#aldatılan kadın
Explore tagged Tumblr posts
Text
Mükemmel kadın olmayın.
İyi bir eş, anne, dişi, seksi, ev hanımı, iş kadını, dost, evlat, sevgili ve daha birçok şey olan mükemmel kadın, neden mutsuz olur..….
Çünkü bu kadınlar başkaları için yaşarlar..
Bir ilişkide kadın, eşinin hayatını gereğinden fazla kolaylaştırdığında, iyi bir iş yapmış olmaz.
Her sorunu çözebilen, sorumlulukları üstünde taşıyan, düzeni koruyan ve bunun için insanüstü çaba gösteren kadın, karşısındaki erkeğin genetiğini bozar.
İnsan doğası almaya, tüketmeye eğilimlidir ve rahata çabuk alışır
Mükemmel kadın, her konuda başarılı olduğundan, karşısındakine yapacak bir şey bırakmaz.
Armut piş, ağzıma düş..
İlişkiler, paylaşım olmadan büyümez..
Kadın ve erkeğin gelişimi, yaşamın getirdiği sorumluluklar, dersler ve çaba ile doğru orantılıdır.
Çocuğunun okul ödevlerini kendisi yapan bir anne, evladının öğrenmesini ve yeteneklerini geliştirmesini engellediğinin farkında değildir.
Aynı durum ilişkilerde de geçerlidir.
Eşinin işlerini üstlenen, yapması gerekenleri onun yerine yapan, beceremediklerini bir şekilde halleden mükemmel kadın, mutsuz olmaya mahkumdur.
İşin garip tarafı, bu yapıdaki kadınların ilişkileri, genellikle hayal kırıklığı ile biter.
En çok aldatılan, terk edilen kadınlar, kusursuz kadınlardır.
Neden aldatıldıklarını anlayamazlar.
Üstelik, eşlerinin seçtikleri kadınlar, kendilerinden çok daha vasıfsız olanlardır.
“Benim neyim eksikti”
Bu cümlenin cevabı havada kalacaktır, hatta şok etkisi bile yaratabilir ama eksik olan kusurdur.
İlişkiler paylaşım üzerine kuruludur.
Mükemmel kadın, eşinin yapacaklarını üstüne aldığında, zaferlerini de elinden almış olur. ,
Çaba göstermek uğraşmak için ortada sebep bırakmaz.
Heyecanı, hevesi kalmayan bir eş, doğal olarak gidip, kendini göstereceği, yaratacağı başka ortamlar arar.
Çevrenizdeki insanları bir düşünün.
İçlerinde, mükemmel olduğuna inandığınız ama hala neden evlenemediğini ya da mutsuz bir ilişkisi olduğunu anlayamadığınız kişiler yok mu
Dışarıdan bakıp, dört dörtlük kadın dediklerinizle birlikte yaşadığınızı hayal edin.
Hazır bir hayat.
İlk başlarda çok keyifli gelse de, zaman içinde son derece sıkıcı, tek düze ve boş bir yaşam şeklini alır.
İnsani egonuz zarar görür..
Mükemmellik, kendinden vazgeçmek demektir.
Sürekli başkaları için yaşamak,onların ihtiyaçlarını gidermek, onların sevdiklerini seçmek ve hazırlamak, hep başkalarını düşünmek, mükemmel kadını kişiliksiz kılar.
Kendi hayatından vazgeçmek, saçının her telini süpürge etmek, gereksiz özveri ve fedakarlık göstermek, karşı taraftan alkış ve takdir almaz.
Düzenli olarak bunlar yapıldığı için, görevmiş gibi algılanır ve kıymeti bilinmez.
Kusursuz ve mükemmel olmak, sadece zarar verir.
Eşini, çocuğunu, kendini hatta dostlarını bile zor bir psikolojik sürece sokar. ilişkiler paylaştıkça değer kazanır ve keyif verir.
Mükemmel kadın mutlu olamaz.
Başkalarının hayatını düzenlerken, kendine ait bir yaşamı unutur.
İnsan dediğin kusurlu olur. Hataları, yanlışları ile var olur.
Mükemmellik, insana ait değildir.
Kusursuz veya mükemmel kadın olmayın..
Bu sizi ancak, ruhsal köle ve yaşam hizmetçisi yapar.
Sevgiyle kalın…
Candan Ünal.
163 notes
·
View notes
Text
Bütün kadınlar yalanların, dolanların kurbanıydı. Erkekler kadınları aldatır, aldandıkları için de onları cezalandırır; aşağılar, bu kadar düştükleri için cezalandırır; evlenmeye zorlar, sonra da ömür boyu hizmetçiliğe, küfürlere ya da dayağa mahkûm ederlerdi. En az aldatılan kadının fahişe olduğunu kavramıştım artık. Evliliğin kadınların en zalim şekilde acı çekmesine dayalı bir sistem olduğunu anlamıştım.
Sıfır Noktasındaki Kadın, Neval El Seddavi
8 notes
·
View notes
Text
onlarca kadın tanıyorum aldatılan terk edilen çocuklarıyla tek başına bırakılan aşağılanan küçümsenen dayak yiyen ve bunlar hemen hemen her ailede var bunlar bitti de boşanma oranlarının artmasının sebebi kadınların tahammülsüzlüğü öyle mi çok güzel bi fıkra ama ülkenin gerçeklerine çok zıt
#bi komşumuz vardı kendi parasıyla aldığı arabasını kocasının borcu için sattı ve sonra aldatıldığını öğrendi#başka komşumuzun kocası karısını iki kızıyla bırakıp başka bir kadınla kaçmış komşumuza ne kocasının ailesi ne de kendi ailesi yardım etti#kocası çocuklarla asla ilgilenmiyor kadın saat 6da kalkıp işe gidiyor azıcık maaş alıyor çocuklar evde tek başına kalıyor#annemin bir arkadaşı var gerçekten kocasından çekmediği kalmadı en sonunda ekonomik özgürlüğünü kazandı ondan sonra kocası düzeldi#yoksa boşanıyorlardı bebeği olduğu için şans verdi#annenemin elinde olsaydı asla dedemle evlenmezdi ama ailesi çalışmasına izin vermemiş ekonomik özgürlüğü olmadığı için evlenmek zorunda#kalmış dedemi hiç sevmiyor dedem çok zor ve çekilecek biri değil hiçbir şeyi beğenmiyor en çok da anneannemi#anneannemin ışığını söndürmüşler yani#keza babaannem oyun oynarken alıp evlendirmişler ve o da hiç istemediği bir evlilik yapmış#babaannemin kardeşi eyer çantasının içine konulup evlendirilmeye götürülmüş#bu kadınlar boşanmasın da kim boşansın#aldatan döven söven hiçbir şeyden memnun olmayan eşitlikten bihaber olan kendini üstün gören sürekli karısını küçümseyen erkeklerle neden#boşanılmasın#artık birçok kadın ekonomik özgürleğe sahip o yüzden hak etmedikleri hiçbir muameleyi çekmek zorunda kalmıyorlar bu da boşanma oranlarını#doğal olarak arttırıyor#ve bu kötü bir şey değil#bunu kafanıza sokun
2 notes
·
View notes
Text
Mükemmel kadın olmayın.
İyi bir eş, anne, dişi, seksi, ev hanımı, iş kadını, dost, evlat, sevgili ve daha birçok şey olan mükemmel kadın, neden mutsuz olur..….
Çünkü bu kadınlar başkaları için yaşarlar..
Bir ilişkide kadın, eşinin hayatını gereğinden fazla kolaylaştırdığında, iyi bir iş yapmış olmaz.
Her sorunu çözebilen, sorumlulukları üstünde taşıyan, düzeni koruyan ve bunun için insanüstü çaba gösteren kadın, karşısındaki erkeğin genetiğini bozar.
İnsan doğası almaya, tüketmeye eğilimlidir ve rahata çabuk alışır
Mükemmel kadın, her konuda başarılı olduğundan, karşısındakine yapacak bir şey bırakmaz.
Armut piş, ağzıma düş.. İlişkiler, paylaşım olmadan büyümez..
Kadın ve erkeğin gelişimi, yaşamın getirdiği sorumluluklar, dersler ve çaba ile doğru orantılıdır.
Çocuğunun okul ödevlerini kendisi yapan bir anne, evladının öğrenmesini ve yeteneklerini geliştirmesini engellediğinin farkında değildir. Aynı durum ilişkilerde de geçerlidir.
Eşinin işlerini üstlenen, yapması gerekenleri onun yerine yapan, beceremediklerini bir şekilde halleden mükemmel kadın, mutsuz olmaya mahkumdur.
İşin garip tarafı, bu yapıdaki kadınların ilişkileri, genellikle hayal kırıklığı ile biter. En çok aldatılan, terk edilen kadınlar, kusursuz kadınlardır. Neden aldatıldıklarını anlayamazlar.
Üstelik, eşlerinin seçtikleri kadınlar, kendilerinden çok daha vasıfsız olanlardır. “Benim neyim eksikti”
Bu cümlenin cevabı havada kalacaktır, hatta şok etkisi bile yaratabilir ama eksik olan kusurdur.
İlişkiler paylaşım üzerine kuruludur.
Mükemmel kadın, eşinin yapacaklarını üstüne aldığında, zaferlerini de elinden almış olur. ,
Çaba göstermek uğraşmak için ortada sebep bırakmaz.
Heyecanı, hevesi kalmayan bir eş, doğal olarak gidip, kendini göstereceği, yaratacağı başka ortamlar arar.
Çevrenizdeki insanları bir düşünün.
İçlerinde, mükemmel olduğuna inandığınız ama hala neden evlenemediğini ya da mutsuz bir ilişkisi olduğunu anlayamadığınız kişiler yok mu?
Dışarıdan bakıp, dört dörtlük kadın dediklerinizle birlikte yaşadığınızı hayal edin. Hazır bir hayat.
İlk başlarda çok keyifli gelse de, zaman içinde son derece sıkıcı, tek düze ve boş bir yaşam şeklini alır.
İnsani egonuz zarar görür..
Mükemmellik, kendinden vazgeçmek demektir.
Sürekli başkaları için yaşamak,onların ihtiyaçlarını gidermek, onların sevdiklerini seçmek ve hazırlamak, hep başkalarını düşünmek, mükemmel kadını kişiliksiz kılar.
Kendi hayatından vazgeçmek, saçının her telini süpürge etmek, gereksiz özveri ve fedakarlık göstermek, karşı taraftan alkış ve takdir almaz. Düzenli olarak bunlar yapıldığı için, görevmiş gibi algılanır ve kıymeti bilinmez.
Kusursuz ve mükemmel olmak, sadece zarar verir.
Eşini, çocuğunu, kendini hatta dostlarını bile zor bir psikolojik sürece sokar. ilişkiler paylaştıkça değer kazanır ve keyif verir.
Mükemmel kadın mutlu olamaz.
Başkalarının hayatını düzenlerken, kendine ait bir yaşamı unutur. İnsan dediğin kusurlu olur. Hataları, yanlışları ile var olur. Mükemmellik, insana ait değildir. Kusursuz veya mükemmel kadın olmayın.. Bu sizi ancak, ruhsal köle ve yaşam hizmetçisi yapar.
Sevgiyle kalın…
15 notes
·
View notes
Text
the holiday.
başrollerimiz aldatılan iki kadın. büyük ayrılıklardan sonra hepimizin yaptığı gibi hayatlarında bir değişikliğe ihtiyaç duyuyorlar ve internetten tanışarak evlerini değiştiriyorlar.
film 2 saat 11 dakika ve tahmin edilebilirliğinden dolayı zaman zaman öh daha ne kadar var dedirtiyor.
ancak tam bir noel filmi; sıcak çikolata, kahve vs yapıp izlemelik cozy bir film
hayat bir şekilde devam ediyor, buna tutunmaya devam
1 note
·
View note
Text
Bugün çok da yakınım olan bi aileyle sohbet ederken fark ettim ki anlatmadıkları, içlerine biriktirdikleri çok şey olmuş. Dibimizde içimizde olan insanlardı. Baba sevgisini, korumasını tam anlamıyla hiç bir zaman görmeyen üç çocuk, eşinden hiç ilgi, sevgi, saygı görmeyen sessiz sakin bir kadın vardı. Defalarca aldatılan, hor görülen, hiç takdir edilmemiş bir kadın vardı. Etrafına baktım sonrasında, kız kardeşini kadın olduğu için haksız gören abi, kız kardeşine destek olmayan abla buldum. Geride dağılmış bir aile değil dağılmış insanlar vardı. Acıya artık gülme derecesine gelen çocuklarını gördüm. Ardından kadına baktım, eşiyle boşanmış olmasına rağmen onun iyiliğini isteyen saf duygulu birisiydi. Mutlulukla değil kötülüklerle ömrünün yarısını geçirse bile güzel gülüşlerinin rafa kaldırılmasına izin vermemişti yinede. Sanırım dünya küçük dertleri beyninde kazıyıp kendini üzecek kadar önemli olamıyor bazen.
0 notes
Text
Üç Hikayeden Kısaca Yazılar
Duygu Terim'in kaleme aldığı, "Aslında Her Şey Yolunda" kitabından okuduğum hikayeler hakkında yazı yazmaya devam ediyorum.
Kocamın Güneşi Terazi Burcunda
Kitabın sıralamasına göre ilk öykü olan "Kocamın Güneşi Terazi Burcunda", aldatılan bir kadının hikayesi, hem de çocukluk arkadaşıyla aldatılıyor ve gözünün önünde her şeye şahit olarak görerek sofra kurmaya, yemek hazırlamaya devam ediyor.
"Tabakların, çatal kaşıkların sesi, alyansımın bardaklara dokunduğunda çıkardığı yankılı ince ses Bizim Aile filminin müziğini hatırlattı. Biz de akşam yemeği için salondaki büyük masaya neşeyle tabak çanağı taşıyan o karakterlere benziyorduk. İçimizden biri hayatımızı mahvetmişti ama adeta dans ederek sofra kuruyorduk." (s.20)
Daha sonra benim ilk okuduğum (ayraç orada olduğu için hemen açıldığından) "Muntazam Çizgi" var ama o benim için çok detaylı olduğundan kısaca yazdıklarıma yer verdiğim bir sıralamayla devam edip daha sonra tek tek inceleyeceğim öykülerden olduğu için şu an bahsetmeyeceğim.
Karşı Kaldırımdakiler
Muhabir Altan ile eşi Ayla'nın ailevi sorunları, iş sorunlarıyla örülü hikaye.
"Altan sol yüzükparmağındaki boşluğa Ayla'nın saçlarını okşar gibi dokundu." (s.52)
"Duruşmaya cebindeki kupayla gitti. Rodos tatillerinden kalan, Ayla'nın Yunanca harflerle isminin yazılı olduğu kolye kazağının üstünde. Ayla'nın görmesini, duygulanmasını, belki yine vazgeçmemesini. Göz göze gelemediler. 'Yalnız hatıralarımı istiyorum Hâkime Hanım, bir de bar taburelerini,' dedi. Çarçabuk ayrıldılar." (s.52,53)
"İnsanlar birbirine bakmadan aceleyle yürüyor. Başkasına göre hayalet olan yüzlerce insan. Karşıdan gelen üç kişiye takıldı gözü. İkisi birbirine bakıp gülerek konuşuyor, üçüncü arkadan onlara yetişmeye çalışıyor. Kendisini üçüncü gibi hissetti. Ayla hem önerir, hem onaylar, Altan sadece izler ve ona yetişmeye çalışırdı. (s.53)
" 'Al sana hikaye Osman Bey,' dedi. Sandalyede gerinerek telefonun mesaj bölümüne girdi. 'Konur Sokak'taki insan hakları savunucusu kedi barikatlarla hapsedilen heykeli yalnız bırakmadı' yazdı. Bu sefer tamam Ayla kesin bana dönecek. Mesajı yanlış Osman'a gönderdiğini birkaç saat sonra fark etti. (s.56)
Hikayeyle konuşma kısmı yapayım biraz. Bir kadın olarak Ayla olmak, Ayla gibi davranmak ister miydim ? - Hayır. Ama istemeden dönüşüyor muyuz ? Ayla süreçle mi böyle dönüştü ? Başını bilmiyoruz sonuçta öykü boşanma evresinden başlıyor. Ben bu konuyu evlilik ilişkisinden bağımsız insan ilişkileri çapında konuşmak istiyorum. Mesela bir sahne vardı, Ayla sigaradan, alkolden, evde tüketilmesinden şikayet ediyordu, ben babamın sigara içmesiyle ne kadar çok mücadele edip zamanla nasıl bu konuya uyuştuğum, umarsızlaştığım hakkında kendimle konuştuğum, eleştirdiğim yazılar yazdım kafamda okurken. Mesela ben en başında babam sigarayı bıraksın diye çok ağlıyordum, kendimi parçalıyordum, denemediğim yöntem kalmadı, zamanla ya yorgunluktan pes etmekten kabullenmekten ya da bir kitapta okuduğum insan sevdiği şeyleri yapmayınca da güzel bir hayatı olmuyor zaten mottosu yüzünden mi saldım bilmiyorum, ifade de edemiyorum ama kafamda doğanları yazmam gerekiyor. Yani ben itiraz etmeyen bir şekilde, endişelenmiyormuş gibi, içmeyi destekliyor gibi yani hür bırakmayı önemsediğimden ama bu demek olmuyor önemsemiyorum ne yaparsan yap ya da sevmiyorum umrumda değilsin anlamında değil daha böyle destekliyor gibi biliyorum ama hayatı da kabulleniyorum anlamayı seçip kimseyi de sıkmak istemiyorum. Herkes hayatı sevdiği şekilde yaşasın kafasında olduğumdan. Üzülüyorum içme deyince bir şey olmadığını seni düşünüyorum demenin faydası olmadığını çok iyi öğrendiğimden salmayı kendi haline bırakmayı öğrenmiştim iyi madem sigara değil her konuda. İşte sanırım Ayla olduğumuz nokta. Yorgunluklarımızdan, vazgeçtiklerimizden çıkıyor. Demeyeceğin şeyi diyorsun karşındaki kırılır mı rahatsız olur mu bilmeden. Kendi onurun gururun incitildiği için, içine karışanlara dönüşüyorsun istemeden ama sen sensin ve çok geçmeden rahatsız oluyorsun ağzından çıkandan. Belki bir arkadaşın beni çok yordu sırf onu yanıltmak için önemsiz gibi yapmak isterken olmayacak bir şey dedim belki beni zaten sevdiğim önemsemiyor ben içimin acısını dökeyim ferahlayayım derdine düştüm dilim sivrildi ama ben hiçbir şekilde mutlu olmadım, kalıcı ferahlamadım o nedenle artık bir şey demiyorum, demenin de faydası yok. Sadece okuyup konuşuyorum yazıyorum. Zaten kitapta çok fazla evlilik hikayesi olduğu için hepsinde tek tek bir şekilde çocukken bile hayalini kurmadığım, büyüyünce hep uzak durmayı seçtiğim, olmamasından memnuniyet duyduğum, evlilik denen şeyle ilgili korkularımı, uzak durma sebeplerimi, hiç istemeyişimi de, hikayelerle konuşurken bir cesaret anlatırım herhalde. Çok karışık bir yazı oldu, kişisel blogda yer aldığı için olduğu gibi bir yazı oldu. Zamanla kafam dinginleşir daha düzgün yazarım umarım e utangaçlığın aslında yazmaya çekinmenin de payıyla tutuklaşan karışan yazılar oluyor. Sanırım evlenmeseler daha mutlu olurlardı, ama konu sadece o da değil bence evlenmesek bile, aşık olmasak, sevmesek bile, sadece hayatlarımızda ne biliyim işimiz olsun olmasın ne kadar mutluyuz? Standart olmayan bir hayat yoktur herhalde çünkü ilk yaptıktan sonra bir zaman sonra rutin haline getirdiğin her şey standart olmaya evrilir diye düşünüyorum yanlış bir düşünce de olabilir tabii. Dedim ya sadece yazıyorum. Bitmiyor yazdıkça. Olsun. Bütün hikayeler ya da hayatta her zaman olan her şey bana sadece şunu sorgulatıyor. Hiçbir zaman bir tamamlanma olmayacağını, sürekli mutluluk mümkün olmayacağını bilmek karamsarlık mı farkındalık mı? Kendini kandırmak yerine farkında olarak daha gerçekçi mutlular mıyız mesela? Ben şu an saçmalıyor olabilirim. Yazı çok uzadı. Diğer hikayeye geçeyim.
Küçük Kayalar
Herkesin çocukluğunun birbirine bağlandığı üstü kapalı susulan bir kötülük var ve tecrit edilen inanılmayan kızlar. Yutulamayan tecavüz tacizler. Susturulma.
"Bilirsin, bunların çoğu kötü şeyleri reddedince yaşanmadığını düşünecek kadar cahil, hem de ikizyüzlüdür." (s.65)
"Herkes aman akraba arasında tatsızlık çıkmasın, işler yürüsün diye görmezden gelerek hayatına devam etti bence." (s.65)
"Derin bir nefes aldı. Büyük bir itirafın arkasından gelen kaçınılmaz sessizliği yine o bozdu." (s.66)
"Muntazam Çizgi"yi yazmaya başlayacağım ama onun yazılma zamanı için aslında uyumsuz bir uyumu var. Hani uyutan masallar yerine uyandıran hikayeler dedim ya ondan öyle uyutan sevgi dolu gözüken bir şeyle aynı anda hayatın olası gerçekleri isim uyumluluğunda bir yazı yazma zamanı olur düşüncesiyle öyle işte.
0 notes
Text
Evli Bir Kadın Kocasını Aldatırsa Cezası Nedir?
Evli bir kadın kocasını aldatırsa, Türk Ceza Kanunu’nda aldatma suçundan dolayı ceza almaz. 2004 yılında yapılan değişiklik ile zina suç olmaktan çıkarılmıştır. Ancak, aldatmanın bazı hukuki sonuçları olabilir: Boşanma: Aldatma, mutlak boşanma sebebidir. Aldatılan eş, aldatma nedeniyle boşanma davası açabilir. Nafaka: Aldatan eş, yoksulluk nafakası ve iştirak nafakası alamaz. Tazminat:…
View On WordPress
0 notes
Text
Recm cezası için kimseden özür dilemiyorum
"Hürriyeti âdâb-ı şeriatla takyid ediniz. Zira câhil efrad ve avam-ı nas kayıtsız hür olsa, şartsız tam serbest olsa, sefih ve itaatsiz olur. Adalet namazında kıbleniz dört mezhep olsun. Ta ki namaz sahih ola." Divan-ı Harb-i Örfî'den.
Sinemanın-dizilerin en çok ekmeğini yediği mevzulardan birisi 'intikam'dır. İntikam yapımları çok izlenir. Zira herkes kahramanın mağduriyetiyle empati kurar. İntikam alınırken kendisi alıyormuş gibi hisseder. Yıllar önce bir arkadaşım canı sıkıldığında rahatlamak için Süleyman Çakır'ın Tombalacı'nın kemiklerini kırdığı sahneyi izlediğini söylemişti. (Her izleyişinde bir tür rehabilitasyon yaşıyormuş.) Adaletin yerine geldiğini düşünmek hepimizi rahatlatıyor. Uç misalleriyle bile olsa. Mesela: Şimdilerde kocaları tarafından ihanet edilmiş kadınların intikam aldığı diziler revaç buldu. Hatta öyle bir intikam alıyorlar ki, kocaları, "Ölsem de kurtulsam!" noktasına gelebiliyor. (Gone Girl filmi de bu hususta ilginç bir örneklik taşıyordu. "Aldatılan bir kadın ne kadar ileriye gidebilir?" sorusunu sorduran enteresan bir yapımdı.) Bir de böylesi vakalarda tezahür eden şöylesi bir durum var: Günah başkasına karşı işlendiğinde çok ağır gelen cezalar bize karşı işlendiğinde "Az bile yaptım!" normalitesine dönebiliyor. Doğrular yerinden oynuyor. Bu oynaklık da ister istemez sorduruyor: Adalet nedir?
Michael J. Sandel'ın Eksik Kitaplar'dan çıkan Adalet'ini okudum bu yakınlarda. Cidden istifade ettiğim bir okuma oldu. (Tanıttığım video için: https://youtu.be/TpB0DcIlVsQ?feature=shared) Sandel, eserinde, şöyle bir sistematik üzerinden ilerliyor: 1) Tartışmalara konu olan bir vakayı paylaşıyor. 2) Sonra o vakayı 'adalet' olarak açıklayan 'adalet felsefesini' izah ediyor. 3) Sonra izah ettiği felsefenin çözüm olamadığı başka bir vakayı okuyucuya naklediyor. 4) Sonra bu ikinci hâdiseye çözüm üretebilen başka bir adalet yaklaşımını analiz ediyor. 5) Sonra bu sonra naklettiği yaklaşımın da çözüm üretemediği üçüncü bir hâdiseyi daha paylaşıyor... Ve hakeza. Kitapta bu metod üzerine birçok adalet yaklaşımını öğrenmiş oluyorsunuz. Hem de günahlarıyla-sevaplarıyla. Sandel, mâkul gördüğü yaklaşımların dahi, içinden çıkamadığı durumlar olduğunu kabul ediyor. Onların da zaaflarını ortaya koymaktan geri durmuyor. Eserin, bana göre, tek açığı çok fazla ABD-Avrupa merkezli ilerlemesi. Dünyanın geri kalanının adaleti nasıl anladığına kulak vermemesi. Eh, buna da artık alıştık, "Niye böyle?" demiyoruz. Amerikalıların Asya'da-Afrika'da bir yeri haritada bulma yetenekleri bile zayıftır zira.
Kitabın gözümü açtığı şeylerden birisi de 'adalet' tartışmalarının aslında 'itikat' tartışmaları olduğudur. Yani esas gerilim ideolojik düzeyde yaşanmaktadır. Doğru-yanlış kabulleri daha en temelde başkadır. Taraflar başka ilkeler/usûller eşliğinde adaleti aramaktadır. Bu ilkeler/usûller vakaları değerlendirme şekillerini etkilemektedir. Ve nihayetinde mevzu 'Senin-benim adaletim!' noktasında düğümlenmektedir. Sözgelimi: Toplumsal faydayı merkeze alan bir yaklaşım bireyin haklarını örselemektedir. Birey haklarına vurgulu bir yaklaşımsa toplumsal faydayı/zararı gözardı edebilmektedir. Erdem merkezli yaklaşımların otoriterliğe evrilmesi riski vardır. Hürriyet merkezli yaklaşımların sefaheti/sapıklığı normalleştirmesi tehlikesi sözkonusudur. Hasılı: İlkeler üzerinden ilerleyen seküler adalet arayışları da dört başı mâmur bir düzen kuramamışlardır. Her yerin mutsuzları vardır. Her ilkenin bir/birçok istisnasına rastlanmaktadır. Sandel'ın da 51. sayfada dediği gibi:
"(...) ahlakî çıkmazlarla mücadele etmek, özel hayatımızda ve kamusal alanda, uygulanacak ahlakî iddianın nasıl geliştirileceğini açıklar. Demokratik toplumlarda hayat doğru, yanlış, âdil ve adaletsiz üzerine anlaşmazlıklarla doludur. Bazı insanlar kürtaj hakkını savunurken diğerleri için kürtaj cinayettir. Bazıları çabalarıyla para kazanmışlardan vergi almanın âdil olmadığına inanırken, bazıları fakirlere yardım için zenginlerin vergilendirilmesinin hakkaniyet olduğuna inanır. Bazıları geçmişteki yanlışları düzeltmek adına, üniversite kabullerinde pozitif ayrımcılığı savunurken, bazıları bunu yetenekleriyle kabul edilmeyi hakeden insanlara karşı yapılmış ayrımcılığın adaletsiz bir türü olarak kabul eder. Bazıları terör şüphelilerine işkence yapılmasını özgür toplumun bir alçaklığı ve ahlakî iğrençlik olarak reddederken, bazıları terörist bir saldırıyı engellemek için gerekliyse bunu savunur. Siyasal seçimler bu anlaşmazlıklar üzerine bir kazanma ve kaybediştir. Sözde kültür savaşları bunlar üzerine yapılır. Kamusal hayatta ahlakî soruları tartışırkenki hırs ve güç dikkate alınırsa, aklın ötesinde, ahlakî düşüncelerimizin kesin olarak inançla ve yetişme tarzıyla belirlendiğini düşünmeye meyledebiliriz."
Zaten meselenin tarihî düzlemine de baktığınızda hukukun 'tek' değil 'birçok' versiyonu olduğunu görürsünüz. Aynı dönemde, üstelik çok yakın coğrafyalarda yaşamış, uygarlıkların dahi birbirinden çok farklı hukuk sistemleri vardır. Hatta bu hukuk sistemlerinin detaylarına dair birşeyler öğrendiğinizde "Nasıl olur ya?" dedirten şaşkınlıklar yaşayabilirsiniz. (Mesela: Ben ortaokul yıllarında Anadolu uygarlıklarını ders alırken Frigyalıların verdikleri bazı cezaları çok aşırı bulup şaşırmıştım. Saban kırmanın, öküz öldürmenin, tarlayı âtıl bırakmanın cezasının ölüm olması benim için çok şaşırtıcıydı. Ama Frigyalılarda tarım çok önemli olduğu için, devletin düzeni tarım üzerinde durduğu için, bu cezalar onlara göre çok âdil uygulamalardı.) Bugün de durum bundan başka değildir. ABD'de, farklı eyaletlerin aynı suça verdikleri farklı cezalar olabildiği gibi, bazıları için suç olan diğerleri için suç sayılmayabilir de. Nitekim, Avrupa ülkelerinde de, AB'ye rağmen, farklı yasalar bulunmaktadır. (Ötenazi kimilerinde yasal kimilerinde değildir.) Nihayetinde bu konuda kabul edilmesi gereken mâkuliyet 'adalet' diye tek bir normun dünya tarihinde hiçbir zaman vuku bulmadığıdır. Adalet denilen şey, öyle birşeydir ki, Sandel'ın da dikkat çektiği gibi, inançla ve yetişme şeklinizle dahi değişir. Onu herşey etkiler.
Şimdi, mesele böyle vuzuhiyet kazanınca, şeriat-ı Muhammediye'ye (a.s.m.) iman eden ben gibilerin köşeye sıkışmışlık psikolojisinden kurtulması icap ediyor. Zira benim varlıkta tuttuğum yer bir istisna değil. Benim varlıkta tuttuğum yer, en azından, herkesin tuttuğu yer gibi bir yer. En azından bu kadarı... Nasıl ki iki ABD eyaleti sosyolojileri nedeniyle farklı hukuki uygulamalara sahipse, nasıl ki Anadolu uygarlıkları farklı ceza sistemlerine sahip olabiliyorlarsa, evet, ben de varoluşumun temellerini şekillendiren imanım nedeniyle hukukta farklı bir duruşa sahibim. Hatta böyle bir duruşa sahip olmam zaruridir. Çünkü yükseldiğim kökün başkalığı beni dallarımda da başka kılıyor. Üstelik benim adalet anlayışım farklı bir usûl üzerinden kendini temellendiriyor. Sırf kimi uygulamalarımın bu çağın kulağına garip gelmesiyle tukaka olamam. Yargılanamam. Alaşağı edilemem. Çünkü onların uygulamaları da benim kulağıma garip geliyor. Tıpkı Frigya yasalarının bugünün çocuklarına garip gelmesi gibi. Yahut Sandel'ın eserine serpiştirdiği uç misallerin (ki hepsi yaşanmış olaylardır) sık sık "Olur mu öyle şey!" dedirtmesi gibi. Benim de, bir müslüman olarak, bu dünyaya "Olur mu öyle şey!" deme hakkım var. Bu dediğim aslında kendi kimliğim üzerinden dünyaya verdiğim mesajı da içerir.
Zina eden evli erkeğe/kadına uygulanan recm-taşlama cezası da bunlardan birisidir. Ben şeriatta böyle bir ceza olduğu için hiçbir toplumdan/çağdan özür dilemem. Neden dileyeyim ki? Aksine savunurum. Çünkü bu tutarlılığımdır. İslam'da bazı suçların ağır yaptırımlara maruz kalması tamamen önem hiyerarşisiyle ilgilidir. Ve, evet, bizim Allahımız yarattığı kullarının cinsel serbestîsini beğenmemektedir. Razı olmayışının tezahürü olarak da nasslarda şiddetli sınırlar tayin etmiştir. Cezaların ağırlığı suçun büyüklüğü nisbetindedir. Suç-ceza tebliğ özelliği de taşır. ABD'liye terör suçu çok ağır birşey olarak görünüyorsa bana da bu gayet ağır görünmektedir.
Ahirzamanın 'kimin eli kimin cebinde belli olmayan' toplumlarında kulağa garip geliyor diye uygulamam yanlış olmaz ki. Uygulamam ancak yaslandığı zeminin yanlışlığında yanlışlanabilir. Sistem kendi içinde tutarlı olmadığında sorgulanır. Ki İslam hukuku da, modern hukuk gibi genel geçer sayılan kimi ilkelere değil, nasslara dayanır. Aleyhissalatuvesselam Efendimizin uygulamalarına göre şekillenir. Fıkıh somut bir ortaya koyuş alanıdır. Ben bu konuda hesabımı yalnız oraya veririm. Yanlış yaparsam da orası bana hesap sorar. Çağın bana hesap sorabilmesi için, hem zamansal hem de mekansal anlamda, 'tek adalet' gibi birşeyi karşıma koyabilmesi lazım. Duruşumu kainattan nefyetmesi lazım. Bunun mümkün olmadığını hepimiz biliyoruz. Onlar da yasalarını değiştirmeden duramıyorlar. O halde beni nameşru kılabilecek nedir? Ben de, en azından, adalet türevi saydıkları şeylerden birisiyim. En azından böyleyim. Neden yürürlükten kalkayım ki? İşte, arkadaşlar, şeriatı talep ederken böylesi bir özgüvene çıkılması gerekiyor. O zaman meşruiyetimiz daha açık tebarüz edecektir.
0 notes
Text
Resme Okunan Ayırma Duası Resme Okunan Ayırma Duası ile Hayatınızdaki insanla her şey yolunda giderken aranızın soğuduğunu hissetmeye başlamanızla birlikte problemler de başlayacaktır. Sorulara cevap bulamadığınızda ise hem kendinize hem de ilişkinize daha büyük zarar verebilirsiniz. Bu nedenle ilişkilerinde karşı tarafının ilgisinin azalması nedeniyle soğuma yaşandığı durumlarda yapmanız gereken hayatınızdaki kişinin hareketlerine dikkat etmektir. Telefonla konuşma süreleri uzadı mı, tarzı değişti mi, eve daha mı geç geliyor gibi birçok detay size ipucu verecektir. Soğukluğun nedenini bulana kadar bekleme süresi yorucu da olsa sevdiğiniz kişinin hayatınızda olmasını istiyorsanız bu sürece katlanmak zorundasınız. Süreci tamamladığınızda aldığınız sonuç üçüncü bir kişiden kaynaklı soğumaysa; yapmanız gereken fotoğrafla ayırma duasının gücünden yararlanmak olacaktır. Fotoğrafla Ayırma Duası Seven için en zor duygu aşkını kaybetme olsa da araya başkası girdiği sevdiğini kaybetme aşk acısını ikiye katlayan durumlar arasındadır. Bu nedenle kişi kendisini hem değersiz hisseder hem de bir daha kimseye aşık olamayacağı gerçeğiyle de karşılaşır. Hayatının aşkını geri getirmen yolu ise alanında uzman bir hocadan fotoğrafla ayırma duası için destek almaktır. Duanın etkili olabilmesi için aldatılan kişinin her konuda şeffaf olması ve her soruya hem eksiksiz hem de doğru yanıt vermesi gerekmektedir. Ayırma duası için hocadan destek alacak kişinin niyeti de duyguları da temiz olmalıdır. Destek olan kişinin aklından çıkartmaması gereken husus da tüm dileklerin duaların aracılığıyla Allah’tan istendiğidir. İstenilen her şey duygular temizse, niyeti iyiyse hayırlısıyla olacağıdır. Kocamı Dostundan Ayırma Duası Bir kadın için en zor süreçlerden birisi de sevdiği adamı başka bir kadınla paylaşıyor olmasıdır. Kadına kendisini çaresiz hissettirdiği gibi evlilik sürecinin de yıpranmaya başlamasına yol açar. Kocasının başka bir kadınla olmasını istemeyen, sadece kendisinin olmasını isteyen kadınlar ise kocamı dostundan ayırma duası aracılığıyla istediklerini elde edebilirler. Ayırma süreçleri zor süreçler olduğu için ilmi kuvvetli, kalbi temiz hocalardan destek alınması faydalı olacaktır. Hocanın duasının gücü tecrübesiyle doğru orantılı olduğu kadar hocadan destek alan kişiyle de ilgilidir. Kocası için dostundan ayırma duası yapan kadın, hocanın her dediğini büyük bir titizlikle inanarak yerine getirmelidir. Duaların gücünü yerine getirmesinde sabır, şükür ve inanç unsurları oldukça önemlidir. Her denileni harfiyen yerine getiren j-kadınlar bir süre sonra eşlerin evlerinde eskisi gibi olduğunu görmeye başlar. Duanın etkisini iyiden iyi göstermesiyle birlikte ise eşlerin arası hiç olmadığı kadar iyi olacaktır. Çünkü kocasının gözü eşinden başka hiçbir kadını görmeyeceği gibi düşünmeyecektir. Eşimi Kötü Arkadaşlarından Ayırma Duası, Resme Okunan Ayırma Duası Karı kocanın evlilik ilişkilerini bozan durumlardan birisi de kötü arkadaşlarıdır. Arkadaş çevresi sayesinde kendisinin girmediği birçok ortamda bulunduğu gibi farklı alışkanlıklar da elde edilebilir. Kötü arkadaşlar sadece kişinin karanlık tarafını beslemediği gibi insani özelliklerinin değişmesine yardımcı olabilir. Örneğin karısına saygı duyan, zaman zaman hediye alan birisi arkadaşlarından gördüğü tavırları uygulayarak farklı biri gibi davranabilir. Kötü arkadaşların en tehlikeli yanlarından birisi de kişinin her şeyin farkında olduğunu, kendisini bildiği için asla onlar gibi davranmayacağını söylemesidir. Ne yazık ki sıklıkla bir araya gelinen arkadaşların davranışları da kişiler üzerinde bazı alışkanlıklar yaratacaktır. İyi arkadaşlar iyi alışkanlıklar kazandırırken; kötü arkadaşlar da kötü alışkanlıklar kazandırır. Bu nedenle kişiler eşimi kötü arkadaşlarından ayırma duası aracılığıyla eşlerinin arkadaşlarından uzaklaşmasını sağlayabilirler. Her şeyde olduğu gibi bu duanın da iyi niyetlerle, kalpten bir şekilde düzenli olarak okunması gerekir. Dua süreci tamamlandığında ise etkisini eşinizin davranışlarından kolayca anlayabilirsiniz.
0 notes
Text
İstanbul evlilik terapisi uygulayan uzmanlar arasında evlilik danışmanı İstanbul, en iyi evlilik terapisti, İstanbul evlilik terapisti tavsiye edilen uzmanlar arasında yerimi almaktayım. Evlilik danışmanı ne işe yarar ve aile terapisti evlilik kurtarır mı sorularınızın yanıtlarını terapilerimizden sonra hissedeceksiniz. Duygu odaklı çift terapisi ve duygu odaklı terapilerle kafada biten evlilikleri, eşini kaybetme korkusunu, yeni evli çiftlerin yaşadığı sorunlarını çözmekteyim. Ayrıca evlendikten sonra cinsel isteğin azalması, eşler arası sorunlar ve çözüm yolları, evlilikte yaşanan sorunlar ve çözümleri ve evlilikte cinsel uyumsuzluk gibi problemleri ortadan kaldırmaktayım. Aldatma sonrası kadın psikolojisi alanında aldatılma sonrası depresyon nasıl atlatılır, aldatılan kadın psikolojisi nasıl düzelir, aldatılma korkusu yaşıyorum, aldatılma korkusu nasıl yenilir gibi olumsuz duyguları iyileştiriyorum.
1 note
·
View note
Photo
Mükemmel kadın olmayın. İyi bir eş, anne, dişi, seksi, ev hanımı, iş kadını, dost, evlat, sevgili ve daha birçok şey olan mükemmel kadın, neden mutsuz olur. Çünkü bu kadınlar başkaları için yaşarlar.. Bir ilişkide kadın, eşinin hayatını gereğinden fazla kolaylaştırdığında, iyi iş yapmış olmaz. Her sorunu çözebilen, sorumlulukları üstünde taşıyan, düzeni koruyan ve bunun için insanüstü çaba gösteren kadın, karşısındaki erkeğin genetiğini bozar. İnsan doğası almaya, tüketmeye eğilimlidir ve rahata çabuk alışır Mükemmel kadın, her konuda başarılı olduğundan, karşısındakine yapacak bir şey bırakmaz. Armut piş, ağzıma düş.. İlişkiler, paylaşım olmadan büyümez.. Kadın ve erkeğin gelişimi, yaşamın getirdiği sorumluluklar, dersler ve çaba ile doğru orantılıdır. Çocuğunun okul ödevlerini kendisi yapan bir anne, evladının öğrenmesini ve yeteneklerini geliştirmesini engellediğinin farkında değildir. Aynı durum ilişkilerde de geçerlidir. Eşinin işlerini üstlenen, yapması gerekenleri onun yerine yapan, beceremediklerini bir şekilde halleden mükemmel kadın, mutsuz olmaya mahkumdur. İşin garip tarafı, bu yapıdaki kadınların ilişkileri, genellikle hayal kırıklığı ile biter. En çok aldatılan, terk edilen kadınlar, kusursuz kadınlardır. Neden aldatıldıklarını anlayamazlar. Üstelik, eşlerinin seçtikleri kadınlar, kendilerinden çok daha vasıfsız olanlardır. “Benim neyim eksikti” Bu cümlenin cevabı havada kalacaktır, hatta şok etkisi bile yaratabilir ama eksik olan kusurdur.İlişkiler paylaşım üzerine kuruludur. Mükemmel kadın, eşinin yapacaklarını üstüne aldığında, zaferlerini de elinden almış olur. , Çaba göstermek uğraşmak için ortada sebep bırakmaz. Heyecanı, hevesi kalmayan bir eş, doğal olarak gidip, kendini göstereceği, yaratacağı başka ortamlar arar. Çevrenizdeki insanları bir düşünün. İçlerinde, mükemmel olduğuna inandığınız ama hala neden evlenemediğini ya da mutsuz bir ilişkisi olduğunu anlayamadığınız kişiler yok mu Dışarıdan bakıp, dört dörtlük kadın dediklerinizle birlikte yaşadığınızı hayal edin. Hazır bir hayat. İlk başlarda çok keyifli gelse de, zaman içinde son derece sıkıcı, tek düze ve boş bir yaşam şeklini alır. İnsani egonuz zarar görür.. Mükemmellik öldürür (Doğru Terapi Merkezi) https://www.instagram.com/p/CpzcQtsNuvo/?igshid=NGJjMDIxMWI=
0 notes
Text
Çatlaklarımdan sızıyor tüm geçmişim. Acılarım bir yana, sevinçlerim bir yana ayrılıyor. Beni ben yapan hangileri anlayamıyorum. Çok korkuyorum, gün gözüyle yanıyorum ama kimse görmüyor. Bundan böyle her gemiyi yakıp, her köprüyü yıkmaya karar alıyorum. Geçip giden bu zamanda hiçbir şeyin anlamı kalmadı gibi hissediyorum. Yanlış olduğunu bile bile başa dönmeye meylediyorum. Daha yola çıkmadan ne ara döneceğimi, nelerle karşılaşacağımı hesaplamaya başlıyorum. Denize düşenin yılana sarıldığı gibi sarılıyorum sana, yalanlarına… Bir demet çiçek, aldatılan bir kadın. Gerçekliğin ortasında çırılçıplak kalıyorum, sessizce yıkılıyorum. Ruhani bir çöküş bu, boylu boyunca bir devriliş. Tüm dallarım kırılıyor, sahici yalanların yıkılıyor. İki eksik bir fazla düşmeler düş kırar sevgilim… Durup durup sana konuşuyorum. Ev dört duvar değil, sen artı üç… Öyle güzel yapmışlar da içime sığdıramıyorum işte boşa yapmışlar. Farklı bir ilişki aramızdaki anlatılası değil ama anlanası bir ilişki… Ne uzaksın bana ne de yakın… Ensemdeymişçesine bir problem. Ölü gibi belki de diri gibi ama büyük bir problem. Aksatan, sakatlayan hatta ve hatta yaralayan. Ama bunlar olmayadabilir. Bulamaç düşünceleri temizlemek istiyorum aklımdan ama kendimi bir önüme bir ardıma bakmaktan alıkoyamıyorum. Duraksız, durmaksız ilerlemek istiyorum ama yapamıyorum. Koca bir sarılış saklıyorum baş ucumda, bilmeliydim bunun böyle olacağını, büyük sarılışların büyük yaralar getirdiğini… Düşlerim, düşüncelerim zifiri bir geceye dönüyor. Sonrası göz kararması zaten… Sevmenin tek başına yetmediği bir kavganın içinden çıktım, gözümü kan bürüdü. Varlıkla yokluk arasında gide gele var olmayı seçtim. Yıkmaya karar verdiğim köprüyü geçmek istiyorum. İstiyorum da dönüşüm yok biliyorum. Dönmemek üzere geçiyorum…
1 note
·
View note
Text
Uzaktaki Kocamın Aşık Olması için Büyü
Uzaktaki Kocamın Aşık Olması için Büyü
Büyü yaptırmak isteyenlerin merak ettiği sorulardan birisi de uzakta olan bir kişiye büyü yapılıp yapılamadığının mümkün olup olmadığıdır. Uzaktaki kişilere doğru büyü seçimi ve büyünün başarıyla uygulanması sonucunda rahatlıkla büyü yapılabilir. Bu nedenle sevdiğim insan uzaklarda ben ne yapacağım deyip, üzülmek yerine sevdiğiniz insanı hayatının odak noktası olmanız için yapmanız gereken harekete geçmek. Aşk öyle güçlü bir duygudur ki sevdiğiniz insanı görseniz de görmeseniz de duygularınız aynen devam eder. Aşkınızı güçlendirirken, aşk acısına son vermenin en kolay yolu aşk büyüleri sayesinde sevdiğinizle birlikte olmaktır. Aşk büyülerinin en önemli kuralları arasında gizlilik ve destek almak vardır. Büyü yapabilmek için destek medyumlardan alınırken; gizlilik de büyünün yapıldığını kimseye söylememeyi ve büyünün aşamalarını yerine getirirken kimsenin sizi görmemesini kapsar. İki önemli kural dışında yapılması gereken doğru bilgiler, inanç, fotoğraf gibi gerekli materyallerin hazırlanması ve medyumun dediklerinin yapılmasıdır. Bunun dışında büyü yapılacak olan kişinin mesafesi de, çevresindeki diğer insanlar da, hayatında biri olup olmadığı da önemli değildir. Hayatında birisi olup olmaması konusu aldatılan kadınlar için geçerlidir; diğeri kötü niyet olacağı için aşk büyüsüne değil kara büyüye girer.
Eşimin Aşık Olması için Büyü Birçok kadın evliliğin sonuç olduğunu düşünse de gerçek aslında evliliğin sadece bir başlangıç olduğudur. Her ilişkide olduğu gibi evliliklerde de bazı sorunlar vardır. Maddi sorunlar birlikte üstesinden gelinse de manevi sorunlar oldukça kötü ve yaralayıcı olabilir. Eşlerden birisinin diğerini sevmemesi, hayatındaki insana değer vermemesi, gözünün dışarıda olması gibi pek çok konu manevi sorunlar içerisinde yer alır. Tüm bunlardan kurtulmak ve hayal edilen hayattaki şe sahip olmak amacıyla Eşimin Aşık Olması için Büyüden faydalanmak istiyorum diyenlerin sayısı çok fazladır. Kadın ya da erke kim olursa olsun evliliğindeki manevi zarara daha fazla dayanmak istemediği için aşk büyülerinden faydalanır. Aşk büyüleri sayesinde eşin gözü diğer eşten başka hiç kimseyi görmeyeceği için sorunlar da kendiliğinden çözülecektir. Uzaktaki Eşime Aşk Büyüsü Evliliğin vermiş olduğu en büyük sınavlardan birisi de iş ya da ailevi sebeplerden ötürü eşler birisinin şehir dışına çıkmak zorunda kalmasıdır. İyi evliliklerin bile yıpranmasına neden olan bu süreç, sorun olan evliliklerin bitmesiyle sonuçlanabilir. Eşinin kendisinden uzak olmasına katlanamayan, aklına farklı birisinin girmesinden korkan eşler de Uzaktaki Eşime Aşk Büyüsü sayesinde kafasındaki tüm şüphelerden kurtulmuş olur. Uzaktaki eşime aşk büyüsü sürecinin tamamlanmasından kısa bir süre sonra uzaktaki eş hiç olmadığı kadar fazla aramaya başlar. Aramalarla hızını alamayan eş değerli varlığı olduğundan emin olduğu eşiyle yan yana olabilmek için çözüm yolları arar. Sunmuş olduğu çözüm yollarından birisini mutlaka uygulayarak, eşinin yanında olur. Bu büyü sayesinde hem eşiniz yanınıza gelecek hem de hiç olmadığı kadar aşık olacaktır. Uzakta Olan Nişanlıma Aşk Büyüsü İlişkilerde en büyük çıkmazlardan birisi de uzun mesafe ilişkileridir. Her ne kadar iki kişi birbirini çok sevse de, mesafeler aradaki büyük engel olmaya devam eder. Öyle ki uzaklık beraberinde daha az iletişimi, iletişimsizlik de ilişkilerin kopmasında sebep olur. Uzakta olan nişanlısını herkesten ve her şeyden çok sevenler ise hayatının aşkını kaybetmemek için Uzakta Olan Nişanlıma Aşk Büyüsünün gücünden yararlanır. Aşk büyüsü sayesinde işler hız kazanırken; nişanlı olan çift bir sonraki adım olan evlilik sürecini hızlandırırlar. Bu sayede nişanlısından uzakta kalmak istemeyen kişi; hem bu sorununu çözmüş hem de hayatının aşkıyla evlenmiş olur. Sevgilime Aşk Büyüsü Kişilerin kendilerine uygun birisini bulup; onunla tanışmanın zor olduğu bu zamanda hayatının aşkını bulan kişiler; sevdiğine sahip çıkmak için her şeyi yapar. İşte bu yollardan birisi de Sevgilime Aşk Büyüsüdür. Sevgiliye yapılan aşk büyüleri sonrasında birçok çift bir sonraki adım olan evlilik yoluna da girerler. Aşık olan kişi sevdiği insanın aşkına sahip olmakla kalmaz, bir de onunla evlenir. Aşk büyüsü sonrasında çiftler arasındaki sıkıntılar çözülürken, iki tarafta birbirinin değerini daha fazla anlar. Büyü yapılan kişi için arzulayacağı tek insan sevgilisidir. Sevgilisini mutlu etmek için de elinden gelenin çok daha fazlasını yapmaya çalışır. Read the full article
#EşiminAşıkOlmasıiçinBüyü#SevgilimeAşkBüyüsü#UzaktaOlanNişanlımaAşkBüyüsü#UzaktakiEşimeAşkBüyüsü#UzaktakiKocamınAşıkOlmasıiçinBüyü
0 notes
Text
Erkek Bir Kere Aldatırsa Bir Daha Yapar Mı?
Erkek Bir Kere Aldatırsa Bir Daha Yapar Mı?
View On WordPress
0 notes
Photo
Sitemize "Aldatılan kadın kocasının cinsel organını kesti!" konusu eklenmiştir. Detaylar için ziyaret ediniz. Aldatılan kadın kocasının cinsel organını kesti! Son Dakika Son Dakika Dünya
#aldatılan kadınlar#aldatılan kadın ne yapmalı#aldatılan kadın sözleri#aldatılan kadın#aldatılan kadın hikayesi
0 notes