#ailesel ALS
Explore tagged Tumblr posts
Text
5- Christopher Nolan,
İngiliz yönetmen, yapımcı ve senaristtir ve modern sinemanın en önemli figürlerinden biri olarak kabul edilir. 30 Temmuz 1970 doğumlu olan Nolan, özellikle karmaşık anlatıları, zaman ve hafıza ile ilgili derin temaları ve görsel anlatım gücü ile tanınır.
Nolan’ın bazı ikonik filmleri şunlardır:
1. Memento (2000) – Zihinsel bir sorunu olan bir adamın intikam peşinde koşmasını konu alan bu film, zamanın ileriye doğru değil geriye doğru işlendiği sıradışı bir yapımdır. Nolan’ın kariyerinde bir dönüm noktası olmuştur.
2. The Dark Knight Trilogy (2005–2012) – Nolan, Batman karakterine dair bu üçlemede (başlangıç, karanlık şövalye ve karanlık şövalye yükseliyor) daha gerçekçi ve derinlemesine bir yaklaşım sergileyerek, süper kahraman sinemasını dönüştürmüştür. The Dark Knight (2008), özellikle Heath Ledger’ın Joker performansı ile sinema tarihinin en iyi süper kahraman filmlerinden biri olarak kabul edilir.
3. Inception (2010) – Rüya içinde rüya konseptiyle bilim kurgu ve aksiyonun mükemmel birleşimi olan bu film, bilinçaltı ve gerçeklik arasındaki sınırları keşfeder. Hem görsel hem de zihinsel olarak izleyiciyi etkileyen bir yapım olmuştur.
4. Interstellar (2014) – Nolan, uzay ve zamanın sınırlarını zorlayan bu filmde, insanlığın hayatta kalma mücadelesini ve ailesel bağları işler. Film, görsel efektleri ve bilimsel doğruluğu ile övgü almıştır.
5. Dunkirk (2017) – II. Dünya Savaşı’nın önemli anlarından biri olan Dunkirk tahliyesini anlatan bu film, savaşın korkunç atmosferini gerçekçi bir şekilde yansıtır ve zamanın paralel bir şekilde işlediği bir anlatıma sahiptir. Film, çok sayıda ödül kazanmış ve eleştirmenlerden büyük takdir toplamıştır.
6- Following (1998) – Nolan’ın ilk uzun metraj filmi olan Following, siyah-beyaz bir gerilim filmidir ve bir suçluya takıntılı bir yazarın hikayesini anlatır. Film, Nolan’ın karmaşık anlatı yapısına olan ilgisini ve yeteneğini ortaya koyar.
7- The Prestige (2006) – Hugh Jackman ve Christian Bale’in başrollerini paylaştığı bu film, 19. yüzyılda iki sihirbaz arasındaki rekabeti konu alır. Film, yanıltıcı görseller ve sürprizlerle dolu karmaşık bir yapıya sahiptir.
8- Insomnia (2002) – Al Pacino ve Robin Williams’ın başrol oynadığı bu psikolojik gerilim filmi, bir dedektifin suçluya yaklaşırken kendi içindeki karanlık tarafla mücadelesini anlatır. Film, Nolan’ın klasik gerilim öğeleri ve zaman üzerindeki kontrolünü sergiler.
9- Tenet (2020) – Zamanın tersine akması ve entelektüel karmaşıklığı ile dikkat çeken bu film, bir ajan ve zaman yolculuğu teması etrafında döner. Film, görsel efektleri ve karmaşık zaman yapısıyla büyük bir tartışma yaratmıştır.
Nolan’ın sinema dili, zihin yoran yapıları, görsel efektler ve zaman üzerine kurulu derin anlatılarıyla öne çıkar. Bu filmler, yönetmenin sinemaya kattığı yenilikçi bakış açısını ve hikâye anlatımındaki becerisini gözler önüne serer.
Nolan’ın sineması, hikâye anlatımı, karmaşık zaman yapıları, psikolojik derinlik ve yüksek prodüksiyon değerleriyle dikkat çeker. Filmografi, genellikle insan bilincinin sınırlarını ve zaman algısını keşfeder, aynı zamanda büyük görsel deneyimler sunar.
0 notes
Text
Futbol Oynayan Futbolcularda ALS Daha Sık Görülür
Futbol oynayan veya topa daha sık vuran oyuncularda ALS hastalığının daha sık görüldüğü ifade ediliyor. Nöroloji Uzmanı Prof.Dr. Ayhan Öztürk, “ALS ile arasındaki ilişki net gösterilmiş değildir. Öte yandan uzun yıllar profesyonel düzeyde futbol oynayan ve topa daha fazla kafa vuran futbolcularda demans ve ALS gibi nörodejeneratif hastalıkların daha sık görüldüğü ortaya konmuş durumdadır” dedi.
ALS Futbol Gibi Travmaya Açık Sporcularda Daha Sık Görülebilir
Sinir hücrelerinin etkilenmesi sonucu ortaya çıkan ALS yani motor nöron hastalığının belirtileri hastadan hastaya değişiklik gösteriyor. Kollarda ya da bacaklarda güçsüzlük veya incelmenin ilk belirtiler arasında olduğunu anlan Prof. Dr. Ayhan Öztürk; kalem tutarken, düğme iliklerken, çanta taşımanın zorlaştığı ya da yürürken dengesizleşip tökezlenildiği anların dikkate alınması gerektiğini söyledi.
ALS (motor nöron hastalığı) nedir?
İstemli hareketleri yaptıran sistemimizin beyin kabuğundan omuriliğe kadar gelen bölümdeki sinir hücreleri omurilikte ön boynuz denilen bölgede ikinci sıra sinir hücreleri ile devam eder. Bundan sonra ise uyarı, omurilikten ilgili kas bölgesine kadar iletilir. Bu elektriksel uyarı ile kaslarımız çalışır. Birinci sıra veya ikinci sıra motor sinir hücrelerini etkileyen hastalıklara genel olarak motor nöron hastalığı denir. ALS ise bu sinirleri etkileyen hastalıklardan biridir. Motor sinirlerdeki harabiyetin nedeni bilinmese de hastalık nörodejeneratiftir, yani sinir hücrelerinde yıkım ile seyreder. Tarım ilaçları ve ağır metaller gibi bazı çevresel etkenler, hormonal bozukluklar, vitamin eksikliği, virüsler, kanser gibi pek çok etkenin hastalığa yol açtığı düşünülmüş, ancak bunların hiçbiriyle ilgili yeterli kanıt bulunmamıştır.
ALS kimlerde görülür?
Bulaşıcı bir hastalık olmayan ALS; dünyanın her yerinde ve her kesimden insanda ortaya çıkabilir. Ortalama başlangıç yaşı 55’tir. ALS özellikle 50-60 yaş arasındaki erkeklerde daha sıktır. Genetik geçiş gösteren ailesel ALS hastalığı ise daha genç (20-40’lı yaşlar) hastalarda ortaya çıkmaktadır. Batı toplumlarında yapılan çalışmalarda ALS’nin sıklığının her 100.000 kişide 3-5 arasında olduğu bildirilmiştir. Bu nedenle ALS’nin aslında nadir bir nörolojik hastalık olduğu söylenebilir. ALS hastalarının ’unda ailesel özellikler izlenmektedir. Yapılan genetik çalışmalarda, ailesel ALS hastalarında onlarca farklı gende genetik bozukluk olabileceği gösterilmiştir.
ALS Hastalığının Belirtileri nelerdir?
Belirtiler hastaya göre değişmekle birlikte genellikle bir kolda ya da bacakta güçsüzlük ya da incelme, hastanın fark ettiği ilk belirti olur. Örneğin, kalem tutmak, düğme iliklemek, çanta taşımak zorlaşır ya da hasta yürürken dengesizleşir ve tökezler. Bazı hastalarda ise hastalık, konuşma veya yutma güçlüğü şeklinde başlar. Hastanın kendisi ya da yakınları peltek, genizden konuşma fark eder. Kaslarda seyirme, ağrı ve kramplar bu belirtilere eşlik edebilir. Kontrol edilemeyen ağlama ve gülmeler olabilir. ALS’nin pür motor hastalık olduğu kavramı artık terk edilmiştir. Aslında, hastaların ’sinde bilişsel işlev bozukluğunun ve hastaların ’inde frontotemporal demansın meydana geldiği yıllardır bilinmektedir. Bu nedenle motor olmayan semptomlar, davranış değişiklikleri ve bilişsel etkilenme de dahil olmak üzere klinik görünümde önemli farklılıklar olabilir.
ALS hastalığının risk faktörleri nelerdir?
Tüm ALS hastalarının ’ı rastlantısal, ’u ailesel ALS hastasıdır. Ailesel ALS hastalarının da yarısı kalıtsaldır. Bu nedenle hastalığın büyük çoğunlukla kalıtımla ilgisiz olduğu söylenebilir. Genetik ve çevresel faktörlerin etkileşim göstererek sürece neden olduğunu düşünüyoruz. Olası çevresel risk faktörlerinden biri sigara içmektir. Özellikle bu risk, menopoz sonrası kadınlarda biraz daha yüksektir. Ağır metallere maruziyet üzerinde durulan bir risk faktörü olmakla birlikte, ALS ile arasındaki ilişki net gösterilmiş değildir. Öte yandan uzun yıllar profesyonel düzeyde futbol oynayan ve topa daha fazla kafa vuran futbolcularda demans ve ALS gibi nörodejeneratif hastalıkların daha sık görüldüğü ortaya konmuş durumdadır.
ALS Hastalığında Erken teşhis mümkün mü? Hastalığın evreleri var mı?
Güçsüzlük, zaman içinde başladığı bölümden kol, bacak, dil ve yutma kasları gibi diğer alanlara yayılır. Bütün vücutta kaslarda erime, güçsüzlük, seyirmeler nedeniyle hastanın günlük yaşam aktivitesi kısıtlanabilir. Tek başına iş göremeyebilir. Hastalığın kritik dönemi solunum kaslarının da güçsüzleştiği zamandır. Hastanın hızlı ve yakın tıbbi desteğe ihtiyacı vardır. ALS’nin seyri her hastada farklı şekilde olur. Hastalıkta hayatta kalma süresi genellikle 4-6 yıl olarak verilse de, 10 yıl ve üstünde yaşayan pek çok hasta vardır. İyi bir tıbbi ve sosyal destek ile 20 yıldan fazla yaşayan ALS hastaları vardır. ALS genellikle 4 evrede sınıflandırılır. Bu evreler hastalığın ilerleyişini ve semptomların şiddetini gösterir. Ancak, her hastada evreler farklılık gösterebilir ve hastalığın ilerleyişi kişiden kişiye değişebilir. Başlangıç evresi: Bu evrede hastalık genellikle kas güçsüzlüğü veya istemsiz kas seğirmesi gibi hafif semptomlarla başlar. Bu aşamada genellikle hastalık teşhisi konulmamıştır. İleri evre: Bu aşamada semptomlar belirgin hale gelir. Kas zayıflığı ilerler, hareketler zorlaşır ve hastanın günlük aktivitelerini yapması zorlaşır. Yutma güçlüğü ve konuşma bozuklukları gibi sorunlar da ortaya çıkabilir. Ağır evre: Bu evrede hastalık semptomları daha da kötüleşir. Hastalar genellikle hareket yeteneklerini büyük ölçüde kaybederler ve solunum yetmezliği gibi ciddi sorunlar gelişebilir. Son evre: ALS hastalığı son evresi, hastalığın en ileri aşamasıdır. Hastalar genellikle tamamen hareketsiz hale gelir ve solunum cihazlarına bağlanmaları gerekebilir. Bakım ihtiyaçları en yüksek seviyeye ulaşabilir.
ALS Hastalığında Tanı nasıl konur?
Tanı çoğunlukla klinik belirti ve bulgulara dayanarak konur. Yine de, hastalık pek çok kas ve sinir hastalığı ile karışabildiği için özellikle diğer hastalıklardan ayırıcı tanısı için bazı tetkiklerin yapılması gerekir. Tanıya yardım eden en değerli yöntem elektromiyogram (EMG) tetkikidir. Başka hastalıklarla karışabileceğinden, beyin ve omurilik manyetik rezonans görüntüleme (MRG), bazı kan ve idrar tetkikleri, bel sıvısı incelemesi, kas biyopsisi gerekebilir.
ALS Hastalığında Hangi belirtiler dikkate alınmalıdır?
Kas hacim kaybı, Kas güçsüzlüğü, Kaslarda seğirme
ALS Hastalığının tedavisi var mıdır?
Maalesef ALS’nin henüz kesin tedavisi yok. Yine de, yeni ilaç çalışmaları yoğun olarak sürüyor. ALS hastalarına özel yaygın olarak kullanılan bir ilaçla hastalığın ilerleyişi yavaşlatılır, hastalarda solunum cihazına bağımlığını ya cerrahi yollarla soluk borusuna giden bir delik açılması işleminin başlangıcını geciktirir. Öte yandan, destekleyici tedaviler çok önemlidir. Günümüzde hastanın rehabilitasyonuna yönelik pek çok imkan var. Bunlar her hastanın ihtiyacına göre belirlenir. • Kas ağrısı, kramp ve sertliği için • Duygusal durum değişikliği için hasta ve yakınlarına psikiyatrik yaklaşım ile tedavi • Konuşma problemlerinin konuşma terapisti ile birlikte tedavisi • Salya artışı ve yutma problemi sorunları için ilaç veya PEG denilen tüp ile besleme tedavisi • Ağrı tedavisi • Solunum problemlerinin tedavisi için trakeotomi veya solunum cihazına bağlama ALS HASTALIĞI HAKKINDA SIKÇA SORULAN SORULAR ALS, oldukça zorlu bir hastalıktır. Hastalar, fiziksel ve duygusal olarak büyük zorluklar yaşayabilir. ALS hastaları ve aileleri hastalığına ilişkin birçok detayı merak etmektedir. ALS hastalığı bulaşıcı mıdır? ALS bulaşıcı bir hastalık değildir. ALS, kişiden kişiye temas veya enfeksiyon yoluyla yayılmaz. Genellikle rastlantısal olarak ortaya çıkar ve bireyin genetik yatkınlığı ve çevresel faktörler gibi etkenlerin bir kombinasyonu ile ilişkilendirilir. Bu nedenle, ALS hastalığı olan bir kişiyle temasta bulunmak, hastalığın başkalarına bulaşmasına neden olmaz.
ALS hastalığı genetik midir?
ALS bazı vakalarda genetik olabilir. Yaklaşık olarak ALS vakalarının %5 ila 10’u kalıtsal veya genetik olarak geçiş gösterebilir. Kalıtsal ALS vakaları genellikle ailede daha önce ALS veya ilgili bir motor nöron hastalığı olan kişilerde görülür. Bu durumda, hastalığa neden olan belirli gen mutasyonları veya kalıtsal faktörler söz konusu olabilir. Bununla birlikte, çoğu ALS vakası sporadiktir, yani ailede geçmişi olmayan ve çevresel veya diğer bilinmeyen faktörlerle ilişkilendirilen vakalardır.
ALS hastalığı ölümcül müdür?
ALS ölümcül bir hastalıktır. ALS’nin kesin nedeni bilinmemekle birlikte, istemli kas hareketlerinden sorumlu olan sinir hücrelerinin hasar görmesiyle ortaya çıktığı düşünülmektedir. Bu sinir hücrelerinin hasar görmesi sonucunda kaslar güçsüzleşir ve erir. ALS’nin yaşam süresi ortalama 5-10 yıl arasındadır. Ancak, bazı hastalar 15 yıl veya daha uzun süre yaşayabilir. ALS hastalarının çoğu, hastalığın ilk 5 yılında önemli ölçüde kötüleşme yaşar. ALS’nin ölüm nedeni, genellikle solunum yetmezliğidir. Hastalar, nefes almakta zorlanır ve uyurken solunum cihazına ihtiyaç duyabilir. (BSHA – Bilim ve Sağlık Haber Ajansı) Read the full article
0 notes
Text
insanlar ne kadar garip. bugün berbat uyku düzenim sağ olsun akşam 7'de uyandım. buna rağmen biraz yoğun bir gündü, psikolojim açısından. uyanıp telefonumu elime aldığımda aramın biraz açıldığı, pek de yakın olmadığım bir arkadaşımın beni aradığını gördüm. biraz panikledim tabii. çünkü bir gece beni uykumdan uyan aramasını cevapladığında benden ağlayarak özür diliyordu. içim parçalandı. sakın kendine bir daha bunu yapma gibisinden bir şeyler dedim diye hatırlıyorum. ondan sonraki günler ne zaman görsem samimi bir gülümseme ve neşeyle yanına gittim, nasıl olduğunu sordum. şimdi yine aramasını görünce ödüm koptu. yine morali bir şeye bozuldu sandım. bu arada, o çok yalnız birisi.
aradım; nasılsın, neredesin, müsait misin diye sordu. takılalım mı diye soracakmış. tamam dedim. kendime gelip hazırlanana kadar biraz zaman geçti. beni aradı. geç oldu, hava da buz gibi oldu dedi. seni zorlamak istemiyorum başka zaman buluşuruz falan dedi. ben ise bir sürü çözümle geldim. benimle kütüphaneye gelirken mutlu olduğunu hissettim.
sonra günlerimizi anlattık, şakalaştık, dedikodu yaptık. ve onu hiç iyi görmediğimden, neyin var diye sorunca, dertlerimiz dökülmeye başladı. o anlattı, ben düşüncelerimi söyledim, tavsiyeler verdim. bence iyi geldik birbirimize.
ardından bana dedi ki, hiç senin gibi iyi, anlayışlı ve empati yapabilen birini görmedim, sana layık hissetmiyorum. bu yüzden seninle olan ilişkimi bitirmek için seni aramıştım. ama bugün düşüncelerim değişti falan. nasıl korkunç bir düşüncedir bu böyle? bana layık olmak da ne demek? insan psikolojisi çok acayip bir şey.
sonra İstanbul'da okuyan 14 yıllık arkadaşım aradı. ikimiz de farklı üniversitelerde okuyan ve sosyal hayatı hareketli olan insanlar olduğumuzdan, pek araşmayız. bu da samimiyetimizi bozan bir durum asla olmamıştır. arayınca ya parası bitmiştir ya da yine kötü bir şeyler olmuştur.
açtım telefonu, Liz, atak geçiriyorum dedi. yüreğim ağzıma geldi. bana olanları anlattı, onu biraz olsun sakinleştirmek için öyle çabalar harcadım ki... saatlerce konuştuk ve hala yeterli gelmediğini biliyorum. keşke İstanbul'a gidebilseydim, sımsıkı sarılabilseydim ona. ve ona bunu yaşatanlara ağzının payını verseydim. salak salak kararlar alacağı zaman kendine getirebilseydim onu. okul değiştir, yanıma gel dedim. ama keşke hayat bu kadar kolay olsaydı.
kardeşim mesaj atmış yine. beni maçlara göndermeyecekler abla, lütfen yardım et yazmış. deli gibi ağladığına ve ailem tarafından şiddet gördüğüne adım gibi eminim. yani sabaha karşı onları arayıp kavga etmem gerekecek. zehirli sözlerine tolerans gösterip akıllı cevaplar vermem gerekecek. bu yüzden psikolojimi buna hazırlamalıyım. keşke uyku düzenim bu kadar kötü olmasaydı da iki gündür antidepresanlarımı atlamasaydım. neyse.
sonra adını bilmediğim bir çocuk yanıma oturdu. benden başka int*hara bu kadar meyilli başka biriyle daha konuşmamıştım. saatlerce konuştuk. az önce kalktı yanımdan. benimle konuştuktan sonra mutlu olduğunu falan söyledi.
ama yetmiyor. yetemez de zaten. anlık küçük mutluluklar verebiliyorsam size, bu beni de, sizi de tatmin etmez ki. keşke öyle işlese psikolojimiz. ama kardeşimin yaşadığı ailesel buhranları orada olmadığımdan, ekonomik özgürlüğüm olmadığından ve kardeşimin hayatında söz sahibi ben olamayacağımdan ve ailemle olan ilişkisine onun rızası dışında karışamayacağımdan, tam olarak ona yardım edemiyorum. ben de aileme bağımlıyım. bu da elimi kolumu bağlıyor. kardeşimin psikolojik sıkıntıları var. derdi olduğunda sarılamıyorum ona. gözlerinin içine bakarak konuşamıyorum. elinden tutup dışarı çıkartamıyorum. benden beklenilen sorumluluklar var. zamanım yok.
on dört yıllık olan o arkadaşım. mesafelerden bahsetmeyi geçiyorum. yurtta kaldığımdan gel kal bende kafanı dağıt, anahtarı al, ben olmasam da git istediğin gibi kal diyemiyorum. yurdum cehennem gibi, kollarımı kesiyorum, ataklar geçiriyorum. ama psikolog için ailemden para isteyemiyorum, yurttan çıkmak istesem, bu kiralarla nasıl eve çıkayım dediğinde, ona gönderecek param olmaması beni kahrediyor.
o tanımadığım çocuk, hayatta zevk aldığım hiçbir şey yok, güven problemlerim var, kimseyi sevemiyorum. bana milyarlarca para ver, ben yine mutlu olmam. hayır ben psikiyatriye falan gitmem. kanıma ilaç falan girsin istemiyorum. hem ne olacak sanki? 5 yıl sonra yine aynı olacağım. bak görürsün, 2 yıla iyice kafayı yiyip int*har ederim ben. ama benim için üzülme sevin yani. dediğinde, o kadar dil dökmeme ve mantıklı konuşmama rağmen, ona kelimelerimin ulaşmadığını görmek, şuan bana bakarak sıcacık gülümseyen çocuğun gelecekte cansız bir beden olacağını düşünmek, beni öylesine üzüyor ki. öyle üzülüyorum ki... hem sen grip olunca zaten seneye yine olacağım diyerek ilaçlarını almamazlık eder, aşını vurulmamazlık yapar mısın salak herif? ah, bak bu aklıma gelmemişti. ona yine böyle bir sohbetimizde söyleyeyim.
çok yakın bir arkadaşım var, şimdi aklıma geldi. o da çok mutsuz. ders çalışasım gelmiyor, kaldığım yurdu sevmiyorum. artık hazırlık değiliz dersler başladı ve ağız tadıyla eğlenemiyoruz. çok mutsuzum diyor. derslerden mutsuz ama ders de çalışamıyor hiç. kafası çok dağınık. keke elimden bir şey gelse. onu öyle görmek beni çok üzüyor.
insanlar, önümde acı çekiyor ve benden yardım istiyorlar. ve ben de yardım etmek için deli gibi çırpınıyorum. olabildiğince empati yaparak, deneyimlerimi paylaşarak ve çözüm önerileri sunarak yapmaya çalışıyorum bunu. ama olmuyor işte. çünkü kendileri demirden bir kafeste bana doğru bağırırlarken ve ben çıplak ellerimle duvarlara vurup ellerimi kanatırken, küçük, pek de önemi olmayan hasarlar verebiliyorum demirden hapse. ama onlar da biliyorlar ki, kafesin anahtarı onlarda.
belki sorunları için kullanamam bu benzetmeyi. ama psikolojileri için, biraz da olsa kullanmaya hakkım yok mu? bence var.
sizi çok seviyorum. keşke siz de kendinizi benim sevebildiğim kadar sevebilseniz. çok üzgünüm. ve özür dilerim.
duygu patlamasıyla yazdığımdan ve bir daha dönüp ne yazdığımı kontrol etmediğimden cümlelerim mantıksız olabilir, eğer bunu okuyanlar olursa, affınıza sığınırım. ama böyle göndermenin, en azınlık şuan için daha samimi olacağına inanıyorum. veee bunu okuyan kişiye kocaman sarılıyorum, çok çok çok öpüyorum!
bu noktadan sonra kendi kendine büyümeyen harfleri ne yapıcaz peki? onu da mı ben yapayım? onun la da mı ben uğraşayım şimdi? bu ne böyle kardeşm yni...
0 notes
Photo
https://www.bilimvetekno.com/amiyotrofik-lateral-skleroz-als-nedir/
Amiyotrofik Lateral Skleroz (ALS) Nedir?
Stephen Hawking 21 yaşındayken tedavisi bulunmayan ALS hastalığına yakalandı. Doktorlar sadece 2 sene yaşayabileceğini söylemesine rağmen o 70 yaşına kadar yaşamıştır. Bu hastalık Hawking’i genç yaşta tekerlekli sandalyeye mahkûm bıraktı. Zamanla ilerleyen hastalığı bilim adamının konuşmasına da engel oldu. Sesini kullanamayan Hawking kendisi için özel tasarlanmış tekerlekli sandalyesinin yazıları sese dönüştürebilmesi özelliğini kullanarak iletişim kurmuştur. Gelin şimdi ALS hastalığının ne olduğuna bakalım.
Amiyotrofik Lateral Skleroz (ALS) Nedir?
Amiyotrofik lateral skleroz (ALS), gönüllü kas hareketini kontrol etmekten sorumlu sinir hücrelerini (nöronları) içeren nadir bir nörolojik hastalık grubudur. Gönüllü kaslar çiğnemek, yürümek ve konuşmak gibi hareketler üretir. Hastalık ilericidir, yani semptomlar zamanla kötüleşir. Halen, ALS için bir tedavi yoktur ve hastalığın ilerlemesini durdurmak veya tersine çevirmek için etkili bir tedavi yoktur.
ALS, yavaş yavaş bozulma (dejenerasyon) ve motor nöronların ölümünden kaynaklanan motor nöron hastalıkları olarak bilinen daha geniş bir hastalık grubuna aittir. Motor nöronlar beyinden omuriliğe ve vücuttaki kaslara kadar uzanan sinir hücreleridir. Bu motor nöronlar beyin ve gönüllü kaslar arasında hayati iletişim bağlantılarını başlatır ve sağlar. Beyindeki motor nöronlardan gelen mesajlar (üst motor nöronlar olarak adlandırılır) omurilikteki motor nöronlara ve beynin motor çekirdeklerine (alt motor nöronlar olarak adlandırılır) ve omurilik ve beyin motor çekirdeklerinden belirli bir kas veya kaslara iletilir.
ALS‘de hem üst motor nöronları hem de alt motor nöronları dejenere olur veya ölür ve kaslara mesaj göndermeyi durdurur. İşlev göremeyen kaslar yavaş yavaş zayıflar, seğirmeye başlar (fasikülasyonlar denir) ve boşa gider (atrofi). Sonunda, beyin gönüllü hareketleri başlatma ve kontrol etme yeteneğini kaybeder. ALS‘nin erken belirtileri genellikle kas güçsüzlüğü veya sertliği içerir. Yavaş yavaş gönüllü kontrol altındaki tüm kaslar etkilenir ve bireyler güçlerini ve konuşma, yemek yeme, hareket etme ve hatta nefes alma yeteneklerini kaybeder.
ALS‘li çoğu kişi, semptomların ilk ortaya çıkmasından 3 ila 5 yıl sonra solunum yetmezliğinden ölür. Bununla birlikte, ALS‘li kişilerin yaklaşık yüzde 10’u 10 yıl veya daha uzun süre hayatta kalır.
ALS Türleri Nelerdir?
En sık rastlanan ALS şekli sporadik ALS olarak adlandırılır, bu da hastalığın cinsiyet, etnik köken veya yaştan bağımsız olarak herkesi etkileyebileceği anlamına gelir; bununla birlikte en sık 40 ve 60 yaş arasındaki insanları etkiler. Diğer tip ALS’ye ailesel ALS adı verilir; bu, bir ebeveynden çocuğuna geçebildiği anlamına gelir. ALS vakalarının yaklaşık% 5 ila 10’u aileseldir.
Birinin sporadik veya ailesel ALS olmasına bakılmaksızın, hastalığı olan tüm kişilerin% 30’unun Bulbar ALS olarak adlandırılan bir formu vardır. Bulbar ALS‘in ilk evrelerinde, beyin sapının kortikobulbar bölgesindeki motor nöronlar ilk etkilenenlerdir. Bu, baş, yüz ve boyun kaslarının, vücudun diğer bölümlerindeki kaslardan önce felç olduğu anlamına gelir.
ALS Belirtileri Nelerdir?
ALS‘nin başlangıcı belirtilerin gözden kaçmasına neden olacak kadar ince olabilir, ancak bu semptomlar kademeli olarak bir doktorun ALS‘den şüphelenmesine neden olabilecek daha belirgin bir zayıflığa veya atrofiye dönüşür. Erken belirtilerin bazıları şunlardır:
Kol, bacak, omuz veya dilde fasikülasyonlar (kas seğirmesi)
Kas krampları
Sıkı ve sert kaslar (spastisite)
Bir kol, bacak, boyun veya diyaframı etkileyen kas güçsüzlüğü.
Bulanık ve nazal konuşma
Çiğneme veya yutma zorluğu.
Birçok kişi için ALS‘in ilk işareti elinizde ya da kolda görünebilir, çünkü yazma veya kilitli bir tuşa basma gibi basit görevlerde zorluk çekerler. Diğer durumlarda, belirtiler başlangıçta bacaklardan birini etkiler ve insanlar yürürken veya koşarken garip davranırlar veya daha sık takıldıklarını veya tökezlediklerini fark ederler.
Belirtiler kollarda veya bacaklarda başladığında, “uzuv başlangıç” ALS olarak adlandırılır. Diğer kişiler ilk önce konuşma veya yutma problemlerini fark eder ve “bulbar başlangıçlı” ALS olarak adlandırılır.
Semptomların ilk ortaya çıktığı yer ne olursa olsun, kas güçsüzlüğü ve atrofi, hastalık ilerledikçe vücudun diğer bölgelerine yayılır. Bireyler taşınma, yutma (yutma güçlüğü), konuşma veya kelimeler oluşturma (disartri) ve nefes alma (nefes darlığı) ile ilgili problemler geliştirebilirler.
Her ne kadar yeni ortaya çıkan belirtilerin sırası ve hastalığın ilerleyiş hızı kişiden kişiye değişse de, nihayetinde bireyler kendi başlarına duramaz, yürüyemez, yataktan çıkamaz veya ellerini ve kollarını kullanamazlar.
ALS‘li bireyler genellikle yiyecekleri yutma ve çiğneme zorluğuna sahiptir, bu da normal yemek yemeyi zorlaştırır ve boğulma riskini arttırır. Ayrıca, kalorileri ALS‘sız birçok insandan daha hızlı yakarlar. Bu faktörler nedeniyle, ALS‘li insanlar hızla kilo verme eğilimindedir ve yetersiz beslenebilir.
ALS‘li insanlar genellikle akıl yürütme, hatırlama, anlama ve problem çözme gibi daha yüksek zihinsel süreçleri gerçekleştirme yeteneklerini korudukları için, ilerici işlev kaybının farkındadırlar ve endişeli ve bunalımlı hale gelebilirler. Bireylerin küçük bir yüzdesi, dil veya karar alma ile ilgili sorunlar yaşayabilir ve bazılarının zaman içinde bir tür demans geliştirebileceğine dair artan kanıtlar vardır.
ALS‘li bireyler, solunum sistemi kasları zayıfladığında nefes almakta zorlanırlar. Sonunda kendi başlarına nefes alma kabiliyetlerini kaybederler ve bir ventilatöre bağlı olmaları gerekir. Etkilenen bireyler ayrıca hastalığın sonraki aşamalarında zatürre riski ile karşı karşıyadır. Rahatsızlığa neden olabilecek kas kramplarının yanı sıra, ALS’li bazı kişilerde ağrılı nöropati (sinir hastalığı veya hasar) gelişebilir.
ALS’den Nasıl Tanı Konur?
ALS nöroloji denen sinir hastalıkları uzmanlığını ilgilendiren bir hastalıktır. Hastalık pek çok kas ve sinir hastalığı ile karışabildiği için teşhis uzun zaman alabilir. Teşhiste manyetik rezonans görüntüleme ve elektromiyogram denen yöntemlerden, kastan parça alınarak değerlendirilmesinden ve kanın incelenmesinden yararlanılabilir. Elektromiyogram kasın etkinliğinin normal olup olmadığını gösteren bir testtir.
ALS Tedavi Yöntemleri Nelerdir?
Halen kesin bilinen bir tedavisi yoktur, hastalığın belirtilerine yönelik olarak tedavi ediliyor. İstenmeyen etkilerin önlenmesi, hastanın rahatlatılması ve mümkün olduğu kadar normal yaşamını sürdürmesi amaçlanıyor.
Doğrudan bu hastalığa yönelik bir ilaç bulmak için araştırmalar sürüyor. Hastalığın ilerlemesini etkileyen ilk ilaç olan riluzol 1995 yılında Amerika’da ruhsat aldı. Bu etken maddenin motor sinir harabiyetine neden olduğu düşünülen uyarıcı bir nörotransmiter olan glutamatı engellediği sanılıyor. İlacın hastalığın ilerlemesini yavaşlattığı, hastanın ömrünü uzattığı, hastanın daha uzun süre iş görmesini sağladığı düşünülüyor.
ALS Hastası Ünlüler
ALS hastalığına yakalanmış birçok ünlü kişi bulunmaktadır.
Ünlü evren bilimci Stephen Hawking
Amerikan beyzbol oyuncusu Lou Gehrig
İngiliz aktör David Niven, Leeds United
İngiltere Futbol Federasyonları menejerleri Don Revie ve Dieter Dengler
Metal müzik gitaristi Jason Becker,
Amerikan caz müzik basçısı Charles Mingus,
Matematikçi Fokko du Cloux
Çinli lider Mao Zedong
Galatasaray ve Fenerbahçe’de oynamış Türk futbolcu Sedat Balkanlı
Amerikan politikacı Jacob Javits
Kaynak >>> https://www.bilimvetekno.com/amiyotrofik-lateral-skleroz-als-nedir/
0 notes
Text
Merhaba! Bu karşına çıkar mı bilmiyorum. Büyük ihtimalle çıkmaz. Bunu okuyan kişi. Evet senden bahsediyorum. Nasılsın? Nasıl gidiyor? Kötü mü? Ailesel sıkıntılar mı yaşıyorsun? Arkadaşlarınla mı konuşmuyorsun? Arkadaşın mı yok? Bilmiyorum. Bana kötü günlerimde kimse yardım etmedi bende sana edemem. Etmek istemediğimden değil sana yabancı oluşumdan. Her zaman yanındayım diyemem ya da seni mutlu edebilceğimi sanmıyorum ama sen kendini mutlu edebilirsin. Biraz dur ya. Nefes al. Eline kahveni al, şarkı aç. Etrafındakileri beş dakika olsun düşünmeyi bırak beş dakika olsun kendinle ilgilen. Sadece beş dakika düşünme nasıl mutlu olucaksan onu yap. Suyun altına gir ve bağır, küvetine gir mum ışığında kitap oku. Tamam yaparım diyip erteleme hemen git ve yap seni ne rahatlatıcaksa şimdi telefonunu bırak ve koş onu yap bir kaç dakika da olsa kendine vakit ayırmalısın. Suçlu musun bilmiyorum ama her insan özeldir bu özelliğinin keyfini çıkar! Hadi git.
#3391 kilometre#sıfır kilometre#cemalsureyya#karantina serisi#bora karabey#boranazlı#onur zorlu#maça kızı 8#ateşpare#ölüme fısıldayan adam#kibrit çöpü mezarlığı#sokak nöbetçileri#helin aktan#sadece koza#yankı sarca#mutlu sarca#nazlıalacakarabey#yosunveözgür
33 notes
·
View notes
Text
Dolunay Balık'ta: Kainatın Aynasıyım
Kainatın aynasıyım Madem ki ben bir insanım! Hakk'ın varlık deryasıyım Madem ki ben bir insanım! -Aşık İsmail Daimi- Dolunay zamanları insanın içinde biriktirdiği kin, nefret, öfke, mutluluk, sevgi, aşk, hüzün vs… gibi tüm dünyevi düzlemde oluşturduğu duygu durumlarını açıkça ortaya döktüğü dönemlerdir. Tabi bu ortaya çıkış hali genelde kişilerin kendi halleri üzerinden ortaya çıkmaz. Zira bizler “aynalık” prensibinden yola çıkarak HAL YANSIMASI üzerine olduğumuzdan karşımıza çıkan olayların bizlere semboller üzerinden gösterdiği durumlar üzerinden sistemsel olarak FARKINDALIK kazandırılmaya çalışılırız. “FARKINDALIK kazandırılmaya çalışılırıZ!” kısmı eminim herkesin dikkatini çekmiştir! Sünnetullah sistemi gereği bizde açığa çıkan tüm düşünsel eylemler aslıyla başka bir surette başka bir durum üzerinden oluşum sağlar. Tam manasıyla bir DERS hali ortaya çıkar. Tasavvufi anlamda CEZA manası itibariyle KARŞILIK’tır. Kişi işlediği fiilin karşılığını AYNI enerji düzleminde görür. Bu sistem asla değişmeyen bir HAK YASASI gereğidir. Bizlere önerilen İNFAK yani SADAKA ve ZEKAT sisteminin bela ve kazalara karşı koruyucu işlevi tam da bu sistem gereği PAYLAŞMAYI çoğaltmak suretiyle RABB’in merhamet sıfatını açığa çıkartarak MERHAMET ve SONSUZ HAZİNELERE kavuşmak karşılığını oluşturur. Sistem tam bir AYNALIK İLKESİ’dir… Sizin alıcınız RABB kanalına bağlıysa karşılığında göreceğiniz CENNET BİLİNCİ TV’den sizi gülümsetecek olaylarla karşılaşmaktır. Eğer almanız gereken dersler varsa bu sefer sizi CEHENNEM BİLİNCİ TV’den algı ve bilinç seviyenize uygun olarak ayarlanmış tam manasıyla bir eğitime yani tasavvufi noktada dile getirirsek nefsinizi dönüştürecek sınavların içinde bulmanız söz konusu olabilir. ADL kuvvesi gereği ALLAH sonsuz ADALET sahibidir. Balık Burcu’nda gerçekleşen DOLUNAY enerjisi tüm bu aynalık prensibini iyileştirecek koşulları hayatımıza çekmemize yardımcı olacaktır. Bırakma/Teslimiyet/Tevekk��l Halleri… Biliyorum! Hepimiz az ya da çok dünyevi imtihanlardan geçiyoruz. Bu imtihanlar çoğunlukla iş, eş, maddi koşullar ya da sağlık düzleminde veya ailesel noktada tezahür ediyor. Elbette bu süreçleri atlatmak noktasında İRADE ortaya koymak gerekiyor ki bu MÜRİYD esmasına eş’tir. İnsanı hayvandan ayıran en önemli özellik DÜŞÜNME sonucu İDRAK ettiği ve devamında İRADE ortaya koyabilme yetisidir. İnsan, bütünsel bir esmalar havuzu olduğunu her daim hatırlamalıdır. Beynimizin hard diskine yüklediğimiz her kavram sonucu BİLİNÇ seviyemizde ciddi kırılmalar, değişimler ve anlam oluşumları yaşarız. Tüm bu oluşumları da düşünsel mahiyette hayata aktarmak suretiyle DENEYİM olarak yaşarız. Şimdi! Balık Burcu’nda ortaya çıkan bu DOLUNAY üzerimize yük ettiğimiz tüm kavramları BIRAK sinyali veriyor. BIRAKMAK insana ne kadar zor geliyor değil mi?! Uzun süredir sizi mutsuz ettiğine inandığınız bir ilişkiniz, Memnun olmadığınız bir işiniz, Sizi üzen çevreniz, Şifa bulmayı beklediğiniz hastalığınız VS… Tüm bu başlıkları aslında siz SEÇTİNİZ! Siz ya da genetik aktarımla atalarınızdan gelen tüm etkileri tekamül yolunuzda bu şekilde şekillendirmek suretiyle ortaya çıkartıyorsunuz. Hepsini anlıyorum! Artık dolunay enerjisi sizlere tüm bu sistematik düşünce oluşumlarını BIRAKMA enerjisi sunuyor. Şimdi diyeceksiniz BIRAK demesi kolay! Nasıl? İşte tam bu noktada TESLİMİYET sistemi devreye giriyor! Teslimiyet, teslim olma yani olayın hatta kuantum düzleminde enerjinin açığa çıktığı haldeki takındığımız tutumu gösterir. Olayı olduğu haliyle KABUL ETMEK! Bir olay ortaya çıktığında kişinin takınacağı tutum O’nun TESLİMİYET düzeyini gösterir. Zira teslimiyet SAHİP OLMA bilincine ters düşen bir hareket olduğu için NEFSE çok ağır gelir. Örneğin; İşinizde gözle görülür bir haksızlık hali hüküm sürüyor. Ve siz bu konuya çok sinirleniyorsunuz. Bi’şeyler yapmam gerek hali ortaya çıkıyor fakat işinizi kaybetme korkusu(nefs) size ikilik(putlaştırma) yaratarak aynı noktada patronu TANRI haline koyarak rızkım kesilir korkusu HAL SİSTEMİNE sokarak geri adım atmanıza sebep oluyor. İşte bu bilinç seviyesi RIZKIN ALLAH’TAN geldiğini unutmak suretiyle PATRON ya da çalıştığınız kurumu İLAHLAŞTIRMA ve beklentiyi ALLAH’a değil PATRON’a yöneltmek olduğu için size TESLİMİYET haline gelmeniz için yani RABB’in VEKİL esmasını açığa çıkartarak ADL sistemini ortaya koymanız adına yaşatılan her şey bir sünnettullah yasasıdır ki siz TESLİMİYET haline geçerek CENNET BİLİNCİ’ni deneyimleyebilin. Ve en sonunda… Tevekkül hali ise olaylara verilen SAKİN yani ZAN PERDESİ dediğimiz ikilik penceresini ortadan kaldırmak suretiyle her şeyin TEK bir HAL üzere olduğunu kişinin İDRAK etmesi vechesiyle BU’DA GEÇER diyebilmesidir. Çünkü hiçbir hal sürekli değildir. Sistem sürekli değişim ve dönüşüm halinde olduğu için enerjisel seviyede hiçbir durumun sürekliliği yoktur. Sadece kişi durumu İDRAK etmeye direnç gösterirse MUTSUZLUK hali sürekli bir CEHENNEM BİLİNCİ açığa çıkartmak suretiyle kişiyi ağır bir mutsuzluk içinde yaşatır. Balık Burcu’nda gerçekleşen DOLUNAY tam manasıyla CEHENNEM BİLİNCİ’nden çıkarak CENNET BİLİNCİ’ne doğru hal ehli olarak yol alacağımız FARKINDALIK AYNASI’nı bizlere tutacaktır. Dolunay AN haritasını incelemek gerekirse; Dolunay Anı’nda TERAZİ BURCU yükseliyor. DENGE HALİ ve İLİŞKİLER düzleminin öneminin vurgulanacağı etkiler altında olacağız. DENGE hali salat(namaz)’daki RÜKU pozisyonuna benzer. İnsan her durumda dengesini koruyabilir, açık bir bilinçle düşünebilirse yaratılış gayesine uygun olarak HALİFE olabilme becerisini ortaya koyar. Çünkü insan tüm potansiyelleri hayata geçirecek muazzam bir donanım becerisiyle dünyaya gelmiştir. Hayatınızdaki tüm kavramları esmalar sistemine bir karşılık olarak görürseniz bağlı olarak acı çekilen kavramlardan uzak kalırsanız. Aşk Acısı, İş Korkusu, Sağlık Korkusu ortadan kalkar! Zira ortalama bir insan ömrünü Güneş Zamanı’na göre ölçersek saniyeler olarak görürüz. Tam da bu etkiyle dünya hayatını ifade eden alemlere NUR olarak gönderilmiş Hz. Muhammed (SAV)’in söylediği “tüm yaşam bir göz açıp kapama kadardır” deyimini tam manasıyla karşılamış oluyoruz. Öte yandan, Dolunay/Neptün kavuşumu 6/12 aksında gerçekleştiğinden BİLİNÇALTI düzlemde yani görünmeyen bir alanda ortaya çıktığından bizi korkutan tüm koşulların artık YÜZLEŞMEK suretiyle hayatımızdan çıkması gereken bir süreçte olduğumuzu gösteriyor. Tam bir bolluk ve bereket enerjisiyle KÜN FE YEKÜN yani İSTE/OLSUN enerjisinin görünmeyen bilinçaltı düzleminde görünen yani bilinçüstüne çıktığına şahit olacağız. İşin içinde NEPTÜN etkisi yoğun bir şekilde var olduğundan MANYETİK ve MİSTİK deneyimler yaşamaya müsait enerjiler var olacaktır. Sistemsel olarak genele göre mümkün olmayan her şeyin mümkün olduğuna, iyileştiğine ve şifalandığına şahit olacağız. ŞİFA BULMASINI istediğiniz her konunun BÜTÜNÜN HAYRINA niyet ederek TESLİM etmeniz yoğun bir ŞİFAYA sebep verecektir. Şimdi eğer buraya kadar okuduysan sana çok özel bir öneride bulunacağım… Balık Burcu’nda oluşan böylesine ŞİFALANDIRICI bir DOLUNAY enerjisi ortaya çıktığında sana ÇOKLUK kavramını aşılayan NEFS bilincinden arınman adına senin yürüyen KUR’AN olduğunu hatırlatacak bir sureyi okumanı, anlamanı ve tefekkür etmeni önereceğim! -Arapça okuma yapamayanlar sureyi Arapça olarak dinlesin fakat mealini mutlaka okusun hatta hepimiz anlamak ve idrak etmek adına okumalıyız!- YUNUS SURESİ bu süreçte sana muazzam kapılar açacaktır! Zaten tüm KUR’AN’ı oku, anlamaya çalış ve dinle! “LA İLAHE İLLA ENTE SUBHANEKE İNNİY KÜNTÜ MİNEZZALİMİYN” dilinin zikri, okuması olsun ve SEN! Zaten bu kayıtla ruhlar aleminde yaratıldın, HATIRLA! Ve mutlaka Hz. Muhammed(sav)’e SALAT etmemiz gerekiyor zira MUHAMMEDİ BİLİNÇ’e çok ihtiyacımız var! “ALLAHUMME SALLİ ALA SEYYİDİNA MUHAMMED” Selam edene SELAM olsun… Burçlara Göre Etkilere Gelirsek; -Öz ve yükselen burcunuzu birlikte okumanızı öneririm- Koç Burcu: Bilinçaltı korkularıyla yüzleşerek; baba veya anne atalarından gelen olumsuz düşüncelerden genetik şifa yoluyla arınma… Farkındalık! Ya Hayy Ya Kuddüs esmalarını içinizden geldiği kadar okuyabilirsiniz Boğa Burcu: Çevresel şartlanmalardan uzaklaşma ve yeniye UYAN! bilinci… Ya Cami Ya Selam esmalarını içinizden geldiği kadar okuyabilirsiniz İkizler Burcu: Kader yollarının seçimi sana ait! İste ve Al! Ya Müriyd Ya Halim esmalarını içinizden geldiği kadar okuyabilirsiniz Yengeç Burcu: Hayat bir rüya ve sen gözlemcisin! Anla artık! Ya Şehid Ya Rahim esmalarını içinizden geldiği kadar okuyabilirsiniz Aslan Burcu: Her şey ilahi bir kontrol altında! Bırak/Teslim Ol/Tevekkül et! Ya Latif Ya Musavvir esmalarını içinizden geldiği kadar okuyabilirsiniz Başak Burcu: İlişkiler bir AYNA! Ve sen gülümse ki aynadaki aksin gülümsesin! Ya Vedud Ya Vekil esmalarını içinizden geldiği kadar okuyabilirsiniz Terazi Burcu: Başkalarının hayatını ve sorumluluğunu yaşamayı bırak! En büyük HAK ihlali senin kendi nefsine ettiğin zulümdür! Hatırla! Ya Hayy Ya Hakk esmalarını içinizden geldiği kadar okuyabilirsiniz Akrep Burcu: Öz varlığındaki çocukla barışma zamanı geldi! Neşeli bi’şeyleri çocukça bir saflık ve heyecanla deneyimleme zamanı… Bırak/Teslim OL/Tevekkül et! Ya Fettah Ya Rezzak esmalarını içinizden geldiği kadar okuyabilirsiniz Yay Burcu: Aile ve köklerini sevmek güzeldir! Önünde kocaman bir hayat var! Bağımlı olmayı bırak çünkü sevmek zamanı! Keşfet/Yaşa/Deneyim sahibi ol! AFFETMEYİ hep Hatırla! en başta kendini! Ya Rahman Ya Rahim esmalarını içinizden geldiği kadar okuyabilirsiniz Oğlak Burcu: Düşünceni temizle, geçmişi ve yaşananları bir kenara koy ve geleceğe adım atarak ŞİMDİ’nin mucizelerini kucakla! Ya Tevvab Ya Azim esmalarını içinizden geldiği kadar okuyabilirsiniz Kova Burcu: Sahip oldukların sana sahip olduysa ve yeteneklerine güvenmiyorsan yanlış yoldasın… Şimdi senin tüm RAB DONANIMI’na ve bu Dünya’ya görevli geldiğin bilincine izin ver… Hatırla! sen bir Mucize’sin! Ya Müriyd Ya Halim esmalarını içinizden geldiği kadar okuyabilirsiniz Balık Burcu: Sendeki muazzam güçlerin evrensel boyutta açığa çıkacağı bir sürece SELAM et… çevresel koşulların seni aşağıya çektiğine olan yanlış inanç kalıbını kır… çünkü senden başka bir varlık yok! Hatırla! Harekete geç ve “ol” de “OL”sun Ya Selam Ya Hadi esmalarını içinizden geldiği kadar okuyabilirsiniz Aşık İsmail Daimi ile başladık yine O’nunla sözlerimize son verelim! İnsan Hak’ta Hak İnsan’da Arıyorsan Bak İnsan’da Hiç eksikli Yok İnsan’da Madem ki ben bir İnsanım! Rahman ve Rahim arasında DENGE sağlamak için KANAL-I MUHAMMEDİYE bilincinde HİÇLİĞİN mertebesine varmak dileğiyle… Read the full article
0 notes
Text
bilgi-idea
karakterin önemi ve o güne hazırlanışın. koşullarının senden dolayı iyi oluşu, çünkü bunaydı hep uğraşın, kendini yetiştirerek. yapılması gerekenleri yap, bahsedilen bir şey hakkında onu yapmadan fikir beyan edemezsin. standartları bitir ki söz etme hakkına kavuş, sonra dışına çık üzerine devam edebil. onların delilikleriyle birleş deli olmadığın veryansın. anlayabilecekleri seviyelerde gez, üzerlerinde olduğunu fark edecekler, üst katlarında. yaptıklarında onlara normal gelenler dahi yüce şeyler aslında gocunma, günü baz al. standart gelecektir ancak böyle devam et bu bir gelişim, bir evre ve devam et de gelişmeye, aç ol. günü baz al dedim, anda kalma, bütünün içerisinde bir an ol unutma yeter. standart insanlara uç geleceksin aldanma geç devam et geleceğe. anlayamayacaklardır da yeri gelir, anlaşılmayı bekleme. dinleme kanma, durmana ve gerilemene sebep olur bu. bir cahil akıllıyı nasıl tespit edebilir ki zaten? belli başlı şeylerden bahsedemezsen ne derinleşen ne de ilerleyen bir muhabbete devam edemezsin, genele bak kuralına oyna ki sonuçta kazanabil kendi adına, konuya başlayabilmek, önyargılarını kırabilmek için de olsa bil, onlar o küçük bilgi birikimlerini yüce dağlar zannediyorlar. azlarıyla konuşabildiğin sürece kanallarına gireceksin. kendinin yerini konumunu hazırlıyorsun tüm yaptıklarında. kendini yetiştirdiysen çok doğru an gelecek, geliyor zaten bir şey yapman dahi gerekmeyecek, kendin ol buna çalıştın, şans değil bu, bunu sen yaptın. geçmişinde o anlara da denk geldin belki hazır değildin, bilemezdin, kapıyı şimdi görüyorsun belli ki şu an hazırsın. geçmiş anlarını, anılarını biriktir onlar seni buralara taşıyacaklar. hep dikkatli hep ölçülüsün, bayağı da olma. içten samimi ve zeki ol kontrolünü de yitirme, yıkma her şeyi. bırak söylemeyiver, kendilerini bitirecekler müsaade et. haklıyken farkı konulardaki yanlış, sapkın ya da eğreti davranışlarınla önemsenmez hale gelme, unutma insan bir bütündür her anında. içip bilinç altının fışkırmasını biraz kontrol edip, yönet. evet içtiğinde daha ağır gelecek, çıldıracak gibi olacaksın fakat içmek durumundasın. ağır otur daha batman götür masalardan. bu işlerde yol olduğu kadar sonuç da çok önemli. asıl varılacak nokta senin için sonuç değil biliyorum, sen yolu da seviyorsun, o yol da senin sonucun. avantajlısın. o güne kadar senden daha iyilerini görmüşlerdir doğru, fakat tanıştıklarının başarısızlıklarına da tanık oldular, kötü deneyimlerini, bilgisizliklerini yakaladırlar, yine kendilerini üstün gösterip bilgiçlik taslayabildiler böylece. böylece var oldular azıcık bilgi belki bolca maddi varlıklarından dolayı. sende güzel bir değer bulacaklar böylelikle yükseleceksin. diğerleri gibi masalarda çöküp kendini istesen de bozamazsın. sen rol yapmıyorsun, kendinsin sadece kontrol etmen gerek bunu öğreniyorsun. sen dipteyken senden daha daha yüzeyde olanlar eksileriyle düşerken, sen az miktarın ile öz olarak, çekirdekten yetecek pek hata bulundurmayacak, karakter sergileyeceksin karşılarında. kaliten aslında lehine olan şeylerden kendiliğinden çıkacak ki kaliten varsa, yeri gelen durum ve olaylarla, kargaşık bir kurguda ve de doğaçlama. zamanı iyi değerlendir zaman önemli. belli başlı fırsatlar her zaman gelmeyebilir, her şeyin tekrarı yok bu hayatta. fırsat geldiğinde bulunduğun konuma uygun ve layık ol ki fırsatları yakalayabil. hep formunda ve gerekli donanımda olacaksın, kendini buna hazır tut bir savaşçı gibi olmalısın. yoksa tekrar zamanda geriye yolculuk yapacaksın, ne gerek var buna? yerli yerinde konuş boş konuşma, konuşma bile istersen bakıp duruma. bilmiyorsan bilmediğini söyle ki öğren, öğrenmek için de değil yerine uygun değilse söylememek için söyleme gitsin yarış yapmıyoruz bu hayatta. amacımız yenmek değil, bilenler dökülecek boşları toplayacaksın bilmediklerini gördüğünde. bilgin anlamana sebep olacak bilgisizi ya da söylediğinden karakterindeki zayıflığı keşfetmene bir kapı olacak. hava atma burnu büyüklük yapma sadece bahsederek ol konulardan; egolu hiç mi hiç olma sen en iyisi ki karşına çıkan kapılarını kapatmayasın. şahsi, ailesel detaylarda, yakın ilişkideki insanları hakkında kişilerle alakalı pek özel espri ve eleştiri yapma haklı olsalar da. bırak kendileri bilsinler o denli yakın değilsin kendini ucuzlaştırıp beş paralık olma. herkes sonra tekrar iyi olup riyakarca birbirlerinin yüzlerine bakacaklar. az önce de dediğim gibi durmayı bilirsen buna da tanık olabilirsin, olmazsan doğru insanlarlasın. sınav yapmıyor deneyim yaşıyorsun, yüce olduğunu düşünmene gerek yok en küçük birim sensin, bunu biliyorsun, en emekçi, en yaşlı ve yoksul köylü gibi ununu elemiş eleğini asmış konumdasın bu konularda. yer yer sessiz de kalabilirsin yine hatırlatıyorum ki unutma. söyleyen anlık söyler sana düşmedi bu tip şeyler, boş konuşulan da çok konu var göreceksin, laf olsun torba dolsun. saldırgan olma uyuşuk kalma. atak ol, göze batma. yardım et altta kalma, jestler yap yerini bil, yerini yüksek tut gözlerinde, faydalanıyor gibi olma asla unutma onlar seni davet ediyor edecekler, buna değersin, bu konumu da bozma. gerekirse bunu yaşayacağın anlarda red et, gitme, kaç uzaklaş. yardım ediyor olabilirler o an içersininde, yarın sana ben yaptım demelerine açık kapı bırakma, bırak ilişkin dostluğun bakı, kalıcı olsun. seviyesini koruyabil. aranan adam ol istendiğin gibi bulunarak. davet ediliyor olman bir lütuf değil ki davet edilmeye layık olmandan dolayıdır bu da onların incelikleri bir yana. zaten pek kimseleri de yok görüyorsun.
0 notes
Link
ALS HASTALIĞI
ALS’ın açılımı AMİYOTRİK LATERAL SKLEROZ ’dur. ALS hastalığı, merkezi sinir sisteminde, beyin sapı ve omurilik denilen bölgede motor sinir hücrelerinin kaybından ileri gelen bir hastalıktır. Aynı zamanda motor nöron hastalığı olarak da bilinmektedir. Omurilikte kasları besleyen yan taraftaki sinirlerin zarar görmesi, kasların beslenememesi ve katılaşmasıdır. Kişiye ALS teşhisi konulması ile birlikte daha önce hiç bilmediği bir dünyaya da adım atmış olur aynı zamanda. ALS kendini tipik olarak aşama aşama ilerleyen felçle gösteriyor ve sıklıkla teşhisten sonraki birkaç yıl içinde solunum yetmezliğine bağlı ölümle sonuçlanıyor. Erken ortaya çıkan bilinen en yaygın ikinci sebebi olan FTD ise beynin frontal ve temporal loblarındaki bozulmalarla ilgili olmakla birlikte kişilik, dil ve davranışlar üzerinde çarpıcı bozukluklara sebep oluyor.
ALS HASTALIĞI BELİRTİLERİ NELERDİR?
ALS dünyanın her kesiminden insanlarda görülebilmektedir. Kadınlara oran ile erkeklerde daha sık görülmektedir. Tüm ALS hastalarının %90’ı kalıtsal olmayan (sporadik), %10’u ailesel ALS hastasıdır. Bu sonuca göre ALS hastalığının kalıtım ile ilgisiz olduğu söylenebilmektedir. ALS hastalığının başlangıç belirtileri her hastada aynı olmamaktadır. Çoğunluk ile kolda ya da bacakta incelme ya da güçsüzlük fark edilen ilk belirti olmaktadır. Örnek verecek olursak; düğme iliklemek, kalem tutmak ya da yolda yürürken tökezlemek gibi. Bazı hastalardaysa yutma ve konuşma güçlüğü ile başlar. Hasta yakınları ya da hasta peltek, genizden konuşma fark eder. Kaslarda ağrı, kramplar, seğirme gibi belirtiler diğer belirtilere eşlik edebilmektedir. Hastanın kontrol edemediği gümeler ve ağlamalar olabilmektedir.
ALS HASTALIĞININ TEDAVİSİ
ALS hastalığının maalesef esin bir tedavisi bulunmamaktadır. Fakat Riluzol’ün hastalığın ilerlemesini yavaşlattığı, hastanın ömrünü uzattığı ve hastanın daha uzun süre iş görmesini sağladığı kanıtlanmaktadır. Bunun dışında ise hastanın olabildiğince rahat ettirilmesi ve normal yaşamını sürdürebilmesini sağlayacak önlemlerin alınması çok önemlidir. ALS hastalığının seyri her hastada değişkenlik gösterir. Bu hastalık ile hayatta kalma süresi genel olarak 4 ile 6 yıl arasında gösterilse de 10 yılın üzerinde yaşayan pek çok hasta vardır. İyi bir sosyal v tıbbi destek ile 20 yılın üzerinde yaşayan hastalar da vardır.
Alternatif Tıp ve Alternatif Tedavi, bitkisel ürünler, sifamarket
0 notes
Link
ALS HASTALIĞI
ALS’ın açılımı AMİYOTRİK LATERAL SKLEROZ ’dur. ALS hastalığı, merkezi sinir sisteminde, beyin sapı ve omurilik denilen bölgede motor sinir hücrelerinin kaybından ileri gelen bir hastalıktır. Aynı zamanda motor nöron hastalığı olarak da bilinmektedir. Omurilikte kasları besleyen yan taraftaki sinirlerin zarar görmesi, kasların beslenememesi ve katılaşmasıdır. Kişiye ALS teşhisi konulması ile birlikte daha önce hiç bilmediği bir dünyaya da adım atmış olur aynı zamanda. ALS kendini tipik olarak aşama aşama ilerleyen felçle gösteriyor ve sıklıkla teşhisten sonraki birkaç yıl içinde solunum yetmezliğine bağlı ölümle sonuçlanıyor. Erken ortaya çıkan bilinen en yaygın ikinci sebebi olan FTD ise beynin frontal ve temporal loblarındaki bozulmalarla ilgili olmakla birlikte kişilik, dil ve davranışlar üzerinde çarpıcı bozukluklara sebep oluyor.
ALS HASTALIĞI BELİRTİLERİ NELERDİR?
ALS dünyanın her kesiminden insanlarda görülebilmektedir. Kadınlara oran ile erkeklerde daha sık görülmektedir. Tüm ALS hastalarının %90’ı kalıtsal olmayan (sporadik), %10’u ailesel ALS hastasıdır. Bu sonuca göre ALS hastalığının kalıtım ile ilgisiz olduğu söylenebilmektedir. ALS hastalığının başlangıç belirtileri her hastada aynı olmamaktadır. Çoğunluk ile kolda ya da bacakta incelme ya da güçsüzlük fark edilen ilk belirti olmaktadır. Örnek verecek olursak; düğme iliklemek, kalem tutmak ya da yolda yürürken tökezlemek gibi. Bazı hastalardaysa yutma ve konuşma güçlüğü ile başlar. Hasta yakınları ya da hasta peltek, genizden konuşma fark eder. Kaslarda ağrı, kramplar, seğirme gibi belirtiler diğer belirtilere eşlik edebilmektedir. Hastanın kontrol edemediği gümeler ve ağlamalar olabilmektedir.
ALS HASTALIĞININ TEDAVİSİ
ALS hastalığının maalesef esin bir tedavisi bulunmamaktadır. Fakat Riluzol’ün hastalığın ilerlemesini yavaşlattığı, hastanın ömrünü uzattığı ve hastanın daha uzun süre iş görmesini sağladığı kanıtlanmaktadır. Bunun dışında ise hastanın olabildiğince rahat ettirilmesi ve normal yaşamını sürdürebilmesini sağlayacak önlemlerin alınması çok önemlidir. ALS hastalığının seyri her hastada değişkenlik gösterir. Bu hastalık ile hayatta kalma süresi genel olarak 4 ile 6 yıl arasında gösterilse de 10 yılın üzerinde yaşayan pek çok hasta vardır. İyi bir sosyal v tıbbi destek ile 20 yılın üzerinde yaşayan hastalar da vardır.
Alternatif Tıp ve Alternatif Tedavi, bitkisel ürünler, sifamarket
0 notes
Link
ALS HASTALIĞI
ALS’ın açılımı AMİYOTRİK LATERAL SKLEROZ ’dur. ALS hastalığı, merkezi sinir sisteminde, beyin sapı ve omurilik denilen bölgede motor sinir hücrelerinin kaybından ileri gelen bir hastalıktır. Aynı zamanda motor nöron hastalığı olarak da bilinmektedir. Omurilikte kasları besleyen yan taraftaki sinirlerin zarar görmesi, kasların beslenememesi ve katılaşmasıdır. Kişiye ALS teşhisi konulması ile birlikte daha önce hiç bilmediği bir dünyaya da adım atmış olur aynı zamanda. ALS kendini tipik olarak aşama aşama ilerleyen felçle gösteriyor ve sıklıkla teşhisten sonraki birkaç yıl içinde solunum yetmezliğine bağlı ölümle sonuçlanıyor. Erken ortaya çıkan bilinen en yaygın ikinci sebebi olan FTD ise beynin frontal ve temporal loblarındaki bozulmalarla ilgili olmakla birlikte kişilik, dil ve davranışlar üzerinde çarpıcı bozukluklara sebep oluyor.
ALS HASTALIĞI BELİRTİLERİ NELERDİR?
ALS dünyanın her kesiminden insanlarda görülebilmektedir. Kadınlara oran ile erkeklerde daha sık görülmektedir. Tüm ALS hastalarının %90’ı kalıtsal olmayan (sporadik), %10’u ailesel ALS hastasıdır. Bu sonuca göre ALS hastalığının kalıtım ile ilgisiz olduğu söylenebilmektedir. ALS hastalığının başlangıç belirtileri her hastada aynı olmamaktadır. Çoğunluk ile kolda ya da bacakta incelme ya da güçsüzlük fark edilen ilk belirti olmaktadır. Örnek verecek olursak; düğme iliklemek, kalem tutmak ya da yolda yürürken tökezlemek gibi. Bazı hastalardaysa yutma ve konuşma güçlüğü ile başlar. Hasta yakınları ya da hasta peltek, genizden konuşma fark eder. Kaslarda ağrı, kramplar, seğirme gibi belirtiler diğer belirtilere eşlik edebilmektedir. Hastanın kontrol edemediği gümeler ve ağlamalar olabilmektedir.
ALS HASTALIĞININ TEDAVİSİ
ALS hastalığının maalesef esin bir tedavisi bulunmamaktadır. Fakat Riluzol’ün hastalığın ilerlemesini yavaşlattığı, hastanın ömrünü uzattığı ve hastanın daha uzun süre iş görmesini sağladığı kanıtlanmaktadır. Bunun dışında ise hastanın olabildiğince rahat ettirilmesi ve normal yaşamını sürdürebilmesini sağlayacak önlemlerin alınması çok önemlidir. ALS hastalığının seyri her hastada değişkenlik gösterir. Bu hastalık ile hayatta kalma süresi genel olarak 4 ile 6 yıl arasında gösterilse de 10 yılın üzerinde yaşayan pek çok hasta vardır. İyi bir sosyal v tıbbi destek ile 20 yılın üzerinde yaşayan hastalar da vardır.
Alternatif Tıp ve Alternatif Tedavi, bitkisel ürünler, sifamarket
0 notes