#aile geçmişi
Explore tagged Tumblr posts
Text
Canterbury Başpiskoposu Justin Welby'nin Kölelik Geçmişi
Canterbury Başpiskoposu Justin Welby’nin Kölelik Bağlantısı Birleşik Krallık Lordlar Kamarası Üyesi ve Canterbury Başpiskoposu Justin Welby, büyük dedesi James Fergusson’un Jamaika’da köle sahibi olduğunu ve köleliğin kaldırılması sırasında İngiliz hükümetinden tazminat aldığını itiraf etti. Bu durum, Welby’nin ailesinin geçmişine dair derin bir araştırma yapmasının sonucunda ortaya çıktı. 2016…
#Adalet#aile geçmişi#geçmişle yüzleşme#Jamaika#Justin Welby#köle sahibi#kölelik#miras#Onarım#tazminat
0 notes
Text
PETARA - DEVASA+ (3)
Ailenize yeni bir tüylü arkadaş eklemeyi düşünürken, araştır��lacak seçeneklerden biri, çeşitli avantajlarla birlikte gelen evcil hayvan evlat edinmektir. Evcil hayvan sahiplenmek, ihtiyaç sahibi bir hayvana sevgi dolu bir yuva sağlamanıza olanak tanırken aynı zamanda aşağıdaki avantajları da yaşamanıza olanak tanır:
- Barınaktaki evcil hayvana ikinci bir şans vererek hayat kurtarmak
- Hayvan refahı ve kurtarma organizasyonlarının desteklenmesi
- Minnettar ve sevgi dolu bir arkadaşla güçlü bir bağ kurmak
- Kurtarılan evcil hayvanların benzersiz niteliklerinin ve kişiliklerinin tadını çıkarmak
Bir evcil hayvan sahiplenmek yalnızca hayatınızı zenginleştirmekle kalmayıp aynı zamanda kalıcı bir yuva arayan bir hayvanın refahını da olumlu yönde etkileyen ödüllendirici bir deneyim olabilir.
Evcil hayvan sahiplendirme tercih ederken, başarılı ve uyumlu bir evlat edinme süreci sağlamak için akılda tutulması gereken önemli hususlar vardır. Evcil hayvan sahiplenirken dikkate alınması gereken bazı faktörler şunlardır:
- Evcil hayvanın yaşam tarzınıza ve yaşam düzenlemelerinize uygunluğunu kontrol etmek
- Evcil hayvanın tıbbi geçmişini ve özel bakım gereksinimlerini anlamak
- Yeterli bakım ve ilginin sağlanması için gereken zaman ve kaynakların değerlendirilmesi
- Tüm aile üyelerinin evcil hayvan sahipliğinin sorumluluklarına hazırlıklı olmalarını sağlamak
Bu hususları dikkatlice değerlendirerek bilinçli bir karar verebilir ve yeni sahiplendiğiniz evcil hayvanınız için besleyici bir ortam yaratabilirsiniz.
Öte yandan, bir evcil hayvan mağazası aracılığı ile evcil hayvan satın almayı düşünüyorsanız, sorumlu ve etik bir satın alma işlemi gerçekleştirmek için dikkate almanız gereken belirli faktörler vardır. Bir evcil hayvan mağazasından satın alırken şunları yapmak önemlidir:
- Evcil hayvan mağazasının itibarını ve uygulamalarını araştırarak etik yetiştirme standartlarına uymalarını sağlayın
- Mağazadaki hayvanların sağlık ve refahını doğrulayın, uygun bakım ve temizlik belirtileri olup olmadığını kontrol edin
- Cinsi, tıbbi geçmişi ve sosyalleşmesi de dahil olmak üzere evcil hayvanın geçmişi hakkında bilgi alın
Bu faktörleri göz önünde bulundurarak ve bilinçli bir karar vererek, yeni bir evcil hayvanı evinize kabul etmek için en iyi seçeneği seçebilirsiniz.
Sfenk kedisi fiyat, Ragdoll fiyat ve evcil hayvanlar hakkında tüm bilmeniz gereken konuları Petara web sitesi üzerinden bulabilirsiniz.
589 notes
·
View notes
Text
🗣️ Sosyal Çürüme
Toplumda çürüme uzun süreçli bilinçli bir kötülüğün eseridir.
Eğitim bilinçsiz insan yetiştirir ekonomi topluma değil toplumu sömüren bir kaç kodamana hizmet eder.
Bu süreç içinde toplumun ilk kaybedeceği değerler üretim ve hizmet araçları olur. Patron iken işçi durumuna düşer. Yurttaşlığı kaybeder müşteri seviyesine iner. Kendisi için değil bu kodamanların çıkarına çalışmak zorunda kalır.
Sosyal mesafeyi artırmak bu sürecin bir aşamasıydı.
Birlik ve beraberliğin bozulmasına yönelik çabalar sosyal çürümenin başlangıcı sayılır.
Toplumda moral ve etik değerler gerilemeye başladıkça çürüme hızlanır.
Aile bağları zayıflar ve suç oranları artar. Herkes bir başkasını suçlar. Kimse kendinde hata aramaz.
İş güvencesi ve sürekliliği ortadan kalkar.
Gelir dağılımı bozulur, yaşam pahalılığı çekilmez bir hal alır.
Sosyal çürüme bir toplumun son nefesidir. Sosyal çürümenin olduğu toplumlarda vatana ve ulusal ihanet edenler, tefeciler, mafyalar, toplumu aldatan şarlatanlar baştacı edilir. Toplum yurttaşlık bilincini yitirir. Şahsi çıkarına satılan niteliğine nicelik aranan sürüye döner.
Çalışmak ve üretim bilincinin yerini tembellik, eğlence ve tüketerek hazır yemek alır.
Değerli olmanın yerini önemli olmak alır.
Tartışmalı politikaların tartışılmadan taraftar bulması ve sahiplenmesi en önemli kırılma noktalarından biridir.
Kitlesel insan göçleri ve demografik değişimler çürümeyi ayakta tutar.
Sanatın, edebiyatın, tiyatronun, sinemanın dili dönmez olur yaşanan yıkımı anlatmaya.
Dili dönenlerde dipde köşede unutulur ve bilinçli bir şekilde görmezden gelinerek etkisizleştirilir.
Toplumun terörize edilmesi, doğal kaynakların kendi kararı ile itirazsız elinden alınması kolaylaşır.
Çeteleşme rağbet görür.
İlke ve nitelik değer kaybeder.
Sembol ve sloganlar bayrak olur açlığını, yokluğu ve sefaleti bunlarla doyurur insanlar.
Vatana, ulusa ve bayrağa olan aidiyet duygusu sembol ve sloganlarla gösterilerek toplum yozlaşır.
Sömürgeci tacirler söz ve güç sahibi olur.
Aynası karışık bir toplum olacağı için o aynada kendini görmek zorlaşır.
Üzerine örtü çekilen hiçbir konunun üzerine kimse gidemez. Toplumun aleyhine olan her durum ve aleyhine yetki almış her kişi dokunulmazlık kazanır.
Geçmişi, tarihi ve kültürü ile bağı kopar ithal kültürlerin oyuncağı olur.
Doğada çürüyen herşey başka bir şeye dönüşerek gübre olur.
Çürüyen toplumlardan toprağa gübre bile olmaz.
Kısaca sosyal çürüme bir toplumun tarihini, kültürünü unutup çevreye karşı duyarsız hale gelmesi ve çöküşünü ifade eder.
Umarım bu resim tanıdık gelir ve topluma kendisiyle yüzleşme fırsatı sunar.
Önder Karaçay
#önderkaraçay#mobbingbank#önder karaçay#mobbing bank#insan#atatürk#devrim#mahşer tufanı#zulüm#türk fırtınası#sosyal çürüme
13 notes
·
View notes
Text
aile sıkıntılarını, çekirdek aile olarak içlerinde yaşadıkları kopukluk, mesafe vs ne varsa masaya yatırdık babaevinde. büyüklerin kendilerini kabahatsiz görüp, bunun üzerine analiz yapıp düşünüp her şeyi evlatlarından bekleyip, aşırı beklenti içine girmeleri, karşılarında sadece itaatkar tavır sergileyen, sorgulamayan, eleştirmeyen evlat resmi çizmeleri insan karakterine de, aile olma düzenine de ters. yirmi üç yıllık annelik serüveni olan ben, kırk dört senelik babalık geçmişi olan babama ağlayarak anne-baba olmanın inceliklerini anlatmaya ve anlaşılmaya çalıştım. ebeveyn olmanın beklemekten değil, hep vermekten, bıkmadan usanmadan ilgi göstermekten, sevgiyi hissettirmekten geçtiğini anlatmaya çalıştım. her sene rutin olarak bu evde, babaevinde çocuklarımla beraber ve kendi çekirdek ailelerinin de etkilendiği, artık aynı konulardan yorulduğumu, bunu her sene yaşamak istemediğimi belirttim. ailemi çok seviyorum, hepsini tek tek canımı verecek kadar seviyorum. bu evdeki sorunların iki kişinin yanlış davranış sergilemesinden kaynaklandığını o iki kişi harici herkes onaylıyor zaten. tarif edilmeyen bir ��fke var, sevgilerinden şüphe yok lakin birbirlerine yakın olamama ve bu yakınlığı ikisinin de birbirlerinden bekleme huylarından dolayı da bir türlü düzelmiyor. her zaman söylediğim cümlelerden farklı cümleler kurdum bu sefer, yüzleşmesine, belki farketmesine çabaladım. lütfen dedim, artık böyle olmasın, düzelsin. evin her derdini psikolojik olarak etkileyen bu davranışlar bitsin. biz yorulduk dedim. ve kendimce bazı kararlar aldım, bu kararlar kendimi ve ortamdan olumsuz etkilenen çocuklarımı korumak için alınan, geleceğe yönelik bir tavır oldu. ve mevzular konuşulurken ortancama aldığım kararı seneye bana hatırlatmasını, unutturmamasını söyledim. tüm ailem haklı olduğumu söyledi. ben dingin bir hayatın içinde yaşıyorum tüm sene, hareketli, çok fazla aktif ama dingin. bu dingiliğimi ruhen ve fiziken sürdürmek istiyorum. buna mani olan her şeyden de kaçmak..
... yorgun olacak, belki de bizi aşağı çekecek onca şey yaşayan, biz.. ve tüm bunlara rağmen kimsenin hayatını zerre kötü etkilemeyen, içinde yaşayan, üstesinden gelen insanlar olarak görmek istediğimiz tavır bu olmamalı..
27 notes
·
View notes
Text
21 Kartlık Çingene / Roman Açılımı
Bu verdiğim Tarot açılımı benim en çok kullandığım açılım. Açılım iki şekilde okunabiliyor.
İlk okunuş yöntemi yatay olarak;
Üç dize, her dizede yedişer kart, ilk yedi kart (1-7) geçmişi, ortadaki yedi kart (8-14) şimdiyi, son yedi kart ise (15-21) geleceği anlatıyor. Bu açılım genel bir okuma için çok iyi sonuçlar veriyor. Her dizeyi kartları kombine ederek, bir hikaye oluşturarak okuyabilirsiniz.
İkinci yöntem ise dikey olarak;
1) A sütunu sırasıyla 1-8-15; Öznenin kendisi: Yorumu isteyen kişinin ilgilerini ve uyanışlarını açığa çıkarır - yaratıcı enerji, karmaşa, hırs vb. Henüz tam anlamıyla olgunlaşmamış gizil güç ya da etkiler genellikle sütunun üstünde yer alan 15. kart tarafından belirtilir.
2) B sütunu sırasıyla 2-9-16; Çevre: Her çeşit yakın ilişkiler - sevgili, aile, iş arkadaşları vb. - bu sütunda belirtir. Kimi zaman da yakınınızda olan birilerini etkileyen olgular, kimi zaman da sizi çevreleyen atmosferin genel tanımı belirtilir.
3) C sütunu sırasıyla 3-10-17; Umutlar, korkular, düşler ve arzular: bu sütunun A sütunu ile ilişkisi nedir? Bu sütuna hakim olan duygu ne? Yorumu isteyen kişi neyi bekliyor ve neyi amaçlıyor? Gelişimi engelleyen şeyler var mı? Kartlar kişinin umutlarına ve düşlerine kavuşacağını söylüyor mu?
4) D sütunu 4-11-18; Beklentiler: Gelişmekte olan planlar, uygulamaya geçmiş tasarılar ve bilinen etmenler. Gelişme, başarı, gecikmeler ya da hayal kırıklıkları. Tümü bu kartlarla açığa çıkıyor.
5) E sütunu 5-12-19; Gizli kader: Sürprizler, tahmin edilemeyen gelişmeler ve iş yaşamındaki gizli etkiler bu kartlar ile belirtilir. Geleneksel olarak kaderin, yazgının ve şansın barındığı kartlar.
6) F sütunu 6-13-20; Yakın gelecek: Gelecek iki ay içinde, yorumu isteyen kişiyi neler bekliyor?
7) G sütunu 7-14-21; Uzak gelecek: Dört aydan altı aya kadar olacak olaylar bu kartlar ile belirtilir. D, E ve F sütunları geleceğe dair sütunlar oldukları için bu sütunla ilişkilidir. Alternatif anlamında, bu sütun diğerlerinden bağımsız olarak görülebilir, bunun nedeni ise E sütununda belirtilen gizli etkenler olabilir. Bu durumda ise kişiyi bekleyen kader değişiklikleri belirtilmektedir.
2 notes
·
View notes
Text
Moda Dünyasının Efsaneleri: Gucci, Chanel ve Adidas'ın İnanılmaz Hikayeleri
Gucci'nin aile içi çekişmeleri, Coco Chanel'in gizemli geçmişi, Adidas ve Puma'nın kardeş kavgası… Moda dünyasının en büyük markalarının perde arkasındaki çarpıcı gerçekler, ihanetler ve yükseliş hikayeleri.🌟👗 Lüks moda markalarının ardındaki tutkulu hikayeler, aile dramaları ve Nazi dönemi sırları. #ModaTarihi #LüksMarka #MüthişHikayeler
2 notes
·
View notes
Text
1. The Walking Dead
Bilinirliği fazla olan bir dizi ama ben yine bir özet geçeyim. Dünyada bir salgın(?) baş gösteriyor ve ölen insanlar zombi, dizideki tabirle 'walker' oluyor. Hayatta kalmayı başarabilen insanlar walkerlar tarafından ısırılınca onlar da kısa sürede hastalanıp ölüyor ve walker olarak geri dönüyorlar. Yaşamak istiyorsanız walkerların üstesinden gelmek zorundasınız. Kaderin bir cilvesi olarak dünyanın farklı yerlerinden, farklı karakterlerde, apayrı insanlar bir araya geliyor ve kıyametin ortasında aile oluyorlar. Onların birlik ve beraberlik içindeki mücadelelerine tanık oluyoruz.
2. Modern Family
Kısa bölüm süreleriyle iyi vakit geçirten, yalnız yenen yemeklerde eşlikçi, kötü bir gün geçirdiğinizde moodunuzu yükseltebilen bir dizi. İçerdiği yoğun komedinin yanında ailenin önemine yaptığı vurgularla adeta hayatın tam içinden. Oturma odanızı çekip size izletiyormuşlar izlenimi yaratıyor.
3. 11.22.63
Bir tanıdığının geçmişe açılan bir kapı bulmasıyla İngilizce öğretmeni olan Jake Epping'in hayatı değişir. Arkadaşı ondan 1963'e gidip Amerika Birleşik Devletleri Başkanı John F. Kennedy'ye düzenlenen suikastı ortadan kaldırarak Başkan'ın hayatını kurtarmasını ister. Jake başlarda tereddüt etse de sonunda razı olmuştur. Bu yolda Bill ve Sadie ile tanışır ve ikisi, kahramanımızın geçmişte geçirdiği günleri daha katlanılabilir kılar. Ama Jake geçmişi değiştirmek istemektedir ve geçmiş de hiç boş durmayacaktır.
Dizi-Film Önerileri 1
18 notes
·
View notes
Text
İnsan ne yerse o kokar. Ne okursa onu konuşur. Kimi seviyorsa kalbi o kadardır. Sizsiniz kendinizle ilgili tüm cevapları kendinizi tanıyacak olana sunan. Yaşamınız verir sizi ele. Müzik arşivinizden bellidir kişiliğiniz. Aşkı sevme biçiminiz. Dinlediğin tarz müzikte saklıdır sevgiye olan şiddetiniz. En kötüye vereceğiniz cezadır adalet. Herkes sever doğduğu toprağı, oraya bomba düştüğünde belli olur kimliğiniz. Sevgi bir bütün diyalog evrene karşı. Yağmurda ıslak bir kediye puslanmıyorsa gözleriniz, aşk sözlerini sakının siz. Komşunuzla sohbetimiz kadar uzaktakine olan bağımız. Mesafe denilen tanım sadece zamanla ilintili. Yoksa yalnız bir gecede bir kahve yudumlarken de onu anabiliriz. İnsan çevresi kadar güçlüdür. Kaç el uzattıysan o dostluklarla sınanırsın karanlığında. Aile bağın kadar bağlısın hayata. Sana karşı yapılan her şeye rağmen duruşundadır tavrın. Gizlediğin iyilik kadar büyük. Anne baba sevgisine izin verdiğin kadar küçük. Tek bir dünya var “vicdanının” etrafında dönen. Tüm karakterindir onun içinde geçen."
Gidiyorsun... Geride her şeyi bıraktığını biliyorsun üstelik. Soframızdan bir tabağı kaldırıyorsun, ekmeğin yarısı kuruyacak. Çayın tek şekerinin tadını çalıyorsun keyiflerimizden. Sonuna kadar okunmamış ve sevilmemiş bir kitap gibi ahşap rafların arasında tozlanılmaya terk ediyorsun geçmişi. Yaşanmış her şeyimiz o kitabın arasındaki kurutulmuş çiçeğe benzeyecek zamanla. Hayalini kurduğumuz çocukları öldürüyorsun hiç doğmamalarını isteyerek. "Çok sevdim" oluyor son sözlerin ben "her şeye rağmen seviyorum seni" duymayı beklerken. Umudumu kesiyorsun en güçlü yerinden. Hiç olmamış gibi ilk kalkan otobüse binerek. Gönlümün bütün bavullarını gözlerime sererek. Artık daha fazla tutunmalı kendime. Bir şarkının fazla, bir kadehin az geleceği yerde bitecek. G��n gelecek yine yine sevilecek
Ne kadar basit bir cümle şu; “Görüşmek üzere” sevgide veda dileği tektir; “Kavuşmak üzere”
Kavuşmak üzere - umut güner
16 notes
·
View notes
Text
2024 Yemek Tarifi Ve Geçmişi
Yemek Tarifi Kültürü: Lezzetlerin ve Mirasın İzinde
Gelişen dünya ile birlikte insanların yaşam tarzları, alışkanlıkları ve hatta beslenme şekilleri de değişiyor. Ancak, yemek tarifleri, lezzetler ve mutfak kültürleri, bir toplumun geçmişinden günümüze taşıdığı önemli bir mirası temsil eder. Yemek tarifleri, sadece bir malzeme listesi ve pişirme yönteminden ibaret değildir. Aynı zamanda bir kültürün, tarihin ve hatta coğrafyanın yansımasıdır.
Lezzethanem.com olarak aradığınız yemek tariflerini bulabilirsiniz.
Yemek Tarifi: Bir Mirasın İfadesi
Yemek tarifleri, kuşaktan kuşağa aktarılan bir mirasın taşıyıcısıdır. Anneannelerden büyükannelere, babalardan dedelere, aile içinde öğretilen tarifler, sadece lezzetleri değil, aynı zamanda aile bağlarını ve kültürel kimliği de temsil eder. Bir yemek tarifi, bir ailenin veya toplumun hikayesini anlatan bir belgedir.
Coğrafi Çeşitlilik: Yemeklerin Haritası
Her coğrafyanın kendine özgü bir mutfak kültürü vardır. Bu kültürler, yerel iklim, toprak yapısı, hayvancılık ve tarih gibi çeşitli faktörlerden etkilenir. Örneğin, Akdeniz bölgesindeki mutfak, zeytinyağı, taze sebzeler ve deniz ürünlerinin bolca kullanıldığı bir karaktere sahiptir. Asya mutfağı ise baharatların yoğun kullanımı, pirinç temelli yemekler ve özenle hazırlanan soslarla bilinir. Bu coğrafi çeşitlilik, yemek tariflerini benzersiz kılar ve bir toplumun kültürel zenginliğini yansıtır.
Geleneksel ve Modern: Yemek Tariflerinde Evrim
Yemek tarifleri, zaman içinde evrim geçirir. Geleneksel tarifler, modern yaşam tarzlarına ve yeni mutfak trendlerine uyum sağlamak için adapte olabilir. Bu evrim, hem malzeme kullanımında hem de pişirme tekniklerinde görülebilir. Ancak, bu değişim sırasında geleneksel tatların ve kültürel unsurların korunması da önemlidir. Bir yemek tarifi, sadece malzemelerin bir araya getirilmesi değil, aynı zamanda geçmişin ve geleneklerin bir yansımasıdır.
Kültürel Etkileşim: Yemeklerin Diplomasisi
Yemek tarifleri, kültürler arası etkileşimin bir yolu olarak da görülebilir. Göç, ticaret ve iletişim yoluyla farklı toplumlar arasında malzeme ve tarif alışverişi, yeni lezzetlerin ve yemek kültürlerinin ortaya çıkmasına neden olabilir. Bu, kültürler arasında bir bağ kurulmasına ve anlayışın artmasına olanak tanır. Restoranlar ve yemek festivalleri gibi platformlar, bu kültürel etkileşimi teşvik ederek, dünya çapında bir yemek kültürü oluşturmanın bir parçası haline gelir.
Sonuç: Yemek Tarifi, Geçmişin ve Geleceğin Köprüsü
Yemek tarifi kültürü, sadece bir tabak lezzetli yemek sunma amacının ötesine geçer. Bir toplumun tarihini, coğrafyasını ve değerlerini taşıyan bu tarifler, aynı zamanda gelecek nesillere bir miras bırakmanın bir yolu olarak da önem taşır. Yemek tarifi kültürü, insanların birbirleriyle bağ kurmalarını, tarihlerini anlamalarını ve kültürel çeşitliliği takdir etmelerini sağlayan güçlü bir araçtır.
3 notes
·
View notes
Text
Beşiktaş Hayır Lokması
Beşiktaş Hayır Lokması
İstanbul’un kalbinde yer alan Beşiktaş, tarihi ve kültürel zenginlikleriyle birlikte, sadece futbol takımıyla değil, aynı zamanda toplumsal dayanışma projeleriyle de adından söz ettiriyor. Beşiktaş’ın özgün dokusu ve kucaklayıcı atmosferi, birçok etkinlik ve yardım kampanyasına ev sahipliği yapmaktadır. Bu bağlamda, Beşiktaş Hayır Lokması Dağıtımı da, şehrin sosyal dokusuna önemli bir katkı sağlayan ve yardıma muhtaç insanlara umut ışığı olan bir girişimdir.
Hayır Lokması Dağıtımı, Beşiktaş Belediyesi’nin öncülüğünde düzenlenen anlamlı bir etkinliktir. Bu etkinlik, genellikle özel günlerde veya dini bayramlarda gerçekleşir ve ihtiyaç sahibi ailelere gıda yardımında bulunmayı amaçlar. Beşiktaş’ın tarihi meydanları, bu günlerde gönüllüler ve belediye ekipleri tarafından titizlikle hazırlanan lokma dağıtım noktalarına dönüşür.
Bu özel günlerde Beşiktaş’ın caddeleri, gönüllülerin ellerindeki lokmalarla dolup taşar. Dağıtım noktalarında sırayla bekleyen insanlar, hem yardım almanın hem de toplumsal birlikteliğin keyfini yaşar. Beşiktaş Belediyesi, hayır lokması dağıtımını sadece maddi destek değil, aynı zamanda birlik ve beraberlik duygularını güçlendiren bir etkinlik olarak değerlendirir.
Bu etkinlik, Beşiktaşlıların dayanışma kültürünü daha da pekiştirir. Lokma dağıtımında yer alan gönüllüler, sadece gıda yardımı yapmakla kalmaz, aynı zamanda insanlar arasında güçlü bir bağ oluştururlar. İnsanlar, bir araya gelip aynı sofrada buluşmanın mutluluğunu yaşarken, Beşiktaş’ın sokakları da bu pozitif enerjiyle dolup taşar.
Beşiktaş Hayır Lokması Dağıtımı, sadece bir yardım etkinliği değil, aynı zamanda bir şehirdeki toplumsal sorumluluğun ve dayanışmanın bir ifadesidir. Beşiktaş Belediyesi’nin bu tür etkinlikleri, insanların kalplerindeki yardımlaşma ve birlik duygusunu canlı tutar, aynı zamanda sosyal farkındalığı artırır.
Beşiktaş Hayır Lokması Dağıtımı, Beşiktaş’ın sadece spor kulübüyle değil, aynı zamanda toplumsal duyarlılığı ve birlikte yaşama kültürüyle de ön plana çıktığını gösteren kıymetli bir etkinliktir. Beşiktaşlılar, bu etkinlik sayesinde sadece kendi mahallelerine değil, tüm şehre ve ülkeye örnek olacak bir dayanışma kültürü oluşturmanın gururunu yaşarlar.
Hayır Lokması
Anıl Lokma Beşiktaş Hayır Lokması Dağıtımı
Beşiktaş, tarihi zenginlikleri, boğaz manzarası ve canlı atmosferi ile sadece İstanbul’un değil, Türkiye’nin en sevilen semtlerinden biridir. Bu semtin sıcak sokakları, renkli geçmişi kadar, toplumsal birliktelik ve dayanışma kültürüyle de anılır. İşte tam da bu atmosferde, Anıl Lokma Beşiktaş Hayır Lokması Dağıtımı, semtin kalbinde insanları bir araya getirerek paylaşmanın ve birlikteliğin en güzel örneklerinden birini sunan değerli bir etkinliktir.
Anıl Lokma, Beşiktaş halkı tarafından organize edilen bir hayır etkinliğidir. Her yıl belirli dönemlerde düzenlenen bu özel etkinlik, genellikle dini bayramlar, özel günler veya toplumun ihtiyaç duyduğu zamanlarda gerçekleşir. Anıl Lokma’nın amacı, sadece gıda yardımı yapmak değil, aynı zamanda insanları bir araya getirerek sosyal dayanışma ve yardımlaşma bilincini güçlendirmektir.
Etkinlik, Beşiktaş’ın meydanlarını renklendiren, mis gibi kokan lokma tezgahlarıyla dolup taşan bir coşku içerir. Gönüllüler, titiz bir hazırlık sürecinin ardından özel olarak pişirilen lokmaları, semtin sakinlerine dağıtır. Ancak bu sadece bir gıda yardımı değil, aynı zamanda bir araya gelmenin, birlikte paylaşmanın ve birbirine destek olmanın simgesidir.
Anıl Lokma Beşiktaş Hayır Lokması Dağıtımı, sadece semtin sakinlerini bir araya getirmez; aynı zamanda gönüllüler arasında da güçlü bir bağ oluşturur. Lokma dağıtımında yer alan gönüllüler, sadece yardım eli uzatmakla kalmaz, aynı zamanda birbirleriyle anlam dolu sohbetlere dalıp, Beşiktaş’ın bir aile gibi bir arada durma kültürünü pekiştirir.
Bu etkinlik, Anıl Lokma’nın liderliğinde bir araya gelen insanlar arasında dayanışma ve yardımlaşma bilincini güçlendirir. Anıl Lokma Beşiktaş Hayır Lokması Dağıtımı, sadece maddi destek sağlamakla kalmaz, aynı zamanda semtin insanlarını birbirine daha da yaklaştırarak, birbirlerine duydukları sevgiyi ve saygıyı pekiştirir.
Anıl Lokma Beşiktaş Hayır Lokması Dağıtımı, Beşiktaş’ın sadece tarihi güzellikleriyle değil, aynı zamanda toplumsal birliktelik ve yardımlaşma kültürüyle de ön plana çıktığını gösteren özel bir etkinliktir. Semtin sokakları, Anıl Lokma’nın organize ettiği bu güzel etkinlikle birlikte, sadece lokma kokusuyla değil, birlikte paylaşmanın güzellikleriyle de dolup taşar.
Sizde Hayır Lokması Döktürmek İstiyorsanız Bizi Şimdi Arayın: 0532 547 89 23
#besiktashayirlokmasi #hayirlokmasi #lokmaci #besiktaslokma #lokmaistanbul #istanbullokmaci #lokma
2 notes
·
View notes
Text
DANONE YOĞURTLARININ #SAMATYA'DAN DOĞDUĞUNU BİLİYOR MUYDUNUZ?
Sağlıklı sofraların vazgeçilmezi yoğurda Fransız olan Fransa halkına yoğurdu tanıtan kişi Osmanlı tebaasındandı. İstanbul’dan Paris’e hukuk doktorası için giden Samatyalı Aram Dökmeciyan’ın geçimini temin için teşebbüs ettiği yoğurt imalatı ve markalaştırdığı Aram Yoğurtları’nın, Danone olmasıyla neticelenen hazin hikâyesi…
Yoğurt, “derde deva, batna cila ve tertemiz bir gıda” olarak bilinir. Halis sütten imal edilmişlerinden bahsediyoruz elbette, laboratuvarlarda kimyasal zincirine takla attırılarak üretilen hormonlu peltelerden bahsetmiyoruz!
Yoğurdu pek çok millet, eskiden beri severek tüketmiş. Türkçe bir kelime olan yoğurt, diğer dillere de aynen geçmiştir. Bunu pek çoğumuz biliriz. Ancak… Yoğurdun, Osmanlı tebaasından bir Ermeni tarafından Fransızlara “zorla” sevdirildiğini, sonra bunun geri dönerek Türklere “zorla” sevdirilmeye çalışıldığını pek kimse bilmez.
Gerek Avrupa’da ve gerekse dünyanın diğer yerlerinde yoğurdun tanınmasının, çok bir geçmişi yoktur. Türklerin tepelerinde hükümet kurduğu, emirler buyurduğu toplumların, onlardan öğrendikleri faydalı şeylerin arasında, her türlü hastalığa karşı yoğurt kullanmak da vardır. Zaten bütün Batı dillerinde bu besinin adı, Türkçe yoğurt kelimesinden bozmadır. İngilizce; yoghurt, Almanca; joghurt, Fransızca; yaourt, İspanyolca; yogur, Bulgarca; yogirt, İrlandaca; iógart, Portekizce; iogurte, Romence; iaurt, Yunanca; giaoúrti bunlardan bazılarıdır.
Küçük Aram’ın Büyük İşleri
Gelelim Frenk milletine yoğurdu tanıtan şahsa… Bu kişi, Osmanlı tebaasından 18 Eylül 1866 doğumlu Ermeni Aram Dökmeciyan’dır. Ailesi, Kayseri’de ikamet ederken Sultan Abdülmecid zamanında payitahta göçerek “Canımın İstanbul Köşeleri”nden Etyemez semtine yerleşir. Samatya ve Yedikule civarında besledikleri ineklerle sütçülük ve yoğurtçuluk yaparlar.
O yıllarda Kanlıca ve Silivri yoğurtları çok meşhurdu. Samatya gibi İstanbul’un farklı köşelerinde bulunan yoğurt imalathaneleri ise ancak geçimlerini sağlayacak kadar para kazanabiliyorlardı. İnsanlar özellikle yoğurt yiyebilmek için şehrin en uzak noktalarından Kanlıca’ya geliyorlardı. Bu işin üstadı olan Kanlıcalılar, Galata frenklerine, pudra şekeri serperek yoğurt yedirmeyi bile öğretmişlerdi.
Aile, bu atmosferde rızıklarını kazanmaktayken ailenin en büyük oğlu Mihran Efendi, Galata Yüksekkaldırım’da matbaa harfleri dökümcülüğüne başlar. Bu işten büyük paralar kazandığı için soyadlarını bile Dökmeciyan olarak değiştirirler.
Mihran Efendi, mesleği sayesinde İstanbul’un matbuat çevreleriyle iyi bir münasebet kurar. Küçük oğlu Aram’ı, Venedik’e eğitime gönderir. Yüzyıl başlarında eğitimini bitiren Aram, diğer kardeşi Artin (Edouard) ile birlikte Paris’e gider. Sorbonne Üniversitesi’nde hukuk doktorasına başlar. Ne var ki babasının ölümü üzerine Türkiye’den gelen harçlıklar kesilir. Kardeşi ile birlikte büyük bir geçim sıkıntısı yaşar. Aram’ın aklına ilk gelen, birkaç inek sahibi olup, bunların sütünü ve sütten elde ettikleri yoğurdu satmaktır.
Ancak kardeşi bunu mantıksız bulur. Haksız da değildir. Zira o günün şartlarında Frenk milletine yoğurt yedirmek, deveyle birdirbir oynamaktan daha zordur. Ancak Aram, kafasına koyduğu işi yapar ve imal ettiği yoğurtları bir köşebaşında sergiler. Gelip geçene de yoğurdun faydalarına dair hayli nutuk çeker. Ancak Fransızlar, ilk defa gördükleri bu beyaz nesneye bakıp geçerler. Aslında Fransa, yoğurtla ilk defa tanışmıyordur. Frenk tarihçilerinin yazdığına göre 1542’de bağırsak enfeksiyonundan kıvranan Fransa kralı I. Françesko’nun hastalığı uzun sürünce sinirleri altüst olur. Onu taht sahibi yapan Kanuni Sultan Süleyman, bir Türk doktor gönderir. Doktor, koyun sütünden elde ettiği “esrarengiz” bir ürün vesilesiyle kralı birkaç hafta içinde ayağa kaldırır.
İşi biten doktor, İstanbul’a geri döner. Fransızlar, yoğurt mayalamayı beceremezler. Birkaç hafta sonra Türk doktorun geride bıraktığı koyun, Paris’in ayazında ölünce, yoğurt yapmaktan vazgeçerler. Yaşananlar, zaman içinde unutulur gider.
Aram, elimde kalmasın diye satamadıklarını, çevresindeki Fransızlara hediye eder. Korka korka ilk defa yoğurt tadan bu insanlar, halktan insanlardır. Üstelik sağlığa zararı olabilir diye de bir dedikodu çıktığından bir daha hediye edecek insan bulamaz.
Aram, hemen pes etmez; doğruca Paris’in ünlü Pasteur Enstitüsü ikinci başkanı ve Nobel ödülü sahibi Prof. Elie Meçnikof’a başvurur. Rus asıllı bu ünlü profesör, o dönem Frenk illerinde ağzına bakılan büyük adam olarak meşhur olmuştur ki, onun sözü tıp için olduğu kadar, insanlar için de bir senettir. Aram, itinayla hazırladığı birkaç kâse yoğurdu, Meçnikof’a ikram eder. Meçnikof’un ilgisini çekmeyi başarır. Ünlü profesör, günlerce laboratuvarda yoğurdu inceler.
Bu sırada Aram, her gün Meçnikof’a birkaç kâse yoğurt göndermeyi de ihmal etmez. Amacı, Meçnikof’tan iki satır da olsa olumlu bir yazı alabilmektir. İsteğine fazlasıyla sahip oluverir.
Meçnikof şu mealde bir rapor gönderir: “Aram’ın yaptığı yoğurdu yedim. Aynı zamanda tahlil de ettim. Sağlığa zararı olmadığı gibi vücut için faydalı ve dinçlik veren özellikleri bulunduğu kanaatindeyim.” Aram, sevinçten deliye döner. İnek ve çalışacak eleman sayısını artırır ve kâselerin üzerine Meçnikof’un raporunu âdeta marka gibi yapıştırır. Eh, faydasını da görür. Daha önce ağız burun kıvıran Fransızlar “vardır bir hikmeti” diye kapışırlar. “Aram Yoğurtları” her Fransızın sofrasında daima bulunan bir gıda maddesi olarak yerini alır. Âdeta bir moda salgını başlamıştır. Aram, talepleri karşılayamadığından fabrikasyon üretime geçer. Gün gelir 5 bin işçiyle bile siparişlere yetişemez olur.
Aram, milyonlar, milyarlar kazanır bu işten ancak Fransız vatandaşı olduğu için askere alınan oğlu İkinci Dünya Savaşı’nda ölür. Evlat acısı, onu fena vurmuştur. Çalışmaktan ve kazanmaktan keyif alamaz hâle gelir.
İmalathanelerini “Danon” isimli bir firmaya satarak Nice şehri civarında sakin bir köşeye çekilir. 1962 yılında 78 yaşında iken ölür.
Danon firmasına gelince…
Önce Aram olan markasını Danon olarak değiştirirler. Danon, firma sahibinin küçük oğlu Daniel’in Katalanca’daki kısaltmasıdır. Fakat bu isimle yapılan satışlar hızla düşer. Herkes, “Aram Yoğurtları” etiketli ürünleri aramaktadır. Şirketin aklı başına gelir ve markayı tekrar Aram olarak değiştirirler. Bu arada milyarlar harcayarak reklamlarda olayı anlatmak zorunda kalırlar. Günümüz Türkiye’sinde Fransız yoğurdu diye satılan ekşili tatlılı Danone yoğurtlarının geçmişi böyle…
3 notes
·
View notes
Text
Varoluşun şu anki şenle ve geçmişinle sınırlı değil.
Renkli karelerle hatırladığımız onlarca anımız nereye gider de yerini siyah beyaz kareler alır? Renkli karelerdeki aile, sevgili, çocuklar siyah beyaz karelerle kaplanmaya başladığında hayat da siyah beyaza bürünüyor. Sonrasında en ufak bir renk umuda dönüşüyor, eskide kalmış renkli karelere kaçış başlıyor. Sevginin kırıntıları, bir küçük tebessüm bile renkli görünüyor soluk aklığın zamanda. Bir görünüp bir kayboluyorlar. O renkler de olmasa yaşamanın anlamı ne?
Siyah beyazın iyinde her rengin peşinden koşmaya haşlıyoruz. Güzel hir söz, bir iltifat, yeni bir fırsat, sonra yine hayal kırıklıkları olmaya haşlıyor. Ne de olsa hâkim olan siyah beyaz... Renkler aldatıyor. Kareleri renklendirmek için hir neden, bir ışık ararken panikliyor, küsüyor, özgüvenimizi yitiriyor, yitmeye başlıyor.
Siyah beyaz karelerin arasında renkli noktalar aramakla yaşayamazsın, ruhunun, yüreğinin açlığını doyuramazsın. Bugünün siyah beyazları sana geleceği de siyah beyaz yaratır. Hayaller bile siyah beyaz olur. O yüzdendir her an sıfır kilometre deyip duruşum.
Siyah beyaz kareleri renkli görmek, renkli göstermek için nasıl çırpındığını biliyorum. Kendini ispatlamak, geçmişin hıncını bugün kendinden çıkartmak zorunda değilsin. Seni kıranların intikamını kendini, bugünü kirleterek alamazsın. Bugün geçmişe vereceğin en iyi yanıt bugünkü sana sarılmak, bugün yüzünü aydınlığa dönüp içindeki kıvılcımları alevlendirmek. Geçmişe en iyi cevabı geleceğinde yarattıklarınla vereceksin. Bugüne kadar olan her şey varsın kaderin olsun, ya yarın sabah?
Çok acı çektim. Çok kızdım, canımı acıtmaya çalışanlardan çok canımı acıttım. Kendimi suçladım, şansıma küfrettim, Tanrı’ya sitem ettim. Elimden kayıp gidenlerin ardından bakakaldım. Yediğim kazıkların, yüzüme kaya gibi çarpan hatalarımın, çevremdekilerin açtığı yaraların faturasını dönüp dolaşıp kendime kestim. Duvarlarımı ördüm, kendimi yetersiz hissettim, ruhumun kanayan yaralarını gerçeğim sandım. Kullandığım örtü, hırs, öfke, güçlü görünmek, duygularımı yok saymak oldu. Rotamı şaşırdığımı, yolun sonuna gelene kadar anlamaktan kaçtım. Yine de şanslıydım ki, yolun sonundaki uçuruma yuvarlanmadan, son nefesi vermeden uyandım.
Her an sıfır kilometre. Geçmişe gömülerek, geçmişin odalarında soluk alarak hiçbir şeyi düzeltemezsin. Sonuç değişmez. Olan olmuştur ve zamanı geri saramazsın. Sonuçların etkileriyle oynayarak bugünü çözerek geçmişin izlerini temizleyebilir ve geçmişini renkli karelerle doldurmaya başlayabilirsin. Bunun için önce ayağa kalkmak, zaten çoktan yok olmuş olan geçmişi kabullenerek yoluna devam etmek tek yolumdu, senin de tek yolun. Geçmişin değil, bugünün senin ne olduğunu belirleyen. Geçmişin günahkârları, bugün azize; geçmişin kaybedenleri bugünün kazananlarına dönüşebilir, dönüşüyor da. Sen, geçmişin seninle gelmesine izin verdikçe o da seninle gelecek. Sen geçmişi bırakmadıkça, geçmiş seni hiç bırakmayacak.
Zorluk çevrendekilerin geçmişini sana unutturmamak, hatırlatmak için her şeyi yapıyor olması. Değiştim dersin inanmazlar, değişimi yansıtırsın “Sen bu değilsin ne oldu?” derler. Bir de bu saatten sonra geç derler. Neye göre geç, kime göre geç? Kalan zamanımızın ne kadar olduğunu kim biliyor ki?
Sadece şunu söylüyorum, sen şu anda sadece geçmişin yarattığı değilsin. Aynı anda geleceğin beklediğisin. Gelecek, senin seçimlerini bekliyor. Gelecek senin kararlarını bekliyor. Gelecek, geçmişine ya da çevrendekilere göre değil, senin için şekillenmeyi bekliyor.
#tumblr#alıntı#kitap alıntısı#study motivation#güzel söz#tumblelog#writers on tumblr#kitap sözü#kitapsözleri#kitap alintilari
5 notes
·
View notes
Photo
Antalya Çıralı’da kuş sesleri ve yemyeşil bir doğada Bungalov Evler🏡 🚗 Akdeniz’in cilveli deniz kenarlarından Çıralı’ya doğru gidiyoruz. Arabanın sağ ön koltuğuna kurulup, binbir biçimde üst üste yığılmış kayaların güzelliğini seyri sefaya dalıyoruz. Yaz aylarına özgü taze ot ve toprak kokusu hakim havaya. Bu mevsim bir başka güzel oluyor tabiat değil mi!
🏠 Hem geçmişi hem geleceği yakalamış bu sevimli köyde, Çıralı’da, bölgeyi doğal habitatına uygun şeylerle anılır kılma çabasıyla aile hali hissedilen Özge Bungalov’a gidiyoruz ( @ozgebungalow ). Zarif ev sahibesi Emine hanım ve Osman bey bizi bekliyor sıcacık gülümsemesi ile bahçede.
☕️ Türk kahvelerimizi de hazır etmiş, başlıyoruz sohbete. Karşımızda da yemyeşil bakımlı bahçenin alı, sarısı, beyazı gırla. Doğma büyüme bu köylü olan Özge, Çıralı’nın nazar boncuğunun caretta carettalar ve hiç sönmeyen ateşi, Khimera olduğunu söylüyor…
🌿 Özge bungalovun bahçesi, bungalov odaları, güzelim kahvaltıları ve yemekleri ve Özge ve ailesinin sıcaklığına diyecek söz yok hakikaten. Fotoğraf çektirmeyecek boyutta büyümüş ağaçların arasındaki yayılmaya müsait gölgelik alanlarda; tüm gün iyi bir kitapla kıvrılıp tembellik ediyoruz.
🏡 Bungalov oda genişlikleri 30 metrekare!
☎️ Telefon numaraları: +90 533 631 54 00 Nisan ayında 2 kişi için gecelik kahvaltı dahil 1.800 tl’den başlıyor fiyatları. Bayram tatillerinde farklılık göstermekte. Nisan ayı boyunca Küçükoteller üyelerine %10 indirim yapacaklar.
☕️ Günün her saati ücretsiz çay servisleri bulunmakta.
✏️ Daha fazlası için www.kucukoteller.com.tr/ozge-hotel-bungalov
🏖 Akdeniz'deki bölgelerden sonra gayet mütevazi bulacağınız bu Çıralı Köyünü görmek: güney kıyılarını keşfetmek için bahaneniz olsun deriz! Denize 150 metre mesafedeler. Sahilde şezlongları bulunmakta.
🍽 Yeme-İçme Önerileri: Akşam yemeği için sahildeki Karakuş Restaurant, gün içinde hafif bir tatlı ve lezzetli bir kahve için Yedi Cafe’yi öneriyorum. 📌 Gezilecek Yerler: Olympos Antik kenti, Yanartaş ve Phaselis Antik kenti. Akdeniz’in maviliklerini keşfedip, caretta carettalarla yüzebileceğiniz günübirlik tekne turlarına katılmanızı da tavsiye ederim. (Çıralı / Olympos) https://www.instagram.com/p/Cqa8pbltYXC/?igshid=NGJjMDIxMWI=
7 notes
·
View notes
Text
Obsesif Kompulsif Bozukluk Nasıl Geçer?
Obsesif kompulsif bozukluk (OKB) tedavisi, bireye özel bir yaklaşımla yapılır. Tedavi sürecinde bilişsel davranışçı terapi (BDT) en yaygın kullanılan yöntemdir. BDT, obsesyonlarla başa çıkmak ve kompulsiyonları sınırlamak için etkilidir. Terapi sırasında kişi, kaygıyı azaltan sağlıklı başa çıkma stratejileri öğrenir.
İlaç tedavisi de OKB tedavisinde sıkça tercih edilir. Antidepresanlar ve SSRI'lar, OKB semptomlarını hafifletir. Genellikle terapiyle birlikte kullanılarak tedavi sürecini hızlandırır. Tedavi süreci kişiye özgüdür ve düzenli takip ile başarıya ulaşabilir.
Sonuç olarak, tedaviye erken başlanması ve doğru yöntemlerin seçilmesi, OKB’nin geçmesinde önemli rol oynar. Kişinin tedaviye uyumu, başarılı sonuçlar elde edilmesine yardımcı olur.
Obsesif Kompulsif Bozukluk Nedir?
Obsesif kompulsif bozukluk, kişinin zihninde sürekli rahatsız edici düşünceler (obsesyonlar) ve bu düşünceleri engellemeye yönelik zorlayıcı davranışlar (kompulsiyonlar) ile karakterize bir psikolojik bozukluktur. Obsesyonlar kaygı yaratırken, kompulsiyonlar bu kaygıyı azaltmayı amaçlar.
OKB, genetik, biyolojik ve çevresel faktörlerin etkisiyle gelişebilir. Ailede OKB geçmişi olan bireylerde bu bozukluğun görülme olasılığı daha yüksektir. Ayrıca stresli yaşam olayları veya travmalar da tetikleyici olabilir.
OKB, kişinin günlük yaşamını zorlaştırabilir. Sosyal ilişkilerde zorluklar yaratabilir ve kişinin yaşam kalitesini düşürebilir. Tedavi edilmediği takdirde, semptomlar zamanla şiddetlenebilir.
Obsesif Kompulsif Bozukluk Testi Nedir?
Obsesif kompulsif bozukluk testi, OKB’nin varlığını belirlemek için yapılan bir değerlendirmedir. Genellikle psikolog veya psikiyatristler tarafından gerçekleştirilir ve bireyin obsesyonlar ve kompulsiyonlar hakkında bilgi edinir. Bu test, kişinin semptomlarının şiddetini anlamak için de kullanılır.
Test, bir dizi sorudan oluşur ve kişinin zihinsel durumunu değerlendirir. Ayrıca, OKB dışında başka bir psikolojik bozukluk olup olmadığına da bakılır. Test sonucunda, kişiye uygun tedavi planı oluşturulur.
OKB testi, doğru tanı ve tedavi için önemlidir. Testin sonuçlarına göre, terapötik bir yaklaşım belirlenir ve tedavi süreci planlanır.
Obsesif Kompulsif Kişilik Bozukluğu Nedenleri?
Obsesif kompulsif kişilik bozukluğu (OKKB), aşırı düzenlilik, titizlik ve mükemmeliyetçilikle karakterize bir kişilik bozukluğudur. OKKB, genetik faktörlerin yanı sıra çocuklukta yaşanan travmatik deneyimler ve aşırı kısıtlayıcı ebeveyn tutumları ile de tetiklenebilir.
Genetik yatkınlık, bu bozukluğun gelişmesinde rol oynar. Aile üyelerinde OKKB veya benzeri bozuklukları olan bireylerin bu durumu yaşama olasılığı daha yüksektir. Ayrıca, stresli yaşam olayları da OKKB’nin gelişimine neden olabilir.
OKKB, genellikle ergenlik veya erken yetişkinlikte başlar. Tedavi, kişinin davranışlarını değiştirmeyi ve daha esnek bir düşünce yapısı geliştirmeyi hedefler.
Obsesif Kompulsif Bozukluk Belirtileri Nelerdir?
OKB, obsesyonlar ve kompulsiyonlar ile kendini gösterir. Obsesyonlar, kişiyi rahatsız eden sürekli düşüncelerdir. Kompulsiyonlar ise bu kaygıyı hafifletmek için yapılan tekrarlayıcı davranışlardır. Kişi, bu davranışları genellikle kaygısını azaltmak amacıyla tekrarlar.
OKB belirtileri arasında sıkça el yıkama, belirli düzenlemeler yapma ve sayısal ritüeller bulunur. Bu tür davranışlar, kişinin günlük yaşamını zorlaştırabilir. OKB, sosyal ve iş yaşamında da zorluklar yaratabilir.
Erken tedavi, OKB belirtilerinin şiddetini azaltabilir. Tedavi edilmeyen OKB, zamanla daha karmaşık hale gelebilir.
Obsesif Kompulsif Bozukluk Çeşitleri
OKB’nin farklı çeşitleri vardır. Klasik OKB, obsesyonlar ve kompulsiyonlar arasında sürekli bir döngüye sahiptir. Bu bireyler genellikle kirlenme, zarar görme veya kusurlu olma korkusu ile karşılaşırlar.
Bir diğer çeşidi, simetri ve düzen takıntılarıdır. Bu tür OKB'de, bireyler nesnelerin belirli bir düzene göre yerleştirilmesi gerektiğini hisseder. Ayrıca, bu kişilerin hata yapma korkusu da belirgin olabilir.
Son olarak, bazı bireylerde zarar verme korkusu ve başkalarına zarar verme düşünceleri ortaya çıkabilir. Bu tür OKB, kişinin kaygısını artırabilir ve tedavi gerektirir.
Obsesif Kompulsif Bozukluk Tedavisi
Obsesif kompulsif bozukluk tedavisi genellikle bilişsel davranışçı terapi (BDT) ve ilaç tedavisini içerir. BDT, obsesyonlarla başa çıkmayı ve kompulsiyonları sınırlamayı hedefler. Bu terapi, kişinin düşüncelerini değiştirmeye odaklanır.
İlaç tedavisi, genellikle antidepresanlar ve SSRI'lar kullanılarak yapılır. Bu ilaçlar, OKB semptomlarını hafifletmeye yardımcı olabilir. Tedavi süreci kişiye özel olarak belirlenir ve uzman tarafından izlenir.
OKB tedavisinde bir diğer etkili yöntem ise maruz bırakma ve tepki önleme terapisidir. Bu terapi, bireyi korktuğu durumlarla yavaşça yüzleştirir.
Özel Pendik Şifa Tıp Merkezi İle Obsesif Kompulsif Bozukluk Tedavisi
Özel Pendik Şifa Tıp Merkezi, OKB tedavisinde uzmanlaşmış bir sağlık kurumudur. Merkez, bilişsel davranışçı terapi ve ilaç tedavisi gibi etkili yöntemleri kullanarak OKB tedavisinde başarı elde eder. Uzman psikologlar ve psikiyatristler, kişiye özel tedavi planları oluşturur.
Pendik Şifa Tıp Merkezi, tedavi sürecinde hastaların kaygılarını azaltacak stratejiler sunar. Tedavi süreci, uzman gözetiminde ilerler ve kişiye özel çözümler geliştirilir. Merkez, OKB’nin semptomlarını hafifletmek ve bireylerin daha sağlıklı bir yaşam sürmesini sağlamak için çalışır.
0 notes
Text
Lezzet Dolu Bir Tarif: Boşnak Mantısı
Boşnak Mantısı: Gelenekten Gelen Lezzet Boşnak mantısı, zengin tarihi ve kültürel geçmişi ile Türk mutfağının vazgeçilmez lezzetlerinden biridir. Özellikle aile sofralarında ve özel günlerde tercih edilen bu geleneksel yemek, hem görünümü hem de tadı ile herkesi mest eder. Bu yazımızda, Boşnak mantısının yapım aşamalarını, püf noktalarını ve servis önerilerini detaylı bir şekilde ele…
0 notes
Text
Alman Milyarderin Zorlu Sınavı: Türk Kayınpederinin Vefatıyla Yıkım Yaşadı!
Alman kökenli ünlü gönderi firması Otto’nun sahibi Janina Özen-Otto’nun babası Rıza Özen (77), evinin yakınlarında geçirdiği trafik kazasında yaşamını yitirdi. Yıllık cirosu 16 milyar Euro olan Otto, sektördeki köklü geçmişi ile biliniyor. Bu trajik olay, hem aile için büyük bir kayıp hem de iş dünyasında derin bir üzüntü yarattı. Rıza Özen’in hayatı boyunca gerçekleştirdiği çalışmalar, Otto’nun…
0 notes