#among us hakkında bilgi

[kurtlukiraz]

Beşinci Among Us haritasında sebzeleri doğramak ve marshmallowları kızartmak gibi tamamlanması gereken yeni görevler var. Sinir bozucu cinayetler dışında bu adada her şey eğlence ve oyun. Ama kimin kimi öldürdüğü konusunda çekişmeyelim ve tartışmayalım...The Fangle'ın önümüzdeki ay yayınlanacağı göz önüne alındığında, yeni ortam yayınlanmadan önce onun hakkında daha fazla bilgi edineceğimizden eminiz. Bu mantar sporları neyle ilgili?Among Us yeni haritanın çıkış tarihi, hangi platformlarda bulunacağı hakkında bilmeniz gereken her şeyi öğrenmek ve şık bir fragmanı izlemek için okumaya devam edin!Yeni Among Us haritasının çıkış tarihi ne zaman?Yeni Among Us haritası The Fangle yayınlanacak Ekim 2023'te bir ara. Ne yazık ki Innersloth'taki geliştirme ekibi henüz kesinleşmiş bir çıkış tarihi açıklamadı.Innersloth, resmi web sitesinde yayın penceresini açıkladı.Başlangıçta bir Nintendo Direct sırasında açıklanan Among Us yeni haritası, en azından Nintendo Switch'te yayınlanacak gibi görünüyor; diğer platformlar da bekleniyor ancak henüz onaylanmadı.Yeni haritanın Switch'e özel olduğu iddia edilmedi, dolayısıyla oyunun Android, iOS, PC, PS4, PS5, Xbox One ve Xbox Series X/S sürümlerinde de aynı anda yayına girmesi bekleniyor. tarih.Muhtemelen haritanın çıkışına yakın bir zamanda, bir açıklama elde ettiğimizde bu sayfayı güncelleyeceğiz.Bilgilerinizi girerek şunları kabul etmiş olursunuz: Şartlar ve koşullar Ve Gizlilik Politikası. Aboneliğinizi istediğiniz zaman iptal edebilirsiniz.Yeni Among Us haritası The Fungle hakkında ne biliyoruz?Yeni Among Us haritasının adı The Fangle. Tanıtım fragmanına dayanarak, mantarlarla dolu yeni bir ortam, tamamlanması gereken yeni görevler ve muhtemelen giyilecek yeni kostümler içeriyor.Geliştirici Innersloth, 14 Eylül 2023'te Nintendo Direct sırasında bu sus karakterlerinin mantarlarla dolu adaya nasıl düştüğünü gösteren yeni ve şık bir animasyonla The Fangle'ı ortaya çıkardı. Aşağıdan kontrol edin:Yukarıdaki tanıtım fragmanında görebileceğiniz gibi, renkli yeni harita gizemli ve ürkütücü olduğu kadar parlak ve havadar.Bunun uygun bir ada kaçamağı olmasını sağlamak için sebzeleri doğramak ve marshmallowları kızartmak gibi yeni görevler detaylandırıldı. Durun, cinayet. Cinayeti unuttum. Eh, bunu anlamanız sizin için...Haftalık bilgiler için ücretsiz Oyun Bültenimize abone olun ve Bizi Twitter'da takip edin en son güncellemeler için.İzleyecek bir şey mi arıyorsunuz? TV Rehberimize veya Yayın Rehberimize göz atın.Radio Times dergisini bugün deneyin ve yalnızca 10 £ karşılığında 10 sayıya sahip olun, AYRICA evinize teslim edilen 10 £ John Lewis and Partners kuponu da alın - hemen abone olun. TV'nin en büyük yıldızlarından daha fazlası için The Radio Times Podcast'ini dinleyin.

[gundemburadadedim]

Beşinci Among Us haritasında sebzeleri doğramak ve marshmallowları kızartmak gibi tamamlanması gereken yeni görevler var. Sinir bozucu cinayetler dışında bu adada her şey eğlence ve oyun. Ama kimin kimi öldürdüğü konusunda çekişmeyelim ve tartışmayalım...The Fangle'ın önümüzdeki ay yayınlanacağı göz önüne alındığında, yeni ortam yayınlanmadan önce onun hakkında daha fazla bilgi edineceğimizden eminiz. Bu mantar sporları neyle ilgili?Among Us yeni haritanın çıkış tarihi, hangi platformlarda bulunacağı hakkında bilmeniz gereken her şeyi öğrenmek ve şık bir fragmanı izlemek için okumaya devam edin!Yeni Among Us haritasının çıkış tarihi ne zaman?Yeni Among Us haritası The Fangle yayınlanacak Ekim 2023'te bir ara. Ne yazık ki Innersloth'taki geliştirme ekibi henüz kesinleşmiş bir çıkış tarihi açıklamadı.Innersloth, resmi web sitesinde yayın penceresini açıkladı.Başlangıçta bir Nintendo Direct sırasında açıklanan Among Us yeni haritası, en azından Nintendo Switch'te yayınlanacak gibi görünüyor; diğer platformlar da bekleniyor ancak henüz onaylanmadı.Yeni haritanın Switch'e özel olduğu iddia edilmedi, dolayısıyla oyunun Android, iOS, PC, PS4, PS5, Xbox One ve Xbox Series X/S sürümlerinde de aynı anda yayına girmesi bekleniyor. tarih.Muhtemelen haritanın çıkışına yakın bir zamanda, bir açıklama elde ettiğimizde bu sayfayı güncelleyeceğiz.Bilgilerinizi girerek şunları kabul etmiş olursunuz: Şartlar ve koşullar Ve Gizlilik Politikası. Aboneliğinizi istediğiniz zaman iptal edebilirsiniz.Yeni Among Us haritası The Fungle hakkında ne biliyoruz?Yeni Among Us haritasının adı The Fangle. Tanıtım fragmanına dayanarak, mantarlarla dolu yeni bir ortam, tamamlanması gereken yeni görevler ve muhtemelen giyilecek yeni kostümler içeriyor.Geliştirici Innersloth, 14 Eylül 2023'te Nintendo Direct sırasında bu sus karakterlerinin mantarlarla dolu adaya nasıl düştüğünü gösteren yeni ve şık bir animasyonla The Fangle'ı ortaya çıkardı. Aşağıdan kontrol edin:Yukarıdaki tanıtım fragmanında görebileceğiniz gibi, renkli yeni harita gizemli ve ürkütücü olduğu kadar parlak ve havadar.Bunun uygun bir ada kaçamağı olmasını sağlamak için sebzeleri doğramak ve marshmallowları kızartmak gibi yeni görevler detaylandırıldı. Durun, cinayet. Cinayeti unuttum. Eh, bunu anlamanız sizin için...Haftalık bilgiler için ücretsiz Oyun Bültenimize abone olun ve Bizi Twitter'da takip edin en son güncellemeler için.İzleyecek bir şey mi arıyorsunuz? TV Rehberimize veya Yayın Rehberimize göz atın.Radio Times dergisini bugün deneyin ve yalnızca 10 £ karşılığında 10 sayıya sahip olun, AYRICA evinize teslim edilen 10 £ John Lewis and Partners kuponu da alın - hemen abone olun. TV'nin en büyük yıldızlarından daha fazlası için The Radio Times Podcast'ini dinleyin.

[aragezen]

Among Us Hile Güncel 2020 Mod Apk / Nasıl Yapılır

Among Us Hile Güncel 2020 Mod Apk / Nasıl Yapılır

2018’yılının sonbahar aylarında piyasaya sürülmesine rağmen uzun süre sonra popüler olan, kısa süre içinde birçok YouTube ve Twitch yayıncısının üzerine içerik ürettiği Among Us, geleneksel oyun tarzının biraz d��şına taşan bir yapıya sahip.

AMONG US NASIL OYNANIR

Oyun aslında 2 takımlı olarak görülebilir, mürettebat ve hainler takımı. Mürettebat arkadaşları öldürülmeden önce tüm görevleri…

[gamehayapkmod]

Bu hangi ÇİZGİ FİLM - Bilgi Yarışması

Bu hangi ÇİZGİ FİLM - Bilgi Yarışması

Game Bu hangi ÇİZGİ FİLM - Bilgi Yarışması là dòng game Trivia

Giới thiệu Bu hangi ÇİZGİ FİLM - Bilgi Yarışması

birçok keyifli çizgi filmin karakterlerinin adlarını bilmeye çalıştığınız eğlenceli bir bilgi yarışması oyunu. Oyunumuz Çizgi film oyunları ve Bilgi Yarışması oyun türünün en önemli geliştiricileri tarafından hazırlandı. Çizgi film oyunumuz hakkında size bilgi verelim; **Çocukların severek izlediği çizgi film karakterlerini onlara görsel soru yoluyla soruyoruz. Ve onlardan cevabını karışık olarak verdiğimiz harflerin arasından doğru cevabı kendilerinin yazmasını istiyoruz. *Özellikle ilk ve orta okul çocuklarının yazı yazma, okuma ve harfleri öğrenmeleri konusunda onlara yardımcı olabilecek eğitici ve onlar için eğlenceli bir çizgi film oyunudur *BU Şekilde çocuklarda ve gençlerde olan dikkat dağınıklığını önleyerek onların kendi bilgilerini ve odaklanmalarını arttıran zevkli bir bilgi yarışması oyunudur. It's a fun quiz game where you try to know the names of the characters of many enjoyable cartoons. Our game has been created by the most important developers of the Cartoon games and Quiz game genre. Let us inform you about our cartoon game; ** We ask the cartoon characters that children enjoy watching them through visual questions. And we ask them to write the correct answer among the letters that we gave the mixed answer. * It is an educational and fun cartoon game that can help elementary and middle school children learn writing, reading and letters. * This way is an enjoyable quiz game that prevents distractions in children and young people and increases their own knowledge and focus. yeni karakterler eklendi

Download APK

Tải APK ([app_filesize]) #gamehayapk #gameandroid #gameapk #gameupdate

[alternatif-tip]

Tehlikeli Maddeler ve İlaçlar Ülkemizi iki büyük Atom bombası tehdit ediyor. Bunlardan biri cahillik (bilinçizlik) diğeri ise inançsızlık. Hergün televizyonlardan felan Artisten filan Artisten bahsedenler,? Neredesin Türkiye? diye bağıranlar. Önemli meselelerden hiç bahsetmiyorlar, çünkü bunlar reytingsiz (halkın ilgi duymadığı ) konulardır. Insanlarımız yantesirine bakmadan hertürlü Kimyasal ilaçı alıyorlar vede aşırı miktarda alkol, sigara vb., maddeler kulanıyorlar. Diğer taraftandan biliçsizce çevreyi tahrip ediyorlar.Günümüzde çevre ve insan hayatını tehdit eden 15.000.000 kimyasal madde vardır ve bunların bir çoğu ile günlük yaşantımızda farkın varmadan hava (Araba eksozları, Fabrika bacaları vb...,), içecekler (Alkol, Kola, Çay, Kahve vb....,) ve yiyeceklerle (Konserve, Çikolata, Cips vb...,) karşılaşıyoruz vede zararlarını görüyoruz. Hergün insanlar, hayvanlar, bitkiler, içme suları, denizler vede toprak sürkli zehirleniyor. 1970 yılına kadar bizim köyün ırmağında tonlarca balık olurdu ve insanlar ırmağa girmeden yastı namazından sonra elleri ile balık yakalardılar. Son 20 yıldır ise Hamsi büyüklüğünde dahi balık bulmak imkansızlaşmıştır. Nedeni nedir diye şöyle geriye doğru dönüp bir bakacak olursak. Son 30 senedir kimyasal gübreler, herpezitler (yabani ot öldürücü ilaçlar) ve bakterizidler (böcek ve haşere öldürücüsü ) kulanılmaktadır. Dünyanın hemen her ülkesinde satılması ve kulanılması yasak olan kimasalmal maddeler (DDT vb...,) Türkiyede serbesce satılmaktadır ve hatta bazı Aktarlar bu maddeleri şifalı bitkilerle birlikte aynı raflarda satmaktadırlar. Bu zehili maddeler toprağa atıldığında topraktaki milyonlarca mikro organizmayı öldürmeke ve bunlarla beslenen böceklerde besisizlikten ölmektedir. Sürüngenler, kuşlar, balıklar vb., besisizlikten yok olmaktadır. Bizim köyde (Kayseri/ Bünyan/ Taçın) artık Leylek görmek mümkündeğildir, oysa eskiden Karaleylekleri dahi sürüler halinde görürdük. Aslında çevreyi biliçsizce tahripeden insanoğlu kendi geleceğinide tehlikeye atmaktadır. Bugün Avrupa ülkelerinde kadın ve erkeklerdeki kısılılık oranı bundan 40 yıl öncesine göre % 50?lere ulaşmıştır. Biranın birleşimindeki şerbetciotunun kozalakları HUMULON ve LUPULON ve bunların türevlerini içerir ve bu maddeler aynı Östojen hormonu gibi etki yaparak erkeklerin zamanla kısırlaşmalarına neden oluğunu 1956?da K. Knörr, H. Lehr, V. Prot ve ekibi vede 1973?de C. Fenselau, P. Talalayl yaptıkları araştırmalarla belgelemişlerdir (HHB 5.454) Prof. Dr. R. F. Weiss yaptığı araştımalarla Biranın Nitrosaminler içerdiği ve bununda KANSERE sebep olduğunu ispatlamıştır. (LP. 83) Almanyada DOKTORLAR tarafından yazılan yanlış ilaçlar nedeniyle yılda 25.000 kişi ölmektedir ve bu yapılan ilmi araştırmalarla ispatlanmıştır vede bu konuda yazılmış bir düzine eser mevcuttur.Çare ilk çevrecidedir, ilk çevreci Muhammed (SAV) ilk defa Mekke, Medine ve Ciddede avlanmayı ve ağaç kesilmesini yasaklamış ve çevreyi korumuştur. Fatih Sultan Muhammed Han'da ormanlardan ağaç kesilmesini yasaklamıştı. Almanyada yapılan bir araştırmada bir ağaçın çevreye katkısının 250.000? olduğu tesbitedilmiştir. Bizim gerçek ilim ve devlet adamlarına ihtiyacımız vardır. Bazı kimyasal maddelerin zararlarına kısaca değineceğim. Antibiyotikler -------------------------------------------------------------------------------- Vitamin ve minerallerin insan vücudundaki etkileri üzerinde tartışmak tabii ki doğru değil. Fakat vitamin alalımda nasıl olursa olsun, diye düşünmekte yanlıştır. Neden çünkü sentetik olarak alınan vitamin hapları bağırsakların tembelşmesine sebep olmakta ve besinlerdeki vitaminleri değerlendirme işlemini yavaşlatmaktadır. Bu sebeple uzun süre vitamin hapı almak fayda yerine zararlı olur. Finlandiyada Prostat rahatsızlıkları olan hastalara uzun süre E-Vitamini verilmiş ve hastaların rahatsızlığını daha da kötü olduğu görülmüş ve hatta kanser vakaları görülmüştür. Kimyasal ilaçlar: Almanyada yılda 25 000, İngilterede 30 000 ve ABD'de 180 000 kişinin kimyasal ilaçlardan öldüğü bilinmektedir (Hans Weiss 3*taglich isimli kitab&#305. Almanyada insanlar doktora gittiklerinde mutlaka doğal ilaç isterler ve mümkün oldukca kimyasal ilaçlardan kaçarlar. Kimyasal ilaçlardan bazılarının yantesirleri hakkında tehlikeli maddelerde yer verdim. Antibiyotik İlaçlar: Mini Atom Bombası Antibiyotik ilaçlar bağırsak florasını bozar. Bağırsak florasında ortaya çıkan aşırı zararlı bakteriler ve mantarların üretiği zehirli gazlar ve zehirli alkolleri elimine etmek için aşırı oranda B6, B12-Vitamini ve Folikasit harcanır. Buda homocystein oranının yükselmesine neden olur. Homocysteini B6, B12-Vitaminleri ve Folikasit Metionine çevirerek zararsız hale getirir. Homocystein LDL-Kolesterolunu oksitliyerek yapısını bozar. Oksitlenen kolesterol makrofaj tarafından mikrop olarak algılanır ve onu yok etmeye çalışır. Aşırı oranda LDL-Kolesterolu yiyerek ölen makrofaj hücrelerde, hücre aralarında, dokularda ve damarların iç yüzeyinde yağlanmalara sebep olur. Damar, hücere ve doku yağlanmasına sebep olan bu plaklar (artık maddeler, cüruf) hücrelerin beslenmesine engel olur. Buda beslenemeyen hücreler nedeniyle kişide sürekli açlık duygusunun ortaya çıkmasına neden olur ve kişi iştahım açıldı diyerek sürekli yemek yemek zorunda kalır. Bu nedenle bağırsak florası bozulanların et ve et mamüleri yememeleri gerekir. Almanya'da Alternatif Tıp: Almanya'da Pacoe firması tarafından yapılan bir araştırmada insanların % 80 oranında Alternatif Tıp'a güvendiği, ve sadece % 12'sinin ise Ortodoks Tıp'a itibar ettiği tesbitedilmiştir. (Naturheilkunde 10/11.04.44) Avrupada üretilen doğal ilaçların % 45 Almanya'da üretilmekte ve Alman firmaları 3. Dünya ülkelerinden getirtikleri ham maddeyi işleyerek milyarlarca dolar kazanmaktadırlar. Aspirin: Aspirin alanların % 10?unuda mideağrısı, mide-, bağırsak kanaması görülmüştür. Bunedenle defı-hacet konturol edilmeli kanlı ise mide veya bağırsaklarda kanama var demektir. Yine aynı şekilde kan kusmakta mide kanamasına işarettir. Defi-hacetteki kan açık renkli ise bağırsak kanaması koyu renkli ise mide kanamasına işarettir. Nadirende böbreklerde ve karaçiğerdede tahribat yapabilir. Bazı şahıslarda allerjiye sebep olabilir, bu gibi durumlarda hap almayı hemen bırakmak gerekir. Nikris olanların kesinlikle aspirin almamaları gerekir. Ayrıca eksantem (derini sulanıpkaşınması ve kabarması ), baldır krampları, kas gerilmesi, baş dönmesi, görme bozuklukları, ağız kuruması, sindirim sistemi rahatsızlıkları, pankreas iltihaplanması, mineral kayıbı, kanda idrarın ratması (hiperurikanemi), nikris (gut hastalığı ), kolesterol- ve lipidyükselmesi (hiperkolesterol ve hiperlipid), metabolizma bozukluğu ve hatta kolapsüs dahi aspirinden dolayı ortaya çıkabilir. Hacı M. K. başağrısına karşı akşam 2 aspirin hapı alır ve sabah çalışmaya gelir, durumunun çok kötü olduğunu söyledi bende ona hemen interniste gitmesini söyledim. M. K. doktora gider gitmez müşahadeye almışlar ve mide kanaması teşhisi konmuş bir hafta hastahanede kan ve serum veridikten sonra bir ay istirahatte ayrılmak zorunda kaldı. ''Aspirin was the first major anti-inflammatory drug. It is a direct chemical descendant of WILLOW BARK and WINTERGREEN OIL, which are among the oldest known remedies for arthritis pain.The active ingredient in these early medicines was salicylic acid.By the nineteenth century, a milder chemical relative called sodium salicylate was used to treat rheumatism.However, its taste, described by users as disgusting, made it unpopular.Aspirin emerged from the chemical search for a rheumatism remedy without the horrible taste.By chance, the small chemical change that improved taste helped make acetylsalicylec acid one of the most effective anti-inflammotary drugs ever discovered.It became best seller soon after it was first marketed at the beginning of this century.While its value in fevers, arthritis, and muscle pain was quickly recognized, it took seventy years to appreciate its capacity to cause life threatining ulcers and internal bleeding. Arkadaşlar bu konuyla ilgili bu linkte daha fazla bilgi bulabilirsiniz. Özetle çok güvenerek kullandığımız aspirinin uzun süreli kullanımı ülser ve iç kanamaya yol açabiliyor. Eğer vücudumuzun herhangi bir yerinde ağrı varsa bu bazı şeylerin yolunda gitmediğinin belirtisidir.Bu uyarıyı ciddiye alıp ağrının altında yatan gerçek problemi doğal yollardan tedavi etmek daha faydalı sonuçlar verecektir. Yukarıdaki yazıda da görüldüğü gibi aspirin WINTERGREEN yağı baz alınarak elde edilmiştir.Yukarıdaki yazi Thomas J. Moore un "Prescription for Disaster" adli kitabının 129. sayfasından alınmıştır. Bu konuyu gündeme getirmeme sebep ise geçen hafta çok ünlü bir kalp doktorunun kalp rahatsızlıklarını önlemek için günde mutlaka iki aspirin alınması gerektiğini belirtmesidir.'' (ABD'den bu maili gönderen Lale Kaplan hanım efendiye teşekkürler) Alternatif Tıp ve Alternatif Tedavi, bitkisel ürünler, sifamarket

[dailytragediesaboutarchitecture]

5

Inquiry By Design, Environment / Behaviour / Neuroscience in Architecture, Interiors, Landscape and Planning

 Norton, New York

 Araştırma yöntemlerini sorgulama üzerine olan kitaplar hakkında bir şey söylemeye çalışmak genelleme yapmaktan öteye gitmeyecektir. Öte yandan bu tür kitapların yaptığı da araştırmaların genellenebilen taraflarını bir yönteme dönüştürme çabası olabilir mi sorusu akla gelmektedir. Inquiry by Desing içinde bu durumların nasıl ele alındığını anlamaya çalışacağım.

 Kitap iki bölümden oluşmaktadır; Birinci bölüm;Research and Design, kendi içinde bölümlenerek, tasarım ve araştırma arasındaki bağlantıyı kurdurtan sonra, araştırmanın nasıl tasarlanması gerektiğini sorgulatıyor. İkinci bölüm Research Methods ise bunu yöntemler üzerinden deniyor.

 Birinci bölüme ait ilk yazı olan Design: Images, Presentations and Tests bölümünde tasarım eylemine dahil olan tüm girdiler ve süreçler beş karakteristik gruba ayrılıyor.  

 . Tasarlama eylemi; Hayal etmek (tahayyül etmek), sunmak ve denemek olarak üç temel eylemle çözülüyor.

 .Tasarım süreci boyunca kullanılan bilgi ikiye ayrılıyor hayal etmek (yazıda bu kelime imaging olarak kullanılmış) için katalizör olarak kullanılan ampirik, deneye dayalı bilgi ve tasarım etkinliği boyunca strüktüre edilen ve sürekli değerlendirmeye tabii tutulan bilgi.

 .Son ürüne doğru giderken tasarımcının bu ürüne yönelik öngörülerinin sürekli değişimi. Tasarım etkinliğinin düşüncenin zihinde belirmesinden, objenin ortaya çıktığı ana kadarki kavramsal kaymalar ve yaratıcı döngüler olarak tanımlanıyor.

.Kabul edilebilir tepkiler yaratmak. Tasarım nesnesinin çözüm getirdiği durum içinde nasıl değerlendirebiliriz?

 When we come to the design of systems as complex as cities, or buildings, or economies, we must give up the aim of creating systems that will optimize some hypothesized utility function; and we must consider whether differences do not represent highly desirable variants in the design process rather than alternatives to be evaluated as “better” or “worse”. Variety, within the limits of satisfactory constraints, may be a desirable end in itself, among other reasons, because it permits us to attach value to the search as well as its outcome – to regard the design process as itself a valued activity for those who participate in it. (Simon, 1969,p.75)

 Tasarım sürecini optimize edilmiş bir hipotezin fonksiyonel işe yararlılığı olarak değerlendirmekten vazgeçmeliyiz. “Daha iyi” ya da “daha kötü” olarak tanımladığımız alternatifler yerine, farklılıkların bu süreçte nasıl değişiklikleri tetiklediğini anlamalıyız. Çeşitlilik , memnuniyet koşullarının belirlediği sınırlar içinde, arzulanan bir sondur. Bir tasarım için.

 Bu durumda tasarım teorisi de çeşitlenebilir durumları göz önüne alarak şekillenmeli ya da tariflediği şeklin değişimini öngörmeli. Bu öngörünün genişliği onu en azından bir değerlendirme aralığı içinde geçerli kılacaktır. Tek ve sabit bir hipotez üzerinden gelişen sonludur.

 .Tasarım eylemi bir spiral metaforu ile açıklanıyor. İleriye gitmek yerine geriye giderek eldeki verileri gözden geçirme ve bir dizi aktivitenin sürekli tekrarıyla her tekrarda yeni boşluklar farketme ve bunları anlamlandırma. Bu iki eylemin zamanın çizgisel olduğu kabulu ile düşünceyi işlemesi.

 İkinci yazı; Research: Concepts, Hypotheses, and Tests, araştırma nedir sorusuyla başlıyor. Doğal olarak hemen ardından araştırmacı nasıl çalışır sorusu geliyor. Araştırmacı sorusunu tanımlamak ya da çözümlemek için kişisel deneyimlerini sistematik olarak kullanır. Araştırma tasarımın kendisi gibi karmaşık bir eylem.

 Karakteristik; Araştırmanın karakterinin belirleyen şey, araştırmacı tarafından bilgiyi düzenlemek üzere tanımlanan kavramlardır.  David Lynch’in landmark kavramı buna örnektir. Bilginin doğru şekilde strüktüre edildiği bir araştırma da tekrar eden ve netleşen kavramlar olacaktır.

 “Göremediğimiz şeye nasıl bakabiliriz? “

 Açıklayıcı kavramlar konuya bütünsel olarak yaklaşma eğilimindedirler. Yaratıcı bir kavramsallaştırma kişisel gözlemlerin sistematik bir şekilde karşıdakine aktarımını sağlar.

Yaklaşım; Kavramlara nasıl yaklaşmak gerekir? Yaklaşımın niteliği mesafe ile tanımlanır. Bu bölümde yeterince samimi ve gerektiğinde uzaktan gözleyebilen bir tavır tariflenmektedir. Analoji kullanmakda önerilen bir yol. Bilgi üzeerinden oluşturulmamalarına ragmen bütünsel  zihinsel modeler olarak bilgiyi düzenlemekte kullanılabilirler.

 Hipotezin formüle edilmesi aşamasına gelindiğinde araştırmacı geçmişte gözlemlenen bilgiye dayanarak ilerler. Yeni bilgi yığıldıkça bu ilk hipotez kristalleşir. Bilginin gözleme ve örnekleme gibi ampirik denemelere tabii tutulması gerekir.

 Sonraki bölüm Research and Design Cooperation; yazının ilk farkedilen kısmı tasarımcı ve araştırmacıyı birbirinden ayırması ve bu aktörlerin kullandıkları ya da ürettikleri bilginin birinin diğerinden farklı olduğunu öne sürmesidir. Dolayısıyla bu iki aktör açısından birlikte olmanın farklı nedenleri olacaktır.

 Araştırmacı hipotezini test etmek, gerçek fiziksel koşullarda deneyimlemek için tasarımcının mekanla ilgili bilgisini kullanmalıdır. Çevresel davranış biçimleri üzerine çalışan bir araştırmacı bu duruma örnektir. Tasarımcı ise çizginin diğer tarafında konumlanır. Tasarımcının temel isteği fiziksel mekandaki değişimi tanımlamak olmasına ragmen, tasarım kararlarının yol açtığı davranışları değerlendirmeye ihtiyaç duyar. Mekanın kullanıcısının eğilimi nasıl kayıt altına alınabilir ve bir tasarım versi olarak kullanılabilir? Bu noktada araştırmacının yaklaşımını kullanmalıdır.  

 Tasarımcı ve kullanıcı arasındaki ilişkinin tarihsel gelişimi a��ıklanıyor. Bu ilişkinin kurulmaya başladığı ilk dönemi düşünürsek;  bir yapı için geçerli olan tek bir tasarım vardı. Bu tasarım iklim, kültür ve toplumsal ilişkileri tatmin edecek şekilde tekrarlanıyordu. Ticaret özelleştikçe, yerel tasarım gelenekleri (Rapaport,1969) belirdi ve beraberinde bunu üreten zanaatkarlar ya da bina ölçeğinde düşünecek olursak yapı ustaları. Yapı ustası ve yapının gelecekteki kullanıcısı aynı hayat görüşünü paylaştıkları için bu aşamada henüz kullanıcı ve tasarımcı arasındaki boşluk ortaya çıkmamıştı. Endüstri Devrimi’nden sonra üretim tekniği ve malzeme çeşitliliği arttı. Pazar kullanıcı için seçim yapmak anlamına geliyordu bu durumda. İşte tasarımcı kullanıcı arasındaki boşluk bu aşamada ortaya çıktı ve genişledi. Kullanıcı gözlemlenebilen ve ortak olarak tanımlanan hareketleri üzerinden tasarıma dahil oldu.  Aynı anda mekanın hem kullanıcısı olan hem de yapılmansı için tasarımcıya para veren bir kullanıcı halen var. Ama kitlesel üretimlerde, örneğin bir fabrika ele alındığında ya da onun çevresindeki sosyal konutlar, sürecin içindeki üç aktör birbirinden oldukça uzak. Tasarımcının taasarladığı fiziksel mekanı kullanacak bireylerle ilişki kurma yolu yok. Fabrika sahibininse bu yönde bir talebi yok. Tasarımın kendisi de bir üretim bandına dönüşmüş oluyor.  Araştırmacı burada devreye giriyor.

 Tasarımcının tasarlamanın her aşamasında, programlama, sunma, tasarımı değerlendirme ya da kullanılan bir binanın  değerlendirilmesi halinde araştırmacıyla işbirliği içinde olması gerekiyor.

 Bölümün sonunda bir case study sunuluyor. Söz konusu yapının proje ekibinde bahsedilen işbirliğinin neleri sağladığı değerlendiriliyor.

 Dördüncü bölüm; Side Effects of Cooperation; tasarım ve araştırmanın farklı yapılara sahip olduklarını kabul ettikten sonra, yanyana gelmelerinin nasıl riskler ve fırsatlar taşıyabileceğini anlamaya çalışıyor. Bu birlikte varolma durumunda en uç farklılıklar şı şekilde veriliyor; Tasarımcılar araştırmacılara göre karar alma aşamasında daha riskli olan problemler üzerinde çalışmaktalar. Araştımacılar ise yaptıkları işin eleştirel ve objektif olarak değerlendirilmesi için daha fazla yönteme ve daha köklü bir geleneğe sahipler. Araştırmacılar açık bilgiyi değerlendirirken, tasarımcılar örtük bir bilgiyi dikkate alıyorlar.

 Bu son karşılaştırmanın önemli olduğunu düşüyorum. Açık bilgi aktarılabilir olan bilgi çünkü bu aktarım sırasında yoruma neden olamayacak şekilde kendi içinde tutarlı bir ibilgi. Örtük bilgi ise ironik bir şekilde  açık bilgi üzerinden tanımlanabiliyor ve entellektüel olarak daha az değer taşıyor. Bu yüzden örtük bilginin temsilinde örnekler ve modelleme kullanılıyor. İki ya da daha fazla şey arasında bir analoji yakalamak anlamına geliyor örnekleme. (Kuhn,1970) Aynı analojinin varolanla yeni arasında kurulması öğrenmek anlamına geliyor. Bu bağlamda tasarım öğrenilen bilginin örtük bir bilgiye dönüştürülmesi, bu bilginin de model ile temsile dönüşmesi mi?

 Bölümün sonunda bir alan çalışması veriliyor; bu çalışmanın tasarım sürecinde kullanılan çoklu bir bilgi toplama yaklaşımı açıklanıyor. Bu yöntem; gözlemleme, anket, röportaj, arşivlerin taranması ve fotografik belgelemeyi içeriyor.

 Diğer bölüm Research Methodology:Approaches, Designs and Settings’de araştırma projesinin nasıl tasarlanacağı ve eldeki kaynakların etkin kullanımından bahsedilmekte. Bir araştırma projesi problem tarif etmekle başlıyor. Dolayısıyla bu problem tarifleyen araştırma yöntemini oluşturan kararlar var. Yöntemin yaklaşımı, tasarımı ve düzeneği.

 Yaklaşım aşamasında tanısal, tanımlayıcı, teorik ya da eyleme dair bir yaklaşım benimsenebiliniceğinden bahsediliyor.

 Tanısal yaklaşım duruma ait daha içselleştirilmiş bir bilgiyi öneriyor. Örnek verilen çalışmada Gans, Boston’un batısında kalan araştırma alanında yaşadığı sekiz ay boyunca elde ettiği bilgilerin belgelemekten çok tarif etmeye yönelik olduğunu söylüyor. Araştırmanın başında bir hipoteze sahip olmadığını, aksine orada  gözlemlediği durumların her birinin daha sonraki çalışmalarda incelenmek üzere birer hipoteze dönüşebileceğini ifade ediyor.

  Tanımlayıcı çalışmalarda araştırmaya dair belirlenen bir karakteristiğin tanımlanan bir grup içindeki durumu ele alınıyor. Tanımlanan bu kavram araştırma sonucunda elle tutulabilir bir very üzerinden değerlendirilebilir olmalı.                

 Teorik çalışmalar kavramsal bir çerçeve üzerinden ilerleyen bir hipotezi, belirlenmiş bir grup üzerinde denedikten sonra ortaya çıkan sonucu genelleyen çalışmalar. Bu genellemenin karşılığı başka bir kavram ya da tanım. Festinger’in Social Pressures in Infromal Groups çalışmasından functional distance tanımı örnek verilmiş.

 Eylem odaklı araştırmalar ise, söz konusu mekanda araştırmaya konu olan bir hareketin gözlenmesi ve bu hareket üzerinde mekanla kurulan ilişkinin hemen tariflenmesini yöntemleştiren araştırmalar.  

 Araştırma tasarımı , case study (olay çalışması), anket ya da deneyimlemeler ile geliştirilebilir. Olay çalışmaları konuya daha bütüncül ve yoğunlaştırılmış olarak bakmayı sağlarken, anketler sayılabilir ya da sınıflanabilir bilgiyi derler, deneyimlemeler test edilmek istenen durumlar arasındaki hareketleri gözlemeler.

 The Brain’s Environment System; bölümünü kitabın ilk kısmının sonunda değil başında olmasını tercih edeceğim bir bölüm olarak düşünmüştüm. Ama hemen sonra, bu bölümü anlamak için ona gelene kadar bahsedilen diğer herşeyi gözden geçirmek zorunda olduğu hissettim. Çok genel bir açıklama yapmak gerekirse; bölüm hafıza, öpğrenme, mekansal organizasyon gibi bilişsel süreçleri çevreyle ilişki kurma yöntemimiz üzerinden açıklıyor. Bu süreçler tasarımın bilişsel durumuyla nasıl ilişkileniyor? Kullanıcı odaklı paradigm ve  E/B/N paradigması (Environment/Behaviour/Neuroscience) birbirini tamalayan paradigmalar ama bu durum indirgemeci bir yaklaşıma mı dönüşüyor?

 İlk bölümde açıklanan imaging kavramına yeniden dönülüyor. Damasio’ya göre, karar verme ve muhakeme aşamalarında beynin kullandığı ilk verinin formu bir görüntü. Kullanılan ilk görüntü ise algısal yani diğer anlamda kişinin algılarının ürünü olduğu için subjektif ve o ana ait. Herhangi bir eylemi yaparken bakarken, konuşurken izlerken eş zamanlı olarak yaptığımız diğer şey ise geçmiş görüntüleri geri çağırmak. Bu yüzden Damasio -geleceği planlamak-  eylemini (bu tasarım kelimesinin fazla şiirsel bir ifadesi belki) -olası bir şimdinin anısı- olarak tanımlıyor.

[alternatif-tip]

Tehlikeli Maddeler ve İlaçlar Ülkemizi iki büyük Atom bombası tehdit ediyor. Bunlardan biri cahillik (bilinçizlik) diğeri ise inançsızlık. Hergün televizyonlardan felan Artisten filan Artisten bahsedenler,? Neredesin Türkiye? diye bağıranlar. Önemli meselelerden hiç bahsetmiyorlar, çünkü bunlar reytingsiz (halkın ilgi duymadığı ) konulardır. Insanlarımız yantesirine bakmadan hertürlü Kimyasal ilaçı alıyorlar vede aşırı miktarda alkol, sigara vb., maddeler kulanıyorlar. Diğer taraftandan biliçsizce çevreyi tahrip ediyorlar.Günümüzde çevre ve insan hayatını tehdit eden 15.000.000 kimyasal madde vardır ve bunların bir çoğu ile günlük yaşantımızda farkın varmadan hava (Araba eksozları, Fabrika bacaları vb...,), içecekler (Alkol, Kola, Çay, Kahve vb....,) ve yiyeceklerle (Konserve, Çikolata, Cips vb...,) karşılaşıyoruz vede zararlarını görüyoruz. Hergün insanlar, hayvanlar, bitkiler, içme suları, denizler vede toprak sürkli zehirleniyor. 1970 yılına kadar bizim köyün ırmağında tonlarca balık olurdu ve insanlar ırmağa girmeden yastı namazından sonra elleri ile balık yakalardılar. Son 20 yıldır ise Hamsi büyüklüğünde dahi balık bulmak imkansızlaşmıştır. Nedeni nedir diye şöyle geriye doğru dönüp bir bakacak olursak. Son 30 senedir kimyasal gübreler, herpezitler (yabani ot öldürücü ilaçlar) ve bakterizidler (böcek ve haşere öldürücüsü ) kulanılmaktadır. Dünyanın hemen her ülkesinde satılması ve kulanılması yasak olan kimasalmal maddeler (DDT vb...,) Türkiyede serbesce satılmaktadır ve hatta bazı Aktarlar bu maddeleri şifalı bitkilerle birlikte aynı raflarda satmaktadırlar. Bu zehili maddeler toprağa atıldığında topraktaki milyonlarca mikro organizmayı öldürmeke ve bunlarla beslenen böceklerde besisizlikten ölmektedir. Sürüngenler, kuşlar, balıklar vb., besisizlikten yok olmaktadır. Bizim köyde (Kayseri/ Bünyan/ Taçın) artık Leylek görmek mümkündeğildir, oysa eskiden Karaleylekleri dahi sürüler halinde görürdük. Aslında çevreyi biliçsizce tahripeden insanoğlu kendi geleceğinide tehlikeye atmaktadır. Bugün Avrupa ülkelerinde kadın ve erkeklerdeki kısılılık oranı bundan 40 yıl öncesine göre % 50?lere ulaşmıştır. Biranın birleşimindeki şerbetciotunun kozalakları HUMULON ve LUPULON ve bunların türevlerini içerir ve bu maddeler aynı Östojen hormonu gibi etki yaparak erkeklerin zamanla kısırlaşmalarına neden oluğunu 1956?da K. Knörr, H. Lehr, V. Prot ve ekibi vede 1973?de C. Fenselau, P. Talalayl yaptıkları araştırmalarla belgelemişlerdir (HHB 5.454) Prof. Dr. R. F. Weiss yaptığı araştımalarla Biranın Nitrosaminler içerdiği ve bununda KANSERE sebep olduğunu ispatlamıştır. (LP. 83) Almanyada DOKTORLAR tarafından yazılan yanlış ilaçlar nedeniyle yılda 25.000 kişi ölmektedir ve bu yapılan ilmi araştırmalarla ispatlanmıştır vede bu konuda yazılmış bir düzine eser mevcuttur.Çare ilk çevrecidedir, ilk çevreci Muhammed (SAV) ilk defa Mekke, Medine ve Ciddede avlanmayı ve ağaç kesilmesini yasaklamış ve çevreyi korumuştur. Fatih Sultan Muhammed Han'da ormanlardan ağaç kesilmesini yasaklamıştı. Almanyada yapılan bir araştırmada bir ağaçın çevreye katkısının 250.000? olduğu tesbitedilmiştir. Bizim gerçek ilim ve devlet adamlarına ihtiyacımız vardır. Bazı kimyasal maddelerin zararlarına kısaca değineceğim. Antibiyotikler -------------------------------------------------------------------------------- Vitamin ve minerallerin insan vücudundaki etkileri üzerinde tartışmak tabii ki doğru değil. Fakat vitamin alalımda nasıl olursa olsun, diye düşünmekte yanlıştır. Neden çünkü sentetik olarak alınan vitamin hapları bağırsakların tembelşmesine sebep olmakta ve besinlerdeki vitaminleri değerlendirme işlemini yavaşlatmaktadır. Bu sebeple uzun süre vitamin hapı almak fayda yerine zararlı olur. Finlandiyada Prostat rahatsızlıkları olan hastalara uzun süre E-Vitamini verilmiş ve hastaların rahatsızlığını daha da kötü olduğu görülmüş ve hatta kanser vakaları görülmüştür. Kimyasal ilaçlar: Almanyada yılda 25 000, İngilterede 30 000 ve ABD'de 180 000 kişinin kimyasal ilaçlardan öldüğü bilinmektedir (Hans Weiss 3*taglich isimli kitab&#305. Almanyada insanlar doktora gittiklerinde mutlaka doğal ilaç isterler ve mümkün oldukca kimyasal ilaçlardan kaçarlar. Kimyasal ilaçlardan bazılarının yantesirleri hakkında tehlikeli maddelerde yer verdim. Antibiyotik İlaçlar: Mini Atom Bombası Antibiyotik ilaçlar bağırsak florasını bozar. Bağırsak florasında ortaya çıkan aşırı zararlı bakteriler ve mantarların üretiği zehirli gazlar ve zehirli alkolleri elimine etmek için aşırı oranda B6, B12-Vitamini ve Folikasit harcanır. Buda homocystein oranının yükselmesine neden olur. Homocysteini B6, B12-Vitaminleri ve Folikasit Metionine çevirerek zararsız hale getirir. Homocystein LDL-Kolesterolunu oksitliyerek yapısını bozar. Oksitlenen kolesterol makrofaj tarafından mikrop olarak algılanır ve onu yok etmeye çalışır. Aşırı oranda LDL-Kolesterolu yiyerek ölen makrofaj hücrelerde, hücre aralarında, dokularda ve damarların iç yüzeyinde yağlanmalara sebep olur. Damar, hücere ve doku yağlanmasına sebep olan bu plaklar (artık maddeler, cüruf) hücrelerin beslenmesine engel olur. Buda beslenemeyen hücreler nedeniyle kişide sürekli açlık duygusunun ortaya çıkmasına neden olur ve kişi iştahım açıldı diyerek sürekli yemek yemek zorunda kalır. Bu nedenle bağırsak florası bozulanların et ve et mamüleri yememeleri gerekir. Almanya'da Alternatif Tıp: Almanya'da Pacoe firması tarafından yapılan bir araştırmada insanların % 80 oranında Alternatif Tıp'a güvendiği, ve sadece % 12'sinin ise Ortodoks Tıp'a itibar ettiği tesbitedilmiştir. (Naturheilkunde 10/11.04.44) Avrupada üretilen doğal ilaçların % 45 Almanya'da üretilmekte ve Alman firmaları 3. Dünya ülkelerinden getirtikleri ham maddeyi işleyerek milyarlarca dolar kazanmaktadırlar. Aspirin: Aspirin alanların % 10?unuda mideağrısı, mide-, bağırsak kanaması görülmüştür. Bunedenle defı-hacet konturol edilmeli kanlı ise mide veya bağırsaklarda kanama var demektir. Yine aynı şekilde kan kusmakta mide kanamasına işarettir. Defi-hacetteki kan açık renkli ise bağırsak kanaması koyu renkli ise mide kanamasına işarettir. Nadirende böbreklerde ve karaçiğerdede tahribat yapabilir. Bazı şahıslarda allerjiye sebep olabilir, bu gibi durumlarda hap almayı hemen bırakmak gerekir. Nikris olanların kesinlikle aspirin almamaları gerekir. Ayrıca eksantem (derini sulanıpkaşınması ve kabarması ), baldır krampları, kas gerilmesi, baş dönmesi, görme bozuklukları, ağız kuruması, sindirim sistemi rahatsızlıkları, pankreas iltihaplanması, mineral kayıbı, kanda idrarın ratması (hiperurikanemi), nikris (gut hastalığı ), kolesterol- ve lipidyükselmesi (hiperkolesterol ve hiperlipid), metabolizma bozukluğu ve hatta kolapsüs dahi aspirinden dolayı ortaya çıkabilir. Hacı M. K. başağrısına karşı akşam 2 aspirin hapı alır ve sabah çalışmaya gelir, durumunun çok kötü olduğunu söyledi bende ona hemen interniste gitmesini söyledim. M. K. doktora gider gitmez müşahadeye almışlar ve mide kanaması teşhisi konmuş bir hafta hastahanede kan ve serum veridikten sonra bir ay istirahatte ayrılmak zorunda kaldı. ''Aspirin was the first major anti-inflammatory drug. It is a direct chemical descendant of WILLOW BARK and WINTERGREEN OIL, which are among the oldest known remedies for arthritis pain.The active ingredient in these early medicines was salicylic acid.By the nineteenth century, a milder chemical relative called sodium salicylate was used to treat rheumatism.However, its taste, described by users as disgusting, made it unpopular.Aspirin emerged from the chemical search for a rheumatism remedy without the horrible taste.By chance, the small chemical change that improved taste helped make acetylsalicylec acid one of the most effective anti-inflammotary drugs ever discovered.It became best seller soon after it was first marketed at the beginning of this century.While its value in fevers, arthritis, and muscle pain was quickly recognized, it took seventy years to appreciate its capacity to cause life threatining ulcers and internal bleeding. Arkadaşlar bu konuyla ilgili bu linkte daha fazla bilgi bulabilirsiniz. Özetle çok güvenerek kullandığımız aspirinin uzun süreli kullanımı ülser ve iç kanamaya yol açabiliyor. Eğer vücudumuzun herhangi bir yerinde ağrı varsa bu bazı şeylerin yolunda gitmediğinin belirtisidir.Bu uyarıyı ciddiye alıp ağrının altında yatan gerçek problemi doğal yollardan tedavi etmek daha faydalı sonuçlar verecektir. Yukarıdaki yazıda da görüldüğü gibi aspirin WINTERGREEN yağı baz alınarak elde edilmiştir.Yukarıdaki yazi Thomas J. Moore un "Prescription for Disaster" adli kitabının 129. sayfasından alınmıştır. Bu konuyu gündeme getirmeme sebep ise geçen hafta çok ünlü bir kalp doktorunun kalp rahatsızlıklarını önlemek için günde mutlaka iki aspirin alınması gerektiğini belirtmesidir.'' (ABD'den bu maili gönderen Lale Kaplan hanım efendiye teşekkürler) Alternatif Tıp ve Alternatif Tedavi, bitkisel ürünler, sifamarket

[alternatif-tip]

Tehlikeli Maddeler ve İlaçlar Ülkemizi iki büyük Atom bombası tehdit ediyor. Bunlardan biri cahillik (bilinçizlik) diğeri ise inançsızlık. Hergün televizyonlardan felan Artisten filan Artisten bahsedenler,? Neredesin Türkiye? diye bağıranlar. Önemli meselelerden hiç bahsetmiyorlar, çünkü bunlar reytingsiz (halkın ilgi duymadığı ) konulardır. Insanlarımız yantesirine bakmadan hertürlü Kimyasal ilaçı alıyorlar vede aşırı miktarda alkol, sigara vb., maddeler kulanıyorlar. Diğer taraftandan biliçsizce çevreyi tahrip ediyorlar.Günümüzde çevre ve insan hayatını tehdit eden 15.000.000 kimyasal madde vardır ve bunların bir çoğu ile günlük yaşantımızda farkın varmadan hava (Araba eksozları, Fabrika bacaları vb...,), içecekler (Alkol, Kola, Çay, Kahve vb....,) ve yiyeceklerle (Konserve, Çikolata, Cips vb...,) karşılaşıyoruz vede zararlarını görüyoruz. Hergün insanlar, hayvanlar, bitkiler, içme suları, denizler vede toprak sürkli zehirleniyor. 1970 yılına kadar bizim köyün ırmağında tonlarca balık olurdu ve insanlar ırmağa girmeden yastı namazından sonra elleri ile balık yakalardılar. Son 20 yıldır ise Hamsi büyüklüğünde dahi balık bulmak imkansızlaşmıştır. Nedeni nedir diye şöyle geriye doğru dönüp bir bakacak olursak. Son 30 senedir kimyasal gübreler, herpezitler (yabani ot öldürücü ilaçlar) ve bakterizidler (böcek ve haşere öldürücüsü ) kulanılmaktadır. Dünyanın hemen her ülkesinde satılması ve kulanılması yasak olan kimasalmal maddeler (DDT vb...,) Türkiyede serbesce satılmaktadır ve hatta bazı Aktarlar bu maddeleri şifalı bitkilerle birlikte aynı raflarda satmaktadırlar. Bu zehili maddeler toprağa atıldığında topraktaki milyonlarca mikro organizmayı öldürmeke ve bunlarla beslenen böceklerde besisizlikten ölmektedir. Sürüngenler, kuşlar, balıklar vb., besisizlikten yok olmaktadır. Bizim köyde (Kayseri/ Bünyan/ Taçın) artık Leylek görmek mümkündeğildir, oysa eskiden Karaleylekleri dahi sürüler halinde görürdük. Aslında çevreyi biliçsizce tahripeden insanoğlu kendi geleceğinide tehlikeye atmaktadır. Bugün Avrupa ülkelerinde kadın ve erkeklerdeki kısılılık oranı bundan 40 yıl öncesine göre % 50?lere ulaşmıştır. Biranın birleşimindeki şerbetciotunun kozalakları HUMULON ve LUPULON ve bunların türevlerini içerir ve bu maddeler aynı Östojen hormonu gibi etki yaparak erkeklerin zamanla kısırlaşmalarına neden oluğunu 1956?da K. Knörr, H. Lehr, V. Prot ve ekibi vede 1973?de C. Fenselau, P. Talalayl yaptıkları araştırmalarla belgelemişlerdir (HHB 5.454) Prof. Dr. R. F. Weiss yaptığı araştımalarla Biranın Nitrosaminler içerdiği ve bununda KANSERE sebep olduğunu ispatlamıştır. (LP. 83) Almanyada DOKTORLAR tarafından yazılan yanlış ilaçlar nedeniyle yılda 25.000 kişi ölmektedir ve bu yapılan ilmi araştırmalarla ispatlanmıştır vede bu konuda yazılmış bir düzine eser mevcuttur.Çare ilk çevrecidedir, ilk çevreci Muhammed (SAV) ilk defa Mekke, Medine ve Ciddede avlanmayı ve ağaç kesilmesini yasaklamış ve çevreyi korumuştur. Fatih Sultan Muhammed Han'da ormanlardan ağaç kesilmesini yasaklamıştı. Almanyada yapılan bir araştırmada bir ağaçın çevreye katkısının 250.000? olduğu tesbitedilmiştir. Bizim gerçek ilim ve devlet adamlarına ihtiyacımız vardır. Bazı kimyasal maddelerin zararlarına kısaca değineceğim. Antibiyotikler -------------------------------------------------------------------------------- Vitamin ve minerallerin insan vücudundaki etkileri üzerinde tartışmak tabii ki doğru değil. Fakat vitamin alalımda nasıl olursa olsun, diye düşünmekte yanlıştır. Neden çünkü sentetik olarak alınan vitamin hapları bağırsakların tembelşmesine sebep olmakta ve besinlerdeki vitaminleri değerlendirme işlemini yavaşlatmaktadır. Bu sebeple uzun süre vitamin hapı almak fayda yerine zararlı olur. Finlandiyada Prostat rahatsızlıkları olan hastalara uzun süre E-Vitamini verilmiş ve hastaların rahatsızlığını daha da kötü olduğu görülmüş ve hatta kanser vakaları görülmüştür. Kimyasal ilaçlar: Almanyada yılda 25 000, İngilterede 30 000 ve ABD'de 180 000 kişinin kimyasal ilaçlardan öldüğü bilinmektedir (Hans Weiss 3*taglich isimli kitab&#305. Almanyada insanlar doktora gittiklerinde mutlaka doğal ilaç isterler ve mümkün oldukca kimyasal ilaçlardan kaçarlar. Kimyasal ilaçlardan bazılarının yantesirleri hakkında tehlikeli maddelerde yer verdim. Antibiyotik İlaçlar: Mini Atom Bombası Antibiyotik ilaçlar bağırsak florasını bozar. Bağırsak florasında ortaya çıkan aşırı zararlı bakteriler ve mantarların üretiği zehirli gazlar ve zehirli alkolleri elimine etmek için aşırı oranda B6, B12-Vitamini ve Folikasit harcanır. Buda homocystein oranının yükselmesine neden olur. Homocysteini B6, B12-Vitaminleri ve Folikasit Metionine çevirerek zararsız hale getirir. Homocystein LDL-Kolesterolunu oksitliyerek yapısını bozar. Oksitlenen kolesterol makrofaj tarafından mikrop olarak algılanır ve onu yok etmeye çalışır. Aşırı oranda LDL-Kolesterolu yiyerek ölen makrofaj hücrelerde, hücre aralarında, dokularda ve damarların iç yüzeyinde yağlanmalara sebep olur. Damar, hücere ve doku yağlanmasına sebep olan bu plaklar (artık maddeler, cüruf) hücrelerin beslenmesine engel olur. Buda beslenemeyen hücreler nedeniyle kişide sürekli açlık duygusunun ortaya çıkmasına neden olur ve kişi iştahım açıldı diyerek sürekli yemek yemek zorunda kalır. Bu nedenle bağırsak florası bozulanların et ve et mamüleri yememeleri gerekir. Almanya'da Alternatif Tıp: Almanya'da Pacoe firması tarafından yapılan bir araştırmada insanların % 80 oranında Alternatif Tıp'a güvendiği, ve sadece % 12'sinin ise Ortodoks Tıp'a itibar ettiği tesbitedilmiştir. (Naturheilkunde 10/11.04.44) Avrupada üretilen doğal ilaçların % 45 Almanya'da üretilmekte ve Alman firmaları 3. Dünya ülkelerinden getirtikleri ham maddeyi işleyerek milyarlarca dolar kazanmaktadırlar. Aspirin: Aspirin alanların % 10?unuda mideağrısı, mide-, bağırsak kanaması görülmüştür. Bunedenle defı-hacet konturol edilmeli kanlı ise mide veya bağırsaklarda kanama var demektir. Yine aynı şekilde kan kusmakta mide kanamasına işarettir. Defi-hacetteki kan açık renkli ise bağırsak kanaması koyu renkli ise mide kanamasına işarettir. Nadirende böbreklerde ve karaçiğerdede tahribat yapabilir. Bazı şahıslarda allerjiye sebep olabilir, bu gibi durumlarda hap almayı hemen bırakmak gerekir. Nikris olanların kesinlikle aspirin almamaları gerekir. Ayrıca eksantem (derini sulanıpkaşınması ve kabarması ), baldır krampları, kas gerilmesi, baş dönmesi, görme bozuklukları, ağız kuruması, sindirim sistemi rahatsızlıkları, pankreas iltihaplanması, mineral kayıbı, kanda idrarın ratması (hiperurikanemi), nikris (gut hastalığı ), kolesterol- ve lipidyükselmesi (hiperkolesterol ve hiperlipid), metabolizma bozukluğu ve hatta kolapsüs dahi aspirinden dolayı ortaya çıkabilir. Hacı M. K. başağrısına karşı akşam 2 aspirin hapı alır ve sabah çalışmaya gelir, durumunun çok kötü olduğunu söyledi bende ona hemen interniste gitmesini söyledim. M. K. doktora gider gitmez müşahadeye almışlar ve mide kanaması teşhisi konmuş bir hafta hastahanede kan ve serum veridikten sonra bir ay istirahatte ayrılmak zorunda kaldı. ''Aspirin was the first major anti-inflammatory drug. It is a direct chemical descendant of WILLOW BARK and WINTERGREEN OIL, which are among the oldest known remedies for arthritis pain.The active ingredient in these early medicines was salicylic acid.By the nineteenth century, a milder chemical relative called sodium salicylate was used to treat rheumatism.However, its taste, described by users as disgusting, made it unpopular.Aspirin emerged from the chemical search for a rheumatism remedy without the horrible taste.By chance, the small chemical change that improved taste helped make acetylsalicylec acid one of the most effective anti-inflammotary drugs ever discovered.It became best seller soon after it was first marketed at the beginning of this century.While its value in fevers, arthritis, and muscle pain was quickly recognized, it took seventy years to appreciate its capacity to cause life threatining ulcers and internal bleeding. Arkadaşlar bu konuyla ilgili bu linkte daha fazla bilgi bulabilirsiniz. Özetle çok güvenerek kullandığımız aspirinin uzun süreli kullanımı ülser ve iç kanamaya yol açabiliyor. Eğer vücudumuzun herhangi bir yerinde ağrı varsa bu bazı şeylerin yolunda gitmediğinin belirtisidir.Bu uyarıyı ciddiye alıp ağrının altında yatan gerçek problemi doğal yollardan tedavi etmek daha faydalı sonuçlar verecektir. Yukarıdaki yazıda da görüldüğü gibi aspirin WINTERGREEN yağı baz alınarak elde edilmiştir.Yukarıdaki yazi Thomas J. Moore un "Prescription for Disaster" adli kitabının 129. sayfasından alınmıştır. Bu konuyu gündeme getirmeme sebep ise geçen hafta çok ünlü bir kalp doktorunun kalp rahatsızlıklarını önlemek için günde mutlaka iki aspirin alınması gerektiğini belirtmesidir.'' (ABD'den bu maili gönderen Lale Kaplan hanım efendiye teşekkürler) Alternatif Tıp ve Alternatif Tedavi, bitkisel ürünler, sifamarket

[alternatif-tip]

Tehlikeli Maddeler ve İlaçlar Ülkemizi iki büyük Atom bombası tehdit ediyor. Bunlardan biri cahillik (bilinçizlik) diğeri ise inançsızlık. Hergün televizyonlardan felan Artisten filan Artisten bahsedenler,? Neredesin Türkiye? diye bağıranlar. Önemli meselelerden hiç bahsetmiyorlar, çünkü bunlar reytingsiz (halkın ilgi duymadığı ) konulardır. Insanlarımız yantesirine bakmadan hertürlü Kimyasal ilaçı alıyorlar vede aşırı miktarda alkol, sigara vb., maddeler kulanıyorlar. Diğer taraftandan biliçsizce çevreyi tahrip ediyorlar.Günümüzde çevre ve insan hayatını tehdit eden 15.000.000 kimyasal madde vardır ve bunların bir çoğu ile günlük yaşantımızda farkın varmadan hava (Araba eksozları, Fabrika bacaları vb...,), içecekler (Alkol, Kola, Çay, Kahve vb....,) ve yiyeceklerle (Konserve, Çikolata, Cips vb...,) karşılaşıyoruz vede zararlarını görüyoruz. Hergün insanlar, hayvanlar, bitkiler, içme suları, denizler vede toprak sürkli zehirleniyor. 1970 yılına kadar bizim köyün ırmağında tonlarca balık olurdu ve insanlar ırmağa girmeden yastı namazından sonra elleri ile balık yakalardılar. Son 20 yıldır ise Hamsi büyüklüğünde dahi balık bulmak imkansızlaşmıştır. Nedeni nedir diye şöyle geriye doğru dönüp bir bakacak olursak. Son 30 senedir kimyasal gübreler, herpezitler (yabani ot öldürücü ilaçlar) ve bakterizidler (böcek ve haşere öldürücüsü ) kulanılmaktadır. Dünyanın hemen her ülkesinde satılması ve kulanılması yasak olan kimasalmal maddeler (DDT vb...,) Türkiyede serbesce satılmaktadır ve hatta bazı Aktarlar bu maddeleri şifalı bitkilerle birlikte aynı raflarda satmaktadırlar. Bu zehili maddeler toprağa atıldığında topraktaki milyonlarca mikro organizmayı öldürmeke ve bunlarla beslenen böceklerde besisizlikten ölmektedir. Sürüngenler, kuşlar, balıklar vb., besisizlikten yok olmaktadır. Bizim köyde (Kayseri/ Bünyan/ Taçın) artık Leylek görmek mümkündeğildir, oysa eskiden Karaleylekleri dahi sürüler halinde görürdük. Aslında çevreyi biliçsizce tahripeden insanoğlu kendi geleceğinide tehlikeye atmaktadır. Bugün Avrupa ülkelerinde kadın ve erkeklerdeki kısılılık oranı bundan 40 yıl öncesine göre % 50?lere ulaşmıştır. Biranın birleşimindeki şerbetciotunun kozalakları HUMULON ve LUPULON ve bunların türevlerini içerir ve bu maddeler aynı Östojen hormonu gibi etki yaparak erkeklerin zamanla kısırlaşmalarına neden oluğunu 1956?da K. Knörr, H. Lehr, V. Prot ve ekibi vede 1973?de C. Fenselau, P. Talalayl yaptıkları araştırmalarla belgelemişlerdir (HHB 5.454) Prof. Dr. R. F. Weiss yaptığı araştımalarla Biranın Nitrosaminler içerdiği ve bununda KANSERE sebep olduğunu ispatlamıştır. (LP. 83) Almanyada DOKTORLAR tarafından yazılan yanlış ilaçlar nedeniyle yılda 25.000 kişi ölmektedir ve bu yapılan ilmi araştırmalarla ispatlanmıştır vede bu konuda yazılmış bir düzine eser mevcuttur.Çare ilk çevrecidedir, ilk çevreci Muhammed (SAV) ilk defa Mekke, Medine ve Ciddede avlanmayı ve ağaç kesilmesini yasaklamış ve çevreyi korumuştur. Fatih Sultan Muhammed Han'da ormanlardan ağaç kesilmesini yasaklamıştı. Almanyada yapılan bir araştırmada bir ağaçın çevreye katkısının 250.000? olduğu tesbitedilmiştir. Bizim gerçek ilim ve devlet adamlarına ihtiyacımız vardır. Bazı kimyasal maddelerin zararlarına kısaca değineceğim. Antibiyotikler -------------------------------------------------------------------------------- Vitamin ve minerallerin insan vücudundaki etkileri üzerinde tartışmak tabii ki doğru değil. Fakat vitamin alalımda nasıl olursa olsun, diye düşünmekte yanlıştır. Neden çünkü sentetik olarak alınan vitamin hapları bağırsakların tembelşmesine sebep olmakta ve besinlerdeki vitaminleri değerlendirme işlemini yavaşlatmaktadır. Bu sebeple uzun süre vitamin hapı almak fayda yerine zararlı olur. Finlandiyada Prostat rahatsızlıkları olan hastalara uzun süre E-Vitamini verilmiş ve hastaların rahatsızlığını daha da kötü olduğu görülmüş ve hatta kanser vakaları görülmüştür. Kimyasal ilaçlar: Almanyada yılda 25 000, İngilterede 30 000 ve ABD'de 180 000 kişinin kimyasal ilaçlardan öldüğü bilinmektedir (Hans Weiss 3*taglich isimli kitab&#305. Almanyada insanlar doktora gittiklerinde mutlaka doğal ilaç isterler ve mümkün oldukca kimyasal ilaçlardan kaçarlar. Kimyasal ilaçlardan bazılarının yantesirleri hakkında tehlikeli maddelerde yer verdim. Antibiyotik İlaçlar: Mini Atom Bombası Antibiyotik ilaçlar bağırsak florasını bozar. Bağırsak florasında ortaya çıkan aşırı zararlı bakteriler ve mantarların üretiği zehirli gazlar ve zehirli alkolleri elimine etmek için aşırı oranda B6, B12-Vitamini ve Folikasit harcanır. Buda homocystein oranının yükselmesine neden olur. Homocysteini B6, B12-Vitaminleri ve Folikasit Metionine çevirerek zararsız hale getirir. Homocystein LDL-Kolesterolunu oksitliyerek yapısını bozar. Oksitlenen kolesterol makrofaj tarafından mikrop olarak algılanır ve onu yok etmeye çalışır. Aşırı oranda LDL-Kolesterolu yiyerek ölen makrofaj hücrelerde, hücre aralarında, dokularda ve damarların iç yüzeyinde yağlanmalara sebep olur. Damar, hücere ve doku yağlanmasına sebep olan bu plaklar (artık maddeler, cüruf) hücrelerin beslenmesine engel olur. Buda beslenemeyen hücreler nedeniyle kişide sürekli açlık duygusunun ortaya çıkmasına neden olur ve kişi iştahım açıldı diyerek sürekli yemek yemek zorunda kalır. Bu nedenle bağırsak florası bozulanların et ve et mamüleri yememeleri gerekir. Almanya'da Alternatif Tıp: Almanya'da Pacoe firması tarafından yapılan bir araştırmada insanların % 80 oranında Alternatif Tıp'a güvendiği, ve sadece % 12'sinin ise Ortodoks Tıp'a itibar ettiği tesbitedilmiştir. (Naturheilkunde 10/11.04.44) Avrupada üretilen doğal ilaçların % 45 Almanya'da üretilmekte ve Alman firmaları 3. Dünya ülkelerinden getirtikleri ham maddeyi işleyerek milyarlarca dolar kazanmaktadırlar. Aspirin: Aspirin alanların % 10?unuda mideağrısı, mide-, bağırsak kanaması görülmüştür. Bunedenle defı-hacet konturol edilmeli kanlı ise mide veya bağırsaklarda kanama var demektir. Yine aynı şekilde kan kusmakta mide kanamasına işarettir. Defi-hacetteki kan açık renkli ise bağırsak kanaması koyu renkli ise mide kanamasına işarettir. Nadirende böbreklerde ve karaçiğerdede tahribat yapabilir. Bazı şahıslarda allerjiye sebep olabilir, bu gibi durumlarda hap almayı hemen bırakmak gerekir. Nikris olanların kesinlikle aspirin almamaları gerekir. Ayrıca eksantem (derini sulanıpkaşınması ve kabarması ), baldır krampları, kas gerilmesi, baş dönmesi, görme bozuklukları, ağız kuruması, sindirim sistemi rahatsızlıkları, pankreas iltihaplanması, mineral kayıbı, kanda idrarın ratması (hiperurikanemi), nikris (gut hastalığı ), kolesterol- ve lipidyükselmesi (hiperkolesterol ve hiperlipid), metabolizma bozukluğu ve hatta kolapsüs dahi aspirinden dolayı ortaya çıkabilir. Hacı M. K. başağrısına karşı akşam 2 aspirin hapı alır ve sabah çalışmaya gelir, durumunun çok kötü olduğunu söyledi bende ona hemen interniste gitmesini söyledim. M. K. doktora gider gitmez müşahadeye almışlar ve mide kanaması teşhisi konmuş bir hafta hastahanede kan ve serum veridikten sonra bir ay istirahatte ayrılmak zorunda kaldı. ''Aspirin was the first major anti-inflammatory drug. It is a direct chemical descendant of WILLOW BARK and WINTERGREEN OIL, which are among the oldest known remedies for arthritis pain.The active ingredient in these early medicines was salicylic acid.By the nineteenth century, a milder chemical relative called sodium salicylate was used to treat rheumatism.However, its taste, described by users as disgusting, made it unpopular.Aspirin emerged from the chemical search for a rheumatism remedy without the horrible taste.By chance, the small chemical change that improved taste helped make acetylsalicylec acid one of the most effective anti-inflammotary drugs ever discovered.It became best seller soon after it was first marketed at the beginning of this century.While its value in fevers, arthritis, and muscle pain was quickly recognized, it took seventy years to appreciate its capacity to cause life threatining ulcers and internal bleeding. Arkadaşlar bu konuyla ilgili bu linkte daha fazla bilgi bulabilirsiniz. Özetle çok güvenerek kullandığımız aspirinin uzun süreli kullanımı ülser ve iç kanamaya yol açabiliyor. Eğer vücudumuzun herhangi bir yerinde ağrı varsa bu bazı şeylerin yolunda gitmediğinin belirtisidir.Bu uyarıyı ciddiye alıp ağrının altında yatan gerçek problemi doğal yollardan tedavi etmek daha faydalı sonuçlar verecektir. Yukarıdaki yazıda da görüldüğü gibi aspirin WINTERGREEN yağı baz alınarak elde edilmiştir.Yukarıdaki yazi Thomas J. Moore un "Prescription for Disaster" adli kitabının 129. sayfasından alınmıştır. Bu konuyu gündeme getirmeme sebep ise geçen hafta çok ünlü bir kalp doktorunun kalp rahatsızlıklarını önlemek için günde mutlaka iki aspirin alınması gerektiğini belirtmesidir.'' (ABD'den bu maili gönderen Lale Kaplan hanım efendiye teşekkürler) Alternatif Tıp ve Alternatif Tedavi, bitkisel ürünler, sifamarket

[alternatif-tip]

Tehlikeli Maddeler ve İlaçlar Ülkemizi iki büyük Atom bombası tehdit ediyor. Bunlardan biri cahillik (bilinçizlik) diğeri ise inançsızlık. Hergün televizyonlardan felan Artisten filan Artisten bahsedenler,? Neredesin Türkiye? diye bağıranlar. Önemli meselelerden hiç bahsetmiyorlar, çünkü bunlar reytingsiz (halkın ilgi duymadığı ) konulardır. Insanlarımız yantesirine bakmadan hertürlü Kimyasal ilaçı alıyorlar vede aşırı miktarda alkol, sigara vb., maddeler kulanıyorlar. Diğer taraftandan biliçsizce çevreyi tahrip ediyorlar.Günümüzde çevre ve insan hayatını tehdit eden 15.000.000 kimyasal madde vardır ve bunların bir çoğu ile günlük yaşantımızda farkın varmadan hava (Araba eksozları, Fabrika bacaları vb...,), içecekler (Alkol, Kola, Çay, Kahve vb....,) ve yiyeceklerle (Konserve, Çikolata, Cips vb...,) karşılaşıyoruz vede zararlarını görüyoruz. Hergün insanlar, hayvanlar, bitkiler, içme suları, denizler vede toprak sürkli zehirleniyor. 1970 yılına kadar bizim köyün ırmağında tonlarca balık olurdu ve insanlar ırmağa girmeden yastı namazından sonra elleri ile balık yakalardılar. Son 20 yıldır ise Hamsi büyüklüğünde dahi balık bulmak imkansızlaşmıştır. Nedeni nedir diye şöyle geriye doğru dönüp bir bakacak olursak. Son 30 senedir kimyasal gübreler, herpezitler (yabani ot öldürücü ilaçlar) ve bakterizidler (böcek ve haşere öldürücüsü ) kulanılmaktadır. Dünyanın hemen her ülkesinde satılması ve kulanılması yasak olan kimasalmal maddeler (DDT vb...,) Türkiyede serbesce satılmaktadır ve hatta bazı Aktarlar bu maddeleri şifalı bitkilerle birlikte aynı raflarda satmaktadırlar. Bu zehili maddeler toprağa atıldığında topraktaki milyonlarca mikro organizmayı öldürmeke ve bunlarla beslenen böceklerde besisizlikten ölmektedir. Sürüngenler, kuşlar, balıklar vb., besisizlikten yok olmaktadır. Bizim köyde (Kayseri/ Bünyan/ Taçın) artık Leylek görmek mümkündeğildir, oysa eskiden Karaleylekleri dahi sürüler halinde görürdük. Aslında çevreyi biliçsizce tahripeden insanoğlu kendi geleceğinide tehlikeye atmaktadır. Bugün Avrupa ülkelerinde kadın ve erkeklerdeki kısılılık oranı bundan 40 yıl öncesine göre % 50?lere ulaşmıştır. Biranın birleşimindeki şerbetciotunun kozalakları HUMULON ve LUPULON ve bunların türevlerini içerir ve bu maddeler aynı Östojen hormonu gibi etki yaparak erkeklerin zamanla kısırlaşmalarına neden oluğunu 1956?da K. Knörr, H. Lehr, V. Prot ve ekibi vede 1973?de C. Fenselau, P. Talalayl yaptıkları araştırmalarla belgelemişlerdir (HHB 5.454) Prof. Dr. R. F. Weiss yaptığı araştımalarla Biranın Nitrosaminler içerdiği ve bununda KANSERE sebep olduğunu ispatlamıştır. (LP. 83) Almanyada DOKTORLAR tarafından yazılan yanlış ilaçlar nedeniyle yılda 25.000 kişi ölmektedir ve bu yapılan ilmi araştırmalarla ispatlanmıştır vede bu konuda yazılmış bir düzine eser mevcuttur.Çare ilk çevrecidedir, ilk çevreci Muhammed (SAV) ilk defa Mekke, Medine ve Ciddede avlanmayı ve ağaç kesilmesini yasaklamış ve çevreyi korumuştur. Fatih Sultan Muhammed Han'da ormanlardan ağaç kesilmesini yasaklamıştı. Almanyada yapılan bir araştırmada bir ağaçın çevreye katkısının 250.000? olduğu tesbitedilmiştir. Bizim gerçek ilim ve devlet adamlarına ihtiyacımız vardır. Bazı kimyasal maddelerin zararlarına kısaca değineceğim. Antibiyotikler -------------------------------------------------------------------------------- Vitamin ve minerallerin insan vücudundaki etkileri üzerinde tartışmak tabii ki doğru değil. Fakat vitamin alalımda nasıl olursa olsun, diye düşünmekte yanlıştır. Neden çünkü sentetik olarak alınan vitamin hapları bağırsakların tembelşmesine sebep olmakta ve besinlerdeki vitaminleri değerlendirme işlemini yavaşlatmaktadır. Bu sebeple uzun süre vitamin hapı almak fayda yerine zararlı olur. Finlandiyada Prostat rahatsızlıkları olan hastalara uzun süre E-Vitamini verilmiş ve hastaların rahatsızlığını daha da kötü olduğu görülmüş ve hatta kanser vakaları görülmüştür. Kimyasal ilaçlar: Almanyada yılda 25 000, İngilterede 30 000 ve ABD'de 180 000 kişinin kimyasal ilaçlardan öldüğü bilinmektedir (Hans Weiss 3*taglich isimli kitab&#305. Almanyada insanlar doktora gittiklerinde mutlaka doğal ilaç isterler ve mümkün oldukca kimyasal ilaçlardan kaçarlar. Kimyasal ilaçlardan bazılarının yantesirleri hakkında tehlikeli maddelerde yer verdim. Antibiyotik İlaçlar: Mini Atom Bombası Antibiyotik ilaçlar bağırsak florasını bozar. Bağırsak florasında ortaya çıkan aşırı zararlı bakteriler ve mantarların üretiği zehirli gazlar ve zehirli alkolleri elimine etmek için aşırı oranda B6, B12-Vitamini ve Folikasit harcanır. Buda homocystein oranının yükselmesine neden olur. Homocysteini B6, B12-Vitaminleri ve Folikasit Metionine çevirerek zararsız hale getirir. Homocystein LDL-Kolesterolunu oksitliyerek yapısını bozar. Oksitlenen kolesterol makrofaj tarafından mikrop olarak algılanır ve onu yok etmeye çalışır. Aşırı oranda LDL-Kolesterolu yiyerek ölen makrofaj hücrelerde, hücre aralarında, dokularda ve damarların iç yüzeyinde yağlanmalara sebep olur. Damar, hücere ve doku yağlanmasına sebep olan bu plaklar (artık maddeler, cüruf) hücrelerin beslenmesine engel olur. Buda beslenemeyen hücreler nedeniyle kişide sürekli açlık duygusunun ortaya çıkmasına neden olur ve kişi iştahım açıldı diyerek sürekli yemek yemek zorunda kalır. Bu nedenle bağırsak florası bozulanların et ve et mamüleri yememeleri gerekir. Almanya'da Alternatif Tıp: Almanya'da Pacoe firması tarafından yapılan bir araştırmada insanların % 80 oranında Alternatif Tıp'a güvendiği, ve sadece % 12'sinin ise Ortodoks Tıp'a itibar ettiği tesbitedilmiştir. (Naturheilkunde 10/11.04.44) Avrupada üretilen doğal ilaçların % 45 Almanya'da üretilmekte ve Alman firmaları 3. Dünya ülkelerinden getirtikleri ham maddeyi işleyerek milyarlarca dolar kazanmaktadırlar. Aspirin: Aspirin alanların % 10?unuda mideağrısı, mide-, bağırsak kanaması görülmüştür. Bunedenle defı-hacet konturol edilmeli kanlı ise mide veya bağırsaklarda kanama var demektir. Yine aynı şekilde kan kusmakta mide kanamasına işarettir. Defi-hacetteki kan açık renkli ise bağırsak kanaması koyu renkli ise mide kanamasına işarettir. Nadirende böbreklerde ve karaçiğerdede tahribat yapabilir. Bazı şahıslarda allerjiye sebep olabilir, bu gibi durumlarda hap almayı hemen bırakmak gerekir. Nikris olanların kesinlikle aspirin almamaları gerekir. Ayrıca eksantem (derini sulanıpkaşınması ve kabarması ), baldır krampları, kas gerilmesi, baş dönmesi, görme bozuklukları, ağız kuruması, sindirim sistemi rahatsızlıkları, pankreas iltihaplanması, mineral kayıbı, kanda idrarın ratması (hiperurikanemi), nikris (gut hastalığı ), kolesterol- ve lipidyükselmesi (hiperkolesterol ve hiperlipid), metabolizma bozukluğu ve hatta kolapsüs dahi aspirinden dolayı ortaya çıkabilir. Hacı M. K. başağrısına karşı akşam 2 aspirin hapı alır ve sabah çalışmaya gelir, durumunun çok kötü olduğunu söyledi bende ona hemen interniste gitmesini söyledim. M. K. doktora gider gitmez müşahadeye almışlar ve mide kanaması teşhisi konmuş bir hafta hastahanede kan ve serum veridikten sonra bir ay istirahatte ayrılmak zorunda kaldı. ''Aspirin was the first major anti-inflammatory drug. It is a direct chemical descendant of WILLOW BARK and WINTERGREEN OIL, which are among the oldest known remedies for arthritis pain.The active ingredient in these early medicines was salicylic acid.By the nineteenth century, a milder chemical relative called sodium salicylate was used to treat rheumatism.However, its taste, described by users as disgusting, made it unpopular.Aspirin emerged from the chemical search for a rheumatism remedy without the horrible taste.By chance, the small chemical change that improved taste helped make acetylsalicylec acid one of the most effective anti-inflammotary drugs ever discovered.It became best seller soon after it was first marketed at the beginning of this century.While its value in fevers, arthritis, and muscle pain was quickly recognized, it took seventy years to appreciate its capacity to cause life threatining ulcers and internal bleeding. Arkadaşlar bu konuyla ilgili bu linkte daha fazla bilgi bulabilirsiniz. Özetle çok güvenerek kullandığımız aspirinin uzun süreli kullanımı ülser ve iç kanamaya yol açabiliyor. Eğer vücudumuzun herhangi bir yerinde ağrı varsa bu bazı şeylerin yolunda gitmediğinin belirtisidir.Bu uyarıyı ciddiye alıp ağrının altında yatan gerçek problemi doğal yollardan tedavi etmek daha faydalı sonuçlar verecektir. Yukarıdaki yazıda da görüldüğü gibi aspirin WINTERGREEN yağı baz alınarak elde edilmiştir.Yukarıdaki yazi Thomas J. Moore un "Prescription for Disaster" adli kitabının 129. sayfasından alınmıştır. Bu konuyu gündeme getirmeme sebep ise geçen hafta çok ünlü bir kalp doktorunun kalp rahatsızlıklarını önlemek için günde mutlaka iki aspirin alınması gerektiğini belirtmesidir.'' (ABD'den bu maili gönderen Lale Kaplan hanım efendiye teşekkürler) Alternatif Tıp ve Alternatif Tedavi, bitkisel ürünler, sifamarket

[alternatif-tip]

Tehlikeli Maddeler ve İlaçlar Ülkemizi iki büyük Atom bombası tehdit ediyor. Bunlardan biri cahillik (bilinçizlik) diğeri ise inançsızlık. Hergün televizyonlardan felan Artisten filan Artisten bahsedenler,? Neredesin Türkiye? diye bağıranlar. Önemli meselelerden hiç bahsetmiyorlar, çünkü bunlar reytingsiz (halkın ilgi duymadığı ) konulardır. Insanlarımız yantesirine bakmadan hertürlü Kimyasal ilaçı alıyorlar vede aşırı miktarda alkol, sigara vb., maddeler kulanıyorlar. Diğer taraftandan biliçsizce çevreyi tahrip ediyorlar.Günümüzde çevre ve insan hayatını tehdit eden 15.000.000 kimyasal madde vardır ve bunların bir çoğu ile günlük yaşantımızda farkın varmadan hava (Araba eksozları, Fabrika bacaları vb...,), içecekler (Alkol, Kola, Çay, Kahve vb....,) ve yiyeceklerle (Konserve, Çikolata, Cips vb...,) karşılaşıyoruz vede zararlarını görüyoruz. Hergün insanlar, hayvanlar, bitkiler, içme suları, denizler vede toprak sürkli zehirleniyor. 1970 yılına kadar bizim köyün ırmağında tonlarca balık olurdu ve insanlar ırmağa girmeden yastı namazından sonra elleri ile balık yakalardılar. Son 20 yıldır ise Hamsi büyüklüğünde dahi balık bulmak imkansızlaşmıştır. Nedeni nedir diye şöyle geriye doğru dönüp bir bakacak olursak. Son 30 senedir kimyasal gübreler, herpezitler (yabani ot öldürücü ilaçlar) ve bakterizidler (böcek ve haşere öldürücüsü ) kulanılmaktadır. Dünyanın hemen her ülkesinde satılması ve kulanılması yasak olan kimasalmal maddeler (DDT vb...,) Türkiyede serbesce satılmaktadır ve hatta bazı Aktarlar bu maddeleri şifalı bitkilerle birlikte aynı raflarda satmaktadırlar. Bu zehili maddeler toprağa atıldığında topraktaki milyonlarca mikro organizmayı öldürmeke ve bunlarla beslenen böceklerde besisizlikten ölmektedir. Sürüngenler, kuşlar, balıklar vb., besisizlikten yok olmaktadır. Bizim köyde (Kayseri/ Bünyan/ Taçın) artık Leylek görmek mümkündeğildir, oysa eskiden Karaleylekleri dahi sürüler halinde görürdük. Aslında çevreyi biliçsizce tahripeden insanoğlu kendi geleceğinide tehlikeye atmaktadır. Bugün Avrupa ülkelerinde kadın ve erkeklerdeki kısılılık oranı bundan 40 yıl öncesine göre % 50?lere ulaşmıştır. Biranın birleşimindeki şerbetciotunun kozalakları HUMULON ve LUPULON ve bunların türevlerini içerir ve bu maddeler aynı Östojen hormonu gibi etki yaparak erkeklerin zamanla kısırlaşmalarına neden oluğunu 1956?da K. Knörr, H. Lehr, V. Prot ve ekibi vede 1973?de C. Fenselau, P. Talalayl yaptıkları araştırmalarla belgelemişlerdir (HHB 5.454) Prof. Dr. R. F. Weiss yaptığı araştımalarla Biranın Nitrosaminler içerdiği ve bununda KANSERE sebep olduğunu ispatlamıştır. (LP. 83) Almanyada DOKTORLAR tarafından yazılan yanlış ilaçlar nedeniyle yılda 25.000 kişi ölmektedir ve bu yapılan ilmi araştırmalarla ispatlanmıştır vede bu konuda yazılmış bir düzine eser mevcuttur.Çare ilk çevrecidedir, ilk çevreci Muhammed (SAV) ilk defa Mekke, Medine ve Ciddede avlanmayı ve ağaç kesilmesini yasaklamış ve çevreyi korumuştur. Fatih Sultan Muhammed Han'da ormanlardan ağaç kesilmesini yasaklamıştı. Almanyada yapılan bir araştırmada bir ağaçın çevreye katkısının 250.000? olduğu tesbitedilmiştir. Bizim gerçek ilim ve devlet adamlarına ihtiyacımız vardır. Bazı kimyasal maddelerin zararlarına kısaca değineceğim. Antibiyotikler -------------------------------------------------------------------------------- Vitamin ve minerallerin insan vücudundaki etkileri üzerinde tartışmak tabii ki doğru değil. Fakat vitamin alalımda nasıl olursa olsun, diye düşünmekte yanlıştır. Neden çünkü sentetik olarak alınan vitamin hapları bağırsakların tembelşmesine sebep olmakta ve besinlerdeki vitaminleri değerlendirme işlemini yavaşlatmaktadır. Bu sebeple uzun süre vitamin hapı almak fayda yerine zararlı olur. Finlandiyada Prostat rahatsızlıkları olan hastalara uzun süre E-Vitamini verilmiş ve hastaların rahatsızlığını daha da kötü olduğu görülmüş ve hatta kanser vakaları görülmüştür. Kimyasal ilaçlar: Almanyada yılda 25 000, İngilterede 30 000 ve ABD'de 180 000 kişinin kimyasal ilaçlardan öldüğü bilinmektedir (Hans Weiss 3*taglich isimli kitab&#305. Almanyada insanlar doktora gittiklerinde mutlaka doğal ilaç isterler ve mümkün oldukca kimyasal ilaçlardan kaçarlar. Kimyasal ilaçlardan bazılarının yantesirleri hakkında tehlikeli maddelerde yer verdim. Antibiyotik İlaçlar: Mini Atom Bombası Antibiyotik ilaçlar bağırsak florasını bozar. Bağırsak florasında ortaya çıkan aşırı zararlı bakteriler ve mantarların üretiği zehirli gazlar ve zehirli alkolleri elimine etmek için aşırı oranda B6, B12-Vitamini ve Folikasit harcanır. Buda homocystein oranının yükselmesine neden olur. Homocysteini B6, B12-Vitaminleri ve Folikasit Metionine çevirerek zararsız hale getirir. Homocystein LDL-Kolesterolunu oksitliyerek yapısını bozar. Oksitlenen kolesterol makrofaj tarafından mikrop olarak algılanır ve onu yok etmeye çalışır. Aşırı oranda LDL-Kolesterolu yiyerek ölen makrofaj hücrelerde, hücre aralarında, dokularda ve damarların iç yüzeyinde yağlanmalara sebep olur. Damar, hücere ve doku yağlanmasına sebep olan bu plaklar (artık maddeler, cüruf) hücrelerin beslenmesine engel olur. Buda beslenemeyen hücreler nedeniyle kişide sürekli açlık duygusunun ortaya çıkmasına neden olur ve kişi iştahım açıldı diyerek sürekli yemek yemek zorunda kalır. Bu nedenle bağırsak florası bozulanların et ve et mamüleri yememeleri gerekir. Almanya'da Alternatif Tıp: Almanya'da Pacoe firması tarafından yapılan bir araştırmada insanların % 80 oranında Alternatif Tıp'a güvendiği, ve sadece % 12'sinin ise Ortodoks Tıp'a itibar ettiği tesbitedilmiştir. (Naturheilkunde 10/11.04.44) Avrupada üretilen doğal ilaçların % 45 Almanya'da üretilmekte ve Alman firmaları 3. Dünya ülkelerinden getirtikleri ham maddeyi işleyerek milyarlarca dolar kazanmaktadırlar. Aspirin: Aspirin alanların % 10?unuda mideağrısı, mide-, bağırsak kanaması görülmüştür. Bunedenle defı-hacet konturol edilmeli kanlı ise mide veya bağırsaklarda kanama var demektir. Yine aynı şekilde kan kusmakta mide kanamasına işarettir. Defi-hacetteki kan açık renkli ise bağırsak kanaması koyu renkli ise mide kanamasına işarettir. Nadirende böbreklerde ve karaçiğerdede tahribat yapabilir. Bazı şahıslarda allerjiye sebep olabilir, bu gibi durumlarda hap almayı hemen bırakmak gerekir. Nikris olanların kesinlikle aspirin almamaları gerekir. Ayrıca eksantem (derini sulanıpkaşınması ve kabarması ), baldır krampları, kas gerilmesi, baş dönmesi, görme bozuklukları, ağız kuruması, sindirim sistemi rahatsızlıkları, pankreas iltihaplanması, mineral kayıbı, kanda idrarın ratması (hiperurikanemi), nikris (gut hastalığı ), kolesterol- ve lipidyükselmesi (hiperkolesterol ve hiperlipid), metabolizma bozukluğu ve hatta kolapsüs dahi aspirinden dolayı ortaya çıkabilir. Hacı M. K. başağrısına karşı akşam 2 aspirin hapı alır ve sabah çalışmaya gelir, durumunun çok kötü olduğunu söyledi bende ona hemen interniste gitmesini söyledim. M. K. doktora gider gitmez müşahadeye almışlar ve mide kanaması teşhisi konmuş bir hafta hastahanede kan ve serum veridikten sonra bir ay istirahatte ayrılmak zorunda kaldı. ''Aspirin was the first major anti-inflammatory drug. It is a direct chemical descendant of WILLOW BARK and WINTERGREEN OIL, which are among the oldest known remedies for arthritis pain.The active ingredient in these early medicines was salicylic acid.By the nineteenth century, a milder chemical relative called sodium salicylate was used to treat rheumatism.However, its taste, described by users as disgusting, made it unpopular.Aspirin emerged from the chemical search for a rheumatism remedy without the horrible taste.By chance, the small chemical change that improved taste helped make acetylsalicylec acid one of the most effective anti-inflammotary drugs ever discovered.It became best seller soon after it was first marketed at the beginning of this century.While its value in fevers, arthritis, and muscle pain was quickly recognized, it took seventy years to appreciate its capacity to cause life threatining ulcers and internal bleeding. Arkadaşlar bu konuyla ilgili bu linkte daha fazla bilgi bulabilirsiniz. Özetle çok güvenerek kullandığımız aspirinin uzun süreli kullanımı ülser ve iç kanamaya yol açabiliyor. Eğer vücudumuzun herhangi bir yerinde ağrı varsa bu bazı şeylerin yolunda gitmediğinin belirtisidir.Bu uyarıyı ciddiye alıp ağrının altında yatan gerçek problemi doğal yollardan tedavi etmek daha faydalı sonuçlar verecektir. Yukarıdaki yazıda da görüldüğü gibi aspirin WINTERGREEN yağı baz alınarak elde edilmiştir.Yukarıdaki yazi Thomas J. Moore un "Prescription for Disaster" adli kitabının 129. sayfasından alınmıştır. Bu konuyu gündeme getirmeme sebep ise geçen hafta çok ünlü bir kalp doktorunun kalp rahatsızlıklarını önlemek için günde mutlaka iki aspirin alınması gerektiğini belirtmesidir.'' (ABD'den bu maili gönderen Lale Kaplan hanım efendiye teşekkürler) Alternatif Tıp ve Alternatif Tedavi, bitkisel ürünler, sifamarket