin!..
7 notes · View notes
Photo
Tumblr media
#Gomis: #Sahayi #ateşlemeye hazırım.
0 notes
aydinrehberi · 2 years
Text
Yerel Haberler Aydın'ın Efeler ilçesinde yaşayan Kıbrıs Gazisi Tuncer Ballıoğlu, 48 yıl evvel yaşadıklarını, harekatın nasıl çetin geçtiğini duygulanarak anlatırken, "Komutanımı kanlar içinde görene kadar savaş değil tatbikat üzere gelmişti" dedi.20 Temmuz 1974'te başlayıp 18 Ağustos 1974'te sona eren Kıbrıs Barış Harekatı hafızalarda yerini korurken, Aydın Şehit Aileleri ve Gaziler Dayanışma Derneği üyesi, Kıbrıs Gazisi Emekli Deniz Astsubayı Tuncer Ballıoğlu, yaşadıklarını hala unutamıyor. Efeler ilçesinde yaşayan 73 yaşındaki Ballıoğlu, harekatın birinci günlerinde savaşı, tatbikat üzere hissettiğini, kumandanını kanlar içinde önünde görünce savaş gerçeği ile karşı karşıya kaldığını söylüyor. Harekat sırasında Mareşal Fevzi Çakmak Muhribi'nde Makine Astsubayı olarak bulunan Aydınlı Tuncer Ballıoğlu (73), 19 Temmuz 1974'de bir tatbikat ortasında Marmaris'ten Kıbrıs'a dahil olduklerini, savaşın birinci s kent aydın haberleri tlerinde yapılan çıkarmaya katıldığını aktardı. Gerçekleştirilen 2 harekatta da misyon alan Kıbrıs Gazisi Ballıoğlu, "Allah tekrarını göstermesin fakat yeniden olsa yine giderim. Her gün savaş ve gemim hayallerime giriyor" diyerek vatan sevgisini de gözler önüne seriyor.Kıbrıs Barış Harekatı sırasında Türk savaş uçaklarının istihbarat yanlışı ve haberleşme eksikliğinden ötürü Yunan gemisi zannederek 4 muhrip gemisine saldırmasının ve TCG Kocatepe Muhribi'ni batırmasının harekatın en trajik olayı olduğunu söz eden Ballıoğlu, toplam 246 işçinin misyon yaptığı gemide 54 askerin şehit olduğu bahtsız faciayı anlattı."Karayı toplarla dövmeye başladık""Bir anda uçak alarmı çalmaya başladı"Kıbrıs Harekatı'nın faciası olarak nitelendirilen olayı da anbean yaşayarak ve duygulanarak anlatan Ballıoğlu, "İkinci gün öğlen sıralarında gemimize ileti geldi. Yunanlılar Baf'a çıkarma yapacaklarmış bu çıkarmaya mani olun diye. 21 Temmuz'da biz 4 tane muhrip, Baf kenti mıntıkasına yanlışsız yola çıktık. Akşam üzeri verilen alana geldik lakin orada ne Yunan gemisi var, ne öteki bir şey. Bir anda gemide uçak alarmı çalmaya başladı. Daha sonra komutanımızın sesi duyuldu, gelen uçaklar dost uçaklar, ateş yok diye ancak kumandanımız daha kelamını bitirmeden uçaklar havadan dalarak makineli tüfek ile gemileri taramaya ve büyük bombalarını bırakmaya başladı. Tabi bir anda gemide panik oluştu. O vakit muhriplerde de uçak savar yok, yalnızca kara bombardıman topları vardı. Fakat topları uçaklara yanlışsız ateşlemeye başladık, uçakları yaklaştırmamak için. Tabi o topların atışları da gemiyi sarsıyor. Başta ve kıç taraftaki toplar durmadan ateş ediyor. Uçağı vurmaktan çok rahatça yaklaşıp da bacadan rahatça bombalarını bırakamasın diye. Geminin içi ana baba günü üzere. Sağdan soldan fırlayan kapaklar, patlayan borular. Bu yaklaşık 13 dakika sürdü. Bize nazaran çok uzun sürdü ancak. Daha sonra uçaklar gitti. Muhabereci arkadaşlar biz Türk gemileriyiz kartallar ateş etmeyin diyor ancak ses yok. Bizler de bombalıyorlar demek ki Türk uçağı değil diye düşündük. Bizim uçaklarımız nerede diye düşünürken, tekrar uçak alarmı çalmaya başladı. Yeniden kumandanımız gelenler dost uçaklar ateş yok dedi lakin tekrar daha kelamını bitirmeden taarruz başladı. Bomba bir sancak tarafına düşüyor gemi öteki tarafa savruluyor, makineli ile tarıyorlar geminin telsiz kamarasına patlıyor. Şarapneller herkesi yaralıyor. Tekrar bu formda yaklaşık 15 dakika daha sürdü fakat bu sefer daha iş çok ciddiye bindi. Zira uzak bir yerdeyiz. Bizde uçaksavar yok. O sırada uçaklar da halbuki Adana'ya cephane doldurmaya gidiyorlarmış. Tekrar bir panik havasında iken Kocatepe Muhribi, o büyük bombalardan aldığı ağır hasar ile hem yanıyor hem batıyordu. O orta artık o gemideki askerlerimiz gemiyi terk etmeye çalışıyor. Bir kısım atlıyor bir kısım sala biniyor. Bir kısımda ise atılan o can salları şişmiyor. Bir kaos anı hakim. Bizim de o alandan çıkmamız lazım. Zira Yunan gemisi yok yanlış istihbarat var ve kendi uçaklarımız bize saldırıyor. O esnada kumandanımız anons etti.
Kocatepe Muhribini yedekleyip götüreceğiz. Sancak tarafından güverte çalışanı hazırlıklara başlasın diye. Biz gemi ile geri döndük süratimizi kademe kademe düşürerek. Sancak tarafından yedekleme yapmak için yaklaştığımız sırada bir daha uçak alarmı geldi ve akın başladı. Orada sıkıntı toparlandık, uçaklar bombalama yapıyor. Başka muhripler de tıpkı durumda tabi. Üçüncü akında artık güç toparladık. Çok yaralanan oldu. 54 şehit verdik. Artık hava da karardı o bizim için bir baht oldu. Oradan çıkıp Mersin'e hakikat yola çıktık ve sabaha hakikat Mersin'e vardık" dedi."O faciada yaklaşık bin 1200 askerimiz mevcuttu"Saldırıların akabinde gemilerinin Mersin'de delik gemi olarak ün saldığını tabir eden Ballıoğlu, "Gemilerden ağır yaralılar hastanelere gönderildi çabucak. Öbür yaralılar da geniş bir alanda yatıyor. Herkes kan revan içinde sargılı. Olağan gemi işçisi 300'dür. 4 muhrip gemisi ile birlikte yaklaşık bin 200 askerimiz mevcuttu o hücumda. Bu ortada ateşkes oldu bir taraftan Cenevre'de görüşmeleri yapılıyor bir taraftan biz de geminin acil yaralarını sarıyorduk. O ortada bizi vuran pilotlar gelmiş ve gemiyi görmek istemişler. Kumandanımız da bizim geminin işbaşı kıyafetlerinden giyin o denli gelin demiş. Gemi işçisi pilot olarak görürse hadise olabilir diye önlem almış. Kumandanla görüşüyorlar. Biz bu gemiyi uçaksavarı da yok bu kadar müddette nasıl batıramadık niyeti ile gemiyi görmeye gelmişler aslında. Bizim gemimiz orda delik gemi olarak anılmaya başlanmıştı. O zamanki harp karargahı İzmir Uzunada'da kurulmuş. Birinci gün biz Girne'yi bombalarken, bir istihbarat alınmış ve Yunanların çıkarma yapacak diye. Biz 4 muhrip oraya gidiyoruz. O esnada tıpkı buyrukta Adana'ya hava kuvvetlerine gitmiş. Yunanlılar çıkarma yapacakmış, o Yunan gemilerini batırın diye. Yanlış istihbarat hasebiyle bize saldırmışlar. Gemide Türk bayrağı var lakin savaş anı Yunan gemisi de Türk bayrağı çekebilir. Bir de o bize saldıran pilotlar gayeleri gördüklerinde gayeye odaklanmak için muhabereyi kapatırmışlar. O yüzden onlar ile bağlantı de kuramadık" dedi.İkinci harekat için tekrar Kıbrıs'a dahil olduklerini söz eden Ballıoğlu, "Cenevre görüşmelerinden sonuç çıkmayınca ikinci harekat için buyruk geldi. O meşhur 'Ayşe tatile çıktı' parolası ile buyruk geldi. Bu sefer ikinci harekat öncesi birebir yanlışlar yapılmasın diye gemilerin numarası her gece değiştirilmeye ve merkeze bildirilmeye başlandı. Geminin ortasındaki helikopter pistine branda ile uçakların görebileceği halde o değişen kodlar yazıldı ki bizim gemi olduğunu bilsin. Daha sonra uçaksavarlar monte ediliyor. İkinci harekat için tekrar yola çıktık. Tekrar Kıbrıs'a vardığımızda karacıların verdiği koordinatları bombalamaya başladık" dedi."Hala daha hayallerime giriyor"Hala daha hayallerinde gemiye çağrıldığını gördüğünü söz eden Ballıoğlu, "O vakitler 24 yaşında fırıldak üzere bir delikanlıydım. 2 harekata da katıldım. Savaşın birinci günlerinde bende savaş değil de tatbikat yapıyormuşuz hissi vardı. Tatbikat üzere hareketlilik vardı. Tabi biz karaya hiç çıkmadık. Zira savaşın kara ayağı olduğu üzere deniz ayağı da vardı. Savaş bende derin bir iz bırakmadı. Dediğim üzere başta tatbikat üzere geliyordu bana. Ta ki ikinci kumandanımız koridordan başı sarılmış kanlar içinde geçinceye kadar. O an savaşı biraz daha canlı hissettim. Bizler her sene Karadeniz'de, Akdeniz'de, Ege'de tatbikatlar yapıyorduk. Yine tatbikat havasında üzere hissediyordum lakin ikinci kumandanımız o denli görünce bir anda gerçekle yüz yüze geldim. M kent aydın haberleri lesef savaşın kirli yüzü konu bahis oldu.. 2 gün kısa üzere gözükse de çok şeyler yaşadık. Yanlışlarımızı gördük. Mesela helikopter pistine o parola olayı niçin düşünülmemiş. O vakit parola olsaydı tahminen bizim uçaklarımız saldırmayacaktı, Kocatepe batmayacaktı. Ben bu savaştan hiç yara almadan çıktım. Zira bizler makineci olduğumuz için daima geminin kalbindeydik içerisinde ancak oradaki atmosfer ve panik havası nitekim anlatılamaz. Allah tekrarını göstermesin fakat tekrar bu türlü bir şey olsa gözümü kırpmadan tekrar koşa koşa giderim.
Aslında gemim düşlerime giriyor. Düşümde bile vakit zaman çağrılıyorum, gidiyorum. Daima gözümün önünde. Unutulmuyor onlar. 78 yılında gemide elimi makineye kaptırdıktan sonra malulen emekli oldum. Lakin her gece gemim, o anlar düşlerime giriyor" dedi. - AYDINKaynak: aydın haberleri / Lokal Uçak,Savaş,Kıbrıs,Bomba,Gemi,Kara,Tatbikat,Yunan,İkinci,Gün,Harekat,Gemisi,Harekatı,Gemide,Yara,Hava,Ateş,Geldi,Saldırı,Zaman,Geminin,Çıkarma,Toplar,Gemiyi,Gemileri,Türk,Başladı.,Makine ve daha fazla aydın haber yazıları okumak için Vilayet Haberleri > Aydın sayfasını ziyaret edebilirsiniz. https://rehberaydin.com/kibris-gazisi-tuncer-ballioglu-o-gunleri-unutamiyor/
0 notes
mortaniars · 2 years
Text
Kanlı ellerimde bir dal sigara, titrek ellerimle ateşlemeye çalışıyorum çakmağımı.
1 note · View note